28 Ekim 2014 Salı

ALDIRMA GEÇ DİYEMEZSİN!.

ALDIRMA GEÇ DİYEMEZSİN!.

safak_olun
ALDIRMA GEÇ DİYEMEZSİN, ALDIRACAKSIN!.
Milletin içindeki çelişmeler, çatışmalar, kavgalar ülkeyi bölecek hale geldi mi, meselenin siyasal, sosyal ve ruhi yapısını değerlendirerek, aklın gösterdiği yolda yeni bir siyasi hareket başlatmak ve düzenleme yeteneği sergilemek şarttır..Türkiye’de iş buraya varmıştır..
Heyecan ve aksiyonun yanında çağdaş ve ileri görüşlü siyasi bir kavrayışın ortaya konulması artık kaçınılmazdır..
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bugün getirilmiş olduğu durumu, en iyi Nazım Hikmet’in dörtlüğü anlatıyor:
“Herhal yolların sonu göründü
Bu olan işler akıl almaz.
Toprak sabuna döndü
Kayar insanın elinden…”
Avlanmayı bekleyen ördek gibi oturmayın..Kaybetmeyi göze almış hiç kimse adam yerine konmaz..Kara bir gaflet bulutundan yağmur ummayın..Beş para etmez bir yığın zırvayı seyretmekten, okumaktan hala bıkmadınız mı?
Vesvese ve tereddütle bir adım bile gidilmez, ikinci elden yaşamayın ve ruhsal direncinizi gevşetmeyin..Kasvetli bahtsız insanlar gibi, dert yanma ve kötümserlikten vaz geçin..
İnsanlar “hak” ları için eylemde bulunmadıkça gitgide daha fazla itaatkarlaşırlar, beklemeyin, bekleyiş insanı bitirir..
Çiçero’nun dediği gibi:
“Hak ve haksızlık üzerine verilecek hükümlerde başkalarını dinlemeyeceksin..”
Bırakın artık; tam bir teslimiyet, tembellik, kaygısızlık ve işi arsızlığa vuran şu sözü: “Büyüklerimiz bilir.”
Bir tek büyük var O’da sensin..
Bunun böyle olduğunu kanıtlamak için daha ne bekliyorsun?
Ulu öndere kulak ver:
“Kudretsiz dimağlar, zayıf gözler, hakikati kolay göremezler. O gibiler büyük Türk milletinin yüksek seviyesine nazaran geri adamlardır..”
Fikirleriniz özgür ve radikal olmalıdır..
Unutmayın, susmak da yalandır.
Yetmedi mi, bu güne kadar kabak karpuzlara şükretmeniz?.
Şafak olun, geceyi dağıtın!.
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

UNUTULANLAR DIŞINDA YENİ BİR ŞEY YOK

UNUTULANLAR DIŞINDA YENİ BİR ŞEY YOK

unutulanlar_disinda_slayt
UNUTULANLAR DIŞINDA YENİ BİR ŞEY YOK
  
Tarih nankör değildir, bir hizmeti unutmaz;
İstikbalin vicdanı aşk istemez, kin tutmaz.

Mehmet Emin Yurdakul
  
Söylesem, tesiri yok;
Sussam, gönül razı değil

Fuzuli
  
ÖNSÖZ
Savası, O’nun ne olduğunu bilmeyen ve hiçbir zaman ateş altında bulunmayanlar çıkarmış ve sebep olmuşlardır. Savasın ahlakla ilgili kısmı onu yapan ve yaşayanlarla değil, sebep olanlarla alakalıdır.
Bugüne kadar tüm savaşlarda sadece ve sadece anneler kaybetmiştir. Başka hiç kimseye bir şey olmamıştır. Hiçbir sonuç, annenin mezara kadar devam edecek olan yüreğindeki ateşe derman olamaz. Acı çekmeyen ve çekenlerden haberi olmayan acıları dindirmenin yollarını aramaz, arasa da doğru seklini bulamaz.
İnsanlığın 5000 yıllık yazılı tarihi aslında savaş tarihinden başka bir şey değildir. Korkular ittifakları, ittifaklar savaşları doğurmuştur. Bir savaş, daha sonraki savasın tohumlarını atmıştır.
Dünyada insandan başka bir canlı türü var mı? Gençlerine silah verip, onlara kendi cinslerini nasıl öldürmesi gerektiğini öğreten? Öldürme işini iyi yaptın diye kahraman ilan eden ve madalya takan? Bunu tek hücreliden memelilere kadar ismen tanımlanabilmiş milyonlarca canlıdan sadece insanlar yapar.
Savaşla kıyaslandığında diğer insani tüm uğraşlar basit ve sıradan kalır.
İnsandaki altı temel duyu; mutluluk, üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık ve tiksinme aynı anda sadece muharebelerde yaşanabilir.
İnsanlar, genellikle düştükleri yere bakarlar. Önce, neye takıldıklarına bakmalıdırlar. Tarih ise, hatır gönül tanımaz. Verdiği derslerin bedelini peşin alır. Gelecekte oynayacak film, her zaman bölümler halinde gösterilir, ama kasırgayı sezmek, bir algı ve kapasite meselesidir. ‘Tepenin öbür yanını görmek’ sıradanların sahip olduğu bir yetenek değildir. Topluma iyi ve kötü doğru şekliyle anlatılırsa, onlar mutlaka doğru olanı bulacaklardır.
İnsanlar sorunun ne olduğunu öğrenmeye korkmamalıdır. Mesele tam ve ayrıntılarıyla bilinmezse, tamamı hiçbir zaman öğrenilemez.
Bu kitap, Türkiye’nin en uç kösesi, zamandan, mekândan ve hatta çağından uzak, dağların şehri Hakkari’de 1993-1995 yılları arasında geçen 778 günde yaşananları gözler önüne serecektir.
Ben, anılarımı 1993-1995 yıllarında Hakkari ve Kuzey Irak’ta şehit düsen 427 vatansever (365 subay, astsubay, erbaş ve er, 60 korucu ve 2 polis) ve yaralanan 853 gazinin annelerine, en ağır koşullarda bile hiçbir şikayetlerine tanık olmadığım, ölümle eğlenen, oynayıp gülerek muharebeye girip şehit olan ve yaralanan Türk askerlerine, tüm mücadele arkadaşlarıma bir vazife ve gönül borcu olduğu için yazıyorum.
Türk gençleri; Türk Devletinin gelecek kuşakları, Ulu Önder’in kendilerine hitabında yer alan “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” sözünü hiç ama hiç akıllarından çıkarmamalıdır.
Kürdistan İsçi Partisi (PKK) ile yapılan mücadele Hakkari’ de ve Kuzey Irak’ta 3000 m. üstündeki dağlarda ve dağ geçitlerinde ya kar üstünde ya da günesin altında yürütülmüştür. Bu vahşi doğada Nisan ayı ile birlikte rengarenk kır çiçekleri açar. Fakat içinde bulunduğumuz ruh hali bunların hiçbirinin farkına varılmasına imkan tanımaz.
Metrelerce derin kar ve kır çiçekleri vatanları için gözünü bile kırpmadan şehit olan kahramanlar, Oscar Wilde’ın, küçük yaşta ölen kardeşi için yazdığı şiiri akla getirir:
“Sessiz yürü, O yakında,
Karların altında;
Usulca konuş, O duyabilir,
Açan Papatyalarla..”
Osman PAMUKOĞLU – 27 Aralık 2002

..

DEMOKRASİ Mİ DEDİNİZ?.

.

DEMOKRASİ Mİ DEDİNİZ?.

demokrasimi_dediniz
Demokrasilerde partiler sistemin can damarıdır. Bu nedenle her ülkede saygı duyulacak ve güvenilecek parti ve politikacıların bulunması halk için hayatidir..
Politikacıları yozlaşmaya halkın zorladığı da çok yanlış bir düşünce değildir. Toplum ahlaki değerlere kulak asmadan, sadece para ve güç istiyorsa politikacıların kokuşmuşluğuna şaşmamalıdır. Bir ülkenin çivisi sökülmüşse sorumluluk yalnızca politikacılarda değil, halka da aittir..
Her yurttaş ülkesinde olup bitenden, iyi giden de kötü giden de her şeyin birinci derecede sorumlusudur, üç maymunu oynayamaz..
Halkın bütününün siyasi görüşü, dünyaya bakışı meclisler de temsil edilemiyorsa, ortada seçim yasaları ve seçim yöntemlerini kendi çıkarlarına göre yürüten “demokrasi şarlatanları” olduğunu gösterir..
Demokrasileri tehlikeye ve zayıf duruma düşüren sebep ona karşı olanların varlığı değildir. Tehlike; yurttaşların tutarsızlıkları, siyasi partilerin gelgitleri, yabancı dış otoritelere ve toplumun başta kimler varsa, onlara boyun eğmekten gelmektedir..
Hak arayıp hesap sormayı beceremeyen bir toplum, hak iddiasında da bulunamaz, demokratik bir rejim de tesis edemez..
Halkın idarede söz ve hak sahibi olduğu demokrasi yolu, kolay olmadığı için, zor göze alınan bir yoldur. Bu yol, çok sayıda insana çok fazla sorumluluk yükleyen bir güzergahdır..
Demokrasi için en büyük tehlikelerden biri de onu “bir sayı sisteminden başka bir şey olmadığı” şekline dönüştürmektir. Demokrasi demek erdemli insan demektir. Sarp ve dikenli bir yoldur, emek ve fedakarlık gerektirir..
Her devirde olduğu gibi, halka cahil ve kandırılabilinir yığınlar muamelesi yapmaya devam eden siyasiler olacaktır. Tavır koymaktan aciz toplumlarda bu tutum olağan bir hal halini alacaktır..
Yozlaşmış demokrasinin bir takım özellikleri veya seçme, seçilme yasalarının kötü ve siyasal çıkarlara göre düzenlenmesi, bir tiranın ortaya çıkıp kendi durumunu sağlamlaştırmasına neden olur. Tiran da halk da dalkavuğa büyük değer verir. Tiran, insanların az eğitim almışlarından ve yoksullarından hoşlanır, önünde yerlere kapananları sever..
Tipik bir tiran (siyasi gücü elinde tutan zorba), ciddi ve özgürlüğe eğilimli insanlardan hoşlanmaz. Kendini tek güç sayar; birisi kalkıp kendi düşüncelerini özgürce söylemeye hakkı olduğunu iddia ederse, tirana üstünlüğünden ve mutlak efendi olmasından bir şeyler eksiliyormuş gibi gelir. Düşünce ve fikir sahiplerinden tiranın hoşlanmayışı, büyük bir korkuya dayanır. Bu gibi kimseler onun konumunun potansiyel yıkıcılarıdır..
Tiranın ülkesinde yurttaşlarına karşı izlediği politika, amaçlara göre üç başlık altında toplanabilir: Bağımsız kafaları olmamasını, birbirlerine güvenmemelerini ve her hangi bir şeyi gerçekleştirecek güçleri bulunmamasını ister. Bu üç noktadan birincisinin anlamı besbellidir; o cılız kafalar bir direniş tasarlayamazlar. İkincisi, insanlar belli düzeyde bir bilince sahip olmadan tiranlığı yıktığı hiç görülmemiştir. Dolayısıyla tiranlar, liyakatli insanlara, kendileri için tehlikeli gördüklerine her zaman düşmanlık güderler. Üçüncü başlık altında toplananlar da açıktır; hiç kimse gücünün yetemeyeceği bir işe kalkışmaz. Sonuç olarak tiran: halkın güveni, gücü, kafası olmamasını ister..
Ne yaparsa yapsınlar, değil politik cambazlıklar, isterse gökten yıldız indirsinler, bunların başlarına ne geldiğini, sonlarının ne olduğunu tarih sayfaları ballandıra ballandıra anlatır!..
Doğru olana doğru, yanlış olana yanlış olduğunu söyleyecek dürüst, cesur ve ikiyüzlülükten uzak insanların sayıları çoğalmadıkça, doksan fırın ekmek de yeseler, demokrasi o toplumdan Kaf Dağının ardı kadar uzaktır..
Erdemli bir insanda hiçbir şey özgürlük aşkından daha derin değildir…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/demokrasi-mi-dediniz.aspx

ONE MİNUTECİ B.O.P EŞ BAŞKANINDAN KIYAK..


ONE MİNUTECİ B.O.P EŞ BAŞKANINDAN KIYAK..

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR." 
MEHMET AKİF ERSOY








http://millici-ciddiadamlar.blogspot.com.tr/2013/01/one-minuteci-bop-es-baskanindan-kiyak.html

..

ÖDÜL KAZANIN!.

.

ÖDÜL KAZANIN!.

odul-kazanin
Entrika ve yasakları Stalin Rusya’sından farksız, kendisini saran fesat zincirine esir düşmüş bir halk, toprakları küresel sermayenin yağma alanı, kendi hırsızını kendisini soyması için seçen bir toplum, hukuk yerine gugukla idare edenler, küfür ve nefretin tavana vurduğu bir yer, nankör ve ihanetçiler cenneti, züppe ve gösteriş budalalarının mekanı, yağmur nereye yağarsa, tarlayı oraya taşıyan dalkavuklar diyarı, suyuna tirit insanlar harmanı, “Bize, iyilik de kötülük de ne lazımsa dışarıdan gelir.” aymazlar korosu, topraklarının bir bölümü gitti gidecek bir ülke!…
Bildik, ödülümüzü verin demeye kalkışmayın.. Öyle yağma yok!.ödül bilemeyenlere…
Bir şeyi görebilmek başka, bir bulldog gibi gördüğü şeye yapışabilme gücünü göstermek başka şeydir. Bugün, lazım olan bu’dur…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/odul-kazanin.aspx