30 Kasım 2018 Cuma

İŞTE ABD’NİN GİZLİ AJANDASI! ABD IŞİD’İ NEDEN BOMBALIYOR?

İŞTE ABD’NİN GİZLİ AJANDASI! ABD IŞİD’İ NEDEN BOMBALIYOR? 

M. Kemal SALLI 
mksalli@yahoo.com.tr 
02 Eylül 2014, 08:59
Önce Vatan Gazetesi


IŞİD’in ABD tarafından bombalanması Ortadoğu’da bütün dengeleri ve denklemleri altüst etti. Bir terör örgütünün Ortadoğu’da  İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyayı  ele geçirmesine, insanları boğazlamasına devlet ve hilafet ilan etmesine düne kadar ses çıkarmayan ABD’nin, dünya kamuoyuna duyurduğu IŞİD’ı bombalama gerekçeleri hiç de inandırıcı olamıyor. “IŞİD canavarını birlikte yok edelim” çağrılarının arkasına gizlenmeye çalışılan ABD’nin gizli ajandası sorgulanıyor. ABD Hava Kuvvetleri, BM’nin “Katliam olabilir” uyarısı üzerine, Irak'ta iki aydır IŞİD terör örgütünün kuşatması altında olan Türkmen yerleşim birimi Amirli’ye havadan insani yardım operasyonu ve bu operasyona destek için de civardaki IŞİD militanlarına hava saldırıları düzenledi. Hatırlanacağı gibi, 7 Ağustos’ta IŞİD’in eline geçen ülkenin en büyük hidroelektrik santralı olan Musul Barajı, geçtiğimiz günlerde,  ABD Hava Kuvvetleri’nin bombardıman desteğiyle, peşmergeler ve Irak Ordusu tarafından geri alınmıştı. IŞİD’in ABD tarafından bombalanması Ortadoğu’da bütün dengeleri ve denklemleri altüst etti. Önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, etnik ve mezhepsel ayrılıklar nedeniyle tarih boyunca birbirlerini düşman olarak gören taraflar, bugün IŞİD’i tepelemek üzere elele vermişler. Bölgemizde, rüyada görülse hayra yorulmayacak ilginç gelişmeler yaşanmakta ve ortaklıklar oluşmakta.  IŞİD canavarı,  İran’la, düne kadar “Büyük Şeytan” olarak andığı ABD’yi yanyana getiriyor. ABD’nin İran’a yakınlaşması nedeniyle desteksiz kalan Maliki, başbakanlıktan ayrılmak  zorunda kalıyor. ABD’nin hava desteği ile Musul Barajı’nın IŞİD’dan geri alınması, Bağdat’taki merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki gerilimin azalmasına neden oluyor. ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, “IŞİD Suriye’de hedef alınmadan yenilemez” derken, IŞİD’ın elindeki rehineleri kurtarmak üzere yaptığı operasyonun istihbarat zaafı nedeniyle başarısız kalması, ‘Suriye’de Esad’a da bir devlet’ ayıran formüller üreten ABD’nin, Esad’dan istihbarat alma ihtiyacını doğuruyor.  IŞID militanlarının kevgire çevirdiği Irak-Suriye sınırının giderek silikleşmesi, SYKES-Picot Anlaşması’nın biraz daha tarih olmasına neden oluyor.  Suudi Arabistan ve Katar, düne kadar koşulsuz destek verdikleri IŞİD’a karşı oluşturulacak koalisyonda yer alabileceklerini söylüyorlar. Irak’taki otorite boşluğundan yararlanarak Şii bölgesinde etkinliğini arttıran İran ile Sünni bölgede nüfuz alanı oluşturan Suudi Arabistan, mezhep ayrılığı nedeniyle yüzyıllardır sürdürdükleri rekabeti bir yana bırakmışlar, iyi komşuluk ilişkileri geliştirmenin yollarını arıyorlar.   IŞİD’ın devre dışı bırakılması sonucunda oluşacak vurucu tim boşluğunu doldurmak üzere, düne kadar ABD’nin terörist listesinin baş sıralarında yer alan PKK, dünya kamuoyuna “IŞİD’ı durduran aslanlar” olarak sunuluyor.  Bağımsızlık ilanının kendi içindeki Kürtleri kışkırtacağı kaygısıyla Barzani’ye uzak duran İran, bugün Erbil’e yardım elini uzatmakta bir sakınca görmüyor.   Bugüne kadar birbirlerine düşman gözüyle bakan Barzani ile PYD Başkanı Salih Müslim, IŞİD baskıları nedeniyle işbirliği yapmak durumunda kalıyor.  Düne kadar “Allah-u Eber!” haykırışlarıyla insanları boğazlayan terör örgütünün yaptıkları görmezden gelinirken, bugün IŞİD, insanlığın koalisyon oluşturarak yok etmesi gereken bir canavar olarak sunuluyor.  

GELİŞMELERDEN NASIL BİR SONUÇ ÇIKARMALIYIZ? 

Peki, altalta dizdiğimiz bu ilginç ve başdöndürücü gelişmelerden nasıl bir sonuç çıkarmalıyız?  ABD, Halepten Musul’a uzanan İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyaya egemen olana kadar, IŞİD’in yaptıklarını neden görmezden geldi? Bugüne kadar Suriye ve Irak’ta yaptığı operasyonlara, fetihlere, katliamlara ses çıkarmadığı IŞİD’ı şimdi neden bombalıyor?  IŞİD’in Kürt bölgesine yönelmesi ABD’yi neden tedirgin etti? IŞİD, kendisine verilen görevin dışına mı çıktı, yoksa, 9/11’de İkiz Kulelerin vurulması gibi, dünya kamuoyunu şok etme görevini tamamlayan IŞİD’in tedavülden kaldırılması mı gerekti?   Bu gibi sorulara doğru yanıt bulabildiğimizde, IŞİD’in kimliğini, yapısını, hedeflerini ya da görevini ve arkasındaki güçleri daha net görebileceğiz.  

“BİNBİR GECE MASALLARI” GİBİ GEREKÇELER 

ABD yanlısı Batı medyasına ve bizim Amerikan muhibbi dış politika yorumcularına  inanacak olursak, “Bugüne kadar IŞİD hakkındaki hemen bütün öngörüler yanlış çıkmış. Yapılan hatanın anlaşılmasıyla, hem Batı hem de bölge ülkeleri stratejilerini sil baştan değiştirmeye başlamışlar.”  Birbirine düşman ülkelerin IŞİD karşısında bile biraraya gelemeyeceği düşünülüyormuş, ama son günlerde ABD ile Esad arasında şekillenmeye başlayan işbirliği bu düşüncelerin geçerli olmadığını ortaya koymuş. Uzun zamandır kavgalı olan Bağdat ile Erbil, Maliki’nin gönderilmesinden sonra IŞİD’e karşı birlikte savaşıyorlarmış. Erbil ayrıca, kuzey Suriye Kürtleriyle olan husumetini de bir tarafa koymuş, IŞİD saldırılarını birlikte savuşturacaklarmış.  Bugüne kadar Amerika’yı “Büyük Şeytan” olarak anan İran, IŞİD’ın safdışı bırakılması konusunda ABD ile işbirliği yapmayı kabul etmiş. Ortaya çıktığı günden beri bütün güçleriyle IŞİD’i finanse eden Suudi Arabistan ve Katar, “IŞİD canavarının tepelenmesinde biz de varız” diyorlarmış. Ortadoğu coğrafyasında IŞİD merkezli bir dizi masal anlatılıyor, ama “Demokrasi götürüyoruz” gerekçesiyle işgal edilen Ortadoğu’nun hali ortada olduğundan, ABD’nin keskn bir dönüş yaparak IŞİD’ı bombalamasının nedenleri ciddi olarak sorgulanıyor.  Sorgulanıyor, çünkü, Doğu’nun masal üretme kültürü Batı’dan çok ileridir ve “Binbir Gece Masalları” bir Ortadoğu klasiğidir. Ayrıca, “Demokrasi götürüyoruz” bağlamında anlatılan masallarla ilgili çok acı yaşanmışlıklar var, “Arap Baharı” coğrafyasında.  Doğu insanı, bazen “Fareli Köyün Kavalcısı”nın peşine takılsa da, masalla gerçeği ayırabilecek bir önseziye sahiptir. O nedenle, bir terör örgütünün Ortadoğu’da  İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyayı  ele geçirmesine, insanları boğazlamasına devlet ve hilafet ilan etmesine ses çıkarmayan ABD’nin, dünya kamuoyuna duyurduğu IŞİD’ı bombalama gerekçeleri hiç de inandırıcı olamıyor. “IŞİD canavarını birlikte yok edelim” çağrılarının arkasına gizlenmeye çalışılan ABD’nin gizli ajandası sorgulanıyor. 

IŞİD, SPONTANE OLUŞMUŞ BİR CİHAD ÖRGÜTLENMESİ DEĞİLDİ 

Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi ‘IŞİD, bugüne kadar, bir terör örgütü aklıyla değil, bir devlet aklıyla hareket etmekteydi ve operasyonları belli bir hedefi hayata geçirmeye yönelikti.  IŞİD CIA/MOSSAD kurgulaması olmasa da, spontane oluşmuş bir cihat örgütlenmesi değildir. “Allah-u Ekber” haykırışı ile insan boğazlayan ve bu görüntüleri internette yayınlayarak İslam’ı itibarsızlaştırmayı hedefleyen bu kurgulama, asla bir İslami Cihad örgütü olamaz! IŞİD, Suriye parselinde tıkanan Büyük Ortadoğu Projesi uygulamasını amacına ulaştırmak üzere CIA/MOSSAD tarafından kurgulanmış ya da kullanılmış, Suudi Arabistan ve Katar tarafından finanse edilmiş, Türkiye tarafından lojistik destek verilmiş bir terör örgütüdür. Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği operasyonlarla, BOP uygulamaları bağlamında, Amerikan emperyalizminin önünü kesen engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Daha sonra “Vaad Edilmiş Topraklar”a dönüştürülmesi planlanan “Büyük Kürdistan”a giden yolları açmıştır. 

ABD IŞiD OPERASYONLARINI BAHANE EDEREK ORTADOĞU’YA DÖNÜŞ YAPMIŞTIR. 

Bu arada Amerika, İran ve Rusya’nın güçlü destek vermesinden dolayı deviremediği Esad’la da işbirliği yapmayı deniyor. Amerika’nın Esad’a yakınlaşmasının nedenleri henüz net değil. ABD yetkilileri, Suriye’de Irak’tan daha geniş bir tabana sahip olan IŞİD’in saltanatına son verebilmek için, Arap ve Avrupalı dostlarıyla birlikte gerçekleştirilecek bir kara harekatını gerekli görüyorlar. Özetle, ABD’nin Suriye’ye yakınlaşması, “Büyük Kürdistan yolunda Esad’a kurulan bir tuzak mı?” sorgulamasına neden olan çok ilginç bir gelişme. Bütün bu başdöndürücü gelişmelerden çıkan en önemli sonuç şudur: IŞiD operasyonlarının zorladığı tablo sonucunda ABD emperyalizmi Irak’a, dünya petrol rezervlerinin yüzde 60’ını barındıran Ortadoğu’ya yeniden dönüş yapmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi, IŞiD eliyle taşındığı noktadan başlanarak hayata geçirilmeye çalışılacaktır.  IŞID şoku, Afganistan ve Irak’ın işgaline gerekçe üretebilmek amacıyla gerçekleştirilen İkiz Kuleler şokuna benzetiliyor; “Amerika Irak’a yeniden dönebilmek için, bu kez de IŞİD şokunu kullanıyor” deniyor. Çünkü, çatışma kültürünün egemen olduğu Ortadoğu coğrafyasında, IŞiD gibi bir tahrik mekanizmasının devreye sokulması sonucunda, dış müdahaleyi zorunlu kılacak bir kaos ortamının oluşacağı bilinmeyen bir şey değildi. 2011’de dönüş takvimi açıklayan ABD’nin, bölgede daha uzun süre kalabilmek adına IŞiD’i kullanmış olması, hiç de gözardı edilecek bir olasılık değildir. Ortadoğu’yu da, Türkiye’yi de zor günler bekliyor. 

Kaynak:

  http://www.oncevatan.com.tr/abd-isidi-neden-bombaliyor-makale,31747.html



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder