24 Şubat 2019 Pazar

MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİNİN ŞEMDİNLİ'DE 09.11.2005 GÜNÜ MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ BÖLÜM 10

MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİNİN ŞEMDİNLİ'DE 09.11.2005 GÜNÜ MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ BÖLÜM 10




Söz konusu iddialarla ilgili olarak yapılan incelemeler neticesinde; 
Terör örgütü güdümünde yayın yapan televizyonların gün içi yayınlanran görevli 
personel tarafından izleme yoluyla takip edilmekte olduğu, özellikle TSİ 20.00 ve sonrasında yayınlanan haberlerin kayda alındığı, Ancak, ROJ TVde söz konusu olaya ilişkin ilk haberin, olaydan yaklaşık (1) saat sonra 12.30 sıralarında yayınlanmaya başlayan "Nivroj (Öğlen)" isimli haber programının içerisinde yaklaşık saat 12:38 civarında spikerin gelen bir nottan okuması şeklinde verildiğinin Radyo Televizyon Ust Kurulu (RTUK) tarafından tutulan ROJ 
TV yayınların incelenmesinden anlaşıldığı, Ayrıca patlamanın olduğu kitapevinin sahibi Seferi YILMAZ isimli şahsın ise ilk olarak saat 13.45 sıralarında akabinde saat 14.08 ve 15.00'sıralannda telefon bağlantısıyla canlı yayına katıldığı, 
Belirtilen televizyon kanalında, olaylara ilişkin detaylı bilgilerin TSİ 20.00' de 
yayınlanan haber programlarında da verildiği, belirtilen haber programlarına telefon bağlantılarıyla katılan şahıslardan olaylara ilişkin bilgi alındığı, 20:00-20:45 saatleri arasında yayımlanan haber programında ise olaylarla ilgili toplam (7) dakika (15) saniye süreyle bilgi, ulusal basm-yayın organlarından alman kopya görüntüleri ve DEHAP Şemdinli İlce Başkanı olarak lanse edilen Emrullah Öztürk isimli şahsın canlı telefon bağlantısına yer verildiği, Gece yayınlanan 24.00 haberlerinde ise (3) dakika (36) saniye haberin yer aldığı, ROJ TVnin 
görüntülerinden de anlaşılacağı üzere, yayın akışı içerisinde olay yerinden canlı görüntü ya da muhabir bağlantısı şeklinde bir yayının gerçekleşmediğinin tespit edildiği," Anlaşılmaktadır. 


Bu bilgilere göre Komisyonumuzca: ROJ TV'nin konuyla ilgili ilk haberi 12;38'de 
spikerin kağıttan okumak suretiyle duyurduğu, Seferi YILMAZ ile saat 13.45, 14.08 ve 15.00-sıralarında canlı telefon bağlantısıyla bilgi alındığı, dolayısıyla patlamanın hemen ardından olay mahallinden ROJ TV tarafından canlı görüntülü yayın yapıldığı iddiasının doğru olmadığı değerlendirilmektedir. 

B- MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİNİN ANILAN RAPORUNDA, İNCELENEN OLAYLA İLGİLİ VARILAN KANAAT VE SONUÇLAR 

"09 Kasım 2005 günü yaklaşık saat 12:00 civarında Şemdinli ilçesi Cumhuriyet 
Caddesi Özipek Pasajmda bulunan Seferi YILMAZ'a ait Umut Kitabevine iki adet el bombası atıldığı, olay sırasında kitabevinde bulunan Mehmet Zahir KORKMAZ'ın hayatini kaybettiği, Metin KORKMAZ'ın yaralandığı ve Kitabevi sahibi Seferi YTLMAZ'ın yara almadan kurtulduğu, bombaların atıldığı anı ve atan kişiyi atma esnasında gören hiç kimse olmadığı, ancak el bombalarından en az bir tanesinin kitabevinin camı kırılarak atıldığı, atılan bombaların görülmesi konusunda içeride bulunan üç kişiden Seferi YILMAZ ve Metin KORKMAZ'ın ifadeleri arasında bazı çelişkiler bulunmasına rağmen bombalardan birer 
tanesini patlama öncesi gördüklerini beyan ettikleri, anlatımlardan ilk bombanın patlaması sırasında Mehmet Zahir KORKMAZ'ın hayatim kaybetmiş olabileceği, Metin KORKMAZ'm ikinci bombanın patlaması sonucu yaralandığı, her iki bombanın patlaması arasında en fazla bir iki saniyelik bir fark olduğu, olaydan yara dahi almadan kurtulan Seferi YILMAZ'm beyanlarına göre; ilk ablan el bombasını kitabevinin içine atılmış ve henüz patlamamış vaziyette iken gördüğü, bomba olduğunu anlayarak aceleyle dışarı çıktığı, bu esnada pasaj içerisinde pasaj dışına doğru kaçmakta olan kahverengi montlu bir şahsı gördüğü, bu esnada bombanın da patladığı, ikinci bir patlama sesi duymadığını söylediği, ancak yaralanan Metin KORKMAZ'ın her iki bombanın da patlama sesini duyduğunu söylediği, Metin KORKMAZ'dan başka da hiçbir ifade sahibinin iki bomba sesi duyduğuna ilişkin bir beyanının olmadığı, tüm tanıkların tek ses duyduklarını söyledikleri, iki el bombasının da aynı anda veya tek ses çıkaracak kadar yakın bir zaman dilimi içinde patlamış olma ihtimalinin imkansız olmamakla birlikte çok zor olacağının ilgili uzmanlar tarafından ifade edildiği, eğer tek ses veya tek sese yalan bir ses üreten iki patlama olmuşsa bu kez de kitabevinde bulunan ve yaralanan Metin KORKMAZ'ın beyanındaki iki aynı sesi izah etmenin zor olacağı, bomba uzmanının olay mahallinde yaptığı tespite göre iki adet el bombasının patladığına ilişkin kanıtların bulunduğu, Kitabeyi sahibi ve olavdan vara almadan kurtulan Seferi YILMAZ'ın bevanına göre pasajdan koşarak çıkan ve kendisinin de takip ettiği kahverengi montlu şahsın bombayı atan kişi olduğuna kanaat getirdiği ve pasaj çıkışında önünde koşan bu şahsın yakalanması için cadde üzerinde bulunanları ikaz ettiği, bu ikaz üzerine birkaç kişinin, pasajdan çıkarak Cumhuriyet Caddesinin Yüksekova istikametine doğru sağ şeridinden uzaklaşmakta olan kahverengi montlu şahsı takip etmeye başladığı, bir süre sonra Seferi YILMAZ'ın ilgili şahsı kovalamaktan vazgeçtiği ve pasaja doğru geri döndüğü, pasaja döndüğünde yaralı olan Metin KORKMAZ'ın birkaç kişi tarafından pasajdan çıkarıldığını gördüğü, kendisinin içeride 
Mehmet Zahir KORKMAZ'ın da bulunduğunu bildiğinden onun akibetini öğrenmek için pasaja girdiği, birkaç kez seslendiği, cevap alamadığı, ortamın karanlık olması ve başka tehlikeler olabileceğini düşünerek patlamanın olduğu kitabevi içine girmekten çekindiği ve tekrar dışarı çıktığı ve yaklaşık 150 metre ileride bulunan beyaz bir aracın başında toplanmış kalabalığı gördüğü ve oraya doğru gittiği, Bilgisine başvurulan vatandaşların beyanlarına göre: ifade ediliş tarzında bazı farklılıklar olmakla birlikte kahverengi montlu şahsın pasaj istikametinden ileride bulunan beyaz renkli araca doğru yöneldiği, bir ara cep telefonu ile bir görüşme yaptığı, kendisine takip eden vatandaşların sorularına cevap vermeden araca ulaştığı ve aracm arka kapısmdan girip oturduğu, araca varıldığında aracın önünde şoför mahallinde bir kişinin ve şoför mahallinin yanındaki ön koltukta da bir kişinin olduğu, aracın hareket etmesine fırsat verilmeden vatandaşlarca abluka altına alındığı, araca yönelik saldırıların başladığı, aracın önünde oturan iki kişinin araçtan indikleri ve ortalığı sakinleştirmeye gayret ettikleri, ancak 
kalabalığın aracm arkasına oturan kahverengi montlu şahsın kimliğini öğrenmek istediği ve ona yönelik saldırıların yoğunlaştığı, Vatandaşların beyanlarında bahsettikleri kahverengi montlu şahsın Hakkari İl Jandanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü kayıtlarında "Haber Elemanı" olarak kayıtlı bulunan Veysel ATEŞ, aracm şoför mahallinde oturan şahsın Hakkari İl Jandanma 
Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde Astsubay olarak görevli Ali KAYA, aracın ön sağ tarafında oturan şahsın da Hakkari İl Jandanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Astsubay Özcan İLDENİZ olduğunun o şuada vatandaşlarca bilinmediği, bu kişilerin kendilerini sürekli emniyet görevlisi olarak tanıtma çabasında olduklarının anlaşıldığı, Şüpheli durumunda olan Ali KAYA. Özcan İLDENİZ ve Veysel ATEŞ'in olavlann gelişimini vatandaşların beyanlarından farklı şekilde izah ettikleri, bu izaha göre; görevli olarak 30 AK 933 plakalı Hakkari İl Jandanma Komutanlığı envanterine kayıtlı beyaz Renault 
19 Europa araçla sabah 09:00 gibi Hakkari'den çıkıp Yüksekova üzerinden Şemdinli'ye geldikleri, Şemdinli'ye vardıklarında saatin yaklaşık 12.00 olduğu, Cumhuriyet Caddesi üzerinde uygun bir yere aracı park ettikleri ve bazı ihtiyaçları için inmeyi planladıkları sırada bir patlama sesi duydukları, bunun üzerine aracı kullanan Astsubay Ali KAYA'nın ne olduğunu öğrenmek için araçtan indiği, patlamanın olduğu istikamete doğru 10-15 metre gittiği, bu sırada kendisine doğru gelmekte olan gruba ne olduğunu sorduğu, grupta 
bulunanların da "hem yapıyorsunuz, hem de soruyorsunuz" türünden cevap verdikleri ve küfürlü konuştukları, bunun üzerine Ali KAYA ile gruptakiler arasında tartışma, itişip kakışma yaşandığı, aracm arka koltuğunda oturan Veysel ATEŞ'in durumu görerek Ali KAYA'ya yardım etmek için araçtan inip Ali KAYA'nın bulunduğu yere gittiği, Veysel ATEŞ'in geldiğini gören Ali KAYA'nın geri dönüp araca binmesi konusunda Veysel ATEŞ'e ikazda bulunduğu, bu sırada Veysel ATEŞ'i tanıyan birisinin "bu itirafçı" şeklinde bağırdığı ve grubun Veysel ATEŞ'e doğru yöneldiği, Veysel ATEŞ'in dönerek aracın arka koltuğuna 
oturduğu, grubun araca yönelik saldırılarının bu surette başladığı, bir ara Ali KAYA'nın aracın bagajını açarak uzun namlulu silahlardan birini alma girişiminde bulunduğu ancak bazı kişilerin buna engel oldukları ve silahı tekrar bagaja koyarak kapattıkları, Raporun İnceleme ve Tahlil Bölümlerinde ayrıntıları verilen olayın buraya kadarki kısmının esas itibariyle beyanlara dayandığı, vatandaşların beyanları ile, olayın failleri olarak gösterilen kişilerin beyanlarının birbirini tutmadığı, ayrıca ilgililer arasında telefon görüşmesi yapıldığı iddiaları dikkate alınarak Şemdinli C.Savcılığı tarafından ilgili GSM firmalarından alınan bilgilerin de Müfettişliğimize verilmediği, dolayısıyla bu aşamada ifadeler dışında bir 
delil elde edilemediği, Senidinle Emniyet Müdürlüğünde görevli emniyet mensuplarının olay mahalline gelmeleri ve devamında yaşanan olayların daha anlaşılabilir ve tutarlı ifadelerle teyid edilmesinin mümkün olduğu, patlama sesini duyarak olay mahalline gelen Şemdinli ilçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN ve beraberindeki emniyet görevlilerinin grubun bir aracın başında bulunduğunu görmeleri üzerine aracın bulunduğu yere yöneldikleri, grubun aracı tahrip etmeye, aracın arkasında oturan ve elleriyle başım korumaya çalışan şahsı araçtan çıkarmaya çalıştıkları, acık bir linç girişiminin yaşandığı, bu gelişme üzerine takviye kuvvetler isterdiği ve zırhlı araçla olay mahalline gelen polis özel hareket timlerinin aracın arkasında bulunan Veysel ATEŞ'i alarak emniyete götürdükleri, daha sonra Özcan İLDENİZ'in de güvenlik güçlerinin yardımıyla önce emniyete oradan da Taktik Alaya götürüldüğü, son olarak da Ali KAYA'nın olay mahallinden uzaklaştırıldığı ve Şemdinli'de bulunan Taktik Alaya götürüldüğü, bu gelişmelerin patlama olayından sonraki 20-30 dakika 
içinde gerçekleştiği, Halkın tepkisinin giderek yoğunlaşması üzerine, İlçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN, ilçe Kaymakamı Mustafa Cihad FESLİHAN ve bazı vatandaşların 30 AK 933 plakalı aracın başında toplanmış halkı sakinleştirmek için yoğun bir çabanın içine girdikleri ancak bu sırada patlamanın gerçekleştiği Özipek Pasajından patlamada hayatını kaybeden 
Mehmet Zahir KORKMAZ'ın cesedinin birkaç kişinin omuzlarında pasajdan çıkarıldığı, bunu gören grubun kontrolden tamamen çıktığı ve ilgililerin sakinleştirme çabalarının sonuç vermediği, hatta saldırıların Kaymakam, emniyet müdürü ve polislere de yönelmesi üzerine ilgililerin olay mahallini terk ettikleri, toplanan grubun muhtemelen terör örgütü milisleri ve yandaşlarınca yönlendirildiği ve kontrolün bu kişilerin eline geçtiğinin söylenebileceği, belli 
kişilerin tahrik ettiği özellikle çocuk ve gençlerden oluşan kalabalık grubun emniyet güçlerinin ayrılmasından sonra Hükümet Konağı, Emniyet Müdürlüğü ve Devlet Hastanesine doğru harekete geçtikleri, taş ve sopalarla, kamu binalarına ve bu binaların bahçesinde bulunan araçlara saldırdıkları, takviye askeri kuvvetlerin gelmesinden sonra bu grubun geri çekildiği, bu arada 30 AK 933 plakalı aracın bagajmda bulunan silah, mühimmat ve belgelerin de grubun insiyatifinde kaldığı, muhtemelen bu dönemde belgelerden fotokopi ile 
çoğaltma yapıldığı, fotokopi ile çoğaltılması mümkün olmayan bazı belgelerin de 
kaybedildiği, Hükümet Konağı ve Emniyet Müdürlüğüne saldıran kalabalığın geri çekilmesinden sonra ilçenin Yüksekova istikametinden girişinde bulunan polis noktasına yönelik saldın başladığı, noktada bulunan dört polis memurunun emniyet müdürlüğünden yardım istediği ancak bu yardımın o şurada gönderilemediği, polislerin havaya ateş açmak suretiyle grubu uzaklaştırmaya çalıştıkları, ilçe Kaymakamının talebi üzerine Şemdinli Belediye Başkam 
Hurşit TEKİN ve bazı vatandaşların grubu geri dönmeleri konusunda ikna ettikleri ve geri çevirdikleri, Olayların çevre yerleşim birimlerinden de duyulması üzerine ilçeye yogim bir araç ve yaya trafiği olduğu, Yüksekova ilçesinden de gelenler olduğu, Yüksekova ilçesinde bulunan CHP Milletvekili Esat CANAN ve bir grup avukatın da Şemdinli'ye geldiği, Üçe Emniyet Müdürlüğünde durum değerlendirmesi yapan ilçe Kaymakamı ve güvenlik birimlerinin amirlerinin toplantısına CHP Milletvekili Esat CANAN'ın da sonradan katıldığı ve olay 
mahallinde ve araçta keşif yapılması gerektiği konusunda mutabık kalındığı ve saat 16:00 civarında keşfe başlandığı, keşif devam ederken silahla ateş edilmesi sonucu birçok kişinin öldüğü ve yaralandığı haberlerinin keşif mahalline ulaşması üzerine halkın tekrar hareketlendiği ve C.Başsavcısı Harun AYIK'ın keşfi yanda bırakarak olay mahallinden ayrıldığı, Keşfin yarım kalmasına neden olan olayın; Şemdinli 3 ncü Dağ Komando Taburunda sözleşmeli Uzman Çavuş olarak görev yapan Tanju ÇAVUŞ'un eşi ve üç çocuğuyla birlikte eşinin tedavisi amacıyla gittikleri Van'dan Şemdinli'ye döndükleri sırada ilçeye girdiklerinde kendilerini kalabalık gurubun içinde buldukları, kalabalık içinden kendisini tanıyan kişilerin 
obuası ve kendisinin uzman çavuş olduğunun söylenmesi üzerine kalabalık tarafından aracın tahrip edilmeye başlandığı, Tanju Çavuş'un kendisini, eşini ve çocuklarım korumak amacıyla tabancasını çıkararak önce havaya ateş ettiği, kalabalığın uzaklaşması üzerine hızla yoluna devam ettiği ancak ileride tekrar grubun aracı çevirdiği, bu gelişme üzerine Tanju ÇAVUŞ'un tekrar rastgele ateş ettiği ve bu olaylar sırasında beş kişinin yaralandığı, bunlardan Ali YILMAZ'ın hayatını kaybettiği, kalabalığın araç çevresinden dağılmasından sonra Tanju 
ÇAVUŞ'un hızla lojmanlara doğru gittiği, Bu şuada polis noktasının tekrar saldırıya uğradığı ve noktada bulunan dört polis memurunun olay yerine intikal eden Şemdinli Dağ Komando Taburuna ait komandolar tarafından kurtarıldığı ve polis noktasının boşaltıldığı, 9 Kasım 2005 günü yaklaşık saat 17:00'den sonra ilçede tamamen kontrolsüz bir sürecin başladığı, her birisinin ne zaman 
yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte raporun ilgili bölümlerinde ayrıntıları verilen çok sayıda yasa dışı eylemin gerçekleştirildiği, özellikle Şemdinli Lisesinde bulunan Atatürk Büstünün tahrip edilerek, büstün kaidesinden sökülüp yakılmış olan bir aracın içine atılması, bazı kamu binalan önündeki Türk Bayraklarına saldınlması, kirada oturan uzman çavuşlann meskenlerine girilmesi, askeri birliklere malzeme ve erzak taşıyan araçların yakılması, aslen 
Şemdinli'li olmayan bir eczacının eczanesinin tahrip edilmesi olaylarında hedeflerin bilinçli olarak seçildiğini söylemenin mümkün olduğu, 
9 Kasım günü saat 15:30 gfbi Hakkari Valisi Erdoğan GÜRBÜZ, İl Jandarma 
Komutam Albay Erhan KUBAT ve İl Emniyet Müdürü Yaşar AĞDERE'nin helikopterle Şemdinli'ye intikal ettiği, o gün gelişmeleri Taktik Alaydan takip ettikleri, keşfin yanm kalmasından sonra tamamlanabilmesi için tekrar CHP Milletvekili Esat CANAN ve belediye başkanları ile Taktik Alayda görüşmeler yapıldığı ve keşfin tamamlanması konusunda mutabık kalındığı, Hakkari'den gelen takviye polis güçlerinin de tedbir almasıyla gece saat 22:00'den sonra keşfin tamamlandığı, 30 AK 933 plakalı aracın Hükümet Konağı bahçesine 
çekildiği, bombanın patladığı pasajın mühürlendiği ve buradaki keşfin de ertesi gün sabah yapıldığı, hayatını kaybeden Mehmet Zahir KORKMAZ ve Ali YILMAZ'ın Diyarbakır Adli Tıp Kumruna gönderilen cesetlerinin 11 Kasım 2005 günü karayoluyla Şemdinli'ye getirildiği, akşam hava karardıktan sonra terör örgütünün propagandası çerçevesinde demedildiği, Olaylarda adı sıkça geçen Ali KAYA'nın; 01.07.1968 Bitlis/Mutki doğumlu olduğu, 16 yıldır Astsubay olarak Jandanna Teşkilatında çalıştığı, Hakkari İline gelmeden önce 1995- 
,2001 tarihleri arasında Diyarbakır ilinde İl Jandarma Komutanlığı emrinde istihbarat ve sorgulama biriminde görev yaptığı, halen Hakkari İli Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinde görev yaptığı, özcan İLDENİZ'in; 19.04.1970 Balıkesir/Sındırgı nüfusuna kayıtlı olduğu, kendi ifadesiyle 15 yıldan beri Astsubay olarak Jandanna Teşkilatında çalıştığı, Hakkari İlindeki görevine 16.07.2004 tarihinde başladığı, halen Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinde Şemdinli ilçesi istihbarat sorumlusu olarak görev yaptığı, Veysel ATEŞ'in; 27.03.1972 Hakkari/Çukurca Kurudere köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, Hakkari il merkezinde ikamet ettiği, kendi ifadesiyle; 1988 yılında PKK terör örgütüne katıldığı, Hakkari, Yüksekova, Çukurca, Şemdinli ve Beytüşşebap bölgesinde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, Bekaa vadisinde 1990 yılını 1991 yılına bağlayan kış aylarında örgütsel eğitim aldığı, 27.07.1991 tarihine kadar örgütsel faaliyete devam ettiği, bu 
tarihte daha sonra eşi olan Zeliha, Sefer BİLDİK, Zeynep BİLDİK ile birlikte dört kişi olarak örgütten kaçarak Dohok'a geçtikleri ve burada Barzani kuvvetleriyle birlikte oldukları, bu dönemde PKK terör örgütünün iki kardeşini öldürdüğü, bu nedenle 29.04.1997 tarihinde Habur'dan Türkiye'ye giriş yaparak üç çocuğu ve eşi ile birlikte güvenlik kuvvetlerine teslim olduğu, yargılama sonucunda 6 yıl ceza aldığı, İnfazdan yararlanarak 4,5 yıl ceza evinde yatarak tahliye olduğu, bu sürede Diyarbakır, Van, Erciş, BiÜis, Hakkari, Şemdinli, Hakkari ve Çukurca cezaevlerinde değişik sürelerle kaldığı, Diyarbakır cezaevinde bulunduğu sürede 
iki kez toplam üç aya yakın bir süre ile Hakkari, Çukurca, Şemdinli kırsalında güvenlik kuvvetlerince yürütülen operasyonel faaliyetlere iştirak ettiği, cezaevinden 05.11.2001 tarihinde tahliye olduğu, 2003 yılından itibaren Hakkari İl Jandarma komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından "Görüşülen şahıs" konumu ile istihbari çalışmalarda bulunduğu, 2001 yılında çıkarılan JGY:37-8 Haber Elemanlarının Temini, Kullanımı ile Etkinliklerinin Tespiti ve Kontrolü Yönergesi esaslarına göre 03.08.2004 tarihinde Haber Elemanı olarak 
kayıtlara alındığı, Seferi YILMAZ'ın; 08.03.1962 Hakkari/Şemdinli/Umurlu Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, bekar olduğu, Şemdinli ilçe merkezinde ikamet ettiği, kendi ifadesiyle; Şemdinli ilçesi Özipek Pasajmda umut Kitabevini işlettiği, bekar olduğu ve ölen ağabeyinin eşi ve çocukları ile aynı evde yaşadığı, İl Jandarma Komutanlığınca verilen bilgilere göre; 15 Ağustos 1984 tarihinde PKK terör örgütünce Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığına yapılan silahlı saldırıda klavuzluk yaptığı, bu suçtan dolayı 1985-2000 yıllan arasında Diyarbakır, 
Eskişehir, Aydın, İzmir-Buca ve İstanbul-Bayrampaşa cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak kaldığı, cezaevinden tahliye olduktan sonra yapılan istihbari çalışmalarda; PKK terör örgütünün Şemdinli ilçesi kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensupları ile irtibatlı olduğu, bu örgüt mensuplarına malzeme temin ettiği, yardım ve yataklık yaptığı, eylem yapılacak yerlerle ilgili bilgiler verdiği, bölgede bulunan örgüt mensuplarının ailelerine yardımcı olduğu, DEHAP ile ilgili bütün faaliyetlerde ön planda olduğu, yeni kurulan Demokratik Toplum Hareketinin Şemdinli'deki kurucu üyeleri arasında yer aldığı, örgüt içerisinde Hacı (K) olarak tanındığı, Olaylar sırasında emniyet müdürlüğünde gözlem aluna alman Veysel ATEŞ'in, Taktik Alayda tutulan astsubaylar Ali KAYA, Özcan İLDENİZ ve Uzman Çavuş Tanju ÇAVUŞ'un olaydan iki gün sonra 11.11.2005 günü geç saatlerde Şemdinli Adliyesinde Savcılık sorgularının yapıldığı, C.Başsavcısı Harun AYIK tarafından Veysel ATEŞ ve Tanju ÇAVUŞ'un tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiği ve tutuklandığı, Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ'in de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı ve bu iki kişinin ertesi 
gün Hakkari'ye döndükleri, 11.11.2005 günü Şemdinli'ye gelen Van 3.Ağır ceza Mahkemesi Savcısının (TCK 25O.md.göre kaldırılan ağır Ceza Mahkemesi yerine kurulan mahkeme) olayı kendi mahkemelerinin sorumluluk alanında görmediğine ilişkin görüş belirttiği, ancak daha sonra Şemdinli C.Başsavcısı Harun AYIK'ın dosyayı yetkisizlik karan vererek Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığına gönderdiği, bu Savcılık tarafından yapılan soruşturma kapsamında 28.11.2005 günü Van'da yapılan sorgulamanın ardından Ali KAYA ve Özcan 
İLDENİZ'in de tutuklanmasının talep edildiği ve ilgililerin de tutuklandığı ve halen tutukluluk hallerinin devam ettiği, Şemdinli'de tutuklanan Tanju ÇAVUŞ'un durumunun hazırlık soruşturmasını yürüten Van C.Başsavcı vekilliğince de değerlendirildiği ve konunun bombalama olayı ve devamında yaşanan olaylar kapsamında değerlendirilmediğinden dosyasının aynlarak Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, tutuklu bulunan Tanju Çavuş'un da Hakkari'deki ilk duruşmasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı, Gerek vatandaşların ifadelerinde ve gerekse şüpheli durumunda olan Ali KAYA, 
Ozcan İLDENİZ ve Veysel ATEŞ'in ifadelerinde çelişkiler olduğu, hatta şüphelilerin farklı zamanlarda, farklı merciler önünde verdikleri ifadeler arasında da çelişkiler olduğu, bu çelişkilerin Veysel ATEŞ'e ait ifadelerde oldukça belirgin olduğu, Müfettişliğimizce alınanlar dahil olmak üzere tüm ifadelerin hazırlık soruşturmasını yürüten adli mercide bulunduğu ye bu çelişkiler konusunda en sağlıklı değerlendirmenin bu merci tarafından yapılabileceği, Müfettişliğimizce tespit edilen çelişkilerin 'TAHLİL" Bölümünde ayrıntılı olarak ele alındığı 
ve bu Raporumuzun tamamlanmasını müteakip ilgili yargı merciine de intikal ettirileceği, Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi konunun adli boyutunun çok yönlü olarak soruşturulduğu ve henüz hazırlık soruşturmasının devam ettiği, hazırlık soruşturmasının genel gizliliği yanında ayrıca gizlilik karan alındığı, bu nedenle hazırlık soruşturmasını yürüten Savcılığın elinde ne tür bilgi ve belgelerin bulunduğunun Müfettişliğimizce bilinmediği, ancak yargılama süreci sonunda kitabevinin bombalanması konusunda şüpheli durumunda olan Veysel ATEŞ, Ali KAYA ve Özcan ÎLDENİZ'in suçlu olup olmadıklarının adli makamlarca söylenebileceği, bu aşamada idari soruşturma yürüten Müfettişliğimizin 9 Kasım 2005 günü Şemdinli'de Umut Kitabevine bomba attığı iddia edilen kişi veya kişilerle ilgili olarak herhangi bir yorumda bulunmasının Adalet Bakanlığın 
05.01.2006 gün ve 98 sayılı Genelgesinde de ayrıntılı olarak açıklandığı üzere yargıyı etkilemek manasına geleceği ve sorumluluk gerektireceği, yargı mercilerinin adı geçen kamu görevlileri hakkında idareden herhangi bir aşamada aynca soruşturma yapılmasını istemeleri halinde gereğinin yapılabileceği kanaatine varılmıştır" Denilmektedir. 

XIII- İLETİŞİM ŞİRKETLERİ İLE YAPILAN YAZIŞMALAR 

Komisyonumuzun 20.02.2006 tarih A.01.1.GEC. 10/322.323.324-143 savılı yazılan ile: TÜRKCELL. AVEA A.Ş'lerine: 

"Jandarma Astsubaylar Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ ile Veysel ATEŞ'in 
kullandığı değerlendirilen 0.537. 793 08 33, 0.537. 793 06 31, 0.538. 202 18 74, 0.505. 235 63 98, 0.505. 251 85 39 GSM telefon numaralarının 01.06.2005 - 31.12.2005 tarihleri arasında bu numaralan arayan ve bu telefondan aranan numaralan arama zaman ve sürelerini gösterir döküm ile arayan ve aranan numaraların abone isimleri de tespit edilerek TBMM içtüzüğünün amir hükmü olan 105. maddesi nazara alınarak Komisyonumuza tekide mahal kalmadan ivedilikle gönderilmesi" istenmiş, AVEA İletişim Hizmetleri A.S'nin 28.02.2006 tarih ve 485200-1 savılı yazısında: 

Özcan İLDENİZ'e ait olan 0.505.235.63.98 nolu GSM telefon numarasının dökümünün gönderildiği, TÜRKCELL İletişim Hizmetleri A.S ise 03.03.2006 gün ve 06LI000582985 savılı yazısında: TBMM İçtüzüğünün 105. maddesinde Meclis Araştırma Komisyonu'na bilgi ve belge verebilecek kurum ve kuruluşlar arasında şirketlerinin bulunmadığını, anılan bilgilerin mahkeme karan ile veya C. savcılığınca istenmesi durumunda verebileceklerini, Belirttikleri anlaşılmıştır. 


KAYNAK;

https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1153.pdf

https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/kr_22HakkariSemdinli.pdf


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder