MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİNİN ŞEMDİNLİ'DE 09.11.2005 GÜNÜ MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ BÖLÜM 3
5. 30 AK 933 PLAKALI ARACIN BULUNDUĞU BÖLGEDE MEYDANA GELEN OLAYLARA GÜVENLİK GÜÇLERİNİN MÜDAHALESİ VE GERİ ÇEKİLMESİ:
Müfettişliğimizce alman ifadelerde 30 AK 933 plakalı aracın başında yaşanan olaylar gerek vatandaşlar ve gerekse güvenlik görevlileri tararından aşağıdaki şekilde anlatılmıştır.
Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihad FESLİHAN yazılı olarak verdiği genel
değerlendirme raporunda; "...Olaya ilişkin ilk bilgi İl Valisine bildirilmiş ve sonrasında İlçe Emniyet Müdürü'nün, İlçe Kaymakamını oluşan kalabalığı sakinleştirmesi için olay yerine çağırmasıyla İlçe Kaymakamı kalabalığın toplandığı yere intikal etmiştir. Aracın etrafında bulunan ve bağıran kalabalığı sakinleştirmek üzere İlçe Emniyet Müdürü ve birkaç emniyet görevlisi ile vatandaşın aracın üzerinde görülmesi üzerine, İlçe Kaymakamı aracın üzerine çıkmış ve megafon istemiştir. Megafon bulunamayınca, İlçe Kaymakamı kalabalığı sakinleştirmek için konuşmaya başlamış ve bu esnada patlamanın olduğu yerden sürüklenerek bir şahsın çıkarılmasıyla kalabalık galeyana gelmiştir. Kalabalığın taşkınlaşması sonucu orada bulunan polis memurlarına saldırılmış ve polis memurları linç edilmeye çalışılmıştır.
Bu durumun fark edilmesiyle İlçe Kaymakamı oradan uzaklaştırılmış ve ilçe Emniyet Müdürlüğüne geçmiştir..." Şemdinli Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN; "...Fırının önünde reno 19 Marka bir araç duruyordu. Yaklaşık 15 kişilik bir grupta aracın başına toplanmış aracı tekmeliyordu. Aracın başına gittik. Aracın içinde kimliğini bilmediğim tanımadığım bir kişi başını elleri arasına almış, eğilmiş kendini korumaya çalışıyordu. Bu kişiyi oradan çıkartmamız
gerekiyordu. Vatandaşları sakinleştirmeye çalıştım. Ancak bu arada vatandaş sayısı da sürekli artıyordu. Bazı vatandaşlar da bize yardımcı olmaya çalıştılar. Takviye kuvvet istedim ve 3-4 polis daha geldi. Ancak çok kalabalık olduğu için kontrol edemiyorduk Askeriyeden takviye istedim. Ayrıca özel harekattan panzer getirmelerini söyledim. Yanık Yarbay nezaretinde 10 asker olay yerine geldi. Toplanmış olan grup askerleri görünce onlara doğru yürüdü, askerler geri çekildiler. Bu arada özel harekat görevlileri geldi. Halk onlara da hücum etti. Ancak özel Harekâtçılar silahlarını seriye alarak havaya ateş açtılar. Halk biraz
geriye çekildi. Bu arada arabada bulunan ve halkın linç etmek isteği kişiyi araçtan aldık zırhlı araca aldık ve bölgeden uzaklaştırdık. Bu gelişme üzerine halk bizim üzerimize geldi.
Bende halkı sakinleştirmek için aracın üzerine çıktım, sakin olmalarını gereğinin yapılacağını söyledim. Grup savcının gelmesini istedi. Sonra Kaymakam gelsin dedi. Bu arada bir avukatta konuştu. Bana yardımcı olmaya çalıştı. Kaymakam bey geldi. Aracın üzerine çıktı ve konuşmaya başladı. Ancak grup bir türlü sakinleşmiyordu. Kaymakam bey in üzerine doğru da yürüdüler. Bir kişinin Kaymakam bey'e vurma girişimi oldu. Ancak korumalar Kaymakam
bey'i çekerek bunu önlediler ve Kaymakam bey aracın üzerinden inerek oradan ayrıldı. Grup sürekli saldırıyordu. Hatta benim Başkomiserim yere düştü. Onu tekmeleyenler oldu: Grubun hükümet konağı ve Emniyet Müdürlüğü istikametine yürüyüşe geçtiğini görünce bende hızla Emniyet Müdürlüğüne doğru geldim. "
Baskomiser Ömer Oktay GÜMÜŞ; "...Gördüğümüz manzara vatandaşlar aracın
içinde bulunan bir şahsa çeşitli taşlarla, sopalarla, tekmelerle saldırıda bulunan ve hatta linç aşamasına gelmiş bir fiili durumdu. O anda biz şahsın güvenlik altına alınması gerektiğini düşündük ve müdahalemiz bu çerçevede gelişti. O anda bu şahısın kim olduğunu, aracın kime ait olduğunu bilebilecek bir durumda değildik Aracın yanına geldiğimizde önce aracı güvenliğe almaya ve araç etrafında orada bulunan Polis Memurları ile tedbir almaya çalıştık, ilk önce kalabalık 50-60 kişi civarında iken bu hareket tarzı doğru gibi görülüyordu. Ancak çevredeki provokatörlerin devreye girmesi ile kalabalık kontrolsüz bir biçimde büyüdü ve araçtaki şahsın bir an önce o bölgeden uzaklaştırılmasının öncelikli problem olduğunu değerlendirdik. Niçin öncelikli aracı kontrol etmek konusunu da şu şekilde izah edebilirim.
Ortada adli bir vaka var ve bu vakanın içinde olduğu söylenilen bir delil niteliğinde bir araç var. Bu aracın muhafazası hem o şahsın can güvenliğini korunması ve hem de maddi delilin korunması anlamına geliyordu. Ancak gelişen vahim tablo karşısında şahsın can güvenliği daha ön plana çıktı. O arada özel harekât görevlilerimiz zırhlı şortlant araç ile olay yerine geldiler. Havaya ateş ettiler. Ortaya çıkan şaşkınlığı kullanarak araç içerisindeki şahsı alıp
şortlanta bindirip bölgeden uzaklaştırdılar. Bu işlem sırasında yerli vatandaşların yardımını gördük. Ancak özel harekâtçılarm ayrılmasından hemen sonra kalabalığın hedefi Emniyet Müdürümüz, ben ve Polis memurları olduk. Nitekim bize karşı bir linç girişimi ile karşılaştık. Linç girişimin başlangıcı 17-18 yaşlarında bir gencin bana kürek ile vurması oldu. Akabinde çok sayıda şahıs bana ve arkadaşlarımıza vurmaya başladı. Vatandaşların araya girmesi ile
linç girişimi kısmen bertaraf edildi ve sonra karşılıklı sözlü diyalog başladı. Bu esnada bile tekmeler yemeye devam ettim. Ben burada delillerin toplanması gerektiğini ve bizim görev yaptığımızı söylemeye çalıştım. Yalnız kontrolsüz kalabalık arttıkça araya giren vatandaşlar beni oradan uzaklaştırdılar...Olay yerine gitmemiz ile oradan ayrılmam arasında 40-45 dakikalık bir zaman diliminin yaşandığını tahmin ediyorum. Bu zaman dilimi içerisinde Kaymakam Bey olay yerine geldi. Emniyet Müdürümüz ve Kaymakam Bey aracın üzerine
çıkarak konuşma yapmaya çalıştılar. Olayların yatışması için gayret sarf ettiler. Ancak maalesef provokasyonlar başarılı olma imkânı vermedi. Konuda adı geçen iki astsubaydan yüzü yaralı olanı o civarda vatandaşı teskin etmeye çalışırken gördüm. Ancak diğer şahısla ilgili herhangi bir tespitim olmadı. Gerek bu iki astsubayı ve gerekse diğer şahısı daha önce hiç görmedim ve kendileri ile hiçbir vasıta ile (telefon, kişiler, e-mail vs.) temas kurmadım.
Olay yerinden ayrıldıktan sonra Emniyet Müdürlüğüne geldim."
Polis Memuru Erkan ÖKÇÜN; "...Gördüğümüz manzara bir beyaz renk Reno 19
aracın içinde arka koltukta oturan bir şahıs ve bu şahsa yönelik taşlı sopalı saldırılardı. Biz öncelikle vatandaşları aracın başından uzaklaştırmaya gayret ettik Bir şahıs bana siyah bir çanta getirerek teslim etmek istedi. Ancak o civardaki gözü dönmüş bazı kişiler buna engel oldular. Bana saldırdılar. Bu arbede esnasında özel hareket grubu geldi. Havaya kuvvetli bir ateş açtılar. Koridor oluşturdular. O koridordan arabanın arkasındaki şahsı zırhlı şortlanta
bindirerek bölgeden uzaklaştırdılar. Bu olaylar esnasında Başkomiserimize kürekle vurulduğunu gördüm. Ancak aramızda 40-50 şahıs bulunduğu için kalabalığı yarıp yardım etme imkanım olmadı. Elimdeki uzun namlulu silahı almaya çalışanlar oldu. Ben silahı vermedim. Hatta ağzına verdiğim mermiyi çıkartarak şarjöre sürdüm. Çünkü arbede esnasında silahın patlayacağından endişe ettim. Bu kalabalık arasında bir ara sağ kaşının üzeri kanayan astsubayı gördüm. Yalnız bu şahsı, arabadan kurtarılan şahsı ve. diğer astsubayı daha önce hiçbir şekilde görmemiştim ve tanımıyordum. Vatandaşlardan bir
bölümü bize yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu iyi niyetli vatandaşlar bizi uyardı. Bunlar sizi linç edebilir, buradan uzaklasın dediler. Biz kalabalığın olduğu yere yalan ve Emniyet Müdürlüğüne gidiş için en kestirme yol olan binaların arasındaki merdiveni kullanmak suretiyle Hükümet Konağına geldik..."
Polis Memuru Fikri ERİŞ; "...Biz Emniyet Müdürümüz ile birlikte olay mahalline
gittiğimizde halk söz konusu aracın başına toplanmış durumdaydı. Benim dikkatimi çeken husus kısa bir sürede Şemdinli gibi bir ilçede bu kadar kalabalık bir grubun nasıl toplandığı hususudur. Ben bunun daha önceden organize edilmiş olduğunu düşünüyorum. Oradaki arbede sırasında Şemdinlili olmadığını tahmin ettiğim bazı kişileri "sakın şahsı vermeyin, arabayı vermeyin" şeklinde dışarıdan müdahalelerine tanık oldum. Çarşıdaki esnafı toplasanız yüz kişi eder. Ancak olay mahallinde yüzlerce kişi vardı. Dikkatimi çeken diğer hususta bizi tanıyan Şemdinlilerin bize fiziki veya sözlü bir saldırılarının olmadığı hususudur.
Genelde bu tür saldırıları yabancı olduğunu tahmin ettiğim kişiler yaptılar. Ayrıca bir hususu daha belirteyim. Ben Vanlıyım ve Kürtçe bilirim. Benim bu özelliğimi bilen ancak adını bilmediğim şu anda görsem tanıyabileceğim bir kişi "bu Kürdistanm hainidir, daha öncede kurşun yedi ölmedi, bir daha ki sefere ölecek, bu patlamaları biz yapıyoruz öyle mi " şeklinde Türkçe sözler söyledi. Ayrıca küfürler edildi. Bu kişinin sözlerinden sonra yanındaki kişiler ellerindeki demir çekpasa sopasıyla ban vurdular. Ben az ilerde duran Emniyet Müdürümüzün yanına gitmek suretiyle bu darbelerden kaçtım. Aracın yanında Emniyet
Müdürümüze karşıda tepki olunca müdür bey'i gözden kaybettim. Bana tekrar saldırılar başladı. Aracın üzerine çıktım. Bu arada aşağıda Başkomiserimize bir kişi sanırım kürekle vurdu. Başkomiserimiz yere düştü. Daha sonra ne olduğunu göremedim. Vatandaşlardan Reşit KAYA ve ismini bilemediğim bir başka kişi beni o ortamdan çıkarmak için vatandaşları itiyorlardı. Olay mahallinin yanındaki dik demir merdivenden aşağıya inmeye başladım. Bu arada bir grup arkamdan geliyordu. Elimdeki MP-5 Silahını vazgeçirmek amacı ile onlara doğrulttum. Takip eden grup durdu. Bende merdivenden inerek Özel Hareket Polislerinin yanına geldim..."
Polis Memuru Sezai EŞGÜNOĞLU; "...Sonra insanları teskin etmek üzere aracın
civarında vaziyet aldık. Bundan sonra gelişmeler kontrolden çıktı. Arbededen kendi imkanlarımızla kurtulduk. Hiçbir sivil vatandaşın yardımını görmedim. Patlama sesini duyduktan itibaren yaklaşık! saat o bölgede kaldık"
Polis Memuru Şenol ZORLA; "...kalabalığın yoğunlaştığı aracın bulunduğu yere
gittik. Oraya vardığımızda aracın arka koltuğunda bir şahsın kendini korumaya çalıştığını, kalabalık grubun hem araca hem de bu şahısa saldırdığını, arabanın camlarının kırıldığını, aracın bulunduğu yerdeki bir binanın ikinci katından kocaman bir kaya parçasının aracın üzerine atıldığını gördüm. Bu arada daha önceden tanıdığım Özcan Başçavuşu da aracın çevresinde vatandaşlarla itiş kahş halinde gördüm. Bir güvenlik mensubu olarak linç edilmek üzere olan araçtaki şahsı kurtarmamız gerektiği düşüncesi ile halkı sakinleştirmeye oradan
uzaklaştırmaya gayret ettim. Bu arada Emniyet Müdürümüz ve Başkomiserimiz de bu yönde gayret gösterdiler. Ben aracın içerisindeki şahısın Uzman Çavuş olduğunu vatandaşlardan duymuştum. Hatta kendisinde "Ben uzman çavuşum, kurtarın beni" diye bağırıyordu. Şahsı Emniyet Müdürlüğüne getirene kadarda ben uzman çavuş olduğunu düşünüyordum.
Emniyette kimliğine baktığımda Uzman Çavuş olmadığını anladım. Şahsı özel harekat timleri alıp götürdükten sonra toplanan halk içerisinden büyük bir çoğunluğu bizim üzerimize saldırdı. O sırada taş, demir çubuk, kürek vb. ellerine ne geçirdilerse bize vurmaya başladılar. Aracın bagajında silahlar olduğunu hem vatandaştan duydum hem de bir ara bagaj kapağı açıldığında görmüştüm. Ortalık çok kalabalık ve kargaşa içinde olduğu için bu silahların Emniyet altına alınması, vatandaşın eline geçmemesi ile düşüncesi ile el koymak istedik. Ancak gerek sayımızın azlığı gerekse toplanan kalabalığın aşın güç kullanımı nedeni
ile bunun mümkün olmayacağını anladık Bize karşıda daha ciddi olumsuzluklar olmaması için olay mahallinden kontrollü olarak Emniyet Müdürümüzün bilgisi dahilinde ayrıldık..." Şemdinli İlçe Jandarma Komutam Binbaşı Erdem YILMAZ; "...Ancak ilerde bir kalabalığın anormal hareketliliğini hissettim. O arada araçla o bölgeye gitmenin uygun olacağını değerlendirerek Jandarmaya döndüm. Araca benimle birlikte iki habercim ile şoförüm bindi. Yeniden bölgeye yönlendiğimde beni telefonla Jandarma Yarbay Mustafa YANIK arayarak "çarşıda büyük kargaşa var" diyerek beni uyardı. Karakol komutam Murat Astsubay'ı aradım. Neler olduğunu sordum. İl Jandarma istihbarat birimine ait aracın saldırıya uğradığım, Özcan Astsubayın Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü öğrenmem üzerine Emniyet Müdürlüğüne doğru gittim. Emniyet Müdürlüğüne gittiğimde adını orada öğrendiğim Veysel ATEŞ in de gözetim altına alındığına şahit oldum. Özcan Astsubaya ne olduğunu sordum. Saldırıya uğradıklarını ve yanında Ali Astsubayın olduğunu söyledi. Bunun üzerine süratle olay bölgesine intikal ettim. Gördüğüm manzara kalabalığın iyice yoğunlaştığı idi. Orada Altınsu Köyü Muhtarı ile karşılaştım. O bana kalabalığın tansiyonu yüksek, dolayısı ile oraya yaklaşma dedi. Bu arada Ali KAYA Astsubayı gördüm. Neler olduğunu sordum. Bana hitaben "saldırıya uğradık, silahlar ve diğer malzemelerimiz araçta, kendimizi zor kurtardık" dedi. Anlında hafif bir kan parçası vardı. Adı geçeni güvenli bir yere
nakletmek amacı ile zırhlı araca bindirerek onu gönderdim. Kendim bölgede kaldım. O esnada kaymakam bey aracın üzerine çıkarak konuşma yapmak istedi. Ancak kalabalık buna izin vermedi ve taşkınlık kontrol edilemez hale geldi. O arada birkaç kişiye neler olduğunu öğrenmeye çalıştım. Ancak şartlar nedeni ile güvenli bir bölgeye geçmek zorunda kaldık... " Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı, Merkez Karakol Komutanı Murat ŞENDOGAN; "...Muhafız bir erle birlikte kalabalığın olduğu yere yöneldim. Aracın etrafında yoğun bir kalabalık vardı. Aracın yanında görevli İl Jn. Komutanlığı personelini gördüm. Ali ve Özcah Başçavuşlardı. Ne olduğunu sordum. Özcan Başçavuş; "patlama sonrası herkes bizim üzerimize yürüdü" şeklinde cevap verdi. Ben halka engel olmaya
çalıştım. Oradaki polislerle birlikte. Kalabalığın organize olduğunu. PKK lehine sloganlarla araca darbeler ve personelin linç girişimi tehlikesi olduğunu anladım. Elimden geldiğince yanımdaki kuvvetle vatandaşa engel olmaya çalıştım. Polislerin yoğunlaşmasıyla olay yerinden karakoluma döndüm..."
Umut Kitabevi sahibi Seferi YILMAZ; "...Gördüğüm manzara çarşının kapısından
yaklaşık 150 metre uzakta bir beyaz renk otomobil ve etrafında 15-20 kişilik bir kalabalıktı. Otomobile yaklaştığımda yukarıda zikrettiğim üzerinde kahverengi mont olan şahısın otomobilin arka koltuğunun ortasında oturduğunu gördüm. Bu şahısa yönelik olarak vatandaşların çeşitli sözlü ifadeleri mevcuttu. Öte yandan arabanın son ön kapısında kır saçlı, orta boylu bir şahısın arka bagaj istikametinde de üzerinde adidas şeritli eşofman üstü gibi mavi renk mont bulunan bir şahıs bulunmakta idi. Diğerleri Şemdinli de tanıdığım esnaf
yada vatandaşlardı. Ancak ben her üç şahısı da tanımıyorum. Bu manzarada gördüğüm birkaç kişinin ismini zikretmek isterim. Zeydan ÖZER, Kadri ÖZCANER, Reşit KAYA dır. Oradaki vatandaşlardan bir bölümünün arabanın dışında bulunan benim tanımadığım yabancı şahısları tanıdığını izledim. Zira bu şahıslar ile ilgili olarak bunlardan bir tanesi Ali ve diğeri de Özcan dır diyorlardı. Olay yerine ne zaman geldiklerini kestiremediğim bir askeri yetkili ve ilçe Emniyet Müdürü de oradaydılar. Bu bahse konu şahıslardan adının Ali olarak sonradan öğrendiğim kişi "ben güvenlik görevlisiyim " diyordu. Vatandaşlar içerideki şahısla ilgili soru sorduklarında "uzman çavuşumuzdur" dedi. Arabanın arkasında oturan şahıstan kimliği istenildiğinde "kimlik amirimde" dediğini işittim. Üçüncü şahıs ise bagajın yanında durmasına rağmen sanki hiç olayla ilgisi yokmuş gibi rahatlık sergiliyordu ve sakız çiğniyordu. Zeydan ÖZER bu şahısla ilgili olarak "buda beraberdi" diyince kalabalık ona da yöneldi. Kitlenin içerisine karışıp gitmesini engellediler ve arabanın yanına getirdiler.
Üçüncü şahısla ilgili olarak bende İlçe Emniyet Müdürüne "buda olayların içerisindedir, bunu da alın " dedim. Askeri üniformalı ve Emniyet Müdürü ile birlikte olay yerinde bulunan şahıs vatandaşların girişimleri üzerine "kesinlikle adalete teslim edeceğiz, bundan kuşkunuz olmasın, gereken yapılacaktır." dedi. İlçe Emniyet Müdürü de benzer ifadeleri kullandı.
Nitekim halk bu üç şahısı yetkilere teslim etti. Ancak aracın avukatlar nezaretinde adli mercilerce keşfinin yapılması hususunda ısrarcı oldular ve aracı teslim etmediler. Bu arada aracın üzerine uzun boylu bir şahıs çıkarak konuşma yapmak istedi. Ancak o arada patlamada vefat eden şahısın cenazesi geldiği için vatandaş bir anda galyana geldi ve arabanın üzerindeki şahıs inerek diğer Emniyet yetkileri ile birlikte bölgeden uzaklaştılar... " Şemdinli halkından Abdulcebar ÖPENGİN; "...çarşıda bomba patladı diyince merak saiki ile bende çarşıya gittim. Gittiğimde bir aracın başında vatandaşlar toplanmış araca tekme atıyorlardı. Emniyet Amiri, kaymakam ve avukat Mehmet EKİCİ arabanın
üzerine çıkmış vatandaşı yatıştırmaya çalışıyorlardı. Millet sakinleşince kaymakam bey ayrıldı. Bir ara arabanını ön kaputuna bir harita koyarak orada bulunan bir kameramana çekim yaptırdılar. Ancak kameranın hangi televizyon kuruluşuna ait olduğunu bilmiyorum..." Şemdinli halkından Kadir ÖZCANER; "...Bu şekilde yolda beklemekte olan beyaz Avrupa Reno arabanın yanına hep beraber geldik Arabanın başında bekleyen ve daha sonra Ali olduğunu öğrendiğimiz şahıs "ne yapıyorsunuz, benim arkadaşımdır, sigara almaya gitmişti" dedi. Hiçbir soruya cevap vermeyen ve fam olduğunu bilmediğim bu şahıs arabanın arka sol kapısından girdi ve arka koltuğun ortasına oturdu. Bu arada arabanın içinde başka kemsi yoktu. Daha sonra adının Ali olduğunu duyduğum şahıs aracın şoför mahalli kapısın aralamış binmek üzereydi. Ancak vatandaşların müdahalesi nedeni ile arabaya binemedi.
Bu arada bir vatandaş onun açtığı kapıdan şoför mahaline oturdu ve arkada oturan şahsa kimliğim sordu. Oda "benim kimliğim Amirimde" diye arabanın dışındaki şahsı işaret etti. Bu arada arabanın dışında kalan sonradan Astsubay olarak duyduğumuz Ali isimli şahısla konuşurken kendisi "ben Emniyet görevlisiyim, ne yapıyorsunuz" dedi. Vatandaşlarda "ne Emniyeti, o zaman çıkart kimliğini" diye bağırıyorlardı. Bu arada Ali isimli şahıs arabanın arka tarafına bagaja doğru yöneldi. Bagaji açtı ve orda bulunan uzun namlulu silahlardan
birini aldı. Ben ve birkaç kişi müdahale ettik ve silahı elinden aldık ve bagaja bıraktık. Bu arada bir şarjörün yere düştüğünü de gördüm. Bagaji kapattıktan sonra birkaç kişi tekrar açılmasın diye bagajın kapağına oturdu. Arabanın çevresinde toplananlar sayıca arttı.
Arabaya vurmalar, tükürmeler, küfürler başladı. Arabanın camları kırıldı. Bu arada Emniyet Müdürü ve bazı Polisler geldiler. Emniyet Müdürü aracın üzerine çıkarak halh sükûnete davet etti. Takviye Polisler geldi. Zırhlı araç geldi. Bu arada sonradan Yanık Yarbay olduğunu öğrendiğim şahısta üniformalı bir vaziyette burada duruyordu. Hatta bir şahıs ona hitaben "tüm bu pislikler sizden kaynaklanıyor" dedi. Emniyet Müdürü halh sakinleştirmeye çalışırken zırhlı araç yaklaştı. Bir koridor oluşturuldu. Abranın içerisindeki kahverehkli montlu şahıs araçtan çıkarılarak zırhlı araca konuldu ve götürüldü. Ali isimli şahıs ise halen
orada idi. Bu sırada Kaymakam bey geldi. Oda aracın üzerine çıktı. Yanında avukatlar Mehmet EKİCİ ve şu anda ismini hatırlayamadığım diğer avukat ta vardı. Mehmet EKİCİ kısa bir konuşma yaptı. Sonra Kaymakam bey konuşma yapacaktı, ancak patlamanın olduğu pasajdan bir kişinin ölü yada yaralı olduğu belli olmayan bir vaziyette eller üzerinde çıkarıldığı görüldü. Bazı kimseler Mehmet Zahir'in öldüğünü söylediler. Bu gelişme üzerine halk galyana geldi. Tepkiler arttı. Kaymakam bey konuşma yapamadan aracın üzerinden indi
ve olay yerinden ayrılırken kar maskeli güvenlik görevlileri geldiler. Havaya büyük miktarda ateş açtılar. Halk bir miktar dağıldı. Ortalık biraz açılınca bütün güvenlik görevliler olay mahallinden ayrıldı..."
Şemdinli halkından Avukat Mehmet EKİCİ; "...Ziraat bankası yakınındaki yeni
Avukatlık Büroma gittim. Büronun camından baktığımda 06 AK 933 plakalı aracın yanında şortlant diye tabir edilen bir araç duruyordu ve ağır silahlar kullanılarak havaya ateş açılıyordu. Vatandaşlar panik içerisinde kaçışıyordu. O anda bölgede binle ifade edebilecek sayıda vatandaş birikmişti. Şortlant 5 dakika sonra Jandarma istikametine doğru hareket etti.
Bende büromdan ayrılarak aracın olduğu yere gittim. Vatandaşlar bana bombayı atan şahısların ikisinin jandarma aracı ile bir şahısında Emniyet tarafından götürüldüğünü söylediler. Olay yerinde Emniyet Müdürü de vardı. Onun konuşmaları vatandaşlar tarafından dikkate alınmıyordu. Olayın ne olduğunu anladıktan sonra aracın üzerine üç Avukat arkadaş olarak çıktık. Diğer avukat arkadaş Sedat TÖRE ve Abdurrezzek ERTAŞ la birlikte vatandaşı teskin etmek üzere konuşmalar yaptık O arada Kaymakam bey de gelerek aracın üzerine
çıktı. "Ne gerekiyorsa ben yapacağım" tarzında konuşmalar yaparken bir anda kalabalık araca hücum etmeye başladı. Bunun sebebinin patlamada Htapevinde bulunan bir şahsın öldüğü haberinin geldiği olduğunu sonradan öğrendim. Hemen araçtan inerek süratle büroma gittim. Kaymakam bey 'inde nereye gittiğinden bilgi sahibi değilim..." Şemdinli esnaflarından Mehmet Reşit KAYA; "...Bende geri döndüm ve o şahsın peşinden gittim. Kaçak şahıs ileride bekleyen beyaz renkli reno 19 marka aracın arkasına oturdu. Bu arada daha sonra isminin Ali olduğunu öğrendiğim ve arabanın başında bekleyen şahısta arabanın şoför mahalline oturdu. Elinde anahtarları vardı. Ben Ali denen şahsın yanma yaklaştım ve kimlik göstermesi istedim. Fakat kimlik göstermedi. Bu arada arabadan indi. Ben tekrar kimlik göstermesini istedim. Kendisi "ben Emniyettenim " dedi. Ben arabanın şoför mahallinden kafamı uzattım ve arkada oturan şahısa kim olduğunu sordum ve kimlik göstermesini istedim. O da "kimlik Amirim de" dedi ve Ali denen şahsı işaret etti. Ben kimlik göstermesi konusunda ısrarcı olunca arkada oturan şahıs öndeki iki koltuğun arasından uzanarak arabanın torpidosunu açtı ve oradan bir tabanca aldı. Tabancayı bana doğrulttu.
Bu sırada ben tabancayı elinden aldım ve arabadan çıktım. Ali isimli şahıs hemen benim arkamda olduğu için elimdeki tabancayı ona verdim. Bu arada adının Özcan olduğunu daha sonra öğrendiğim şahıs geldi. Arabanın çevresinde bir tur attı ve "bu araba devletindir, ellemeyin, biz emniyetteniz" dedi... Olay mahalline dönersek; kalk aracı tahrip etmeye başlamıştı. Bu sırada Emniyet Müdürü ve başka güvenlik görevlileri olay mahalline geldiler. Emniyet Müdürü halkı sakinleştirmek istedi. Ancak halk sakinleşmedi. Bu arada maskeli özel tim görevlileri zırhlı araçlarla birlikte geldiler ve havaya ateş açtılar, belli bir sessizlik olduğunda da aracın arka koltuğunda oturan şahısı indirip zırhlı araca bindirdiler ve oradan uzaklaştılar. Bu arada Ali ve Özcan isimli diğer iki kişiyi görmedim. Fakat vatandaşlar Özcan isimli şahsı Yanık Yarbay'a teslim ettiklerini söylediler. Bu arada olay mahalline kaymakam bey geldi. O da aracın üzerine çıkarak avukatlar ile birlikte halkı sakinleştirmek istedi. Ancak bu arada patlamının olduğu pasajdan Mehmet Zahir KORKMAZ t birkaç kişi çıkarıyorlardı.
Ölü yada yaralı olup olmadığım bilmiyorum. Bu olay gören halk daha büyük bir galyana geldi. Kaymakamı dinlemediler. Benim göre bildiğim kadarı ile kaymakam beye yönelik fiili bir saldırı olmadı. Bu gelişme karşısında kaymakam bey. Emniyet Müdürü ve diğer görevliler olay mahallinden ayrıldılar..."
4. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder