Niye Konuşturuyorlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Niye Konuşturuyorlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2016 Perşembe

Neyi, Niye Konuşturuyorlar?




 Neyi, Niye Konuşturuyorlar?
Mahmut Ayaz Yazdı:
17 Şubat 2013 21:45
US Flag Around the Earth





Onca Dezenformasyon ve manipülasyon bombardımanında, kimileri Arap Baharı, kimileri Arap Sonbaharı dedi ve o baharların neyin provası olduğu çok geçmeden anlaşıldı. ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, daha 2003 yılında Washington Post gazetesinde BOP’un ne olduğunu açıkça dile getirmişti: “Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”
Kuzey Afrika ülkeleri Tunus ve Mısır’da başlayıp Basra Körfezi ülkelerine ve oradan da Libya ile Suriye’ye sıçrayan olaylardan önce şunları yazmıştık (gerekli olduğu için iki yazımdan yazı başlıklarıyla birlikte iki alıntı yapacağım):
Boşbaşkan, Fosbaşkan, Eşbaşkan, Asbaşkan, Üsbaşkan… başlıklı yazıdan:


“Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”
ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice
Washington Post

7.08.2003

“… Açıklanana değil, açıklanmayana/gizlenene bakalım. Oysa açıklanmayan ve insanlara sosyoekonomik, kültürel vs. alanlarda ilerleme ve gelişme olarak sunulan bu pek insani ve demokratik söylemli proje emperyalizmin cilalı ve en sinsi maskelerinden biridir. 30-40 yıl önceki Anayasalarla yönetilen ve hala gerici özlerini koruyan rejimler ABD’nin yeni ihtiyaçlarına yanıt veremez duruma geldikleri için değiştirilecekler. Hedefteki ülkeler demokratikleşme adı altında ve küçültülerek (hem coğrafi-siyasi ülke sınırları olarak, hem rejim olarak) değiştirilecekler. Politik, ekonomik, hukuki olarak ABD’ye sıkı sıkıya bağlı, İsrail’le iyi geçinen, özelleştirmelerle altyapısı ve pazarı tamamen ya da kısmen ele geçirilmiş, eyaletlere ya da üçe beşe bölünmüş bölük pörçük küçük kukla ülkeler yaratılacak. Ortadoğu’nun despotik monarşik rejimleri ılımlılaştırılarak yeniden yapılandırılacak ve desteklenecek. Ilımlı İslam elbisesi laik yapısı nedeniyle Türkiye’ye biçilmiştir ve Ilımlı İslam modeli Türkiye’de tutarsa BOP’un hedefindeki tüm ülkelere örnek olarak gösterilecek, Fas’tan Pakistan’a kadar aynı elbise cebren ya da hile ile tek tek her ülkeye giydirilecektir.
Kısacası, emperyalizmin klasik “böl ve yönet” politikasının daha geniş bir coğrafyada ve yeni versiyonu olan demokratikleşme adıyla uygulanması sözkonusudur. İçeriden çokuluslu şirketlerce ele geçirilmiş bir pazar ve demokratikleştirilmiş müdahale, teslim almaya yeterli olmazsa dışarıdan zor yoluyla müdahale.
Birincisine örnek Türkiye, ikincisine örnek Afganistan ve Irak’tır ve üç ülkenin de yönetimleri ABD tarafından tayin edilmiştir, fena halde Amerika’ya bağlıdır ve Amerikancıdır…”
“… Tayyiplerin yeni yaptıkları Anayasa da 12 Eylül Anayasası’nın tahkim edilmesinden başka bir şey değildir ve BOP’un önünü açacak olan hamlelerin en esaslısıdır. Önceleri göğüslerini gere gere BOP’un Eşbaşkanı olduğunu ilan edenlerin şimdilerde BOP Eşbaşkanı olduğunu saklama çabaları boşuna değildir. Başbakanlık koltuğunda oturan birisi kendi Anayasası’na ve yasalarına tabidir, başka bir ülkenin projesinde emir komuta hiyerarşisinde eşbaşkan, boşbaşkan, asbaşkan, üsbaşkan gibi birimlerde/ünvanlarla rol/görev alamaz, bu Yüce Divan’lık bir suçtur…”
http://telgrafhane.org/mahmut-ayaz-yazdi-bosbaskan-fosbaskan-esbaskan-asbaskan-usbaskan/

YA KENDİNİZİ SEÇERSİNİZ, YA DA BAŞINIZA ... RIRSINIZ! başlıklı yazıdan:
“… Tüm toplumları küreselleştirerek küreklere getirip tek tipleştirmeye çalışan emperyalizm, sefaleti ve cehaleti de dayatmaktadır. Türkiye gibi dışa bağımlı çarpık kapitalizmler de bundan nasibini fazlasıyla almaktadır. Sefalet ve cehalet kötülüklerin yatakçısıdır/anasıdır. Sığ ve sıradan sığır sürüsü haline getirilen toplumları yönlendirmek ve yönetmek işten bile değildir. Din, mezhep, milliyet, cinsiyet ayırımcılığını da biraz körüklediniz mi, istediğiniz gibi bölüp parçalayabilirsiniz artık. Üstelik bunu örtülü ya da açık faşizm olarak, ama maskelemek için “ileri demokrasi” diye diye yaparsınız. BOP Eşbaşkanlığı adama boşuna verilmiyor! Küreselleşme ve BOP, önündeki tüm engelleri her türlü ahlaksız dalga dümenle ortadan kaldırmaya kararlıdır. Bunun için, ülkeler içeriden ekonomik, politik, kültürel enstrümanlarla fethedilir, ele geçirilir; yetmezse, başarılı olunamazsa, açık işgal de açık açık yapılır. Minareyi çalacak olanın kılıfı da hazırdır: Şimdiye kadar değillermiş gibi kendi işbirlikçi kuklaları birdenbire diktatör ilan edilir ve demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi nimetler o ülkelere canla başla uçaklarla, tanklarla hediye edilir. İmal edilen kamuoyuna da bu açık işgal meşru gösterilerek, bir güzel onaylatılır ve alkışlatılır. Bu sinsi oyuna, bu iğrenç tezgaha demokrasi deniyor. Şimdi Türkiye’de bu demokrasinin daha da ilerisine gitmek istiyorlar. Parola: İleri demokrasi (örtülü faşizm) için ileri! Ve her zaman olduğu gibi yine bu oyunu size onaylatmak istiyorlar. Bu oyunda başarılı olunursa eksikler tamamlanmış olacak, yeni anayasa ile anamızı yasal olarak tam belleyecekler…”
“… Lenin’in deyimiyle “Burjuvazinin ahırı”ndaki temsilcileriniz şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da gereğini layıkıyla yapacaklardır. Türkiye laik midir, layık mıdır, hep birlikte göreceğiz. Ya kendinizi seçersiniz, ya da başınıza sıçtırırsınız. Ama bu sefer başınızla birlikte sıçılacak olan, üstünde yaşadığınız, yurdunuz olan topraklardır ki, o topraklar da elden gittikten sonra, omuzlarınızın üzerinde taşıyacağınız baş değil, taş olacaktır ve varlığınızın ottan boktan bir farkı olmayacaktır…”

http://telgrafhane.org/mahmut-ayaz-yazdi-ya-kendinizi-secersiniz-ya-da-basiniza-sictirirsiniz/

Bu alıntıları niçin yaptım? Yazının girişindeki ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice’ın (aslında gayet açık olan) şu sözüne açıklık getirmek için: “Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”
BOP’un başı kimdir? ABD Başkanı. Eşbaşkanlarından biri kimdir? ABD’nin iktidara getirdiği Ilımlı İslam’ın yeni halifesi ve Neo-Osmanlı’nın yeni Sultanı RTE. BOP’un hedef aldığı coğrafya neresidir? Yukarıda Condolezza Hanım açıkça belirtmiş. Yani?! Yanisi şu:
Bin bir türlü hile hurdayla, fitne fesatla hedefteki kaleleri tek tek düşürmeye çalışıyorlar. Ne kadar başarılı olurlar, onu zaman gösterecek! Afganistan ve Irak bataklığında tökezlediler, Suriye’de de öyle. Ama planlarından vazgeçmiyorlar. Ve bok(bop) gelip kapımıza dayandı. Niye dozu gittikçe art(tırıl)an milliyetçilikleri, bölünmeleri, özerklikleri konuşturuyorlar sanıyorsunuz! Hedef aldıkları her ülkede farklı milliyetler, farklı mezhepler, aşiretler, tarikatlar var. Tabii bizde de! (Ve elbette kendilerinde de, ama hedef alan onlar, hedef alınan bizler olduğumuz için onların iç işleri asla gündeme getirilmez.) Yıllar önce sınıf savaşlarının sona erdiğini ilan etmişler ve etnisiteye, dini inançlara vurgu yaparak, onları ön plana çekmeye başlamışlar ve gittikçe artan dozda da desteklemişlerdi. Kafkasya ve Balkanlar’da da aynı senaryoyu uygulamışlardı. Sonuç: Balkan ülkeleri paramparça oldular ve şimdi hemen hepsi AB-D ile IMF’ye bağlı perişan ülkeler durumundalar. Ayrıca Balkan ülkelerinin çoğuna NATO üsleri kurulmuştur. Kafkaslar’da kısmen başarılı oldular, Rusya engeli nedeniyle şimdilik bir iki mevziyle yetiniyorlar. O süreçlerde Soros destekli/beslemesi “Demokratik” muhalefetleri de anımsayınız!

Aynısını şimdi BOP’un hedefindeki ülkelere uyguluyorlar; hem fonluyor, hem silahlandırıyorlar. Libya’daki isyancı çeteleri/aşiretleri NATO silahlandırmıştı, Suriye’dekini de Türkiye üzerinden silahlandırdılar. Ortam Haçlı saldırılarına uygun hale getirilmektedir. Sarkozy açıkça NATO ordularına Haçlı ordusu dememiş miydi? O Haçlı ordusunun yardakçıları, yalakaları kimler? İktidara getirdikleri Ilımlı İslamcı badem bıyıklı, muhafazakar demokrat Müslümanlar. BOP’un hedefindekiler kimler? Kuzey Afrika’dan Pakistan’a kadar olan coğrafyada hemen hepsi Müslüman olan ülkeler! Bu Müslüman ülkelerin yönetimleri, BOP’un, NATO’nun Haçlı ordusunun saldırı ve işgaline karşı çıkacaklarına, birkaç ülke dışında hemen hepsi destekliyor. En başta da ABD’nin İsrail ve İngiltere’den sonra en has müttefiki olan Türkiye’nin Müslüman yöneticileri! Irak’ta emperyalist işgalciler Ramazan, Bayram demeden o ülkedeki camileri bile bombalarken gıklarını çıkarmayanlar, şimdi Ramazan’da Suriye’deki olaylara fena halde duyarlı oluyorlar!

AKP iktidarına kadar her Cuma namazı çıkışında türban için ortalığı yıkanlar, niçin yıllardır Müslüman kardeşlerinin bombalanmasına sessiz kalıyorlar acaba?! Balık baştan kokar! Sakallı cüppeli “muhafazakar demokrat/ileri demokrat”ların badem bıyıklı başına bakınız! Böyle başa böyle tıraş: Anımsayınız; RTE, Libya’ya NATO müdahalesine karşı çıkmış, ama iki gün sonra kıvırmış ve üstelik asker göndermiş, bununla da yetinmemiş, isyancılara da destek vermişti. Ve yine bununla da yetinmemiş İzmir’i NATO’nun merkezi haline getirmişti. Düne kadar komşularla ve tabii Suriye’yle de sıfır sorun diyenler, bugün ne oldu da çark edip ABD’nin maşası, emir kulu gibi hareket ediyorlar? Bu kadar iğrenç bir takkıyecilik, bu kadar ikiyüzlü bir Müslümanlık görülmüş müdür? Görülmüştür: Türkiye’nin dahiline bakınız! ABD nereyi, kimi hedef alıyorsa, düğmeye basılmış gibi dincisinden liboşuna kadar hep aynı kesimler anında harekete geçiyorlar.

ABD’nin düzlediği ve düzenlediği Meclis’e bakınız: ABD’ye karşı çıkmasa da sessizce ve içten içe onaylayan, onu alma beni al, AKP’yi alma beni al, ben daha iyi hizmet ederim dercesine zavallı durumda sessiz hık deyici 3 muhalif partiyi göreceksiniz. Meclis’in iktidarıyla muhalefetiyle Amerikancı olduğunu anlamamak için Türkiye’de yaşamak gerekiyor galiba! Baksanıza, dincisiyle, liboşuyla, Türk ve Kürt milliyetçisiyle, Neo-Sosyaldemokratlarıyla, merkez ve yandaş basınıyla, sermayesiyle, bürokrasisiyle, Cumhur’un başı Çankaya’sıyla, NATO’türkçü ordusu ve Fetocu polisiyle önemli konularda hemen fikir birliğine varıyorlar, beynini uyuşturup dumura uğrattıkları halkın karşısında da minik ayrıntıların kavgalarını yaparak, oyunlarla oyalayıp duruyorlar. Bağımsızlık, antiemperyalizm, sınıf mücadelesi diye bir dertleri var mı? Özellikle yoktur! Ve emperyalist proje olan etnikçilikte, dincilikte, mezhepçilikte elbirliğiyle tam gaz ileri. Neyi, niye konuşturduklarını anladınız mı?

Yugoslavya’yı aynı ayaklarla parçalara ayırıp yuttuklarında, Yugoslav sosyalistleri canları pahasına direnmiş, ama ne yazık ki, kör ve azgın milliyetçiliğin ayakları altında kalmış ve yenilmişlerdi. Türkiyeli yoldaşlarını da, “sırada Anadolu var, aman dikkat!” diyerek uyarmışlardı. Irak’ta, Libya’da, Suriye’de Arap’ı Arap’a kırdırıyorlar. Irak’ı fiilen üçe böldüler. Şii ve Sünni Arapları birbirine kırdırdılar. Irak Komünist Partisi de emperyalist işgalcilere destek verdi ve Meclis’te koltukla ödüllendirildi. Emperyalist işgale destek veren alçak Komünist! Tarih bunu da yazacak! Bizde de öyle soysuz satılmışların olması bizim için şaşırtıcı değil. Halk/lar dört koldan kuşatılmış, emperyalizm dört koldan yükleniyor, sosyalistlerin sesi ne yazık ki siyaset sahnesinde herkese ulaşamıyor.
Önümüzde, emperyalizmin halkları birbirine düşürüp boğazlatarak, paramparça edip yuttuğu bir sürü örnek varken, bu ülkelerden ders almayıp Türk ve Kürt milliyetçiliğinde ısrar etmek ve dozu artırmak, emperyalizmin değirmenine su taşıyan bir bölücülüktür. Halkların kardeşliğinde ısrar, antiemperyalizmde ısrar yurtseverliktir, sosyalistliktir, vicdanlı olmaktır. Bu sefer ve Anadolu’da ayaklar altında kalıp ezilmeyeceğiz!
Neyi, niye konuşturduklarını şimdi anladınız mı?!…
Mahmut Ayaz
Telgrafhane.org
http://www.telgrafhane.org/mahmut-ayaz-yazdi-neyi-niye-konusturuyorlar/

..