ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 17
Hakkâri Eski Valisi Erdoğan GÜRBÜZ;
"ERDOĞAN GÜRBÜZ - Astsubayların gezmesi, 1 Kasım olaylarından beri orada
astsubaylar, albayın bana verdiği ifade. Olay 9 Kasımda, astsubay orada yok, 1 Kasımdaki olaylardan sonra, 156 kişinin, bir de dinlemeye alıyorlar bunları, hem yasal dinleme hem de MiT'in dinlemeleri var. Oradaki, Umut Kitabevinin sahibinin Karayılanla temas ettiği, bunu, siz çağırdınız zaman, Jandarma İstihbarat Dairesinden çok daha iyisini öğreneceksiniz. Biz de, bu bilgiler, verilir, yazı varsa imha edilir atılır, çünkü, bizim kayıtta geçmez bunlar. Bana deseniz ki böyle bir kaydınız var mı, bize sadece, derler ki, şunu okuyun, imha edeceğiz.
Yani, oradaki, demek ki olay, 9 Kasımdan sonra astsubaylara orada değil, 1 Kasımdan itibaren ve bunu da şundan göreceksiniz, istihbarı elemanları, hepinizin de bildiği gibi, bir mıntıka geçişinde haber verilir. Diyelim ki, jandarma, benim polisim, çok yakaladık biz, eroini takip ediyor, kalkıp da, gel de, yazılı olma, hemen bir şeyle, efendim biz şu anda eroinin peşindeyiz, adam kaçmak üzere. Bu bilgiler, zaman zaman telsizle, telefonla, hatta bazen şifreli de olur. Yani, bu kanunun tam kestiği gibi, illa şurada yapamaz, burada yapamaz
diye bir olay yok, takip edilen bir olayda, bir bilgi vermek kafi. Hele, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, bunlar daha hassas bölgeler; çünkü, günde 20 tane olay oluyor, onu arz ediyorum. Yani, olay 9 Kasımda yapılmış değil, 1 Kasımdan beri bizim orada jandarmamız araştırma yapıyor.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Sizinle görev icabı, istihbarî bilgiler
açısından falan bir karşılamanız, tanışıklığınız oldu mu?
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Çok teşekkür ederim, bu soruyu sorduğunuz için size
minnettarım. Her ilde, emniyetin ve jandarmanın istihbaratı olur. Ne kaymakamla ne valiyle ilgisi olmaz. Komutanlıkta bir birim vardır, istihbarat elemanları olur. Yani, o ilde... Emniyet müdürlüğü yapan arkadaşımız da var herhalde...
BAŞKAN-Yok...
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Olsa, daha iyi bilir. Yani, o rutin iştir. Nasıl ki, Emniyetin ve jandarmanın birimleri vardır. Oradaki şu memur, bu bilmem ne, o valiyle muhatap olmaz zaten, valiyle muhatap olan makam, hepinizin bildiği gibi, her gün 11.00'de yapılan asayiş saati vardır. Emniyet Müdürü, il jandarma alay komutanı olur. Askerlik yaptık hepimiz, silsilei meratip esastır. Yani, bir astsubay, kendi rütbelerim atlayıp da bir valiye çıkması... Ki, ben, otuzaltı senelik mülkî idare amiriyim. Kusura bakmayın, kimseyi de almam.
AHMET ERSİN (İzmir) - Şemdinli'deki astsubayların, Şemdinli'de görevli
astsubayların orada bulunduğuna, orada çalışma yaptığım kaymakamların...
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Bilmez... O, sadece, il jandarma alay komutanlığında
istihbarat şube müdürü vardır, binbaşı, yarbay da olabilir. Binbaşı, o alt elemanlarım tespit eder. Sadece... O zaman istihbarat sızar dışarıya, onu demek istiyorum. Yani, kaymakama, valiye...
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Ben, bir aykırı soru daha soracağım.
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Estağfurullah...
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Bazı fesat insanlar, o bölgede böyle
dedikodu çıkarıyorlar. Diyorlar ki, işte, aidat topluyor veya para topluyor örgüt Örgüte para vereni, vermeyeni örgüt bombalıyor, o tabiî bir şeydir. Ama, para verildiğine dair istihbarat olur, bunun kanunî delilleri de elde edilemezse, bunu da askerler, yani, bir tarafın güvenlik güçlerinin sivil uzantıları diyeyim veyahut da resmî olmayan görevlileri; bunları sindirmek için, bu para vermelerini engellemek için bunların da böyle bir bombalama falan oluyor diye birtakım dedikodular var ve yine, bu dedikodular çerçevesinde, Şemdinli'de vatandaş ile
örgüt arasında her ne kadar tam bir mutabakat yoksa da, örgüt vatandaşı karşısına almamak için, demin de dediğiniz gibi aşirete dokunmuyor. Şemdinli çarşısında İSO dükkânı tahrip edecek, neredeyse şehri alt üst edecek bir patlamayı örgüt yapıp, halkı kendi karşısına almaz.
Bunun içerisinde başka bir bit yeniği var diye söylentiler var. Siz, bu konuda, en yetkili kimse olarak ne dersiniz?
ERDOĞAN GÜRBÜZ - İstihbarat olarak, mesela, şuna şöyle cevap vermek mümkün:
Bunu çok samimi... Mesela, bir Esat Canan çok daha iyi isimle bilebilir bunu; çünkü, aşiretin içindedir. Kim örgüte veriyor, kim vermiyor meselesi var ya... Biz, resmî kişi olduğumuz için, kimse, bizden... Ancak, böyle tanıdığımız bir iki yani ağa, yani, onlar bize ikinci dereceden haber getirir. Efendim, falancadan şu istenmiş, filancadan... Peki, diyoruz, biz bunu hemen savcıya... Aman efendim, hemen inkâr eder, açıkta kalırsın diyor. İstihbarat da, Sayın Başkanım, hepiniz biliyorsunuz: İstihbarat bilgileri de savcı ve hâkim tarafından delil
kabul edilmediği için, biz bunları konuşuyoruz hep.
Gel, şunları bir delillendirelim; ama, diyor ki, başsavcı -haklı- ya şunu ben çağırdığım zaman bunu söyler mi, söylemez. O zaman diyor bana getirmeyin. Bunlar konuşuluyor kendi aramızda. Biz, orada konuşurken, ayda bir de malumunuz, genişletilmiş asayiş toplantılarımız var. Yani, buradaki olay bu. Yoksa, siz... Şimdi, bunlar nasıl oluyor, istihbarat bilgileri, dinlenme var, MİT dinliyor. Şimdi, yasaya göre hakimlik ten karar almıyor, Ankara'ya bildiriliyor. Yeni uygulamalar tatbik ediliyor. Yani, alınan bilgiler o şekilde; fakat, mahkemeden karar almadığınız zaman, delil niteliğinde olmuyor o. Yani, hâkim diyor ki, mahkeme karan..."
Şemdinli İlçesi Cumhuriyet Savcısı Harun AYIK;
"HARUN AYIK- Onların zaten iki tanesi astsubay. Hakkâri İl Jandarma İstihbaratına bağlı askerler. İki tane astsubay. Bir tanesinin ismi Veysel Ateş. İtirafçı, Hakkâri İl Jandarma Komutanlığına bağlı kayıtlı haber elemanı aynı zamanda.
BAŞKAN- O zaman bunların üçü birlikte?..
HARUN AYIK-Evet, üçü birlikte.
AHMET ERSİN (İzmir)- Jandarmanın yaptığı istihbarattan haberiniz var mıydı sizin?
HARUN AYIK- Hayır, yok. Bize herhangi bir bilgi verilmedi bu olayla ilgili olarak
öncesinde.
AHMET ERSİN (İzmir)- Daha önce bilgi verilir miydi? Bu olayda verilmedi. Yoksa, devamlı mı böyledir?
HARUN AYIK- Valla, benim görev yaptığım süre içerisinde bu patlama meydana
gelinceye kadar hiçbir bilgi verilmedi.",
Hakkâri İl Emniyet Müdürü Yaşar AĞDERE;
"BAŞKAN - Peki istihbarat paylaşımını size soralım. Yani bölgede birtakım olaylar oluyor, ne bileyim, neticede örgüt bazen üstleniyor, bazen üstlenmiyor vesaire. Asker ve emniyetin bilgi paylaşımı, istihbarat faaliyetleri nasıl oluyor?
YAŞAR AĞDERE - İstihbarat bilgileri paylaşılıyor, tabiî değerlendiriliyor bilgiler.
Ama, her kurum kendi vermek istediği bilgileri değerlendirir, verir orada. Vermek istemediği bilgileri de, tabiî ki, vermesini sakıncalı gördüğü bilgileri değerlendirmeyebilir.
AHMET ERSİN (İzmir) - Jandarma polis bölgesinde olanları da bildirmiyor mu o
zaman? Jandarma kırsalda görevli değil mi?
YAŞAR AĞDERE - Evet kırsalda görevli.
AHMET ERSİN (İzmir) - Polis bölgesinde olan istihbarat çalışmalarından bilgi
veriyor mu?
YAŞAR AĞDERE - Yok onunla ilgili... Polis bölgesinde zaten jandarma ve polisin
sorumlulukları ve görev paylaşımıyla ilgili yönetmelik, 1961 yılında çıkmış bir yönetmelik var, ona göre bir operasyon yapacağı zaman jandarma veya polis, polisten bahsedersek, bir operasyon yapacağı zaman, eğer operasyon polis bölgesinde başlayıp jandarma bölgesinde devam ediyorsa, jandarma bölgesine haber verir oradaki jandarmaya, "sizin bölgenizde böyle bir operasyon yapacağız." Önce mülki amire ve adli amire, ondan sonra da birlikte operasyon
yaparlar.
BAŞKAN - Birlikte mi yaparlar, yoksa polis bölgesinde başlayıp jandarma bölgesine gittiği için, nasıl olsa bende başladı, bitiş noktası da orası diye takip eder, onlara haber vermeden girer mi?
YAŞAR AĞDERE - Yok efendim, yani, haber verir, mesela ben yapacağım zaman
jandarma bölgesinde, jandarmaya haber veririm "sizin bölgenizde böyle bir çalışma yapacağım." İstihbarat çalışmasından bahsetmiyorum yalnız, operasyon. Haber veririm, jandarmanın bilgisi olur, mülki amire haber veririm, savcıya haber veririm, sonra jandarma bana şunu sorabilir: "Kuvvetiniz yeterli mi, kuvvet yeterli mi?" Eğer ben yeterli görüyorsam, "kuvvetimiz yeterli, size gerek yok" derim. Veyahut onlar der ki: "Sizinle beraber biz de bulunalım, ne yapıyorsunuz görelim" diyebilirler. O andaki duruma bağlı jandarma.
BAŞKAN — Hiç giremezsin diyebilir mi?
YAŞAR AĞDERE - Bu zamana kadar olmadı böyle bir şey.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Tersi oluyor mu? Yani sizin bölgenize
jandarma o şekilde giriyor mu? İstihbarı çalışma yapıyor mu?
YAŞAR AĞDERE - Bizim bölgemizde jandarmanın bu şekilde yaptığı operasyonlar olmuştur. Ama bize bilgi yermiştir.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sizin kuvvetiniz yeterli değil miydi o zaman?
YAŞAR AĞDERE - Kendileri yürüttüğü için çalışmayı. Jandarma bölgesinde
başlamıştır. Esasında, eğer sadece bir bilgi alınmışsa, operasyon ilk defa başlayacaksa, o bilgiler devredilip... Ben mesela polis olarak kendi bölgemde bir şey başlatmamış sam, jandarmaya bilgileri veririm, jandarma o operasyonu devam ettirir. Başlangıcını da o yapar.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sizin dediğiniz sıcak takip konusu mu
diyorsunuz? Yani sıcak takip ayrı, yoksa bir operasyon yapılacak Şemdinli'nin merkezinde veya Hakkâri'nin merkezinde istihbarı çalışma yapılacak. Bu konuda yani jandarmanın direkt yetkisi var mı, hemen girip çıkabilir mi sürekli sizin haberiniz olmadan?
YAŞAR AĞDERE - Jandarma zaten şehir içerisinde konuşlanmış. Binaları orada,
araçları orada.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Oturması ayn. Çekme konuyu farklı bir yere
yahu! Yetkinizi kullanmıyorsunuz ondan sonra sorunlar çıkıyor sayın müdürüm.
YAŞAR AĞDERE - Sayın vekilim, şimdi şöyle: Jandarma istihbarat arabaları da
şehir içerisinde dolaşıyor. Ben jandarmanın istihbarat arabalarına niçin dolaşıyorsunuz, ne yapıyorsunuz diyemiyorum.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şemdinli'ye on sekiz sefer gelmiş adam bir ay içerisinde. Senin elemanın görmedi mi onları?
YAŞAR AĞDERE - Görebilir efendim.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sormuyor mu "ne arıyorsun burada" diye.
YAŞAR AĞDERE - Soramıyoruz evet, sormuyoruz.
Ancak bir operasyon yaparsa jandarma, sorarız, deriz ki: "Siz ne yapıyorsunuz burada, bir operasyon yapıyorsunuz, bizim bilgimiz niye yok" deriz; ama, istihbarat bilgisini, ben, istihbarat yapıp yapmadığım bilemem ki jandarmanın. İstihbarat gizli yapılır zaten.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yetkinizi kullanmazsanız ondan sonra gelir
başkası sizin yetkinizi kullanır, böyle de olaylar çıkar ondan sonra.
YAŞAR AĞDERE — Jandarmanın zaten efendim sivil araçları şehir içerisinde
dolaşıyor. Hakkâri merkezde de dolaşır, ilçelerde de dolaşır. Biz her aracına soramayız ki görevli misiniz, değil misiniz; niye dolaşıyorsunuz diye.
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın vekilimin sorduğu o değil. Elbette ki
dolaşacak, sivil de gezecek, resmî kıyafetle de gezecek; ama, istihbarı bir çalışma yapmak açısından, bu çalışmada sizinle bilgi paylaşımı yapıyor mu? Siz yapıyor diyorsunuz. Nedir bu bilgi paylaşımı, örneğin 9 Kasımdaki Umut Kitabevine böyle bir paket geleceği bilgisi var, istihbarı çalışma var. Bu paylaşıldı mı sizinle?
YAŞAR AĞDERE - Bununla ilgili bizim böyle bir paylaşımımız olmadı. Yani
olaydan önce olmadı. Olaydan sonra bize jandarmadan bir bilgi geldi "buraya bir paket gelecekti" falan şeklinde.
BAŞKAN - Olaydan sonra?..
YAŞAR AĞDERE - Evet, olaydan sonra.
ENVER YILMAZ (Ordu) - Sizin jandarma bölgesinde bu türlü bir operasyonunuz
veya organizeniz oluyor mu?
YAŞAR AĞDERE - Bizim, jandarma bölgesinde olmuştur, evet. Uyuşturucuyla ilgili operasyonlarımız jandarma bölgesinde olmuştur. Jandarmaya bilgi veririz, deriz ki: "Biz filan köyde şu şahsı alacağız. Jandarma kuvveti istiyoruz veya istemiyoruz" deriz. O zamanki duruma bağlı. Birlikte yaptığımız operasyonlar olmuştur. Tahkikatı biz yürütmüşüzdür.
Neticede onunla ilgili evrakları düzenleyip savcılığa biz vermişizdir, eğer bizde başladıysa. Bu tür olaylar oldu evet.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Peki o zaman şöyle diyebilir miyiz: Bu son
Umut Kitabevinin bombalanması olayında, jandarma orada birtakım istihbaratlar aldığını ve bir paket geleceğini düşündüğü için orada bulunduğunu arkadaşlar söylüyorlar. Bunun normal, mutat işleyiş dışında olduğunu söyleyebilir miyiz? Çünkü size hiçbir bilgi verilmemiş, olaydan sonra bilgi verilmesi sizin mutat işleyişinizin dışında mı gözüküyor?
YAŞAR AĞDERE - İstihbarat çalışmasıyla ilgili olarak orada nasıl bir çalışma
yapacak; bilemiyorum ben. İstihbarat çalışmasını açık bir şekilde herhalde yapmayacak, gizli bir çalışmadır istihbarat çalışması. Onu bize söylemeyebilir. Ama keşke söyleseydi. Birlikte biz de yardımcı olacağımız bir şey varsa yardımcı olurduk kendilerine."
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın müdürüm, şimdi biz burada istihbaratın en önemli elemanlarını dinledik. Bir bölge başkanını dinledik, Şemdinli Emniyet Müdürünü dinledik, Emniyet Genel Müdürünü dinledik, Emniyet İstihbarat Daire Başkanını dinledik ve sizi dinledik. Hepiniz, Seferi Yılmaz'ın bizim takibimizde olan bir kişi olmadığını söylüyorsunuz. Ama, bize gelen yazılarda, Ayhan Beyin de belirttiği gibi, bu iki astsubay, jandarma istihbaratında görevli iki astsubay on sekiz kere sadece Şemdinli'de görevlendirilmişler. Patlama ... görevli oldukları şeyler. Belli ki bununla ilgili size gelen yazıda da öyle anlaşılıyor. Şimdi bu kadar önemli bir şeyi siz her ay ilde güvenlik toplantısı yapıyorsunuz Vali Beyin başkanlığında, Jandarma da geliyor, siz varsınız, gerektiğinde ilçe yetkilileri geliyor. Böyle bir konu geçmiyor mu? Yani, bu kadar önemli bir adam bu herhalde, kendisine dışarıdan bomba gelecek, öyle söyleniliyor. Doğru mu değil mi bilemiyoruz. Öyle bir şeyi sizinle nasıl paylaşmıyorlar yani?
YAŞAR AĞDERE - Paylaşmadılar efendim. Seferi Yılmaz'la ilgili konuda paylaşmadılar.
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başka bir şey olsa, kaçakçılık olsa,
uyuşturucuyla ilgili bir şey olsa, yahut bir başka operasyon olsa da hakikaten paylaşmıyorlar mı? Bize sizin aylık raporlar geldi, orda bir sürü şey paylaşılmış.
YAŞAR AĞDERE - Evet efendim, doğru. Biz onlara gönderdik.
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Bir sürü şey paylaşılmış. Şimdi ben
hatırlamıyorum; ama, gördüğüm, jandarma da paylaşmış, siz de paylaşmışsınız, MİT bilgi vermiş, orada 80 kilo civarında en son patlayıcı yakalanmış. Yani istihbarı bilgi, şimdi baktığınız zaman, MiT'in, polisin herhalde istihbarı çalışması bence dünya standartlarına ulaşmış Türkiye'de de, bayağı bir üst düzeye ulaşmış. Jandarmanın orada, iki tane astsubayın yapacağı biri istihbarı çalışma sizinkinin kalitesinde olabilir mi yani, emniyetin ve MiT'in yaptığı bir çalışma kalitesinde olabilir mi? Bunu muhakkak sizinle paylaşmaları gerekiyordu
yani. Buradaki paylaşılmamış olması, sonradan size bildirilmiş olması mutat bir uygulama gibi görünmüyor bize.
YAŞAR AĞDERE — Evet. Bunu paylaşmadılar yani. Bu Seferi Yılmaz'la ilgili
konuyu paylaşmadılar."
Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin
KESKİNKILIÇ:
"AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şimdi benim aklıma gelen, bu istihbarat
konusunda bütün dinlediklerimize sorduğumuzda, yasal sınırlan iyi çizilmemiş mi, yoksa istihbarat paylaşımında, bUgi paylaşımında pratikte birtakım zorluklar mı var?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Yasal sınırlan 5397 sayılı Kanunla bu Avrupa Birliği
sürecinde zaten tam olarak çizilmiş; yani, zaten daha önceden polise verilen PVSK'da ek 7 nci maddede "polis ülke genelinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur" şeklindeki ibare, 5397 sayılı Kanunla, 23 Temmuz 2005'te yürürlüğe giren kanunla bu sınırlan iyice belirlenerek çizilmiş. Yani, polise ülke genelinde istihbarat yapma, dinleme yapabilme, iletişim kayıtlarının tespiti, kayda alınması, sinyal bilgilerinin alınmasıyla ilgili bunun sınırlan iyicene çizilmiş. Jandarmayı da önleyici anlamda mülkî idare amirlerinin vermiş olduğu emirlere göre çalışma yapması, askeri görevleri, idari görevleri çizilmiş, yasayla çizilmiş, Esasen bir kargaşa yok. Yani bizim oradaki jandarma görevlileriyle olsun ya da MİT görevlileriyle olsun herhangi bir sorunumuz yok bu anlamda.
BAŞKAN - Başka soru arkadaşlar?.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ali Kaya ve diğer astsubay Şemdinli'ye bir
ayda neredeyse on sekiz sefer girip çıkıyor, oralarda çalışma yapıyor. Sizin bundan niye haberiniz olmuyor?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Gittiklerini biliyoruz. Orada çalışma yaptıklarını
biliyoruz. Biz de gidiyoruz Şemdinli'ye, zaman zaman gidiyoruz. Ben de ekip gönderiyorum. Yalnız, biz onlan takip edemeyiz. Yani, onların işte ne yaptığını... Çünkü bizim istihbarat prensiplerinde çalıştırdığımız bir eleman, eğer... Çünkü o bölgede çok var. Mesela, elemanın teki, yani bizim haber elemanı olarak faydalandığımız haber elemanları, bizden çıkar, emniyetten çıkar MİT'e gider, MiT'ten çıkar, jandarmaya gider. Biz diyoruz ki, eğer başka bir kurumla görüşüyorsan, hepse devleti temsil eden kuruluşlar, başka bir kurumla da
görüşüyorsan bizimle irtibatınızı kesin. Zaten biz onu kendi çalışmalarımızdan da anlayabiliyoruz. Yani, kiminle görüştüğünü ya da ne bileyim, çünkü ufak yer olduğu için bunlar çabuk görülüp duyulabiliyor. Biz hemen irtibatımızı kesiyoruz, karşı tararı da uyarıyoruz.
MİT'e de giderse, haberiniz olsun, bu eleman sizinse sahip çıkın, çalışın, yani uyarın kendisini, yani emniyete gelmesin. Çünkü o zaman iki başlılık oluyor ya da her kurumdan faydalanma yoluna gidiyor bu tür elemanlar. Çünkü o bölgede biliyorsunuz, kaçakçılık olayları da olduğu için, bir bakıma bizleri orada bir savunma gücü olarak ya da bir üs olarak kullanmak istiyorlar, bir atlama taşı olarak kullanmak istiyor o bölgedeki elemanlar, yani bizim haber elemanları, eleman dediğimiz kaynaklar. O yüzden, biz onlara son derece dikkat
ediyoruz; ama, onların o bölgeye gittiklerini biliyoruz. Yani, mesela köylere falan, işte orada özellikle Altınsu Köyü var, özellikle bayağı örgüt mensuplarının yoğun olarak bulunduğu yer, bir de Hakkâri'nin yapısı gereği, kırsalla şehir sanki iç içe girmiş gibi, yani o kadar yalan ki, yani oradaki unsurları takip etmek, bir arada tutabilmek ya da devamlı kontrol altına alabilmek bir bakıma zorlaştırıyor işimizi. Ama, yine biz bu şahısların faaliyetlerini elimizden geldiğince, eleman kaynağıyla ya da almış olduğumuz yasal dinlemelerle, hâkim kararıyla
aldığımız dinlemelerle elimizden geldiğince takip ediyoruz Sayın Başkanım.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - "Bazen birbirine geçiyor" dediniz. Yani, şimdi
bu şehirlerin sınırlan, daha önce belirli sınırlan, belki 1930'da çizilmiştir Hakkâri'nin, ama şehir daha sonra büyümüş. Şimdi, şehrin büyümesiyle birlikte, aslında sizin yetkiniz artmıyor, belki fiilen artması gerekir; ama, yasal bir sınır var, önceden bir mahalle kırsal bir bölge ilan edilmiş, jandarma bölgesi, şehirle bütünleştiği halde siz oraya bakamıyorsunuz. Yani bunu mu demek istiyorsunuz?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Biz bakıyoruz. Bizim bakamadığımız yer yok. Yani,
ülke genelinde biz istihbarat yapma yetkisiyle donatılmışız. Zaten öyle bir şey, yardım istesek biz jandarmadan, bu, kanuna da aykınlık teşkil eder. Yani ülke genelinde bizi istihbarat yetkisi veriliyor, bu yetkimizi, biz, bize verilen yetkiyi, bir başka kurumdan yardım istemekle...
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Veya tersini söyleyelim. O zaman o, aslında
fiilen şehir; ama, kanunen kırsal gözüken yerlerde jandarma şu anda görev yapması sizi sıkıntıya sokuyor mu?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Hayır, herhangi bir şekilde sıkıntıya sokmuyor bizi.
Yani, istihbarî anlamda zaten bu 5397 sayılı Kanunla istihbarî yetkisi yok diye biliyorum ben. Yani, önleyici anlamda çalışması var. Dinleme yapabilir, o bölgede, ama elde ettiği o dinleme sonucu, sonuca vardığı bilgileri bize vermek zorunda, yani bizimle paylaşmak zorunda ki, şehir merkezinde diyelim ki bir adamı tespit etti, bir faaliyeti var, onu bize bildirmek zorunda. Yani, zaman zaman bildirdiği oluyor bunları, işte haber notlarıyla ya da zaman zaman yapılan toplantılar sonucunda bu bize ulaşıyor zaman zaman.
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Bu dinleme kırsala yönelikse, yine size aktarılıyor mu?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Şöyle: Kırsala yönelik bilgilerde işte genelde örgüt
mensuplarının kod isimleri vardır, atıyorum "Polat kod, Hüseyin kod, Ahmet kod" gibi. "Şu bölgede faaliyet gösterdiği** şeklinde bu tür bilgiler zaman zaman geliyor bize. Yani şu bölgede Botan -örgüt onu Botan olara adlandırılıyor- Hakkari merkezi " Botan bölgesinde örgüt mensupları şu faaliyet içerisindedirler" ya da "şu bölgede şu kadar örgüt mensubu bulunmaktadır" şeklinde zaman zaman bu tür bilgiler geliyor.
AHMET ERSİN (İzmir) - 16 Ekimde bu Umut Kitabeviyle ilgili deniliyor ki, "156'ya gelen bir ihban değerlendirdik." Yani 156'ya gelen bir ihban değerlendirmek çok da ciddiye alınacak bir istihbarat bilgisi değil. Çünkü yüzlerce ihbar gelir. Öyle bile olsa, şimdi, 16 Ekimde bu çalışma başlamış, 16 Kasımda size bilgi veriliyor. Peki 9 Kasımdaki bu olayla ilgili, dediniz ki: "Bize elde ettiği bilgileri verir." Peki, bunu niye haber vermedi size, sizce?
Madem aldığı bilgileri sizlerle paylaşıyor idi ise, bu olayı niçin paylaşmadı sizle? Yani nasıl çalışma bu?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Esasen bu sorunun muhatabı hani... Ben sadece bu
konuyla ilgili yorum da yapsam, yanlış olur, kendilerine sormak lazım. Yarın kendileri gelecekler, onlara bu soru tevcih edilebilir. Bunu niçin bize bildirmedikleri onların sorunu. Yani bize bildirmediler neticede. Neticede bizim Seferi Yılmaz'la ilgili bir çalışmamız da yoktu zaten.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ama her hafta, her ay koordinasyon toplantıları yapıyorsunuz. Buralarda sizin bakın bir yetkiniz var, siz bu yetkinizi eğer ciddî manada kullanmazsanız, sizin sahanızda başkaları at oynatır. Siz sormuyor musunuz, arkadaş, siz her gün bizim evde görüyoruz, ne işiniz var demiyor musunuz? Ne yapıyorsunuz oralarda? Sormuyor musunuz bu sorulan?
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Sayın Vekilim, ben 5 Eylülde Hakkâri'ye gittiğimde, bir
defa bir toplantıya katıldım. Daha önceki yardımcıma sordum, başkomiser arkadaşıma sordum, bu toplantıların esasen çok da sık yapılmadığını söyledi. Ama, 2006 yılından itibaren biz, her hafta toplanıyoruz. 2006 yılından itibaren her hafta Cuma günleri toplanıyoruz ve her hafta birimizin ev sahipliğinde. Bir hafta MiT'te, bir hafta tugay istihbaratta, bir hafta jandarma istihbaratta, bir hafta emniyet istihbaratta ev sahipliği yaparak dönüşümlü olarak toplanıyoruz.
Benim de dikkatimi çekmişti. Etranmdaki illere telefon açtım, özellikle Sımak'a
telefon açtım. Sizin nasıl koordinasyon ya da birbirinizle irtibatınız ya da paylaşım nasıl filan gibisinden. Onlar işte, böyle düzenli olarak toplandıklarını söyledi. Benim dikkatimi çekmişti bu toplanmama olayı. Yalnız şöyle bir olay gelişti: 14 Kasımda, yani Umut Kitabevinde patlama 9 Kasımda olduktan beş gün sonra, benim makamıma iki tane jandarma astsubay geldi. Bu jandarma astsubaylarımız bana, benimle görüşmek istediklerini söylediler, nöbetçi
memura, benimle görüşmek istediklerini söylediler. Nöbetçi memur bana bunu iletti. Ben de tabiî, buyursunlar, odama geçsinler, geliyorum dedim. Bu iki başçavuşumuz geldi, ellerinde bir tutanak defteri vardı. Bunun, benim tarafımdan imzalanmasını söylediler. Ben nedir diye baktığımda, bu defterin bir tutanak defteri olduğunu gördüm. Ben jandarmada bir defa
toplantıya katılmıştım, yani oraya geldiğim iki ay boyunca bir defa katıldım. Önceki yardımcım da hemen hemen hiç katılmadığını söyledi. Yani böyle görüşüyoruz da, düzenli bir toplantının yapılmadığım söyledi. Ben tutanak defterini inceledim. Dedim ki: Bu alman kararlar 1 Kasımda alınmış. 1 Kasımdaki bir tutanak bana imzalattırılmak istendi. Yani patlamanın olduğu gün bir toplantı yapılmış.
Hakkâri İl Jandarma Komutanı Erhan KUBAT;
"BAŞKAN - Şimdi, Şemdinli'de meydana gelen olayda, sizin sık sık vurguladığınız, işte, orası emniyet bölgesidir, bir de bunu jandarma bölgesidir diye bir kesin çizgiyle ayırıyorsunuz ya, şeyde de bir görevlendirme var, biz görevlendirdik diyorsunuz. Yani, Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş. Peki, buradaki kesin çizgiler ne, bunu nasıl gönderiyorsunuz? Emniyet bölgesi olduğu halde, oraya nasıl gidiyorlar? Bunu nasıl izah edeceğiz?
ERHAN KUBAT - Şimdi, Sayın Başkanım, Jandarma Genel Komutanlığının
istihbarat yetkisini, jandarma, kendi 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun da ek 7 nci maddesi zannediyorum, buradan alıyoruz ve bunlar, Bakanlar Kurulunun oluruyla olan yönetmelikte de, birçok maddesinde, 44,47, 51 gibi, yani, şimdi, dokümanımı açayım, isterseniz arz edeyim, bunları yazılı olarak size de bildirmiştik. Buna göre, bizim, tüm yurt sathında istihbarat yapma yetkimiz var. İstihbaratla operasyonu ayırmak lazım. İstihbarat personelinin hiçbiri operasyon yapmaz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tüm yurt sathı deyince, kırsal ve şehri kastediyoruz.
ERHAN KUBAT - Ben şimdi önleyici olarak, benim bölgemde, olayı önleyici
istihbaratı yapmakla sorumluyum. Bir telefon dinlemesi almışım, bir telefon tespit etmişim. Bu şahıs, Ali Kısıkyol. Ali Kısıkyol nerede, Şemdinli'nin güneyindeki Kuzey Irak'ta. Telefon kimin üzerine kayıtlı, bakıyorsunuz ki, efendim, bilmem nerede, Ukraynalı bir kadın, İstanbul'da bilmem ne oteli. Hangisi jandarma sorumluluk bölgesi, hangisi polis sorumluluk bölgesi, bu çizgiyi çizelim istihbaratta. Şahsın telefonunun alındığı yer mi polis sorumluluk
alanı olacak; yoksa, şahsın oturduğu yer mi; yoksa, şahsın konuştuğu yer mi istihbarat alanı?
İstihbarat alanında bir çizgi çizemezsiniz. Şu anda polis telefon dinliyorsa, şayet şu anda jandarma bölgesine geçti, istihbaratını topladı, polis bölgesine geçti; işte bitti. Yani, istihbarat açıdan bir sorumluluk alanı çizmek mümkün değil Sayın Başkanım; ama, operasyona alanında çizgilerimiz çok nettir, sorumluluk alanları vardır. Eğer operasyon aşamasına gelindiğinde, istihbarat birimlerinin hiçbiri operasyon yapmaz. O zaman, artık, iş cumhuriyet savcılarına gider. Kendisi buraya gelmeden üç gün önce... Şu anda bile yüz tane örneği vardır, polis ile jandarmanın şu anda, birlikte, müşterek bölgede operasyon yapma...
Operasyon açısından girip yaptığımız an, o zaman, mülkî amire haber verip, ilgili kolluk amirinden almamız lazım. Benim bölgemde, 87 kilo eroin yakaladı polis, istihbaratını yaptı; komutanım, biz böyle böyle şey yapacağız. Buyurun... Girdi, bizim Yeniköprü Karakolunun önünde 87 kiloyu aldı, cumhuriyet savasına haber verdik, biz de operasyona imza attık ve olayı bitirdik. Mesela, üç gün önce ben gelmeden, bir köyümüzde, bir cinayetle ilgili dinleme yaptık. Savcı bey dedi ki, jandarma bölgesine gelecek. Hay hay, derhal verdik kuvveti, beraber gittik. Yine, mesela, tarihini hatırlayamayacağım, bir C-4, A-4 patlayıcının istihbaratını aldı, ben birlik verdim, oraya operasyonel birlik girmek zorunda; çünkü, ana üs
bölgesi PKK'nın. Girdik ve 5 kilo şey aldık. Yani, operasyon bölgesi ile istihbarat bölgesi arasında farklar var.
BAŞKAN - O zaman, istihbarat bölgesi olarak, emniyet ve jandarma, ülke genelinin tamammda istihbar! faaliyette bulunabilir, operasyon aşamasına geldiği zaman, hangi bölgede operasyon yapılacak ise işbirliğiyle operasyon yapılır.
ERHAN KUBAT- Evet Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Yasal düzenleme de böyle diyorsunuz.
ERHAN KUBAT - Evet.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yani, şu anda jandarma, Çankaya'da istihbarat çalışması yapabilir mi?
ERHAN KUBAT - Şimdi, Çankaya'da istihbarat çalışmasını yapması için, bölgesinde bir şeyi olması lazım. Mesela, bir kaynaktan gidecek. Ben Ali Kısıkyol'u dinliyorum. Ali Kısıkyol kimle muhatap; Çankaya'daki sununla muhatap. Ona da istihbaratını yapar.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Fotoğraf çeker, bilgileri toplar ve saire değil mi?
ERHAN KUBAT - Tabiî. Ben operasyon yapacağım. Operasyon yapmak için... Ben şimdi dinleme kararını almışım, suç unsuru olup olmadığını, gidip bir polise söylemem ben, size söyleyemem, başkasına söyleyemem. Tek nüsha çoğaltunm, onu da sadece cumhuriyet savcısına alınm. Cumhuriyet savcısına götürürüm, sayın savcım, bununla ilgili suç unsuru var mıdır; vardır. İlgili kolluk yeri neresidir, polis bölgesidir. Operasyon yapın. Bize de yaptırabilir, kendisi de yaptırabilir, müşterek de yapılabilir.
18. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder