25 Şubat 2019 Pazartesi

TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLER., BÖLÜM 6

TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLER., BÖLÜM 6


 KOMİSYONUMUZCA BİLGİSİNE BAŞVURULAN KİŞİLERİN 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMELERİ., 


31- Komisyonumuzca 30.03.2006 tarihinde Şemdinli İlçesinde bilgisine 
başvurulan Zeydan ÖZEL: 

"Pasajın 30 metre yanında Ender Giyim Mağazasının sahibi olduğunu, işyerinin pasaja girip çıkanı görebilecek konumda bir yer olduğunu, olay olmadan önce dükkânın yanında ayakta durduğunu, bir arabanın park ettiğini gördüğünü, telaşlı şekilde üç kişinin arabamn içinde olduğunu, sürekli Özipek Pasajının kapısını seyretmelerine anlam veremediğini, amca oğlunun, "bombacı olmasınlar her gün bomba patlıyor" dediğini, Veysel Ateş'i pasaja girerken de bomba aüp çıkarken de gördüğünü, iki ses duyduğunu, iki patlamanın üst üste 
olduğunu, arabamın plakasının 30 AK 933 olduğunu, arkadaki adamın arabadan çıktığını, inen şahsın san kahverengi montlu, kısa boylu olduğunu ve şahsın direkt olarak Özipek Pasajına doğru yürüdüğünü, bu şahıstan şüphelendiğini, bunların yanına gittiğini, top sakallı kişinin şoför pozisyonunda bulunduğunu, sağdaki adamın kendisine bakarken hemen arabayı çalıştırdığını, jandarmaya doğru yürüdüğünü, aradan 11-12 dakika sürmeden arabamn döndüğünü AK Parti binasının yan tarafına park ettiğini, 12 dakika sürmeden dükkâna 
girdiğinde bir bomba sesi geldiğini, patlamanın saat 11.00-11.45 civarında namaz çıkışı gerçekleştiğini, arabanın pasajın girişinin karşısında çaprazda olduğunu, hemen kendini dışan attığını, halkın pasaja doğru yürüdüğünü gördüğünü, halktan kastın esnaflar olduğunu, san montlu kahverengi adamın pasajdan dışan doğru yürüdüğünü, cep telefonundan arkadaşım arayarak nerde olduğunu sorduğunu, arabadaki şahsın da o an telefonla konuştuğunu, Seferi 
Yılmaz'ın bombayı patlatan bu dediğini, adamın direkt koşup arabamn içine girdiğini, hemen arabaya sarıldıklarını, Ali Kaya'mn suçu inkar ettiğini, sakallı şahsın da orada arabanın yan tarafında durduğunu, Ali Kaya adlı şahsın bagajı açtığını, hemen elini silahına attığım, bagajda el bombası, kaleşnikof, harita ve kroki olduğunu, Özcan İldeniz'in o sırada olay yerinden ayrıldığını gördüğünü ve bu adamı da yakalayın, bunlar üç kişidir dediğini, o esnada milletin arabaya vurmaya başladığını, Ali Kaya'nın emniyet görevlisi olduğunu söylediğini, 
bombayı atan şahsın bir metre yakınından geçtiğini, daha sonra askerin geldiğini havaya ateş ettiğini, özel tim, polis, emniyet amiri ve kaymakamında geldiğini, emniyet amirinin arabanın üzerine çıkarak millete seslendiğini, mühimmatın arabanın içinde kaldığını, arabayı halkın koruma altına aldığım, arkadaşların bagajın üzerine oturduğunu ve savcı beyin beklendiğini,CHP Milletvekili Esat Canan'ın geldiğini, halkın yürüyüş yapmaya başladığını, belediye başkanı ve kaymakamın halkı sakinleştirmeye çalıştığını, akşamüzeri artık savcı beyin, avukatların, Esat Canan ve polislerin keşif için geldiğini, bir silah sesi duyduğunu, 4-5 kişinin vurulduğunu, olayın arabanın 20 metre ilerisinde olduğunu, bankanın önüne bir arabanın gelerek milleti taradığını, savcı beyin keşfi iptal ederek ayrıldığını, gece yansı tekrar savcı beyin gelerek keşfini yaptığını ve arabayı emniyet binasının önüne götürdüğünü," 

32- Komisyonumuzca 27.03.2006 tarihinde Bitlis'te bilgisine başvurulan Veysel ATEŞ;

"Hakkâri Çukurca Kurudere Köyü nüfusuna kayıtlı, 27.03.1972 doğumlu olduğunu, 1988 tarihinde Kurudere Köyü civarlarında çobanlık yaparken bir grup terör örgütü mensubunun sözde grup sorumlusu San Baran önderliğinde kendisini ve Nuri Kılıç'ı kaçırdıklanm, şuura yakın olduklan için yol göstermelerini istediklerini, sının geçtikten sonra dönmek istemelerine rağmen izin verilmediğini ve terör örgütü elemanı olduklannı, çeşitli yerlerde siyasî eğitim gördüklerini bu kapsamda İran'ın Urumiye Şehrinde 1988 kışı eğitimini aldıklarını, bahar aylarında tekrar Hakkâri Çukurca bölgesine geldiklerini ve 
faaliyette bulundukları, Genel faaliyet alanının Şemdinli, Çukurca, Yüksekova ve de Beytüşşebap'ın bir kısmı, olduğunu, bu faaliyeti yaparken de çeşitli eylemlere katıldıklarını, 1990'da mayın patlaması sonrası yaralandığını, tedavi için Suriye'ye gönderildiğini, Suriye'de 45 gün askerî devlet hastanesinde tedavi gördüğünü, sonra Bekaa'ya götürüldüğünü yaklaşık 6 ay Bekaa'da kaldıktan sonra 1991 Nevruz'dan sonra tekrar Hakkâri Çukurca bölgesine getirildiğini, 
Şam'da, Lübnan'da, Bekaa Vadisinde gördüğü ortamdan sonra PKK terör örgütünden aynlmaya karar verdiğini, dört kişi birlikte kaçıp Kuzey Irak'a Donuk Kentine yerleştiklerini, burada sol ayağından yaralandığını, Pinyanişi Aşireti ve ona yakınlığı olan aşiretler yardımıyla kendilerini savunabildiklerini, kardeşleri Faruk ve Cafer Ateş'ih bölücü örgüt tarafından vurulduğunu, 1997 de ağabeyi Zeki Ateş'in vasıtasıyla Hakkâri İl Jandarmada görevli Kadir Yüzbaşı ve Kemal Başçavuş ile telefon görüşmesi yaptığını, bu görüşmelerin ardından Habur Sınır Kapısında güvenlik güçlerine teslim olduğunu, ardından Şırnak Savcılığına çıkarıldığını, sorgudan sonra Diyarbakır Cezaevine gönderildiğini, bölgeyi bildiği 
için DGM savcısının izniyle, Hakkâri'ye getirildiğini, 4-5 sığınak, depo, silah, uçaksavar, roket bulunmasına yardımcı olduğunu, Kuzey Irak' ta 1997 operasyonuna katıldığını, 45 gün ya da iki aya yakın bir süre faaliyette bulunduğunu, Yüksekova'nın dağlık kesiminde çatışmaya girdiklerini, Yüksekova'da Efercin Köyünde üç teröristi ölü, bir teröristi de sağ yakaladıkları  nı, cezaevinden operasyon için İki sefer çıktığını, ortalama iki ay dışarıda 
kaldığını, dosyası Van DGM'ye geldiği için Diyarbakır'dan Van Erciş Cezaevine 
nakledildiğini, PKK terör örgütünden ayrılan yaklaşık 60-70 tane itirafçınında bu ceza evinde bulunduğunu, 1999'da çıkan pişmanlık yasasından yararlandığını ve 4,5 yıl ceza evinde yattıktan sonra çıktığım, askerliğini Mardin Dargeçit'te yaptıktan sonra Hakkâri Merkezine yerleştiğini, kendisiyle kaçan bayan arkadaşı Zeliha Ateş ile evlendiğini, pişmanlık yasasından yararlanan mensuplar için İçişleri Bakanlığınca iş imkanı sağlandığı, yaptığı faaliyetlerle ilgili resmi belgeleri de ekleyerek kendisinin de bu imkandan faydalanması için müracaat ettiğini, iş imkanının bulunmadığı belirtilerek kendisine 500 milyon T.L. nakdi yardımda bulunulduğunu, aynı konuda başvuru yapan eşinin devlet memuru olarak işe 
başladığmı, örgütte faaliyette bulunduğu dönemde Şemdinli de bulunduğunu, Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit Tekin'in kendisini iyi tanıdığını, pek çok kez onun evine gittiğini, mezkur şahsın abisinin Adnan kod adı altında örgüt militanı olduğunu, Şemdinli halkının hepsi olmasa da özellikle örgütün, HADEP, DEHAP ve şu anki Toplum Hareketin yöneticilerinin çoğunlukla kendisini tanıdığını, 
2000 yılında İçişleri Bakanlığına İşe yerleşmek için yaptığı başvuru formunda adres ve telefonu bulunduğundan Hakkari Emniyet Müdürlüğünden Süleyman Komiser tarafından kendisi ile irtibat kurulduğunu, bir milisin takip edilmesinin istendiğini, Gece 24.00 sıralarında milisin eve geldiğini, durumu emniyete haber verdiğini, gelirken mahalleye yalan araçları getirmemelerini, bir de kalabalık gelmemelerini söylediğini, belirlediği noktaya giderek durduğunu, saatin 01'e gelmesine rağmen kimsenin gelmediğini, üç tane silahlı polisin yanma gelerek adamın kaçtığını söylediklerini, bu olayın ardından komiserle ilişkisini kestiğim, dilekçe ile tekrar müracau üzerine 2004 yılında İçişleri Bakanlığından 1 milyar 
liralık nakdi ödeme yapıldığım, Emniyetten istihbarat karşılığında menfaat temin etmediğini yalnızca İçişleri Bakanlığına müracaatı sonrası aldığı meblağın bulunduğunu ancak erzak ve kömür yardımı yapıldığını, geçimini temin etme hususunda eşinin memur olduğunu kendisinin de inşaatlarda çalıştığım, 
Emniyetle ilişkileri zayıflayınca bir arkadaşı vasıtasıyla askeriyeyle ilişki kurduğunu, jandarma istihbaratı da haber elemanı olarak çalışmaya başladığım, Ali Başçavuşla haber elemanı olarak direkt bağlantıda olduğunu, daha önce Ercan Başçavuşla çalıştığını, Ercan Başçavuşun görevden ayrılırken Ali Kaya ile kendisini tanıştırdığını, 2005 yılında ilk olarak Hakkâri Çukurca Cevizli Köyünde Faruk Yarbay'ın yönetimindeki operasyona bölgeyi tanıdığı için Ali Başçavuşun tavsiyesiyle dahil edildiğini, istihbarı bilgileri genellikle Ali Başçavuşla paylaştığını, Ali Kayayla ilişkisinin kesinlikle 1997 Kuzey Irak operasyonuna 
dayanmadığım, 

6 Kasım 2005 günü akşam üstü Ali Başçavuş'un kendisini aradığını, sabah alaya 
gelmesini söylediğini, gittiğinde Şemdinli'ye gidileceğini ifade ettiğini, Seferi Yılmaz'la ilgili konuştuğunu, mezkur şahsı tanımadığını, PKK elemanı olarak bildiğini halende bu şahsın bölücü örgüt için çalıştığından emin olduğunu, bu hususun telefon dinlemelerinin de teyit ettiğini, sabah saat 7.45'de evden çıktığım, komutanlarıyla beraber üç tane Kaleşinkof, iki tane yedek şarjörü araca koyduklarını, kendisi için araca konan 3.silahı silahın asıl sahibinin Uzman Çavuş olduğunu, göreve giderken kendisinin bu silahı kullandığını, Şemdinli gibi tehlikeli bölgelere giderken silah, yelek, askeri elbise ve bot aldığını taşımaktan 
da onur duyduğunu, Özcan Başçavuş'un Şemdinli istihbarat sorumlusu olduğunu, onun çantasında krokilerin bulunmasının doğal olduğunu, bahsedilen krokileri görmediğini, buna hakkının da olmadığını, Özcan Başçavuşla ilişkisinin normal bir selam alıp verme şeklinde olduğunu, bölgeye gidişle Seferi Yılmaz'a gelen bir paketi araştırmayı amaçladıkları, gidip çevreyi, evini, dükkânı gözetlediklerini, aynı gün de Hakkari'ye geri döndüklerini, ayın 7'sinde gidiş amaçlarının paketin geleceği dükkanı keşif olduğunu, 8 Kasım akşamı Ali Başçavuş'un arayarak Şemdinli'ye gideceklerini, savcılığa teslim edilecek evraklar bulunduğunu söylediğini, araziyi çok iyi bildiği ve Seferi Yılmazla 
irtibatlı Velad ve Sabri kod adlı kişileri tanıdığı için kendisinin de bölgeye götürüldüğünü, bu kişilerin aralarındaki bağlantılarını telefonla sağladıklarım, Agit ile Velad'ın olay günü Şemdinli'de olduklarım, 9 Kasım günü ilçeye ulaştıklarında Cumhuriyet Caddesinde ki kavşaktan dönerek AK Parti binasının önünde park ettiklerim, aracın çalışır durumda olduğunu, ne yapacaklarını konuştuklarım, Özcan Başçavuşun haber elemanları ve tanıdığı itirafçılarla görüşmeyi düşündüğünü, halen araçtayken bombanın patladığım, Ali Kayanın 
araçtan çıkarak 10-15 metre yukan doğru çıktığını, o esnada herkesin kendilerine doğru yürümeye başladığını, araçla dükkan arası tahmini 150 metre mesafe bulunduğunu, araçtan inerek ne olduğunu sorduğunu, kendisine şerefsiz itirafçı dendiğini aynen karşılık vermesi üzerine demir çubukla bağırsağına vurulduğunu, Ali Başçavuş'un sinirlenerek kendisine arabaya binmesini söylediğini, itişmelerin olduğunu, bomba patladığı an yukarıda bulunan 
bölükte patladığım zannettiğini, aracın üzerine yüzlerce insanın geldiğini, tartışmanın kargaşaya dönüşmesini müteakip Ali Başçavuşa yardım ettiğini, araca tekrar binerken Özcan Başçavuş'un içinde olmadığım fark ettiğini, montunu çekerek kafasının üzerine eğildiğini, araçta bomba bulunup bulunmadığı hususunu bilmediğini, Seferi Yılmaz'ı öldürmek istese 
kaçakçılık yaptığı söylenen şahsı dağlık bölgede silahla kimsenin ruhu duymadan rahatça öldürebileceğini, Seferi Yılmaz'ın dükkanını bildiğini, dükkanın iki bölümden oluştuğunu, pasajın sağında en son dükkân olduğunu, kişisel kanaatinin patlamanın nedeninin ölen Mehmet Korkmaz'ın daha önceki 1 Kasım patlaması nedeniyle sorguya alınması olabileceğini, orada ölen şahsın gidip Seferi Yılmaz'la tartıştığını düşündüğünü, olayda onların elinde ya bir 
sürtüşme ya da oynama sonucu bombanın patlamış olabileceğini, iddianamede el bombalarının MKE yapımı değil Alman malı olduğunu, aracın 6 saat boyunca PKK'nın gözetimi altında kaldığını, örgüt yanlılarınca bu surede her türlü komplonun yapılabileceğini, on yedi olayın iki tanesinin PKK tarafından üstlenildiğini, arda kalan olayların ise Ali Kaya'ya ihale edilmesinin yanlış olduğunu, Örgütün 2005 yılında eylem yapın, halka zararı olursa biz üstlenmeyeceğiz, halka zarar olmazsa biz üstleniriz denildiğini, örgütün bu taktiğine bir örnek vermek gerekirse, örgütte olduğu dönemde İkiyaka köyüne Hogir kod adlı San Hüseyin'in geldiğini, gece gündüz İkiyaka Köyünün içerisinde bulunduklarını, kendilerine köy tarafından müthiş yardım yapıldığım, aylık maaşlarının dahi verildiğini, tedavilerinin yapıldığını, daha sonra gelen 
kuvvetle 200 kişiden fazla olan bir topluluğun oluştuğunu, San Hüseyine sen 12 kişi al İran'a git denildiğini, İkiyaka Köyünün Dey mahallesinde devlete sadık olan korucuların bulunduğunu, Hüseyin'i görünce üstüne geldiklerini ve çatışma çıktığım, San Hüseyin'in adamlarını Saddam'ın askerleri tarafından yakalandığını, bunun üzerine eylem karan alındığını, bu karara karşı çıktığım ancak köyün 200 kişi tarafından basıldığını çocuk, kadın demeden 27 kişinin katledildiğini, aynca köyün yağma edildiğini, bu olayında halka zarar verdiği için örgütçe üstlenilmediğini, 

Osman Öcalan'ın Roj Tv'de Adana'da bir çocuk panzere taşlar atarken 'yıllardır 
hasret çektiğim Filistin görüntülerini Adana'da gördüm' dediğini, PKK terör örgütünün provokasyonunun bu zeminleri hazırladığını, Abdullah ÖCALAN' İkiyaka Köyü eylemi sorulduğunda kontrgerillaların yaptığını söylediğini, örgütün yöntem değiştirdiğim, artık ayaklanma zemini oluşması için bir iki ya da üç kişilik kaybı seve seve göz önüne aldığım, İki astsubay göreve giderken onlara resmî görev yazısı çıktığını, haber elemanı olduğundan kendisi için çıkmadığını, astsubayların beraber çıktıklannı üstlerine haber verip vermediğini bilmediğini, Hakkari de haber elemanı olarak çalıştığım bu sebeple açık vermemek için çaba sarf ettiğini, DEHAP'lı yöneticilerin her şeye rağmen gelip gidişlerini 
bildiklerini, bir ay önce de Van'a bir arkadaşla gezmeye geldiği esnada telefonunun çaldığını ve ölümle tehdit edildiğini, hemen Ali Başçavuşu aradığını onunda arayan kişiyi tespitin mümkün olamayacağım söylediğini, Emniyete götürürlerken özel harekat tarafından hırpalandığını, yere yatınldığmı, 
Hakkâri'deki bir polisin kendisim tanıdığım, devlet yanlısı olduğunun söylenmesi sonucunda hırpalamaya son verildiğini, Ankara'dan gelen heyetin başkanı olan emniyet bürokratının olay mahallinde kalan arkadaşı olup olmadığını sorduğunu, tanımadığı birisinin arkadaşını araması gerektiğini söylediğini, Ali Başçavuşla ilk önce telefonla onun konuştuğunu sonra da kendisine verdiğini bu konuşmanın saat 11.29 da gerçekleştiğini, Ankara'dan gelen heyet başkanının Ali Kaya ile konuştuğunu ancak ne konuştuğunu duymadığını çünkü o kişinin konuşurken kenara çekildiğim, 

Yüksekova da aynı ekiple istihbarat çalışması yapmadığım, 9 Kasanda ilçeye 
götürülüş amacının Sabri ile Velad'ı tanıması ve paketi suçüstü yakalamak olduğunu, iddianamenin de Velad ve Agit'in olay günü Şemdinli de olduğunu belgelediğini, jandarma ile emniyet arası çıkan yetki probleminin ortalığı karıştırdığını, konu hakkında kendisinin bir bilgisinin olmadığını, Hakkâri'de görüştüğü elemanların bu işi bırakması gerektiğini söylediklerini ancak böyle bir şeyi kabul etmediğini, sonuna kadar devletine sadık kalacağını, şu ana kadar hiçbir kimseyle görüşmesine izin verilmediğini böyle bir durumla terör suçundan 
yargılanırken bile karşılaşmadığını, PKK kadrolarının yüzde 90'ının Cemil Bayık'a bağlılığı bulunduğunu, Bekaa'da roket, 57 milimetre toplar, havan topu, gibi çeşitli silahların kullanımını öğrendiğini, Hakkari ilinin kurt milliyetçiliği için birinci derecede önem taşıdığını, halkının bu konuda oldukça duyarlı olduğunu, Komisyoncâ Yüksekova Şemdinli ve Hakkari de dinlenecek kişilerin DTP 
ile bağlarının bulunduğunu bildiğini, kendilerine yanlı bilgi vereceklerini, bu hususun araştırılarak dinlemelerin yapılmasında fayda olacağım, Şemdinli de Seferi Yılmaz'ı herkesin tanıdığım çünkü bu şahsın cezaevinde 14-15 yıl yattığını bir de PKK'dan hiç vazgeçmediğini, çıktıktan sonra DEHAP'ın, DTP'nin kurucu üyeliğini yaptığım, Emniyette ifade alınması esnasında panik havasının olduğunu sanki Jandarma'nın gelerek kendisini alacağı şeklinde bir endişenin var olduğunu hissettiğini, dört gün boyunca elleri bağlı masada beklediğini, avukat 
geldiği söylendiğinde bölgeden gelen bir avukat sanarak istemediğini, oysa avukatı Ali Kaya'nın gönderdiğini sonradan öğrendiğini," 

33- Komisyonumuzca 27.03.2006 tarihinde Van İPinde bilgisine başvurulan Özcan İLDENİZ: 

" 1990 yılında Karabük'te eğitim taburunda göreve başladığım, 1991-1992 yılında Çarıkın Korgun Üçe Jandarma Komutanlığında, 1992-1995 arası İğdır İl Jandarma Komutanlığında, 1995-1997 yıllarında Hatay Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığında, 1997- 2001 yılında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığında, 2001-2004 yıllarında Aydın İl Jandarma Komutanlığında ve 16.07.2004 tarihinden itibaren de Hakkari İl Jandarma Komutanlığında görev yaptığım, 16 yıllık hizmetinin 9 yılının şarkta geçtiğini, görevinin istihbarat tim komutanlığı olduğunu, fakat bölgenin terör bölgesi olması sebebiyle aynı zamanda Şemdinli'nin istihbarat sorumluluğunu ekip arkadaşlarıyla beraber üstlendiğini, 
Veysel Ateş'in Ali Başçavuşun elemanı olduğunu, Ali Kaya ile görüşmeleri esnasında şahsı gördüğünü, bir merhabalığının bulunduğunu, Hakkâri merkezde oturduğunu bildiğini, aslen Çukurcalı olduğunu, teferruatlı bilgisinin bulunmadığım, Hakkâri'de göreve başladıktan sonra Şemdinli sorumlusu olmasını müteakiben yaklaşık olarak 16-17 defa Şemdinli'ye gittiğini, 
görevlere yalnız gidilmediğini, aracın alabileceği şekilde iki, üç veya dört kişi olabildiğini, bu ekipte haber elemanlarının olmadığını, haber elemanlarının genellikle Şemdinli ilçe merkezi ve köylerinde oturduğunu, Şemdinli ilçesindeki haber elemanlarını orada kullandığını, her göreve çıkışında yanına iki üç tane rütbeli arkadaşım dahil ettiğini, 2005 yılının yaz aylarına doğru bölgede patlama olaylarının meydana gelmesiyle ağustos ayından itibaren Şemdinli 
bölgesinde yoğun bir şekilde çalışmalarım artırdığını, Sınırın Türkiye ve Kuzey Irak bölgesinde hem örgütsel faaliyet hem de kaçakçılıktan sorumlu olan ve gümrük adı altında kaçakçılardan vergi alan Sabri kod adlı Ali Kısıkyol'un 
Şemdinli bölgesinde olan patlamalarla ilgisi olduğuna dair istihbarat topladıklarını, takip ederken resmî olarak Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinden teknik takip izleme karan aldıklarını, teknik olarak takibe başladıktan sonra Şemdinli bölgesindeki asıl faaliyetlerin meydana çıkmaya başladığını, bu süre zarfında da Sabri kod Ali Kısıkyol'un özellikle Şemdinli merkezinde Seferi Yılmaz ile ilişki içerisinde olduğunu, Seferi Yılmaz'ın sık sık onun yanma gittiğini, onunla telefon irtibatının bulunduğunu, ona milisler vasıtasıyla haber gönderdiğim, 
özellikle kendisinin bizzat gidip Kuzey Irak Derecik bölgesinde, Şemdinli sınır bölgesinde bizzat kendisinin görüştüğünü tespit ettiğini, Seferi Yılmaz'ın 4 Ekim tarihinde Maraş'tan gelen Ali Kısıkyol'un babası Hasan Kısıkyol'u Şemdinli'de karşılayıp, arabayla örgüt mensubunun yanına götürdüğünü, babasıyla 
bizzat konuşmasını, buluşmasını sağladığını, şahsın ilk Şemdinli baskınında bizzat olayın içerisinde yer aldığını, 1985 yılında mahkum olduğunu, 2000 Mayıs ayı içerisinde cezaevinden çıktığım, 2002 yılında şahsa örgüt tarafından yazılan bir mektup gönderildiğini, yakalanarak ifadesinin alındığını, 2004 yılında da Hakkari'de göreve başladıktan sonra özellikle 2005 yılındaki patlamalardan dolayı Sabri kod Ali Kısıkyol, Seferi Yılmaz ve bunun gibi bir sürü Şemdinli bölgesinde milisleri ortaya çıkardıklarını, Seferi Yılmaz ile ilgili yoğun 
çalışmaya başladıklarını, yapılan teknik takip neticesinde 4 Kasımda Almanya'dan Sabri Kısıkyol'a ulaştırılmak üzere Seferi Yılmaz'a bir paket geleceği istihbaratına ulaştıklarım, örgüte Seferi Yılmaz dışında da yardım eden kişilerin bulunduğunu, paket ile ilgili diyaloglarında talimatlandırma şeklinde olduğunu bunun da aralarındaki sıcak ilişkiyi kanıtladığını, 4 Kasımdaki paket meselesinde Ali Kısıkyol'a gelecek paket için Seferi Yılmaz'ın kendi işyerinin adresini verdiğini, onu müteakiben 7 Kasımda Şemdinli'ye görevli 
geldiklerini, bazı belgelerini toplayıp istihbari çalışmalarını yaptıklarım, döndükten sonra aldıkları bir bilgi de Ali Kısıkyol'un Seferi ile bir görüşmesi olduğunu, Sabri kod'un "beni çok acil kulübeden ara" dediğini, aynı gün döndüklerini ayın 9'uhda tekrar yola çıktıklarını, sabah görev çizelgelerinde 08.00 yazmasına rağmen 9.00 civan göreve çıktıklarım, Ali Kaya'nın terör kısım amiri olduğu için üstü olduğunu, 07 ve 09 Kasımda Şemdinli'ye birlikte 
gittiklerim Veysel Ateş'i haber elemanı olduğu için Ali Kaya'nın yanma aldığını, Veysel Ateş ile ilişkisinin merhabalaşma düzeyinde olduğunu, 9 Kasımda yola çıktıklarını, arabalarının Yüksekova'da anza yaptığım, vatandaşların yardımcı olduğunu, kritik bölge olduğundan silahlarını yanlarına aldıklarını, sivil olarak gezerken de bu tedbiri aldıklarını, arabanın içerisindeki dokümanların hepsinin kendine ait oluğunu, Şemdinli ilçesine girmeden önce Kaymakam Çeşmesi mevkiinde halkın bir tepkisi olmasın diye silahlan bagaja koyduklarını, o sırada çeşmeye gittiğini, Kaymakam Çeşmesinde mayınlama olayların yoğun bir şekilde yaşanması nedeniyle Ali Başçavuşun Veysel ile bir görüşmesi olduğunu, görüşmenin çeşme başında olması nedeniyle konuşulanları bilemediğini, 
Şemdinli ilçe merkezine girdiklerini ve AKP İlçe Başkanlığı binasının önüne aracı park ettiklerini, arabanın içerisinde biraz konuştuklarını, tuvalet ihtiyacım gidermek üzere camiye gitmeyi aynı zamanda da elemanlarıyla görüşmeyi planladığım, bazı konulan onlara danışıp birkaç tane daha istihbari bilgi elde ettikten sonra Seferi ile ilgili hazırlamış olduğumuz dosyayı ilçe jandarma komutanlığı aracılığıyla savcılığa göndereceğini, savcılığımızın talimatına göre emniyet bölgesinde olduğu için emniyetle de irtibata geçip Seferi'ye gelecek 
paket olayım kendileriyle paylaşacaklannı, arabadan çıkmaya hazırlanırken bir patlama sesi geldiğini bunun üzerine Ali Başçavuşun ne oldu diye dışarı çıktığım, arkasından Veysel'in ardından da kendisinin dışan çıktığını, bir süre arabanın yanında durduğunu, askerî yetişme tarzı gereği hemen olaya atılmadığını, Ali Başçavuş'un hemen ileri doğru gittiğini, 10 metre kadar arabadan uzaklaştığım, arkasından Veysel'in gittiğini, dükkânlardan esnafların çıkmaya başladığını, bazı vatandaşların dükkânları önünde baktığım bazılarının da patlama ilçe jandarma istikametinden geldiği için o tarafa gittiğini, o sırada yukarıdan 5-6 kişilik bir 
grubun geldiğini, Ali Başçavuş'un bu sefer "ne oldu" falan diye sorduğunu, AH Başçavuş'un yanma yaklaşan şahısların "hem yapıyorsunuz hem de soruyorsunuz şerefsizler" diye bir tabir kullandığım, o esnada bir münakaşanın olduğunu, Veysel Ateş'in o tarafa gitmesiyle kalabalığın arttığım, Ali Kaya'nın Veysel Ateş'i arabaya geri gönderdiğini, arabaya binerken "bu da itirafçı" denilince kalabalığın Veysel Ateşe yöneldiğini, arabaya vurmaya başladıklarım, Veysel'e saldırdıklarını, bu sırada "bu da onların arkadaşı, bu da onlardan, 
bombayı bu attı" diye kendisine yönelindiğini, prensip itibariyle hiçbir elemana önceden gelişini haber vermediğini, planlarını bir gün önceden yaptığım, mesajlarını bir gün önceden gerekli komutanlıklara çektiğini, görev bölgesinde hangi elemanı kullanacaksa onlarla irtibata geçerken kesinlikle telefon kullanmadığını, çünkü gayri ihtiyari yanındaki arkadaştan bahsedebilinecegini, bilgi verebileceğini, bununda güvenlik açısından sıkıntı doğurabileceğini, zaten yoğunlaşan patlamalarında mayınlardan kaynaklanmakta olduğunu, bu açıdan elemanlarına gelişleri söylemediğini, 9 Kasım tarihinde de söylemediğini, 7'sinde de ilçeye gittiğini, 1,5 yıldır da Şemdinli'de görevli olduğunu, Şemdinli'ye gidişlerinde yüzde 90 oranda ilçe jandarma komutanlığına gittiğini, Üçe jandarma komutanlığı binasınında zaten çarşının içerisinde bulunduğunu, bu nedenle ilçede tanınabileceğini, ancak astsubay olduğunu bilemeyeceklerini çünkü sivil görev yaptığını, ancak deşifre olmuş olabileceğini, bir çok 
vatandaşla görüştüğünü, patlamaların ardından araçlarına karşı hareketlenilmesi hususunda ise yabancı olduklarının ilk bakışta anlaşılmasından kaynaklandığını, Top sakallı olarak ifade edilmiş olunması hususunda da köse olduğu için sakalı çıktığında top sakal gibi göründüğünü, ilk olarak kendisinin görülmesi sebebiyle bu şekilde ifade edilmiş olunabileceğini, Seferi Yılmaz'ın olay gününden önce kendisini görüp görmediğini bilmediğini, bir başkası hakkında istihbarat yaparken kendileri hakkında da istihbarat yapılmış olunabilineceğini bu sebeple de tanınmış olunma ihtimalinin bulunduğunu, olaylarda orada bulunmalarının tesadüf olduğunu, benzer bir olayın yakın zamanda Van'da gerçekleştiğini, bir öğrencinin patlama mahallinden geçerken vefat ettiğini, Seferi Yılmaz'ın 
örgüt üyesi Sabri kod ile sıcak teması bulunduğunu, Sabri kodun bir diğer görevinin de bölgede yapılan kaçakçılıklardan örgüt adına; gümrük adı altında rant sağlamak olduğunu, 100 lira alınıyorsa, belki 50'sini üst düzeye gönderirken 50'sini de Sabri kod'un kendisinin aldığını, Şemdinli bölgesindeki irtibatımda Seferi Yılmaz'ın sağladığını, aralarında maddi bir ilişkinin de olmuş olabileceğini, 
Veysel Ateş'e gelirken silah verilmediğini silahın tesadüfen arabanın içerisinde 
unutulmuş bir silah olduğunu, bahsedilen silahın uzman çavuş arkadaşlarınca benzin alırken bırakıldığını ve unutulduğunu zaten savcılıktaki ifadelerinde de bu hususun belirtildiğini, Veysel Ateş'in örgütten ayrıldıktan sonra cezaevinde yatarken cezasının son bölümlerini Şemdinli Cezaevinde çektiğini, cezaevinde yatarken Şemdinli bölgesinde arkadaş olduğu örgüt mensubu olup da cezaevinden çıkan arkadaşlarının da Şemdinli'de bulunduğunu bunun 
için, Ali Başçavuş'un hem örgüt mensuplarıyla irtibat sağlamak hem de örgütte görev yaparken görev yerlerinden bir tanesinin de Şemdinli kırsalı olması nedeniyle bütün geçiş güzergahlarını bilen Veysel Ateş'i yanlarına almaya karar verdiğini, Arabayı Ali Başçavuşun kullandığını, yan tarafta kendisinin oturduğunu, Veysel Ateş'in arkada yer aldığım, uzman çavuşun unuttuğu silah, kendi görev silahı ve Ali Başçavuşun silahının bulunduğunu, dokümanların bulunduğu siyah çantanın kendisine ait olduğunu, zimmetli el bombası olmadığını, el bombasının Ali Başçavuşun üzerine zimmetli bulunduğunu ve 
alınmasının personelin inisiyatifine kaldığını, bombaların hücum yeleğinin üst ceplerinde bomba yerlerinde muhafaza edildiğini, hücum yeleğini Kaymakam Çeşmesinde bagaja koyduğunu, olayı müteakiben darp esnasında ilk görüntüler çekilirken bütün dosyaların çıkanldığım ancak içinde bombanın gösterilmediğini, savcı beyin saat 16.30 sıralannda keşif yapmaya gittiğinde bombalan siyah çantanın içerisinde bagajda bulduğunu, halbuki bombaların Ali Başçavuşun hücum yeleğinin içerisinde olduğunu, çantasında Şemdinli bölgesinin askerî haritasının fotokopisi, Seferi Yılmaz ile ilgili takibe başladıktan sonra 
toplanılan dokümanlar, bölgede geçmişte örgüt mensubu suçundan yakalananlar, cezaevinden çıkanlar, aranan şahıslar, bir terörist yakalandığında ifade esnasmda sorulacak sorular gibi dosyalan bulunduğunu, Ali Başçavuş' vereceği CD bulunduğunu, Reşit kod isminde ki şahsın hücum yeleklerini beyaz un çuvalının içinden çıkarıp dizdiğini, hiçbir askerin silahı çuvalda muhafaza etmeyeceğini,Kaymakamlık Çeşmesi'nin polis kontrol noktasından önde 
olduğunu, polis noktasından resmî görev ifa ettikleri için geçtiklerini, durdurursa resmî araç görev kartlarını göstererek geçtiklerini, genel bir arama varsa da kimliğini gösterip selamlaşarak geçtiğini, ajandasının resmi bir evrak niteliği taşımadığım, tutulmasının zorunluluğu da olmadığını, tayin olurken ajandanın gelecek personele verilebildiğini, 16.07.2004 tarihinde göreve başladıktan itibaren tarih tarih yazdığını, ajandadaki bilgilerin resmî bir istihbarat belgesi olmadığını, tanıdığı kişilerce taleplerde bulunulduğu için kayda aldığını, ajandayı tutarken alakalı alakasız her şeyi kaydettiğini, istihbari değeri varsa 
değerlendirmeye aldıklarını, Ajanda da geçen 'Hakkı Töre'nin oğlu Selahattin Töre düğünde takıyı Barzani adına takıyorum' ifadesiyle ilgili, Şemdinli bölgesinde Gerdi ve Herki aşireti olarak iki tane büyük aşiret bulunduğunu, Şemdinli halkının çoğunluğunun Barzani ile akrabalığının bulunduğunu, herhangi bir gümrük kapısı bulunmaması sebebiyle sürekli gidiş geliş yapıldığım, Herki ve Gerdi aşiretlerinin hepsini örgüt yanlısı diye nitelendirmenin yanlış olacağını, Barzani örgüt yanlısı olsa da devlet yanlısı olan kişilerinde bulunabileceğini, 
"Polis ile ilişkilere dikkat edilecek, maç dahi yapılmayacak..." ifadesiyle ilgili olarak da her personelin göreve atandığında brifing aldığını, İl jandarma komutanının Hakkâri'de görev başladıktan sonra yapmış olduğu bir toplantı esnasında sadece Hakkâri ile ilgili değil, Türkiye'nin herhangi bir yerinde sadece bizim kurumlar için değil, başka kurumlar içerisinde turnuvalar yapılığım, sahalarda belli kavgalar dövüşler çıkabildiğini dolayısıyla emniyet ile 
jandarma arasında bir futbol turnuvası yapılmayacağını,"Halkın üçte ikisi cahil, üçte biri fırlatma..." lafının kendisine ait olmadığını, il jandarma komutanının toplantıda kullandığını, üçte ikisi cahil derken, Şemdinli'nin ekonomik yönden çok fakir olan, eğitimi zayıf olan yönünü vurguladığını, cahil derken bunun ayrıca devlet yanlısı olan kişileri de ifade edebileceğini, üçte biri fırlatma derken ise devlete karşı olan, örgüt yanlısı kişilerin anlaşılması gerektiğini, Ajanda da geçen Kamil ve Lokman Yaşarla ilgili savcılıkta ifade verdiğini, Temmuz ayının sonunda Hakkâri il merkezinde İki tane astsubayın şehit olması olayının vukuu bulduğunu, o olaydan sonra MİT ve emniyetin müşterek olarak emniyet 
mıntıkası olmasına rağmen toplantı yaptığını, o toplantı esnasında o patlamalarda Yaşarların irtibatlı olduğunun tespit edildiğini, Van il jandarmada da dinlemesinin yapıldığını, bu sebeple toplantıda dile getirildiğini ve ajandasına kaydettiğini, Mesleğe girerken namus ve şerefleri üzerine yemin ettiğini, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kayıtlı bir astsubayı olarak illegal bir iş yapmasının mümkün olmadığım, bu kadar bilgi varken, hukuk önüne çkarma imkanı varken bu yola gidilmesinin söz konusu olmayacağını, zaten Seferi Yılmaz'ın PKK terör örgütüne yardım yataklık suçundan şu an yargılandığını, son zamanlarda bölücü örgüt lehindeki yapılan gösterilerdeki artışla ilgili yorum yapamayacağını çünkü bu hususun uzmanlık alanına 
girmediğini, Şemdinli ilçesinde kamu görevlilerinin suça karıştığı, ranttan yararlanmaya yöneldiği şeklindeki iddialarla ilgili bir duyum almadığını almış olsa zaten ilgili yerlere bildirmiş olacağını, Şemdinli ve Yüksekova'da kaçakçılıktan büyük oranda rant sağlandığını, Yüksekova'dan uyuşturucunun giriş yapıldığını. bunun dışındaki olayları saymak gerekirse, küçükbaş ve büyükbaş hayvan kaçakçılığı, şeker kaçakçılığı ile elektronik alet kaçakçılığının yoğunlukta olduğunu, Şemdinli'nin demografik ve ekonomik yapısına bakıldığında ekonomik 
seviyenin çok düşük olduğu için örgütsel faaliyetlerin yanında kaçakçılık faaliyetlerinin de ön planda olduğunu, bu durumun göz ardı edilemeyeceğini, kaçakçılığa güvenlik güçleri olarak göz yumulmasa da vatandaş olarak göz yumulduğunu, yakalanan bir çok kaçakçılık faaliyetlerinin de olduğunu, tonlarca şeker, eroin ayrıca çok sayıda küçükbaş, büyükbaş hayvan yakalandığım, genellikle eroincilerin sırtçılık yaptığını, tahminen 12 kişilik grubun Sabri kodun yanında yer aldığını, geceleri Türkiye içerisine girdiklerini, bilgi gelene kadar bir 
saat içerisinde tekrar geri döndüklerini, Ali Kısıkyol'un sadece Kuzey Irak'ta değil, Türkiye içerisinde de faaliyetleri bulunduğunu, 2004 yılında Sabri kodun sadece gümrükten sorumlu olduğu, 2005 yılına girerken bir de Agiri kod' un asıl Şemdinli sorumlusu olarak ortaya çıktığını, Sabri kod'un artık yalnız kaçakçılıkla ilgilendiğini, 1997-2001 yıllan arasında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun köyü Diyarbakır Özekli'de 4 yıl karakol komutanlığı yaptığını, mezralarında okuyamayan öğrencilerin okulunu açtırdığını, tepeden tırnağa ne gerekiyor isa batı illeri standartlarında hiçbir destek almadan yaptırdığım, bölgede görev yapan mülki idare amirlerinin de imkanları nispetinde hizmetleri icra ettiğini, halkın hepsinin örgüt yanlısı olarak aynı kefeye koyulmasının yanlış olduğunu, çünkü orada çok iyi görüştüğü elemanları bulunduğunu, görüştüğü 25-30 kayıtlı haber elemanı dışında da kaymakamlığın yazı işleri müdüründen, nüfus müdürüne, muhtarlardan AKP ilçe başkanına kadar bir çok insanla görüştüğünü, Devlet yanlısı insanlann çokluğuna örnek olarak Şemdinli bölgesinin can damarı olarak nitelendirilen yaklaşık 2000 nüfuslu Altınsu Köyünde göreve  başlamasından sonra 3-4 ay örgüt adına bütün esnaflardan para toplayan Halil kod adlı kişinin Altınsu Köyüne geldiği istihbaratının devlet yanlısı şahıslar tarafından ilçe jandarma komutanına haber verildiğini, ilçe jandarma komutanının jandarma mıntıkası olduğu için gidip örgüt mensubunu o evde yakaladığını, yüzbaşı başta olmak üzere yanında bulunan astsubay ve uzman çavuşların dövülerek Güvenlik güçlerinin elinden örgüt mensubunun 
alındığını ve kaçırıldığını" 

7.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder