ÖĞRETMENİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖĞRETMENİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2015 Perşembe

ÖĞRETMENİM?




ÖĞRETMENİM?

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, “öğretmen” sıfatını gerçekten hak eden tüm eğitim emekçilerini kutluyorum. Ne var ki şu soruyu da sormadan edemiyorum:

Bugün Türkiye’de “öğretmen” sıfatını gerçekten hak eden kaç kişi kaldı? Hani şu Köy Enstitüleri’nden mezun olduktan sonra Ortaçağ koşullarında yaşayan, bin bir yoksunluk ortasında debelenen köylere gidip, gericiliğin her türlüsü ile “tek tabanca” savaşarak anıtlaşan Cumhuriyet öğretmenlerinden kaldı mı hiç?

Her yıl binlerce öğretmen “eğitim ordusuna” katılmasına rağmen, Türkiye’nin doğusundaki öğretmen açığı bir türlü neden kapanmıyor mesela? Çünkü birçok yeni mezun o bölgelere gitmiyor bile... Milli Eğitim Bakanlığı bilmem şu kadar bin öğretmenin alınacağını ilan ediyor, başvurular yapılıyor, kuralar çekiliyor. Ama beğenilmeyen bir yer çıkarsa oradaki kadro yine boş kalıyor! Bu bencillikle hareket edenlerin Öğretmenler Günü’nü de kutlayacak mıyız bugün?

Ayrıca sadece maaşını alıp emeklilik için gününü dolduran, Milli Eğitim müfredatını kuru kuruya anlatmak dışında hiçbir pedagojik kaygı taşımayan “öğretmenler”(!) de var. Okula bile zorla gidiyorlar, teneffüs zilinin çalmasını öğrenciden daha büyük bir istekle bekliyorlar. Ne kendilerini yenilemek gibi bir dertleri var, ne insan yetiştirmek gibi bir amaçları… Kitapla da okumayla da alakaları yok! Önemli bir kısmı kahvehanelerde kâğıt oynayarak zaman öldürüyor. İdare-i maslahatçılığın, “adam sen de”ciliğin esiri olmuş bu “öğretmenlerin” de gününü kutlayacak mıyız bugün?

Birkaç yıl önce yeğenim Cemre’nin okulundaki Din Bilgisi öğretmeninin verdiği ödev şöyleydi:

“Evrende birden fazla Tanrı olsaydı, nasıl bir kargaşa ortamı oluşurdu? Bunu anlatan bir kompozisyon yazınız.”

Şimdi bu adama ne demeli bilmem ki?

“İddia ettiğiniz gibi tek bir Tanrı varken bile bu kadar rezalet yaşanıyorsa, daha fazlası düşman başına!” mı demeli? Çocuklara “bütün insanlar Adem’den gelmişlerdir, kadınlar da erkeklerin kaburgasından yaratılmıştır” diyen bu adamı da “öğretmen” olarak kabul edip Öğretmenler Gününü kutlayalım mı?

Oysa 1925’te, İzmir’de “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir ulus henüz ulus adını almak yeteneğini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, ulus denemez. Bir kitle ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere gereksinim duyar” demiyor muyduAtatürk?

Cumhuriyet devriminin toplumsal planda simge kişisi öğretmen idi!

Ne var ki bugün Türkiye’de yaklaşık 67 000 okul varken, 85 000 camii, 90 000 din görevlisi bulunuyor. Artık “kurtarıcı” olarak dinden ve din adamlarından medet umuyoruz! Ne yazık ki imamlar öğretmenlerden daha itibarlı…

Ve günümüzün “öğretmeninin” öncelikli uğraşı da ulusu değil, kendini kurtarmak ne yazık ki…

Serdar Ant
24.11.2013

..

15 Mart 2015 Pazar

ÖĞRETMENİM


ÖĞRETMENİM


12 Haziran 2000 Pazartesi 

TARİH: 1 HAZİRAN 1998
OLAY: DİPLOMA TÖRENİ
KİŞİ: HAYŞİ AYKERİM (KAZAK LİSE ÖĞRENCİSİ)
YER: BAYAN ÖLGİY-MOĞOLİSTAN 
(ALTAY DAĞLARI ETEKLERİNDEKİ OVADA KURULMUŞ MOĞOL-TÜRK FEN LİSESİ)

Öğretmenlerimiz her şeyimiz. Bizi biz yapan, toprakları vatanlaştıran, devletleri devlet yapan, milletleri çağların gerisinden çağların ötesine taşıyan, değerleri ölçülere sığmayan aziz insanlar. Kutsal varlıklarımız. Sizleri anlatmaya çalışan yüzlerce şiir okudum. Kitap okudum. Ama hiçbirinde aşağıda okuyacağınız şiir kadar beni duygulandıranına rastlamadım.

Anavatandan 10.000 kilometre ötede, adeta ortaçağ şartlarını andıran bir ortamda, eski anavatanımız orta asya bozkırında, Türk bayrakları altında bir Moğol genci Anadoludan gelerek kendilerini bilim ve teknoloji çağına taşımaya çalışan vefakar Türk Öğretmenleri için yazdığı ve ağlayarak Türkçe okuduğu şiiri sunuyorum.

Bana bu bulunmaz ve erişilmez hazzı tattıran aziz öğretmenleri bir kere daha saygıyla anıyorum. Başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

ÖĞRETMENİM,

Öğretmenim,
Ben bir gülüm, sen bahçıvan,
Çok açarsam eser eser senin,
Mis kokarsam hüner senin,
Ama bir de solarsam,
Günah senin, günah senin öğretmenim.

Ben tohumum, çiftçi sensin,
Çok sularsan ürün senin,
Bol olursam verim senin,
Ama bir de çürütürsen,
Hata senin, hata senin öğretmenim.

Ben elmasım, sarraf sensin,
Pırlanta isem emek senin,
Parlıyorsam yaldız senin,
Ama bir de parçalarsan,
Kırık senin, kırık senin öğretmenim.

Ben boş defter,kalem sensin,
Doğru yazsan yarın senin,
Güzel yazsan ikbal senin,
Ama bir de karalarsan,
Vicdan senin, vicdan senin öğretmenim.

Öğretmenim,
Ben öğrenci, sen öğretmen,
Başarırsam hüner senin,
Kazanırsam zafer senin,
Ama bir de kaybedersem.
Yok diyecek başka sözüm.
Yorum senin, yorum senin öğretmenim.

Varolasın Hayşi Aykerim. Beynine, kalemine ve eline sağlık.

Dr. Tahir Tamer Kumkale
12 Haziran 2000 Pazartesi

http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=47

24 Kasım 2014 Pazartesi

ÖĞRETMENİM,

ÖĞRETMENİM,





Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri olarak sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1924)
24 Kasım 2014 Pazartesi 
Ö Ğ R E T M E N İ M
Ben bir gülüm, sen bahçıvan, 
Çok açarsam eser senin, 
Mis kokarsam hüner senin, 
Ama birde solarsam, 
Günah senin, günah senin öğretmenim.
Ben tohumum, çiftçi sensin, 
Çok sularsan ürün senin, 
Bol olursam verim senin, 
Ama bir de çürütürsen, 
Hata senin, hata senin öğretmenim.
Ben elmasım, sarraf sensin, 
Pırlanta isem emek senin, 
Parlıyorsam yaldız senin, 
Ama bir de parçalarsan, 
Kırık senin, kırık senin öğretmenim.
Ben boş defter, kalem sensin, 
Doğru yazsan yarın senin, 
Güzel yazsan ikbal senin, 
Ama bir de karalarsan, 
Vicdan senin, vicdan senin öğretmenim.
Ben öğrenci, sen öğretmen, 
Başarırsam hüner senin, 
Kazanırsam zafer senin, 
Ama bir de kaybedersem. 
Yok diyecek başka sözüm. 
Yorum senin, yorum senin öğretmenim.