4 Temmuz 2019 Perşembe

İdlib Fırtınası...

İdlib Fırtınası...




09 Mayıs 2019
Rusya hava kuvvetleri tarafından desteklenen, Suriye Rejim Güçleri ve İranlı milislerin İdlib bölgesindeki kara operasyonları başladı. Bu çerçevede, İdlib kara operasyonunun muhtemel seyrinin ne şekilde olabileceğine yönelik olarak 17 Şubat 2019 tarihinde Enstitümüz uzmanlarından Erol Başaran BURAL tarafından hazırlanan İdlib Fırtınası başlıklı yazının yeniden paylaşılmasında fayda görülmüştür. 
Genel Durum
Fırat Nehrinin batısında terör örgütlerinin ve muhalif grupların kontrolü altında kalan son bölge olan İdlib’de konuşlu silahlı gruplar arasında 2019 yılının ilk günlerinden itibaren şiddetli çatışmalar yaşandı. İdlib’de yaşanan çatışmalar sonucunda;
  • 01 Ocak tarihinde İdlib kuzeyinde bulunan Daret İzze bölgesini kontrol altında bulunduran Nureddin Zengi grubuna yönelik olarak saldırılar başlatan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) kısa bir süre içerisinde kasabanın kontrolünü ele geçirdi,
  • Ahrar-u Şam grubuna ait silahlı birliklerin Nureddin Zengi grubuna destek maksadıyla bölgeye sevk edilmesine rağmen HTŞ ilerleyişi durdurulamadı,
  • Yaşanan şiddetli çatışmalar neticesine bazı bölgelerde yerleşim yerleri kısa aralıklarla HTŞ ve diğer muhalifler arasında el değiştirdi,
  • HTŞ saldırılarının ardından bazı muhalif gruplardan kopmalar yaşandı, kopan grupların bir kısmı HTŞ’ye katıldı,
  • Birkaç silahlı grup ise HTŞ’ye karşı savaşmayacaklarını açıkladı,
  • Gab Ovası bölgesinde konuşlu Ahrar-u Şam’a ait gruplar kendilerini lağv ederek bölgeyi HTŞ’ye bıraktı,
  • HTŞ ile çatışmayacaklarını açıklayan gruplardan oluşan yaklaşık 1.700 kişi Afrin bölgesine sevk edildi,
  • İdlib kuzeyinde başlayan HTŞ saldırıları İdlib’in orta kesimleri ve güney sınırlarına oldukça kısa sayılabilecek bir sürede yayıldı, on gün gibi bir süre içerisinde HTŞ 70’e yakın yerleşim birimini ele geçirdi,
  • HTŞ’nin ele geçirdiği bölgeler toplamda 3.612 km2’lik bir alana ulaştı, (İdlib alanının yaklaşık %60’ı),
  • Stratejik önemi haiz M5 (Halep-Hama) otoyolunun büyük bir bölümünün daha kontrolü HTŞ’ye geçti.
Açık kaynaklarda yer alan bilgilerden HTŞ’nin birçok gruptan oluşan bir örgüt olduğu,bu nedenle örgütün militan sayısı konusunda kesin bir bilgi söz konusu olmadığı, HTŞ’nin silahlı örgüt elemanı sayısının ABD kaynaklarına göre 10 bin civarındayken, genel kabul gören kanı örgütün 15-20 bin arasında militanı olduğu yönündedir.[i]
Çin’in ülkeye dönmelerini istemediği, Çin kökenli “Türkistan İslam Partisi (TİP)” elemanları da radikal gruplardan birisidir. TİP’in İdlib bölgesinde 4.000 silahlı elemanı var. Çeçen ve Dağıstan’lı radikal silahlı gruplar da İdlib’te yuvalananlar arasında. Rusya, bu unsurları ülkelerine dönmeden yok etme kararlığında.Ayrıca, gücü az olmakla beraber, tüm dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği IŞİD İdlib’te bulunuyor.[ii]
HTŞ Kontrol Alanları Haritası[iii]

Soçi Mutabakatı Kapsamında İdlib
17 Eylül 2018’de Soçi’de imzalanan mutabakat zaptına göre;
  • Rusya Federasyonun İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacağı,
  • 15-20 kilometre derinliğinde silahsızlandırılmış bir bölgenin (demilitarized zone) kurulacağı,
  • Çatışan taraflara ait ağır silahların (Çok namlulu roketatar sistemleri, tank, havan, top vb.) 10 Ekim’e kadar silahsızlandırılmış bölgeden çekileceği; terörist grupların, silahsızlandırılmış bölgeden 15 Ekim’e kadar çıkacağı,
  • Belirtilen bölgede Türk ve Rus askerleri tarafından devriye faaliyetleri yürütüleceği,
  • M4 (Halep-Lazkiye) ve M5 (Halep-Hama) otoyollarının 2018 yılı sonuna kadar güvenliğinin sağlanarak trafiğe açılacağı,
  • Bu faaliyetler kapsamında İran, Rusya, Türkiye’nin Müşterek Koordinasyon Merkezi kuracağı hususları karara bağlanmıştı.[iv]
Mutabakat Çerçevesinde Mevcut Durum
Açık kaynaklardan takip edilen haberler çerçevesinde, 17 Eylül 2018 tarihinde Soçi’de İdlib konusunda imzalanan mutabakatın ardından;
  • 15-20 km derinliğinde silahlardan arındırılmış bölgenin tesis edildiği,
  • Çatışan tarafların ağır silahlarının büyük bölümünün tesis edilen bölgeden çıkarıldığı,
  • Terör örgütlerinin bir kısmının bu bölgeden çıkarıldığı,
  • M4 ve M5 karayollarının güvenliğinin henüz sağlanamadığı,
  • Müşterek Koordinasyon Merkezinin tesisine yönelik bugüne kadar bir bilgiye rastlanılmadığı,
  • 18 Eylülden bugüne yaklaşık olarak 1.700 silahlı saldırı benzeri çatışmasızlık ihlali gerçekleştiği,
  • Rusya’nın İdlib bölgesine hava saldırılarının devam ettiği ve bu saldırılarının sayısının yaklaşık 15 olduğu,
  • Suriye Rejim güçlerinin özellikle İdlib güneyinde Lataminah, Han Şeyhun, İdlib doğusunda Cisr El Şuğur ve Halep batısında kara ateş destek vasıtaları ile hava harekâtları düzenlediği anlaşılmaktadır.

İdlib Bölgesinde Son Durum[v]
 Muhtemel İdlib Operasyonuna Yönelik Emareler
  • Temmuz 2018’de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Rus Haber Ajansı TASS’a verdiği bir mülakatta; “İdlibliler ya teslim olacak ya da ölecek” şeklinde açıklama yapması.
  • HTŞ kuşatması altında İdlib merkezin yaklaşık 8 km kuzeydoğusunda bulunan Fua ve Keferya bölgelerinde yaşayan yaklaşık 5.000 Şii’nin Lazkiye bölgesine tahliyesi karşılığında, hapishanelerde bulunan 1.500 muhalifin serbest bırakılmasına yönelik olarak Ağustos 2018’de anlaşma yapılması.
  • Suriye Rejim güçleri ve İran destekli Şii milislerin İdlib bölgesine yönelik yığınaklanma yapması.
  • IŞİD ve IŞİD türevi radikal terör örgütlerinin Deyrizor bölgesinden ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri vasıtasıyla İdlib bölgesine kaydırıldığı/kaydırılacağı yönünde basın yayın organlarına teyide muhtaç haberlerin yayılması.
  • Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova’nın yaptığı hemen hemen her basın açıklamasında, İdlib’de durumun hızla kötüleştiğini[vi], İdlib’de silahsızlandırılmış alanının oluşturulmasına yönelik anlaşmaların bozulmasını isteyen grupların olduğunu[vii], İdlib bölgesinde terörle mücadele konusunda Türkiye'nin geçtiğimiz yıl verdiği sözleri tutmasını beklediklerini söylemesi[viii],
  • Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in İdlib konusunda endişeliyiz henüz orada başarı sağlanamadı yönünde beyanatta bulunması[ix].
  • 14 Şubat 2019 tarihinde Soçi’de düzenlenen Dördüncü Liderler Zirvesinde;
  • Rusya Devlet Başkanı Putin’in; “İdlib’de çatışmasızlık bölgesi kurulması geçici bir tedbirdir ve teröristlerin saldırıları cezasız kalmayacaktır.
  • İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin; “Ruhani, "İdlib nasıl temizlensin ki siviller zarar görmesin? Teröristler ve sivilleri nasıl ayırt edelim? Bunu önceki toplantılarda konuştuk ve bir mekanizma kurduk. Şu ana kadar mekanizmanın etkisi olmadı. Bu toplantıda yine tartıştık. Ateşkes anlaşmaları geçicidir. Teröristlerin kesinlikle temizlenmesi gerekiyor.” şeklindeki açıklamaları.[x]
  • Soçi’de düzenlenen Dördüncü Liderler Zirvesi dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “İdlib’de Rusya’yla istişare halindeyiz. Gelişmelere göre her an ortak operasyon olabilir. Halk bölgede Türkiye'yi istiyor” açıklaması.[xi]
  • HTŞ’nin kendisini feshederek silahlı güçlerini Özgür Suriye Ordusu bileşenlerine devretmesi yönünde ikna edilememesi.
  • Aksine HTŞ’nin silahlı gücünü artırarak Ocak 2019 ayı içerisinde İdlib’de hızlı bir ilerleme kaydetmesi ve İdlib bölgesinin yaklaşık %60’ını kontrol altında bulunduran bir güç haline gelmesi.
  • HTŞ ve Hurras el Din isimli terör gruplarının Suriye Rejim güçlerinin elde bulundurduğu alanlara yönelik olarak Hama kuzeybatısı[xii], Halep batısında silahlı saldırı ve tacizlerinin devam etmesi.
  • Kızılay’ın Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Gümrük Kapısı karşısında bulunan Sarmada kasabasının kuzeyindeki Kelbit bölgesinde yeni çadır kentler kurması[xiii].
  • HTŞ ile çatışan ÖSO bileşenlerinin Afrin ve İdlib kuzeyine çekilmiş olması.
İdlib Bölgesine Askeri Operasyon Düzenlenmeden Çözüm Mümkün mü?
İdlib’e operasyon düzenlenmeden bölgede güvenliğin tamamen tesis edilebilmesinin ancak;
  • HTŞ’nin ikna edilerek silahlarından arındırılması,
  • HTŞ’nin kendisini feshederek başka bir isim altında siyasi varlığını devam ettirmesi,
  • HTŞ’nin silahlı güçlerinin Özgür Suriye Ordusu bileşenlerine entegre edilmesi ve bu grupların radikal düşüncelerinden arındırılması,
  • HTŞ’nin silahlı gruplarının bölgeden ayrılması ile birlikte M4 ve M5 karayollarının güvenliğinin TSK ve ÖSO tarafından tesis edilmesi,
  • Türkistan İslam Partisi başta olmak üzere bölgede bulunan yabancı teröristlerin de silahlarını bırakarak bölgeyi terk etmesi gibi hususlar yerine getirildiğinde gerçekleşebileceği düşünülmektedir.
Ancak sahada yaşanan gelişmeler, karar alıcılar seviyesinde yapılan açıklamalar dikkate alındığında; 2017 yılı sonundan bugüne kadar HTŞ’nin silah bırakmaya yanaşmadığı, yukarıda sıralanan hususların gerçekleşmesi ihtimalinin yüzde olarak %10’a yakın olduğu değerlendirilmektedir.
Askeri seçenekler masaya konmadan İdlib ve bölgesinde güvenliğin sağlanması için sıralanan adımların atılması durumunda Rusya, İran ve Suriye Rejimi üçlüsünün HTŞ’nin silah bıraktığına, radikal çizginin dışında hareket edeceğine, bölge için güvenlik tehdidi yaratmayacağına dair endişelerinin devam edip etmeyeceği hususu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Ayrıca İdlib bölgesindeki yabancı teröristlerin geleceği, bu grupların nereye nakledileceği ya da bu grupların hangi yollarla devre dışı bırakılacağına yönelik alternatifler mutlak olarak üretilmelidir.
Türkiye’nin de terör örgütü olarak kabul ettiği HTŞ’nin ikna yoluyla silah bırakması, kabuk değiştirerek bir şekilde varlığını devam ettirmesi hususunun gelecekte Türkiye’ye karşı tehdit oluşturan terör örgütleri ve silahlı grupların durumlarıyla ilgili olarak da diplomasi kozu haline getirilebileceği akılda tutulmalıdır.
İdlib’e Yönelik bir Askeri Operasyonun Boyutları ve Şekli Nasıl Olabilir?
Tüm gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde İdlib’de bir an önce güvenliğin sağlanması ve radikal grupların elimine edilmesi hususunda niyet beyan eden Suriye Rejiminin Rusya Federasyonu’na bu yönde baskı yaptığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar aynı kararlılıkta olsa da Rusya Federasyonunun sahada yanında bulunmasını istediği Türkiye’yi denklem dışı bırakmamak, Rusya-Türkiye ilişkilerinde gelinen seviyeyi muhafaza etmek maksadıyla Türkiye’yi şimdilik askeri seçeneklere zorlamadığı ancak zaman zaman da olsa İdlib’deki gelişmeleri gündeme getirerek baskı yaratmaya çalıştığı değerlendirilmektedir.
İdlib bölgesinde muhtemel bir operasyon neticesinde yaşanabilecek sivil kayıplar, bu bölgeden Türkiye’ye doğru olası bir kitlesel göç hareketliliği, bölgede bulunan gözlem noktalarımızın güvenliği nedeniyle Türkiye’nin bölgede askeri değil iknaya dayalı bir çözüm yolunu takip ettiği de söylenebilir.
Ancak Rusya Federasyonunun sabrının taşması, Suriye Rejiminin İran destekli olarak kontrol edilemez hale gelmesi, HTŞ ve/veya benzeri gruplar ya da bu grupları kullanabilecek aktörler sayesinde TSK’nın İdlib’deki askeri varlığına yönelik bir provokatif saldırı neticesinde İdlib’de askeri operasyon seçeneğinin çok kısa bir reaksiyon süresi içerisinde hayata geçirilmesi olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Böyle bir durumda[xiv];
1’inci Muhtemel Operasyon Tarzı: TSK ve Özgür Suriye Ordusu birliklerinin İdlib kuzeyinden güneyine doğru M5 ve M4 karayolları sınırına kadar, Suriye Rejimi ve İran destekli milis grupların İdlib güneyinden kuzeyine doğru M5 ve M4 karayolları sınırına kadar eş zamanlı bir operasyon yapılması.
1’inci muhtemel operasyon tarzı değerlendirildiğinde; Suriye Rejiminin Soçi Mutabakatından bu yana kara ateş destek vasıtalarıyla İdlib güneyine saldırılar düzenlemesinden hareketle bu hareket tarzının Rejim ve Rusya için de uygun görülebileceği, bu hareket tarzı neticesinde İdlib bölgesinin tamamen kontrol altına alınabileceği, kuzeyden TSK’nın ilerlemesi nedeniyle muhtemel göçün engellenebileceği, M5 ve M4 karayollarının güvenli hale getirilebileceği, Türkiye’nin hem bölgeyi radikal gruplardan temizlerken hem de aynı zamanda Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatları ile kontrol altına aldığı bölgelerin güneyinin güvenliğini sağlamış olacağı değerlendirilmektedir. Bu hareket tarzının uygulanması halinde en kritik hususun ilerleme hattının güneyinde kalan TSK Gözlem Noktalarının güvenliği olacağı, bu nedenle bu bölgedeki gözlem noktalarının kuzeye doğru hareketlenmesi gerekeceği düşünülmektedir. Ayrıca yine hattın güneyinde kalan ÖSO gruplarının da hareket tarzlarının ne yönde olabileceğini, Rejim kontrolü altında kalması muhtemel bu grupların hareketlenerek kuzeye geçmesi ya da Rejim bölgesinde kalmasının fayda ve mahsurlarını düşünmek gerekecektir. Bu nedenle 1’inci muhtemel operasyon tarzının kabul ihtimal derecesinin düşük olduğu kıymetlendirilmektedir.

 2’nci Muhtemel Operasyon Tarzı: TSK’nın Özgür Suriye Ordusu ile birlikte İdlib’in genelini kontrol altına almak için bir operasyon başlatması.
2’nci muhtemel operasyon tarzı değerlendirildiğinde; İdlib’in genelini kontrol altında bulunduracak bir operasyona ilişkin sahada emare bulunmadığı, gözlem noktalarından hareketle İdlib merkeze doğru bir harekat düzenlenebilmesi için gözlem noktalarının takviye edilmesi gerektiği, ayrıca Türkiye’nin iknaya dayalı çözüm seçeneğini ortadan kaldıracak olan bu hareket tarzını uygulaması halinde Fırat’ın Doğusuna planladığı operasyon için ayırdığı kuvvetlerden bir kısmını tasarruf etmesi gerekeceği nedeniyle bu hareket tarzına yanaşmayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle 2’nci muhtemel operasyon tarzının kabul ihtimal derecesinin orta olduğu kıymetlendirilmektedir.

 3’üncü Muhtemel Operasyon Tarzı: Suriye Rejim güçlerinin karadan İdlib doğusunda Cisr El Şuğr bölgesi ile güneyde Han Şeyhun bölgesine mahdut hedefli bir alanda kara birlikleriyle operasyon düzenlemesi.
3’üncü muhtemel operasyon tarzı değerlendirildiğinde; bölgenin temizlenmesi için sabırsızlık gösteren Suriye Rejimi ve Rusya’nın mahdut hedefli bir operasyonu ile bir süre daha İdlib geneline yönelik operasyonu için bekleyebileceği, bölgede konuşlu Türkistan İslam Partisine ait silahlı güçleri temizleyerek hedeflerinden birisini daha gerçekleştirmiş olabileceği, M4 karayolunun Lazkiye’ye giriş noktasını kontrol altına almış olacağı, mahdut hedefli bir operasyona Türkiye’nin de olumsuz yaklaşmayabileceği değerlendirilmektedir. Bu nedenle 3’üncü muhtemel operasyon tarzının kabul ihtimal derecesinin orta olduğu kıymetlendirilmektedir.

 4’üncü Muhtemel Operasyon Tarzı: Suriye Rejimi ve İran destekli milis grupların İdlib güneyinden kuzeyine doğru Afrin sınırına kadar ilerleyerek karadan, Rusya Federasyonunun havadan desteğiyle bir operasyon düzenlenebilir.
4’üncü muhtemel operasyon tarzı değerlendirildiğinde; Türkiye’nin TSK’ya ait gözlem noktalarının güvenliği, İdlib’de çatışmasızlığın bozulacağı, süpürme harekatı olarak kabul edilebilecek bu yöntemle sivil kayıplarının sayısının yüksek olacağı nedeniyle bu hareket tarzını içeren bir operasyona müsaade etmeyeceği söylenebilir. Ayrıca Rusya Federasyonunun da sivil kayıpların artabileceği böyle bir seçeneğe sıcak bakmayacağı, Türkiye’ye rağmen ve Türkiye’yi denklem dışında bırakarak İdlib’in tamamında rejim güçlerinin operasyonuna göz yummayacağı, ÖSO gruplarının Rejimle çatışma ihtimali, bölgede hakim güç olarak Batılı ülkelerden gelecek tepkileri de öngörerek bu hareket tarzına izin vermeyeceği değerlendirilmektedir. Bu nedenle 4’üncü muhtemel operasyon tarzının kabul ihtimal derecesinin oldukça düşük olduğu kıymetlendirilmektedir.

 5’inci Muhtemel Operasyon Tarzı: Suriye Rejimi ve İran destekli milis grupların İdlib güneyinden kuzeyine doğru M5 ve M4 karayolları hattına kadar operasyon düzenlemesi.
5’inci muhtemel operasyon tarzı değerlendirildiğinde;operasyon başlamadan ÖSO gruplarının ilerleme hattının kuzeyine çekilebileceği, operasyonun başlaması ile eş zamanlı olarak TSK Gözlem Noktalarının kuzeydeki gözlem noktalarına intikal edebileceği, Rusya destekli Suriye rejim güçlerinin M4 ve M5 karayollarının büyük bölümünü ele geçirebileceği, Cisr El Şuğr bölgesinin kontrol altına alınmış olabileceği, ilerleme hattının kuzeyinde kalan HTŞ ve diğer grupların çözülmesinin daha kolay olabileceği değerlendirilmektedir. Bu hareket tarzında TSK’nın operasyonla eş zamanlı olarak Türkiye hudut hattında muhtemel bir göçü önlemek için gerekli takviyeleri yapması gerekebilecektir. Bu nedenle 5’inci muhtemel operasyon tarzının kabul ihtimal derecesinin ortanın üzerinde olduğu kıymetlendirilmektedir.

 Sonuç yerine…
İdlib bölgesi Fırat Nehri batısında kalan en problemli ve karmaşık sahalardan birisi olma konumunu koruyor. Bölgede çok sayıda silahlı grubun mevcut olması, silah bırakması ve kendisini tasfiye etmesi HTŞ terör örgütünün aksine elindeki alanı genişletmesi, Özgür Suriye Ordusu bileşenlerinin HTŞ karşısında varlığını muhafaza edememesi, Suriye Rejiminin bölgede sürdürdüğü topçu atışları ve hava harekâtları, İdlib konusunda karar alıcıların yapmış olduğu açıklamalar, İdlib fırtınasının yaklaştığına işaret ediyor.
Her ne kadar öngörmek güç olsa da İdlib’e yönelik bir operasyonun İdlib’in tamamını kapsamayacağını, İranlı Milis güçlerle destekli Suriye Rejim güçlerinin olası bir operasyonda güneyden başlayarak kuzey istikametinde ilerleyeceklerini, ancak bu ilerlemenin İdlib geneline yayılmayacağını, ilerleme sınırının M4 ve M5 karayollarına kadar olacağını yani 5’inci muhtemel operasyon tarzına benzer bir planın uygulanacağını söylemek mümkün görülüyor.
Üç milyondan fazla insanın bir arada yaşadığı İdlib bölgesinin geneline yayılabilecek bir operasyonda sivil kayıpların sayısının oldukça çok olabileceği, yoğun bir göç hareketliliğinin Türkiye sınırına doğru yaşanabileceği endişesi ile Türkiye’nin bu operasyona aktif olarak katılmayacağı, ancak hudut hattı bölgesinde hem göçü hem de terör gruplarını engellemek maksadıyla hudut hattında tedbir alacağı düşünülmektedir.
Her ne şekilde olursa olsun, muhtemel bir İdlib operasyonunda ilk düşünülmesi gereken husus operasyon alanı içerisinde kalan gözlem noktalarımız ve bu noktalarda görev yapan askerlerimizin güvenliğidir. Operasyonun başlamasıyla birlikte yapılması gereken en uygun hareket tarzının, çatışma alanları içerisindeki gözlem noktalarımızı en yakın ve güvenli gözlem noktasına tahliye etmek olduğu akla geliyor.  
 KAYNAKÇA;
[i] https://www.stratejikortak.com/2019/01/nusra-cephesi-hts-amaci-liderler.html
[ii] http://ahmetsaltik.net/tag/turkistan-islam-partisi/
[iii] Suriye Gündemi isimli siteden alınmıştır.
[iv] http://www.milliyet.com.tr/iste-10-maddelik-anlasma-3-lu-siyaset-2745615/
[v]17 Şubat 2019 tarihli harita https://syria.liveuamap.com/
[vi] https://www.amerikaninsesi.com/a/rus-sozcu-idlib-de-durum-hizla-kotulesiyor/4755516.html
[vii] https://www.cnnturk.com/dunya/rusyadan-onemli-idlib-aciklamasi
[viii] https://tr.euronews.com/2019/02/07/rusya-disisleri-bakanligindan-turkiye-ye-idlib-cagrisi-sozunuzu-tutun
[ix] http://www.hurriyet.com.tr/dunya/putinden-idlib-aciklamasi-41037741
[x] http://www.hurriyet.com.tr/amp/dunya/son-dakika-rusyada-uclu-zirve-sona-erdi-41117331?__twitter_impression=true
[xi] https://m.aksam.com.tr/siyaset/idlibde-rusyayla-c2operasyon-olabilir-c2/haber-823459
[xii] https://turk-archive.aawsat.com/2018/11/article55450695/hamada-saldiri-9-rejim-yanlisi-olduruldu/
[xiii] http://www.milliyet.com.tr/turk-kizilayi-idlib-te-yeni-cadir-kentler-hatay-yerelhaber-2528774/
[xiv] Muhtemel hareket tarzları tamamen jenerik olarak, sahada yaşanan çatışmalar, mevcut kuvvetler ve siyasi karar alıcıların açıklamalarından yola çıkarak faraziyeye dayalı olarak
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder