TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 1
Ömer Abuşoğlu, Süleyman Sarıbaş, Ali Topuz,Kemal Anadol,Mustafa Ataş,Terör.Terörizm,pkk, pyd, ışid, daiş,
TBMM Komisyonu Raporu,
I- KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Ülkelerde büyük toplumsal yaralar açmasına ve günümüzde de çok sık
kullanılmalarına rağmen Anarşi, terör, terörizm ve bölücülük gibi kavramlar üzerinde henüz anlaşma sağlanamamış, genel kabul görmüş tanımları da yapılamamıştır.
1. Terör
Terör ve terörizm konularında farklı yaklaşımlar sergilenmektedir. Bu nedenle,
kavranılan zihinlerde berraklaştırabilmek için yerli ve yabancı kaynaklarda yer alan tanımların birlikte incelenmesinde fayda vardır.
Kökünü Latince "terrere" sözcüğünden alan terör deyimi "korkudan sarsıntı geçirme" veya "korkudan dehşete düşmeye sebep olma" anlamlarına gelmekte olup, ilk defa Dictionnaire de I'Academie Française'nin 1789 yılında yayınlanan ekinde rastlanmaktadır.
Nitekim, 1789 Fransız ihtilali sonrasının dönemi tarihçilerince "terör rejimi-regime de la terreur" olarak anıldığı bilinmektedir.
Türkçe'deki karşılığı "yıldırma, korkutma" olan terör kelimesi Fransızca Petit Robert sözlüğünde "bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku" anlamında yer alırken, Siyasi Terimler ve Örgütler sözlüğünde "kamu otoritesini veya toplum yapışım yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri" olarak belirtilmektedir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun l.Maddesinde (Değişik 19.07.2003/25173);
"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenim veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir
örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir" şeklinde tanımlanmaktadır.
(Değişik îkinci Fıkra: 19.07.2003/25173-4928/20 md.) tki veya daha fazla kimsenin birinci fıkrada yazılı terör suçunu işlemek amacıyla birleşmesi halinde bu Kanunda yazılı olan örgüt meydana gelmiş sayılır.
Örgüt terimi, Türk Ceza Kanunu ile ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete veya silahlı çeteyi de kapsar.
Hülasa; Devletin ve ulusun varlığına, bütünlüğüne ve sistemine karşı, her türlü
şiddet hareketi terör, bunu yapan terörist, teröristlerden oluşan gurup terör örgütüdür. Ancak, bunun yanında en genel anlamda terörü "Anayasal düzene karşı baskı, cebir ve şiddet kullanan ve otoriteyi zayıflatmaya yönelik hareketler" olarak da tanımlamak mümkündür.
Şu bir gerçektir ki terör, yeni bir eylem türü ya da yeni keşfedilmiş bir savaş yöntemi değildir.Yeni olmayan bu terörün yeni olan tek şeyi iletişim araçları ve medyalarla daralan dünyadaki etkisidir. Terör bugün dünya kamuoyunun dikkatini çekmede ve özellikle de eylem konulan ülkelerde amaçlan doğrultusunda ses getirici ve dikkatleri çekici özelliğini artan bir oranda sürdürmektedir.
2. Terörizm
Terörizm kavramı.terör yöntemlerinin siyasi bir amaçla örgütlü,sistemli ve sürekli bir şekilde kullanılmasını benimseyen bir strateji olarak terör kavramından ayrılmaktadır.
Terör terimi, dehşet ve korkuyu belirtirken terörizm, bu kavrama süreklilik ve siyasal içerik katmaktadır.
Buradan hareketle terörizm, "Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçlan elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye , felsefeye ve ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla, iradi olarak terör ve şiddetin sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır" şeklinde tanımlanabilir.
Bir ülkede siyasi, sosyo-ekonomik, kültürel amaçlı hedeflere yasa dışı teşkilatlar
yoluyla şiddet, baskı, korku ve bezginlik yaratarak ulaşma stratejisinin genel adı da terörizmdir. Terörizm, belli siyasal amaçlara ulaşmak için her türlü şiddeti mubah sayar. İnsanlık haysiyeti ve yaşama hakkı öncelikli olmak üzere, bir dizi hak ve özgürlükler, terör örgütleri açısından gerektiğinde çiğnenecek kavramlardan başka bir anlam ifade etmez. Terörün kural tanımaz yapısı masum kurbanlarını bir araç olarak görür. Amaç, masum hedefler yoluyla toplumda korku ve güvensizliğin egemen kılınmasıdır. Kişileri sadece silah kullanan bir nesne durumuna getiren terörizm, uygulanışı açısından ferdi veya genelde
örgütsel bir fiil, hazırlanış biçimi yönünden ise genel olarak kapsamlı bir taktik ürünüdür. Bu bakımdan da terör ile terörizm kavramları arasında fark vardır. Terör, çok kez gayri iradi olarak meydana gelir. Terörizm siyasal maksatlarla iradi olarak terör yaratmaktır.
Ansiklopedik tanımlarda ise terörizm;
International Encylopedia of Social Sciences'de; "önceden belirlenmiş hedefleri elde etmek için şiddet kullanan, şiddete başvuran bir grubun veya partinin kullandığı metod", Meydan Larousse'da; "ihtilalci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi",
Ana Britannica'da; "siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma" şeklinde tanımlandığı görülmektedir.
Ceza Hukukçusu Ordinaryüs Prof. Dr. Suihi DÖNMEZER ise "...şiddetin, sosyal,
ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması..." şeklinde bir tanım vermiştir.
Anlaşmazlıkların, çağdaş Uluslararası değerler kapsamında çözümünü reddeden terör örgütlerinin kargaşa ve kaosu kendilerine bir hayat alanı olarak gördükleri ve mevcudiyet nedenleriyle özdeşleştirdikleri açıktır. Yine, teröre destek veren bazı karanlık unsurlar da bu kargaşa, belirsizlik ve kaos ortamından beklenti içindedirler. Günümüzde silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ve diğer yasa dışı işlerle tamamen dejenere olan terör örgütleri Uluslararası alanda demokratik değerlere karşı bir maşa olarak kullanılmaktadır.
3. Uluslararası Terörizm
Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendisi için bir çıkış noktası bulamayan bazı devletler, terörü engelleri aşmada bir araç olarak görmüşlerdir. Güçlü bazı devletlerin de Uluslararası alanda kendi politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıkları görülmektedir.
Geçtiğimiz yüzyılda; özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra nükleer bir dengenin kurulması ile sıcak savaştan kaçınılmış, buna mukabil terörizm gün geçtikçe yaygınlaşmıştır.
Terörizmin, uygulama alanı olarak seçilen bazı küçük ve geri kalmış, demokrasisi tam gelişmemiş ülkelerde başarıya ulaşmış olması, uygulayıcı olan ülkeleri cesaretlendirmiş ve böylece terör alanı gittikçe genişlemiştir.
Bu safhadan sonra terörizm Uluslararası bir savaş türü olarak önümüze gelmiştir.
Verilen destek, zamanla terörizmin boyutlarının büyümesine ve Uluslararası nitelik kazanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, gerçek anlamı içerisinde ve global olarak terörizme bakıldığında dolaylı yıpratma (destabilizasyon) yöntemlerinin kullanıldığı bir dünya iç savaşı olarak, da adlandırılabilir.
Özel bir şiddet eylemi veya değişik bir soğuk savaş şekli olan terörizm, Uluslararası alanda etkin ve güçlü devletlerin, gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerin içerisindeki sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri birçok alandaki sorunların istismar edilmesi sonucu, var olan veya sun'i olarak oluşması sağlanan şiddet içerikli fikir ve hareketlerin belirli bir amaç için harekete geçirilmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde terörün en önemli özelliği, Uluslararası bir nitelik kazanması ve bu
ilişkilerini oldukça geliştirmiş olmasıdır. Artık, teröristler eskiden olduğu gibi sadece içinde bulundukları ülke ile sınırlı kalmayıp, başka ülkelerdeki farklı gruplar ile bağlantılar kurarak karşılıklı destek sağlamaktadırlar. Dolayısıyla teröristler, Uluslararası bağlantılarını ve modern teknolojiyi de kullanmak: suretiyle milletlerarası etki yapan eylemler düzenleyebilmekte dirler.
Terör örgütlerinin başka ülke ve gruplardan destek almadan başarıya ulaşması,
varlığını sürdürmesi hemen hemen imkansız gibidir.
Özellikle eğitim, teşkilatlanma, finans ve silahlı eğitim için dış desteğe ihtiyaç duymaktadırlar.
Bu özelliği ile terörizm Uluslararası bir nitelik kazanmaktadır.
1989 basımı, "Terörizm, Dünü, Bugünü, Yarını" adlı kitabında Profesör Yılmaz ALTUĞ tarafından yapılan tespite göre terörizm;
-Yabancılara veya yabancılara ait hedeflere yöneltilirce,
-Hükümetler veya birden fazla devlet tarafından beslenen unsurlarca yapılırsa,
-Bir yabancı hükümetin veya Uluslararası örgütlerin siyasi mekanizmalarını etkilemek için yapılırsa Uluslararası nitelik kazanmaktadır.
Günümüzde bazı devletlerin ekonomik veya politik çıkartan gereği, bazı devletlerin ise, Uluslararası alanda kendi milli politikaları ile çatışan diğer devletlere karşı dolaylı yıpratma ve dayatma yöntemi olarak terörizmi bir maşa olarak kullanmaları ve desteklemeleri sonucu terörizmin boyutları genişlemiş ve Uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Savaş, diplomasinin devamıdır. Terörizm, savaş ve diplomasi ile elde edilemeyen sonuçlan elde etmek için yapılan eylem veya eylemlerdir" ifadesi Uluslararası terörün anlaşılmasına ışık tutmaktadır.
Terörizmin Uluslararası bir nitelik kazanmasının ve artmasının başlıca nedenleri;
-Uluslararası haberleşme ve ulaşım araçlarının son yıllardaki çok hızlı gelişimi,
-Yeni silah ve teçhizatlar ile teknolojik imkanların artması,
-Bazı ülkelerin ideolojilerini ve devrimlerini yaymada terörizmi yöntem olarak
seçmeleri,
-Uluslararası terör örgütleri arasındaki istihbarat, eğitim, lojistik, teknik, finans temini, eylem yöntemleri konusunda organik bağların ve işbirliğinin artması, sayılabilir.
Bu açıklamalardan sonra Uluslararası terörizmi, bir veya birden çok ülke
vatandaşlarınca oluşturulmuş, desteğini içeriden ve dışarıdan, bir veya birden çok kaynaktan sağlayan organizasyon, kişi veya guruplarca, her hangi bir toplum, devlet veya devletler üzerinde baskı yaratmak suretiyle bazı kazanımlar sağlamak, etnik ve bölgesel sorunları tahrik ederek ülkelerin ulusal menfaatlerine zarar vermek amacıyla şiddet eylemlerine başvurulmasıdır, şeklinde tanımlamak mümkün olabilir.
4. Anarşi, Siyasi Suçlar ve Bölücülük
öte yandan, ülkemizde de olduğu gibi "anarşi" ve terör kavramlarının genellikle
yanlış olarak, aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Aslında bu iki hareketin birbirleriyle ilgisi olmadığı belirtilmelidir. Anarşi, otoritesizliği esas alan bir sistemi savunan bir siyasal düşünce tarzı olarak tanımlanırken, terörü ise amaçlanan bir ideolojinin anayasal düzene hakim olması için şiddetin araç olarak kullanılması olarak tanımlamak mümkündür.
Aynı şekilde, günümüzde yaygın olarak "terör suçu" ile "siyasi suçlar da çoğu zaman aynı anlamı ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Oysa, siyasi suçlar ile terör suçlan da birbirlerinden ayrıdırlar. Siyasi suçlar, günümüz dünyasında Uluslararası alanda ilgi görmekte, siyasi yargılamalar yapan ülkelere bugün dünya kamuoyunda ve Uluslararası siyasi konjonktürde fazla değer verilmemektedir. Aynı zamanda Uluslararası alanda böyle faaliyetlerinden ötürü yalnız bırakılmaktadırlar. Terör suçlan ise, siyasi suç ve siyasi suçlu
kavramının dışında, tamamen şiddete, insan hayatına ve maddi değerlere bir saldırıdır.
Bilindiği gibi, özellikle 1980 sonrasında ülkemizden bazı Avrupa ülkelerine-kaçan, ancak önceki tarihlerde ülkemizde terör suçu işleyen bir çok kişi kendilerini siyasi suçlu olarak göstererek, bir takım haklar elde etmek için ülkemizi siyasi suç veya yargılamalarının sık yapıldığı bir ülke olarak göstermişlerdir.
Bölücülük kavramı içinde yer alan faaliyetler, milliyetçilik ideallerinde olan ayn bir ırkın varlığından değil, aksine ülkemizin coğrafi konumunun yarattığı jeopolitik ve jeostratejik öneminden kaynaklanmaktadır. Hiç şüphesiz ülkemizdeki en önemli bölücü terör örgütü PKK - KONGRA - GEL dir.
Ülkemizde bölücü olarak nitelenen unsurların hedefi, hiç şüphesiz Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü parçalamak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kendi görüşleri doğrultusunda sözde bağımsız bir devlet kurmaktır.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder