Bedrettin Dalan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bedrettin Dalan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2018 Çarşamba

PANZER VE KURT ISYANI, GEHLEN SONRASI KILIÇ BÖLÜM 4

PANZER VE KURT ISYANI, GEHLEN SONRASI KILIÇ BÖLÜM 4

Bu sırada Türk basını da Almanya’da yükselein faşism dalgasıyla yakından ilgileniyordu. Almanya’da bir dönem Neo Nazilerin simge isimlerinden olan Manuel Bauer, Miliyet gazetesine hayatının nasıl değiştiğini anlatmıştı. Türk düşmanı olarak cezaevine giren Bauer, hayatını kurtaran 2 Türk mahkum nedeniyle aşırı sağla mücadeleye başladı. Milliyet gazetesinin haberine göre; Doğu Almanya’daki Leipzig kentinin doğusundaki Totgau köyünde yaşayan Manel Bauer, neo-Nazi çevresi ile ilk defa 11 yaşındayken, 1990 yılında Adolf Hitler’i öven müzikler yapan okul arkadaşları aracılığıyla tanıştı. Manuel Bauer, okul bahçesinde göçmen çocukları tartaklamakla başladığı neo-Nazi kariyerinde 1990’ların sonlarında liderliğe yükseldi.  1997’de askere giden Bauer, burada silah kullanmayı öğrendi ve ırkçı görüşlerini paylaşan kişilerle tanıştı. Bauer şöyle konuştu: “Askerden döndüğümde ‘İntikam Paramiliter Grubu’ adıyla ilk grubumu kurdum. Bu gerillayı andıran silahlı bir gruptu. Birilerini öldürmeyi planladık, ancak gerçekleştirmedik. İkinci grubum ise ‘Aryan Savaşçılar’dı. Yabancıların olmadığı bir ülke için savaşıyorduk. Bizden olmayan herkesi dövüyorduk. Diskolara ve sayısız iş yerine saldırı düzenledik." 

Bauer’in grubunun hedefleri arasında bir Türk dönerci de vardı. O geceyi çok hatırlamayan Bauer, “Çok karanlıktı ve aşırı alkol tüketmiştik. Tek bildiğim orayı ateşe verdik ve koşarak karanlıkta kaybolduk. Oranın sahiplerini bir daha görmedim” dedi. Homoseksüel bir iş adamının döverek gasp eden Bauer, “Nazi grubu için para bulmam gerekiyordu. Sadece ho-
moseksüel olduğu için onu seçtim. O adamı öldürmek istedim, ama şansıma bunu başaramadım” diye konuştu. 2 yıl 10 ay hapse mahkum edilen Bauer, cezaevinde hayatını değiştiren olayı anlattı. Bauer, “İki neo-Nazi arkadaşım ot içiyordu. Bana göre bu bir Amerikan davranışıydı, asla Alman değildi. Bu kabul edilemez bir aşağılamaydı. Bağırınca bana saldırdılar, acımasızca vuruyorlardı. İki Türk mahkum bana yardım etti. Buna inanamadım, çünkü onlardan nefret etmem gerekiyordu” dedi. Gençleri neo-Nazi gruplardan kurtarmak için çalışan "EXIT" örgütü ile bağlantıya geçen Bauer o süreçi şöyle anlattı: “Anaokulundan beri edindiğim tüm ‘arkadaşlarımı’ kaybettim, çünkü hepsi neo-Nazilerdi. Bazen ‘doğru mu yapıyorum’ diye düşündüm. Ancak eğer özgür yaşamak istiyorsam, bunun yapabileceğimin en iyisi olduğunu biliyordum. Hapiste Neo-nazi olmayan birçok kişi ile tanıştım, hepsi bana karşı arkadaş canlısıydı. EXIT grubu ile yaptığım birçok konuşma bana yeni bir hayat kazandırdı.” Bauer, Almanya’da 1998-2006 arasında 8’i Türk 10 kişinin öldürüldüğü neo-Nazi cinayetlerinin polisin gözünden kaçmasının ise şaşırtıcı olmadığını ifade etti. Bauer, “Devlet yeraltında ne kadar aktif aşırı sağcı olduğunu bile bilmiyor. Alman iç istihbaratından para 
alan çoğu muhbir aslında neo-Nazilere sırtını dönmüyor, devlete bilerek yanlış bilgi aktarıyor” dedi. Bauer, “Benim için Türk arkadaşlarım ile çalışmak, konuşmak çok ilginç. Bu benim yeni hayatım ve bunu çok seviyorum. Şimdi nefretten arınmış, sevgiyle dolu bir insanım” diyordu. (144) 

KILIÇ NEDEN TEMİZLENMELİDİR? 

Yakın geçmişte Nazilerin birçok Yahudiyi insafsızca katlettikleri gibi, bugünde Dazlaklar gibi NeoNazist gruplar diğer pek çok etnik grubu da hedef alıyor. Almanya'daki yangın facialarının ardı arkasının kesilmiyor. Almanya'da yabancılara karşı yıllardır yapılan organizeli bir düşmanlık var ve bu yabancı düşmanlığının altında Alman derin devletin bulunuyor. Bu ’’Alaman derin devleti’’ yabancı düşmanlarını yönlendiriyor ve bu Neo Naziler Kılıç’ın bir nevi çeteleri gibi hareket ediyorlar. 

GİRİFT İLİŞKİLER 

Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesinin eski başkanı Helmut Roewer'in, 1995 yılında aşırı sağcı Almanya'nın Milliyetçi Demokratik Partisinin (NPD) eski Thüringen eyalet teşkilatı başkanı Thomas Dienel'i muhbir olarak çalıştırmaya başlaığı ve Dienel'in 1997 yılına kadar bu görevi için yaklaşık 40 bin mark (yaklaşık 20 bin avro) aldığı malum. NPD'nin eski 
başkan yardımcısı Tino Brandt'ın da 1994 yılında muhbir olarak çalışmaya başladığı ve 2001 yılına kadar yaklaşık 200 bin mark aldığı, bu parayla da izlemesi gereken "Thüringer Heimatschutz" adlı aşırı sağcı terör grubunu kurduğu, bu gruba da Türkleri öldürdükleri tahmin edilen ve intihar eden Uwe Böhnhardt ile Uwe Mundlos'un ve polise teslim olan Beate Zschaepe'nin üye olduğu bilinen bir gerçek. Roewer'in verdiği bilgilere göre, ’’muhbirlere sadece Thüringen eyaletinde 1994-2000 yılları arasında yaklaşık 1,5 milyon avro ödendi’’. Bu para muhbirlerden sadece bilgi almak için değil, muhbirler vasıtasıyla cinayet işletmek için kullanıldı. Dolayısıyla bu cinayetlerden Federal İstihbarat Dairesi ve bunun yanında Eyalet Anayasayı Koruma Dairelerinin suçu büyüktür. Holger G'nin ölen katillere 
araç temin ettiği, hatta söz konusu pasaportların da Holger tarafından sağlandığı belirtiliyor. Basına konuşan bazı yetkililer Alman istihbaratının 1999'dan bu yana hem Nasyonel Sosyalist Yeraltı örgütünden hem de Holger G.'den haberdar olduğunu söylüyor. 

Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Bild, kendi yaptığı araştırmalar sonucunda, anayasayı koruma dairelerinin muhbir olarak görevlendirdiği aşırı sağcıların, Nazi terör gruplarının kurulmasını sağladığını ve 2000 yılından beri Türklere yönelik Almanyada işlenen cinayetlerin altısında Hessen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesinin bir muhbirinin olay yer-
lerinin yakınında bulunduğunu iddia etti. Bu iddia çok ciddir, çünkü Alman Anayasayı Koruma Dairesinin içerisinde ğörev yapan bazı yetkililer tarafından Nazi örgütlenmesi yönlendirilmektedir. Onların izni olmadan Nazilerin almanyada eylem yapması mümkün değildir. İlk önce islam düşmanlıgını Alman istihbarat birimleri ve bazı Politikacıları ileri 
sürdüler, bu vesileylede Nazi ırkçılarını Türkiyelilere kaşı kullandılar. 

Bu nedenle Almanya Başbakanı Dr. Angela Merkel, 2000 yılından bu yana 8 Türk ve 1 Yunan'ın Naziler tarafından öldürülmesiyle ilgili olarak, bu olayın ülkesi için utanç verici bir durum olduğunu söyledi. Bu durumda Alman başbakanına şu soruları sormak gerekiyor: Polisin ve istihbarat birimlerinin olayı yıllarca aydınlatamaması da skandal değilmi? 

CDU da Naziler yok mu? Sizin denetiminizde hareket eden Alman İstihbarat Birimi (BND veya Verfassungschutz) ne iş yapıyor? Alman İstihbaratının yazmış olduğu raporlarda bu NSUnazi-killer örgütlenmesinden niçin hiç bahsedilmiyor? 
Bu Nazilerin bugüne kadar fark edilmeden cinayet işleyebilmeleri nasıl mümkün? Türingen Eyaletinin istihbarat teşkilatı  NSU’nun varlığından haberdar dağil miydi? Alman istihbaratı dokuz Türk işadamı Almanya’da Naziler tarafından katledilirken, niçin susuyordu? Nazi Partisi olan NPD’nin en üst kademelerine sızan istihbarat birimi ajanlarınız (V-Person (vormals V-Mann, abgekürzt VP genannt) bu Nazileri yönlendirmedi mi? Bu nedenle NPD’nin kapatılması sizlerin en yüksek mahkemesi tarafından hukuk dışı bulunmadı mı? Siz Almanya’nın Başbakanı olarak ülkenizdeki yabancı düşmanlığını önlemek için ne yaptınız? Kaçtane yabancı kökenli danışmanı nız var? Almanya’da seçim dönemlerinde partinizin önemli kadrolarından Bay KOCH’un yürüttüğü yabancı düşmanlığı kokan politikayı ne çabuk unuttunuz. Alman basını cinayetleri işleyen ve polise yakalanmamak için intihar ettikleri öne sürülen iki ırkçı Alman'ın yanan karavanında, sadece Alman gizli istihbarat elemanlarına verilen pasaportlar bulunduğunu yazmıştı. O halde sormak gerekiyor, Alman istihbarat mensuplarının 
kullandığı pasaportu bu iki ırkcı nasıl kullanabiliyor? Onlara Alman istihbarat birimi bu pasaportları vermedi mi? Ve son olarak başbakanın lideri olduğu CDU’da ırkçı üyeler yok mu? 

Neo-Nazi örgütün 'Derin Almanya' için çalışıyor olmasını, 1970'li yıllardaki ünlü sol örgütlerle birlikte düşünmek gerekiyor. Almanya'da Baader Meinhof, İtalya'da da Kızıl Tugaylar "kontr" örgütlerdi! İki sol örgüt de Gladio mekanizmasının tasarımıydı. NATO-ABD'nin "Komünizmle Mücadele" konsepti çerçevesinde kurgulanmış örgütlerdi... Örgütlerin varlığı, 
"Komünizm tehlikesi kapıda!" alarmıyla özdeşti. Onları üreten de, finalde ortadan kaldıran da aynı GİZLİ EL'di. Bu örgütlerin eylemleri başından beri biliniyordu. Dönemin İtalya Başbakanı Aldo Moro "Uzlaşma" siyaseti nedeniyle GLADIO'nun hedefindeydi... Kızıl Tugaylar eylemiyle 1978'de ortadan kaldırıldı. Baader Meinhoff da, BND (Almanya Gizli Servisi) CIA ve MOSSAD tarafından örgütlenmişti. "Tesadüf" bu ya; İtalyan Kızıl Tugaylar'a 
mensup militanlar, Ortadoğu'daki kamplarda Alman örgütü Baader Meinhof kadrosuyla beraber eğitiliyorlardı... Kamplarda MOSSAD'a bağlı subaylar eğitim veriyordu. 

Almanya Başbakanı Merkel, ülkesindeki aşırı sağcı akımın güçlenmesinden söz ederken; İçişleri Bakanı Friedrich de "Aşırı sağcı terörizmin yeni bir şekli ile karşı karşıyayız" derken aslında bu kontr örgütün derin arka planını gizlemeye çalışıyorlar. Neo-Naziler'in, Almanya "Anayasa'yı Koruma Teşkilatı"nın derin hesapları doğrultusundaki örtülü operasyonlarda 
kullanıldığı ortaya çıkmıştır. 

Yani? Almanya'daki faili meçhullerin de faili bellidir! Derin Almanya... Türkiye'ye karşı yürüttüğü "örtülü savaş"ta, fena halde yakalanmış durumdadır... Ankara'nın dönerci cinayetlerindeki derin arka planın peşini bırakmayacağı anlaşılıyor. Başbakan Erdoğan'ın "Alman Vakıflarına" neden dikkat çektiği belliydi. Merkel'e "PKK yandaşlarının Almanya'da 6 milyar Euro topladığını" hatırlatmıştı. Cumhuriyet gazetesinin 2 Aralık tarihli manşetinde "Almanya'daki Neo-Nazi cinayetine MİT'e çalıştığı söylenen bir Türk'ün de karıştığı" iddia ediliyordu! Haberin kaynağı Alman Stern dergisiydi. Stern'in haberi ise "Amerikan istihbarat kaynaklarına" dayanıyordu! Tamamen dezenformasyon bir haberi Cumhuriyet 
büyütmüştü... Böylelikle, dönerci cinayetlerinin derin arka planı örtülmeye çalışılıyordu. 

Uydurma bir haber üzerinden, Almanya'yı himaye etmeye çalışan bir Cumhuriyet gazetesi vardı, karşımızda! (146) 

Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan "Alman makamları ve Alman devleti beni teslim etmez,Türkiye avucunu yalar. Ben dilediğim gibi geziyorum Batı ülkelerinde" diyordu... Daha 4 sene önce Alman devletine ve diğer tüm Batı devletlerine ulusalcı söylemlerle yüklenen Dalan şimdi bu ülkelerin kendisini koruduğunu ima ediyordu... Fakat Türk istihbarat ve güvenlik kuvvetleriyle Dalan'ın kovalamaca sı hiç olmadı değil. 

Şu an Alman derin devletine sığınan Dalan, ABD'den de destek istemiş ve bulamamıştı... 
O ağır hakaretler yağdırdığı Türk makamlarının bastırmasıyla ABD, bu firari terör sanığının vizesini uzatmamıştı... Taraf gazetesnin Özel Haber Muhabiri Mevlüt Yüksel'in adım adım takip ettiği Bedrettin Dalan, Yüksel'den çok rahatsızdı. 

Alman medyasına yansıyan bir rakama göre 129 kişinin NSU örgütüne yardım ettiği belirtiliyor. Birbirinden habersiz 129 kişi bu tür eli kanlı bir suç şebekesine sadece kendi iradeleri ile yardım edebiliyorsa bu tehlike organize bir derin devlet riskinden çok ama çok daha büyük bir sorundur. Alman İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich verdiği rakamlarla Almanya’da aşırı sağa desteğin her geçen gün arttığını kabul ediyor. Burada aklıma takılan temel soru, NSU örgütüne destek verdiği iddia edilen 129 kişinin kaçının Alman devletinde çalıştığı ya da devletle işbirliği içinde olduğudur. 129 işbirlikçinin organize olmadan gönüllü olarak cinayetlere ve soygunlara verdiği destek sadece artan aşırı sağ eğilimle izah edilebilir mi? Yoksa Almanya’da da derin ve organize bir yapı, devlet içine sızmış mıdır? 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

131. Selami İnce. Birgün Gazetesi. Kayıp Naziler ve Antikomünüzm. 17 Mayıs 2009. 
http://www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1242560834&year=2009&month=05&day=17
132. Der Spiegel Sayı: 11/ 1971. BND'nin NATO üssü 13 Heinz Höhne/Hermann Zolling: PuHach'ın İçindeydi.
133. Antiwar. Almanya’da Amerikan üsleri.
134. Newsweek, 11 Kasım 1991.
135. The Middle East International, Eylül 1981.
136. Dan Raviv, Yossi Melman, Every Spy a Prince, s. 57.
137. Gonzales Mata, Les Vrais Maitres du Monde, s. 26.
138. Wiener, 2 Şubat 1991.
139. Ataman Aksöyek. Federal Almanya’da NATO’nun Gizli Orduları / II.(GLADİO). 19.03.2010. www.kuyerel.com
140. Yücel Özdemir. Evrensel gazetesi. Almanya’nın neonazi Gladyosu. 29 Mart 2002 http://www.evrensel.net/v1/02/03/29/dosya.html.
141. Michael R. Gordon. Newyork Times.“German Intelligence gave U.S. Iraqi Defense Plan”, 27 Şubat 2006.
142. II. bir rapor için bkz. “Berlin File says Germany’s spies aided U.S. in Iraq”, NYT, 2 Mart 2006).
143. Murat Sofuoğlu, Ekopolitik. Gehlen.org işbaşında. http://www.ekopolitik.org/public/printnews.aspx?id=704)
144. İbrahim Çevik. Almanya Asya’nın Neresinde? ASCMER. (ascmer/24.11.2011) www.ascmer.org ve URL: http://www.turkcelil.com/?p=46424
145. İbrahim Çevik. Almanya Asya’nın Neresinde? ASCMER. (ascmer/24.11.2011)
146. Simon Araloff, AIA European section, Çeviri Cem Şenol, Alman istihbaratı Berlin-Moskova eksenini koruyor. 10.07.2007.

KAYNAKLAR ;

Gök Yeleli Bozkurt. Özel Harp Dairesinin Bailangıçtan Günümüze Tarihçesi. http://www.kibris1974.com/ozel-kuvvetler-komutanligi-t12222.html

Halkın Devrimci Yolu . Sayı 1 – Ocak/Mart 2009.

Mahmut Çebi. Irkçılık çıbanı sonunda patladı. Aksiyon. 11. 12.2011. http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/mobile_detailn.action?newsId=31050

Selim Savaş Genç. Almanya Nazi cinayetlerini, Nazi cinayetleri Almanya’yı yargılıyor. Aksiyon. 01.04.2013.

Tüm gazeteler. Türk konsolosu Nazilerin ölüm listesinde. 20 Kasım 2011.

Yusuf Gezgin. Aktif Haber. Ergenekon’un 1 Numarası Kim, Ergenekon Çöktü mü? 12 Aralık 2011.

***