AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ , BÖLÜM 2
AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE
Dışişleri Bakanlarının Batum Zirvesi
Trabzon’da imzalanan Bildiri’nin ortaya koyduğu ortak bakış açısının sonucu olarak dışişleri bakanlarını bir araya getiren ikinci toplantı 28 Mart 2013’te
Gürcistan’ın Batum şehrinde düzenlenmiştir.35 Bu toplantının yapılması ve Trabzon Deklarasyonu ile öngörülen sürecin devam ediyor olması, Gürcistan’da 1
Ekim 2012’de yapılan parlamento seçimleri sonrasında ülkede yaşanan siyasal değişim nedeniyle özellikle önemlidir. Gürcistan’da bir iktidar değişikliğinin
yaşanması, 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı sonrasında her an yaşanması beklenen bir gelişme olmakla birlikte bu değişikliğin Gürcistan’ı bölgesel siyasal
dengeler de farklı bir konuma taşıyıp taşımayacağı tartışma konusuydu. Bu türde kökten bir değişiklik, özellikle Türkiye ve Azerbaycan açısından 20 yıllık
siyasi, ekonomik ve ticari yatırımlar açısından bir tehdit olarak algılanmıştır. Üçlü mekanizma, Gürcistan’ın bölgesel stratejik ekseninde bir kayma yaşamaması
açısından önemlidir. Yeni seçilen Başbakan Bidzina İvanişvili’nin seçimler sonrasında üçlü işbirliği ve BTK demiryolu konusunda yaptığı açıklamaların yarattığı gerginlik ve telaş bu toplantı vesilesiyle aşılmıştır.36 Dolayısıyla ikinci toplantının Batum’da yapılmış olması ve Gürcistan Dışişleri Bakanı Maia Panjikidze’nin üçlü basın toplantısında “Gürcistan’ın stratejik ortakları Türkiye ve Azerbaycan’la yakın ve dost ilişkisi vardır.” şeklinde bir açıklama yapması sürecin devamı açısından büyük önem arz etmektedir.37 Diğer taraftan, Kasım 2013’te yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Saakaşvili’nin Gürcistan iç politika denkleminden çıkması ihtimali, üçlü işbirliği sürecini daha da hayati bir konuma taşımıştır. Mekanizma bu bakış açısıyla bir anlamda Gürcistan’ın 20 yılda kurulan ana stratejik eksende tutulmasını amaçlayan bir girişimdir.
Kısacası, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Gürcistan Dışişleri Bakanı Maia Panjikidze’nin katıldığı Batum toplantısı, daha önce Trabzon’da öngörülen sürecin işletilmesi ve tarafların yaşanan iç ve dış gelişmelerden bağımsız biçimde herhangi bir engelleme yaşanmadan toplanabilmesi adına önemlidir. Üç ülkenin dışişleri bakanları Batum’daki toplantıda her üç ülkeyi de ilgilendiren konularda, bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi olanaklarını ele almışlar ve vizesiz seyahatin yanı sıra üç ülke arasında malların serbest dolaşımı konularında fikir alışverişinde bulunmuşlardır. Bu toplantının en önemli yanı, Trabzon’da görevlendirilen uzmanlarca hazırlanan Üçlü Sektörel İşbirliği 2013-2015 Eylem Planı’nın görüşülerek kabul edilmesidir. Toplantı sonunda üç dışişleri bakanı farklı alanlardaki somut işbirliği projelerinin önemine işaret eden Ortak Bildiri
metnine de imza atmışlardır.38
Batum Bildirisi olarak da adlandırılan Ortak Bildiri, siyasi diyalog ve özel üçlü projelerin uygulanmasını hedefleyen bölgesel işbirliğinin siyasi ve yasal
zeminini belirleyen ve yeni üçlü formatı öngören Trabzon Deklarasyonu’na atıfla başlamaktadır. Bildiri, Trabzon Bildirgesi gibi devletlerin egemenliği, toprak
bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ile var olan anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümüne özel atıflar yapmaktadır. Yerlerinden edilen halkın evlerine
güvenli ve saygın bir biçimde dönmelerinin sağlanması gerektiği konusu da tekrarlanmaktadır.
Bu zirvenin en somut sonucu, üç ülke arasında izlenecek olan yol haritasını belirleyen Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Üçlü Sektörel İşbirliği
2013-2015 Eylem Planı’nın onaylanmasıdır. Belli başlı sektörlerde geniş çaplı bir işbirliğine gidilmesini öngören bu plan enerji, ulaşım, taşımacılık ve iletişimi
ana sektörler olarak tanımlamakta ve çevrenin korunması, kültürel, eğitim ve spor gibi çeşitli alanları da öncelikli işbirliği alanları olarak belirlemektedir.39
Bu bağlamda özellikle BTK Demiryolu Projesi’nin fark yaratarak bölgeye uluslararası alanda bir önem kazandıracağı vurgulanarak projeyle üç ülkenin
Avrupa ve Asya arasındaki ulaşım koridorunda kilit rooynayacakları belirtilmiştir. Demiryolu Projesi’nin inşaat aşamasının bir an evvel bitirilmesinin gerekliliğin den bahseden ortak bildiri, projenin yürürlüğe girmesinin ardından bu güzergâh ın, Afganistan’da görev yapan ISAF kuvvetlerinin kargolarının taşınması için en kısa ve etkili merkezî yol konumuna geleceğini de vurgulamaktaydı.
Toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında bakanlar Trabzon’a benzer biçimde üçlü işbirliğinin önemine yönelik açıklamalar yapmışlardır. Gürcistan
Dışişleri Bakanı Maia Panjikidze, “Gürcistan’ın, stratejik ortakları Türkiye ve Azerbaycan ile yakın ve dostça ilişkisi vardır.” derken; Azerbaycan Dışişleri
Bakanı Elmar Memmedyarov, “Bu, verimli bir işbirliği anlaşmasına çok iyi bir örnektir.” değerlendirmesinde bulunarak, “Bu anlaşma muhtemelen komşumuz
Ermenistan açısından da kulübün içinde kalmanın, dışında kalmaktan daha iyi olduğunu anlatan bir mesaj oldu.” değerlendirmesini yapmıştır.40
***
AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE
Dışişleri Bakanlarının Gence Zirvesi ;
Mikhael Saakaşvili`nin ikinci döneminin sona ermesi ile 27 Ekim 2013`de Gürcistan`da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Giorgi Margvelaşvili,
Gürcistan`ın yeni cumhurbaşkanı seçildi. Uzmanlar Margvelaşvili`nin cumhurbaşkanlığı döneminde Gürcistan`ın daha çok Rusya ile yakınlaşacağı ve
Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü işbirliğinin bundan zarar göreceğini düşünüyorlardı. Fakat Margvelaşvili ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye`ye ikincisini ise Azerbaycan`a gerçekleştirdi.41
Üçüncü dışişleri bakanları zirvesi, Kasım 2013’te yapılan Gürcistan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin neredeyse hemen sonrasında,19 Şubat 2014’te Azerbaycan’ın Gence şehrinde yapılmıştır.42 Bu toplantıda, Trabzon Deklarasyonu ve Üçlü Sektörel İşbirliği 2013-2015 Eylem Planı’nın yayınlanmasından toplantı tarihine kadar geçen zaman zarfında kaydedilen aşamalar ile karşılaşılan sorun başlıkları ele alınmış ve hedefler gözden geçirilmiştir. Toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride üç ülke ilişkilerinin gelişmesinden duyulan memnuniyet dile getirilerek siyasi, ticari, ekonomik alanlarda işbirliğinin artırılmasının yanı sıra çevrenin korunması, kültür, bilim, sağlık, turizm ve spor gibi insani alanlar ilişkilerin boyutlandırılmasında öncelik tanınması gereken yeni alanlar olarak belirlenmiştir.43
Bu zirvede enerji alanındaki işbirliğine yine özel bir vurgu yapılmış, gündeme BTC ve BTE boru hatlarına, Güney Doğal Gaz Koridoru olarak da adlandırılan
koridora, yeni bir hattın eklenmesi bağlamında dünyanın en büyük enerji projelerinden biri olarak nitelendirilen Şahdeniz 2’ye verilen önem eklenmiştir.
Şahdeniz’de ikinci aşamaya geçilmesi kararı, tarihi bir gelişme olarak nitelenmiş, bunun üçlü işbirliğine yeni ve önemli bir ivme kazandıracağı belirtilmiştir.
Bu durum üçlü işbirliğinin gerekliliği konusunun önündeki kuşkuları tamamen ortadan kaldıracak bir gelişme olarak görülmektedir.
Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantı sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında üç ülkenin ilişkisini örnek ilişki olarak niteleyerek,
“Soğuk Savaş sonrası dönemde en sorunsuz, en yapısal temellere dayalı ilişkilerden biri Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında gelişmiştir. Üç ülke tarafından ortaklaşa hayata geçirilen projeler aynı zamanda birer barış projesidir.” değerlendirmesini yapmıştır.44
Bu zirvede ilişkilerin üçlü siyasi formatına bir aşama daha eklenerek, cumhurbaşkanlarının katılımıyla Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Liderler Zirvesi’nin düzenlenmesi kararının alınması ise aradan geçen iki yıllık süre zarfında tarafların beklentilerinin karşılandığı ve üçlü formatın boyutlandırılmak istendiğine bir işaret olarak kabul edilebilir. Üç cumhurbaşkanının katılacağı ilk zirvenin Gürcistan’ın ev sahipliğinde yapılması kararı da Gence’de alınmıştır. Cumhurbaşkanları zirvesi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili’nin katılımlarıyla 6 Mayıs 2014’te Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te düzenlenmiştir.45 Bu zirve, Gürcistan’da yaşanan iktidar değişikliği sonrasında üçlü stratejik ilişkinin içeriğine ve geleceğine yönelik olarak herhangi bir değişikliğin yaşanmadığının teyit edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Üçlü dışişleri bakanları zirvelerinde ele alınan konuların cumhurbaşkanları seviyesinde değerlendirilerek ortak vizyonun yinelendiği Cumhurbaşkanları Zirvesi, bu bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Zirveye aynı zamanda iş konseyi toplantısının da eklenmesi görüşmeleri boyutlandırma isteğinin bir işareti olarak kabul edilebilir.
***
AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE
Dışişleri Bakanlarının Kars Zirvesi
Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye dışişleri bakanlarının dördüncü üçlü toplantısı 10 Aralık 2014’te Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,
Gürcistan Dışişleri Bakanı Tamar Berucaşvili ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov’un katılımıyla Kars’ta düzenlenmiştir.46 Önceki toplantıların devamı ve tekrarı niteliğindeki bu toplantıda üç ülkeyi ilgilendiren konularda bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi konusunda görüş alışverişinde bulunulmuş ve önceki toplantılarda alınan kararların uygulamaları gözden geçirilmiştir. Toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride üç ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı seviyeden duyulan memnuniyet belirtilerek üçlü işbirliğinin stratejik ortaklık, iyi komşuluk ilişkileri, karşılıklı saygı ve güven çerçevesinde geliştirileceğine vurgu yapılmıştır. Üçlü işbirliği Gürcistan Dışişleri Bakanı Berucaşvili’nin değerlendirmesiyle artık “ciddi şekilde ilerlemiş… yeni bir seviyeye” ulaşmıştır.47
İmza altına alınan Kars Bildirisi de ekonomik ve siyasi konularda görüşlerin belirtildiği “stratejik ortaklığın” ortaya konulduğu kapsamlı bir belgedir.
Kars Bildirisi’nde karşımıza çıkan yeni ve somut proje, TANAP olarak adlandırılan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesidir. Bu proje, Gence’de
gündeme gelen Şahdeniz Projesi’nin ürünlerinin Batılı pazarlara taşınmasını öngören bir doğal gaz boru hattının inşasını öngörmektedir. TANAP’la ilk defa
üretici/kaynak ülke konumundaki Azerbaycan ile iki geçiş ülkesi olan Türkiye ve Gürcistan, tüketicilerin katkısı olmadan kendi kaynaklarını kullanarak, bir boru
hattı ağı kurma kararı almışlardır. Bu bile tek başına üçlü ilişkinin stratejik boyutta, etkileri bölgeyi aşan ve küresel düzeye ulaşan bir işbirliğine gidebildiğini göstermektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında, 1990’lı yıllardan itibaren ikili ilişkiler temelinde gelişen ve Trabzon Bildirisi ile üçlü seviyeye ulaşan stratejik ortaklığın
ekonomik ve ticari ilişkiler, enerji ve güvenlik gibi belli başlı sektörlerde nasıl geliştiği konusunun üzerinde durulması konunun anlaşılması açısından faydalı olacaktır.
***
AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE
Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki üçlü ilişkiler özellikle enerji ve nakliye projeleri temelinde ekonomik ve ticari ilişkiler üzerine kurmuştur.
Enerji ve nakliye projeleri üzerinden gerek bölge içi bütünleşmenin kurulması gerekse bölge ile küresel pazarlar arasında kalıcı bağların tesisi hedeflenmiştir.
Bu bağlamda Türkiye ile Gürcistan arasındaki Sarp sınır kapısı aynı zamanda Türkiye’nin Güney Kafkasya ve Orta Asya’ya çıkış kapısıdır. Gürcistan ile Azerbaycan arasındaki Kırmızı Köprü de Azerbaycan’ın Gürcistan üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya çıkışını sağlamaktadır. Gürcistan bu açıdan her iki ülke açısından stratejik bir öneme sahiptir.
Üçlü işbirliğini şekillendiren bildiri ve dokümanların tamamında ticaret, enerji ve taşımacılık merkezli biçimde şekillendirilen ilişkilerin etkilerinin sadece
bölge ile sınırlı kalmayacağı, Hazar’dan Karadeniz ve Akdeniz’e ulaşan geniş bir sahada çok taraflı ekonomik ve refah ilişkilerine dönüştürüleceği vurgulanmaktadır.
Bu ilişkilerin gelişiminin aynı zamanda bölgede refahın yanı sıra istikrar ve güvenliğin sağlanmasına da katkı sağlayacağına inanılmıştır.
Üçlü ticari ve ekonomik ilişkilerin genel çerçevesini belirleyen Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Üçlü İş Forumlarıdır. Bu forumlarda üç ülkenin güçlü oldukları ve ilişkilerini geliştirip boyutlandırmak istedikleri sektörler ve alanlar belirlenmekte, Ekonomi ve Ticaret bakanları iş dünyasının temsilcileri ile bir araya gelerek sorunların çözümü konusunda işbirliği yapmaktadırlar.
Bu girişimlerin sonucunda üç taraflı ilişkilerde ticaret hacmi arzu olunan düzeyde olmadığı için, taraflar ticaret hacmini artırmanın yollarını arıyorlar. Üç
ülke arasında toplam ticaret hacmi 4,2 milyar dolar seviyesindedir. Bu miktar, Türkiye’nin dış ticaret hacminin toplam %3’üne, Azerbaycan dış ticaret
hacminin %8’ine ve Gürcistan’ın dış ticaret hacminin %20’sine denk gelmektedir.48
Azerbaycan’ın Türkiye’deki yatırımları 5 milyar dolar seviyesindedir ve Azerbaycan bu miktarı 2020 yılına kadar 20 milyar dolara kadar yükseltmeyi
hedeflemektedir. Azerbaycan’ın Ekonomi Bakanı Şahin Mustafayev’in açıklamasıyla, Azerbaycan’daki Türk sermayesi toplam 4,7 milyar seviyesindedir ve bunun yaklaşık 1,5 milyar doları petrol dışı sektörlere yapılmıştır. Türkiye Azerbaycan’da doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında birinci sıradadır. Azerbaycan’da 2 binden fazla Türk şirketi, Türkiye’de binin üzerinde Azerbaycan şirketi faaliyet göstermektedir.
Türk şirketleri Gürcistan’a 1,1 milyar dolar sermaye yatırırken, Gürcistan’ın Türkiye’deki yatırımları da 23 milyon dolar seviyesindedir.49 Gürcistan’da 300’ün üzerinde Azerbaycan, Azerbaycan’da ise 150’den fazla Gürcü şirketi faaliyet göstermektedir. Gürcistan’da Azerbaycan şirketleri tarafından açılan iş yerlerinde 8 bine yakın kişiye iş imkânı sağlanmıştır. Azerbaycan şirketleri inşaat, turizm ve ulaşım alanında projeler üstlenmiştir.50 Azerbaycan Ekonomi Bakanı Şahin Mustafayev, Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan’ın üçüncü ülkelerde ortak yatırımlar yapacak kadar ekonomik ilişkilerinin geliştirmeyi hedeflediklerini belirtmiştir.51
Türkiye’nin eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın değerlendirmesiyle, Türkiye ve Azerbaycan arasında serbest ticaret anlaşmasının hazırlanması
amacıyla bir ekip oluşturulmuş ve görüşmeler devam etmektedir. Bu çalışmanın hedefi, ilgili mevzuatın hazırlanarak üç ülke arasında malların serbest
dolaşımının sağlanarak ticaretin kolaylaştırılması ve ticaret hacminin artırılmasıdır.52
Üçlünün ticari ilişkilerinin bir üst seviyeye ulaşmasında, Rusya’nın Aralık 2005’den itibaren aşamalı olarak Gürcistan`ın tarım ürünlerine, Mayıs 2006’dan itibaren şarap ve maden sularına ithalat yasağı koyması etkili oldu. 2006’da Türkiye ve Gürcistan hükümetleri arasında vizesiz geçiş anlaşması imzalanması, Türkiye ve Gürcistan vatandaşlarına vize uygulamasının karşılıklı olarak kaldırılması ikili ilişkilerin ve ticaretin artmasına neden olmuştur. 21 Kasım 2007’de Türkiye-Gürcistan Serbest Ticaret Anlaşmasının imzalanarak 2008 yılında yürürlüğe girmesi sonrasında, Gürcistan dış ticaretinde Türkiye ve Azerbaycan’ın ilk iki sırayı ele geçirdikleri görülmektedir.53 Azerbaycan pazarı özellikle Gürcistan meyve ve sebze ürünleri açısından öncelikli ve önemli olmuştur.54 İki ülke arasında ekonomik ilişkilerin özünü şunlar oluşturmaktadır: enerji, ulaşım, bankacılık, inşaat, iletişim teknolojileri, ticaret, turizm.
Gürcistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la dış ticaret hacmi (milyar dolar) 55
TÜRKİYE AZERBAYCAN
2009 1.203 (%21) 811 (%16)
2010 1.105 (%16.5) 708 (%10.6)
2011 1.500 (%16.2) 1.036 (%11.2)
2012 1.535 (%15) 1.260 (%12)
2013 1.528 (%14.2) 1.361 (%12.6)
2014 1.966 (%17.2) 1.182 (%10.3)
****
AZERBAYCAN - GÜRCİSTAN - TÜRKİYE
Enerjide Karşılıklı Bağımlılık
Enerji alanındaki işbirliği üçlü işbirliğinin ana unsurudur. BTC Boru Hattının inşasıyla başlayan üçlü işbirliği zamanla boyutlanarak gelişmiştir. BTC Ham
Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal Gaz Boru Hattı, TANAP ve TAP doğal gaz boru hatları bu üç devleti fiziki olarak birbirine bağlayan enerji
nakil hatlarıdır. Bunun dışında her üç ülke Avrupa Birliği’nin Hazar ve Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasını hedefleyen INOGATE programının
önemli birer parçasıdır. Bu üçlü arasında Azerbaycan önemli miktarda fosil kaynağı barındıran kaynak ülke, Gürcistan coğrafi olarak taşımacılık rolünü oynayan ortak ve Türkiye’de bu üç ülkenin dünya pazarlarına ve uluslararası ortaklara çıkış noktası konumundadır.56 Bu anlamda enerji hatları bu üç ülke arasında bir bağ rolü oynamaktadır.
BTC hattının açılışı 25 Mayıs 2005’de Bakü’de57, 12 Ekim 2005’de Gürcistan’ın Türkiye sınırında58 gerçekleştirilmiş ve boru hattından Ceyhan’a ilk petrol
28 Mayıs 2006’da ulaşmıştır. Azerbaycan petrolünü taşıyan ilk tanker Ceyhan’dan 2 Haziran 2006’da yola çıkarken, resmi açılışı 13 Temmuz 2006’da Türkiye tarafından Adana’nın Ceyhan limanında düzenlenen bir törenle gerçekleştirilmiştir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı 59
http://www.oilfund.az/uploads/images/map.jpg
BTC ham petrol boru hattı, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlüsünün kurulması açısından bir temel taşı teşkil etmektedir. Projeyle Azerbaycan fosil
kaynaklarını dünya enerji pazarlarına sunarak bölgede izole olma tehdidinden kurtulmuştur. Proje Gürcistan açısından da bir emniyet supabı olmuş, ülkenin enerji ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlamanın yanı sıra jeopolitik açıdan da Gürcistan’ın konumunu belirleyerek değerini artırmıştır. Türkiye açısından
ise ülkenin bir enerji dağıtım merkezi olması için ilk adım atılmış ve jeopolitik değeri artmıştır.
Proje sonrasında diğer boru hattı projelerinin önünü de açmış ve enerji konusunu üçlü işbirliğinin ana eksenine çevirmiştir. Üçlü işbirliğinin enerji alanındaki işbirliği bağlamında ve Karadeniz, Akdeniz ve Hazar ekseninde üç havza arasında bir bağ oluşturması amaçlanmaktadır. Bu amaçla taraflar Orta Asya ülkelerinin de BTC ile kurulan iletim ağına eklemlenmesini desteklemektedirler. Bu konuya Trabzon Deklarasyonu’nda da Orta Asya enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara taşınması konusuna Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin bir merkez olması gerektiği şeklinde değinilmiştir.60 Özellikle Kazakistan’ın bu enerji ağına katılması boru hatlarının statüsünü bir seviye daha yükselterek üçlünün jeopolitik konumunu yükseltirken Azerbaycan-Kazakistan işbirliğini kuvvetlendirecektir. Bu yönde bir gelişmenin Türkmenistan’ın da işbirliği mekanizmasına katılmasını teşvik etmesi beklenmektedir.
Bu işbirliği takiben Şahdeniz sahasında üretilen doğal gazın Gürcistan-Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara ulaştırılması projesi olan BTE Doğal Gaz
Boru Hattı Projesi ile bir üst seviyeye taşınmıştır. Yıllık kapasitesi 30 milyar metreküp olan hattın inşasına 2004’te başlanmış ve hattın yapımı 2006 sonunda tamamlanmıştır. Şahdeniz’den ilk gaz 13 Mart 2007 tarihinde bu hattan verilmiştir.61
BTC ve BTE projelerinin başarısı ve elde edilen gelir yeni finansal kaynaklar yaratmış ve üçlü işbirliğinin yeni boyutlara taşınmasını sağlamıştır. Bunun en
somut neticesi 26 Ekim 2011’de İzmir’de yapılan Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında imza altına alınan üç yeni
anlaşmadır. Bunlardan en önemlisi, Şahdeniz-2’den çıkartılacak doğal gazın Avrupa pazarına taşınması ile ilgili transit anlaşmasıdır. Bu anlaşma, Türkiye
Enerji Bakanı Taner Yıldız ile SOCAR Başkanı Rövanş Abdullayev arasında tarafından imzalanmış ve beraberinde BOTAŞ ile SOCAR arasında Şahdeniz-2
Projesi çerçevesinde Türkiye ile Azerbaycan arasında doğal gaz alım satım anlaşması ve BOTAŞ ile BP arasında doğal gazın Avrupa’ya taşınması ile ilgili
anlaşmalar da imzalanmıştır.62
Türkiye ile Azerbaycan arasında 26 Aralık 2011’de imzalanan Azerbaycan doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak hattın inşasına dair mutabakat zaptı ve sonrası nda 26 Haziran 2012’de imzalanan nihai anlaşma Azerbaycan sınırlarından başlayan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya kadar uzanacak olan yeni bir projeyi müjdelemekteydi. Başlangıçta küçük NABUCCO olarak nitelenen Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) üçüncü tarafların müdahale veya desteği olmadan gerçekleşen bir üçlü proje olarak dikkati çekmektedir. Bu daha önceki projelerle ihdas edilen karşılıklı güven ve işbirliğinin bir sonucudur ve Trabzon Deklarasyo nu ile gündeme gelen üçlü stratejik işbirliğinin de ana omurgasını teşkil etmektedir. Bölgedeki enerji dengesinde köklü değişime neden olması beklenen bu boru hattı aracılığı ile Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan Avrupa gaz pazarına dahil olmak amacıyla işbirliğine gitmişlerdir. Proje Türkiye’nin enerji dağıtım merkezi olma politikasına destektir.
Temeli Bakü’de 20 Eylül 2014’te atılan ve Asrın Anlaşması’nın imzalanmasının 20. yıl dönümünde denk gelen TANAP Projesi’nin 2018’de Türkiye’ye,
2019’da ise Avrupa’ya doğal gaz satacak hale gelmesi planlanmaktadır. Hattın hacmi 16 milyar metreküptür ve bunun 6 milyarı Türkiye’ye 10 milyarı ise Avrupa’ya satılacaktır. Kısacası, üçlü işbirliği enerji bağlamında daha sıkı bağlarla birbirine bağlı hale gelecektir. Bu işbirliği çerçevesinde Azerbaycan milli petrol şirketi SOCAR’ın üçlü işbirliğine olan katkılarına değinerek bu bölümü kapatabiliriz.
SOCAR, Azerbaycan’ın hem Türkiye’deki hem de Gürcistan’daki en büyük şirketi ve yatırımcısıdır. 2006 yılında kurulan SOCAR Gürcistan Enerji Şirketi, Gürcistan’da ihtiyaç duyulan yakıtın toptan ve perakende satışınıgerçekleştirmek tedir. Şirketin %51’i Azerbaycan’ın SOCAR şirketine, %49’u ise Petro-Trans şirketine aittir. SOCAR Gürcistan’daki petrol piyasasının %72’sine, mazot piyasasının da %61’ine sahiptir. SOCAR 2006’dan günümüze Gürcistan’da
yaklaşık 400 milyon dolar yatırım yapmıştır.
SOCAR 2008 yılında faaliyete başlayan Kulevi Terminali vasıtasıyla Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına petrol ve petrol ürünleri satmaktadır. SOCAR
2013’de Gürcistan ile üç önemli anlaşma imzalamıştır. Bu çerçevede, Gürcistan’daki anaokulların doğal gaz ihtiyacını ücretsiz biçimde karşılayan SOCAR, Gürcistan Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının belirlediği en iyi 30 üniversite öğrencisine burs vermektedir. SOCAR ile Gürcistan Patrikliği arasında imzalanan anlaşma ile de Gürcistan’daki dini mabetlere doğal gaz ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Gürcistan Enerji ve Ekonomi bakanlıkları arasında imzalanan anlaşmalarla da 2017 yılına kadar 100 bin abonenin doğal gaz dağıtımı SOCAR tarafından yapılmaktadır. 2014 yılında hazırlanan bir projeyle de SOCAR gelecekte bu rakamı 275 bine çıkartılması planlamaktadır.63
SOCAR, Türkiye piyasasına da 2008 yılında Turcuas’ın %51 hissesini satın alarak girmiştir. Takiben 2011’de şirketin hisselerinin %25’inin de alınmasıyla birlikte
şirketin sermayesi 2,6 milyar dolara çıkartılarak ismi SOCAR Türkiye Enerji A.Ş. olarak değiştirilmiştir.64
SOCAR’ın Petkim yarımadasında başlattığı Rafineri Petrokimya-Enerji-Lojistik Entegrasyonlu büyük projesi, ilişkileri bir üst seviyeye taşımıştır. Bu entegrasyon projesine 10 milyon ton ham petrol kapasiteli Star Rafinerisi, petrokimyasal ürünler üreten Petkim fabrikası, Türkiye`nin en büyük üçüncü ve Ege Denizi’nin birinci konteyner limanı ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesine katkıda bulunacak Rüzgar Enerji Santrali dahildir. Türkiye’de yıllık 1,2 milyar metreküp doğal gazın satışını gerçekleştirecek Socar Gaz, Türkiye’nin fiber optik alt yapı çalışmalarına katkı sağlayacak Socar fiber, Petkim’in tamamlanması ile birlikte akaryakıt dağıtım şirketi olarak çalışacak ve entegrasyonun sonuncu halkasını oluşturan Socar Türkiye Enerji Dağıtım A.Ş. ise peş peşe kurulan yeni şirketlerdir.65 Bu entegrasyon projesi için SOCAR, Türkiye’de 9 milyar dolar yatırım yapmayı planlamaktadır. Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ile birlikte SOCAR’ın Türkiye’deki toplam yatırımlarının 18 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir.66
3 CÜ BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder