12 Ekim 2014 Pazar

ZANGOÇ VE ÇANLAR!.

ZANGOÇ VE ÇANLAR!.

kambur_can_slayt1
Bu makale ne bir basın bildirisi, ne bir kamuoyu duyurusu, ne de bir parti örgütü tebliğidir!
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı nüfus kağıdını taşıyan herkese çok uzun olmayan bir gelecekte neler olup olmayacağının beyanıdır. Cahil veya eğitimli, sosyal statüsü yüksek veya düşük herkes için başına neler geleceğinin açıklanmasıdır..
Anadolu coğrafyası belalı bir bölgedir.
Ondan da belalısı medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu ve bunun İç Asya uzantısıdır. Bu gün bölgenin başının dertte olması, jeopolitik olarak enerji kaynaklarının merkezin de olmasıdır. Kavga, imtiyazlı yabancı işletmelerin alan hakimiyeti meselesinden çıkmaktadır.
Bir de isim konmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi! (BOP)
Irak çökertilmiş, Suriye çökertilmek üzeredir ve İran’ın ötesindeki Afganistan ise darmadağınık edilmiştir. Arap krallık ve emirlikleri insan haklarından nasipsiz, şeriatla yönetilen batı egemenlerinin bir kuklası ve kölesinden başka bir şey değildir..
İsrail, bölgede batının şımarık çocuğudur ve güvenliği için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Üstelik 1967 ve 1973’de, Birleşik Arap ordularının canına okumuş, tek başına iki savaştan da zaferle çıkmıştır. Bazı Arap ülkeleri ile el altından anlaşmalar yapması O’na yetmemektedir. Bölgede Araplar dışında başka milletlere veya devletlere ihtiyaç duymaktadır. Kendi açısından bu politikası da çok doğrudur. Ama, işte aması var!.
Bugün Türkiye’de çayırda gezinenlerden hiç farkı olmayan türlerden geçilmiyor!..
“Niye 30 yıldır bitirilemedi? O zaman barış sürecini destekleyelim!” Biri de demiyor ki, “madem savaş diyorsunuz, o zaman biz bu savaşı niye beceremedik?” Sorsana böyle bir soru ve bunun cevabını arasana be angut!.
Ah angut!
Siyasi ve harp tarihi cahili ve cühelası angut! Savaş, tüfekli trampetli bir bayram değildir. Hasmın kafasına egemen olmadığınız ve yenildiğini itiraf ettirmediğiniz sürece gerçek zafer yoktur. Bunu hükümetleriniz ve onun yönettiği kuvvetleriniz yapamadıysa o takdirde; “ barış barış diye” boş hayallerle, işe yaramaz beyninizi dolduracak ve Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) siyasi isteklerini tek tek yerine getireceksiniz.
Bugün komiteci başı, Kandil, meclisteki pkk’lılar ve Barzani Türkiye’yle, kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor, daha durun, tef de çalacaklar!.
Hükümet: Beyaz bayrak çekmiş bir halde, ne dedikleri ipe sapa geliyor, ne de yapabilecekleri bir şey var.. Kahyaları talimat verdi, ee ne yapsın yanaşma da emri yerine getirmeye çalışıyor. ABD markalı, “Ilımlı İslam” türü ne yapacak ki!. Zaten biz de BOP’cuyuz diye kendileri söylüyor.
Lafa bak lafa “ Öcalan okullardayken oruç tutar, namaz kılardı! Ben de olsam dağa çıkardım!” Bir söz vardır Anadolu’da: “ Kuş kadar beyni yok” derler. Şimdi gözümün önüne, İmralı’dakinin talimatlarıyla basılan köy ve mezralarda gördüğüm katledilmiş çoluk çocuk, kadın ve erkekler ile karakollardaki vücutları paramparça olmuş genç Türk askerleri geliyor.
Ve şu densizin laflarına bakın! Türk Milleti! Bakın bakın, tükürün bile demeyeceğim, çünkü tükürüğe bile değmez. Akiller denilen şarlatanlığa gelince siz kim barış kim! Allah’ın saftirikleri barışı ancak ve ancak savaşlar anlatabilir. On milyonlarca çocuk orada savaştı, madem barış diyorsunuz! Siz onların tırnağı bile olamazsın ve onlara nankörlük ediyorsunuz. Sonuç mu? Hep beraber göreceksiniz!.
Kartel medya: “ Silahlı mı çıksın, silahsız mı? İmralı’ya kimler gitsin, kimler gitmesin? Barış sürecini destekleyelim! Kandil öyle dedi, böyle demedi!” Her gün Kürdistan İşçi Partisi (PKK) mensupları, işbirlikçileri, milisleri sizin televizyonlarınızda.. Hiçbir şeyin farkında değilsiniz.
Bir yerlerinizi de yırtsanız avare kasnak boşa dönüyorsunuz. Türkiye’de gelecekte olabilecek şeyler çok açık. Derhal tarafsızlığa dönün. Haberleri iki taraflı ve özgürce verin.. İşler sizin sandığınız gibi değil. Kendinizin ve çocuklarınızın milletin içinde huzurla yaşayabilmesi için bunu bir an önce yapın.
Bütün bunlar, sizin sandığınız gibi, belleklerden silinir biz de unutuluruz diye kendinizi avutmayın.
Benden söylemesi, siz bilirsiniz!…
Diğer partiler: Uydular, ana merkezin etrafında onun çekim gücüne bağlı olarak hareket ederler. Akepe dahil meclis içinde ve dışındakilerin tüm söylem ve hareketleri, onları var eden gücün elinde! Ne savaşı nasıl bitireceklerine, ne de nasıl barışın geleceğin sağlayabilecek bir planlar var. Ortada dolaştırdıkları laflar ise, “ çocuklara ninni” den öte bir şey değil. Farz edelim bir plan var (Bana göre hiç yok) bunu kim ve kimlerle yapacaksınız?.
Güneydoğudaki Bürokratlar: Siz PKK’lıların yurtiçi kadroları K.Irak’a çekilirken (laf olsun diye bir kısmı çekilecek) bölgedeki asker ve sivil bürokratlar olarak nasıl hareket edeceksiniz. Siz, toprakların ve halkın güvenliğinden sorumlusunuz değil mi?
Onun için maaşla geçiminizi sağlıyor ve silah kullanma yetkisi taşıyorsunuz! Katiller silahlı veya silahsız ( Bu da aptalca ya!) bölgenizden geçerken ne yapacaksınız? Mel mel bakacak mısınız? Size canilere dokunmayın diye bir yazılı emir geldi mi, gelmedi mi? Yazılı emir almadan, trene bakar gibi bakarsanız, yandınız demektir. Ömür boyu kodestesiniz!
Kademeniz ne olursa olsun zamanı gelince yakanıza yapışılacağını nasıl olur da bir devlet memuru bilemez! Size maaş, rütbe ve makam veren devlet, hükümet değil. Alet olmayın. Siz bilirsiniz!..
Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) 5000 kişilik sağ kadrosunun, Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milleti’ne siyasi isteklerini tek tek ve usul usul kabul ettirmesini, bu halk nasıl sineye çekebilir? Buna inanmak bile et kafalığın zirve yapmasıdır..
Son dokuz yılda dokuz kitap yayımladım. Edebiyatın anı, deneme, roman, öykü bütün türlerinde yazdım. On yıl sonra PKK ile mücadeleyi yeniden yazdım. Yazmak zorunda kaldım çünkü savaş kaybetmek bir devlet için onur kırıcıdır, Türk Milleti’nin de morale ihtiyacı vardı..
“Cehennemdere Kanyonu” adlı eseri okuyan herkes, Türk çocuklarının neler yaptığı ve yapabilecek cesaretle olduğunu yanında siyasi ve bürokratik aptalları da bu kitapta göreceklerdir. “Cehennemdere Kanyonu” “30 yılda bitirilemedi o yüzden barış gelmeli” diyen yüzsüzlere de, bu belanın nasıl ortadan kaldırılacağını anlatıyor. Yani çözüm yolunu gösteriyor..
Peki o zaman başka bir soru, “Var mı sizin böyle bir partiniz ve bunu yapabilecek kadronuz?” Öyle, “emir veririz yaparlar” palavrasıyla olmaz..30 yıldır emir verilmedi mi? Nicola Makyaveli: “Savaş sanatını bilmeyen ve anlamayan adamları devletin başına getirmeyin” der.
Makyaveli “Prens” kitabını 500 yıl önce yazdı. Bu gün halen devleti yönetmeye talip olanların başucu kitabıdır ve hiçbir ilkesi zaman içinde değer kaybına uğramamıştır..
Kıssadan hisse: Büyük zangoç Ortadoğu’nun genelinde, küçük zangoçların bir bölümü de Türkiye’de bütün güçleriyle çanların iplerine asılıyorlar. O nedenle ortalık çan sesi ve zangoçların hırıltılarından geçilmiyor.
Çanların sonsuzluğa kadar sürdüğü nerede görülmüş? Bir süre sonra kesilecektir.
Bir daha hiç zangoç görmemek ve çan sesi duymamanın tek yolu var!.
O’da siyaseten ve hukuken bunların çanlarına ot tıkamaktır…
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/zangoc-ve-canlar.aspx

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder