5 Haziran 2011 Pazar

Hep Özlenen Lider Geliyor. Osman PAMUKOĞLU GELİYOR - HEPAR

Hep Özlenen Lider Geliyor. Osman PAMUKOĞLU GELİYOR - HEPAR





'OY'lar bölünmesin MASALI... UNUTMA! Ülke bu hale gelirken hep diğerler...

'OY'lar bölünmesin MASALI... UNUTMA! Ülke bu hale gelirken hep diğerleri vardı.





..

4 Haziran 2011 Cumartesi

Kaddafi sarkozy’e neden “aptal” dedi?

''SARKOZY '' Seçilebilmek için LİBYAYI Fınansör olarak Kullanmış

28 MART 2011




Libya lideri Muammer Kaddafi uluslararası koalisyonun başlattığı operasyon öncesinde yaptığı bir konuşmada Fransa ve Nicolas Sarkozy için çok ağır konuştu. Aynı şekilde Sarkozy de Muammer Kaddafi için çok sert sözler söyledi. İyi, ama neden? “Şimdi Fransa kafasını kaldırıyor ve Libya’ya saldırmak istiyor. Sarkozy sana söylüyorum, Aptal, sen Libya’ya saldırmak mı istiyorsun? Sana saldıran biziz hadi gel, gel hadi saldır bize”… Bu sözler Muammer Kaddafi’ye ait.



Muammer Kaddafi sukuneti ve muhakemesi ile meşhur olmamış bir devlet başkanı. Ama yine de kimse Kaddafi’den bu sözleri beklemiyordu. Aslında Seyfülislam Kaddafi- Muammer Kaddafi’nin oğlu- daha açıklayıcı bir demeç verdi. Seyfülislam Kaddafi Euronews’un “Rejime karşı savaş açanlar hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?” sorusuna: “Sarkozy öncelikle, kendisine seçim kampanyası için verdiğimiz paraları bize geri ödemeli. Kampanyasını biz finanse ettik. Detaylar bizde mevcut ve her şeyi açıklamaya hazırız.



O ‘soytarı’dan yapmasını istediğimiz ilk şey, borcunu geri ödemesi. Libya halkına yardımcı olması için ona bu yardımda bulunduk. Ama o bizi hayal kırıklığına uğrattı. Paramızı bize geri versin. Bütün detaylar elimizde, banka hesapları, para aktarıldığını gösteren belgeler ve bunları çok yakında ortaya dökeceğiz.”cevabını verdi. Sarkozy’e “aptal” demek doğru bir tutum değil. “Soytarı” ifadesi de kesinlikle uygunsuz ve çok talihsiz bir tanımlama! Belki de Sarkozy gerçekten Kaddafi Ailesi’ni “hayal kırıklığına” uğratmıştır.



Ama bunun için “kampanya bağışlarını” geri ödemesi gerekir mi, bunu sadece hukuk uzmanları bilir… Nicolas Sarkozy Libya’da Şubat ayının ortalarında başlayan olaylarla ilgili olarak 24 Şubat’ta Avrupa Birliği ülkelerine çağrıda bulunarak Libya'ya karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmasını istedi. Sarkozy daha sonra 10 Mart’ta parti üyeleriyle görüşmesinde, Libya'da hedefleri bombalama seçeneğini gündeme getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy 11 Mart’ta da Libya'ya NATO müdahalesini hiçbir zaman desteklemediklerini söyledi. Sarkozy 12 Mart’ta Kaddafi’yi devirmeye çalışan isyancıları da resmen tanıdı ve Libya’nın “geçiş konseyinin dış politika yetkilisi” Mahmud Cibril ile 14 Mart’ta görüştü. 19 Mart’ta ise Libya’ya saldıran ilk ülke oldu.



Elbette -herkesin de tahmin ettiği gibi- Sarkozy’nin Libya konusunda bu derecede dinamik olmasının ve yoğun çaba içerisine girmesinin erdemlerden ve ilkelerden başka sebepleri de vardı. Sadece dört sene önce Muammer Albayı Elysee Sarayı’nın bahçesine kurduğu çadırında saygılarını sunmak için ziyaret eden Sarkozy’nin -Seyfülislam Kaddafi’nin açıklamasına göre- Kaddafi Ailesi’nden bağış kabul eden Sarkozy’nin bu noktaya gelmesinin çok önemli bir nedeni var. Elbette Sarkozy kendisini, Paris’i ve AB’yi “Arap, Berberi ve Bedevi diktatörlerin müttefiki” olarak göstermekten rahatsızlık duymuş olabilir. Elbette dünyanın merkez noktasında yer alan Elysee Sarayı bu yanlış anlamaları gidermek istemiş de olabilir.



Çünkü Libya’da isyancılar Kaddafi’nin kendilerine karşı kullandığı paslı hurda Mirage savaş uçaklarını ve onların modernizasyonunu kimin yaptığını sorgulayabilirler… Sarkozy’nin bundan sonra Elysee Sarayı’nın bahçesinden -en azından Kaddafi’ye ait- Bedevi çadırı görmek istememesinin dış politik nedenleri olduğu gibi -dilerseniz buna uluslararası ticaret de diyebiliriz- iç politik nedenleri de var. Kafkasya’da Rus-Gürcü Savaşı’nda ve benzer diplomatik sorunların olduğu bölgelerde daha önce de görüldüğü gibi “diplomatik krizlerin haşin yakışıklısı” Sarkozy enerjik ve dinamik hamleleri ile “sorun çözen adam” olmayı seviyor. Hiç değilse fotoğraf karelerinde olmak ve gelecekte hazırlanacak belgesellerde görünmek ilgisini çekiyor. Bazen Obama’dan daha Amerikalı, hatta Bush’tan daha Cumhuriyetçi bir çizgiyi benimsese de, AB içerisinde sıklıkla İngiliz-Alman dengesinde kendisine hareket serbestisi arasa da, nihayetinde o da iç politik kaygılarla hareket etmek zorunda.



Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri 2012’de yapılacak. Sarkozy’nin Paris’te belediye başkanlığı yaptığı dönemden bu yana kışkırttığı aşırı sağ kitle, ülkede Le Pen sempatisini artırdı. O nedenle Sarkozy “en Fransız” adaylara karşı “onlardan daha Fransız” tavırla yarışmak istiyor. Elbette her şey daha farklı olabilirdi. Eğer Kaddafi Temmuz 2007’de Sarkozy’nin “askeri ve nükleer işbirliği” teklifini hayata geçirseydi, Sarkozy bugün -tereddütsüz- farklı bir çizgide olacaktı. Fransız Yeşillerin önemli simalarından, Avrupalı parlamenter Noel Mamare katıldığı France 24 kanalında yaptığı konuşmada Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’i Libya lideri Kaddafi’ye nükleer santral pazarlamakla suçladı. Kaddafi’nin nükleer güce sahip olması olasılığı yeterince tedirgin edici. Özellikle Kaddafi’nin düğmeye “çalışıp çalışmadığını anlamak için” dahi basma olasılığı düşünüldüğünde… Belki de isyancılar Sarkozy’ye Kaddafi’nin 2007’de esirgediği sözü vermiştir.



Belki de Fransız fabrikalarını çalıştıracak bir dizi sipariş formu imzalanmıştır. Fransa’da Sarkozy’i sevmeyenler internetteki tartışma sayfalarında “keşke Kaddafi’nin çadırı 2007’de Sarkozy’nin bahçesinde iken bombalansaydı. Bugün dünya daha huzurlu bir yer olurdu” diye yazıyorlar. Sarkozy Bingazi’deki isyancıları “Libya halkını temsil eden tek ve gerçek temsilci” ilan ederek resmen tanıdı, ama daha önce -2007’de- Libya’ya “deniz suyunun tuzdan arındırılması için kullanılmak üzere” nükleer enerji santrali kuracaktı. Hâlbuki deniz suyunun özelliği tuzlu olmasıdır! Bu arada Fransız-Alman EADS konsorsiyumunun MBDA adlı yan şirketi Libya’ya 300 milyon EUR tutarında anti tank füze sistemi “Milan”sattı. O dönemde Fransa Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Claude Gueant Le Figaro gazetesine verdiği demeçte “MBDA ile Libya arasında her zaman uzun ticari görüşmeler oldu. Biz hiç karışmadık” dedi. O dönemde Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi Le Monde gazetesine verdiği çok önemli bir demeçte “Libya ve Fransa arasında bir silah satışı anlaşmasından” söz etmişti. Seyfülislam Kaddafi’ye göre bu anlaşmanın Libya’da ölüme mahkûm edilen beş Bulgar hemşire ve bir doktorun serbest bırakılması ile ilgisi vardı.



İnsan hayatı kurtarmak güzeldir, değerlidir ve erdemdir. Ama bunun karşılığında Kaddafi’nin eline Milan veya “deniz suyunun tuzunu arıtmak için nükleer güç” verilmesi garip bir ticaret veyahut hayat kurtarma girişimi… Bunları düşününce Seyfülislam Kaddafi’nin Sarkozy için neden “bizi hayal kırıklığına uğrattı” dediği daha iyi anlaşılıyor. Sarkozy Ağustos 2007’de Libya’yı ziyaret ettiğinde Fransız basınının bir bölümü “Sarkozy çiftinin Bulgar hemşireleri nasıl kurtardığını” heyecanla anlatıyordu. Ama hiç kimse bu rahatsız edici siyaset algısını, itici ticaret biçimini ve garip AB tercihini bir arada yorumlamıyordu. Muhtemelen Seyfülislam Kaddafi’nin Sarkozy için bugün hissettiği “hayal kırıklığını” o dönemde EADS, MBDA, Avrupa Komisyonu, Le Figaro, Le Monde ve saireler yaşamıyordu. ,,

Diplomatik Gözlem;  http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-7475/kaddafi-sarkozye-neden-aptal-dedi.html

Kaddafi sarkozy’e neden “aptal” dedi? - İdalimForum.Com

CHP'nin PKK'lı Adayları (!)

CHP'nin PKK'lı Adayları (!)


 
PKK'lılara genel af sözü veren ve son olarak da özerklik vaadinde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun milletvekili aday listelerinde PKK...
30 Mayıs 2011 / 05:28
Teröristlere “genel af” sözü veren ve son olarak da özerklik vaadinde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun milletvekili aday listelerinde PKK ile bağlantıları adli kayıtlara girmiş çok sayıda isim bulunduğu tespit edildi. Kardeşi ve yakın akrabaları arasında PKK sempatizanlığı bilinen isimler de hesaba katıldığında CHP listelerindeki PKK'ya yakın ve PKK'lı isimlerin sayısı hayli yüksek.
KCK TUTUKLAMALARINA TEPKİ
CHP, yeni dönemde KCK davalarının sanığı pozisyonunda bulunan PKK'lılara da sahip çıkmaya başladı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Doğu illerinde yaptığı mitinglerde KCK tutuklamalarını seçim kürsüsünden eleştirmeye başladı.

ÖCALAN'IN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAYAN CHP
4 Nisan'da Abdullah Öcalan'ın doğumu için Şanlıurfa'da yapılan kutlamalara CHP'li Halfeti Belediye Başkanlığı destek verdi.

CHP, PKK'NIN BOYKOTUNA DA SAHİP ÇIKTI

Şırnak ve Hakkari'de 12 PKK'lı teröristin öldürüldüğü operasyonlar sonrasında PKK ve BDP boykot kararı aldı. Bu boykot kararının en büyük destekçisi ise CHP oldu, PKK ile birlikte teröristlerin ardından yas tuttu.

PKK İÇİN SEÇİM BÜROSU KAPATTILAR

PKK boykotuna sahip çıkan CHP, Diyarbakır'daki tek seçim bürosunu da kapatarak boykota tam destek verdi. CHP, Diyarbakır'da yapılan kepenk kapatma eylemlerine de destek verdi.

HAKKARİ MİTİNGİNDE ÖZERKLİK VAADİ

Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkari'de gerçekleştirdiği mitingde tam da PKK-BDP paralelinde özerklik vaadinde bulundu.
CHP LİSTELERİNDEKİ PKK'LI ADAYLAR

CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından PKK ile bağlantıları adli kayıtlara girmiş çok sayıda kişi CHP listelerinden milletvekili adayı gösterildi. CHP'nin bu isimleri hem Doğu hem de Batı illerinde aday göstermekten çekinmediği de göze çarpıyor.


İŞTE O İSİMLER

¥ PKK terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Zeki Korkutata Bingöl'den aday.

Bingöl adayı Zeki Korkutata ailece PKK faaliyetlerinin içerisinde olan bir isim. Zeki Korkutata'nın kendisi uzun yıllar PKK'ya maddi destek, lojistik destek, istihbarat alışverişi, sahte kimlik temini gibi birçok suç sebebiyle 1995 yılından itibaren cezaevine girip çıkmış biri. Oğlu Ahmet Korkutata'nın da halen PKK'nın üniversite yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği ileri sürülüyor.

¥ “Öcalan'ın yakalanışını açlık grevi ile protesto eden” Süleyman Batga Bingöl'den aday.

Bir diğer Bingöl adayı Süleyman Batga da CHP'nin PKK gönüllüsü vekil adayları arasında. O kadar ki Öcalan'ın yakalanışını açlık grevi ile protesto etmiş bir isim. Kardeşleri Sinan Batga ve Murat Batga da uzun yıllar HADEP'in Hatay teşkilatında görev aldı.

¥ PKK'nın kapatılan partilerinden HEP'in kurucusu Salih Sümer Diyarbakır'dan aday.

Diyarbakır 1. sıra adayı Salih Sümer de, SHP'nin PKK ile içli dışlı olduğu 1991 seçimlerinde SHP ile Meclis'e giren isimlerden. Salih Sümer daha sonra SHP'den ayrılan 10 yol arkadaşı ile birlikte bugünkü BDP'nin temeli olan HEP'i kurdu. Kardeşi Mehmet Emin Sümer ise PKK faaliyetleri sebebiyle uzun yıllar cezaevinde kaldı.

¥ PKK terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Melik Aykız Diyarbakır'dan aday.

Bir başka Diyarbakır adayı Melik Aykız da PKK'da faaliyet gösteren şahıslardan. Melik Aykız bir süre PKK faaliyetleri sebebiyle içeride kalmış.

¥ PKK terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Necmettin Yardımcı Hakkari'den aday.

Kılıçdaroğlu'nun özerklik vaad ettiği Hakkari'de CHP'nin 1. sıra adayı Necmettin Yardımcı da eski HADEP delegesi. PKK bağlantılı faaliyetlerinden dolayı birçok kez içeri girip çıkmış. Abisi Asker Yardımcı da daha önce uyuşturucu ticareti sebebiyle içeri girmiş.

VE YÖNETİM TAKIMI

¥ Terörist cenazelerine 'şehit' diyen Sezgin Tanrıkulu İstanbul'dan aday.

Her dönem PKK'ya doğrudan destek vermiş olan ve ölen PKK'lıları “şehit” kabul eden Diyarbakır Barosu eski Başkanı ve PKK'lıların avukatı Sezgin Tanrıkulu, Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'de yönetim kadrosuna alındı. Sezgin Tanrıkulu, parti içinde yaşanan tartışmalar sonrasında Diyarbakır'dan değil İstanbul 2. Bölge'den aday gösterildi.
¥ Bölücü Kawa terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Naif Alibeyoğlu Kars'tan aday.

Kars Adayı Naif Alibeyoğlu, geçmişte bölücü Kawa örgütü içinde faaliyet göstermiş, Kawa faaliyetleri sebebiyle içeride yatmış, daha sonra ise PKK'yı desteklemiş bir isim. Naif Alibeyoğlu birçok örgüt mensubunun ailesine destek veren, ölen örgüt mensuplarının mezarlarını ziyaret eden HADEP'li eski Kars Belediye Başkanı.

KILIÇDAROĞLU'NUN BDP'Lİ KUZENİ

Kılıçdaroğlu'nun halasının oğlu Atilla Özdoğan da geçmişten günümüze HADEP-DEHAP çizgisinde faaliyet göstermiş bir isim.

VE DEP AVUKATI MESUT DEĞER

Kılıçdaroğlu'nun parti meclisi üyesi Mesut Değer de eski DEP avukatlarından. Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle gibi isimlerin yargılandığı DEP davasında Mesut Değer bu isimlerin avukatlığını üstlendi. Kendisi bir dönem PKK terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan Mesut Değer'in eşi Hülye Değer de HADEP üyeliği yapmış. Mesut Değer, yazdığı “Kürt Sorunu Mu?” isimli kitapta da PKK'ya af istemişti.
Yener Dönmez / Yeni Akit

http://www.habereditor.com/news_detail.php?id=77638

CHP'nin PKK'lı Adayları (!) - İdalimForum.Com

..

2 Haziran 2011 Perşembe

MALTEPE HEPAR İZMİR SEÇİM MİTİNGİ NE GİDİŞİMİZ

MALTEPE HEPAR İZMİR SEÇİM MİTİNGİ NE GİDİŞİMİZ







..

HEPAR DA NEDEN BULUŞUYORUZ İŞTE CEVABIMIZ

HEPAR DA NEDEN BULUŞUYORUZ İŞTE CEVABIMIZ