23 Şubat 2019 Cumartesi

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 15

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 15


Hakkâri Milletvekili MUSTAFA ZEYDAN; 

" 1 Kasım olayını anlatıyorum. Zaten bu durumu Sayın İçişleri Bakanımıza da ifade ettiler. Halkın o gün bize söylediği şu: Daha karanlık çökmeden bu patlanan bölgedeki sahayı bir yasak bölge olarak ifade edildiği konusu geldi gündeme. Bazı yetkililer, bu bölgeye girmeyin, biz burada bir duyum aldık, bir patlama olabilir şeklinde ifadeler de kullanıldı. Bu, zaten, emniyete de bildirilmiş, patlama olacak şeklinde; ancak, saati vesaire... 
Orada bize verilen bilgiye göre -halkın- 11 sıralarında bir steyşın Renault oraya gelmiş, park edilmiş, içinden çıkan bir adam, top sakallı, ayağına bir şalvar giymiş, bir kuşak belinde, arabadan çıkıp, oraya o anda gelen başka bir beyaz arabayla ayrıldığını irade ettiler. ..Evet, gece. O gece de zaten galiba Türkiye millî maçı vardı Avrupa'yla. Herkes evlerine çekilmişti. 

Zaten çok yoğun bir tahribat... Sayın Başbakanımız da geldi gördü. 70'in üstünde dükkânlar yıkılmış, tahrip görmüş, hatta bütün camiler görmüş, büyük bir patlama." 

Hakkâri Milletvekili Fehmi ÖZTUNÇ; "Örneğin, askeri gazino önünde yıkılan 
dükkânların 2 nci katta bir askeri gazino vardı, 67 dükkânın yok olduğu yerde 1 Kasımdaki patlamadan bahsediyorum. O gece de Fenerbahçe-Schalke maçı vardı. Ne tesadüfte o gece o gazino boşaltılıyor, maçı başka yerde izleyin deniyor. Bunları biz oradaki halktan duyduk ve yetkililer de doğruladılar. Biz yine bakan beyle beraber gittik, yine yan tarafta merkez jandarma komutanlığı vardı. Orayı da bir ziyaret edelim, oranın da camlan kınlmıştı, epey bir zarar görmüştü. Orada içeri girerken bir yetkili arkadaş, rütbesini hatırlamıyorum, efendim 
burada da ölü insanlar olabilirdi; ama, ben o gece askerleri yatırmadan burada dedi. İnsan ister istemez düşünüyor. Böyle bir istihbarat almışsanız bunun önlemini niye almadınız? 

İnsanın kafasında soru işareti oluyor doğrusu." 

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri UZUN; 

"Size verdiğim şeyde de, örgütün üstlendiği ve üstlenmediği olaylar var. Bir konuya, burada isim vermeden girmek zorundayım. Çünkü, hazırlık tahkikatım yürüten savcıya biz bunu intikal ettirdik. Bir şahıs, örgütle bir ilişki kuruyor ve bu olayı üstlenmeyin, halk bundan zarar gördü diyor. 1 Kasım olayı için söylüyor, ondan birkaç gün sonra. Biz bu adamı takip etmeye başladık. Daha sonraki boyutta şahsın ilişkileri neyse, ne değilse, bunu biz savcıya 
intikal ettirdik." 

Şemdinli Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN; 

"AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Yani, nemalandı; ama, biz de, sanki ona böyle çanak tutuyoruz gibi, zımnen öyle çıkar; onu düzeltelim bir kere, öyle şey değil. 
Bir diğeri de, hakikaten, çok önemli, bu aracı buldunuz. Aracın sahipleri çıkmadı, en son Yüksekova'dan bir adamı yakalayıp getirdiniz. Elinizde de 3 tane tutuklu adam var. 
Bunlarla yüzleştirmeyi niye düşünmedi oradaki savcı falan? Yani, adam "ben kime sattığımı bilmiyorum o arabayı" diyor, ilk başta. 

BAŞKAN - Şu 1 Kasımdaki şeyi mi?.. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - 1 Kasımdaki, o büyük patlamadaki... Kuzey 
Irak'a gitmiş adam, iki gün önce Kuzey Irak'a gidiyor diye ifade ediyor, dandik bir ifade olduğunu ben şimdi burada, bir hukukçu olarak anlıyorum. O bilmiştir kimin gittiğini, onu adını söylüyor. Niye, bu, eldeki 3 tane sanıkla yüzleştirilmedi, hele bunlar mı aldı, almadı mı diye. Böyle bir iddiadan, en azından, bu insanlar zan altından kurtulurdu gözaltındaki 3 kişi. Niye öyle bir şey yapılmadı, biliyor musunuz onu? 
TACETTİN ASLAN - Verdiği eşkaller vardı, Yüksekova Savcılığına verdiği eşkaller 
var. Ben tanımıyorum, tanunadığun 2 kişi diyor. Eşkaller var. O eşkallerle sonuca gitmek mümkün değil. Ondan sonra da, Yüksekova Savcılığımız tararından bırakılıyor şahıs. Arkasından bu olaylar oldu. Olduktan sonra, arkasından, işte, bu 9 Kasım, tutuklamalar oldu. İşte, Şemdinli Savcımızla yaptığımız görüşmede, sizce... 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Yani, bence, 3 tane zanlı var. Ben orada savcı olsam...
TACETTİN ASLAN - Anladım efendim, sorunuzu anladım. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Ben orada savcı olsam, emniyet müdürü olsam, ilk yapacağı, 3 tane zanlı var, suçludur demiyorum, zanlı var, bu işlerden zanlı. Hemen getiririm, bunlara mı sattım kardeşim... Aslında, o adamlar, şimdi zanlı olan adamlar, bu suçtan hem aklanmış olurlardı... 
BAŞKAN - Zincirleme, silsile halinde, şu muydu, şu muydu, şu muydu diye... 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Bunlar değildi der. İlk yapılması gereken iş bu 
değil mi? 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sırn Bey özellikle şunu söylemek istiyor Yani, bir 
kişi birisine aracı devrederken, hiç kimse, tanımadığı bir insana veya hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir insana arabasını satmaz. 
AHMET ERSİN (İzmir)-Satmaz tabiî. 
BAŞKAN - Yani, böyle bir yüzleştirme olmadı diyorsunuz... 
TACETTİN ASLAN - Efendim, savcı bey tahkikat yürüttü. 
BAŞKAN - Neticede, şunu getir, götür diyor size. 
TACETTİN ASLAN - Tabiî, efendim, öyle bir şey olmadı, yani, bizden öyle bir talebi olmadı.
BAŞKAN-Anlaşıldı. 
TACETTİN ASLAN - Ama, böyle bir bağlantı, açıkçası, hiç kurmadık yani. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Düşünmediniz. 
TACETTİN ASLAN - Bu 1 Kasımdaki bu büyük bombalamanın failleri... 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Faili meçhul, bu bombalamaların hepsi faili 
meçhul. Bakın, şöyle bir yorum yapıyorum: Burada hepimiz hukukçuyuz. Faili meçhul bombalama olayları oluyor. Bir tane adam, tesadüfen zanlı olarak bu 3 kişi yakalanıyor. Bunlar faildir demiyoruz, bizim öyle bir önyargımız yok, Komisyonumuzun da öyle bir ön yargısı yok; sonuçta, ona yargı karar verecek. Ama, elde 3 tane zanlı varken, bunlarla bir yüzleştirme gereği duymaz mıyız; bir hırsız yakalanır, ya bu muydu diye herkes yüzleştirilir yani sonuçta. 
BAŞKAN - Yüzleştirmeyi emniyet olarak siz de yapabilirsiniz, illa savcının 
talimatı... 
TACETTİN ASLAN - Şahıslar bu süreç içerisinde tutuklu efendim." Şeklinde 
beyanlarda bulunmuşlardır. Soruşturmadaki eksikliği açığa çıkarmaktadır. 
Hakkâri Belediye Başkam Metin TEKÇE'nin Komisyonumuza sunduğu 28.02.2005 tarihli raporda; " Ramazan Bayramı arefesinde yani 1 Kasım 2005 günü Şemdinli merkezindeki büyük patlama ne yapılmak istendiği hakkında ipuçları vermektedir.Patlamamn olduğu bölge askeri gazinonun önünde yer aldığı halde patlama esnasında askeri gazinoda hiç kimsenin olmaması ve patlamanın olduğu yerin karşısında yer alan ve hasar gören binalarda 
oturan subaylardan hiç kimsenin evinde olmayışı adeta binaların boşaltılmış olması düşündürücüdür." 

Hakkâri İl Jandarma Komutanı Erhan KUBAT ise.,

"1 Kasımdaki patlama, ama ondan önce polis lojmanlarına bomba koyma veya banş çadırına bomba atma gibi bombalamalar var. Ancak, bence en önemli patlamalardan bir tanesi biz mesela ki bunu gece duyduğumuzda işte ilçe jandarma komutanlığının heyecanla bize aktarması veya ilçe emniyet müdürünün, il emniyet müdürünün aktarması, vali beyle yaptığımızda, biz hemen ertesi gün olay yerine gittik, öyle hiç telefonla, işte patlamanın 
cinsini, büyüklüğünü, küçüklüğünü biz hiç tahmin edememişiz. Korkunç büyük bir patlama var. İlçede büyük bir yıkım var ve biz şaşırdık. Vali beyin o zaman İçişleri Bakanımıza aktarışı, yani, biz, olayı çok hatif aktarmışız yani, gerçekten ilçe yıkılmış şekilde bir patlamayla karşılaştık. Bu, bizim arz ettiğim sokak, şunun arkasından geçen sokak. Biraz önce resmi gönderdim, buradan bakış açısıyla bu da binanın arka tarafından görülüşü. Bu sefer patlamayı şuraya koymuşlar. Bir aracın içine koymuşlar. Şurası bizim misafirhanemiz. Şurası da vatandaşların dükkânları. Bu o sokağın karşısındaki evlerin, bura da vatandaşların evleri, 
şura da bizim personelimizin, uzman çavuşların oturduğu evler. Büyük bir patlamayla karşılaştık oraya gittiğimiz zaman. 
Şimdi, bu patlamayla ilgili yine Herekol ve Roj telsiz, açık kaynak olduğu için 
okumak istiyorum: 
"Ayın 1 'inde Şemnizan'ın jandarma gazinosunun önünde bir araca yerleştirilen 350 kilogramlık c-4 ve TNT karışımı uzaktan kumandalı mayın, gece 10.30'da patlatılıyor. Patlama anında gazinonun çoğunun rütbeli askerin oluşturduğu 50'den fazla düşman askerinin ve polislerin bulunduğu, gazinonun bulunduğu bina büyük oranda çöküyor. Çevredeki binalar maddi hasar görüyor, eylem bölgesindeki trafonun patlamasıyla ilce elektriği kökten kesiliyor, eylem alam ablukaya alınırken, ilçeye giriş ve çıkışlar yasaklanıyor. Halktan tutuklananlar 
var. Düşman ölü ve yaralılarım gizliyor. Düşmanın ölü ve yaralıları hakkında net bir bilgi yok. Yalnız, basına yansıdığı kadarıyla 3 polis, 4 uzman çavuş, toplam 23 yaralı vardır. Bu eylem önderlik üzerinde yürütülen tecrite ve Şemnizan'da şehit düşen Doğan ve Azat arkadaşların anısına Yejeakbar güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Heval buydu." Şeklinde devam ediyor. 
Tabii, bununla ilgili bizim telefon dinlemelerimiz vardı Sayın Başkanım. Bunları 
cumhuriyet savcılığına iletilmiştir, bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunulmuştur. Bunlarla ilgili tahkikat da devam etmektedir. İlk önce olayın nasıl olduğunu, nasıl ölü olmaz bu kadar şeyde gibi şaşırmalar, ondan sonra ilçenin bazı kişiler, balan çok hasar var, millet zarar gördü, bunu üstlenmeyin gibi telkinlerle beraber olayın üstlenilmemesi var. Bununla ilgili yine Herekol ile Roj'un bir konuşmasını arz etmek istiyorum: 
"Heval siz herhangi bir bilgi aldınız mı?" sesi duyulmuyor. "Fakat o bina, Heval şehir çok bozulmuş, Heval, millet bunun tartışmasını yapmasın" "yok yok,, şu anda durum iyi, bir şey olmadı, o gazinonun -sesi duyulmuyor- Heval siz televizyona bakmadınız mı, şehir harabeye dönmüş" "Heval, ben de televizyona baktım, fakat, biz buradan direkt olarak baktık, öyle çok fazla bir şey yok." Yani, gelip bakmışlar, orada ilçede. "O yıkılan dükkânlar kimin?" 
"Heval, zaten o 4 dükkân, o gazino ve o dükkân üzerinde, ondan dolayı o dükkânlar yıkılmış." Biraz olayı gizlemeye çalışıyor, yani, tam olarak rapor vermek istemiyor. "Yahu, gazinonun altındakiler değil, o karşı mahalledeki?" Sesi duyulmuyor karşının. "Heval, yani onlar milletin değil mi?" "Heval, o, devlete yalan olanların, memurların falan" diyor. "Yani, durum nedir?" "Milletin tepkisi nedir?" "Heval durum iyi, milletin tepkisi yok" "Peki, o yaralanan siviller kimdir?" "Siviller yaralanmış, birkaç sivil, onlar da uzaktan etkilenmiş, cam 
falan gelmiş, onlar da çok ağır değil, o diğerlerininki sivil değil, tamam" diye konuşma devam ediyor. Dolayısıyla, böylesine büyük bir patlamayı, belki ayarlayamadılar, belki bilemediler, belki şeyleri yoktu. Vatandaşların zarar görmesiyle, bundan etkilendiler ve olayı biraz saklama yoluna gittiler. Bununla ilgili müsaade ederseniz yine açık kaynak istihbaratı ve kendi yayınlarından olduğu için... 

A. SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Olayın failleri bulunmuş galiba, araç sahibi?.. 
ERHAN KUBAT - Evet, belirlendi. Yani, onunla ilgili şahıs tabii, ben konuşmamı 
sorunuz olmayacak şekilde ayarlamıştım. Sorduğunuz için cevaplayayım, ama, bundan bahsedecektim. Bu arabanın en son sahibi bulundu. O en son sahibi tutuklandı, tutuklanınca 5 gün sonra savcı beye haber göndermiş. Savcı bey dediği zaman, şu şahıs yaptı dedi, fakat, o şahıs şu anda Kuzey Irak'ta. O şahsın evinde yapılan aramalarda çatısında bizim 5 Ağustostaki patlamada şehit olan askerlerin pik demirdökümleri çıktı, onun çatısında gizlenmiş vaziyette. Bunlarla ilgili tabii ekspertiz raporları almak üzere savcılık yazdı. 
"TAK Şahinleri eylemlerini sürdürüyor" diye kendi yayınları var Sayın Başkan, şöyle arz edeyim: 

"Metropollerde daha şiddetli eylemlere yöneleceğiz. Fransa bunun için çok iyi bir 
örnektir. Ekim 2005 günü Hakkâri Şemdinli İlçesinde şahin timlerimiz tarafından faşist Türk Devleti ve onun kudurmuş ordusunu hedefleyen bir eylem yapılmıştır. Ancak, eylem, her ne kadar Türk Ordusuna zarar vermiş ve polisleri de bu hedefin içine katmışsa, eylemin hedefi tekniki bir sorundan dolayı tam olarak yerini bulamamıştır. Eylem sonucunun halkımıza ait ev ve işyerlerine zarar olmuş ve sivil bazı kimseler yaralanmıştır. Biz hatalarımızı ve eylemlerimizi her yönüyle üstlenen ve sorumluluğunu gösteren bir örgütüz. Şemdinli'de 
yapılan bu eylemde timlerimizin profesyonelliğini zayıflatan hatalı bir eylem olmuştur. 

Bundan dolayı yiğit Kürt halkından özür diliyoruz. Şunu bir kez daha halkımıza ilan ediyoruz ki, bu sonucu faşist Türk Devletine ödetmek için, metropollerde daha şiddetli eylemlere yöneleceğiz ve yaşamı onlara zindan edeceğiz. Yine, Kürt gençliğine esin olacak eylem tarzı olarak bizim gibi büyük çelişkilere sahip olan 2 gencimizin katledilmesiyle patlak veren Paris olaylan gibi, araçların yakılması, devleti temsil eden odakların hedef alınması gerekmektedir. 
Fransa, bunun için çok iyi bir örnektir. TAK Şahinleri ikinci eylemlerini İstanbul'da yapmışlardır. 5 Kasım günü İstanbul Etiler'de..." Bunlar diyor, Kürt halkına baskıya devam eden er ya da geç TAK'm eylemlerinden nasibini alacaktır, Teyrebazen Azadiye Kürdistan diye bir açıklamaları var açık kaynak açısından. Dolayısıyla bu da yanlış bir yere koyduklarını deklare ettiler. Telefon konuşmalarında da sanki ilk hükümet konağı, emniyet müdürlüğü yıkılmadı mı gibi konuştular. Onlar zannettiler ki, daha aşağıdaki hükümet konağına konuldu 
diye, sonradan gelip teyit ettiklerinde de yanlış bir bölgeye konduğu şeklinde olayı üstlendiler." Tarzında açıklamada bulunmuşlar, 

Hakkâri İl Jandarma Komutanı Erhan KUBAT. Komisyonumuza bilgi verirken 
bahsettiği ve daha sonra da sunduğu bilgi notu içinde 01.11.2005 günü meydana gelen patlama konusunun yer aldığı, " Bu Bir Lodas Faaliyetidir, TGS.03 1700 B Kasım OS, Mesaj No: 290, Opr.gsr, FM:HF Dinleme, Genel Saha Muhaberesi Zaman Başlama; 10.00, Bitiş: 
15.30" başlıklı PKK örgüt mensuplarının telsiz görüşmelerinin çözümünü içeren dökümde; "Frekans: 6218, Lisan : Kırmana Mahalli Lehçesi ile, Saat : 10.51-10.54" başlıklı bölümde; 

ROJ: Heval Şehir Çok Bozulmuş,Millet Bunun Tartışmasını Yapmasın, 
Herekol: Heval Yok-Yok Şuanda Durum İyi, Bir şey olmadı ,o Gazinonun, 
ROJ: Heval Siz Televizyonu Bakmadınız mı, Şehir Harabeye Dönmüş, 
Herekol: Heval, ben de televizyona baktım, fakat biz buradan direkt olarak baktık öyle çok fazla bir şey yok, 
ROJ: Heval o dükkanlar kimin yıkılan o dükkanlar, 
Herekol: Heval zaten o dört dükkan, o gazino dört dükkanın üstünde ondan dolayı o dükkanlar yıkılmış, 
ROJ: Yav gazino altındakiler değil, o karşı mahalledeki, 
Herekol: (Sesi duyulmuyor) 
ROJ: Heval, Yani onlar milletin değimli, 
Herekol: Heval, o Devlete yakın olanlar memurların fidan, 
ROJ: Heval, Yani durum şimdi nedir, milletin tepkisi nedir, 
Herekol: Heval, durum iyi, milletin tepkisi yok, 
ROJ: O yaralanan siviller kim, siviller yaralanmış, 
Herekol: Birkaç sivil, onlarda uzaktan etkilenmiş, öyle cam falan gelmiş, 
ROJ: Tamam oldu..." 
"Frekans: 6210, Lisan: Türkçe, Saat: 11.06-11.09" başlıklı bölümde; 
"Herekol:Heval, bir bilgi vardı, 
ROJ: Tamam heval dinliyorum, 
Herekol: Ayın birinde Şemizanın Jandarma Gazinosunun önünde bir araca 
yerleştirilen 350 kg'lık C4 ve TNT karışımı uzaktan kumandalı mavin gece saat on otuzda patlatılıyor, patlama anında gazinoda çoğunluğunu rütbeli personelin oluşturduğu elliden fazla düşman askerinin ve polislerin bulunduğu gazinonun bulunduğu bina büyük oranda çöküyor, çevredeki binalar maddi hasar görüyor, eylem bölgesindeki trafonun patlaması ile Üçe elektriği kökten kesiliyor, eylem alanı ablukaya alınırken, ilçeye giriş ve çıkışlar yasaklanıyor, halktan tutuklanan  lar var, düşman ölü ve yaralılarını gizliyor, düşmanın ölü ve yaralıları hakkında net bir bilgi yok, yalnız basına yansıdığı kadarıyla üç polis, dört uzman çavuş 
toplam yirmi üç yaralı vardır. Bu eylem önderlik üzerinde yürütülen tecrite karşı ve Şemizanda şehit düşen doğan ve azad arkadaşların anısına YEJE Akbar güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir." Şeklinde görüşme yapıldığı incelenmiştir. 

16. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder