CEMİYETLERİNİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CEMİYETLERİNİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mart 2017 Çarşamba

RUSYANIN YÜRÜTTÜĞÜ ORTA DOĞU POLİTİKASI İÇİNDE İRŞAD VE CİHANDANİ CEMİYETLERİNİN ROLÜ, BÖLÜM 2


 RUSYANIN YÜRÜTTÜĞÜ ORTA DOĞU POLİTİKASI İÇİNDE İRŞAD VE CİHANDANİ CEMİYETLERİNİN ROLÜ, BÖLÜM 2


1. Hayreddin Berazi’nin Faaliyetleri 


İrşad Cemiyeti Doğu Anadolu’da isyan hazırlıkları için çeşitli komiteler oluşturdu. Bunlardan birisi İrşad’ın önemli elemanlarından ve Rusya hesabına çalışan Hayrettin Berazi önderliğinde gerçekleşti. Siirtli Hayrettin Berazi 1912 Ağustosunda Erzurum’daki Rus Başkonsolosuna başvurarak girişeceği isyan hareketi için destek istedi. Hayrettin Berazi, Rus Başkonsolosuna isyan hareketini düzenleyen komitenin başkan yardımcısı olduğunu ve kendisine Erzurum, Bitlis, Beyazid ve Muş bölgelerini isyan ettirme görevi verildiğini belirterek Rusya’dan yardım talebinde bulundu. Hayrettin Berazi cemiyete bazı etkili Kürt liderlerinin de para yardımında bulunduklarını söyleyerek Ruslara hareketlerinin genel bir karakter taşıdığı görüntüsünü vermeye çalışıyordu.30 

Cemiyet, Van, Diyarbakır, Urfa ve doğudaki bazı bölgelerde şubeler açtı. Amaçları 10 bin civarında bir silahlı güce ulaşmaktı. Hayrettin Berazi, 
Rus konsolosuna 15 gün içinde isyana kalkışabileceklerini ancak yeterli paralarının olmadığını, bu konuda Rusların desteğini beklediklerini 
söylemekteydi.31 

2. Şeyh Abdüsselam Barzani’nin Faaliyetleri 

İrşad Cemiyeti 1913 yılı ilkbaharında Siirt sancağına bağlı Şirvan bölgesinde, bazı Kürt aşiret liderlerinin katıldığı bir toplantı düzenledi. 
Burada Rusya’yla ilişkilerin düzenlenmesi ve Güney Kafkasya’daki Rus makamlarla etkin temaslar sağlanması konuları görüşüldü. Bu toplantıda 

Rusya’nın Kürtlerle ilgili niyetlerini öğrenmek üzere Tiflis’e bir temsilcinin gönderilmesine karar verildi.32 

Tiflis’e giden komitenin lideri Abdüsselam Barzani idi. Komite de bu yüzden Abdüsselam Komitesi olarak adlandırılmaktadır. Rusya, Kürt aşiretlerini Rusya tarafına celbetmekle Barzani Şeyhi Abdüsselam’ı görevlendirmişti. Abdüsselam bu maksatla Ruslar tarafından Tiflis’e götürülmüş ve burada kendisine silah ve para yardımında bulunulmuştu. Ruslarla yapılan anlaşmaya göre Abdüsselam Komitesi, Rusya’nın Osmanlı topraklarına girişeceği hareketin yardımcı ve destekçisi olacaktı. Bu karar uygulamaya konularak Abdüsselam Komitesi Osmanlı sınır bölgelerine hücuma geçerek bölge halkına zulüm yapmaya başladı.33 Abdüsselam Barzani bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra Kuzey Irak’a geçerek büyük bir isyan çıkaracaktır.34 

3. İrşad’ın Sonu 

İrşad’ın Rusya güdümünde genel bir ayaklanma hareketi organize ettiğini gören Osmanlı Devleti gerekli tedbirleri aldı. 1913 Eylülünde “İrşad”ın tanınmış mensuplarından ve Rusya hesabına çalışan Hayreddin Berazi çıkan çatışmada öldürüldü. İrşad’ın birçok mensubu da tutuklandı.35 

Bu sıralarda Rusya hesabına ve İrşad Cemiyetinin bilgileri dâhilinde çalışan diğer bir kişi de Abday aşireti reisi Simko idi. 

Celali havalisinde sakin Abday aşireti reisi Simko Ruslardan düzenli olarak para yardımı almakta ve Rusya’ya hizmet etmekte idi. 

Rumiye ve Selmas civarındaki Nasturiler de Simko gibi Ruslardan para yardımı almaktaydı. Ruslar Nasturileri, yaptıkları para yardımının dışında silahlandırıp askerî eğitime tabi tutuyorlardı. Rus ajanları Nasturiler’i tamamen hâkimiyetleri altına almayı başarmışlardı. 

Nasturilerin Ruslar tarafından silahlandırılıp eğitilmesi Osmanlı’yı tehdit etmeye başladı. Çünkü Rumiye ve Selmas bölgesi Rusların elde ettiği Nasturilerin etki alanıydı. Bölgede bulunan Kürt aşiretleri de Ruslar tarafından çeşitli vaadlerle Rusya’ya celbedilmekteydi. Rusya hesabına çalışmayan Kürt aşiretleri Rusya’nın büyük baskısına maruz kalıyordu.36 

Gelişmekte olan olayları değerlendiren Osmanlı Devleti doğuda durumun gerginleşmeye başladığını gördü. Bu maksatla çeşitli tedbirler aldı. 

Osmanlı Devleti’nin aldığı tedbirler üzerine “İrşad Cemiyeti” kendisini feshetmek zorunda kaldı.37 

Görüldüğü gibi Rusya, oluşturduğu İrşad Cemiyeti kanalıyla Kürt aşiretlerinden bazılarını ve Nasturileri elde ederek Osmanlı Devleti’ni doğuda iyice sıkıştırmaya başlamıştı. İrşad Cemiyeti faaliyetlerine son vermesine rağmen Rusya’nın Kürtler arasında, ajanları vasıtasıyla cemiyetler kurması son bulmadı. 

B. Rus Ajanı Abdürrezzak Bedirhan’ın Faaliyetleri ve Cihandani Cemiyeti 

Rusya, Kürt hareketlerini organize etmek ve Kürt aşiretleri arasında birliği sağlamakla Abdürrezzak Bedirhan’ı görevlendirmişti. Bu maksatla 
Abdürrezzak 1912 Şubatında Erzurum’da Rusya’nın gözetiminde bir toplantı düzenlemişti.38 

Bu toplantıda bir sonuç alınamamasına rağmen Abdürrezzak faaliyetlerine devam ederek İrşad Cemiyetinin kuruluşunda rol oynadı. Bu Cemiyet de işlevini tamamlayıp faaliyetlerine son verince Abdürrezzak, Cihandani adını alan bir örgüt kurdu. Cihandani Cemiyetinin arkasındaki güç, İrşad Cemiyetinde olduğu gibi Rusya idi. 

1913 başında Hoy’da oluşturulan bu cemiyetin kurucuları arasında İrşad Cemiyetinin kuruluşunda bulunan kişiler de vardı. 

Cihandani Cemiyeti Kürt okulları açmak, gazete ve dergi çıkarmak, Kürt alfabesinin oluşturulmasına çalışmak ve dergi çıkarmak ana fikrinden 
hareket ediyordu. Bu maksatla Cemiyet, eğitim görmek maksadıyla Rusya’ya öğrenci gönderilmesine karar verdi. 

Cemiyetin başkanı Abdürrezzak ve diğer üyeler “Cihandani”nin faaliyetlerinde başarılı olmasının teminatını, Rusya’nın yardımında görüyorlar ve Hoy konsolos yardımcısı Şirkov’dan “Cihandani”nin resmen Rusya’nın himayesi altına alınmasını talep ediyorlardı.39 

“Cihandani” sadece eğitim ağırlıklı değil, aynı zamanda Kürtlerin Rus kültürüyle manevi yakınlaşmasını da içeren geniş bir program hazırlamıştır. Bu hususta, Rus alfabesi esas alınarak yeni bir Kürt alfabesinin meydana getirilmesine çalışıldı. Böyle bir yaklaşımı Abdürrezzak Bedirhan şu ifadelerle açıklıyordu. “Arap alfabesi bazı sebeplerden Kürt diline tatbik edilemezdi. Ayrıca Rus yazılı eserleri Kürt çocuklarına Rusça öğrenirken yardımcı olabilir, onları ilerici Rus edebiyatı ve kültürüne adapte edebilirdi”. Abdürrezzak daha ileri giderek “Rus yazılı eserleri; bilimsel eğitimde mükemmelleşmeleri için Rusya’ya en yetenekli gençleri gönderme zarureti yüzünden bize gerekli olan Rus dilini öğrenmemizi kolaylaştıracaktır” diyordu.40 

Görüldüğü gibi Abdürrezzak, Rusya’nın himayesine girmek için altyapının oluşmasını sağlamaya çalışıyordu. 

Abdürrezzak tanınmış Rus şarkiyatçıları N. Y. Marr ve Orbelli ile sık sık görüşerek bu kişilerden Petersburg’daki Bilimler Akademisinde bir Kürt Dili ve Edebiyatı merkezinin açılmasını istemişti. 

Cihandani Cemiyeti yürüttüğü faaliyetler sonucu Rusya’nın yardımıyla (22 Ekim-Kasım) 1913’te Hoy’da ilk Kürt okulunu açtı. Okulda Rus alfabesiyle Kürtçe eğitim görülüyor ve Rus Dili ve Edebiyatı da okutuluyordu.41 

Celile Celil’in makalesinde belirttiği gibi bu okul sayesinde Kürtler arasında Rus nüfuzu tartışma götürmez bir şekilde arttı.42 

Rusya’nın Hoy konsolos yardımcısı Şirkov, Abdürrezzak’ın bu faaliyetlerinden büyük memnunluk duyuyordu. Bu maksatla Rus Dışişleri Bakanlığına gönderdiği raporda “Kürtlerin Ruslara olan inançlarının gittikçe arttığını ve Abdürrezzak’ın desteklenmesi gerektiğini” belirtiyordu. 

Şirkov, Hoy’daki bu okulun dışında Çehrik, Somaç ve Bradost’ta da yeni Kürt okulların açılmasını istedi. İ. A. Orbelli ve K. V. Yüzbaşyan da bu görüşe katıldılar. Onlar da Kürtlerin eğitilmesine Rusya tarafından daha fazla önem verilmesini istiyorlardı. 

N. Y. Marr ve İ. A. Orbelli’nin yapacağı çalışmalara Abdürrezzak da yardımcı olacağını bildirdi.43 

Addürrezzak’ın Rusya hesabına yürüttüğü faaliyetler bundan sonra da devam edecektir. 

1914 Martında Petersburg’a giden Abdürrezzak, burada Rus Dışişleri görevlisi olan gizli ajan Klemm adlı kişiyle bir görüşme yaptı. Bu görüşmede Abdürrezzak’a Kürt, Ermeni ve Asurilerle bir anlaşma sağlaması için Rusya tarafından yetki ve görev verildi. Abdürrezzak Petersburg’da Ermeni 
temsilciler ile görüşerek bir Ermeni-Kürt ittifakı kurmaya çalıştı. Rus ajanı Klemm, Abdürrezzak’ın Ermenilerle irtibat sağlaması için Tiflis’e gitmesini ve 
burada faaliyet göstermesini istedi. Abdürrezzak, Tiflis’ten de Tebriz’e geçecek ve orada Rusya hesabına çalışan kişilerle ilişki kuracaktır. Bu maksatla Abdürrezak’a Rusya tarafından 300 ruble aylık bağlanacaktı.44 

Abdürrezzak’ın faaliyetlerinden Osmanlı Devleti de haberdar olmuştur. Bu konuda savaş sırasında Türk kuvvetlerinin eline geçen belge şöyleydi:45 

“Fon Klemm tarafından Kafkasya Valisine 26 Mart 1914 tarihiyle gönderilen 202 numaralı gizli işaretli mektup: 

Kafkasya Kumandanlığınca pek iyi bilinen Kürt milliyetçisi Abdürrezzak bugün Tiflis’e doğru yola çıkıyor. Abdürrezzak’ın Petersburg’da uzun süren ikameti sırasında Dışişleri Bakanından aldığım emir üzerine kendisiyle evimde birkaç defa görüştüm. Abdürrezzak sürekli muhabir ve Kürtler ile İran ve Türkler arasında nüfuzumuzun yayıcısı sıfatıyla istihdam edilmesi kararında idi. 

Abdürrezzak’a şimdilik yüklenen başlıca vazifelerden biri Kürtler ile Ermeniler ve Süryaniler arasında bir dayanışma sağlamaktan ibaret olup bu dayanışmanın Kürtlerin menfaati için olduğu kendisi tarafından da bilinmektedir. Bu maksatla Abdürrezzak buradaki Ermeni yetkilileri ile görüşmeler yapmış ve bu kişilerle bir Ermeni-Kürt İtilaf Cemiyetinin oluşmasını sağlamıştı. Bu komitenin kararı üzerine Tiflis’te veya Kafkasya’nın diğer uygun bir yerinde buna benzer diğer bir komite teşkil edilmek üzeredir. Abdürrezzak her şeyden evvel bununla meşgul olmak arzusundadır. Bu isteği Sazanof tarafından tamamen tasvip olunmuştur. 

Osmanlı Kürtleri arasında doğrudan doğruya nüfuz etmek hususuna gelince Abdürrezzak’ın burada oldukça etraflı bir surette tertip etmiş olduğu program; eğitim, sağlık gibi meseleleri de içermektedir. Yalnız Abdürrezzak’ın teklif ettiği şeylerin büyük bir kısmını şimdilik gerçekleştirmek güçtür. Bu meselenin etraflıca inceleneceği, Kürdistan’da mevcut konsolosluklara ilaveten birkaç konsolosluk açılması zamana bırakılmıştır. 

Meselenin ayrıntılı incelenmesi ve bu programın uygulanması o zaman mümkün olacağından bu vakit gelene kadar Osmanlı Devleti aleyhine her hareketi dikkatli bir şekilde yapmayı ve hatta Osmanlı sınırında olan civar mahallerde görünmemesi kendisine tembih ve ihtar olunmuştur. 

Abdürrezzak’ın İran tabiyetine girme ve İran Kürdistanı’nda önemli bir memuriyet verilmesi isteği şimdilik uygun değildir. Şurası önemlidir ki İran, 
Abdürrezzak hakkında Tahran’da defalarca şikayette bulunmuş ve Abdürrezzak ’ın İran’dan uzaklaştırılmasını ısrarla isteyen Türklerden çekindiği için böyle bir isteği olumlu karşılamamıştır. 

Bu düşüncenin gerçekleşmesi isteğinin Babıali ile olan münasebatımızca pek çok olumsuz etki olduktan başka Osmanlı-İran sınır düzenlemesi işlemini tamamiyle ihlâl edeceğinden korkuluyor. Zira Türkler, Abdürrezzak’ın Doğu Anadolu’da bir memuriyete getirilmesini kendilerine karşı açık bir tahrik olarak kabul etmektedirler. Bununla beraber 

Abdürrezzak’ın Tiflis’ten Tebriz’e gitmesi orada geçici ikametle meselenin şimdilik hâlli bir dereceye kadar kendi elinde bulunan Azerbaycan Valisi 
Şecaüddevle ile anlaşma sağlaması kararlaştırılmıştır. 

Durumu size bildirir ve Kafkasya Valisi tarafından Sazanof’a gönderilmiş olan 3/16 Ekim tarihiyle ve 10783 numaralı gizli telgrafın alınmasına kadar yani geçen ekimde Dışişleri Bakanlığının Abdürrezzak’a 300 ruble tahsis eylemiş olduğu ve onun başarıya ulaşıncaya kadar bu miktar paranın verilmesine devam edilmesini beyan eylerim”. 

Bu belge Rusların, Doğu Anadolu’yu yabancı denetim altına sokan 8 Şubat 1914 tarihli Osmanlı- Rus anlaşmasından faydalanmak için düşündüğü tertip ve adımları göstermesi ve birtakım amaçlarını açığa vurması bakımından önemlidir. 

Bedirhanlıların Rusya Yönünde Faaliyet Göstermeleri ve Aralarındaki Rekabet 

1913’ün ilkbaharından itibaren Doğu Anadolu’da gergin bir ortamın oluştuğunu görüyoruz. Abdürrezzak ve Şeyh Taha’nın adamları ve bazı Kürt aşiret reisleri Doğu Anadolu’yu gezerek Hükûmete karşı propaganda faaliyetleri içinde bulunuyorlardı. Öte yandan Ermenilerle de diyalog kurarak hareketlerinin Ermenilere karşı olmadığı intibaını vermeye çalışıyorlardı. 

Bu dönemde Kürtler arasında en çok Van ve Erzurum vilayetlerinde belirli bir teşkilatlanma ve isyan hazırlığı vardı. Öte yandan Van bölgesinde Kürtlerden başka Yezidiler ve diğer Hristiyanlar da isyan hazırlığı içine girmişlerdir. Bunlar Rusya ile dostane ilişkiler içindeydiler. 

Böyle bir ortamda bazı Kürt Aşiretleri Rus konsolos yardımcısına müracaat ederek Rusya’nın kendilerine yardım etmeleri talebinde bulundular.46 Bunun üzerine Van’da gerginlik daha da arttı. 

Bedirhanoğulları Rusya’nın kendilerine yardım yapacağı propagandasıyla halkı isyana sevk etmeye çalıştı. Yusuf Kâmil Bedirhan ve yeğeni Süleyman, Van’daki Rus konsolos vekiline “bütün aşiretlerin isyana katılmaya hazır olduğunu bildirerek Rusya ile birleşmek amacını güttüklerini” söylediler. 

Bu gelişmeler Kürt aşiretleri arasında çekişmeleri de beraberinde getirdi. Abdürrezzak, Rusya’nın tam desteğini sağladığını söyleyerek isyanın liderinin kendisi olması gerektiğini belirtiyordu. Abdürrezzak’ın rakibi ise yine Bedirhan oğullarından Kör Hüseyin Paşa idi. Kör Hüseyin Paşa taraftarları Şirvan-Siirt bölgesinde bir toplantı düzenlediler ve Bedirhan oğullarından Hüseyin Kamil Bey’i Tiflis’e göndererek Rusya’nın yardımını sağlamakla görevlendirdiler. Hüseyin Kâmil Bey’e Rusya’nın Abdürrezzak’a destek verip vermediklerinin açık bir şekilde öğrenilmesi görevini de verdiler. 

Abdürrezzak’ın diğer bir rakibi de kuzeni Bedirhanoğlu Hasan Bey’di. Bölgede isyana eğilimli Kürt aşiretleri arasında Abdürrezzak Rus yanlısı, Hasan Bey ise İngiliz yanlısı olarak biliniyordu. Uzun süre rekabet içinde olan Abdürrezzak ve Hasan Bey daha sonra Rusya’nın himayesine girme konusunda anlaştılar. 

Şeyh Taha da Rusya’ya giderek önce Novorossiysk’te sonra da Rus hükûmetinin himayesi altında Urmiye’de kaldı. Rusya diğer Kürt ileri gelenleri gibi Şeyh Taha’yı da kullandı.47 

Rusya’nın bu faaliyetleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı isyanların patlak vermesine yol açtı. 1913 Martında Musul vilayetinde birkaç Kürt aşireti isyanı girişiminde bulundu. Nisan’da da yukarı Dicle’de bir isyan başladı. Bedirhan oğulları’nın liderliğindeki bu isyanın yoğun olarak yaşandığı  bölgeler Cizre, Midyat ve Hasankeyf idi. Diyarbakır ve Siirt’te ise bazı karışıklıklar meydana gelmişti. 

Bütün bu isyan girişimlerinde isyancılar arasında Rusya’nın kendilerine yardımcı olacağına ve müdahalede bulunacaklarına dair söylentiler dolaşmakta; Güneydoğu Anadolu’nun Rusya’nın himayesi altına gireceği propagandası yapılmaktaydı. Ancak Osmanlı askerî birlikleri bu isyanları kısa sürede bastırarak bölgede Rusya’nın bir oldubitti meydana getirmesinin önüne geçildi.48 

Bu arada Kuzey Irak’ta da önemli gelişmeler olmaktaydı. Bedirhanoğulları ile irtibat kuran Şeyh Mahmut Berzenci 1913 ilkbaharında isyan etti. Şeyh Mahmut İngiliz yanlısı gibi görünmesine rağmen Rusya ile de irtibat kurmuştu. Şeyh Mahmut, 1913 Nisan ayı sonunda akrabası Seyid Muhammed’i Rusya’nın Musul konsolosu Kirsanov ile görüşmeye gönderdi. Seyid Muhammed, Kirsanov’a; Rusya ile her türlü ilişki içine girmek istediklerini söyleyerek yardım talebinde bulundu. Rus konsolosu bu tekliften oldukça memnun olduğunu belirterek Rusya’nın kendilerine yardımda bulunacağını söyledi.49 

Rusya, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da böyle bir faaliyet yürütürken Osmanlı hükûmeti bu isyanların önüne geçmek maksadıyla tedbirler aldı. Hükûmet bazı Kürt ileri gelenleri toplayarak Rusya’ya karşı hareket edilmesini istedi. Hatta Kafkasya’daki Kürt liderlerine ulaşılarak Rusya’ya karşı birlikte hareket edilmesi gereği anlatıldı. Türk hükûmeti Rusya’daki Kürt aşiretleri ile irtibatı sağlamakla Mustafa Bey’i görevlendirdi. Kağızman, Oltu ve Ardahan bölgesi Mustafa Bey sayesinde Rusya’ya karşı Türkiye’nin yanında yer aldılar.50 

Bitlis İsyanı Esnasında Kuzey Irak’ta Başlayan Şeyh Abdüsselam Barzani İsyanı ve Rus Saldırıları 

Abdüsselam Barzani nin Rusya tarafından görevlendirilerek bir isyan komitesi oluşturduğunu ve komiteye Abdüsselam Komitesi denildiğini, bu komitenin de İrşad Cemiyeti dairesinde hareket ettiğini daha önceki bölümlerde anlatmıştık. 

Abdüsselam Barzani Kuzey Irak’a geçerek burada Mart 1914 tarihinde bir isyan çıkardı. Bu isyan Bitlis’teki isyana paralel bir seyir göstermiştir. 

Abdüsselam, Osmanlı Dâhiliye Nezaretine isyanla ilgili olarak “kendilerine Rusya’nın yardım ettiğini ve Musul’daki Rus konsolosundan destek aldıklarını” belirten bir telgraf gönderdi.51 

İsyan kısa sürede Musul ve Bağdat vilayetine yayıldı. Abdüsselam’a Hemavend, Caf ve Dizeyi aşiretleri de destek verdiler. İsyancıların en büyük beklentisi kendilerine Rusya’nın yardım edeceği düşüncesiydi. Bu konuda Musul’daki Rus konsolosundan yardım beklemekteydiler. Ancak bu yardım istedikleri gibi gerçekleşemedi. 

Osmanlı Hükûmeti Revanduz, Akra ve İmadiye yörelerine askerî yığınak yaparak isyan alanının gelişmesinin önüne geçti.52 Visan’daki çarpışmalarda Türk kuvvetleri Abdüsselam Barzani’yi yenilgiye uğratarak isyanı söndürdüler.53 İsyanın bastırılması üzerine Şeyh Abdüsselam Nahcivan’a gelerek Rusya’nın himayesine girdi. Abdüsselam Rusya tarafından aylık 150 ruble maaşa bağlandı. Burada Tiflis’e geçen Abdüsselam, Rus Kafkas Askerî yetkilileri ile gizli görüşmeler yaptı. Abdüsselam bu görüşmelerde Revanduz’da bir isyan çıkarmak için Rus yetkilileri ile planlar hazırladı. Buradan Urmiye’ye geçen Abdüsselam isyan girişimlerini bu şehirden yürütmeye devam etti.54 Rus ajanları Abdüsselam’ı yeniden kullanmak için çeşitli planlar hazırladılar. Buna göre Abdüsselam Türk-İran sınırındaki bölgelere saldırılarda bulunacaktı. Rusya da askerî kuvvetlerle olaya müdahale edecekti. 

Bunun üzerine Abdüsselam İran sınırı üzerinden Türkiye’ye saldırıya geçerek bölgedeki insanlara zulüm yapmaya ve onları katletmeye başladı. 
Abdüsselam, Şeyh Taha ile de irtibat kurarak isyanını genişletmek çabasındaydı.55 

Ruslar Abdüsselam’ın bu hareketine paralel olarak 27 Ağustos 1914’te İran yönünden Muradiye kazasına saldırıya geçtiler. Burada, Kürşad’da Çilli mevkiinde Osmanlı kuvvetleri ile çatışmaya girdiler. 8 Eylül’de ise Bayezid’in 26 km doğusundaki Girberan köyüne tecavüzde bulundular. Türk kuvvetleri müdafaa ile yetindiler. 

Ruslar Eylül’de Selmas’ta, 400 kişilik bir Ermeni çetesini hazırlayıpsilahlandırmışlar ve kendi askerî kuvvetleri ile Türk sınırlarından içeriye girmeye teşebbüs etmişlerdi. Rus ordusu desteğindeki bu çete ile Türk kuvvetleri arasında şiddetli çarpışmalar oldu.56 

Bu sırada Rus ordusu ile hareket eden Abdüsselam Barzani, Bacerki civarında Türk kuvvetlerinin eline geçti. Ruslar, kendi hesaplarına çalışan Abdüsselam’ın yakalanması karşısında büyük bir infiale kapıldılar.57 Yıllardır yetiştirdikleri, üzerinde çeşitli plânlar hazırladıkları ve önemli hesaplar içinde oldukları bir kişinin yakalanmış olması Rusya’yı bölgedeki aşiretlerden intikam almaya yöneltti. Kendi tarafına çekemedikleri Kârdâr aşiretini büyük bir katliama tabi tuttular. Aşiretin erkeklerini süngülerle katlederken kadınlarının namuslarını kirlettiler. 

Ruslar Kârdâr aşiretine yaptığı mezalimi Henâreliler, Beyzadeler ve Herbeyiler aşiretlerine de yaptılar. Merkevâr, Terkevâr nahiyelerini ve Beradost ve Somay nahiyeleri köylerinden birçoğunu talan edip yaktılar. Buralardaki müslüman halkı katletmeye başlamaları üzerine birçok aşiret efradı 21 Ekim 1914’te Türk sınırlarından içerilere doğru kaçmak zorunda kaldılar.58 

Bitlis ve Şeyh Abdüsselam Barzani İsyanları Sonrası Doğu Anadolu 

Bitlis’te, Kuzey Irak’ta meydana gelen ve Osmanlı kuvvetlerince bastırılan isyanlar üzerine isyanın liderleri, yapılan yanlışlıkları göz önüne alarak yeni bir harekete hazırlanmaya başladılar. Bunlar Kürt hareketinin başarıya ulaşabilmesi için Rusya’nın askerî ve siyasi alanlarda yardımlarının çok önemli olduğuna inanıyorlardı. Bu maksatla her şeyden önce Rusya ile bir anlaşmanın sağlanması gerekiyordu. 

1914’ün Haziran ayının sonlarında Yusuf Kâmil Bey, İstanbul’daki Rus elçisi Yaktışev ile bir görüşme yaptı. Yusuf Kamil Bey, bütün Doğu Anadolu’nun Rusya hâkimiyetine girmesini açık olarak ifade etmekteydi. Yusuf Kâmil Bey, Rus elçisine İstanbul’daki irtibat kurabileceği bazı Kürt ileri gelenlerinin de adreslerini verdi.59 

1914 yılı Haziran ayının sonunda ise Hayderanlı şeyhler Abdülaziz ve Abdülhamit Erzurum’daki Rus Başkonsolosu Adamov’u ziyaret ettiler. Bu şeyhler Rusların kendilerine yardım etmelerini sağlamaya çalışıyorlardı. Şeyhler Rusya’nın sadece silah yardımı yapmakla yetinmemesini, askerî birlikleri ile de kendilerine destek vermelerini istediler. Şeyh Abdülaziz, konsolosa “Ben Bitlis’teki Rus konsolos luğunda saklanan Molla Selim’in emirlerine göre hareket ediyorum. Biz Ermenilerle anlaştık Türk hükûmetine karşı birlikte hareket edeceğiz” demekteydi. Şeyh bu görüşmede Rusya kendilerine yardım etmezse birçok Kürt aşiretinin Rusya’ya göç edeceğini söyledi.60 

Öte yandan Şeyh Abdülkadir, Rus yanlısı olarak bilinen Ağa Petros ile İstanbul’da irtibat kurmak istedi. Rusya hesabına çalışan Ağa Petros’un Irak Kürtleri arasında büyük bir etkisi vardı. Ağa Petros İstanbul’a gelemeyince Şeyh Abdülkadir’in bu planı suya düştü. 

1914 Ağustosundan itibaren Doğu Anadolu’da durum daha da gerginleşti. Özellikle Van’da isyan komiteleri kurulmaktaydı. Bu komitelere göre eğer Türkiye, merkezî devletler yanında yer alırsa kendilerinin Rusya tarafında yer alacakları kararına vardılar.61 

Kuzey Irak’ta ise Caf aşireti lideri Mahmut Paşa, Rusya’nın himayesine girmek istediklerini belirtiyordu. Savuçbulak’ta ise Rus konsolosu Albay İpas, bazı Kürt liderlerden aldığı bilgiye göre “kendilerinin hep birlikte isyan etmeye ve Rusya’dan yardım almaya karar verdiklerini” söylemekteydi. 

Türk hükûmeti, bütün Kürt hareketlerinin arkasında Rusya’nın olduğuna inanıyordu. Bazı Alman gazeteleri de bu yönde yayın yapıyordu. 
Bu haberlere göre isyanların arkasında Rus ajanları olan Abdürrezzak, Simko ve Şeyh Taha gibi kişiler vardı.62 

Rus Dışişleri Bakanlığına ulaşan bilgiler ve Osmanlı’nın eline geçen belgeler Rusya’nın bu isyanın içinde olduğunu açık olarak göstermektedir. 

Sonuç 

Hamidiye Alaylarının, Doğu Anadolu’da Rus ve Ermenilere karşı belirli bir avantaj sağlaması Rusya’yı yeni arayışlara itti. Ruslar, Petersburg merkez olmak üzere Kürtler üzerinde büyük bir araştırma ve inceleme ekibi oluşturdu. Diğer bir önemli merkez de Tiflis’te oluşturuldu. Buralardan yürütülen faaliyetlerle Kürt aşiret ileri gelenlerinden bazıları Rus ajanı olarak yetiştirildi. Bunlardan Abdürrezzak Bedirhan ve Şeyh Abdüsselam Barzani en dikkat çekenleridir.

Abdürrezzak Bedirhan ve Abdüsselam Barzani’nin önderliğinde Rusya tarafından kurdurulan İrşad ve Cihandani örgütleri Doğu Anadolu’da, Osmanlı Devleti aleyhinde büyük bir propaganda ve örgütlenme faaliyetine girişti. Bu faaliyetler, Doğu Anadolu, Kuzey İran ve Kuzey Irak bölgelerinde ciddi isyanlar hâline dönüştü. Bu isyanlardan Rusya’nın güdümündeki İrşad Cemiyetinin organize ettiği ve liderliğini Rus ajanı Molla Selim’in yaptığı 1914 Bitlis isyanı ile yine aynı tarihlerde Kuzey Irak bölgesindeki Abdüsselam Barzani isyanı, bölge halkına büyük ısdıraplar verirken Osmanlı Devleti’ni de güç durumda bırakmıştır. 

Rusya bu isyanların da etkisiyle Dünya Savaşı daha patlak vermeden Doğu Anadolu üzerine, askerî kuvvetleriyle ve Ermenileri de yanlarına alarak 
ilerlemeye başladılar. 

Dünya Savaşı ile birlikte Rusya’nın Ermenilere öncelik vermesi ve asıl amaç olarak Doğu Anadolu’da bir Ermenistan oluşturma çalışması bölgedeki Kürt aşiretlerini harekete geçirdi. Kürtler, Rusya’ya, Rusya hesabına çalışan Rus ajanı liderler tarafından yönetilen bazı Kürt aşiretlerine ve tamamen isyan etmiş bulunan Ermenilere karşı Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak topraklarını savunmaya başladılar. 

Rusya, Dünya Savaşı içinde gizli faaliyetlerine devam ederek Ermenileri, Asurileri, bazı Kürt aşiretlerini ve hatta Doğu Karadeniz’deki Rumları isyana teşvik etti. Bunlara para ve silah yardımında bulundu. Bu gruplardan birçoğunu ajan ve casus olarak kullandı. 

Ancak Rusya’nın bütün gayret ve faaliyetlerine rağmen bölgedeki Kürt aşiretleri Türk hükûmeti’nin yanında yer alarak devlete bağlılıklarını göstermişler ve Rusya’nın ilerlemesine engel olmuşlardır. Batılı devletlerin de desteklediği ve Doğu Anadolu’da kurdurulması düşünülen bir Ermeni devletinin önüne geçmişlerdir. 

DİPNOTLAR;

1 S. İlhan; “Jeopolitik Açıdan Türk Dünyası” Değişen Dünyada Türkiye ve Türk Dünyası Sempozyumu (Bildiriler) H. Ü. Atatürk İlk. ve İnk. Tar. Ens, Ankara, 1993.   s. 100-101. 
2 C. Akbay; Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi C. 1, Osmanlı İmparatorluğu’nun Siyasi ve Askerî Hazırlıkları ve Harbe Girişi, Genelkurmay Basımevi, 
   Ankara, 1991, s. 71. 
3 Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı; Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi C. 3, 6’ncı Kısım, (1908- 1920) 1’inci Kitap, Ankara, 1971, s. 51. 
4 Gnkur. Bşk.lığı; s. 52. 
5 Gizli Paylaşma Anlaşmaları için bk. Y. T. Kurat; Osmanlı İmparatorluğu’nun Paylaşılması, 2. Baskı, Ankara, 1986. L. Evans; Türkiye’nin Paylaşılması,
   (1914-1918), çev. T. Alanay, İstanbul, 1971. Adamof; a.g.e. 
6 T. Baykara; Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I, Anadolu’nun İdari Taksimatı; Ankara, 1988, s. 145-149. 
7 H. Saraçoğlu, Doğu Anadolu Bölgesi, İstanbul, 1989. S. Erinç, Doğu Anadolu Coğrafyası, İstanbul, 1953., s. 1-3. Genelkurmay Başkanlığı; Doğu Anadolu Coğrafyası, 
   Ankara, 1938, s. 3- 23. 
8 Harp Akademileri Komutanlığı Yayını; 8’inci Kolordu Bölgesindeki İsyanlar. İstanbul, 1971, s. 79. 
9 F. Belen; Birinci Cihan Harbi’nde Türk Harbi; 1914-1915 Yılı Hareketleri C. 1, Ankara, 1964, s. 81, ve İ. Gedik; “Vilâyât-ı Sitte’de Demografik Durum (1875-1914)” 
  Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ank. Üni. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 1985. 
10 B. Kodaman; Şark Meselesi Işığı Altında II. Abdülhamid’in Doğu Anadolu Politikası, İstanbul, 1983, s.23-26. 
11 Akbay; s. 80-81. Türkler’in Doğu Anadolu ve Kafkaslar üzerinden Türkistan’a doğru yürütmeyi planladığı bilgiler için bk. ATASE Arş;Kl. Ds:37A Fh:37’ye kadar, 
    Kl:490 Ds: 1923, KL:509, Ds: l987, Kl:516, Ds: 2013, K1:1849, Ds:1021, K1:1857; Ds:131;-K1:1862, Ds:3.520, K1:1.854; Ds:120 ve 121., KI:527, 
    Ds:2060; K1:2549, Ds:639, K1;2912, Ds:468; K1:3190; Ds:61, K1:3193, Ds:79; K1:1842, Ds:65, K1:1850, Ds:107, Kl:1843, Ds:128, Kl:54, Ds:73. 
12 S. Öngör; Orta Doğu (Siyasi ve İktisadi Coğrafya), Ankara, 1964 ve O. Ergüder; Harp Tarihi, Kara Harp Okulu Basımevi, Ankara., 1959; s. 124-125. 
13 Akbay; s. 86-87. 
14 a.g.e.; s. 88. 
15 Ayrıntılı bilgi için bk. Genelkurmay Başkanlığı X. Şube; (Gizlidir) Askerî Coğrafya, Kafkaslar Ötesinin Batı Kısmının Harp Sahnesi (Rusçadan Çevrilmiştir) 
     Genelkurmay Askerî Basımevi, İstanbul, 1947 ve Behçet- Faik, Sabri; Büyük Devletler ve Komşu Hükûmetler C. 1., İst., 1931, s. 165-203. 
16 Akbay; s. 89-90 ve Genelkurmay Başkanlığı, Doğu Anadolu Coğrafyası, s. 24-25. 
17 Akbay; s. 94. 
18 R. Balkan; Büyük Harpte Şark Cephesinde, Sağ Kanad Harekâtı, İst., 1946, s. 13. 
19 M. S. Lazarev; Kurdiskiv Vopros (1891-1917), Moskova, 1972., s. 201. 
20 a.g.e.; s. 202. 
21 a.g.e.; s. 202. 
22 a.g.e.; s. 205. 
23 Lazarev; s. 206. 
24 a.g.e.; s. 206. 
25 a.g.e.; s. 206. 
26 a.g.e.; s. 206-207. 
27 C. CeliL; Vostaniye Kurdov 1880 , Moskova, l966. s. 202. 
28 Celil; “Pervie Kurdiskie Obsestvenno-Politiçeskie Organizatsii v Preiod mladotuvestkogo gospodska” Tvurkiloeicaskive Sbornik, 1973, Moskova, 1975 . s. 184. 
29 Celil; Osmanlı İmparatorluğunda ... s. 202. 
30 Lazarev; s. 207. 
31 M. S Lazarev; s. 208 ve Celil; Pervie Kurdskie ... s. 183-184. 
32 Celil; Pervie Kurdskie ... s. 184. 
33 ATASE Arş.; Kl: 1488, Ds:32, Fh: 3/5. 
34 Lazarev; s. 238. 
35 Celil; Pervie Kurdiskie ...s. 184. 
36 ATASE Arş. . K1.1488, Ds:32, Fh.3/15. 
37 Celil; Pervie Kurdskie ... s. 184. 
38 Lazarev; s. 202. 
39 Celil; Pervie Kurdskie ... s. 184. 
40 Celil; Pervie Kurdskie ... s.l85. 
41 Lazarev; s. 226. 
42 Celil; s. 185. 
43 Lazarev; 237. 
44 A.g.e.; s. 238. 
45 ATASE Arş.; K1.1488, Ds.32, Fh: 3/7. 
46 Lazarev; s. 209-210. 
47 Lazarev; s. 209-210. 
48 a.g.e.; s. 211. 
49 a.g.e., s. 212. 
50 a.g.e.; s. 213. 
51 a.g.e.; s. 217. 
52 ATASE Ars.; K1.:2806, Ds.:l, Fh.:l-2. 
53 K. Burkay; Geçmişten Bugüne Kürtler ve Kürdistan, C. 1, İstanbul, 1992, s. 469. 
54 Lazarev; s. 238. 
55 ATASE Arş.; K1.:2806, Ds. 1, Fh.:1-125. 
56 ATASE Arş.; K1.:1488, Ds.32, Fh.:3/1-2. 
57 Abdulmunem Elğulami, Üç Fedai (Musul 1952) adlı eserinde Abdüsselam’ın yakalanmasını Feneki aşiretinden Abdullah Şikaki’nin yardımlarına bağlar (s. 50-51). 
    Abdüsselam daha sonra Musul’a getirilerek yargılanıp idam edildi (1 Kasım 1914). Zikreden K. M. Ahmed; Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Kürtler, 
    Ankara, 1992, s. 101. 
58 ATASE Arş.; Kl: 1488, Ds. 32~ Fh: 3/2. 
59 Lazarev; s. 219. 
60 a.g.e.; s. 220. 
61 a.g.e.; s. 220-221. 
62 a.g.e.; s. 223. 



***