23 Mart 2016 Çarşamba

ÜÇGENDEKİ TEZGAH..


 '' ÜÇGENDEKİ TEZGÂH,''



 Ahmet Cem ERSEVER 

1993 ANKARA   (2. BASKI) 
Necatibey Cad. 18/12 Sıhhiye/ANKARA Tel: 230 13 69 
Ocak Yayınları
Necatibey Cad. 18/12 Sıhhiye/ANKARATel: (0312)2301369
ISBN: 975-422-033-6 


ÖNSÖZ

ÜÇGENDEKİ TEZGÂH'ın ilk baskısı 5.000 adet basıldı ve iki ay gibi kısa bir sürede tükendi.Kitabın hazırlanışından ikinci baskıya kadar geçen sürede 
APO şarlatanı ve işportacı CelalTALABANİ'nin ateşkes soytarılığı ile ilgili olarak meydana gelen gelişmeler, bu konulardakiyaklaşımımızın doğru olduğunu birkez daha ortaya koymuştur.

Özetleyecek olursak;

1. T.C. kendi kendine, Olmayan bir Kürt sorununu dert edinmektedir.

2. Halen PKK ile mücadeleye ilişkin bir strateji oluşturamamıştır.
3. T.C.'yi yönetenler, Celal TALABANİ'nin tezgâhladığı ateşkes soytarılığından medetummaktadırlar ve bu sayede APO iti artık devlet yöneticileri 
tarafından Abdullah ÖCALANolarak telafuz edilmektedir.
4. 1993 yılı itibariyle Türkiye'de bir Kürt siyasi cephesi oluşturulmaya başlanmıştır. Terörle mücadelede başarılı olduklarını iddia edenler uykularına devam ededursunlar bakalım... Bir gün Kemal BURKAY uçağa atlayıp Ankara'ya 
indiğinde ve bu siyasi cephenin başına geçtiğinde belki uyanıverir ler.
5. T.C. yöneticileri Kuzey Iraklı Kürtler'in SİMSARI ve bizim işportacı olarak nitelediğimizCelal TALABA-Nİ'yi neredeyse resmi temsilci ilan edecekler.
Yöneticiler;Lütfen Kuzey Irak'a yani Kürdistan Özerk Bölgesi denen yere 2-3 tane (tabii varsa) iş bilen adam göndererek Kürt halkının Celal TALABANİ'yi isteyip istemediğini bir öğreniverir.

6. TALABANİ'nin şerrinden kurtulmak için; Kuzey Iraklı Kürt Partileri, önce YEKGIRTIN (Kürdistan Birlik Partisi) adı altında birleştiler ve şimdi de bu partiler, Mesut BARZANİ'nin I-KDP'si ile birleşme çabaları içindeler. Nisan-1993'deki 
Kürt hükümeti değişikliğiyle CelalTALABANİ, Başbakan Fuat MASUM'u görevden aldı ve yerine T.C.'nin Kuzey Irak harekâtısırasında HAKURK cephesinde PKK ile anlaşan Peşmerge komutanı KÖSRAT'ı Başbakan yaptı.Bu T.C.'ye birşey ifade ediyor mu?

7. Bütün bu gelişmeler olurken, T.C. Kuzey Irak'taki Türkmenlerin ezilmesine daha ne kadar göz yumacaktır? Irak Milli Türkmen Partisi, Mayıs 1993'te Irak Muhalefet Cephesi'nden çekildiğini açıkladı. Kerkük, Irak ordusu ve Peşmerge lerin kuşatması altındadır. Çıkacak bir çatışmada yüzbinlerce Türkmen ölecektir.

8. Bu arada; Kürt liderlerini kabul eden T.C.'nin Celal TALABANİ, Mesut BARZANİ veyaSami ABDURRAHMAN'a "git, yanına Irak Milli Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer ASLAN'ı da al öyle gel" diyeceğini hiç sanmıyoruz. Çünkü; o zaman sefalet içindeki Irak Türkmenleri güç ve prestij kazanacaktır.

9. Sonuç olarak; PKK konusunda bu kafada devam edilirse, 'Allah, encamımızı hayır eylesin " demekten başka bir söz kalmamıştır.MAYIS 1993 



İÇİNDEKİLER 

GİRİŞ

BİRİNCİ BÖLÜM 

PKK IV. KONGRESİ 

PKK-SADDAM HÜSEYİN İTTİFAKI 
  
b. İKİ KONGRE ARASI DÖNEMİN FATURASI / 66
c. PKK VE GEÇİCİ KÖY KORUCULUĞU / 69- 

IV. KONGRE SONRASI GELİŞMELER / 77- M. CAHİT ŞENER'İN MUSTAFA KARASU'YA YAZDIĞI MEKTUP/82

- PKK KONGRELERİ KARARLARI / 93İKİNCİ BÖLÜM- KÖRFEZ KRİZİNİN KÜRT SORUNUNA ETKİLERİ / 95 
(KUZEY IRAKTA KÜRT AYAKLANMASI VE LİDERLİĞİ)a. AYAKLANMA ESNASINDA PKK VURGUNU /99 h. 

VURGUN SONRASIFAALİYETLER /104-PKK'NIN YENİ DÖNEM TAKTİKLERİ /109a. 1991 TÜRKİYE GENEL SEÇİMLERİNDE PKK'NIN UYGULADIĞI
TAKTIK/111

- APO'NUN  TERÖRÜ  TÜRKİYE'NİN  BATISINA YAYMA TEORİSİ/116ÜÇÜNCÜ BÖLÜM- PKK'NIN 1992 YILI HEDEFLERİ / 149 a. 
KARAKOL BASKINLAR! VE GÜDÜLEN AMAÇ 159- 1992 YILI 19 AĞUSTOS OLAYLARI /166

- BOTAN- BEHDİNAN BÖLGESİNİN YENİDEN HEDEFLENMESİ /176

- KUZEY IRAK HAREKATI- EKİM 1992 / 181

- APO

-TALABANİ İKİLİSİNİN ÜÇGENDEKİ SON TEZGAHI APO'NUN SİLAHBIRAKMASI (!) / 191

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


- ABDULLAH ÖCALAN'DAN İNCİLER / 201

BEŞİNCİ BÖLÜM

- PKK TERÖRÜNE KARŞI TEDBİRLER (TASLAK) 

GİRİŞ

Ortadoğu'nun Kont Drakula'sı 

APO'nun yönetimindeki PKK isimli kukla cinayet şebekesini anlatan "KÜRTLER, PKK ve ABDULLAH ÖCALAN" isimlikitabımız yoğun bir ilgi gördü ve bir yıl içinde dört baskı yaptı.Bu sıcak ilginin yanında Yeni Ülke Gazetesi'nin iltifatlarına da mazhar olabildik.(!) 8-14 Kasım1992 tarihli adı geçen gazete, eseri " MİT'İN KÜLTÜR HİZMETİ " başlığıyla tanıtıyor ve kitaptanpasajlar alarak okuyucuya yorumlar getiriyor."Kitapta özetlenen Kürt tarihi bir yana PKK'nın ayrıntılı olarak incelenmesi, kitabın PKK uzmanı veya uzmanları tarafından yazıldığını ortaya koyuyor" diyen YENİ ÜLKE, ithaf edilenleri de " ilginç " bulmuş ve " Güneydoğu da şehit düşen, asker ve polislere ithaf edilen kitapta.." diyerek eser ile güvenlik kuvvetleri arasında bağlantı kurmaya çalışmış. Baylar! sizlere birkaç sözüm olacak.. 

1. İthaf kısmının; " Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği için Türk ile Kürt  kardeşliği uğrunda her türlü ihanete karşı dövüşerek şehit düşen tüm asker, polis ve hainlerce katledilen masum sivillere ithaf edilmiştir " olduğunu tam olarak yazmayı unutmuş olacaksınız.

2. Milliyetçi. Çalışma Partisi Trabzon Milletvekili Koray Aydın' ın 10 Şubat 1992 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-nu'nda yaptığı konuşma, anladığımız kadarıyla kitabın Ocak 1992 Birinci baskısından alınmıştır, isteyen herkes eserden alıntılar yapabilir. Kitabın Mayıs 1992 tarihini taşıyan son söz bölümü bütün baskılarda kullanılmıştır. Şimdi merakınız zail oldu mu?..Bu konuda fantazi ler üretmekten vazgeçin.

3. Biz, kitabımızda "korku filmi" falan anlatmadık. Senaryosunu emperyalizmin yazdığı, gerizekalı Abdullah ÖCALAN'ın başrolü oynadığı, figüranlığını yönetim hataları ve yasadışıörgütlerin baskıları altında ne yapacağını şaşırıp ezilen Türk ile Kürt insanının yaptığı, 9 yıldır PKK adı altında; Kürt Ulusal Hareketi ismiyle de 65 yıldır oynanan "traji-komik" bir filmi dahaiyi anlamaları için kamuoyuna yardımcı olduk.

4. "Anlaşılan MİT kültür hizmetlerine bundan sonra da devam edecek" diyorsun uz.

Nerede o günler?..Başlangıçtan bugüne kadar MİT bu tür çalışma ile kamuoyunu aydınlatsaydı Türkiye'de bölücümasallarını kimse dinlemez, bunca insan ölmez, T.C. bütçesinin çok önemli bir bölümü PKK terörü ile mücadeleye ayrılmaz, yatırımlar gecikmezdi.

5. " Sayfa 132'de ise ÖCALAN'ın lıalkı topyekün savaşa çağıran sözlerinden duyulan korkuhisterik çığlıklara dönüşüyor." buyurmuşsunuz.. Geri zekalı Abdullah ÖCALAN hangi halkı hangi savaşa çağırıyor muş?..Üslubunuza dikkat ediniz! Biz, o kitabı milli birlik ve beraberliğe her türlü küfürün edildiği, alkışlandığı bir ortamda hiç kimseden korkmadan yazdık, basmaya ve dağıtmaya korktular!Yılma-dık inatla direndik.. Korkak olan ve ağzından kan damlayarak histerik çığlıkları atanlarınkimler olduğunu insanlarımız artık iyice anlamış durumdadır.Savaşa davet ediyormuş!Ne savaşı?Irza geçme becerisi çok gelişmiş Abdullah ÖCALAN isimli bu sefil ve alçak yaratık savaşa davet ediyorum diye; Pazarcık'lı (E-vin) Kod, Ankara'lı (Zehra) Kod, Tunceli'li (Delal) Kod,Lübnan Kültlerinden (Roza) Kod, Suriye'li (Canda) Kod, yine Lübnanlı (Adife-Saadet) Kodbayanlara ve PKK Merkez Komite Üyesi (Sarı Hüseyin) Kod'un karısı Elazığlı Nafiye'ye tecavüz etmedi mi?Bilmiyorsanız öğrenin.Kod adı (Medya) olan Suriye'li Kürdi Abdullah'a tecavüz etmedi mi?Bu bayanların bir bölümü şu anda Kuzey Irak'ta Zaho ve Donuk kentlerinde yaşıyorlar. Çaresizkızlara, kadınlara tecavüz etmekte uzmanlaşan ve gün geçtikçe ahlaksız ilişkilerde pervasız-laşanAPO gençleri savaşa değil, yatağına davet etmektedir. Biz bu bayanları bulduk ve konuştuk,ilgilisi adreslerini bulur gider ve konuşur.Yıllardır PKK isimli terör örgütünün patronu olan bu vampirin  iki-üç ayda bir "Kadın ve AileSorunları" adıyla broşürler yayınlayıp bazı 
kadın militanların ajanlıklarını(!) ders konusuyapmasının sebepleri artık açığa çıkmış durumdadır. Suriye'nin Şam ve Lazkiye kentlerindeki 
APO'nun saraylarında haremden geçen kadın militanların öldürülme pahasına, tüm tehditlere rağmen konuşmalı APO'nun ağzından düşürmediği 

" Sosyalist Ahlak "ın ne anlama geldiğini göstermiştir. 


1970'li yıllarda Kesire Yıldırım ile başlayan sapık ilişkileri son dönemlerde su yüzüne çıktı.APO sefili, bugüne kadar tecavüz ettiği kadınların bir çoğunu öldürtmüştür. Cinsel ilişkiyi kabuletmeyenler tecavüze uğradıktan sonra anlaşılmaması için ajanlık suçlamalarıyla katledılmiştir. Kurtulmayı becerip kaçabilenler konuşunca: " Parti önderliğine komplo kuruyorlar, zayıf düşürmeye çalışıyorlar" diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmıştır.
Şimdi APO isimli alçağın tecavüz ettiği kadın militanlara bir göz atalım;EVİN:Bu militan Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesindendir. 

1986 yılının başlarında APO, bu bayanacinsel ilişkide bulunmayı dayatır. Baskı sonucunda ilişki kurulur ancak bu sapık ilişkiyedayanamayan Evin. mevcut ahlaksızlığı yanındaki diğer kadın militanlara anlatır. APO'nunkendisine tecavüz ettiğini söyler. Olayın ortaya çıkmasıyla Bekaa vadisi'nde ki Mahsum Korkmaz Akademisi / Hel-vi Kampı bu skandalla sarsılır. APO hemen komplo yöntemlerini devreye sokarak Evin'in ajan olduğunu ilan eder ve "Parti önderliğini yıpratma çabası içindedir" diyerek derhal tutuklatır. Ölüm cezası verilir ve hemen infaz edilir. Olayın kadrolar üzerinde yaratacağı etkiyi bilen APO. Evin'in öldürülmesini süslemeye çalışır ancak başaramaz. Kadrolar içerisindeki dedikoduları sonuçlandırmak için Evin'in nasıl ajanlaştırıldığını yalan ve demagojiler- le kendisinin lehine olacak şekilde herkese kabul ettirir ve olayın gerçek yönünü gizler.
ZEHRA:APO, uzun süre Ankara'lı (Zehra) ile uğraşıp onu özel ilişkilerinin esiri haline getirmek veahlaksızlığa sürüklemek ister. APO'nun ahlaksız dayatmalarına direnen Zehra, sonuçta bir yandançaresizlik, bir yandan kendisine verdiği vaadler sonucunda böylesi bir kirli ilişkiyi kabullenir. Builişkiyi duyan 
APO'nun "devrim nikahlı" karısı Kesire Yıldırım, sorunu sert bir biçimde tartışmakonusu haline getirir. APO'yu ahlaksızlık ve kendini bil-memezlikle 
suçlayarak ayrılmak ister.Ayrılmayı kabul etmeyen APO, Kesire'yi Kuzey Irak'ta kamplardaki mevcut yönetim boşluğunudoldurmak adı altında yarı 
tehdit ve yarı zorla gönderir. Kesire'nin Şam'da olmayışını fırsat bilerek Zehra ile olan ilişkisini devam ettirir. Irak alanına giden Kesire kendisine oyun oynandığının farkına varır ve derhal Şam'a dönmek istediğini bildirir. Bir an önce dönebilmek için de Irak alanında bir çok sorun yaratır. 

Irak-PKK yönetimi Kesire'yi Şam'a gönderir ve telefonile APO'ya bilgi verilir. Kesire, Şam'a ulaşmadan APO, Zehra'yı PKK Avrupa faaliyetlerine
sorumlu olarak tayın eder ve Almanya'ya gönderir. APO ve Zehra arasındaki ilişki 1986 yılınakadar devam eder. Aynı yıl Kesire'nin tutuklanması 
üzerine Zehra, " Bu ilişki böyle devam edemez, ya evlenelim ya da bitirelim" önerisini getirir. APO. Zehra'yı bu düşüncelerden uzaklaştırıp kendisine 
bağlayabilmek için onu PKK 3. Kongresi'nde Merkez Komite Üyesi olarak atar. Bütün bunlara rağmen Zehra, kararından vazgeçmez. O güne kadar 
PKK'nın en gözdekadını. APO'nun aşk macerasının ortağı, hayat arkadaşı Zehra, bir anda tasfiyeci-provokatör olmakla suçlanır ve APO, çeşitli 
oyunlar sahneliyerek Zehra'yı Merkez Komite Üyeliği'nden düşürüp soruşturma altına alır. Belli bir tecrit ve teşhir dönemindengeçirildikten sonra 
Almanya'ya gönderilir. Olayı kapatabilmek için de bir komplo kurarak Almanpolisine yakalattırır.

MEDYA: Suriye'nin Kamışlı kentinde oturur. 

Lise öğretmenidir. Gerçek adı Kürdi Abdullah olupbölgenin ileri gelen aşiret reislerinden Abdullah Bedro'nun kızıdır. 1986 yılında PKK isimlimelanet 
örgütüne katılır. Bir süre Şam'da kaldıktan sonra Lübnan'daki Helvi Kampı'na gönderilir.Burada siyasi ve askeri eğitimden geçirildikten sonra tekrar
 APO tarafından 1987 yılında Şam'açağrılır. Çeşitli yöntemlerle kandırılmaya çalışılır. APO; "isteğimi kabul etmen durumunda senitüm Suriye 
Kürdistan'ındaki faaliyetlere sorumlu olarak atayacağım" der ve kendisini sevdiğimsöyler. Med-ya'nın göstereceği tepkiyi ve o andaki atmosferi 
yumuşatmak için sosyalist ahlaktandem vurarak kadın ve erkek arasındaki cinsel ilişkiler üzerinde konuşmaya başlar;"Dolayısıyla bu sosyalist 
ahlakın parti edebiyatına yerleştirilebilmesi için doğal olarak meseleyikavrayan benim ve senin gibi insanlarla başlayıp adım adım ilerlemek gerekir" 
der.Medya'dan;"Ben buraya şerefim ve namusum için geldim. Halkımın namusunu korumak ve ona bekçilik yapmak için bu mücadeleyi veriyorum. 
Dolayısıyla hiç bir vaad karşılığında senin gibi namussuz,halkın namusuna göz diken ırz düşmanlarıyla namus ve şerefimi pazarlık konusu  yapmayacağım" cevabım alır. 

Bu cevap üzerine saldırganlaşan APO, Medya'ya tecavüz etmeye çalışır. Kadın bağırınca buahlaksız adam tecavüzden vazgeçer   Sol başta (CANDA), sağ başta Kürdi Abdullah (MEDYA)ve onu Helvi Kampı'na gönderir. Mahsum Korkmaz Akademisi isimli kampa gelen Medya, grupgrup dolaşarak olayı arkadaşlarına anlatır. Meseleyi duyan APO, Medya'nın tutuklanmasını emreder. Ailevi durumu ve özel konumundan dolayı APO, Medya'yı öldürtmeyi göze alamaz.Uzun soruşturmalardan sonra kendisinden öz eleştiri istenir. Medya, kimseye verilecek öz eleştirisi olmadığını söyler. Bu biçimde uzun süre devam eden sorun, pazarlığa dönüşür. " Eğer Meseleyi kapatıp kimseyle konuşmazsan ve söylenenleri yalanlar san seni serbest bırakırım" denir, ve Medya serbest bırakılarak Türkiye'ye gitmesi istenir. Kadın, Türkiye'ye gitmez ve Suriye' de kalarak gördüğü herkese  APO'nun ahlaksızlıklarını anlatır. Olay Suriye'de tam bir skandala dönüşür. 

1991 kışında yakalanarak tekrar Mahsum Korkmaz Akademi-si'ne getirilir. DevrimMahkemesince ölümle cezalandırılır. Med-ya'nın ailesi aşiret olarak toplanır ve infazın yapılmasıdurumunda aşiretin PKK'ya karşı savaşacağını ve kızın intikamını da mutlaka APO'yu vurarak alacaklarını söylerler. APO efendi çaresizlik içinde ölüm kararını iptal eder ve Medya'yı serbestbırakır. Medya, ailesinin yanına gelir ve bir ekip kurarak APO ve PKK'nın teşhirini kapsayan bir faaliyet geliştirir. Bu olayın faturası APO'ya ağır patlar ve APO bunları susturmak için aileceimha kararı alır. 

Ancak bu imhayı bugüne kadar becerebilmiş değildir.

ZELAL: Tuncelilidir. Önceleri Avrupa'da kalmış ve Şam'a 1988 yılında gitmiştir. APO kendisine cinsel ilişki teklif eder. Bu teklife direnen Zelal, bir süre sonra kendisini APO'dan kurtaramaz. Anlatımlarına göre Şam'daki evde kalan kadın 
militanların tümü tecavüze uğrar. Zelal. tecavüz sonucunda bunalıma girer ve intihara kalkışır. 

Yanındaki arkadaşları son anda kurtarırlar. 

Daha sonra APO kendisini örgüt içi muhbirlik te görevlendirir ve özellikle kadın militanların kendisi hakkındaki fikirlerini öğrenmesini tembihler. 
"Eğer bu ilişkiyi öğrenen olursa seni ajan diyevuracağım" tehdidini de unutmaz. "Bu parti bütünlüğünü tehlikeye koyar ve devrimin, halkın
kaderiyle oynamak olur" diyerek Zelal'i baskı altına alır.

ROZA:Lübnan Kürtlerinden dir. Roza da diğer kadın militanlar gibi APO'nun cinsel gazabına uğrar venamusu, haysiyeti APO'nun seks manyaklığının kurbanı olarak harcanır. APO'nun Lazkiye'dekievini tam bir seks yuvası biçiminde tanıtmak sadece gerçeğin bir  kesimini söylemek olur. Roza da buraya çağrılır ve tecavüze uğrar. Bu alçaklığa tahammüledemeyen Roza. çareyi kaçmakta bulur ve Lazkiye'den Şam'a kaçarak oradan da Helvi Kampı'nagider. Durumu iki arkadaşına anlatır. Devrimciliği bırakarak evine dönmek istediğini söyler.Helvi Kampı yönetimindeki APO'nun uşakları, kadını soruşturmaya alırlar ve kendisinin ajanolduğunu söyleyerek özeleştiri isterler. 

Çeşitli baskılar sonucu Roza'nın bütün günahları (!) kabulettirildikten sonra serbest bırakılır ve Türkiye'ce gönderilir.Roza'nın herhangi bir faaliyet 
yürütecek konumda olmadığı bilinmesine rağmen Türkiye'yegönderilmesi tamamıyla komplo ve tasfiyeyi amaçlamaktadır.Roza. Türkiye'ye geldikten
 sonra da meseleyi arkadaşlarına anlatır ve bir süre sonra BotanEyaleti denen bölgede gene PKK tarafından vurularak öldürülür. Olayın yaratacağı 
tepkiyi iyibilen APO ve uşakları. Roza'ya çatışmada " Şehit oldu " görünümü vere rek postundan yararlanıpçevresini örgütün hizmetinde tutmak 
istediler.

NAFİYE:Elazığlıdır. PKK Merkez Komite Üyesi Sarı Hüseyin isimli şahsın karısıdır. Bu militan 1989yılında APO'nun cağrısı üzerine Almanya'dan Helvi'deki Mahsum Korkmaz Akademisinegetirilir. Güzel bir kadın olan Nafiye, APO'nun gözünden kaçmaz. Şam'a çağırır ve cinselsapıklığını dayatır. Nafiye, cinsel ilişki teklifini şiddetli bir tepkiyle karşılayarak: "Benim kocamvar, ben evli bir kadınım. Kocam savaşın ortasındayken bana nasıl böyle bir ah-laksızlığıdayatıyorsun" deyip direnmeye kalkışır. Bundan son-rasını Nafiye'nin ağızından dinleyelim: 
" Ben direnince, bana; " aptal sen anlamazsın bu işlerden. Cinsel ilişki insan denen yaratığın yaşamının zaruri bir parçasıdır. Ayrıca sosyal ahlakın da 
bir gereğidir, sen halen feodal çağda mıyaşıyorsun? Koskocaman Avrupa gibi gelişmiş yerlerde yaşamış olmana rağmen kendinifeodalizmin 
etkisinden kurtaramamışsın, dedi ve devam etti; zaten sen parti karşısında suçlusun,provokatör Avukat Hüseyin YILDIRIM, üzerinde çok oyunlar 
oynadı. Onların etkisinde kaldın,provokatörlerin durumunu bilmene rağmen partiye bilgi vermedin, buna rağmen ben seniherhangi bir uygulamaya 
tabii tutmadım. Bu durumda olmana rağmen halen parti önderininisteklerini yerine getirmekten kaçınıyorsun, direniyorsun. Önderliğe bağlılık bu 
mudur? Siz önderliğe böyle mi bağlısınız? Kendinizi bağladığınızı kanıtlamanız gerekiyor, yoksa karışmam ve tüm geçmişin hesabını sormak 
zorunda kalırım" dedi. Bende çok korktum ve adeta şok geçirdim. Ellerini omuzlarıma ko-yarak; " gel, gel nazlanmana gerek yoktur" dedi ve bana
 zorlatecavüz etti. Israrla Akademiye gönderilmek istedim fakat kabul etmedi, bir süre sonra bendenbıkmış olacak ki, 
Mahsum Korkmaz Akademisine gönderildim. Birkaç gün sonra baktım ki,bayanlar arasında APO'nıın bayanlara yaklaşımı tartışılıyor, onlara yanaştım
 fakat benden korkarak konuşmadılar. Israrım üzerine bana da anlattılar. Ben de kendi durumumu anlatınca herkes şaşırdı. Çok utanıyordum, 
benim durumum farklıydı , evliydim ve on yaşında bir de kızım vardı. Bir süre sonra Türkiye'ye gönderildim, burada kocamın vurularak öldürüldüğünü öğrendim. Oturup bazı arkadaşlara meseleyi anlattım. APO bunu duyunca benim hakkımda ölüm kararı aldı. 

Bulunduğum yere karar ulaşmadan PKK'dan kaçtım..." Nafiye, halen Kuzey IRAK'ta oturmaktadır.  Sol başta (CANDA), Sağ başta (NAFİYE)

CANDA: SURİYE Kürtlerinden dir. AMUDE Kasabasında oturmakta iken 1988 yılında PKK'ya katılır. PKK-HASEKİ Komitesi tarafından ŞAM'a APO'nun 
yanına gönderilir. Güzelliği ırz düşmanıAPO'nun dikkatinden kaçmaz. Eğitim görmesi için Mahsum Korkmaz Akademisine gönderilmesigerekirken 
bilinçli olarak  ŞAM'da alıkonulur ve bir süre sonra APO çeşitli yöntemler kullanarak (CANDA) ile cinsel ilişkikurmaya çalışır. Bundan sonraki 
gelişmeleri bu kirli uygulamaya maruz kalan (CANDA)'dandinleyelim:

DEVAMI  KİTAPTADIR..

http://tr.scribd.com/doc/48153505/A-Cem-Ersever-Ucgendeki-Tezgah


**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder