28 Şubat'ın Medya Tellalları |
28 Şubat sürecinde iri medya organlarının nasıl bir rol üstlendiğini, darbecilere nasıl hizmet ettiklerini kendi kupürleri ile gözler önüne seriyoruz: Sadece Milliyet, Refah üzerinde korku oluşturmaya dönük 16 "uyarı manşeti" atmış...
|
Türkiye, son 6 yıldır, e- muhtıra, darbe ve darbe planlarını konuşuyor. 28 Şubat sürecinin demokrasi ve sosyal hayatta açtığı derin yaraları sarmaya çalışıyor.
Refah-Yol iktidarını devirerek 'post-modern darbe' adıyla yakın tarihin karanlık sayfalarına yazılan 28 Şubat sürecinde bazı medya ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Gazetelerin attıkları manşetlerle ve yaptıkları yer yer yalan ve abartılı haberlerle yürütülen psikolojik harekâta destek sağladığı bugünlerde ortaya çıkan belgelerde de anlaşılıyor.
Türk medyasının darbe dönemlerindeki rolü 28 Şubat’ın üzerinde 16 yıl geçmesine rağmen bugünlerde bir daha tartışılıyor.
Menderes hükümetine karşı 27 Mayıs 1960 İhtilâli öncesinde ve 28 Şubat (1997) sürecinde Refahyol hükümetine karşı ülkede kaos oluşturmak, toplumu kışkırtmak, müdahaleye zemin hazırlamak için görev üstlenenlerin arasında bazı gazetecilerin ve yayın kuruluşlarının var olduğunu millet her geçen gün daha iyi anlıyor.
Birkaç yıl önce basına da yansıyan İstanbul Emniyet Müdürlüğünün bir araştırmasına dayalı raporuna göre; 27 Mayıs darbesi, 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi ve 28 Şubat 1997) Post-Modern darbe olarak nitelendirilen askeri müdahale süreçlerinde medyanın aktif rol aldığı ortaya konulmuştu.
Raporda, Hürriyet gazetesinin darbe planlayanlara büyük destek verdiği gazete kupürleriyle açıklanmıştı.
Bizim araştırmamıza göre de o gazetenin ardından Milliyet gazetesi geliyor.
O dönemde gazetelerde hükümeti uyarmak için askerler, partiler, şirketler, sendikalar, üniversiteler adeta sıraya girmişler. Uyarsında kim uyarırsa uyarsın…
İŞTE O UYARI MANŞETLERİ
Ordudan PKK uyarısı
RP’in aracı kullanarak terör sorununu çözme girişimi orduda rahatsızlık yarattı… (7 Ağustos 1996)
Hoca, hem oğlunun okulunda, hem de gensoru görüşmesinde Atatürkçülük dersi aldı. (17 Ekim 1997)
Mercedes’ten uyarı
Direktörler Kurulu Başkanı Lippold liderlere seslendi: “Türkiye’yi kaybediyorsunuz” (21 Ekim 1996)
Menderes’in tarihi uyarısı
Basına sansür uygulayan DP iktidarının Başbakanı merhum Menders’in oğlu partisine seslendi: “Basına yasak getirmeyin” (21 Kasım 1996)
Ankara dün dev mitingle sarsıldı. 150 bin işçi ‘hükümet gidecek diye’ bağırdı. (6 Ocak 1997)
IMF’den kriz uyarısı. Uluslararası Para Fonu Başkanı Camdessus Milliyet’e konuştu: (19.1.1997)
MGK’dan uyarı
1-Bölücü ve yıkıcı yayınlar önlenmeli 2-Kıbrıs stratejisi ödünsüz uygulanmalı. (28 Ocak 1997)
Laiklik uyarısı
ABD Dışişleri Bakanı Albright: “Türkiye’nin laik bir ülke olması bizim için çok önemli. Bu konuyu Başbakan Erbakan’a ilettik. (13 Şubat 1997)
Son uyarısı Refah’a
Türkeş ölmeden bir saat önce “RP rejime tehlike getirecek. Ata’ya saygıda kusur etmemeli” dedi. (6 Nisan 1997)
Çevik Bir uyardı
Genelkurmay 2.Başkanı Milliyet’e konuştu…
Hükümete ve Meclis’e çarpıcı mesajlar yolladı. (7 Nisan 1997)
Akademi’de laik uyarı
Demirel’den subaylara: Ata’nın yolu terk edilemez. (10 Nisan 1997)
Refah’a tarihi uyarı
Ecevit konuştu. Refahlılar öfke saçtı. DSP Lideri, “Hiçbir ordu, devlere karşı silahlı ayaklanma kışkırtıcılığı karşısında tepkisiz kalamaz” dedi. (24 Nisan 1997)
Çankaya’dan uyarı
Demirel: MGK kararlarını hasıraltı etmek, devlet ciddiyetine yakışmaz. (28 Nisan 1997)
İran’dan örtülü uyarı
Tahran Times: “Türkiye, Cezayir olur” (5 Mayıs 1997)
Ordudan son uyarı
Genelkurmay, rejimi “silahla korumaktan” söz etti. (12 Haziran 1997)
UYARIDA DÜNYA REKORU
11 ayda 16 uyarı ve yalnızca bir ayda (Nisan 1997) 6 uyarı manşetinin atılması dikkatlerden kaçmıyor. İhtimal ki gazete de Nisan ayı başında sıkı bir şekilde uyarılmış gibi.
54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini oluşturan Refahyol iktidarına gelinceye kadar hiçbir dönemde hiçbir gazete bu kadar sıklıkla manşetinde ‘UYARI’ kelimesini kullandığı tespit edemedim.
Belki de dünyada örneği yoktur.
Ne enteresandır ki gazetenin “Ordudan son uyarı” manşetinin ardından hükümet istifa etmiş. UYARI manşetleri birden sona ermiş. Sene sonuna kadar da her hangi bir hadise sebebiyle de olsa bu kelime hiç kullanılmamış. Ta ki, 8 ay sonra muhtemel bir Körfez savaşı konusunda “Torumtay uyardı” (3 Şubat 1998) başlığı kullanıncaya kadar.
Söz konusu gazetenin 1996 yılının ilk altı ayında sanki Refahyol hükümeti kurulmasının önüne geçmek için olduğunu düşündüren şu uyarı manşetleri atılmıştı..
Clinton’dan Ege uyarısı. (29 Ocak)
Ordudan sert çıkış. (27 Mart)
Çillerin uyarısı. (30 Mart)
Ecevit’ten iki uyarı. (16 Nisan)
İran’a sert uyarı. (20 Nisan)
Demirel uyarıyor. (29 Mayıs)
Demirel’den uyarı. (11 Haziran) / Mustafa Yakutcan-Habervaktim,
http://www.tv5haber.com/yazdir.php?haber_id=9853 28 Şubat - Darbe Medyası
Askerlerin gösterdiği hedef doğrultusunda ‘şartların olgunlaşması’ için büyük çaba sarf eden medyanın 28 Şubat sürecinde yaptığı yayınlardan bir seçki hazırladık. O günlerde atılan manşetlerin, yazılan haberlerin, köşeleri tutmuş yazarların seviyesini ve ‘tarafsızlığını’ göstermesi için hazırladığımız bu mini seçki, medyanın içler acısı halini gözler önüne seriyor. Özellikle dindar kesime ve demokrasiye hiçbir saygısı olmayan medya organları, dün olduğu gibi bugün de varlığını sürdürüyor ve aynı kişiler bugün hâlâ ‘usta gazeteci’, ‘duayen’ vs. gibi sıfatlar taşıyorlar.
SAYI:10 / Şubat 2015
Güneri Civaoğlu: Bir geceyarısı oldu bittiye getirilerek, Merve Kavakçı'nın Meclis kürsüsünde başörtüsüyle yemin etmesi sağlanırsa ne olur? Kimilerinin geceyarısı ne yapacağı belli olmaz. Milliyet,1999 Fatih Altaylı: Kavakçı'nın Meclis'teki eyleminin, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir meydan okuma olduğu açık. Benim anladığım kadarıyla Kavakçı suç işliyor. O zaman hakkında dava açılmalı. Ne zaman adam oluruz? TBMM, Merve-Nazlı Ilıcak gibilerden temizlendiği zaman. Hürriyet,1999 Ertuğrul Özkök: (Ecevit) İspanya Meclisi'ni basan askerlerin önüne çıkan o meclis başkanı gibi. Meclis'i basan bir zihniyetin karşısına dikildi. Ecevit'in bu çıkışının ve orada yaptığı konuşmanın ne kadar tarihi bir öneme sahip olduğunu, o gece o konuşmanın Türkiye'de neleri önlediğini tarih yazacak. Merve Hanım'ın çocuklarını almak için gittiği okulda küçücük öğrencilerden aldığı dersler, bu haddini bildirme sürecinin ilk işaretleridir. Hürriyet,1999 M. Ali Birand: Fethullah Gülen, cami yaptırmak için başvuranlara "Okul yaptırın, daha büyük dua alırsınız" diyebiliyor ve dünyayı Türkçe eğitim yapan bu okullarla süslüyor. Adeta, sokakta veya TV ekranlarında gördüğümüz normal Türk vatandaşı değil. Aslında çok muhtaç olduğumuz bir Türkiye'nin nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Bir de ders alanlar olsa.. Sabah,1999 Rauf Tamer: Merve Kavakçı, hangi kapıdan girdi? Hangisinden girerse girsin, kurallara aykırı bir kıyafetle geldiği savına göre güvenlik görevlilerince niçin engellenmedi? Sabah,1999 Can Ataklı: Gerçekten bir ajan provokatör olan Merve Kavakçı, Meclis'teki tüm partilerin gafletinden yararlanarak, çağdaş ve laik Türkiye'yi yaralayan eyleminigerçekleştirdi. Meclis Genel Kurulu'na girmesi, yemin ettirilmese bile uzun süre oturması rezalettir, skandaldır. Buna neden olan tüm siyasi partileri kınamak gerek. Sabah,1999 |
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder