''SARKOZY '' Seçilebilmek için LİBYAYI Fınansör olarak Kullanmış
28 MART 2011
Libya lideri Muammer Kaddafi uluslararası koalisyonun başlattığı operasyon öncesinde yaptığı bir konuşmada Fransa ve Nicolas Sarkozy için çok ağır konuştu. Aynı şekilde Sarkozy de Muammer Kaddafi için çok sert sözler söyledi. İyi, ama neden? “Şimdi Fransa kafasını kaldırıyor ve Libya’ya saldırmak istiyor. Sarkozy sana söylüyorum, Aptal, sen Libya’ya saldırmak mı istiyorsun? Sana saldıran biziz hadi gel, gel hadi saldır bize”… Bu sözler Muammer Kaddafi’ye ait.
Muammer Kaddafi sukuneti ve muhakemesi ile meşhur olmamış bir devlet başkanı. Ama yine de kimse Kaddafi’den bu sözleri beklemiyordu. Aslında Seyfülislam Kaddafi- Muammer Kaddafi’nin oğlu- daha açıklayıcı bir demeç verdi. Seyfülislam Kaddafi Euronews’un “Rejime karşı savaş açanlar hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?” sorusuna: “Sarkozy öncelikle, kendisine seçim kampanyası için verdiğimiz paraları bize geri ödemeli. Kampanyasını biz finanse ettik. Detaylar bizde mevcut ve her şeyi açıklamaya hazırız.
O ‘soytarı’dan yapmasını istediğimiz ilk şey, borcunu geri ödemesi. Libya halkına yardımcı olması için ona bu yardımda bulunduk. Ama o bizi hayal kırıklığına uğrattı. Paramızı bize geri versin. Bütün detaylar elimizde, banka hesapları, para aktarıldığını gösteren belgeler ve bunları çok yakında ortaya dökeceğiz.”cevabını verdi. Sarkozy’e “aptal” demek doğru bir tutum değil. “Soytarı” ifadesi de kesinlikle uygunsuz ve çok talihsiz bir tanımlama! Belki de Sarkozy gerçekten Kaddafi Ailesi’ni “hayal kırıklığına” uğratmıştır.
Ama bunun için “kampanya bağışlarını” geri ödemesi gerekir mi, bunu sadece hukuk uzmanları bilir… Nicolas Sarkozy Libya’da Şubat ayının ortalarında başlayan olaylarla ilgili olarak 24 Şubat’ta Avrupa Birliği ülkelerine çağrıda bulunarak Libya'ya karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmasını istedi. Sarkozy daha sonra 10 Mart’ta parti üyeleriyle görüşmesinde, Libya'da hedefleri bombalama seçeneğini gündeme getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy 11 Mart’ta da Libya'ya NATO müdahalesini hiçbir zaman desteklemediklerini söyledi. Sarkozy 12 Mart’ta Kaddafi’yi devirmeye çalışan isyancıları da resmen tanıdı ve Libya’nın “geçiş konseyinin dış politika yetkilisi” Mahmud Cibril ile 14 Mart’ta görüştü. 19 Mart’ta ise Libya’ya saldıran ilk ülke oldu.
Elbette -herkesin de tahmin ettiği gibi- Sarkozy’nin Libya konusunda bu derecede dinamik olmasının ve yoğun çaba içerisine girmesinin erdemlerden ve ilkelerden başka sebepleri de vardı. Sadece dört sene önce Muammer Albayı Elysee Sarayı’nın bahçesine kurduğu çadırında saygılarını sunmak için ziyaret eden Sarkozy’nin -Seyfülislam Kaddafi’nin açıklamasına göre- Kaddafi Ailesi’nden bağış kabul eden Sarkozy’nin bu noktaya gelmesinin çok önemli bir nedeni var. Elbette Sarkozy kendisini, Paris’i ve AB’yi “Arap, Berberi ve Bedevi diktatörlerin müttefiki” olarak göstermekten rahatsızlık duymuş olabilir. Elbette dünyanın merkez noktasında yer alan Elysee Sarayı bu yanlış anlamaları gidermek istemiş de olabilir.
Çünkü Libya’da isyancılar Kaddafi’nin kendilerine karşı kullandığı paslı hurda Mirage savaş uçaklarını ve onların modernizasyonunu kimin yaptığını sorgulayabilirler… Sarkozy’nin bundan sonra Elysee Sarayı’nın bahçesinden -en azından Kaddafi’ye ait- Bedevi çadırı görmek istememesinin dış politik nedenleri olduğu gibi -dilerseniz buna uluslararası ticaret de diyebiliriz- iç politik nedenleri de var. Kafkasya’da Rus-Gürcü Savaşı’nda ve benzer diplomatik sorunların olduğu bölgelerde daha önce de görüldüğü gibi “diplomatik krizlerin haşin yakışıklısı” Sarkozy enerjik ve dinamik hamleleri ile “sorun çözen adam” olmayı seviyor. Hiç değilse fotoğraf karelerinde olmak ve gelecekte hazırlanacak belgesellerde görünmek ilgisini çekiyor. Bazen Obama’dan daha Amerikalı, hatta Bush’tan daha Cumhuriyetçi bir çizgiyi benimsese de, AB içerisinde sıklıkla İngiliz-Alman dengesinde kendisine hareket serbestisi arasa da, nihayetinde o da iç politik kaygılarla hareket etmek zorunda.
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri 2012’de yapılacak. Sarkozy’nin Paris’te belediye başkanlığı yaptığı dönemden bu yana kışkırttığı aşırı sağ kitle, ülkede Le Pen sempatisini artırdı. O nedenle Sarkozy “en Fransız” adaylara karşı “onlardan daha Fransız” tavırla yarışmak istiyor. Elbette her şey daha farklı olabilirdi. Eğer Kaddafi Temmuz 2007’de Sarkozy’nin “askeri ve nükleer işbirliği” teklifini hayata geçirseydi, Sarkozy bugün -tereddütsüz- farklı bir çizgide olacaktı. Fransız Yeşillerin önemli simalarından, Avrupalı parlamenter Noel Mamare katıldığı France 24 kanalında yaptığı konuşmada Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’i Libya lideri Kaddafi’ye nükleer santral pazarlamakla suçladı. Kaddafi’nin nükleer güce sahip olması olasılığı yeterince tedirgin edici. Özellikle Kaddafi’nin düğmeye “çalışıp çalışmadığını anlamak için” dahi basma olasılığı düşünüldüğünde… Belki de isyancılar Sarkozy’ye Kaddafi’nin 2007’de esirgediği sözü vermiştir.
Belki de Fransız fabrikalarını çalıştıracak bir dizi sipariş formu imzalanmıştır. Fransa’da Sarkozy’i sevmeyenler internetteki tartışma sayfalarında “keşke Kaddafi’nin çadırı 2007’de Sarkozy’nin bahçesinde iken bombalansaydı. Bugün dünya daha huzurlu bir yer olurdu” diye yazıyorlar. Sarkozy Bingazi’deki isyancıları “Libya halkını temsil eden tek ve gerçek temsilci” ilan ederek resmen tanıdı, ama daha önce -2007’de- Libya’ya “deniz suyunun tuzdan arındırılması için kullanılmak üzere” nükleer enerji santrali kuracaktı. Hâlbuki deniz suyunun özelliği tuzlu olmasıdır! Bu arada Fransız-Alman EADS konsorsiyumunun MBDA adlı yan şirketi Libya’ya 300 milyon EUR tutarında anti tank füze sistemi “Milan”sattı. O dönemde Fransa Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Claude Gueant Le Figaro gazetesine verdiği demeçte “MBDA ile Libya arasında her zaman uzun ticari görüşmeler oldu. Biz hiç karışmadık” dedi. O dönemde Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi Le Monde gazetesine verdiği çok önemli bir demeçte “Libya ve Fransa arasında bir silah satışı anlaşmasından” söz etmişti. Seyfülislam Kaddafi’ye göre bu anlaşmanın Libya’da ölüme mahkûm edilen beş Bulgar hemşire ve bir doktorun serbest bırakılması ile ilgisi vardı.
İnsan hayatı kurtarmak güzeldir, değerlidir ve erdemdir. Ama bunun karşılığında Kaddafi’nin eline Milan veya “deniz suyunun tuzunu arıtmak için nükleer güç” verilmesi garip bir ticaret veyahut hayat kurtarma girişimi… Bunları düşününce Seyfülislam Kaddafi’nin Sarkozy için neden “bizi hayal kırıklığına uğrattı” dediği daha iyi anlaşılıyor. Sarkozy Ağustos 2007’de Libya’yı ziyaret ettiğinde Fransız basınının bir bölümü “Sarkozy çiftinin Bulgar hemşireleri nasıl kurtardığını” heyecanla anlatıyordu. Ama hiç kimse bu rahatsız edici siyaset algısını, itici ticaret biçimini ve garip AB tercihini bir arada yorumlamıyordu. Muhtemelen Seyfülislam Kaddafi’nin Sarkozy için bugün hissettiği “hayal kırıklığını” o dönemde EADS, MBDA, Avrupa Komisyonu, Le Figaro, Le Monde ve saireler yaşamıyordu. ,,
Diplomatik Gözlem; http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-7475/kaddafi-sarkozye-neden-aptal-dedi.html
Kaddafi sarkozy’e neden “aptal” dedi? - İdalimForum.Com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder