ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU
BÖLÜM 1
Nebi Zenginli.,
2012-09-29
11:31:00
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BİREYSEL BAŞVURU YAPABİLİR MİYİM?
BİREYSEL BAŞVURU
Özgürlüklerin daha iyi korunabilmesi amacıyla geliştirilmiş iç hukuk yollarından birisi de, anayasa mahkemesine bireysel başvuru (anayasa şikâyeti) yoludur. Birçok Batı demokrasisinde uzun yıllardır başarı ile uygulanan bu başvuru yolu, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla kabul edilen Anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize girmiştir.
30 Mart 2011 tarihinde kabul edilen 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Esasları Hakkında Kanun ile bireysel başvuru yolunun uygulama esasları belirlenmiştir.
Bireysel başvuru yolunun, temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda birçok önemli işlevi yerine getirdiği, bu kuruma yer veren ülkelerin tecrübeleri ile kanıtlanmıştır. Ancak, Türk hukuk sistemine bireysel başvuru yolunun kazandırılmasının ana sebebinin, temel hak ve özgürlüklere yeni bir kurumsal güvence kazandırmaktan önce, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye’den giden başvuru sayısını azaltmak olduğunu Anayasa değişiklik sürecinden ve bu konudaki düzenlemelerden gözlemlemek mümkündür.
Bu anlayış, bireysel başvuru yolunun başarısını olumsuz etkileyecek bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma paralel bir şekilde, hem anayasal hem de yasal düzenlemede ciddi birtakım teknik hataların yapıldığı da görülmektedir. Ayrıca, ülkemizdeki yargı kültürü ve Anayasa Mahkemesinin kurulduğu günden bu tarafa temel hak ve özgürlükler konusunda gösterdiği kötü performans, bu kurumun uygulamasına ilişkin endişeleri artırmaktadır.
Bütün bu endişelere rağmen, özellikle Almanya’da bu kurumun uygulamasında görülen başarı ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda yürüttüğü yoğun hazırlıklar, bireysel başvuru yolunun ülkemizde de temel hak ve özgürlükler konusunda etkin bir koruma mekanizması haline gelmesi konusunda karamsar olunmamasını mümkün kılmaktadır. cü tarafından anayasada belirtilen temel hak ve özgürlükleri ihlâl edilen bireylerin gidebilecekleri ikincil derecede bir yargı yolunu ifade eden bireysel başvuru 7.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile hayata geçmiştir. Bu anayasal reform ile bireysel başvuru bağlamında Anayasa’nın 148. ve 149. maddeleri ile Geçici 18. maddesinde değişiklikler yapılmıştır. Ayrıca bu değişikliklere paralel olarak bireysel başvuruyu daha da somut kılmak amacıyla 30.3.2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun kabul edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİ
Konu Bakımından Yetki
Anayasanın 148/3. maddesine göre “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir”. AİHS’ye Ek Protokollerdeki hakların da bu kapsama dâhil olduklarını belirtmek için 6216 sayılı Kanuna “ve buna (AİHM’e) ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller” ibaresi eklenmiştir. Bu bağlamda Ülkemiz Dördüncü, Yedinci ve On ikinci Protokollere taraf olmadığından burada
yer alan haklar başvuru kapsamı dışındadır.
Öte yandan bireyler, bahsedilen haklarından “herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine” başvuruda bulunulabileceğinden hangi tür işlemlerin denetime konu olacağını belirlemede anahtar kavram “kamu gücü” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavramı daha somut hale getiren Kanuna göre “yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı” gibi “Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz”.
Kişi Yönünden Yetki
Anayasa ve Kuruluş Kanununa göre, kamu gücünün bir işlemi nedeniyle “Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin” ihlal edildiğini iddia eden “herkes” bireysel başvuru hakkına sahiptir.
Bununla beraber, yabancılar için başvuru hakkı salt kendilerine tanınan haklarla sınırlı olarak kabul edilmiştir: “Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz”. Öte yandan tüzel kişiler açısından başvuru hakkını değerlendirdiğimizde “Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz”ken özel hukuk tüzel kişileri örgütlenme özgürlüğü veya hak arama
hürriyeti gibi “sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir”.
Yer Bakımından Yetki
Anayasa ve Kuruluş Kanunu, Mahkemenin yer bakımından yetkisine ilişkin herhangi bir hüküm içermemektedir. Ancak bu yetkinin devletin
egemenlik yetkisini kullandığı tüm coğrafi alanları kapsadığı söylenebilir.
Zaman Bakımından Yetki
Kanunun “Yürürlük” başlıklı 76. maddesinde bu Kanunun bireysel başvuruyu düzenleyen maddelerinin (45 ila 51. maddeler) “23/9/2012 tarihinde” yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Ayrıca Kanunun geçici 1. maddesinin 8. fıkrası ile de “Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler” hükmü getirilmiştir.
BİREYSEL BAŞVURUNUN ŞARTLARI
Kanun Yollarının Tüketilmesi.,
Anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes ilk önce bu alanda asıl görevli olan olağan yargı yerleri önündeki mekanizmaları harekete geçirecek ve burada bir çözüm bulamaması halinde, iddiasını Anayasa Mahkemesi önüne taşıyabilecektir. Bu nedenle kişilere bu yola başvurmadan önce ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri işlem, eylem ya da ihmal için “kanunda öngörülmüş idarî ve yargısal başvuru yollarının tamamını” tüketmiş olmaları zorunluluğu getirilmektedir.Kanun yollarının tüketilmesi şartı, bireysel başvuruda “kanun yollarında gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” hükmü ile
birlikte ele alındığında bu başvurunun istinaf ve temyiz benzeri veya onların uzantısı bir başvuru yolu olmadığı ortaya çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi, sadece bir hak ve özgürlük ihlali iddiasını spesifik anayasa hukuku bağlamında inceleyecektir. Temyiz ve istinafta yapıldığı gibi ilk derece mahkemelerinin olayları ve delilleri doğru değerlendirip değerlendirmediği, kanun hükümlerinin yorumlanması ve somut olaya uygulanmasında bir hata yapıp yapmadığı veya onların usul meseleleri hakkında kararlarının irdelenmesi Anayasa
Mahkemesinin yetki alanı dışındadır.
Güncel ve Kişisel Bir Hakkın Doğrudan Etkilenmesi
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir”. Bireysel başvuru yoluna ancak temel hakkın ihlalinden şahsen mağdur durumda bulunan kişi gidecektir.
Konunun Temel Anayasal Önemi
Anayasa “Mahkeme(si), Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir”.Bu cümleden diğer şartları taşısa dahi Mahkemenin iki tür başvuruya bakmayabileceğini sonucunu çıkarabiliriz. İlki açıkça dayanaktan yoksun olan başvurulardır. Diğeri ise başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı ve aynı zamanda Anayasanın uygulanması ve yorumlanması ya da temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan başvurulardır.
BİREYSEL BAŞVURU USULÜ
Başvurunun Yapılacağı Yerler
Bireysel başvurular Kanun ve içtüzükte gösterilen usul ve esaslar çerçevesinde yazılı olarak ya doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesine ya da Anayasa Mahkemesine ulaştırılmak üzere diğer mahkemelere veya yurt dışı temsilciliklere yapılabilir.
Başvuru Harcı
Kanun bireysel başvurunun harca tabi olduğunu belirtmiş ve harç miktarını da 150 TL olarak tespit etmiştir.
Avukatla Başvuru Mecburiyeti
Kanunda bireysel başvurucunun avukatla temsil zorunluluğunu getiren bir düzenleme olmadığı gibi bunu engelleyen bir hüküm de bulunmamakta dır. Başvurucu isterse bir avukatla temsil edilebilir, fakat bu durumda vekâletname nin başvuru dilekçesi ile birlikte Mahkemeye sunulması gerekmektedir.
Başvuru Dilekçesi ve Ekleri
Bireysel başvuru dilekçesinde bulunması gerekenler Kanunda sayılmaktadır:
1-Başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgileri,
2-İşlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlâl edildiği ileri sürülen hak ve özgürlük,
3-Dayanılan Anayasa hükümleri ve ihlâl iddiasının gerekçesi,
4-Kanun yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar,
5-Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih
6-Başvurucu zarara uğramışsa zararın miktarı,
7-Başvurucunun iddiasına dayanak yaptığı deliller.
İhlâle neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneği ile başvuru harcının ödendiğine dair belgenin de dilekçeye
eklenmesi gerekir. Bunlara ilaveten başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, temsile ilişkin vekâletnamenin de sunulması gerekir.
BAŞVURULARIN İNCELENMESİ VE KARAR
İlk İnceleme
Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlar tarafından yapılacaktır. Komisyon, önüne gelen bir başvuru dosyası üzerinde, ilk olarak başvurunun usulüne uygunluğu (başvuru evrakının tam olması, başvurunun yapıldığı yer vb.) ve onun Mahkemenin yetkisi (konu, zaman, yer ve kişi bakımından) dâhilinde olup olmadığı yönlerinden bir inceleme yapar. Ayrıca başvurunun kabul edilebilmesi için komisyonun başvurunun temel anayasal önemi konusunda ikna olması veya başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olarak
değerlendirmemesi gerekir. Komisyonlar bu incelemelerini dosya ve evrak üzerinden yapacaktır.
“Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oy birliği ile karar verilen başvurular hakkında, kabul edilemezlik kararı verilir.
Oy birliği sağlanamayan dosyalar bölümlere havale edilir”. Böylece komisyonlarda çözülemeyen kabul edilememe sorununun doğrudan
ilgili bölüme havale edilmesi ve bu konudaki kararın bölüm tarafından alınması esası benimsenmiştir. Gerek komisyon gerekse bölümler tarafından alınan kabul edilemezlik kararları kesin nitelik taşımakta ve ilgililere tebliğ edilmektedir.
Esas İnceleme
Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesinin her biri bir başkanvekili ve dört üye ile toplanan iki bölüm tarafından yapılacağı esası getirilmektedir.
Bölümler esasa ilişkin incelemelerini dosya üzerinden yapmakla beraber gerekli gördükleri hallerde duruşma yapılmasına da karar verebilirler. Ayrıca bölümler “bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir.
Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir”.
Salt bireysel başvurunun yapılmasının ilke olarak başvuru konusu işlemin yürürlüğü üzerinde bir etkisi olmamaktadır. Ancak bölümler, esas inceleme aşamasıyla sınırlı olarak başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere “re’sen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir”.
“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği vebu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz”.
Kararlar
Esas inceleme neticesinde bölümler tarafından iki farklı kararın alınması mümkündür:
Başvurucunun bir temel hakkının ihlal edildiği kararı ya daBir temel hakkının ihlal edilmediği kararıBir temel hakkın ihlal edildiğinin tespiti halinde Anayasa Mahkemesi “ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere” de hükmeder. Ancak ihlalin bir mahkeme kararından kaynaklanması halinde Anayasa Mahkemesinin öncelikle bu ihlalin ortadan kaldırılması için yeni bir yargılamaya gereksinim bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapması gerekir.
Yeniden Yargılamada Hukuki Yarar Olmaması: Bazı durumlarda ihlalin niteliği nedeniyle bunun giderilmesi yeni bir yargılamayı gerektirmez.
Bu takdirde Anayasa Mahkemesi, Ya doğrudan başvurucu lehine kendisi tazminata hükmedecek Ya da kendisi tazminata hükmetmek yerine başvurucuya genel mahkemelerde dava açma yolunu gösterebilecektir.
İhlalin ortadan kaldırılması için yeni bir yargılamanın gerekmesi: Anayasa Mahkemesi, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ihlale neden olan işlemi yapan mahkemeye gönderir.
Bu karar doğrultusunda yeniden yargılama yapmakla yükümlü olan mahkeme, mümkünse dosya üzerinden Anayasa Mahkemesinin ihlâl kararında tespit ettiği ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak nitelikte karar vermelidir.
Diğer görevleri çerçevesinde verdiği kararlar gibi bireysel başvuru bağlamında verilen “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir … ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar”. Bu nedenle, yargı mercilerinin buna direnmesi ya da aksi yönde karar vermeleri düşünülemez. Bu kurala aykırı hareket edilmesi her şeyden önce yeni bir temel hak ihlalini ortaya çıkaracağından başvurucunun tekrar Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi mümkündür.
12 Eylül 2010 referandumuyla Anayasa’ya dahil olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı 3 Nisan 2011 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 6216 sayılı kanunlahayata geçti. Ne kadar sevinsek az Özellikle de Almanya’daki örneği göz kamaştıran ve uzun yıllardır çeşitli Anayasa hukukçuları tarafından Türkiye’ye getirilmesi arzu edilen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyu kimler, hangi şartlar altında yapabilecek ve sonuçları ne olacak?
Öncelikle belirtmek gerekiyor ki öyle Anayasa’da yazan her hakkınız veya özgürlüğünüz için gidemiyorsunuz Anayasa Mahkemesi’ne.
Neden?
Çünkü kanuna göre herkes yalnızca, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Neden? Çünkü bireysel başvuru hakkını getiren düzenlemeyi hazırlayanların varmak istedikleri amaç vatandaşların hak ve özgürlüklerini korumak değil. Amaçları hak veya özgürlük ihlali halinde vatandaşlar İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (İHAM) gitmeden önce bir de Anayasa Mahkemesi’ne gitmek zorunda kalsın. “ Ha olur ya, belki Anayasa Mahkemesi ihlali telafi eder. Olmazsa da vatandaş artık adalet aramaktan bitap düşmüş olur, İHAM’a gitmeye üşenir.” Karşınızda yeni bir suç tipi: Bireysel başvuru hakkını düzenlemek suretiyle adil
yargılanma hakkını engellemek! (Bu düzenlemenin eleştirisi için ayrıca bakınız: TÜSİAD)
Sonuç olarak, eğer İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde (İHAS) sayılan haklarınızdan birinin ihlal edildiğini düşünüyorsanız ve iç hukuk yollarını tükettiyseniz artık hemen İHAM’a başvuramıyorsunuz. Ondan önce, son olarak Anayasa Mahkemesi’ne de başvurmanız lazım.“Peki ben süreci kısaltabilir miyim? Yani doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir miyim?” diye sorarsanız,
Cevap: Hayır.
İç hukukta kat etmeniz gereken tüm yargı yollarını aştıktan sonra, artık başvuracak hiçbir üst yargı mercii kalmadığı vakit ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulabilecek siniz.“Diyelim ki TBMM bir kanun yaptı. Kanuna karşı doğrudan başvurabilir miyim?” Hayır, başvuru yapılabilmesi için kanunun uygulanması sonucunda hak ve özgürlüğün somut olarak sınırlanmış olması gerekiyor. Başkasının hak veya özgürlüğünün sınırlanmasında da başvuru yapılamaz; kişisel zarar doğmuş olmalı.
İhlal halinde kendiniz bireysel başvuru yapabileceğiniz gibi bunu bir mahkeme den de isteyebilirsiniz. Dış temsilcilikler aracılığıyla da başvuru yapılabiliyor.
Bedavaya Adalet olmaz: Başvuru için 150 TL’lik bir harç yatırılması gerekiyor.
Başvuru, yargı yollarının tüketilmesinden veya eğer böyle bir yol yoksa ihlalin öğrenilmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılmalı.
Bir mazeretiniz varsa bu mazeret gerekçesinin ortadan kalkmasının ardından 15 gün içerisinde başvurmak gerekiyor.
Tabii bu durumda hakim önce mazeretin geçerli olup olmadığına karar verecek.
Peki nasıl bir dilekçe hazırlamak gerekiyor başvuru için?
Şöyle:
Başvuru dilekçesinde, başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün, dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların,başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekiyor.
Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi de şart.
Hepsi tamam mı?
Hemen sevinmeyin.
Çünkü dava dilekçenizin tam olması da bireysel başvurunuzun mutlaka kabul edileceği anlamına gelmiyor.
Mahkeme bünyesinde oluşturulacak bir komisyon üç halde dilekçenizi kabul etmeyebilir:
Başvurunuz, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımıyorsa,
Önemli bir zarara uğramadıysanız ve Dilekçeniz açıkça dayanaktan yoksun bulunursa.
Diyelim ki tüm engelleri aştınız ve dilekçeniz kabul edildi. Sizinle Anayasa Mahkemesi içerisinde kurulan iki bölümden biri ilgilenecek.
Hangi ihlal halinde hangi bölümün davaya bakacağı tahminimce İçtüzük’te düzenlenecek. En azından düzenlenmesi lazım çünkü şu anda böyle bir ayrım yok.
Dilekçenizin kabul edilmesiyle birlikte bir örneği Adalet Bakanlığı’na gönderilecek ki dilediği takdirde Adalet Bakanlığı davayla ilgili görüşünü bildirebilsin.
Filmlerde gördüğümüz dava sahnelerinin Anayasa Mahkemesi’nde de yaşanacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü davalar dosya
üzerinden görülecek. Ama ihtiyaç duyulursa duruşma da yapılabilecek.
Öyle bir durum olur ki maruz kaldığınız hak veya özgürlük ihlali süreklidir ve ihlalin engellenmesi için bazı tedbirlerin alınması gerekir.
İşte bu gibi durumlarda davanıza bakan bölüm gerekli önlemleri alabilecek. Ancak bu tedbirler en fazla altı ay süreyle etkili olabilecek.
Dava bu süre içerisinde sonuca bağlanmazsa tedbirler kalkacak.
Eğer hak veya özgürlüğünüzün ihlali bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa o zaman davaya bakan bölüm sadece ihlal olup olmadığını ve ihlal varsa nasıl ortadan kaldırılacağını söyleyebilecek. Daha fazlasına yetkisi yok.
Eğer Mahkeme, bir ihlal olduğu kanaatine vardıysa, ihlalin giderilmesine ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verecek.
Kanun tasarı aşamasındayken fırtınalar koparan düzenlemede değişikliğe gidildi ve eğer ihlal bir mahkeme kararından kaynaklandıysa Anayasa Mahkemesi’nin o mahkeme kararını iptal etmesi artık söz konusu değil. Bunun yerine eğer ihlal kararı çıkarsa yeniden yargılama yapılmak üzere dosya o mahkemeye geri gönderilecek. Eğer bunda bir yarar yoksa tazminata hükmedilebilecek.
“Bireysel başvuru hakkımız var, hadi onu doya doya yaşayalım” dediğinizi duyar gibiyim. Aman ha! 6216 sayılı kanunun bireysel başvuruyla ilgili bölümünün son maddesinin bir eli belinde, diğer elininse işaret parmağı aşağı-yukarı sallanıyor:
Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca İkibin ( 2.000.-TL )Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir.
Hükümet bireysel başvuru kurumunun kendisini kötüye kullanacak ama ben hakkımı düzgün kullanırken bile “acaba yanlış anlaşılır mıyım?”
diye tedirginlik yaşayacağım…
Adalet bu olsa gerek!
Hangi başvurular hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilecek, buna kim karar verecek, dilekçe hakkımı kötüye kullandığımı iddia etmek başlı başına bir hak ihlali değil midir ve eğer bir hak ihlaliyse bireysel başvuru hakkımı kullanmamın Anayasa Mahkemesi tarafından hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilip para cezasına mahkum edilmem suretiyle temel hak ve özgürlüğümün ihlal edildiğini iddia ederek bireysel başvuru yapabilir miyim?
Bakalım Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru uygulamalarıyla endişelerimizi ve kafamızdaki soruları giderebilecek mi?
Bunun için 23 Eylül 2012'yi beklememiz gerekecek.
Çünkü kanunun geçici madde 1/8 hükmüne göre Anayasa Mahkemesi ancak bu tarihten sonra kesinleşen kararlar aleyhine yapılacak başvurulara bakabilecek.
Not: Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru konusuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak ve tartışmalı alanları öğrenmek için konferanslarda tuttuğum notları okuyabilirsiniz. Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkı Ve Mahkeme Tarihindeki İlk Örneği
Yerin,yurdun adresesin bilmirem
Angara'da: Anayasso !
Ellerinden öpiy Hasso
Yap bize de iltimaso
Bu işin mümkini yoh mi hooy baboov?
[Şemsi Belli-Anayasso şiirinin son kıtası]
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder