24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 15

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 15



    5397 sayılı Kanunda da genel istihbaratta olduğu gibi, konu ve yer itibariyle en geniş yetkinin MİT'de, konu itibariyle jandarma ile aynı durumda olan polisin yer itibariyle "ülke seviyesinde", jandarmanın ise "sadece kendi sorumluluk alanında" görevli ve yetkili oldukları anlaşılmaktadır. 
Açıkça görülmektedir ki, 03.07.2005 tarihinde TBMM'nin iradesi iletişimin 
denetlenmesi konusunda jandarmanın görev ve yetki bölgesini " sadece kendi sorumluluk alanı" ile sınırlamak biçiminde tezahür etmiştir. Eğer TBMM jandarmanın genel istihbarat görev ve yetki alanını polis gibi "ülke seviyesinde" kabul ediyor olsa idi, iletişimin denetlenmesi konusunda "sadece kendi sorumluluk alanında" biçiminde bir sınırlandırmasının anlamı elbette olmayacaktı. Tam aksine, TBMM, 2803 sayılı Kanunun 25 nci maddesindeki istihbarat görev ve yetkisi veren ata 10 ncu maddesindeki sınırlama ile 
birlikte kabul ettiğinden, 5397 sayılı Kanun ile verdiği görev ve yetkiyi sınır konusundaki tereddütleri gidermek için, sorumluluk alanı ile sınırlandırmak sureti ile vermiştir. Jandarmanın genel istihbarat yetkisini açıkça değil ancak; sonraki tarihli bir yasal düzenleme ile 2559 sayılı Kanunda polise verilen yetkiyi önceden Teşkilat yasasında var olan bir atıfla dolaylı olarak aldığına yukarıda değinilmişti. 5397 sayılı Kanun ile polise verilen görev ve yetkiler Jandarmaya verilmemiş olsa bile, Jandarma 25 nci maddedeki atıf yolu ile bu yetkiyi kullanabilecekti. Ancak yine bu durumda polisin görev ve yetkisinin "ülke 
seviyesinde" ki sınırını Jandarma 10 ncu madde engeli nedeniyle kullanamayacaktı. Yasa koyucu iradesini atıflara bırakmak yerine, 5397 sayılı Kanun ile Jandarmaya da polise verdiği görev ve yetkiyi aynı konularda vermiş ancak; Jandarmanın görev alanını açıkça sınırlamıştır. 

Sonuç olarak; jandarmanın 2803 sayılı Kanunda tanımlanan mülki görevlerinin 
yerine getirilmesi ile ilgili olarak kendi sorumluluk alanında istihbarat toplama yetkisi ve görevi vardır. Ancak polis bölgesinde bu faaliyetin yapılabilmesi için mülki amir bilgisi dâhilinde ilgili polis birimleriyle işbirliği yapması gerekmekte dir. 
Bu esaslara uyulmaksızın jandarmanın polis bölgesinde istihbarat faaliyetinde bulunması mer 'i mevzuata aykırılık teşkil etmektedir.Bu sorunun 2803 sayılı Kanunda yapılacak bir düzenlemeyle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. " şeklinde. Mülkiye Müfettişliğince değerlendirme yapılmıştır. 

e) Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 09.11.2005 günü Umut Kitabevi Patlamasına 
İlişkin Hazırlanan İddianame Yapılan Değerlendirme Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın (CMKLnun 250. Maddesi ile Yetkili) 03.03.2006 gün ve soruşturma NO.-2005/7S0. esas no:2006/32. karar no:2006/3'lu. 09.11.2005 günü Şemdinli İlcesi'nde bulunan Umut Kitabevinde meydana gelen patlama olavı konusunda düzenlenen İddianamede, özelde Ali Kava ve Özcan İldeniz'in. genelde Jandarma'nın istihbarat görev ve yetkisi ile polis sorumluluk bölgesinde görev yapmaları konusunda su değerlendirmeleri yapmaktadır:

"Ülke Seviyesinde İstihbarat Yapma Yetkisi : 3201 sayılı Emniyet Teşkilâtı 
Kanununun 1. maddesinde: "memleketin umumi emniyet ve asayişinden Dahiliye Vekili mesuldür. Dahiliye Vekili bu işleri, kendi Kanunları dairesinde hareket eden Emniyet Umum Müdürlüğü ile Jandarma Komutanlığı ve icabında diğer bütün zabıta teşkilâtı vasıta ile ifa ve lüzum halinde icra vekilleri heyeti karan ile ordu kuvvetlerinden-istifade eder." denilmektedir. Bu maddenin İçişleri Bakanına verdiği yükümlülük, memleketin genel emniyet ve asayişini 
sağlamaktır. Emniyetin sağlanması için, Kolluğun muhtemel suçlular hakkında bilgi dosyası oluşturması gerekmektedir. Böyle bir çalışma, kişi hak ve özgürlükleri ile yakından ilgilidir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, kanunu koyucu her kurumu kendi kanunu ile ayrı ayrı yetkilendirmiş ve bu yetkinin sınırlarını da çizmiştir. Ayrıca Emniyet Teşkilât Kanununun 8. maddesinde belirtilen "Polis: idarî, adlî ve siyasi kısımlara ayrılır." hükmüne 
paralel olarak adlî görev ile siyasi görev içinde yer alan istihbarat görevinin birbirine kanştınlmamasına özen gösterilmiştir. Polisin görev ve yetkileri 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı PVSK ile belirlenmiştir. AB'ye geçiş sürecinde 'içişleri ve adalet alanlarında işbirliği" başlıklı 24. bölümün A listesi, İçişleri Bakanlığına gerekli uyum hazırlıklarını yapma görevini vermiştir. Demokratik Hukuk Devletlerinin varlığım tehdit eden terör odaklarının zamanında 
teşhisi, eylemlerine daha ortaya çıkmadan engel olunabilmesi, taktik ve stratejilerini devamlı olarak değiştiren yıkıcı, bölücü ve irticai örgütler karşısında genel kolluk kuvvetlerinin yasal yetkilerinin yeniden düzenlenmesi gereklidir. Bu noktada önemli kilometre taşlarından birisi "istihbarat" alanıdır. Bu husus, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda 1985 yılında eklenen 

Ek-7 nci madde ile ilk defa belirginleşmiştir. 

Ek Madde 7- (Ek: 16/6/1985-3233/7 md.) 

"Polis Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve 
genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar." Bu madde, TBMM'de görüşülürken dönemin İçişleri Bakam Yıldırım AKBULUT tarafından, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü ve Anayasa düzenini korumayı amaçlayan bir İstihbarat Dairesi kurduklarını, ülkelerin güçlü olması ve ileri safhalara ulaşabilmeleri için istihbaratın bütün dünyada kabul edilmiş bir unsur 
olduğunu ifade ettikten sonra, bu yasanın Polise neden yetki verdiğini "Devletin Güvenliği ve Demokrasinin Selameti açısından" ifadesini kullanarak açıklamıştır. Kanun koyucunun bu tavrı istihbarat yetkisinin polisin ilgili dairesi ile sınırlı olduğunun göstergesidir. Bununla birlikte, Anayasamızda yapılan değişiklikler ve Uluslararası sözleşmeler gereği hazırlanan 5397 sayılı yasa, istihbarat ihtiyaçlarını karşılamak için meydana getirilmiş ikinci önemli adımdır. Bu yasa istihbarat sistemin işlemesini, bu hususta hukuka uygun işlemlerin ne suretle gerçekleştirileceğini, kararların hangi makamlar tarafından ve ne gibi koşullara 
uyulması suretiyle alınacağım, bu husustaki denetim kurallarım ve usullerini, İstihbarat ihtiyacının milletler arası hak bildirileri ve anayasanın güvencelerine uygun olarak nasıl giderileceğini ve hangi birimlerin hangi alanda ve ne ölçüde yetkilendirildiğini göstermektedir. Bu açıklamadan sonra maddelere bakılacak olursa; Birinci madde polis istihbaratım düzenlemiştir. İlk fıkra kapsamı belirleyen fıkradır. Ülkenin genel güvenliği temelinde ülke seviyesinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Türk Ceza Kanununda 250 nci maddesinde sayılan suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla iletişimin tespiti, dinleme, 
kayda almaya ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi olanaklı kılınmıştır. İletişime müdahaleler hakim kararıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise, Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Daire başkanının yazılı emriyle olacaktır. Bu çerçevede yapılacak müdahaleler terör tehdidinin devam etmesi durumunda hakimin takdiriyle tehlikenin bitimine kadar uzatmaya olanaklıdır. Jandarma Teşkilâtı açısından getirilen 2. maddedeki düzenleme ile; 5397 sayılı Kanunda sayılan yöntemler Jandarma Teşkilât ve Görev Kanunun 7. 
maddesinin (a) fıkrasında belirtilen görev ve sorumluluk sahasıyla sınırlandırılmıştır. 
Bu madde ile kanun koyucu Jandarma teşkilatına istihbarat üretme amacıyla değil suçlan önleme noktasında önleyici dinleme olarak da nitelendirebilecek idarî bir işlem tesis etmiştir. Maddenin amacı sorumluluk sahasında işlenmek üzere olan ancak kuvvetli emarelerin bulunmaması durumunda iletişime müdahale etmek suretiyle suçun engellenmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu kurumun istihbarat elde etmesini bizatihi kendisine bırakmamış, bu konuda talep ettikleri istihbarat üretme yetkisine yönelik yasal düzenlemeleri TBMM'den 
geri çekmiştir. 5397 sayılı yasanın komisyon görüşmelerinde sorumluluk sahasındaki bu tür ihtiyaçlarını polis ve MİT kaynaklarından sağlamasını daha uygun görmüştür. Bazı milletvekilleri ise bu noktada teklifteki istihbarat elde etme kavramının jandarma açısından uygun görmediklerini muhalefet şerhleri ile belirginleştirmişlerdir. Nitekim kanun koyucu de bu noktayı haklı görerek TBMM Genel Kurulunda bu yönde verilen Önerge ile tekliften bu kavramın kaldırılmasını desteklemişlerdir. Kaldı ki; Bu özel düzenlenme ile getirilen kısıtlamaya PVSK'nın 25. maddesine dayanılarak geniş yorum getirmek hiçbir hukuk otoritesinin kabul edemeyeceği aşikardır. Kanun koyucu bu düzenlenme ile sorumluluk sahası 
dışında istihbarat yapma yetkisini engellemiştir. 

PVSK-Madde 25; "Polis teşkilâtı bulunmayan yerlerde il, ilçe ve bucak jandarma 
komutanları ile jandarma karakol komutanları bu kanunda yazılı vazifeleri yapar ve yetkileri kullanırlar." İstihbarat görevi yetkisini düzenleyen PVSK Ek-7. madde incelendiği zaman bu görevlerin polis içerisinde bile tüm birimlere bırakılmadığı açıktır. Yasa böyle hassas bir görevi bu konuda gerekli eğitimlerin verildiği, tahkikatları ayrıca yapılarak ehil oldukları çeşitli sınavlardan geçirilerek belirlenen İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlileri ile kısıtlamıştır. İstihbarat görevi bu açıdan da diğer polisiye görevlerden ayrıştırılmıştır. Bu görevi yürüten personel sicil notlan dışında ayrıca değerlendirme prosedürleri ile sürekli 
olarak denetlenmektedir. Kanun koyucu tüm bu hususları gözeterek askerî bir disipline sahip diğer kolluk birimine Anayasal haklara yönelik istisnai tedbirleri kullanacak olan birimlerde de kısıtlamaya gitmiştir. Bu husus komisyon üyelerinin ayrışık oy gerekçelerinde de net bir şekilde dayanakları ile birlikte belirtilmektedir. Bu husus AB'nin çeşitli ilerleme raporlarında da dile getirilmiştir. Bilindiği üzere; özel düzenlenen bir alanda, genel düzenlemeleri dayanak 
göstererek hukukî dayanak aramak kabul edilemez bir uygulamadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun olası öngörülemeyen durumlarda kullanılmak ve Jandarma görev kanununda gereksiz tekrarlardan kaçınmak için düzenlediği bir maddeyi, "istihbarat görevi" gibi son derece detaylı ve hassas bir maddeyle ilişkilendirerek kullanmak hukuka uygun bir yorum değildir: Hukukta yorum yapılırken lafei yorum yanında maddenin hedefini gözeten manevî yorumu da önemli bir husus olarak gözetilmelidir... 

Sonuç olarak; Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı, belirtilen yasal mevzuat 
doğrultusunda terörle mücadele faaliyetlerini yürütmekte; emir komuta ilişkileri açısından, yasal düzenlemeler ile Protokol esaslarına göre yürütülen uygulamalar arasında hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki emir komuta bağlantısı diğer bölgelere göre farklılık göstermektedir. Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van illerindeki Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin İç Güvenlik Harekâtının yürütülmesi ile ilgili konularda Kara  Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinin Harekât Komutası/Kontrolünde olduğu anlaşılmaktadır. 

Bu kapsamda düzenlenen EMASYA Direktifi gereğince; 

Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı, Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığına (Hakkâri EMASYA Tali Bölge K.lığı olarak), 
Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı Van Jandarma Asayiş Kolordu 
Komutanlığına (EMASYA Bölge Komutanlığı olarak), 
Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Malatya 2. Ordu Komutanlığına, 
Malatya 2. Ordu Komutanlığı da Kara Kuvvetleri Komutanlığına, bağlı olarak faaliyet göstermektedir.

EMASYA Direktifi gereğince Hakkâri Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığı Van 
Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Bu kapsamda Hakkâri İl Jandarma KomutanlığTnın yapmış olduğu bir faaliyetin, operasyonun ve çalışmanın olumlu veya olumsuz sonuçlarından doğrudan doğruya Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı sorumludur. EMASYA Direktifi gereğince bu sorumluluk zincirinin bağlantıları takip edildiğinde sorumluluğun Kara Kuvvetleri Komutanlığına kadar uzandığı görülecektir. 

Bu açıklamalar ışığı altında istihbarat yapma konusunda; 

5397 Sayılı Yasada birinci madde polis istihbaratını düzenlemiştir. İlk fıkra kapsamı belirleyen fıkradır. Ülkenin genel güvenliği temelinde ülke seviyesinde 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Türk Geza Kanununda 250. maddesinde sayılan suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla iletişimin tespiti, dinleme, kayda almaya ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi olanaklı kılınmıştır. İletişime müdahaleler hakim kararıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise, Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Daire başkanını yazılı emriyle olacaktır. 

Bu çerçevede yapılacak müdahaleler terör tehdidinin devam etmesi durumunda hakimin taktiri ile tehlikenin bitimine kadar uzatmaya olanaklıdır. Jandarma teşkilâtı açısından getirilen 2. maddedeki düzenlemede ise; bu yöntemler teşkilât ve görev kanunun 7. maddesinin a fıkrasında belirtilen görev ve sorumluluk sahasıyla sınırlandırılmasıdır. Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumlan ve tutuk evlerinin dış korunmalarını yapmaktır. 5397 Sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile ile kanun koyucu Jandarma teşkilâtına istihbarat üretme amacıyla değil suçlan önleme noktasında önleyici dinleme olarak da nitelendirebileceğimiz idarî bir işlem tesis etmiştir. Maddenin amacı sorumluluk sahasında işlenmek üzere olan ancak kuvvetli emarelerin bulunmaması durumunda iletişime müdahale etmek suretiyle suçun engellenmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu kurumun istihbarat elde etmesini bizatihi kendisine bırakmamış, bu konuda talep ettikleri istihbarat üretme yetkisine yönelik yasal düzenlemeleri TBMM.den geri çekmiştir. 

5397 Sayılı Yasa'nın komisyon görüşmelerinde sorumluluk sahasındaki bu tür ihtiyaçlarını polis ve MİT kaynaklarından sağlamasını daha uygun görmüştür. Bazı milletvekilleri ise bu noktada teklifteki istihbarat elde etme kavramının jandarma açısından uygun görmediklerini muhalefet şerhleri ile belirginleştirmişlerdir. Nitekim kanun koyucu de bu noktayı haklı görerek TBMM Genel Kurulunda bu yönde verilen önerge ile tekliften bu kavramın kaldırılmasını desteklemişlerdir. Kanun koyucu bu düzenlenme ile Jandarma teşkilatının sorumluluk sahası dışında istihbarat yapma yetkisini Engellemiştir. 

İçişleri Bakanlığı 18/01/2005 tarihli (B050ÖKM0000011-12/76) tarihli genelgesi ile her iki güvenlik teşkilâtını sorumluk bölgeleri konusunda uyarmıştır. Suçun önlenmesi ve suçluların takip edilerek adlî makamların önüne çıkartılması için koordinasyonun önemine dikkat çekilen genelgede sorumluluk alanlarına ilişkin 5442 sayılı "İller İdaresi Kanunu", 2559 sayılı "Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu", 2803 sayılı "Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu" ve 2692 sayılı "Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu"nun ilgili maddelerine dikkat çekilmektedir. Genelge ile; 

"Kolluk birimlerinin kendi sorumluluk alanlan dışında gelişen herhangi bir suç 
hakkında bilgiye ulaşması durumunda; elde edilen bilgilerin o yerin sorumlu kolluk amirine iletileceği ve araştırma, soruşturma ve operasyonun o bölgeden sorumlu kolluk birimi tarafından yürütüleceği, Kolluk birimlerinin kendi sorumluluk alanında başlayan bir suçla ilgili olarak diğer bir kolluk birimi alanında soruşturma, araştırma ve operasyon yürütmesi gerektiği durumlarda göreve başlamadan önce bölgeden sorumlu kolluk amirine görevin mahiyeti ve süresi hakkında bilgi vereceği ve müşterek çalışmanın o yerin idarî amirinin izni alınmak suretiyle yürütüleceği, Adlî makamlar tarafından verilecek arama kararlannda ise il ve ilçe Cumhuriyet Başsavcılarının polis ve jandarma sorumluluk bölgeleri protokollerini esas alacaklan; güvenlik güçlerinin sorumluluk bölgelerinin ihlaline sebep verecek arama kararlarım talep 
edemeyecekleri", bildirilmiştir. 

Hakkari İl Jandarma Komutam Erhan KUBAT'ın şüpheliler Ali KAYA ve Özcan 
İLDENİZ'i Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri bölgesinde bulunan örgüt mensuplan hakkında bilgi elde etmek, istihbarı ve operasvonel faaliyetlerde bulunmak maksadı ile 09.11.2005 günü saat 08:00.den itibaren görevlendirdiği, bu görevlendirme ile ilgili olarak bir gün öncesinde Hakkâri Dağ ve Komanda Tugayı ile Yüksekova ve Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlıklanna mesajla bilgilendirdijS bu görevlendirmede polis ya da jandarma bölgesi aynmı yapılmadığı, polis bölgesinde yapılan bu çalışmalar hakkında ilgili mülkî amirlerin ve polis birimlerinin bilgilendirilmediği, jandarmanın polis sorumluluk bölgesinde istihbarat çalışması yapamayacağı dolayısıyla 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun Ek 7 inci 2803 Sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetki Kanunu'nun 10, 12 nci Jandarma Teşkilât Görev ve Yönetmeliği'nin 19, 21, 146. ve 154 üncü, 15.07.1961 tarihli İşbirliği Yönetmeliği'nin 3. ve 4 üncü maddeleri ile İçişleri Bakanlığı'nın 13.01.2005 tarihli genelgesine aykırı hareket ettiği, Terörle mücadelede küresel gelişmeler ve Türkiye'nin yukarıda belirtilen kendine özgü şartlarını ve şehir yaşamındaki gelişmeleri gözeten kanun koyucunun hayata geçirdiği 5397 Sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 
Kanun" un birinci maddesi ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na yurt genelinde istihbarat yapma yetkisi verilirken aynı kanunun ikinci maddesinde Jandarma Genel Komutanlığına sadece kendi sorumluluk sahasında suçu önleyici amaçlı teknik istihbarat yapma hakkı ve görevi getirilmiştir. Üstelik alt komisyonlardaki görüşme notlan ve kanunun şekli itibariyle yorumlandığında kanun koyucunun Emniyet Genel Müdürlüğü 
İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığının görev ve yetkilerin ayn ayn düzenleyerek her iki kurumun kanunlarla belirtilen kendi sorumluluk sahalarına ve birbirlerinin görevlerine ilişkin müdahalenin önlenmeye çalışıldığı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada Şemdinli olayları sırasında ilçe merkezinde görevli olduğun öne süren Jandarma Personelinin üstlerinden emir almış olduklarını öne sürseler dahi emri verenin 
kanunlara aykırı davrandığı ortaya çıkmaktadır. Yine ilgili genelge gereği polis sorumluluk bölgesinde sucu önleyici teknik izleme ve dinlemenin yapılmasının adlî makamlardan talep edilmesinin kanuna aykırı bir durum ortaya çıkarttığı, bu açıklamalarla Hakkâri İl Jandarma komutanı Albay Erhan KUBAT'ın Hakkâri Dağ Komando Tugayına, Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığına ve Yüksekova Üçe Jandarma Komutanlığı'na 08/11/2005 tarihinde yazdığı görevlendirme yazısı güvenlik güçleri arasındaki koordinasyonun gereklerini yerine getirmediği görülmüştür. Bu yazı ilgili genelgede belirtilen "Aynı kolluk birimlerinin farklı il 
ve ilçelerde birbirlerinin sorumluluk alanlarında çalışma yapmasını gerektiren durumlarda müşterek hareket edileceği ve mülki amire haber verileceği" hükmünü karşılamamaktadır.Üstelik görev yazısının mahiyeti icabı genelgenin diğer hükümlerinin yerine getirilmesi gerektiği zımnen kabul edilmektedir. Yine elde edilen delil ve ifadelerden mülkî amirin görevin mahiyeti ve şekli hakkında bilgilendirildiğine ilişkin bir sonuç elde edilememiştir. Hakkâri İl Jandarma komutam Albay Erhan KUBAT'ın sıralı amirleri Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutam Erdal ÖZTÜRK ve Van Asayiş Kolordu Komutanı 
Selahattin UĞURLU'dur. Askeri hiyerarşinin yapısı gereği ve EMASYA direktifleri gereğince astın üstten habersizce, onun bilgisi, izni veya emri olmadıkça her hangi bir iş ve işlem yapamayacağı genel bir kural olduğu düşünülürse hâlen Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı Erdal ÖZTÜRK ile Van Asayiş Kolordu Komutanı olarak görev yapan Selahattin UĞURLU'nun bu tür yasaya aykın olarak yapılan istihbarat çalışmalarından bilgisinin olmadığı düşünülemez. Yasaya aykırı olarak yapılan istihbarat faaliyetleri ile ilgili 
Erhan KUBAT, Erdal ÖZTÜRK ve Selahattin UĞURLU hakkında Görevi Kötüye Kullanmak suçundan Görevsizlik verileceğinden, soruşturma evrakı Genel Kurmay Başkanlığı Askeri SavcıhğVna gönderilmek üzere tefrik edilerek Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğimiz soruşturma deflerinin 2006/152 sırasına kaydı yapılmıştır." 

f) Komisyonumuzca Bilgisine Başvurulan Kişilerin Değerlendirmeleri 
Emniyet Genel Müdürü Gökhan AYDINER: 
"AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sayın Genel Müdürüm, jandarmanın 
Ankara'nın Çankaya İlçesinde veya Hakkâri'nin Şemdinli İlçesinde veya Hakkâri'nin şehir merkezinde istihbarat ve operasyon yapma yetkisi var mıdır? Böyle bir yetki varsa eğer, kullanıyorsa bu yetkiyi, oradaki savcıya veya kaymakama veya il emniyet müdürüne bilgi verme gibi bir sorumluluğu var mı? Bu noktada sizin görüşünüz ve bilginiz nedir? 

GÖKHAN AYDINER - Efendim, tabii ki, kolluk güçlerinin görev alanları, genelde 
belirlenmiştir. Genelde kırsal kesimde jandarma, kentsel kesimde de polis bu güvenlik görevini ifa eder. Yalnız, bazı çalışmalarda, projeli çalışmalarda, savcıların verdikleri raporda da vardır, bu jandarma da o projeli çalışmayı alır, emniyet de o çalışmayı alır. Bazen, temadi eden, devam eden bir suç varsa, yani, burada cinayeti işlemiş, işte polis mıntıkasına ya da polis mıntıkasında işlemiş, jandarma mıntıkasına doğru gidiyor. Orada takip durmaz. Yani, 
hemen durmaz, takip de devam edebilir. Yani, uzun süreli istihbarat faaliyetleriyle ilgili mevzuatımız yeni çıkmıştır biliyorsunuz, orada polis vazife ve salahiyet kanunun Ek 7 nci maddesi vardır, orada polisin nasıl yapacağı, jandarma teşkilat kanununda jandarmanın görevini belirlemiştir. Genel hatları itibariyle, jandarma kendi bölgesinde önleyici teknik istihbaratı yapar. Tabii, olayın yalnız bir başka, herhalde bu teknik dinlemeler bahis mevzuu 
etmek istediniz, yalnız, bir de Ceza Muhakemesi Kanununa göre farklı bir boyutu daha vardır. 

Biz, önleyici istihbarat çalışmaları yaparız. Savcının emriyle, proje tasdikiyle onlar yapılır. 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Bu Ali Kaya ve diğer astsubayın Şemdinli 
merkezine bir ay içerisinde neredeyse 15 veya 16 defa istihbarat yapmak üzere 
görevlendirilmesini nasıl yorumluyorsunuz? Veya kendi ifadelerinde zaten biz oraya istihbarat için gelmiştik demelerini nasıl yorumluyorsunuz? 
GÖKHAN AYDINER - Ben o konuda bir şey söyleyemem. Şu balomdan 
söyleyemem. Zaten bu olay, bütün veçheleriyle birlikte yargı tarafından ele alınmış durumda. 

Onun için sonucunu beklemek mecburiyeti vardır. Eğer, bir hataları varsa, yargıda çıkacaktır. 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yani, yetkilerini aşmışlar mıdır? 
GÖKHAN AYDINER - O konuda bir şey söylemem mümkün değil, bilmiyorum, 
çünkü olayın içeriğini bilmiyorum. Nerede yakalanmış, ne yapılmış, savcılıktan mı alınmış, onları bilemiyorum, var mı, yok mu bilemiyorum. O, mahkemede görülen bir husus, o konuda söylenecek bir şey yok. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - O zaman, soyut bir şey sorayım, yani, böyle 
bir durum olsa, 15-16 sefer bir ay içerisinde bir şehir merkezinde istihbarat yapmış olsa bir jandarma görevlisi, gerekli makamlara bilgi vermeden. Bu bir yetki aşımı mıdır? 
BAŞKAN - Veya emniyete bilgi verildi mi? 
GÖKHAN AYDINER - Şimdi, istihbarat aşamalarında birilerine bilgi vermek diye 
bir şey olmaz, istihbarat zaten gizli bir faaliyettir. Sadece o işleyişin kendi yasal çerçevesi içerisinde olup olmadığına... 
ENVER YILMAZ (Ordu) - Yetki devri de dahil mi buna? 
GÖKHAN AYDINER - Nasü yetki devri yani? 
ENVER YILMAZ (Ordu) - Yani, polis mıntıkasına jandarmanın gelmesi kapsamında düşünülebilir mi? 
GÖKHAN AYDINER - Yetki devri, bahis mevzuu değil. Bakın bizde iki türlü, birisi, 
ceza kanununa göre, yani, oradaki suç örgütleri ile bazı suç gruplarının çıkarılması için bir ona göre istihbarat çalışmaları var, teknik takip, izleme vs, bir de kanunun öngördüğü şartlar dahilinde önleyici istihbarat dediğimiz istihbarat vardır. Burada kanun, kimlerin nereden karar almak suretiyle ne yapacağını, kimleri izleyeceğini ortaya koymuştur, ona göre yapacaklardır. 
Bu hususta da bizim bir şey söylemeye burada o olaylarla ilgili bilgimiz yok. Çünkü, o yargıca inceleniyor. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yani, hakikaten bugün Çankaya İlçesinde 
jandarmanın uzun süreli bir teknik takip yapma yetkisi var mı? Yani, bilelim bunu, biz buna göre... 
GÖKHAN AYDINER - Yani, adli bakımdan yapılan bir proje takibi ise, orada başlar, burada devam eder. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Adli derken, yani, savcıdan izin mi alınması 
gerekir?
GÖKHAN AYDINER - Zaten, hakim kararıyla, savcıyla görüşür, proje sunar, 
hakimden karar alarak, teknik takibi yapar. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Teknik takibin dışında, yani, bir jandarma 
istihbarat timi, hiç teknik takip yapmıyor ama, geliyor sokaklarda işte şurada ne var falan, böyle bir gözlem gibi, bir şey yapma yetkisi var mı? 
GÖKHAN AYDINER - Olayı kendiliğinden gözlem gibi, oraya gelmiş gibi mütalaa 
ederseniz, onun orası görev alanı değildir. Ama, bir farklı olay boyutuna, devam eden, daha önce olan bir olayın buradaki hadisenin boyutuna indirgerseniz, mümkün olabilir tabii. Yani, oradadır ama, burada bağlantısı var, buradadır araştırayım ben bu caniyi, şu adresi verdiler, burada mıdır, burası nasıl bir yerdir diye araştırır. Biz de araştırırız. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Emniyete bilgi vermez mi o zaman? 
GÖKHAN AYDINER - Operasyon değil bu... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ama, sıcak takibin dışında... 
GÖKHAN AYDINER - Ama, biz ayrı devlet değiliz ki. Bakın, güvenlik birimlerinin 
yetki alanları bile esas olarak tam değildir. Yani, bir kaza yetkisi gibi bile bölünmemiştir. Yani, burada ben şimdi, diyorum ki... O zaman Ankara ile istanbul da fark edecektir. Yani, polis mıntıkası olmadan ayırt edin, e burada birisi var, orada, aman gidelim... Ha gidersiniz oradan yardım alırsınız, bir an önce yakalayayım diye. Bir olay obuasın yahut da bir olay oluyorsa, bilsin ki, ben yapıyorum diye oraya bilgi verirsiniz ama, bazen bilgi vermeden de gider oradan alır o suçluyu yakalar getirişiniz. Yakalaması vardır, tevkifi vardır vs. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Son cümlenizi biraz karıştırdım Sayın Genel 
Müdür. Yani, şimdi, Balgat'ta adresi olan bir suçluyu jandarma gelip alabilir mi?.. 
GÖKHAN AYDINER - Evet, kendi suçlusu, yani, geldi bölgesinde bir cinayet işledi, bir hırsızlık yaptı, adam da sonra geldi... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Bakın, sıcak takip demiyorum. 
GÖKHAN AYDINER - Hayır, cinayet... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Cinayet 15 gün önce olmuş, tamam, jandarma da biliyor bir evde saklandığım. Gelip kendisi basabilir mi? 
GÖKHAN AYDINER - Tabii, eğer, arama karan gerektiriyorsa, gelir, hakimden alır... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Bakın, arama karan farklı bir şey... 
GÖKHAN AYDINER - Şuradaki adresi ver der, gider alır. Yani, polis de yeri 
geldiğinde... O zaman ayrı devletler gibi mütalaa ederiz... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Yok yok, jandarma, az önce verilen örnekte o eve 
hâkim kararını alıp bizzat baskın yapıp alabilir mi? 
GÖKHAN AYDINER - Alır, gayet doğal bir şey, alır tabii. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Bu yeni bir şey mi? 
GÖKHAN AYDINER - Hayır, yeni değil. Yani, suçluyu tespit ettim şu evde, gizli, 
gidersiniz arama kararım, evde tespit ettim, o da peki git al der... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Emniyetin bilgisi olur mu işten, bilgi paylaşılır mı? 
GÖKHAN AYDINER - Bazen çoğu kere paylaşıyorlar arkadaşlar alanda. Gidiyor, 
ben şurada şuraya geldim diyor. Niye: Şimdi, gittiği vakit, eğer sivil grup da gitmişse, silahlı bir şey olursa, bilemez öbür taraf, sıkıntı yaratır diye. Çoğu kere bu bilgi paylaşımını yapıyorlar. Bizlerin de zaten çoğu kere talimatları vardır. Böyle bir yere giderken, öbür taraftaki kollukla irtibat kurun, birbirinizi bilgilendirin diye. O bilgilendirmeyi yaparlar. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Tamam, bu hâkim karan Bu hâkim karan 
konusu kararını anladık, hâkim karan olmadan?.. 
GÖKHAN AYDINER - Hayır, ben, size arama dedim; ama, adam umuma açık bir 
yerde ise, kahvede pişti oynuyordur, tutuklaması vardır, yakalaması vardır, duymuştur, istihbarat almıştır gelmiştir, gelir, alır, yani, bir şey olmaz. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ama, bu yetkileri eğer biz ayırmazsak ondan sonra... 
GÖKHAN AYDEMER - Efendim, gelip, burada önleyici tedbir almaz; şimdi, bu 
ikisini ayıralım. Yani, gelip de burada çok olay oluyor diye devriye dolaşmaz; ama, bir suçlunun, yakalanması gereken bir kişinin orada olduğunu biliyorsa gider alır onu, polis de gider o mıntıkada alır, köyde bilmem nedir, gider, o da eğer böyleyse, saptamışsa alır; ama, çoğu kere giderken birbirlerinize bilgi verin ki, yanlış anlaşılmasın diyoruz. Oraya sivil bir grup gider, sanki orayı farklı gruplar gidip basmış gibi haber gider, o da yanlışlık olur, o bakımdan. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yani, bu yetkiler ayrılmadığı sürece, bakın, hep yetki çatışması yaşıyoruz. Hâlâ şu anda gelen resmî yazılar da dahil bizim ülke genelinde istihbarat yapma yetkimiz var gibi, efendim, işte, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek bilmem kaçmcı maddesinden yorumla, kulağı arkadan tutmak suretiyle bir yetki gaspı var burada; ama, en fazla da bu yetkiye sahip çıkacak Emniyet Genel Müdürlüğü olması lazım. 
GÖKHAN AYDINER - Efendim, her iki tarafin da alanları belli. Her iki taraftaki 
merciler elbette ki kanunun o hükümlerini uygulayacaktır." 
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun: 
"Efendim şöyle: Bir kere bu yetki konusunu bir açarsam daha iyi anlaşılır. 
İstihbarat Daire Başkanlığının, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci 
maddesine göre ülke genelinde istihbarat yapma yetkisi vardır. Onun için, benim mıntıka sınırlamam yoktur, her yerde bu işi yaparım. Ama bir istihbarat operasyonudur. İş yakalama operasyonuna geldiğinde, o mıntıkadan sorumlu olan kimse onlara bilgi vermek suretiyle ilgili birimle beraber koordine kurulur... 
BAŞKAN - O mıntıkadan sorumlu dediğiniz Jandarma veya emniyet olarak... 
SABRİ UZUN - Jandarma da olur, polis de olur efendim. 
Oraya yakalama operasyonuna gidilir. Ben şunu hassaten arz ediyorum; istihbarat operasyonuyla yakalama operasyonunu hiç karıştırmamak lazım. İstihbarat operasyonunu bizim dairemiz yapar, yakalama operasyonunu ilgili birimlerle yaptırırız, biz orada sadece müşahit olarak bulunuruz... 
5397 sayılı Yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında, İstanbul Gaziosmanpaşa eski Belediye Başkanı olsa gerek, bir milletvekilimiz, yine, Kastamonu Milletvekili Sinan Beyler, bu yasa görüşülürken, jandarmaya istihbarat yetkisi verilmesi hukukî değildir diye muhalefet şerhi koydular, muhalefet açıklaması yaptılar. Bu, zabıtlarda var efendim, bende de var, dairede, bunun metni var. Veremezsiniz dediler ve vermediler. 
BAŞKAN - Hangi aydaydı o? 
SABRİ UZUN - 23 Temmuz 2005. 
Bu yetkiyi vermediler efendim. Sadece şunu söylediler: Mıntıkanızla sınırlı kalmak kaydıyla, idarî ve mülkî görevinizle ilgili suç olmadan önce önleyici amaçla bunu yapabilirsiniz dediler. Burada bir şey geliyor, nereye geliyor, polis mıntıkasına. Polise, bana böyle bir bilgi geldi deyip, yazılı veya sözlü -ki, esas olan yazılıdır- bu bilgiyi aktarması gerekir. Oraya gidip, bizzat bu görevi icra etme yetkisi yoktur, bu onayı verme yetkisi de yoktur, valinin de böyle bir yetkisi yoktur; çünkü, yasa bunu kısıtlamış. Biraz önce örneğini verdiğim Ankara Valisinin, vali yardımcısından, vali vekilinden alınmış onayı iptal etmesi, 
yine, izmir Valisinin de kendisinin onay verdiği şeyi yasayı tetkik edip de iptal etmesi bunun örneğidir; bunun hukukî altyapısı yok efendim. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Yasaya uygun değildir... 
Ş ABRİ UZUN - Evet. Başka bir şey söyleyeceğim efendim. 
İlin emniyet ve asayişinden İl İdaresi Kanununa göre vali sorumlu. Peki, vali bunu kimle icra edecek; polis ve jandarmayla, belki gümrük bölgesinde gümrükçülerle veya diğer... Peki, vali bu görevi ifa ederken, mahiyetindeki insanların bir kısmının üzerinde tayin yetkisi yok, terfisine etki etme yetkisi yok, sicil verme yetkisi yok, yani, ben sizin bu görevi icra etmeniz için bunu yetkili kılıyorum; ama, bunun üzerinde etkili olmanızı elinizden alıyorum diyoruz; yasa böyle efendim. Şimdi bu şekilde nasıl olacak; ama, Hakkâri halkı veya 
Şemdinli halkı 'Vali istifa" diye bağırıyor, çünkü, yasa, valiye bu emniyet, asayiş yetkisini veriyor. Burada da tedbir olarak, vali oradan başka bir yere alındı, başka bir valimiz oraya görevlendirildi. İdare de böyle bir tedbir alıp, halkın nabzını tutmak istedi. Peki, valileri niye aciz duruma düşürdük biz? Yasayla düşürdük biz valileri böyle aciz duruma. Nasıl bu görevi yapacak efendim?! Şimdi, bu yetkilendirme, görevlendirmeden, sizin okuduğunuz belgeye 
göre, valinin hiç haberi yok, ben mahiyetim deki adamı filan yere görevlendirdim... Orası bir mülkiye amirinin mıntıkası efendim. Oranın mülkî amirine, kaymakama, benim bu personelim bu iş için geldi demesi lazım. Bunu da bir mülkî amir görevlendirmesi lazım. 

Bilmiyorum efendim, ben hukukî altyapısını bulamıyorum. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şemdinli'de meydana gelen olaylarla ilgili Astsubay Ali Kaya, Astsubay Özcan İldeniz, polis sorgu sahasında istihbar! çalışmak üzere ilçeye geliyorlar. Seferi Yılmaz'in telefon dinlenmeleri sonucu adı geçenin yurtdışında örgüt tarafından bir paket gönderileceği duyumunu aldıklarım, jandarma görevlilerince ifade verilmektedir. Jandarma, polis bölgesinde telefon takibi yapabilir mi? İstihbarı bir çalışma yapabilir mi? 
SABRI UZUN - Şimdi efendim, bir kere 23 Temmuz 2005'te çıkan bir kanun var 
5397. Bu kanunda jandarmaya mülki ve adlî görevinin önlenmesi için, hatta idarî görevinin, adlî görev de değil, mülki ve idari görevinde önleyici hizmet yapmak için mıntıka mefhumuna sadık kalmak kaydıyla istihbarat çalışması yapar diyor. Eğer, bir telefon tesis edildiği yer veya kullanıldığı yer polis mıntıkasıysa bunu polise devretmek zorunda. Eğer, bunu polise devretmedi de kendisi takip etti, bu şahsı da yakalamışsa yasadışı delil toplamış olur, o şahıs suçluysa bile beraatının altyapısını hazırlar, hukukî altyapısı yok bunun, suçluya yarar yakalaması da. Örnek veriyorum, Seferi Yılmaz'ın şehirdeki telefonunu jandarma dinlemiş ise 
Seferi Yılmaz'ı bombayla, silahla yakalasa dahi yetkisiz delil elde ettiği için bu şahsın beraatının sebebidir bu, olamaz böyle bir şey. 
Bakın, bende üç tane karar var, bunları müsaade ederseniz çıkarayım. 
BAŞKAN - O dosyadan bir fotokopi alalım. 
SABRI UZUN - Bu dosya sabıka dosyası efendim. Ben size ilgili yerlerini vereyim. Şimdi, Ankara Vali Yardımcısı jandarmaya polis mıntıkasında görev yapması için bir onay veriyor 30 Ocak 2004. Burada jandarma polis mıntıkasına gelecekmiş, işte fotoğraf, film çekecekmiş filan. Daha sonra Vali Yahya Gür, vali yardımcısının verdiği bu onayı kaldırıyor, verdiğiniz onay yasadışı diyor ve bunu kaldırıyor. Aynı konu İzmir'de oldu yakın bir zamanda. İzmir Valiliğinden jandarma bir talepte bulunuyor 16 Ocak tarihi itibariyle, kısacası şu: Ben, polis mıntıkasında istihbarat yapacağım, operasyonel faaliyette bulunacağım, araç, 
gereç, personelime onay verin diyor. Sayın valimiz buna onay veriyor ayın 16'sında. Aynı vali konuyu yasal olarak tetkik ediyor, yasal altyapısının olmadığım görünce herhangi bir operasyon yapılmaksızın 25 Ocak tarihinde ayın 16'sın da verdiği onayı kaldırıyor ve iptal ediyor yasal altyapısı olmadığı için. 
Başka bir onay efendim. Söke Sulh Ceza Mahkemesinin karan. Bu, tarihî bir karar. Bunu veren hâkim Mehmet Öktem şu anda İğdır'ın Aralık İlçesinde sulh ceza hâkimi Söke'nin. 2004'te bu karan veriyor, diyor ki: Jandarma polis mıntıkasında filan yerde bir kurs mu ne varmış, işte ben orada aramaya yapacağım diyor, delil, doküman bulacağım diyor. 
Diyor ki, Polis Vazife Salahiyet Kanununa ve Jandarma Kanununa göre polisin acze düştüğü yerde ancak siz bunu yapabilirsiniz. Polisin acze düştüğünü de mülki amirden bir yazı getirirseniz ben size bu arama kararını veririm diyor. Aksi takdirde, sizin bu talebinizi polis ifa edecek, tutanağı size iade edecektir diyor. Bir sureti de bana gelecek diyor. Mahkeme de bu yetkiyi vermiyor. 


16. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder