21 Şubat 2019 Perşembe

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 2

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 2



II.TERÖRÜN UNSURLARI 

Terör, ideolojik, örgüt ve şiddet olmak üzere üç ana unsuru barındırır. 

1. İdeolojik Unsur.

Terörün öncelikle bir ideolojik alt yapısının olması gerekmektedir. İdeolojik unsur, örgütün hareket noktasını oluşturmaktadır, örgüt, benimsediği ideoloji doğrultusunda hareket etmekte, stratejisini buna göre belirlemektedir.Terör örgütlerinin siyasi eğitim adım verdikleri faaliyetlerin amacı, örgütün dayandığı temel ideolojiyi örgüt mensuplarına benimsetmek ve örgütün hedefleri doğrultusunda bilinçlendirmektir. İdeolojik eğitim de diyebileceğimiz bu 
süreçle örgüt mensuplarının örgüte bağlılıkları sağlanır. 

Günümüzde terör örgütlerinin dayandığı başlıca ideolojiler arasında, Marksist- 
Leninist-Maoist ideoloji (Komünizm), Milliyet (etnik) kaynaklı ideoloji (Faşizm, Kürtçülük, Ermeni Milliyetçiliği gibi), dini kaynaklı ideoloji gibi farklı kaynaklan temel alan, ancak hedef olarak rejim değişikliğini veya bölünen topraklar üzerinde yeni bir devlet kurmayı amaçlayan ideolojiler yer almaktadır. 

2. Örgüt Unsuru,

Terörün bir diğer unsuru ise örgütlü yapıdır. Terörle Mücadele Kanununa göre örgüt, iki veya daha fazla kimsenin aynı amaç etrafında birleşmesiyle meydana gelir. örgüt; organize bir yapı içerisinde, aynı ideolojiyi benimseyen ve aynı hedefe yönelmiş kişilerden oluşur. Günümüzde terör örgütleri, çoğunlukla örgüt lideri ile ona bağlı üst düzey sorumlular ve daha alt düzeydeki bölge, il ve birim sorumlularından oluşmaktadır. 
Örgütsel yapılanmada illegal teşkilatlanma ve gizlilik esastır. Bu aym zamanda 
örgütün temel güvenlik ihtiyaçlarına yönelik bir yapılanmadır. İllegal faaliyet, legal alanda öne çıkan sempatizanların illegal alana kaydınlmalan ile beslenir. Böylece, operasyonlarla ortaya çıkan kadro kayıplan, yeni ve deşifre olmamış örgüt mensuplarının illegal kadrolara aktarılmasıyla giderilmeye çalışılır. 

3. Şiddet Unsuru 

Terörün en önemli unsuru, şiddet unsurudur. Terör örgütleri şiddeti, ideolojileri 
doğrultusunda belirledikleri hedeflere ulaşmada önemli bir araç olarak görmekte, "silahlı propaganda" adı da verilen terör eylemlerini, mevcut anayasal düzeni değiştirmek için kaçınılmaz bir yöntem olarak benimsemektedirler. Terör örgütleri, gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile topluma korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı yaratmayı hedeflemektedirler. 

TERÖRİZMİN AMACI VE ÖZELLİKLERİ,

1. Terörizmin Amacı 

Terörizmin temel amacı, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir. Bu "dikkat çekme" şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır. 
Kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan da yararlanan terörizm, yarattığı korku ve dehşet ile bir bakıma topluma; "Benden yana mısın, değil misin?", "benden değilsen düşmanımsın", "düşmanımsan hedefimsin", "senin yaşama hakkın yoktur." şeklinde belirtilebilecek "taraf olma" çağrısında bulunmaktadır. Terörizm, bu dramatik çağrılar ile insanlara tarafsız olma hakkım yasaklamakta, onların zihinsel ve duygusal masumiyetini yok etmekte, şiddet ortamına çekmekte ve toplumun şiddet yoluyla siyasallaşmasına, kutuplaşmasına yol açmaktadır. Toplumdaki kutuplaşmalar da zihinsel ve duygusal yönden 
bölünmüş "çatışan tarafları" ortaya çıkarmaktadır. Çatışan tarafların ise toplumun birlik ve bütünlüğünü bozacağı, dolayısıyla terörün amacına hizmet edeceği açıktır. Terörizmin benimsediği bir diğer amaç, kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, yerleşik sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır. 

Terörizmin bazı güçler tarafından birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamanın da aracı olarak kullanıldığı dikkate alındığında amaç oldukça farklılaşmaktadır. Bu gibi durumlarda terörizmin amacı, bir kazanım elde etmek maksadıyla hedef alınan ülke ve toplumda belirli ortamların oluşmasına aracılık etmektir. 
Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğu, terörün amacının da sadece bu ortamın devamını sağlamak olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştumak için kullandığı bir araç haline gelmektedir. öte yandan terörizm kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan kaldırarak, halkın can derdine düşmesini ve olaylara tepkisiz kalmasını amaçlar. Böylece kitleler terörizme karşı duyarlılıklarım yitirir, terörü kanıksar ve 
devletle toplum arasında güven açısından büyük bir uçurum oluşur. 
Terörizmin bir başka amacı da; baş eğdirmek, itaat ettirmektir. Terörizmin bu türü, terörist örgütlerce kendi üyelerine ve etkilemek istedikleri halk kesitlerine 
' uygulanabilmektedir. Terörist gruplarca amaçlanan; yandaşlar kadar "seyircilerin" de itirazsız baş eğmeleri, "hedef kitlenin" emredileni yapmasıdır. Etkilenmesi amaçlanan bireylere ikinci defa düşünecek zaman ve aksine davranabilecekleri alan bırakılmaz. Amaç, "hedef kitleyi" yıldırmak, yönlendirmek ve yönetmektir.

2. Terörizmin Özellikleri, 

Terörizmin özellikleri, dünyada faaliyet yürüten terör örgütleri ve onların eylem 
şekilleri çerçevesinde aşağıdaki gibi özetlenebilir: 

1. Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir. 
2. Terörizm, terör eylemlerini meşrulaştıracak bir senaryo hazırlar. 
3. Terörizm, yeni bir düzen ve gelecekte zafer vaat eder. 
4. Terörizm, Uluslararası siyasetin bir parçasıdır, dolayısıyla dış destek olmadan yaşatılamaz. 
5. Terörizm,propaganda ile doğar, gelişir ve propaganda ile yaşar. Bizatihi kendisi bir propaganda aracıdır. 
6. Terörizm, Devlet otoritesine alternatif getiren örgütlü bir harekettir. 
7. Mali destek terörün vazgeçilmez gereksinmesidir. Bu nedenle; soygun ile silâh ve uyuşturucu kaçakçılığı yapar. 
8. Terör, bir hak arayışı, düzen önerisi ve bağımsız devlet kurma isteklerinden biri veya derece farklılığıyla her üçünün bir arada bulunduğu gerekçelerle ortaya çıkabilir. 
9. Terör, bilinçli ve amaçlı eylemler olarak belirir. 
10. Terör, şiddet uygulamayı giderek amaç konumuna taşır. Dehşet ve korku salarak yılgınlık yaratır. Zorba, acımasız, istismarcı ve kuralsızdır. 
11. Terör, bazen başka güç veya güçlerin taşeronudur. 
12. Terör kendi dilini yaratır ve kullanır. 
13. Terörün genellikle siyasi bir amacı vardır. 
14. Terör eylemleri, örgütlü bir çabayı gerektirir. Bütün bu eylemler, bireysel olmaktan çok, bir grubun katılımıyla gerçekleşmektedir. 

IV-TERÖR ÖRGÜTLERİNİ AYAKTA TUTAN UNSURLAR 

Terör örgütlerini var eden ve yaşatan pek çok siyasal, toplumsal, psikolojik, kültürel, tarihsel, ekonomik sebepler sayabiliriz. Ama söyleyeceğiniz şeylerin çoğu soyut kalır. 
Dört husus terör örgütünü yaşatıp, canlı tutmaktadır: 

1. Eylemlilik 

Eğer eylem yoksa terör örgütü de yoktur. Bu nedenledir ki, örgütler eylem koymakta yansırlar. Eğer örgütte durağanlık başlamışsa, terör örgütlerinin patronları örgütleri adeta amitoz bölünmeye tabi tutarlar. Aşağıdaki maşalar büyük idealler uğruna mücadele verdiklerini sanarak bazısı birbirlerine karşı olmak üzere eylemlerini sıklaştırırlar. 

2. Propaganda 

Terör örgütleri çeşitli görsel ve yazılı yayınlarla kendilerini tanıtmak isteseler de kendi taraftarları dışında ilgileneni yok gibidir. Onun için sansasyonel eylemler yaparak kendilerini duyurmaya çalışırlar. Eylemin türü onlar için hiç önemli değildir. En kötü eylem bile onlar için "Silahlı propaganda"dır. 
Bu nedenledir ki, terör ve terör örgütleri ile ilgili olarak medya, bilimsel kuruluşlar, idare ve zabıta makamları ve politikacılar, onları gündemden düşürecek şekilde harekete özen göstermelidir.

3. Organize Suç Örgütleriyle Kan Bağı İçinde Olmak, 

Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, kara paranın aklanması, sahtecilik kalpazanlık, kaçakçılık gibi sınır aşan suçlarla ilgili organize suç örgütleri de globalleşmiştir. 
Bunlar çok büyük rantlar sağlayan faaliyetlerini yürütebilmek için güzergahlarındaki terör örgütleri ile işbirliği yaparlar. Bazen öyle durumlar olur ki, hangisi terör örgütü hangisi organize suç örgütü belli olmaz. Aralarındaki ilişki çok etkin noktalara varabilir. 
PKK (KADEK/KONGRA-GEL) terör örgütü başına, yakalanıncaya kadar, mafyası güçlü hangi ülkelerin arka çıktığı konuyla ilgilenen herkesçe bilinmektedir. 
Diyebiliriz ki, terörle mücadele etmek organize suç örgütleriyle de mücadele etmektir. 

4. Dış Destek ,

Terör örgütlerini ayakta tutan yukarıda sıralanan üç unsur önemlidir; ama hepsi de terör örgütlerine verilen dış desteğin yanında önemsiz kalır. 
Ne yazık ki, irili ufaklı her terör örgütünün arkasında çeşitli devletlerin ve Uluslararası kuruluşların gizli-açık, kanuni-gayri kanuni, ahlaki veya gayri ahlaki desteği var. 

Bizdeki terör örgütlerine sağlanan destekleri sadece birkaç örnekte izah etmek 
gerekirse; 

Bölücü terör örgütüne eğitim kampları tesis eden, yan kuruluşları dahil faaliyetine ve para toplamasına izin veren, mayın gibi son kullanıcı kaydıyla ancak devletten devlete satılması gereken patlayıcı ve diğer elektronik teçhizatı sağlayan, PKK ismini KADEK'e çevirmekle onu terör örgütleri listesinden çıkaran ve her alanda siyaseten destek olan devletlerin çoğu, ne yazık ki dost görünen Avrupa'nın namlı devletleri ve komşu Ülkelerimiz dir. Bu destek otuz beş bin insanımıza mal oldu. 
Türkiye'de Hilafet Devleti kurduğunu ve kendisinin de halife olduğunu ilan eden kara ses ve taraftarlarının yıllarca faaliyetine izin veren ve iadesi için her türlü yasal şartın mevcudiyetine rağmen iadeden imtina eden; keza idam cezası kaldırılmasına rağmen Fehriye ERDAL gibi caniyi himayede ısrar eden Avrupa ülkelerinin teröre ve teröriste destek veren bu kadar açık tavırlarının sebebi nedir? 

Şunu katiyetle ifade etmek gerekir ki, terör ve terörist için diğer şartlar ne kadar elverişli olursa olsun, dış destek yoksa terör balon gibi sönmeye mahkumdur. 

V- TERÖRÜN DOĞMASINA VE GELİŞMESİNE YARDIMCI FAKTÖRLER 

Günümüzde sinsi dostluklar, politik ve ekonomik baskılar devam ederken, sıcak savaş stratejisi son yıllarda şekil değiştirerek yerini ülkeleri içerden çökertmeyi hedefleyen anarşi ve teröre terk etmiştir. 

Tarih boyunca ülkemizin maruz kaldığı çok yönlü ve sürekli tehdit, kitlesel ve bireysel terörizm olarak ortaya çıkmış bazı dönemlerde ülkemizi içten çökertme ve parçalama noktasına kadar getirmiştir. Bu tür hareketlerin en belirgin özelliği, toplumun çeşitli kesimlerindeki kişileri içerisine çekmek ve onları kullandığı gerekçeler etrafında toparlamak suretiyle, önce fikir ayrılıkları doğurarak bölmek, sonra bölünen parçalan örgütlemek ve daha sonra da örgütleri anarşi ve terör ortamına iterek birbirine kırdırmak şeklinde özetlenebilir. 

Bu tür bir harekata girişen yıkıcı odakların hedef aldıkları kitlenin başında gençlik kesimi, özellikle üniversiteler ve işçiler gelmektedir. 
Zira, dinamik bir güce sahip olan bu kesimler toplumun en aktif ve etkin kesimini oluşturmaktadırlar. Öyle ki, yetişme çağındaki gençlerimiz mevcut karmaşa ortamında doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edemez hale 
getirilmektedir. 

Terörün ana kaynaklarından birisi toplumun, özellikle gençlerin idealsiz olmasıdır. 
Gençliğin his ve heveslerine hitap eden terör örgütleri, onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Terör örgütleri gençlere, gelecekleri ile ilgili pembe vaatlerde bulunarak, gençliğin macera hevesini ve dinamizmini harekete geçirerek, onları kolayca etkilemektedirler. 
Bu nedenle öncelikle gençlerimize sahip çıkarak, onlara gerekli eğitimleri verip 
ülkemize faydalı birer insan olarak yetişebilmeleri için tek yürek, tek yumruk, tek ideal etrafında birleşmeleri sağlanmalıdır. Gençlerimiz ancak bu taktirde terör örgütlerinin tuzaklarından kurtarılabilir ler. 
öte yandan, işçiler ve işsizlerde, daha ziyade bazı ideolojilerin ruhunda yatan "ezilme ve sömürülme" fikirlerinden dolayı örgütlerce yönlendirilmeye müsait bir potansiyeldir. Terör örgütleri, zor şartlarda bulunan işçileri ve işsizleri kendi saflarına katmak veya rejimi, düzeni inkar etmek için meseleleri çok büyükmüş gibi göstererek, kitlesel hareket başlatmaya çalışmaktadırlar. 
Demokratik rejimlerin daha bir işlerlik kazandırılmaya, sosyal ve ekonomik yapının geliştirilmeye çalışıldığı ülkelerde teröristler, ülkeyi bir kaos ortamına çekmeye, toplumun huzurunu tehdit ederek kişilerin devlete olan güvenini sarsmaya, işleyen kurum ve kuruluşları işlemez hale getirmeyi amaçlarlar. 
Terör örgütleri halk içerisinde gerekli desteği bulamadıkları zaman, şiddet eylemlerini yoğunlaştırarak devleti sert tedbirler almaya ve dolayısıyla halkın bu durumdan rahatsız olmasını sağlamaya ve rejimden soğutmaya çalışırlar. Terör tedirginliği ve kuşkusu gündemde kalmaya devam ettikçe ülkenin gelişmesi ve kalkınması için olumlu adımların atılması da engellenmektedir. 
Terör ortamı içinde '"Devlet devre dışı bıraktırılarak" iç savaş senaryoları da 
sahnelenmek istenebileceği unutulmamalıdır. Yaratılacak bu yeni durumun, Türkiye üzerinde emelleri olan tüm odaklarca teşvik edileceği, karmaşa ve kaosun ülkemizi bölüp parçalamaya çalışacağı üzerinde düşünmek ve bu durumu bilerek ona uygun tedbirleri bugünden almak gerekmektedir. Ülkemizde uzunca bir süreden bu yana sahnelenmek istenen oyun Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik, gibi çatışmaların çıkarılması gayretidir. 
Neticede bireyin ve kitlenin bu gibi propagandalardan etkilenmesi bilgisizlik ve 
eğitimsizlikten ileri gelmektedir. Ancak, kendine güvenen, bilgili, gelenek ve göreneklerine bağlı bir toplum, duyarlı yönlerini kullanmaya çalışan bu gibi kötü amaçlı kişilere izin vermeyecektir. 

Görüldüğü üzere, ülkemizde uzun süreden beri sürekli gündemde en önemli 
sorunlardan biri olan terör, halen genel güvenliği tehdit edici ve huzur bozucu bir faktör olarak azalan ölçüde de olsa etkisini sürdürmektedir. 

Şu da bir gerçektir ki, hür parlamenter rejimle yönetilen devletlerin uzunca bir 
süreden bu yana terörle mücadelelerinden de görüleceği gibi terörün ortaya çıkmasına ve yeşermesine yol açabilecek etkenleri gidermeye çalışırlarsa çalışsınlar, siyasi kurumlar ne kadar mükemmel, sosyal düzen ne kadar adil ve insani olursa olsun, bu mükemmel düzeni radikal olarak şiddet yolu ile değiştirmek isteyecek bir avuç insan daima bulunacaktır. Tarihin her döneminde olduğu gibi bu bir avuç insan dehşet ve korku salarak terör yolu ile düşünceleri  ni topluma kabul ettirmeye çalışacaklardır. 

Tek başına silahlı mücadele terörü sona erdiremez. Diğer taraftan takdir edilmelidir ki, terörün silahsız çözümü de yoktur. Gerçekte, hiç bir ödün teröristi tatmin etmez. Gerçek dünya ile teröristin dünyası arasında büyük fark vardır. Teröristin inançları ile gerçek olaylar, olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça, teröristin direnci azalır. Teröristin direnme gücünü kuran iki etken vardır. Bunlardan birisi, teröristte temel inançlara yönelik kuşkuların doğması 
ve diğeri de başvurduğu silahlı mücadelenin başarısızlığa mahkum olduğu bilincine varmasıdır. 

Terörizm olgusundaki psikolojik mücadele türünde hedef alınan fert, grup ve 
toplulukları kesin hatlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. Ancak çeşitli özellikleri nedeni ile potansiyel güç oluşturan bazı fert ve grupların diğer kesimlere nazaran öncelik taşıdığı, psikolojik baskıların bu fert ve gruplara daha yoğun tarzda uygulandığı bilinmektedir. Dolayısıyla eğitim ve öğretim kurumlarındaki yönetici, öğretmen ve öğrencilerin psikolojik tehdide diğer kesim ve kesitlerden daha fazla muhatap olduğu gözlenmektedir. 

1994 den bu yana özellikle büyük şehirlerde öğrenci harçları ve kredi azlığı gibi 
gerekçeleri bahane ederek başlayıp günümüzde de yer yer devam eden öğrenci olaylarında olduğu gibi üniversiteler ülke için sosyal hadiselerin nirengi noktalarından birisini oluşturmaktadır. Bu yönüyle arayış içinde idealist duygu ve düşüncelerle dolu olan gençlik kesiminde, mevcut ve muhtemel sorunların istismarı ile propaganda ve diğer psikolojik faaliyetler daha da etkili olmaktadır, tşte bu nedenle bir çok ideolojinin en masrafsız ve en sadık uygulayıcıları olarak gördüğü gençlik kesimini, belirtilen bu psikolojik tehdidin etkisinden kurtarmamız zorunludur. 
Ne yazık ki, arayış içindeki genç beyinler Machiavelli'nin "amaca ulaşmak için her yol mubahtır" ilkesine tabi kılınarak gerçekten iyi niyet ve gençlik heyecanı içinde daldıklan bu serüvende kimlere ve niçin hizmet ettiklerini anlayamadan rol almakta ve aslında karşı oldukları kesime hizmet ettiklerini bilmeden, ne büyük bir yanlış içine düştüklerinin farkına varamamaktadırlar. 

Türkiye üzerinde emelleri olan iç ve dış güçlerin yürütmüş oldukları planlı çalışmalar ve buna bağlı olarak gündeme gelen terör faaliyetleri sonucu, 1980 öncesinde olduğu gibi, bir iç çatışmanın eşiğine getirilmek istenen Ülkemiz, bugün de aynı odaklar tarafından benzeri çatışma ve bunalımlar içerisine sokulmak istenmektedir. Bu nedenle mevcut tehlikeyle mücadele, her şeyden önce tehdidin boyutlarını ve mahiyetini bilmekle mümkündür. 
Burada öncelikle vurgulanması gereken husus, kendi içimizden yetişen evlatlarımızı anlayarak ve sevgiyle yaklaşarak onlara iyi bir yön verip yarının idarecisi olacakları bu sistemde güvenli bir gelecek hazırlamak olmalıdır. Aksi halde aynı koşullan sunamadığımız bir toplumun insanları, mutlu olmak bir yana kavgacı ve düzen bozucu olarak karşımıza çıkacaklardır. 

Şu da bir gerçektir ki, bir toplumda yaşayan insanların hepsinin aynı şekilde 
düşünmelerini sağlamak imkansız olduğundan, farklı düşünce ve anlayışların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Farklı düşünceler bir devletin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Ancak dış güçlerce bu durumun istismar edilmesini önlemek ve fikirleri devletin bekası için kullanmak esas olmalıdır. Aksi takdirde devletin zaafa uğratılması hiç bir düşünce ve kişiye fayda getirmeyeceği gibi, dış güçlerin hedeflerine ulaşmalarında hızlandırıcı bir rol oynanmaktan öteye gitmeyecektir. 

Bu nedenle Türk toplumu ve aydınlarının, sahip oldukları ideoloji ve düşünceleri 
yeniden gözden geçirmeleri, içlerindeki yabancı unsurları ayıklamaları gerekmektedir. 
Bölücü terör örgütü ve onun arkasındaki dış güçler sadece terör yoluyla hedeflerine ulaşamayacaklarını çok iyi bilmektedirler. Çünkü terörle devleti yıkmanın herhangi bir örneği yoktur. Şüphesiz burada asıl amaçları, devlete güveni ortadan kaldırarak, propaganda, tehdit ve sindirme yöntemleriyle toplumu yanlarına çekerek, devlete karşı halkı ayaklanmaya zorlamaktır. 

Demokratik bütün ülkelerde olduğu gibi terörün her türüyle mücadele etmek 
devletlerin vazgeçilmez, devredilemez ve ertelenemez görevlerindendir. Terörle etkin mücadele etmek devlet açısından hem meşru savunma hakkı, hem de vatandaşlarına karşı bir yükümlülüktür. 

Terörle mücadelede bütün kurumlar ve kişiler devletin yanında ve terörün her 
türlüsünün karşısında yer almak zorundadırlar. Terör hiçbir zaman hak aramanın bir yolu olarak kabul edilemez. Terörü hak aramanın bir yolu gibi mazur göstermeye yönelen davranışları da anlayışla karşılamak mümkün değildir. Devletin kendisini bölmeyi ve terörü meşru göstermeyi amaçlayan düşünceleri yasaklamak ve bunları savunanları cezalandırmak hakkına da sahip olduğu unutulmamalıdır. Bu yöndeki düşünce ve fiillere karşı hoşgörü, demokrasinin bir gereği olarak kabul edilemez. 

Ülkemizde anarşi, terör ve bölücü olayları önleyebilmek bakımından; etkili bir 
istihbarat, etkili bir haberleşme, toplumsal olaylara göre yetiştirilmiş güvenlik gücü ve çabuk karar veren yargı mekanizması ile hukukun içinde kalarak kamu ve toplum düzenini sağlamak en başta gelen amaç olmalıdır. Aynca bu mücadelede devletin zayıflayan caydıncılık gücünü süratle tesis etmekte gereklidir. 
Terörle mücadelede alınacak bütün tedbirlerin insan haklannı zedelemeden ve 
hukukun üstünlüğünü bir kenara bırakmadan, hür parlamenter demokratik rejim içinde aranıp bulunması esas olmalıdır. Terörle mücadele bu çerçevede, demokratik, hukuk kurallan ve meşruiyet içinde kesintisiz ve etkin bir şekilde yürütülmelidir. 
Ancak bütün bunlarla birlikte terörle etkin bir mücadele bakımından, Türkiye'nin 
güvenli ve kapsamlı raporlar ışığında derin analizlere, çok ince ve çok boyutlu politikalara, fayda ve risk hesabı iyi yapılmış çok ihtimalli, alternatifli senaryo ve stratejilere ihtiyacı olduğu da açıktır. 
Elbette, dış kaynaklı tehlikeleri belirleme ve bu konuda gerekenleri yapma konusunda ısrarlı olunmalı, ancak bu çabalar kendi içimizdeki yanlışlıklan ve eksiklikleri de hızla gidermede ve böylece terörün istismar edebileceği ortamları ortadan kaldırmada bizi asla yolumuzdan alıkoymamalıdır. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder