8 Mart 2015 Pazar

MİLLİ GÜVENLİK KALMADI


MİLLİ  GÜVENLİK  KALMADI


Kuzey Fırat

04.08.2003/Sayı:36
'' Milli Güvenlik” kalmadı
Cumhuriyet’in temel niteliklerini ortadan kaldıran, bölücülüğün önünü açan yasalar, “AB’ye uyum yasaları” adı altında Meclis’ten teker teker geçiyor. 7. Uyum Paketi Meclis tatile girmeden alelacele yasalaştırıldı. Bu uyum paketini asıl önemli kılan MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nda yapılan değişiklikler. 7. Uyum Paketi ile MGK Genel Sekreterliği tamamen işlevsizleştiriliyor.
İktidarın ABD ve AB’yi arkasına alarak Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı savaşı son hızıyla sürüyor ve bundan sonra engellenmezse daha da hızlanarak süreceğe benziyor. Bu amaçla başta Ordu olmak üzere, Cumhuriyet’i savunan kurumlar işlevsiz hale getiriliyor.
7. Uyum Paketi’nin Milli Mücadele’nin başlatıldığı Erzurum Kongresi binasında imzalanması iktidarın Cumhuriyet’e açıktan bir meydan okuması elbette. Aynı zamanda Batı iktidar aracılığıyla 80 yıl öncesinin intikamını alıyor.
AKP iktidara geldiği günden bu yana devlet kurumları ile çatışma halinde. Özellikle Cumhuriyet karşıtı uygulamaları nedeniyle diğer devlet kurumlarıyla karşı karşıya geliyor. Şeriatın önünde önemli bir engel olan Ordu’nun etkinliğinin azaltılması hatta ortadan kaldırılması AKP için hayati önemde.
Şeriatçı kadrolaşmanın, ülke bütünlüğünü ortadan kaldıran yasaların jet hızıyla Meclis’ten geçirilmesinin Ordu tarafından engellenmeye çalışılması, AKP iktidarının Ordu’ya karşı düşmanlığını daha da artırıyor.
Hükümet, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in ağzıyla “Sanki her ay bir mahkeme kuruluyor, sivil kesim gühah işlemiş gibi gidip hesap veriyor” diyerek Ordu’dan duyduğu rahatsızlığı açık bir şekilde dile getiriyor. Hükümet için MGK toplantıları işkence haline gelmiş durumda ve bu işkencenin bir an önce bitirilmesi gerekiyor!

MGK Neden Hedef?

Ordu-siyaset çatışması özellikle son dönemde iyice su yüzüne çıkmış durumda. Bir tarafta arkasına AB ve ABD’yi alarak Batının Türkiye’yi bölmek için ortaya attığı yasaları uygulamada kararlı bir iktidar, bir tarafta ise Cumhuriyet’in teminatı olan Ordu.
Doğal olarak bu gücün zayıflatılması, etkinliğinin azaltılması Cumhuriyet düşmanları açısından oldukça önemli. Zaten AB de Türk Ordusu’na olan düşmanlığını gizleme gereği duymuyor. Avrupa Parlemantosu Dışişleri Komisyonu üyesi Arie Oostlander hazırladığı Türkiye raporunda, Ordu Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde önemli bir engel olarak açıkça düşman ilan edilmişti. Rapora göre Ordu demokratikleşme adımlarının atılmasına izin vermiyor. Türkiye’nin milliyetçilik ve laiklik anlayışı eleştiriliyor, özellikle Ordu’nun bu yöndeki tavırları Oostlander tarafından oldukça rahatsız edici bulunuyor.
Ordu’nun Türk siyaseti üzerindeki etkisinin kırılması için de, devlet yapısında köklü değişikliklerin yapılması, özellikle MGK gibi kurulların etkisizleştirilmesi öncelikli hedef olarak belirleniyor. Çünkü Ordu AB yasaların hayata geçirilmesinde önemli bir engel. İktidarın laiklik karşıtı, bölücülüğün önünü açan faliyetlerinin Ordu engeliyle karşılaşması Ordu’nun etkinliğinin azaltılması için önemli bir neden elbette. Bundan dolayı Ordu hükümetin hedef tahtasında birinci sırada.

Asker önce MGK’dan atılacak sonra MGK kaldırılacak

7. Uyum Paketi ile Ordu mevcut hükümetin emrinde, sadece verilen görevleri yerine getiren bir kurum haline getiriliyor. Yasanın en önemli boyutu, MGK Genel Sekreterliği’nin işlevi yeni çıkan yasayla birlikte tamamen ortadan kaldırılıyor. Daha önceden MGK Genel Sekreteri sadece Orgeneral ya da Oramiral olabilirken, yeni yasayla birlikte MGK Genel Sekreteri başbakanın atacağı ve Cumhurbaşkanın onaylayacağı sivil bir kişi olabilecek. Yani MGK Genel Sekterliğine bir vali ya da bir kaymakam, hatta bir imam Başbakan tarafından atanabilir.
Tabii tüm bunlar demokrasinin gereği, siyasetin sivilleştirilmesi olarak yutturulmaya çalışılıyor. Hükümetin şeriatçı kadrolaşma politikası düşünüldüğünde oldukça “demokratik” görülen değişikliğin altında yatan gerçek niyet ortaya çıkıyor. AKP’nin devletin tüm kurumlarına şeriatçı kadrolarını yerleştirirken burayı atlayacağını sanmak elbette saflık olur.
Bu yasa ile birlikte MGK Genel Sekreterliği’nin görevleri de tamamen elinden alınıyor. Yasa MGK Genel Sekreterliği’nin görev ve yetkilerini tek bir maddede topluyor. Yasa ile birlikte MGK Genel Sekterliği’nin görevleri; MGK’nın sekreterlik hizmetlerini yürütmek ve MGK ve kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek olarak tanımlanıyor. Oysa daha önceden görevlerin takip ve kontrol edilmesi, koordine edilmesi ve denetlenmesinde verilen direktifler çerçevesinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MGK adına yetkiliydi.
MGK kararlarının uygulanmasından, denetlenmesinden sorumlu olan MGK Genel Sekreterliği’nin faaliyetleri hükümetin büyük tepkisini çekiyordu. Özellikle son dönemde MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç’ın açıklamaları hükümetin ve AB’nin büyük tepkisini çekmişti. AKP bunu da göz önünde bulundurarak, MGK Genel Sekreteri’ni hükümetin her verdiği talimatı yerine getiren memur haline dönüştürüyor böylece. Tüm bu yapılanlara MGK Başdanışmanı Mustafa Ağaoğlu, “ yasayla birlikte MGK Genel Sekreterliği iflas etti, ortadan kalktı, üç ay sonra tamamen ortadan kalkacak” diyerek, isyan ediyor.
Önemli bir değişiklik de MGK’nın toplanma süresiyle ilgili. Ayda bir yapılan MGK toplantıları yeni yasayla iki ayda bire çıkartılıyor. Bu şekilde MGK’nın etkisi azaltılmaya çalışılıyor.

Sivilleşme Yalanı

Böylece siyasetin sivilleşmesi sağlanmış oluyor! Oysa MGK’nın yapısına baktığımızda “sivil üyelerin” sayısı asker üyelerden zaten fazla. Siyasetin sivileşmesini savunan guruba baktığımızda bu sivilleşmenin Türkiye’ye nelere mal olacağı ve ne amaçla yapıldığı hemen ortaya çıkıyor.
Bu cephenin en başında elbete şeriatçı Vakit gazetesi geliyor. MGK Genel Sekreterliği Başdanışmanı Mustafa Ağaoğlu, yapılan değişiklikte görüşlerinin alınmadığı için haklı olarak isyan ederken Vakit yazarı Ali Karahasanoğlu “sana kim, neyi ve niçin soracakmış beyim!” diye saldırıya geçiyor.
Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever ise MGK Genel Sekreterliği’nden oldukça rahatsız. Özellikle Org. Tuncer Kılınç’ın açıklamaları kendisini oldukça kızdırmış. Ülsever Org. Tuncer Kılınç’a soruyor “neyin iyi, neyin kötü olduğuna hangi yetki ile karar verebiliyorsun?” Ülsever’e göre asker düşünemez, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremez. O sadece verilen görevi yerine getirir. Onun için hükümet görev verir Ordu uygular!
Kendileri AB’nin ABD’nin verdikleri görevleri fazlasıyla yerine getirirken, Ordu’nun da kendileri gibi davranmaması onu oldukça rahatsız ediyor. Öyleyse ne yapacak Ordu, AB’nin denetimi altına girecek!
7. Uyum Paketi’yle de bu yönde önemli bir adım atılmış oluyor! Ülsever gibi bir çok İkinci Cumhuriyetçi yazar da uyum paketini devrim olarak nitelendiriyor ve ekliyor; elbette bu yeterli değil daha fazla demokrasi için Ordu daha fazla etkisizleştirilmeli.
Bu önemli sivilleştirme operasyonuda, halkı askerlikten soğutma, Türkçe ifade ile Ordu düşmanlığının her türlü yol kullanılarak yapılabilmesinin önü açılıyor. “Askeri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etme” ve “halkı askerlikten soğutma” suçlarını işleyenler askeri mahkede yargılanırken, yeni yasayla birlikte görev sivil mahkemeye veriliyor. Yani şeriatçı Vakit yazarları artık köşelerinden korkmadan Ordu düşmanı yazılar yazabilir, halka askere gitmeme yönünde propaganda yapabilirler. Her ne kadar mahkemede yargılansa da AB yasaları onları bir şekilde kurtaracaktır!

“Türkiye’nin MGK’ya ihtiyacı var”

Bir diğer tarışma konusu ise Avrupa ülkelerinde MGK benzeri kuruluşların olmaması veya olsa bile siyaset üzerinde herhangi bir etkisinin olmaması. Madem Türkiye AB’ye girmeye amaçlıyor öyleyse MGK’nın da bu düzenlemeyi yapması gerekiyor!
Org. Tuncer Kılınç kendisine bu yönde yöneltilen soruya, “Her ülkenin kendi ihtiyaçları var. Bu coğrafyadan, içindeki hassiyetlerinden kaynaklanır. Bu kuruma kıyaslayarak değil de kendi ihtiyaçlarımızın ne olduğu hesaplanarak karar anayasada yer verilmiştir. Bizimki tamamen kendine özgü bir durum” diye cevap veriyor.
Ülke savunmasının en çok gündeme geldiği şu günlerde, bu savunmayı yapacak gücün zayıflatılarak ülkenin savunmasız bırakılması ileride Türkiye’ye çok pahalıya mal olacak.Ordu’ya yönelik bu saldırıların durmayacağını, Erdoğan “gerekirse 8. Uyum Paketini Meclis’ten geçiriz” diyerek açıkça ortaya koyuyor.
Yasa Meclis’ten kutlama Batıdan
Sonuçta, gelinen noktayı Batı’nın yaptığı kutlama açıkça gösteriyor. Tüm Batılı yayınlarda çıkan yasalar “Türkiye devrim yaptı” başlığıyla özetlenebilir.
Türkiye’de, Milli Güvenlik Kurumu’nun ortadan kalkması ve Ordu’nun tasfiyesinin Avrupa ve ABD için tek bir anlamı var.
“Batılılar ilk hedefiniz Türkiye. İleri!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder