Rıfat Serdaroğlu










Rıfat Serdaroğlu


Listesi, Saray tarafından paramparça edilen “AKP+HDP” Seçim Hükümetinin atamalı Başbakanı Kiziroğlu Uyaroğlu, boyu kürsüdeki mikrofona yetişemediği için bir balet gibi ayak parmak uçlarında yükselerek haykırdı;
“Kimse bizi seçim güvenliği ile test etmesin. Tepkimiz çok sert olur. Biz ülkede Kamu Düzenini sağlamaya çalışıyoruz. Üzerine basa-basa söylüyorum ki, Türkiye’nin her santimetrekaresinde seçim güvenliği vardır. İşte bu kadar!”

Gazeteci; Sayın Başbakan, lütfen kürsünün önüne gelebilir misiniz, sizi göremiyoruz da! Teşekkürler! Kamu Güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz, dediniz.
Partiniz 13 senedir iktidar! Bu Kamu Düzeni ne zaman bozuldu ve kim bozdu? Lütfen açar mısınız?
Başbakan; Hımm, eeee, efendim, Sayın Cumhurbaşkanımız bizim doğal liderimizdir. O her şeyi bilir! Kendisi aynı zamanda siyasetin dinozorudur.
Özür dilerim, duayenidir demek istemiştim! O ne derse o!
O bizim yerimize de düşünür. Beyefendinin dediğine göre, biz çözme işiyle yani çözüm süreciyle uğraşırken, PKK’lılar aynen Paralelciler ve diğerleri gibi bizi kandırıp her tarafa silah doldurmuşlar. Yani Kamu Düzenini bu arkadaşlar bozmuşlar. Hâlbuki Dolmabahçe Sarayında bozmayacağız diye yemin bile etmişlerdi yani! İşte bakın, bozan belli, bozulan belli! Biz ne yapıyoruz, bozulanı düzeltmeye çalışıyoruz…

Gazeteci; Sayın Başbakan, özellikle Güneydoğu bölgesinde, 100’ den fazla yerde sanki sokak savaşı var! Mermiler havada uçuşuyor. Gerçi biz bu mermileri havai fişek diye yazıyoruz amma, millet yutmuyor artık. Halkı nasıl koruyup, oy kullandıracaksınız?
Başbakan; Çok güzel bir soru sordunuz. Ben sonra patronunuzla görüşeceğim!
Efendim, her türlü tedbiri aldık. Vatandaşlarımıza çelik miğfer- kurşungeçirmez yelek- ve gaz maskesi dağıtacağız. Ayrıca İlçe-İlçe halkımızı, tüfeksiz eğitim-alçak sürünme ve hayatta kalma eğitimine alacağız. Herkes huzur ve güven içinde kazasız belasız oyunu kullanacak inşallah!

Kadın Gazeteci; Sayın Başbakan, size bir önceki soruyu soran arkadaşımızın işine şimdi telefon mesajı ile son verdiler! Bu ortamda biz nasıl özgür basın olarak çalışacağız?
Başbakan; Hay Allah, bu kadar çabuk mu oldu yahu, bari toplantının bitmesini bekleselerdi!
Bakın bizi provoke ve test etmeye kalkmayın. Siz ne derseniz deyin, Türkiye’de basın özgürlüğü sonuna kadar vardır. Tutuklanan gazeteciler terörist midir nedir, ben ne bileyim yahu?
Hem kimse gazete basmadı yani! O muhalif gazete lokma dağıtacağız diye milleti çağırmış, lokma vermeyince de biraz itiş kakış yaşanmış, gençler aralarında tartışmış, olay tam da budur. Efgan Ala öyle diyor!

Gazeteci; Sayın Başbakan, yılların AKP destekçisi meslektaşımız Aslı Aydıntaşbaş
Yanılmışız. İslamcılar demokrat olamıyormuş” dedi! Ne diyeceksiniz?
Başbakan; Nah olmaz! Yani olur olur bal gibi olur! Daha önce de, bir insan hem lâik hem Müslüman olamaz diyorlardı. Ne oldu, olmadı mı?
O güzel kızımızı da bizim gibi kandırmışlar. İnşallah başına kötü bir şey gelmemiştir. Evet, son bir soru alayım!

Gazeteci; Sayın Başbakan, “Bir insan hem Lâik hem Demokrat olamaz, ya biridir
ya da diğeri” diyen Sayın Cumhurbaşkanı idi! Siz Cumhurbaşkanının dediğine itiraz mı ediyorsunuz?
Başbakan; Kim etmiş, ben mi etmişim? Ben hiç itiraz eder miyim? O benim velinimetim be! Daha demin, “O ne derse odur” demedim mi?
Toplantıyı sonlandırırken, tüm gazeteci arkadaşlarımı, hayatlarını kendi kendine kaybeden şehit gazeteciler için birer, yok yok üçer Fatiha okumaya davet ediyorum.
Haydi Bismillah…

Değerli Okurlar;
Gördüğünüz gibi her şey yolunda ve dört dörtlük gidiyor. Kim size, ülkede kan gövdeyi götürüyor, her gün onlarca şehit ve yaralı veriyoruz, iç savaşa mı gidiyoruz derse inanmayın.
Ayrıca ekonomi patlamak üzere, millet gitgide fakirleşiyor, hırsızlar devletin tepelerini sarmış derlerse ona da inanmayın.
Bakın son seçimlerde AKP’ye oy veren “şeklen %41, seçime katılma oranına göre %32” var ya, sizler de onlar gibi yapın. Televizyon seyretmeyin, gazete okumayın, kimseyi dinlemeyin. Mahallenin AKP’li abisi-ablası ne verirse onu alın, nereye derse oraya oy atın. Kim size, tüm bunların sorumlusu AKP’dir derse, ona bir tokat patlatın! Bilin ki o dayak yememiştir. Yenilendiler, temizlendiler yahu, görmediniz mi? Kör müsünüz?
Oh be, ne güzelmiş yahu! Yok demokrasiymiş, yok özgürlükmüş, yok lâiklikmiş, yok çağdaşlıkmış, nerden çıktı bunlar be!
Osmanlı’da böyle şeyler var mıydı? Ecdadımızla gurur duyun, gurur…

Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Eylül 2015
Rifat Serdaroğlu