2 Ocak 2018 Salı

ABD-İran Savaş Senaryosu BÖLÜM 1

ABD-İran Savaş Senaryosu BÖLÜM 1

Doç.Dr.Sait Yılmaz 

19 Haziran 2017 

 Ortadoğudaki gelişmeler yeni bir evreye doğru geçiş süresinde iken, yakın 
gelecekte Avrasya.da daha ciddi savaş senaryoları bizi beklemektedir. 

ABD nin başı çektiği koalisyonlar ile; İran, Kuzey Kore ve Çin.i hedef alacak bu savaş senaryolarını daha önceki çalışmalarımızda ele almıştık. “Gelecek 25 Yıl Büyük Avrasya Projesi (BAP)” başlıklı makalemizde bu üç savaşın geçiş aşamaları ve genel çerçevesi ile ilgili bilgiler vermiştik. Soğuk Savaş süresince ABD nin Ortadoğu politikası; petrole garantili erişim, Amerikan yanlısı (müvekkil) devletlerin sürekliliği ya da diğer bir deyişle SSCB.nin bölgeye girişinin önlenmesi ve çevrelenmesi üzerine kurulmuştu. 

1980 lerde İran da hedef tahtasına oturunca bu stratejiye “çifte çevreleme” adı verildi. 

11 Eylül 2001 sonrasında ilan edilen Büyük Ortadoğu Projesi.nin amacı, küresel 
terörle mücadele stratejisi kapsamında, yumuşak güç uygulamaları ile bölgeye 
demokrasi getirilmesi idi. 2008 yılında Condolezza Rice tarafından Tel Aviv.de ilan edilen “Yeni Ortadoğu Projesi” ve bunun askeri uygulamaları olan “Uzun Savaş” stratejisi, 2011 de başlayan “Arap Hareketleri” ile hayata geçti. Böylece, terör madalyonun her iki yüzünde de olan ABD ve işbirlikçileri tarafından hedef ülkelerde “diktatörün kovulması” oyunu ile rejim değişiklikleri ve harita çalışmaları başladı. Yeni Ortadoğu haritası içinde bazı ülkeler bölünecek, bazıları federasyon haline getirilecek, yeni İsrail.ler ortaya çıkacak. Avrasya coğrafyasına geçiş ise İran ile başlayacak. İran ile ilgili çalışmalar şu aşamada; 

 - ABD Ordusu, onyıllardır İran ile savaşa hazırlanıyor. Kuvvet yapısı içinde 
öngörülen “geçiş ordusu” ve füze kalkanı bu amaca hizmet edecek. “Dönüşüm 
ordusu” ise Çin e yönelik hazırlanıyor. 

 - Batılı düşünce merkezleri ve akademik çevreler uzun süredir İran ile ilgili 
çalışmalar yapıyor. Batı medyası, İran ile ilgili tehdit algılamasını sürekli gündemde tutuyor. 

 - İran ile yapılan nükleer anlaşma, bu ülkenin nükleer silah edinme 
çalışmalarının hızını kesmek, zaman kazanmak üzerine idi ama Trump yönetimi, bu anlaşmayı da bozacak adımlar atıyor. 

 - İran içindeki büyük etnik gruplar özellikle Azeri Türkler uzun zamandır 
ABD.nin markajında ve tıpkı Suriye.deki gibi bir iç savaşın hazırlıkları yapılıyor. 

 - Ortadoğu.da son dönemde gittikçe artan silahlanma çalışmaları ve Ortadoğu 
NATO.su ve Katar ile ilgili gelişmeler, ABD ve İsrail.in arkasında olduğu İran karşıtı koalisyonun hazırlanması ve Müslüman ülkeleri birbirine kırdırma stratejisinin bir parçasıdır. 

 Çanlar İran için çalışıyor. Bu makalede, bu savaşın olası kötü sonuçlarından 
çok nasıl bir savaş olacağı, askeri yönleri üzerinde duracağız. Yani elimizde yeni bir savaş senaryosu var. 

 Savaşın Tarafları.. 

 1979 daki Devrim sonrası İran.ın ABD elçiliği personelini rehin alması (1979-
1981), Irak ve Afganistan.daki gruplara yardımı, İsrail.i tehdit etmesi, Körfez.deki petrol ihracatını tehdit edecek asimetrik kuvvetler oluşturması gibi gelişmeler ABD ile arasını açmıştır. 1987-1988 arasındaki İran-Irak Savaşı esnasında ABD, İran ın silah ve askeri teknoloji başta olmak üzere ithalat yapmasına (tanker savaşı) engel olmaya çalıştı. ABD nin Ortadoğu da izlediği güç dengesinin bir yanında sürekli silahlandırdığı Körfez ülkeleri, diğer yanında ise İran oldu. Suudi Arabistan, ABD.den milyarlarca dolara AH-64 Apaçi helikopterleri, M1 Abrams ana muharebe tankları ve F-15S çok rollü savaş uçakları da dâhil olmak üzere önemli miktarda askeri teçhizat aldı1. 

Yaklaşık 40 yılı bulan Batı silah ambargosu İran.a silah satmak şöyle dursun her türlü askeri malzeme ve teknoloji transferini engellemeye çalıştı. Bu amaçla, Rusya, Çin ve diğer silah satıcılarına baskı yaptılar. Sekiz yıl Irak ile savaşan İran, kendisini bir bölgesel güç olacak şekilde motive etti ve büyük güçlerle baş edecek bir silahlı kuvvetler kurdu. Bu kuvvet saldırıyı önleyebilir ve hem konvansiyonel hem de asimetrik güçleri caydırabilir. Bu yüzden İran ile bir savaşın sonucu büyük ölçüde belirsizdir. 

İran ın Batının konvansiyonel güç üstünlüğüne karşı tıpkı Kuzey Kore gibi 
sarılabileceği iki yöntem vardı. Konvansiyonel silah menzilin altında kalan “asimetrik yöntemler (terör vb.)” ve üstünden kalan “nükleer silahlar”. AK-47 Kaleşnikof otomatik tüfeği 200 m. menzili ile terörü, balistik füzeler ise 2 bin km.yi geçen menzili ile nükleer tehdidi temsil etmektedir. 2009 Yazı ve 2010 sonbaharı arası dönemde ABD ve İsrail.in arkasında olduğu Stuxnet siber saldırısı ile İran nükleer altyapı sistemine önemli zararlar verildi. İran.ın uranyum zenginleştirme programı gecikmeye uğradı. 

Ağustos 2011.de İran, resmen bir Siber komutanlığı kurmaya karar verdi2. ABD ve Rusya füze savunma sistemini tartışırken İran, Ocak 2011.de Hint Okyanusundaki Büyük Peygamber 6 Tatbikatı.nda balistik füzelerini test etti3. Bir stratejik füze kuvveti oluşturabilmek için üç şeye ihtiyaç vardır; uzun menzilli balistik füze üretecek bilimsel ve endüstriyel yetenek, onların testinin yapılabileceği coğrafya ve vasıtalar ile gereken altyapının bekası. Bunların hepsinin İran.da olduğu son test ile ortaya çıktı. 

Bütün İranlı yetkililer ellerindeki füzelerin menzilinin 2.000 km.den daha uzun 
olmadığını, bu yüzden Avrupa ve ABD.yi tehdit etmediğini defalarca tekrar ediyorlar. 

Ancak, İran.ın küresel menzilli füzeler üretmesinin çok zor olmadığını pek çok uzman söylemektedir. IRBM veya ICBM gibi stratejik füzelere sahip olmak istediğinde İran füze siloları oluşturmak zorundadır. Bununla beraber, İran topraklarında bunları saklamak kolay olmayacaktır. 

 İran ile ilgili ABD içindeki tartışmalar hava harekâtı ağırlıklı bir askeri 
seçenekle, yaptırımlarla desteklenen bir rejim değişikliği senaryosu arasında gidip gelmekteydi. Askeri seçeneğin 300 m. derinlikteki beton sığınakları ne kadar imha edeceği şüphe konusu iken, rejim değişikliğinin ise nasıl bir istikrar getireceği tartışıldı. 2012 yılı içinde ABD, çeşitli ülkelere İran.dan petrol almaması için yoğun baskı yaptı. İran ile petrol ihracatı işine girişen bankaları tehdit etti. Avrupa Birliği, 1 Temmuz 2012 itibarı ile İran.a petrol ambargosu uygulamaya başlamıştı. Beklenenin aksine yaptırımlar ne İran.ın petrol ihracatını durdurdu, ne de Tahran sokaklarında bir ayaklanmaya yol açtı. İşler biraz karmaşık hale gelse de, İran çeşitli yollardan yaptırımları aştı. Bu yollardan en başta geleni çerçeve şirketlerle anlaşarak İran gemilerinin girdikleri limanda sahte bayrak ve satıcı kimliği kullanması oldu4. ABD.nin uzun zamandır hayali İran.daki rejimin askeri güç kullanımına gerek kalmadan devrilmesi ve yerine kendi çıkarlarına gözetecek bir yönetimin gelmesi idi. İrana yönelik yaptırımlardan asıl beklenti rejimin çökmesi idi ama yaptırımlar sadece 
görüşme masasında bir koz olmaktan öteye gidemedi. ABD, İran.da rejim değişikliği için sürgündeki grupları da destekledi, darbeler planladı. İran ile P5+1 ülkeleri arasında 2006 yılından beri devam eden İran.ın nükleer silah programı ile ilgili görüşmelerde taraflar, 02 Nisan 2015 günü, anlaşmanın parametreleri konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Bu anlaşma ile yaptırımlar kalkmadı, beklemede tutuldu ve ilk ihlalde geri gelecekti. Şimdi ABD.de iktidarda olan Cumhuriyetçiler, 2018.de İran ile savaşmayı planlıyorlar. 




Tablo 1: ABD-İran Savaşı’nın Tarafları 

 Örtülü ve gizli kabiliyetleri olan, düzenli füze testleri yapan, ileri hava savunma 
sistemleri olan ve Hürmüz Boğazı-Umman Denizi ve Hint Okyanusunda Velayat 95 gibi büyük savaş tatbikatları yapan İran, cepte keklik değildir. Bu geniş tatbikat bölgeleri İran.ın arka bahçesidir ve savaş başladığında pek çok sürpriz yaşanacaktır. 

İran, ABD tehdidi nedeni ile Hint Okyanusu dâhil tüm deniz yollarında savaşa 
hazırlanmaktadır. Ocak 2016.da iki Amerikan botu İran sularına girer girmez 
yakalandılar ve Amerikalı Komutanlar askerlerini İran televizyonunda diz çökmüş olarak gördüler. İran, teknoloji dezavantajını sosyal boyutları olan bir strateji ile dengelemek niyetindedir. Bu strateji, Amerikalıların kendi ulusal çıkarları tehlikede olmadığında uzun süre savaşa angaje olamayacaklarını hesaplamaktadır. ABD.nin İran stratejisi Suudi ailesinin iktidarına son verecek yıkıcı faaliyetleri de kapsamaktadır. 
İran, Sudan.ı gizli silah deposu olarak kullanmakta, buradan Mısır üzerinden Gazze ya da Mağrip e silah göndermektedir. Suriye.de Hizbullah savaşçıları ile Esat.ın kalması için savaşıyor. Bahreyn.de asimetrik savaş taktikleri  kullanıyorlar. İran şimdilik bir dönüşüm peşinde değil, sadece statükoyu korumak istiyor. İran düşmanı Sünni kanat ise İran-Irak-Suriye-Lübnan hilaline karşı S.Arabistan-Bahreyn-BAE-Katar-Kuveyt ve Umman kanadı İran.ın Akdeniz.e uzanmasına mani olmaya çalışıyor. 
İran, Sünni kanadın en zayıf halkası ve en küçük Körfez ülkesi olan Bahreynde muhalefete önemli destek veriyor. 

 ABD savaş mekanizması 30 yıldır İran ile savaş için bir ordunun geliştirilmesi 
için çalışıyor. ABD, uzun süreli bir savaşa zamanı olmadığından daha doğrudan 
yolları seçmektedir. İran.ı nükleer silah edinmekten alıkoymak için tek yolun savaş olduğu düşünülüyor. Amerikalılar, savaş oyunlarında muhtemel muharebeleri simülasyon ile test ediyor ve kabiliyetler canlı ateş tatbikatlarında deneniyor. Savaşı idare edecek Amerikan Merkez Komutanlığı.nın (CENTCOM) ulaştığı sonuçlardan biri şu5; “ABD, İran.ı asimetrik savaş oyunlarında yenebilir ancak, aldatılmazsa veya işini iyi yaparsa”. ABD Silahlı Kuvvetleri.nin 2002 yılında yaptığı harp oyununda (Millennium Challenge), İran.ı oynayan grup farklı asimetrik yöntemler denemişti. Örneğin ABD.nin elektronik gözetleme sistemini aşmak için cepheye motosikletli haberciler gönderildi, II. Dünya Savaşı.nda kullanılan sinyal haberleşmesi yöntemleri kullanıldı. Böylece, 16 Amerikan savaş gemisi ve deniz kuvvetlerinin önemli bir kısmı imha edildiği görüldü. ABD.nin karaya çıkması için İran hava savunma sistemlerinin imha edilmesinin şart olduğu anlaşıldı. Hürmüz Boğazı.ndan 1976-2010 arasından geçen 8 trilyon dolarlık petrolün %10.u ABD.ye, %20.si Japonya.ya, geri kalanı ise en 
çok Çin, Hindistan ve Güney Koreye gitti. Amerikalılar deniz yolunu korumak yerine çok daha az bir masrafla bir boru hattı döşeyerek, petrolü çekebilirler ama amaç güzergâh emniyeti değil, İran petrolleri. Ortadoğu.daki petrolün %24.ü Suudi Arabistan.ın, %12.si Irak.ın, %8.i Kuveytin elindedir. Şimdi sömürü alanına %16 payı olan İran eklenmek isteniyor. 

 ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi 

 Arap NATO.su Suudi liderliğinde İsrail birlikte İran.ı vurmak için kurgulanmaya 
çalışılıyor. Batılı ülkeler kadar Körfez başkentleri de, Şam ve Moskova.ya Suriye.den İranı çıkarmalarını fısıldıyor. Trump, seçim öncesi Ortadoğu.da ABD.nin 6 trilyon doları boşa harcadığını söylemişti ama İran için seçenekleri çok sınırlı; yaptırımlar işe yaramıyor, bölgede İran değil ABD izole oluyor, bozucu faaliyetler (renkli devrimler, propaganda, siber savaş vb.) İran sınırlarından içeri girmiyor. 
ABD-İran çatışması ani bir kaza veya kriz ile başlayabileceği gibi büyük olasılıkla Batının planlı ve gittikçe şiddeti artan bir kriz yönetimi ile tırmandırılacak tır. Konvansiyonel savaş için büyük bir İran provokasyonu gerekli ki, BM Güvenlik Konseyi.nden bir karar çıkarsın. Bu provokasyon tuzağına İran.ı düşürmek için deniz yolları üzerinde bir saldırı komplosu düşünülüyor. Her gün birbirine çok yakın geçen bu gemilerin arasında bir olay çıkması ve gerilimin tetiklenmesi çok zor değil. İşin komik yanı ABD Savunma Bakanı James Mattis yakın zamanda bunu denedi ama İranlılar Amerikalı askerleri gemilerine alıp, geri gönderdiler. İran bir muz cumhuriyeti değil, bu yüzden daha saldırgan bir yöntem denenecek. 

Donald Trump, başkan seçilir seçilmez İran.ı 29 Ocak 2017 tarihinde yaptığı 
balistik füze testinden dolayı ateş ile oynamakla tehdit ederek, bütün seçeneklerin masada olduğunu açıkladı. Trump, İran.ı hedef alırken, ona IŞİD ile mücadelede ve Irak içindeki istikrar için ihtiyacını unutmuş davrandı. ABD, bölgede İran ile gireceği bir vekilli savaşı kazanamayacağını biliyor. Ancak, İran özel kuvvetlerinin tamamını terörist örgüt kabul ederek kendini Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen.de büyük riske sokuyor. Tahran ise Trump.ın tehdidine Körfez.de askeri tatbikat yaparak cevap verdi. Trump yönetimi bununla kalmayıp, İran.ı provoke etmek için yeni yaptırımlar başlattı. İran.a göre, BM GK 2231 (2015) sayılı kararı balistik füze testlerini yasaklamıyor. 

Gelişmeler üzerine İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İran.ın davranışının 
cezasız kalmayacağını söylerken, İngiltere Başbakanı Theresa May İsrail.e destek verdi. Bu savaşta, ABD için Rusya.nın desteği ve müdahalesinin önlenmesi en kritik kriz yönetimi sorunlarından biri olacaktır. Dış politikada baskıyı sevmeyen Ruslar, her an kendi planları için harekete geçebilir, Suriye.de olduğu gibi oyunu bozabilirler. Trump.ın başından beri Ruslara olan yakınlığı ve beklentisi küresel konularda özellikle İran konusunda alacağı desteğe yöneliktir. ABD, Rusları ürkütmeden İran ve Kafkasya.ya sızmaya çalışmaktadır. 

 İranlı Kürtlerin bu savaşı bağımsızlık için bir fırsat olarak göreceklerinden emin 
olan ABD, onları Irak sınırına komşu bölgelerin kontrol edilmesinde kullanmayı 
planlıyor. Afganistan sınırında ise 2001.de Taliban.a karşı ABD.ye yardım eden Tacik gruplardan istifade edilecek. Türkiye.nin Kürt gruplara hassasiyeti bilindiğinden İran Azerbaycan.ında bir görev ile telafi edileceğiz. Tabii bizden önce Suriye.de olduğu gibi Ruslar gelip yerleşmezse ya da „çıkın. demezse. ABD, Körfez ülkeleri ve Mısır.ın koalisyonda yer alacağını düşünüyor. ABD unsurları karaya çıkıp, belirli bir bölgeyi kontrol altına aldığında; İran, gönüllülerden oluşan Besiç unsurları ile gerilla savaşı başlatacaktır. Quds kuvveti unsurları ise diğer ülkelerdeki (Irak, Suriye, Afganistan, Bahreyn, Lübnan ve Yemen) Amerikan hedeflerine saldıracaklardır. 

 ABD Kara Kuvvetleri, Irak ve Afganistan.ı kontrol etmek için müttefikler 
bulmuştu. Yaklaşık 80 milyonluk İran.ın zor coğrafyasının tamamını kontrol etmek çok pahalı çünkü çok fazla sayıda personel ve kaynak ayırmak gerekiyor. Bu masraf, 10 yılda Irak ve Afganistan.a harcanandan çok daha fazlasını gerektiriyor. Bu yüzden, ABD Kara Kuvvetleri.nin Hürmüz Boğazı bölgesi, İran-Irak sınırı boyunca ve İran.ın petrol bölgesi olan ve genellikle Kuzistan eyaletinde kullanılması düşünülüyor. Körfez ülkelerinin hemen kuzeyinde olan Kuzistan, genellikle Şii Arapların yaşaması nedeni ile bazen Arabistan olarak adlandırılıyor. Bu nedenle, 1980.deki savaş esnasında Irak.ın ana hedefi olmuştu. Kuzistan, İran.ın ekonomik kalbi ve ülkenin geri kalanından en büyük dağ grubu olan Zağros Dağları ile ayrılıyor. Amerika, burayı kontrol ederek hem yüksek araziden faydalanmayı hem de hava üstünlüğünü sürdürmeyi ve daha önemlisi petrole el koymayı hesaplıyor. 

 İranın öngöreceği barış koşulları şu şekilde öngörülebilir; bütün Batılı güçlerin 
bölgeden ayrılması, Suudi petrol ve gaz üretiminin azaltılması, Hürmüz Boğazından geçen tankerlerin İran.a geçiş ücreti ödemesi. İran, böylece Suudi Krallığı.na ve Körfez İşbirliği Konseyi.ne gerekli darbeyi vuracağını düşünmekte dir. İran, Körfez Savaşı.na bakarak yabancı güçlerle işbirliği yapan ülkeleri sonuçlarına katlanmakla tehdit etmektedir. Bu kapsamda, elindeki seçenekler çok sınırlı olmakla birlikte; kitle imha silahı kullanmak, petrol ve doğal gaz hatlarını bombalamak ve özel savaş ile caydırmak olabilir. Bu arada İran.ın İsraile bir nükleer silah saldırısı söz konusu olabilirse de İranlı liderler ABD-Arap koalisyonunu zayıflatmak için böyle bir saldırıya gerek olmadığını düşünmektedir. 


Tablo 2: ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

21. Yüzyılda İstihbaratın Değişen Paradigmaları, BÖLÜM 2

21. Yüzyılda İstihbaratın Değişen Paradigmaları, BÖLÜM 2


 İstihbarat örgütlerinin gelecekte en büyük zorluklarından biri istihbaratın 
dağıtımında olacaktır. Bugünün ve geleceğin istihbarat örgütleri bulmaca çözmeye daha az, sırları ya da cevabı kolay olmayan büyülü problemlere daha çok angaje olacaklardır. istihbarat analizcileri artık düşman füzelerinin menzilinin ölçülmesi, denizaltılarını rotaları gibi analitik sorunlardan çok algı yönetimine odaklanacaklar ve algı için önemli olan bilgi için toplayıcı ile yakın çalışacaktır. istihbarat analizcisi, kendi halkı için rakipleri, teröristleri, ayaklanmacıları, sosyal hareketleri, dini fanatikleri tanımlayan algı-yapıcı olacaktır. Bu nedenle, açık kaynaklar kullanmaya eğilimli karar vericilere angaje olabilecek iyi bir iletişimci olmalıdır. Analizciler ve karar vericiler gerçekleri inşa etmek (yeniden inşa değil) için birlikte çalışmalıdır. Anlamaya dayalı alanı olan istihbarat analizcisi, değere dayalı alanı olan politikacı ve diğer karar vericiler bir araya gelerek insanlara gerçekleri anlatacakları hikâyeleri yazmalıdırlar. 

Bu yüzden istihbarat artık politikanın sadece destekleyen bir süreç değil, analizcilerin algı yaratma işlevi ile aynı zamanda politika şekillendiricisi de oldular. Bu yeni işlev, istihbarat toplumunun görev alanını da genişletmektedir. Ancak, algı yönetimi; demokratik bir toplumda halka gerçekleri söylemek, şeffaflık ve yapılan işlerin meşruiyeti konusunda sorunlar çıkaracaktır. Öte yandan, istihbaratçı ve politikacı arasındaki bağlar böylesine sürekli ve yakın hale gelirken, istihbaratın siyasallaşmasının önüne geçilmesi ve bunun kamu denetimi de ciddi bir tartışma konusu haline gelecektir. 

 İstihbaratın Askerileşmesi 

Uluslararası arenada söz konusu olabilecek ve geçmişte de yaşanmış 
güvenlik riskleri ile baş edebilmenin en ekonomik ve etkin yolu zorlayıcı diplomasi ile desteklenen örtülü yöntemler ve gizli savaşlar olacaktır. 21. yüzyılda politikanın gizli ve örtülü yöntemlerle devam ettirilmesi teknolojinin sağladığı yeni avantajlar ve yöntemlerle çeşitlenerek devam edecektir. İstihbarat fonksiyonlarının uluslararası güç mücadelesi içinde daha yaygın ve etkin kullanımı ile örtülü operasyonlar ve düşük yoğunluklu çatışmalar bazen değişime uğrayarak yaygınlaşacaktır. İstihbarat fonksiyonları ile güvenlik ortamını şekillendiren güçlerin sağladığı bölgesel etkinlik küresel etkinliğin de kapısını açacak, çok kutuplu ve rekabetin genellikle örtülü yöntemlerle sertleşerek sürdüğü bir uluslararası ortam yaşanacaktır. İstihbarat fonksiyonları ve ileri teknoloji konusunda ön plana çıkan ülkeler, ittifaklar sistemi ile dünya liderliğine oynayacaklardır. Askeri güç bu tür sorunlarla başa çıkmak için tek başına uygun bir araç olmadığından istihbarat fonksiyonları ile desteklenen diplomasi 
veya müdahale biçimleri daha uygun yöntemlerdir. Bu gelişmeler; ülkelerin dış 
güvenliklerinin daha etkin ve gelişmiş yapılanmalara, imkânlara ve yöntemlere sahip olmalarını gerektiğini göstermektedir. Günümüzde siyasi-stratejik ve ekonomik istihbarattan çok askeri-stratejik istihbarata odaklanılmaktadır. Bu istihbaratın yeni oryantasyonu oldu. İstihbarat sadece sivilleşmedi, son 20 yılda oldukça özelleşti ama bir yandan da yeşilleşti yani askerileşti. 

2000.lerin istihbarat paradigmasının tarifi 11 Eylül sonrası dönemde yapılmaya 
başlandı. İstihbarat, belirli bir alanda ve taktik kullanıma uygun olmalıydı. 11 Eylül 2001 sonrası CIA geleneksel görevi olan ordu ile ortak görevlere başlarken, ajanlar askerlere dönüşüyordu. Askerler ise timler halinde Amerikan dış politika sının karanlık boşluklarına dağılıyordu. Yeni Amerikan savaş metodu için askeri-istihbarat kompleksi yaratılmıştı. Birbirinden ayrı ve paralel yürüyen pek çok savaşta özel kuvvetler ve istihbaratçılar yan yana çalışmalı idi. Sözleşmeci özel Şirketlere gizli casusluk ağları kurulması görevi verildi ve bölgedeki diktatörler, güvenilmez yabancı istihbarat servisleri ve vekilli savaş güçleri ile işbirlikleri geliştirildi14. ABD, terörle gizli savaşta en önemli vasıta olarak silahlı insansız hava aracını (Predator) keşfetti ve halen onun yanına bir şey koyamadı. ABD.deki istihbarat servisleri gittikçe askerileşiyor hatta yapıları askeri modele kayıyor; daha merkezi ve yukarıdan aşağı liderlik. Geleneksel espiyonaj yani ajan kullanımı ile insan istihbaratı açık kaynak istihbaratında daha az değerli olacak, sosyal medya istihbaratı genişleyecektir15. Siber savaş, drone ve robotlar, özelleşmiş savaş, teknoloji ile güçlendirilmiş kişi ve küçük gruplar savaşın doğasını değiştirecektir. 

Düzensiz savaşlar; fiziksel, entelektüel ve moral olmak üzere üç alanda yapılır. 
Modern savaş ise çifte bir vizyon krizi yaşıyor. Birincisi entelektüel vizyon sorunudur. 

Gerçek bir teknolojik devrimle karşı karşıya olduğunu kabul etmek istemiyor. Diğer sorun alanı ize yeni teknolojilerin yarattığı çözülemeyen problemlerdir; komuta-kontrol ve istihbarat krizi. 
ABD nin terörle mücadelesi 5 yıl içinde iki büyük savaştan sonra Işgale yönelik hava harekâtına, özel kuvvet operasyonlarına ve CIA.nın vekilli savaşlarına indirgenmiş durumdadır. Çare “akıllı savunma” ama bu çok para ve çok güçlü ordu anlamına gelmiyor. Yeni durumları önceden görmek, adapte olmak yani akıllı istihbarat ile operasyonel zorlulukları yenecek eğitim ve kabiliyetlere sahip olmaktır. Ancak, Soğuk Savaş.tan kalma yapılara sahip istihbarat servisleri terörle mücadele için yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuyor. 21. yüzyılın istihbaratı için saldırgan avcı stratejisi gerekli ancak bu sadece teröristleri avlamayı yani öldürmeyi değil, yerel  istihbarat ve güvenlik servisleri ile birlikte çalışmayı ve yerel hassasiyetleri dikkate almayı gerektiriyor 16. Küresel terörün geldiği aşama yeni, saldırgan ve Ortodoks olmayan taktikler gerektiriyor 17. 

Bir istihbarat teşkilatı olmasına rağmen CIA, ABD.nin terörle mücadelesinde ana vasıtalarında biri oldu 18. 
Bu amaçla örtülü faaliyet alet kutusu (psikolojik savaş, bilgi savaşı, aldatma, siyasi-ekonomik ve paramiliter örtülü operasyonlar) koordineli bir şekilde kullanılmalıdır. Son yıllarda paramiliter programlar içinde eğit-donat, hedefli öldürme programları öne çıktı. 

 İstihbaratın Öncelikli İşi; Terörle Mücadele 

 Uluslararası güvenlik çevrelerinde gene kabul gören anlayışa göre, tehdidin 
doğası, dolayısıyla istihbaratın hedefi büyük ölçüde, ulus-devletlerden devlet dışı aktörlere kaydı. Devlet dışı aktörler, öncelikli hedef oldu. Ulus-devletler coğrafidir yani belirli bir coğrafya içindedir ve adresi bellidir. Onların uzun bir hikâyesi vardır ve istihbarat, bu hikâyelerden yola çıkarak kendi liderlerine yön verecek çalışmalar yapar. Hikâye olmadan, yeni bir bilgi sadece boG bir bilgidir. Devletlerarası ilişkiler hiyerarşik ve bürokratiktir, tehdide dayalıdır. Devletlerin çıkarları ve hedeflerini anlamak için savunma yeteneklerine bakılır; tanklar, füzeler, ordunun büyüklüğü vs. Teröristler (bireyler, şebekeler ve örgütler) ise her yönden devletlerden farklıdır. 
Küçük yapılardır ama bir intihar bombacısı bile büyük sonuçlar doğurabilir. Dönüşen, akıcı ve gizli yapıları hakkında istihbarat toplamak zordur. Ne adresleri vardır ne de sadece oradadırlar. Teröristler genellikle bir halkın içinde saklıdır ve onlar hakkında bilgi toplarken sivil halkın özgürlüklerine zarar vermemelisinizdir. Onlarla ilgili çok az hikâye vardır ya da yoktur. 11 Eylül 2001.den beri hala El Kaide.nin hiyerarşisi, şebekesi, eylemleri, ideolojisinin ne olduğu tartışılıyor. 

Bütün bu gelişmeler istihbarat örgütlerine de etki ediyor ve geleceğe ilişkin 
çalışmalara önem kazandırıyor. İlk yaşanacak etki bugün bahsettiğimiz “istihbarat” ya da “gizli istihbarat” kavramı ile 20 yıl sonra aynı şeyi mi kastedeceğiniz sorusunun cevabıdır. Gizli istihbarat, başkasının sizin bilmenizi istemediği ve vermediği bilgiyi elde etmek başarısıdır. Bunun için hala ajanlar eğitiliyor, yabancı ülkelerde irtibat personeli kullanılıyor ve özel haberleşmeler elektronik olarak takip ediliyor. Bilgi ve haberleşme teknolojileri şirketleri halen uluslararası çatışmalarda çok önemli roller oynuyorlar. Arap hareketlerindeki devrimlerin alt yapısını kurdular 19. Örneğin Suriyede muhalif gruplar şirketler den istifade ederek ( Google Map Maker) bölgenin haritasını çıkardılar, insan kaynağı temin ettiler (crowd-sourcing program) ve rejim üyelerinin ailelerine kadar tüm bağlantılarını ve yerlerini öğrendiler. Protestolar başladığında yerel olarak muhaliflerin elinde Google editörleri tarafından onaylanmış isim listeleri vardı 20. Protestocular, Google sayesinde sadece elektronik haritaları  değiştirmediler, cadde ve sokaklara kendi isimlerini verdiler. Böylece muhtemel bir barış anlaşması için Google sayesinde kendilerine göre bir meşru harita geliştirdiler. 

Suriye hükümeti BM de Google dan şikâyetçi olunca, şirket yetkilileri bu bilgileri yetkili (!) kaynaklardan aldıklarını söylediler 21. 

Ayaklanmacılar ile teknoloji şirketleri işbirliği içinde bu tür oyunları Orta doğu genelinde, Güney Asya ve Latin Amerika da da oynuyorlar. 

 21. yüzyılın tehditleri artık devletlerden çok devlet dışı aktörlerden, 
teröristlerden, ayaklanmacılar dan, aşırılık yanlılarından, organize suçlardan, siber hackerlardan, korsanlardan kaynaklanıyor. İletişim ve haberleşme alanındaki teknolojik gelişmeler açlık, kıtlık, insan hakları, göç, hastalıklar gibi tehditleri daha görünür hale getirdi. Dış politikada ulusal hükümetlerin ikna edilmesi için gene kendi halkı kullanılacaktır. Bu amaçla, bölgesel güvenlik aracı olarak “ikna” yöntemi için yenilikçi yaklaşımlara başvurulabilir. Uzmanlaşmış, yüksek teknolojiye sahip gizli faaliyetler yerel hareketlerin desteklenmesinde rol alabilir. Küresel kamuoyu, stratejistlerin dikkate alması gereken gerçekten önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Küresel iletişim “kopyacılığı” mümkün kılmaktadır. Anında ve yoğun küresel haberleşme; ülkelerin, kendi vatandaşlarının (veya diğer ülke vatandaşlarının) neyi duyması, görmesi, okuması, bilmesi ve inanması gerektiğini etkileyecek kabiliyetlerini erozyona uğratmıştır. Teknoloji insanların hayatının kalitesini artırır ve toplum yaşamını dönüştürürken, özel hayatın gizliliği endişe konusu oldu. 

 İstihbaratın Özelleşmesi 

     17. yüzyıldan beri özel şirketler ülke kaynaklarının ( İngilizlerin Doğu Hindistan Çay şirketi ya da Amerikalıların Standart Oil i gibi) sömürülmesinde kullanılırdı. 
Bugün teknoloji şirketleri ile ülke egemenlikleri ve kendini savunma hakları ellerinden alınıyor. Şüphesiz bu şirketlerin istihbarat servisleri ile iç içe çalıştığını düşünüyorsunuz ama bu bile yetersiz çünkü daha da ötesinde birçok devletten ya da devletler grubundan daha etkili bir “istihbarat silahı” olarak kullanılıyorlar. Tarihte hiç olmadığı kadar uluslar arası politikada bir güç çarpanı haline geldiler. Soğuk Savaş döneminde çok büyük, çok yavaş ve çok katı bir rakip vardı. Bugün ise rakiplerimizden daha hızlı karar alma ve harekete geçme kabiliyetine sahip değiliz. 

Özel ticari şirketler ve akademik ortaklar hükümetlerin daha hızlı hareket etmesine yardım edecektir. Soğuk Savaş döneminde istihbarat gizli bilgi demekti ve karşı tarafın sakladığı bu bilgiyi almak istihbarat servislerinin işi oldu. Toplanan bilgiler bir süreçten geçirilir ve gene gizli kanallardan üst makamlara rapor edilirdi. Bugün bu sistem ne yeterli ne de kabul edilebilir. Artık özel sektörü kaynak olarak kullanma dönemindeyiz. 

Örneğin ticari bir şirketin uzaydan aldığı bir görüntü ile Çin de bir 
hava alanına park etmiş bir askeri uçak resimlenmektedir. Dış kaynağa başvurmak işi başkasına yani özel sektöre yıkmak değildir. Ticari ve akademik dünya ile birlikte stratejik ortaklıklar ve müşterek projeler içinde iyi düşünülmüş süreçlerin kullanılmasıdır. Resmi ve özel istihbarat üreticileri ve tüketicileri farklı ürünler için artan şekilde iç içedirler. Haber analizinden kamu diplomasisine, dezenformasyon dan aldatmaya ortak projeler uygulanmaktadır. 

11 Eylül 2001 sonrası ABD istihbarat toplumunda sessiz bir devrim oldu ve 
pek çok büyük çaplı iş, dış kaynak kullanımı (outsourcing) ile sözleşmeci özel 
şirketlere verildi. Artık istihbarat servislerinin temel fonksiyonları özel şirketler 
tarafından yerine getirilmektedir. 2007 yılında ABD hükümeti kabaca 2.8 trilyon dolar olan federal bütçesinin yaklaGık 1 trilyon dolarını güvenlik iGlerine harcadı22. 

ABD de özel sözleşmeci şirket çalışanı sayısı 7.5 milyondan fazla olup, bu federal iş gücünden dört kat daha fazladır. Bütçe açığının 10 trilyon doları geçtiği ABD.de, sözleşmeci şirketlere yılda yarım trilyon dolar verilmektedir 23. Mayıs 2007 de yayınlanan ODNI.nin bütçesinin %70.inin sözleşmelere gittiği görüldü. NSA nın işlerini özel şirketler olmadan yapması mümkün değildir. Pentagon.un yeni istihbarat birimi Terörle Mücadele Sahra Hareketi (CIFA24) personelinin %70.i gene sözleşmeci şirket elemanıdır. DIA.nın 2007.deki çalışanlarının %51.i aynı durumda idi. CIA da da durum farklı değildi. CIA iş gücünün %50-60.ı, özellikle Ulusal Gizli Servis (NCS) ve insan istihbaratı bölümü çalışanları özel Şirketlere mensuptur 25. Özel şirket çalışanları, CIA içindeki adı ile “Yeşil Porsuklar”, Irak.ta örtülü operasyonlardan casusları işe alma ve çalıştırmaya kadar pek çok hassas hizmet verdiler. CIA adına insan istihbaratı toplayıp analiz ettiler ve istihbarat ürünlerini diğer ülke istihbarat servisleri ve hükümetin diğer daireleri ile paylaştılar. Lockheed Martin, Raytheon, Booz Allen Hamilton, SAIC ve diğer şirketlerin istihbaratçı profesyonelleri, ODNI ve diğer istihbarat servislerinin analitik bölümlerine entegre oldular. 

 Güvenlik ve istihbarat şirketleri, iç içe her gün pek çok yeniliğe yol açmakta ve 
siyasi arenada sözü geçen birer aktör haline gelmeye başladılar. Lobicilik ya da 
danışmanlık gibi görüntüler altındaki bu şirketlerin yönetiminde çalışanlar ve 
elemanlarının çoğu eski istihbarat servisi ya da özel kuvvetler çalışanlarıdır. Hemen her gün istihbarat dünyasından iş dünyasına bir transfer haberi rutin hale geldi. 

İstihbarat servislerinin bütçe detayları gizli olduğu için hangi serviste ne kadar özel şirket elemanı olduğunu net olarak söylemek mümkün değildir. Sözleşmeci şirket kullanımı bir seçenek olmaktan giderek zorunluluk hale geldi. Gittikçe yasal ve yasal olmayan güç kullanımı arasındaki çizgi de kayboldu. Ulusal güvenlik ya da devlet istihbaratının temel amacı, ulusal çıkarları geliştirmektir. Ancak, özel şirketler gittikçe istihbarat, güvenlik ve savunma politikalarında etkili olmaya başlıyor. Özel şirketlerin istihbarat alanına da yoğun şekilde girmesi ile bu çıkarların belirlenmesinde şirketlerin hissedarları da söz sahibi olmaya başladı. Devletin özel istihbarat şirketlerine ait personel, bilgi ve uzmanlığı ne kadar kontrol edebildiği tartışılmaya başlandı 26. Bu yabancı kaynakların gizlilik dereceli bilgiye nüfuz etmesine imkân sağlayabilir. 

İstihbarat örgütleri ve büyük şirketler arasındaki ilişkiler nedeniyle gözetleme ve izleme işlerinin örtülü operasyonlar içerisindeki rolü çok daha büyümüş ve küresel bir hal almıştır. ABD ve Avrupa.da ortalık iş istihbaratı ile ilgili şirket kaynamaktadır. İstihbarat servisleri ve özelde istihbarat şirketleri kendilerine iş dünyasında finans ve yatırım danışmanlığı işlerinden sonra yeni pazarlar bulmak ve görünümlerini kamufle etmek için lobicilik, güvenlik ve kriz yönetimi alanlarına da el attılar. Önemli ölçüde güç kaybeden istihbarat servisleri çare olarak emekli personelinin özel şirketlere gitmesini yasaklamayı düşünüyor. 


 İstihbarat Fonksiyonlarında Yeni Trendler 

     İstihbarat, örtülü operasyonlar, propaganda ve koruyucu güvenlik kabiliyetleri; birer istihbarat fonksiyonu olarak ulusal güvenlik önlemlerinin daha belirgin bir öğesi haline gelmiştir. İstihbarat dün olduğu gibi bugün de bir insan gayreti olarak kalmaktadır. Örgütler ve teknolojiler gelişirken yeni vasıtalar ve yöntemler bulmakta ama eski moda olanlar göz ardı edilemeyecek kadar geçerli olmaya devam etmektedir. Düşük teknolojilerin tek başına yeterli olmayacağı durumlarda vardır ve bu yüzden istihbaratçı her türlü vasıtayı birbirini tamamlayacak şekilde kullanmak zorundadır. Bilgi çağında istihbarat planlama süreci, modern yönetim şekillerinin uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Daha esnek, daha uyumlu ve daha sorumluluk sahibi bir planlama süreci oluşturulmalıdır. İstihbarat için değişim alanları şu şekilde sıralanabilir 27; 

- Toplama, 

 - Değerlendirme, 

 - Uyarı, 

 - Güvenlik, 

 - Dağıtım, 

 - Bütçe ve Programlar, 

- Organizasyon, 

- İnsan gücü, 

- Uyum gösterme, 

- Radikal çözümler. 

Toplama kabiliyetleri ile ilgili değerlendirmeler şu şekildedir; 

 HUMINT; eskisi kadar önemli çünkü teknoloji her yere giremez. İnsan 
istihbaratının öncelikli amacı hedefin niyetini öğrenmek. Örtü sağlamak ve 
dokümantasyon gittikçe zor hale geliyor. Espiyonaj gittikçe dijital hale geliyor. Ajan tipi değişiyor. 

SIGINT: en önemli güç çarpanlarından biri haline geldi. Özel kriptolama 
kullanımı kritik bir kabiliyet. 

 IMINT; rolü değişiyor, istatistik geliştirmek artık çok önemli değil. Ticari hale 
gelirken, operasyonel güvenliğe etkileri konusunda dikkatli olunmalıdır. 

 OSINT; bütün yararlı bilgiler açık değildir, bütün gizli bilgiler de yararlı değildir. 
Kaynakların güvenilirliğini araGtırmak önemli ama zordur. 

ABD istihbaratı teknik istihbarata özellikle GEOINT, SIGINT ve MASINTa 
yöneliyor, HUMINT gittikçe kayıp tarafta kaldığı için analizciler büyük resmi 
haberleşmeler, gazeteler ya da ölçülen emisyonlardan okumaya çalışıyor28. HUMINT olmadan bu verilerin teyit edilmesi, rakibin niyet ve kabiliyetleri anlaşılması zordur. 

Taktik istihbarat alanında da aynı sıkıntı yaşanıyor. 21. yüzyılın operasyonel 
istihbarat ihtiyacı insansız hava araçlarına bağımlılığı oldukça artırırken, insan 
istihbaratı da tersi bir trend izliyor. İstihbarat başarısızlıklarının çoğunun arkasında HUMINT eksiği yatıyor. 21. yüzyılda gizli istihbaratın rolü dönüşüm içindedir. 

İstihbarat ve güvenlik konularının politikadaki yeri ve bu konuda kamuoyu bilinci daha arttı. 


Şekil 1: İstihbaratın Yeni Dengesi 

 Analiz ve değerlendirme; rakamlar çok önemli olmaktan çıkıyor, gizli bilginin 
kullanımı azalıyor. Büyük bilgi yığını içinde neye baktığımız, neyi aradığımız önemli hale geliyor. Devlet-dışı aktörlerle ilgili analiz yapmak farklı yetenek setleri gerektiriyor. “Yeterli olmak” yerine “zamanında bilgi”, bazen de “konuya özel istihbarat” öne çıkıyor. Kültürel istihbarat geliştirilmelidir. 

 İstihbarat kaynaklarının çokluğu, operasyonel ihtiyaçlar için gerçek zamanlı 
bilgi ihtiyacı istihbaratın entegrasyonunu gerekli kılmaktadır. Toplanan bilgi işlem görmedikçe istihbarat değildir ve bundan dolayı potansiyel olarak yararsızdır. 
İstihbarat servisleri, toplama ve analiz konusunda kendi özel yöntemlerini geliştirmek zorundadır. Yeni teknolojiler entegre ederek toplama kaynakları ve analiz için uzmanlaşma geliştirilmelidir. Günümüzün karmaşık istihbarat ürünleri için iş ve akademi dünyası ile işbirliği ve ortaklıkların gayri resmi olarak sürdürülmesi artık olanaksızdır. 

Bilgiyi nasıl işlediğimiz de değişmelidir. Evrensel olarak pek çok bilgi sıradan 
insanlar gibi tüm istihbarat servislerine de açıktır ve internet yolu ile ülkelerin iç 
istikrarı takip edilmektedir. Güvenilir özel şirketler varken istihbarat toplama, işlem ve sunma görevlerini sadece resmi makamlara bırakma fikri artık geride kaldı. Bu tür işbirliklerinin büyük avantajları görülmektedir. 

Uzun dönemli analiz ve temel araştırmalar azalma sürecindedir. Uygulanan 
politikaların desteklenmesi için gerekli günlük talepler artık analitik kabiliyetlerin 
ötesine geçmektedir. Uzun vadeli analizler için gerekli kaynaklar ve analitik 
programlar yetersizdir. Analiz konusuna yatırım artırılmalıdır. Stratejik izleme ve terörle mücadele klasik bütçe uygulamaları ve sınır kontrolleri ötesinde ihtiyaçlar doğurmaktadır. Ulusal güvenlik, iç güvenlik, suç ve yolsuzluklar, uzay ve havacılık teknolojisi, gelişmiş malzemeler, biyografik bilgiler, askeri doktrin ve strateji alanında edinilen devasa bilgi yığının analiz edecek yeterli analiz kabiliyeti yoktur. Açık kaynaklar arttıkça kültür, tarih ve dil daha önemli hale gelmektedir. Gerçek zamanlı istihbarat için analizciler yabancı kaynaklardaki bilgileri hızlı bir Şekilde arayacak, sınıflandıracak, depolayacak ve yeniden ilave edecek makine tercüme kabiliyetlerine sahip olmalıdır. 

İkinci Dünya Savaşından beri hava tahminler bir istihbarat işlevi olarak 
görüldü. Bugün bu işlev kamu hizmeti olarak görülüyor. Ancak, istihbarat alanındaki değişim ihtiyaçları yeni görev bölümleri getirebilir. 

İstihbarat analizi hala entelektüel bir iş ve analizcilerin beyninde oluşmaktadır. 
İstihbaratçılık gittikçe kötümser bir eğilimde gidiyor. Bob Gates bir zamanlar Şöyle demişti; CIA analizcisi çiçekleri koklamayı bıraktığında daima etrafına bir cenaze için bakmalıdır. Eğer politika yapıcı iyimser değilse o işini yapamaz. Gerçeklere dayalı, tümevarımlı, mevcut dünyaya kötümser bir bakış ile vizyona dayalı, tüm dengelimci, dünyayı hayal ettiği gibi iyimser görmeye çalışan iki anlayıştan biri içindeyizdir. istihbarat politika üretmez ama doğru yapıldığında onun sınırlarını belirler, işte katkısı budur. 

İkaz istihbaratı; erken uyarı için emareler geliştirilmelidir. Risk yönetimi 
problemin özüdür. İkaz istihbaratı gittikçe taktik hale geliyor ama bazen tüm uyarılar stratejik olabiliyor. 

Güvenlik; güvenlik geçmişte hiç olmadığı kadar önemli hale geldi ve paranoya 
ile karışmaya başladı. Ekonomik güvenlik, fiziksel güvenliğin önüne geçti. İstihbarat Karşı Koyma ve Karşı Espiyonaj dijital hale geliyor. 

Dağıtım; kâğıt ürünler kalkıyor, yerini gayri resmi konuşmalar alıyor. 
Zamanındalık içerikten önemli hale geliyor. Hem bizim hem de rakibin karar verme sistemine göre davranmak zorundayız. Gizlilik derecesi ile sınıflandırma minimal hale geliyor. 

 Bütçe ve programlar; teknolojinin ömrü aylarla sınırlı olmaya başladı. Özel 
şirketlere bağımlılık arttıkça hükümetler de iş adamı gibi davranmak zorundadır. 

Organizasyon; “düşündüğümüz Şekilde mi organize olmalıyız, organize 
olduğumuz Şekilde mi düşünmeliyiz çelişkisi yaşanıyor. Kendi konumlarını her zaman korumaya çalışanlar ve bürokratlar en büyük engel. 

İnsan gücü; eğitim ve profesyonellik öne çıkarken kaliteli personeli tutmak 
veya işe almak özel teşvikler ve tatmin gerektiriyor. Dil bilen, yerli eleman temini ihtiyacı hassasiyet oluşturuyor. 

Uyum gösterme; stratejik U dönüşleri için gerekli, keskin uçlarda çizgide 
oynamak zorunlu ama sıkıntılıdır. 

 Radikal çözümler; reform içerden gelmeyecek, sivil memur sistemi kalkmalı. 
Sürekli kriz ortamında yaşamaya alışkın ama paranoya içinde olmayan bir ortamda çalışmaya dayanıklılık gerekli. İstihbarat, kötü politikayı kurtarmaz, işin köküne  gidilmelidir. 

 Sonuç 

İstihbarat, belirsizliğin azaltılması ile ilgilenir, yani belirsizlik arttıkça istihbarata 
olan ihtiyaç da artacaktır. Soğuk Savaş sonrasının artan belirsizlik ortamı ve 
karmaşık ilişkileri iddia edildiğinin aksine istihbarata olan ihtiyacı arttırmıştır. 21. yüzyılda istihbarat tarihte hiç olmadığı kadar dünya politikaları için önemli hale geldi. 
Körfez Savaşı, 11 Eylül 2001 saldırıları, Afganistan ve Irak Savaşlarının ardından yaşanan Renkli Devrimler ve Arap Hareketleri istihbaratın gerek resmi, gerek akademik ve gerekse popüler medya içinde güvenlik ve uluslararası ilişkiler bakımından önemini artırdı. Geleceğin kriz ve çatışmaları için artan bir Şekilde ilave ve yeni istihbarat kabiliyetleri gerekmektedir. Tehditteki değişim kadar savaş alanındaki değişim de istihbarat toplumunda değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. 

Bugünün cevap bekleyen soruları ise Şunlardır; terörle mücadelenin istihbarat 
faaliyetlerinin diğer alanlarını nasıl etkilediği, erken ikazın hala istihbaratın öncelikli işi olup olmadığı, savaşın değişen doğasının istihbarata olan etkileri, Ortadoğu başta olmak üzere bölgesel olarak istihbaratın çatışma yönetimine katkısı, istihbarat vasıtalarının kriz yönetiminde en etkili nasıl kullanılabileceği, demokrasilerde istihbaratın karşılaştığı sınırlamalar. İstihbarat ve güvenlik teşkilatları için istenen bilginin doğası gittikçe hükümetlere ve kuruluşlarına muhalif olan bireyler ve devlet dışı aktörlere doğru kaymaktadır. Bu ihtiyaç seyahatlerinden bankacılık işlemlerine kadar SIGINT ya da HUMINT yolu ile bu kişilerin özel bilgilerine nüfuz etmeyi gerektirmektedir. Böylece kiGilerin özel bilgilerinin korunmasının ahlaki önemi yanında devletin modern teknolojiyi kullanarak gittikçe daha çok insan hakkında bilgi toplaması, özel hesaplarına nüfuz etmesi, bilgi madenciliği yapması “gözetlenen toplum” korkusu artmaktadır. Bugün tüm dünya, uluslararası izleme ve insan avına dur demek için hala durum farkındalığı ve tepkimizi belirleme aşamasındadır. 

 Soğuk Savaş sonrası dikkati çeken bir diğer husus, artık ulus devletlerin dünya 
uluslararası ilişkilerinde tek aktör olmadıkları ve hatta egemenliklerinin bir kısmını devlet dışı aktörlere gönüllü ya da zorunlu olarak devretmek zorunda kaldıklarıdır. 
İstihbarat servisleri, hem bu örgütlerle hem de bu örgütlere karşı yeni eylem 
stratejileri geliştirmişlerdir. Özellikle istihbaratın toplanması ve örtülü faaliyetlerin yürütülmesi safhalarında bu örgütlerden faydalanılmaktadır. Soğuk Savaş sonrası ticarî Şirketler, hükümet dışı organizasyonlar, devlet dışı örgütler, yardım kuruluşları, gönüllü teşkilatlar ve misyoner okulları gibi enstrümanları da dahil ederek, espiyonaj ağını resmi ajan dışı unsurlarla genişleten istihbarat servislerine karşı farklı metotlarla mücadele edilmelidir. İstihbarat teşkilleri nin üç temel dinamiği aynıdır; müşteri kimdir, ne istemektedir, ne zaman istemektedir. İstihbarat kullanıcıları başta ülke liderleri ve danışmanları olmak üzere politika yapıcı daire ve teşekiller ile teknik istihbarat ile ilgili analiz unsurlarıdır. 

21. yüzyılın operasyonları için istihbarat profesyonelleri, pratik ama yenilikçi, hızlı ama karara etki edecek kalitede bilgi temin edecek bir sistem geliştirmeli dir. İstihbarat, bir silah sistemi gibi olmalı; kaynaklar gerektiğinde bir araya  getirilmeli, manevra yapmalı, geleneksel ve kinetik sistemlere adapte olabilmelidir. 

Doğru şekilde hareket eden, kolaya kaçmayan, uzun vadeye odaklanan bir istihbarat sistemi ve güç projeksiyonu tasarlamalıyız. 

Şimdi 21. yüzyıl paradigmasını yakalamak, uyum sağlamak, fırsatları değerlendirmek için yeniden yapılanmalara gitmek ve anlaşılması zor, yeni yöntemler bulmak zamanıdır. 

Geleceği öngörmenin en iyi yolu geleceği kendimizin tasarlaması dır. İstihbarata düşen ise ülkenin önünün açılması, yani geleceğinin hazırlanmasıdır. 

DİPNOTLAR ;

1 Robert M Clarck, Intelligence Analysis, A Target-Centric Approach, CQ Press, (Washington DC, 2007), 172. 

2 Harp Akademileri Komutanlığı, GeçmiGte ve 21 nci Yüzyılda SavaGlar, Stratejiler ve Stratejler, (Yenilevent-Gstanbul, 2002), 184. 

3 Wilhelm Agrell, The Next 100 Years? Reflections on the Future of Intelligence, in Isabelle Duyvesteyn, Ben de Jong, Joop van Reijn: 
The Future of Intelligence Challenges in the 21 st Century, 
Routledge, (New York, 2014), 144-145. 

4 John Jacob Nutter, CIA.nın Karanlık Operasyonları: Örtülü Operasyonlar, Dış Politika ve Demokrasi, Güncel Yayıncılık, Çev.: Ahmet SARAÇOĞLU, (İstanbul, 2005), 497-498. 

5 Zalmad Khalilzad, Ian O. Lesser, O. Sources of Conflict in the 21st Century: Regional Futures and U.S. Strategy, (Washington D.C., 1998), 21. Public Eye, Scientific American, (August 1996), 18. Charles Lane, The Satelllite Revolution, The New Republic, Vol.215, No.7, (August 12, 1996), 22. 

6 Sait Yılmaz, 2070 Sonrası Dünya; İnsan 2.0, Academia.edu, (22 Nisan 2015).

7 Alvin ve Heidi Tofler, 21. Yüzyılın şafağında Savaş ve Savaş Karşıtı Mücadele. Çev.Mehmet Harmancı, Sabah Kitapları, (İstanbul, 1994), 181. 

8 Stephen C. Mercado, Sailing the Sea of OSINT in the Information Age, Studies in Intelligence, Vol.48, No.3, (2004). https://www.cia.gov/library/center-for-the-studyofintelligence/csipublications/csistudies/studies/vol48no3/article05.html 

9 James R. Clapper, How 9/11 Transformed The U.S. Intelligence Community, Wall Street Journal, (7 September, 2011). 

10 Toffler, a.g.e., (1994), 153. 

11 Gregory F. Treverton, The Future of Intelligence Changing Threats, Evolving Methods, in Isabelle Duyvesteyn, Ben de Jong, Joop van Reijn: The Future of Intelligence Challenges in the 21 st Century, Routledge, (New York, 2014), 25. 

12 Deborah G. Barger, Toward A Revolution in Intelligence Affairs, Rand Corporation, (Arlington/VA, 2005), 3-4. 

13 Barger, a.g.e., ( 2005), 108-109. 

14 Mark Mazetti, The Way Of The Knife, The CIA, A Secret Army, And A War At The Ends of The 
Earth, Penguin Books, (New York, 2013), 4-5. 

15 Jane Harman, Disrupting the Intelligence Community, Foreign Affairs, March-April 2015, 
https://www.foreignaffairs.com/articles/united-states/2015-03-01/disrupting-intelligence-community 

16 Cogan Charles, Hunters not Gatherers: Intelligence in the 21st Century, Intelligence and National Security 18, No. 2 (Summer 2004), 316. 

17 William Akin, The Secret War, Los Angeles Times, (27 October 2002). 

18 Commission on the 9-11 Terror Attacks, Intelligence Policy, Staff Statement No.7, (Washington DC, 2004). http://govinfo.library.unt.edu/911/staff_statements/staff_statement_7.pdf 

19 Sims, ibid, (2014), 58. 

20 Column Lynch, Syrian Opposition Seeks to Wipe the Assad Name Off the Map -via Google, 
Washington Post, (14 February 2012). 

21 Lynch, ibid, (14 February 2012). 

22 Christopher Hellman, U.S. Security Spending: How Much Do We Really Spend?, Center For Arms Control and Non-Proliferation, (Oct. 1, 2007), http://www.armscontrolcenter.org/policy/securityspending/articles/how_much_do_we_spend/. 

23 Shane Scott, Ron Nixon, In Washington, Contractors Take on Biggest Role Ever, New York Times, (Feb. 4, 2007). 

24 CFA: Counterintelligence Field Activity. 

25 Raelynn J. Hillhouse, Outsourcing Intelligence, The Nation, (July 24, 2007). 

26 Janine R. Wedel, Is the intelligence Community Out of Control? Washington Post, (July 25, 2010). 

27 Douglas H. Dearth, Intelligence in the 21 st Century Re-focuing INtelligence to Shape Strategic Environment, Joint Military Intelligence Center, (March 1, 2016). 
http://www.oss.net/dynamaster/file_archive/040319/cb248eb2338cc18756bdf71de8db26a0/OSS1999-P2-30.pdf 

28 Gabriel Margolis, The Lack of HUMINT: A Recurring Intelligence Problem, Global Security Studies, 
Volume 4, Issue 2, Spring 2013, p.4-7. 

***

21. Yüzyılda İstihbaratın Değişen Paradigmaları, BÖLÜM 1

21. Yüzyılda İstihbaratın Değişen Paradigmaları , BÖLÜM 1



Prof.Dr.Sait Yılmaz 

21. Yüzyılda İstihbarat 
21. Yüzyılda İstihbaratın Değişen Paradigmaları 
 Tarihçilere göre 20. yüzyıl “istihbarat yüzyılı” idi. Birçok devlet istihbarat için 
resmi kurumlar teşkil ettiler ve birbirilerine karşı casusluk yaptılar. Yüzyılın sonunda Batılı ülkeler istihbarat teşkilatlarını yeniden düzenleyerek, kamu denetimine açtılar, diğer ülkelere irtibat personeli gönderdiler. 

20. yüzyıl teknolojisi bize istihbarat vasıtası olarak telsiz, radar, katı halli elektronikler, uydular, bilgisayar ve internet kazandırdı. 

Son yıllarda buna açık kaynak istihbaratı için yeni arama motorları ve semantik web eklendi. Uluslararası istihbarat yöntem ve vasıtaları sürekli gelişmektedir. Önümüzde biyo-bilimsel devrimler var ve insan benzeri makinelerin harekât ortamında yer alması ve istihbaratçının yerine bilgiyi füzyon etmesi bekleniyor. Gerçek istihbarat, gelecek hakkındadır ve ilerideki bir zamanda ne olacağı ile ilgilidir1. 

Geleceğin istihbaratında sadece kurumlar ve yöntemler değil, özel 
ve bürokratik karakterdeki konseptler de değişecektir. İstihbaratın çok daha 
kullanılması ve entegre edilmesi ile istihbarat yayılması yaşanacak ama aynı 
zamanda artan ölçüde farklı, caydırıcı ve tanımlanması zor hale gelecektir. İstihbarat hem yaygınlaşacak hem de dönüşüme uğrayacak, yapılanların istihbarat çalışması olduğunu söylemek zorlaşacaktır. Geleceğin daha belirsiz ve karmaşık güvenlik ortamı içinde bir istihbarat teorisi geliştirmek daha zor olacaktır. 

Artan bilgi akışı, istihbarat örgütlerini aşırı yükleme nedeniyle bunaltmaya başlamıştır2. 

Bilgi teknolojisinin böyle durumlarda karar verme sürecini 
basitleştirmeyeceği, gerçekte daha da karışık hale getireceği oldukça açıktır. 

Dünyanın gittikçe belirsiz bir güç mücadelesine girmesi ve düGük yoğunluklu 
çatışmaların değişik boyutları eylemlerde ve çatışmalarda ileri teknolojiye sahip 
silahların kullanılmasını teşvik edecek ve kitlesel ölümler yaşanabilecektir. İletişim teknolojisindeki gelişmeler; ekonomik avantajların yer değiştirmesi, insanların artan dolaşımı ve terörist ağların genişlemesi; toplumsal kırılmaların kolaylaşması, iletişim teknolojilerine bağımlı ülkelerin artan hassasiyeti, daha zor ve çok hedef, hedefe nüfus etmeye daha çok ihtiyaç, daha gelişmiş savaş sistemleri ve anında geri besleme ihtiyacı gibi sonuçlar doğuracaktır. istihbaratın geleceği ile ilgili şu genel beklentileri yapabiliriz3; 

 - Ulusal istihbarat paradigması zamanla geçersiz hale gelecek, değişikliklere 
uyum sağlamak için reform yapmak yeterli olmayacak, yeni istihbarat kurumları ve sistemleri gerekecektir. 

- Gstihbarat çalışmalarında yeni uzmanlık ve anlama alanları ortaya çıkacak. 

- Bugün kullanılan bazı önemli kaynaklar ve yöntemler önemini kaybedecektir. 

 - İstihbarat üretimi ve temininde yeni aktörler ortaya çıkacaktır. 

- Rekabetçi anlama ortamının doğması ile entelektüel tekel olmayacaktır. 

- Bilginin kırılgan dünyası güvenirliğe verilen önemi artıracaktır. 

 İletişim ve ulaşım teknolojisinin ve yöntemlerinin yaşamı daha da etkisi altına 
alacağı 21. yüzyılda, propaganda ve psikolojik savaş en önemli güvenlik-tehdit 
yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hâkim güçler, kendi çıkarlarına tehdit olan unsurları belirleyip, bu temelde ürettikleri güvenlik ve tehdit tezlerini diğer aktörlere benimsetebildikleri ölçüde hegemonyalarını kurup sürdüreceklerdir. Ekonomik, siyasal, askeri gücün etkisini artıran güç çarpanı propaganda ve psikolojik savaştır. Propaganda ve psikolojik savaş yolu ile hedef ülkeler, toplumlar ya da gruplar kendilerine yöneltilen tehdit tezlerine sanki kendilerinin güvenliklerini, çıkarlarını sağlıyormuşçasına sahip çıkmakta ve bu tür politikalara “rıza” gösterebilmektedirler. Ya da hâkim güçlerin ulusal politikaları erozyona uğratma girişimleri ve örtülü operasyonlarına karşı duran güçler, yine ulusal düzeyde psikolojik savaşın çeşitli yollarla kullanılmasıyla yıpratılmaya çalışılmaktadır. Aç gözlülük, paranoya, fanatizm ve rekabet sonucu ortaya çıkan düzensizlikler ulus-devlet yapılarını istismara açık hale getirmektedir. Saldırgan istihbarat fonksiyonları medya ve haber kaynakları yanında iletişim ve ulaşım vasıtalarını da hedef almaktadır. Örtülü teşkillerin varlığı demokrasiye zarar verir ve kanunların değil, kişilerin yönettiği bir devlet oluşmasına neden olur. 

Soğuk Savaş sonrası yoğunluğunu yitirmiş gibi görünen örtülü faaliyetler de 
küresel güç mücadelesi veren devletlerin istihbarat servisleri için önemli bir argüman olarak etkinliğini arttırmaktadır. Örtülü faaliyetler, Soğuk Savaş sonrası belirli devletlere karsı, “demokrasi” ve “devlet inşası” gibi özel operasyonlarda kullanılmaküzere yeni yöntemlerle icra edilmektedir. Örtülü operasyonların gelecekte de dış politikanın temelini oluşturmasının dört temel sebebi vardır4. 

(1) Hala güvenlik ortamında pek çok düşman, tehdit ve çözülmeyi bekleyen sorun bulunmaktadır. 

(2) Kurulan örtülü bürokrasiler kendilerine yeni roller bularak var olmaya devam edecektir. 

 (3) Örtülü operasyonlar geçmişteki nedenlerden dolayı yönetimlere çekici bir seçenek oluşturmaya devam edecektir. 

(4) Soğuk Savaş sonrası güvenlik ortamı örtülü operasyonlar için yeni olanaklar ve hedefler sunmaktadır. 11 Eylül 2001 sonrasında örtülü faaliyetler 
özellikle terörizmle mücadele alanında odaklandı. 

 Ekonomik istihbarat alanında en önemli görev istihbarat servislerine 
düşmektedir. İstihbarat çarkının ekonomik istihbarat için de uygulanması, özel 
sektörle işbirliği ve karşı istihbarat faaliyetleri ekonomik istihbarat alanında istihbarat servislerinin görevlerindendir. Ekonomik istihbarat alanında bir devletin alması gereken en önemli tedbir; bir ekonomik istihbarat sistemi teşkil etmektir. Daha sonra kendisine yönelen ekonomik istihbarat faaliyetlerine karsı saldırgan bir ekonomik istihbarat politikası belirlemelidir. Bunu sağlamak için, ekonomik ve endüstriyel istihbarat faaliyetlerinde bulunan devletlere karşı özellikle ekonomik ve ticari yaptırımların uygulanması ve uluslararası alanda ikili ve çoklu antlaşmalarla ekonomik casusluğun karşılıklı olarak yürütülmemesine dair taahhüt altına girilmesi gibi girişimlerde bulunabilir. 

 Teknoloji ve İstihbarat 

1920.lerden itibaren hava araçlarında yaşanan teknolojik gelişmeler nedeni ile 
Soğuk SavaG boyunca ve hatta 11 Eylül 2001.e kadar güvenlik uzmanlarının genel anlayışı „havaya hâkim olmak. üzerine olmuGtu. Bilgi devrimi ile yaşananlar bu anlayışı tekâmül ettirdi çünkü artan bir Şekilde “bilgi ve istihbarat” konuşuyoruz. 21. yüzyılın savaşları politika ve güç, ticaret ve endüstri, sanat ve kültür, bilim ve teknoloji gibi alanlarda internet üzerinden bilgi için yapılacaktır. Dünyada yeni çatışmalar artık Doğu-Batı veya Kuzey-Güney etkisinde kalmayacak, hızlı ve yavaş ülkeler arasında olacaktır. Savaşlarda insanın yerini robotlar alacak, siber savaşlar ile ülkelerin güç 
kaynakları kesilecek, savaşın boyutları ve sınırları sonsuz hale gelecektir. Başta uydu sistemleri olmak üzere teknolojinin kullanımı, özel olarak ise ekonomik istihbarat çok daha önemli hale gelmiştir. Rakiplerimiz karşısında üstünlüğü belirleyen artık yeni teknolojiler ile istihbaratı toplamak, geliştirmek, analiz etmek ve dağıtmak konusundaki yeteneklerimiz oluşturacak. Rakiplerimize üstünlük sağlamak için birleşik ve adrese özel bir istihbarat sistemi geliştirmeliyiz. Savunma stratejileri için gerekli olan; uzaktan kontrol sistemleri, uzun menzilli isabetli vuruş kabiliyetleri, manevra ve sefer kuvvetlerindeki değişimin istihbarat kabiliyetlerindeki yenilikler ile tamamlanmasıdır. Bilim ve teknolojinin sağladığı istihbarat üstünlüğü daha kısa karar süreçlerini ve istihbarat ile operasyon arasında daha sıkı işbirliğini ve reaksiyon 
zamanlamalarına odaklanmayı gerektirmektedir. 

21. yüzyıl, teknolojinin getirdiği imkânlar vasıtası ile gözetleme, izleme ve 
dinleme çağı olacaktır. Potansiyel olarak rakip olan ülke ve kurumlar, bilgiye bağımlı kalmadan kendilerine uyan teknolojileri üretme yarışına gireceklerdir. Teknoloji istihbarat toplama vasıtalarının etkinliğini artıracak, özellikle uzaya dayalı, elektronik görüntü ve dinleme istihbarat vasıtaları alanındaki teknolojik üstünlük güvenlik alanında önemli bir kuvvet çarpanı haline gelecektir. Uzaya yayılan her sinyal birileri tarafından dinlenilebilmektedir. Uzaya dayalı kabiliyetlerde önemli gelişmeler olacak ve yüksek çözünürlük lü görüntü temini daha düşük maliyetlerle sağlanacak tır5. 

Teknolojik gelişmeler neticesinde gizlilik kavramı boyut değiştirmiş ve gizli bilgilere nüfuz etme kolaylaşmıştır. Hızlı reaksiyon gösterebilmek için daha esnek istihbarat kabiliyetlerine ihtiyaç duyulacaktır. Teknolojideki gelişmeler öncelikle hedef tespit imkânlarının gelişimi ile örtülü operasyonların etkinliğine önemli bir katkı sağlayacak; cezalandırma, suikast, sabotaj, arama-kurtarma gibi operasyonlara teknolojinin sağladığı imkânlar ile daha sık başvurulacaktır. GPS veya bunun devamı olan uydu yönlendirme aletleri ve uydu iletişimi birçok ülke tarafından kullanılmaya başlanacaktır. Öte yandan, medya ve internet gibi küresel iletişim vasıtalarının yaygınlaşması, bu alanda yapılan yeni çalışmalar; psikolojik harekat için yeni vasıta ve yöntemlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. 

Teknoloji, sadece güç katan bir araçtır ve ne kadar ilerlerse ilerlesin insan, 
gelecekteki hayatın en önemli unsuru olmaya devam edecektir. İleri teknolojik 
istihbarat kullanımlarının, araçları da sonuçları da yöntemleri de hala çok açık 
değildir. Çoğu kez kullanılan yöntem ve araçlardan ziyade, ortaya çıkan olaylar eliyle yaratılan sansasyonlar arka odalardaki çalışmaları gizlemektedir. Elektronik ortamda her şey dinlenir veya okunur, bunlar manyetik bantlara kaydedilir ve buradan da tercüme, analiz ve kıymetlendirme için ilgili merkeze gönderilir. Bu işlemden sonra tekrar ama farklı disklere depolanır, özetleri ve indeksleri çıkarılarak karar merciine ulaştırılır. Bu da bilgisayar ve iletişim teknolojisi demektir. Bu bilgisayar sistemlerinin içeriği, güçleri, uyumlulukları, esneklikleri ve dahası uydular gibi iletişim ağı bağlantıları teknik istihbaratın bir parçasıdır. Diğer teknolojik (biyoteknoloji, biyometri, mikroelektronik, nanoteknoloji ve materyal teknolojisi) gelişmelerin ise; DNA, kan ve 
genetik analizlerinde gelişme, toplum sağlığına zarar veren maddeleri tespit edecek yeni sensörler bulunması, espiyonaj ve siber suçlarda artış, nanoteknoloji ile ürün dizaynında değişim gibi güvenlik kapsamlı sonuçlar yaratabileceği değerlendirilmektedir. Askeri teknolojideki gelişmelerin ise özellikle sensör ağı ile vuruş kabiliyetinin artması, istihbarat ve harekât arasında daha yakın ilişki gibi gelişmeler sağlaması beklenmektedir. Uzun vadede istihbarat anlayışını değiştirecek önemli teknolojik beklentiler şunlardır 6; 

- 2030.da 90 milyar alet internete bağlı olacak, her şey birbirine irtibatlanacak, internetten çıkmak suç olacaktır. Bugünkü ikinci nesil polislerin yerini elektronik olarak her ortamı izleyen ve kayıt altına alan, robotlar vasıtası ile suç mahalline müdahale eden polis sistemi alacaktır. 

- 2040.lardan itibaren beyine yerleştirilen çipler ile suçlular izlenecek, insanlar 
sadece işlediği değil işleyeceği suçlar için de tutuklanacaktır. 

- 2050.den itibaren DNA bilgi bankaları ile insanın evrimi kontrol altına alınacak, biyokrimonoloji çalışmaları ile insanları suç işlemeye iten nedenlere önlem getirilecektir. 

- Nükleer devletler ve nükleer malzemelerin terörist maksatlar ile kullanımı 
gittikçe artacak, 2060.da dünyadaki devletlerin %25.inin açık ya da gizli nükleer programları olacak, 2080.de nükleer silahların yerini daha örtülü kitle imha silahları alacaktır. 

- Bütün insanlığı tehdit eden en önemli olgulardan biri iklim değişikliği ve 
beraberinde getirdiği küresel ısınma, ozon delinmesi, çölleşme ve ormanların yok olması, büyük göçler, içilebilir su kaynaklarının azalması gibi çevre sorunları olacaktır. 

 Siber ; Açık İstihbarat 


Önceki yüzyıllardaki toprak, demir, petrolün yerine, 21. yüzyılın stratejik 
kaynağı satabileceğimiz, saklayabileceğimiz ve hala elimizde tutabileceğimiz “bilgi”olacaktır. Bilgi; zenginlik ve güç, başkalarının hayatlarını kontrol, sürpriz saldırgan yöntemler için kullanılacaktır. Bilgisayarlar, bilgi ağları ve uydular artan bir şekilde, endüstri üretimini ve modern silah teknolojisini belirleyecektir7. Siber yollardan ekonomik casusluk istihbaratta öncelik kazanacaktır. NSA.nın açık olarak sadece tüm Amerikalıların değil, tüm dünyanın dijital yaşamlarına direkt erişimi olduğu açıktır. 

İstihbaratçıların işini sokaklardan masa başlarına taşıyan daha çok bilgisayar 
teknolojisindeki gelişmeler olmuştur. Dönem artık bilgisayarlarla casusluk dönemidir. 

    Apple, Google, Facebook, Twitter, MSN Şirketleri ABD dedir ve uzun zamandır ABD istihbaratı ile işbirliği yapmakta, sizin hakkınızda hiçbir yasal temeli olmadan özel bilgilerinize ulaşım sağlamaktadırlar. Bunu da terör ya da çocuk pornosu ile mücadele gibi insani gözüken nedenler kisvesi altında yapmaktalar. Dijitalleşmenin güvenliğe iki önemli etkisi; mesafelerin yok olması ve özel bilgilerin ortadan kalkması, elektronik ortamda her türlü bilginin edinilebilmesi ya da çalınabilmesidir. Bugün terörle mücadele yasası maskesi altında banka işlemlerimiz, alışverişlerimiz, internette gezdiğimiz sayfalar, sohbetlerimiz, sağlık durumumuz, seyahatlerimiz, telefon konuşlarımız kaydediliyor, izleniyor. Yeni casus yazılımları ile telefonunuz uzaktan kontrol ile açılabilmekte, kapalı olsa bile bilgisayarınızın kamerası ve mikrofonu ile haberiniz olmadan konuşmalarınız kaydedilmekte, resimleriniz ya da videonuz çekilmektedir. OnStar sistemi dâhilinde arabanıza yerleştirilen mikrofonlar ile konuşmalarınız takip edilmektedir. 

   Yazılım programları ile klavyenizdeki vuruşlar takip edilerek Şifreleriniz ve diğer özel bilgileriniz kaydedilmektedir. İnternetteki hareketleriniz, kullandığınız telefonlar uzun zamandır izleniyor olabilir ya da en azından istendiği zaman konuşma arşivinize girilebilir. PRISM programı sürekli genişliyor, Hotmail veya Google gibi servislerdeki hesaplarınız kontrol altındadır. Eğer Apple, Google veya Microsoft üzerinden izleniyorsanız, takip edilmekten kaçınmanın en iyi yolu akıllı telefonlardan kurtulmaktır. 

    Yakın gelecekte kara kutuların arabalara da konulması zorunlu olacak, 
halka açık yerlerde detektör kullanılacak, milyarlarca kamera her açıdan sizleri 
izleyecek, dünya genelinde DNA örnekleriniz tutulacak, özel hayat bitecektir. Önce, bilgisayarlarda klavye, maus kalkacak, doğrudan beyin-makine etkileşimi sağlanacak, bu gelişme beyin kontrolünde de kullanılacaktır. 

   Her şeyiniz internette kayıt altında olacak, çorabınızın bile IP no.su olduğundan dolapta hangi renkte kaç çorap kaldığını izleyebileceksiniz, herkes de sizin tam kimliğinizi, yerinizi ve statünüzü gerçek zamanlı olarak takip edebilecektir. Güvenlik olmadan özgürlük tehlikelere açıktır ama özgürlük olmadan güvenlik ise baskı rejimidir. Snowden ifşaatları ortaya çıkınca, ABD 
istihbaratının en büyük üzüntüsü insanları yasal olmayan izleme yöntemlerinin ortaya çıkması değil, bu yöntemlerin öğrenilmesi nedeni ile hedef kişilerin davranışlarını değiştirmesi olmuştu. Yakın bir gelecekte arkamızda dijital bir iz bırakmadan çalışmamız, seyahat etmemiz, haberleşmemiz mümkün olmayacaktır. 

Açık kaynak istihbaratının önemi önümüzdeki yıllarda artarak devam 
edecektir. Örneğin „amazon.com. da bir tık ile ulaGamayacağınız akademik kaynak kalmadı8. 

    İstihbarat servislerindeki sürekli bilgi akışı, toplanan verilerin tamamının analiz edilememesi bir tür „ analiz felc ine yol açmıştır. Yeni dönemin istihbarat faaliyeti; Elektrik süpürgesi gibi hiçbir ayırım yapmadan her şeyi toplamak yerine, isteğe göre bilgi toplamak ya da analizleri seçerek yapmak olmalıdır. Bununla beraber açık istihbaratın „çok gizli. dünyasına pek fazla katkısı yoktur.Özellikle internet yolu ile sağlanan açık kaynak bilgileri giderek daha yoğun hale gelirken istihbarat toplayıcıları aşırı yükten ziyade işe yarar bilginin azlığından şikâyet edeceklerdir9. 

   Bilgi teknolojilerinin gelişmesi açık istihbaratın önünü açmaktadır. Bir 
süre sonra parası olan özel kişiler veya Şirketler, devletlerin kullandığı bazı teknik istihbarat süreçlerini kullanmaya başlayacaklardır. Hatta bazı Şirketler uydu istihbaratının sağladığı görüntülerden faydalanmaya başlamışlardır. Bu süreç istihbarat toplama ve analiz için merkezi olmayan, yatay yapılanmaları da 
beraberinde getirmiştir ve eğilim bu yönde artacaktır. 

 İstihbarat Servisleri 

 İstihbarat artık sadece istihbarat teşkilatlarının oyun alanı olmaktan çıkmakta, 
çeşitli özel, kamu, kolektif ve ticari ajanlar artan ölçüde alana dahil olmaktadır. 
Gstihbarat teşkilatları bilgi toplama servisi olmaktan „anlama doğrulama (teyit). ve anlama (knowledge) yönetimi örgütlerine dönüşebilir. Yeni dönemde istihbarat servisleri sadece bilgi toplayan ve analiz eden statik konumundan çıkarak, sorunlu ülkelerde demokrasi ve hukuk kurallarının tesisi ve geliştirilmesi konularında aktif roller alan dinamik bir yapıya kavuşacaktır. Eski istihbarat organizasyonları; çok büyük boyutlu, merkezi ve çok gizlilik yanlısıydılar. Bu tür organizasyonların, ekonomide olduğu gibi istihbaratta da modaları geçmiştir. Tıpkı büyük Şirketler gibi istihbarat dünyasının kurumları da temel görev ve fonksiyonlarını sorgulamak zorunda kalmışlardır. Güvenlik pazarı harekete geçip genişledikçe yeni ortaya çıkan sorunları çözümlemek için yeni ürünler gerekecektir 10. 

21. yüzyılın operasyonları için istihbarat profesyonelleri, pratik ama yenilikçi, 
hızlı ama karara etki edecek kalitede bilgi temin edecek bir sistem geliştirmeli dir. Yenilikçilik ve yaratıcılığın öne çıkacağı bu yapılar, yeni durumlara süratle adapte olacak, kısa sürdüğü oluşturduğu timlerle teşkilat içi ve dışı tüm tecrübe ve yeteneği kullanacaktır. Bu, 20. yüzyılın sonunda barış zamanında bir hükümetin uzun zamanda başardığı bir işi, yeni yapının savaşta çok kısa sürede başarması anlamına gelmektedir 11. İstihbarat, bir silah sistemi gibi olmalı; kaynaklar gerektiğinde bir araya getirilmeli, manevra yapmalı, geleneksel ve kinetik sistemlere adapte olabilmelidir. Bu yüzden yenilikçi ve cesur düşünme gereklidir. Bütün bunlar yapılırken karmaşık ve belirsiz operasyon alanında bilgiyi ayırt etmek, korumak ve kontrol etmenin önemi de unutulmamalıdır. İstihbaratçıların yapması gereken bir kez daha yeni güvenlik ortamının Şartlarına ve ihtiyaçlarına adapte olmak, yeni durumun gerektirdiği düşünsel ve yapısal değişimleri gerçekleştirmektir. Yani modası geçmiş ile adapte olunması gereken arasında mantıklı tercihler yapmaktır. Bu yapılmadığı takdirde 
önce ortamın kontrolünü kaybedersiniz nihayetinde onlar sizi kontrol etmeye başlar. 
Sınırsız sayıda rakibin olduğu, çalkantılı ortamın karmaşıklığı istihbarat örgütünün de karmaşık bir yapıda olmasına neden olacaktır. Yeni güvenlik ortamında istihbarat örgütleri daha akıcı ve yatay olmak zorundadır. Yeni görevler ve karmaşıklığın getirdiği iş yükü bürokratik engellerin azaltılmadığı takdirde işleri daha da çıkmaza sokacaktır. Yapılan işlerin stratejik önemi bazen mikro yönetim isteyen işlerin en tepeden gerçek zamanlı takibini gerektirebilir. Bu örneğin terör örgütü liderine yapılan baskının veya insansız hava aracı ile bir hedefin vurulmasının etkilerinin görülmesi için Ulusal Durum Merkezi.nde en üst düzey devlet liderlerinin durumu takibi Şeklinde olabilir. 

İstihbarat örgütleri sürekli bir değişim ve arayış içinde bir yandan yeni 
teknolojilere adapte olurken, diğer yandan yeni yüzler edinmektedirler. istihbarat servisleri „kimleri izlemekle yükümlüyüz. sorusunun cevabını aramaktadır. 

Dolayısıyla, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan çeşitli jeopolitik teoriler bu gözlükle bakıldığında istihbarat açısından anlam kazanacaktır. Yeni istihbarat görevleri ülke güvenliğinden, ekonomi, uzay, siber-uzay, medya operasyonları ve yurt dışında diplomasinin örtülü faaliyetler ile desteklenmesine kadar geniG bir yelpazede değişmektedir. İstihbarat kabiliyetleri, fonksiyonları, politikaları ve teşkilatları değişen güvenlik ortamının gereklerine uyum sağlamalıdır. İstihbarat servislerinin her şeyden önce kültürel bir değişime, yeni durumlara kendini adapte edebilecek şekilde yeniden organize olmalarına gerek vardır. Bu değişim, sistemi sorgulayacak, statüko yerine alternatif gelecekler bulacak bir kadro ihtiyacı ortaya çıkarmıştır12. 

Öncelik yelpazesinin genişliği istihbarat servisleri içinde uzmanlaşmayı ve dışarıdan tedarik usullerini de beraberinde getirmiştir. Güç, gittikçe devlet dışı aktörlere (NGOs, terör örgütleri vb.) kaymaktadır. 

İstihbarat servislerinin teşkilat yapılarının gözden geçirilmesi gereklidir. Pek 
çok ülke kendi içinde güçlü gelenekleri, kadroları ve sadakatleri olan farklı istihbarat örgütlerine sahiptir. Bunlar kendi dünyalarından kendi çözümlerini geliştirdiler. Bunu yaparken bazen bürokrasi ve siyasi nedenlerle uyarmak istediklerinden daha kötü sonuçlar doğurdular. Bugün ise örgütler arası uyum için yatay bilgi kullanıcıları dönemindeyiz. 11 Eylül sonrası gelişmeler istihbaratın dört fonksiyonunu ön plana çıkardı13; dış istihbarat, örtülü faaliyet, karşı istihbarat ve iç istihbarat. İç ve dış tehditler arasındaki ayırım gittikçe yok olmaktadır. Teoriye Soğuk Savaş sonrası istihbarat servislerinin raporlarında en sık kullanacakları kelime belki de “karşı” terimi olacaktır. Karşı istihbarat, kontr terörizm, karşı narkotik ve karşı silahlanma, modern servislerin kendi devletlerine yönelik saldırıları engellemek için gerçekleştirecekleri en önemli faaliyetler olacaktır. İstihbarat servislerinin Weber tarzı yapılanması, üretim sürecinin bürokratik engellere takılarak zaman, para ve kalite kaybına uğraması sonucu, istihbarat analistleri ile karar vericiler arasındaki hiyerarGik yapılanma kaldırılmış ve karar vericilerin de üretim sürecine aktif olarak katılmaları sağlanmıştır. 

Ancak, analistler ile karar vericilerin bir araya gelmesi istihbaratın politize olmasını, yani politikacılara karar verme aşamasında destek olmak yerine, politikacıların vermiş oldukları kararları destekleyici yönde istihbarat üretimi sorununu çözememiştir. Önemli olan siyasi karar vericiye en iyi ürünü sunmak olduğuna göre bunu zamanında ve en doğru yapacak yatay entegrasyon sağlanmalıdır. 

Güç konseptlerinde ki değişimler ve güç dağılımı geleceğin istihbarat 
servislerinin gelişimine de etki edecektir. İstihbarat servisi için oyunun yeni kuralları şu şekilde sıralanabilir; 

 - Gizli bilgi toplamak yerine politika yapıcıyı bilgilendirme. 

 - Sert hedefleri küresel kaplama ile aşındırmak. 

 - Öncelik 28 dilde olmak üzere bütün dillerde çeviri kabiliyeti. 

- Devletin iki aşağı kademesine (devlet altı istihbaratı) odaklanmak. 

- Kültürel istihbaratın temel olması. 

- Jeouzaysal ve zaman sınırlaması. 

- Küresel açık istihbaratı güç çarpanı yapmak. 

- Karşı istihbarat satrancını kazanmak. 

- İnsan & teknik istihbarat arasında verimlilik çekiGmesini çözmek. 

- Merkezi olmayan bilgi bankası (NGO, Özel vb.) kurmak. 

- İstihbarat için; “ Değer = İçerik + Şartlar + Hız ” formülü. 

- Öncelikler yerine bilgi açığı kapama amaçla istihbarat toplaması. 

- İhtiyaca dayalı üretim & kabiliyetler 

- Stratejik istihbarata daha çok önem verilmesi. 

- Etkili bütçe yönetimi. 

- Kamu istihbaratının kamu diplomasisine etki etmesi. 

- Analizcilerin yönetici olarak çalışması. 

- Uluslar arası işbirliği için çoktaraflı masraf paylaşımı. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Avrupa Güvenliği

Avrupa Güvenliği,

Yazar: Doç. Dr. Haydar Çakmak
Yayınevi: Akçağ

Avrupa güvenliği ABD’ye rağmen mi?

Ülkemizin değişmez gündemlerinden biri olan AB, sâdece ekonomik bir güç olarak uluslararası arenada varlığını devam ettiremeyeceği gerçeğinden hareketle, kendi güvenlik konseptini oluşturmak için hummalı bir çalışma gerçekleştiriyor. Kopenhag siyasî kriterlerinin dahi tartışmayan, taraf olduğu cepheden ötekini yaylım ateşine tutan, “sanal cennet” tasvirleri ile AB havariliğine soyunan aydınların ülkesinde, AB’nin küresel ölçekli güç mücadelesine yaptığı hazırlık olarak değerlendirilebilecek Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nı Doç. Dr. Haydar Çakmak “Avrupa Güvenliği” isimli kitabı ile masaya yatırmış. 

Türkiye’de sâdece Avrupa güvenliğini işleyen, güvenlik ve savunma konularına teorik ve tarihî arka planı ile yaklaşan ve günümüz gerçeklerini de içine alan kapsamlı bir çalışmanın eksikliğinin dile getiren Çakmak, kitabı ile bu boşluğu doldurmayı hedeflemiş.

Üç bölümden oluşan kitapta 1919 yılından günümüze kadar Avrupa’daki güvenlik algılamalarının kilometre taşlarını bulmak mümkün. Kitabın son bölümünde 1990 sonrasında yaşanan gelişmeler ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın (AGSP) oluşumunu gelinen noktanın değerlendirilmesine ayrılmış. Avrupa güvenliğinin ABD, NATO, Rusya ile olan ilişkileri değerlendirilmiş.

“Romalılar, bir olayı daha iyi anlama veya muhatabıyla pazarlık yapmak için ‘Cui Prodest’, yani ‘kim kazanıyor?’ diye soruyorlardı. Avrupalılar’ın düşünce ve yaşam felsefesinde bu anlayışın önemli bir yeri vardır. Tarih boyunca bu anlayış Avrupalılar’ın sâdece günlük hayatlarında değil, diğer uluslarla ilişkilerinde de önemli bir yer tutmuştur. Batılı ülkelerin hırsı ve kazanma isteği onları deniz aşırı bölgelerde ve kıtalarda sömürge ülkeleri bulmaya itmiştir. Kazandıkça daha fazla kazanma, büyüdükçe daha fazla büyüme hırsları olmuştur. İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz ve Belçika gibi ülkeler başka olmak üzere diğer bir çok Avrupalı ülke, Afrika, Asya, Avustralya, Amerika gibi kıtalarda sömürgelere sahipti. 18. yüzyılda uluslararası ticaret önemli gelişmeler kaydetti. 19. yüzyılda ticaretin yanı sıra, sınırlı da olsa, sanayinin başlamasıyla hammadde ticareti önem kazandı. Özellikle kömür, demir madenleri, pamuk gibi ürünler sanayinin önemli girdileri oldu ve bu maddelerin bulunduğu topraklar önem kazandı. Buharlı gemilerin icadı, demiryollarının yapılması, dominonun keşfi gibi yenilikler ise, hem uluslararası ticareti hem de uluslararası ilişkileri önemli derece etkilemiştir. Üretime makinenin girmesiyle üretim fazlası olmuştur. Ülkeler ihtiyaç fazlası üretimlerine hammadde ve pazar bulmak için yeni sömürgeler bulma yoluna gitmişlerdir. İhtiyaç duydukları hammaddeler ve üretimlerini pazarlayacakları sömürge ülkelerine giden su ve karayollarını güven altına almak için ortaya çıkan ihtiyaç, sahip olunan askerî gücü” artırmak çözülmeye çalışılmıştır.

19. ve 20. yüzyılın çalkantılarla dolu yıllarında yaşanan olayların kısa bir özeti niteliğindeki bu düşünceler, bugün gelişmiş ülkelerde oluşan güvenlik endişesinin de kısa bir özeti niteliğindedir. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra yâni soğuk savaşın bitip, iki kutuplu dünya tasarımının sona erdiğinin ilânıyla birlikte kendisine yol bulan küreselleşme yeni bir dünya tasarımı ve güvenlik anlayışını da zorunlu kılmıştır. Artık hiçbir ülke kendi güvenliğini dünyanın diğer bölgelerindeki güvenlik endişelerinden soyutlamak ve izolasyonist bir politika belirlemek lüksüne sahip değildir. Hele küresel bir boyut kazanan terörün giderek uluslar arası arenada kendine edindiği tartışılmaz yer AB’nin olduğu kadar bütün ülkelerin yeni güvenlik anlayışları geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. 

Avrupa “21. yüzyıla, Avrupa’nın bütünleşmesi, Doğu Bloku’nun Avrupalı üyeleriyle kaynaşması ve ABD ile çıkar çatışmasına doğru giden bir görüntü ile girmektedir. Avrupa; İslâm dünyası ile sıkıntılı, Çin ile mesafeli Rusya ile barışma dönemindedir. Terörizm, etnik sorunlar ve sınır kavgaları, çevre kirliliği, antidemokratik rejimler, yoksulluk, gelir dengesizliği ve kitle imha silahları Avrupa güvenliğini en azından 21. yüzyılın ilk yarısında bekleyen tehditler olarak görülmektedir.”

Bu tehditler Avrupa’yı yeni güvenlik konseptinin temelini oluştururken karşılaştığı sorunlarda yok değildir. 

“Gün geçtikçe Avrupa sözcüğü bir kıta adından çok bir ülke veya bir bütünlük olarak algılanmaya başlamıştır. Asya'nın güvenliği veya Afrika'nın güvenliği cümlelerini hem işitmeyiz hem de işitsek bile garip gelmektedir… Avrupalılar çok istemelerine rağmen güvenliklerini kendilerinin sağlamalarına izin verilmemektedir. Avrupa güvenliğinde başka garipliklerde vardır. Avrupa'da bugün düşman yoktur aslında hiçbir zamanda yabancı düşman olmamıştır. Türk İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Rusya'yı da Avrupalı sayarsak Avrupa kendi düşmanını hep kendi içinden çıkartmıştır. Bugün Avrupa güvenliğine dışarıdan bir tehdit yoktur sâdece Avrupa'nın iç sorunlarından kaynaklanan etnik ve sınır sorunları vardır. Dış müdâhale olmadığı müddetçe, Avrupa'nın silâhlı güçleri bu iç sorunları çözecek durumdadır. Ancak, ABD Avrupa güvenliğinde oynadığı tarihsel rolünün bitmediği düşüncesindedir.

NATO'nun görevinin bitmemiştir çünkü tehlike hâlâ vardır. Tehlikenin boyut değiştirerek Avrupa güvenliğini tehdit ettiğine inanılmaktadır. Örnek olarak da, Balkanlar’daki kanlı olaylar, uluslararası terörizm, dinî fanatizm, her türlü kaçakçılık, komşu bölgelerdeki olaylar Ortadoğu'da İsrail-Filistin ve Irak, İran, Suriye gibi istikrarsız ve tehlikeli ülkeler, Asya'da Kuzey Kore ve Afganistan gibi diğer uluslararası riskli olaylar, az veya çok Avrupa'da barış ve istikrara olumsuz etki yapmaktadır. Dolayısıyla, NATO ve ABD'nin kaçınılmaz olarak Avrupa'nın yanında olması gerekmektedir. 


Eğer, Almanya ve Fransa ABD'nin Avrupa'daki rolünü bitirmek konusunda ısrar ederse, ABD Almanya ve Fransa'nın olmadığı bir NATO veya bir başka güvenlik örgütü düşünebilir. İngiltere, Doğu ve Batı Avrupalı bir çok ülkeyle bunu gerçekleştirebilir. AB, Türkiye'yi içine almazsa Türkiye de Avrupalı bazı ülkelerle ABD ve İngiltere önderliğinde kurulacak güvenlik veya politik-ekonomik bir örgütlenmede yerini alabilir. Eğer, Almanya ve Fransa bu ihtimale rağmen ABD ve NATO'yu dışlamaya devam ederlerse bu ihtimali de göz ardı etmemek gerekir. 

Türkiye ile AB arasında uzun zamandan beri sürüncemede kalan bir mesele AGSP ile Türkiye arasında NATO'nun imkânlarının kullanılmasıdır. Türkiye'nin Avrupa güvenliğinde rol alması için ileri sürdüğü koşullar AB güvenlik ve dış ilişkiler yüksek temsilcisi Javier Solana'nın gayreti ile Nisan 2003 AB Brüksel Zirvesi'nde çözülmüştür. Brüksel Belgesi adını alan metin Ankara Mutabakatı ile paralellik arz etmektedir. Türkiye'nin itiraz ettiği belgenin ikinci maddesinde yer alan "ikili anlaşmazlıkların Lahey'e götürülmesi" ibaresi değiştirilerek "BM şartını ihlal edecek eylemlerde bulunamaz" ifâdesine yer verilmiştir. Bu değişiklik de Türkiye'yi tatmin etmiştir. Irak olayı nedeniyle Avrupa-ABD ilişkilerinin bozulması Türkiye'nin işine gelmiş ve Avrupalılar Yunanistan'ı ikna ederek Türkiye'nin ABD'ye destek vermesini önlemeye çalışmışlardır. Zira, Irak konusunda ABD'nin mümkün olduğunca yalnız kalması özellikle de Avrupalılar tarafından yalnız bırakılması Almanya ve Fransa gibi ülkelerin arzuladığı sonuçtu.
Bugün Avrupalılar’ın ABD'ye kabaca NATO'yu ve Avrupa'yı terk et demesi normal midir yoksa vefasızlık mıdır? Yahut da bir başkaldırı mıdır? ABD ile Avrupa'nın yakın geçmişine bakıldığı takdirde belki bir yanıt bulunabilir. ABD’nin gerek Birinci Dünya Savaşı'nda gerekse İkinci Dünya Savaşı'nda hür dünyanın Avrupası’na desteklediği herkesin kabul ettiği bir durumdur. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD Batı Avrupa'nın hem güvenliğini savunmuştur hem de ekonomik kalkınma için çok önemli ekonomik ve teknolojik destek vermiştir. ABD Avrupalılar’ın İkinci Dünya Savaşı'nın yıkımlarını tamir ettikten ve ekonomik kalkınmalarını sağladıktan sonra 1960'lı yıllardan itibaren güvenlik bütçelerini, askerî harcamalarını arttırarak kendi güvenliklerine daha fazla katkı sağlamalarını ısrarlı bir şekilde istemesine rağmen pek başarılı olamamıştır: Ve kendisi Batı dünyasının güvenliği için büyük bütçeler ayırmıştır. Bugün Doğu Bloku'nun yıkılmasından sonra güvenlik için artık çok para harcamaya gerek kalmamıştır ve artık önemli bir düşmanda kalmadığına göre ABD artık Atlantik'in kuzeyine geri dönebilir düşüncesi vardır. Ama, bu kez de ABD, büyük yatırımlar yaptığı Avrupa'yı ve kendisine başka coğrafya ve başka dünyaları açan ve yakınlaştıran bu toprakları hemen terk etmek istememektedir. Zira, ABD'nin yeni küresel vizyonunda Avrupa'nın en önemli bir yeri olduğu muhakkaktır. Zaten, ABD özgürlüğüne kavuşan eski Doğu Bloku mensubu Avrupalı ülkelerle daha yakın işbirliğine gitmektedir. Başta Polonya ve Bulgaristan olmak üzere, birçok doğu Avrupa ülkeleri ABD'nin Irak ve Afganistan politikalarını destekledikleri gibi asker de göndermişlerdir. Bu davranış, ABD karşıtı Avrupalı ülkeleri rahatsız etmiş ve hatta Fransa Cumhurbaşkanı Jacque Chıraque bir çoğu AB adayı olan bu Doğu Avrupalı ülkeleri hafif tehdit içeren bir üslupla sadakatsizlikle suçlamıştır. ABD ise, buna karşılık olarak yaşlı Avrupalı ve genç Avrupalı ayırımını yapmıştır. ABD ile Avrupa arasındaki sorun AB'ye de yansımış İngiltere ile Fransa ilişkileri ciddî bir şekilde gerginleştirmiştir.” 

http://www.2023.gen.tr/Arsiv/aralik03/gozucu.htm


***