TRUMAN DOKTRİNİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TRUMAN DOKTRİNİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2017 Çarşamba

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ BÖLÜM 2

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ  POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE  ABD  İLİŞKİLERİ BÖLÜM 2



BİRİNCİ BÖLÜM 

1. 11 EYLÜL 2001 TERÖR SALDIRILARI ÖNCESİ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI 

1.1. ABD’nin Ortadoğu Politikasının Temel Hedefleri 

ABD’nin, Ortadoğu politikasını yönlendiren birçok etken vardır. Fakat genelde bu ülkenin Ortadoğu politikasına yön veren ana unsur bu bölgedeki çıkarlarıdır. ABD’nin bölgede ekonomik, stratejik ve politik çıkarlarının olduğu söylenebilir. 

ABD açısından bu çıkarların korunması ve sürdürülebilir olması önemlidir. Bu önem, ülkenin 1969-1974 yılları arasında Başkanlığını yapmış olan Richard 
Nixon’un aşağıdaki konuşmasından da anlaşılmaktadır: 

“ABD’nin ve tüm özgür dünyanın Ortadoğu’daki çıkarları, bu bölgedeki barışın herhangi bir ülke tarafından ihlal edilmemesine bağlıdır. Herhangi bir gücün 
Ortadoğu’da egemen durumuna gelmek istemesi, bölgedeki uyuşmazlık ve gerginlikleri şiddetlendirecek, ABD ve özgür dünya ülkelerinin güvenliklerini 
olumsuz yönde etkileyecek ve tehlikeye sokacaktır. ABD, bu bölgede egemenlik kurmak istemediği gibi, başka ülkenin de burada egemen duruma gelmesine izin vermeyecektir.”9 

1.1.1. ABD’nin Ortadoğu’ya Yönelik Ekonomik ve Stratejik Çıkarları 

Petrole bağımlılıkları her geçen gün biraz daha artan ABD ve batılı müttefiklerinin, petrol ihtiyaçlarının önemli bir kısmını, dünya petrol rezervinin yaklaşık yüzde 66’sının10 bulunduğu Ortadoğu bölgesinden karşıladıkları 
düşünülecek olursa, petrol ve doğalgaz rezervlerinin kontrollü akışının sağlanmasının ABD için büyük önem taşıdığı söylenebilir. 

Tablo I: 2008 Yılı 

İtibariyle Dünya Petrol Rezervleri (Milyar varil) 

Avrupa 
% 1.8 
Asya Pasifik % 4.2 
Kuzey Amerika % 6.1 
Rusya+BDT % 6.2 
Afrika % 7.3 
Amerika % 9.1 
Ortadoğu % 65.3 

Kaynak:http://www.eia.doe.gov/oil_gas/petroleum/info_glance/petroleum.html 
(11.05.2009). 

Dolayısıyla Batılı ülkelerin petrol gereksinmesi her geçen gün arttığı ve 
petrole alternatif olabilecek yeni enerji kaynakları devreye sokulamadığı sürece 
bölgeye olan bağımlılığın devam edeceği beklenmektedir.11 Ortadoğu petrol 
açısından çok önemlidir. Dünyada toplam kanıtlanmış ham petrol rezervi yaklaşık 

1.140 milyar varildir.12 OPEC üyesi 12 ülke toplam ham petrol rezervinin % 78’ini elinde tutmaktadır.13 Bu da yaklaşık 896 milyar varillik bir rezerv demektir. Öte yandan salt Ortadoğu’daki ham petrol rezerv miktarı ise yaklaşık 740 milyar varildir.14 

Bu rezervlerin önemli bir kısmı 264 milyar varili S.Arabistan, 133 milyar 
varili İran, 115 milyar varili Irak, 98 milyar varili Birleşik Arap Emirlikleri (B.A.E.), 101 milyar varili Kuveyt ve 15 milyar varili Katar’ın elindedir. 15 

Tablo II: 2008 Yılı İtibariyle Ortadoğu’da Üretilebilir Petrol Rezervleri (Milyar Varil) 

Ülkeler Rezervler (milyar varil)     Pay (%) 
Suudi Arabistan       261                 24.9 
Irak                       112.5              11 
BAE                         97.8               9.3 
Kuveyt                     96.5               9.2 
İran                         89.7               8.5 
Katar                       15.2               0.2 
Umman                      5.5               0.08 
Diğer Ülkeler 0.01 
Yemen                        4 

Toplam 685.6 

Kaynak:http://www.eia.doe.gov/oil_gas/petroleum/info_glance/petroleum.html (11.05.2009). 

Yaklaşık 70 milyonluk İran çıkartılırsa, geriye kalan beş ülkenin toplam 
nüfusu 55 milyondur.16 Yani dünya enerji kaynaklarının % 52’sinden fazlası 55 
milyonluk kesimin elindedir. Petrolde olduğu gibi doğalgazda da kanıtlanmış 
rezervlerin % 70-75’i “Büyük Ortadoğu Bölgesi”nde bulunmaktadır. Bu çerçevede Büyük Ortadoğu olarak adlandırılan bölgenin, dünya güçlerinin enerji rekabetinde birincil önem taşıyan bir bölge haline geldiği söylenebilir. 17 

Bu açıdan değerlendirildiğinde, bölgedeki ülkeler kapsamında özellikle Irak, 
sahip olduğu petrol rezervleri, tarıma açık verimli alanları ile stratejik öneme sahip bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Güney Batı Asya’nın merkezinde olan Irak, Basra Körfezi’nin petrol kaynaklarının önemli bir bölümünün üzerinde 
bulunmaktadır ve dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip üç ülkesinden 
birisidir. Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip 
ülkesi olan Irak, henüz işletilmeyen 75 milyar hariç olmak üzere 112,5 milyar 
varillik rezerviyle dünya petrol toplamının sekizde birine sahiptir.18 Bu özelliği onu küresel düzeyde de önemli bir ülke haline getirmektedir. Irak ayrıca, önemli su kaynakları, zengin tarım alanları ve büyük bir nüfusla birlikte, şehir medeniyeti geleneğine sahip tek Arap ülkesidir. Arap yarımadasının diğer petrol devletleri, Irak’ın sahip olduğu insani ve fiziksel kaynaklara sahip değildir.19 

Tüm bu sebeplerden dolayı Irak’ın kontrol altında tutulmasının, ABD’nin  bölgedeki önemli ekonomik ve stratejik çıkarlarından bir diğeri olarak görüldüğü söylenebilir. 

1.1.2. Politik Çıkarları 


Tayyar Arı’ya göre; bölgede ABD’nin ekonomik ve stratejik çıkarlarını sağlamasında en önemli stratejik ortağı olarak İsrail ön plana çıkmaktadır.20 Bu 
yüzden İsrail’in güvenliği ve istikrarlı bir yapıya sahip olmasının ABD’nin çıkarları açısından bir anlamda olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu söylenebilir. Yine Arı’nın belirttiği gibi, İsrail’in ve bölgedeki müttefik rejimlerin korunması ve bu devletlerle ilişkilerin geliştirilmesi, ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarının korunmasında en önemli rolü oynamaktadır.21 Denilebilir ki ABD için, bölgede kendisiyle uyumlu politikalar izleyen Ortadoğu devletlerinin güvenliği her zaman büyük önem taşımıştır, taşımaktadır. 

1.2. ABD’nin Ortadoğu Politikasının Kökenleri 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu’ya ilgisinin başlangıcı, bağımsızlığını kazandığı 1770’li yıllara kadar uzanmaktadır. Söz edilen dönemde bu coğrafya Osmanlı Devleti’nin egemenliği altındaydı. Bu nedenle ABD, Benjamin Franklin ve daha sonra Başkan olan Thomas Jefferson ve John Adams dönemlerinde Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler kurmak ve antlaşmalar yapmak için girişimlerde bulunmuştur. 20. yüzyılın başlarındaki ABD’nin Ortadoğu politikası, Monroe Doktrinine uygun olarak gelişmiştir. Amerika bu yıllarda Avrupa ve Ortadoğu uyuşmazlıklarında genellikle tarafsız bir tutum sürdürmüştür.22 

ABD’nin Ortadoğu’daki ekonomik, stratejik ve politik çıkarlarının örtüştüğü dönemin İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra başladığı ve ABD’nin bu bağlamdaki politikasının Truman Doktrini ile birlikte netlik kazanmaya başladığı söylenebilir. 

1.2.1.Truman Doktrini 

ABD ile SSCB arasında savaş sırasında kurulan işbirliği ortamı 1947 başından itibaren yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Bu değişimin başlıca göstergesi 12 
Mart 1947’de Başkan Harry Truman'ın Kongre’de yaptığı konuşmada ilk kez, dünyanın iki ideolojik ilke arasında bölünmenin eşiğinde olduğundan bahsetmesi 
olmuştur. “Truman Doktrini” olarak anılacak bu tarihî konuşmasında Truman, ABD hükümetinin, Yunanistan hükümetinden acil bir mali ve iktisadi yardım başvurusu aldığını, “Yunanistan’ın özgür bir ülke olarak kalabilmesi için söz konusu yardımın gerekli olduğunun” anlaşıldığını ifade etmiştir. Truman, “Yunanistan’ın varlığının komünistlerce yönetilen birkaç bin silahlı kişi tarafından tehdit edildiğini Yunanistan hükümetinin mevcut durumla baş edemediğini, Yunan ordusunun küçük ve zayii olduğunu” bundan dolayı “kendi kendine yeten ve kendi kendine saygısı olan bir demokrasi olabilmesi için Yunanistan’a yardım yapılması” gerektiğini kaydetmiştir.23 

Truman, “Yunanistan’ın komşusu olan Türkiye’nin de ABD’nin ilgisini hak ettiğini” söyleyerek, Türkiye’nin ABD ve Batı dünyası için taşıdığı önemin altını 
çizmiştir. “Bu bütünlük, Ortadoğu’da düzenin korunması için gereklidir”24, sözleriyle ABD Kongresi’ni Türkiye’ye de yardım yapılmasının gerekliliğine ikna etmeye çalışmıştır. Oran’a göre, ABD’yi Ortadoğu’ya iten en büyük etkenlerden biri İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki yıpranmışlığı olmuştur. İngiltere, ABD’ye savaş sonrasında Yunanistan’a yaptığı büyük askerî ve ekonomik yardımı, kendi ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu kriz nedeniyle, 1947 Martından itibaren keseceğini bildirmiş, ABD Dışişleri Bakanlığına Türkiye ve Yunanistan’ın durumlarıyla ilgili birer nota vererek kendi bırakacağı boşluğun ABD tarafından doldurulmasını istemiş, bu iki ülkenin Batı savunması için önemlerini vurgulamıştır.25 SSCB’nin Türkiye ve Boğazları ele geçirdiği takdirde, ABD ve Batı Avrupa için hayati önem taşıyan Ortadoğu’nun Sovyet etki alanı içine girebileceği26 ve üç kıtanın ticaret yollarını denetimi altına alabileceği endişesiyle ABD’nin bölgeye önem vermeye başladığı düşünülebilir. Oran’a göre Truman Doktrini yoluyla ABD, İngiltere’nin Ortadoğu’daki mirasçısı haline gelmiştir. 27 

1.2.2. Eisenhower Doktrini 

Ortadoğu’da Baas hareketi gibi radikal milliyetçi unsurlar ile kuvvetli aşiret reislerinin önderliğinde ve SSCB desteğinde yönetimler şekillenirken, 5 Mart 
1957’de ABD Senatosu’ndan, gerekli yetkiyi alan ABD Başkanı Eisenhower, “komünizm tehdidi” altında bulunan Ortadoğu ülkelerine ekonomik yardımın yanı sıra gerektiğinde Sovyetler Birliği’nden gelecek saldırılara karşı ABD silahlı kuvvetlerinin yardımını kapsayan çok yönlü bir programı yürürlüğe sokmuştur.28 

Süveyş krizinin ardından Sovyetler Birliği’nin desteğinin artması üzerine Mart 1957’de Başkan Eisenhower, adıyla bilinen doktrinini29 uluslararası kamuoyuna 
açıklamıştır. Buna göre ABD, “uluslararası komünizmin kontrolündeki herhangi bir devletin saldırısına uğrayan Ortadoğu devletlerini, askeri güç de dâhil olmak üzere gerekli her türlü araçla koruyacağını ve bu doğrultuda askeri yardım yapacağını” beyan etmiştir.30 

Eisenhower Doktrini, ABD’nin Ortadoğu’da etkin bir politika izlemesinin de başlangıcı sayılabilir. 


1.3.11 Eylül Terör Saldırıları Öncesi Ortadoğu’daki Gelişmeler ve ABD’nin Tutumu 


ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin algılamalarında Başkan Truman’dan bugüne bariz bir değişiklik olmadığı ileri sürülebilir. Bakıldığında politikaların özünde bir 
değişiklikten ziyade kullanılacak dış politika araçlarındaki farklılıklardan söz edilebilir. Ortadoğu, gerek iki kutuplu dünya düzeni şartlarında, gerekse bugünün göreceli tek kutuplu dünya düzeni şartlarında ABD için küresel güç oluşunun ekseninde vazgeçilmez bir coğrafya olmayı sürdürmüştür. Geçmişten günümüze Ortadoğu diplomasinin sabit unsurlarından birini Birleşik Devletlerin bölgeye çeşitli şekillerde aktif ve önemli ölçüde müdahil olması oluşturmuştur.31 

Truman, 1951 yılında bölgenin stratejik önemi ve sahip olduğu petrol dolayısıyla ABD için hayati önemi olduğunu açıklamış ve silahlı savunma 
olanaklarının korunması ve ekonomik kalkınmanın teşvikiyle bölgenin güvenliğinin ve istikrarın sağlanabileceğini ifade etmiştir.32 

Soğuk Savaş döneminde ABD’nin en büyük endişelerinden biri olan “Sovyet yayılmacılığı” ve “komünist ideoloji”den duyulan kaygı bu yıllar boyunca ABD’nin 
Ortadoğu’ya bakışına da yansımış, Ortadoğu coğrafyası iki gücün hem jeostratejik düzeyde hem de ideolojik düzeyde rekabetine sahne olmuştur. 

Truman’dan Obama’ya kadar ABD politikalarında sahip olduğu ağırlıkla Ortadoğu, ara süreçteki diğer ABD başkanlarının da dış politikalarının ağırlık 
noktasını oluşturmuştur.33 

Bush döneminden farklı olarak, ABD’nin yumuşak gücünü bölgeye yönelik politikasının ağırlıklı temel aracı olarak benimseyen Barack Obama’nın Ortadoğu’ya yönelik olarak izleyeceği dış politika yaklaşımlarını, bu konuda yaptığı çeşitli konuşmalarının ışığında Şükrü Elekdağşu sözlerle yorumlamaktadır: “Yeni Amerikan yönetimi, stratejik hâkimiyet oyununu hukuk ve diplomasi kurallarını gözeterek oynayacak, müttefiklerle istişare ve işbirliğine önem verecek, Birleşmiş Milletlere saygınlık kazandıracak ve NATO ittifakına yeni küresel koşullara uyum sağlayacak…” diyen Elekdağ, Obama’nın ilk etapta barış, huzur ve istikrar vaat ettiğini, akılcı politikalar uygulayacağı izlenimini yarattığını belirtmektedir.34 

Elekdağ’ın yorumuyla paralellik içerisinde Obama’nın Kahire konuşması incelendiğinde Ortadoğu’ya yönelik olarak daha yumuşak politikaların izleneceği 
olasılığı düşünülmektedir. Başkan Obama Kahire konuşmasında ABD’nin Büyük Ortadoğu bölgesine yönelik olarak; Afganistan ve Pakistan’da “şiddet yanlısı aşırı uçların” temizlenmesiyle birlikte ABD askerinin buralardan tümüyle çekileceğini, aynı şekilde ABD’nin Irak’ın toprakları ve kaynakları üzerinde hiçbir talebi olmadığını ve Irak’taki tüm ABD askeri kuvvetlerinin de 2012 yılına kadar geri çekileceğini vurgulamış, Filistin sorununun çözümüne ilişkin olarak izleyeceği politikanın temel unsurları olarak şu hususları belirtmiştir; 

1. Filistinliler kendi bağımsız devletlerine sahip olmalıdır. 
2. İsrail’in işgal ettiği topraklarda yerleşim merkezleri inşa edilmesi gayri meşrudur. Bunlar durdurulmalıdır. 
3. Kudüs, Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için güvenli ve sürekli bir yuva haline gelmelidir. 
4. HAMAS, İsrail’in yaşam hakkını ve mevcut anlaşmaları tanımalı ve şiddete son vermelidir. 
5. İsrail, Gazze’deki Filistin halkının günlük hayatında gelişme kaydedilmesi için somut adımlar atmalıdır. 
6. Yol haritası çerçevesinde gerekli adımlar atılmalıdır. 35 

1.3.1.1991-2001 Döneminde ABD’nin Ortadoğu Politikası 

Soğuk Savaşın ardından Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte karşısında iki kutuplu dönem boyuncaki ezeli rakibi kalmayan ABD, yepyeni bir dünya sistemi 
kurma hayali içine girmiştir. Yeni kurulması düşünülen sistemin fikir babalarından Francis Fukuyama’nın yazdığı “Tarihin Sonu” adlı kitap, ABD’nin bu dönem için düşüncelerini yansıtan en önemli eserlerden birisi olmuştur.36 Kuloğlu ve Sarıkaya’ya göre bu düşüncenin temelinde, ulus-devletin önemini kaybetmiş olduğu, etnik olarak karmaşık bir coğrafi alana yayılmış, antik çağ imparatorluklarına benzer egemenlik ağının oluşturulması yer alır. Antik imparatorlukların sınırlarını belirleyen askeri fetih faktörü, bunların modern takipçisi olan Amerikan imparatorluğunda ekonomik ve siyasal yapıların dönüştürülmesi düşüncesi biçiminde kullanılmıştır. 

Buna göre, Amerikan tarzı bir demokrasi ve piyasa ekonomisi temelli bir ekonomik kalkınma modelinin getireceği refah; siyasal ve etnik sorunlarla mücadele edebilecektir. Kuloğlu ve Sarıkaya’ya göre ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan günümüze dünyada meydana gelen tüm siyasal ve ekonomik krizlere standart çözüm önerileri olmuştur.37 

Irak’ın 1990 yılında Kuveyt’i işgali, bölgenin barış ve güvenliği yanında ABD’nin bölgesel çıkarlarını da tehdit eden bir unsur olarak ortaya çıkmış, ABD, 
işgale karşı harekete geçerek işgali engellemiştir. Bu olayın ardından,ABD’nin, Mayıs 1991’den itibaren planlarını Saddam Hüseyin’in iktidarına son vermek üzerine kurmaya başladığı söylenebilir. Turan Yavuz’un belirttiğine göre ABD, bunu gerçekleştirmek için çevreleme politikası izlemiş; bu politikasını silah denetimi, uçuşa yasak bölge uygulaması, ambargo, Iraklı muhalif grupları güçlendirme suretiyle desteklemiştir. Bush, Beyaz Saray, Kürtler ve Şiiler karışmadan Saddam’ın Sünni Araplar ve ordu tarafından düşürülmesini planlamıştır.38 

Fakat ABD, Kayar’a göre daha sonra Saddam Hüseyin’in yerine bir lider bulamadığı ve Irak’ın güneyinde yaşayan Şiilerin İran’ın kontrolüne girmesinden 
endişe duyduğu için Saddam Hüseyin’i yerinden etmemiştir.39 

William Jefferson (Bill) Clinton, dönemin başkanı George Herbert Walker Bush’a karşı yürüttüğü seçim kampanyasında Bush’u İsrail’e karşı çok sert ve 
Kuveyt’in işgalinden önce Irak’a karşı çok yumuşak davranmakla suçlamış ve kendisinin aksini yapmayı istediğini açıklamıştır.40 Barry Rubin’e göre Clinton 
başkan seçildikten sonra Ortadoğu politikasında bu yaklaşım etkili olmuştur.41 Genel olarak Clinton yönetimi sırasında ABD’nin Ortadoğu’daki güvenlik politikasının hedefleri şu şekilde özetlenebilir: Kitle imha silahları silahlanmasını durdurmak ve bölgesel politik istikrar ve ekonomik gelişimi desteklemek, Irak ve İran tarafından yaratılan Amerika’nın Körfez’deki çıkarlarına yönelik stratejik tehdidi kontrol altına almak, Körfezden uluslararası piyasalara akan petrolün makul fiyatlarla akışını güvence altına almak, bir Arap-İsrail barış anlaşması yapmak, uluslararası politik ve dini güçleri zayıflatmak, terörizme karşı ortak hareketi sağlamak.42 

Ancak Clinton’un büyük oranda Arap-İsrail barış sürecine ve Irak’ın köşeye sıkıştırılmasına odaklandığı söylenebilir.43 Daha önceki dönemde İsrail’le Araplar arasında başlamış olan barış süreci Clinton döneminde de devam etmiştir. Ancak Clinton, önceki Amerikan yönetimlerinden farklı olarak İsrail’in 1967’de ele geçirdiği topraklardan çekilmesi konusunu hiç gündeme getirmemiş, İsrail’in Doğu Kudüs’te yeni yerleşim yerleri açmasını kamuoyunun önünde eleştirmekle birlikte44, BM Güvenlik Konseyi’nde bu girişimi kınayan kararı veto etmiştir.45 İsrail’i barışa zorlamak için herhangi bir tedbire başvurmaması, ABD’nin hem müttefik hem düşman Araplar tarafından Ortadoğu politikasında çifte standart uygulamak yönünde eleştirilmesine neden olmuştur.46 Clinton döneminde, başkan danışmanı Anthony Lake “haydut devletler” (rogue states) kavramını ortaya atmış ve Kuzey Kore, Irak, İran, Sudan gibi devletler bu şekilde nitelendirilmiştir.47 Çevreleme stratejisi ile İran ve özellikle Irak yıpratılmaya çalışılmıştır. “Soğuk Savaşın mantıksal anlamda devamı” olan ve bölgede meydana gelecek bir değişikliğin istikrarı bozacağı anlayışını temel alan çevreleme politikası doğrultusunda oluşturulan politika 1993 - 2001 yılları arasında uygulanmıştır.48 İran’ın çevrelenmesi çok sınırlı kalmıştır. 

Ama Irak için aynı şey geçerli olmamıştır. ABD, uçuşa yasak bölgeyi genişletmiş, çeşitli gerekçelerle yapılan füze saldırılarıyla Irak’ı denetim altında tutmaya çalışmıştır. 

Irak’ın, casusluk yaptıkları gerekçesiyle 1997’de UNSCOM’daki ABD’li silah uzmanlarının “derhal” ülkeyi terk etmesini istemesi üzerine, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright CNN televizyonunda yaptığı konuşmada, Bağdat’ın kitle imha silahlarını kullanmamasını sağlamak için BM yaptırımlarının kalması yönündeki tavrından kesinlikle vazgeçmeyeceklerini söylemiştir.49 Clinton yönetimi daha ağır yaptırımlar getirme ve petrol karşılığı gıda programını iptal etme yoluna gitmiştir.50 

ABD Savunma Bakanı William Conen, Irak’a karşı harekete geçilmesi gerektiğini söyleyerek BM raporuna göre ekonomik yaptırımdan askeri müdahaleye kadar tüm olasılıkların gözden geçirileceğini belirtmiştir.51 Irak’ın kitle imha silahlarını denetlemekten sorumlu BM Özel Komisyonu’nun (UNSCOM) başkanı Richard 
Butler, Irak'a karşı askeri harekâta geçilmesinin, BM’in önündeki seçeneklerden biri olduğunu söylemiştir.52 1998’de UNSCOM’la ilişkili ortaya çıkan kriz Amerikan ve İngiliz uçaklarının bombardımanıyla sonuçlanmıştır.53 

Ortadoğu barış sürecine ilişkin olarak önemli girişimlerde bulunan Bill Clinton’un Başkanlık döneminde ve özellikle son aylarında Ortadoğu, “bir numaralı 
konu” olmuştur.54 Bill Clinton ve daha önceki başkanlar sürekli olarak Arap-İsrail anlaşmazlığı üzerinde çalışmışlar ve bölgeyi sık sık ziyaret etmişlerdir.55 

Ocak 2001 tarihinde göreve başlayan George W. Bush yönetimi başarısız olarak gördüğü Clinton yönetiminin Ortadoğu politikasını kökten değiştirme iddiası 
ile iktidara gelmiştir. Yeni yönetimin Ortadoğu politikası bölgeye ilişkin özellikler de taşımakla birlikte genel olarak yeni yönetimin küresel siyaset ve ABD’nin liderliğini tesis etme projesinden de büyük ölçüde etkilenmiştir. 

Filistin-İsrail sorununun çözülmesi çerçevesinde Bush yönetimi, ağırlığı Filistin’de reform ve İsrail’in güvenliği konularına vermiştir.56 

Başkan George W. Bush döneminde yaşanan 11 Eylül saldırıları, ABD’nin Ortadoğu ve tehdit sıralamasında değişim yaratırken, Ortadoğu barış süreci artık ABD’nin bölgesel politikalarının önceliği olmaktan çıkmış, küresel terörizmle mücadele artık ABD’nin yeni tehdit önceliği olmuştur. Bu bağlamda Başkan 
Bush’un dış politika önceliklerinde ilk madde Irak olmuş, İran ise, bölgede Amerikan dış politikasının öncelikleri arasında yer alan diğer ülke olmuştur.57

 “Değişim” sloganıyla ABD’nin 44. Başkanı seçilen Obama döneminde ise, Meliha Benli Altunışık’ın belirttiği gibi ABD’nin Ortadoğu’daki başat rolünün rıza 
tesisi ile gerçekleştirilmesinin önem kazanacağı söylenebilir.58 Obama yönetiminden selefi Bush dönemine nazaran uluslararası kamuoyu, Ortadoğu konusunda istikrara yönelik daha olumlu ve yüksek beklentiler içerisine girmiştir. 

İKİNCİ BÖLÜM 

2.11 EYLÜL 2001 ÖNCESİ TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ 


2.1.Türkiye-ABD İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri 

Günümüze gelene kadar ki süreçte her ne kadar bu süreç boyunca ilişkilerde kimi zaman anlaşmazlıklar, soğukluklar ve bu anlaşmazlıklara bağlı dalgalanmalar, gerginlikler yaşansa da, ilişkilerin belirli bir düzenlilik çerçevesinde cereyan etmeye başladığı tarih olarak 1947 yılını, Truman Doktrini ile başlayan dönemi alacak olursak bu tarihten itibaren Türkiye-ABD ilişkileri, gerek bölgesel unsurlardan, gerekse de tarafların kendilerinden kaynaklanan birçok değişkenin etkisi ile biçimlenmiştir. 

1923 yılından 1930’a kadar yeni Türk hükümeti, dış politikasında ağırlığı Lozan Barış Antlaşması’ndan geriye kalan ve batılı devletlerle olan ilişkilerinde 
ortaya çıkan çeşitli sorunların çözümlenmesine vermiştir. ABD’nin Almanya’ya savaş ilan etmesinin ardından 26 Nisan 1917’de kesilmiş olan diplomatik ilişkiler, 11 Şubat 1927’de gönderilen karşılıklı notalarla tekrar kurulmuştur.59 

Bu dönemden İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar iki ülke ilişkilerinde herhangi bir gerginlik ya da yakınlaşma yaşanmamıştır. Bunun nedeni, ABD’nin dış 
politikada tekrar yalnızcılık politikasına geri dönmesidir denilebilir. Türk-Amerikan ilişkilerinde kimi zaman stratejik ortaklık olarak da adlandırılan kimi zaman taraflar arasında yaşanan gerginlikler sonucu kopma noktasına gelinen dönemlerin yaşandığı ancak çoğunlukla sık ve düzenli yaşanan ilişkilerde günümüze kadar devam eden sürecin başlangıcı İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk gelmektedir. 

Türk-Amerikan ilişkileri 1947’de Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye’ye yapılan askeri ve ekonomik yardım ve devamında 1948’de Marshall yardımıyla 
güçlenmiş, 1950’lerdeki Kore Savaşıyla “dostluğa” dönüşmüş, Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya katılmasıyla ise iki ülke müttefik olmuştur. 

Fakat bu müttefiklik, iki ülke ilişkilerinin inişli çıkışlı olmasını engellememiştir. 1960’larda Johnson mektubu, 1970’lerde afyon ekimi, 1974 Kıbrıs harekatı sonrasında ABD tarafından Türkiye’ye uygulanan silah ambargosu, yakın zamanda 1 Mart 2003 tezkeresi ve Süleymaniye’de Türk subaylarının başlarına çuval geçirilmesi, Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi bunalımlara yol açan olaylardan bazılarıdır. 

2.2. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönemde Türkiye-ABD İlişkileri 

2.2.1. Uluslararası Ortamın Analizi 

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle uluslararası sistem siyasi, askeri ve de ekonomik alanlarda ciddi bir yapısal değişime uğramıştır.60 Avrupa’nın güçlü 
devletleri olan İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya zayıflamış olarak savaştan çıkmışlardır. Batı Avrupa adeta bir enkaz haline gelmiştir.61 Buna karşın ABD ve Sovyetler Birliği ise, İkinci Dünya savaşından güçlenerek çıkmışlardır. Böylece, bir tanesi Amerika kıtasında diğeri ise Asya da olmak üzere iki büyük güç ABD ve SSCB uluslararası alanda öne çıkmışlardır.62 

Amerikan Başkanı Harry S.Truman’ın Başkan olduktan sonraki ilk siyasal hareketi, Stalin’le iyi geçinme çabası olmuştur.63 Fakat kısa bir süre içinde iki 
büyüklerin arasındaki ilişkilere yavaş yavaş karşılıklı güvensizlik yerleşmeye başlamış ve bu güvensizlik 1947’den itibaren açık bir gerginliğe dönüşmüştür. Her iki ülke kısa bir süre içinde birbirine rakip hale gelirken, beraberinde ideolojik bir şekillenme ortaya çıkmıştır.64 Bir tarafta liderliğini SSCB’nin yaptığı Komünizm, diğer tarafta ABD’nin önderliğindeki Kapitalizmin rekabeti döneme egemen olmaya çalışmıştır. Siyasi ve jeopolitik gelişmeler, iki kutuplu bir sistemin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. 

İlk olarak var olan dünya düzeni değişmiş, güç dengesi sisteminden ideolojik zıtlaşmanın damgasını vurduğu “İki Kutuplu Sisteme” geçiş yaşanmıştır. 

İki kutuplu sistemin hâkim olduğu dönem Sovyetler Birliği’nin yıkılışına kadar sürmüştür. 

2.2.2. Türkiye-ABD İlişkilerinin Analizi 

Türk-Amerikan ilişkilerinde askeri-ekonomik işbirliğinin gelişmesi ve iki 
ülke arasındaki sık ilişkilerin İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından başladığını 
söyleyebiliriz.65 Sovyetler Birliği’nin lideri Stalin’in Çanakkale ile İstanbul 
Boğazları ve Türkiye’nin doğu illerine yönelik isteklerde bulunması, şekillenmekte olan iki kutuplu dünya düzeninde “Sovyet yayılmacılığını” en büyük tehdit olarak gören Amerika Birleşik Devletleri’ni harekete geçirmiştir. ABD, 1947’de Truman Doktrini ve 1948’de Marshall Planı çerçevesinde Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Nisan 1946’da Winston Churchill, Amerikalıları, Avrupa’nın bir “demir perde” ile ikiye bölündüğü ve Soğuk Savaşın başladığı konusunda uyarırken, ABD savaş gemisi USS Missouri Türkiye’ye destek amacıyla66 İstanbul’a gelmiştir. Bu ziyaretten sık sık ikili stratejik ilişkilerin başlangıcını işaret eden sembolik olay olarak bahsedilmektedir.67 

ABD’nin, Sovyetler Birliği’nden bütün dünya barışına yönelik tehdit 
algılamaları 12 Mart 1947’de Truman Doktrininin açıklanmasına neden olurken, 
Türk-Amerikan ilişkilerinde ise sıkı ilişkilerin olduğu bir döneme girilmiştir. 
İlişkilerin günümüze kadar hangi aşamalardan geçtiğini görmek ve ilişkilerin 
analizini yapabilmek için II. Dünya Savaşı sonrası dönemden ilişkilerin günümüze kadar hangi aşamalardan geçmiş olduğu tarihsel süreç çerçevesinde sunulmuştur. 

2.2.2.1. Soğuk Savaşın İlk Yılları 

Yukarıda da bahsedildiği üzere Sovyet tehditleri karşısında Amerika, 1946 yılının başından itibaren Türkiye’nin toprak bütünlüğü ile ilgilenmeye başlamıştır.68 
Bu dönemde ABD açısından Türkiye, Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e doğru olası bir yayılmasının önünde bir set olarak görülmüştür. ABD 
açısından, SSCB’nin savaş sonrası politikalarıyla bu ülkeyle ilişkileri kopma noktasına gelen Türkiye’nin, inşa edilmekte olan Batı Bloğu içinde yer alması 
gerekmekteydi.69 Türkiye’de yükselen SSCB karşıtlığı, dönemin sol fikirli Tan gazetesinin yakılması olayıyla doruğa çıkmıştır. Bu ortam içinde ABD, Oran’ın 
deyimiyle simgesel önemi büyük bir adım atmış ve Türkiye’yi “çekme” harekâtını başlatmıştır.70 

Bu simgesel hareket, Türkiye’nin yaklaşık 16 ay önce ölmüş Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün naaşının Amerikan donanmasının en büyük 
zırhlılarından Missouri ile Türkiye’ye yollanması olmuştur.71 Bu davranış Türkman’a göre, diplomatik nezaketin ötesinde aynı zamanda Sovyetler Birliği’ne karşı yapılan bir hareket olmuştur.72 Missouri’nin İstanbul’a geldiği gün, Washington’da “Ordu Günü” dolayısıyla bir konuşma yapan ABD Başkanı Truman, Ortadoğu ve Boğazların ABD için çok büyük ekonomik ve stratejik önemi olduğunu vurgulamıştır. Truman, bu bölgedeki devletlerin hiçbirinin bir saldırıya karşı koyabilecek güce sahip olmadıklarını belirterek, ABD’nin gerektiğinde bu devletlere yardımcı olabileceği yönünde bir işaret vermiştir.73 

Missouri’nin ziyaretini izleyen günlerde Türk-Amerikan ilişkilerinin daha da sıcak bir döneme girmesini sağlayan gelişmelerden biri de 7 Mayıs 1946’da yapılan 
Borçların Tasfiyesi ile ilgili anlaşma olmuştur. Bu anlaşma ile ABD, Türkiye’nin 

İkinci Dünya Savaşı sırasında Ödünç Verme ve Kiralama Yasası yoluyla aldığı borçlarının tamamını silmiştir.74 

Ekim 1946’da, ABD, Türkiye’yi bölgenin stratejik “köşe taşı” olarak ilan etmiş75, Moskova da Türkiye’ye kısa sürede Amerikan yardımlarının başlayacağını 
öngörmüştür.76 12 Mart 1947’de ilan edilen Truman Doktrini77, Türkiye’nin jeostratejik önemini açıkça ortaya koymuştur: “Türkiye’nin bütünlüğü, 
Ortadoğu’daki düzenin korunması açısından elzemdir.”78 Bu doktrinin ilanının hemen arkasından ABD, Türkiye’ye silah satışları ve ekonomik yardımlara 
başlamıştır.79 “Truman Doktrini” olarak anılan tarihi konuşmasında Truman, ABD hükümetinin Yunanistan hükümetinden acil bir mali ve iktisadi yardım başvurusu aldığını, “...Yunanistan’ın özgür bir ülke olarak kalabilmesi için söz konusu yardımın gerekli olduğunun...” anlaşıldığını ifade etmiştir. Truman, “...Yunanistan’ın varlığının komünistlerce yönetilen birkaç bin silahlı kişi tarafından tehdit edildiğini... 

Yunanistan hükümetinin mevcut durumla baş edemediğini Yunan ordusunun küçük ve zayii olduğunu …” bundan dolayı “kendi kendine yeten ve kendi kendine saygısı olan bir demokrasi olabilmesi için Yunanistan’a yardım yapılması ...” gerektiğini kaydetmiştir. Truman, “...Yunanistan’ın komşusu olan Türkiye’nin de ABD’nin ilgisini hak ettiğini ...” söyleyerek Türkiye’nin ABD ve Batı dünyası için taşıdığı önemin altını çizmiştir. “Bu bütünlük, Ortadoğu’da düzenin korunması için gereklidir”, sözleriyle ABD Kongresini Türkiye’ye de yardım yapılmasının gerekliliğine ikna etmeye çalışmıştır.80 Oral Sander’e göre, her ne kadar Truman Doktrini Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etse de doktrinin amacı bir Sovyet tehdidine karşı Türkiye’nin savunması olmamıştır. 

Başkan Truman için önemli olan Yunanistan’daki iç savaşın bitmesi ve Avrupa’nın güvenliğinin sağlanması ile sınırlı kalmıştır.81 

Başkan Truman’ın konuşması bir yandan Yunanistan ve Türkiye’ye yardımı ABD Kongresinin gündemine sokarken, diğer yandan, ABD’nin Sovyetler Birliğiyle 
yaşadığı “balayının” kesinkes sona erdiğini de belgelemiştir.82 Truman Doktrini’nin açıklanması Türkiye’de büyük bir sevinç yaratmıştır.83 


BÖLÜM DİPNOTLARI;

9 Aktaran Ali Fikret Atun, Zekai Doğanay (1994): Ortadoğu’nun Jeopolitik ve Jeostratejik Yönden 
İncelenmesi, Genelkurmay Yayınları, Ankara: s.40. 

10 www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/KonjokturIzlemeDb/dgg.doc, (31.10.2009). 
11 Tayyar Arı, (1999): 2000’li Yıllarda Basra Körfezinde Güç Dengesi, Alfa Yayınları, İstanbul: s. 58. 
12 http://www.pigm.gov.tr/dunya_tablo/dunya_ham_petrol_rezervleri.xls, (31.10.2009). 
13 Bu ülkeler Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Venezuela, Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap 
Emirlikleri, Cezayir, Nijerya ve Ekvator. http://www.opec.org/aboutus/, (10.08.2009). 
14 http://www.pigm.gov.tr/dunya_tablo/dunya_ham_petrol_rezervleri.xls, (31.10.2009). 
15 http://www.eia.doe.gov/oil_gas/petroleum/info_glance/petroleum.html, (11.05.2009). 
16 Petrol rezervleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için bk. World Oil Outlook, 
http://www.opec.org/library/World%20Oil%20Outlook/pdf/WOO%202009.pdf, (10.08.2009). 
17 Veysel Ayhan, (2006): İmparatorluk Yolu, Nobel Yayınevi, Ankara: ss.88-91. 
18 Ayrıntılı bilgi için bk. A.Necdet Pamir, (2006): “Kafkaslar ve Hazar Havzasındaki Ülkelerin Enerji Kaynaklarının Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Etkileri” Türkiye’nin Çevresindeki Gelişmeler ve Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri Sempozyumu, İstanbul, Harp Akademileri ve U.S. Energy Information Agency, www.eia.doe.gov/emeu/cabs/iraq.html (04.05.2009). Ayrıca, 
http://www.pigm.gov.tr/dunya_tablo/dunya_ham_petrol_rezervleri.xls, (31.10.2009). 
19 Yaşar Onay, (2003): Neden Irak, Ebabil Yayıncılık, Ankara: s.59. Ayrıca, http://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/iz.html,(12.12.2009) 
http://www.ihh.org.tr/OEzel-Dosyalar-Ayrintil.58+M58777122285.0.html, (31.10.2009). İnci Selin Aydın(2009), Irak Cumhuriyeti Ülke Raporu, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara. 
20 Arı, 1999: 64 
21 Arı, 1999: 64. 
22 Mehmet Kocaoğlu, (1995): Uluslararası İlişkiler Açısından Ortadoğu, Genelkurmay Basımevi, Ankara: s.98. 
23 Truman Doktrini için bk. President Harry S. Truman's Address To A Joint Session of Congress, 
March 12, 1947, http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm, (11.08.2009). 
www.americanrhetoric.com/.../harrystrumantrumandoctrine.html (11.08.2009); Oran, 2003: 528-529. 
24 www.americanrhetoric.com/.../harrystrumantrumandoctrine.html (11.08.2009). 
25 Fahir Armaoğlu (1984), 20 Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914-1980”, 2. Baskı, İş Bankası Kültür Yayınları, 
İstanbul: s.441-442. 
26 Oral Sander (2007), Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Yayınları, 15. Basım, İstanbul: s.258. 
27 Oran, 2003: 529-531. 
28 “Foreign Aid-The Eisenhower Administration and Expansion of Foreign Aid”, 
http://www.americanforeignrelations.com/E-N/Foreign-Aid-The-eisenhower-administration-andexpansion-of-foreign-aid.html, (24.12.2009). 
29http://www.wilsoncenter.org/coldwarfiles/index.cfm?fuseaction=people.details&thisunit=0&p, (25.12.2009).
30 “The Eisenhower Doctrine”, http://www.state.gov/r/pa/ho/time/lw/82548.htm (12.08.2009). Ayrıca 
bk. Türkman, 2007: 242-243.
31 “Ortadoğu; Belirsizlikler İçindeki Geleceği ve Güvenlik Sorunları”, İstanbul 05-06 Haziran 2008, Beşinci Uluslararası Sempozyum Bildirileri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara: Genel Kurmay Basımevi, http://www.tsk.tr/SAREM/Sempozyum2008.pdf,  (23.12.2009). 
32 http://middleeast.about.com/od/usmideastpolicy/a/truman-doctrine-explained.html, (31.10.2009). 
33 http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/, (30.12.2009), http://www.whitehouse.gov/issues/foreign-policy, 
(30.12.2009), http://mtholyoke.edu/acad/intrel/coldwar.htm, (30.12.2009). 
34Şükrü Elekdağ, “Yeni ABD Yönetiminin Ortadoğu Stratejisi ve Türkiye’ye Etkileri”,  http://sukruelekdag.wordpress.com/2008/11/12/yeni-abd-yonetiminin-ortadogu-stratejisi-ve-turkiye, 
(30.12.2009). 
35 http://www.whitehouse.gov/blog/NewBeginning,(30.12.2009); 
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story(2009/06/090604_obama_speechs.html, (30.12.2009); 
http://www.nytimes.com/2009/06/04/us/politics/04obama.text.html, (30.12.2009). 
36 Hasan Köni, (2003): “Yeni Hegemonya ve Türkiye”, (Ed). Ü. Özdağ, Y. Kalafat ve M. S. Erol, 21. 
Yüzyılda Türk Dünyası Jeopolitiği – Muzaffer Özdağ’a Armağan, ASAM Yayınları, Ankara: s.18. 
37 Armağan Kuloğlu, Fatma Elif Sarıkaya, (2004): “Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye”, Stratejik Analiz Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 48, s.24. 
38 Turan Yavuz, (2003): ABD’nin Kürt Kartı: ABD-Kürt İlişkilerinin Perde Arkası, Otopsi Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul: ss.174-196. 
39 Mustafa Kayar, (2003): Türk-Amerikan İlişkilerinde Irak Sorunu, , IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul: s.198. 
40 1992’de yapılan ABD Başkanlığı seçimleri ve uygulanan seçim kampanyalarına dair ayrıntılı bilgi için bk. http://www.historycentral.com/elections/1992.html (12.08.2009). 
41 Barry Rubin, (1995): “Assessing The New Middle East: Opportunities and Risks”, Tel Aviv, The BESA Center: ss. 52-53. 
42 ABD’nin Clinton dönemindeki Ortadoğu politikası için bk. Ekavi Athanassopoulou, (2001): 
“American-Turkish Relations Since the End of the Cold War,” Middle East Policy, Vol. 8, No. 3: ss. 
144-164 ve Glenn P. Hastedt, (2000): American Foreign Policy, New Jersey, Prentice Hall, Fourth Edition: ss.73-82. 43 Hastedt, 2000: 80-81. 
44 “Kudüs Davası BM’ye Taşınıyor”, Zaman Gazetesi,16 Ekim 1997, s.12. 
45 Kasım, 2000: 130-131. 
46 Robert O. Freedman, (1999): “U.S. Policy Toward The Middle East In Clinton’s Second Term”, MERIA, Vol: 3, No: 1 (March 1999), http://www.meria.idc.ac.il/journal/1999/issue1/jv3n1a5.html, 
(27.10.2008).
47 Anthony Lake, (1994): “Confronting Backlash States”, Foreign Policy, Vol:73, No:2: ss.45-62’den Aktaran Robert S. Litwak, (2000): Rogue States and U.S. Foreign Policy, Washington, The Woodrow 
Wilson Center Press: s.256-259. 
48 Çift Çevreleme Stratejisi: Çifte çevreleme, ABD’nin İran ve Irak’a yönelik olarak 1991 yılından itibaren uyguladığı politikadır. 1979 yılında meydana gelen İran Devrimi’nden sonra bu ülkeye karşı çevreleme politikası uygulayan ABD, 1992 yılından itibaren bu politika içine Irak’ı da katmıştır. Ahmet Emin Dağ, (2005): Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü, Anka Yayınları, İkinci Baskı, 
İstanbuİ: s.169. 
49 http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyınTarihi/1997/kasim1997.htm, (22.12.2009). 
50 Tayyar Arı, “Irak’a BM Yaptırımları: Kitlesel İmha Silahlarının Denetimi ve Ambargo”, 
www.tayyarari.com/download/BMyaptirim.doc, (23.12.2009). “UNSCOM Tatmin Olmuyor”, Zaman 
Gazetesi, 18 Nisan 1998 ; “UNSCOM’a Rus Alternatifi”, 
http://www.radikal.com.tr/1999/01/17/dis/uns.html, (04.12.2009). “UNSCOM Krizi: Denetçiler Irak’ı 
Terk Ediyor”, Zaman Gazetesi, 14 Aralık 1998. 
51 “Saddam Bildiğini Okuyor”, http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=272652, (12.12.2009). 
52 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=152&Yil=1997&Ay=11, (04.12.2009). 
53 “Washington Kararlı”, Zaman Gazetesi, 22 Aralık 1998. 
54 Cengiz Çandar, “Obama’ya Dair İpuçları; Restorasyon ya da Transformasyon”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=10444452&yazarid=215, (23.12.2009). 
55 Sami Kohen, “Bush’un Ortadoğu Seferi”, http://www.milliyet.com.tr/2008/01/09/yazar/kohen.html, 
(12.12.2009). 
56 Meliha Benli Altunışık, “Ortadoğu ve ABD: Yeni Bir Döneme Girilirken”, http://www.orsam.org.tr/tr/Uploads/Yazilar/Dosyalar/2009918_meliha.pdf, (30.12.2009). 
57 “Bush’un İkinci Döneminde de Önceliği Irak”, 1992-2002 yılları arasında Amerikan Senatosu’nun Dışİlişkiler Komitesi üyesi, hâlihazırda Amerikan Enterprise Institute’ün Ortadoğu, Terörizm ve 
Kitle İmha Silahları Uzmanı Danielle Pletka İle Gerçekleştirilen Söyleşi, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=140867, (23.12.2009). 
58 Meliha Benli Altunışık, “Ortadoğu ve ABD: Yeni Bir Döneme Girilirken”, 
http://www.orsam.org.tr/tr/Uploads/Yazilar/Dosyalar/2009918_meliha.pdf, (30.12.2009). 
59 Oral Sander, (1979): Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, AÜ SBF Yayınları, Ankara: s.7. 
60 Faruk Sönmezoğlu, (2000): Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, Filiz Kitabevi, İstanbul: s.673. 
61 Baskın Oran, (2003): “Batı Bloku Ekseninde Türkiye”, Türk Dış Politikası, Cilt I, İletişim Yayınları, İstanbul: s.483. 
62 Fahir Armaoğlu, (1989): 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara: s.423. 
63 Henry Kissinger, (2004): Diplomasi, (Çev. İbrahim Kurt), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: s.407. 
64 Kuyaş, 2004: 198. 
65 Türk-Amerikan İlişkileri Belgeseli için bk. Can Dündar, Türk-Amerikan İlişkileri Belgeseli, 
www.candundar.com.tr/index.php?Did=5576 (21.07.2009). 
66 Türkman, 2007: ss.160-161. 
67 Kemal Kirişçi, (2000): “Türk-Amerikan İlişkileri: Belirsizlikten Yakınlaşmaya: Türk-Amerikan İlişkileri: Reelpolitik Ötesi Genişlemesi,” Avrasya Dosyası: ABD Özel, C: 6, Sayı: 2, ASAM Yayınları, Ankara: s. 69. Ayrıca bk. Hüseyin Bağcı, (2007): Türk Dış Politikası’nda 1950’li Yıllar,ODTÜ Yayıncılık, Üçüncü Baskı, Ankara: s.3. 
68 Türkman, 2007: 160. 
69 Godsan Sunday, “Turkey’s Post Cold War Relationship With The United States: A Critical Reoppraisal”, March 2008, Department or İnternational Relations Eastern Mediterrane an University, 
http://www.allacademic.com//meta/p_mlaapa_research_citation/, (30.12.2009). 
70 Oran, 2003: 522-524. 
71 Oran, 2003: 524-525. 
72 Türkman, 2007: ss.160-161. 
73 Oran, 2003: 525. 
74 Oran, 2003: 525. Ayrıca, Mustafa Oral, “Hasan Saka Kabinesi ve Dış Politikası”, 
http://www.ileri2000.org/25/oral25.htm, 18.11.2009. Antlaşmanın metni için: Fahir Armaoğlu, 
(1991), Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara: s. 143-147. 
75 Truman Doktrininde ABD, Türkiye ve Yunanistan’ı Ortadoğu politikasındaki “köşe taşı” olarak görmüş 
ve bu ülkelere ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Truman Doktrini için bk. President Harry S. 
Truman's Address To A Joint Session of Congress, March 12, 1947, 
http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm (11.08.2009). 
76 Bostanoğlu, 2008: 389. Ayrıca Sina Akşin, (2004): Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, İmaj Yayıncılık, Ankara: s.222. 
77 Truman Doktrini için bk. President Harry S. Truman's Address To A Joint Session of Congress, March 12, 1947, http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm (11.08.2009) ; 
www.americanrhetoric.com/.../harrystrumantrumandoctrine.html (11.08.2009) 
78 Musa Ceylan, (1999): “Soğuk Savaş’ın Sonu, Yeni NATO ve Türkiye,” iç. Musa Ceylan (der.), Yeni NATO Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaş’a, Ülke Kitapları, İstanbul: s.19. 
79 Can Dündar, Türk-Amerikan İlişkileri Belgeseli, www.candundar.com.tr/index.php?Did=5576 (21.07.2009). 
80 Oran, 2003: 529. Truman Doktrini için bk. President Harry S. Truman's Address To A Joint Session 
of Congress, March 12, 1947, http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm (11.08.2009). 
81 Sander, 1979: 12. 
82 Oran, 2003: 530. 
83 Bağcı, 2007: 8. 


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..


***

11 Nisan 2017 Salı

70. YILINDA TRUMAN DOKTRİNİ: TÜRKİYE VE SOĞUK SAVAŞ BÖLÜM 3

70. YILINDA TRUMAN DOKTRİNİ: TÜRKİYE VE SOĞUK SAVAŞ BÖLÜM 3



İngiliz notaları, Washington açısından Yunanistan ve Türkiye konularının aciliyetini ve önemini arttırmıştı. Olayların tanığı olan Jones, krizi “eğer Birleşik 
Devletler Yunanistan’ın erken çöküşünü engelleyemezse, durum bir ihtimalden çıkıp kesinliğe dönüşecekti” diye belirtir.79 

Acheson, İngiliz notlarının ulaşmasının ardından, Yakın Doğu Dairesi’ne tüm hafta sonu çalışarak Pazartesi sabahı Bakan Marshall’a sunulmak üzere 
bir yardım programı hazırlanması talimatını verdiğinde, Türkiye de bu çalışmaya dâhil edildi. Genelkurmay adına bilgi notunu hazırlayan dönemin 
Kara Kuvvetleri Komutanı General Dwight D. Eisenhower, Türkiye’ye verilmesi gereken destek konusunda uyarıda bulunmuştu: “Somut yardımı içeren 
olumlu garantiler verilmezse, Türkiye’nin gelecekte, Sovyet baskısı sonucunda doğrudan askerî tedbirlerin alınacağı şeklinde yorumlayacağı tehlikesi bulunmaktadır.” 

Eisenhower’a göre eğer Türkiye yenilirse, “yüksek ihtimaldir ki, tüm Orta Doğu o zaman hızla benzer bir Sovyet hakimiyetine girecektir”.80 

Türkiye’nin Kongre tarafından onaylanacak bir yardım programına dâhil edilmesinin şansı, komünist yayılmacı tehdidinin genelleştirilerek Yunanistan’la 
birlikte ele alınmasıyla arttırılmıştı. Yunanistan’ın demokrasi ve Batı medeniyetinin beşiği olarak görülmesinin aksine ABD siyasi çevrelerinde ve 
kamuoyundaki Türkiye algısı, tarihsel nedenlerden dolayı olumlu intibalar taşımamaktaydı. Harris’in ifadesiyle, “Türkiye’ye yardımın Kongre tarafından 
onaylanması, Yunanistan’la ilgili endişelerle bağdaştırılmasıyla garanti altına alınmıştı”.81 Eisenhower 1947’de gelişmeleri yıllar sonra şöyle hatırlayacaktı: 

Yunanistan ve Türkiye’nin bağımsızlığına ve varlığına yönelik komünist saldırganlık tehdidi Amerika’nın güvenliği için öylesine büyüktü ki, bu ülkelere 
askerî ve ekonomik destek verdik. Bu politika bu milletleri korudu. Bu da Amerikalıların hayatlarına mal olmadan sağlandı.82 

Truman, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak yardımlarda Kongre’nin de desteğini almak adına 27 Şubat’ta Beyaz Saray’da Kongre liderlerini topladı. Ancak Beyaz Saray’daki toplantıda Marshall’ın sorunun çözümüyle ilgili önerilerini sunduğu konuşması, Kongre liderlerini ikna etmekten daha çok kafa karışıklığına yol açtı.83 Yunanistan krizine ABD müdahalesi noktasındaki kafa sorunlarda uzak kalmış gibiydi. 

Nitekim Yunanistan ve Türkiye’yle ilgili İngiliz notlarından bir hafta önceki Kongre savunmasında söyledikleri konuya hakimiyeti açısından dikkate değer: “MARSHALL: 

Konu Almanya ve Avusturya’ya geldiği zaman, hâlâ eğitim aşamasında olduğum için, bu sabah sizlere karışıklığı, liderlerin toplantıdaki sorularına da yansıdı: 
İngilizlerin ateşe attığı kestaneleri ABD mi ateşten çıkaracaktı? ABD’nin bu işten çıkarı ne olacaktı? 

Tam da bu noktada, Yakın Doğu Dairesi Başkanı Acheson konuya müdahale ederek, ABD kamuoyunda da gittikçe artan “kızıl tehdit” üzerinden Sovyetlerin saldırganlığını canlı bir şekilde anlatmaya başladı: Ruslar saldırıya geçmişti. Türkiye ve Almanya’yı kuşatma adına en inatçı ve cüretkâr çabaları 
gösteriyorlardı. Önlerinde Rusya hakimiyetine açık üç kıta duruyordu. Türkiye’nin kuşatılmasının iki kanadı vardı; İran ve Yunanistan. Türkiye Rusları 
geri püskürtmüştü. İran’a yönelik hareketi ise şimdilik başarısız olmuştu. Komünist baskı şimdi de Yunanistan’a yoğunlaşmıştı, Yunanistan’da büyük oranda başarı kazanmışlardı; ama henüz tam başarıya ulaşamamışlardı. Raporlara göre Yunanistan’ın tümünün düşüşü birkaç haftalık meseleydi. Macaristan, İtalya, Fransa ve Avusturya’da ilerleme kaydetmişlerdi. Acheson’un sunumu bu noktadan sonra oldukça dramatik bir söyleme dönüştü: 

Antik tarihten bu yana emsali görülmemiş bir duruma geldik. Dünya şu anda iki büyük gücün hakimiyeti altında. Atina ve Isparta, Roma ve Kartaca’dan bu yana gücün böylesine kutuplaştığını görmemiştik. Sorun İngiliz kestanelerini ateşten almak değil. Sorun Birleşik Devletler’in güvenliği sorunu. Sorun dünyanın üçte ikisinin ve topraklarının dörtte üçünün komünistler tarafından kontrol edilip edilmeyeceğidir.84 

Acheson’un konuşmasında ortaya koyduğu argüman, daha sonra Eisenhower döneminde ortaya atılacak olan domino teorisinin erken dönem uyarısı 
niteliğindeydi: Sepetteki çürük bir elmanın diğer elmaları çürütmesi gibi, Yunanistan’daki çürüme İran’ı ve tüm Doğu’yu etkileyecekti. Çürüme Küçük 
Asya üzerinden Afrika, Mısır ve zaten güçlü komünist partiler aracılığıyla tehdit altında olan İtalya ve Fransa’ya yayılacaktı. Jones’a göre, toplantıya katılanlar 
yönetimin politikasına karşı çıkmamış, aksine toplantı sonucundan hayli etkilenmişlerdi. Kongre liderlerinin “Yunanistan ve Türkiye’yi kurtarma 
adına her türlü gerekli önlemin alınması için destek verecekleri yönünde kesin izlenim edinilmişti”. Acheson’un stratejisi işe yaramıştı. Toplantı çıkışında Senato Dışilişkiler Komitesi Başkanı Arthur Vandenberg, Truman’a, “Bay Başkan, eğer istediğiniz buysa, bunu elde etmenin tek bir yolu var. Kongre önüne 
şahsen çıkın ve ülkeyi korkutun.”85 

Bu anlamda Truman’ın Kongre’de yapacağı konuşmada kullanacağı dil Kongre ’nin ve kamuoyunun desteğinin alınmasında önemliydi. Yunanistan ve Türkiye’nin karşılaştığı sıkıntılar aslında daha büyük bir coğrafyada etkin olan Sovyet yayılmacılığının yarattığı bir bölgesel krizdi. Henderson ifadesiyle eğer Amerikan halkına dünya ölçeğinde bir komünist komplosuyla karşı karşıya bulunulduğu net bir biçimde anlatılmazsa “Kongre ihtiyaç duyulan düzenle menin yasalaşması için gerekli desteği vermeyecekti”.86 

4. Doktrinin İlanı ve Sonuç ;

12 Mart 1947’de Kongre’nin ortak toplantısında Başkan Truman dış politika ve Yunanistan ile Türkiye’deki durumla ilgili konuşmasını yaptı.87 Truman 
konuşmasında, Yunanistan’ın varlığının terörist faaliyet gösteren komünistler liderliğindeki silahlı kişilerce tehdit edildiğini, ekonomik durumun ve hayat 
şartlarının kötülüğünden bahsetti. Amerika’dan resmî yardım talebinde bulunan Yunanistan’ın eğer kendi kendine yeterli ve kendine saygısı olan bir 
demokrasi olacaksa, Amerika’nın bunu sağlayabilecek tek ülke olduğunu vurguladı. Truman konuşmasında Türkiye’deki demokrasiyle ilgili bir atıfta 
bulunulmadı, Türkiye’nin de modernleşmesini gerçekleştirilmesi için gerekli ulusal bütünlüğünün devamının sağlanması adına finansal yardıma ihtiyacı 
vardı. Bu ulusal bütünlük, Orta Doğu’da düzenin sağlanması için gerekliydi. 

Truman, Amerika’dan bu kadar uzak bu iki ülkedeki gelişmelerin Amerikan yardımına neden ihtiyaç duyduğunu açıklayarak konuşmasına devam etti: Dünya milletlerinin baskıdan bağımsız olmaları uluslararası barış ve dolayısıyla Birleşik Devletler’in güvenliği için hayati öneme sahipti. Bu yüzden Almanya ve Japonya ile savaşılmıştı. Şimdi de benzer bir acil durum vardı. Polonya, Romanya ve Bulgaristan, kendi isteklerinin dışında totaliter rejimlere sahipti. Dünya halkları şimdi “alternatif hayat tarzları arasında bir seçim yapmak zorunda”ydı. ABD, ekonomik ve mali destekle bu seçimde özgür milletlerin yanında yer alacaktı.88 Eğer Yunanistan düşerse, tehdit altındaki Türkiye bunu takip edecekti. Bunun etkisi ise, karmaşa ve düzensizlik içerisindeki tüm Doğu’ya, hatta savaş sonrası sıkıntılarla boğuşan Batılı ülkeler de kendi bağımsızlıklarını koruma yönündeki isteklerini kaybedebileceklerdi. Dolayısıyla, acil yardımın yapılması kaçınılmazdı. Başkan Truman bu çerçevede Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon dolar yardım teklifinde bulundu. Yardım içerisinde, mahalli personelin eğitimi, altyapı çalışmalarının desteklenmesi ve kaynakların kullanımını gözetecek Amerikalı uzmanların bu ülkelere gönderilmesi de bulunuyordu. ABD tarihinde ilk kez Batı yarım küresi dışındaki ülkelere barış zamanında yardımla müdahalede bulunma özelliğini taşıyan bu isteğe Kongre ve ABD kamuoyunun tepki göstereceği de muhakkaktı. Bu gerçeğin farkında olan Truman, “üzerimizde ciddi bir yük bulunuyor. 

Alternatifinin daha ciddi sonuçlar doğuracağı bir durumu önermem mümkün değil. Dünyanın özgür milletleri özgürlüklerini muhafaza ettirmek konusunda destek için bize bakıyor” dedikten sonra yardımın aslında Amerikan çıkarlarına hizmet edeceğini ilan etti: “Liderliğimizde başarısız olursak dünya barışını ve 
kendi milletimizin refahını da tehlikeye atmış oluruz.”89 

Truman’ın konuşması, dış politikada özgürlüklerin korunması yönündeki inanca atıfta bulunuyordu. İkinci Dünya Savaşı mücadelesinde de Amerikan dış politikasında özgürlüklerin korunması ve ABD’nin buna bağlı güvenliğinin sağlanması vurgusu hatırlanırsa, Truman’ın konuşması etkileyiciydi. Bu 
anlamda konuşmanın özü ideolojikti. Truman, acil müdahale edilmediği takdirde komünizmin demokrasi üzerinde zafer kazanarak çok sayıda umutsuz insanın köleleşeceği uyarısında bulunmuştu. Bu önemli bir uyarıydı: Eğer liberal demokrasi dünya genelinde zemin kaybederse, Amerikan yaşam tarzı da 
yok olacaktı. Konuşmada, Amerika’nın jeopolitik ve ekonomik çıkarlarının nasıl tehlikeye gireceği hususu açık değildi. Kamuoyuna Amerikan değerlerinin 
tehlikede olduğu mesajı verilirken, örneğin Orta Doğu’daki petrol rezervlerinin korunmasının öneminden hiç bahsedilmiyordu.90 

Stratejik nedenlerin yanında, iş dünyası için de Orta Doğu petrolünün korunmasında Yunanistan ve Türkiye önemliydi. Donanma Bakanı James Forrestal’ın ifadesiyle petrolün deniz yoluyla taşınması “gerektiğinden Akdeniz bağımsız bir yol olmalıydı”.91 Siyasi karar alıcılar açısından güvenlik endişelerle 
ekonomik çıkarlar iç içe geçmişti. 

Amerikan kamuoyunda yükselen anti-komünist duygular çerçevesinde, Truman’ın söylemi büyük destek buldu.92 Cumhuriyetçilerin çoğunlukta ol
duğu Kongre’de Truman’ın ortaya koyduğu tehdit algısı Kongre’nin Başkan’ın arkasında yer almasını sağladı. Başkan’ın konuşması, “savaş ilanı için Başkanlık 
önerisi gibiydi” ve Kongre’ye böyle bir durumda ülkenin başkomutanının yanında olmaktan başka seçenek bırakmamıştı.93 Ancak, Truman’ın konuşmasına 
eleştiriler de vardı. Daha önce Truman’a destek alması için Amerikan halkını korkutması yönünde öneri getiren Senatör Vandenberg’e göre konuşma 
“dünyada nerede ortaya çıkarsa çıksın zincirleme tepki olarak adlandırılabilecek bir saldırganlığı ABD’nin savunması” gerektiği iddiasındaydı. Acheson’un 
Vandenberg’e cevabı, küresel düzeyde bir yaklaşım benimsese de her durumda ABD’nin tepkisinin aynı olmayacağı yönündeydi: “Bir durumda yaptığınızı 
diğer bir başka durumda yapamazsınız. Nerede olursa olsun komünist baskı ortaya çıkması durumunda bu ABD’yi ilgilendirecektir. Fakat özellikle Yunanistan 
ve Türkiye örneklerinde olduğu gibi, direkt bir ABD müdahalesini gerektirmez.”94 

Truman’ın konuşmasında belirttiği yardımı hak eden “özgür milletler”in kim olduğu açık değildi. Yunanistan’daki aşırı sağcı ve yolsuzluğa batmış merkezî hükümet herhalde bu tanımlamaya girmez. Öte yandan Truman konuşmasında Türkiye’yi özellikle demokratik ülke olarak da adlandırmamıştı. 

Bu yöndeki eleştirilere Truman, totalitarizm karşısında mükemmel olmayan demokrasilerden hangisinin tercih edilmesi gerektiği sorusuyla cevap vermişti. 
Soğuk Savaş’ın ilk evrelerinde Amerika’nın kendi koruması altındaki devletlerin iç siyasette izledikleri yöntemlerle çok fazla ilgilenmediği göz önüne alınırsa, gelecek yıllarda Amerikan dış politikasının en büyük zaafının da bu olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Ambrose, Truman’ın komünizm karşıtlığı için silahlanma çağrısının, “özgür milletler ve anti-komünistliğin aynı anlamda kullanılmasından dolayı herhangi bir devrimci harekete karşı kapıların 
kapatmış olduğunu” belirterek, “Yunan hükümetinin veya herhangi bir diktatörlüğün Amerikan yardımını alabilmesi için muhaliflerinin komünist 
olduğunu iddia etmesi yeterli olacaktır” değerlendirmesini yapar.95 

Yunanistan ve Türkiye’ye yardım kanunu Kongre’nin her iki kanadında da büyük çoğunlukla kabul edildi ve Truman 22 Mart 1947’de kanunu imzaladı. 

Konuşmanın ardından yardım konusu yalnızca iki ülkeyle sınırlı kalmadı. Truman’ın konuşması, silahlı azınlıklarla veya dış baskılarla mücadele eden 
özgür milletlere desteğin küresel çapta bir dış politika uygulaması olarak da değerlendirildi. Nitekim konuşmanın özünü oluşturan bu dış politika anlayışı 
Truman Doktrini olarak adlandırıldı. Doktrin, özellikle Kennan’ın telgrafında ortaya konulan komünizme karşı küresel çevreleme politikası önerisinin de ete 
keme bürünmüş haliydi. ABD Dışişleri Bakanlığı uzun zamandır karşı karşıya oldukları komünizmle mücadelede önemli bir değişikliğin yaşandığını 
ve “dünya tarihinde yeni bir sayfa açıldığını” düşünüyordu.96 

Frazier’e göre “Truman Doktrini Soğuk Savaş’ın asıl başlangıcı”dıydı: Doktrin, Batı ve Doğu arasındaki çatışmanın en önemli ayrıştırıcı niteliği olan ideoloji farklılığını da ortaya koyuyordu.97 Öte yandan, Bartlett ise, Sovyetler Birliği’nin Yunanistan ve Türkiye üzerindeki Batı etkisini uzun zamandır kabul ettiğini, 
Truman Doktrinin Soğuk Savaş’ın oluşumunu şekillendiren etkenlerden bir tanesi olduğunu ifade eder.98 Bu açıdan bakıldığında, Amerika’nın küresel politikaları 
içerisinde, özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki devam eden yardımların Doğu Akdeniz ve Orta Doğu alanlarına yayıldığı değerlendirilebilir. 

Soğuk Savaş tarihçiliğinin önemli isimlerden Gaddis de, Truman Doktrininin Amerikan dış politikasında gerçek bir dönüm noktası olmadığını, Sovyet yayılmacılığına karşı koymanın 1946’nın ilk dönemlerinden itibaren bir Amerikan politikası oluğunu belirtir. Gaddis’e göre Amerikan politikasında gerçek dönüm noktası 1950’de başlamış olan Kore Savaşı’dır. Bu savaş ile birlikte ABD, küresel komünizm yayılmacılık tehdidine karşı çevreleme politikasıyla dönüşü olmayan gerçek bir direnişe geçmişti.99 Acheson ve Jones ise, Yunanistan ve Türkiye’de hissedilen Sovyet yayılmacılığı tehdidine karşı “hızlı, etkin ve kararlı” bir tutum sergilenerek önemli bir politika değişikliğine gidildiği iddiasındaydı.100 

Öte yandan LaFeber, Truman Doktrininin Amerikan tarihinde bir “kilometre taşı” olmasını dört nedene bağlar: 

(i) Truman Doktrini, hem yurtiçinde hem de yurtdışında Amerikalıların kucaklayacakları bir Soğuk Savaş dış politikasını Amerika’nın komünizm korkusunu kullanarak oluşturdu. 
(ii) Kongre, Başkana uygun gördüğü şekilde Soğuk Savaşı yürütebileceği büyük güçler verdi. 
(iii) Savaş sonrası dönemde ilk defa, Amerikalılar başka bir milletin iç savaşına yoğun bir şekilde dâhil oldular. Bu müdahale komünizm karşıtlığı temelinde haklı hale getirildi. 
(iv) Truman, Avrupa ve Amerikan ekonomilerinin çöküşünü engellemek için muazzam bir yardım programını kullandı. Daha sonra bu tür yardım programları 
küresel düzeyde genişletildi.101 

Truman Doktriniyle ilgili farklı görüşler olsa da, Amerikan dış politikası yapım sürecinde önemli bir noktayı işaret ettiği ve Türk-Amerikan ilişkilerinde 
etkileri günümüze değin devam eden bir süreci başlattığı konusunda şüphe yoktur. Amerikan tarihinde ilk kez barış ortamında Güney ve Kuzey Amerika 
dışında bir bölgeye komünizmle mücadele çerçevesinde direkt Amerikan yardımı şeklindeki müdahale Truman Doktriniyle başlamıştır. Truman sonrası  dönemler de Soğuk Savaş’ın düalist yapı çerçevesinde (Amerikan hayat tarzı/ totaliter hayat tarzı; özgür milletler/baskıya boyun eğmiş milletler; demokrasi/
totalitarizm; özgür Batı/komünist Doğu) tanımlanmasının temeli de, Truman’ın Kongre’deki konuşmasında ilk izlerini bulmaktadır. 

Türkiye’nin NATO üyeliğine uzanan süreç de Truman Doktrininin ilanıyla başlamıştı. Yukarıda ifade edildiği gibi Truman Doktrininin iki temel 
amacı vardı: Türkiye’nin Sovyet saldırganlığına karşı direnmesi ve bu mücadelede savunma bütçesinin Türk ekonomisinde yarattığı ağırlığın azaltılması.102 
Amerikan yönetimi bir Sovyet saldırısı karşısında Türkiye’nin kendisini savunma kapasitesine sahip olmadığının farkındaydı. Bu farkındalığa rağmen, Türkiye’nin Sovyet tehdidini ciddi oranda hissettiği dönemde ABD yardımından beklediği olumlu etkiyi anında elde ettiğini söylemek mümkün değildir. 

Nitekim Haziran 1948 itibariyle Truman yardımında ifade edilen 100 milyon dolarlık yardımın ancak 38 milyon dolarlık bir bölümü Türkiye’ye ulaşmıştı.103  Sovyetlerin Türkiye’ye saldırı ihtimali şüpheli olsa da, Truman Doktrininin Türkiye’ye sağladığı güvenlik şemsiyesinin askerî ve ekonomik yardımdan daha çok siyasi bir anlam ve ağırlık taşıdığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla Truman Doktrini, Türkiye’nin askerî ve ekonomik anlamda güçlenmesine yardımcı olmasından daha çok, Türkiye’nin Atlantik ötesiyle eklemlenmesinde siyaseten bir dış politika aracı olarak önemlidir. Bu anlamıyla Soğuk Savaş’ın ilk yıllarındaki bu ilk eklemlenme sürecinde Sovyetlerin Truman Doktrinine getirdiği eleştiri, Türkiye tarafından çok da önemsenmemiştir.104 

Türkiye’nin Truman Doktrinin ilanından sonra iki kutuplu dünyada 

Mart 2009). Vyshinsky’nin eleştirisinin temeli şu görüşe dayanmaktadır: “Truman Doktrini ve Marshall Planı BM ilklerinin ihlal edildiği ve Örgütün göz ardı edildiği yönünde özelikle önemli örneklerdir. 

Son birkaç aydaki tecrübelerin göstermiş olduğu gibi bu doktrinin ilanının anlamı, ABD hükümetinin uluslararası işbirliğinin ilkelerine karşı (...) yardım amacıyla ekonomik kaynakların (...) doğrudan bir ihlalle diğer bağımsız ülkelerin arzularına karşı bir baskı kurma teşebbüsüdür. (...) 
Bu politika Genel Kurul’un 11 Aralık 1946 tarihli diğer ülkelere yardım desteklerinin ‘hiçbir zaman siyasi silah olarak kullanılamayacağı’ yönündeki kararıyla da çelişmektedir.” 
Batı Bloğu içerisinde yer alması ve bu bloğun görüşlerinin güçlü bir bölgesel savunucusu olması, Türk dış politikasının 1947’den sonraki en belirgin özelliğidir.105 


DİPNOTLAR ;

1 Foreign Relation of the United States 8 (1945): 45. Bundan sonra FRUS olarak belirtilecektir. 
2 FRUS 5 (1947): 566. 
3 Joseph M. Jones, The Fifteen Weeks (New York: The Viking Press, 1964), 3-4. 
4 Yunanistan ile ilgili not için bkz. FRUS 5 (1947): 32-35; Türkiye ile ilgili not için bkz. FRUS 5 (1947): 35-37. 
5 FRUS 5 (1947): 32. 
6 Dean Acheson, Present at the Creation: My Years at the State Department (New York: W.W. Norton, 1969), 217; FRUS 5 (1947): 32. 
7 Georg Schwarzenberger, Power-Politics: A Study of International Society (2. ed. New York: F. A. Praeger, 1951), 414. 
8 Edward Weisband, 2. Dünya Savaşı ve Türkiye (İstanbul: Örgün Yayınevi, 2002), 107-109. 
9 Nur Bilge Criss, “Önsöz”, Türkiye’nin Batı İle ittifaka Yönelişi, Melih Esenbel (İstanbul: İsis Yayıncılık, 
2000), 13. 
10 FRUS 3 (1941): 871. Bu bilgiler, Numan Menemencioğlu’nun ABD Ankara Büyükelçisiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin söz konusu büyükelçi tarafından 
Washington’a yazılan telgrafta yer almaktadır. 
11 FRUS 4 (1943): 1063-1064. Örneğin, Almanların 1941’de Barbarossa Harekâtı ile Sovyetlere saldırdığını öğrendiği zaman İnönü’nün zaman uzun uzun gülmesi, 
hatta zeybek oynadığı rivayeti bu anlamda hoş bir anekdottur. Saraçoğlu ayrıca, “Bu şans, yani Rusya’nın tamamen yok edilebilmesi fırsatı doğmuştur” diyecektir. Cemal Madanoğlu, Anılar (1911–1953) (İstanbul: Evrim Yayınevi, 1982), 302; Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi 
(Ankara: Başnur Matbaası,1968), 192. 
12 Adana görüşmelerine katılan İngiliz Büyükelçisi Ankara’ya döndüğü akşam ABD’li meslektaşını görüşmenin sonuçları hakkında bilgilendirmişti. 
13 Mehmet Gönlübol vd., Olaylarla Türk Dış Politikası (Ankara: Siyasal Kitabevi, 2000), 248. 
14 Howard Jones, New Kind of War: America’s Global Strategy and the Truman Doctrine in Greece (Cary, NC,: Oxford University Press, 1997), 7. 
15 FRUS 4 (1943): 634, 650, 659. Konferans’ta Türkiye’nin müttefikler safında savaşa girmesi karşılığında Suriye ve Bulgaristan’dan toprak dahi verilmesi 
gündeme gelmişti. 
16 “Başkan Türkiye ile kartların oynanması konusunda esas sorumluluğu Başbakan’a bıraktı.” Bu konudaki anlaşmazlık Dışişleri Bakanı’nın İngiltere’nin 
Washington Büyükelçisi’ne nota yazmasına kadar vardı. FRUS 4 (1943): 1067. 
17 FRUS 5 (1947): 514. 
18 Savaş boyunca ABD, İran, Suudi Arabistan ve Mısır’da İngiliz kuvvetleriyle birlikte asker ve teknik danışmanlar bulundurmuş, deniz ve hava kuvvetleri için 
bakım onarım merkezleri tesis etmişti. ABD bu bölgede İngilizlere ve Sovyetlere uygulanan ödünç verme ve kiralama anlaşmaları gereği lojistik destek 
sağlamıştı. FRUS 5 (1947): 513. 
19 FRUS 8 (1945): 1219. 
20 FRUS 8 (1945): 1219-1920. 
21 1925 tarihli anlaşmanın 7 Kasım 1935 yılında tashih edilen şekline göre anlaşma 10 yıllık süre için tekrardan uzatılmış, taraflardan birisinin altı ay öncesinden uzatmanın olmayacağı yönündeki beyanı olmadığı takdirde iki yıllık süre için tekrardan devam edeceği belirtilmişti. 
22 FRUS 8 (1945): 1221. 
23 Mehmet Saray, Sovyet Tehdidi karşısında Türkiye’nin NATO’ya Girişi, III. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeler (Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2000), 72. 
24 Mustafa Aydın, “İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, ed. Baskın Oran (14. Baskı, İstanbul: İletişim Yayınlar, 2009), 474. 
25 Gaddis’in Stalin’in kişiliği ile ilgili tespiti ilginçtir: “Stalin her şeyin ötesinde bir Büyük Rusya milliyetçisiydi...Tutkuları, Moskova prenslerinin çevrelerindeki toprakları alma ve hükmetme kararlığını takip etti. Stalin, bu amacını, gerçek kökenlerini ve karakterini gizlemeye gerek görmeden proleter enternasyonalizm 
ideolojisi içerisinde sakladı: Onunla ilgili en kapsayıcı biyografiyi yazan Robert C. Tucker’in yeni ortaya koyduğu gibi Stalin’in rol modelleri Lenin, hatta Marx değil; Büyük Petro ve nihayetinde Korkunç İvan’dı...” John Lewis Gaddis, “The Tragedy of Cold War History: Reflections on Revisionism”, Foreign Affairs 73/1 (Ocak-Şubat 1994): 144-145. 
26 FRUS, 2 (1945): 690-691. 1949’da The Russian View’deki makalesinde Kucherov, Rusya’nın emperyalist emelleri ile ilgili şu tespiti yapmıştır: 
“Rusya’nın kaderinin çağdaş oluşturucuları Çarist rejimin birçok siyasi geleneğini almıştır. Bu gelenekler arasında Rusya’nın kısıtlama olmaksızın boğazları 
kullanmayı garanti altına alması ve aynı zamanda da Karadeniz ülkesi olmayan milletlerin donanmalarının bu garantiden yoksun bırakılması vardır. 
Bu emelin Rusya’nın siyasi, stratejik ve ekonomik çıkarları ile uyumlu olduğuna şüphe yoktur. (...) Her ne kadar Rus çıkarları açısından İstanbul ve boğazlardaki 
Rus emelleri iyi temele dayanıyor olsa da mevcut durumda bunlar Batılı güçlerce şüphe ve kötü niyetle karşılanmaktadır. Bu şüphe ve kötü niyetle karşılanmada, 
SSCB’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uyguladığı genel yayılmacı ve emperyalist politikaları sorumludur.” Samuel Kucherov, “The Problem of 
Constantinople and the Straits”, The Russian Review 8/3 (Temmuz 1949): 220. Stalin ile ilgili ilginç bir anekdotu Zubok şöyle aktarır: “ Partinin teorik dergisi, 
Friedrich Engels’in Çarist Rusya’nın dış politikasını yayılmacı ve tehlikeli olarak tanımladığı bir makalesini basmak istediğinde Stalin, Marksizm’in ortak 
kurucusunun görüşlerinin değil, Çarist politikaların yanında yer aldı.” Vladislav M. Zubok, A Failed Empire: The Soviet Union in the Cold War from Stalin to 
Gorbachev (Chapel Hill: The University of North Carolina Press, 2007), 18 ve n. 88. 
27 SSCB’nin Türkiye’den toprak talebinde bulunduğuna dair resmi bir bildirim ve/veya belge bulunmadığı için tartışmalı bir konu olarak görülebilir. Örneğin,
 ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu ve Afrika İşleri Genel Müdürü Loy W. Henderson, SSCB’nin resmî bir toprak talebi olmadığını kabul etmektedir. 
Melvyn P. Leffler, “Strategy, Diplomacy, and the Cold War: The United States, Turkey, and NATO, 1945-1952”, The Journal of American History 71/4 (1985): 809 ve not 5. Ancak Sovyet taleplerinin Türk dış politikasını meşgul ettiği günlerde, Türk Dışişleri Bakan Vekilinin yeryüzünde hatırı sayılır ölçüde toprağı olan bir ülkenin ilave toprağa ihtiyacı olup olmadığını sorusuna SSCB’nin Ankara Büyükelçisinin verdiği cevap dikkat çekicidir: Sovyetler Birliği’nin ilave toprağa ihtiyacı yok; ancak Ermenistan çok küçük ve toprağa ihtiyacı var.” FRUS 1 (1945): 1025. 
28 Piers Dixon, Double Diploma: The Life of Sir Pierson Dixon (Londra: Hutchinson, 1968), 193-194’ten nakleden Zulkanain Abdul Rahman, Amer Saifude Ghazali, Rosmadi Fauzi ve Norazlan Hadi Yaacob, “Britain, the United Nations and the Iranian Crisis of 1946”, Middle-East Journal of Scientific Research 18/11 (2013): 1549. 
29 Toplantı tutanağını hazırlayan Sir Pierson Dixon’ın notlarından aktaran John Saville, The Politics of Continuity: British Foreign Policy and the Labour 
Government 1945-1946 (Londra ve New York: Verso, 1993), 63. 
30 Acheson, Present at the Creation, 196. 
31 FRUS 5 (1947): 537-538; Arthur Schlesinger, “Origins of the Cold War”, Foreign Affairs 46 (Ekim 1967): 30-31. 
32 John Lewis Gaddis, The Cold War: The Deals The Spies The Truth (Londra: Penguen Books, 2005), 28. 
33 Bruce Robellet Kuniholm, The Origins of the Cold War in the Near East: Great Power Conflict and Diplomacy in Iran, Turkey, and Greece (Princeton, N.J.: 
Princeton University Press 1980), 335-347. 
34 Notalar konusunda Türkiye’nin teziyle ilgili o günlerin havası içerisinde detaylı bir anlatım için bkz. Cemil Bilsel, “The Turkish Straits in the Light of Recent Turkish-Soviet Russian Correspondence”, The American Journal of International Law 41/4 (Ekim 1947): 727-747. 
Bilsel, Rus/Sovyet politikalarını emperyalist olarak tanımlar ve boğazlarla ilgili Rus tutumunun günün şartlarına uygun olarak üç şekilde geliştiğini ifade eder : 
(i) Zorlu zamanlarda Ruslar Boğazların savaş gemilerine açılmasını önerir (açık kapı politikası); 
(ii) Rusya zayıf hissettiği zamanlarda Boğazların tüm savaş gemilerine kapatılmasını talep eder (savunmacı politika); 
(iii) Rusya kendini güçlü hissettiği zaman Boğazların yalnızca Rus savaş gemilerine açık tutulmasını ve Boğazların sahipliğini amaçladığı saldırgan bir politika izler 
(emperyalist politika). 
Bu durum Rusya’nın açık bir saldırganlığı, emperyalist politikasıydı. Öte yandan, Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyükelçisi, ABD’li mevkidaşı nezdinde Türkiye üzerindeki 
baskıyı devam ettirmiş, ilişkilerde Sovyetlerin yükselen gücünün gözönüne alınmasını istemişti. FRUS 7 (1946): 813-817. 
35 Ayşegül Sever, Soğuk Savaş Kuşatmasında Türkiye, Batı ve Ortadoğu 1945-1958 (İstanbul: Boyut Kitapları, 1997), 42. 
36 Sever, Soğuk Savaş Kuşatmasında Türkiye, 42. 
37 FRUS 7 (1946): 840. 
38 LWH Oral History (Truman Library), 234-235. 
39 Robert J. Donovan, Conflict and Crisis: The Presidency of Henry S. Truman, 1945-1948 (New York: Norton, 1977), 251; Acheson, Present at the Creation, 263-264; Jones, The Fifteen Weeks, 63-65. 
40 Stephen G. Xydis, “Truman Doctrine in Perspective”, Balkan Studies 8 (1967): 248, not 40 ve s. 249. 
41 FRUS 7 (1946): 847. 
42 “CC CPSU Plenum, Evening 28 June 1957”, Istoricheskii arkhiv 3-6 (1993) ve 1-2(1994), çev. Benjamin Aldrich-Moodie, 
http://www.wilsoncenter.org/index.cfm?topic_id=1409&fuseaction=va2.document&
identifier=5034F03A-96B6-175C-997CF0E22D8D3F3E&sort=Collection&item=Soviet%20 
Foreign%20Policy    (Son erişim tarihi: 18 Mayıs 2012.) 
Kruşçev’in bahsettiği Voroşilov, Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal ile görüşmelerde bulunmuş, akabinde Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarına katılan 
Sovyet heyetinin başkanlığını yürütmüş olan General Kliment Vevremoviç Voroşilov’dur. Taksim anıtında Mustafa Kemal’in arkasında diğer Sovyet 
Generali Frunze ile birlikte durmaktadır. Voroşilov ile ilgili olarak bkz. Erdal Aydoğan, “Kliment Yefromoviç Voroşilov’un Türkiye’yi Ziyareti ve Türkiye-Sovyet Rusya İlişkilerine Katkısı”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi 39 (Mayıs 2007): 337-357. 
43 FRUS, 1946, Vol.6, s.696-709. 
44 Robert H. Ferrell (ed.), Off the Record: The Private Papers of Harry S. Truman (New York: Harper & Row, 1980), 79-80. 
45 George F. Kennan, Memoirs, 1925-1950 (New York: Bantam, 1969), 596. Uzun Telgraf’tan bir yıl sonra Kennan, “Mr .X” takma adıyla 
“Sovyet Kuşatmasının Kaynakları” başlıklı bir makale yayınlayarak, Uzun Telgraf’taki görüşlerini açık yayında ifade etti. Mr. X, “The Sources of Soviet Conduct”, Foreign Affairs (Temmuz 1947): 566-582. 
46 Sovyet zırhlı birlik harekâtını gösterir harita için George McGhee, The US-Turkish-NATO Middle East Connection: How the Truman Doctrine and Turkey’s NATO Entry Contained Soviets (Londra: Macmillan, 1990), 15. 
47 FRUS 7 (1946): 564-565, 566-567; Jones, The Fifteen Weeks, 55; Walter LaFeber, America, Russia and the Cold War 1945-1990 (6th ed., New York: 
Edition McGraw-Hill, 1991), 28; FRUS 7 (1946): 399- 401; FRUS 5 (1947): 915. FRUS editörleri Truman’ın Sovyetlere bir mesaj gönderdiği konusunda 
kesinlikle bir kayıt olmadığını belirtiyorlar; FRUS 7 (1946): 348-349. 
48 Gezide USS Missouri zırhlısı, USS Cleveland kruvazörü ve USS Power destroyeri görev almıştır. Missouri’nin ziyaretindeki resmi neden 11 Kasım 1944’de vefat eden Türk Büyükelçisi Mehmet Münir Ertegün’ün naaşının getirilmesidir. 
49 John L. Gaddis, Strategies of Containment: A Critical Appraisal of American National Security Policy During the Cold War (Oxford: Oxford University Press, 2005, 
gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskı), 21 not 59. 
50 Clark M. Clifford’tan Truman’a “American Relations with Soviet Union”, 24 Eylül 1946, Arthur Krock, Memoirs: Sixty Years on the Firing Line 
(New York: Funk & Wagnalls, 1968), 419-422’den naklen Gaddis, Strategies of Containment, 21. 
51 Vladimir O. Pechatnov, “The Big Three After World War II: New Documents on Soviet Thinking about Post War Relations with The United States and Great Britain”, 
Working Paper No. 13 (1995), Cold War International History Project, Woodrow Wilson International Centre for Scholors, 1-2. Ivan M. Maisky, Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov’un program hazırlamadan sorumlu asistanı olarak görev yapmıştır. 
52 Pechatnov, “The Big Three After World War II”, 3. 
53 Pechatnov, “The Big Three After World War II”, 4. 
54 Gönlübol, Olaylarla Türk Dış Politikası, 388. 
55 John Lewis Gaddis, The United States and the Origins of the Cold War, 1941–1947 (Columbia: Columbia University Press, 1972), özellikle 9. Bl. Fraser J. 
Harbutt, The Iron Curtain: Churchill, America, and the Origins of the Cold War (New York: Oxford University Press, 1986); Sean Greenwood, Britain and 
the Cold War, 1945-91 (Londra: Palgrave Macmillan, 2000), özellikle 19. 
56 Joseph Stalin, Speeches Delivered at Meetings of Voters of The Stalin Electoral District, Moscow (Moskova: Foreign Languages Publishing House, 1954), 19-44. 
57 Martin McCauley, The Origins of the Cold War: 1941-1949 (Londra: Pearson Longman, 1995). 72; Daniel Yergin, Shattered Peace: The Origins of the Cold War (New York: Penguin Books, 1990), 168-171. 
58 FRUS 7 (1946): 524. 
59 McCauley, The Origins of the Cold War, 78-79. 
60 Kuniholm, The Origins of the Cold War, 369, not 185. 
61 Clark Clifford, “Report: American Relations With The Soviet Union”, 24 Eylül 1946. http://www.trumanlibrary.
org/whistlestop/study_collections/coldwar/documents/sectioned.php?documentid=4-1&pagenumber=
1&groupid=1 (Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 
62 Interview with Clark Clifford http://nsarchive.gwu.edu/coldwar/interviews/episode-2/clifford1.html 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 
63 Randall Woods ve Howard Jones, Dawning of the Cold War: The United States Quest for Order (Athens, 
Georgia: University Of Georgia Press, 1991) s. 136-137; Kuniholm, The Origins of the Cold War, 369371. 
64 David S. McLellan, Dean Acheson: The State Department Years (New York: Dodd, Mead and Company, 1976), 105-106. 
65 Michael Asteris, “British Overseas Military Commitments 1945-47: Making Painful Choices”, 
Contemporary British History 27/3 (2013): 353. 
66 McLellan, Dean Acheson, 94-95. 
67 Thomas G. Paterson, Soviet-American Confrontation: Postwar Reconstruction and the Origins of the Cold War (Baltimore: 
The Johns Hopkins University Press, 1975), 185. 
68 Paterson, Soviet-American Confrontation, 188; FRUS 7 (1947): 31. 
69 Judith Jeffery, Ambiguous Commitments and Uncertain Policies: The Truman Doctrine in Greece, 19471952 (Lanham, Maryland: Lexington Books, 2000), 17-35; 
FRUS 7 (1946): 235-237. 
70 FRUS, vol.7, 1946, s.235-237. 
71 FRUS 7 (1946): 242-243. 
72 Milovan Djilas, Conversations with Stalin (New York: Harcourt, Brace,1962), 182. 
73 Djilas, Conversations with Stalin, 182. 
74 Department of State, Press release, 9 Ocak1947. 
75 Kuniholm, The Origins of the Cold War, 405. 
76 FRUS 5 (1947): 23-25. 
77 FRUS 5 (1947): 28-29. 
78 Jones, The Fifteen Weeks, 131; Kuniholm, The Origins of the Cold War, 408. 
79 Jones, The Fifteen Weeks, 131. 
80 H. W. Brands, The Devil We Knew: Americans and the Cold War (Oxford: Oxford University Press, 1993), 18. 
81 George S. Harris, Troubled Alliance: Turkish-American Problems in Historical Perspective, 1945-71 (Washington D.C.: American Enterprise Institute for Public 
Policy Research, 1972), 26. 
82 Public Papers of the Presidents of the United States: Dwight D. Eisenhower 1957 (Washington D.C.: United States Government Printing Office, 1999), 387. 
83 Dışişleri Bakanlığı’ndan önceki bir yılı Çin’de geçiren General Marshall, özellikle Avrupa’daki çok tatmin edici bir rapor verebilecek durumda değilim. 
Hepsinin üzerinden geçtim ancak tamamen başlangıç düzeyindeyim. Olumlu bir kanaatin oluşması için henüz zaman gelmedi.” Marshall, “Testimony 
of February 14, 1947: Executive Sessions of the Senate Foreign Relations Committee”, (Historical Series) 
Volume Eightieth: Congress, First and Second Sessions 1947-1948 (Washington:U.S. Government Printing Office, 1976), 1-2. 
84 Toplantı metni için bkz. “Meeting Notes, ca. February 1947, J.M. Jones Papers, Drafts of Truman Doctrine 
”http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-02-00&documentid=8-4&pagenumber=1    
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014); Jones, The Fifteen Weeks, 131; Kuniholm, The Origins of the Cold War, 408. 
85 Kuniholm, The Origins of the Cold War, 412 not. 88. 
86 Jones, The Fifteen Weeks, 151. 
87 Address of the President to Congress, Recommending Assistance to Greece and Turkey, 12 Mart 1947. Harry S. Truman Administration, Elsey Papers, 
http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-03-12&documentid=59&pagenumber=1 (Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 
88 Ancak, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak yardımın çok önemli bir kısmı askerî yardım olacaktır. İki ülkeye verilecek 400 milyon dolarlık yardımın 
128.125.000 doları ekonomik yardımdır. Paterson, Soviet-American Confrontation, 202. 
89 Truman’ın Kongre konuşması için bkz. http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/ 
doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-03-12&documentid=5-9&pagenumber=1 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 
90 Truman’ın konuşma metninin hazırlanması sırasında Beyaz Saray’daki danışmanların, “Orta Doğu’daki 
büyük doğal kaynakların tek bir devletin egemenliği altına girmemesi” ile ilgili önerdikleri cümle nihai 
metinde yer almamıştır. Jones, The Fifteen Weeks, 156. Nihai metinden çıkartılan bir başka bölüm ise 
şu şekildedir: “Eğer dünyanın geri kalan milletlerindeki hür teşebbüsün yok olmasına müsaade edersek, 
kendi ekonomimiz ve demokrasimiz de hayati derecede tehdit edilecektir.” Paterson, Soviet-American 
Confrontation, 198, not 96. 
91 Nakleden Barton J. Bernstein (ed.), Politics and Policies of the Truman Administration (Chicago: 
Quadrangle Books, 1970), 56. 1953 yılı itibari ile Amerikalı şirketler Orta Doğu petrolünün %70’ni 
üretmektedir, Paterson, Soviet-American Confrontation, 206, not 125. 
92 Kasım 1946’da yapılan Kongre seçimlerinde Cumhuriyetçilerin seçim propagandalarında özellikle komünizm tehdidi ve yayılmacılığı tehlikesini kullandıkları göz 
önüne alınırsa Truman’ın bu vurguları daha iyi anlaşılabilir. Yergin, Shattered Peace, 284-285. Truman konuşmasında Sovyetler Birliği’ni hiç anmamış komünizmden 
ise bir kez bahsetmişti. 
93 LaFeber, America, Russia and the Cold War, 56. 
94 Jones, The Fifteen Weeks, 190,194. 
95 Stephen Ambrose, Rise to Globalism: American Foreign Policy Since 1938 (7th ed., New York: Penguin Books,1993), 82. 
96 Jones, The Fifteen Weeks, 146-147; Yergin, Shattered Peace, 282. 
97 Robert Frazier, Anglo-American Relations with Greece: The Coming Of The Cold War 1942-47 (New 
York: St. Martin’s Press, 1991), 159. 
98 C. J. Bartlett, The Global Conflict 1880-1970: International Rivalry Great Powers (Londra: Longman, 
1986), 264. 
99 John Lewis Gaddis, “Was the Truman Doctrine a Real Turning Point?”, Foreign Affairs 52/2 (Ocak 1974): 386-402. “Önerim, [doktrinin] Avrupa’daki güçler 
dengesindeki değişimlerle başa çıkma yönünde daha önce uygulamaya konulan politikalarla bir uyum içerisinde olduğudur. Truman yönetiminin 19471950 
arasındaki genel çerçevede kullanılan diline rağmen, dünyanın geri kalanıyla ilgili bu politikayı uygulayabilecek ne bir niyeti ne de imkânı vardı. 
Komünizmi her yerde kuşatmaya karşı gerçek niyet, Yunanistan ve Türkiye’deki krizlerle değil, Kore Savaşı’nın etrafında gelişen olaylar neticesinde gelişti.”, 386. 
100 Frazier, Anglo-American Relations with Greece, 161-164; Kuniholm, The Origins of the Cold War, 420-422. 
101 LaFeber, America, Russia and the Cold War, 3. Bölüm. 
102 Gönlübol vd., Olaylarla Türk Dış Politikası, 234. 
103 U.S. Department of State, Reports to Congress on Assistance Greece and Turkey, (Washington D.C.: Government Printing Office 1947-1949). 
104 Gönlübol vd., Olaylarla Türk Dış Politikası, 231-233. Truman Doktrinin Sovyetler Birliği’ne yönelik siyasi bir araç olarak kullanıldığı yönündeki erken dönem bir 
Sovyet eleştirisi için bkz. Andrei Vyshinsky, “A Soviet Criticism of the Truman Doctrine and Marshall Plan, September 18, 1947”, 
http://slantchev.ucsd.edu/courses/ps142j/documents/vyshinsky-criticism-of-truman-doctrine.html   (Son erişim tarihi: 16 
105 Oral Sander, Türk-Amerikan ilişkileri: 1947-1964 (Ankara: SBF Yayınları), 37. 


KAYNAKÇA;

Abdul Rahman, Zulkanain, Amer Saifude Ghazali, Rosmadi Fauzi ve Norazlan Hadi Yaacob, “Britain, the United Nations and the Iranian Crisis 
of 1946”, Middle-East Journal of Scientific Research 18/11 (2013):1544-1556. 
Acheson, Dean, Present at the Creation: My Years at the State Department, New York: W.W. Norton, 1969. 
Alperovitz, Gar, Atomic Diplomacy: Hiroshima and Potsdam: The Use of the Atomic Bomb and the American Confrontation with Soviet Power, 2. ed. Chicago: 
Pluto Press, 1994. 
Ambrose, Stephen, Rise to Globalism: American Foreign Policy Since 1938, 7. ed. New York: Penguin Books, 1993. 
Asteris, Michael, “Biritish Overseas Military Commitments 1945-47: Making Painful Choices”, Contemporary British History, 27/3 (2013): 348-371. 
Aydın, Mustafa, “İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, ed. Baskın Oran, 
399-476, İstanbul: İletişim Yayınlar, 2009. 
Aydoğan, Erdal, “Kliment Yefromoviç Voroşilov’un Türkiye’yi Ziyareti ve Türkiye-Sovyet Rusya İlişkilerine Katkısı”, Ankara Üniversitesi Türk 
İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi 39 (Mayıs 2007): 337357 
Bartlett, C. J., The Global Conflict 1880-1970: International Rivalry Great Powers, Londra: Longman, 1986. 
Bernstein, Barton (ed), Politics and Policies of the Truman Administration, Chicago: Quadrangle Books, 1970. 
Bilsel, Cemil, “The Turkish Straits in the Light of Recent Turkish-Soviet Russian Correspondence”, The American Journal of International Law 41/4 (Ekim 1947): 727-747. 
Brands, H. W., The Devil We Knew: Americans and the Cold War. Oxford: Oxford University Press, 1993. Criss, Nur Bilge, “Önsöz”, Türkiye’nin Batı İle ittifaka Yönelişi¸ 
Melih Esenbel, İstanbul: İsis Yayıncılık, 2000. 
Dixon, Piers, Double Diploma: The Life of Sir Pierson Dixon, Londra: Hutchinson, 1968. 
Djilas, Milovan, Conversations with Stalin, New York: Harcourt, Brace, 1962. 
Donovan, Robert J., Conflict and Crisis: The Presidency of Henry S. Truman, 1945-1948, New York: Norton, 1977. 
Erkin, Feridun Cemal, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Ankara: Başnur Matbaası, 1968. 
Ferrell, Robert H. (ed.), Off the Record: The Private Papers of Harry S. Truman, New York: Harper & Row, 1980. 
Frazier, Robert, Anglo-American Relations with Greece: The Coming Of The Cold War 1942-47, New York: St. Martin’s Press, 1991. 
Foreign Relation of the United States (FRUS) 3 (1941), 4 (1943), 1 (1945), 2(1945), 8 (1945), 6 (1946), 7 (1946), 5 (1947), 3 (1948), 4 (1948). 
Gaddis, John Lewis, “Was the Truman Doctrine a Real Turning Point?”, Foreign 
Affairs 52/2 (Ocak 1974): 386-402. 
–––––––––, “The Tragedy of Cold War History: Reflections on Revisionism”, Foreign Affairs 73/1 (Ocak-Şubat 1994), 142-154. 
–––––––––, The Cold War: The Deals The Spies The Truth, Londra: Penguen Books, 2005. 
–––––––––, Strategies of Containment: A Critical Appraisal of American National Security Policy During The Cold War, Oxford: Oxford University Press, 2005. 
––––––––, The United States and the Origins of the Cold War, 1941–1947, Columbia: Columbia University Press, 1972. 
Gönlübol, Mehmet vd., Olaylarla Türk Dış Politikası, Ankara: Siyasal Kitabevi, 2000. 
Greenwood, Sean, Britain and the Cold War, 1945-91, Londra: Palgrave Mac-millan, 2000. 
Hale, William, Türk Dış Politikası 1774-2000, çev. Petek Demir, İstanbul: Mozaik, 2003. 
Halle, Louis J., Soğuk Harp, çev. Fahri Çeliker, Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1976. 
Harbutt, Fraser J., The Iron Curtain: Churchill, America, and the Origins of the 
Cold War, New York: Oxford University Press, 1986. 
Harris, George S., Troubled Alliance: Turkish-American Problems in Historical Perspective, 1945-71, Washington D.C.: American Enterprise Institute for Public Policy Research, 1972. 
Higgins, Hugh, The Cold War, Londra: Heineman Books, 1974. 
Jeffery, Judith, Ambiguous Commitments and Uncertain Policies: The Truman Doctrine in Greece, 1947-1952, Lanham, Maryland: Lexington Books, 2000. 
Jones, Joseph M., The Fifteen Weeks, New York: The Viking Press, 1964. 
Jones, Howard, New Kind of War: America’s Global Strategy and the Truman 
Doctrine in Greece, Cary, NC,: Oxford University Press, 1997. 
Kennan, George F. Memoirs, 1925-1950, New York: Bantam, 1969. 
Kucherov, Samuel, “The Problem of Constantinople and the Straits”, The Russian Review 8/3 (Temmuz 1949): 205-220. 
Kuniholm, Bruce Robellet, The Origins of the Cold War in the Near East: Great Power Conflict and Diplomacy in Iran, Turkey, and Greece, Princeton, N.J.: Princeton University Press 1980. 
LaFeber, Walter, America, Russia and the Cold War 1945-1990, 6. ed. New York: Edition McGraw-Hill, 1991. 
Leffler, Melvyn P., “Strategy, Diplomacy, and the Cold War: The United States, Turkey, and NATO, 1945-1952”, The Journal of American History 71/4 (1985): 807-825. 
Madanoğlu, Cemal, Anılar (1911–1953), İstanbul: Evrim Yayınevi, 1982. 
Marshall, George C., “Testimony of February 14, 1947 Executive Sessions of the Senate Foreign Relations Committee”, Historical Series, Volume 
Eightieth: Congress, First and Second Sessions 1947-1948, Washington: U.S. Government Printing Office, 1976. 
Mastny, Vojtech, Russia’s Road to the Cold War: Diplomacy, Warfare, and the Politics of Communism, 1941-1945, Columbia: Columbia University Press, 1979. 
McCauley, Martin, The Origins of the Cold War: 1941-1949, Londra: Pearson Longman, 1995. 
McGhee, George, The US-Turkish-NATO Middle East Connection: How the Truman Doctrine and Turkey’s NATO Entry Contained Soviets, Londra: Macmillan, 1990. 
McLellan, David, Present at the Creation: My Years at the State Department, New York: W.W. Norton, 1969., Dean Acheson: The State Department Years, 
New York: Dodd, 
Mead and Company, 1976. 
Mr. X, “The Sources of Soviet Conduct”, Foreign Affairs (Temmuz 1947): 566-582. 
Paterson, Thomas G., Soviet-American Confrontation: Postwar Reconstruction and the Origins of the Cold War, Baltimore: The Johns Hopkins University Press, 1975. 
Pechatnov, Vladimir O. “The Big Three After World War II: New Documents on Soviet Thinking about Post War Relations with The United States 
and Great Britain”, Working Paper No. 13 (1995), Cold War International History Project, Woodrow Wilson International Centre for Scholors. 
Public Papers of the Presidents of the United States: Dwight D. Eisenhower 1957, Washington D.C.: United States Government Printing Office, 1999. 
Resis, Albert, “The Churchill-Stalin Secret ‘Percentages’ Agreement on the Balkans, Moscow, October 1944”, The American Historical Review 83/2 (Nisan 1978): 368-387. 
Saray, Mehmet, Sovyet Tehdidi Karşısında Türkiye’nin NATO’ya Girişi, III. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeler, Ankara: Atatürk 
Araştırma Merkezi Yayınları, 2000. 
Saville, John, The Politics of Continuity: British Foreign Policy and the Labour Government 1945-1946, Londra ve New York: Verso, 1993. 
Schlesinger, Arthur, “Origins of the Cold War”, Foreign Affairs 46 (Ekim 1967): 22-52. 
Schwarzenberger, Georg, Power-Politics: A Study of International Society, 2. ed. New York: F. A. Praeger, 1951. 
Sever, Ayşegül, Soğuk Savaş Kuşatmasında Türkiye, Batı ve Ortadoğu 19451958, İstanbul: Boyut Kitapları, 1997. 
Stalin, Joseph, Speeches Delivered at Meetings of Voters of The Stalin Electoral District, Moscow, Moskova: Foreign Languages Publishing House, 1954. 
U.S. Department of State, Reports to Congress on Assistance Greece and Turkey, Washington D.C.: Government Printing Office 1947-1949. 
Weisband, Edward, 2. Dünya Savaşı ve Türkiye, İstanbul: Örgün Yayınevi, 2002. 
Woods, Randall ve Howard Jones, Dawning of the Cold War: The United States Quest for Order, Athens, Georgia: University Of Georgia Press, 1991. 
Xydis, Stephen G., “Truman Doctrine in Perspective”, Balkan Studies 8 (1967): 239-262. 
Yergin, Daniel, Shattered Peace: The Origins of the Cold War, New York: Penguin Books, 1990. 
Zubok, Vladislav M., A Failed Empire: the Soviet Union in the Cold War from Stalin to Gorbachev, Chapel Hill: The University of North Carolina Press, 2007. 
Zubok, Vladislav ve Constantine Pleshakov, Inside the Kremlin’s Cold War: From Stalin to Krushchev, Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press, 1996. 

İnternet Kaynakları 

Address of the President to Congress, Recommending Assistance to Greece and Turkey, 12 Mart 1947. Harry S. Truman Administration, Elsey Papers, 
http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-03-12&documentid=5-9&pagenumber=1, 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014) 

“CC CPSU Plenum, Evening 28 June 1957” notları, 06/28/1957, Istoricheskii arkhiv 3-6 (1993) ve 1-2 (1994). Çev. Benjamin Aldrich-Moodie, 
http://www.wilsoncenter.org/index.cfm?topic_id=1409&fuseaction=va2.document&identifier=5034F03A-96B6-175C-997CF0E22D8D3F3E&
sort=Collection&item=Soviet%20Foreign%20Policy,   (Son erişim tarihi: 18 Mayıs 2012) 

Clark Clifford, Report, “American Relations With The Soviet Union” by 
[“Clifford-Elsey Report”], 24 Eylül 1946. Conway Files, Truman Papers 
http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/coldwar/documents/sectioned.php?documentid=4-1&pagenumber=1&groupid=1 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 

Interview with Clark Clifford 
http://nsarchive.gwu.edu/coldwar/interviews/episode-2/clifford1.html 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014) 

Truman Libary, “Meeting Notes, ca. February 1947, Subject File, J. M. Jones Papers”, 
http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/study_collections/doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-02-00&documentid=8-4&pagenumber=1, 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014) 

Truman’ın Kongre konuşması 
http://www.trumanlibrary.org/whistlestop/ study_collections/doctrine/large/documents/index.php?documentdate=1947-03-12&documentid=5-9&pagenumber=1, 
(Son erişim tarihi: 9 Temmuz 2014). 

Vyshinsky, Andrei, “A Soviet Criticism of the Truman Doctrine and Marshall Plan, September 18, 1947”, 
http://slantchev.ucsd.edu/courses/ps142j/documents/vyshinsky-criticism-of-truman-doctrine.html 
(Son erişim tarihi: 16 Mart 2009). 


***