18 Mayıs 2020 Pazartesi

YENİ GÜVENLİK KAVRAMI

YENİ GÜVENLİK KAVRAMI 




Zuhal Çalık*
* Ardahan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi (zuhalcalik@ardahan.edu.tr) 
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Öğrencisi 
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..


Özet:

1970’lerden itibaren kendini daha çok ekonomik anlamda hissettiren küreselleşme dalgası, Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte kültürel, sosyal ve siyasal alanda da hız kazanmış, dünya sistemi yeni bir sürece girmeye başlamıştır. Bu yeni süreci, kapitalizm ve demokrasinin nihai zaferi olarak gören ve dünyanın barışçı bir döneme girdiğini iddia eden Francis Fukayama’nın tam aksine 11 Eylül saldırılarının ardından bu durumun tam tersi bir durumla uluslararası sistem karşı karşıya kalmıştır. 

Bu süreçte artık uluslararası barışın sağlanması değil, uluslararası güvenliği sağlanmanın yolları tartışmaya açılmış, bireyin güvenliğinden toplumun güvenliğine, devletin güvenliğinden sistemin güvenliğine kadar her alanda güvenlik kavramının tanımı yeniden kavramlaştırılmaya çalışılmıştır. Max Weber’in ifadesiyle belirli bir toprakta meşru fiziki güç kullanma tekelini elinde bulunduran insan topluluğu olan devletin de güvenlik sorununa yaklaşımı değişmiştir. Devletlerin sadece ekonomik alanda değil, kamusal alanın her alanından çekilmesini öngören neoliberal teoriye göre; en iyi devlet, en az karışan ve harcayan devlettir. Bu yüzden değişen güvenlik algısı ile devletlerin görünmez düşmana karşı başarı kaydedemeyeceğini ve askeri alandan çekilmesi gerekliliği tartışılmaktadır.

    Bu Çalışmada güvenlik kavramı ve Soğuk Savaş dönemi sonrasında değişen güvenlik algısı incelenecektir.

Güvenlik kelimesi en basit tanımıyla tehditler, kaygılar ve tehlikelerden uzak olma hissi anlamına gelmektedir. Güvenlik böylece bireyin diğerlerinin verebileceği zararlardan uzak olduğunu hissettiği bir ruh halidir.1 Başka bir ifadeyle başkalarına duyulan güven, sürekli ve yinelenen türde bir psikolojik gereksinimdir ve bu gereksinim sağlandığında güvenlik içinde olma duygusu söz konusudur.2 Güvenliği uluslararası ilişkiler disiplininde kavramsal açıdan ilk ele alan Arnold Wolfers’a güvenliğin tanımını iki farklı bileşene bölerek açıklamaya
çalışmıştır. Wolfers’a göre güvenlik; objektif anlamda eldeki değerlere yönelik bir tehdidin olmaması, sübjektif anlamda ise bu değerlere yönelik bir saldırı olacağı korkusu taşınmamasıdır.3 1990’larda güvenlik kavramına yeni bir açılım getiren Buzan ise, güvenliği, özgürlüğün, mevcut ve olası tehditlerden korunması, devletlerin ve toplumların, düşman olarak nitelendirdikleri değişen güçlere karşı, bağımsız kimliklerini ve işlevsel bütünlüklerini sürdürme yetenekleri olarak algılanması, olarak tanımlamaktadır. 4

    Uluslararası ilişkiler alanında güvenlik, bu kavramın günlük yaşamdaki kullanımından farklı bir anlam taşımaktadır. Toplum içerisinde güvenlik, sosyal güvenlik ve bireylerin fiziksel güvenliği anlamı taşırken, uluslararası alandaki güvenlik büyük ölçüde güç politikalarına dayalıdır.5

Ulusal güvenlik, “Devletin anayasal düzeninin, millî varlığının ve bütünlüğünün, uluslararası siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik çıkarlarının, ahdî hukukunun her türlü iç ve dış tehdide karsı korunması ve kollanmasıdır.”6 şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir tarife göre ulusal güvenlik; ülkenin fiziki bütünlüğünün muhafaza ve korunmasıyla birlikte, yabancı ülkelerle olan ekonomik, siyasi ve diğer münasebetlerin makul ölçüler içinde devam ettirilmesi, yönetimin, kurumların iç ve dış olumsuz etkilere karşı korunması ve sınırların kontrol altında bulundurulmasıdır.

   Klasik anlamıyla ulusal güvenlik, devletin varlığını sürdürebilmesi için, ulusal ve uluslararası ortamdan kendisine yönelen tehditleri nasıl algıladığını ve yanıtladığını ifade etmektedir.7

Walter Lipmann, ulusal güvenlik kavramını; toplumun temel değerlerinin çatışma ve savaş halinde dahi savunulması olarak tanımlamaktadır.8 

   Realist yaklaşımın ilkelerinin oluşmasında önemli katkıları bulunan Machiavelli’ye göre ise, devletin varlığını koruması ve sürdürmesi ile “güç” 
olgusu arasında doğrudan ve simetrik bir ilişki söz konusudur.9

   Uluslararası sistemdeki dengelerin değişmesiyle birlikte, ağırlıklı görüş olan ulusal güvenlik anlayışı yerine, uluslararası güvenlik anlayışı daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. 

   Bu nedenle, güvenliğin tanımında ve kapsamında değişiklikler meydana gelmiştir. Uluslararası güvenlik, uluslararası sistemde rol alan tüm aktörlerin algılamaları çerçevesinde ortaya koydukları davranışlar ile küresel ve bölgesel boyutlu kuruluşlar aracılığıyla yaratılan ve yürütülen evrensel ilkeler çerçevesinde ele alınan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Morgenthau’ya göre uluslararası güvenlik sisteminde, güvenlik sorunu, artık ülkelerin sadece kendi sorunları olmayıp, ulusal gücün diğer unsurları tarafından da ele alınması gereken bir konudur. Güvenlik, bütün ülkelerin ilgilenmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Bütün ülkelerin, kendi güvenlikleri tehlikedeymiş gibi birbirlerinin güvenliğini ortak bir biçimde korumaları gerekmektedir.10

Uluslararası güvenlik denilince akla gelen ve evrensel düzeyde güvenliği sağlama misyonu bulunan BM, görülebilir gelecekte endişe teşkil eden güvenlik tehditlerini altı grupta toplamaktadır.11 Bunlar; Ekonomik ve sosyal tehditler, (yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar ve çevre sorunları da dahil); Devletler arası çatışmalar; İç çatışmalar (sivil savaşlar, soykırım ve diğer büyük ölçekli karışıklıklar dahil); Nükleer, radyolojik, kimyasal ve biyolojik silahların yayılması; Terörizm ve ulus aşan organize suçlardır.

Soğuk Savaş Döneminde ve Sonrasında Uluslararası Güvenlik Anlayışı

Soğuk Savaş dönemi, II. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan iki kutuplu dünya düzeninin tabii bir sonucudur. Bu dönemde, her iki kutupta yer alan ülkeler birbirlerini çevreleme politikası izlemiş, her iki blok da kendi oluşumlarını sağlam ve güçlü tutmak için sürekli bir çaba içerisinde bulunmuştur. Güvenlik ve savunmalarını yalnız baslarına sağlayamayan ülkeler ise bu iki bloktan birine dahil olmaktan başka çıkar yol bulamamışlardır.12 

   Bu sayede güvenlik endişeleri, bloklar arası caydırıcılık politikası ile dengelenmiştir. Avrupa’da yer alan ülkeler de var olan bu iki bloktan birine katılarak güvenliklerini temin etmek istemişlerdir. 
Bu dönemde bölgede güvenliğin iki temel unsuru olan NATO ve Varşova Paktı da bu süreçte sahip oldukları önemi artırmış ve güvenlik dengelerinin temel noktaları olma konumlarını güçlendirmişlerdir.

Soğuk Savaş döneminin iki süper gücü olan ABD ve SSCB arasındaki ilişkilerin süreç içerisinde zaman zaman yumuşama dönemleri yasansa dahi, genel olarak çatışmalı bir seyir izlediği kabul edilebilir. Taraflar arasındaki ilişkinin hakim özelliğinin; karşılıklı güç kazanma yarısı ve çatışma olduğu görülmektedir.13 Güç mücadelesinin kapsamının siyasi, askeri, ekonomik alanlar basta olmak üzere gündelik hayatın tüm yönlerini kapsayacak şekilde bir yoğunluğa eriştiği kabul edilebilir. Ancak tüm bu yoğunluğa rağmen taraflar birbirleriyle sıcak çatışmaya girmemişler ve bu da dönemin adının Soğuk Savaş Dönemi olarak adlandırılması na neden olmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği güçleri, Berlin Sorunu (1961) ve Küba Krizi (1962) sırasında karşı karşıya gelmişlerdir ancak yine de iki büyük güç arasında sıcak çatışma yaşanmamıştır. İki süper gücün ellerinde bulundurdukları askeri kapasitenin her iki taraf için de sıcak savaşa girmeme konusunda önemli rol oynadığı bilinmektedir. ABD ve SSCB bu dönem boyunca müttefiklerinin de desteği ile imha gücü çok yüksek muazzam askeri güce ulaşmışlardır. Ancak, askeri kapasite unsurları içinde, taraflar arasında doğrudan savaşmayı engelleyici en önemli faktörün, kitle imha silahları, özellikle de nükleer silahlar olduğu söylenebilir.

Soğuk Savaş döneminde güvenlik kavramı yüksek politika unsuru olarak ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki stratejik mücadele ekseninde belirlenmekteydi. Bu da Soğuk Savaş sürecinde bölgesel sorunların bir nevi üstünün örtülmesine neden olmuştur. Bu dönem boyunca kendi bünyesinde istikrarlı görünen birçok coğrafyanın aslında devam eden sorunlara sahip olduğu görülebilir. İşte bu dönem boyunca üstü örtülü kalan problemler Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte çözülmesi güç sorunlar olarak uluslararası arenaya çıkmışlardır. Bu
problemlerin temelini teşkil eden unsur etnik kökenli problemler olarak kendini göstermiştir.

Bu konunun en önemli örneği Eski Sovyetler Birliği ve Yugoslavya coğrafyaların da halendevam eden çatışmalardır.

Uluslararası güvenlik boyutundan bakıldığında Soğuk Savaş dönemindeki güvenlik sorunlarının, ulus devlet merkezli değerlendirildiği ileri sürülebilir.14 

   Güvenlik üzerine yapılan değerlendirmelerde iç kamuoyunun beklentilerinden ziyade söz konusu devletin dış politika stratejilerinin belirleyici rol  oynadığı öne sürülebilir. Bu çerçevede önemli olan nokta da güvenlik sorunlarının merkezine devletin egemenliğinin korunması ile devlet ve vatandaşların fiziksel güvenliğinin sağlanması oturmaktadır.

    Sonuç olarak Soğuk Savaş döneminde iki kutuplu bir dünya düzeni kurulmuş ancak devam eden gerginliklere ve silahlanma yarışlarına rağmen  iki süper güç arasında herhangi bir sıcak temas yaşanmamıştır. Buna rağmen uluslararası sistemde güvenlik kavramı bu iki gücün arasında yaşanan  dehşet dengesi ekseninde şekillenmiş, iki blokta yer alan ülkelerin uluslararası arenadaki hareketlerini yönlendirmiştir.

Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte daha iyi bir dünyanın var olabileceği beklentisinin hakim olması nedeniyle uluslararası arenada  bir iyimserlik atmosferi oluştuğu söylenebilir. Bu yaklaşımın temelinde uluslararası sistemin yeni bir döneme girmesi ve uluslararası kurumların  tesis edilerek, küresel düzeyde barış ve güvenliğin sağlanabileceğinin kabulünün yer aldığı bilinmektedir.15 Yine de Soğuk Savaş sonrası  dönemde uluslararası sistemin ve güvenlik kavramının nasıl tesis edileceği konusunda sadece olumlu görüşler ileri sürülmemiştir. Uluslararası  sistemin geleceğine dair bir diğer yaklaşım aslında uluslararası sistemin kontrol dışı bir geçiş aşamasında olduğudur.16 

   Bu yaklaşıma göre  uluslararası sistemi tek başına bir devlet veya kurum kolaylıkla yönlendiremez. Bu konudaki en önemli görüşlerden biri  Rosenau’ya aittir. Rosenau uluslararası sistemin daha önce görülmemiş bir türbülans içinde bulunduğunu ve gelecekte alacağı görünümün tahmin  edilebilmesinin zor olduğunu öne sürmüştür. Yazara göre, uluslararası sistemin parametreleri daha önce hiç olmadığı kadar radikal değişimler  göstermektedir.17 Değişimler sistemin tüm düzeylerinde etkili olmakta ve daha iyiye bir gidiş olduğunu iddia etmeyi olanaksız kılmaktadır.

Soğuk Savaş sonrası dönemde çok uluslu şirketler ve sivil toplum kuruluşları uluslararası sistemde daha rahat hareket etme sansı bulmuşlardır. 

Bu dönemde uluslararası sistemde yer alan devlet ve devlet dışı aktör sayısında bir artış gözlenmektedir. Aktör sayısındaki artışın, yeni dönemde  güvenlik sorunlarının karmaşıklaşmasının sebeplerinden biri olduğu bilinmektedir. 

Bu dönemde güvenlik anlayışları değişmeye başlamış, kavrama  bakış açıları da farklı şekiller almıştır. Yakın zamana kadar içeriğini koruyan güvenlik kavramının Soğuk Savaş sonrası dönemde içeriği değişmiş  ve hacmi genişlemiştir.18

  Uluslararası sistemde tehdit olarak algılanan bazı faktörler bu özelliklerini kaybetmişlerdir. Soğuk Savaş dönemi boyunca kitle imha silahları ve 
nükleer silahların yaratacağı büyük tahrip savaşları söz konusu iken Soğuk Savaş sonrası dönemde güvenlik kriterleri ve tehdit unsurları farklı 
boyutları da beraberinde getirmiştir. Çevre sorunları, insan hakları, salgın hastalıklar, kitlesel göçler, mikro milliyetçilik ve etnik çatışmalar, 
köktendincilik, terörizm, ekonomik sorunlar, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, insan ticareti, uluslararası güvenlikte yeni sorunlar olarak ortaya 
çıkmıştır.19

Söz konusu değişen konjonktürde ABD, mevcut gücünü muhafaza etmek amacıyla tüm dünyada bölgesel ve küresel politikalar üretirken kendi 
egemenliğinde yeni bir güvenlik ve yeni bir dünya düzeni oluşturmaya çalışmıştır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte iki kutuplu yapıdan 
sonra etkin coğrafi faktörlerin katılımıyla çok taraflı yeni bir süreç başlamıştır. Yeni bir piyasa ekonomisi, demokrasi, küresel değerler ve küresel  bir diplomasiyle birlikte yeni askeri konseptler, ittifaklar ön plana çıkmıştır.20

11 Eylül saldırılarının ardından ise, yepyeni bir kavram ortaya çıkmıştır: “Önleyici Savaş”. Savaşın tanımı değişmiş, düşman belirsizleşmiştir. 

Bu dönemle artık, güvenlik endüstrisi kavramı ortaya çıkmış ve devletin meşruiyetinin artık meşru şiddet tekelini elinde bulundurmasından değil, 
güvenliğin verimli bir biçimde koordinasyonunda aranmaya başlandığı, güvenlik alanının kamusal otoritenin boyunduruğundan çıkarak piyasaya  uyum sağladığı bir düzen oluşmuştur.21 

Neoliberal teori, devletlerin sadece ekonomik alanda değil,kamusal alanın her alanından çekilmesini öngörür. 

Bu yüzden bugün değişen güvenlik algısıile devletlerin görünmez düşmana karşı başarı kaydedemeyeceğini bu yüzden askeri alandan çekilmesi gerekliliği tartışılmaktadır. Özel orduların yaygın kullanımı, “egemen ulusdevletler” arasında yurttaş ordularla yapılan bir pratik  olarak savaşın ve devletin 16. Yüzyıldaalternatif şiddet sağlayıcılarını ortadan kaldırarak tesis ettiği, meşru şiddet tekeli devrinin, artık sonuna geldiğimizi göstermektedir.22

Sonuç

11 Eylül sonrası dönemde, demokratik rejimlere sahip olmayan ülkelerin elinde bulunan füzelerin yarattığı tehdit çok geniş bir alanda güvenlik  riskleri oluşturmuş, geleneksel olmayan tehditlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlar düşük yoğunluklu çatışmalar yaratmış; 

  Geleneksel savaş biçimlerinin ve savaş alanlarının yapısını değiştirmiştir. Kısa sürede sonuçlandırılmasının söz konusu olmadığı bu çatışmalarda geleneksel olmayan araç ve usullerle savaşılmaktadır. 23 Böyle bir ortamda güvenliğin anlamı genişlerken tehdit odaklarının belirginliği ve somutluğu  da giderek kaybolmuştur.

Yeni dönemde uluslararası sistemde bütünleşme ve ayrışma eğilimleri bir arada görülmektedir. Bütünleşme eğilimlerinin gözlemlendiği bir alan,  bölgesel entegrasyon hareketleridir. Ancak, bütünleşme eğiliminin asıl olarak küreselleşme süreciyle kendini gösterdiği ileri sürülebilir. 
Sınırların  ortadan kalktığı ve küresel sorunlara ortak çözümler üretildiği bir dünyaya yönelik vurgular yoğun olarak yapılmaktadır. 
   Ancak, aynı zamanda uluslararası sistemde ayrışma eğilimleri de gözlemlen mektedir. Etnik ve dini kimliklerin korunması, yeni dönemde önemli bir çatışma potansiyeli taşımaktadır.


Kaynakça

Bahgat Korany, Paul Noble and Rex Brynen , The Many Faces of National Security In Arap World,New York :St Martin’s Press, 1993.

Beril Dedeoglu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, İstanbul: Derin Yayınları, 2003.

Brauch Hans Günter, “Güvenliğin Yeniden Kavramsallaştırılması: Barış, Güvenlik,
Kalkınma ve Çevre Kavramsal Dörtlüsü”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 5, Sayı 18, (Yaz 2008)

Buzan Barry Ole Waever, Jaap de Wilde, “Security: A New Framework for Analysis”, Lynne Rienner Publishers, 1998.

Buzan, Barry, “ People, States and Fear”, Harvester Wheatsheaf, London, 1983.
Erdoğdu, Hikmet, Avrupa’nın Geleceğinde Türkiye’nin Önemi ve NATO İttifakı,
İstanbul, IQ Kültür ve Sanat Yayıncılık, 2004.

Giddens, Anthony, Modernliğin Sonuçları, çev. Ersin Kuşdil, Ayrıntı Yayınları,
İstanbul 1998.

Gürlesel, Can Fuat ve Demir, M. Faruk, Dünyada Çok Taraflı Denge ve Türkiye çin Yakın Gelecek, İstanbul, İstanbul Ticaret Odası, 2002.

Koçer, Gökhan, “Küreselleşme ve Uluslararası İlişkilerin Geleceği”, Uluslararası
İlişkiler, Cilt: 1, No: 3,Güz 2004.

Koçer, Gökhan, “Soğuk Savaş Sonrasında Uluslararası Güvenlik Ortamı ve
Türkiye’nin Ulusal Güvenliği”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Genelkurmay ATASE veGenelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayınları, Yıl: 3, Sayı: 5, Ankara, Temmuz 2005.

Kofi Annan, “A more Secure World: Our Share Responsibility”, secureworld/report2.pdf>, 2004, (20 Ekim 2009).

Kuloğlu, Armağan, “Soğuk Savaş Sonrası Bozulan Dengeler, Irak Krizi ve Bölgesel istikrar Arayısı”, Stratejik Analiz; Azerbaycan’da Devlet Başkanlığı Seçimi, ASAM, Cilt: 4, No: 44, Aralık 2003.

Laçiner, Ömer, “Ordular: İlk hedefiniz piyasa mı oluyor?” Birikim, No:173, Eylül 2003.

Moran, Theodore, “International Economics and National Security”, Foreign Affairs, Cilt 69, No: 5, Winter 1990 – 1991.

Morgenthau, Hans, Uluslararası Politika, Cilt: I, Çev: Baskın Oran, Ünsal Oskay, Türk Siyasi İlimler Derneği Yayınları, Ankara, 1970.

Paker Balta, Evren, Küresel Güvenlik Kompleksi/Uluslararası Siyaset ve Güvenlik, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012.

Rosenau, James N., Turbulance in World Politics: A Theory of Change and
Continuity, Princeton, Princeton University Press, 1990.

Rubinstein, Alvin Z., “New World Order or HollowVictory”, Foreign Affairs, Cilt: 74, No: 4, Fall 1991.

Slaughter, Anne-Marie, “The Real World Order”, Globalization and the Challenges of a New Century, Ed. Patrick Q’meara, Howard D. Mehlinger, Matthew Krain, Indiana, Indiana University Press, 2000.

Tanrısever, Oktay F., “Güvenlik”, içinde Devlet ve Ötesi, der. Atilla Eralp, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Ülman, Haluk, “Dünya Nereye Gidiyor”, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye, 3. bs., Ed. Sabahattin Şen, İstanbul, Bağlam Yayıncılık, 1994.


DİPNOTLAR;

1 Brauch Hans Günter, “Güvenliğin Yeniden Kavramsallaştırılması: Barış, Güvenlik, Kalkınma ve Çevre
   Kavramsal Dörtlüsü”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 5, Sayı 18,(Yaz 2008)
2 Giddens, Anthony, Modernliğin Sonuçları, çev. Ersin Kuşdil, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1998, s.97.
3 Tanrısever, Oktay F., “Güvenlik”, içinde Devlet ve Ötesi, der. Atilla Eralp, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s.108.
4 Buzan, Barry, “ People, States and Fear”, Harvester Wheatsheaf, London, 1983, s.491.
5 Buzan, Barry, Ole Waever, Jaap de Wilde, “ Security: A New Framework for Analysis”, Lynne Rienner Publishers, 1998, s.21.
6 09 Aralık 1983 tarih ve 2945 sayılı “Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel SekreterliğiKanunu” Md. 1.
7 Koçer, Gökhan, “Soğuk Savaş Sonrasında Uluslararası Güvenlik Ortamı ve Türkiye’nin Ulusal Güvenliği”,
   Stratejik Araştırmalar Dergisi, Genelkurmay ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayınları, Yıl: 3,
   Sayı: 5, Ankara, Temmuz 2005, s.289.
8 Bahgat Korany, Paul Noble and Rex Brynen , The Many Faces of National Security In Arap World, New York:
   St Martin’s Press, 1993, s.2.
9 Dedeoglu, Beril, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Derin Yayınları, İstanbul, 2003, s.28.
10 Morgenthau, Hans, Uluslararası Politika, Cilt: I, Çev: Baskın Oran, Ünsal Oskay, Türk Siyasi İlimler Derneği
    Yayınları, Ankara, 1970, s.527
11 Annan, Kofi, “A more Secure World: Our Share Responsibility”,
    secureworld/report2.pdf>, 2004, (20 Ekim 2009).
12 Erdoğdu, Hikmet, Avrupa’nın Geleceğinde Türkiye’nin Önemi ve NATO İttifakı, İstanbul, IQ Kültür ve Sanat
    Yayıncılık, 2004, s. 69.
13 Ülman, Haluk, “Dünya Nereye Gidiyor”, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye, 3. bs., Ed. Sabahattin Şen, İstanbul,
     Bağlam Yayıncılık, 1994, s. 31.
14 Moran, Theodore, “International Economics and National Security”, Foreign Affairs, Cilt 69, No: 5, Winter
    1990 – 1991, s.90.
15 Slaughter, Anne-Marie, “The Real World Order”, Globalization and the Challenges of a New Century, Ed.
    Patrick Q’meara, Howard D. Mehlinger, Matthew Krain, Indiana, Indiana University Press, 2000, s. 112.
16 Rubinstein, Alvin Z., “New World Order or HollowVictory”, Foreign Affairs, Cilt: 74, No: 4, Fall 1991, s.54.
17 Rosenau, James N., Turbulance in World Politics: A Theory of Change and Continuity, Princeton, Princeton
    University Press, 1990, s. 9-10.
18 Koçer, Gökhan, “Küreselleşme ve Uluslararası İlişkilerin Geleceği”, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, No: 3,Güz
    2004, s. 110.
19 Koçer, Gökhan, a.g.e., s. 110.
20 Gürlesel, Can Fuat ve Demir, M. Faruk, Dünyada Çok Taraflı Denge ve Türkiye İçin Yakın Gelecek, İstanbul,
    İstanbul Ticaret Odası, 2002, s.12.
21 Paker Balta Evren, Küresel Güvenlik Kompleksi/Uluslararası Siyaset ve Güvenlik, İletişim Yayınları,
    İstanbul, 2012,s. 91.
22 Laçiner, Ömer, “Ordular: İlk hedefiniz piyasa mı oluyor?” Birikim, No:173, Eylül 2003, s.7-12.
23 Kuloğlu, Armağan, “Soğuk Savaş Sonrası Bozulan Dengeler, Irak Krizi ve Bölgesel istikrar Arayışı”, Stratejik
    Analiz; Azerbaycan’da Devlet Başkanlığı Seçimi, ASAM, Cilt: 4, No: 44, Aralık 2003, s. 44.


***

ÖZBEKİSTAN'IN GÜVENLİĞİ ÜZERİNDE RUS VE AMERİKAN FAKTÖRÜ POLİTİKASI

ÖZBEKİSTAN'IN GÜVENLİĞİ ÜZERİNDE RUS VE AMERİKAN FAKTÖRÜ POLİTİKASI



Sovyet Sonrası Dönemde Orta Asya'da Rus Yumuşak Gücü ve Özbekistan'ın Rolü,

Aziza Khudayberdieva*
*Aziza Khudayberdieva İngilizce Öğretmeni / British Culture Kocaeli, Türkiye
** TÜRKÇESİ; GOOGLE TRANSLATE İLE YAPILMIŞTIR..
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..



Eski tarihi ve coğrafi konumu ile Özbekistan kaçınılmaz olarak oynuyor Orta Asya'da önemli stratejik rol. Özbekistan 447.400 km ve 28.7 milyon kişi Orta Asya'daki en büyük nüfusa sahiptir. Olduğu gibi diğer beş Orta Asya ülkesi örneği Özbekistan bağımsızlığını açıkladı Özbek'in Birinci Sekreteri olan I.A. Karimov Komünist Parti Aralık 1991'de Özbekistan'ın ilk başkanı oldu.

   Muhalefet partisi lideri Muhammed Salih'e karşı% 86 oy alarak seçildi.
2000 ve 2002 yıllarında yapılan referandumların ardından Karimov yönetişimini genişletti Aralık 2007'de yeniden seçildi ve bir sonraki seçim  yapılacak Aralık 2014.

Özbekistan bağımsızlığını kazanmış olsa da, diğer Orta Asya ile birlikte ülkeler, Rusya'nın bu bölge üzerindeki etkisini göz ardı etmek imkansızdır. 

  Birincisi Çünkü Rusya ve Orta Asya Ülkeleri,

Orta Asya Türkistanın da ilk Çar yerleşimleri. Üstelik SSCB Merkezinde Asya, koloniden ziyade Sovyet Rusya'nın siyasi bir parçası haline geldi. 
Demek ki, Sovyet Rusya Orta Asya ülkelerinde de sosyal reformları sürdürdü.

Kadınların erkeklere eşit derecede siyasi ve sosyal haklar kazanma yolları. Başka bir yön Rusya'nın Orta Asya'ya da büyük etkisi olan göçüdür. 
Yeni göç etmiş Rus nüfusu sadece bölgenin yeni sakinleri değil, aynı zamanda yayıldı Orta Asya halkı arasında Rus dili ve Rus kültürünün kullanımı.
Tüm bu gerçekler göz önüne alındığında, Orta Asya ülkeleri bile bağımsızlık Rus yumuşak gücünün bu bölgede kaçınılmaz olduğu kabul edilmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi, SSCB'nin çöküşünden sonra Rusya bir Orta Asya sonrası Sovyet ülkelerinde yumuşak güç. Özellikle cumhurbaşkanlığı Vladimir Putin Avrasya gibi rusça yumuşak sağlayan yeni kavramlar tanıttı ve bu ülkelerin komşu devletlere olan ilgisini gösterdi.

Özbekistan'ın Rusya'yı çeken çok önemli bir ülke olduğuna inanılıyor çünkü Özbekistan başta Afganistan gibi stratejik öneme sahip ülkelerle  sınırları paylaşıyor Türkmenistan gibi.

Bağımsızlığın ilk yıllarında Özbekistan dikkatinin büyük bir kısmını Rusya ile ilişkiler. Rus desteğinin koruyacağı kadar önemliydi 1991'lerde hala Rus hakimiyetinin oldukça etkili olduğu Orta Asya'da istikrar.

   İkincisi, Özbekistan'ın ordusunu güçlendirmesi gerekiyordu ve Rusya buna yardımcı olacak

Batılı ülkelerin gerçekten ilgilenmemesi nedeniyle yeni bağımsız ülkelerle işbirliği yapmak.
1991'den sonra Rusya, Orta Asya ülkelerine bir düzenleme altında yeniden katılmanın yollarını aradı, aynı zamanda Rusya SSCB'nin çökmesinden 
sonra vermemeye dikkat etti hala Orta Asya ile ilgiliymiş gibi dünyaya emperyalist izlenim ülkeler sömürge olarak. Çözüm, Central ile organizasyon 
sayısı oluşturmaktı. Asya ülkeleri üyedir. Yeni ile işbirliği sağlayacak bağımsız ülkeler hala yumuşak gücü koruyor. Bunların ana hedefi kuruluş, komşu ülkeler arasındaki bölgesel çatışmaları önlemektir.

Yeni bağımsız Orta Asya ile yeni ilişkiler kurmanın ilk adımı ülkeler 1991 yılında Bağımsız Devletler Topluluğu'nun kuruluşuydu.
Tacikistan'daki radikal İslamcılık yüzünden yaşanan huzursuzluklar, Özbekistan ve Karimov BDT konusunda oldukça iyimser hissediyorlardı. 
Bunu takiben, CIS'in özellikle askeri-politik alanda güçlendirilmesi önemlidir. Üzerinde BDT üyeleri başkanlarının Özbek hükümet toplantısı girişimi 
Mayıs ayında yapıldı 15, 1992 Taşkent'te Toplu Güvenlik Anlaşması'nın imzalandığı yer. Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan,  Tacikistan arasında anlaşma imzalandı ve Özbekistan. 1993 yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Beyaz Rusya da anlaşması. 1999 yılında anlaşmanın  beş yıllık döneminden sonra Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan katılımlarını uzatmayı reddetti. 14 Mayıs 2002 tarihinde Görev sürelerini uzatmayı  kabul eden ülkeler, organizasyon çerçevesindeki eylemler, dolayısıyla Toplu Güvenlik Antlaşması Organizasyonu kurulduğu ilan edildi. Sonuç olarak,  BDT bölgesinde yeni bir askeripolitik üye devletlerin diğer askeri birliğin üyesi, birbirlerine askeri operasyon yapmaz, ve örgüte yapılacak her türlü  saldırı tüm üye ülkelere saldırı anlamına gelir.2

Güvenlik konularında Rusya-Özbek işbirliği de 1994 askeri antlaşma, terörizm ve İslam aşırıcılığı ile mücadele üzerine 1999 anlaşması ve Kasım 2005 İttifak Antlaşması.3 Özbekistan Rus desteğini dört gözle bekledi Batı, Özbekistan'ı destekleme konusunda isteksizken,  İslami radikalizme karşı Özbekistan gibi faktörlerin sayısı nedeniyle siyasi kalkınma ve insan hakları, ayrıca batı ülkeleri SSCB'nin çöküşünden  sonra Orta Asya ülkeleri. Yani, aynı zamanda bu bölgede Rus faktörünü göz ardı etmeden ilişkiler kurmak.

Özbekistan başlatıldığında BDT ve SCTO konusunda iyimser hissetse de, yakında Taşkent uzak durmaya ve Batı'ya dönmeye karar verdi. 
Katılmamayı tercih etti askeri konularda CIS toplantılarında ve Rusya'nın Özbekistan ile işbirliği. Özbekistan çekildiğini açıkladı 1999 yılında CSTO 
ve Washington ile bağları güçlendirmenin yollarını bulmaya çalıştı.

En önemli kuruluş olan Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinin ve diğer gözlemci ülkelerin ekonomik gelişmelerini koordine eder. 
SCO Orta Asya ülkelerini, Rusya ve Çin'i üye ve ülkeler olarak biriktirir Afganistan, Pakistan, Moğolistan, Hindistan ve İran gibi 'gözlemci' devletler 
olarak biliniyor.

SCO, ekonomik ilişkilere ve bölgelerin bölgesel güvenliğine odaklanmaktadır ve hala bölgede tam bir güven yaratmak için gelişiyor.'Şanghay' Rusya, Kazakistan,   Kırgızistan ve Rusya arasında imzalanan beş 'belge 1996 ve 1997'de Tacikistan. Haziran 2001'de Özbekistan Beş'e katıldı.
ülkeler Şanghay İşbirliğinin Kurulması Bildirgesini imzaladı Örgütü. Bu beyan uyarınca aşağıdakileri içeren vurgulanmalıdır: ekonomik, kültürel işbirliği, bölgesel güvenlik işbirliği kapsamında yasadışı suç gruplarına karşı mücadele eden 'Güven Artırıcı Önlemler' terimleri, uyuşturucu ve yasadışı silah ticareti, ortak askeri operasyon ve demokratik üye ülkelerin gelişimi 4

Özbekistan, 2003 yılında SCO üyesi olmak Terörle Mücadele konusunda ısrar etti Taşkent SCO Merkezi. 1991'den itibaren Taşkent'in mücadele için Özbekistan'a yatırım yapmak üzere yabancı ülkeleri çekmek için çaba sarf ediyor terör sorunu. Özbekistan bildirilen sayıda saldırı  ile karşı karşıya cumhurbaşkanına suikast amaçlı terörist eylemler olması. 1999 yılında Taşkent İslam Hareketi’ni suçlayan bir dizi bomba ile sarsıldı Özbekistan (IMU). Bu hareketin lideri Juma Namangani ve takipçileri Özbekistan'daki siyasi mahkumların ve fidye serbest bırakılmasını talep etti.
Özbekistan Erk muhalefet partisinin lideri Muhammed Solih’in de Afganistan Taliban lideri Tahir Yuldashev ve üstü tarafından desteklenen arsa IMU lideri Juma Namangani'den bahsetti. 2004 yılının Nisan ayı başlarında, diğer başkenti Karimov'un amaçlandığını iddia ettiği için patlamalar  başladı ' halkımız arasında paniğe neden oluyor ve güvenlerini kaybetmelerini sağlıyor. ' Sorumluluk şuydu:

Özbekistan İslami Cihad iddiasıyla şüpheliler ortada bir duruşmada ifade verdi 30 Temmuz 2004 tarihinde yapılan bu duruşma sırasında ABD ve İsrail'de patlamalar meydana geldi Büyükelçilikler ve Taşkent Özbek Başsavcılığı.6

Putin Karimov'un SCO Terörle Mücadele Merkezi'ne ev sahipliği yapma teklifini kabul etti.7  
ABD bunun anti-terörist ittifakın önde gelen tek kişi  olmadığını söyledi. Kademeli gelişmeler bölgesel güvenlik oyuncusu olarak ün kazanıyor. 
Çin ve Rusya'nın çabaları birleştirdiği ortak askeri  tatbikatlar.8 

SCO başlangıçta Ancak askeri müzakereler, ekonomik bir güçlendirici örgüt olarak kabul edildi. Üye ülkeler arasında batı ülkeleri NATO'ya alternatif 
olarak görmelerini sağladı.

Şunu belirtmek gerekir ki SCO kültürel ve ekonomik konularda ilişkileri geliştirmektedir ve Güvenlik sorunları çoğunlukla SCO'nun en etkili olduğu 
kabul edildiğinden korunur CIS ve Asya bölgesinde organizasyon. SCO güçlendirmek için kavramlar geliştirir üye devletler arasındaki ilişkiler aynı 
zamanda bir anti-batı yaratmaya hevesli değil görüntüsü. Özellikle, yukarıda belirtilen Özbekistan Rusya ve ABD arasındaki ikili politikanın  ardından SCO'nun önemli üyeleri Bölgede Amerikan karşıtı bir ülke olarak tecrit edilmekten mutluluk duymuyorum. SCO yanı sıra CSTO Özbekistan'ın  daha çok oynadığı askeri eğitim programları yürüttü.  Özbek'in özel olarak seçildiği eğitim programlarının sayısına rağmen etkisiz rolaskeri personel  gözlemci olarak katıldı.

Özbekistan'ın değişim politikası Nisan 2004'te Karimov'da tekrar gösterildi SCO üyelerini 2004'te terörist saldırılarda Özbekistan'a yardım 
edemedikleri için eleştirdi ve Özbekistan'ın 'kendi gücüne güvenmesi' gerektiği sonucuna vardı. 
Olduğuna inanılıyor Özbekistan, Tacikistan gibi diğer Orta Asya ülkeleriyle hâlâ devam ediyor 1999'da sınırları çıkarılan Kırgızistan'ın yanı sıra 
Karimov'un da çatışmaları vardı vefat eden Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov, Özbek yetkilileri onu devirmek için komplo 
kuruyorlardı.9 

Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, Bölgedeki Özbekistan iki güç arasında öngörülemez bir politika izliyor. 

Öyle Diyelim ki Rus hakimiyeti konusunda zayıf bir güveni var, ama diğer taraftan inkar edemez Batı ile daha yakın bağlar kurmaya çalışıyor  ancak insan hakları ihlalleri ve az gelişmiş politika bu amacı engellemektedir.

Rusya'nın tarihten bugüne kadar BDT'nin kaçınılmaz bir ortağı olduğu kabul edilmektedir. olsa da, Putin'in yönetim RF'si bu bölgeye oldukça az  ilgi gösterene kadar SSCB'den sonra olması gereken yeni bir imaj yaratıyor olması nedeniyle oldukça batı yanlısı. Ancak Putin dünya siyasetinde  daha yakın yeniden inşa ederek meydan okudu Orta Asya ülkeleriyle bağlar. Özbekistan örneğinde Moskova'nın çıkarları vardı Güney sınırlarında,  yani Afganistan'da ABD önünde süper güç. Özbekistan yanında ikili politika izler, böylece batı ile ilişkiler kurmaya çalışırken, Moskova.

11 Eylül'den Sonra Amerikan-Özbek Güvenlik İlişkilerinin Büyümesi ve Rusya'nın Tutumu Özbekistan'ın bağımsızlığından sonra Washington ve  Taşkent, demokratik refah ve bölgesel güvenlik. SSCB'nin çöküşü batıya doğru ülkeler, daha önemlisi ABD Orta Asya bölgesine girerken, Rusya'nın bölgede hala yumuşak bir güce sahip olması nedeniyle eylem. Rağmen Taşkent ABD'yi güvenlik ve ekonomik ilişkiler konusunda  işbirliği yapmaya çekmeye çalıştı, Batılı devletler daha çok zayıflamış insan hakları ve yoksul ülkede demokrasinin gelişimi.
Özbekistan, batı ile ilişkiler kurmaya başladı ve öncelikle BM 2 Mart 1992'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 46. Oturumunda Milletler. BM himayesi altında Taşkent'te 'Orta Asya - nükleer silahsız bölge' Konferansı, '6 + 2' Grubu Konferansı, 'Orta Asya'da güvenliği ve  istikrarı güçlendirme' konferansı. 10 

6 + 2 konsepti ABD ve Rusya ile birlikte Afganistan'ın altı komşusunu Afganistan ve komşuları için diplomatik  bir forum olarak tasarlandı. 

6 + 2 Önce Grup 1999 yılının Temmuz ayında Taşkent'te, Taşkent'in kabulü ile sonuçlanan görüşmeler yapıldı Bildirge. Müzakereler, 2001'den  sonra aniden kesintiye uğradığında devam etti. 9/11 saldırıları. 2008 yılında Bükreş'teki NATO Zirvesi'nde Karimov  da aynı şeyi yaptı '6 + 3' kavramını reddetti ancak reddedildi.11

Özbekistan'ın aktif diplomatik eylemlerini ortaya çıkararak Afganistan sorununa yönelik çözümler ABD'nin dikkatini çekme ve Bölgede Washington'un  önemli ortağı olma hevesidir. Dahası, Taşkent, uluslararası olarak nükleer silahların yayılmasını önleme konularında istekli bir şekilde işbirliği yaptı. 

Ülke var 2 Mayıs 1992'de NPT üyesi oldu ve onu Sovyet sonrası ilk diğer Orta Asya ülkeleri arasında NPT'ye katılacak. Ayrıca, Özbekistan Kapsamlı Test Yasağı Anlaşması'nın (CTBT) aktif üyesidir ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) (1992'de). Özbekistan sonuçlandı 8 Ekim'de yürürlüğe giren IAEA ile yapılan koruma anlaşmalarının sayısı, 1994. Sovyet döneminde Özbekistan'ın en büyük kaynağı olduğu  düşünüldüğünde uranyum cevheri, IAEA ile ortak eylemler nükleer bilimi geliştirmeye odaklandı.

Özbekistan. Taşkent Nükleer Fizik Enstitüsü, Taşkent, 1996 yılında yaklaşık 9 kg taze HUE stokuna sahip olduğu bildirildi. Reaktör. IAEA ve Amerika  Birleşik Devletleri ile Özbekistan, security.12

Araştırmacılara göre ABD-Özbek güvenlik ve ikili ilişkiler silahların yayılmasının önlenmesi iki döneme ayrılır: 1991'den 1996'ya ve 1996'ya kadar mevcut. İlk dönemin karmaşıklıkla dolu olduğuna inanılıyor, çünkü Özbekistan bir Yeni gelişmekte olan ülkenin hükümet sorunları ve insan hakları  sorunları vardı.

Ancak, 1996'dan sonra Özbek lideri Karimov'un ABD ziyareti ve toplantısı Başkan Clinton ile karşılıklı çıkarlar ve ikili ilişkiler olumlu shift.13

Ancak ABD-Özbek ilişkilerinde dönüm noktasının 9/11. Özbek lideri New York'taki terör saldırısının atılımı ile NATO'nun yanı sıra ABD ile ilişkileri 
güçlendirmek için büyük çaba sarf ediyor. Özbekistan Orta Asya'da terörle mücadelede ve iyileştirmede yardım sunan ilk ülke NewYork İkiz Kule 
saldırılarının ardından Afganistan'daki koşullar. Özbekistan - 11 Eylül'ü göz ardı eden CSTO, NATO'nun Merkez'de etkili bir ortağı olmaya çalıştı.
Asya. Bu, Rus yumuşak gücünü azaltmak ve olmak için çok önemli bir nokta olacaktır.
Güçlü askeri ve güvenlik ilişkileri olan Orta Asya ülkesine hakim olmak ABD ile.

1994 yılında Özbekistan, diğer eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleriyle birlikte NATO Barış için Ortaklık Programı üyesi. Özbekistan'a NATO üyeleri tarafından gerçek yardım: ABD, Almanya ve Türkiye. Her şeyden önce, bu modern silahlı kuvvetlerin inşası alanında ve Özbekistan'ı  seçti Alman ordusu yapısı. Üstelik Barış için Ortaklık kapsamında programa birçok subay, askeri görevli ve analist katılabildi ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde askeri eğitim. Rusya olmaktan vazgeçti Özbekistan için askeri personel yetiştiren tek ortak.14

Amerikalı politika yapıcılar 11 Eylül'de oluşturulan koşullardan yararlandılar. 2001.15 

Buna göre Özbekistan, ABD ve NATO'ya Özbekistan'ın Afganistan'daki birliklerine lojistik destek vermek için bölge ve hava alanı güçlerini ve ordularını yerleştirmek için Özbekistan'ın hava üslerini kullanma hakkı 16 Özbekistan teklifi ABD için cazipti ve üsleri Özbek kasabaları Karshi ve Khanabad yakınındaki eski Sovyet hava üssü Afganistan ve Kırgızistan'daki Manas havaalanında. ABD ve Özbekistan Ekim 2001, Karshi-Khanabad'ı kullanma gücü anlaşması imzaladı

    (K2) hava üssü ücretsiz.17 Özbekistan, Amerikan tarafı Özbek ordu gücü ile askeri deneyimlerini paylaşacak. ABD-Özbek ikili ilişkileri, Taşkent'in  Kalıcı Özgürlük Operasyonu. 2002 mali yılında ABD 100 milyon dolar teklif etti aynı zamanda Uzbeks18'e yardım için ek fon paketi ABD destekledi Taşkent 'demokratik dönüşümün yoğunlaşması' ve medya özgürlüğü için.

Ayrıca, 2002 yılında iki taraf 'Stratejik Ortaklık' anlaşmasını imzaladı ve gelecek yıl Özbekistan, “istekli koalisyon” a katılan tek Orta Asya ülkesi oldu
Irak'taki ABD liderliğindeki koalisyon askeri operasyonlarını onayladı, ancak Karimov asker gönderme.

   Daha önce de belirtildiği gibi, ABD tarafı Taşkent'ten siyasi durumu iyileştirmesini istedi ve Bu gelişmeyi finansal olarak destekleyerek ülkedeki 
insan hakları. UNDP denedi bu hedefe birçok alanda ulaşmak için 2004 yılına kadar Özbekistan çok az şey gösterdi bu alanda ilerleme. 

Yakında, Batı ülkeleri her iki Bush'u da sert bir şekilde eleştirmeye başladı hükümeti ve insan özgürlüğü ve demokratik durum için Karimov Özbekistan'da refah ve Özbekistan'a ambargolar getirdi. Yavaş yavaş, DTÖ mali yardım azalmaya başladı ve bu durum Taşkent'in Moskova. Rusya, ilk olarak ABD'nin terörle mücadele operasyonlarını desteklemesine rağmen, orada Özbekistan'ın ABD'de kullanımı için hava alanı sağladığı  için Moskova'nın tepkisine ilişkin endişelerdi Karshi-Hanabad. Ancak Özbekistan bağımsız bir yabancı ülke olduğunu iddia etti.

Politika belirleme. Özbek liderlik Rusya Dışişleri Bakanı Sergei meydan okudu İvanov'un ABD kuvvetlerinin bir kez orada yenme görevi terk etmesi 
gerektiği iddiası Terörizm, keyfi bir son tarihin bulunamayacağı konusunda ısrar etti.
ABD'nin bölgedeki varlığı. Özbek-Rus ilişkileri azaldığında

Özbekistan Moskova'yı Kırgızistan'la anlaşması için şiddetle eleştirdi Bişkek yakınlarındaki Kant askeri havaalanında CIS Hızlı Reaksiyon Gücü
Karimov, Rusya'nın bölgede 'askeri rekabet' başlattığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Karimov Rus-Özbek gerginliği SCO ilişkilerine nüfuz etti Taşkent'in SCO'ya üyeliğinin bölgesel olmayan herhangi bir şeyi dışlaması 
gerektiği yönündeki Rus görüşünü reddetti işbirliği, yani ABD. Taşkent, Moskova ve Pekin'in SCO'yu bölgesel bir askeri bloğa çevirmemeli ve SCO'nun  Haziran 2002'sinde St Petersburg zirvesi, 'SCO'nun bir blok veya kapalı ittifak değil' olduğunu vurguladı ve BM'nin ve normların hedeflerini karşılayan  diğer devletler ve kuruluşlarla işbirliği yapmak 'Moskova'nın gerçekten dikkatsiz hissetmediği belirtilmelidir.

Ekim 2001'de ABD-Özbek güvenlik ilişkilerinin büyümesi hakkında Rusya Parlamentosu'nun Orta Asya İşleri, Boris Postukhov Özbekistan ABD ile ilişkilerinde 'çizgiyi aşmadı'. 11 Eylül'den sonra Rusya, Özbekistan'ın değişen dış politikasına baskı yapmadı Orta Asya ülkelerinde baskınlık izlenimi verirken,
demokratik olarak gelişmekte olan bir ülke ve önemli dünyalardan biri yetkiler.

Özbekistan'ın Rusya ve Çin arasındaki güvenlik politikası ABD ile iki gücün denge noktası olarak adlandırılmalıdır. Yani Özbekistan dengeyi korumak arasında oynamak, ancak çoğu durumda bir veya diğerine geçer bölgesel çıkarlarına göre. Böylece Özbekistan'ın dış politikası üç aşamaya ayrıldı: 1991'den 2001'e kadar Taşkent Rusya'yı dengelemeye çalıştığında Amerikan ile güç, ama aynı zamanda çoğunlukla çekmek  için büyük çaba Washington. İkinci aşama 2001-2005 yılları arasında nihayetinde Özbekistan oldu Amerika'nın önemli stratejik ortağı ve 
Taşkent Moskova'yı görmezden gelmeye başladı.

Son aşama, Andijan olaylarının Özbekistan'da patladığı 2005 yılıdır. 
O Özbekistan ile önemli güvenlik ilişkilerini tamamen durdurduğunda Başkan Barack Obama'nın yönetimine kadar ABD. 2005 Andijan Etkinliklerinin Taşkent'in Washington ve Türkiye ile İlişkileri Üzerine Etkileri Moskova 13 Mayıs 2005'te saat 03:00 sularında sokaklarda büyük isyanlar yaşandı. Andijan, Özbekistan. Andijan Kırgızistan sınırlarında bulunuyor ve iddia  ediliyor Renkli Devrim'in Özbekistan'ın istikrarını etkilediği ve insanlar. Silahla hapsedilen terörist sayısının kaçtığı söyleniyor hükümet binalarına  saldırmak için doğrudan şehir merkezine yürüdü.

Yakında, diğer insanlar isyancı insanlara katıldı. ülke. Özbek hükümetinin büyük cinayetlerle karşılık verdiği iddia ediliyor.23
Diğer kaynakların protestocuların duruşmanın sona ermesini talep etmek için bir araya geldiği bildirildi İslamcı terörist grubuna mensup olmakla  görevli yerel işadamları Çok.,  Özbekistan'dan Kırgızistan'a kaçan protestocular Romanya'ya havaya uçarken ABD ve diğer ülkeler geri döndüklerinde işkence göreceklerin den  endişe ediyorlar Andijan'da yaşayan insanların çoğunluğunun Özbekistan'ın diğer şehirlerine kıyasla İslami geleneklerin güçlü sahipleri ve bu terörist ayaklanmaların veya rejime karşı protestoların potansiyelinin her zamankinden daha yüksek olması Özbekistan'ın diğer kısmı.

  Andijan olaylarıyla ilgili duruşmada sanık failler itiraf etti ve ifade verdi Hizb-ut Tahrir'in bir kolu olan Akramiya'nın üyeleri olduklarını. 
Hizb-ut Tahrir 1994 yılında Akram Yuldashev tarafından Özbekistan'da Ferghana Vadisi'nde halifelik kurar. Birçok kişi tutuklandı Özbek muhalefet partisi üyeleri de dahil olmak üzere Andijan sorununun çözümünde, medya personeli ve STK temsilcileri.25

Andijan olayı, yukarıda dile getirildiği ABD-Özbek ilişkilerinin bir dönüm noktasıydı. İki ülke ilişkilerinin üçüncü aşaması. Batı ülkeleri sert eleştirdi
İnsan haklarının ve katliamların kötüye kullanılması konusunda Özbek liderliği ve yoğun olarak ABD üzerindeki baskı. Washington ve batı eyaletleri  ihtiyaç için ısrar etti diğer SCO üyesi devletler güçlü bir şekilde olayı incelerken bunun terörist bir eylem olduğunu iddia etti. 

   Farkı gösterir değerlerin çıkarları ve Bölgenin batı ve SCO eyaletleri.26 'ABD'nin 'renk devrimi'nin ardında hem Rusya'nın hem de Çin'in bölgedeki mevkiler. '27

   Bu kavram öncelikle kabul edilebilir çünkü Özbekistan agresif bir şekilde cevap verdi ABD eleştirilerine ve Andijan'ın soruşturma talebine derhal ABD hava kuvvetleri altı ay içinde K2 hava üssünden ayrılıyor. ABD talep etti neler olduğu ve 18 Mayıs 2005'te Bölüm sözcüsü Richard Boucher,  insanların çoğunluğunun 'Özbek kuvvetleri tarafından ayrım gözetmeyen güç kullanımı' nedeniyle öldürüldü. Aynı zamanda ABD, Savunma tarafından  belirtilen K2 hakkını kaybetme konusunda isteksizdi OEF için 'inkar edilemez derecede kritik' bölüm 21 Kasım 2005'te ABD K2'deki operasyonları  resmen durdurdu. Sonrasında ABD Orta Asya ilişkilerinde Özbekistan'ı hevesle görmezden geldi. Temmuz 2005'te Savunma Bakanı Donald H.Rumsfeld  Tacikistan ve Kırgızistan'ı ziyaret ederek Özbekistan ziyareti. Benzer şekilde, Devlet Pirinç Bakanı Özbekistan'ı ziyaret etmemeyi seçti Orta Asya'yı gezerken.29 Aynı zamanda ABD ve DTÖ, Andijan olaylarından ve hatta bazı Avrupa ülkelerinin Özbekistan'a doğru ambargolar.

   Batı ülkeleri ABD'nin insan hakları konularında Özbekistan, Washington'un eleştirisi oldukça sessizdi, ABD'nin hükümet Özbekistan'ı insan hakları 
koşullarının iyileştirilmemesi nedeniyle eleştirdi ve Temmuz 2004'teki Andijan olaylarının atılımından bir yıl önce ABD ülkeye 18 milyon dolar  düşeceğini söyledi.30 Burada, 2001-2005 yılları arasında K2 üssü ABD için kritik öneme sahip lojistik hava üssü oldu, hala ikili ilişkileri güçlendirmek  için Özbekistan ile müzakereleri sürdürmeye çalışıyordu ilişkiler. Ancak Özbekistan Rusya'ya dönmeyi ve bölgeyi yeniden kazanmayı seçti Moskova'nın desteğiyle baskınlık.

   Rusya, Özbek liderini eylemlerinde desteklediği için Özbekistan'daki konumunu yeniden kazandı Andijan Şehrindeki oteller. Taşkent hızla stratejik  ortaklık için Rusya ve Çin'e döndü. Bu Putin'in ilişkilerinin temel ilkelerinden birinin, muhafazakar meşruiyet. Putin'in meşru yaklaşımı yakın ilişkilerin  yeniden kurulmasına yardımcı oldu ABD üssünün K2 üssünden çekilmesinden sonra Özbekistan ile de birlikte.

Putin, karşılıklı ilişkilerin daha da geliştirilmesi hakkında konuşmak için Özbekistan'ı ziyaret etti. Aynı zamanda Özbek lideri övüyor. 
Özbekistan'ın kilit ülke olduğu belirtildi CIS bölgesinde.

Özbekistan 2004'ten başlayarak dış ilişkilere olan güvenini ABD'nin insan hakları istismarı eleştirisi ve Rusya ile azgelişmiş ilişkileri Çin gibi. Bölgesel Anti-ABD ile birlikte hala ABD hava üssüne ev sahipliği yapıyordu. SCO'nun Terörizm Yapısı (RATS). ABD K2 üssünden ayrıldıktan sonra, Özbekistan, Karshi-Khanabad'da Rusya ile ortak askeri tatbikatlar gerçekleştirdi.
2004'te anlaşma imzalandı.32 Özbekistan daha çok iki ülke arasında oynamayı seçti bölgedeki çıkarlarına göre güç verir. Olduğu gibi en iyi örneği yukarıda Andijan olaylarından hemen sonra Taşkent'in CSTO'ya yeniden katılmasından bahsetti.

Yine bu örnek, Özbekistan'ın 'ping-pong' oyun politikası fikrini destekliyor. Taşkent'e CSTO askeri operasyonlarından oldukça uzak durduktan 
sonra bile Washington ile çatışmanın gelecekteki olası açıklanması amacıyla. Barack Obama Başkanlığı ve Putin'in Sonrası ABD-Özbek İlişkilerini 
Yenilemek Durum Diğer Orta Asya ülkelerinin aksine, Rusya'nın Özbekistan'da askeri üssü yok ve Türkmenistan, ancak Bush yönetişimi Karimov'un 
liderliğini K2 eleştirdi üs kapatıldı ve Rusya üssü kullanma hakkını elde etti. Amerikanın geri çekilmesi üssü ve Özbekistan'ın CSTO'ya yeniden 
katılması Rusya'nın başarısı olarak kabul edildi.33

ABD, Obama yönetimine kadar Özbekistan'daki etkinliğini kaybetti. 2011 yılında Obama yönetimi Bush döneminde insan oy kullanacaklarını  ileri sürdü askeri yardımla ilgili hak kısıtlamaları Özbekistan. Reaksiyonda Obama yönetimi ' çabaları birikmiş gruplar Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a  bir mektup imzaladı 'Hillary Clinton'ı' kanun geçişine karşı çıkmaya 'şiddetle' bu feragatnameyi çağır '. Ancak Hillary Clinton 23 Ekim'de Özbekistan'ı ziyaret ettikten sonra, 2011 rejimin 'insan haklarını iyileştirme işaretlerini gösterdiğini' iddia etti kayıt ve genişleyen siyasi özgürlük'34 ve ziyaretten önce yaptırımları kaldırdı Barack Obama ve Islam Karimov telefonda konuştu ikili ilişkileri yeniden kurmak ve yeni bir askeri destek dalgası sunmak amacıyla Özbekistan.,

    Obama yönetiminin ani değişimi ABD'nin Özbekistan'a olan ilgisine bağlanabilir ve komşusu Afganistan. ABD-Özbek ilişkisinin zirveye çıktığı 
dönemde, K2 üssü ABD askeri güçlerini sağlamak için son derece önemli bir lojistik haline gelmişti.

    Afganistan ekipmanları ile. Obama, bu önemin, Taşkent ile ilişkiler. Russel Zanca tarafından 'Obama'nın nesnesi ilgi Kuzey Dağıtım Ağı, Orta Asya yolları dizel ve diğer ABD askeri malzemeleri artık [Afganistan'a] giderek daha fazla seyahat ediyor. '' Obama'nın en önemli dış politikalarından birinin NATO ve ABD'nin Afganistan'a lojistik önlemleri.37

   Özbekistan ABD'nin ziyaretiyle 2009 başlarında ABD ile bağlarını yeniden kurmaya başladı Birinci Yıllık Dışişleri Bakanı Valdimir Norov liderliğindeki 
Özbek heyeti Aralık 2009'un sonlarında İkili İstişare. İki taraf çizim konusunda görüştü 2010 için diplomatik ziyaretler, askeri-askeri temaslar ve yatırım ve ticaret etkileri. Kasım ayında Sekreter Yardımcısı Blake Özbekistan 'ABD için kilit ortak oldu' ve 'iyileştirildiği' gösterildi Özbekistan'la ilişkiler ', ancak birçok zorluğun devam ettiğinin altını çiziyor insan hakları alanında. İkinci ABD-Özbek ABC Şubat 2011'de gerçekleşti üçüncüsü Ağustos 2012'de Sekreter Yardımcısı tarafından Taşkent ziyareti ile gerçekleştirildi.

Blake ve delegasyonu. Sekreter Yardımcısı Yardımcısı tarafından Taşkent'e bir sonraki ziyaret Devlet Jane Zimmerman, Temmuz 2013'ün ortalarında, 
Ticaret Sekreter Yardımcısı Yardımcısı Aynı yıl Mayıs ayında Matthew Murray, Nisan 2013'ün sonlarında Sekreter Yardımcısı Blake ve Şubat ayında Temsilci Dana Rohrabacher başkanlığındaki Kongre Heyeti 2013'te çoğunlukla insan hakları, basın özgürlüğü, insan ticareti ve ekonomik işbirliği. Mart 2013'te Sekreter Kerry görüşmek üzere Özbekistan'ı ziyaret etti Dışişleri Bakanı Kamilov ve Özbekistan ile karşılıklı ilişkinin Afganistan ile ilgili ortak kaygıların geliştirilmesi ve ötesine geçilmesi.38

    Özbekistan ayrıca bölgedeki NATO ortağı olma konumunu da kurtarmaya başladı. Biri Bunun belirtileri, Karimov'un NATO'nun ABD ordusuna  yönlendirdiği Almanya tarafından işletilen Termez hava üssünden geçiş yapacak personel. Ayrıca, Mayıs 2009 ABD ve NATO güçlerine Navoi  havaalanını kullanma izni verildi Buhara ve Semerkant arasındadır. Ağustos 2009'da General Petraues ziyaret etti Özbekistan ve askeri eğitim  borsalarını artırma konusunda bir anlaşma imzaladı ve training.39

    ABD-Özbek'in Obama ile ilişkiler geliştirdiğini söylemek yanlış olur. Cumhurbaşkanlığı Özbek-Rusya ilişkilerini etkilemedi. İlk olarak, oturum 
açtığını göstermişti CSTO çerçevesinde ilişkiler. Özbekistan genel başkan yardımcısı olmakta ısrar etmesine rağmen 2006 yılında organizasyona 
tekrar katıldıktan sonra Haziran 2012'de CSTO üyeliğini askıya alma niyeti. Bırakmadan önce Özbekistan CSTO'dan, SCO ile olan işbirliğini de SCO'nun 2007 Barış Misyonu tatbikatına katılma istisnası. Özbekistan SCO'nun savunma ve güvenlik faaliyetlerine katılımını önemli ölçüde askıya aldı Barış-Misyon 2010 Kazakistan'da bir terörle mücadele tatbikatı, Barış-Misyon 2012 yılında Tacikistan'da ve yıllık SCO'nun savunma bakanları  10 Ağustos 2012'de Almaty.41

    Özbekistan'ın CSTO'dan ayrılma kararının birçok nedeni ileri sürülebilir. İlk tümünden, başarılı ABD diplomasisi çoğunlukla Karimov'un kararını  etkiledi. Olmalı CSTO'nun resmi temaslar kurmaya çalıştığını vurguladı NATO, İttifak'ın ilişkileri hızla kurumsallaştırmak istemezken, NATO, BDT ülkeleriyle doğrudan müzakere etme şansını kaybetmek istemiyor.42

Bu gerçeği nedeniyle, Özbekistan'dan ABD ve NATO'nun çıkarları için CSTO üyeliği. İkincisi, bu ani adım, Kırgızistan'ın 2010 yılında Kırgızistan'daki 
siyasi huzursuzluktan kaynaklandı Rosa Atunbayeva liderliğindeki geçici hükümet CSTO askeri kuvvetlerinden huzursuzluğu gidermek. 

   Özbekistan'ın her türlü ortak orduyu reddettiği bilinmektedir. Üyeleri arasında CSTO operasyonları. Putin, 2001 ve 2005 yıllarında Özbek-Rus  ilişkilerinde olduğu gibi, yine Özbekistan'ın güvenlik konusunda ABD'ye yönelik öngörülebilir kaymasına hoşgörülü tepki gösterdi sorunlar. Bunun en önemli nedeni Özbekistan'ın stratejik olarak önemli olmasıdır Türkmenistan ve Özbekistan ile güvenli enerji ilişkileri için ülke. Son zamanlarda, 15 Nisan 2013 tarihinde Özbek cumhurbaşkanı Karimov Moskova'yı ziyaret ederek Putin, ve her iki tarafın da, güvenlik, enerji,  ekonomi ve kültür gibi alanlar.

Sonuç

   Öngörülemeyen veya yavaş yavaş öngörülebilir dış politika olarak ortaya çıkan Özbekistan’da, Taşkent’in son derece önemli olmak istediği 
sonucuna varılabilir. Hem Rusya hem de ABD için Orta Asya ülkesi. Taşkent gerçeğin farkında Rusya'nın çıkarlarını korumak için Özbekistan ile 
anlaşmazlığa düşmeyeceğini Orta Asya. Özbekistan coğrafi olarak çok önemli bir yerdedir. Gönderen tarih Özbekistan Büyük İpek Yolu'nun 
merkeziydi ve şimdiye kadar bu ülke bu önemini yitirmedi. Enerjinin ve desteğin geçiş merkezidir Afganistan'daki askeri güçler.

    Aynı zamanda, Karimov ABD'nin insanları görmezden gelmek zorunda kalacağını biliyor Özbekistan'daki haklar, bölgedeki bu 'kilit' ortağı 
kaybetmemekle suçlanıyor. Özbekistan ABD ve NATO kuvvetlerine Afganistan'da askeri malzeme sağlamak için kullanılır.
Bununla birlikte, Özbekistan'ın Rusya'nın kilit bir oyuncu olduğunu görmezden gelmemesi gerektiği düşünülmektedir.
Dünya meseleleri ve Batı ne zaman BDT ülkelerinin rejimlerini desteklemeye hazır ülkeler, insan hakları ihlallerine yönelik eleştiriler ve suçlu 
rejimlerle onlara saldırıyor.
Bu, Rusya'nın Özbekistan'ı kapsadığı 2005 Andijan olayları örneğindeydi Özbekistan'ın olaylar hakkındaki görüşlerini kuvvetle destekliyor. 

Böylece, ABD bir Özbekistan'da başarılı diplomasi, Rusya'nın gücü Rusya gibi inkar edilemez ve Orta Asya ülkeleri ilişkilerini tarihten bugüne  kadar derinleştirdiler.

KAYNAKLAR;

ABDULLAEV, Timur, 'Özbekistan Manevraları', Perspektif, Cilt. 14, Boston
Üniversite Mütevelli Heyeti, 2004, s.4

Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana Rusya,
Peter J.S. Duncan (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.5-138

AKBARZADEH, Shahram, 'Özbekistan ve ABD', Zed Books Ltd., Londra, 2005, s.29

AKBARZADEH, Shahram, 'Orta Asya'da Riskin Hesaplanması: Özbekistan Örneği'
Maria Vicziany, David Wright-Neville, Pete Lentini (ed.), Edward Elgar Yayınları
Inc., Massachusets, 2004, s.122-123

BIN, Yu, 'Çin-Rusya İlişkileri: Pekin'de Ardıllık, SCO ve Zirve Politikaları',
Karşılaştırmalı Bağlantılar E-Dergi, Eylül, 2012, s.8

BOONSTRA, Jos, 'Rusya ve Orta Asya: İlgisizlikten İstekli Liderliğe',
Eurussia Merkezi, s.75

FRICKENSTEIN, Scott F., 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül, 2010, s.88-92

JONES, Seth G., vd. al., 'Zorbaları Güvenceye Almak mı, Reformu Geliştirmek mi? ABD İç Güvenliği
Baskı ve Geçiş Rejimleri RAND Corporation'a yardım, ABD, 2006, s.49

KAMALOV, İlyas 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları Raporu, Hoca Ahmet Yesevi
Üniversite, Ankara, 2011, s.39-41

MARTEN, Kimberly, 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politikası
Memo No.401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.213-214

MIKHAILOV, Sergei, (Сергей Михайлов) 'Özbekistan CSTO'ya Döndü'
(Узбекистан вернулся в ОДКБ) VPK, 23-29 Ağustos 2006

NICHOL, Jim 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD'nin Çıkarları', Kongre
Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.3-22

NIKITINA, Yulia, 'CSTO ve SCO Alanında Birleşme Modeli Olarak
Regional Secutiy '(Bölgede Güvenlik' ') С Серем в Вфимодействия в Сфере
Регионалной Безопасности), İndeks Bezopasnosti


DİPNOTLAR;

1 Marina Pikulina 'Askeri Güvenliğin Aynasında Özbekistan', Çatışma Araştırmaları Araştırma Merkezi K27, Kasım, 1999, s.9
2 Dr.Ilyas Kamalov 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları' Rapor, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, 2011, s.41
3 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.14
4 Can Zeyrek 'Orta Asya'da Etkin Bölgesel Bütünleşme Çabaları: Şanghay İşbirliği Örgütü' Ege Akademik Bakış, 2010, s.878
5 Shahram Akbarzadeh 'Özbekistan ve Amerika Birleşik Devletleri', Zed Books Ltd., Londra, 2005, s.29
6 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD'nin Çıkarları', Congressional Araştırma Hizmeti, 21 Ağustos 2013, s.14
7 Timur Abdullaev 'Özbekistan Manevraları', Perspective, Vol. 14, Boston Üniversitesi Mütevelli Heyeti, 2004, s.4
8 Jos Boonstra 'Rusya ve Orta Asya: İlgisizlikten İstekli Liderliğe', Eurussia Center, s.75
9 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', CRS Kongresi Raporu, Mayıs, 2005, s.4
10 Özbekistan Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler 'Özbekistan ve BM'ye Daimi Misyonu
http://www.un.int/wcm/content/site/uzbekistan/cache/offonce/pid/8908 (20.09. 2013)
11 Farhod Tolipov 'Özbekistan Unga Oturumunda Afganistan Girişimini Yeniden Sunuyor', 10.31.2012
http://old.cacianalyst.org/?q=node/5866 (20.09.2013)
12 Kholisa Sodikova 'Özbekistan'ın Ulusal Güvenlik Politikası ve Silahların Yayılmasını Önleme' (çev. Laurel Nolen) ve Lydia Bryans), Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme İncelemesi, 1999, s. 145-146
13 a.g.e. s.148
14 Marina Pikulina 'Askeri Güvenliğin Aynasında Özbekistan', Çatışma Araştırmaları Araştırma Merkezi K27, Kasım, 1999, s.11
15 Martha Brill Olcott 'ABD'nin Orta Asya'da Küçülen Ayak İzi', Güncel Tarih, Ekim 2007, p.333
16 Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana, 'Afganistan ve Orta Asya: 11 Eylül'den bu yana NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü Tanrısever (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.5
17 Scott F.Frickenstein 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül, 2010, s.88
18 Seth G. Jones ve diğ. ark. 'Zorbaları Korumak mı, Reformu Geliştirmek mi? ABD İç Güvenlik Yardımı Baskı ve Geçiş Rejimleri RAND Corporation, 
ABD, 2006, s.49
19 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', CRS Kongresi Raporu, Mayıs, 2005, s.3
20 Shahram Akbarzadeh 'Orta Asya'da Riskin Hesaplanması: Özbekistan Örneği' Maria Vicziany, David Wright-Neville, Pete Lentini (ed.), Edward Elgar Publishing Inc., Massachusets, 2004 s.122
21 a.g.e. s.122
22 a.g.e. s.123
23 Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana Rusya, NATO ve Teröre Karşı Savaş: 11 Eylül 2001'den Sonra Orta Asya'da İşbirliği ve Rekabet 'Peter J.S. Duncan (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.138
24 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.16
25 a.g.e. s.17
26 Martha Brill Olcott 'ABD'nin Orta Asya'da Küçülen Ayak İzi' Güncel Tarihi, Ekim 2007, p.333
27 a.g.e. p.333
28 Scott F.Frickenstein 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül 2010, s.90
29 a.g.e. s.92
30 Kimberly Marten 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politika Notu No. 401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.213
31 Richard Sakwa 'Rus Siyaseti ve Topluluğu' Routledge 4. baskı, Oxon, 2008, s.432
32 Kimberly Marten 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politika Notu No. 401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.214
33 Dr.Ilyas Kamalov 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları' Rapor, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, 2011, s.39
34 Stephen Zunes 'Obama Özbek Diktatörlüğüne Yardım' 9 Kasım 2011
 http://fpif.org/obama_to_aid_uzbek_dictatorship/ (erişim 21.09.2013)
35 Ted Rall 'ABD Çifte Standart: Kaddafi Bad, Karimov İyi' 01 Kasım 2011
http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2011/10/2011102775111437925.html (erişim 21.09.2013)
36 a.g.e. (erişim tarihi 21.09.2013)
37 Aslan Yavuz Şir 'Obama'nın İlk Sinavı: Afganistan ve Orta Asya'da Rusya İle İşbirliği' Ortadoğu Analiz, Cilt 1, Sayı 3, Mart, 2009, s.54
38 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi,21 Ağustos 2013, s.20
39 age. 22
40 Sergei Mikhailov (Сергей Михайлов) 'Özbekistan CSTO'ya Döndü' (Узбекистан вернулся в ОДКБ) VPK, 23-29 Ağustos 2006
41 Yu Bin 'Çin-Rusya İlişkileri: Pekin'de Ardıllık, SCO ve Zirve Politikaları', Karşılaştırmalı Bağlantılar E-Dergi, Eylül, 2012, s.8
42 Yulia Nikitina 'Bölgesel Güvenlik Alanında Bir Birleşme Modeli Olarak CSTO ve SCO' (ОДКБ Регионалной Безопасности), Indeks Bezopasnosti) No.2, Cilt 17, Analiz, s.51


***

ORTA ASYA'DA SINIR GÜVENLİĞİ - ARANIYOR,

ORTA ASYA'DA SINIR GÜVENLİĞİ - ARANIYOR,



Erdal Düzdaban *
* Başmüfettiş (Kıdemli Albay)
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..


Giriş

1991'de Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra, Orta Asya cumhuriyetleri aniden kendilerini bağımsız devletler olarak buldular. - Kazakistan, 
Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, kendi dış politikalarını oluşturma göreviyle karşılaştılar:
Birbirleri ile, eski hükümdarları kuzeye, İslam ülkeleri Güney ve Batı ile. Orta Asya siyasi ve sosyo-ekonomik istikrar, demokratik, sosyal ve ekonomik reformlar olmuştur politik ve finansal krizlerin sert gerçekleri yüzünden engellendi. 

Yine de güvenlik sorunları sınır güvenliğini ve istikrarını güçlendirmeyi amaçlayan bölge.

Özellikle, bu devletlerin güvenlik üzerindeki müdahaleci etkilerini sınırlama yeteneği bölgesel süper güçler meseleleri ancak 1990'larda yavaş  yavaş gelişti. merkezi Asya liderleri bölgesel gündemleri formüle etmede kararsız ve tutarsızdı lar. 

Güvenlik işbirliği yapıları. Bu bölgesel çerçevelerin, yapıların ve süreçlerin belirgin bir güvenlik gündemi vardı; diğer durumlarda güvenlik işlevi yalnızca başlangıç ​​değeridir. Çeşitli, genellikle koordinasyonsuz ve konsolide olmayan ve bazen birbirleriyle rekabet halinde olan.

11 Eylül'den sonra bölgedeki istikrarın kilit güvenliklerden biri olduğu anlaşılıyor terörist ve organize suç grupları gibi birbiriyle bağlantılı çok  uluslu örgütler küreselleşmeden faydalanırlar.

Bu tür tehditlere karşı ortak bir yaklaşıma sahip olmak için, programlar bölge sınırını elden geçirmek, donatmak ve reform yapmak için tasarlanmıştır
kontrol uygulamaları. Bu tür programlar Orta Asya'ya özgü değildir devletler, daha ziyade donör devletlerin ve uluslararası kuruluşlar tarafından  fonlanan sınır küresel ölçekte yönetim destek süreçleri ve sınır geçiş noktaları ve sınır kontrol stratejisinin revize edilmesine yardım, temelden  ileri seviyelere kadar tüm seviyelerde ekipman ve eğitim. bu programların amacı Orta Asya cumhuriyetlerinin sınırlara ulaşmasına yardımcı olmaktır hem daha güvenli hem de daha açık.

Orta Asya'da sınır kontrolü kolay bir sektör değildir; Bazı cumhuriyetlerde sınır hizmetler güçlü yapılandırılmış bir cihaza iyi entegre edilmiştir.
Cumhuriyetler, sınır hizmetleri yetersiz donanıma sahip, asgari düzeyde fonlanmış ve ulusal karargahtan verimsiz ve düzensiz yönetim.
Bu makale Orta Asya'ya sınır yönetimi desteği konusunu ele alıyor Cumhuriyetler ve ötesinde bölgede ortak yaklaşım için cevap bulmaya 
çalışıyor 2014.


Orta Asya Devletleri ve Sınır Çizgileri Orta Asya bölgesi, kabaca kuzeydeki Rus bozkırıyla sınırlıdır, Doğuda Tien Shan Dağları, batıda Hazar Denizi  ve batıda İran'dan Pakistan'a güneye uzanan İslam ülkelerinin hilali bir

Bu genel alan için daha eski bir terim, iç bölgelerin Batı Çin, Tibet ve Moğolistan dahil Asya kıtası. Beş Devlet, iki ayrı arasında yer almaları  anlamında da merkezidir.

Uygarlıklar; Kuzeyde Slav Hıristiyanlığı ve güneyde İslam dünyası.

Her birinin nüfusu yüksek doğurganlık oranlarına sahiptir ve orantısızdır genç ve Bölge genelinde yaşam beklentisi daha gelişmiş dünyadan  daha düşüktür.
Batı'nın politik ve ekonomik hesaplamalarında bölge çevreseldir, ancak Bölgedeki istikrarsızlık güvenliği sadece batıda değil, aynı zamanda  dünyanın doğusunda da.

Nükleer silahlar ve güney ülkelerine nükleer madde kaçakçılığı bölgesi ciddi sorunlar, terörizm ve Orta Asya'daki aşırılık yanlısı hareketler de soru altında. Birçok yönden uyuşturucu kaçakçılığı konusu dramatik Bölgedeki sorun ve suçluya ve teröristlere fon sağlamak için bir kaynak  olarak kullanılması grupları.

Ve elbette sınır anlaşmazlıkları ve delamine edilmemiş sınırlar da uluslararası aktörler. Yeni ve sınırsız sınırları yükselmeye karşı savunmasız  olacaktır İslamcı akımlar veya sınır ötesi etnik çatışma.

Afganistan ve Bölgedeki İstikrar

Yaklaşan kaosun sürekli uyarılarına rağmen, Afganistan çok yol kat etti 2001 yılında Taliban'ın devrilmesinden bu yana.

   Ekonomi istikrar kazandı. Ulusal meclis anayasayı onayladı ve etkileyici hale getirdi ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. 

İlerleme devam ederse, Afganistan terörizm savaşında önemli bir zafer kazandıracak. Eğer işaretlenirse, son kazanımlar aşınmaya başlayacak. 
Bir bütün olarak Orta Asya da bir dönüm noktasındadır. Herşey Afganistan'ı bir güvenlik tehdidi olarak gördü ve bu yüzden yardım etmeye istekliydi.
Merkez Asian eyaletleri bölgesel olarak tartışmasız artık kooperatif değil projeler. Orta Asya devletleri,

Afganistan'a yakınlık. Tacikistan büyük ölçüde gözenekli bir sınır ve ihracat sürdürüyor Afganistan'a Elektrik gelmesi. Özbekistan ise tam tersine,
Afganistan ve —Kuzey Dağıtımına geçiş izni dışında Ağ (NDN) ve Kabil ve Kuzey Afganistan'a elektrik sağlanması. 

Kırgız Cumhuriyet karşılığında ABD'den kazançlı kiralar ve sözleşmeler aldı Manas Transit Center'ın çalışmasına izin vermek için.

Sınır Yönetimi ve Güvenliğini Destekleme Orta Asya bölgesi çeşitli sınır yönetimi yardımına ev sahipliği yaptı programları. 

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), sınır yönetim bilgi sistemleri giriş limanlarında ve bölgede yeni pasaport sistemlerinin tanıtılması ve Orta Asya  yetkililerinin eğitilmesi seyahat belgelerinin güvenliği ve kontrolü.

   AGİT şimdi Orta Asya ülkelerinin sınırlarını elden geçirmekle aktif olarak ilgileniyor güvenlik stratejileri ve eğitim yetkilileri. 

AGİT sadece kurumsal kapasite gelişimi ile kurumlar arası ve uluslararası işbirliği Ulusal Sınır Yönetimi Stratejisi çerçevesinde.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve AB ortaklaşa bir Orta Asya'nın tamamını yenilemek isteyen beş cumhuriyetin tamamında  çok yıllı program sınır hizmetleri.

Avrupa Birliği, sınır yardımı Orta Asya stratejisinin merkezinde yer aldı Avrasya'da uyuşturucu ve insan ticaretini sınırlarına kadar caydırmaya çalışan
Schengen Avrupa da bölgeyi daha demokratik hale getirmeye çalışıyor.

Eğitim

Rusya, Tacikistan ve Kazakistan'a sınır kontrolü konusunda ihtiyari tavsiyelerde bulunuyor ve, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün himayesi altında Çin başladı sınır komşularına iyi komşuya hizmette Kırgız sınır muhafızlarına ekipman ilişkiler.

Amerika Birleşik Devletleri yarım düzine boyunca bir dizi ekipman ve eğitim sunmaktadır Devlet kurumları.

Bu sponsorların Orta Asya'ya katılımlarının farklı nedenleri vardır. Bazıları küresel portföylerinin bir parçası olarak bölge. Orta Asya Sınır Güvenliği Girişimi (CABSI) CABSI, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, AB Üye Devletleri temsilcileri, üst düzey temsilciler Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Delegasyonlarının Orta Asya'daki Başkanları, uluslararası bağış camiası üyeleri ve sınırda yer alan ajanslar  AGİT, UNODC, IOM, Rus gibi güvenlik teknik yardımı Federasyon, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya ve diğer paydaşlar.

Etkili sınır güvenliği, lisans ticaretinin kolaylaştırılması ve geçiş ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele ve bunların etkileri ve doğrudan etkileri Avrupa Birliği. CABSI'nin amacı sürekli olarak kapsamlı ve Orta Asya'da sürdürülebilir entegre sınır yönetimi yaklaşımı sınır güvenliğini artırmak,  ticareti kolaylaştırmak ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek. Yaklaşım Merkezi refah, istikrar ve güvenliğe büyük katkı sağlayacaktır Asya ve Orta Asya'daki AB Stratejisini desteklemektedir.

Çin

Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti son zamanlarda ilgisini artırdı Orta Asya'da, özellikle Orta Asya ülkesinin petrol ve doğal gaz rezervlerinde, Çin’in devam eden büyümesini sağlamak için Pekin tarafından çok değer verilen emtialar kısa ve uzun vadede farklı alanlarda. Prensip olarak,  Pekin’in Özbekistan ve diğer Orta Asya ülkeleri (özellikle Kazakistan) büyük Çin hükümeti tarafından Çin Cumhuriyeti için hayati önem taşıyan  bu kaynakların miktarları ülkenin gelecekteki büyümesi. Son yıllarda, Çin agresif bir dış politikaya öncülük etti. sürekli bir petrol ve gaz arzı sağlayın.

Pekin ayrıca bir bölge olan Orta Asya'nın eski Sovyet devletlerinde istikrar istiyor küresel olarak yayılabilecek aşırı uç İslam militanlığının bir  kasası olarak kabul edilir kendi bölgesi. Pekin istikrarını korumanın önemini vurguladı Çin destekli Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) aracılığıyla  Orta Asya. Çinli siyaset bilimci Wu Sezhi, “ SCO'nun yaratılması Çin'in Orta Asya'daki siyasi ve ekonomik çıkarları ve nüfuzunu artırıyor eski sosyalist cumhuriyetler üzerinde. Jeopolitik stratejinin nesneleri olarak rolleri ABD ve Rusya azalıyor ve büyüme gösteriyorlar Çin'de güven. ”

Toplu Güvenlik Antlaşması Örgütü (CSTO) Mayıs 2002'de Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan ile Toplu Güvenlik Antlaşması Örgütü (CSTO), 
CSTO adrese atandı Moskova'da bulunan ortak bir askeri komuta yoluyla yeni tehditler ve zorluklar Orta Asya için ortak bir tepki gücü savunma 
sistemi ve ‘koordineli dış politika, güvenlik ve savunma politikaları.

Kolektifin süregelen dönüşümünün Daha dar odaklanmış bir kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) çok daha modern bir dizi ile tanışma 
yeteneğine sahip bir organa güvenlik organizasyonu tehditleri NATO'dan sonra Orta Asya güvenliğindeki olası boşlukları doldurmaya çalışıyor
2014 yılında Afganistan'dan çekildi.

15 Mayıs 2012'de Moskova'da düzenlenen CSTO Zirvesi sırasında, Başkan Vladimir Putin CSTO’nun uluslararası güvenlikteki rolünün 
“büyümeye devam edeceğini” vurguladı. Bu Moskova'nın algıladıkları bağlamda CSTO'nun rolünü güçlendirme politikası NATO’nun Orta Asya’daki 
azalan etkisi de Rusya’nın rolünü artıracak şekilde hesaplandı bölgesel güvenlik alanında, silah pazarında olduğu kadar yakın tekelinin de güvence 
altına alınması siyasi ve ekonomik konularda kaldıraç gücünü arttırmak.

CSTO içindeki farklılıklar özellikle yeni Esas olarak bir Rus-Kazak kuvvet grubu olan Kolektif Hızlı Reaksiyon Kuvvetleri diğer üyelerin daha küçük 
ölçekli katılımı ve Özbekistan'ın katılımı yok.

Avrupa Birliği

AB Özel Bakanı Duşanbe'de 24 Temmuz 2012'de yapılan toplantıda Orta Asya temsilcisi Patricia Flor, AB'nin Orta Asya Stratejisi ve ayrıca “…
Orta Asya'dan Afganistan'a, AB güvenlik konularına daha fazla dikkat edecektir. AB, bölge ülkeleriyle üst düzey diyalog sunmayı planlıyor.
Afganistan ve bu girişim önümüzdeki toplantıda ele alınacak. AB-Orta Asya Dışişleri Bakanları düzeyinde ". 

Orta Asya Sınır Yönetimi Programı (BOMCA)

AB, Orta Asya cumhuriyetlerine sınır yönetimi yardımı ihraç ediyor 2003 yılından bu yana Orta Asya Sınır Yönetimi Programı (BOMCA) ile sınır muhafızlarını eğitmeye, sınırda teknoloji ve altyapı sağlamaya çalıştı ve komşularıyla işbirliği içinde sınırlarını yönetmeye yönelik prod devletler.

BOMCA AB tarafından finanse edilir ve UNDP tarafından uygulanır.

BOMCA, Orta Asya devletlerini Entegre Sınır Yönetimini benimsemeye teşvik etti AB tarafından kullanılan yöntemler. 

IBM, sınır kontrolü maliyetini düşürüyor ve devletlerin havuz polislik kaynaklarını kullanma koşulu sağlar. IBM hükümet alacak Sovyet tek taraflı  ve agresif kontrol ilkelerinden daha fazlasına doğru İşbirliği ve risk yönetimine dayanan düşük maliyetli ve verimli modlar güvenliği ve malların ve  insanların ruhsal hareketini artıracaktır. BOMCA programı Haziran 2014'e kadar finanse edilmektedir.

Orta Asya sınır hizmetlerinin kapasitesi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT, sınır dahil Orta Asya genelinde güvenlik sektörü reformunda  kilit bir oyuncudur yönetim yardımı. Bu rol bir takım hedefleri içerir, yani yardım eden devletler yeni sınır kanunları tasarlama, sınır hizmetlerinin  üyelerini eğitme ve Bölgedeki IBM girişimleri.

Güvenlik sektörü reformuna yönelik AGİT faaliyetleri, sınır yönetimi yardımı tartışmasız Orta Asya'daki AGİT misyonlarının önemli bir parçası  haline geldi, özellikle Tacikistan'da. Kuruluşun Sınır Yönetimi Personel Koleji ve Tacikistan'daki teknoloji eğitimi girişimi, AGİT-Tacikistan’ın yıllık olağan bütçesinin tamamına eşdeğer.

AGİT, Tacik ve Kırgız hükümetlerine şu konularda yardımcı oldu:

Ulusal Sınır Stratejileri (NBS) geliştirmek. Bu bölgesel olarak önemli bir görevdir
hükümetler, ince revize edilmiş paketler olan sınır yasalarını ve stratejilerini kullanmaya devam ediyor askeri yönetmelikleri ve direktifleri.

AGİT, Sınır Yönetimi Personel Koleji ile ikinci sıraya yerleşti (BMSC), BMSC bölgesel sınır reformu stratejisinin bir parçasıdır. Yönüne geçiş eğitim zorlanmayacak. Orta Asya’nın yetkilileri tesisler ve sınır altyapısı inşa etmek için ücretsiz yüksek teknoloji ekipmanı ve yardımı daha az kazançlı eğitim girişimleri söz konusu olduğunda ılık kalmaya devam edin.

Rusya Federasyonu

Moskova, Orta Asya'da uzun vadeli stratejik çıkarlara ve gerçek kaygıya sahip olduğundan bölgesel barışı korumakla ilgili olarak, gelecekteki bir krizi çözmek için tek başına hareket etmek istemiyor ve bu anlamda en azından bazı ülkelerin katılabilmesini sağlamanın yollarını bulmak zorundadır.
Rusya “kolektif bir yanıtta”.

Birleşik Devletler

Orta Asya'daki ABD politikası, büyük ölçüde Manas Transit Center ile ilişkilidir.
Kırgızistan, Kuzey Dağıtım Ağı ve şimdi Yeni İpek Yolu girişim.

ABD yardımı, belirgin bir şekilde çalışan bazı devlet kurumlarına ayrılmıştır
sınır yardım programları.

Orta Asya Sınır Güvenliği Girişimi AGİT Bakanlar Konferansı sırasında,
Geoffrey Pyatt, Genel Sekreter Yardımcısı, Güney ve Merkez Bürosu
Asya İşleri, “… Birleşik Devletler geleceğe bakmaya devam ediyor
Orta ve Güney Asya ülkelerinin birlikte ve daha fazla ekonomik entegrasyon sağlamak için uluslararası toplum ve refah onunla gelecek. Değişimin hızı genellikle yavaş ve zorluklar olmasına rağmen ABD'nin katılımı uzun vadeli, anlamlı sonuçlara odaklanabilir ve odaklanacaktır ”.

Sonuç

Orta Asya'da Sınır Güvenliği sadece bölgesel devletler için değil, aynı zamanda
sınır kurumlarına yardım sağlamada yer alan tüm aktörler için de geçerlidir.
Ulusaşırı tehditler senkronize yanıtlara ihtiyaç duyduğundan, işbirliği olmalıdır
tüm taraflar arasında faaliyetleri örtüşmemek ve kullanmamak için tehditleri ele almak finansal ve teknik kaynakları en etkin şekilde kullanır.

Kaynakça;

1. Roger N. McDermott, CSTO 2014 Sonrası Afganistan için Hazırlanıyor, Yayın Tarihi Orta Asya-Kafkas Enstitüsü Analisti (http://cacianalyst.org)

2. Georgiy Voloshin, ABD-Tacik ilişkileri: tehlikeli bir irtibat,
(Http://www.geopoliticalmonitor.com/us-tajik-relations-a-dangerous-liaison-4711/)

3. S Frederic Starr, Orta Asya ortaklığı, Orta Asya Başkanı John Hopkins Üniversitesi’nin Paul H.Nitze İleri Okulu’nda Kafkas Enstitüsü Uluslararası ilişkiler,

4. Duşanbe'de Orta Asya Sınır Güvenliği Sorunları Tartışıldı (15/03/2011)
(http://eeas.europa.eu/delegations/tajikistan/press_corner/all_news/news/2011/201103 15_01_en.htm)

5. Robert E. Ebel, Rajan Menon, Orta Asya'da Enerji ve Çatışma Kafkasya, Rowman ve Littlefield, 2000

6. Michael Mandelbaum, Orta Asya ve Dünya: Kazakistan, Özbekistan,
Tacikistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, Dış İlişkiler Konseyi, 1994

7. Orta Asya Sınır Bölümleri ve Letonya Eğitim Merkezleri Başkanları Toplandı
Duşanbe'de, http://www.avesta.tj/eng/goverment/2454-heads-of-trainingcenters- of-the-orta asya ötesi-bölümler-ve-Letonya-toplamak-indushanbe.html

8. Tacikistan ve AB Sınır Korumasında İşbirliğinin Güçlendirilmesi Çağrısında bulundu,
http://www.avesta.tj/eng/goverment/2646-tajikistan-and-eu-called-forstrengthening-of-işbirliği-in-sınırındaki-protection.html

9. Geoffrey Pyatt, AGİT Orta Asya Bakanlar Konferansı'nda yapılan açıklamalar
Sınır Güvenliği Girişimi, Başkan Yardımcısı Sekreter Yardımcısı, Güney Bürosu ve
Orta Asya İşleri http://www.state.gov/p/sca/rls/rmks/2012/187996.htm

10. 2012 Bölgesel Operasyon Profili - Orta Asya Çalışma ortamı 
      http://www.unhcr.org/pages/49e4872e6.html

11. W. Alejandro Sanchez, Ahlaksız Bir İlişki: Özbekistan’ın İslami Karimov
ve Çin Halk Cumhuriyeti, Hemisferik Araştırma Bursu Konseyi
19 Ağustos 2011

12. Alexander Khramchikhin, Duşanbe, Rusya'yı Korurken Kaybediyor
Siyasi ve Askeri Analiz Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Genel Müdür Yardımcısı,
RIA Novosti için. http://en.rian.ru/analysis/20120704/174395680-print.html

13. Allison Roy, Bölgeselcilik, Bölgesel yapılar ve Güvenlik Yönetimi
Orta Asya, Uluslararası İlişkiler, 2004 Blackwell Publishing Ltd

14. George Gavrilis, Orta Asya’nın Sınır Sorunları ve Uluslararası Etkileri
Asistan, Orta Avrasya Projesi Ara Sıra No 6, 2012

***

DOĞU VE BATI ARASINDA BİR KÖPRÜ: TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKASI,

DOĞU VE BATI ARASINDA BİR KÖPRÜ: TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKASI,



Azime Telli *
* Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Öğrencisi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi.
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..

ÖZET;

Petrol ve doğal gaz üreticileri için stratejik öneme sahip Türkiye de gelecek için bir enerji piyasası olmaya aday. Bu çalışma enerji politikası ile ilgilidir Avrupa'yı Asya ve Orta Doğu'ya bağlamak için bir enerji köprüsü olarak Türkiye.

Türkiye'nin geleceğini etkileyecek temel değişken, Asya ve Asya arasındaki enerjiyi transfer edecek enerji transfer boru hatları Avrupa ülkeleri. Coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle Türkiye Avrupa ülkelerinin arzını değiştirmek için önemli bir konum. Bu makalede, enerji koridoru, hub veya merkez olma arasındaki farklar. Türkiye uygular stratejik bir dış politika aracı olarak enerji. 

Bu strateji, enerji geçiş koridoru, Türkiye'yi bir merkez ya da merkez haline getirerek proaktif hale gelebilir.

DOĞU VE BATI ARASINDA BİR KÖPRÜ: TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKASI

Türkiye, gelecekte Türkiye, gelecekte enerji piyasası olmaya da aday bir ülkedir. Bu bilgilerin, enerji kaynaklarının Orta Türkiye’nin enerji şart ele alınacaktır. 
Türkiye’nin geleceğini düzenlemeecek olan temel değişken enerjinin Asya’dan Avrupa ülkelerine transferinde gerekli boru hattı konusundaki tercihidir. 
Türkiye, coğrafi ve stratejik konumu nedeni ile Avrupa ülkelerinin enerji tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesinde önemli bir ülkedir. 

Çalışmada enerji koridoru, enerji üssü ve enerji merkezi kavramları arasındaki fark ortaya konulacaktır. 

Enerji, Türkiye'nin stratejik dış politika araçları arasında yer almaktadır. 
Enerji transit koridoru haline getirmeyi hedefleyen bu stratejinin proaktifleştirilmesi Türkiye’yi enerji üssü ya da merkezi haline getirebilir.

Giriş

Petrol ve doğal gaz üreticileri için stratejik öneme sahip Türkiye de gelecek için bir enerji piyasası olmaya aday. Türkiye bir enerji olarak görülebilir koridor, çünkü Batı Avrupa, Güney arasında doğal bir köprü olduğu için Kuzey ve Kuzey-Doğu Avrasya'da Akdeniz ve hidrokarbon bakımından zengin bölgeler, Kuzey-Doğu Hazar ve Doğu ile Güney-Doğu Orta Doğu. Türkiye'nin geleceğini etkileyecek temel değişken, Asya ve Asya arasındaki enerjiyi transfer edecek 
enerji transfer boru hatları Avrupa ülkeleri. Aslında, dünyanın kanıtlanmış petrolünün% 73'ü ve dünyanın kanıtlanmış petrolünün% 72'si doğal gaz rezervleri Türkiye'nin Federasyon, Hazar ve Orta Doğu ülkeleri tedarikçi olarak.1

Sonuç olarak, Türkiye bir enerji geçiş ülkesi olarak ortaya çıkmıştır, ancak bir enerji merkezi ve hatta bir enerji merkezi olma arzusu. Onun yüzünden coğrafi ve stratejik konumuyla, Türkiye farklı bir konumda Avrupa ülkeleri arzı 2

Türkiye'nin Enerji Profili

Türkiye, çeşitli değişken, stratejik konumlarda bir kavşak noktasındadır ve Orta Doğu üçgeni dahil olmak üzere ekonomik açıdan önemli bölgeler, Orta Asya ve Kafkasya. Türkiye şu anda dünyanın 17. büyük ülkesi ekonomisi ve yaklaşık nüfusu 2010 yılında 73 milyon kişidir. enerji ihtiyaçları hızla artıyor.3

Türkiye'nin son enerji tüketimi son on yılda hızla artmıştır. Türkiye'nin enerji talebi yılda% 8 büyüyor. 4 Dünyanın enerji açısından en büyük bölgeleri ile çevrili  olmasına rağmen, Türkiye enerji fakir bir ülke olarak adlandırılabilir.

Net ithalatçı ve kendisi üreticiler için büyük bir pazar Türkiye'nin önemi gaz ve petrol için büyük bir geçiş sistemi geliştirme yeteneği ve istekliliği, hidrokarbon kaynaklarının Avrupa pazarlarına Türkiye, Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya.5

Türkiye'nin transit ülke olarak enerji politikası

Ancak Türkiye ekonomisi yeni hammadde yetiştirmeyi gerektiriyor; sınırlı yerli doğal kaynaklar onu dış kaynaklardan satın alarak talebini karşılamaya zorlar.
Bu nedenle, Türkiye'nin enerji politikasının dış politikası ile doğrudan bağlantıları vardır.6

Türkiye'nin dışarıdan talebinin yoğunluğu, yani toplamın% 74'ü Birincil enerji tüketimi çevre bölgelerden bir enerji kaynağına ihtiyaç duyar ve ülkeler, her geçen yıl artmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin Türkiye’nin enerjisini ithal eden ülkeler dış politika açısından kritik bir konudur. İçinde Ayrıca, Türkiye'nin jeopolitik konumu ülkeler için bir geçiş ülkesidir ihracat için enerji kaynakları ile 7 Böylece, enerji güvenliği, enerji diplomasisi ve ulusal enerji stratejisi konuları Türkiye'nin dış politikasında sadece Ankara için değil, ülkeler ve Avrupa. Türkiye'nin ulusal enerji politikası üç bileşenden oluşmaktadır: 8

İkincisi, sürdürülebilir, kaliteli ve ucuz bir enerji tedariki sağlamaktır.

Üçüncüsü, ülkenin jeopolitikliğini koruyarak bir enerji köprüsü işlevi görmektir. 

Fırsatları. Bu coğrafi konumda, Türkiye doğrudan ve dolaylı olarak petrol ve gaz zengini ile sınır komşusudur dünyanın bölgeleri. Çevre bölgeler, Orta Doğu, 
Kuzey Afrika, Hazar Havzası Rusya Federasyonu'nun tamamı petrol ve gaz rezervleri bakımından zengindir. Bunlar arasında en son Hazar Denizi'nde rezervler keşfedildi.  Hazar bölgesinde, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan önemli ölçüde gaz ve petrole sahip ülkelerdir yedekler.

Enerji ve enerji kaynaklarının doğrudan ülkeler ve bölgenin kaderi. Türkiye'nin petrol ve doğal gazın geçiş kapısı olması AB'nin birbiriyle ilişkili olduğu için AB'ye  girmesi gittikçe önem kazanıyor enerji güvenliğini sağlama problemleri ve rekabetçi fiyatlarla çoklu kaynaklar.9

Türkiye'nin Enerji Stratejisi

Enerji transit koridoru olarak Türkiye, çeşitli petrol ve doğal gaz boru hatlarını ima etmektedir ve Rusya, Hazar ve Orta kaynaklı diğer ulaşım araçları
Doğu, sadece Türkiye pazarı için değil, Avrupa ve diğer pazarlar için Mediterranean. 10

Türkiye, bu senaryoda belirli transit ücretleri alır; ancak, öncelik veremez iç ihtiyaçlar, ortalama transit şart ve koşullarından memnun ve yeniden ihraç edemiyor topraklarından geçen önemli miktarda petrol ve gaz.

Bir enerji merkezi olarak Türkiye, Türkiye'nin petrol ve doğal gaz ağı üzerindeki geniş etkisini vurgulamaktadır boru hatları ve Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) ticareti,  sadece kabiliyeti açısından değil transit şartlar ve koşullarını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda bu sistemden geçen hidrokarbonlar.11

Uluslararası anlaşmalar ve yerli enerji karışımı arasındaki uyumluluk birinin diğerine olumsuz etkilerinden kaçınmak için son derece önemli ve Türkiye'nin bir enerji merkezi haline gelmesi durumunda başarı düzeyi.

Bir enerji merkezi olarak Türkiye, Türkiye'nin enerji merkezinin sahip olduğu bir durumu tasvir etmektedir nükleer santrallerde olduğu gibi, yenilenebilir enerji programı ve kapsamlı bir altyapı ilave rafineriler, doğal gaz depolama tesisleri, LNG trenleri, gemiler, denizcilik terminaller ve bağlantı noktaları. Bir enerji merkezi olarak Türkiye de yeterli enerji yoğunluğu ve sürdürülebilir bir enerji karışımı.

Bu yaklaşıma göre Türkiye bir koridor olarak Doğu-Batı boru hatlarını ifade etmektedir. Türkiye bir enerji merkezi Doğu-Batı ve Kuzey-Güney boru hatlarını ifade eder. 

Enerji olarak Türkiye center, depolama kapasitesinin yanı sıra geniş kapasitelere sahip çok boyutlu boru hatlarını tanımlar Tedarikçilerden pazarlara petrol ve gaz akışını dengelemek ve düzenlemek için tesisler.

Bu kategorizasyon, yaygın olarak boru hatlarına dayanarak, enerji jeopolitiği, dış politika girişimleri ve sanayi ilişkisi 13

Bu nedenle, Türkiye'nin enerji geçişi konusundaki ilgisinin belirtilmesi yararlıdır.
koridor, göbek veya merkez dört aşamadan geçti: 14


1. Siyasi-kültürel kaygılarla erken aşama: 1991-1994.
2. Hazar kökenli Doğu-Batı enerji koridoru: 1994-2005.
3. Avrasya ve Orta Doğu kaynaklı Doğu-Batı enerji koridoru: 2005- 2009.
4. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney enerji geçiş merkezi Rusya, Hazar kökenli Deniz ve Orta Doğu: 2009 ve sonrası.

Sonuç olarak, Türkiye'nin enerji söylemi “geriye dönük enerji stratejisi” ne dönüştü Türkiye'nin ilgili ülkelerle olan etkileşimlerinden doğan: 15

1-ABD ile, özellikle Hazar Denizi'nden petrol ve gaz boru hatları ile, BTC yağı ve BTE gaz boru hatlarına;
2- AB ile Yunanistan ve İtalya ile olduğu gibi doğal gaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan-İtalya ara bağlantıları ve Nabucco projesi;
3-Rusya ile Rusya Batı ve Mavi Akım gaz boru hatları yanı sıra Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesini önerdi;
4-Azerbaycan ve Gürcistan ile Hazar Denizi'nden petrol ve gaz taşımacılığı Türkiye'ye mi;
5-İran ile Tebriz-Erzurum-Ankara gaz boru hattı ve bir yandan diğer yandan İran üzerinden Türkmenistan'dan Türkiye'ye genişletme projeleri;
6- Irak ile sadece Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı ile değil, Irak gazının Nabucco boru hattına dahil edilmesi olasılığı;
7- Arap Gaz boru hattının Türkiye'ye uzatılmasıyla Irak, Suriye ve Mısır ile, ve muhtemelen Nabucco üzerinden Avrupa'ya;
8- Katar ile Türkiye'ye gaz boru hattının genişletilmesi ve daha fazlası Türkiye üzerinden LNG ticareti;
9- İsrail ile Ceyhan'dan Hayfa'ya boru hatlarını genişletme imkanı.

Sonuçlar

Fosil enerji (petrol, kömür ve doğal gaz) en önemli enerji kaynaklarıdır. modern insan hayatı. Türkiye'nin enerji talebi, özellikle elektrik ve doğal gaz yıllık% 8 büyüyeceği öngörülmektedir. Unutulmamalıdır ki, yaklaşık% 74'ü Türkiye'nin enerji talebi diğer ülkelerden yapılan ithalat ile karşılanmaktadır.

Türkiye'nin doğal gazın ülkedeki kullanımı ve ülkeye nakliyesi ile ilgili çeşitli projeleri bulunmaktadır. Avrupa. Ayrıca, bu eğilimin yakın gelecekte de devam 
etmesi muhtemeldir. Gerçekleştirmek için Batı ile Doğu arasında bir enerji köprüsü olmayı hedefleyen Türkiye'nin AB ile uyumlu bir enerji politikası.

Avrupa ve Türkiye hızla büyüyen doğal gaz ithalatçıları ve tüketicileri Türkiye'nin Orta Doğu'daki büyük gaz ihracatçısı ülkelerle çevrili olması Doğu ve Orta Asya. Önemli miktarda ham petrol ve doğal gaz yakın gelecekte Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınacaktır.

Türkiye, bu şartlar altında, belirli şartlar altında bir enerji koridoru olarak ortaya çıkmaktadır. jeopolitik avantajlar. Türkiye bir enerji geçiş ülkesi olmaktan
stratejik avantajları olan bir enerji merkezi, hatta bir merkez? Bu henüz mümkün olabilir belirli tutarsızlıklar tarafından kısıtlanır ve birkaç şarta.

Her şeyden önce, Türkiye'nin ek inşaat yapılması gerekecek ve aslında petrol ve gaz boru hatları gibi tedarikçilerden iyi sözleşme koşulları Türkmenistan ve İran. İkinci olarak, Türkiye sadece “al ya da öde” ve “hayır uluslararası gaz anlaşmalarında değil, aynı zamanda tutarsızlıktan yerli enerji yapılarında.16

Kaynakça

Ali Tekin ve Iwa Walterova, “Türkiye'nin Jeopolitik Rolü: Enerji Açısı”,
Ortadoğu Politikası, Cilt 14, Sayı 1, 2007, s. 84-94.

Ali Tekin ve Paul A. Williams, “AB – Rusya İlişkileri ve Türkiye'nin
Enerji Koridoru ”, Avrupa-Asya Çalışmaları, Cilt 61, Sayı 2, 2009, s. 337-356.

Aslıhan Turan, “Hazar Havzasında Enerji Diploması”, Bilge Strateji Jeopolitik
Ekonomi-Politik ve Sosyo-Kültürel Araştırmalar Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Bahar 2010, p.2-38.

Batu Aksoy “Enerjide Arz Güvenliği: Politikalar ve Öneriler: Enerjide Arz
Güvenliğinin Sağlanması ve Türkiye Enerji Stratejisi ”, TÜSİAD Enerji Çalışma
Grubu Konferansı, Ceylan Intercontinental Hotel, İstanbul, 2007.

Bezen Balamir Coşkun ve Richard Carlson, “Yeni Enerji Jeopolitiği: Neden
Türkiye Meselesi? ”, Insight Türkiye, Cilt 12, Sayı 3, 2010, s. 205-220.

Bircan Dokuzlar, Dünya Güç Dengesinde Yeni Silah Doğal Gaz, İstanbul, IQ
Yayınları, 2006.

BP Dünya Enerji 2011 İstatistiksel İncelemesi, BP, 2011, www.bp.com/statisticalreview/ , (Accessed 15 March 2013).

Brezezinski, Z., Büyük Satranç Tahtası: Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun
Jeostratejik Gereklilikleri, çev. Y. Türedi, İstanbul, İnkilap Kitabevi, 2005.

Cenk Pala, “21. Yüzyıl Dünya Enerji Dengesinde Petrol ve Doğal Gazın Yeri ve
Önemi” , Avrasya Dosyası, Cilt 9, Sayı 1, Bahar 2003, p. 5-38.

Cenk Sevim, “Küresel Enerji Jeopolitiği ve Enerji Güvenliği”, Journal of Yaşar
University, 26 (7), 2012, p. 4378-4391.

Deniz Ülke Arıboğan, Mert Bilgin, “New Energy Order Politics (Neopolitics): From
Geopolitics to Energepolitics”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Volume 5, No 20, 2009, p. 109-132.

Emre İşeri ve Oguz Dilek, “The limitations of Turkey’s new foreign policy activism in the Caucasian regional security complexity”, Turkish Studies, Volume 12, No 1, 2011, p. 41–54.

Emre İşeri and others, “Jeopolitik Rekabetten Enerji İşbirliğine: Türkiye-Rusya
İlişkileri”, Cüneyt Yenigün, Ertan Efegil (der.), Türkiye’nin Değişen Dış Politikası,
Ankara, Nobel Yayıncılık, 2010.

Gareth M. Winrow, “Turkey and the East-West Gas Transportation Corridor”,
Turkish Studies, 5:2, 2004, p. 24-42.

Gareth M. Winrow, “Energy Security in the Black Sea: Caspian Region”,
Perceptions, Güz 2005, p. 85 – 98.

Gökhan Bacik, “Turkey and Pipeline Politics”, Turkish Studies, 7:2, 2006, p. 293-306.

Hasret Çomak, Dünya Jeopolitiğinde Türkiye, İstanbul, Hiperlink Yayınevi, 2011.
Hikmet Ulubay, İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e Petropolitik, Ankara, De Ki Basım Yayım, 2008.

I.Sohn, “Energy-Supply Security and Energy Intensity: Some Observations from the 1970-2005”, Interval Minerals & Energy - Raw Materials Report, Volume 23, No 4, 2008, p. 145-161.

International Energy Outlook 2011, U.S. Energy Information Administration, 2011,
www.eia.gov/forecasts/ieo/pdf/0484%282011%29.pdf/, (Accessed 03 May 2013).

İdris Demir, “Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattının Türkiye Açısından
Önemi”, Ahmet Hamdi Aydın, Seyhan Taş ve Saniye Adıgüzel (ed.), Bölgesel
Sorunlar ve Türkiye Sorunlar-Tehditler-Fırsatlar, Kahramanmaraş, KSÜ Yayınları, 2008.

J. Elkind and Carlos Pascual, Energy Security, Economics, Politics, Stategies and
Implications, Washington, The Brookings Institution, 2010.

John Roberts, The Turkish Gate: Energy Transit and Security Issues, Brussels,
Centre for European Policy Studies, 2004.

Joseph S. Nye et al., Küresel Çatışmayı ve İşbirliğini Anlamak, Renan Akman (çev.), İstanbul, İş Bankası Yayınları, 2011.

Justyna Misiagiewicz, “Turkey as an Energy Hub in the Mediterranean Region”,
Spectrum: Journal of Global Studies, 4:1, 2011, p. 107-126.

Kerem Alkin ve Sabit Atman, Küresel Petrol Stratejilerinin Jeopolitik Açıdan Dünya ve Türkiye Üzerindeki Etkileri, İstanbul, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 2006-48.

Lutz Kleveman, Yeni Büyük Oyun Orta Asya’da Kan ve Petrol, Hür Güldü(çev.),
İstanbul, Everest Yayınları, 2003.

Mehmet Bülent Uludağ et al, “Turkey's Role in Energy Diplomacy from Competition to Cooperation: Theoretical and Factual Projections”, International Journal of Energy Economics and Policy, Vol. 3, Special Issues, 2013, p. 102-114.

Mert Bilgin, “Geopolitics of European Natural Gas Demand: Supplies from Russia, Caspian and the Middle East”, Energy Policy, 37, 2009, p. 4482–4492.

Mert Bilgin, “Fosil, Yenilenebilir ve Nükleer Yakıtların Neopolitik Anlamı -
Türkiye’nin Durumu ve Gelecek Alternatifleri”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 20, 2009, p. 57-88.

Mert Bilgin, “What Difference Does it Make to Become an Energy Transit
Corridor, Hub or Center?”, UNISCI Discussion Paper, No23, 2010, p. 113–128.

Mert Bilgin, “Energy and Turkey’s Foreign Policy: State Strategy, Regional
Cooperation and Private Sector Involment”, Turkish Policy Quarterly, Volume 9, No 2, 2011, p. 81-92.

Mert Bilgin, “Yeni Asya’nın Enerji Paradigmasında Orta Asya ve Kafkaslar: Rusya, AB, ABD, Çin, İran ve Türkiye arasındaki açmazlar ve stratejik açılımlar”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, 2011,

www.stratejikongoru.org/pdf/yeniasyaninenerjiparadigmasi.pdf/ , (28.04.2013).
Michael T. Klare, Rising powers, shrinking planet: the new geopolitics of energy,
New York, Metropolitan Books, 2008, p. 15.

Mustafa Aydın, “Kafkasya ve Orta Asya İle İlişkiler”, Baskın Oran (ed.), Türk Dış
Politikası Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, C.II, İstanbul, İletişim Yayınları, 2005.

Mustafa Aydın, Türkiye’nin Avrasya Macerası, Ankara, Nobel Yayıncılık, 2007.

Mustafa Balat, “Security of Energy Supply in Turkey: Challenges and Solutions”,
Energy Conversion and Management, 51, 2010, p. 1998-2011.

Necdet Pamir, “Enerji Arz Güvenliği ve Türkiye”, ASAM Stratejik Analiz, 2007, p. 14-24.

Necdet Özalp, “Büyük Oyunda Hazar Enerji Kaynaklarının Önemi ve Konumu”,
Panorama Dergisi, Sayı 1, Şubat 2004, p. 5-17.

Nejat Doğan ve diğerleri, Türkiye'nin Jeoekonomis Enerjiye Bakış: 2030'a Bakış, Exxon Mobile, 2010,
http://www.exxonmobil.com/Corporate/Files/news_pub_eo_2009.pdf, (Erişim 18 Nisan 2013).

Özgür Bora Özkul, “21. Yüzyılda Enerji Güvenliği ”, Stratejik Öngörü Stratejik
Araştırmalar Dergisi, Sayı: 15-16, s. 49-62.

Paul Stevens, Transit sıkıntıları: Çatışma kaynağı olarak boru hatları, Catham House Rapor, Londra, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Catham House, 2009.

Pınar Bilgin ve Ali Bilgiç, “Türkiye'nin Avrasya'ya Yönelik Yeni Dış Politikası”, Avrasya Coğrafya ve Ekonomi, Cilt 52, Sayı 2, 2011, s. 173-195.

Sander Hansen, “Boru Hattı Politikası: Avrasya Enerjisinin Kontrolü İçin Mücadele Kaynaklar ”, Nisan 2003,
www.clingendael.nl/publications/2003/20030400_ciep_paper_hansen.pdf/ (Erişim 02 Nisan 2013).

Stuart Harris, “Küresel ve Bölgesel Emirler ve Enerjinin Değişen Jeopolitiği”,
Avustralya Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 64, Sayı 2, 2010, s. 166-185.

Yeni Enerji Güvenliği Paradigması, Dünya Ekonomik Forumu, Bahar 2006,
www.webforum.org/pdf/Energy.pdf/, (Erişim tarihi 02 Mart 2013).

Tuncay Babali, “Enerji Kavşağı'nda Türkiye”, Orta Doğu Üç Aylık, 16 (2),
İlkbahar 2009, s. 25-33.

W. J. Nuttall ve D. L. Manz, “Yirmi Yaşında Yeni Bir Enerji Güvenliği Paradigması
Birinci Yüzyıl ”, Teknolojik Tahmin ve Sosyal Değişim, Cilt 75, Sayı 8, 2008,
s. 1247-1259.

W. Raymond Duncan ve diğerleri, 21. Yüzyılda Dünya Politikaları, New York, Pearson Longman, 2006.

DİPNOTLAR; 

1 Cenk Sevim, “Geçmişten Günümüze Enerji Güvenliği ve Paradigma Değişimleri”, Stratejik
   Araştırmalar Dergisi, Yıl. 7, Sayı. 13, Mayıs 2009, s. 93.
2 Elnur Osmanov, “Rusya’nın Süper Güç Olma Hesapları ve Enerji”,
   http://www.tasam.org/index.php?altid=75 (Erişim tarihi: 17 Mayıs 2010).
3 Dünya Factbook-Türkiye, CIA, 
   https://www.cia.gov/library/publications/the-worldfactbook/geos / tu.html / (Erişim tarihi: 21 Haz 2013).
4 Dünya Enerji Görünümü 2011, IEA,
   www.worldenergyoutlook.org/media/weowebsite/2011/es_turkish.pdf/ (Erişim tarihi 24 Haz 2013).
5 Asya ve Pasifik'te Enerji Güvenliği ve Sürdürülebilir Kalkınma, Enerji Politika Seçenekleri
   Güvenlik ve Sürdürülebilir Kalkınma 2010, BM Asya ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komisyonu Pasifik, s. 5, 
    http://www.unescap.org/esd/energy/ (Erişim tarihi: 05 Haz 2013).
   Mehmet Bülent Uludağ ve diğerleri, “Türkiye'nin Enerji Diplomasisinde Rekabetten İşbirliğine Rolü:
   Kuramsal ve Olgusal Projeksiyonlar ”, Uluslararası Enerji Ekonomisi ve Politikası Dergisi, Vol. 3,
   Özel Sayılar, 2013, s. 105.
7 Mustafa Balat, “Türkiye'de enerji arz güvenliği: Zorluklar ve çözümler”, Enerji Dönüşümü
   ve Yönetim, 51, 2010, s. 2002.
8 T.C. Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Enerji Stratejisi, 
   http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerjistratejisi.tr.mfa / (Erişim tarihi: 20 Haz 2013).
9 Arzu Yorkan, “Avrupa Birliği'nin Enerji Politikası ve Türkiye’ye Etkileri”, Bilgesam, s. 25
www.bilgesam.org/tr/Makaleler/Abd/Avrupa%20Birliginin%20Enerji%20Politikasi%20Ve%20Turkiy
eye% 20Etkileri.pdf / (Erişim tarihi: 15 Haz 2013).
10 Mert Bilgin, “Türkiye'nin Enerji Stratejisi: Ne Fark Yaratır o Enerji Olur
Transit Koridor, Hub veya Merkez? ”, UNISCI Tartışma Belgesi, Sayı 23, s. 114.
11 Justyna Misiagiewicz, “Akdeniz Bölgesinde Bir Enerji Merkezi Olarak Türkiye”, Spektrum: Dergi
Küresel Çalışmalar Bölümü, 4: 1, 2011, s. 111.
12 Gökhan Bacik, “Türkiye ve Boru Hattı Politikaları”, Türkiye Çalışmaları, 7: 2, 2006, s. 300.
13 Gareth M. Winrow, “Türkiye ve Doğu-Batı Gaz Ulaşım Koridoru”, Türkiye Çalışmaları, 5: 2, 2004, s. 33.
14 Bilgin, age, s. 111.
15 Mehmet Bülent Uludağ ve ark., “Türkiye'nin Enerji Diplomasisinde Rekabetten Türkiye'ye Rolü İşbirliği: Teorik ve Gerçek Projeksiyonlar ”, 
Uluslararası Enerji Ekonomisi Dergisi ve Politika, Cilt. 3, Özel Sayılar, 2013, s. 110.
16 Gareth Winrow, “Possible Consequences of a New Geopolitical Game In Eurasia On Turkey as an Emerging Energy Transport Hub”, Turkish Policy Quarterly, Vol. 5, No. 2, Summer 2006, p. 50.



***