21 Ocak 2018 Pazar

PANZER VE KÜRT İSYANI - ALMAN DERİN DEVLETİ KILIÇ! BÖLÜM 4

PANZER VE KÜRT İSYANI - ALMAN DERİN DEVLETİ KILIÇ! BÖLÜM 4




Gazete kamu oyunun vicdanıdır, Doğruları yazmazsa vicdan iflas eder. Erdoğan, toplum vicdanını satın aldı, kirletti, bunun vebali büyüktür. Zeki, donanımlı, iyi eğitimli polis yerine köle ve eğitimsiz polis sistemine geçildi. Emekli edilen emniyetçiler, kapatılan Polis koleji ve 1 yılda yetiştirilmek 
istenen Komiser yardımcıları bu kumpasın birer parçasıdır. Ülkemizdeki bir iktidar kavgası milletimiz ile mezkûr güçler arasındadır aslında. Ancak, bizler sahnedeki figüranları görebiliyoruz sadece... 

Derin devlet operatörü ÖKK eski başkanı Sabri Yirmibeşoğlu, "kirletiriz ve kullanırız" demişti. Erdoğan ve AKP'nin kirlendiği çok açık, kullanıldığı da! Haram kasayla Havuz medya oluşturma sürecini görüpte Erdoğan'ın Başkanlık sistemi ile Firavunluğa özendiğini anlamak için gazeteci olmanıza gerek yok. Erdoğan'ın ülkeyi neden soyduğu net belliydi, Suudi ve Katar krallarına özeniyordu. 

Ne Kürt sorununda nede İslam dünyasındaki derin devlet eksenli şiddet sorunlarında, Hizmet hareketi ve manevi yol göstericisi Fethullah Gülen Hoca Efendi dinlenmeden başarılı olunması mümkün değildir. Kardeşlik ve barış projesi baltalandı, AKP 3 yıldır barış süreci diye kamuoyunu uyuturken, 
PKK tarihinin en güçlü konumuna derin devlet Ergenelon tarafından getirildi. Global kumpascılar, MİT ve TSK’da yerli Gladyo ile yeniden dirsek temasında çalışıyorlardı. Erdoğan, 2010’dan beri bu ekibe tam biat etmişti. Erdoğan'ın Yeni Osmanlı ve Hilafet hayalleri ile Ortadoğudaki ateşe benzin taşındı ve şimdi o ateş Allah korusun her eve sirayet ediyor, ülkemizi yakıyor. Kimin İslam’a ve 
ülkesine ihanet ettiği ve hangi yabancı güçlerin oyuncağı olduğu ortada. Kan politikası ile iktidarda kalmaktan başka AKP’nin bir düşüncesi kalmadı, ülkemize vereceği herhangi bir vizyonu olmadığı da ortaya çıktı. 

BD ve İngiltere ile Türkiye Özgür Suriye Ordusu çatısında Suriyeli muhalifleri eğit donat programında ortaktı. Peki neden şimdi kızıyorlar? ABD 2. Başkanı Joe Biden ise açıkca "Erdoğan Al Nusra ve Ahrar Al Şam'a silah satıyor, militan gönderiyor" dedi. Bu aslında bir suç duyurusuydu. ABD Başkanı Obama, Mayıs 2013'de Erdoğan'ın önüne Al Nusra ve Ahrar Şam'la yaptığı silah, militan petrol ticaretini ve edindiği serveti masaya koydu. ABD'de Seymour Hersh gibi gazeteciler zaten CIA'nın Vietnam'dan başlayarak terörü finanse etmesini ortaya çıkartarak Pulitzer ödülü aldı. Kimse vatan hainliği safsatası yapmasın. Yanlış olarak gördüklerimi kimseden çekinmeden yazıyorum. 

Eğer CIA, El Kaida teröründen elde ettiği karanlık paraları Reagan, Bush, Clinton veya Obama’a verseydi, onlarda kendi seçim kampanyalarında bunları kullansaydı, büyük bir skandal ve ulusal güvenlik sorunu olurdu. Erdoğan işte bunu yaptı. CIA'nın terör ticaretiyle Amerikan silah sanayisini ayakta tuttuğu ve karanlık işler için ekstra bütçe oluşturması yeni bir bilgi değil. Size bununla ilgili yazılmış belgeli kitaplar, akademik makaleler, filmler ve belgeseler önerebilirim. Ancak Erdoğan'ın MİT'i IŞİD terörüne bulaştırması ile CIA'nın El Kaida'yı finanse edip, uyuşturucu üzerinden derin faaliyetleri ile Erdoğan’ın selefi teröründen edindiği büyük şahsi servet aynı mıdır? CIA, arada karakoyunlar çıksa da Amerikan çıkarları için çalışıyor. Kirli işlerini bile dünyaya Hollywood filmlerinde güç gösterisi olarak kendisi pazarlıyor. Erdoğan’ın edindiği şahsi servet peki Türkiye çıkarları için mi kullanılıyor? 
AKP iktidardan düştüğünde bu servete ne olacaktır, devlet hazinesine mi, TSK ve MİT’e mi devredilecektir? Zaten sorunda burada ya! Erdoğan, madem CIA terör ihracı ve ticaret ile güçlü istihbarata sahip, neden MİT'i kullanıp bende yapmayayım dedi. 

Amerikalılar PYD kartını kullanarak Erdoğan'ı IŞİD ve El Nusra'ya destek inadından yıldırmaya çalıştı. KKK komutanı anlıyordur ne dediğimi! PYD'ye güvenen Amerikalılar neden şimdi TSK ile anlaşma yaptı? IŞİD'e operasyonla ilgili TSK ile anlaşmayı Ocak 2015'de yapmıştı. Erdoğan buna 7 ay direndi. Şimdi yelkenleri suya indirmek zorunda kaldı. Zira ordudaki 3. güçte harekete geçti. 
Erdoğan'ın izlediği dış politika iflas etmekle kalmadı, resmen Türkiye'yi yerin dibine batırdı. IŞİD, Sünni İslam'a global saldırı projesidir. Bir konsorsiyumdur. Erdoğan'ın Türkiye'nin imajına vurduğu darbe sanıldığından çok daha büyük. Çakma ve göstermelik PKK ve IŞİD operasyonuyla ülkenin ulusal güvenlik sorunu düzeltilemez. Ne zaman Kandil’i vurarak PKK sorunu çözüldü ki! Eşkiyaya dağdan obaya şehre indiren sizsiniz. Polis ve askerin elini kolunu bağlamıştınız. PKK'yı yönlendiren ve yöneten derin MİT, ÖKK, MAK ekipleri, ateşle oynuyor. Oysa Kürt kardeşlerimiz, kan değil barış ve huzur istiyorlardı. 

13 yıldır AKP’liler dün de yanılmaz, hata yapmaz, kusurdan azade, çok bilmiş şaşmazlardı… Bugün de yüzde 100 her zaman haklılar ve öyle de olmalıdır! Milleti aptal yerine koyuyorlar ve yüzde 41 bundan razı olduğunu sandıkta deklare ediyor. AKP demokratik yollarla asla iktidarı bırakma gibi bir 
düşünceyi taşımıyor. AKP, 7 Haziran seçim yenilgisinde faturayı HDP'ye kesti. 30 Mart’daki gibi bu defa sandığa sokamadığı kedilere cezayı kesse daha mantıklı olurdu! Gazeteci Deniz Zeyrek bam teline dokunmuş: 13 yıldan beri ülkeyi yöneten AKP Hükümeti ne zaman olumsuz bir durum olsa, hemen mağdur ayağına yatıp "kandırıldık" diyor. Bindik Erdoğan’ın kıyamet gemisine, hızla Alman Gladyosu, İsrail ve Amerikan Neoconların Suriye’de kurguladığı Armagedon savaşına doğru ilerliyoruz. Henüz her şey bitmedi. TSK, bu hain planlara dur diyecektir. 

Allah, ülkemizi hainlerden, hırsızlardan, yolsuzluk yapanlardan, PKK ve selefi terörüne destek verenlerden korusun. Global şebeke ile yatağa girenlerin devleti temsil ettiğini düşünmüyorum. AKP projesi ve hikayesi bitti! Kitabımda Alman Gladyo’sunun faaliyetleri ile ilgili pek çok soruya yanıt vermeye çalıştım. Almanya’nın gezi olayları ile nasıl, neden ve hangi yollarla kılıç çektiğini okumaya var mısınız? Çünkü büyük çözülme aslında Gezi’de başlamıştı? George Soros’un Açık Toplumu ve Alman Gladyosu neden Gezi’de bir devrim peşindeydi? 

GÖKTÜRK GLADYOSUSU 2011’DE DEVREYE SOKULDU 

Türk kamuoyu Ergenekon ve Balyoz yargı dalgaları ve davaları ile uğraşırken, Göktürk Gladyosu çoktan kurulmuştu. Yeni Gladyo’nun Süfyan lideri Erdoğan ve askeri lideri saldıray Berk oldu. Sivil yapılanmada başkanlığa TBMM Başkanı İsmail Kahraman getirildi. Mason Büyük Kulüpte Rizeli avukat İsmail Kahraman’ın başkan yapılması çok ilginçti. AKP ve Masonik yapı işbirliği yapınca 
Ergenekon ve Balyozcular Silivri’den salındı ve Yargıtay onanmış cezaları bozdu. Saldıray Berk’in 13 Kasım 2015’de Yargıtay’da beraat ettirilip itibarının iade edilmesinden sonra 15 Temmuz 2015’den beri 5 aşamalı darbe planına sivil görünümde girildi. Düğmeye basıldı. Erdoğan darbenin komutanı oldu. Kamuoyuna cemaat öcüsü yemi sunuldu. Kirlenen AKP’liler bu yemi çok sevdiler. 

Hilafet, 1924'de resmen Atatürk tarafından kaldırıldı. Müslümanların tek bir merkezi sesi olmaması Neocon ve İngiliz projesine uymuyor artık! British akademisyen mantığı, Müslümanlar kendilerini nasıl tarif ediyorsa biz onu esas alırızdır. IŞİD ile radikal fundamentalist kimliği oluşturdular. Buna yatkın müslüman tipini bulmak zor olmamıştır. 

IŞİD ile akademik bir tezin pratik uygulaması proje halinde Neoconlar tarafından deneniyor. Obama, bu nedenle, ISIS, ISIL yerine artık IS diyor. Neden acaba? Ben orada bir İslam devleti göremiyorum, hapishane kaçkını bir caniler güruhu görüyorum. IŞİD ile ilgili akademik bir makale yazdığımı anlamışsınızdır. Evrensel İslam, lafzı Kuran yorumu, çakma Hilafet ile IŞİD, sosyal inşaattır. Bu çakma örgütle İslam üzerinde 11 Eylülden daha feci büyük bir oyun oynanıyor. Müslümanlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamalarına dayanamıyorum. 

IŞİD'in ardındaki Irak Baascıları Obama ile pazarlık yapıp Şii Nuri El Malik'i devirip, zaten yüzde 40 oranında parsayı, yani devlet kurumlarında mevki elde ederek ganimeti topladı, Ankara ise avcunu yaladı. Irak genelinde 14 askeri üs kuran ABD isterse IŞİD'i 3 günde temizler. Peki kim tüm dünyaya bakın direk Kuran’dan saf lafzı yorumla ‘İslam barbarlıktır’ mesajı verip, bir enerji güzergahı alıyor? 
IŞİD'in başarılı olmasının temel nedeni Saddam'ın eski ordu generalleri ve elit Sünni aşiretlerinin izin, yol vermesi ve tabi ki bir Bağdat pastası pazarlığıdır. Uyanalım. 

IŞİD'in 1700 Şii polisi Tikrit'de öldürdüğü katliamda tetiği çekenler Peştun Taliban Afganlardı. IŞİD, müslüman olmuş yabancılar ile gurbetçilerin 2. ve 3. neslinden 1700 elemanı Avrupalı Müslümanlardan arasından topladı. Evimizde büyüyen terörizm tehditi tartışılmaya açıldı. IŞİD içinde çok sayıda İngiliz ajanı bulunuyor, yüzleri kapalı olanlar büyük ihtimalle ajanlardır. 1500 eleman Suudi, 3000 Irak, 2000 Suriye hapishanesinden toplanan idam kaçkınlarıdır? Bu mahkumları kim saldı? ABD Savunma Bakanlığı'nın IŞİD ile 30 yıl savaşmak gerek açıklaması tam bir komedidir. Yani 30 yıl bölgeyi sömürmek için gerekçe çıkartıyorlar. Aceleleri yok. 

2 yıldır Ürdün hapishanesinde yatan 11 Eylül 2001 terörizmi planlayıcılarından Muhammed Atta'nın hocası Ebu Katade'yi Neoconlar çıkarttırdı! Hani El Kaida tehlikeliydi? Kur'an'dan şiddet, cinayet, tecavüz, gasp, haksızlık, hukuksuzluk yorumu çıkartan El Nusra, ÖSO ve IŞİD ile Türk müslümanlarının işi olamaz. Bu oyunla müslümanların başına çorap örmelerine izin veremeyiz. El Nusra ve 
ÖSO, Esad'ın Nusayri Alevilerini öldürün fetvasını Yusuf Kardavi'den ve IŞİD ise fetvaları, Ebu Katade ve Zevahiri'den aldılar. Nedense kimse bunlara laf söylemedi. 

El Nusra, ÖSO ve IŞİD, Şii, Hıristiyan, Kürt, Marudi, Dürzi ve Alevi Türkmenleri öldürerek İslam şeriatının ne olmaması gerektiğini gösterdi. El Nusra ve ÖSO'nu Irak ve Suriye İhvanı Müsliminden kuran Tiran, IŞİD'in Vehhabi atı olmasına göz yumarak İslam'ın adını tüm dünyada kirletiyor. El Nusra ve IŞİD'e ortak Politik İslam'ın temsilcileri, Tiran ile Hizmet cemaatının aynı olmadığı son 10 aylık ayrışma ile net ortaya çıktı. Buna ne kadar hamd ve şükredilse azdır. 

Ancak Politik İslam'ın temsilcileri ve Tiran'ı tepe tepe kullanan Şamanist ve Nusayri Baas tipi Göktürk yapılanması, TSK'nın sabrını taşırmıştır. Göktürk yapılanmasına hep karşı çıkmış aydın ordu kurmayları Müslüman Türk milliyetçisidir, sanırım sonunda hak ettikleri tokadı zalimlere vuracaktır. 
Yakoben, diktacı Baas tipi Göktürk yapılanması ülkemizi Suriyeleştirdi. Suriye gibi Afganistan laştırabilir, hatta Yaşar Büyükanıt’ın genelkurmay başkanı iken dediği gibi Kürdistan'la belki Filistinleş tirebilirler de. Zaten süreç bu noktaya doğru gidiyor. PKK’nın tek umudu ve beklentisi, bölgeye uluslararası bir hakem askri güç getirebilmekti. HDP’lilerin tutuklanması ile bu süreç başladı. 

Şamanist ve Nusayri Baas tipi Göktürk yapılanması, Hocaefendi'nin 20 milyon insandan özür dile-mezlerse cehenneme giderler mesajını umarım net olarak almıştır. Göktürk yapılanması içindeki dinsiz Çerkezler ve Gürcüleri tek tek yazabilirim ama Müslüman Çerkezleri ve Gürcü kökenli halis dindaşlarımızı üzerim. Göktürk yapılanmasına bağlı ÖKK, MAK ve MİT elemanlarının Hizmet'e daha fazla yapabileceği bir kötülük kalmadı. 12 Eylül’deki gibi 500 bin kişiyi toplar, işkence yaparız diyen bir savcı bozuntusu, belirlenen 442 kişiyi bile gözaltına alamadı. Darbe yaptı diye mağdur edilen polislerin hepsi serbest kaldı, Metris’dekilerde çıkar. 

Aslında Göktürk yapılanmasında ayrışma süreci hızlandı. Hizmet'i bitirme planları çatlak meydana getirdi, ve çok şiddetli biçimde bir kaç parçaya bölündüler. Toplum henüz bunu hissetmiyor, ancak yakında emareleri görülecektir. Vatanı satmış bir kesimin global amirleri Neoconların dediklerini yapan MAK, ÖKK ve MİT birimleri Tiran projesiyle de Hizmet'i bitiremezse, eninde sonunda pes edip, 
teslim bayrağını çekerler. Saç baş yolmaya başladılar. 

Bu satılık kesimin Hizmet'in tüm dünyada dimdik ayakta durmasına şaşırma maları gerekirdi. Allah'ın izin ve inayetiyle yürüyenleri durduracak sadece Allah'tır. Bir köy muhtarını bile yerinden oynatmak güç. Tiran'ı ellerinde oynatanlar, Hizmet'in bir birimini bile sallayamadı, kolay mı yok etmek veya ele 
geçirmek? Artık cemaat piramidinin üst tavanı kötü, alt tabanı masum iyi diyen kalmadı. Birileri Tiran’ı çok fena kandırmış, kendi taraflarına masal anlatıp uyuttuğu gibi netice alacağını sandı. Şakirdler, bu kadar aptallığa çok gülmüştür eminim! 

Zalimin zulmü zirveye çıktığında yere çakılma süreci başlar. ÖKK, MAK ve MİT, Tiran'ı kullanarak Hizmet'i bitirmek için son kurşunlarını da attılar. Cephane tükendi, bu onların bittiklerini resmediyor. ÖKK, MAK ve MİT'in Hizmeti bitirme umudu bittiğine göre artık şapkayı kelden çıkartıp düşünseler iyi olur. Zira çoğu Türk, hatta müslüman bile olmayan 20 milyonluk gönüllü takipçiyle savaşılmaz. 
Keskin sirke kübüne zarar, çatlayarak çözülürsünüz. 

Yok edeceğini, defterini düreceğini sananların defteri elbette dürülecektir. IŞİD aracı ile kirli çamaşırları ortaya çıkan global ve yerli çete ava giderken avlanacaktır. IŞİD belası hepsinin defterini dürmeye yeter. Bu kara belaya bulaşanlara Ebola virüsü çarpmış kabul ediyorum. Bağıra bağıra, böğüre böğüre, yara bere içinde öldürüyormuş. Kötü niyetle haset ve kinlerini kusanların bedenine Ebola bulaşmıştır, boyut değiştiren mikrop hızlı kindar defteri dürüyor. 

Özetle, IŞİD ile Neoconlar, ingilizler ve İsrail’in amacı bir halifet merkezi oluşturup tüm Müslümanları ve İslam’ı zan altında bırakmaktı. Halife olacağım diye çok umutlanan BOP projesi eşbaşkanı Tiran havasını alacağını çok geç anladı. Umarım yeni Osmanlı kuracağım, tarihe şanlı biçimde geçeceğim diye Türkiyemizi sürüklediği maceraya TSK izin vermez. Ancak Rakka’ya kadar gidecek TSK’nın batırılması süreci Kasım 2016’da başladı. Sivil toplum öldürüldüğü, medya susturulduğu, polis, savcı, hakim sindirildiği, akademisyen, gazeteci, yazar ve aydınlardan gür ses çıkmadığı için umutsuzluğa kapılmayınız. Mutlu yarınlar yakındır. 

Ergenekon olmadı, Göktürk verelim! 

Ergenekon yapılanmasının kabuk değiştirdiğini ve yeni bir isim aldığını ilk defa bu kitapda okuyacaksınız. Patent hakkını tescil ettirmek için açıklıyorum: Ergenekon’un yeni adı Göktürk’tür. Deşifre olmamış yeni isimler ve kadrolarla donatılan yeni derin devlet, yapısı içine artık alnı secdeye gelen muhafazakarları ve Kürtleri de alıyor. Çerkezler yine işbaşında! Dinle, azınlık ve etnik yapıyla 
barışık yeni sistem, Silivri’de yatanları terhis ve tahliye konusunda 2011’den beri hükümetle pazarlık yürütüyordu. 2014’de emellerine kavuştular, her şey tersyüz edildi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Süfyanizm Oligarşisi tarafından zafiyetlerinden yakalandı ve cemaat ile savaşması için ikna edildi. 
Yeni ismin babası ve teorisyeni Encümeni Daniş-i ve projeyi onaylanan Milli Birlik Komitesi’ni kutlarım. İktidar ve muktedir devlet olduğuna kendisini kaptıran AK Parti’ye de “çakma Göktürk”le uğurlar dilerim. 

Neden Göktürk ismi tercih edilmiş olabilir? Biraz tarih anlatayım: Göktürk devleti, Türk ifadesini ilk defa kullanan milli devletimizdi. Saka veya Yakuti Türklerinin kurduğu İskit İmparatorluğu ve hemen ardından kurulan Hun İmparatorluğu mirası üzerine şekillenmişti. Ergenekon destanında küllerinden 
doğan Türk milletinden hemen sonra Çin kültür ve medeniyeti etkisinde Hunlaşması vardır. Çinlilerin Çin seddi yapmasına sebep olan Hunlarda Türk töresi anlayışı sağlam yerleşmiş iken güçlülerdi, halen kullandığımız onlu, yüzlü, binli ordu sistemi oturmuştu. Çinli prenseslerle Hun hakanlarının evlenmesi İle başlayan yıkılış sürecinden sonra kurulan üç ayrı Hun devleti, kardeş kavgası ve 
tefrikalarla yıkılırken, yerini 1. Göktürk Hakanlığı’na bıraktı. Ancak Türk töresini uygulamayan Kara Han, Çinli eşinin ve Çin’in devletin iç işlerine karışmasını engeleyemedi. Kara Han, kendi kılıcı ile kendini öldürerek ihanetine son verdi. Rahmetli Azeri şair Bahtiyar Vahapzade’nin ‘ Özümüzü Kesen Kılıç’ tiyatrosu bu gerçeği çok güzel anlatır. 

Orta-Asya'da birçok Türk Boyu'nun "Asena" Boyu önderliğinde birleşmeleriyle oluşmuş ve 552-742 yılları arasında (180 yıl) hüküm sürmüş ve tarihte ilk kez, adında "Türk" kelimesini bulunan devlettir. 38 harften müteşekkil, ilk Türk alfabesini oluşturmuşlardır. "Gök" adı, Türkler'in o zamanki inanışlarına göre taptıkları "Gök Tanrı"dan gelir. Göktürkler'in siyasi, idari ve toplumsal alanda 
yarattığı geleneğin izleri; daha sonraki Türk Devletlerinde de görülür. Göçebe topluluklarından oluşan Göktürkler'in bir bölümü; devletin kurulduğu dönemde köyler ve kentler kurarak yerleşik hayata geçtiler. Göktürkler, çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla geçinirdi. Bir bölümü de demircilikte çok ileriydi. Altay ve Sayın Dağları'ndan çıkarılan demir cevheri işlenerek, savaş ve tarım aletlerini 
yapıyorlardı. 

552' de başkenti Ötüken yaparak Göktürkler devletini kuran Bumin Kağan'ın oğlu Tapo zamanında Göktürkler Budizm dinini seçti. Tapo, Çin'den bazı tavizler elde ederek, onların içişlerine de karıştı. Ancak, onun 581 yılında ölümünden sonra, ağabeyi Kolo'nun oğlu İşbara hükümdar olarak ilan edildi. Bu kez Çinliler, Göktürkler'in içişlerine karışmaya başladılar. Çinliler, Bumin Kağan'ın küçük 
oğlu Muhan'ın oğlu ile Tapo'nun oğlunu hakimiyeti ele alması için kışkırttı. Ülkede büyük bir karışıklık çıktı, Çinliler'in etkisi giderek arttı.İşbara'nın 587 yılında ölümünden sonra, Göktürkler Devleti'nin yeni hükümdarını Çinliler belirledi. 630-680 yılları, Göktürkler'in karanlık dönemidir.Bu yıllarda, Çinliler'in başa geçirdiği Göktürk hükümdarları göstermelik birer kişi olmaktan öteye geçemediler. Sarayın koruma birliğinde görevli olan Kürşad, 639 yılında Çin hükümdarına suikast düzenlediyse de başaramadı ve öldürüldü.Vezir Tonyukuk ile Kutluğ (İlteriş) Han birleşerek, Çin'den bağımsızlığını tekrar elde etti. Kırgızları yenerek genişlediler. En son hükümdar olan Bilge Kağan yönetiminde vezir olan Tonyukuk'un ölümünden sonra, istikrar bozuldu. Bilge kağan 734'te 
öldürüldü. Yönetim, 8 yıl annesi Pofu'nun elinde kaldıktan sonra, Basmıl Başbuğu Kağan olarak ilan edildi ve Göktürkler Devleti'ne son verildi. (Kaynak Temel Britannica Hürriyet 7. Cilt 198-200. Sayfa) Türk dilinin en eski ve ilk yazılı örnekleri sayılan Orhun ve Yenisey Yazıtları, bugünkü Moğolistan'ın bu adla anılan ırmakları yöresinde ve geniş bir alanda yer alır. Bu yazıtlar, Türk Tarihi, toplum hayatı ve kültürü üzerinde ilginç bir tarih belgesidir. Yazıtlarda Türklük Bilinci oluşturularak, Türk Birliği'nin sağlanması teması işlenmiş, toplumsal dayanışma ve devletin sürekliliği siyasi mesaj olarak verilmiştir. Kuzey Moğolistan'da Orhun, Tola ve Selenga ırmaklarının bulunduğu yöredeki yazıtların başlıcaları: Kültigin (gültekin) Yazıtı, Bilge Kağan Yazıtı, Vezir Tonyukuk Yazıtı, Orgin Yazıtı, Kuli-Çur Yazıtı, Selenga Yazıtı, Karabalsagun Yazıtı ve Suci Yazıtı'dır. (Kaynak Temel Britannica Hürriyet Ans. 13. Cilt 199-201. Sayfa) 

Bilge Kağan'ın ölümünden sonra oğlu tarafından diktirilen anıtlar ilk yazılı tarihi eserimizdir. Bilge Kağan'ın asırlar önce Orta Asya bozkırlarındaki taşlara kazınmış vasiyetini, önce kafalarımıza ve kalplerimize, sonra da büyük mermer kaidelere kazıyarak yurdumuzun her yanına dikilmelidir. Çünkü vasiyetlerdeki fikirler, sadece Bilge Kağan'ın, Atatürk'ün değil; topyekün bir milletin duygu ve 
düşüncelerini aksettirmektedirler. 

"Tanrı Türk milletinin adı yücelsin ve yok olmasın diye, babam Kutluğ Kağan ve anam Hatun'u yükseltmiş, şimdi de beni tahta çıkarmıştır. Ben hali vakti yerinde bir millete hükümdar olmadım. Aç ve çıplak halkın hanı oldum. Türk Milleti için gündüz oturmadım, gece uyumadım. Öylesine çalıştım. Başka yerlere göçmüş halkı tekrar yurtlarına topladım. Milletin belini doğrultayım diye, kuzeyde 
Oğuz eline, doğuda Kıtaylara, Osnup'ta Çinlilere karşı oniki sefer yaptım. Tanrı yardım ettiği için ölgün milleti dirilttim. Çıplak halkı giydirdim. Yoksul halkı zengin ettim. Nüfusu azalmış milleti çoğalttım. Türklerin başka milletler arasındaki mevkiini yükselttim" Göktürk kitabelerinden öğrendiğimize göre, Türk milletine devletini ve Töreyi veren koyan Tanrı'dır. 

Töre, Milletleri yaşatan, yüzlerce yıl ayakta tutan töreleri, gelenek görenekleri ve atalarından kalan vasiyetleridir. Töre ve devlet öylesine yıkılmaz ve yük olmaz mukaddes varlıktır ki,  "Üste gök, aşağıda yağız yer yıkılmadıkça Türk Milletinin devletini ve töresini kimse bozamaz ve yıkamaz." 

Göktürk Kitabelerinden öğrendiğimiz bir diğer hakikat ise, Göktürklerin yabancı kültürlere karşı çıktıkları ve kültür emperyalizmiyle mücadelenin önemini kavramış olmalarıdır. Göktürk yazıtlarında dikkati çeken en önemli noktalardan birisi de, devletle halk arasındaki ilişkilerdir. Eski Türk töresine 
göre, beylerle halk, yani idare edenlerle edilenler anlaşma, uyum içerisinde, yani "Tüz olmak, düz olmak" zorundaydı. Türkler çok eski çağlardan beri "Devlet, millet", "Aydın halk" kaynaşmasının önemini biliyorlar ve idare edenlerle idare edenlerin zıtlık içinde olmasını istemiyorlardı. "Ölümsüz, ebedi anlamındaki "Mengü" veya "Bengü " kelimeleri kullanılarak "Mengü Taş / Bengü Taş" şeklinde adlandırılan bu yazıtlar, gelecek nesillerin ders alması amacıyla, dikilmiştir. 
Ergenekon Destanı veya Bozkurt Efsanesi, derin devletin psikolojik kodlarında vardır. "Ergene" dağ kemeri, ""Kon" da dik demektir. Ergenekon'un kelime anlamı Dik dağ kemeri oluyor. 

Bu destanda, Tatarlar tarafından soykırım uygulanan Göktürkler'in korunaklı bir yer olan Ergenekon'a sığınmaları ve burada bir süre yaşadıktan sonra, dar geldiği için, 70 yerden dağdaki demir cevherlerini eriterek çıkması anlatılır. Dilimize, Bozkurt Efsanesi olarak ta yerleşen bu efsane, 13. Yüzyıl tarihçilerinden Reşideddin'in "Camiüt-Tevarih" (Tarih Mecmuası) ile 17. Yüzyıl tarihçilerinden Ebul Gazi Bahadır Han'ın "Şecere-i Türki" (Türkler'in Soyağacı) adlı eserlerinde yer alır. 

Destan bize neler anlatıyor? Destan, Göktürkler'in çok güçlü olduğu, diğer kavim ve boylara korku saldığı bir dönemde başlar. O sırada, Türkler'in başında İl Han, Tatarlar'ın başında da Sevinç Han bulunuyordu. Aralarındaki savaşları İl Han kazanıyordu. Sonunda, Sevinç Han, öteki kavim ve boyları Göktürkler'e karşı birleştirerek, İl Han'ın üzerine yürür. 

Savaş hazırlığı yapan Türkler, çadır ve sürülerini bir araya toplayarak, çevresine bir hendek kazar. Tatarlar, 10 gün süren bu savaşta yenilerek, geri çekilir. Göktürkler'i ancak hileyle yenebileceğini anlayan Tatarlar, Hükümdarları Sevinç Han'ın başkanlığında savaş stratejisini belirlerler. Buna göre, Tatarlar kaçmış gibi yaparak, çadır ve bir kısım mallarını bırakıp-giderler. Göktürkler de onları kovalamak için peşlerine düşer. Ancak, b,r süre sonra tekrar geri dönen tatarlar, savaşa girişir. Türklerden büyük olanlar kılıçtan geçirilir, küçük yaştakiler ise esiralınır. Nitekim, Göktürk Hakanı İl Han ve çocukları öldürülür. Küçük oğlu Kıyan ile yeğenlerinden Negüs esir olarak alınır. 10 gün sonra, eşleriyle birlikte kaçan bu iki kişi; yurtlarına dönerek, deve- at - koyun ve öküzleri de 
alarak, düşmanlardan korunabileceği; bir yanı uçurum olan, ancak yabani koyunların yürüyebildiği dik ve yüksek bir dağın boğazına ulaşırlar. 

Çukur kısma girdiklerinde, akarsular çayırlar ağaçlar ve av hayvanlarının bulunduğu ve düşmanlarının ulaşması imkansız olan bu yere Ergenekon adını vererek, yaşamaya başlarlar. 400 yıl sonra, çoğalıp nüfus kalabalıklaştığı için, dışarıya açılmaya karar verirler. Ancak, önlerine dikilen dağı aşmaları gerekiyordu. Bir yol da bulamamışlardı. Sonunda, bir demirci ustası; dağda 
demir madenini gördüğünü, demiri eritirlerse, yol açabileceğini söyler. Bunun üzerine, dağın 70 yerine; yerleştirilen 70 körükle odun ve kömürler yakılmaya başlanır. Bu güçlü ateş, sonunda demiri eritir ve yüklü bir devenin geçebileceği kadar bir yol açılır. Göktürkler de, başlarında Börte Çene olduğu halde, buradan eski vatanlarına geri dönmek üzere yola çıkarlar. (Kaynak: Ana Britannica Hürriyet 6. Cilt,167-168. Sayfa) Strateji ilminin babası Çinli Sun Tzu, savaşta yenme ve yenilmeyle ilgili olarak şunu söylemişti: 
"Düşmanı tanımıyor, kendinizi tanıyorsanız, giriştiğiniz savaşların yarısını kanır, yarısını kaybedersiniz. Hem düşmanı hem de kendinizi tanıyorsanız, girdiğiniz savaşları kazanırsınız. Ne düşmanı ne de kendinizi tanımıyorsanız, girdiğiniz tüm savaşları kaybedersiniz.” 

 Ünlü Kartaca komutanı Anibal, çıktığı savaşta karşısında büyük bir dağın engel olarak durduğunu gören ve kendisine ne yapacaklarını soran komutanlarına cevabı şu olur: "Ya bir yol bulacağız, ya da yeni bir yol bulacağız!" 

 Mısır'ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay Yavuz Sultan Selim'in huzuruna getirilmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: 
"- Söyle bakalım Kayıtbay, cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?" 
"- Cesaret ve kahramanlığım hâlâ var ey Sultan! Yalnız, bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!" 
"- Anlamadım!.." 
"- Berberilerden biri, Venedik'ten top getirerek bize satmak istemişti de, Peygamberimizin, "ok ve kılıç kullanın" şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bize, "Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır" demişti. Meğer doğruyu söylemiş!" 
"- Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de, Allah'ın, "Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz" emrine neden uymadınız? 
Bilmez misiniz ki, "Ok ve kılıç kullanın" demek "Başka silah kullanmayın" demek değildir. 
O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!" 

Kayıtbay başını önüne eğdi ve sustu


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

PANZER VE KÜRT İSYANI - ALMAN DERİN DEVLETİ KILIÇ! BÖLÜM 3

PANZER VE KÜRT İSYANI - ALMAN DERİN DEVLETİ KILIÇ! BÖLÜM 3


ABD, İsrail ve Almanya ordu mensupları ve istihbaratı Erbil'de ve Kuzey Irak'ta IŞİD'e karşı savaşacak 100 bin kişilik ordu kuruyorlar. Kara savaşında Amerikan askeri ölsün istemiyorlar. IŞİD ve diğer 10 Selefi terör örgütü ile 12 milyon Suriyeliyi evsiz yurtsuz bırakıp, yaşadıkları topraklardan zorla kovdurdu, kaçırdılar. 

Uluslararası Hukuk masterlı Hollandalı komşum, "bu anlattıklarını neden Batı medyası yazmıyor?" diye sordu. "Planın sahibi toplumu uyandırmaz" dedim. "Erdoğan’a halk halen yüzde 41 oy nasıl veriyor?" diye sordu. "Hitler’e nasıl vermişti" diye soruya soruyla cevap verdim. Suriye'yi Afganistanlaştıran Erdoğan ve Fidan ülkemizi Pakistanlaştırma, Güneydoğu'yu Filistinleştirme, yolsuzluğu Malezyalaştırmayı başardı! Suriye'de Erdoğan ve Fidan yönetiminin Katar, İsrail ve Suudi destekli yol açtığı kaos 12 milyon Suriyeliyi evsiz yurtsuz bıraktı. Utanın azıcık, hiç mi insanlığınız kalmadı? MİT ile Suriye'ye terör ihraç eden devlet kaynaklarını AŞİH gibi selefi terör örgütü kurmak için kullanan Erdoğan'ın yargılanma zamanı yakındır. 

PKK ile mücadele de ipleri eline alan TSK bürokrasisi PKK'yı 2.5 yldır kasten güçlendiren AKP ve Erdoğan'a acımayacaktır. Kesin yargılanacaklar. Erdoğan, 2012'den beri TSK'yı Suriye'de savaşa sokmaya çalışıyor. Reyhanlı'dan Suruç'a sayısız provoke yapıldı. Ordu yemedi, yemeyecektir. 

Erdoğan başkan olamayacağını anladı, AKP'yi iktidar da tutamayacak. Geriye ne kalıyor? Savaş çıkarmakla 1 yıl seçimi erteleme. Asker yemiyor. Muhafazakar Kürtler, Liberaller, AB destekçileri, Anadolu Kaplanları ve Hizmet cemaatı AKP'yi terk ederek vebalı olmaktan kurtuldu çok şükür... Erdoğan'ın hukuksuzluklarına suça bulaşmış bürokratlar soğuk terler döküyorlar, kendi kendilerini tasfiye ettiler, maskeleri düştü, sevinin ciddi bir hain ve nüfuz ajanı kitlesini tesbit edebildik. 

Alman Gladyo, ordumuza kumpas kurdu! 

Orduya Gladyo ve onun kullandığı Erdoğan'ın nasıl kumpas kurduğunu Genelkurmay'daki vatansever-ler Dağlıca ile yeniden anladılar ve emin oldular: İhanet ekibi bitiyor! Cemaatı bitirdim sananların kendisi kin ve nefretlerinde boğuldu ve bittiler. Ölmüşler ağlayanları yok. AKP ve Erdoğan, ortada büyük bir enkaz bıraktı. Bunun düzeltilmesi için yolsuzluk yapmayan, ihlaslı, samimi ve mert insanlara ekmek su kadar muhtaçız. 

IŞİD konusunda akademik düzey akademiye hitap eden 400 sayfa, gazetecilik dili ile normal okuyucunun anlayacağı 350 sayfa kitaplarım çıktı. Hiç bir statüko, dikta ve sisteme bağlı olmadığım için sansürsüz özgürce yazıyorum; kamuoyunun doğru bilgilenmeye ihtiyacı var. Arayan buluyor doğruları! Hem Selefi terörü hem PKK üzerinden kumpas konusunda son dört yıldır 2000 sayfa 
yazmışım, 4 kitap. IŞİD kitablarım okuyucu ile buluştu. Hepsi belgeli bilgilerdir. 

Türkiye ve Genelkurmay, global silah ve petrol mafyasının Kuzey Suriye enerji nakli ve Kürdistan projesine nasıl tavır alacak? Asıl cevaplanması gereken soru budur... Türkiye'nin çıkarı Kuzey Suri-ye'den enerji nakli projesini engellemekten geçer. Bu proje yüzünden 12 milyon insan mağdur edildi, ediliyor. Neden mi? Katar, Suudi, İsral ve global silah ve petrol sanayinin beslediği Gladyo şebekesine satılan Erdoğan ve Fidan asla milli bir karar alamazlar. Rusya'nın pozisyonu olmasa Erdoğan ve Fidan'ı global şebeke çoktan Suriye'de savaşa sokmuştu. Batılıların enerji ihtiyacı Rusya'dan azat olsun diye Mehmetçik öldürülmez. 

Erdoğan ve Fidan'ın Selefi terörünü destekleme projesi çöktü, Büyük Kürdistan'ın kuranlara mükemmel bir malzeme sundular. Aptallığa doydular. Global petrol ve silah mafyası, Kuzey Suriye'den boru hattı geçirmek için IŞİD'i kullanarak halkı kovdu, PKK ve PYD ile zayıf Kürt devleti kuruyorlar. Kurulacak Büyük Kürdistan'da global petrol ve silah mafyası, 30 yıllık petrol ve gaz imtiyaz anlaşması ve enerji nakil anlaşması yapıyorlar. Global petrol ve silah mafyasının kullandığı Erdoğan ve Fidan ülkemizi iç savaşa sürükledi. Suriye savaşına engel olan Rusya neyin peşinde? Rusya, Kuzey Suriye'den enerji boru hattının AB'ye uzatılması halinde Rusya ekonomisinin biteceğini görüyor. Buna izin 
vermeyecekleri açık! 

Rusya, çıkacak Suriye savaşı için Esed bölgesinde hazırlıklarını tamamladı. Katar, İsrail, Suudi Arabistan, İngiliz ve Amerikalılara karşı! Rusya, Erdoğan'ın selefi terörü destekleme politikası ile Batı Gladyosuna hizmet ettiğinin farkındaydı. Kürdistan kurulmasına TSK'nın karışacağı net bilgidir! Aklı 
başında bir iktidar olsaydı, global şebekenin ihanet planlarına karşı Rusya ile denge politikası izler, 12 milyon insanı mağdur etmezdi. Rusya, Türkiye ve İran hattı, Batılı emparyalistlerin enerji kaynakları ve Avrupa'ya nakil savaşına dur derse, çakma Kürdistan'ı engelleyebilir. Savaş karşıtı cephe tüm dünyada yükseliyor. Global silah ve petrol mafyasının Yahudilerin elinde olduğunu bilmeyen yok. Erdoğan kuklası oldu ve kaybedecektir. 

Bu karanlık süreç sona erdiğinde ülkemizde herkes cemaatın dik, mert ve sağlam duruşuyla ülkemizi bölünmekten kurtardığını net anlayacaktır. Erdoğan ve Fidan'ı parmağında oynatan Global Zındıka Şebekesi, cemaata operasyonlarla PKK'yla ülkemizi bölme planlarından hedef saptırmaya çalışıyor, buna kanan kalleşlerdir. 

İlginçtir; Erdoğan ve Fidan'ın Alman Gladyo ve PKK ile yürüttüğü başkanlık sistemi ve federasyon politikasını yine HDP'ye oy veren Kürtler 7 Haziran 2015’de bozmuştu. Doğruları yazdığımı her kesim iyi biliyor. Hatta PKK içindeki lordlar bile. Erdoğan ile anlaştık diye hava atıyorlardı. Türkiye'deki Gladyo şebekesini dağıtacak delikanlılar da Genelkurmay da bizde var merak etmeyin. Erdoğan ve Fidan, ağır bedel ödeyecekler! Bazıları nasıl böyle net yazabildiğimi soruyor. Her kesimde dostlarım var, ülkemizin bölünmesini istemeyen vatanseverler ihaneti durduracaktır. 

AKP, dindar Kürtlerden oy aldığı dönemde Türkiye'nin bölünmezliğinin garantisi idi, şimdi ülkemizin bölünmesinin garantisi oldu. İhanet etti. AKP, dindar Kürtleri HDP'ye kaptırıp başkanlık sistemi hayal olunca Erdoğan Gladyo şebekesinin eline tamamen düştü. Kandan besleniyor artık! Global şebeke, AKP'nin dindar Kürtlerden oy almasını kullanıp, PKK'yı tek muhatap yaptırıp bir kumpas kurdular ülkemize. HDP’ye oy verenler bu tezgahı bozdu. Ancak HDP’nin beyin mimarlarının yine Alman Gladyosu olduğu da unutulmamalıdır. 

PKK'nın Erdoğan ile anayasa metni konusunda anlaşma yaptığını Prof.Dr. Tözün Bahçeli mülakatımla 2011'de kamuoyuna ilk açıklayan gazeteciyim. 

Tözün Bahçeli, ' Yeni Anayasaya Türkiye Türklerin değildir yazdıracaklar, Erdoğanla Anlaştılar' demişti. Barış diye Dayatılan süreç, bir İhanet Süreciydi. 
Ülkemizi yakan ve bölmeye çalışan Gladyo ekibinin MİT ve TSK'daki nüfus ajanlarının isimlerini ben bildiğime göre Genelkurmay da bilmiyor mu? 

PKK'nın akademisyen kanadını Alman BND yürütüyor, yoksa bu adamlarda öyle stratejik derinlik yok, Genelkurmay zekasını yenecek seviyede değildir. Oslo görüşmelerinde arabulucu devlet İngilizlerdi kısmen sızdırdılar, gerekirse hepsini sızdırırız diye Erdoğan'ı kucağa oturtmuşlardı, anlayın artık neden Alman BND’nin dinlemelerinden korkuyor? Erdoğan'a Türkiye Federasyonu kuruyoruz, 

Musul, Halep, Erbil, Kerkük, Şam Türkiye'ye bağlanıp Halife kral olacaksın diye aldattı bu Gladyo ekibi. Kimse ülkemizi maceraya atamaz. 

Yeni anasayayı PKK'yı yöneten global şebeke Erdoğan'a Oslo'da dayattı, Erdoğan başkanlık yolunun açılması karşılığında olur verdi. 

Sorun işte budur! PKK yöneticilerinin Global şebeke ile 2011'de an-laştığını PKK Cumhuriyeti kitabımda detaylarıyla yazdım. Erdoğan'a başkanlık şekeri verdiler ve PKK ile ittifaka ittiler. Bir yandanda Selefi terörüne destek verdirip rant sağlattılar ki, edindiği servetle herkesi satın alsın, biat ettirsin, özgür medyayı sustursun. 

Dilimde tüy bitti. PKK'yı yöneten Alman Gladyosunu yahudiler yönetir çoğu Amerikalı veya İngiliz kökenlidir. Ortak global bir plan koordine ile yürüyor. 1993'de 33 askerimizi PKK'ya adres teslim öldürten MİT Gladyo şebekesi, Erdoğan'ın başkanlık sistemine destek diye ülkeyi yakıyor. 

Uyanalım. 

Erdoğan ve Fidan ülkemizi Gladyo şebekesi ile iç savaşa götürüyor, başkanlık hülyası peşindeki Erdoğan, her türlü cinayeti meşru görecek kadar delirdi! Halkı sokağa döküp aşırı Türk milliyetçileri ile Gladyo kontrolündeki Kürt faşizanlar arasında kavga çıksın istiyorlar. PKK’ya BM gücünü bölgeye getireceğiz sözü verenler, ordumuzun Kürt katliamları yapmasını istiyor, tahrik ediyor. 

Twitter ajan kaynıyor, bunları takip ederseniz planlarını öğrenebiliyorsunuz. Hepsi açık istihbaratla iç savaşı organize ediyor. Büyük bir kumpas var! Dağlıca şehit sayısının 37, kaçırılan askerin 12 olduğunu, bölgede bulunan İngiliz, Amerikan ve Alman ajanlarını takiple ilk gece yazmıştım. MİT içindeki Gladyo'yu Genelkurmay tasfiye etmeden terör bitmez. Selefi terörü örgütü AŞİH ve KCK'yı 
kuran da bunlardır. PKK Türkiye Cumhuriyetinde asfalt yolların yapımı aşama sında bunca bombayı MİT’den habersiz yerleştirmiş olduğuna kargalar bile güler. Bedelli askerlik yapıp Öcalan'a methiyeler düzen AKP Milletvekili Abdurahim Boynukalın, Mustafa Varank ve Erdoğan’ın emriyle Hürriyet'i bastı. Devlet kaymağı ve güç ellerinden çıkınca kim bilir neler yaparlar? 

Ergenekoncuların elinde Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzlukları ile ilgili 3600 dosya bulunuyor, bunca zafiyetleri varken, AKP kurtulur diye beklemeyiniz. Ellerindeki bazı skandal kaset çekimlerinin ne olduğunu bilmeme rağmen bahsetmek istemiyorum. Abdullah Gül’ün, etliye sütlüye dokunmayan 
uyarıları büyük çöküşü engellemeyecektir. Anadolu'nun bölünmesine karşılık kaldırdıkları Balyoz kendi başlarına inecek inşallah. Son çeyreğin içindeler. Süreci, çürüklerin isim isim ayıklanması olarak görüyorum. Milyarlarca dolar verseniz böyle kolay temizlik olmazdı! Masumlar için kırmızı bülten  çıkarmayı başaramayan zalimler için yakında kaçacaklar ve haklarında kırmızı bülten çıkartılacaktır. 
Buna zerre miktar şüphem yok. Uzanlar gibi iltica ederken siyasi gerekçe uydurur ve kıvırtır bunlar da… 

Ve Erdoğan’ı siyasi mevta yapacak sözler ağzından döküldü, "400 milletvekili alınsaydı bunlar olmazdı" dedi. Erdoğan, artık yeni bir sürece girildiğini de söyledi. Evet, bu süreç onu ve ekibini tutuklanmaya götürecektir. 400 vekil istendi, ülke 400 şehit vermeye doğru gidiyordu. Sanki birileri öç alıyorlardı, bu ne hırs! Dağlıca saldırısı anlamlı, özel bir yerdi. 2007 seçiminden de 91 gün sonra PKK aynı yerde saldırdı. TBMM'de tezkere geçtikten 4 gün sonra aynı yerde 30 şehidimiz var. Tabur Komutanı pusuya mı düşürüldü? Dağlıca tabur komutanıyla neden irtibatlar kesildi? Ölüme neden terk edildiler? PKK ne zamandan beri gündüz saldırı yapıyordu? İç savaş provaları algıda yeni/kalleş bir perdedir. Yerel kaynaklara göre Iğdır’da ölen 13 polis ihaneti belgeledi. Genelkurmay 290 defa operasyon istemesine rağmen Erdoğan’ın valilerine sadece 8 operasyona izin vermişti. Hakkari’nin yüzde 80’ü 3 yıldır PKK’nın elinde kurtarılmış bölge idi. Buna Cizre ve Mardin’de eklenmeye çalışılınca kızılca kıyamet koptu. Tunceli üzerine oynayarak Alevileri kaosa çekme planlarını yanında İstanbul'dan tüm ülkeye yayma planları vardı. TSK, 2 Ekim 2014’den beri ipleri eline almmaış mıydı? 

Yaşananlar dizginlerin kimin elinde olduğu gösteriyordu! Sahi kim muktedir? Ülkeyi kim yönetiyordu? Millet gerçekleri görüyordu! Bu ülkenin polisi, askeri ceplerinde "Cenazemize gelmeyin" vasiyetini taşıyordu. Şehit yakınlarını tehdit etmeniz çare değildi. 

PKK artık Durdurmayacaktı. Hani Öcalan Konuşmuştu, ne oldu? Kandan beslenenlerin sonu geliyordu. PKK ile Başkanlık sistemi anlaşması yapan Erdoğan idi Oslo'da. Anladınız mı? Hem Anaları ağlattılar, hem Şehit Babaları ve Analarına susun dediler. Aylan bebek, Erdoğan, Fidan ve Davudoğlu’nun 
stratejik derinliklerinde boğuldu. Cemaatın gücü bir yere kadar yetmişti, bunca ihaneti durduramazdı. Global Şebeke, bir kere Erdoğan’ı kullanmaya karar vermişti. 

Tuğrul Türkeş, İki aylık Başbakanlık yardımcılığı için MHP'den ayrılır mıydı? Daha uzun kalacağı kendisine söylenmiş olmalıydı. AKP’nin seçimle filan gitmeye niyeti yoktu. Yönetimi bırakmamak için her türlü menfiliğe bulaşacaktı. Kimse AKP ve Erdoğan'dan anayasa ve hukuku tanımasını beklemiyordu. Kaçışı yoktu, hesap verecekti! "Bastırılacaklar". Kan, kaos, özerklik gibi planlar yapanların bastırılmsına az kaldı. Vicdanları kararmış dindarlar Suriye'yi bu hale getirmemiş gibi utanmadan Batı'yı suçluyordu. Kimi kandırıyorsunuz? Suriyeli mültecilerin insanlık dramında Erdoğan’ın payı büyüktü. Aylan bebek vebalinin de kime ait olduğu belliydi. 

O fotoğraf global bir vicdan hareketi başlattı. Mülteciler artık her yerde vardı! Artık herkes bir şey yapmak zorundaydı. Eskimolar bile selefi teröristlere Erdoğan’ın silah gönderdiğini biliyordu! Kanada Labrador'da babası fok balığı avcısı olan bir talebem söyleyince şok olmuştum. Duymayan kaldı mı? 
Neyi gizliyorsunuz, böyle devlet sırrı mı olur? MİT bile mahkemeye cevap vermiyor ve Erdoğan’ın MİT tırları dediği skandalı sahiplenmiyor. Senin kirli kara ticaretini sahiplenirse nelerin olacağının farkında! Dün: Cuma namazını Şam'da kılacağız diyen, savaş bölgeseline silah & mühimmat gönderen bugün vebal Avrupa'nın diyor ve kimseyi inandıramıyordu. Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan bir tane bile Suriyeli mülteci almazken, Papa, Hıristiyanlara herbiriniz ailesine bir tane Suriyeli mülteci alsın çağrısı yaptı. AKP’nın yol açtığı insanlık dramının geldiği son nokta devrilmelerine yol açıyordu! 

AKP nerede hata yaptı? Nerede yapmadı ki! Milliyetçi ve güvenlikçi eski Türkiye'ye dönüş kan ve gözyaşı getiriyordu. Hem PKK ile işbirliği yapıyor; hem ülkeyi El-Kaide ve IŞİD türü örgütlerle yardımla teröre destek verme suçuna itiyordu. Muhsin Başkanı Gladyo mu öldürttü? Erdoğan fetvasını da aldı. ÖKK'ye bir cesur yiğidi öldürün diyen cani sizlere hiç acır mı? Büyük seçimde medya 
operasyonu yapıldı ve 100 yerel-bölgesel televizyon kanalı SARAY'ın talimatıyla TÜRKSAT uydusundan indirildi. İpek medya baskını bir gözdağı idi. Doğan medya baskı altına alındı. Zaman ve Bugün grubundan başka neredeyse özgür medya kalmadı. İHHcıların İsrail ajanı dediği Feridun Sinirlioğlu Dışişleri Bakanı oldu. Bu İHHcılar için açıklanması zor bir durumdu. Mavi Marmara’nın 
Yahudi sanıkları için kırmızı bülten hazırlatmayan Sinirlioğlu ödüllendirildi. İngiliz ajanı Gladyocu Doğu Perinçek, AKP'nin ve Erdoğan’ın yaptıklarından memnundu. Osmanlı Ocakları ile Gladyo Planını uyguluyordu. İsrail de Feridun Sinirlioğlu'nun bakan olmasından memnundu! Anlayana bu deliller bile yeterdi! 

Ülkemizde istihbarat ve terörle mücadelenin sıfırlandığı açıktır. Artık merkezi sağ ve merkezi sol diye bir şey kalmadı. Aşırı Milliyetçilik oy getirmiyor. Tüm eğilimleri toplayacak bir adres gereklidir. ispiyon eden kişidir. Bu denli dönek davranması fıtratı gereğidir, yeni değildir. 

Erdoğan kabusu 2016’da bitiyor. Ancak 3. karanlık tünel bizi kapıda bekliyor. Erdoğan’ın ülkemizi milletimizi içine ittiği bataklıktayız. Erdoğan’ın Karunlaşma süreci Firavunlaşmaya evrildikten sonra 2. Tünele 2011’de girdik, şimdi bu tünelden çıkmak üzereyiz. Ancak birde 3. tünel var. Erdoğan ve AKP canavarını 12 yıl beraber oldu, büyüttü, durdurmadı diye cemaata laf atanlara sizin eliniz armut mu topluyordu denmelidir. Cemaat toplumun yüzde 3'ü ise, geriye kalan yüzde 97 ne yapıyor? Yolsuzluk ve ihanetler yapılırken hepiniz oradaydınız, hiç tepki vermediniz. 

Şimdi görüyorum ki, zulmeden zalime her zaman karşı çıkacaksın. Kendinize zulmettirmeyin, zulmedenlere de engel olarak yardımcı olunuz. Tek suçu cemaatın üstüne yıkmak kolaycılıktır. Hepiniz oradaydınız, iradenizi elinizden zorla alan mı vardı? Haram cennette yaşadınız! Hadi cemaat bu konuda ikna edici olamıyor, 77 milyon sadece cemaatten oluşmuyor, geri kalan çoğunluk neden yolsuzlukla yaşadılar? Neden hep sustunuz? Borçlanılmış konfor yalancı bir cennet yaşattı. Halbuki herkesin ayağına adeta bir pranga vurulmuş durumda. Statükonun kölesi oldunuz. 

Türkiye, 2012'de PKK terörünü bitiren, KCK'nın canına ot tıkayan; paralel bahanesiyle mağdur edilen kahraman Emniyetçileri, savcıları ve hakimleri şimdi mumla arıyordu. Aslında kilit cümleyi PKK elebaşı Abdulah Öcalan yandaşlarına gönderdiği mektupda şöyle kurmuştu: 7 Şubat darbesinde polisi yok edip, savcıları safdışı bırakıp MİT'e yardımcı oldum ve KCK'lıları serbest bıraktırdım. İşte kumpas buydu. Havuz medyası algı operasyonu ile bunu çarpıttı ve cadı avına dönüşen bir siyasi fahişelik ser-giledi. HDP'nin 'Seni başkan yaptırmayacağız' sloganı başarılı olunca, MİT'in elindeki oyuncak Öcalan 
kullanışsız hale geldi. 6 Haziran’a kadar akmayan kan 8 haziran’da Erdoğan eliyle güdümlerindeki PKK eli kullanılarak terör kasten azdırıldı. Çakma çözüm sürecinde 2.5 yıl boyunca şehirlere 80 bin silah yığan PKK'ya ve Öcalan'a melek muamelesi yaptılar, dağa kaldırılan 10 bin genç var dedik, aval aval seyrettiler! TSK ve polisi etkisiz hale getirip çakma akil adamlarla siyasi şov yaptılar. 

Havuz medyası, milli meselelere hep Erdoğan'ın siyasi çıkarlarına ve istikbal hedeflerine göre baktı, bu nedenle kıvırta kıvırta dansöze, renk değiştire değiştire bukelamona döndüler; ülkeyi bölen ihanet planlarına karşı çıkan herkes hain ilan edildi ve karakter suikastına maruz kaldı. Kürt sorunu uzmanı Prof. Dr. Sedat Laçiner’i hazmedemediler, çünkü yaptıkları hataları haykırıyordu. Erdoğan ne yapsa haklı görüldü, eleştirenler işinden oldu, yetişmiş insan gücümüze, cins beyinlere acımadan kıyıldı. 

Bu süreçte toplum vicdanını temsil eden Hizmet Cemaatı, en başından beri MİT ve Erdoğan'ın selefi terörüne destek ve Kürt sorununda PKK'yı tek muhatap yapma politikasına net biçimde karşı çıktı. Barışçıl çözme evet dedi ama ortada samimiyetsizlik ve gizli bir ajanda olduğunu da biliyordu. Cemaat, MİT'in Erdoğan'ı Öcalan ve PKK desteğiyle başkan yapma hain emeline karşı çıktığı için hem PKK hem MİT hemde Erdoğan'ın hedefi oldu. Bu hakikatı bildikleri halde zalimin tarafına geçen nice güya aydın sandıklarımızın maskesi düştü, güçten yana oldular. 

MİT'in Öcalanlı Erdoğan’ı başkan yapma projesi artık tamamen çöktü. Kürt siyaseti legalize olmuş Meclis'te güçlü temsil edilirken HDP şiddete neden başvursun? HDP’yi baraj altında bırakma çabası ve algısı ülkenin ulusal güvenliğine hizmet etmiyor. 

Aktrollerin elebaşı Taha Ün KCK içindekilerin yüzde 25'i Fidan'ın adamları diye itiraf etmişti. O halde PKK terörünü kullanan alçak el bellidir. Havuzun darbe diye pazarladığı 7 Şubat soruşturması durdu-rulmasaydı, bugün Efgan Ala ve Fidan'ın KCK'nın içindeki MİT'li PKK terörü belkide olmazdı. Erdoğan'ın başkanlık inadıyla mevcut şartlarda Kürtler fiilen kopuyor. Duygusal kopuşun ötesi 
yaşandığı aşamada siyasi hesap yapan alçaktır. Kan üzerinden siyaset yapan Erdoğan rejimi bu defa çatlamıştır ve acı çöküşe doğru ilerlemektedir. 

Şehit yakınlarının yürekleri dağlayan feryatlara kulak tıkayanlar ancak zalimlerdir. Havuz medyasına göre bunlar taşkınlıklar. Halkı hissetmiyorlar, acılarını duymuyorlar. Zalimlerin kalıcı yeri cehennemdir. Yaşasın zalimler için cehennem diyorum. Erdoğan'ın bu kez yakayı kin ve nefret popülizmyle 
kurtaracağını pek sanmıyorum. Bir arkadaşım rüyasında acı sonunu görmüş, Emine hanım pek üzgünmüş! Rüyalarla amel edilmez, ancak benzer rüyaları yüzlerce salih insan görüyorsa, sadık rüya olabilirler. Adnan Menderes'i asan, Turgut Özal'ı zehirleyen KARANLIK GÜÇLER, Erdoğan'ı yargılanmadan kurtarma karşılığı satın aldılar ve tepe tepe kullanıyorlar. Miadı dolduktan sonra bir paçavra gibi buruşturup ebedi cehenneme atacaklarını anlamak için çok yüksek analiz kabiliyetine sahip olmanız gerekmiyor. 

Bir ilin emniyeti, valiliği şehirde olanlardan haberi olmaz mı? Operasyon yapmak istenildiği zaman gerekli izinler doğuda verilmedi. Bugünler yaşanmasaydı, PKK'yı tehdit olmaktan çıkartıp yerine cemaatleri birinci iç düşman yazdıran AKP’nin kötü niyetleri tam anlaşılamazdı. PKK'yı kırmızı kitaptan çıkaranlar bugün neyi savunuyorlar? Allah sizlerinde evlerine ateş salsın... AKP'nin barış sürecinin geldiği nokta, çıkmaz sokak budur. PKK azdırıldı, Erdoğan şehitleri sayarak kan ve oy ticareti yapıyor şimdi. Özel Harekat polislerimize ateş açan teröristi devlet hastanesinde tedavi ediyoruz hatta o terörist belediyede çalıştırıyoruz. Şaka gibi.. Daha sonra polisimizi hastanede infaz ediyorlar. PKK 
şehir merkezlerinde bu günler için hazırlık yaparken, PKK'ya ses çıkartmayanlar bugünlerin sorumlusudur. Açık ve net. Bunu defalarca yazdık diye barış değil kan istiyorsun diyen havuz medyası yazarları bugün ne yazıyorlar? Tam tersini karalayıp güya aptal ve keriz kandırıyorlar. İki gün bir görüşte sabt dursalar ve bir fikirleri lsa gam yemeyeceğim. İmralı ve Oslo mutabakatları açıklansa, 
ülke başkanlık sistemi inadı yüzünden Erdoğan'ın ülkeye ihanetini görecektir. Daha 2 yıl önce 2013’de PKK/KCK’lılar serbest bırakılmalı diyen Bülent Arınç, güya AKP’nin vicdanıydı. 

Öte yandan Alman istihbaratı, Türkiye, Suriye’deki cihatçılara silah gönderdi dedi. Rapor ve belgesini açıklıyor, patriotları çekiyor, kimse Alman Gladyosu’na bir laf söylemiyordu! Eğer buda skandal değilse pes doğrusu! Kürt düşmanlığı politikası neden yalan daha iyi anlaşır. Herşey servet için! Kürt petrolünün gizemli imtiyaz şirketi: Powertrans, sahibi damat Beraat Albayrak. Karamehmetler ve Barzanı kime petrol satıyordu? 

Kürt petrolünün satışından elde edilen paralar Türkiye'deki bankalara değil, Ağustos 2015’den itibaren Almanya daki bankalara aktarılmaşa başlanmıştı! Bildiğiniz skandaldı! Kürt petrolünün paraları artık Halk bankasına değil, Alman bankalarına niçin akıyor, damat Beraat Albayrak nedenini kamuoyuna açıklaya  bilir mi? Şok haber, Kürdistan Tv Kanalına düştü. Nasıl bir taviz verdiniz Alman BND'ye? Ortada 48 yıllık bir anlaşma varken neden Kürt petrol paraları Almanya'ya akıyor? 1,3 katrilyon Dolarlık bir ihanet var. İzahı yok bunun! Kürt petrol parasının artık Almanya bankalarına aktığını açıklayan Irak Kürdistan bölgesel yönetimi doğal kaynaklar Bakanı Hawrami dir. Yolsuzlukla suçlanan bakan Hawram, "131 milyon dolar sadece Ağustos ayında aylık kayıp" diye bilerek ağzından kaçırdı. Barzanilerin adının da karıştığı petrol kaçakçılığı ilk defa sorgulanıyordu. 

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde Neçirvan Barzani'nin Erdoğan ailesi ile yaptığı yolsuzluğu resmen tartışılmaya başlanmış durumdaydı. Barzani'de Erdoğan'ı kara ticarete aşırı zorlaması nedeniyle suçluyordu. Erdoğan’ın bir kara para musluğu daha kesildi. Para gidince Erdoğan Kürt dostluğundan Kürt düşmanlığına geçti. Selefi terörüne desteği işin tuzu biberi, Kürtler için 
Erdoğan’dan kurtulmak için işin bahanesi oldu. Düşünsenize, bundan sonra yılda 30 milyar Dolarlık ticari hacim Alman bankalarına aktarılacaktı. Neden? Erdoğan'ın Kürt düşmanlığı Barzani'yi kızdırdı. 

Recep Tayyip Erdoğan'ın kaşıdığı Kürt fobisi ve kan politikası Kürt petrolünü kaybetmemize yol açtı. Kürdistan bağımsızlığı referandumu için de zemin oluştu. İran, petrol ve gazını Kürdistan ve Suriye üzerinden Akdeniz'e ulaştırmak istiyordu. Peşmergelere askeri eğitim vererek Alman Gladyosu irtibatını güçlendirdi. Ankara ne yapıyordu? Kürtleri düşman ilan edip, dimyata pirince giderken evindeki bulgurdan da oluyordu. Almanlar, Kürdistan'da Barzanilerin iktidarda kalmasını istiyordu. İran, IŞİD'e karşı savaşta ABD ile anlaştı, bende varım diyor, Ankara ise hızla bölgede kan kaybediyordu. Erdoğan'ın Kürt barış masasını sırf HDP'yi baraj altında bırakmak için yıkma bedeli hızla artmaya başladı. 

Her yıl Irak petrolünün tamamı; Kürt ve Arap Petrolün tamamı Türkiye’den pazarlansa, her yıl 9,9 milyar dolar gelir demekti. İkisi de şimdi kaybedildi. Erdoğan, Katar ve Almanya oyunu ile pasifize edildi. Katar’ın katkılarıyla kurulan Irak şirketi SOMO, Katar ile birlikte artık Körfez'den, daha sonra ise Kuzey Suriye enerji koridorundan dış dünyaya pazarlama yapacaktır. El Nusra, Katar'ın selefi oyuncağıydı, Irak'ın kaçak petrolünü Somo ile Bağdat üzerinden resmi satacaklar. IŞİD'in elinde 12 kuyu var. Bundan sonra ABD ve koalisyon güçleri ile bu kuyuların geri alınması için Kürtlerle beraber savaşacaklar. Almanya, Kobani olaylarından beri Kuzey Irak'ta neden Kürt Peşmergelere IŞİD'e karşı askeri eğitim veriyordu? Erdoğan'ı ve elbette ülkemizi selefi atına oynaması batırıyordu. Katar, El Nusra’yı IŞİD’ten 2015 Nisan ayında boşatmış ve ayırmıştı. Kürt gruplarla El Nusra’nın bu ittifakı 

IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin de işine gelecektir. Erdoğan'ın kin ve nefret politikası her yerde patlıyor ve ülkemize büyük zarar veriyordu. Kürt petrolünün Erdoğan yüzünden kaybedilmesi büyük bir skandaldır. Kürdistan yönetimi ve Erdoğan uzun süredir Kürt petrolü Irak petrolü değildir diyerek  direniyor ve Bağdat’ın petrol payını göndermiyordu. Daha önce Şii Nuri El Maliki hükümeti ile limoni ilişkiler bahane ediliyordu, ancak Maliki devrileli epey oldu. Bağdat’ın paraları ve faizleri kimin cebine girdi? 

Ve 2015’te Katar, Erdoğan'a bu kazığı göstere göstere attı! Katar, Erdoğan’ın Neçirvan Barzani ile yatıp kalktığını biliyordu, bu nedenle önce Kürt petrolüne karşı, Irak petrolü restini çekti. Katar emiri, bunun için Irak petrollerinin tamamının pazarlanacağı SOMO adlı şirketini yeni Bağdat yönetimiyle 
kurdu ve Bağdat'a tam yetki verdi. Erdoğan’ı bypass etmekle kalmadılar, Ankara’nın Kürtlerle ekonomik ilişkisine de darbe vurdular. Irak petrolünü Katarla birlikte pazarlamak isteyen Erdoğan, bu defa da Kürt petrolünden ülkemizi mahrum bırakmış oldu. Yükseltilen Kürt düşmanlığıyla Türkiye, 
kendi ayağına kurşun sıkmaya devam ediyor. Katar'dan El Nusra için Erdoğan rejimine gelen milyar dolarların, yani hoşafın yağı da kesilmiş gözüküyor. Katar, Kürtleri bölgede yeni oyuncu partneri olarak seçti. Erdoğan'ın kara para işleri İran'dan sonra Kürdistan'da da işte böyle patladı. Kürdistan'da tek gaz şirketi Dana-Crescent ile PowerTrans arasındaki kara para ilişkisi kişiselleştirildi. Erdoğan ve Beraat Albayrak’ın sahibi olduğu PowerTrans üzerinden kara para avantası ve rantı böylece bitti. Bakan Ashti Hawrami İngiltere'nin kullandığı bir isimdi. Eylül ayında uluslararası tahkim mahkemesinde görülmeye başlanacak davasında Hawrami petrol kaçakçılığı ve yolsuzluktan yargılanıyordu. Erdoğan’a açık mesaj vererek, ben yanarsam seni de yakarım demek istedi. Çünkü 
Enerji Bakanı Taner Yıldız ile anlaşma yapan Hawrami, Neçirvan'ın kirli para eliydi. Tahkim davasında 5 milyar dolar ceza alınırsa, Kürdistan’ın ekonomisi batabilir. Büyük ihtimalle Neçirvan Barzani, Hawrami'nin kellesini tahkim'e verecektir. Legal ticaret yapsanız ve devletimize düzgün vergi ödeseniz olmaz mıydı? 

PKK ve IŞİD ile gerçek mücadeleyi paralel yaftasıyla tasfiye ettiren Gladyo ekibi Erdoğan'ı kafesleyip gaza getirdiler. TSK, ipleri eline aldı ve bu yanlışa dur demeye 2 Ekim 2014’den beri başladı. PKK’yı kullananların Kobani bahanesiyle ülkemizi yakması sadece bir maskeydi. Çözümü asla istemeyen Kandil ve KCK’yı kuran Fidan ekibi son kozlarını oynamıştı. KCK’nın yüzde 25’i MİT personeli iti-
rafı AKP Milletvekili trolcülerin reisi Taha Ün’den geldi. O halde, KCK’ya operasyon yapan Emniyetçiler ve yargı mensupları neden sürgün ve emekli edildi, meslekten atıldı, veya halen hapisteler?!... 

Erdoğan’ın IŞİD ve türevi salafi cihadcılara verdiği destek ve ticareti nedeniyle dış politikamız çöktü ve diplomatlarımız son 4 yıldır kara günler yaşadılar. Dışişleri, bundan sonra IŞİD'e karşı destek bul-mak için yurtdışında göğsünü gere gere konuşabilir, PKK ile mücadele nedenimizi rahatca anlatılabilir. 
Elbette ilk karşılacakları soru terör üzerinden servet kazanan siyasilere ve bürokratların ne yapılacağıdır. Üstü örtülemeyecek kadar büyük ve açık suçlar işlediler, belgeler yabancı istihbaratların elinde dolaşıyor ve medyaya yavaş yavaş servis yapıyorlar. Türkiye, itibar ve güvenirliğini kaybetti. Cemaata suçu atmakla Erdoğan kendisini ve seçmeni aldatıyor. 

IŞİD ile mücadele edilmesi kaçınılmazdı. Yezid'i kullananlar bunu ıskaladılar veya kasten ülkemizin olumlu kredisini çizdirdiler. Türkiye yalnızlaştırıldı. Burada onurlu bir yalnızlık yoktu, rezaletler vardı. Dış düşman fobisiyle ülkemizin açık hapishanesi haline getirilmesi uzun süre yaşatılamaz dı. Yeşil Süfyanizm'in sonu ateşli ve sesli bir yıkımla geldi, geliyor. Erdoğan'ın arkasına saklanan azınlık dar-
beci gruba, bence sessiz bir karşı darbe yapılmıştır. 

Genelkurmay, 2 Ekim 2014'den beri PKK ile Ocak 2015'den beri IŞİD ile mücadele ediyor. Erdoğan'ı destekleyen Gladyocu Karanlık MİT ve TSK ekibi kaybettiler. 3. Grup dediğim çoğunluk kesimin kazanması ülkemizde asıl ulusal güvenlik sorunlarını çözecek, çakma düşman cemaat algısı sona erecek 
ve normalleşme süreci başlayacaktır. TSK ve MİT içinde, gerçek ulusal güvenlik sorunları nedeniyle PKK ve IŞİD'le mücadele eden grupla, bunları yöneten ve destekleyen grubun savaşını izliyoruz. Çok şükür ki, IŞİD'i PKK'ya karşı kullanma politikasının Kürtlerde kin ve nefreti artırıp Büyük Kürdistan'ı kurma projesi olduğu anlaşıldı! TSK, ulusal güvenlik gerekçesiyle ülkemizin adını kirletenleri tasfiye sürecini başlattı, Aralık ayına kadar bu sürecin etkileri ülkemize net yansıyacaktır. 

2009'da Fidan'ı MİT başına getiren İsrail yanlısı, İslam düşmanı Neocon siyonist, Gladyo MİT ve TSK ekibi, IŞİD ile PKK savaşı kurguladılar. Kürt barışı ile Oslo'dan beri PKK'yı güçlendiren ve Dolmabahçe travmasına yol açıp HDP'yi de güçlendiren Yalçın Akdoğan ve Beşir Atalay da siyasi birer mevta olmuşlardır. 2009'dan beri Fidan ile paralel diye devletten tasfiye edilen emniyet ve yargı mensupları, PKK ve IŞİD tezgahına karşı çıkanlardır. Fidan'ın karanlık konsorsiyumu ile birikte Erdoğan, AKP ve Türkiye kaybetti. IŞİD ve PKK'yı temizleyecek gerçek devlet adamları mağdur edildiler! IŞİD'e yönelik henüz yabancı medyaya yansıyan ve yazdığım bilinen adreslere operasyon yapıldı, Fidan'ın IŞİD hücreleri yerinde duruyor! Bu sorunu meydana getiren Erdoğan, Fidan, Ala, Atalay, Akdoğan ve Kasırga ile yola devam edilemeyeceği açıktır. 

Cemaat’ın Kürtlerin güvenini kazanması Erdoğan tarafından kıskanıldı ve bugünlere 2009’dan beri gelindi. Geçmişte de Kürtlerin İslami potansiyelinin ortaya çıkmasının önü çakma İslami yapılarla kesilmişti. Türk ve Kürt Hizbullah’ını hatırlayınız. Nurcu demeye dilimin varmadığı 120 kişilik 
Tahşiyeciler grubu MİT'in bu tür istihbarat çalışmasının ürünüdür. Kumpas çöktü ama Hidayet Karaca halen içerde tutsak oarak tutuluyor. IŞİD içinde savaşan dindar Kürtlerde bulunuyor. İslam milliyeti ve kültür, Türk ve Kürtleri birbirine bağlayan kardeşlik bağıdır. Gülen grubunun samimi yaptığı Doğu hizmeti iyi anlaşılacaktır. Hiç bir devlet, istihbarat teşkilatı, örgüt ve cemaat, sosyolojik realiteleri gözardı ederek savaşamaz. Sosyoloji uzmanlarına, güvenlik ve terör uzmanı akademisyen ve aydınlara sözü bırakınız. 

Belirsiz Oslo sürecinde, PKK elebaşı Abdulah Öcalan’a verilen sözler tıkır tıkır işliyordu. PKK kurduğu mahkemelerde davalara hükmediyordu. Bölgedeki valiler PKK nın isteklerini harfiyen yerine getiriyordu. PKK her il ve ilçeye atadığı sorumlularla paralel vali kaymakam oluşturdu. 2013'de Erdoğan'ın başbakanlık genelgesiyle Güneydoğu’da arama listesindeki teröristleri şehrin ortasında dahi 
yakalamak yasaklanmıştı! 

Erdoğan'ın PKK'yı Kürt sorunu çözümünde tek muhatap haline getirmesi AKP'den dindar Kürtleri kaçırdı, HDP'nin umut haline geldiğini göremedi. Diktatör ve otoriyer Erdoğan imajının karşısına geöen HDP Eşbaşkanı Selahaddin Demirtaş, solcular, Aleviler, liberaller, beyaz Türkler ve dindar Kürtlerden yüzde 5 fazladan emanet oy topladı. Oysa Kürtlerin çoğunluğu PKK'nın modası geçmiş 
Marksist-Leninist ideolojisini ve aşırı milliyetçiliğini benimsemiyor. Liberal demokrasi istiyor. PKK'yı barış güvercini gibi görenler bu terör örgütünün binlerce Kürt'ün ölümünden de mesul olduğunu unuttu. IŞİD'i kullanma AKP'yi batırdı. Elbette PKK, Kürtlerin temsilcisi değildir, Kürtler de PKK demek değildir. PKK uzantısı PYD, IŞİD ile savaşıyor diye PKK'nın terörleri hoş görülemez. TSK 
IŞİD terörünü yok etmek için PKK ile işbirliği yapamaz, PKK'yı yok eder diye IŞİDcilere gizli destekte olamaz. Kamuoyu olanları pek anlamıyor, ancak TSK, Ocak 2015’den beri çok ciddi olarak IŞİD ile mücadele halinde. Erdoğan'ın yol açtığı pislikleri temizliyor. 

Erdoğan ve ekibi irtica yerine paraleli icat etti ve her türlü hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, talan, vatana ihaneti, örtmeye çalışıyorlardı. Erdoğan'ın yeşil 28 Şubat'ında zulüm 10 kat daha fazla zalimlikte askeri vesayeti çoktan geçti! Toplumsal barış ve birliği paralel komedisi ile parçaladı, kin ve nefret ile 
toplumu polarize edip herkesi birbirine düşman yaptı. MİT'in cemaatleri tehditle bazılarını da vaatlerle Gülen Cemaati'nin karşısında birleştirme gayreti de çökmüştür. Yaşanan kırılma çok büyüktür. El Kaida ile ülkemin teröriste destekte beraber anılması kanıma dokunuyor. Erdoğan, siyasi istikbali için İslam düşmanlarına utanmadan istediği tüm malzemeyi verdi. Erdoğan'ın en büyük korkusu tarikat ve cemaatlerin kendi aleyhine dönmesiydi. Risaleyi Nur cemaatlerinde homurdanma hızlandı, arkası gelecektir. 

Türkiye'nin mahkemelerinde savunma yapmak küfürdür diyen IŞİD destekçisi Halis Bayancuk ile MİT cemaata iftara atsın diye özel görüşmüştü. Bayuncuk'un IŞİD operasyonunda tutuklanması ile karanlık MİT'in bir projesi daha çökmüş oldu. 

PKK, Erdoğan sayesinde koparabildiği kadar taviz kopartıp global güçlerle Büyük Kürdistan pazarlığı yapıyordu, TSK bu gidişata dur demiştir. Gülen Hocaefendi ve Hizmet cemaatı günah keçisi yapıldı. İftiralarla yaptıkları tüm çirkinlikleri örtbast için büyük bir şal görevi görüyordu. Deniz artık bitti, kirli yolun sonuna gelindi. Erdoğan, İslam’ın elmas hakikatları politikaya alet edilirse nasıl doğru yoldan 
saptırılacağını her gün ispatlıyor; TSK dine, kültüre ve örfe yapılan bunca saygısızlıkları da görüyordur! TSK, PKK ve IŞİD ile ciddi mücadele etmemeyi ulusal güvenlik sorunu olarak gördü ve gerekeni Erdoğan'a rağmen yapıyor. 


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***