YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ İLÇELERİNDE TBMM MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRMA RAPORU, BÖLÜM 9
HAKKARİ MERKEZ, YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ İLÇELERİNDE TBMM MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRMA RAPORU,
Sonuç olarak, Meclis araştırması komisyonlarının çalışmalarında önemli bir
engelleyici husus olan "ticari sır" hususu, başta bu kavramın belli ve net bir tanımının olmaması, TBMM İçtüzüğünün 105. maddesinin son fıkrasında açıkça belirtilerek araştırma komisyonunun yetkisi dışında bırakılması ayrıca bu kavramın şuurlarını çizen ve hangi mercilerle paylaşılabileceği noktasının da yasal bir düzenlemesi ve çerçevesinin olmaması TBMM araştırma komisyonları nın önemli sorunlarındandır.
Komisyonumuz bu sorunun ortadan kaldırılabilmesi için; bu kavramın sınırlarını çizen yasal bir düzenlemenin yapılması, ilgili yasada Meclis araştırması ve Meclis soruşturması komisyonlarınca talebi halinde ticari su-, banka sun, müşteri sun içeren bilgi ve belgelerin verilmesi düzenlemesine yer verilmesi, en önemlisi TBMM İç tüzüğünün 105. maddesinde gerekli değişikliğin yapılarak komisyonun yetkisini sınırlayıcı hususun ortadan kaldırılması ve İçtüzükte ticari sır, banka sırrı, müşteri sun içeren bilgi ve belgelerin alınması, görüşülmesi ve raporlanması hususunun özel bir düzenlemeye tabi tutulması gerektiği
görüşündedir.
f) Yargıya İntikal Etmiş Konu
f.l. Teori
Anayasanın 138 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Görülmekte olan bir dava
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." hükmü yer almıştır. Bu kural karşısında, yargı organına intikal etmiş bulunan bir konuda Meclis araştırması istenip istenemeyeceği sorununun üzerinde de durmak gerekir.
Anayasanın 138 inci maddesinin, yargı organına intikal eden bir konuda Meclis
araştırması yapılmasına engel olmaması gerekir. Çünkü, Meclis araştırmasından amaç olayın temel nedenlerini bütün boyutları ile araştırarak öğrenmek, bilgi edinmek amacı yanında yasal bir boşluk olması halinde de bu boşluğu Türk Milleti adına yasama yetkisini kullanarak doldurmaktır. Bu nedenle, yasama organınca yapılacak Meclis araştırması ile, mahkemelerin bağımsızlığının zedelenmesi, yargı organınca verilecek kararın etkilenmesi söz konusu
olamaz. Esasen Anayasanın görülmekte olan bir dava hakkında yasama Meclislerine yasakladığı husus, sadece, "yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili" olmak soru sorulması, görüşme yapılması ve beyanda bulunulmasıdır.
Aynca, savcılıklara hazırlık soruşturması yapılmakta olan veya yapılan ancak, dava açılmamış bir husus bu kapsamda mütalaa edilebilir mi?
Herhangi bir olayda, yargı organı kovuşturmaya başlamış ise, bu organı etki altında bırakmamak için, kovuşturma sonuçlanmadan, bir Meclis araştırmasının yapılmaması gerektiği düşünülebilirse de; Meclis araştırması suçluları saptamak gibi yargısal nitelikte sonuçlar elde etmeye yönetmeyeceğinden, yargı organının vereceği kararlar üzerinde bir etkisi de söz konusu olamaz. Bu nedenle de; Anayasamızın yukarıdaki maddeleri çerçevesinde bir olayın yargı organına intikal etmesi, aynı olayın siyasal yönlerinin incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına engel olmamalıdır.
Anayasa Mahkemesinin görüşü de, bu yöndedir. Yüksek Mahkeme, aynı konu yargı organına intikal etmiş bulunduğu için, Başbakan hakkında yürütülmekte olan Meclis soruşturmasının, dava bitimine kadar ertelenmesine ilişkin TBMM Birleşik Toplantısı kararını Anayasaya aykırı bulduğundan, 18.06.1970 tarihinde iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi, yasama organındaki görüşmelere 138 inci madde ile getirilen kısıtlamanın, sadece belirli bir davada kullanılan yargı yetkisi ile sınırlı olduğu ve yargı yetkisiyle ilgili soru sorulmasına, görüşme yapılmasına, beyanda bulunulmasına yer vermeden de Meclis soruşturması nın sürdürülebileceği görüşünde olup; 138. maddenin, Anayasa düzenini olumsuz bir şekilde etkileyerek, yasama organına Anayasanın tanıdığı yetkilerin kullanılmasına engel olamayacağına karar vermiştir.
ABD'de Yüksek Mahkeme, Sinclair v. United States; devlet mülkünün hileli olarak kiraya verilmesi olayında, buna ilişkin bir yargısal kovuşturma yapılmasına rağmen, Meclis araştırması açılabileceğini kabul ederek; yasama organının yetkisini kısıtlamaya gerek olmadığını, çünkü elde edilmesine çalışılan bilgilerin, aynı zamanda mahkemede de kullanılabileceğini ileri sürmüştür.
İtalyan Cumhuriyeti Anayasasının 82. maddesinde, meclislerden her birinin kamu yararına ilişkin konularda araştırma açabileceği, bu amaçla kurulacak olan araştırma komisyonunun yargı makamının yetki ve sınırları ile araştırmalarda bulunabileceği hükme bağlanmıştır.
Federal Alman Cumhuriyeti Anayasasının 44. maddesi, Meclis araştırmasına yer
vermiş ve mahkemelerde idari makamların, Meclis araştırmasını yürüten komisyona hukuki ve idari yardımla yükümlü olduklarını belirtmiştir.
f.2. Parlamento Uygulaması ve örnekler
Parlamento uygulaması, Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı doğrultusunda gelişmiş ve istikrar kazanmıştır. Aşağıda yargıya intikal etmiş konularda farklı dönemlerde verilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Anayasa'ya ve İçtüzüğe uygun bularak işleme koyduğu Meclis araştırması önergelerinden ve bu önergelerin Genel Kurul'da kabul edilmesiyle kurulan Meclis araştırması komisyonlarından örnekler sunulmuştur: 18. Yasama Döneminde kamuoyunda "Horzum Olayı" olarak bilinen konuda Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin TBMM Genel Kurulunun 22/11/1989 tarihli 36.
Birleşimindeki görüşmesinde, Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı Güneş TANER, Adalet Bakanının kendisine ilettiği bir nottan söz ederek, görüşülen konuda bir Meclis araştırması komisyonu kurulmasının Anayasanın 138. maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olacağını öne sürmüştür. Aynı görüşmede önerge sahiplerinden, Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) sözcüsü İçel Milletvekili D. Fikri SAĞLAR, Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki
kararına atıfta bulunarak olayı Mecliste görüşmede Anayasaya aykın herhangi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmiştir. SAĞLAR "Amaç, yargıyı etkiden uzak tutmaktır, TBMM'nin siyasal denetim yetkisinin kısıtlanması amaçlanmamıştır. " demiştir, önerge kabul edilerek Komisyon kurulmuş, çalışmalarını tamamlayarak raporunu Başkanlığa teslim etmiştir. Dönem sona erdiğinden rapor Genel Kururda görüşülememiştir.
19. Yasama Döneminde, faili meçhul siyasi cinayetler konusunda kurulan (10/90) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun dönem sona erdiğinden Genel Kurulda görüşülemeyen raporunda araştırma isteminin kapsamına değinilirken Devlet sırlan ve ticari sırlarla birlikte yargı organına intikal eden konularda Meclis araştırmasının durumu da ele alınmıştır. Yargıya intikal eden olaylar üzerinde yapılacak Meclis araştırması ile ilgili değerlendirmede, şu görüşler yer almıştır: "Herhangi bir olayda, yargı organı kovuşturmaya
başlamış ise bu organı etki altında bırakmamak için, kovuşturma sonuçlanma dan, bir Meclis araştırmasının yapılmaması gerektiği düşünülebilirse de Meclis araştırması suçluları saptamak gibi yargısal nitelikten sonuçlar elde etmeye yönetmeyeceğinden yargı organının vereceği kararlar üzerinde bir etkisi de söz konusu olamaz. Bu nedenle de bir olayın yargı organına intikal etmesi aynı olayın siyasal yönlerinin incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırması yapılmasına engel olmamalıdır." Komisyon çalışmalanm tamamlayıp raporunu Başkanlığa sunmuştur. Dönem sona erdiğinden rapor Genel Kurul'da görüşülememiştir.
19 uncu Dönemde Sivas'ta meydana gelen olayları araştırmak amacıyla kurulan
(10/107, 108, 109, 111, 114) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu, çalışmalarım tamamlayarak raporunu Başkanlığa teslim etmiş, raporu Genel KuruFda görüşülmüştür.
19 uncu Dönemde İstanbul Belediyelerindeki ve ÎSKİ'deki yolsuzlukları araştırmak amacıyla kurulan (10/123, 132) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu çalışmalanm tamamlayıp raporunu Başkanlığa sunmuştur. Dönem sona erdiğinden rapor Genel Kurul'da görüşülemedi.
19. Yasama Döneminde, ilgili kararda imzalan bulunan bakanlar ile eski Başbakan Yıldırım AKBULUT ve Bayındırlık ve Iskan eski Bakanı hakkında bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergenin, Danıştay'da görülmekte olan bir davayla aynı konuyu içerdiğinden, TBMM'de görüşülmesinin Anayasaya aykın olduğu gerekçesiyle, Anavatan Partisi (ANAP) Grup Başkanvekillerince 13/2/1992 tarihinde TBMM Başkanlığına verilen bir dilekçe ile önergenin işleme konulmaması talep edilmiştir.
TBMM Başkanlığının cevabında,
"Anayasanın 138 inci maddesinin 3 üncü fıkrası ile Yasama Meclisinde yapılacak görüşmelere getirilen kısıtlama, görülmekte olan bir davada "Yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili olmak kaydıyla sınırlıdır." denilmiş, devamında Anayasa mahkemesinin yukandaki kararına atıf yapılarak, mahkemelerin bağımsızlığım koruma amacına yönelik bir hükmün TBMM'nin yasama ve denetim fonksiyonlarını aksatma ve engellemeye varabilecek bir amaç
taşımasının mümkün olamayacağı vurgulanmıştır, önerge işleme konulmuştur.
20. Yasama Döneminde Uğur MUMCU cinayetinin açıklığa kavuşturulması amacıyla kurulan (10/86) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu, çalışmalanm tamamlayıp raporunu Başkanlığa teslim etmiş ve rapor Genel Kurul'da görüşülmüştür.
20. Yasama Döneminde, Refah Partisinin (RP) Süleyman MERCÜMEK'le
bağlantılannın ve maddî ilişkilerinin araştınlarak, iddia edilen hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin görüşme günü konusunda getirilen grup önerisinin TBMM Genel Kurulunun 7/5/1996 tarihli 48. Birleşimdeki görüşmesinde aleyhte söz isteyen Erzurum Milletvekili Lütfü ESENGÜN, konunun Yargıtay aşamasında bulunduğu bilgisini vererek Anayasanın 138. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarım okuduktan sonra Meclisin araştırma önergesini görüşmesinin Anayasaya aykın olacağım öne sürmüştür. Komisyon çalışmalanm tamamlayıp raporunu Başkanlığa
sunmuştur. Rapor Genel Kurul'da görüşülmüştür.
20. Yasama Döneminde, Gazeteci Metin GÖKTEPE cinayetinin açıklığa
kavuşturulması amacıyla kurulan (10/3,4) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu, 16/5/1996 tarihinde TBMM Başkanlığına gönderdiği yazıda, olayın yargıda olduğu bu nedenle Anayasanın 138. maddesinin üçüncü fıkrasına dayanarak Komisyon çalışmalarına son verilmesinin kararlaştırılmış olduğunu bildirmiştir. TBMM Başkanlığı Komisyona verdiği cevapta Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararına dâ atıfta bulunarak Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kumlu'nun verdiği karar üzerine kurulan ve belli bir çalışma süresi verilen Meclis araştırması komisyonunun feshinin söz
konusu olamayacağı, Genel Kurul'un verdiği süre içinde araştırma konusunda incelemelerin tamamlanıp Genel Kurul'a sunulmak üzere bir raporun Meclis Başkanlığına verilmesinin esas ve zorunlu olduğu, Yüce Meclis'in verdiği bir görevden "kaçınılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Komisyon çalışmalanm tamamlayıp raporunu Başkanlığa teslim etmiş ve rapor Genel Kurul'da görüşülmüştür.
2O.Yasama Döneminde, yasadışı örgütlerin Devletle olan bağlantılannın ve
Susurluk'ta meydana gelen kazanın araştınlması amacıyla kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun Raporunda, Komisyonun bilgisine başvurduğu içişleri eski Bakanı Mehmet AĞAR'm, hakkında ortaya atılan iddialarla ilgili olarak mahkemelere intikal etmiş konular olması ve Anayasanın 138. maddesi gereği bilgi vermesinin mümkün olmadığım belirttiği görülmektedir. Raporun imza sayfasında Van Milletvekili Mahmut YILBAŞ ile Tekirdağ Milletvekili Nihan ÎLGÜN'ün imzalarının altında şu kayıt yer almaktadır: "Raporun esasına katılmakla birlikte; değerlendirme bölümünde Anayasanın 138 inci maddesinin 2 nci ve 3
üncü fıkralarına aykırı ve kesin kanaat ifade eden hususlara katılmıyorum." Yine Raporda, Aydın Milletvekili Sema PİŞKİNSÜT, yazdığı muhalefet şerhinde, Komisyonun yasadışı örgütlerle siyasetçiler arasında bağlantıları belirlemişse bunun açıkça yazılması gerektiğini belirterek "Raporun sonundaki "biz suçlamıyoruz ama DGM iddianamesi ve fezleke böyle düzenlenmiş, zaten suçlayamayız, çünkü olay yargjya intikal etmiş, Anayasanın 138 inci
maddesi var" anlayışı, Komisyonumuzun kuruluş nedenini anlamsız kılmaktadır." demektedir. Komisyon çalışmalarını tamamlayıp raporunu Başkanlığa teslim etmiş ve rapor Genel Kurul'da görüşülmüştür.
20 nci Dönemde Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan (10/2) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun, raporu görüşüldü.
22. Yasama Döneminde, Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA ve bazı
milletvekillerinin, (10/7) esas numaralı, belli bir marka ve model yolcu otobüslerinin karıştığı kazaların araştırılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesinin gerekçesinde, üretici otobüs firması yetkililerine yönelik olarak haklarındaki gıyabi tutuklama kararının yerine getirilmesini engelledikleri, bilirkişi heyetlerine baskı uyguladıkları, Yargıtay aşamasında lehte karar çıkarmak için devreye girdikleri ve mahkeme hakiminin verdiği karardan dolayı
Mardin'in Dargeçit ilçesine tayin edildiği iddiaları yer almıştır, önergede araştırılması talep edilen iddialara muhatap şirket 19/12/2002 tarihinde TBMM Başkanlığına bir yazı göndererek konuyla ilgili ceza ve hukuk davalarının görülmeye devam ettiğim belirtilerek önergenin Anayasanın 138. maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olduğunu öne sürmüş, adalet kurumlarına baskı uyguladıkları iddialarının devam etmekte olan yargı sürecini etkileyebileceğini belirtmiştir. TBMM Başkanlığının verdiği 6/1/2003 tarihli cevapta, ilgili
Anayasa hükmünün yargı organına intikal eden bir konuda Meclis araştırması yapılmasına engel olmadığı hatırlatılarak getirilen kısıtlamanın görülmekte olan bir davada yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili olmak kaydıyla sınırlı olduğu vurgulanmıştır. Aynca önergede doğrudan yargı yetkisinin kullanılmasına dönük bir araştırmadan söz edilmediği bilgisi de ilave edilmiştir.
Aynı konuda bir başka araştırma önergesi de Konya Milletvekili Atilla KART ve bazı milletvekillerince verilmiştir. Bu önergede de yargıya müdahale iddiaları yer almıştır, önergenin gerekçesinde devam eden yargılamalara hiçbir şekilde müdahale amacı güdülmediğinin, Anayasanın 138. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında herhangi bir soru sorulmasının, bu aşamada görüşme yapılması veya Meclis gündeminde ilgili kişi ve kurumların hukukunu etkileyecek herhangi bir beyanda bulunulmasının söz konusu olmadığının altı özenle çizilmiştir.Her iki önerge de Başkanlıkça işleme konulmuştur.
22 nci Dönemde milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin
aydınlatılması ve sorumlularının belirlenmesi amacıyla kurulan (10/185) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun, konusuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılmış ve devam eden bir dava olmasına rağmen Komisyon çalışmalarını tamamlayıp raporunu Başkanlığa vermiştir. Rapor Genel Kurul'da görüşülmüştür.
Sonuç olarak belirtmek gerekirse, Anayasanın 138 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan hükmün yargı organına intikal eden bir konuda Meclis araştırması yapılmasına engel olmadığı düşünülmektedir. Kaldı ki yargı organlarının da Meclis araştırması komisyonlarına yardımcı olmak görevleri bulunmaktadır. Bu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de böyledir. Yargıya intikal etmiş bir konu hakkında Meclis araştırması komisyonu kurulması uygulamasının önünde hem hukuken hemde teamülen bir engel bulunmamakta dır. Önemli olan husus, Meclis araştırması yapılıp yapılmaması değil, yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulması, görüşme yapılması ve beyanda
bulunulmamasıdır. Nitekim bu husus, Anayasa Mahkememizin mezkur kararıyla da teyit edilmiştir.
3. Genel Sonuç
İlgili bölümlerde ayrıntılı olarak değinildiği gibi,
1- Meclis araştırması komisyonlarının çalışmalarında ve çalışmalar sırasında talep ettiği bilgi ve belgelerin edinilmesinde en önemli hukuksal engel İçtüzüğün 105. maddesinin son fıkrasında yer alan "Devlet sırlan ile ticari sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalır." hükmüdür.
Meclis araştırması komisyonlarının çalışmalarında önemli bir engelleyici husus olan "Devlet sim ve ticari sır" kavramları, başta bu kavramların belli ve net bir tanımının olmaması, İçtüzüğün 105. maddesinin son fıkrasında açıkça belirtilerek araştırma komisyonunun yetkisi dışında bırakılması ayrıca bu kavramın sınırlarını çizen ve hangi mercilerle paylaşılabileceği noktasının da yasal bir düzenlemesi ve çerçevesinin olmaması Meclis araştırması komisyonlarının önemli sorunlarındandır.
Meclis araştırması komisyonlarının daha etkin ve verimli çalışması, kendisinden
beklenen işlevi layıkıyla yerine getirmesini teminen, Devlet sırrı ve ticari sır bakımından ilgili kurum ve kuruluşların bu düzenleme hükmüne dayanarak, komisyonların talep ettiği bilgi ve belgeleri vermekten kaçınmalarında kullanılan temel dayanak olan TBMM iç tüzüğünün 105. maddesinin son fıkrasının değiştirilmesi gereklidir.
Komisyonumuz bu sorunun ortadan kaldırılabilmesi için; bu kavramların sınırlarını çizen ve halen taslak halinde bulunan yasal düzenlemelerin yapılması, ilgili yasada TBMM araştırma ve soruşturma komisyonlarınca talebi halinde Devlet sırrı, ticari su*, banka sırrı, müşteri sim içeren bilgi ve belgelerin verilmesi düzenlemesine yer verilmesi, en önemlisi TBMM İçtüzüğünün 105. maddesinde gerekli değişikliğin yapılarak komisyonun yetkisini sınırlayıcı hususun ortadan kaldırılması ve İçtüzükte devlet sırrı, ticari su*, banka sırrı, müşteri sim içeren bilgi ve belgelerin alınması, görüşülmesi ve raporlanması hususunun özel bir düzenlemeye tabi tutulması gerektiği görüşündedir.
2- Meclis araştırması komisyonlarının talep ettiği bilgi ve belgelerin verilmemesi, ayrıca bilgisine başvurmak üzere komisyona davet edilen kişilerin gelmemesi halinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımlar belirlenmemiştir.
Komisyonumuz, Meclis araştırması komisyonlarının etkinliğinin sağlanması açısından gerekli görülen, çeşitli saiklerle bilgi ya da belge vermeyen ilgililerin ve komisyonun davetine icabet etmeyen kişilerin sorumluluğunu düzenleyecek, dolayısıyla söz konusu hususların meydana gelmesi halinde uygulanacak yaptırımların belirlenmesine yönelik yasal düzenlemenin yapılması gerektiği görüşündedir.
3- Meclis araştırması komisyonları Anayasanın 98. maddesinin 3. fıkrasında "Meclis araştırmasının, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir" denilmektedir. Temel amaç, TBMM'nin bilgilenmesidir. Anayasanın 138 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, ''görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması Ue ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." hükmü yer almıştır. Görüldüğü üzere Anayasanın düzenlediği temel nokta "yargı yetkisinin kullanılması" hususuna ilişkindir. Dolayısıyla, Anayasanın 138/3 hükmünün
yargıya intikal etmiş herhangi bir konu hakkında Meclis araştırması açılmasını engelleyici, yine Anayasanın 98/3 maddesini sınırlandırıcı bir özellik taşımadığı açıktır, öte taraftan, Anayasa Mahkemesinin yargıya intikal etmiş bir konu hakkında meclis soruşturmasının dava sonuna kadar ertelenmesi kararının iptal edilmesine ilişkin mezkur karan da bu amaca yöneliktir.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder