3 Şubat 2018 Cumartesi

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 4

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 4


 İkinci Barış Hamlesi çerçevesinde Yurt Dışında Başlatılan Eylemler 

Sözde ikinci barış hamlesinin startı yurt dışında özellikle Avrupa alanında verilmiştir. Örgüt, Avrupa ülkelerinden geçmişte eleman, finansman temini ve diplomatik destek sağlama amaçlı olarak istifade etmiştir. Yeni 
dönemde ise Avrupa alanı diplomatik faaliyetlerin ana merkezi haline getirilmiştir. 
Sözde ikinci barış hamlesi başlatılmadan önce de YDK'nın sözde 2. Kongresi 16-25 Mayıs 2001 tarihleri arasında, Avrupa alanında 130 örgüt mensubu nun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. YDK bu kongreyle disiplinli bir çalışma yapma iradesini ortaya koymaya çalışmış, kampanya için kadro oluşturmayı hedeflemiştir. Öte yandan siyasal çalışmalardaki hareketlilik artmış, PKK güdümünde Belçika/Brüksel merkezli olarak faaliyet gösteren KONKURD’a bağlı dernekler, yıllık olağan kongreleri sırasında yandaş kitlesini artırmak 
amacıyla üyelik kampanyası başlatmışlardır. 

Bu çerçevede, Nisan ayı son haftası itibariyle, 
Paris Kürt Kültür Merkezi (Fransa), Bonn Kürdistan Centrum (Almanya), Den Haag Kürt işçiler Derneği (Hollanda), Leipzig Kürt Evi (Almanya), Frankfurt Mezopotamya Kültür Derneği (Almanya) isimli PKK yanlısı kuruluşlar yıllık olağan kongrelerini düzenlemişlerdir. 

28-29 Nisan 2001 tarihleri arasında, Almanya/Berlin şehrinde PKK yanlısı kuruluşlardan Berlin Kürt Enstitüsü organizesinde.
 "Kürt Edebiyat Sempozyumu" adıyla bir toplantı düzenlemiştir. Sempozyumda Kürt dili ile ilgili konular yerine dönemin eylem stratejisi konuşulmuş, Kürtçe üzerine sunum dahi yapılmamıştır. 

Bu doğrultuda ana gündem konusu olan sözde "Kimlik Bildirimi" faaliyetleri, PKK'nın Avrupa ülkelerindeki cephe örgütlenmesi olan YDK Avrupa Koordinasyonu adı verilen örgüt birimince sevk ve idare edilmiştir. 

Özellikle 1993 yılında Almanya ve Fransa'da, 2000 yılı içerisinde de İngiltere tarafından PKK faaliyetlerinin yasaklanmasının ardından örgüt yeni stratejinin acilen hayata geçirmesini istemiştir. PKK örgütü bu süreçte; Kürt halkı ile Kürt halkının özgürlüğü için sözde mücadele eden PKK'nın inkar ve imha edilmesinin amaçlandığı, bu kapsamda başta Avrupa (Almanya merkezli) ülkeler olmak üzere, buralarda yaşayan Kürt kökenli şahısların 
31 Mayıs 2001 tarihinden itibaren ferdi ve toplu olarak "Ben de PKK'lıyım, Ben de Ulusal Özgürlük Mücadelecisiyim" şeklinde mahkemelere müracaat etmelerini ayrıca, tüm resmi işlemlerinde Kürt kimliklerinin kullanılması ile, sorunu ortaya çıkaran güçlerin kendi hukuku içinde hesaplaşması gerektiği yönünde faaliyetler yapılmasını hedeflemiştir. Bu kampanya ilk olarak Avrupa alanında başlatılırken aynı yıl Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında Türkiye’de de hayata geçirilmiştir. 

Örgüt "2. Barış Hamlesi " çerçevesindeki " Kimlik Bildirimi " eylemiyle, Kürt ulusal-siyasal kimliği üzerindeki yasakların kaldırılmasının yanı sıra sözde barış çabalarına uluslararası destek sağlamayı da hedeflemiştir 

Bu kampanya için yazılan "Ben de PKK'lıyım" metninde, AB'ne üye devletlerin, bu birliğe üye olmak üzere başvuruda bulunan diğer devletlerden istediği "Kopenhag Kriterleri" gibi uluslararası kararlara karşı, kendi ülkelerinde yerleşik durumda bulunan Kürtlere söz konusu kararları uygulamadıkları veya yüzeysel ele alındıkları ifade edilmiştir. 

Yine metinde, sözde Kürt sorununun kalıcı olarak çözüme kavuş turulabilmesi için terörist başı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve siyaset yapabilme koşullarının sağlanması istenilmiştir. 

Sözde Kimlik Bildirimine yönelik olarak örgüt ile iltisaklı oluşumların tüm hazırlıklarını tamamladıkları ve bu amaca yönelik olarak binlerce "Ben de PKK'lıyım" başlığını taşıyan form hazırlandığı görülmüştür. Başvurularla ilgili olarak, Almanya/Kuzey Ren Westfalyan Eyaletinde örgüt yanlısı yaklaşık 2000 kişi, Duesseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesine 13 Haziran 2001 günü avukatlar aracılığıyla başvuruda bulunulmuştur. 

Sözde II. Barış hamlesi içerisinde değerlendirilen Kimlik bildirimi kampanya sı VI. Konferansın hemen akabinde hızlandırılmıştır. Kampanyanın amacı; “AİHM-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görüşülen Öcalan davasının Kürt halkına dayatılan sözde inkâr ve imhanın yargılandığı bir platform olarak ele alınması, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere, tüm Avrupa ülkelerinde PKK ve Kürt kimliğine ilişkin yasağın kaldırılması, Avrupa'da yaşayan Kürtlerin bulundukları ülkelerde, siyasal ve ulusal kimliklerinin kabul edilmesi, Kürt kimliğinin kendisini koruyup geliştirme, örgütlenme 
ve eğitim başta olmak üzere, temel siyasal, sosyal ve ekonomik haklardan faydalanmasının sağlanması” şeklinde sıralanmıştır. 

Kimlik bildirimi kampanyası kapsamında o dönem çeşitli Avrupa ülkelerinde PKK yandaşlarınca yapılan etkinlikler şu şekildedir; 

Belçika merkezli olarak Avrupa genelinde faaliyet gösteren KONKURD tarafından 13 Haziran–13 Temmuz 2001 tarihleri arasında devam edecek bir imza kampanyası sonunda 100.000 imzaya ulaşılması hedeflenmiştir. 

İngiltere’de "Yeni Terörizm Yasası" ile PKK'nın terörist örgütler listesine alınmasını protesto etmek amacıyla, bir imza kampanyası başlatılmıştır. 

31 Mayıs 2001 günü, Almanya/Berlin'de yukarıda belirtilen örgüt güdümündeki kuruluşların katılım ile 400 civarında PKK yandaşının katılımıyla, Öcalan’ın AİHM'deki duruşması ve kimlik bildirimi kampanyası 
konusunda, miting ve basın açıklaması yapılmıştır. 

11 Haziran 2001 günü, Almanya/Duesseldorf eyalet mahkemesinde PKK mensubu olduğu gerekçesiyle yargılanan bir örgüt mensubunun davası bahane edilerek, mahkemeye "Ben PKK'lıyım" yazılı dilekçeler 
verilmiştir. 

15 Haziran 2001 günü Fransa/Paris'te 1000 civarında PKK yandaşının katılımıyla bir gösteri düzenlenmiştir. 

Özgür Politika Gazetesi'nin 02 Ağustos 2001 tarihli nüshasında, Almanya/Aachen cezaevindeki 23 
PKK’lı tutuklunun, söz konusu kampanya çerçevesinde ilgili makamlara başvuruda bulundukları belirtilmiştir228. 

Yunanistan/Selanik Kamara Meydanı'nda "Kürdistan'da Barış İçin İmza At, Öcalan'a özgürlük" yazılı pankart altında halktan imza ve para toplanmış, benzer bir girişim Atina Sintagma Meydanı'nda da düzenlenmiş ve 
04 Ağustos 2001 tarihinde sona erdirilmiştir. 

Örgüt yanlılarınca Selanik'te gerçekleştirilen etkinlik, 09-11 Ağustos 2001 tarihleri arasında Egnatia Caddesi ile Aristo meydanının birleştiği noktada tekrar başlatılmıştır. 

11 Ağustos 2001 tarihinde Norveç/Oslo merkezindeki Parlamento binası önünde "Kürdistan’daki Savaşa Son, Kürtlere özgürlük" yazılı pankart altında tanıtım ve imza kampanyası başlatılmıştır. 

14 Ağustos 2001 tarihinde Rusya Federasyonu Moskova Büyükelçiliğimiz önünde 20 kişilik grup tarafından "Öcalan'a özgürlük", "Kürdistan", "Tüm Rusya Komünist Partisi" pankartları ile A. Öcalan’ın resimlerinin 
sergilendiği bir gösteri düzenlenmiştir. 

Ağustos 2001 tarihinde, İngiltere İçişleri Bakanlığı önünde, her hafta Perşembe günleri 50-60 kişilik grupların katılımıyla gösteri düzenlenmiştir. 

14 Eylül 2001 tarihinde 2400 adet "Ben de PKK'lıyım" ve 3600 adet "Kimliğimi İstiyorum" yazılı formun Güney Kıbrıs Rum Kesimi Başbakan Yardımcısı'na iletilmiştir. Bu kampanyanın gerçekten doğru bir şekilde 
yürütülmediği ve sahte evrak hazırlandığı daha sonra ortaya doküman lardan ve örgüt mensuplarının ifadelerinden anlaşılmıştır. 

05 Eylül 2001 tarihinde, örgüt yanlısı KON-KURD’a mensup bir grup tarafından İsviçre Dışişleri Bakanlığı'na kimlik bildirim kampanyası kapsamında toplanan dilekçeler verilmiştir. 

 Şubat 2001 döneminde örgütün yapısının bulunduğu tüm Avrupa ülkelerindeki kurumlarda nöbet tutma, siyahlar giyme, oruç biçiminde eylemlilikler meydana gelmiştir229. 

 1 Eylül 2001 döneminde örgütün kadın yapılanması olan Özgür Kadın Hareketinin yan kuruluşu olan Dünya Özgür Kadın Vakfı’nın kuruluşu Hollanda’da gerçekleşmiştir. Derneğin üyeleri sadece PKK’lı militanlar 
olmayıp, aynı zamanda Hollandalı ve Alman üyeleri de bünyesine almıştır. Dernek daha sonra dünyadaki en büyük kadın örgütü olan FDEF’e üye olmuştur230. 

 Mayıs 2001 tarihinde tüm Avrupa genelinde Türkiye’de idam cezasının kaldırılması amacıyla eylemler başlatılmış olup, Avrupalı liderlere bu yönde mektuplar gönderilmiştir. 

 2001 Mayıs ayı içerisinde Norveçli grubun yoğunluklu olarak katıldığı İşkenceyi Önleme Komitesi yetkilileri Türkiye’ye gelerek Öcalan’ın durumu hakkında incelemeler yapmışlardır231. 

 PKK örgüt mensupları ve sempatizanlarının organizesinde 1 Eylül 2001 tarihinde Almanya’nın Köln kentinde bir yürüyüş gerçekleştirilmiş, bu yürüyüşte Türkiye aleyhine sloganlar atılmıştır232. 

 10-15 Aralık 2001 tarihleri arasında özgürlük eylemleri olarak adlandırılan gösteriler yapılarak, Öcalan’ın sözde tecrit koşulları protesto edilmiştir233. 

 Bu dönemde örgüt militanlarınca, İngiltere’de hükümet ve etkili kurumlar üzerinde baskı oluşturup, PKK üzerindeki yasağın kalkması sağlamak için gösteriler ve eylemler düzenlenmiştir234. Haziran 2001 döneminde Avrupa YDK kongresini yapılmış235, 22-23 Temmuz 2001 tarihinde de Avrupa’da gençlik festivali düzenlenmiştir236. 

 13 Haziran 2001 tarihi itibariyle YDK’nın organizesi ile yapılan bende PKK’lıyım bildiriminde 45.000 imza, KON-KURD’un ulusal kimliğimi ve haklarımı istiyorum başvurusu çerçevesinde 100.000.000 imza 
Avrupalı devletlerin yetkililerine gönderildiği iddia edilmiştir. 

Örgütün bu iddiasına karşılık gerçekte ise, Avrupa genelinde 40 bin civarında dilekçe verildiği, verilen dilekçelerden % 50'sinin var olmayan kişilerin adıyla gönderildiği, kişilerin izninin alınmadan isimlerinin kullanıldığı veya belirtilen adreslerde imza sahiplerinin yaşamadığı ilgili devlet makamlarca dış temsilciliklerimize bildirilmiştir. 

Ayrıca Almanya ve İngiltere’de eylemleri organize ettikleri anlaşılan kişiler hakkında soruşturma da başlatılmış olup, sahte evrak düzenlenmekten işlem görmüşlerdir237. Bu sahtecilik olayları örgütün imajını sarsmış ve bu ülkedeki insan hakları kuruluşlarınca eleştirilmiştir. 

"Kimlik Bildirimi" kapsamında mahkemelere başvurulması şeklinde Avrupa alanında sürdürülen terörist faaliyetler, yurt içerisinde de yine korsan gösteri, pankart asma vb. pasif eylemler olarak sürdürülmüştür. 

Örgütün bu çerçevede faaliyetlerine devam ettiği 27 Aralık 2001 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi tarafından hazırlanan ve 27 Aralık 2001 tarihinde Brüksel'de imzalanarak, Avrupa Topluluğu Resmi Gazetesi’nde 
yayınlanan “Terörizmle Mücadelede Özel Tedbirlerin Uygulanışına Dair Konseyin Ortak Görüsü” başlıklı metnin terör örgütleri listesi içerisine PKK dahil edilmiştir. Bu karar örgüt üzerinde olumsuz bir etki yaparak, kitlesinin 
heyecanını olumsuz yönde etkilemiştir. 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 3

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 3


Rusya'nın Moskova şehrinde 28–30 Nisan 2000 tarihleri arasında "Rusya Federasyonu'nda Kürtlerin Kültürel Otonomi Federasyonları" adı altında bir konferans düzenlenmiştir. Konferans; "Moskova Kürt Kültürel Otonomisi", "Krasnadar Kürt Kültürel Otonomisi" ve "Saratov Kürt Kültürel Otonomisi" tarafından organize edilmiştir. Rusya'nın bazı şehirlerinde terör örgütü PKK yandaşlarının örgütlenmesine ve faaliyetlerde bulunmasına müsaade 
edilmesi, "Kültürel Otonomi" kavramı ile açıklanmaya çalışılmıştır. 

Bu dönemde Avrupa'da gerçekleştirilen en önemli etkinliklerden birisi teröristbaşının Suriye'den çıkartılmasının yıldönümünde meydana gelmiştir 220. 
Özgür Politika Gazetesi'nin 11 Ekim 2000 tarihli nüshasında yayınlanan haberlerde; PKK yandaşlarının Yunanistan/Atina'da ABD, İsrail ve Türkiye büyükelçiliklerine siyah çelenk bıraktıkları, Almanya'nın çeşitli şehirlerinde ise oturma eylemi düzenledikleri belirtilmiştir. 

Öte yandan, 17 Eylül 2000 tarihinde, Stockholm şehrinde 5.000 kişinin katılımıyla, "2. İskandinavya Barış ve Demokrasi Festivali" adıyla bir etkinlik düzenlenmiştir. İskandinavya Kürt Konseyi ve İsveç Kürt Dernekleri 
Konseyi tarafından organize edilen festivalde, Ahmet Kaya bir konser vermiştir. 

Yine, 27 Kasım 2000 tarihinde terör örgütü PKK'nın 22. kuruluş yıldönümü bahanesiyle Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşayan PKK yandaş ve mensuplarınca çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir. 

PKK yanlısı Özgür Politika gazetesinin konuya ilişkin haberinde; Almanya/Duisburg, Frankfurt, Freiburg, Mainz, Nürnberg Russelheim, İngiltere/Londra, Fransa/Paris ve İtalya/Roma şehirlerinde faaliyet gösteren PKK yanlısı derneklerde 100-200 kişilik gruplar halinde toplantılar düzenlendiği ifade edilmiştir 221. 

PKK'nın gençlik kesimine yönelik örgütlenmesi konumundaki YCK, 09-14 Ekim 2000 tarihleri arasında sözde 3. Kongresini Avrupa alanında gerçekleşmiştir. Toplantıda Teröristbaşı Öcalan tarafından gündeme 
getirilen "Demokratik Cumhuriyet ve Barış Projesi" kapsamında, örgüte müzahir tabanın "Serhildan" olarak tabir edilen eylemlere hazırlanmasına yönelik çalışmaların yapılması" şeklinde kararlar alınmıştır. 

YCK’nın faaliyetleri ile ilgili bilgi veren Salih D.; “…kurs sonrası herkesi ayrı ayrı yerlere dağıttılar bu yerler Hamburg, Hannover, Stuttgart, Mannheim, Münih gibi yerlerdi. Benimle birlikte Rojha Kod, Çiya Kod Almanya'nın Berlin Şehrine gönderildik. Bizim gönderilme amacımız PKK-YCK örgütüne Sempatizan ve eleman kazandırmaktı. Genelde bu şahıslar Almanya'ya iltica etmiş ve kamplarda kalan genç insanlarla (Heimler) giderek ilişkiye geçiyorduk. İlk etapta bu tür şahıslar ile irtibata geçebilmek için bunların Almanya Ülkesinde karşılaştıkları sıkıntı ve dertlerini soruyor ve bu şahıslara Partinin bizlere vermiş olduğu Maddi ödeneklerden yardım ederek Partiye kazandırmaya çalışıyorduk. Parti bize Masraf ve Diğer yandaşlara vermek üzere aylık 450.D.M.para veriyordu…” beyanları ile örgütün gençlik çalışmalarına vurgu yapmıştır. 

Bu dönemde Terör örgütünün Avrupa'da yasal olarak faaliyet gösteren en önemli paravan örgütlenmesi konumunda olan KNK İngiltere/Londra'da bir temsilcilik açmıştır. Merkezi Belçika/Brüksel'de bulunan sözde KNK'nın, Almanya/Berlin ve İsveç/Stockholm'de de temsilcilikleri mevcuttur. 

Aralarında KNK başkanı İ. Şerif Vanlı ve KNK mensubu Zübeyr Aydar'ın da bulunduğu bir heyet, terör örgütü PKK ile KYB arasında yaşanan gerginlikte arabuluculuk rolü oynamak amacıyla, KYB lideri C. Talabani ile görüşmek için İrak'a gitmiş, ancak KYB lideri ile görüşemeden Avrupa'ya dönmüşler dir 

Ayrıca, 07 Aralık 2000 tarihinde Fransa/Nice'te başlayan "Avrupa Birliği Zirvesi"nde KNK üyeleri Musa Kaval ve Ahmet Alim bir dizi faaliyetlerde bulunmuş ve bu çerçevede AB Ülkeleri Dışişleri Bakanlarına PKK'nın görüşlerini içeren bir dosya vermişlerdir. 

PKK güdümündeki örgütlenmelerden olan Kürdistan Yezidiler Birliği 
3. kongresinin 23–24 Aralık 2000 tarihleri arasında Almanya'da gerçekleştirmiştir. 

Öte yandan, Avrupa'da faaliyet gösteren terör örgütü PKK mensup/yandaşlarının teröristbaşı Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesinin yıldönümü bahanesiyle, çeşitli etkinlikler düzenlemişlerdir. 

Bu yönlü olarak, 14 Şubat 2001 tarihinde, PKK güdümündeki Özgür Kadın Partisi (PJA) tarafından Almanya'nın Köln, Bochum ve Duisburg kentlerin deki merkezi alanlarda 30 kişilik gruplar halinde nöbet tutulup, meşaleler yakılarak bildiri dağıtılmıştır. 
Yine, 12 Şubat 2001 tarihinde Bulgaristan/Sofya şehrinde Kürt Kültür Derneği organizesinde bir toplantı düzenlenmiştir. Düzenlenen toplantıda; 15 Şubat 2001 günü ABD, İsrail, Türkiye ve Yunanistan  Büyükelçiliklerine siyah çelenk bırakılması 18 Şubat 2001 gününe kadar devam eden 4 günlük açlık grevi eylemi kararı alınmıştır. 

Almanya/Hannover şehir merkezinde 1.000 civarında PKK yandaşı tarafından bir gösteri düzenlenmiş, göstericiler tarafından gece boyunca sessiz protesto eylemi gerçekleştirilmiştir. 

Fransa/Marsilya şehrinde, Başkonsolosluğumuz önünde toplanan çoğunluğu kadın ve çocuk 500-600 kişilik bir grup tarafından bir gösteri yapılmıştır. 

İngiltere/Londra şehrinde, PKK yandaşlarınca ABD, İsrail, Kenya, Türkiye ve Yunanistan temsilciliklerine siyah çelenk bırakılmış ve Kuzey Londra'da 30 araçlık bir konvoyla protesto gösterisi düzenlenmiştir. 

İsviçre/Bern şehrinde, 15 civarında PKK yandaşı tarafından, Büyük elçiliğimize siyah çelenk bırakılmıştır. 

Rusya/Moskova şehrindeki Puskinskaya meydanına 500 civarında PKK yandaşı St. Petersburg, Yaroslav, Krasnodar ve Tombav şehirlerinden araçlarla getirilmiş ve akabinde örgüt adına bir gösteri düzenlenmiştir. 

 19 Ağustos 2000 tarihinde KNK tarafından sözde Kürtler arası diyalog ve barış içerikli bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya PKK’lı militanları yanı sıra Nuri Talabani, İzzet Hüseyni, Mahmut Osman, Ömer Şehmuz gibi şahsiyetlerde katılmışlardır. 

 7 Ağustos 2000 tarihinde Öcalan’ın avukatları Bulgaristan’a giderek Balkanlardaki faaliyetlerin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmış ve 7.kongre çalışmalarının son durumunun anlatıldığı konferanslar 
düzenlemişlerdir. 

 PKK örgüt mensuplarınca Almanya’nın Duesseldorf kentinde 24 Haziran 2000 tarihinde büyük yürüyüş gerçekleştirilmiş, bu gösteride Türkiye aleyhine sloganlar atılmıştır 222. 

17 Haziran 2000 tarihinde Almanya’da örgütün güdümündeki Avrupa Aleviler Birliği’nin Kongresini yapılmıştır223. 

 2000 Ağustos ayı içerisinde Medya-TV’nin 1. kuruluş yıl dönümü gerçekleştirilmiştir. Öcalan’ın avukatları bu törene katılarak, çalışanlara Öcalan’ın talimatlarını iletmiş olup, buna göre; sonbaharla birlikte yeni bir dönemin başlatılması, bazı yeni programların hazırlanması, özellikle dağdaki militanların yaşamı ve militanların kültür sanat faaliyetleri ile siyasi çalışmalarının yansıtılacağı, Mahmur Kampı ile ilgili bir belgeselin hazırlanması talimatı verilmiştir. Ayrıca Özgür Politika Gazetesi için de yeni dönem faaliyetleri hazırlanmış ve görüşler yapılmıştır. 

 2 Eylül 2000 tarihinde PKK örgüt mensuplarınca Köln'de geniş katılımlı bir gösteri düzenlenmiştir. Festivale 70 bin civarında kişi katılmış olup, Türkiye'den de Tolga Sağ, Ahmet Kaya, Yeni Türkü, Kardeş Türküler 
grubu ve CHP’den de PM düzeyinde temsilci misafir olarak katılmıştır224. 

 Abdullah Öcalan’ın avukatları ile Hamburg Deutsches Orient Enstitü’nün Başkanı olup, Yaşar Kaya’nın yakın arkadaşı olan 225 Şarkiyatçı Udo Steanbach bir görüşme yapmışlardır. Bu kişi örgütün yeni dönem 
tezlerine destek vereceğini beyan etmiştir226. 

Sözde İkinci Barış Hamlesi Dönemi 

Sözde "İkinci Barış Hamlesi" ile ilgili kararlar, 2001 yılı Şubat ve Mart aylarında Irak'ın Kuzeyinde gerçekleştirilen Parti Meclisi Üçüncü Toplantısı'nda alınmıştır. 

Örgüt, yurt içinde ve yurt dışında geliştirmeyi planladığı kitlesel eylemlerin silahlı şiddetten arındırılmış fakat içinde otoriteyi zorlamanın olduğu şekilde yapılmasını planlamış, organize küçük grupların örgütlediği kitlelerin eylemlerin içerisine çekilmesi hedeflenmiştir. 

Örgüt sorumlu kadroları başlangıçta kitlesel eylemlerin örgütçe önem atfedilen günlerde gerçekleştirilmesini, bilahare diğer günlere de taşırılarak süreklileşmesini istemiştir. Bu meyanda, söz konusu eylemlerin başlatılması na start verildiği 2001 yılının başından itibaren örgüt kitlesini ve yandaş oluşumların fırsat buldukça bu tip eylemlere yöneldikleri gözlenmiştir. 

Böylece örgüt bir yandan kitleleri yeni örgüt stratejisi doğrultusunda eğitip, serhildan eylem tarzını geliştirirken, diğer yandan da sözde silahlı mücadeleye ara verdiği 1 Eylül 1999 tarihinden itibaren uluslararası  kamuoyunun desteğini almaya yönelik faaliyetler içerisine girmiştir. 

Örgüt, dönem içerisinde kadroların ve müzahir kitlenin motivasyonunu artırmaya yönelik özellikle örgütçe önem atfedilen günlere yakın tarihlerde suni gündemler yaratmaya çalışarak, örgütsel taleplerin müzahir 
kitle aracılığıyla kamuoyu gündemine getirilmesini hedeflemiştir. 

Bu doğrultuda 31 Mayıs 2001 tarihinden itibaren yeni dönem taktiği olan "Siyasal Serhildan" kapsamında "2. Barış Hamlesi" olarak ifade edilen yeni bir kitlesel eylem sürecine girilmiştir. 

Özgür Politika Gazetesi'nin 23-24 Mayıs 2001 tarihli haberlerinde, "2. Barış Hamlesi; Kimlik bildirimi, İrade beyanı ve Kürtlerin aktif politikaya katılımıyla yeni bir sürece giriyor" başlığı adı altında habere yer verilmiş ve sözde Başkanlık Konseyi üyesi Osman Öcalan ile bir röportaj yayınlanmıştır. 

Osman Öcalan; "...Halkımızın ulusal özgürlük mücadelesinin yeni bir aşamasına girmiş bulunuyoruz. Bu yeni aşama, demokratik sistemde ulusal ve toplumsal sorunların çözüme kavuşturulması sürecidir. Kürt özgürlük hareketi, bulunduğu toplumların demokratikleşme sorunlarıyla birlikte, Kürt sorununu da ele almış, çözümü için yürüttüğü mücadele çeşitli aşamalar  dan geçmiştir. Bu stratejik aşamalar ise, birinci olarak Diriliş devrimi ki bu 1999'da tamamlanmıştır. İkinci olarak da Demokratik Kurtuluş biçiminde formüle edilecek olan çözüm aşamasıdır" şeklindeki ifadeyle, örgütün yeni dönem stratejisinin önemini vurgulamıştır227. 

Yine sözde "1. Barış Hamlesi" dönemi olarak ifade edilen 1999-2000 yıllarının bir geçiş dönemi özelliğini taşıdığı, legal faaliyetler için uygun ortamların yaratılmasının ön görüldüğü bu dönemde örgütün; 2 Ağustos 1999’da ilan edilen sözde ateşkes ve yurt içerisinde faaliyet gösteren grupların aşamalı olarak yurt dışına çıkarılması, 01-29 Ekim 1999 tarihlerinde sözde Barış Grubu adı verilen örgüt mensuplarının teslim olması, Avrupa alanında gerçekleştirilen sembolik barış yürüyüşleri ve kitlesel eylemler sayesinde sözde elde edilen kazanımlarından dolayı 
bahse konu dönemin başarıyla tamamlandığını, bundan sonra faaliyetlerin "Demokratik Kurtuluş" süreci çerçevesinde ele alınacağını ifade edilmiştir. 

Bu amaç doğrultusunda sosyal kurumların daha etkin olmasını sağlamak için araka arkaya faaliyetler gerçekleştirilmiş ve kurumlaşma çabalarına hız verilmiştir. Bu nedenle Sözde KNK Yüksek Seçim Kurulunun gerçekleştir  diği 4. toplantısında, KNK Genel Meclisi'nin yeniden yapılandırılmasına yönelik, KNK Genel Meclisinde aday olmak isteyenlerin 01 Temmuz 2001-01 Eylül 2001 tarihleri arasında adres ve kısa öz geçmiş bilgilerini 
knk@kongrakurdistan.com veya www. kongrakurdistan.com adresleri üzerinden başvuruların yapılabileceği, yine "Rue Jean Stas 41. 1060 Bruxelles" adresine veya 003226473084 numaralı telefonun yanı sıra, 003226476849 faks numarasının başvuru esnasında kullanılabileceği, başvuruların KNK Yüksek Seçim Kurulu tarafından değerlendirilmeleri akabinde kamuoyuna açıklanacağı, oluşuma üye örgüt, parti, kurum vb.lerinin kontenjanlarının Yüksek Seçim Kurulu'nun bir sonraki toplantısında belirleneceği şeklinde bilgilere yer verilmiştir. 

Örgüt tarafından bu zamanda üç ay sürmesini planlanan "2. Barış Hamlesi" adı altındaki mezkûr eylemler; 31 Mayıs 2001 tarihinde Almanya/Berlin'de, KNK öncülüğünde, KON-KURD, Kürt Demokratik Kültür Hareketi (TÇDK), YEK-KOM, Kürt Hukukçular Birliği (YHK), Kürdistan İslam Hareketi (HİK), Kürdistan Aleviler Federasyonu (FEK), Kürdistan Yezidiler Birliği (YEK), Kürt Öğretmenler Birliği (YMK), Kürdistan Enformasyon Merkezi (KIZ), Mala Kurda Berlin (Berlin Kürt Evi)
nin katılımıyla düzenlenen kitlesel basın açıklamasıyla başlatılmıştır. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 2

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 2



YDK (Kürt Demokratik Halk Birliği) Organizesinde Gerçekleştirilen Eylemler 

Terör örgütü PKK'nın yeni dönem stratejisi çerçevesinde Avrupa alanında 150 örgüt mensubunun katılımı ile 02-10 Mayıs 2000 tarihleri arasında yapılan toplantıda 7. Kongre kararlarına paralel olarak feshedilen ERNK'nin yerine YDK (Yekitiya Demokratik a Gele Kurd-Kürt Demokratik Halk Birliği) kurulmuştur. Bu toplantı, örgüt tarafından YDK'nin kuruluş kongresi olarak kabul edilmiştir. 

Toplantıda, "Kürt Halk örgütlenmesinin yeniden yapılandırılması için uzun süredir yürütülen hazırlık tartışma ve çalışmalarını YDK olarak somutlaş tırıldığı, YDK çalışmalarını yürütmek ve yönetmek için bir Birlik Meclisi seçimine gidildiği" belirtilmiştir. 

Toplantı akabinde YDK ve KNK organizesinde, 31 Mayıs 1999 tarihinin teröristbaşının yargılanmasının yıldönümü nedeniyle, Öcalan’ın cezaevi koşullarının düzeltilmesi ve sözde sağlık problemleri nedeniyle başka bir cezaevine naklinin gerçekleştirilmesi veya hükümlülük şartlarının iyileştirilmesini sağlamak amacıyla 31 Mayıs–29 Haziran tarihleri arasında Avrupa ülkelerinde geniş katılımlı yürüyüşler, açlık grevleri, protesto gösterileri, oturma eylemleri gibi çeşitli faaliyetlerin gerçekleştirileceği bir kampanya ilan edilmiştir. Bu kampanyanın yürütülmesinde ise daha sonra Avrupa alanına atanan Sakine Kod Gönül TEPE ve Azime Kod adlı örgüt mensuplarının görev aldığı görülmüştür212. 

Öcalan’ın yakalanmasından sonra Avrupa’daki siyasal faaliyetler daha da hız kazanmıştır. Örgüt 2000–2001 döneminde siyasal çalışmalara ağırlık vererek, mücadelesinde Avrupalı ülkelerin desteğini kazanmaya çalışmıştır. Avrupa ülkelerinin birçok şehrinde yabancıların davet edildiği konferans ve paneller ön plana çıkmış, bu ülkelerde kültürel kurumların açılması hedeflenmiştir. 
Öcalan’ın talimatıyla, bu ülkelerin birinde Ortadoğu Araştırma Merkezi’nin kurulması gündeme gelmiştir. Hedeflenen düşüncelere göre, kurulacak araştırma merkezi yabancı yazar ve bilim adamlarını da bünyesine alarak, Batı destekli yeni açılımlar sağlanacaktır. 

 Bu kapsamda yapılan çalışmalarda Norveçli bazı gruplarla kısmi mesafe alınmış, hatta Norveçli gönüllü bir bayan Avukat Öcalan’ın savunmasını üstlenmiştir. Bu avukatın görevi Avrupa Konseyi’nde örgütün çalışmalarını takip etmek şeklinde gelişmiştir 213. 

 Nisan 2000 tarihi itibariyle, örgütün önde gelen isimlerinden Cemal (K) Murat Karayılan'ın iltica talebinin Hollanda resmi makamlarınca reddedilmesi, Almanya'da iki örgüt mensubunun yakalanarak cezaevine 
konulması, Fransa 6 örgüt mensubunun hapis cezasına çarptırılması ve Belçika'da bir örgüt mensubunun gözaltına alınması gibi gelişmeler, Avrupa'da yaşayan örgüt mensup ve yandaşlarının örgütün üst düzey yönetimince harekete geçirilmesine sebep olmuş, Almanya başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinde protesto gösterileri düzenlenmiştir. 

Bu zamanda çalışma yapılan diğer bir hususta kültürel faaliyetler organize edilmesidir. Kültürel faaliyetler kapsamında da öncelikli olarak Kürtçenin yaygınlaştırılmasının ilk hedef olduğu söylenerek, bu amaçla bazı aktiviteler gerçekleştirilmiştir. 

Nitekim Belçika/Brüksel'de faaliyet gösteren PKK yanlısı KON-KURD ve Almanya'da faaliyet gösteren örgütün cephe alt örgütlenmelerinden olan YMK (Kürdistan Öğretmenler Birliği), YEK-MAL (Kürdistan Veliler Birliği) organizesinde, Kürtçenin yaygınlaştırılması amacıyla çalışmalar yürütülmüş tür. 
Özgür Politika Gazetesi'nin 05 Ocak 2000 tarihli nüshasında, KON-KURD yönetimince, "Halk olarak varlığımızı korumak ve geliştirmek için kendi anadilimizde dinleyerek, konuşarak, okuyarak ve yazarak geliştirip 
yaygınlaştırmamız şarttır... Önderliğin Kürtçe okuma odaları oluşturulmalı' çağrısı oldukça anlamlıdır ve bir seferberlik ruhuyla cevap bulmalıdır..." 214 şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur. 

Almanya'nın Saarbücken kentinde Kürt Kültür Derneği tarafından düzenlenen Kürtçe kurslarının yanı sıra, Almanya'nın Karlsruhe kentinde Kürdistan Öğretmenler Birliği (YMK) çalışma programı çerçevesinde, 1–
15 Nisan 2000 tarihleri arasında Kürtçe Öğretmen yetiştirme kursunun düzenlenmesi planlamaları yapılmıştır. 

Yine, YDK alt oluşumlarından olan KAB-Kürdistan Aleviler Birliği ile Kürdistan Öğretmenler Birliği'nin organizesi ile Almanya/Pforzheim'da iki haftalık bir Kürtçe öğretmeni yetiştirme kursu düzenlendiği, belirtilen kursa 13 kişinin katıldığı görülmüştür. 

Almanya/Dortmund, Münih, Berlin, Saarbrücken, Köln, Mannheim, Hagen, Pforzheim, Dressen şehirlerinde faaliyet gösteren PKK yanlısı dernekler tarafından, "Kürtçe öğretmeni yetiştirme kursları" ve "Kürtçe öğrenim 
kursları" düzenlenmiş, az sayıda katılım olmuştur. 

İsviçre'de terör örgütü PKK güdümünde faaliyet göstermekte olan İsviçre Kürt Dernekleri Federasyonu (FEKAR) tarafından yapılan girişimler sonucun da, Bern, Fribourg ve Solothurn kantonlarında bulunan okullarda haftada iki saat Kürtçe eğitimi verilmiştir. 

Almanya'da faaliyet gösteren terör örgütü PKK yanlısı Derneklerin "Kürtçe'nin yaygınlaştırılması" amacıyla yürüttükleri girişimler sonucunda, Bremen, Hamburg ve Bonn şehirlerindeki bazı okullarda, haftanın belirli 
günlerinde "Kürtçe" dersleri verilmeye başlanmıştır. 

Diğer yandan, Almanya'nın Berlin kentinde bulunan Kürt Enstitüsü'nde İzzeddin Nasso tarafından yaklaşık 20 kişi katıldığı Kürtçe dil kursu verilmiş, (3) ay süren kursta Kürt dilinden ayrı olarak "Kürt kültürü ve Kürt tarihi" konularında da ders verilmiştir. 

Kürt Öğretmenler Birliğinin 7. Kongresi 13–14 Ocak 2001 tarihleri arasında Almanya'nın Köln şehrinde yapılmıştır. 

Berlin Kürt Enstitüsü tarafından, 26–28 Ocak 2001 tarihleri arasında Almanya/Berlin şehrindeki Christina Oteli'nde "Kürt Dil Konferansı" yapılmıştır. 29 Ocak 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesinde konferansta; Kürt Dil Akademisi kurulması, Kürtçenin ticaret sahasında da kullanılması için gerekli çalışmaların yapılması gibi kararlar alınmıştır. 

İsveç/Uppsala Üniversitesinde KÜRT-KAV organizesinde Kürtçe kursu düzenlenmiştir. Örgüt tarafından İsveç'te yaşayan ve Kürt yazar-Romancı olarak tanıtılan, aralarında Mahmut Baksi, Mehmet Uzun ve sanatçı Şivan Perver gibi şahıslar kullanılarak bu konular üzerinden gündem oluşturulması sağlanmak istenmişse de Mehmet Uzun ve Şivan Perver’in faaliyetlerden uzak durdukları görülmüştür. 

 PKK güdümünde faaliyet gösteren KNK Başkanlık Konseyi, 23 Ocak 2000 tarihinde, Belçika/Brüksel'de bir toplantı gerçekleştirmiştir. Özgür Politika Gazetesi' tarafından haber yapılan KNK bildirisinde215; Kürt dilinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının stratejik hedef haline getirilmesi, daha önce KNK bünyesinde yer almayan parti, örgüt ve kuruluşlarla görüşülerek KNK bünyesine alınması, çeşitli ülkelerde KNK büroları açılması, AB ülkeleri ne yönelik diplomatik çalışmaların hızlandırılması şeklinde kararlara yer verilmiştir. 

KNK yeni katılımlarla yapısını güçlendirmeye çalışırken, Kongre üyesi olan PRK-Rızgari örgütü, 27 Mart 2000 tarihinde Merkez Yürütme Kurulu imzalı bir bildiri yayınlayarak, KNK'nın PKK'nın yan kuruluşu gibi hareket ettiği gerekçesiyle, Mayıs 2000'deki olağan kongreye kadar yönetim organları ve komisyonlardan çekildiğini açıklamıştır. 

Bu sorunlarla uğraşmak zorunda kalan KNK, 2. Genel Kurul Toplantısını, 22-24 Ağustos 2000 tarihleri arasında Belçika/Bilzen kenti yakınlarında bulunan Alden Biesen Şatosu'nda gerçekleştirilmiştir. 

Mezkûr toplantının ardından PRK-Rızgari örgütü, "KNK'nin siyasi meşruiyeti ni kaybettiği, amacına ve misyonuna uygun faaliyetler göstermediği, temsili ve demokratik birlik olma vasfını yitirdiği ve PKK'nın bir yan kuruluşu haline geldiğinden dolayı" KNK'dan ayrıldığını kamuoyuna deklare etmiştir. 

Söz konusu toplantıya, Belçika/Flamen Bölgesi Dışişleri Bakanı ve Bilzen Belediye Başkanı Johan Savvens’de katılmıştır. Savvens; "Belçika'da önemli sayıda Kürt dostunun olduğunu, Kürt halkının içinde bulunduğumuz yüzyılda kendi kaderini tayin hakkına sahip olması gerektiği" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. 

Toplantıda, KNK komisyonlarından Jeopolitik ve Strateji, Ulusal Güvenlik, Sağlık ile Arkeoloji komisyonlarının kaldırılması ve örgüt ve bağımsız şahsiyetlerden 40 kadar yeni üye alınması, Başkanlık Konseyindeki üyelerin yenilenmesi kararları alınmıştır. 

Mezkûr toplantı neticesinde yayınlanan (15) maddelik sonuç bildirgesinden Avrupa alanı için öne çıkan hususlar şu şekildedir. 

1. Abdullah Öcalan için bir mesaj yayınlanarak, Öcalan’ın durumunu anlatan bir mektubun Türkiye ve bazı ülkelere gönderilmesi, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığına Türkiye'nin durumunu anlatan bir mektup gönderilerek, AB'den Türkiye'nin AB'ne alınması için ileri sürülen şartların içerisine Kürt sorununun da dahil edilmesinin istenmesi, Türk tarafının asla AB üyelik şartlarını yerine getiremeyeceğini, 
2. Sözde sürgünde yaşayan Kürtlerin siyasi ve kültürel haklarının elde edilmesi için çalışma yürütülmesi, Kürt sermayesinin birleştirilmesi ve Kürt işadamlarının bir araya getirilmesi için bir organizasyona gidilmesi, Kürt 
kadının siyasi arenada yerini alması ve kadın hukukunun oluşturulması için Kadın Komisyonu kurulması vb. hususlar kamuoyuna açıklanmıştır. 

Alınan kararlar akabinde, 30 Ağustos 2000 tarihinde İsviçre/Zürih kentinde, 30 kişinin katılımıyla "Kürt Esnaf ve İşadamları Birliği"nin kurulduğu, birliğin 9 kişilik yönetim ve 3 kişilik denetim kurulu seçiminin yapılarak, üyelik 
aidatının 50–150 İsviçre Frangı olarak belirlendiği görülmüştür. 

2000 yılı Ekim ayından bu yana hazırlık çalışmaları devam "Kongreya Abori Ya Kurd (Kürt Ekonomi Kongresi)", 19–21 Ocak 2001 tarihleri arasında Hollanda/Rotterdam şehrindeki Hotel Inntel'de yapılmıştır. 

Kongre sonucunda sözde "Kürt sermayesini bir çatı altında toplamak" amacıyla, Almanya merkezli olarak faaliyet gösterecek "Uluslararası Kürt İşverenler Birliği (Yekitiya Karsazen Kurd a Natnetevvi - KARSAZ)" adı altında bir organizasyon oluşturulması konusunda görüş birliğine varılmıştır. 

Özgür Politika Gazetesi'nin 15 Eylül 2001 tarihli nüshasında; KARSAZ'a mensup bir heyetin, Rusya'da Moskova Sanayi ve Ticaret Odası ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı Askeri Yardımlaşma Fonu yetkilileri ile 
görüşmeler yaptığı yolunda haberler yayınlanmıştır 216. 

Berlin Kürt Enstitüsü tarafından, 26-28 Ocak 2001 tarihleri arasında Almanya/Berlin'deki Christina Oteli'nde "Kürt Dil Konferansı" yapılmış, konferans sonrasında Kürt Dil Akademisinin kurulması, Kürtçenin ticaret 
sahasında da kullanılması için gerekli çalışmaların yapılması gibi kararlar alınmıştır. 

Bu kurum isim olarak bir ekonomik örgütlenme şeklinde gibi gösterilse de esasında, halktan zorla toplanan paraların ve örgütün gelirlerinin aklanması için kurulmuş bir yapı olduğu ortaya çıkmıştır. 

Ekonomik kapsamdaki çalışmaların yanı sıra KNK tarafından kültürel çalışmalara da hız verilmiştir. KNK’nın desteğiyle 18 Ağustos 2000 tarihinde, terör örgütü PKK yandaşları tarafından Hollanda/Hengelo şehrindeki Sportpark Veldvvijk'te "4. Mazlum Doğan Gençlik ve Kültür Festivali" adıyla bir festival düzenlemiştir. Etkinlik kapsamında spor müsabakaları ve konserler yer almıştır 217. Yine bu yıl YCK örgütlenmesinin 3. Konferansı Avrupa sahasında gerçekleştirilmiştir 218. 

Yine bu bağlamda, 02 Eylül 2000 tarihinde terör örgütü PKK yandaşlarınca, Almanya/Köln şehrindeki Müngersdorfer stadında "Uluslararası 8. Özgürlük, Barış ve Demokrasi Festivali" adıyla bir etkinlik düzenlenmiştir. 

2000'de Yeni Gündem Gazetesi'nin 03 Eylül 2000 tarihli nüshasında; etkinliğe 100 bin civarında PKK yandaşının katıldığı, katılımcılar arasında İngiliz Liberal Demokrat Parti Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Sarah 
Ludford, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakan Yardımcısı Mihael Vesper, Alman Yeşiller Partisi’nden Federal Parlamento üyesi Angelika Beer ve İtalyan Komünist Yeniden Kuruluş Partisi üyesi Roman Mantovani'nin de 
bulunduğu şeklinde haberler yer almıştır 219. 

PKK doğrultusunda Almanya'da faaliyet gösteren Derneklerin çatı örgütlenmesi konumunda olan YEK-KOM tarafından, Almanya'da 1993 yılından bu yana devam eden terör örgütü PKK'ya yönelik yasağın kaldırılması amacıyla Haziran 2000 tarihi itibariyle uzun süreli bir kampanya başlatılmıştır. Etkinlikler de Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu kampanya gündemine alınarak, propaganda malzemesi olarak kullanılmıştır. 

Öte yandan, PKK bünyesindeki kadın yapısının, Avrupa ülkelerinde insani ve kültürel amaçlı dernek maskesi altında ve " Kürt Kadın Vakfı, Savaş Mağdurları Vakfı, Kültür-Sanat ve Müzik Vakfı" veya " Kürt Dernekleri Koruma Vakfı" gibi isimlerle vakıf- dernek şeklinde örgütlenmeleri planlanmış, bu doğrultuda faaliyetlere başlanmıştır. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 1

PANZER VE KÜRT İSYANI YENİ STRATEJİ - SERHİLDAN, BÖLÜM 1 




SERHİLDAN  Eylemlilik Dönemi İçin Avrupa’ya Biçilen Rol. 

Serhildan bilinen anlamda halk hareketi, toplu gösteri, ayaklanma anlamlarına gelmektedir. Örgütün bu kelimeye bu dönemde verdiği anlam ise; Ulaşılması istenen hedeflere ayrıca halkın yani kitlelerinde toplu gösteri, eylem ve faaliyetlerle katkı sunmasıdır. Bir nevi düşük yoğunluklu isyan hareketidir. 

Öcalan’ın Demokratik Cumhuriyet stratejisi değişikliğinden sonra Avrupa alanındaki faaliyetler daha büyük önem arz etmeye başlamıştır. Bu zamandan sonra Avrupa'nın örgüt açısından oynadığı rol ve örgütün bu alandan beklentileri sıkça dile getirilmeye başlanmıştır. 

Konuya ilişkin olarak, " Son iki yıllık süreçte, mücadelenin merkezi ve mücadelenin öncüsü Avrupa'da yaşayan halkımız olmuştur. Hep eylemlilikte bulunmuş, bu eylemlilik Kürdistan'ı etkilemiş ve Kürdistan'ı canlı tutarak öncü bir rol oynamıştır. Yeni dönem serhildan sürecinin de gelişip oturabilmesi, egemen hale gelmesi için, yine Avrupa'daki kitle hareketinin, 
demokratik direniş hareketinin rolü çok önemlidir. Eğer bu sene daha da etkili bir biçimde o rolü oynatılırsa 2001 yılında biz diyebiliriz ki, tarihsel rolünü tamamlamış olur" 206 şeklinde yapılan açıklamalar Avrupa'nın örgüt açısından taşıdığı önemi vurgulamaktadır. 

Terör örgütü Avrupa'daki faaliyetlerinde etkili olabilmek maksadıyla dönem strateji ve taktiklerine uygun olarak örgütsel yapısında da bir takım değişikliklere yönelmiştir. Avrupa alanındaki düzenlenmeler hakkında, 
"Diaspora örgütlenmesini ve onun gerekli kıldığı genişlemeyi kavramak gerekiyor. Ama bununla birlikte önündeki engelleri iyi görmek, bu engellerle doğru mücadele ederek sancısız bir geçişi sağlamak gerekiyor. Biz bunu hala yapamıyoruz. Olumlu diyeceğimiz gelişmeler var. Yani örgütü yeniden inşa etmek, onun örgütlerini ortaya çıkarıp işletmek, bunu işletecek olan kadroya doğru bir anlayış vermek zorundayız. Avrupa çok önemli bir uygulama yeri, öncülük yapma yeridir. Burada ortaya çıkacak doğrular, önce ülkeye, oradan Türkiye metropollerine taşınır ve orada da niteliğe, kuvvete dönüşür" şeklindeki değerlendirmeler yapılmıştır. 

Diğer yandan Avrupa'nın ve Avrupa faaliyetlerinin örgüt faaliyetleri açısından taşıdığı önem belirtildikten sonra bu kez AB'nin tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur. 

"Yine iki yıldan beri geliştirdiğimiz stratejik değişiklikle, yarattığımız değişim ve attığımız adımlara rağmen, hala sanki hiçbir şey yokmuş gibi bir yaklaşım söz konusudur. Hatta birçok güç neredeyse bu tutumu bile tersine çevirmenin yaklaşımlarını göstermek istiyor. 
Henüz yaklaşım ve tutumlarında bir değişiklik söz konusu değil. Yani gerçek anlamda kendi ideolojik-politik dünya görüşleri ve sistemleri açısından bu sorunu görme ve ifade etmeden çok; yaşanan tarihsel süreçte Kürdistan'a yönelik belirlenen politikalar ve orada örgütlenen çıkar çarkının bir gereği olarak, şu anda kendisini de reddeden bir inkârcı tutumla soruna yaklaşıyorlar. 

PKK'nin 15 yıllık savaşında, kendi açısından bakıldığında haklı olmasa da ona karşı olmasının bir mantığı var. Bunu reddedebilir, buna karşı çeşitli biçimlerde tutum da alabilir. Ama iki yıldır değişen stratejiye rağmen sanki hiçbir şey değişmemiş gibi bir yaklaşım gösterilmesi, Kürt sorunu konusundaki samimiyetsizliğini de gösteriyor"207 denilerek Avrupa   ülkelerinden beklenen yaklaşımın gerçekleşmediği ifade edilmiştir. 

Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik sürecinde fırsatları kollayarak bir takım kazanımlar elde etmeyi uman örgüt, bu konuda da hedeflediğini tam elde edememiştir. Nitekim AB ülkelerinin tavrı konusunda; "Bütün inkârcı ve antidemokratik yaklaşımlarına rağmen, Türkiye'nin Avrupa sürecine katılmak istemesine karşı Avrupa'nın kendi ilkelerinden taviz veren yaklaşımı, yani Kürt sözcüğünü bile AB'ye katılım sürecine, katılım belgesine geçirmemesi çok tuhaf bir şeydir. Burada şöyle bir durum ortaya çıkıyor: 

Geçmişten beri Avrupa'nın yaklaşımında belli bir inkârcılık var. 

Bu inkârcılık, Kürdistan'ın parçalanmışlığına ve bölünmüşlüğüne kesinlikle karar düzeyinde damgasını vuran bir tarihsel olgunun gelişiminden kaynaklanıyor. Avrupa politikasının tarihsel olarak Kürtleri inkâr etmesi, günümüzde de çok fazla bir değişikliğe uğramadan halen devam ediyor. 

Şu rahatlıkla söylenebilir: Avrupa'nın Kürtlerin lehine olabilecek bir Kürt politikası yoktur. İnsan hakları çerçevesinde de olsa, gerçek anlamda ve ilkesel düzeyde Kürtlerin insan hakları temel esaslarına uygun olarak kabulü ve bu temelde meşrulaştırılması söz konusu değildir. 15–20 yıldır gelişen Kürt mücadelesinin reddi, inkâr temelindeki yaklaşımların ortaya çıkardığı bir sonuçtur"208 hususlarına ve değerlendirmelerine yer verilmiştir. 

Örgütçe yapılan değerlendirmelerde, bir yandan Avrupa'da sürdürülecek olan faaliyetlere yönelik perspektifler sunulurken, diğer yandan Avrupa ülkelerinden beklentiler sıralanmaya çalışılmıştır. 

“Kürt sorununa çözüm bulmak için Avrupa sisteminin değiştirilmesi gerekiyor. Değiştirmek için de belirttiğimiz çerçevede bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Öyle anlaşılıyor ki, Avrupa'dan bir çözüm geliştirilmeden Türkiye bir çözüme giremeyecektir. O yüzden diplomatik-siyasi ilişki temelinde Avrupa'da çözümü geliştiren bir mücadelenin geliştirilmesi, Avrupa'daki Kürt toplumunun bu çerçevede harekete geçirilmesi gereklidir. AB karşısında böyle bir siyaset izleyebiliriz. 

Doğudan Rusya ile siyasi ilişkiler geliştirmek, Kürt sorununun çözümünü bu alanlardaki kitlelerin desteğini alabilmek için belli bir ilişki içinde olma gereği vardır. Bu süreçte bunun ortamı ve koşulları daha fazla oluşmak tadır. Etkinlik geliştirmeye yönelen Rusya, bu süreçte Kürtlerle daha ilgili ve ilişkili olabilir, bu değerlendirilebilir" 209 açıklamalarına yer verilmiştir. 

Öcalan yeni dönem stratejilerinde Türkiye’ye yeni bir model teklifinde bulunarak İsviçre, ABD, Belçika, İspanya ve Rusya da uygulanan federal ve konfederal sistemin Türkiye’ye uyarılmasını, kültür, dil ve siyasi 
örgütlenme açısından ülkemizin Güneydoğu’sunda özerk bir yapının oluşturulmasını istemiştir 210. Bunun geçekleşmesinin de ancak Türkiye’nin AB sürecinde olacağı belirtmiştir. 

Silahlı faaliyetler döneminde Avrupa, örgütün stratejik üssü rolünü oynamış tır. Avrupa çalışmaları Kırsaldaki silahlı faaliyetleri, eleman, lojistik ve mali destek açısından beslediği gibi önemli bir propaganda ve diplomatik merkez rolü de oynamıştır. 

Avrupa, örgütçe geliştirilen yeni stratejik dönemde de etkin rolünü oynamayı devam ettirmiştir. Kaldı ki, yeni dönemde bu rol daha da önem arz etmeye başlamıştır. Nitekim AİHM savunmalarında ve diğer bir dizi örgüt dokümanlarında bu husus teyit edilmektedir. 

Avrupa'nın PKK faaliyetleri açısından ikili bir konumu bulunmaktadır. PKK'nın Avrupa'daki faaliyetlerine etkide bulunan hususlardan birincisi, bu sahada yerleşik bulunan ve sayıları yüzbinler ile ifade edilebilecek Kürt kökenli insanlarımızın varlığıdır. Bu nüfusun küçümsenmeyecek bir kısmı mülteci statüsünde bulunmaktadır. Bu mülteciler ise Avrupa’da oturum almak amacıyla PKK’lı olduklarını, işkence gördüklerini ve Türkiye’ye dönmeleri halinde ağır koşullarda hapis cezası alacakları yönünde yanlış beyanda bulunmaktadırlar. Bu yönlü ifadeler ülkelerin yönetimlerince de karşılık bulduğundan, bu grupların yönlendirilmesi PKK tarafından takip 
edilmektedir. 

PKK bu güce dayanarak, başta Almanya olmak üzere Avrupa çapında kurumlaşmaktadır. Örgüt bu sahada oluşturduğu kurum ve kuruluşları vasıtasıyla eleman ve maddi imkânlar temin etmek, kamuoyu oluşturmak 
ve propaganda faaliyetlerini organize etmek gibi avantajlar sağlamıştır. 

Daha önce ifade dildiği gibi 19 Şubat 2001 tarihli PKK Başkanlık Konseyi talimatında, "Şimdi burada önemle görülmesi gereken diğer bir nokta da diasporanın rolüdür. Son iki yıllık süreçte görüldüğü üzere, şunu kesin ve net bir biçimde belirtebiliriz: Mücadelenin merkezi, mücadelenin öncüsü Avrupa'da yaşayan halkımız olmuştur. Kimse bir yerde durmamıştır; hep eylemlilikte bulunmuş, bu eylemlilik Kürdistan'ı etkilemiş ve Kürdistan'ı canlı tutarak öncü bir rol oynamıştır. Yeni dönem serhildan sürecinin de gelişip oturabilmesi, egemen hale gelmesi için, yine Avrupa'daki kitle hareketinin, demokratik direniş hareketinin rolü çok önemlidir211” şeklinde belirtilen hususlar, örgütün Avrupa alanındaki kitlesine dayanarak 
yürütmüş olduğu faaliyetler konusunda bilgiler vermektedir. 

Terör örgütünün yeni stratejisinin Avrupa'ya biçtiği misyon, PKK Avrupa ilişkilerinin ikinci ve bu strateji açısından en önemli boyutunu oluşturmakta dır. Örgüt yeni stratejisini biçimsel olarak Avrupa'nın insan hakları ve demokratikleşme normlarıyla benzeştirmeye çalışmaktadır. Örgüt, diğer kozlarını en üst düzeyde kullanmaya çalışsa da, esasen kaderini Türkiye'nin AB sürecinde temel konulardan biri olan Kopenhag siyasi kriterleri çerçevesinde kültürel kimlik hususunda izleyeceği tutuma bağlamıştır. 

Bu planda ikili bir oyun vardır. Burada amaç Türkiye’den hem Kopenhag kriterlerince bazı kazanımlar elde etmek hem de Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmaktır. Örgütün bu süreçte aslında verdiği mesajın tersine daha 
farklı bir hedefi vardır. Öcalan her hafta Avukatları ile yaptığı görüşmenin hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Türkiye kamuoyuna duyurulduğunu çok iyi bilmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin AB adaylığını engellemek için, 
Türkiye AB’ye üye olursa biz bazı kazanımlar elde edebiliriz şeklinde beyanatlar vererek bazı Ulusalcı ve Sağ kesimleri harekete geçirerek AB karşıtı propaganda yapmayı amaçlamıştır. Türkiye kamuoyuna bu mesajlar 
verilmeye çalışılırken, diğer yandan da taraftarlarına Türkiye'nin Avrupa birliğine girmekten başka çaresinin olmadığını, AB'ye üye olmak için de kültürel kimlik konusuna çözüm getireceğini empoze ederek moral vermeye çalışmıştır. 

Örgüt bu konularda paravan olarak kurmuş olduğu legal kurum ve kuruluşları vasıtasıyla Avrupa'nın çeşitli başkentlerinde kulis ve lobi faaliyetleri yürütmüştür. Bu çalışmalarda devletler düzeyinde olmasa da, ortaklık veya uluslararası niteliği olan kurumlardan Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, NGO'lar veya tek tek siyasetçiler, akademisyenler Türkiye'den kültürel kimlik ve insan hakları konusunda adım atmasını istemiştir. 

Sonuç olarak, örgüt bir takım endişeler taşısa da Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerini yakından takip ederek kendi lehine sonuçlar çıkartmaya çalışmış, bunun yanında Türkiye’nin AB üyeliğini engellemek için ikili bir taktik sürdürmüştür. Dönem içerisinde örgüte müzahir kurumlarca yabancı dernek ve NGO’larla yapılan görüşmelerde Türkiye’nin AB’ye alınmaması propagandası yapılmış ve ülkemiz aleyhine baskı oluşturulması na  çalışmıştır. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***