23 Şubat 2019 Cumartesi

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 12

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 12



Sonuç: 

1-Belirtilen eylemin; işleniş biçimi, eylemin hedef aldığı şahısların asker oluşları, 
ilgili kişilerin ifade ve beyanları, örgüt elemanlarının telsiz konuşmaları nedeniyle PKK tarafından gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir. 
2-Jandarma Genel Komutanlığı, Kuvvet Komutanlıklarının...Patlayıcı Madde/ 
Şüpheli Cisimlerin Keşfi ve Zararsız Hale Getirilmesinde Görev Sorumluluklara İlişkin olarak; "MY 168-1 (A) Silahlı Kuvvetler Patlayıcı Madde/Şüpheli Cisimlerin Keşfi ve Zararsız Hale Getirilmesi Yönergesi" hükümlerine göre; İlgili Komutalığın görev ve sorumlulukları şöylece belirtilmiştir: 
"Jandarma Genel Komutanlığı...: 

ç.Patlayıcı Maddeleri Zararsız Hale Getirme Personeli: 

Patlayıcı maddeleri zararsız hale getirme konusunda gerekli eğitimi almış, diploma veya sertifikası ilgili eğitim kurumu veya Komutanlık tarafından onaylanmış ve bu konuda görevlendirilmiş personeldir... . Sorumluluk ve Yöntemler. 
c. Şehir içinde ve gazino civarında kazılardan çıkan veya bulunan patlamamış mermi, bomba ve tehlikeli patlayıcı maddeler, gerekli emniyet tedbirleri alınarak bu hususta eğitim almış uzman personel nezaretinde zararsız hale getirilir." 

Aktarılan Yönerge hükümlerine göre; Şehir içinde ve gazino civarında bulunan 
patlamamış bombanın, gerekli emniyet tedbiri alındıktan sonra bu hususta eğitim almış personel nezaretinde zararsız hale getirilmesi gerekmektedir. 
İncelenen olayda, Jandarma personelinin kaldığı misafirhane ile Jandarma İlçe Komutanlığı hizmet binası duvan arasında kalan yol üzerinde siyah naylon poşet içerisinde bırakılan ve 12.35'e kurulu olduğu belirtilen saat ayarlı bombanın, Emniyet kaydına göre 00.20, Jandarma kayıtlarına göre ise 00.04'te patladığı anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle bomba, saatinden önce patlamıştır. Bombanın yanm saat kadar konulduğu yerde bulunduğu, bu arada bazı askerlerce bu poşetin karıştırıldığı anlaşılmaktadır. Öyle ki Şemdinli İlçe Emniyet Müdürü 
Tacettin ASLAN'm Komisyonumuza verdiği bilgide şehit olan askerlerin bazılarının ayaklarının koptuğunu belirtmiştir. Bu durum, bazı askerlerin, bombanın çok yakınında ve sütre önünde bulunmaları nedeniyle ayaklarının kopması suretiyle şehit oldukları olgusunu teyit etmektedir. 
Yukarda aktarılan bilgilerden, İlçe Jandarma Komutanlığında görevli bir kısmı nöbetçi askeri personelin anılan bombaya müdahalelerine bağlı olarak bombanın infilak ettiği, Jandarma yetkililerin ifade ettikleri gibi bomba parçalarının, bombanın patladığı yer ile arasında birkaç metre bulunan Jandarma nöbet noktası önündeki sütrenin arkasındaki askerlerin 3'ünün beynini parçalayarak şehit oldukları, yani patlamanın askerlerin sütre arkasında iken olduğu belirtilirken, şehit olan bazı askerlerin ayaklarının koptuğu dolayısıyla 
yakın mesafeden bombanın patladığı, olay otopsi resimlerine göre şehit olan bir askerimizin ayak bileklerinde görülen derin yaraların, bazı askerlerin bombaya oldukça yakın bir yerde, muhtemelen müdahale sırasında infilak sonucu şehit oldukları olgusunu güçlendirmektedir. 
Komisyonumuza gelen ancak teyit edilemeyen bazı duyumlar ise, söz konusu bombanın içinde bulunduğu poşetin, şehit olan askerlerimizden bazılarınca sopalarla kanşürdıklan yönündedir. Değinilen konuda kesin bilgi verebilecek nitelikte olan Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğünce hazırlanarak Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen soruşturma dosyası içinde; olav veri krokisinde, patlama sonrası senit olan askeri personelin konumlarının 
işaretlenmemesi ciddi bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir. 
Şemdinli İlce Jandarma Komutam Erdem YILMAZ. Komisyonumuza bombanın 
hangi nedenle patladım konusunda "Biz de tüm rütbelilerimizi uyardık. Dedik, herhangi bir poşet veya şüphelendiğiniz bir paket, bu içeriye de konulabilir, yolun kenarına da konulabilir, her şeyden şüphelenin, bakın... Tabiî, rütbeli arkadaşlarımızdan -ki, şehit oldu arkadaşımız fark ediyor. İlk etapta, bu poşet 12.30, işte saat yanm, gece yarım sıralarında paketi fark ediyor. O arada, diğer rütbeliler, işte, ne oldu komutanım, bakalım derken - o gazinonun Önündeki bir duvar vardır efendim, görürsünüz, o duvarın arkasından bakıyorlar, mesafe 3,5-4 metre- 3'ü uzman çavuş, 2*si er, 5 personelim orada şehit oldu. Ayrıca 1 erim de yaralandı. 

Toplam 5 Şehit, 1 yaralı..."Derken; 

İlçe Jandarma Komutanı'nın şüpheli çantalara bakılması konusunda personeline 
talimat verdiği ortaya çıkmaktadır. Komutanın bu beyanından, bomba şüphesi olan çanta, torba v.b gören personelin bu durumu Komutanlığı aracılığıyla uzman personele bildirmesi, öylece müdahale edilmesinin sağlanması yönünde uyarması beklenirken, bu konuda uzman olmayan askeri personelin doğrudan müdahalesi sonucunu doğurabilecek tarzda talimat verdiği, bölgede bir çok kere 
yaşanan patlama olayları konusunda elde edilen tecrübe dikkate alınarak daha tedbirli davranmaları, söz konusu bombaya değinilen Yönerge hükümlerine uygun olarak müdahale edilmesi gerekirken, şehit olan askerlerin bu konuda Üçe Jandarma Komutanlığınca yeterli bilgi ile teçhiz edilmediği, eğitim zafiyeti nedeniyle anılan müessif olaya neden olunduğu sonucuna varılmaktadır. 
Belirtilen nedenle, 05.08.2005 günü meydana gelen olay ile ilgili olarak, bulunan bombalara karşı izleyecekleri yol ve yöntem konusunda personeline gerekli bilgi ve eğitimi vermede yeteri! özeni göstermediği anlaşılan Şemdinli bçe Jandarma Komutanı Erdem YILMAZ hakkında gerekli işlemin yapılması için durumun, Jandarma Genel KomutankğVna bUdlrilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. 

2. OLAY : Dünya Barış Günü Kutlamalarında Patlama 

01/09/2005 günü Şemdinli İlçesinde Derecik yolu üzerinde eski mezbahane yanında bulunan boşluk alanda "1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ" kutlamaları için kurulan yaklaşık (100) kişinin bulunduğu esnada, banş çadırının yaklaşık 25 metre arkasında bulunan ibrahim ARICI isimli şahsın evinin önünde ve Mehmet Ali GURDAL isimli şahsa ait olduğu öğrenilen çadırlara 10 metre mesafede olan odunların altından saat 10:20 sıralarında şiddetli bir patlama meydana gelmiş, olayla ilgili olarak yapılan çalışmalarda can kaybı olmadığı, oluşan sesten ve küçük parçalardan hafif şekilde yaralanarak Şemdinli Devlet Hastanesinde 
ayakta tedavi edilen Hakkâri -Şemdinli - Günyaa köyü nüf. kay. Abdulkerim - Hanife oğlu 1977 Şemdinli doğumlu İbrahim ÖPENGİN, Hakkâri - Şemdinli - Ayranh köyü nüf. kay. Şakir - Hamide oğlu 1979 Şemdinli doğumlu İrfan ÖZTURK, Hakkâri -Şemdinli - Altınsu köyü nüf. kay. Şakir - Hamide oğlu 1978 Altınsu doğumlu Ayhan ÖZTÜRK, Hakkâri - Şemdinli - Bağlar köyü nüf kay. Abdurrahman -Besna kızı 1980 Şemdinli doğumlu Pınar İZ, Hakkâri - Şemdinli - Altınsu köyü nüf. kay. Hüseyin - Emine oğlu 1985 Şemdinli doğumlu Naim ERKOYUNCU, Nusrettin - Zübeyde oğlu 1984 Şemdinli doğ. Turgut KORKMAZ, 
Zikri - Bilmez oğlu 1984 Şemdinli doğ. Faik ELMAS, Mehmet Emin - Nesibe oğlu 1980 Şemdinli doğ. Mehdi ZERENDER, Kerim - Mercan oğlu 1982 Şemdinli doğ. Kadri YALÇIN, Nusret - Reyhan kızı Van doğ. Hatice GELİCİ, Reşit - Besna kızı 1987 Şemdinli doğ. Beyhan SELVİ ve Sadık - Fatma kızı 1987 Şemdinli doğ. Gülcan TEKİN isimli toplam 13 kişi hafif yaralanmıştır. 

Olayın mağdurlannm şikayetçi oldukları ve faillerin bulunmasını istedikleri 
anlaşılmıştır. 
Şemdinli Emniyet Müdürlüğünün olaya ilişkin soruşturma dosyasında patlama sonucu yaralanan 13 kişinin müşteki sıfatı ile patlamanm meydana geldiği yerdeki kışlık odunlann sahibi M. Ali GÜRDAL , odunlann bitişiğinde bulunan ikametin müştemilatı olan tandır olarak kullanılan tek katlı yerin sahibi İbrahim ARICI ve 1 Eylül Dünya Banş Günü tertip komitesinde bulunan Emrullah ÖZTÜRK ile Enver ÖPENGİN isimli şahısların konu hakkında bilgilerinin alındığı ancak olayın oluşu ve faillerini ortaya koyacak biçimde bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmıştır. 
MİT Müsteşarlığının 19.12.2005 gün ve 30350 sayılı yazısı ile Komisyonumuza 
gönderilen bilgi notunda: bu olaya yer verilmediği incelenmiştir. 
Jandarma Astsubay Özcan İLDENİZ'e ait olduğu düşünülen "Aianda"nın; 
24.08.2004 günlü notunda: "1 Eylül'de Dünya Banş Gününde Şemdinli'de Banş 
Cadın Kurulacak", 01.09.2005 günlü notta ise: "Şemdini ve Yüksekova'da kurulan Banş Çadırlan takip edilecektir." cümlelerinin yer aldığı görülmüştür. 
Komisyonumuzca bilgisine başvurulan; Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri UZUN; "Hakkâri yöresindeki... Bunlan teker teker çok biraz zor olacak da, mesela Dünya Banş Gününde çadıra bomba atılıyor. Şimdi, örgüt daha hiç Dünya Banş Günü için veya Dünya Kadınlar Gününde kendi insanının toplandığı yere patlayıcı atacak?! Olmaz, olmaz..." 

İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Ayhan FALAKALI; 

"Şimdi mesela bir tanesini örnek vereyim: 1 Eylül tarihinde meydana gelen bir 
bombalama olayı var. Bu Şemdinli'de oluyor. Şemdinli'de o gün Dünya Banş Günü kutlamaları yapılıyor. DEHAP'b 100-150 kişilik bir vatandaş topluluğu 1 Eylül Dünya Banş Gününde halay çekiyorlar. Yörenin âdetidir orada. Halay çekerler. Kutlama yapıyorlar kendi aralarında. Mesela orada, saat 10-10,5 civarında gündüz gözüyle bir bomba patlıyor. Mesela bu olayı ben bir yere oturtamadım yani.. Şimdi mesela şöyle düşünelim efendim; yani ben, bir örgüt olacağım, bana sempati duyan bir kitlenin üzerine bomba atacağım. Bu bir yerden sızar. Biliyorsunuz, her şey bir yerden çıkıyor yani sonunda. O örgüt bir daha oradaki vatandaşa hiçbir şey anlatamaz. Bunu oturtamadım." 

Şemdinli İlçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN; 

"DEHAP'ın Şemdinli İlçesinde hiçbir etkinliği yok, yoktu. Minibüslerle köylerden 
topluyorlar, bir basın açıklaması yapıyorlar, 5 dakika, iki alkış, zılgıt, gidiyorlardı, şehirden bir katılım yok. 1 Eylül Dünya Banş Gününü geçen sene ilk defa Şemdinli'de yaptılar. Amacı da, işte, savaş burada başladı, Şemdinli'de. 1984 Şemdinli ve Eruh baskım, banş ta Şemdinli'den başlasın; amaç buydu. Geçen sene 600, 700 ya da 800 kişi böyle... Hakkâri, Yüksekova, Çukurca'dan toplam katilim 600, 700, 800, kayıtlarda da öyledir, ben de biliyorum. Şimdi, bu ikinci; bu sene yine Şemdinli'de ilk gün 31 Ağustos'ta, 1 Eylül ikinci gün. 31 Ağustosta 100 kişi var ya da yok; onlar da yönetim kurulu, işte o bu falan, biri iki 
halay falan çektiler. Şimdi, ikinci güne ne yapmanız lazım? İkinci günde etkinlik saat 9.00'da başladı; yine 100 kadar kişi var.Bu iki bomba, emniyet uzmanlarının, bomba uzmanlarının raporu doğrultusunda konuşuyorum. Biri meyve suyu kutusunun içerisinde, biri de bir pet şişenin, pet su şişesinin içerisinde sıkıştırılmış bomba ve fitilli düzenek deniliyor. Yani, ikisi de aynı anda yakılmak suretiyle. Peki, çadırın hemen arkasında, yani, 5 metre, 6 metre bir mesafede odunlann arasına gizlenmiş, sıkıştırılmış. Amaç şey değil. İçinde çiviler de vardı, doğru, çiviler de var, yönlendirilmiş, çiviler yere, toprağa basmış topluca, basınç içeriye gelmiş, hatta odunları bile yerinden oynatmamış, sadece ses çıkmış. Şimdi, bu doğrultuda baktığınızda.. .Amaç öldürmek değil; bir. 
İki: Öyle bir gruba sizce kim girebilir de, hem bombayı koyacak, haydi geceden 
koydu, gidecek orada fitillerin ikisini de yakacak ve gidecek. 

Üç: Kendi nöbetçileri var dedik, onlar da bir şey görmemiş. Haydi, nöbetçilerini 
bırakıyorum, 100 tane adam var. Bana bir kere deselerdi ki, şu... Yani, biz de. hatta, kendi arkadaşlarımız uzaktan kamerayla çekiyordu: istemiyoruz dediler. Bu konuda genelgeler var. Hangi şartlarda kamera çekiminin nasıl vapılacaSı doğrultusunda genelgeler var. Biz de. tamam dedik, kapatıyoruz. Yani, kendi arkadaşlarımızı bile içeriye sokmuyoruz, aman diyoruz... Peki, o zaman, sayın vekilim, siz ne düşünüyorsunuz yani, benim bu anlattıklarımdan?" 
Hakkâri Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin KESKİNKILIÇ; 
"Bununla birlikte 1 Eylül Dünya Banş Günü Şemdinli'de bu örgüte müzahir kesimin Dünya Banş Günü etkinlikleri kapsammda, bir çadırda, şenlik kapsamında bunu kutlama anlamında faaliyeti. Ben tabiî o sırada orada yoktum; fakat, olayı inceledim bir istihbaratçı olarak, İstihbarat Şube Müdürü olarak, bölgemdeki olaylara göz atmak istediğimden. Bu eylemin de yine örgüt tarafından yapılamayacağı şeklinde kanaat edindim. Ama, bunlar somut 
bilgiler değil Sayın Başkanım, sayın vekillerim; çünkü, örgütün eylem tarzına uyuşmadığı şeklinde bende bir kanaat oluştu, örgütün eylem tarzına uymuyordu, 1 Eylül, Şemdinli'deki dünya banş etkinlikleri kapsamındaki olay." 

Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit TEKİN; 

"Bir banş günü, 1 eylül banş günü, bir çadır kurmuştur, millet toplandı, tabiî, onu on geçiyordu herhalde, çadırın bitişiğinde iki metre bomba patladı, bende orada değildim, tabiî, o anda ben belediyede idim, birkaç tane arkadaş diğer belediye başkanı arkadaşlar da geliyordu, bende bekliyordum. Bomba patladığı zaman, o anda ben diyelim 12-13 kişi yaralandı, ama hafif yaralandı, öyle ölüm falan tehlikesi yoktu." 
Adı geçen; Van Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık sıfatıyla alınan ifadesinde; 
"İlçemizde 1 Eylül 2005 Dünya Barış Günü Kutlamaları için etkinlikler düzenlenecekti. Hatta bu etkinliklerden önce ilçemizde bir bildiri dağıtıldı. Bildiride "Beş Askerîmizin Kanı Yerde Kalmayacaktır" şeklinde yazılar yazıyordu. Etkinlikler için büyük bir çadır kurulmuştu. 
Burada etkinlikler çerçevesinde konuşmalar yapılacaktı, şarkılar ve müzikler söylenecekti. 
Ben o günü Belediyede idim. Hatta bana telefon geldi. Şenliklere gelip gelmeyeceğimi sordular. Bende birkaç misafirimin olduğunu misafirleri gönderdikten sonra geleceğimi söylemiştim. Ben kutlamamalann yapılacağı yere gittiğimde saat 10:10.da büyük bir patlama oldu. Patlama çadırın birkaç metre uzağında meydana geldi. Çok sayıda insan yaralandı. Eğer patlama odunların bulunduğu yerde meydana gelseydi çok sayıda insan hayatını kaybederdi. 

Böylece bu patlamadan sonra şenlikler yapılamadı. Bu olayı kimin veya kimlerin yaptığım ben bizzat görmedim. Ancak halk arasında bu olayı JİTEM.in yaptığı konuşuluyordu. Tâbi ki askerîye içerisinde bu olaydan herkes sorumlu tutulamaz, ancak halk arasında böyle bir grubun olduğu söyleniyor. Bu olayı PKK.nın yaptığını düşünmüyorum. Çünkü PKK.nın içerisinde de yer alan insanlar bu yörenin insanıdır, bu vatanın evladıdır." 

Yüksekova Belediye Başkanı M.Salih YILDIZ; 

"1 Eylül Dünya Barış Günü denilen güne çekmek istiyorum ve Şemdinli'de bir barış cadırı, o barış çadırına sivil toplum örgütlerinin de çağrıldığı, bizlerin de belediye başkanları olarak çağrıldığımız, yarım saat ve bir saat gecikmeyle gitmemiz, tam saat 10.00'da açılışı yapılacak programın, tam saat 10.00'a ayarlı bombanın patlaması, şimdi, bu bombayı kim patlatır düşüncesi halkta; yani, sonuçta, bunu yapanlar, bu muhalefetten, bu iktidardan buradaki oluşumdan rahatsız olanlardır denildi. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Bir şey daha soracağım ben, kısa. 
Bu 1 Eylül Dünya Barış Günündeki patlamadan bahsettiniz, nasıl bir patlamaydı o? 
M. SALİH YILDIZ - O zaman ayarlı bir bomba. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Orada sizin bir etkinliğiniz mi olacakta, sivil toplum örgütleri falan?.. 
M. SALİH YILDIZ - Orada Şemdinli'deki sivil toplum örgütleri, 1 Eylül Dünya Banş Günü, o anda da işte genelde de olan olaylar durumuyla, işte belli mesajlann verilmesi, insan haklanyla ilgili, olaylann olmamasıyla ilgili, işte talep, öneriler gibi bir etkinlikti. Belediye Başkanlan bölge olarak çağrılmıştı. Özellikle Hakkâri bölgesi çağrılmıştı, sivil toplum örgütleri. Yani, saat 10'da olacaktı. 10'da gideceğimiz şeye yanm saat, bir saat gecikmeli gitmemiz, tam saat 10, zaman ayarlı bir bomba patlıyor... 
METİN KAŞIKOGLU (Düzce) - Hepiniz siz aynı anda mı gittiniz tüm belediye 
başkanlan oraya? Hiç kimse yok muydu bölge belediye başkanlarından? Hepiniz mi geç kaldınız?
M. SALİH YILDIZ - Biz Hakkâri, Yüksekova, Esendere; Yüksekova'da buluşup 
gidecektik, yani o şekilde, biz gecikmeli gittik. Bomba saat 10'a hazırlanmış zaman olarak, orada siviller var, yani, insanlar var, 13 kişi de yaralanmıştı, biz giderken 13 kişi Yüksekova Hastanesine... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Ama, siz demin dediniz ki, kıyamet bombası olarak adlandırılan bomba patladığında... 
M. SALİH YILDIZ - Hayır, o ayn... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Hayır, o 1 Kasımda. Orada dediniz ki, ona açılım 
getirirken, ya tesadüf maç seyrederken insanlar orada olması lazım, lojmanlarda oturanların olması lazım, ama, sanki birileri haberdarmış gibi hepsi boştu dediniz, doğru mu? 
M. SALİH YILDIZ - Evet. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Acaba siz de haberdar olduğunuz için mi geç 
gittiniz?
M. SALİH YILDIZ - Eğer haberdar olsaydık, orada yöneticiler... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Yok, aynı şeyi sorabiliyorum bakın rahatlıkla. 
M. SALİH YILDIZ -13 kişi yaralanmış, yöneticilerimiz orada... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Siz yoksunuz ama... 
M. SALİH YILDIZ -Ama, biz, bak, Yüksekova'da Belediye Başkanıyım, saat 10'a 
giderim gitmez miyim, o benim şeyimde; ama, biz, Şemdinli-Yüksekova arası 52 kilometredir. Hakkâri'den Yüksekova'ya gelmek için de 78 kilometre var, arkadaşımızı bekliyoruz. Esendere Belediye Başkanı geliyor, birleşip gidiyoruz." 
Hakkâri Belediye Başkanı Metin TEKÇE, Van Cumhuriyet Başsavcılığınca 
tanık olarak alınan ifadesinde; 
"1 Eylül Dünya Banş Günü'nde Şemdinli ilçesinde bu vesile ile yapılan etkinlikte ben de hazır bulunacaktım. Yalnız yanm saatlik bir gecikme ile Şemdinli ilçesine ulaştım. Program saat 10:00.da başlayacaktı. Biz Belediye Başkanlan'nın oturacağı protokol çadırında saat 10:15.de patlama meydana gelmiş. Belki oraya geç gidişimiz hayatimizi kurtarmıştır." 
Adı geçen Komisyonumuza sunduğu 28.02.2005 tarihli raporda huzurda verdiği 
ifadeye benzer olarak; "...Bütün dünyada dünya banş günü olarak kabul edilen 1 Eylül dolayısıyla, 1 Eylül 2005'te Şemdinli'deki yapılması planlanan etkinlikler için güvenlik güçlerince tedbir alınmış olmasına rağmen saat 10'da içinde benim de bulunacağım banş çadırındaki patlama aslında bu güçlerin barışı ne kadar istediğinin de kanıtıdır.Banş Çadırındaki programın yanm saatlik bir gecikme ile başlamış olması hayatımızı kurtanyordu." 
Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Erdem YILMAZ; 
"BAŞKAN - Bir de, 1 Eylülde Dünya Banş Günüyle ilgili bir orada bir tören falan 
düzenlenecekmiş. İzinli falan da herhalde bir şey o, bir kutlama... 
ERDEM YILMAZ - Tabiî ki... 
BAŞKAN - Ama, orada da bir patlama olayı meydana gelmiş. 
ERDEM YILMAZ - Evet. 1 Eylül 2005 yılında, DEHAP ilçe teşkilatınca organize 
edilen, işte, 1 Eylül Dünya Banş Günü dolayısıyla, hemen ilçenin güneyine düşen bölgede, onların banş cadın, saat 10.30 sularında büyük bir patlama. Biz de bulunduğumuz yerden, ben o an odamdaydım, duydum. İşte, ilk önce İlçe Emniyet Müdürümüz olay yerine gitti, daha sonra bizler baktık. 15 vatandaşımız yaralandı. Banş çadırının, hemen şöyle yaklaşık 1,5-2 metre yan tarafında oldu patlama. Yine, olayla ilgili tahkikatı İlçe Emniyet Müdürlüğümüz yaptı. Olayla ilgili, olay yeri inceleme birimi geldi. Böyle bir olay oldu Sayın 
Başkanım. 
BAŞKAN - İzinli bir şey miydi bu organizasyon? 
ERDEM YILMAZ - Evet efendim, izinli bir organizasyondu. 
BAŞKAN - Kim yapar bunu? 
ERDEM YILMAZ - Bölgedeki tüm olayların tamamının faili PKK'dır Sayın 
Başkanım. Tüm olayların, tüm faili PKK'dır." 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - ...bazı vatandaşlar da, bunun tam tersine, devletin belli güçleri şeklinde... Şimdi, olay yerini incelediğinizde, tabiî, polis bölgesi; ama, sizi birinci derecede ilgilendirmeyen bir şey. Ancak, saat 10'da başlaması gereken bir toplantı olduğunu söylüyorlar. 10'da gelememişler, l l ' e doğru başlamışlar, ll'de geldiğimiz için, efendime söyleyeyim, zayiat az olduğu şeklinde söylendi. 
Yani, size göre, burayı böyle tahrip edici bir eylem koymayı düşünce bir örgüt 
veyahut da bir başkası, nasıl hareket etmesi lazım? Yani, topluluğu beklemesi mi lazım, efendime söyleyeyim, tahrip gücü çok daha yüksek mi olması mı lazım, parça tesirli bir bomba mı olması mı lazım? Oraya konan bombanın cinsi ne bilmiyorum; ama, yani, siz de belki şey... Örneğin, parça tesirli bomba koyduğunuz zaman, tahribat çok daha fazla olur. Yani, bir C4'ü koyarsınız, doğrudur, C-4'ün etkisi vardır, ancak, o kendi gücüyle belki 3 metre, S metre, 10 metre civarında bir şey yapar da, 15-20 ileridekine yapmaz. Yani, oradaki 
ortam nedir, inşallah gelince göreceğiz de; yani, onu değerlendirebilir misiniz bize? 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, Sayın Milletvekilim, tabiî, 1 Eylül Dünya Banş Günü. 
Tabiî, şu tahrip kalıbı kullanılmış, şu kullanılmamış, teknik şeyini bilemeyiz; buna, eylemi kim yaptıysa o karar verir. PKK'nın, başta da arz ettiğim gibi, mayınlama olaylannm teknik olarak 3-5 çeşidi var; uzak kumandalı, telsizle, telefonla... Tabiî, onu bizler bilemeyiz, öyle bir varsayım yürütemeyiz, örgüt nasıl isterse öyle yapar. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Peki, o zaman şöyle sorayım: PKK kendine sıcak bakan bir gruba böyle bir eylem yapabilir mi? 
ERDEM YILMAZ - Yapabilir. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Ne gerekçeyle yapar? 
ERDEM YILMAZ - Kamuoyunda ses getirmesi için yapabilir. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şimdi, komisyonumuza ulaşan bilgiye göre, burada gelip de düşüncelerini açıklayan kişilerden, daha önce, PKK terör örgütü, işte, ilk silahlı eylemini Şemdinli'de yapmıştı; siz de ondan bahsettiniz. Şimdi, 1 Eylül 2005'teki Dünya Banş Gününde, işte, bizler de, bansın, ateşkesin ve huzur ortamı olması açısından böyle bir etkinlik yaptık ve bu etkinliği de Şemdinli'den başlattık. Bunu Türkiye'ye, dünyaya duyurmak için. 
ERDEM YILMAZ - Geçen yıl da yapıldı. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şimdi, oradaki 10.00'da başlayacaktı, 11.00'de 
gecikmeyle oldu. İşte, ölü veya yaralı kaybının daha fazla olacağı söyleniliyordu. Bu olay nereye oturtabiliriz? Yine, bunun hepsini PKK terör örgütü olarak... 
ERDEM YILMAZ - Bölgedeki tüm olayları PKK yaptı. 
Şimdi, tabiî ki, söylediğiniz şeyler güzel. Banş, Dünya Banş Günü, güzel şeyler 
söylüyorsunuz. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Komisyonumuza söylenilen cümleleri ben söyledim. 
ERDEM YILMAZ - Yine, aynı şekilde, bu sefer çadıra benzer, işte, benzer bir kutlama şeyi, müzik çalınıyor. Bunlar güzel şeyler. Geçen sene de yapıldı, bir önceki sene de yapılmış; yani, sadece bu seneye mahsus bir faaliyet değil o; onu bilmek lazım. Tabiî ki, saat 10.30 sıralan sabah böyle bir patlama olayı oldu; bizler de çok üzüldük. Çoğunluğu genç kız ve gençleri hedef alan. Hastaneleri ziyaret ettik; ama, böyle kayda değer çok ağır yarası olan yoktu. Genelde böyle cam kınğı gibi. Bizim tesellimiz o oldu; ancak, bölgede meydana gelen 
tüm olaylarda PKK'nın parmağı var. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ne amaçla yapmış olabilir PKK bu olayı; hangi amaçla, provokatif amaçla mı yapü? 
ERDEM YILMAZ - Diğer olaylarda ne amacı varsa, hepsi aynı amaç." 
1 Eylül Dünya Barış Günü Kurulan çadırın yakınında evi bulunan Emin 
MAVİGÖZ; 
"BAŞKAN - Sen şimdi hemen oraya gelmek istedin. 1 Eylül Dünya Banş Günü. Sen neredeydin o gün? 
EMİN MAVİGÖZ - Ben o zaman Ender Pen'de çalışıyordum. Çarşıdaydım ben. 
Bomba patladığı zaman evimizin önüne bomba patladı. İki kardeşim yaralandı. Evin camlan döküldü.
BAŞKAN - Yaralanan kardeşlerinin isimleri ne? 
EMİN MAVİGÖZ - Veysi Mavigöz, Pınar Mavigöz. 
BAŞKAN - İkisi de yaralandı? 
EMİN MAVİGÖZ - Evet 
BAŞKAN - Ağır mı yaralıydı? 
EMİN MAVİGÖZ - Yok, hafif. Bir çenesinden vardı, bir de ablamın kalasından. 
BAŞKAM - Neyle yaralandılar peki? 
EMİN MAVİGÖZ -Taş parçası. Bir de kardeşimin bacağına çivi saplanmıştı. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Onlar toplantıda mıydı, evde miydi? 
EMİN MAVİGÖZ - Hayır, evin önündeydi zaten, banş cadın evin önünde 
kurulmuştu. O zaman mutfaktaydılar. 
BAŞKAN - Mutfaktaydılar. O etraftaki atılan şeyleri sıçrayanlar, o şekilde yaralandı. 
EMİN MAVİGÖZ - Evet, parçalan. 
BAŞKAN - Senin daha önce biç bilgine başvuruldu mu? 
EMİN MAVİGÖZ - Ne yönden? 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - İfaden alındı mı daha önce hiç? 
EMİN MAVİGÖZ - Hayır alınmadı, kardeşimin alındı. Şu anda Hakkâri'de 
dershanede okuyor. Onların alındı, benim alınmadı. 
BAŞKAN - Başka ne biliyorsun, bildiğin bu kadar mı? 
EMİN MAVİGÖZ - Bildiğim bu kadar, yani, fazla olayın içinde yoktum; ama, 
gördüklerim bunlar. 
BAŞKAN - Başka sorusu olan arkadaş?.. 
AHMET ERSİN_(İzmir) - Kim yaptı patlamalan sence? 
EMİN MAVİGÖZ - Bilgim yok, ama, yapardan bilmiyoruz. Her şeyi siz bizden 
daha iyi biliyorsunuz gerçekten. Bu olaylarda biz evimizdeydik; ama, siz medyada her şeyi ortada gördünüz. Neyin ne olduğunu bizden daha iyi biliyorsunuz. 
BAŞKAN - Bunun dışında da fazla bir bilgim yok diyorsunuz? 
EMİN MAVİGÖZ - Evet. 
BAŞKAN - Peki, çok sağ olun, teşekkür ediyoruz sana." 
1 Eylül Dünya Barış Günü Kurulan çadırın yakınında evi bulunan 
Abdurrahman MAVİGÖZ; 
" BAŞKAN - Bize kendini kısaca bir tanıt 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Ben Abdurrahman Mavigöz. TEK'ten emekliyim. 
BAŞKAN - TEK'ten emekli, güzel... 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - İki çocuğum komando olarak askerliğini yaptı, şu 
anda boştadır. Dikkatinizi çekmek istiyorum. 
BAŞKAN - Peki. Onların yeşil kartı filan yok mu? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Daha yapmadık efendim. 
BAŞKAN - Şu anda ne iş yapıyorsunuz siz? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Şu anda bahçeyle ilgileniyorum. 
BAŞKAN - Dünya Banş Günü var ya 1 Eylülde. O tarihte o olayın olduğu şualarda neredeydiniz siz? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - O tarihte, bombanın patladığı esnada ben 
içerideydim. 
BAŞKAN - İçeride nerede, dükkânda mı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Hayır dükkânda değil. Evimin önünde patladı. 
Ben içerideydim. Patlamayla beraber dışan çıktım. Artık her taraf birbirine karışmıştı. 
BAŞKAN - Şiddetli bir patlama? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Evet. İki çocuğum yaralandı. Artık onlarla 
uğraşanı, hastaneye götürdüm. 
BAŞKAN - Şimdi nasıl durumları? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Şu anda iyi. Allah razı olsun. 
BAŞKAN - Arkadaşlar sorusu olan var mı? 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Kalabalık mıydı, kalabalık ne kadardı tahminen? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Kalabalık çoktu efendim. Sayısı ne diyeyim size 
yani, yalan olur desem ki bu kadardı veya şu kadardı, çünkü, saymadık ki. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Kalabalık senin evinden uzak mıydı, yoksa çadır mı 
senin evinin önünde? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Efendim, size gerçeğini anlatayım. Şimdi, bu tarla 
belediyenin. Tarlanın eteğinde evlerimiz var. Yani, ben Abdurrahman Mavigöz olarak hayır buraya bırakmayım, ben kabul etmiyorum diye. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - O ayn konu... 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Yer benim değil. Onun için tabiî ki evin 
önündeydi. 
BAŞKAN - Aktivite olarak o anda ne yapıyorlardı; yani, Banş Günü, bir kutlama 
yapılıyor ya, ne yapıyorlardı o arada? 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Halay mı çekiyorlardı, nutuk mu atıyorlardı, ne 
yapıyorlardı? 
BAŞKAN - Saz mı çalmıyor, davul mu çalmıyor, halay mı çekiliyor?.. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Ona siz karar verin. Zaten... 
BAŞKAN - Biz karar vermeyeceğiz; yani, o anda ne yapıyordu kalabalık? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Basın zaten gösterdi onu, ben ne bileyim efendim. 
Basın zaten gösterdi. 
BAŞKAN - Onu değil. Mesela, düğünde oynarlar mı, davul çalarlar mı, o anda da ne yapıyorlardı yani? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Herkes biz şeyle meşguldü. Size diyorum ben 
orada değildim, içerideydim. 
BAŞKAN - Orada değildiniz, patlamayı duydunuz o kadar. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Tabiî. Patlamayı duydum. 
METİN KAŞDCOĞLU (Düzce) - Sen 9 kasım patlamasından haberin var mı; bu 
Umut Kitapevine atılan bombayla ilgili olayları, atıldıktan hemen sonra olay yerine filan hiç gittin mi?
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Efendim, olay yerine yetişemedik milletin 
kalabalığından. 
METİN KAŞDCOĞLU (Düzce) - O kalabalığa filan hiç girmedin? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Hayır. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Olan olayları görmedin? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Bütün mesele biz yaşlılar olarak hep olayı 
kesinlikle bir şey olmasın diye ayırmaya çalıştık. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Orada miydin? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - İçindeydim, ayırmaya çalışıyorduk, kimseye bir 
zarar gelmesin... Çünkü neden; polis de bizim, asker de bizim, biz herkesi seviyoruz, işin 
gerçeği herkesi seviyoruz. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Arabanın bagajı açılırken filan sen orada miydin? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ -Hayır efendim, orada değildim, aşağıdaydım. 
BAŞKAN - Adnan Bey... 
KOMİSYON UZMANI - Çadırda bomba patlamadan önce yaklaşık kac kişi vardı? 
Tahminen... 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Tahminen 1 500-2 000 kişi vardı. 
KOMİSYON UZMANI - 2 000 kişi var mivdı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Tabiî tabiî, oralar hepsi doluydu. 
KOMİSYON UZMANI - Patlamadan önce bir kalabalık vardı?.. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Vardı efendim. 
KOMİSYON UZMANI - 2 000 kişiye yakın?.. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Evet. Allah korudu, yani, benim iki çocuğumun 
ölmesi gerekirken, Allah korudu. 
KOMİSYON UZMANI - Peki, bir gün önceden, yani, Dünya Banş Günü 
kutlamasından bir gün önce çadırlar kurulmuş, orada nöbetçiler de var mıydı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Nöbetçiler de vardı, polis de her tarafi projeye 
çekmişti, Allah razı olsun. Vardı efendim. 
KOMİSYON UZMANI - Hiç o bombayı koyanları gören daha sonra duyduğun oldu 
mu? Kim nasıl koymuş şeklinde bir duyumun var mı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Hayır efendim. Ben kendi işimle uğraşıyorum, bu 
şeylerin peşinde filan koşacak vaktim yok efendim. Çünkü, biz ekmeğin peşindeyiz. Bu böyle 
söyledi, bu şöyle söyledi... Ben gözümle görmediğimi asla söyleyemem. 
KOMİSYON UZMANI - Bomba patlamadan önce hic katılan o toplantıya belediye 
başkanlarından var mıvdı kimse? Patlamadan önce?.. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Patlamadan önce belediye başkanı vardı. 
KOMİSYON UZMANI - Neresi vardı. Şemdinli mi vardı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Şemdinli vardı, birkaç kişi vardı, yalnız kim 
olduğunu... Zaten efendim o kadar kafamız kanstı ki her şey aklımızdan gitti. Sizin iki çocuğunuz varalansa ne yaparsınız?! Cok zor. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Doğru... Geçmiş olsun... 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Benim kendi acım bana yetiyordu zaten. 
KOMİSYON UZMANI - Yaralılar ağır mıydı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Hafif yaralanmıştır. 
KOMİSYON UZMANI - Kaç kişiydi tahminen yaralılar? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - 12-13 kişi efendim. 
KOMİSYON UZMANI - Bomba öldürmek amacıyla mı konulmuş, bir bilgin var mı? 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Vallahi onu bırakana sormalı bana değil. 
BAŞKAN - Çok sağ ol, teşekkür ediyoruz. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Hen de teşekkür ediyorum. Yine de hoş geldiniz. 
BAŞKAN - Sağ ol, teşekkür ediyoruz. 
ABDURRAHMAN MAVİGÖZ - Bizim tek istediğimiz memleketin barışıdır. 
BAŞKAN-Çok sağ ol. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - İnşallah... Ona gayret ediyoruz." 
1 Eylül Dünya Banş Günü Kurulan çadırda nöbet tutan Sıddık ELMAS; 
"BAŞKAN - Sıddık Elmas hoş geldin. Bize kısaca kendini tanıyorsun, ondan sonra da 1 Eylül Dünya Barış Gününde bir patlama olmuş onunla ilgili bize bilgi veriyorsun. 
SIDDIK ELMAS - Ben Sidik Elmas, DTP'nin yöneticisiyim... 
BAŞKAN - Nerenin yöneticisi? 
SIDDIK ELMAS- DTP 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - İl yöneticisi mi? 
SIDDIK ELMAS - Üçe... Biz oradaydık akşamleyin. Arkadaşlar yemeğe gittiler. 
Önceki gün alanı temizlerken işte polis emniyet amiri olarak oraya geldiler, işte "cadın nereye 
kuracaksınız..." Çadır yerini belli ettik. Ertesi gün... 
BAŞKAN - Cadın bir gün önce mi kurdunuz, 1 Eylülde mi? 
SIDDIK ELMAS - Çadır yerini belli ettik. Kurmadık, yani, bir önce kurduk da çadır yerini belli etmiştik yani daha önceden. 
Şimdi, çadır yerini belli ettik, ondan sonra akşamleyin gittik oraya, sözde o 
cihazlara... Orada cihaz kurmuştuk şölen için. Cihazlar için nöbet diyebiliriz yani, orada durduk, çocuklar falan ellemesin diye. Böyle bir patlama olacağı aklımızdan bile geçmiyordu. Saat akşam 10.00 civarıydı. Polis Şenol bey geldi böyle, emniyet amiri, müdür mü, birisinde diyor saz sesi geliyor. Oysa ki saz sesi hiç yoktu, ortalık sakindi. 
BAŞKAN - Saat 10.00 dediğin yani gece miydi? 
SIDDIK ELMAS - Gece. 
BAŞKAN-22.00 yani. 
SIDDIK ELMAS - Evet. Oysa saz sesi yoktu. Arkadaş çekip geri döndü, polis bey. Biz de orada kaldık, arkadaşlar geldi, 12.00'ye kadar sohbet ettik, çay içtik. Arkadaşlar döndüler. Biz 1 Eylül saat 0.8.00'e kadar oradaydık. Saat 08.00'de ben eve gittim, yatmamıştım, istirahat etmeye gittim eve. Sonra da baktım telefon geldi, kardeşin yaralanmış, bomba patlamış. Ben de hemen arabaya atladım, gittim alana. Baktım burada bomba patlamış, halk telaşlı. Karsıda, derenin difier karsısında polis, polisle kansık alanı seyrederken öyle 
dağıtılırken, altta "bes şehidin kanı yerde kalınmayacak" bildiriler damıtılmıştı. Övle gördük. Kısacası ben bunu gördüm. 
BAŞKAN - Bildiriyi kim dafottı? 
SIDDIK ELMAS - Bilmiyorum iste, çevre yolunda arkadaşımızın biri getirdi, ilce 
binasında... Daha önce ilçemizin önünde beş askerimiz şehit oldu, bir bomba patlamıştı iste... Bilmiyorum artık o tam net bir şev yok elimde, kim patlattığını bilmiyorum: ama, övle bir bildirinin olduğunu gördüm ve okudum. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Siz çadır yeri belli olduktan sonra ve cihazlar da 
getirildikten sonra, ertesi gün 1 Eylül sabahı saat 08.00'e kadar orada mıydınız? 
SIDDIK ELMAS - Oradaydık. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Alanda beklediniz? 
SIDDIK ELMAS - Yok, cihazın. Yani, şimdi alan büyüktü. Gerçekten öyle bir şey 
düşünmedik, yani bir patlama, öyle bir şey olsaydı belki alan daha... 
AHMET ERSİN (İzmir)-Bu bomba çadırın... 
SIDDIK ELMAS - Hemen arkasında. 
AHMET ERSİN (izmir) - Hemen arkasında. Çadırın kurulduğu alanla, yani, siz 
orada beklerken çadır kuruluş muydu? 
SIDDIK ELMAS - Evet. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Çadır vardı. 
SIDDIK ELMAS : Evet. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Peki, cihazları bekliyorsunuz, arada mesafe var mı? 
SIDDIK ELMAS - Arada 200-300 metre fark var. Derenin tarafında, diğeri binaların tarafında cihazlar. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Hep cihazların orada mı beklediniz, hiç alanı gezmediniz mi? 
SIDDIK ELMAS - Zaten ışıklar yanıyordu, alana arada bir bakıyorduk. Cidden 
böyle bir şey düşünmediğimiz için fazla... 
AHMET ERSİN (İzmir) - Bomba açıkta mıydı, yoksa birtakım peylerin içine 
gömülmüş müydü? 
SIDDIK ELMAS - Orada üzüm bahçelerinde çıkan odun köklerinin oraya toplanmış. 
Daha önce toplanmış. Şimdi bu bomba da odunların içine, yani, köyün içine bırakılmış. 
Arkadaşlar, biri de benim kardeşim, diğeri de köydekiler, genç arkadaşlar, orada dururken hafiflen patlarken orada arkadaşlar yaralanmış. 
BAŞKAN - Peki, şimdi, 1 Eylülde o toplama oluyor. Çadırı o zaman siz 31 
Ağustosta falan kuruyorsunuz, bir gün önce değil mi? 
SİDDIK ELMAS - Evet. 
BAŞKAN - Bir de o çadır 1 500 kişi falan alıyor dedi önceki. Ne biçim çadır bu? 
Alan olarak 1 500 kişi, çadırın büyüklüğü ne kadar? 
SEDDIK ELMAS-Bayağı büyük ya. 
BAŞKAN - Branda gibi uzun bir şekilde böyle... 
SİDDIK ELMAS - Uzunlama kurulmuş büyük bir çadır. 
BAŞKAN - Ne yapılıyordu peki orada, yani, 1 Eylül Barış Günü etkinlik olarak ne 
yapılıyordu? 
SİDDIK ELMAS - Orada başka bir şey yok. Diyarbakır'dan. Van'dan gelen 
misafirlerimiz vardı. Çadır altında oturuyorlardı. Diğer arkadaşlar, sanatçılar şarkı söylüyordu. Oradaki alandaki vatandaşlar da eğleniyordu. Bomba patlarken birden telaşlandı ortalık. 
KOMİSYON UZMANI - Patlamadan önce, ne kadar kişinin, kac kişinin toplandığı 
hakkında bir bilginiz var mı? Kimler katılmıştı, katılanlar kimlerdi? 
SİDDIK ELMAS - Katılanlar, belediye başkanlığı... 
KOMİSYON UZMANI - Bomba patlamadan önce katılmışlar mıvdı. belediye 
başkanları orada, mıvdı. hangisi oradaydı? 
SİDDIK ELMAS - Hursit Tekin. Sait Kavatnller oradaydı, havam vardı. 
KOMİSYON UZMANI - Ne kadardı, savı olarak ne deniliyor? 
SİDDIK ELMAS - 1 500-2 000 kişi vardı. 
KOMİSYON UZMANI - 2 000 kişi toplanmış mıvdı? 
SİDDIK ELMAS - Evet o kadar vardı. Dağınıktı, görünüyordu, ama, o kadar kitle 
vardı alanda. 
BAŞKAN - Kaç kişi yaralandı? 
SİDDIK ELMAS - Tam sayışım bilmiyorum ama 3-4-5 kişiye kadar yaralandı. 
Tam bilemiyorum, ama., 5 kişiden haberim var. 
KOMİSYON UZMANI - Yani, o akşam hiç kimseden şüphe etmediniz değil mi, 
yani, çadır etrafında birileri, şüphenizi çeken bir şey? 
SIDDIK ELMAS - Yok. Yani, tek şüphemiz aksam dağıtılan bildirilerdi. 
KOMİSYON UZMANI - O aksam mı dağıtılmış? 
SİDDIK ELMAS - Evet. 
KOMİSYON UZMANI - Olav olmadan önce?.. 
SİDDIK ELMAS - Evet Aksam 1 Evlfll... 
KOMİSYON UZMANI - Onu ne zaman gördünüz siz o bildiriyi? 
SİDDIK ELMAS - Merkeze gelirken. Arkadasın birisi böyle bir bildiri edindi. Hatta 
ben bilmedim, kafama takıldı, kısa yapılı varmıştı "beş şehit kam verde kalmayacağına." Arkadasın biri söyledi bu ne. ne anlama geliyor? Arkadaş dedi ki bu anlama geliyor. 
KOMİSYON UZMANI - Bombalamadan sonra mı gördünüz bildiriyi? 
SİDDIK ELMAS - Evet. 
KOMİSYON UZMANI - Ama, daha önceki aksam dağıtılmış dive söylediler, övle mi? 
SİDDIK ELMAS - 30 aksamı, l'i baSlavan akşamı şimdi, her kimse bombayı 
bırakan, o aksam bırakmış ve aksam da bildiri dağıtılmış. 
BAŞKAN - 31 Ağustos divor o zaman. 
KOMİSYON UZMANI - Sizin ifadeniz alındı mı savcılıkta veya emniyet ifadenizi 
aidimi? 
SİDDIK ELMAS - Yok, arkadaşın birini. 
KOMİSYON UZMANI - Sizin alınmadı, değil mi? 
SIDDIK ELMAS - Ben burada değildim, istemişlerdi ben burada değildim, o zaman yurtdışındaydım, İran'daydım. Mahkeme günü buradaydım, ertelenmiş, herhalde mahkeme beni çağıracak... 
AHMET ERSİN (İzmir) - Siz komitede miydiniz? 
SIDDIK ELMAS - Tertip komitesinde mi? 
AHMET ERSİN (İzmir) - Evet. 
SIDDIK ELMAS - Hayır. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Peki, acaba, yapmayın bunu, etmeyin gibi bir tehdit 
aldınız mı öncesinde? 
SIDDIK ELMAS - Efendim?! 
AHMET ERSİN (İzmir) - Yani, bunu yapmayın diye bir tehdit filan aldınız mı? 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Yani, 1 Eylülü kutlamaym diye. 
SIDDIK ELMAS - Yok. Gerçi onu tam bilemiyorum, tertip komitesi daha iyi bilir. 
Başvuru yapan daha iyi bilir. 
BAŞKAN - Başvuru yapan kimdi? Tertip Komitesi Başkam kim? 
SIDDIK ELMAS - Emin San mıydı, Emrullah mıydı, ikisinden birisiydi. 
BAŞKAN - Başka soru?.. 
KOMİSYON UZMANI - Bir önceki sene de kutladraız değil mi? 
SIDDK. ELMAS -Evet. 
KOMİSYON UZMANI - Var miydin o zaman? 
SIDDIK ELMAS - O zaman bir hafta kalınca askere gittim ben. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - 9 Kasım patlaması, Umut Kitapevi, bilgin var mı o konuyla ilgili? 
SIDDIK ELMAS - Yok, o zaman da yoktum, bir aya yakın yoktum burada, olayı bilmiyorum." 

1 Eylül Dünya Barış Günü Kundan çadırda nöbet tutan Mehmet TEKİN; 

"MEHMET TEKİN - Mehmet Tekin, Günyazı oturuyorum. DEHAP, 
HADEP'in yöneticiydim, şimdi yönetici değilim. 
BAŞKAN - Ne değilsiniz?.. 
MEHMET TEKİN - Şimdi yönetici değilim. 
BAŞKAN - Şemdinli'de burada ilçede mi duruyorsunuz? 
MEHMET TEKİN - Yok, köyde. Günyaa. 
BAŞKAN-Yakın?.. 
MEHMET TEKİN - Yakın. 
BAŞKAN - 1 Eylül Dünya Banş Günü kutlaması varmış. Siz tertip heyetinde filan 
var mıydınız? 
MEHMET TEKİN - Anlamadım? 
BAŞKAN - 1 Eylülde bir banş günü kutlaması törenleri yapılıyormuş, orada da bir patlama olmuş. O olayla ilgili siz neler biliyorsunuz? 
MEHMET TEKİN - O olayda ben o gece nöbetçiydim. 
BAŞKAN-Çadırda? 
MEHMET TEKİN - Çadırda evet. Benimle bir arkadaş. İsmini tam  hatırlayamıyorum. Yani, cihazda nöbetçiydik, çocuk mocuk kırmasın diye. Saat 12.00-11.00 arasında 12 kişi, 15 kişi halk oradaydı. 
BAŞKAN-Gece?.. 
MEHMET TEKİN - Çadırda oturuyorduk, çay içiyorduk. Ondan sonra onlar geldiler bizde cihazın yanında bir taksi vardı. Arkadaşımızla gittik orada taksinin içinde yattık. Sade öyle yani.
BAŞKAN - Bu patlama geceleyin mi oldu? 
MEHMET TEKİN - Yok gündüz. 
BAŞKAN - Taksinin içine yattık dediniz, anlayamadım ben. 
MEHMET TEKİN - Cihazları çocuk mocuk kırmasın onun için nöbet tuttuk cihazda. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Kaça kadar yattınız, sabaha kadar mı? 
MEHMET TEKİN - Sabaha kadar, evet. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Çadırın etrafında nöbet tutan başka arkadaşınız yok 
muydu? 
MEHMET TEKİN - Yoktu. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Ne kadar uzaktı size çadır? 
MEHMET TEKİN - 20-25 metre. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - 20-25 metre7 
MEHMET TEKİN - Evet 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Çadırın arkasına birisi dolansa görme imkânı var mı; 
yani, ayakta gezen, cihazların orada durduğun zaman çadırın arkasına dolanan birisini görebilir misiniz? 
MEHMET TEKİN - Yok görmedik. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Görmediniz de, görme imkânı var mı? 
BAŞKAN - Görünebilir mi? 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Çadırın etrafı filan aydınlatılmış mıydı? 
MEHMET TEKİN - Yok ışık yoktu. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Çadır yere kadar kapalı mı, yoksa sadece üstü mü 
kapalı; çadır dediğin nasıl bir şey? 
MEHMET TEKİN - Çadır kapalıydı. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Etrafı da kapalı mı böyle? 
MEHMET TEKİN - Yok etrafi da... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Açık mı, kapalı mı? 
MEHMET TEKİN - Ortada odun vardı arkada. Arkada açıktı yani, az açıktı. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Yani, çadırın sadece üstü mü kapalı, yanlan açık mı; 
nasıl çadır? 
MEHMET TEKİN - Üstü kapalı. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Yanlan açık mı? 
MEHMET TEKİN - Evet 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Tamamen acık?.. 
MEHMET TEKİN - Tamamen açık. Önü açık değil, yani, bezle sarmıştı. 
BAŞKAN - Bize söyleyeceğin başka bir şey var mı? 
MEHMET TEKİN - Yok. 
BAŞKAN — Uyandın, ondan sonra devam edelim. 
KOMİSYON UZMANI - Sabah uyandın, arabada yaran değil mi? 
MEHMET TEKİN - Evet 
KOMİSYON UZMANI - Sabah uyandın, kaçta? 
MEHMET TEKİN - Saat 12.00-11.00'de yattık. 
KOMİSYON UZMANI - 12.00'de yattınız, sabah kaçta uyandınız? 
MEHMET TEKİN-Sabah saat 08.00'de. 
KOMİSYON UZMANI - Kaç kişi vardı etrafta, kaç kişi toplanmıştı? 
BAŞKAN-Çadırda? 
MEHMET TEKİN - Yani, gündüz?.. 
KOMİSYON UZMANI - Gündüz, sabah oldu ya?.. 
MEHMET TEKİN - Sabah olduktan sonra millet geldi. Millet çoktu. 500 kişi vardı. 
1 000 kişi vardı. 
KOMİSYON UZMANI - 1 000 kişi vardı? 
MEHMET TEKİN-Hıhı... 
KOMİSYON UZMANI - Sen neredeydin o zaman? 
MEHMET TEKİN - Vallahi ben hemen bombanın yanındaydım. 
KOMİSYON UZMANI - Nasü yani?! 
MEHMET TEKİN - Yüksek bir duvar vardır. O tarafla bomba bırakmış, ben bu 
tarafla...
KOMİSYON UZMANI - Kaç metreydi aranız? 
MEHMET TEKİN - Yani, 4 metre. 
KOMİSYON UZMANI - Bomba patladığında? 
MEHMET TEKİN - Evet. Ama duvar vardı. 
KOMİSYON UZMANI - Odunluk duvarın dibinde mi? 
MEHMET TEKİN - Evet Arkadaşla konuşuyorduk bomba patladı. 
KOMİSYON UZMANI - Sana bir şey olmadı mı? 
MEHMET TEKİN - Yok. 
KOMİSYON UZMANI-4 metre yakınsın?.. 
MEHMET TEKİN - Ama duvar vardı. 
KOMİSYON UZMANI - Odundan duvar mı, bildiğiniz taş duvar mı? 
MEHMET TEKİN - Yani duvar değildi yüksekti biraz. Bomba aşağıdaydı, biz bu 
taraftan görüyordum. 
BAŞKAN - Bombayı peki odunun içine mi koymuşlar? 
MEHMET TEKİN - Evet 
BAŞKAN — Nasıl nöbet tuttunuz siz o zaman yahu? 
MEHMET TEKİN - Biz çadırda nöbet tutmadık, biz bilmiyorduk. 
BAŞKAN - Siz cihazın basındasınız; ama... 
MEHMET TEKİN - Cihazda biz nöbetçiydik, bilmiyorduk. 
KOMİSYON UZMANI - Kimler gelmişti, bomba patlamadan önce kimler vardı, 
çadıra kim geldi: belediye başkanları şunlar bunlar geldi mi? 
MEHMET TEKİN - Gündüz mü? 
KOMİSYON UZMANI - Gündüz, bomba patlamadan evvel. 
MEHMET TEKİN - Gündüz tam bilmiyorum, millet hep toplandı. Saat 12.00'idi. 
KOMİSYON UZMANI - Tanır mısın belediye başkanını? 
MEHMET TEKİN - Tanıyorum evet 
KOMİSYON UZMANI - Gelmiş mivdi? 
MEHMET TEKİN — Vallahi hatırlamıyorum, oradaydı, orada dejhldi bilmiyorum. 
BAŞKAN - Sen hiç sağlam nöbet tutmamışsın o zaman. Geleni gideni 
bilmiyorsun... 
MEHMET TEKİN - Cihazda nöbetçiydik. 
BAŞKAN •.. .yatıyorsun, uyuyorsun, cihazın başından ayrılmıyorsun... 
MEHMET TEKİN - Biz ne biliyoruz efendim yani. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Askerlik yaptın mı sen? 
MEHMET TEKİN - Askerlik yaptım... 
AHMET ERSİN (İzmir) - Böyle miydi askerlikte nöbet? 
MEHMET TEKİN - Doğrudur efendim; ama, biz ne biliriz bomba patlayacağını. 
KOMİSYON UZMANI - Bombanın patladığı yere 4 metre yakınsın, önünde biraz 
ağaçlık bir engel var, ona rağmen sana bir şey olmadı mı? 
MEHMET TEKİN - Evet, ama, ortada ağır yaralı oldu ama hafif yaralı, çadır yandı... 
KOMİSYON UZMANI - Çok kuvvetli bir ses miydi, kulaklarınıza bir şey oldu mu? 
MEHMET TEKİN - Çok kuvvetliydi, hepsi şey vardı, çivi vardı içinde bırakılmış. 
KOMİSYON UZMANI - Çiviler dağıldı mı etrafa? 
MEHMET TEKİN - Yok çivilerin hepsi odundan... 
BAŞKAN - Odundan... Haa... Biri de çiviyle yaralandı o kız çocuğu. 
ENVER YILMAZ (Ordu) - Bu olaydan sonra mı çıktın HADEP'in yöneticiliğinden? 
MEHMET TEKİN - Yok. Sonra DTP kuruldu. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - İyi nöbet tutamadığın için mi çıkardılar yoksa, ne 
yaptılar?
AHMET ERSİN (İzmir) - DTP'de devam ediyor musun? 
MEHMET TEKİN - Yönetici değilim, üyesiyim." 


13. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder