25 Şubat 2019 Pazartesi

TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLER., BÖLÜM 1

 TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLER., BÖLÜM 1 



 KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLERİN 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMELERİ., 


XIII- KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLERİN 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMELERİ 


1. Komisyonumuzca 13.12.2005 tarihinde bilgisine başvurulan AK Parti Manisa Milletvekili Hüsevin TANRTVERDI: 
Şemdinli'de olayın görgü tanıklarını, Kaymakamı ve Savcıyı dinlediklerini, 

Olayın şahidi olduğunu söyleyen bir Şemdinli'linin kendilerine olayı; 
"Öğle saatleri 12.00 civan işhanının önüne bir otomobil geldi. İçinden biri işhanına girerken bunun gidişinden ben huylandım ve kendisini takip ettim, içeriden bir bomba sesi geldi, bu bomba sesinden sonra bu arkadaş panikledi, dışarıya doğru hızla yürüdü, otomobil olduğu yerde değil, 70-100 metre ileriye gitmişti. Hemen telefonuna sarılıp -Neredesiniz ? - diye seslendi. Karşıdakiler tarif edince hemen aracın yanına yöneldi. Biz bomba patladı denince ve koşuşturmalar başlayınca -bunu bu yaptı- diye düşünerek peşine düştük, 
otomobile binerken yakaladık. Bunun yanı sıra araçta iki kişi daha vardı. Bunlardan biri araçtan inerek hemen arkaya geçti, bagajdan bir kaleşnikof çıkardı -ben güvenlik mensubuyum- diye bağırdı. Etrafi sarmış olan 40-50 kişi tamamen etrafını sardık, silahı da elinden aldık. Üçünü birden tuttuk ve Emniyete teslim ettik." 

Şeklinde anlattığım, 

Bunların isimlerinin medyaya da yansıdığı gibi; bombayı atan itirafçı Veysel ATEŞ, Astsubay Başçavuş Ali KAYA ve Uzman Başçavuş Özcan İLDENİZ olduğunu, Ali KAYA'nıri yere düşen kimliğinin renkli fotokopisinin hemen halk arasında dağıtıldığını, böylece hemen herkesin Ali KAYA'yı tanıdığını, 
Astsubay ile Uzman Başçavuş'un Emniyet yerine Jandarmaya götürülmesi üzerine halk arasında panik ve endişenin arttığını, Veysel ATEŞ'in hemen tutuklanmasına karşın diğer iki kişinin daha sonra tutuklanmasının kamuoyunda hayretle karşılandığını, Bomba atılan Umut Kitapevini de gördüklerini, işhanının çok dip köşesinde izbe bir yer olduğunu, bir perdeyle bölündüğünü ve içinde öyle pek fazla da kitap bulunmadığım, perdenin arkasında tüp, tencere, tava gibi mutfak malzemelerinin yanı sıra bombanın açtığı çukur bulunduğunu ve bu çukurun olayda ölen kişinin kanıyla dolu olduğunu, Umut kitapevinin sahibi Seferi YILMAZ için halk arasında itirafçı olduğu, yargılanıp çıktığı ama hâlâ örgütle ilişkisi olduğu şeklinde yorumlar yapıldığını, Bu kitapevinde ayın 13 ünde inceleme yaparlarken halkın da bina önüne toplandığım ve Ali KAYA'nın tutuklanması konusunda ısrarla durduğunu ve kendilerine Başbakanın 
demecini hatırlattıklarını, kendilerinin de halkı teskin ettiklerini, Bunun dışında Belediye Başkanım, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi Üyelerini de  dinlediklerini, 

Olaya kansan kişilerin kıyafetleri ile aracın plakasının sivil olduğunu ancak bagajdan çıkan arabanın orada görevlendirildiğine ilişkin gibi bazı belgelerin birer suretlerinin oradaki iki avukatta bulunduğunu, kendisinin bu avukatlar ile diğer kişilerin isimlerim bilahare Komisyona ileteceğini, Bagajdaki belgelerin orijinallerinin hepsinin o hengame içinde savcı tarafından teslim alınabildiğini kendisinin zannetmediğini, bunların avukatlarda veya halkın elinde 
olabileceğini, 

Olayın ilk vukuunda halkın arabayı kuşatması esnasında Garnizon Komutanının 
arabayı kaldırtmak istemesine rağmen halkın ve avukatların -delil tespiti yapılmadan bu arabayı kaldırtmayız- dediğini, Delil tespiti yapılırken de havanın iyice karardığını, bu esnada Başçavuş Tanju ÇAVUŞ'un arabasıyla olay yerine geldiğini ve -Halk üstüme geldi. Ben de ateş ettim diyerek halkın üzerine ateş açtığını ve bu olayda da bir kişinin öldüğünü, Tanju ÇAVUŞ'un da tutuklandığını, „ 
Bu hengamede delil tespiti yapılamayınca oradaki heyetin bir müddet dağıldığını ve daha sonra tekrar delil tespiti yapmak için olay yerine geldiklerini ancak tekrar Garnizon Komutanının halktan dağılmasını istediğini ve tekrar hengame yaşandığım, Herkesin birbirine girdiği bu ortamda halkın girişteki polis noktasına -cephanelik gibi bir yer- yöneldiğini, orada bulunan birkaç polisin orayı ve büyük makineli silahı teslim etmemek için direndiklerin ancak rütbeli bir askerin bu silahın namlusunu ve mekanizmasını söktüğünü ve oradan ayrıldıklarını ve, bu noktanın halk tarafından yakıldığını, Bu arada oradaki polislerden birinin Mehmet AĞAR'a telefon eden polis olduğunu, Bunun dışında ateş açan ve bir kişiyi Öldüren Tanju ÇAVUŞ'un da arabasının halk tarafından yakıldığını ve bir köşede durduğunu, Bombanın öğleyin saat 12.00 de atılması, yaşanan olaylar ve hengame nedeniyle son kolayların 3-4 saat sürdüğünü ve bu son olayın saat 16.00 gibi olduğunu tahmin ettiğini, 

2.Komisvonmnuzca 13.12.2005 tarihinde bilgisine başvurulan Eskişehir 
Milletvekili Cevdet SELVI: 

"Olayda iki ölüm hadisesi olduğu, Birincisinin Umut Kitapevine yapılan bombalı 
saldın esnasında bir diğerinin de keşif esnasında ateş edilmesi sonrasında gerçekleştiği, itirafçı olarak adlandırılan Veysel'in bombayı kitapevine attığı, Kitapevi sahibinin bombayı atam arkasından bağırarak kovaladığı, Halkın toplanarak aracın etrafım sardığı ve araçtaki silah, mühimmat ve krokilerin tespit edildiği ve daha sonra keşif yapılırken ateş açılması sonrası olayların patlak verdiği Panzerlerden ateş edilmesinin delillerin karartılması amaçlı olduğuna inanıldığı, 

a. Komisyonumıızca 13.12.2005 tarihinde hilgfaine başvurulan Hakkari Milletvekili Fehmi ÖZTUNC: 

9 Kasım olayının faillerinin yakalanmasını, daha önceki patlamalar üzerine Şemdinli halkının bu araçtan ve icindekilerden şüphelenerek takip etmesine bağladığını, zaten ilk önce pasajın önüne park eden arabanın insanlar bunlardan şüphelenince yerini değiştirerek biraz daha uzağa gittiğini, hatta o kişinin bombayı attıktan sonra diğer kişilerin yerini kaybettiğini ve telefonla -Neredesiniz ?- diye aradığını, 
Hedef adam olan kitap evinin sahibi Seferi YILMAZ'ın daha önce terörist olduğunu ve bombaya rağmen kendisine bir şey olmadığını hatta bombayı atan kişiyi tespit ve teşhir ederek diğerleriyle birlikte yakalattığı nın halk tarafından anlatıldığını, Arabanın önce yakılmak istendiğini, ancak -yakmayın, etmeyin, savcı gelsin bunda bir keşif yapsın- denildiğini, keşif sırasında da yine bir astsubayın kendi aracından halkın üzerine ateş açtığını bir kişiyi öldürüp dört kişiyi yakaladığım, gece tekrar gidip keşfi yaptıklarını, bütün bu bilgileri de halktan aldıklarını, Heyet olarak oraya gittiklerinde Kaymakamı da savcıyı da çok sıkıntılı gördüklerini, birinin ağzını bıçak açmazken diğerinin ellerinin kalkmadığım bir şey konuşamadığını, bunun da olayın şokundan kaynaklandığını sandığını, 

4. Komisvopumuzca 21.12.2005 tarihinde bilgisine başvurulan Hakkari Milletvekili Esat CANAN,- 

Kendisinin Hakkari - Yüksekova'h olduğunu, 9 Kasım günü Yüksekova'dayken Saat 12.00 gibi bir telefon geldiğini, Şemdinli'de bir pasaja bomba atıldığım, bir kişinin öldüğünü, ilçede olaylar olduğunu, kendisinden hemen Şemdinli'ye gelmesinin istendiğini, bombayı atan üç kişinin şu an ellerinde olduğunu, ancak kaçabileceklerinin söylendiğini, kendisinin de hemen Şemdinli'ye doğru yola çıktığını, Kendisine telefon eden kişiyi tanıdığını, onlara yakalananları linç etmemelerini ancak üzerlerinde ceplerinde bulacakları şeylere el koymalarım söylediğini, Şemdinli'ye vardığında halkın meydanda öfkeli bir şekilde beklediğini, zanlıların emniyetçe teslim alındığını, zanlılara ait aracın meydanda durduğunu, Halkı yatıştırdığım ve yetkililerle konuşmak için hükümet konağına gittiğini; kaymakam, savcı, ilçe emniyet müdürü ve Ankara'dan gelmiş bulunan Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanı ile görüştüğünü, Jandarma yetkililerinin aracın kendilerine ait olmadığını söylediklerini, bu nedenle araç üzerinde ivedilikle bir inceleme yapılmasını olay yerinde savcının keşif yapması gerektiğini söylediğini, yetkililerin ise güvenlik nedeniyle aracın oradan alınarak başka yerde incelenmesi gerektiğini söylediklerini, 

Kendisinin ısrar etmesi üzerine, çarşıya inip halkı sakinleştirmesinin söylendiğini, bunun üzerine kendisinin çarşıya inerek halka etrafi boşaltmaları gerektiğini, aracın keşfi sırasında kendisinin, Belediye Başkanının ve birkaç avukat arkadaşın hazır bulunacağım söylediğini ve bunun üzerine halkın geri çekildiğini, Tekrar savcı ile temas kurduğunu ve böylece yaklaşık 10 kişilik bir heyetin araç başına geldiğini, daktilonun kurulduğunu, bagajın açıldığını -bagajın daha önce açılıp açılmadığını bilemeyeceğini- bagajda 3 adet kaleşnikof silah ile 2 el bombası olduğunu, kimyasal maddeler ve 4 adet dosya bulunduğunu, savcının bunları zapta geçirmeye başladığını, Kendisinin de dosyalara baktığını, dosyalardan birinin araca ait olduğunu ve bu dosyaya göre aracın jandarmaya ait olduğunu, Bu incelemeler devam ederken panzerden ateş açıldığım, mermilerin tepelerinde uçuştuğunu, buna rağmen keşfe devam ettiklerini bu esnada daha küçük bir araçtan da ateş açıldığım, yanında bulunan ilce emniyet müdürüne ne olduğunu sorduğunu, ancak onun da şaşkınlık içinde olduğunu, küçük araçtan ateş açılmasıyla kendilerini izleyen halk topluluğunun bağırmaya ve üzerlerine doğru "Aman bizi öldürdüler, çok sayıda yaralı var" diyerek koşmaya başlamaları üzerine savanın katibe bu şartlar altında keşif yapılamayacağını söylediğini ve herkesin kaçmaya başladığını, kendisinin de en yakın yer olan hastahaneye gittiğini, saatin bu esnada 17.00 olduğunu ve havanın kararmış olduğunu, Yaralananlardan birisinin durumunun ağır olduğunu, derhal Yüksekova'ya sevk edildiğini ancak yolda hayatım kaybettiğini, 
Kendisinin İçişleri Bakanını telefonla aradığım ancak yurt dışında olduğu için 
ulaşamadığını, bunun üzerine valiyi aradığını, Valinin de Şemdinli'ye henüz geldiğini ve kendisinin aldıracağını söylediğini, nitekim biraz sonra araba yollayarak aldırdığım ve Jandarmada bir toplantı yaptıklarını, Vali, Hakkari Alay Komutam, Yüksekova Belediye başkam, Şemdinli belediye Başkam, Esendere Belediye başkanı ve kendisinin bir değerlendirme toplantısı yaptıklarını, 
kendisinin daha önce bize ait değil denmesine rağmen aracın Jandarmaya ait olduğunu, keşif yapılırken ve hiçbir gösteri yokken ateş açılmasının büyük bir ihmal olduğunu söylediğini, Bu esnada İçişleri Bakanına vekalet eden Milli Savunma bakanının kendisini aradığını, kendisiyle ve valiyle konuştuğunu, halkın mutlaka bu keşfin bitmesini istemesi karşısında Adalet Bakanını arayarak bu keşif için savcıya talimat vermesini isteyeceğini söylediğini, Alay Komutanının istemi üzerine kendisi ile Belediye başkanlarının çarşıya inerek keşfin yapılacağına dair halkı ikna edip dağıttıklarını ve savcının da gece 10-11 arasında aracın keşfini tamamladığım, ancak çok geç olması nedeniyle bomba atılan pasajın keşfinin ertesi sabah tamamlandığını ifade etmiştir. 

Komisyon üyelerimizce sorulan sorulara cevaben; 
Keşif yapılırken hiçbir ses, bir çıt bile olmadığını buna şaşırdığını, bu yüzden emniyet müdürüne " biz burada sakin sakin görev yaparken bu ateş niye 
açılıyor ?" diye sorduğunu, Keşif yapılırken ki ateşin görünmez bir yerden açıldığını, Şemdinli'nin küçük bir yer olduğunu, ileri gelenlerin arabadan ateş açan şahsı ise Astsubay Tanju Çavuş olarak teşhis ettiklerini, Savcının yanında bagajın açılması sırasında kilitli olmadığını, basınca açıldığını, daha sonra aracın Jandarmaya ait olduğunun anlaşılması üzerine İl Alay Komutanının herhangi bir 
yorumda bulunmadığını, 

Olayı birilerinin savcıya inceleme yapmaması, bazı bilgilerin ortaya çıkmaması 
şeklinde düşünen ve bu zanlılarla irtibatı olan kişilerin ortaya koyduğu bir eylem olarak değerlendirdiğini, Üçe savcısının iyi niyetle ilk olarak keşfi hemen kabul ettiğini ancak taktik Alay Komutan Yardımcısının itiraz ederek "Olmaz, biz savcı beyi oraya gönderemeyiz." dediğini, güvenlik sorunu olduğunu belirttiklerini,  Keşif sırasında ateş açılan arabanın kaçıp gittiğini ve Tanju Çavuş'u halkın 
yakalayamadığını, Keşif sırasında ateş açan panzerin emniyete mi, Jandarmaya mı ait olduğunu bilemediğini, havaya ateş açıldığını ve karanlıkta mermileri gördüğünü, Arabanın bagajından alındığı iddia edilen ajandadan haberi olmadığını, bagajdaki diğer eşyaların emanete alındığını, Seferi YILMAZ'ı ilk kez orada tanıdığını, ilçenin ileri gelen itibarlı ve sözü dinlenen bir kişisi olmadığını, 
Olayın gece yerine gündüz meydana gelmesi ve zanlıların yakalanması konusunda kendi değerlendirmesine göre itirafçı denilen şahıs ile o iki astsubayın bağlantıları olduğunu ve o gün o saatte oraya o eylemi gerçekleştirmek üzere geldikleri kanaatinde olduğunu, arabanın bagajında o dükkana ait krokinin ve kırmızı işaretin bulunmasının kendisine bunları düşündürdüğünü, 
Roj TV veya başka bir kanalın oradan hemen görüntü yayınladığına dair bir tespitinin bulunmadığım, öğrendiğine göre cep telefonuyla bazı görüntüler çekildiğini, bu görüntülerin Roj TV'ye gitmiş olabileceğini, zaten Ali KAYA'mn ilk yakalandığında "Ben Jandarmadanım" yerine "Ben Emniyettenim" dediğini, bunu da halk ile emniyeti karşı karşıya getirmeye yönelik bir çaba olarak gördüğünü," 
Araçla gelenlerin Hakkari'den görevli olarak Şemdinli'ye geldiklerini ve ilçede 
tanınmadıklarını, Seferi YILMAZ'ın kendi ifadesine göre yemek yaparken atılan bombayı görüp dışan çıktığım ve bombayı atanı kovalayıp halka ihbar ettiğini ve yakalattığını, arabanın olaydan önce diğer dükkan sahiplerinin şüphelenmesi üzerine biraz ileriye gittiğini ve bombayı atanın bunları bulamayıp cep telefonuyla araması, kovalanıyor olması sebebiyle ve arabanın etrafının 
sarılması nedeniyle kaçamadıklarını, zaten ilçenin en kalabalık merkezinde olayın gerçekleştiğini, 

5-Komisyonumuzca 21.12.2005 tarihinde bilgisine başvurulan Hakkari Milletvekili Mustafa ZEYPAN: 

"9 Kasım olaylarını takip eden günlerde Grup Başkanvekili Sadullah ERGİN ve dört milletvekiliyle olay mahalline intikal ettiklerini, halktan intikal eden bilgilere göre araçta üç kişi olduğunu bunlardan birinin pasaja doğru giderek bomba attığım daha sonra da arabaya doğru koştuğunu, bu esnada aracın halk tarafindan kuşatıldığı ve bu üç kişinin polise teslim edildiğini, yapılan keşif neticesinde araçtan silah, mühimmat, ajanda ve krokilerin çıktığını, 
Olaylara kansan kişilerin Veysel ATEŞ ve iki astsubay olduğunun kendisine ifade 
edildiğini, Veysel ATEŞ'in ağabeyiyle bilgisi olup olmadığı hususunda görüştüğünü, iki astsubayın olaylarla ilgisi olup olmadığı hususunun belli olmadığını, Halkın arabada bulunan kişileri patlamanın faili olarak gördüğünü bu kanaate olayların tek görgü şahidi olan kişiyle görüştükten sonra kani olduğunu, 
İki astsubayın yakalanmasından sonra tutuklanmamaları da soru işaretlerine neden olduğunu, Olayda patlatılan bombayla, arabanın arkasında ele geçen bombaların aynı nitelikte olduğunu, ayrıca terör örgütü ve güvenlik güçlerince kullanılan mühimmatın benzer olması sebebiyle bu yolla sağlıklı bir sonuca varılamayacağını, 

Veysel ATEŞ'in her şeyi yapabilecek nitelikte bir insan olduğunu, devletin bu bölgede istihbarat faaliyetleri bağlamında bu tip kişileri kullandığını ancak her şeye rağmen bu kişiler vasıtasıyla infaz uygulamalarının devlet ciddiyetine uygun olmadığım, 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder