24 Şubat 2016 Çarşamba

KUZEY IRAK'TA SON GELİŞMELER,




KUZEY IRAK'TA SON GELİŞMELER,


 Temmuz 2002   Sayı: 47
 NECATI ÖZGEN Orgeneral (E)

1. GENEL
 Ekonomik kriz, Sn. Başbakanın rahatsızlığı ve Avrupa Birliği gibi konular uzun süredir, Türkiye'nin gündemine oturdu. Dolayısı ile Kuzey Irak gibi Türkiye'nin güvenliğini yakından ilgilendiren bazı önemli sorunlar arka planda kaldı.

Körfez krizi sonunda Kuzey İrak'ta 36 derece enlemi ile TÜRKİYE-IRAK sınırı arasında oluşturulan tampon bölgede bir otorite boşluğu meydana getirilmiştir. Bu boşluk terörün doğmasına ve o bölgeyi teröristlerin Üs olarak kullanıp, Türkiye'ye bilinen zararların verilmesine sebep olmuştur.

 Bu otorite boşluğundan istifade ile K.IRAK'ta süratli bir gelişme gösteren kurt hareketi, MAYIS 1992 tarihinde yapılan parlamento seçimleri 1930 yılından beri devam eden organize olma çabalarının en önemli adımını gerçekleştirmiştir.

 Yapılan seçimler sonucunda teşkil edilen 105 kişilik Meclis'te KDP (Barzani) ve KYB (Talabani) 50'şer milletvekili çıkarırken, geriye kalan 5 milletvekili Asurilere verilmiştir. Bölgedeki Türkmenler bu oluşumu protesto ederek seçimlere katılmamıştır.

 1992 yılında rahmetli Orgeneral Eşref BİTLİS ile birlikte BARZANİ'nin karargahının bulunduğu SELAHATİN kentine gittik. İki gün birlikte çalışmalar yaptık. Bu arada ERBİL'deki parlamento binasını gezdik.

 Parlamento binasının içinde büyük bir duvarda Molla Mustafa BARZANİ'nin yağlı boya ile yapılmış büyük bir resmi yapılmıştı. Oğul BARZANİ, resmin altında bize babasının bir vasiyetini anlattı,
Baba BARZANİ Oğul BARZANİ'ye;..."


http://mudafaai-hukuk.com.tr/arsiv/temmuz02_02.htm


..

AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ




AVRUPA BİRLİĞİ - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ


 NECATİ ÖZGEN
 Orgeneral (E)
AĞUSTOS 2002  

 "Türkiye 11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki'de yapılan AB Zirvesi'nde aday ülke olarak kabul edilmiştir.
- Bu tarihten itibaren Türkiye İçin yeni bir süreç başlamıştır.
- Bu süreç AB'ne giriş sürecidir.
- Helsinki Zirvesi'ni müteakip 8 Kasım 2000 tarihinde, AB her aday ülke gibi Türkiye
 için de Katılım ortaklığı Belgesi'ni ve Ülke Raporu'nu yayınlamıştır. ;

 Buna göre;
- Siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, sportif, ticari, hukuki vs. tüm alanlarda dört binin üzerinde, AB Müktesebatı'na uyum maksadı ile değşiklik söz konusudur.

- AB, aday ülkelerle görüşmelerin başlaması için aday ülkelerin siyasi kriterleri tam olarak karşılamaları istenirken, ekonomik kriterlere uyum ise tam üyelik için geçerli hususu teşkil etmektedir. Türkiye, Kopenhag Kritcrleri'nin siyasi kriterlerini karşılayamadığı için, AB tür-kiye ile görüşmelere başlamamıştır.

 Türkiye'nin AB Katılım Ortaklığı Belge-si'ne göre hazırladığı ulusal programda, siyasi kriterler genel mahiyettedir. Bir misal vermek gerekirse, kültür, yaşam ve bireysel özgürlükler maddesinde (md. 2.1.9)

 " Türkiye Cumhuriyet'nin Resmi ve Eğitim dili Türkçe'dir..."


 http://mudafaai-hukuk.com.tr/arsiv/agustos02_04.htm


ORTADOĞU, ABD ÇIKARLARI İÇİN TÜRKİYE YA DA SORUNLARIMIZA DOĞRU TANIM KOYMAYA ÇALIŞMAK





ORTADOĞU, ABD ÇIKARLARI İÇİN TÜRKİYE YA DA SORUNLARIMIZA DOĞRU TANIM KOYMAYA ÇALIŞMAK



M. EMİN DEĞER (*)


Ağustos 2002   Sayı: 48 

"Ülkenin bütünlüğü ve ulusun bağımzızlığı kaygı vericidir... Ulusun bağımsızlığı yine ulusun çaba ve kararlılığı ile kurtarılacaktır." 


 "Türkiye, yardımı sözleşmeye uygun koşulları kabul ederek isterse, o zaman yalnız sermayemizi değil, fakat aynı zamanda, hizmetlerimizi, örf ve âdetlerimizi ve ideallerimizi plase edecek ve elden gitmesine müsaade etmeyeceğimiz bir plasman fırsatı elde etmiş olacağız."(l947)

 "Batılı sosyal bilimciler ve istihbarat kuruluşları, uzun zamandır Türkiye üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ülkeyi batılı bir kalıpta " Geliştirme " tekniklerini sınayarak catıh bir Laboratuar olması açısından ve müttefik politikaları için mutabakat oluşturmak ve politika, ekonomi, ordu, istihbarat ve akademi alanlarındaki itaatkar hir öncü tabakanın kariyer promosyonunu yapmak amacıyla, yandaş, toplamanın bu türü, tüm dünyadaki siyasal güçler için stardan çalışma prosedürü olmaya devam etmektedir. Ancak jeopolitik konumu ve. tarihi nedeniyle Türkiye olağanüstü yoğun kampanyaya tabi tutulmuştur." 2000 (1)

 Bu iki paragraf, ABD'nin tuzağına düşürülme nedenimizin, ilk adımın nasıl atıldığının, hangi aşamalardan geçip bu günlere gelindiğine birer örnek olup iki ayrı ABD belgesinden alınmıştır. Her ikisi de, üzerinde dikkatle durulacak önemde olup, ülkemizle ilgili araştırma ve incelemelerin özeli sayüabilir. İlk belge, " ..hir daha elden gitmesine izin verilemeyecek bir ülke..." olmanın hüküm özetidir. Truman üoktrini'nin uygulamaya konulması için ön araştırma yapan Max Weston Thornburg'un 1947 tarihinde, Türkiye'de yaptığı inceleme sonunda Amerikan hükümetine verdiği rapor bu tümceyle sonlanır.. Rapor. ABD'nin bizimle ilgili politikasının alt yapısının ipuçlarını vermektedir. İlginçtir, Rapora göre ABD Türkiye'ye yardım edecektir, ama bundan kim ne ölçüde ve hangi alanda yararlanacaktır? Thornburg, bu soruya yanıt aramak için gelmiş, Türkiye'yi incelemiş ve bu raporu vermiştir. O son tümcenin şu satırlarını dikkatle ve yineleyerek okuyalım..."

 http://mudafaai-hukuk.com.tr/arsiv/agustos02_10.htm

.

TEK ÇARE, TEK ÇARE, TEK ÇARE




TEK ÇARE, TEK ÇARE, TEK ÇARE

????????????????????????????????????

Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1924)
Bugün ülkemizi kan denizine ve her alanda çözümsüzlüğe götüren tek husus AKP’nin yanlış Suriye politikasında israr etmesidir..
Ülkeyi bugünkü kaos ve kargaşadan kurtarmanın tek çaresi vardır..
ÇARE, derhal yasal Suriye yönetimi ile yani ESAD Rejimi ile anlaşarak Suriye’nin hızla toprak bütünlüğünü sağlamasına yardımcı olmaktır.
Başından beri ESAD’ı düşman ilan eden AKP’nin bunu yapması fiilen mümkün değildir. O halde TBMM üyeleri tek tek parti kimliğinden sıyrılarak milli iradenin gücünü göstermesi ve ülkeye sahip çıkması gerekmektedir.
İşgal edilmiş Anadolu topraklarından düşmanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki TBMM yönetiminin kovduğu ve cumhuriyeti de bu meclisin kurduğu asla unutulmamalıdır.
Seçmenler harekete geçip seçtiklerini doğru yola çağırmak zorundadır.
Yoksa, bu gidişle yolun sonu BOP hedeflerine uygun olarak bölünüp parçalanmaktır.
Türk milleti tarihi bir dönüm noktasındadır.
Ya gerçek varlığını ortaya çıkartıp, tam bağımsızlığına yeniden kavuşacaktır. Ya da emperyalizmin sadık uşağı olarak bölünmüş devletçikler halinde esir yaşamayı kabul ederek tarihten silinecektir.
https://kumkale.wordpress.com/2016/02/20/tek-care-tek-care-tek-care/








ABD BAŞKAN YARDIMCISI, PKK ' YI KURTARMAK İÇİN GELDİ..,





ABD  BAŞKAN YARDIMCISI, PKK ' YI  KURTARMAK İÇİN GELDİ..,




Ali Serdar Bolat         
24 Ocak 2016
ABD Başkan Yardımcısı  Co Baydın ( Joe Biden), iki amaçla Türkiye'ye geldi:
1- Hendeklere sıkışan PKK'yı kurtarmak için operasyonlara son verilmesine Türkiye'yi ikna etmek, ve,
2- Türkiye'yi PYD'ye razı etmek, "PYD teröristtir, Suriye'de Fırat'ın batısına, Cerablus tarafına geçemez" görüşünden Türkiye'yi vazgeçirmek.
Baydın, iki amacına da ulaşamadı.
^^
Açılım'a dönülerek müzakerelerin başlatılması, bununla bağlantılı olarak da
Yeni Anayasa'nın (Bölünme Anayasası'nın) bir an önce çıkarılması için de tam saha pres uyguladı. Bu iki amacına da ulaşamayacak.
^^
Düzenlediği basın toplantısında Baydın:

-- "Düşünce, ifade ve medya özgürlüğü demokrasinin koşuludur. Türkiye'de
gidişat aksine. Bunun sonuçları olur"
 diyerek Can Dündar ve Erdem Gül'e
destek çıktı.

-- "Güneydoğu'daki savaşa karşı barış çağrısı yapan bildiri yüzünden hedef

diyerek    
ABD'nin konumunu bir daha açıkladı. 

-- PKK'nın Suriye kolu olan PYD'yi ve onun silahlı kanadı olan YPG'yi terör
örgütü olarak görmediklerini, PYD'ye desteklerinin süreceğini söyledi.

.


Aydınlık, 23 Ocak 2016


Aydınlık, 23 Ocak 2016

Baydın, İstanbul'da kaldığı otelde AKP, CHP ve HDP Milletvekilleri ile görüştü. MHP görüşme talebini reddetti. Baydın'ın görüşmeye davet etiği isimlerin tamamının Doğu ve Güneydoğu bölgesi ile ilgili olması dikkat çekti.

Baydın, görüşmede:

-- Açılım sürecinin bitmesinden ABD'nin rahatsız olduğunu açıkça dile getirdi. Silahların susmasını, hendeklerin kapatılmasını ve demokratik çözüm üzerinde çalışılmasını istedi. "Silahlar sussun" demek, "PKK'ya operasyon yapmayı durdurun" demektir. Çünkü bu talebi Türkiye'ye yapıyor. PKK'ya "Silah bırak" çağrısı yapmıyor. Yani "24 Temmuz öncesi Açılım durumuna dönün" diyor.

-- Yeni Anayasa ve Açılım Süreci'ni "Demokratikleşme" adı altında tek paket çerçevesinde ele aldı.


Aydınlık, 24 Ocak 2016


Aydınlık, 24 Ocak 2016

Baydın dün de Davutoğlu ile görüştü. Görüşmeden sonra iki isim Ortak basın toplantısı yaptılar.

Önceki gün yaptığı basın toplantısında PYD'yi terör örgütü olarak görmediklerini söylemiş olan Baydın, bu defa PYD'yi ağzına bile almadı. Sadece IŞİD, PKK ve El Nusra gibi konularda Türkiye ile aynı fikirde olduklarını söyledi.

Davutoğlu ise şöyle konuştu:

"YPG, PKK'nın bir parçasıdır ve PKK'dan açık bir şekilde destek almaktadır. Suriye'den Türkiye'ye her türlü terörist sızmasını, her türlü silah aktarımını doğrudan Türkiye'ye dönük düşmanca bir tavır olarak gördüğümüzü Sayın Baydın ile paylaştım."

"PKK'nın Türkiye'de, Suriye'de ve Irak'ta yapmakta olduğu terör faaliyetlerinin sadece Türkiye'nin değil, bölgenin de güvenliğini tehdit etmekte olduğukonusundaki kanaatlerimizi paylaştım."

"YPG, kontrol ettiği bölgelerde Arap ve Türkmenleri ve kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri tam bir etnik temizlik mantığıyla temizlemeye kalkmış ve Türkiye içinde teröre destek olacak faaliyetlerde bulunmuştur."

Baydın'ın tamamen mosmor kesilmesini önlemek için de, şöyle dedi:
"Türkiye ve Amerika'nın ortak bir perspektiften bakması büyük önem taşıyor."

^^
Halbuki, PYD hakkında zıt bir konumdalarken ortak bir perspektif söylemi bir anlam ifade etmiyor.

Ayrıca, PKK'nın terörist olduğunu kabul eden ABD, nasıl oluyor da PKK'nın Suriye kolu olan PYD'yi ve onun sözde silahli gücü olan YPG'yi terörist olarak görmüyor, tam aksine silahlandırıyor, "kara gücü" olarak kullanıyor?

Türkiye'de terörist olan PKK'nın Suriye'de "Dinci IŞİD'e karşı laik özgürlük savaşçısı" olması nasıl mümkün oluyor?

Bunun tek açıklaması, ABD'nin aslında PKK'yı da terörist olarak görmediğidir. "Silahlar sussun, müzakere yapılsın" dayatması, bunu göstermektedir.

^^
Davutoğlu, bu çelişkiyi Baydın'ın yüzüne şöyle vurdu:
"Akademisyenlerin hazırladığı metni gördünüz mü? El Kaide veya başka bir terör örgütünün ABD'de herhangi bir bölgeyi işgal edip meşru güvenlik güçlerinin girmesine izin vermemesi ve sivilleri hedef alması durumunda ne yapardınız?"

Davutoğlu, daha sonra uçakta gazetecilere şöyle dedi:
"Sayın Baydın'ın görüşme programını kim hazırladı bilmiyorum ama Türkiye'de yaşananları tam görmesini istemediği belli. Madem ki fikir sahibi olmak istiyor, PKK terörüne kurban verdiğimiz şehitlerimizin yakınlarıyla, PKK terörünün mağdur ettiği vatandaşlarımızla da görüşebilirdi."

^^
Davutoğlu'nun bu söylemleri sayesinde AKP önemli miktarda yurtsever oyu elinin altında tutmaya devam edecek ve Baydın'ın verdiği sözde demokrasi dersini milletin kafasına kakan Dersimli Kemal'in Y-CHP'sine bir tur daha bindirecektir.

Y-CHP, yurtsever oyları AKP'ye ikram etmeye devam ederek AKP'ye en büyük yardımı yapmaktadır. PKK'yı ve HDP'yi koruyup kollamaya devam ettikçe de olduğu yerde saymaya devam edecektir.