12 Eylül 2015 Cumartesi

AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME BÖLÜM 3




AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME  
BÖLÜM 3


.




Üçüncü sütunda bulunan Adalet ve Iç islerinde Is birligi alanında göç, sıgınma, üçüncü ülke uyruklarına karsı alınacak önlemler, uluslararası suçlar ve adli is birligini kapsamaktadır.57 Adalet ve Iç isleri alanındaki sütun her ne kadar ABKA içerisinde ortaya konmussa da 1997 Amsterdam Antlasması ile bu konularda bir takım degisiklikler getirilmis ve yetki devri öngörülmüstür. Bu alan içerisinde sadece Cezai ve Polisi Ilgilendiren Konularda Adli Is birligi alanı kalmıstır. 3. Sütunda bulunan yetkilerin kapsamı gitgide daraltılmaktadır. Bu alanda da
kararlar oy birligi ile alınmaktadır.58 Bu noktada serbest dolasımı ilgilendiren konular,( vize, sıgınma, göç ve bunun gibi alanlar) Topluluklar sütununa devredilmistir ki burada da egemenlik yetkilerinin devredildigi düsünülmektedir. Nitekim, uluslar üstü otorite 1999 yılından sonra bu konularda da baglayıcı kararlar alabilmektedir. Ancak bu yetki de bir takım sınırlamalara tabi tutulmustur. 

Bes yıllık geçis süresi, girisimde bulunma hakkının Komisyon ve Üye Devlet hükümetleri arasında paylasımı, kararların oy birligi ile alınması, Avrupa Parlamentosuna danısma yükümlülügü ve ATAD’a sadece sınırlı yetkinin tanınması yönünde sınırlamalar getirilmistir.59

Adli ve Polisin müdahalesini gerektiren konularda yetki devri gerçeklestiril memistir, sadece is birligi öngörülmüstür. Çünkü günümüz güvenlik algılamasında bir devletin teröristi bir digerinin özgürlük savasçısı60 olarak görüldügünden, ortak bir terör politikası olusturulamamakta ve bu teröre karsı bir AB tutumunun olusmasını engellemektedir. AB ülkelerinin bu alandaki yetkilerinin devrinin söz konusu olmamasının, devletlerin uluslar üstü bir is birliginden ne kadar zarar görecegini de gösterdigi düsünülmektedir.
Dıs politikaya iliskin yetkilerin devredilmemis olmasının ve hâlen bir ortak dıs politika formasyonunun gelistirilmeye çalısılmasının en önemli sonucu Irak Savası esnasında görülmüstür. Nitekim, AB içinde bir çok yetkisini Topluluga devreden AB üyeleri, Irak Savası esnasında ikiye bölünmüş ve hatta ABD tarafından “Eski Avrupa” ve “Yeni Avrupa” diye yakıstırmalar yapılmıstır.61 

57 ABKA, Madde; 29-42.
58 Pascal Fontaine, 12 Derste Avrupa, AT Resmî Yayın Ofisi, Brüksel, 2004, sf:50.
59 Fontaine, sf:50.
60 Noélle Quenivet, “The World After September 11: Has It Really Changed?”, European Journal of International Law, Volume.16,(3), 2005, p.564.


Güvenlik algılamasındaki farklılık iste bu esnada kendini göstermeye baslamıstır. Eger, dıs politikaya iliskin yetkiler AB organlarına devredilmis olsaydı, Ingiltere
gibi ABD’nin sıkı müttefikleri, ABD’nin yanında Irak Savasına katılamayacaktı. Çünkü günümüzde AB’nin dıs politikası genel itibariyle Franko-Germen ekseninde cereyan etmektedir.


2.2. Ulus Devletin Devretmedigi Yetkiler Yavas bir sekilde belirmeye baslayan Federal Avrupa Birlesik Devletleri fikri, ulus-devlet anlamında bazı endiseleri beraberinde getirmektedir. Güvenlik kapsamında ortaya çıkan bu belirsizlik, AB’nin yetkileri ile ulus-devletin yetkileri arasında bir ayrım yapmayı da zorunlu kılmaktadır. Devredilen ve devredilmeyen yetkiler ayrımı düsünüldügünde, AB’nin federal bir örgütlenmeye dogru gittigi gözlemlenmektedir. Federal sistem ile AB kıyaslandıgında su sonuçlar gözümüze çarpar:

(1) AB iki seviyeli bir hükûmet tarzı ile yönetilen bir yapıda konumlanmaktadır. Ulusal hükümetler ve AB otoritesi
(2) Devredilen yetkiler baglamında, AB yargı yetkisi dahi içeren kararlar alabilmektedir.
(3) Topluluklar hukuku, ulusal hukukun üzerinde yer almaktadır. Ulusal mevzuat ile topluluk mevzuatında çatısma olması hâlinde Topluluk mevzuatı üstün
gelir.
(4) AB’nin yasama süreci gün geçtikçe çogunluk esasına dayanmaktadır. Oysa ki bu sistem içerisinde bazı devletlerin arzulamadıgı kararlar da alınabilmektedir. 62


61 Sten Rynning, “The European Union: Towards a Strategic Culture”, Security Dialogue, Volume.34, (4), December 2003.
62Tanja A. Borzel ve Thomas Rise, “Who Is Afraid of European Federation: How to Constitutionalise a Multi-Level Governance System”, 
http://www.artsci.wustl.edu/~filippov/courses/L32_4353/Who%20is%20Afraid%20of%20a%20European%20Federation.pdf., 
08 Ocak 2007 Pazartesi.

Bu açıdan bakıldıgında federallesen bir Avrupa izlenimi verilmektedir. Oysa ki günümüzde AB her ne kadar yetki devri esasına dayanan bir yapı izlese de kilit noktalarda devletler yetkilerini devretmemektedir. Nitekim, AB ikinci ve üçüncü sütun üzerine bir çok yasal düzenleme yapmıs olsa da bu düzenlemelere dayanılarak ancak baglayıcılıgı olmayan tavsiye niteligi tasıyan yönlendirme kararları alınabilmekte ve bu kararlar devletlerin ortak çıkarlarını yansıtan genel dokümanlar olarak kalmaktadır. Dısarıdan federal sekilde görünen bu sistemde, devletler kendi ulus-devlet niteligini koruma çabası içindedirler. Nitekim ikinci ve
üçüncü sütunlara (yani devredilmeyen yetkiler) kısmına bakıldıgında, bunların bir devleti devlet yapan en önemli iki husus oldugu görülmektedir. Dıs egemenlik ve iç egemenlik63 yetkileri dokunulmayan alanlar grubunda bulunmaktadır. Bu alanların AB içerisinde geçmesi de sadece ortak çıkarlar dogrultusunda is birligi yapılabildiginin göstergesidir.

Avrupa Birligi, suyun kullanımı topragın islenmesi gibi temel devlet yetkilerini hiçbir zaman kendine devrini saglayamamıstır. Devletlerin ulus devleti korumada, kararlı olusları bazı nitelik tasıyan alanlarda yetkinin hiçbir zaman devredilmedigini de göstermektedir. Bunlardan bazıları savunma sanayi, vergi politikası, ekonomik istisnalar, özellestirme politikaları, kitlesel medya, terörle mücadele ve yabancılara toprak satısı oldugu degerlendirilmektedir.

2.2.1.Savunma Sanayi

Avrupa Birligi ülkelerinin tam anlamıyla “güvenlik gerekçesini” ileri sürdükleri alanların basında savunma sanayi gelmektedir. Nitekim  bu alanın AB’ye devredilmemesi gerektigini de Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması vasıtasıyla dile getirmektedirler. 


63 Devletin egemenligi tanımsal anlamda iki kural üzerine kurulu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Dıs Egemenliktir: Buna göre dıs egemenlik uluslararası iliskiler alanında söz konusudur. Bir devletin diger bir devletten asagı konumda olmaması, baska bir otoriteye tabi bulunmaması ve devletlerin egemen esitligine dayanır. Iç egemenlik ise devletlerin iktidarının yetkilerini kullanabilme hakkıdır. Kanun yapmak, para basmak, vergi toplamak, yargılama yapmak vs…, Iç egemenlik dogası geregi aslidir, en üstündür, bölünemez ve devredilemez iktidarı yansıtmaktadır., Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giris, Ekin Kitabevi, Bursa 2001, sf:49.


Bu baglamda: Hiçbir üye devlet açıga vurulması kendi güvenligi açısından temel çıkarlarına aykırı buldugu bilgileri vermek zorunda degildir.

Her üye devlet, silah, mühimmat ve savas malzemesi ticareti veya üretimi ile ilgili kendi güvenligi bakımından temel çıkarlarının korunmasında gerekli gördügü önlemleri alabilir; bu önlemler, özellikle askerî amaçlara yönelik olmayan ürünler bakımından ortak pazardaki rekabet kosullarını bozamaz.64

Savunma sanayi konusunda dısa bagımlılık kabul edilmemekte ve ihtiyaç duyulan savunma sistemleri, devletçe desteklenen millî sanayi kuruluslarından tedarik edilmektedir. Avrupa Birligi ülkelerinde savunma tedarik politikalarının esasını; savunma sistemlerinde gizlilik unsurunun ön planda tutulması, savunma sanayisinin gelismesinin millî bir teknoloji tabanının olusturulmasına baglı görülmesi ve dısa bagımlılıgın asgari seviyeye indirilmesi gibi konular teskil etmektedir.

Nitekim karsılıklı bagımlılık olusturmak üzere kurulmus AB’nin bu konuda yetkisiz kılınması öngörülmesi de güvenlik gerekçelerinin bir sonucudur. Avrupa Birligi’nde olusturulan ekonomik entegrasyonda savunma sanayi sektörü, yapılan tüm düzenlemelerin dısında tutulmustur.65

2.2.2.Vergi Politikası

Vergi politikası, ulusal egemenligin temel konularından biri olmakla birlikte, ülkelerin ekonomi politikalarının bir parçasını olusturmaktadır. Buna göre, AB’de vergilendirme temel olarak üye devletlerin yetkisinde kalıyor. AB, zorunlu vergilerle ulusal sistemleri standart hâle getirmekten çok, birbirleriyle ve AT’yi kuran Antlasmayla  uyumlu hâle gelmelerini amaçlamaktadır66. 


64 ATKA, Madde 296.
65 http://www.tubitak.gov.tr/btpd/btspd/savunma/b5.html, 03 Aralık 2006.


Üye devletlerin uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalar kendi ulusal yetki alanları içinde kaldıgından vergilendirme, AB’nin ekonomik ve sosyal politika
amaçları ile kullanılmamaktadır. Bu çerçevede, AB’nin vergi yaratma yetkisi bulunmamaktadır.67


2.2.3.Özellestirme

AB’nin, ekonomik açıdan aday üyelere direktif verebilmesi de savundugu liberal sistemi tam anlamıyla uyguladıgını göstermemektedir. Nitekim Avrupa ülkelerinde sosyal refah devletinin çözülme egilimine girmesi ile birlikte devletlerin küçülmeye gitmeleri ve özellestirmeye gittikleri görülmektedir. AB her ne kadar özellestirmeye destek vermis olsa da devletler bu konulardaki yetkileri tümüyle AB’ye devretmemektedirler. Fransa ve Almanya gibi ülkelerde stratejik olan ve güvenlikle dogrudan alakalı kurumların tam anlamıyla özellestirilmesi mümkün degildir. Ulastırma, telekomünikasyon gibi özel sektörün ragbet ettigi ancak güvenlik kosullarının satısına elvermedigi sektörler
halen Fransa hükümetinin elinde bulunmaktadır. Sadece bazı telekomünikasyon kurumları kısmi özellestirilmistir.68 Diger taraftan hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde demiryolu ve diger ulasım sistemleri ya devletin elinde bulunmakta ya da yarı-kamusal nitelikli
bulunmaktadır.69


2.2.4.Terörle Mücadele


Terörle mücadele konusunda ortak düzenlemeler yapılmıs olsa da devletler yetkilerini tamamen devretmemislerdir.70 
Nitekim terörle  mücadele devletlerin ulusal yetkilerinde tuttukları bir ulus-devlet sorunudur. 


66 Amsterdam Antlasması, Madde: 90-94.
67 http://www.deltur.cec.eu.int/default.asp?lang=0&pId=3&fId=10&prnId=21&hnd=1&ord=20&docId
=331&fop=0, 3 Ocak 2007
68 http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html, 28 Aralık 2006.
69 http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html, 28 Aralık 2006.
70 Terörle mücadele konusunda yapılan ortak düzenlemelere örnek olarak bkz. AB

Parlamentosunun 2001 Tarihli Terörle Mücadele Konusundaki Çerçeve Karar Taslagı, Avrupa Parlamentosu Tavsiye Kararı Recommandation 1677, 13 Temmuz 2002 Tarihli Terörizmle Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Çerçeve Kararı, (2002/475/JHA) Avrupa Birligi Resmi Gazetesi L


Bu anlamda henüz tanımında bile tam anlasamamıs olduklarından, terörle mücadele sadece bir uluslararası is birligi alanı hâlinde kalmaktadır.71 Bu nedenle terörle mücadele konusunda her devlet kendi düzenlemelerini yapmakta ve yasama süreci ile ilgili olan hiçbir yetkiyi AB’ye devretmemektedir. Degisen güvenlik algılamalarıyla birlikte devletler terör sorununa daha fazla yakınlasmak ta ve yasal düzenlemelerini bu yönde degistirmektedir. Terör ile mücadele konusundaki yetkilerin de AB’ye devredilmedigini söylemek mümkündür.

2.2.5. Yabancılara Toprak Satışı

En önemli hususlardan bir tanesi ise yabancılara toprak satısı konusunda karsımıza çıkmaktadır. Devletleri yabancılara mülk satısı konusunda tesvik eden AB içerisinde uygulama yalnızca AB vatandasları için geçerlidir. Yani AB vatandası olmayan hiç kimse bir Avrupa ülkesinde toprak satın alamamaktadır. Nitekim AB ülkeleri de bunu bir güvenlik sorunu olarak görmekte ve bir takım kısıtlamalara tabi tutmaktadırlar. AB’nin öncü ülkeleri de bu konuda güvenligin gerektirdigi sınırlandırmaları yapmıslardır. Nitekim Ingiltere’de toprakların Kraliçe’ye ait olması sebebi ile 49-99 yıllık sürelerle kullanma hakkı verilmektedir. Fransa’da ise yabancılara nihai alıcısı saptanmadan tasınmaz satılamamaktadır.72

AB’ye son giren üyelerle yapılan müzakereler sonucunda ortaya çıkan çerçevede bu ülkelerin tamamında yabancılara toprak satısını belirli ölçüde sınırlandırma arzusu bulundugu gözlemlenmektedir.
Yabancılara toprak satısının sınırlandırılmamasının devletin güvenligini etkileyebilecegi düsünülmektedir.73

Dipnot;

164, 22.06.2002, Terörle mücadele açısından Avrupa Birliginin 2001/0217 (CNS) numaralı çerçeve kararı, (akt.) Feridun Yenisey, 20060429, Terör Okulu Makalesi, Bahçesehir Üniversitesi, (2004).

71 Ercan Çitlioglu, Gri Tehdit Terörizm, Ankara, Ümit Yay., 2005, sayfa 60.
72 http://www.anahtarlik.com/toprak.asp.
73 2004 yılında Avrupa Birligi üyesi olan Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Estonya ve Litvanya, geçis sürecinde toprak satısı  yasagının devam etmesini AB'ye kabul ettirdiler. 

Bu ülkeler, orman ve tarım arazilerinin satısının yapılabilmesi için 7 yıllık bir süre talep ettiler ve  bunu kabul ettirdiler. Polonya'da geçis süreci normal araziler için 5 yıl, orman ve tarım arazileri için 12 yıl olarak tespit edilmistir. Kıbrıs Rum Kesimi, Macaristan ve Slovenya'da geçis süreci normal araziler için 5 yıl, orman-tarım arazileri içinse 7 yıl olarak belirlenmistir. Malta, AB'ye giris müzakeresi
çerçevesinde bu konuyla ilgili özel bir protokol imzalamıstır. Buna göre, en az 5 yıl yasal olarak Malta'da ikâmet eden AB vatandasları dısında herkes gayrimenkul edinme konusunda Malta'nın ulusal mevzuatına tabidir. 2007'de AB'ye tam üye olan Bulgaristan ve Romanya'da yabancıların tasınmaz alabilmeleri için 5 yıl, tarım ve orman arazileri alabilmeleri içinse 7 yıllık geçis süreçleri öngörülmüstür. Yunanistan'da adalardan ve sınıra yakın alanlardan yabancılara mülk satısı yasaktır. Yunanistan'da mülkünü satan bir yabancı parasını ülke dısına çıkaramamaktadır.

Danimarka'da bir yabancının tasınmaz sahibi olabilmesi için bu ülkede bes yıl ikâmet ediyor olması gerekmektedir. Fransa'da yabancıya tasınmaz satısı konusunda vergiler artırılarak caydırıcı olunmaya çalısılmaktadır. Bu ülkede satılan tasınmazın degerinin yüzde 3'ü vergiye tabidir. Belli bir orandan yukarısı için servet vergisi alınmaktadır. Konu ile ilgili Hayri Ülker’in tespitleridir.
http://www.marmarisyenisayfa.net/gecmisyazi_tr.php?yazar=21&no=161, 24.12.2006.
(Daha fazla bilgi için bkz. Avrupa Birligi ile Katılım Müzakereleri Rehberi, Iktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, No: 184)

SONUÇ

Egemenlik hakkının muhafaza edilmesi, bir devletin bagımsızlıgının saglanması noktasında en önemli husustur. Bu anlamda devletler yetki devri konusunda ihtiyatlı davranmaktadırlar. Ihtiyatlı olmanın sebebi her seyden önce devredilmesi muhtemel yetkinin ulusal güvenlik açısından sakınca içerip içermedigi ile alakalıdır. Her ne kadar Avrupa bütünlesme tarihinin çesitli evreleri içinde tehdit algılamasında degisiklikler olmussa da, ulus-devletin kimligini koruma çabası her zaman süregelmistir. Bu baglamda, gerek hukuki
anlamda gerek siyasi anlamda yetkiler devredilirken ya sınırlı davranılmıs ya da devredilmemistir. Yumusak politika alanlarının kolayca devredilmesi olgusu karsısında sert politika alanlarında da aynı etkiyi doguracagı düsünülse de bu sonuç gerçeklesmemistir. Nitekim AB Anayasasını egemenlik yetkilerinin tümüyle devri olarak gören bazı Avrupa halkları Anayasayı referandum ile reddetmislerdir.

1951 yılında kurulan Avrupa Kömür Çelik Toplulugu bunun ilk örnegidir. Ekonomik içerikli hammaddeleri uluslar üstü bir otoritenin denetimine açan Avrupa Kömür Çelik Toplulugu ekonomik tabanlı görünse de, temel amacı, Fransa’nın Almanya tarafından bir daha saldırıya ugramasının engellenmesidir. Nitekim savunma sanayinin iki önemli materyali olan kömür ve çeligin denetim altına alınması bu yargıyı desteklemektedir. Ancak hemen ardından 1952 yılında Pleven Planı ile ortaya atılan Avrupa Savunma Toplulugu, Fransa’nın güvenlik
gerekçeleri ile reddedilmistir. Ortak bir Avrupa ordusu kurma fikri devletlerin güvenligi açısından faydalı görülse de Fransız Komünist ve Milliyetçi partiler, ulus devlete zarar verdigi gerekçesi ile bu girisimi reddetmislerdir. Bu anlamda yetki devrinin sınırları bir bakıma bu ret kararı ile belirlenmistir.

Avrupa Savunma Toplulugu fikrinin ortadan kalkması ile birlikte 1957 yılında Roma Antlasmasının imzalanarak Avrupa Ekonomik Toplulugu’nun kurulması, yetki devrinin alanını genisletmistir. Ancak üye devletlerin sert politika alanlarını bu antlasmanın içerisine dâhil etmemesi de ulus devlet kimliginin hâlen korundugunu göstermistir. Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması’nda belirtilen yirmi bir ekonomik içerikli baslık üzerindeki yetkiler AT uluslar üstü otoritesine devredilmistir. Devletler bu alanda hâlen düzenlemeler yapabilirken,
AT tarafından tesis edilen kararlara aykırı yasalar çıkarmaları mümkün degildir. Diger taraftan devletler AT’ye devredilen yetkiler konusunda da güvenligi ilgilendiren bir durum olması hâlinde “Lüksemburg Çözümü” adı verilen kuralı gelistirerek, alınması arzulanan bir kararın engellenmesinin de yolunu açmıstır. Bu da ulus devletin, uluslar üstü sistem üzerindeki etkisinin ortaya konulması noktasında önem kazanmaktadır.

Avrupa Toplulugu ekonomik içerikli düzenlemelerle bütünlesmeyi derinlestirirken aynı zamanda güvenlige iliskin konularda da düzenlemeler yapmaktadır. Bunun ilk somut örnegi ise 1992 yılında imzalanan Avrupa Birligi Kurucu Antlasması’dır. AB’nin ortaya çıkardıgı üç sütunlu yapıda “Avrupa Toplulukları”, “Ortak Güvenlik ve Dıs Politika” ile “Adalet ve Iç islerinde Is birligi” baslıkları yer almaktadır. Avrupa toplulukları haricinde kalan bu iki alanda, kararlar oy birligi yöntemi ile alınmaktadır. Bu anlamda her devletin sahsına münhasır bir veto yetkisi bulunmaktadır.

Dikkatle incelendiginde dıs politika ve iç isleri alanları bir devletin hayati önemi haiz iki yetkisi üzerine konumlanmaktadır. Bunlardan birisi dıs egemenlik olarak digeri de iç egemenlik olarak ortaya konmaktadır. Bu anlamda dıs politika, dıs egemenlik konularına dâhil olurken, Adalet ve Iç isleri baslıgı ise iç egemenlik konusuna girmektedir. Nitekim devletleri hassas olmaya iten bu kavramların aynı zamanda güvenlik ile de baglantılı oldugu degerlendirilmektedir. Dıs politika ve iç islerine iliskin yetkilerin AB’ye devredilmesinin, ulus devletin ortadan kalkacagı savına dayanan bu yaklasımlar nedeniyle, AB ülkeleri ortak bir dıs politika gelistirememistir. Bu anlamda AB üyesi ülkeler dıs politikayı ve iç isleri konularını ayrı baslıklar olarak düzenlemis olsalar da bu alanda yetkilerin devredilmedigi degerlendirilmektedir.

Ulus devleti koruma bilinci, Avrupalı devletleri bazı yetkilerin AB’ye devrini zorlastırmıstır. Savunma sanayi ile ilgili olan konuların AB’ye devri devletin güvenligini dogrudan etkiledigi düsünüldügünde, bu yetkinin devrinin mümkün olmadıgı ortaya çıkmaktadır. Diger taraftan devletin vergi koyması veya toplaması AB’ye devredilmemis bir iç egemenlik yetkisidir. Bu yetkinin devri, devletin mali güvenligini tehdit altına alabilecegi degerlendirilmektedir. Diger taraftan devletlerin özellestirmedeki ihtiyatlı davranısları, yabancı uyruklulara toprak satısındaki tutarlılıkta, AB’nin bu konuda düzenleme yapmasına engel olmadıgı devletleri de düzenleme yapmalarını sınırlamamaktadır.
Önemli olan nokta, tarihsel sürece bakıldıgında yetki devri hiçbir zaman devletin güvenliginin ötesine geçmemektedir. Yapılan icraatlar göstermektedir ki, AB üyesi devletler, hayati önemi haiz çıkarları ya da güvenlik gerekçeleri söz konusu oldugunda yetki devrinde bulunmamaktadırlar. Bu anlamda devredilen yetkiler sadece bütün ülkelerin ortak menfaatine göre düzenlenmis alanlardır. Bu çerçeveden bakıldıgında AT’nin ortak menfaate dayalı yetki devri esasına dayanan bir kurum oldugu, AB’nin ise ulus devlet kimligi üzerine insa edilmis
ve devlet güvenligini elverdigi yere kadar isleyen bir is birligi forumu oldugu görülmektedir.

KAYNAKÇA

1. Borchardt, Klaus-Dieter. Topluluk Hukukunun ABC’si, Ankara, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciligi, 1993.
2. Borzel Tanja A. ve RISE Thomas. “Who Is Afraid of European Federation: How to Constitutionalise a Multi-Level Governance
System”, 5 Ocak 2007, http://www.artsci.wustl.edu/~filippov/courses/L32_4353/Who%20is%20Afraid%20of%20a%20European%20Federation.
pdf.
3. Bozkurt, Veysel. Avrupa Birligi ve Türkiye, Bursa, Vipas Yayınları, 2001.
4. Çitlioglu, Ercan. Gri Tehdit Terörizm, Ankara, Ümit Yayıncılık, 2005.
5. Dinan, Desmond. Europe Recast: A History of European Union, Palgrave Mc Millan.
6. Eilstrup-Sangiovanni, Mette ve Verdier, Danıel. European Integration as a Solution to War, European Journal of International Relations, Volume 11, 1.
7. Fairhurst, John ve Vincenzi, Christopher. Law of the European Community, Pearson-Longman, (4. Baskı), Essex-England,2003.
8. Fontaine, Pascal. A New Idea for Europe: The Schuman Declaration-1950-2000, Office for Official Publications of the European Communities, 2000.
9. Fontaine, Pascal. 12 Derste Avrupa, Brüksel, AT Resmi Yayın Ofisi, 2004.
10. Gözler, Kemal. Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukuki Rejimi, Bursa, Ekin Kitabevi, Subat 2000.
11. Gözler, Kemal. Anayasa Hukukuna Giris, Bursa, Ekin Kitabevi, 2001.
12. Guay, Terence ve Callum, Robert. “The Transformation and Future Prospects of Europe’s Defence Industry”, International Affairs, Volume. 78, 4, 2002.
13. Gümüs, Okan ve Sevi, Aziz. Uluslararası Iliskiler Sözlügü, Ankara, Dısisleri Bakanlıgı Yayınları,., 1996.
14. Jones, Seth G. “The European Union & The Security Dilemma”, Security Studies, Volume 12, 3, Ilkbahar 2003.
15. Nelsen, Brent F. ve Stubb, Alexander C-G. The European Union: Reading on the Theory and Practise of European Integration, (2. Baskı), New
York, Palgrave Publication, 1998.
16. Ölmezogulları, Nalan. Ekonomik Sistemler ve Küresellesen Kapitalizm, (3.Baskı), Bursa, Ezgi Kitabevi, 1999.
17. Quenivet, Noélle. The World After September 11: Has It Really Changed?, European Journal of International Law ,Vol.16, No.3, 2005.
18. Reçber, Kamuran. Avrupa Birligi Mevzuatı, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayınları, 2003.
19. Roy, Ayse. Su AB Neyin Nesi?, (3.Baskı), Istanbul, Turkab Yayınları, Ekim 2002.
20. Rynning, Sten. “The European Union: Towards a Strategic Culture”, Security Dialogue, Volume.34, 4, Aralık 2003.
21. Dursun, Suat. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı,
http://www.danistay.gov.tr/5%20-%20ATAD.htm, 10 Ekim 2007.


HUKUKI MEVZUAT


22. Avrupa Birligi Anayasası.
23. Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması (Roma Antlasması).
24. Avrupa Birligi Kurucu Antlasması (Maastricht Antlasması).
25. Amsterdam Antlasması.


SANAL KAYNAKLAR


26. http://www.tubitak.gov.tr/btpd/btspd/savunma/b5.html.
27. http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html.
28. http://www.bianet.org/php/yazdir.php?DosyaX=../2001/09/07/908.htm.
29. http://www.ntvmsnbc.com/news/350379.asp.
30. http://www.deltur.cec.eu.int/default.asp?lang=0&pId=3&fId=10&prnId=21&hnd=1&ord=20&docId=331&fop=0, 

3 Ocak 2007.



..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder