24 Şubat 2019 Pazar

VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ BÖLÜM 3

VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ BÖLÜM 3



Tespiti ve Müteakip değerlendirmelerden sonra; 

"Bu değerlendirmeler ışığında Şemdinli'de ortaya çıkan olayda terör eylemi 
kullanılmıştır. Yani terör örgütlerinin yapmış olduğu eylemlerin bir benzeri kamu görevlileri tarafindan yapılmış ve sonuçta Hakkâri, Yüksekova, Şemdinli, Van, Muş, İstanbul gibi yerlerde bu olayları protesto etmek için bir çok gösteri yapılmış, ölümler ve yaralanmalar meydana gelmiş, bina, araç ve gereç hasarları oluşmuştur. Şüpheliler Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü (JİT) görevlileridir. 

Her ne kadar görüntü itibariyle bu şüpheliler PKK terör örgütü ile ilişkisi ve irtibat olduğunu değerlendirdikleri Seferi YILMAZ isimli şahsa bir şekilde zarar vermek suretiyle PKK terör örgütü ile mücadele etme şeklindeki eylemleri yasal değildir. Güvenlik kuvvetlerimizin hangi şartlarda silâh ve şiddet kullanacağı yasalarımızda ve yönetmeliklerimizde detayı ile açıklanmıştır. PKK veya her hangi bir terör örgütü ile mücadele hukukî yollarla ve gerektiğinde silâh ve şiddet kullanarak yapılacaktır. Terör örgütleri ile hukukî olmayan bir yöntem ile mücadelede halkın devlete olan güveni zamanla sarsılabilir. Bu şekilde mücadele yöntemini benimseyen bir takım oluşumlar zamanla devlet kademesinde yer bulmakta ve yasaların kendilerine tanımadığı yetki ve görevlerle keyfî bir takım eylem ve işlem gerçekleştirmek suretiyle kamuoyunun devlete karşı olan güvenini ve inancım yitirmesine de neden olabilecektir. Sonuçta devlete karşı güvenini ve inancını yitiren halkın görev ve yetkinin yasadışı olarak kullanılması sonucu meydana gelen ihlalleri fiilî olarak protesto 
ederek sokaklarda gösteriler yapılacak ve kamu düzeni bu şekilde bozulacaktır. Devleti oluşturan unsurlar halk ve bireydir. Kamu düzeninin bu şekilde bozulması şeklen terörle mücadele eder gibi görünen yasadışı bu oluşumların eylemleri sonucu gerçekleşecektir. Kamu görevlilerinin yasaya aylan olarak yaptığı şiddet ve silâh (bomba) kullanma eylemi açıkladığımız gibi devletin birliğini sağlamaya yönelik bir eylem olmayıp kamu düzeninin bozulmasına, karmaşaya, güvensizliğe neden olarak devletin birliğini bozmaya yönelik bir 
eylemdir. 

Bu bombalama eylemi ile Şemdinli halkını provake eden bölücü örgüt yandaşlarının halkı yönlendirdiği, özellikle Bayrağımıza ve Atatürk Büstü'ne saldırıların da gerçekleştiği, gerek ilçede gerekse ülke genelinde tansiyonu yükseltmeyi amaçlayan terör örgütü ve yandaşlarının pek çok yerde toplumsal çatışma yaratmayı hedefledikleri, devamında güvenlik birimlerini tahrik etmek suretiyle özellikle son dönemde insan hakları ve kişisel özgürlüklerin geliştirilme ye çalışıldığı ve güvenlik güçlerimizin bu konularda gerekli hassasiyeti göstermek için çaba harcadığı, bu ortamı bozdurmak ve devletimizi bazı uluslar arası platformlarda sıkıntıya sokmak eyleminde oldukları, bu şekilde terör örgütü PKK.ya adeta fırsat ve imkân tanınarak prim verilmiş ve bir takım eylemlerin yapılmasma zemin hazırlanmıştır. Bu bombalama olayına ilgili kurum ve kunıluşlann müdahale etmesi ve gereğinin yapılmasma fırsat tanınmadan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurum ve kuruluşlarını hedef alan, mevzuata göre açıkça suç teşkil eden toplumsal eylemlerin ardı ardına işlendiği, bunları 
yönlendiren ve büyük ihtimalle terör örgütü PKK.nın uzantısı konumundaki kişilere müdahale edilememesi, bu konudaki zafiyeti gösterir şekilde yerel bazı kişilerle irtibata girilerek yardım istenilmesi, belli bir alanın tamamen boşaltılması ve burayı bombalama olayından sonra göstericilerin işgal etmesi, söz vermelere ve iyi niyetlere bağlı olarak resmî işlemlerin yapılması gibi bir sürece girilmesi, aslında güvenlik güçlerinin alması gereken bazı tedbirleri 
vatandaşların veya Belediye Başkanına bağlı olduğu söylenen bazı kişilerin alması ve bunlardan yarar umulması terör örgütünün bölgedeki yeni stratejisine yardımcı olmasına katkıda bulunacak bir anlayıştır. Bu olaylar göstermiştir ki bölgedeki halkın kışkırtılması ve galeyana getirilmesi halinde müdahale etmesi gereken devlet kuruluşları değil yöredeki politikacılann ve örgütün milis güçlerinin sözleri ve talimatlan etkili olacaktır. Bu açıdan açıkladığımız gerekçelerle 09.11.2005 tarihindeki patlama olayı ve sonrasında gelişen 
toplumsal olaylar sonucu ülkenin kamu düzeni ve istikran bozulmuştur. 

Bu gerekçelerle 09.11.2005 günü Şemdinli'de gerçekleştirilen bomba eylemi devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylemdir. Bu bombalama olayı ve akabinde yaşanan olaylar bir arada değerlendirildiğinde terör örgütü PKK.nın halk üzerindeki etkinliğinin artmasına, örgütün kısa sürede olaylan protesto etmek için binlerce inşam bir araya toplayabilme gücüne kavuşmuş olması gibi imkânlara zemin hazırlanarak terör örgütünün lehine ve istediği sonuçlan elde etmesine yönelik bir ortam meydana getirilmiştir. 

Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesinde tanımlanan Devletin Birliğini Bozmaya 
Yönelik eylem ile tanımlanan Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak şeklindeki suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekmektedir. Bu fiiller şunlardır; 

1-Devletin Topraklarının Tamamını Veya Bir Kısmım Yabancı Bir Devletin Egemenliği Altına Koymak, 
2-Devletin Birliğini Bozmak, 
3-Devletin Egemenliği Altında Bulunan Topraklardan Bir Kısmın Devlet İdaresinden Ayırmak, 
4-Devletin Bağımsızlığım Zayıflatmak. 

Bu suç serbest hareketli bir suçtur. Bu eylemlerden her hangi birinin gerçekleşmesi hâlinde müspet suç oluşur. Suçun oluşabilmesi için maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmiş bulunması yeterlidir. 
Bu fiillerin cebri nitelikte olması gerekir. Ayrıca bu suçun işlenmesi sırasında kişiler öldürülmüş veya yaralanmış ise bu suçlardan da cezaya hükmolunacaktır. Somut olayımızda Mehmet Zahir KORKMAZ isimli kişi ölmüş, Seferi YILMAZ ve Metin KORKMAZ isimli kişiler ise öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Her ne kadar şüphelilerin hedefi Seferi YILMAZ ise de olay anında ölen Mehmet Zahir KORKMAZ ve yaralı Metin KORKMAZ'da Seferi YILMAZ ile birliktedirler. 

Türk Ceza Kanunu'nun 316. maddesinde; Devletin ülkesine, egemenliğine, birliğine ve Anayasa düzenine karşı suçlardan herhangi birini işlemek üzere gerçekleştirilecek birleşmeleri önlemek maksadıyla caydırıcı bir tehlike suçunu meydana getirmiş bulunmaktadır. Bu maddede yer alan suç, sadece bir anlaşmanın gerçekleştirilmesiyle oluşmaktadır. 

Anlaşmadan maksat, iki veya daha fazla kişinin madde metninde gösterildiği üzere, maddî olgularla belirlenen bir biçimde, bir irade birleşmesine varmış olmalarıdır. Suçun işlenmesinde kullanılacak vasıtalar hakkında da anlaşmanın gerçekleşmesi gereklidir. Şüpheliler suçun işlenmesinde patlayıcı madde olan bomba kullanma üzerinde anlaşmaya varmışlardır. 

Şüpheliler, eski PKK.h Seferi YILMAZ'ı öldürmek veya ona zarar vermek amacıyla, yani suç işlemek için aralarında anlaşma sağlamışlardır. Seferi YILMAZ'ın öldürülmesi veya ona zarar verilmesi eylemi, yukarıda belirttiğimiz gibi terör yöntemleri uygulanarak meydana getirilmiştir. Şüphelilerin, Seferi YILMAZ'ı öldürmeye çalışmak şeklinde ortaya çıkan görüntünün ötesindeki asıl amaçları ise; bu tür provake terör eylemleri gerçekleştirmek suretiyle ülkede karışıklık yaratmak, kamu düzenini bozmak ve nihayetinde Devletin birliğini 
bozmaktır. Çünkü bölgede yıllardan beri terör süregelmiştir. Halk uzun yıllar terörle iç içe yaşamaktadır. Bu bölgelerimizde her an_ terör örgütüne müzahir olan kişilerin provakatif eylemlerine rastlamak olasıdır. Böyle bir durum ise ülkemizde her an karmaşa ve karışıklık yaşanabileceği sonucunu doğurmaktadır. Bu karmaşa ve karışıklık ile Devletin birliği de bozulmak istenmektedir. Böylece şüpheliler suç işlemek için anlaşmışlar ve terör yöntemlerini kullanarak söz konusu eylemi gerçekleştirmişler ve bu eylem yukarıda açıkladığımız gerekçelerle devletin birliğini bozmak için gerçekleştirilen bir eylem olma 
özelliğine dönüşmüştür. 

Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde 15 Temmuz - 10 Kasım 
TARİHLERİ ARASINDA 18 bombalama olayı yaşandığı, ilk günlerden itibaren 
medyanın da yansıttığı gibi gittikçe tırmanan olayların yörede büyük huzursuzluğa, halk üzerinde endişe ve korkuya yol açtığı, kamuoyu vicdanını rahatsız ettiği 
anlaşılmıştır. 

Yukarıda da açıkladığımız üzere şüpheliler Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ'in 
savunmalarının kabul edilmesi halinde söz konusu bombalama olayını terör örgütü PKK gerçekleştirdiği varsayımından hareket ettiğimizde; terör örgütünün aynı tipte Alman yapımı dört adet el bombasını temin ettikten sonra iki tanesini kitapevi'ne attırması gerektiği, diğer iki tanesini de Jandarma'ya ait aracın ilçeye geleceğini, araçta MKE yapımı el bombası bulunabileceğini varsayarak bunları değiştirmek amacıyla muhafaza etmesi gerekeceği ve patlamanın gerçekleşmesi ne müteakip şüpheli Ali KAYA'nın savunduğu şekilde MKE yapımı el bombalarının araç içerisinden karmaşa ve karışıklık ortamında terör örgütü mensupları veya yandaşlarınca değiştirmeleri gerekeceği, bu varsayımın ise dosyadaki delil kapsamına göre gerçekleşmesinin mümkün olmadığı, 

Böylece yapılan soruşturma sonunda toplanan delillerden yukarıda açık kimlik 
bilgileri yazılı şüphelilerin üzerlerine atılı suçlan işledikleri anlaşılmakla; 
Şüphelilerin yargılamalarının CMK.nun 250. ve devamı maddeleri gereğince 
mahkemenizce yapılarak eylemlerine uyan yukarıda gösterilen sevk maddeleri gereğince CEZALANDIRILMALARINA... 

Karar verilmesinin kamu adına talep ve iddia" olunduğu görülmüştür. 

KAYNAK;

https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1153.pdf

https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/kr_22HakkariSemdinli.pdf


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder