10 Ekim 2014 Cuma

ZÜĞÜRT TESELLİSİ!.

ZÜĞÜRT TESELLİSİ!.



ZÜĞÜRT TESELLİSİ!.
20 Haziran 2014

Yer; bizim memleket:
“Koş vatandaş koş, batmış geminin, iflas etmiş şirketin malları bunlar, ucuz ucuz, ağzına layık.”
“Oğlum, tezgahında ilk defa gördüğüm şu ürün için, yırtınır gibi bağırıp, daha mı çok müşteri toplayacağını sanıyorsun?”
“Mecburuz teyzeciğim, hiç değilse nakliye parasını kurtaralım.”
“Nakliyesi çok mu tutuyor bu ürünün?”
“Yerli olunca az olur da, ithal olunca, mecburen be teyzeciğim.”
“Ben yıllardır sizin tezgahınızın müşterisiyim. Hep kendi tarlamızın ürününden başkasını pazarlamayız diye böbürlenir dururdunuz; şimdi ne oldu da 180 derece döndünüz?”
“Ah teyzeciğim ah; ne sen sor ne ben söyleyeyim!. Bizim tarla kurudu, aldığımız az buçuk ürün de piyasa etmiyor. Rakip tezgah ne satıyorsa, biz de onlara uygun ürünleri sergiliyoruz. Dedim ya mecburiyetten, çaresizlik başa bela..”
“Demek ki sizin “beylik çiftliği” ayrık otları bürüdü ve veriminiz düştü. Üreticiliği bırakın o zaman.”
“Haşa canım teyzeciğim niye bırakalım, elimizdeki tapu ve tapunun sahibi çok sağlam!”
“Ne demek o?”
“Ne demek olur mu a benim canım teyzeciğim! Çiftliği kuran ve nasıl işleteceğini ilkelere bağlayan büyüğümüz, bütün dünyanın hayran olduğu ve örnek aldığı birisidir.. Biz de onun ünü sayesinde, verim almayı beceremesek de bu günlere kadar işi idare ettik. Aramızda kalsın, seni severim; eğer asıl sahibi sağ olsaydı, bırak çiftliği emanet etmeyi, bizi ot taşımak için gündelikçi bile yapmazdı.”
“Açık sözlülüğünü beğendim evladım ama şu ürünün üzerine “ithal” diye yazıp da dürüstçe pazarlasanız olmuyor mu?”
“Aman ne yapıyorsun, benim güzel teyzeciğim? Olur mu öyle şey? Yılların müşterileri tabana kuvvet kaçarlar.”
“Belki kaçmayanlar da olur!”
“Onlar için bir şey değişmiyor cici teyzeciğim benim. Ha ithal olmuş ha yerli, ha organik ha kimyasal. Onlar hala kurucunun çiftliği yönettiğini ve koyduğu sağlam ilkelerin var olduğunu sanıyorlar. Sıkma canını be teyzeciğim, keyif bağışla, avunmak da bir teselli verir, oynasınlar telelelli..
“Bu pazar yerinde senin tezgahındaki ürünü öven ve pazarlayan başka çığırtkanlarda var mı oğlum?”
“Olmaz olur mu teyze, ne yapsınlar, ekmek parası!”
“Bu köy kurnazlığı ve aldatmaca ne zamana kadar sürecek dersin evladım?”
“Sen dürüst bir insansın teyzeciğim, söyleyeyim o zaman: Bu toplum kan uykusundan uyandığı zaman..”
Teyze bir şey söylemeden ve almadan; “kendi duvarlarını bile kendileri yapmaktan acizler” diye söylene söylene oradan uzaklaştı..
Kimse ayrılığa gafil avlanmaz, herkes içten içe gelen ayrılığı bilir; sonbaharı kış takip eder…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder