24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 29

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 29



1 Kasım'da meydana gelen olayda kullanılan aracın Yüksekova'da bir şahsa ait 
olduğu belirlendi. Ancak belirlenen şahıstan sonra araç çok yakın süre içerisinde iki kişiye haricen satılmış. Araştırmalar devam ediyor. Olaydan önce aracın park edildiğini asker fark ediyor. Asker polise söylüyor. Polis giderken patlama oluyor. Olay anında birkaç işyeri açık. 

Olay 23.05 .sıralarında meydana geliyor. O gece Fenerbahçe'nin Avrupa Kupası maçı var. Patlama maçın ikinci yansına denk geliyor. O sırada Askeri Gazinoda dört beş kişi var. 

Askerler özellikle maçlarda hedef olabileceklerinden teyakkuz halindeler. 
Buradaki emniyet mensupları özellikle adli konularda yetersizler. Olay yeri inceleme ve bomba imha ekibi yok. Kamera sistemi kurulmalı ve tecrübeli elemanlar istihdam edilmelidir. Polis 12/12 sistemine göre çalışmasına rağmen yetişememektedir. Olay yeri inceleme ve bomba imha ekibi Yüksekova'dan gelmektedir. Bunlar da olay olduğunda değil; ertesi gün gelebilmekteler. Bu sebeple gecikme yaşanmaktadır. Ödenek konusunda sıkıntılarımız var.

Şemdinli Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN ile Görüşme: 

"1 Kasım'da meydana gelen olaylarda halkın devletin kurumlarına karşı tepkisi yoktu. Bayramlaşma töreni yaptık. Katılım yüksekti. 9 Kasım'a kadar tek başıma polis noktasına kadar gidebiliyordum. Halkla diyalogumuz iyiydi. Ne olduysa 9 Kasım'da oldu. 
5 Ağustos'ta yönlendirmeli bomba poşet içerisinde bırakılmış. Yarım saat bekletilmiş. 
Bomba zaman ayarlı ve parça tesirli. Poşete bakan askerlerden üç uzman çavuş ve iki asker şehit oldu. Olay yerine ilk ben gittim. Kiminin ayağı, kiminin başı yoktu. Bir plakadan bahsedildi. Gözaltı yapıldı. Ancak bir şey çıkmadı. Bizi sonuca götürecek bir şey bulamadık. 

Halk bize "Niye acemice tavır sergilediniz." diye kızgındı. 
1 Eylül'de Dünya Barış Günü etkinliği düzenleniyor. İlk defa geçen yıl düzenlendi. Etkinlikler iki günde gerçekleştirildi: 31 Ağustos ve 1 Eylül. İlk gün açılış ve konuşmalar yapıldı ve eğlenceler düzenlendi. Etkinlikte 100-150 kişi vardı. Geçen yıl büyük katılım olmuştu. 1 Eylül'de de yüz kadar kişi vardı. Sabah hazırlandım. Bir baktım insanlar etkinliğe akın akın gidiyor. Miting alam doldu. Küçük bir patlama oldu. Bir kişi yerdeydi Ambulans geldi. Korku ve paniğe dayalı 16-17 yaralanma var. Bomba parçalarından yaralanan çok az. Bomba meyve kutusu veya pet şişeye yerleştirilmiş. Bomba ateşlemeli. Böyle olduğundan 
birinin orada olması gerekir. Miting alanına yakın odun yığınının altına konmuş. Öyle bir şekilde konmuş ki sanki insanlara zarar vermek istenmemiş. Çiviler yere doğru dağılacak şekilde ayarlanmış. Amaç öldürme değil. Bomba patlayınca bariz bir şekilde katılım arttı ve program uzatıldı. 

28 Ekim'de saat 23.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü'nün kenarına bomba 
bırakılmış, öğretmen evindeydim. Kaymakamlığın önüne geldiğimde patlama meydana geldi. Nöbetçilerin görmesi çok zor. Görgü şahidi yok. Bomba zaman ayarlı ve parça tesirli. Bomba üzerine devriye için ekipler gönderdik. 
1 Kasım'da nizamiyenin arkasına araç park edilmiş. O gece maç vardı. Alayda 
oturuyorduk. Çok büyük bir patlama oldu. 100-150 metre uzaktaydık. Daha önce emniyetin yanma bomba konulduğundan ekipleri sıklaştırmıştık. Maç saatleri genellikle daha dikkatli oluyoruz. Ama araçlar caddeye rahat bir şekilde park ediliyor. Buna müdahale edilmemektedir. Bomba patlatılan araç da rahat bir şekilde park etmiş. Nedense şüphe çekmiyor. Van plakalı araç, Şemdinli'ye geleli iki-üç gün olmuş. Araç haricen kayıt dışı yedi sekiz kişiye satılıyor. Araç en son Yüksekova'da üç dört defe el değiştiriyor. Burada haricen satış yaygın. Yeşil kart almak için kimse üzerine bir şey kaydettirmek istemiyor. Patlamada 
üç polis memuru da yaralanıyor. Olay yerine ilk ben gittim. Bu olaydan sonra ilçede bir olumsuzluk yoktu. Vatandaş patlamanın PKK tarafindan yapıldığım söylüyordu. Bu olaydan sonra yasa dışı örgüt içerisinde ikilik oluştu. Bize gelen bilgilere göre birbirlerini "Niye yaptınız?" diye suçluyorlar. Taraflardan biri kendilerinin yapmadığını öbür grubun yaptığını ve imza toplayıp bölge sorumlusuna şikayet etmeleri gerektiğini söylüyor. 

9 Kasım'da makamımdaydım. İhtiyaçlarımızı tespit etmek için Ankara Terörle 
Mücadeleden gelen heyetle toplantı halindeydik. Ses duydum. "Patlama oldu galiba bakmak istiyorum." dedim. Gittiğimde pasajın başında kitapçı vardı. "Ne oldu?" dedim. "İçerde bir şey oldu." dedi. Rahatsız edici bir koku vardı. Kitapçıdan başka kimse yoktu. Pasajdan çıkarken bir başkasıyla karşılaştım. Vatandaş biri için "Kovalayın." dedi. İleride kaçan olduğu söylendi. "Elinde bir şey mi var?" diye hızlı adımlarla gittim. 15-20 kişi araca saldırıyordu. 
Reno 19 marka araç. Arkadaşları çağırdım. Aracın içine baktım; biri arka koltukta başım iki elinin arasına koymuş vaziyette oturuyordu. Bu arada 7-8 kişiydik. "Engelleyebiliriz." diye düşündüm. Kalabalık arttı. Kaymakamı anons ettim. Askerden takviye istedik. Asker aracın yanma yaklaşırken saldırıya maruz kaldı ve geri çekildi. Zapt edilemeyecek duruma geldi. 

Özel Harekatı çağırdım. Aksi takdirde kişi linç edilecekti. Özel Harekat gelince halk tepki gösterdi. Adamı aracın içinden aldım. Grup beni sürüklüyordu. Özel Harekat silahlarıyla havaya ateş açtılar. Herkes yere yattı. Adamı aldılar. Aracın üstüne çıktım ve halka sakin olmalarım söyledim. Kaymakamı istediler. Kaymakam geldi. Ne gerekiyorsa yapılacağını söyledi. Biri Kaymakama saldırdı. Hareketlenme oldu. O arada Baş Komiser yere düştü. 

Vatandaşlardan bir kısmı görevlileri korumaya çalışıyordu. Bazısı ise saldırıyordu. 

Saldıranları hatırlayamıyorum. Kaymakam konuşurken pasaj istikametinden gürültü ile yaralı çıkarıldı. Bunun üzerine vatandaş daha da tahrik oldu. Ölü hastaneye götürülürken ana gruptan ayrılanlar oldu. Halk emniyete hücum etti. Emniyete girer girmez halk taşlarla saldırdı. Panzer müdahalede yeterli olmadığından emniyete getirdik. Araçtakiler buraya getirildi. Başçavuş kendisini savunmak için "Emniyettenim." demesi ve "Veysel Ateş'in Emniyete getirilmesi" halkın Emniyete saldırmasına sebep oldu. Olayda adı geçen diğer iki kişiyi olay esnasında görmedim. Ali Kaya'yı önceden görmedim. Özcan İldeniz'i ise iki defa 
gördüm. Özcan İldeniz'i halk kovaladığından Emniyete sığınıyor. Özcan İldeniz geldikten bir süre sonra jandarmaya gidiyor. Niçin kovalandığını ve kaçtığım bilmiyorduk. Vatandaş askeri tanıyor. Ali Kaya ise jandarmanın kurduğu barikata kaçıyor. Vatandaşlar askeri lojmanlara taşla saldırmaya başladılar. Jandarma müdahale etti ve aileleri kontrol altına aldı. Sonra barikat kuruldu. Saat 16.00 sıralarında keşfe gittik. Hava kararmak üzereydi. 500-600 kişilik grup keşfi uzaktan izliyordu. Olay yerinde 30 kadar kişi vardı. Savcı aracı incelerken grubun arasından silah sesleri geldi ve hareketlenme oldu. Ateş iddia edildiği gibi panzerden gelmedi. Uzman çavuş ailesini hastaneden getiriyor, aracında çocukları da var. Ateş açılmasından sonra keşif durduruldu. Açılan ateş sonucu dört kişi yaralandı, bir insan hayatım kaybetti. Olaylar tekrar başladı. Ancak olaylarda ateşli silah kullanılmadı. Keşfin çevre emniyetini Hakkari'den 
gelen kuvvetler sağladı. Araçtan çıkanlar inceleme için gönderildi. Ertesi gün cenazede olay çıkmadı.

Belediye Başkanı polis noktasının yakılmaması için uğraştığı için başından yaralandı. Kendisiyle görüşmemde 'Topluluk içerisinde bazı aşırılar var engel olamıyoruz." dedi. Olayların yatıştınlması için Yüksekova Belediye Başkam da geldi. DEHAP binasının önünde konuşmalar yapıldı ve topluluk dağıldı." 
Şemdinli Belediye Başkam Hurşit TEKİN ile Görüşme: 

"On gündür olaylar oluyor. Üç aydır bombalar patlıyor. Şimdiye kadar da olayın nasıl olduğunu halk bilmiyor. 9 Kasım'daki son patlamada failler suçüstü yakalandı. Olay anında burada değildim. Başsağlığı için bir köye gitmiştim. Patlama olduğunu söylediler. Geldiğimde herkes ayaktaydı. Seferi Yılmaz'ın dükkanına bomba atılmıştı ve bir ölü vardı. Sahibi iş yerindeyken üç kişi yemek yiyeceklermiş. Bombanın biri camdan biri ise kapıdan atılmış. 
Seferi Yılmaz bombayı görür görmez dışarı firlıyor. O arada kaçan birinin peşine düşüyor. Oradakilere kaçanın yakalanması için bağjrıyor: "Bombayı bu attı yakalayın!" Kaçan yüz metre ilerideki araca sığınıyor. Kaçan kişi araca giderken iki kişinin daha araçta olduğu fark ediliyor. Kaçan kişi araca giriyor. Aracı saran halk daha sonra aracın dışına çıkan iki kişiye kim olduklarını soruyor. Onlar asker olduğunu söylüyor. Bunun üzerine kimliği isteniyor. O da kimliğinin komutanında olduğunu söylüyor. Araçta silah ve evrak çıkıyor. Araç tahrip ediliyor. 150 kadar kişi aracı çembere almış, aracı kimseye teslim etmeyeceklerini söylüyorlar. Hakkari Milletvekili Esat CANAN, Hakkari ve Yüksekova Belediye Başkanları 
da geldi ve olayların yatışmasına yardımcı oldular. Savcı Heyetle birlikte aracın yanına geldiler. Halk uzaktan izliyordu. Hava kararmıştı. Araçtakilerin yansı tespit edilmişti ki silah sesi geldi. Halk "5-6 kişi vuruldu." diye bağırdı. Askerin biri silahıyla halkı tarıyor. Beş kişi yaralanıyor. Bunun üzerine Savcı keşfi tamamlayamadan bıraktı. Yaralılar hastaneye kaldırıldı. Yaralıların biri yolda hayatım kaybetti. Kriz merkezi 'Tespiti tamamlayalım." dedi. 

Sava da bu görüşe katıldı ve tespit tamamlandı. Silah ve bir sürü evrak bulundu. Her şey araçtan çıkarıldı ve araç Hükümet Konağına çekildi. Halk çarşıyı doldurmuştu. Araya girdim ve parti yöneticisini çağırdım. Olayın büyümemesi için çalıştım. Bundan dolayı yaralandım. 

Kimin vurulduğunu bilmiyorum. Polis noktasına yönelme olmuş, oraya gitmemi söylediler. Gittiğimde halk saldırıyordu. Polis havaya ateş açü. Ben de araya girdim. Polis kontrol noktasında yaşananların engellenmesi için girişimde bulundum. Burada 5-6 yaşlarında çocuklar vardı. Çocukların ailelerini uyardım. Halk üç kişiyi yakalamış, ancak biri göz altına alınmış ikisi ise serbest bırakıldı. Halkın tepkisi üçünün de gözaltına alınmamasına dır. Üçü de gözaltına alınsaydı böyle olmazdı. Üç kişi beraber gelmişler ve biri bombayı atmış. "Olan olmuş, bundan sonra kimse ölmesin." dedim. Darbe aldığımdan beni hastaneye kaldırdılar. 

1 Eylül Dünya Barış Günü' n de kurduğumuz çadırın bir metre arkasına bomba 
koymuşlar. Kanaatime göre bombalan aynı çete koyuyor. Evraklarda bombalamalarla ilgili bilgiler çıktı. Geçmişte yapılan ve gelecekte yapılacak bombalamalarla ilgili bilgilere rastlantı. Cami ve lisenin bombalanacağı yönünde bilgilere rastlantı. Gençler ve camiye gidenler "Bizim ne günahımız var da bomba koyuyorlar." diye tepki gösteriyor. Biz huzur istiyoruz. Sava keşif yaparken panzerden ateş açılıp açılmadığım bilmiyorum. Silah sesi geldi. Ancak kim tarafından ve nereden atıldığım bilmiyorum." 

Şemdinli Üçe Jandarma Komutanı J.Binbaşı Erdem YILMAZ ile Görüşme: 
"5 Ağustos'tan sonra yoğun olarak Milli İstihbarat Teşkilatından ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden gelenler oldu. Bu günler kar yağmadan önceki hassas günlerdir. Bize saldın yapılacağı ile ilgili duyumlar geldi. Ancak bu kadar büyük bir patlama beklemiyorduk. 9 Kasım'dan üç gün önce İl Jandarma Alay Komutanlığından beni aradılar ve elemanların gelebileceklerini söylediler. Ama ne zaman geldiklerini bilmiyorum. Bunun yanı sıra hiç haber vermeden geldikleri de olmuştur. Burası küçük bir yer olduğu için halk istihbaratçıları tanıyor olabilir. Özcan İldeniz ve Ali Kaya'yı da tanıyan bir çok kişi olabilir. İlçe Emniyet 
Müdürlüğünde Terörle Mücadeleden gelen Heyetle toplantı yapılmaktaydı. Pasajda bomba patladığı söylendi. Yaya olarak gittim. İddia bayiindekiler şaşkın durumdaydı. O an ölü veya yaralı olup olmadığım bilmiyordum. Polisler gelmiş. Gazete bayiinin sahibi Naif Erler, pasajın önünde durmaktaydı. Bir anda aracın başına yüz-yüz elli kişi toplanmıştı. Herkes oraya doğru koşuyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kalabalığın arasına karıştım. 

"Polisler yaptı." diye sesler duydum. Altınsu Köyü Muhtarı bana fazla yaklaşmamamı söyledi. Özcan İldeniz polislerce kurtarıldı. Özcan "Bize saldırdılar. Araçta silah ve belge yar." dedi. Kendisiyle birkaç adım yürüdüm. Kendisine senden başka kim var diye sordum. 

Ali Kaya'nın olduğunu söyledi. Ali Kaya kenardaydı. Ali Kaya'yı zırhlı araca bindirerek kurtardık. O arada araçta neler olduğunu bu arkadaşlardan öğrendik. Kalabalığı uzaklaştırarak araa kurtarmak istedik, fakat bin kişi kadar vardı, başarılı olamadık. İnceleme için savaya eşlik etmek üzere polis görevlendirildi. Kendisi de ateş açarak kendisini savunmaya çalışmış. 

Orada bulunan milletvekili, ateş açılmasını incelemeyi engelleme olarak algılamış. Tanju Çavuş Dağ Komando Taburundaydı. Vali Bey beni çağırdı. Kişiyi lojmandan aldık. Savaya götürüldü ve ifadesi alındı. Arabasının üzerindeki saldınlar tespit edildi. Özcan İldeniz Emniyet Müdürlüğüne gitti. Ali Kaya zırhlı araçla Taktik Alaya götürüldü. Van Ö Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı geldi ve kriz merkezi oluşturuldu. Bu arada çıkan kargaşada Türk bayrağı yakıldı, uzman çavuşun evine saldın yapıldı, Atatürk büstüne saldırıldı. Polis noktası yakıldı. Noktada dört polis görev yapmaktaydı. Emniyet müdürlüğü ve Hükümet Konağına büyük saldın oldu. Askerlerin kaldığı evler taşlandı. Asker eşleri "Bizi 
kurtarın!" diye bağinyorlardı. Taşlar genelde gençler tarafından atılıyordu. Polis noktasında üç kurt köpeği ardı. Köpeklerin gözlerine naylon yakılarak damlatılmış. Güvercinler ise çivilenmiş. 

Sonradan patlamanın iki el bombasından kaynaklandığını öğrendik. Bir kişi aynı anda iki el bombasını kullanamaz ve bombasının pimi çekildikten sonra dört beş saniye içerisinde patlar. Bu acıdan soru işareti var. Vatandaşların bir kısmı korktuğundan ifade vermiyor. Seferi Yılmaz 1984 PKK baskınında gözcülük yaptığı için on beş yıl cezaevinde kalmış. Seferi Yılmaz'a yurt dışından bir paket geleceği bilgisi geliyor. Mahkeme karan ile dinleme ve takibe alınıyor. Dinlemede terör örgütü elemanlan ile görüştüğü tespit ediliyor. 

Araçtakilerden biri sayısal oynamak için indiği sırada pasajdaki patlama gerçekleşiyor. 

Heyet 1 Kasım'da meydana gelen patlama esnasında Askeri Gazino ve askerlerin kaldığı yerlerin boşaltılıp boşaltılmadığı sorusu üzerine şu şekilde cevap verilmiştir: "Uzman çavuş maç izlemek için arkadaşına gitmiş. Gazinoda ise beş kişi kalmaktaydı, Bunlardan biri patlama sırasında Gazinodan çıkmak üzereymiş. Maç sırasında olay olabileceği endişesiyle arkadaştan uyarıyoruz. 

Maç da zaten şifreli kanalda değil. Star TV'de yayınlandığı için Gazino'da fazla kişinin olmaması normaldir. Maç şifreli kanalda olsaydı çok kişi olurdu. 9 Kasım'daki patlama olduğunda Taktik Alaydaydık. Terör örgüt içerisinde de 1 
Kasım olaylan hakkında soruşturma yapılıyor. Roj TV adımızı vererek bizleri hedef gösteriyor. Vatandaş da olayın terör örgütü tarafindan yapıldığını biliyor. 1 Kasım olaylarından sonra halk arasında örgüte tepki vardı. 

Daha büyük olaylar olmaması için keşfin yanda kalmasını istemedik. El bombaların Savcı önce bize teslim etti. Ardından biz bunlan Savcılığa teslim ettik. Keşfin tamamlanmasından sonra araç İlçe Emniyet müdürlüğünün önüne çekildi. Araçtaki iki yıllık istihbarat bilgileri kayboldu. Arkadaşa neden önemli şeyleri yanına aldığını sorduk. Kendisi de Hakkari'de cephe faaliyetinin üst düzeyde olduğundan ajandayı yanlarına aldıklarını söyledi. Ajandadaki bilgiler bazı basın ve yayın organlarında yayınlandı. 

Hakkari Valisi Erdoğan GÜRBÜZ ile Görüşme: 

"Olaylardan sonra Başbakan ve bakanların gelmesi iyi oldu. Hakkari'de geçim 
kaynağı hayvancılık ve sınır ticaretidir. Türkiye'deki seksen üç bin köy korucusunun yedi bin sekiz yüzü buradadır. Aynca uyuşturucu ticareti de yapılmaktadır. Geçen sene yedi yüz seksen kilogram uyuşturucu yakalandı. 
1 Kasım'da yüz elli kilogramlık bomba patlatıldı. Jandarmanın önünde korkunç bir patlama meydana geldi. Yüz doksan dört ev ve iş yeri zarar gördü. Hemen gittim. Olayların hepsinde ordaydım. Yaralan sarmaya çalıştık. İki yüz milyar para tahsis edildi. İçişleri Bakanı geldi. Mahkeme karan ile yapılan dinlemelerde şu ortaya çıktı. "PKK terör örgütü devletin müşfik tavrını hazmedemedi." Esnafı teker teker dolaştım. Bu durum terör örgütünü tedirgin etti. Olaylarda Hükümet hassas davrandı. 
9 Kasım'da olay yerindeydim. Asayiş Kolordu Komutanı ve Başsavcıyı da götürdüm. 
Halk yakalandığım söylüyor. Astsubaylar Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı 
elemanlarıdır. Kim yaptıysa mevkisi ne olursa olsun gereği yapılacaktır. Savcılık olaya el koymuştur. Dosya hakkında gizlilik karan alındığı için açıklama yapamadım. Olaylan incelemek üzere İçişleri Bakanlığından iki başmüfettiş görevlendirildi. Aynca Van'dan da savcı geldi. Halkın beklentisi iki askerin tutuklanmasıdır. Olay çete davası kapsamında değerlendirildi. Olayın çözülmesi Türkiye için çok önemlidir. Astsubayların niçin valilikçe açığa alınmadığı sorulduğunda: Mülkiye Müfettişleri çalışmalarını devam ettirmektedir. 

Rapor hazırlanır ve raporda iki astsubay için açığa alınma teklif edilebilir. Müfettiş olaya el attığı için açığa alamıyoruz. Aynca 1971 muhtırasından sonra valilerin askeriye üzerindeki atama, disiplin cezası verilmesi ve açığa alınma gibi yetkileri devre dışı bırakıldı. Müfettişler gelmeseydi gereğinin yapılmasını jandarma albay komutanına bildirirdik. O da gereğini yapardı. Jandarma Teşkilat Kanununa göre valilerin askeri personeli açığa alması mümkün değildir. Son çıkan yönetmeliğe göre sözleşmeli uzman çavuşa sicil veriyoruz. Ancak 
rütbeliler bu kapsamda bulunmamaktadır. Olaya karıştığı iddia edilen askerlerin Şemdinli'ye gitmesinden haberim yok. Olay komutanı bilebilir. Araç jandarmaya verilen araçtır. Jandarma sadece gizli yazı ile plaka ister. 

İlde helikopter acil ihtiyaçtır. Kritik durumlarda kullanılmak üzere valilere helikopter tahsis edilmesi gerekir." 


30. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder