28 Mart 2011 Pazartesi

Genel Başkanımız Sayın Osman Pamukoğlu İZMİR’den Milletvekili Adayı olarak seçimlere katılacaklardır - İdalimForum.Com

Genel Başkanımız Sayın Osman Pamukoğlu İZMİR’den Milletvekili Adayı olarak seçimlere katılacaklardır.


HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ BASIN MERKEZİNDEN DUYURULUR

Pazartesi, 28 Mart 2011
Hak ve Eşitlik Partisi 12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri için gerekli tüm hazırlıkları bitirerek, seçime katılacak iller ve Milletvekili Aday listelerini tamamlamıştır.
Genel Başkanımız Sayın Osman Pamukoğlu İZMİR’den Milletvekili Adayı olarak seçimlere katılacaklardır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Genel Başkanımız Sayın Osman Pamukoğlu İZMİR’den Milletvekili Adayı olarak seçimlere katılacaklardır - İdalimForum.Com

20 Mart 2011 Pazar

Osman Pamukoğlu Konferansı Gençlerin Siyasetteki Önemi 7

Osman Pamukoğlu Konferansı   Gençlerin Siyasetteki  Önemi   7








..

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 6

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 6







..

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 5

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 5







.

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 4

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 4








.

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 3

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 3







..

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 2

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 2







..

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki Önemi _ 1

Osman Pamukoğlu Konferansı _ Gençlerin Siyasetteki  Önemi _ 1


17 Mart 2011 Perşembe

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ - HEPAR - TANITIM VİDEOSU

HAK  VE  EŞİTLİK PARTİSİ - HEPAR  - TANITIM VİDEOSU









.

RUHLARINIZ ŞADOLSUN

RUHLARINIZ ŞADOLSUN



 

Perşembe, 17 Mart 2011 12:16

 Dünya tarihine ruh ve inancın nelere kadir olduğunu kanıtlayan Çanakkale kahramanlarını minnet ve rahmetle anıyoruz.
Şehit ve gaziler bir devlette en fazla hakkı olan insanlardır. Onlara şükran duymak adam gibi adam olmaktır. Ruhlarınız Şad olsun. Aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyoruz.














Osman Pamukoğlu

Çanakkale Muharebesinde Settülbahir Bölgesi

Kahraman ve Fedailerinden 42nci Piyade Alayının

(1990-1992 Uzunköprü/Edirne) Alay Komutanı

Piyade Kurmay Albay








Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR)
Resmi Websitesi - RUHLARINIZ ŞADOLSUN

..




HEPAR - HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ - TANITIM VİDEOSU

HEPAR - HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ 

- TANITIM VİDEOSU




Yalakaları Bile "Yeter Artık!" Dedi.( TAVUK TOPLUM )

Yalakaları Bile "Yeter Artık!" Dedi


06 Mart 2011 Pazar 17:59


“ Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan yazdı YALAKALAR BİLE "YETER ARTIK" DEDİ „
SEVGİLİ okuyucularım, bir ülke düşünün ki gazetecileri sürekli gözaltına alınıyor, hayali suç ve iddialarla tutuklanıyor. İktidardaki partinin yetkilileri, bu olanları savuşturmanın en kolay
yolunu bulmuşlar:

"Arkadaşlar, olanlar bizim dışımızda. O kararları yargı veriyor. Biz bağımsız yargıya karışanlayız ki!"
Güler misin, ağlar mısın! Bu sözleri beş yaşındaki çocuklar bile yutmaz... Çünkü iktidarın eli yargının tam göbeğinde. İşine gelenleri ödüllendiriyor, gelmeyenleri harcıyor.
Dün dikkat ettim, son gözaltılar sonrasında AKP'nin yalaka medyasında bile ilk kez "Oh olsun, beter olun" çığlıklan yükselmiyordu. Şu cümleler onlar tarafından yazılmıştı:
"Yeter artık, yoksa Ergenekon davası birilerinin kişisel amaçları için mi kullanılıyor... Bizim vicdanımızdaki Ergenekon davasının anlamı düşüyor... Ortada suç varsa en kısa zamanda ortaya koyun. Aksi takdirde töhmet altında kalacaksınız... Aksi takdirde polis devleti iddiaları güçlenir ve Ergenekon davası iflas eder...
Ergenekon bu mu? Son gözaltılar şaşkınlık yarattı. Niye gözaltına aldınız bu insanları? Elinizde kanıt var mı?
Siyasi iktidar-cemaat (Fethullah) -polis üçgeni mi?
Eğer inandırıcı bir açıklama yapılmazsa, AKP iktidarı siyasi hayatının en ağır ve karanlık günlerini yaşar. Bunun böyle yuvarlak laflarla geçiştirilmeyecek kadar ciddi bir durum olduğunu anlasalar iyi olur."
Dikkat ediniz, bu cümleleri biz yazmadık, dün onlar yazmak zorunda kaldı... Çünkü işin cılkı çıktı, tadı kaçtı.


• • •


Dün İstanbul ve Ankara'da binlerce gazetecinin yürüyüşü vardı. Böyle bir şey uzun yıllardan bu yana ilk kez oluyor, gazeteciler bu anlamsız uygulamalara, önüne gelenin gözaltına alınıp tutuklanmasına topluca tepki koyuyorlardı.
Son damlalarla bardak taşmıştı.
Tahminim şudur: Gözaltına alman gazeteciler en kısa zamanda serbest kalabilir... Ve kalmalıdır.
İyi de, bundan öncekilere yapılan haksızlıklar ne olacak?
"İleri demokrasi (!)" ile yönetildiği iddia edilen bir polis devleti düşünün ki, istisnasız her gazeteci telefonunun dinlendiğine, bir gün kendisinin de gözaltına alınıp götürüleceğine inanmaktadır.
Sadece gazeteciler değil, Türkiye'de nice ı * masum insan yıllardan beri tutuklu yatıyor. Davalar bitmek bilmiyor, Ergenekon gibi bazıları bilerek ve isteyerek, özellikle uzatılıyor.
Hani yargı reformunuz, nerede!
Eğer yazılarınız nedeniyle AKP iktidarının tu kaka ilan ettiği bir gazeteci iseniz, karşınıza sürekli olarak "Gözaltına alınma, tutuklanma, hatta ölüm" tehditleri çıkarılıyor.
İşte bana iki gün önce gelen son yazılı mesaj:
"Şeriata, dine laf atıyorsun. Bak canım yazılarına dikkat et. Eğer gebermek istemiyorsan yazılarına dikkat et. Bu ülke sizin gibi satılık piçlerden çok çekti. Yeter artık ayağını denk al. Ecelin elimden olmasın." İmza da ilginç! "Cellat azrailin." Bu devirde kimi kime şikayet edeceğiz? Kim, hangi makam bu tehditleri savuranları bulacak?
Hırsız, kapkaççı, gaspçı, dolandırıcı, ahlaksız, vatan haini, namus düşmanı mıyız?.. Bir yanda gözaltı furyası ve tutuklama olayları, öte yanda ölüm tehditleri.
Bütün dünya duysun sesimizi. Bu iktidara karşı çıkan bizler, 21. yüzyıl Türkiye'sinde işte bu koşullarda gazetecilik yapıyoruz.
Bazen içimizden isyan ediyoruz, "Ne olacaksa olsun da kurtulalım. Oleceksek ölelim, içeri
ahnacaksak alınalım, ama sonumuzu bilelim" diyoruz.


TAVUK TOPLUM


DİKTATÖR (isterseniz ona Padişah da diyebilirsiniz), adamlarını toplamıştı. Çevresindeki dalkavuklarına sordu:
"Söyleyin bana bakalım, halkın bize kayıtsız şartsız baş eğmesi, itaat etmesi, korkması için neler yapmalıyız?"
Dalkavuklardan farklı yanıtlar geldi. Bazıları hak, hukuk, adalet, demokrasi falan derken bir bölümü gözaltı, tutuklama, süründürme, sonsuza kadar bitirilmeyecek davalar dedi.
Diktatör, verilen yanıtları beğenmedi ve özel kalem müdürüne emir verdi:
"Buraya çok acele olarak bir canlı tavuk getirin. Ne yapmamız gerektiğini size anlatacağım."
Birazdan tavuk getirildi. Diktatör, dalkavuklarının şaşkın bakışları altında tavuğun tüylerini tek tek yolmaya başladı. 15 dakika süren bu işlem boyunca tavuk feryat etti, kaçmaya çalıştı ama başaramadı.
Sonunda, cascavlak kalan tavuğu salonun ortasına salıverdi diktatör... Ve dedi ki "Şimdi izleyin bakalım nereye gideceğini, nereye sığınacağını bu şaşkın tavuğun!"
Canı fena halde yanan tavuk oradan oraya koşuyor, çaresizce bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Masalara koltuklara çarptıkça canı daha beter yanıyordu.
İşte o zaman diktatör, cebinden bir avuç yem çıkarıp yolunmuş tavuğun önüne tane tane atmaya başladı. Tavuk yeme saldırdı.
Sonra, diktatör ayağa kalkıp birkaç kez yerini değiştirdi.
Görüldü ki yemlenen tavuk, tüylerini yolan diktatör nereye yönelse onun peşinden koşuyor. Oturduğu zaman onun bacaklarının arasına giriyor.
Hayretten ağzı bir karış açık kalan dalkavuklarına diktatör şöyle dedi:
"Gördünüz mü?.. Halk dediğimiz kalabalık işte bu tavuk gibidir. Alacaksın kucağına, tüylerini yolacaksın, onu korkutup sindireceksin, birazcık da yemleyip bu yolla kendine bağlı kılacaksın. O zaman sana boyun eğecek, senin peşine takılacak, bacaklarının arasına sığınacak. Ne yaparsan yap ses çıkarmayacak, tepki göstermeyecek. Bunu basardın mı, yarattığın "Tavuk toplumu" yönetmek çok kolaydır."
Diktatörün (ya da padişahın) dalkavukları hayret ettiler. "Vay anasını birader, padişahımız efendimizin aklı gerçekten muhteşem" diye bağırdılar.


Diktatör, adamlarına son bir ders daha verdi:


"Kuşlar iki kanatlarını özgürce kullanıp uçar. Uçamayanlar işte böyle kişiliksiz tavuk olur. Biz bir tavuk toplum yaratacağız arkadaşlar... Çünkü çaresiz bırakacağımız, korkutacağımız tavuk toplum eninde sonunda bize sığınır, önüne attığımız bir avuç yemi gagalarken tüylerini yolduğumuzu, arkadan yumurtalarını çaldığımızı bile fark etmez."


Hikaye bu ya!..
(Emin Çölaşan'ın notu: Lütfen yanlış anlaşılmasın, bu hikayenin günümüz Türkiyesi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur yani!)

EMİN ÇÖLAŞAN / SÖZCÜ
http://www.haberiniz.com/yazilar/haber25571-Yalakalari_Bile_Yeter_Artik_Dedi.html
Yalakaları Bile "Yeter Artık!" Dedi.( TAVUK TOPLUM ) - İdalimForum.Com


..

AHMET YILMAZ - Ya Sev Ya terk et. - Hepimiz Kardeşmiyiz..

HEPAR - Osman Pamukoğlu : Son Hamle

16 Mart 2011 Çarşamba

Hak ve Eşitlik Partisi - 2. Olağan Büyük Kurultayı Bölüm 10

550 Kişilik Mecliste 5.000 Kişi Hizmet ediyor.LÜKSE BAKIN


Hak ve Eşitlik Partisi - 2. Olağan Büyük Kurultayı Bölüm 9

KE MALL ABimmm TÜRKİYEYİ AB ye RAPOR EDECEKMİŞ..



12 Mart 2011 Cumartesi

Merhumu Nasıl bilirsiniz Görmedikki herifi !

Merhumu Nasıl bilirsiniz Görmedikki herifi !




Buyrun Cenaze Namazına
















Durun canım cenaze namazı deyince hemen canınız sıkılmasın. Hele şu hikayeyi bir dinleyin bakalım.

Eski günlerde köyün birinde, köyün ileri gelenlerinden biri ölmüş. Köylüler pek alışık değilmiş ölüm haberine, dağ havasından mıdır ne, Allah uzun ömür verirmiş bu köyün insanlarına. Köylüler haber alır almaz cenaze evine koşuşmuşlar, feryatlar ağıtlar başlamış. Biraz sakin olanlar övüyorlarmış meziyetlerini merhumun. Saatler ilerledikçe, insanların aklı başına gelmiş, “hadi başlayalım defin işine” demişler. Demişler demesine de köyün hocası yıllar önce gidince, kimsenin aklına gelmemiş yeni bir hoca bulmak köye. Hoş bu köyde kimsenin gözü namazda olmayınca, ezanın da çoktandır okunmadığını fark edememişler.

Derken bir telaş başlamış cenaze evinde, köyün en güngörmüşüne baş vurmuşlar. Umutla bakmışlar gözünün içine güngörmüş köylünün, bir çok dini hikaye bilirmiş, anlatırmış Hayber Kalesinin fethini, Zaloğlu Rüstemin kıssalarını, çokça nasihat verirmiş cömertlikten, mertlikten. Güngörmüş köylü sıvazlamış çenesini, birazda mahcup edayla konuşmuş:

– “Kıldırırım kıldırmasına cenaze namazını da, hani bir hoca olsa daha iyi olurdu, ben pek bilmem gömülmüş ölüyle konuşmasını” demiş.

Umutları sönmüşken köylünün, dışardan tanıdık bir ses duyulmuş. Bu, köylerine sıkça gelen çerçicinin sesi değil mi? Hemen buyur etmişler içeriye. Çerçici muzip bir sesle:

– “Hayrola ağalar cenaze evi mi burası” demiş.

O da bu köyde birisinin ölmesine alışık değilmiş. Bakmış herkes somurtuyor, anlamış ki iş ciddi o da asmış suratını.

– “Bak Allah’ın işine iyi ki gelmişim. Çok ekmeğini yedim rahmetlinin, yetişemeseydim cenazesine dert olurdu içime vallahi” demiş.

Oturmuş gösterilen baş köşeye çerçici, okumuş üç ihlas bir fatiha, olmuş o anda köylünün gözünde bir evliya. Umutla parlamış gözleri köylünün, gökte ararken yanlarında bulmuşlar hocayı. Güngörmüş köylü başlamış övmeye çerçiciyi, anlatmış bu mübarek insanın asıl mesleğinin çerçicilik olmadığını. Dönmüş çerçiciye:

– “Şimdi tam sırasıdır rahmetlinin yedirdiği ekmeğin hakkını ödemenin” demiş.

Çerçici uyanık, anlamış üzerinde bir hesap yapılıyor, bozuntuya vermeden tastik etmiş başıyla hemen. Cenazenin sahibi atılmış:

– “Başlıyalım hocam defin işine, acele etmek gerekir derler cenazeye”.

Bakmış çerçici adı hocaya çıktı, yoklamış hafızasını; ölü nasıl yıkanır, kefenlenir, ya cenaze namazı kaç rekattı, sırt üstümü yüz üstümü gömülürdü ölü. Sıralamış peş peşe soruları, kafasından bulmaya çalışmış cevaplarını. Allah’tan hoca torunu imiş de görmüş küçükken birkaç cenaze yıkanışını, toplamış cesaretini, başlamış işe.

Bir güzel yıkamış ölüyü üzerlik otuyla, aklına gelmemiş hatmi otu. Gönül rahatlığı ile guslünü de yaptırmış, en iyi bildiği de buymuş zaten. Sıra kefenlemeye gelmiş, istemiş dört arşın bez bilgiç edayla, o da bir atasözünden aklında kalmış. Sarmalamış ölüyü bir çarşafa yaprak dolması gibi, artık hazırmış ölü cenaze namazı için.

Konmuş kapısı açılmayan caminin avlusuna cenaze, hoca geçmiş köylünün önüne, tam başlayacakmış ki namaza, bir köylü arkasından seslenmiş:


– “Hocam şu cenaze namazını bir anlatsan, çoğumuz kılmayalı uzun zaman oldu”.


– “Demek içinizde cenaze namazını bilmeyenler de var” demiş hoca kınayarak. Başlamış cenaze namazını tarif etmeye:

– “Ey cemaat, cenaze namazı iki rekattır, okunur her rekatında fatiha, bir rüku iki secde var bu namazda” diye fasih bir dille açıklamış.

Derken köylüler kılmışlar huşu içinde namazı, taklit ederek hocayı. Gömmüşler ölüyü sırt üstü mezara, beklemişler hocanın ölüyle konuşmasını. Hoca bakmış köylüler bekliyorlar, sıralamış mısraları, vermiş ölüye telkini:



Ey fani sorarlarsa rabbini

Sen söyle dünyadaki halini

Onlar sormazlar bir dah

Ne peygamberini ne dinini



Olur mezarın nur-u pür

Balyozlar gelir gümbür gümbür

Kimse duymasa da sesini

Sen bağırırsın gür gür



Çerçici pek sevmiş yeni mesleğini, vaat etmiş köylülere her cenazede köylerine gelmeyi.

Anlattığım bu hikaye, kim dinlese pek hoşuna gitti. Hele çerçicinin cenaze namazını iki rekat kıldırmasına epey güldüler. Tesadüf bu ya telefon çaldı, bir de ne duyayım? Ferit beyin kardeşi trafik kazasından vefat etmiş. Tam hikayenin üzerine buz gibi bir haberdi.

Bizim dairede âdettir, birisinin cenazesi olduğunda bay-bayan tüm arkadaşlar cenaze merasimine katılır. Cenaze namazının öğlen namazını müteakip kılınacağını duyunca bizi bir telaş aldı. Kimimiz cenaze namazına gitmek için taşıt ayarlarken, kimimiz de çelenk için bilmem ne eğitim derneğini arıyordu. Hep birlikte doluşup, gittik büyük camiye, bekledik cemaatin öğlen namazını kılmasını. Bu arada trafik canavarından konuşuyorduk, ne canlar gitmişti genç ihtiyar demeden. Ferit bey de çok üzgündü, ağlıyordu genç yaşta giden kardeşine. Arkadaşlarından öğrendik ki koyu Galatasaraylıymış rahmetli.

Derken cemaat camiden çıkarken biz de avluda yerimizi çoktan almıştık. Kamil bey yanımda biraz huzursuz beklerken, birden kulağıma eğildi:

– “Yahu cenaze namazı için abdest almak gerekir miydi acaba?”

Ben de şaşkınlıkla:

– “Abdestsiz namaz olur mu Kamil bey” dedim.

Kamil bey biraz yüzü kızararak:

– “Ne bileyim canım, televizyonda devlet ekranının cenaze namazına hep birden durduğunu görünce sandım ki!”

Yanımızdaki bey: – “Hişt! Hoca cenaze namazını tarif ediyor kardeşim, sessiz olun lütfen” dedi.

Hoca cenaze namazını tarif ederken aklıma çerçici geldi hemen, içimden kendi kendime güldüm. Gerçi hoca doğru tarif ediyordu namazı, ama cemaat pek değişmemişti.

Cenaze namazını kılınca hep birlikte tabuta hücum edip, cenaze arabasına yerleştirdik. Baktık Ferit bey telaşla sağa sola koşturuyor. Hemen vardık yanına adamcağızın yardım edelim diye. Kendi kendine söyleniyordu:

– “Nasıl da unuttuk Galatasaray bayrağını!”

Arkadaşlarla hep birlikte caminin yanındaki dükkanlara dağıldık. Derken birisi buldu getirdi Galatasaray bayrağını. Bayrağı tabutun üstündeki yeşil örtünün üstüne örttüler.

Dedim ki kendi kendime: “ Din âdet haline geldikten sonra, zaman geçse de pek bir şey değişmiyor. Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz.” Vesselâm.

Mehmet Akif

Semerkand Dergisi – Şubat – 1999

9 Mart 2011 Çarşamba

8 Mart 2011 Salı

Recep Bey'e "Patent" aldılar! - İdalimForum.Com

Recep Bey'e "patent" aldılar!




08 Mart 2011 Salı 10:20



Hükümete yakın bir reklam firması, CHP liderinin sık kullandığı "Atma Recep Din Kardeşiyiz" ve "Recep Bey" sözlerinin kullanım hakkını aldı.





Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Erdoğan’ı eleştirirken miting meydanlarında sıkça kullandığı “Atma Recep Din Kardeşiyiz” ve “Recep Bey” sözlerinin propaganda malzemesi olarak kullanılmasına ambargo geldi.

Hükümete yakınlığı ile bilinen YRD İstanbul Reklamcılık ve Danışmanlık adlı şirket, Türk Patent Enstitüsü’ne yaptığı başvuru ile seçim öncesinde bu sözlerin tüm kullanım haklarını aldı. Böylelikle CHP seçim meydanlarında, billboard’larda ve reklam afişlerinde “Atma Recep Din Kardeşiyiz” ve “Recep Bey” yazılarını kullanamayacak. Ayrıca bu sözlerin yazılı olduğu pankart, poster, takvim, fotoğraf ve çıkartma hazırlanamayacak, bu sözleri içeren internet siteleri kurulamayacak.

Siyaset dünyası, 12 Haziran’da yapılması planlanan genel seçimlere hazırlanırken, AK Parti ve CHP arasındaki propaganda yarışı da hız kazandı. Hükümet ve ana muhalefet partisi arasındaki kıyasıya rekabetin en önemli alanlarından biri de seçim meydanları ve billboardlar olacak. Her iki parti de siyasi mesajlarını ve programlarını hazırladıkları afişler, pankartlar ve posterlerle seçmene anlatmaya çalışacak.

ÖYLESİNE ALDIK DİYELİM!



Ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisi ile adeta özdeşleşen “Atma Recep Din Kardeşiyiz” ve “Recep Bey” sözlerini seçim propagandasında kullanamayacak. Bu sözleri içeren afiş, poster, pankart, çıkartma hazırlanamayacak. Türk Patent Enstitüsü’ne yaptığı 2010/42556 sayılı ve 29.06.20210 tarihli başvuru ile CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hükümete karşı ağzından düşürmediği sözcükleri kendi ‘tekeline’ alan YRD firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Safiye Oral Cenkci, kendilerini ‘hükümete yakın bir reklam ajansı’ olarak tanımladı. Ancak Cenkci, “Atma Recep Din Kardeşiyiz” ve “Recep Bey” sözlerinin patentini neden aldığına ilişkin bir açıklama yapmak istemediğini söyledi. Cenkci, “Bu sözleri herhangi bir ticari üründe kullanacak mısınız?” sorumuza karşılık, “Bu konuda konuşmak istemiyorum. Öylesine aldık diyelim” dedi. CHP lideri, pek çok konuşmasında “Atma Recep Din Kardeşiyiz” diyerek hükümet politikalarını eleştirmiş, CHP’nin 12 Eylül referandumu çalışmalarında kullandığı şarkıya da ‘Siyasette Recep Bey’ adı verilmişti. Başbakan Erdoğan da Ekim 2010’da ‘Recep Tayyip Erdoğan’ ismini ve isminin baş harflerinden oluşan ‘RTE’ markasını kendi adına tescillemişti.

CHP POLEMİĞE GİRMEYECEK



Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanvekili olduğu dönemde verdiği bir soru önergesinde YRD’nin 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan şaibeli bir şekilde iş aldığını iddia etmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, YRD’nin patent başvuralarına ilişkin, “Haberimiz yoktu. Biz zaten polemik üzerine bir kampanya hazırlamadık” dedi. (Radikal)



http://www.gazete5.com/haber/recep-bey-patenti-kullanim-hakki-yrd-reklamda-8-mart-2011-92116.htm




Recep Bey'e "Patent" aldılar! - İdalimForum.Com

MHP'li Akşener: Türkiye'de korku imparatorluğu oluşturuldu - İdalimForum.Com

MHP'li Akşener: Türkiye'de korku imparatorluğu oluşturuldu - İdalimForum.Com

3 Mart 2011 Perşembe