Mu. Albay Altan Ateş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mu. Albay Altan Ateş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2018 Pazartesi

DERİN DEVLET NEDİR? (II)

DERİN DEVLET NEDİR? (II)



Dr. Tamer KUMKALE
Dr. Tamer KUMKALE 
ttkumkale@oncevatan.com.tr 
28 Şubat 2007


Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında cumhuriyet müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmaya hazırız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923) Bugün "Derin Devlet" konusunun benimle ilgili olan yanına değineceğim.. Gazeteci Fatih Güllapoğlu 1991 yılında "TANKSIZ TOPSUZ HAREKÂT" isimli bir kitap yazar. Kitap Tekin Yayınevi tarafından yayınlanır. Kendisine bir takım gizli ekler tarafından ulaştırılan yalan yanlış ve kulaktan dolma bilgilerle Güllapoğlu araştırmacı gazetecilik yaptığını zanneder. Kendine göre İtalya'da ortaya çıkartılan Gladio benzeri çok gizli bir örgütlenmenin Türkiye'deki ayağını ortaya çıkarmıştır. Bu örgütlenmede Türk Silahlı Kuvvetleri içinden kendi başına buyruk birkaç subay vardır ve bunlar devlet içinde devlet misali işler yapmaktadır. Bunun adı da kitaba adını veren "Tanksız Topsuz Harekat" olarak nitelendirdiği Psikolojik Harekattır. Bu kitaba günümüzün saygın yazarlarından Emin Çölaşan önsöz yazar. Çölaşan'a göre içinde Tahir Tamer Kumkale'nin de bulunduğu bir çete ortaya çıkartılmıştır. Güllapoğlu'nun bu büyük gazetecilik olayı ile çok önemli bir vatan görevi icra edilmiştir. Oysa dün bu yazıyı yazan ayni Emin Çölaşan bugün ülkemizde milli menfaatlerimiz doğrultusunda yazdığı yazılarla devletimize, milletimize ve kültürümüze sahip çıkan tutum sergilemektedir. Bugün Çölaşan ismi yabancı paralarla kirletilen medyanın yüz akı olarak halkımız tarafından büyük ilgi görmektedir ve doğru olan budur. Keşke o günlerde Sayın Çölaşan bize de ulaşıp konunun aslını astarını bizlerle konuşabilse idi. Keşke iki tarafı da dinleyip kalemini ondan sonra kullansaydı. İşte burada görülen küresel mimarların psikolojik etkileme gücünün başarısıdır.. Kitaptaki bilgilerin yalan, yanlış ve iftira olduğu ve tamamen hayâl gücüne dayandığı, devlet hizmetindeki kişilerin yasal görevlerini yaparken suçlandığı ve terör örgütlerine hedef gösterdiği gerekçesi ile kitapta adı geçen kişiler adına Mu. Albay Altan Ateş yargıya başvurmuştur. Türk adaleti her kelimesi devlet ve millet düşmanlığı ile dolu olan bu kitabın yazarını suçlu bulmuş ve tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Fatih Güllapoğlunun kitabı o günlerde beyinleri satın alınmış bazı medya mensuplarınca çok benimsenir. Gazeteler dergiler büyük başarıyla ortaya çıkartılan bu derin devleti tefrika yaparlar. Bu yazarlar devleti koruduklarını zannederek devlete verdikleri büyük zararın farkına dahi varmazlar. Burada "derin devlet", "derin çete", "devlet içinde devlet" gibi kavramlarla suçlanan aslında bizler değil devletin ta kendisidir. Çünkü ortaya çıkartıldığı sanılan gizli kuruluş Anayasamızda yer alan ve içinde Cumhurbaşkanı, Başbakan, ilgili bakanlar, Genelkurmay başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yer aldığı Milli Güvenlik Kurulu bünyesinde Başbakanın emir ve direktifleri ile görev yapan "Toplumla İlişkiler Başkanlığıdır". Kitapta sayılan isimler de bu teşkilat içinde yasalar ve yönetmeliklerle kendilerine verilen görevleri yerine getiren üst düzey devlet memurlarıdır. Bu memurlar kendi başına buyruk değildir. Devlet hiyerarşisi içinde TBMM tarafından hazırlanan yasalara ve yönetmeliklere göre doğrudan başbakanın emri ve bilgisi dâhilinde hizmet sürdürmektedirler. Bunlar bilinmesine rağmen bu devlet hizmetinin neyi ve neden yaptığı dahi bilinmeden çete olarak nitelendirenlere ancak Türkiye'de "Araştırmacı gazeteci" sıfatı verilmekte ve genç gazetecilere örnek gösterilebilmek tedir. Fatih Güllapoğlu'nun yazdığı kitaptaki yalan yanlış bilgiler pek çok kere değişik zamanlarda gazete ve derilerde konu edildi. Bunlara cevap vermeği önce gereksiz gördüm. Çünkü ne yapıp yapmadığımı en iyi ben biliyordum. Görev yaptığımız süre içinde kanunların verdiği yetki ve sorumluğu en iyi şekilde kullanarak başarılı hizmetler ürettiğimin bilinci içinde idim. Aslında karşı tarafın yaptığı tam bir psikolojik saldırı idi. Bizi tahrik ederek gizli devlet sırlarını ortaya dökmemizi istiyorlardı. Küresel güçlerin yazdığı ve ellerine verdiği senaryoya uygun maşa görevi yapıyorlardı. Cevap için zamanın geldiğini değerlendirerek "Tanksız Topsuz Harekât" kitabına cevabımı Ağustos 2006 tarihinde Pegasus yayınlarından çıkan "BEYNİMİZİ KİMLER ve NASIL YÖNETİYORLAR-Küresel güçlerin Psikolojik Savaş Yöntemleri" kitabımda verdim. Bu arada yine Güllapoğlunun kitabındaki bilgilere dayanarak Orhan Gökdemir imzasıyla Sorun Yayınları tarafından "ÖTEKİ İSLAM" isimli bir kitap çıkartıldı. Haziran 1995'te çıkan kitap baştan aşağı şahsımı hedef alan yalan yanlış iftira ve suçlamalarla doluydu. Çevremde susmakla yapılan suçlamaları kabul ettiğim bir gibi görüldüğünü tespit ettim ve hukuku devreye sokmaya karar verdim. Kitabın yazarı Orhan Gökdemir ve Sorun Yayınlarının sahibi Sırrı Öztürk hakkında İstanbul 4 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinde hem manevi tazminat ve hem de ceza davası açtım. 16 Nisan 1996'da başlayan Manevi Tazminat Davası 23 Aralık 1996'da tamamlandı. 1996/181 Esas ve 1996/589 Karar Numarası ile hem yazar ve hem de yayıncı tazminat ödeme cezası aldılar. Gerekli dersi aldıklarını düşünerek tamamlanmak üzere olan ceza davasından vazgeçtim. Bu şekilde mahkeme yolu ile de haklılığımın kabul edilmesi sonucunda artık yazmazlar diyordum ama devlet-millet düşmanları aldıkları emirler doğrultusunda acaba bu devlete zarar verebilir miyiz? Düşüncesi ile yalanlarını tekrarlamaktan çekinmediler. Bunları anlatmamın sebebi hiçbir şekilde aklanmak ihtiyacı değildir. Çünkü ben aldığım eğitim ve kültürle otuz yıllık şerefli devlet hizmetinde yaptığım her fiilin hesabını verecek durumdayım. Çünkü ben bilerek ve isteyerek devletime ve milletime yanlış yapmadım. Yapılmasına da asla fırsat vermedim. Yaptığım görevler ve çalıştığım hizmet alanlarında bugün bahsedildiği gibi devletin içinde "Derin Devlet- Derin Çete" gibi oluşumların olup olmadığını en iyi bilenlerden biriyim. Ve ben böyle bir şeyin olmadığını birinci elden milletime duyurmayı bir görev bilerek DERİN DEVLET NEDİR? Kitabını yazdım. Bu şekilde halkıma doğruları vermeğe çalıştım. Biz bileceğiz ki; Derin devlet; binlerce yıldan beri cihan devletleri oluşturmuş Türk milletinin genlerinde yaşayan devlet kavramının devlet memurlarında ortaya çıkmasıdır. Bu davranış biçimi ve ruh hali ile insanlarımız kanunların verdiği yetki ve sorumluluklar içinde kalarak devleti sahiplenirler. Bu olması gereken son derece iyi bir haslettir. Bizim dışımızdaki milletlerde sık görülmeyen özelliklerden biridir. Milletimizin ve dolayısı ile devletimizin gücüdür. Konuya devam edeceğim..

 http://www.oncevatan.com.tr/derin-devlet-nedir-ii-makale,21955.html