ANKARA – KAYNAYAN KAZAN SÜVARİ YÜZBAŞI FETHİ GÜRCAN ANKARA’DA
I. BÖLÜM
1959 yılının sonbaharında Ankara’ya tayin olan Süvari Yüzbaşı Fethi Gürcan"
BEN IHTILALCIYIM
ANKARA – KAYNAYAN KAZAN
SÜVARİ YÜZBAŞI FETHİ GÜRCAN ANKARA’DA
1959 yılının sonbaharında Ankara’ya tayin olan Süvari Yüzbaşı Fethi Gürcan, Eskişehir yolu üzerindeki Bahçelievler semtinin son durak karşı köşesinde bulunan 43. Süvari Alayı'nda göreve başlamıştı.
10 seneyi aşkın bir süredir Anadolu’yu dolaşmış, Karaman - Gaziantep - Kağızman - İstanbul - Adapazarı’nın ardından mezun olduğu Harp Okulu’nun şehri Ankara’ya gelmişti. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde at koşturmuş, sayısız yarışmaya katılıp önemli başarılar kazanmış bir Süvari idi. Kimi zaman sakatlanmış ama vazgeçilmez at sevgisi ve dayanılmaz binicilik sevdası onu mesleğinden koparamamıştı.
Kurtuluş Savaşı kahramanı alaylı bir Yüzbaşı’nın oğluydu. Babası, Türkiye’nin yokluk, yoksulluk içinde savaştan savaşa koşan nice adsız kahramanlarından biriydi. Tek onuru madalyası, bütün kazancı ülkesinin bağımsızlığıydı.
Fethi Gürcan da, bir çok subay arkadaşı gibi, yoksul halk çocuğu idi. Başarılarının hepsini, örnek aldığı babasının yolundan giderek, büyük bir azimle söke söke almıştı.
DP - CHP ÇATIŞMASI
1959-60 yıllarında Ankara’da politik hava gergindir. Deyim yerindeyse iktidar ile muhalefet, yani Demokrat Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi kanlı bıçaklıdır. İsmet İnönü ve CHP’nin sert muhalefetine karşı, DP’nin umursamaz cevaplar vermesi, aksine yangına körükle gitmesi bazı subayları gittikçe daha da öfkelendirmektedir.
“Yeter! Söz milletin” sloganıyla, çoğu aydının ve subayın da desteklediği, büyük bir çoğunlukla iktidara gelen DP, vaat ettiği “demokrasi”yi kısa zamanda unutmuş ve iktidarına karşı yapılan eleştirileri baskı metotlarına baş vurarak susturmaya çalışmaktadır. Basın, aydınlar, üniversite baskı altındadır. Hapishaneler, gazeteciler ve üniversite öğrencileriyle dolmaya başlamıştır.
Aydınların ve üniversite öğrencilerinin diklenişlerinin CHP’nin muhalefetinden kaynaklandığını bilen DP iktidarı, İnönü ve CHP mitinglerinin üzerine taşlı sopalı gerici kalabalıkları saldırtmaktadır. İşte Türkiye’de “Demokrasi” böyle tecelli ediyordu.
Kendi örgütlerini kuramayan üretici yoksul halk yığınları, ağaların, tefecilerin, tarikat şeyhlerinin ardında hizaya giriyorlar ve onların istekleri doğrultusunda irticacı kalabalıklar oluşturuyorlardı.
Batılılaşma umuduyla, dünyanın hiç bir yerinde görülmedik imkanlarla önü açılan Türkiye’nin burjuva sınıfı, daha baştan tekelleşerek uluslararası sermayenin ülkedeki kolu haline gelmesi yetmiyormuş gibi, kendisini yoktan var eden devletçilik kabuğunu üzerinden atmak için, batı burjuvazisinin gelişebilmek için kökünü kuruttuğu, eşraf, ayan, tarikat şeyhleriyle de ittifak kuruyordu.
Bu, üstü tekelci burjuvazi, altı eşraf - ayan - tarikat yapılarıyla kurulan DP’nin “Demokrasi”si başka türlü olamazdı. Başka türlüsü, ünlü deyimle, “eşyanın tabiatına aykırı” idi.
İsmet İnönü’nün CHP’si ise, kendi elleriyle yarattıkları tekelci burjuvaziye, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Truman Doktrini ve Marshall Planı doğrultusunda, ayrı örgütlenme hakkı vermişti. İnönü ve çevresinin başlarına gelecekleri bilmemesi imkansızdı. Atatürk zamanı bir kaç kez iki parti denemesine gidilmiş, gerici ayaklanmaların ardından vazgeçilmişti. Ancak, İnönü ve kurmayları ne düşünürse düşünsün, CHP tabanı ve sempatizanları henüz Milli Kurtuluş geleneğini ve heyecanını kaybetmemişti.
Aydınların, Subayların, Üniversitelilerin, Bürokratların çoğu doğal olarak CHP’liydi.
Diğer bir deyişle, DP’nin tabanı din gelenekli yoksul halk yığınları, CHP’nin tabanı ise bu yoksul halkın içinden çıkmış Milli Kurtuluş gelenekli ordu ve üniversite gençliği idi.
FETHİ GÜRCAN İSMET İNÖNÜ’YÜ KORUYOR
Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’nün bazı mitinglerde taşlanması ve saldırılara uğraması, kaçınılmaz olarak, ordu ve üniversite çevrelerinde büyük tepkiler oluşturuyordu.
Basına uygulanan yasaklar, fısıltı gazetelerini gündeme getirmişti. Yayılan fısıltıların belki de en önemlisi, İsmet İnönü’nün DP’liler tarafından öldürüleceği yolunda çıkanıydı. Taşlatmaktan çekinmemişlerdi; öldürmekten niye çekineceklerdi.
Süvari Yüzbaşı Fethi Gürcan, çok sevdiği İnönü’yü herhangi bir saldırıdan korumak için, kendi inisiyatifi ile, günde birkaç kez İnönü'nün evinin etrafında ciple turlamaya başlamıştı bile…
“Fethi Gürcan, 27 Mayıs 1960 Devrimi’ni yapanların başında geliyor; o zaman yüzbaşı; bir İnönü tutkunu, 27 Mayıs öncesinde İsmet Paşa'yı, Demokratların öldürtecekleri kuşkusu vardı; Fethi Gürcan, genç subaylarıyla cipine biner, İsmet Paşa'nın evinin önünde turlar atarmış”
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder