11 Mart 2018 Pazar

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 16

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 16


C. Krizin Hemen Sonrasında Yaşanan Gelişmeler 

BM Genel Sekreteri’nin çağrısına Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın olumlu cevap vermeleriyle 1967 Kıbrıs krizi sona ermiş oldu. Yunanistan, Türkiye ile vardığı anlaşma doğrultusunda Kıbrıs’taki birliklerini 8 Aralık 1967’de geri çekmeye başladı. Yunan Hükümeti, birliklerin çekilmesi işleminin tamamlandığını 16 Ocak 1968’de Türk Hükümeti’ne bildirdi.604 

Bununla birlikte Makarios Hükümeti, BM Genel Sekreteri’nin çağrısını kabul ederken gösterdiği isteksizliği, bu çağrıda öngörülen kararları gerçekleştirme 
aşamasında da gösterdi. Kıbrıs’ın yabancı askerlerden arındırılmasına ilişkin hükmün 1959 Antlaşmalarının öngördüğü şekilde adada bulunan Türk ve Yunan askerlerini de kapsaması gerektiği savunan [ve bu yöndeki çekincelerini U-Thant’ın çağrısını kabul ederken belirten] Kıbrıslı Rum yetkililer,605 28 Ocak 1968’de yaptıkları açıklamayla, bu talepleri gerçekleşmediği sürece Ulusal Muhafız Alayı’nın da dağıtılmayacağını belirttiler.606 

Kıbrıslı Türk yetkililer ise, bu süreçte uluslararası kamuoyunun Kıbrıs’taki son gelişmeler nedeniyle Makarios Hükümeti’ni ve Yunanistan’ı haksız bulan 
tutumundan faydalanarak 28 Aralık 1967’de Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ni kurdular. Kıbrıs’taki iki topluluğun zaten 1964’ten beri fiilen devam eden ayrı 
yaşama durumunun Kıbrıslı Türkler tarafından hukuki bir çerçeveye kavuşturulması çabası olan bu karar,607 Denktaş’a göre, Kıbrıslı Rumların yıllardır uygulamakta oldukları baskıların bir sonucuydu ve 1960 Anayasası’nda Kıbrıslı Türklere tanınan yetki ve görevlerin yerine getirilebilmesi amacını taşıyordu.608 

1967 Kasımı boyunca iki NATO müttefiki arasında bir savaş yaşanmaması için bütün imkânlarını seferber eden ABD ise, krizin hemen sonrasında ilgisini tekrar 
Türkiye ve Yunanistan ile olan ilişkileri üzerine yoğunlaştırdı. Yunanistan’da Kral ile Cunta İktidarı arasında yaşanan gerilimin yeni bir siyasi istikrarsızlık dönemine yol açmaması yönünde çaba gösterdi.609 Mevcut rejimin ülkeyi kontrol altında tutma konusunda başarılı olması ve Yunanistan’da dikkatle gözetmesi gereken çıkarları nedeniyle ABD, Cunta Yönetimi ile resmi ilişkiler kurma konusuna ağırlık verdi.610 

Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ni resmi olarak tanımayan ABD, bu girişimin Kıbrıs’taki ortamı gerginleştirmesinden endişe duydu. Kıbrıs’taki Büyükelçisi 
Belcher aracılığıyla Makarios’un bu gelişmeye gösterdiği tepkiyi yumuşatmaya çalıştı. Makarios’un Kıbrıs’ta bulunan yabancı misyon şeflerinin bu yeni Türk 
yönetimi ile görüşmelerini yasaklama çabalarına karşı Büyükelçi Belcher daha önceki gelişmeler sırasında Kıbrıslı Türk yetkililerle görüşmenin sorunların 
çözülmesinde ne kadar faydalı olduğunun görüldüğünü belirterek, ABD’nin KGTY’nin kurulmasını bir süredir devam etmekte olan de facto durumun 
kurumsallaştırılmasından başka bir şey olarak görmediğini vurguladı.611 

Kıbrıs’taki duruma hâlâ kalıcı bir çözüm bulunamamış olması nedeniyle ABD’nin Kıbrıs sorunuyla ilgilenen yetkilileri bu konu üzerine çalışmaya devam 
ettiler. ABD’nin o andan sonra yürüteceği faaliyetlerde İngiltere, Kanada, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Hükümetleri ve -çok umut vaad etmese de- BM ile birlikte hareket etmesinin gerektiği bu yetkililerin ortak fikirlerinden biriydi.612 Son Kıbrıs krizinin anlaşmayla noktalanmasının başlıca mimarı olan Cyrus Vance’e göre, ABD aktif bir rol oynamadığı sürece Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme ulaşmak çok zordu.613 Fakat Kıbrıs sorununa başından beri mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışan Johnson Yönetimi, önceliğini ve desteğini Türk ve Yunan yetkililer arasında yapılan gizli görüşmelerin devamı konusuna vermeyi planlıyordu.614 

D. 1967 Krizi Boyunca ABD’nin İzlediği Politika: 1964 Krizi İle Karşılaştırma 

ABD’nin 1967 Kıbrıs krizi boyunca izlediği politika neredeyse 1964 krizi boyunca izlediğinin aynısıydı. 1967’deki kriz süresince ABD’nin Kıbrıs sorunundaki 
gelişmelere ilişkin başlıca ilgisi, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, “kısa vadede adada barışın tesis edilmesi, uzun vadede kalıcı bir çözümün teşvik edilmesi ve bunların hepsinin üstünde Yunanistan ve Türkiye arasında muhtemel bir savaşın önlenmesine yönelikti.”615 ABD, NATO’nun güneydoğu kanadını yıkabilecek bir Türk - Yunan savaşını başlatmasına kesin gözüyle bakılması nedeniyle 1967 krizinde de Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesini önleme konusunda aynı çabayı gösterdi. Fakat Johnson Mektubu’nun ters etkilerinin açıkça bilincinde olan ABD diplomasisi bu kez daha dikkatliydi.616 

Her iki kriz sırasında da ABD’li yetkililerin taşıdığı kaygılar, ulaşmaya çalıştığı amaçlar ve bu doğrultuda uyguladığı taktikler neredeyse aynıydı. 1964 
yılının büyük bölümünde devam eden kriz boyunca izlenilen yöntem ve amaçlara ulaşmada kullanılan araçlar 1967 yılındaki kriz boyunca da görüldü. 15 Kasım 1967 tarihindeki saldırılarla başlayan krizin kısa sürede savaş ihtimaline tırmanması nedeniyle 1964 krizindekinden farklı olarak bu kez çok daha yoğun girişimlerde bulunuldu. On beş günlük bir süre zarfında 1964 yılı boyunca kullanılan taktiklerin ve izlenilen yöntemlerin hepsi birlikte uygulanmaya çalışıldı.617 

ABD, önce Türkiye’yi müdahaleden vazgeçirebilmek sonra da müdahale ihtimaline neden olan durumu ortadan kaldırabilmek için yine NATO müttefikleriyle ve Birleşmiş Milletlerle birlikte hareket etti. İkili ilişkilerde yaşanan bozulmalara rağmen hâlâ Türkiye ve Yunanistan üzerinde en büyük etki sahibi aktör olan ABD, yine özellikle kendi büyükelçileri ve özel temsilci Cyrus Vance aracılığıyla sorunun taraflarına yaşanan olaylardan duyduğu endişeyi bildirdi. Bir an önce barışın tesis edilmesi yönünde telkinde bulundu. 1967 krizi boyunca yürüttüğü bütün faaliyetlere BM ve NATO’yu bir şekilde dâhil etmeye çalışarak sonuçta taraf ülkelerde ortaya çıkabilecek memnuniyetsizliğin tek muhatabı olma ihtimalinden kurtulmak istedi. İki kriz arasında yaşanan gelişmeler nedeniyle bu konuya daha çok özen gösterdi.618 

Savaşın önlenmesi amacıyla yine başlıca araç olarak diplomasi kullanıldı. Adada çatışmalar başladıktan sonra ABD’ye ait Altıncı Filo’nun olası bir askeri 
müdahaleyi önleyebilmek için Türkiye’nin güney sahilleri ile Kıbrıs arasındaki sularda seyretmeye başladığı yönünde iddialar ortaya atılmasına619 rağmen ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından bu söylentiler yalanlandı.620 

1967 krizi sırasında ABD, Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı askeri yardımlar konusunu bir baskı aracı olarak bir önceki krize göre çok az kullandı. Zaten 1964 krizi sırasında yeterince vurgulanmış olan bu konu, hâlâ taraf ülke yetkililerinin hafızalarındaydı. Ayrıca ABD’li yetkililer, 1964 krizindekinin aksine, Türk ve Yunan yetkililerle yaptıkları görüşmeler sırasında belki de Soğuk Savaş koşullarındaki -özellikle Türkiye - SSCB ilişkilerinin gelişmesine de uygun ortamı 
sağlayan- Yumuşama’nın etkisiyle “Sovyet tehdidi”ni pek dile getirmediler. Bunda şüphesiz SSCB’nin 1967 Kıbrıs krizi sırasında takındığı tutumun etkisi de söz konusudur.621 

Cyrus Vance’in arabuluculuk çabalarında ABD’nin 1964 krizi sırasında Kıbrıs sorununda kazandığı deneyimin ve iki kriz arası dönemde taraf ülkelerle olan 
ilişkilerinde yaşanan gelişmelerden çıkardığı derslerin izleri açık biçimde görüldü. ABD’nin 1964 yılında Kıbrıs sorununa yönelik takındığı tutum hem Türkiye’nin 
hem de Yunanistan’ın büyük tepkisine neden olmuştu. Ancak bu iki ülke arasında karşılaştırma yapıldığında, ABD’nin Kıbrıs politikasından duyulan 
memnuniyetsizliğin Türkiye kamuoyunda ve Türk yetkililerde daha çok gözlemlendiği açıktı. Bu nedenle 1967 krizi sırasında, ABD’li yetkililer, Türkiye’yi 
kızdırmama ve gücendirmeme konusunda daha hassas davrandılar.622 Vance’in arabuluculuğu sırasında siyasi deneyimsizliği, uluslararası alandaki yalnızlığı ve 
ABD’ye olan bağ(ım)lılığı nedeniyle ABD baskısına daha müsait olan Yunan Cuntası taviz vermeye daha çok zorlanan taraf oldu.623 Krizin önceden planlanan, 

Yunan bir generalin liderliğinde gerçekleştirilen ve BM Güvenlik Konseyi kararları ile BM Barış Gücü Komutanı’yla yapılan düzenlemeleri ihlâl eden bir Yunan 
saldırısı tarafından tetiklenmesi de Yunanistan’ın daha çok taviz vermesi gereken taraf olarak görülmesinde önemli bir etkendi.624 

Bununla birlikte, özellikle Yunan kamuoyu tarafından vurgulanan “Türk Hükümeti’nin taleplerinin büyük kısmının Yunan Hükümeti tarafından kabul 
edilmesinin Ankara açısından tam bir diplomatik zafer anlamına geldiği” yönündeki görüşler625 ise, gerçekliği yansıtmaktan uzaktı. Krizin ilk günlerinde öne sürdüğü isteklerden bazı geri adımlar atmak zorunda kalan Türk Hükümeti aslında “yarım ekmeğe razı olmuştu.”626 Ortaya çıkan sonuç, belki de en çok, Türkiye’nin net bir diplomatik zafer elde etmesi ve bunu Yunanistan’la olan ilişkilerini daha da kötüleştirebilecek şekilde bir propaganda malzemesi hâline getirmesinden endişe duyan ABD için tatmin ediciydi. Türkiye ve Yunanistan, krizin sonunda kamuoylarına kazanım olarak sunabilecekleri öğeler içeren bir anlaşmaya imza atarak ortak bir zeminde buluşmuşlardı. Sonucun böyle olmasında şüphesiz ABD’li yetkililerin kriz boyunca yürüttükleri faaliyetler sırasında, “Türkiye ve Yunanistan açısından net bir diplomatik zafer ya da bozgunun ortaya çıkmaması” konusuna özen göstermeleri de etkiliydi.627 

Son olarak ABD’nin 1967 Kıbrıs krizi boyunca izlediği politikanın başarılı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda da birkaç tespitte 
bulunulmalıdır. Bu krizde de ABD’nin başlıca amacı, Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler nedeniyle savaşmalarını önlemek olmuştur. Söz konusu süreçte ABD’nin en çok göze batan girişimi olan Vance Misyonu’nun amacının savaşı önlemek olduğu Cyrus Vance’in kendisi tarafından belirtilmiştir. ABD’li yetkililerin yoğun girişimleri ile önce Türkiye’yi Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmaktan vazgeçirmeleri, sonrasında da Türk, Yunan ve Kıbrıslı yetkilileri aynı kararlar etrafında birleştirmeleri sayesinde bu amaca ulaşılmıştır. 1967 krizinin savaşla sonuçlanmaması ABD’nin izlediği politika açısından açıkça bir başarıdır. 

Bunun yanı sıra, savaşın önlenmesi amacıyla yapılan girişimlerin müttefik ülkelerde yarattığı etkiler konusu da ABD’nin bu krizde izlediği politikanın 
değerledirilmesinde önemli bir ölçüttür. Bu konuda yazarlar arasında bir görüş birliği mevcut değildir. Örneğin Harris, Cyrus Vance’in mekik diplomasisi sırasında esasen Yunanistan’ı taviz vermeye zorlayan tavırlarının ve çabalarının sonuçlarının Türkiye’de ABD’nin Kıbrıs politikası hakkında var olan şüpheyi biraz da olsa boşa çıkarmaya yardımcı olduğunu iddia etmektedir.628 Bu görüşün tersine Campbell, 1967’de Türkiye’yi müdahaleden alıkoymadaki başarısının aynı zamanda ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisini de nihai ölçüde sınırladığını düşünmektedir.629 Stern ise, ABD’nin 1964’ten sonra 1967’de de Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesini engellemeye yönelik girişimlerinin Türkler tarafından “bir büyük gücün küçük düşürücü gövde gösterisi” şeklinde algılandığını belirtmektedir.630 Bu iddialı yorumların dışında, Adams’ın da belirttiği gibi, ABD’nin bu kriz sırasında her iki müttefikiyle de 1964’te olduğundan daha iyi geçindiğini631 söylemek daha mantıklı görünmektedir. Bu durumda ABD’nin bu iki müttefikiyle olan ikili ilişkilerinin seyrinin, 1967 krizindeki tutumundan çok 1964 krizindeki tutumundan etkilendiği de 
söylenebilir. Fakat bütün bu değerlendirmeler ve yorumlar yapılırken ABD Dışişleri Bakanı Rusk’ın 23 Kasım’da büyükelçilerine gönderdiği ve ikili ilişkilerden çok savaşın önlenmesi konusuna yoğunlaşılmasını salık veren telgrafını 632 da akıldan çıkarmamak gerekir. 

Kısacası, ABD’nin 1967 krizindeki tutumunun 1964 krizindekiyle büyük ölçüde benzerlik gösterdiğinden yola çıkarak Kıbrıs’a yönelik politikasında bir 
tutarlılık ve devamlılık olduğuna işaret etmek gerekir. Bu üç yıllık dönem boyunca ABD, savaş olasılığının yüksek olduğu zamanlarda başlıca amacı olan “iki NATO müttefikinin savaşmasını önlemek” için her türlü çabayı göstermiş, Kıbrıs sorununun pasif bir şekilde devam ettiği zamanlarda ise Türkiye ve Yunanistan’ın anlaşarak sorunu -yani NATO’nun güneydoğu kanadının istikrarsızlaşmasına neden olan etkeni- ortadan kaldırmaları yönünde çalışmıştır. Her iki çizgide de ABD, bölgeyi Sovyet yayılmasına karşı korumanın, Yunanistan ve Türkiye’nin büyük müttefiki olmanın, bu ülkeler açısından zaruri olan askeri ve ekonomik yardımın sağlayıcısı konumunun, Doğu Akdeniz’de en güçlü askeri varlığa sahip süper güç olmanın prestijini kullandı. Ancak bütün bu büyüklük göstergeleri listesine rağmen, gücüne ve etkisine dayanarak da olsa, sorunların hiç birini çözemedi.633 Her ne kadar Türkiye ve Yunanistan’ı sadece NATO’nun çıkarlarını gözeterek tarafsız hareket ettiğine inandırmaya çalışmışsa da bu iki ülke ile olan ilişkilerinin Kıbrıs sorunu nedeniyle bozulmasına engel olamamıştır. Bu nedenle de dönemin sonlarına doğru daha dikkatli hareket etmiştir. Sonuç olarak Kıbrıs sorunu bu dönemde ABD diplomasisini en çok zorlayan konulardan biri olmuştur.634 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI ;

604 Bayülken, op. cit., s. 116. 
605 supra., s. 181. 
606 Dışişleri Belleteni, Sayı 40, (Ocak 1968), s. 28. Bazı yazarlar Vance arabuluculuk faaliyetlerini 
yürütürken Makarios’un Ulusal Muhafız Alayı’nın dağıtılmasına karşı çıktığını savunmaktadırlar. Bkz. Bölükbaşı, “The Cyprus Dispute and…,” s. 419; Oberling, op. cit., s. 116; Danopoulos, op. cit., s. 262. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi, Makarios’un bu karşı çıkışı, anlaşmanın uygulanışı sırasında Kıbrıs Hükümeti’nin çekinceleri doğrultusunda bir askerden arındırma işlemi gerçekleşmediği için ortaya çıkmıştır. 
607 Fırat, op. cit., s. 226. 
608 Rauf R. Denktash, The Cyprus Triangle, London, K. Rustem & Brother, 1988, s. 35. 
609 “Letter From the Ambassador to Greece (Talbot) to the Country Director for Greece (Brewster),” Athens, (undated), http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Mission to the North Atlantic Treaty Organization,” Athens, December 13, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm 
(Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, December 13, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim 
Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, December 13, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009); “Transcript of Teleconference Between the Embassy in Greece and the Department of State,” December 13, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
610 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, January 13, 
1968, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 2, 1968, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4759.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
611 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 30, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
612 “Memorandum From Secretary of State Rusk to President Johnson,” Washington, January 17, 
1968, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
613 “Memorandum for the Record,” Washington, January 24, 1968, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4760.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
614 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 9, 1968, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4759.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
615 Ehrlich, op. cit., s. 110. 
616 Taşhan, “Turkish - US Relations…,” s. 169; Uslu, op. cit., s. 24. 
617 Örneğin 1964 krizi sırasında bir NATO girişimi olarak ortaya çıkan Anglo - Amerikan teklifine benzer biçimde bu kez ABD, İngiltere ve Kanada’nın ortak girişimi söz konusuydu. 1964 krizinin özellikle son dönemlerinde olduğu gibi ABD bu kez de BM ile işbirliği içinde hareket etti. George Ball, General Lemnitzer, Dean Acheson gibi isimlerin 1964 krizi sırasında oynadıkları rolleri bu kez 
tek bir isim, Cyrus Vance üstlendi. ABD yine taraf ülkelerdeki büyükelçilerini krizin sona erdirilmesi yönünde etkili biçimde kullandı. Başkan Johnson 1964 krizinde olduğu gibi 1967’de de taraflara sukünet çağrısında bulunan mektuplar gönderdi. 

17 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 15

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 15


B. ABD’nin Krizi Sona Erdirmeye Yönelik Girişimleri 

1. Üçlü NATO Girişimi 

Krizi sona erdirmeye yönelik çabalardan ilki ABD’nin İngiltere ve Kanada ile birlikte oluşturduğu ortak NATO girişimiydi.546 İngiltere ve Kanada hem NATO 
müttefikleriydi hem de Kıbrıs’la birlikte İngiliz Uluslar Topluluğu’nun üyeleriydi. İki ülkenin de Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nde birlikleri vardı. Ayrıca İngiltere 
adadaki üsleri, Kanada da Barış Gücü’nde görev yapan askerlerinin getirdiği yük nedeniyle sorunun bir an önce çözülmesini istiyorlardı. 
Bu nedenle Washington’daki strateji belirleme çabalarına 20 Kasım’da İngiltere’den ve Kanada’dan yetkililer de katılmıştı. Sonunda bu eşgüdümlü çalışmalardan, üç ülke yetkililerin birlikte hazırladıkları ve Kıbrıs’taki krize çözüm bulma amacı taşıyan bir Uzlaşma Bildirisi çıktı.547 

Bu üç devlet tarafından üzerinde uzlaşma sağlanması umuduyla ortaya koyulan çözüm formülündeki öneriler Türkiye’nin taleplerine oldukça yakındı. 
Kanada Başbakanı Lester Pearson tarafından 22 Kasım’da açıklanan teklifte, özet olarak şu öneriler yer alıyordu: “1- Kıbrıs’taki Türk ve Yunan birliklerinin kapasitesi İttifak Antlaşması’nda belirtilen seviyeye çekilecek. 2-BM Barış Gücü genişletilecek. 3- Son saldırılardan zarar gören Kıbrıslı Türklere tazminat ödenecek ve Kıbrıslı Türklerin bulunduğu bölgelerin gelecekteki güvenliği garanti edilecek. 4-Türkiye gelecekte adaya tek taraflı olarak askeri müdahalede bulunmamayı taahhüt edecek.”548 

Bu öneriler Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan açısından bazı tavizler ve bazı kazançlar içeriyordu. Fakat üç ülkenin verdiği cevaplar birbirinden oldukça farklıydı ve görüşlerinin uzlaştırılması için kayda değer çabalara ihtiyaç olduğu görülüyordu.549 Türkiye, Yunan askerleri adadan çekilmeden Yunanistan ile 
görüşmeyi reddettiğinden, Yunanistan ise görüşme olmadan peşinen askerlerini çekmek istemediğinden550 tarafların bir araya gelmesi ihtimali oldukça düşüktü. Olayların seyri nedeniyle bu girişimin başarıya ulaşamayacağı kısa sürede anlaşıldı. 

Türkiye’nin 17 Kasım’da verdiği notaya Yunan Hükümeti’nin 22 Kasım’da gönderdiği cevap551 da Türkiye’nin isteklerini karşılamaktan çok uzaktı. Yunanistan, Türkiye ile görüşerek asker çekme konusunu bir anlaşmaya bağlamak istiyordu. Fakat bu görüşmenin de ancak “tehditten bağımsız bir ortamda” yapılabileceğini belirtiyordu. Yunan Hükümeti’ne göre, Kıbrıs’ın askerden arındırılması konusundan da öncelikli olan husus Türkiye ile Yunanistan arasındaki barıştı.552 Yunanistan’ın cevabının Türkiye’nin taleplerini reddettiğinin görülmesi ile artık Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi bir olasılık olmaktan çıkıp bir kesinlik olarak değerlendirilmeye başlamıştı. ABD’li yetkililere gelen raporlarda Türkiye’nin 23 Kasım’da çıkarma harekâtını başlatacağı belirtiliyordu.553

 2. Vance Misyonu 

a. Cyrus Vance’in Atanması 

Durumun giderek ciddileşmesi ve savaşın kapıda görünmesi üzerine BM Genel Sekreteri U-Thant 22 Kasım’da Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’a çağrıda 
bulunarak, bu ülkelerden silahlı çatışmaların yeniden başlamasına yol açabilecek davranışlardan kaçınmalarını ve ılımlı hareket etmelerini istedi. Ayrıca bu isteklerini taraflara iletmesi ve mevcut gerginliğin ortadan kaldırılmasında yardımcı olması için Jose Rolz-Bennett’i özel temsilcisi olarak görevlendirdiğini belirtti.554 İki NATO müttefikinin Kıbrıs sorunu nedeniyle yeniden savaşın eşiğine gelmesinden endişe duyan ABD Başkan Johnson da aynı gün “en yetenekli diplomatlarından birini,”555 eski Savunma Bakanı Yardımcısı Cyrus Roberts Vance’i özel temsilcisi olarak atadığını duyurdu. Yapılan açıklamada, Vance’in “mevcut gerginliğin barışçı yollardan giderilmesi ve Doğu Akdeniz’deki savaş tehlikesinin uzaklaştırılmasında Türk, Yunan ve Kıbrıs Hükümetlerine yardımcı olmak” amacıyla bu üç hükümetle istişarelerde bulunmakla görevlendirildiği belirtildi.556 Bu atamalardan iki gün sonra NATO Genel Sekreteri Manlio Brosio’nun da krizin çözülmesine yardım edecek 
üçüncü isim olarak uzlaştırma çabalarına katılması, Türkiye ve Yunanistan tarafından kabul edildi ve NATO Konseyi tarafından da oybirliği ile uygun 
bulundu.557 

ABD, BM ve NATO’nun birlikte yürüttüğü uzlaştırma girişimlerinde Vance çabalarını Ankara ve Atina üzerine yoğunlaştırırken, Rolz-Bennett de Lefkoşa ile 
ilgilendi. NATO Genel Sekreteri Brosio ise, iki NATO müttefikinin anlaşmaları için Vance’e ek destek sağladı. Her ne kadar resmen bu sıfatla görevlendirilmeseler de faaliyetleri nedeniyle “arabulucu” olarak nitelendirebileceğimiz bu üç isim tarafından uygulanması planlanan taktik, önce Türkiye ile Yunanistan’ın anlaşmalarını sağlamak sonra da Makarios’u ya bu anlaşmayı kabul etmesi ya da her an savaşa dönüşmek üzere olan krizin devam etmesinin yegâne sorumlusu olarak ilân edilmesi gibi bir ikilemde bırakmaktı.558 Bu taktiği uygulayabilmek için üç arabulucu eşgüdümlü bir şekilde yoğun temaslarda bulundular. Örneğin 26 Kasım’da Brosio Ankara’da, Vance Atina’da, Rolz-Bennett de Lefkoşa’day dı. 559 Ancak şüphesiz bu üç isim arasında en büyük sorumluluk ve en zorlu görev, sonradan girişimlerini Lefkoşa’da da sürdürecek olan Cyrus Vance’e düşmüştü. 

Başkan Johnson’ın özel temsilcisi Cyrus Vance’e, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’ndan yetkilileri de içeren dört kişi daha eşlik ediyordu.560 
Ancak Vance’in arabulucu olarak Türkiye’ye gelmekte olduğu haberi gerek Türk yetkililerde gerekse Türkiye kamuoyunda tepkilere neden oldu. Örneğin Dışişleri 
Bakanlığı Genel Sekreteri Zeki Kuneralp, Vance’i “canlı Johnson Mektubu” olarak nitelendiriyordu ve bu misyonun reddedilmesi gerektiğini düşünüyordu.561 Ayrıca, Vance Ankara’ya ulaştıktan sonra da, izlediği Kıbrıs politikası nedeniyle ABD’ye kızgın olan öğrenciler tarafından çeşitli gösteriler yapıldı; ABD’ye ait binalara zarar verildi.562 

Vance’in atanması Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkmasını önleme ve 1967 Arap -İsrail Savaşı’ndan sonra Doğu Akdeniz’deki etkisi gözle görülebilir 
ölçüde artan SSCB’nin Kıbrıs’taki krize karışması olasılığını ortadan kaldırma amacını taşıyordu.563 Böyle önemli bir görevi olduğu için Başkan Johnson da özel temsilcisine tam destek veriyordu. Vance’in aktardığına göre, ABD’den ayrılmadan önce Başkan Johnson kendisine şunları söylemişti: “Savaşı durdurmak için ne yapman gerekiyorsa yap. Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver. İyi şanslar.”564 Bu açık desteğin yanında Vance’in işini görece kolaylaştıran bir başka etken daha vardı: Türkiye ve Yunanistan’ın üzerinde anlaşmaları için herhangi bir öneri hazırlamak zorunda olmaması. Çünkü Türk yetkililer ile ABD’nin Ankara Büyükelçisi Hart arasında yapılan görüşmeler sonucu Türkiye’nin mevcut Kıbrıs krizinin çözümü için taleplerini içeren bir plan üzerinde uzlaşılmıştı. Vance’e düşen görev ise, mevcut planı Yunanistan ve Kıbrıs’ın da kabul etmesini sağlamaktı. 

b. Vance Misyonu’nun Altyapısını Hazırlayan Gelişmeler 

Büyükelçi Hart’ın belirttiğine göre, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen teklif üzerine kendisi ve yardımcısı William C. Burdett ile Türk Dışişleri Bakanı 
Çağlayangil ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı İlter Türkmen arasında 19 Kasım’da özel bir görüşme gerçekleşmişti.565 İki saat süren ve tarafların Kıbrıs’taki mevcut krizden çıkış yollarını tartıştıkları görüşmenin sonunda ABD’li ve Türk yetkililerin üzerinde anlaştıkları beş maddeli bir teklif tasarısı ortaya çıkmıştı. Tasarı aşağı yukarı şu maddeleri içeriyordu: “
1- Türkiye Hükümeti, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne ve dokunulmazlığına olan bağlılığını teyit edecek. 
2- Zürih ve Londra Antlaşmaları’nda öngörülen sayının üzerindeki bütün Yunan ve Türk askerleri geri çekilecek. 
3- Kıbrıs’taki BM Barış Gücü bu çekilmeleri teftiş edecek. Ayrıca adada barışın korunmasını sağlayabilmesi için Barış Gücü’nün görev alanları genişletilecek. 
4- Boğaziçi ve Geçitkale saldırılarından zarar gören Kıbrıslı Türklere tazminat ödenecek. 5-Mevcut Kıbrıs asker ve polis güçleri tarafından korunmayan 
Kıbrıs Türk topluluğunun korunması için özel bir tür güvenlik önlemi alınacak.”566 

Hart’ın bu durumdan ABD Dışişleri Bakanlığı’nı haberdar etmesinden sonra, bu teklif tasarısının olası savaşı önleyebilecek bir çıkış noktası olarak 
değerlendirilmesi ve üzerinde durulması kararı alındı. 20 Kasım’da ABD’nin krize yönelik çabalarına Kanada ve İngiltere de katıldığı için, Çağlayangil ile yaptığı bir sonraki görüşmesinde Hart’a Kanadalı ve İngiliz büyükelçiler de eşlik ettiler. Bu görüşmede teklif tasarısı üzerinde küçük değişiklikler yapıldı. Çağlayangil’in 
“Türkiye ve Yunanistan arasında doğrudan görüşmelerin ancak Yunan askerlerinin adadan çekilmeye başladıktan sonra yapılabileceği” yönündeki ibaresi teklife, Hart’ın Yunan Hükümeti’nin olası itirazını baştan engelleyebilmek için öne sürdüğü şekilde, yani iki tarafı da içeren daha genel bir anlatımla eklendi.567 Türk ve ABD’li yetkililerin ortaklaşa hazırladıkları bu teklif, 22 Kasım’da ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Philips Talbot ile İngiliz ve Kanadalı meslektaşları tarafından Yunan Dışişleri Bakanı Panayiotis Pipinelis’e sunuldu.568 

Yine aynı gün Başpiskopos Makarios da Kıbrıs’taki ABD, Kanada ve İngiltere Büyükelçileri tarafından Türkiye’nin bu teklifi konusunda bilgilendirildi. 
Aslında Amerikalı Büyükelçi Belcher, teklif Yunanistan tarafından kabul edilmeden önce Makarios’un konudan haberdar edilmemesi gerektiğini düşünüyordu. Çünkü, 1964 yılında Dean Acheson’ın arabuluculuğu sırasında Makarios’un Acheson Planı’nı öğrenerek kamuoyuna duyurması bütün çabaları sonuçsuz bırakmıştı. Ancak, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Belcher’in bu düşüncesini onaylayan ve eğer Kanadalı ve İngiliz büyükelçiler Makarios’la görüşmek isterlerse onlara eşlik etmemesini salık veren talimatın geç ulaşması nedeniyle Büyükelçi Belcher de görüşmede yer almıştı.569 

Teklifler sunulduğu zaman Makarios, ilk üç maddenin Yunan Hükümeti tarafından kabul edilmesi durumunda kendisi için de kabul edilebilir olduğunu 
belirtti. Ancak dördüncü ve beşinci maddelerin tamamen Kıbrıs’ın iç işlerine yönelik olduğu ve bu konuda bakanları ile görüşmesi gerektiği yönündeki çekincesini de ekleyerek zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.570 Makarios’un teklife beklenenden olumlu tepki vermesi ABD’li yetkililerin kafalarındaki şüpheyi ortadan kaldırdı. Hart’a göre, General Grivas ve Yunan askerlerinin adeta devlet içinde devlet gibi hareket etmeleri ve bu durumun da Makarios’un otoritesine büyük zarar vermesi Başpiskopos açısından enosise göre çok daha önemliydi. Bu nedenle Makarios Zürih 

- Londra Antlaşmaları’na aykırı olarak adada bulunan Türk ve Yunan askerlerinin geri çekilmesini öngören bu teklife kısmen de olsa olumlu bakıyordu.571 
Fakat Yunanistan’dan teklife yönelik böyle olumlu bir tepki elde edilemedi. Türkiye’nin 17 Kasım’da gönderdiği notadaki isteklerini reddeden Yunanistan’ın 
Dışişleri Bakanı Pipinelis, Amerikalı, Kanadalı ve İngiliz Büyükelçilerin Türkiye’nin beş maddelik teklifinin kabul edilmesi yönündeki baskılarına da somut bir cevap 
vermedi. ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Philips Talbot’a göre, artık barışı korumanın tek yolu Yunanistan’ın Türkiye’nin teklifini kabul etmesiydi.572 Notasının reddedilmesi nedeniyle Türkiye’nin askeri hazırlıklarını hızlandırması ve Yunanistan’ın da benzer hazırlıklar yapması 22 Kasım’da ABD’li yetkililerin savaşın çıkmak üzere olduğunu düşünmelerine neden oldu.573 

İşte Cyrus Vance’in Ankara’ya geldiği tarih olan 23 Kasım’da Kıbrıs krizi ABD açısından böyle ciddi tehlikeler arz eden bir durumdaydı. Bu tehlikeli durumun 
yarattığı endişe, ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ın Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’taki ABD Büyükelçilerine 23 Kasım’da gönderdiği telgrafta açık şekilde 
görülüyordu. Rusk, mesajında şunları söylüyordu: 

“…Türkiye ile Yunanistan’ın savaşa tutuşmalarının bizim için ve NATO için doğuracağı felaketin boyutlarını vurgulamama gerek yok. Aklımızda tutmamız 
gereken şey, böyle bir olayın ‘bu iki ülkeyle olan ikili ilişkilerimizin görünür gelecekte sıfıra yaklaşacağı’ anlamına geleceğidir. Bu yüzden görevli bulunduğunuz ülkeyle bu konular hakkında görüşmeler yaparken, bu ülkenin savaşı önlemek için ne yapabileceğine konsantre olmalısınız ve ikili ilişkilerin nihayetinde umduğunuz kadar iyi olup olmayacağı hakkında gereğinden fazla endişelenmemelisiniz. Görevli bulunduğunuz ülkenin hükümetini barışı koruma yolunda en üst düzey çabayı göstermesi için nasıl ikna edebileceğiniz konusuna yoğunlaşmalısınız. Temel nokta şudur ki, ikili ilişkilerimizin geleceği konusu, Türkiye ile Yunanistan arasındaki düşmanlıkların önlenmesi konusuna göre ikinci sıradadır… Barışı sürdürme saikiyle uygulayabileceğimiz en sert baskılar nedeniyle görevli bulunduğunuz ülke hükümetlerinden özür dilemek zorunda değiliz. ABD ulusal çıkarları açısından bakıldığında Kıbrıs’taki olayların kendisi, Yunanistan ile Türkiye arasındaki barışa nazaran önemsizdir. Sorumluluğumuz, bu merkezi önemdeki ABD ulusal çıkarını savunmaktır.”574 

c. Vance’in Mekik Diplomasisi ve Krizin Sona Ermesi 

Cyrus Vance, Başkan Johnson’ın özel temsilcisi olarak ilk görüşmesini 23 Kasım’da Ankara’da Başbakan Süleyman Demirel ve Dışişleri Bakanı 
İhsan Sabri Çağlayangil’in de yer aldığı Türk yetkililerle ve yine aynı gün Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’la yaptı.575 Görüşmelere ilişkin değerlen dirmelerini içeren telgrafta Vance, Türklerin çok katı bir tutum sergilediklerini ve yıllardır Kıbrıs’ta [Makarios tarafından uygulanan] salam taktiği ile çok şey kaybettiklerini düşündükleri için daha fazla bedel ödememe konusunda kararlı göründüklerini belirtiyordu. Ayrıca Vance, misyonu devam ettiği sürece Türkiye’nin müdahalede bulunmayacağı yönünde de bir izlenim edinmişti. Bu nedenle sorunu çözebilmek için kısa süreli de olsa bir fırsat yakalandığını düşünüyordu. Vance’in belirttiğine göre, Türkler açısından çözüm için 
kilit nokta, Kıbrıs’ta 1959 Antlaşmalarına aykırı olarak bulunan Yunan askerlerinin çekilmesine başlanmasıydı.576 

Ankara’daki bu temasların ardından, Vance Atina’ya geçerek Kral II. Constantine, Başbakan Kollias ve Dışişleri Bakanı Pipinelis ile görüşmelerde 
bulundu. Pipinelis’e göre, bulunacak çözüm Yunanistan’ın ulusal itibarını zedeleyecek herhangi bir unsur içermemeliydi. Oysa, Türkiye’nin Kıbrıs’ta 
antlaşmalara aykırı olarak bulunan Yunan askerlerinin adadan bir an önce çekilmesi yönündeki dayatmasının kabul edilmesi durumunda, Yunanistan’ın Türkiye’deki savaş hazırlıklarından korkarak geri adım attığı düşünülebilir ve bu da Yunan kamuoyunu rencide ederek Yunan Hükümeti’ne tepkilerin yükselmesine neden olabilirdi. Bu nedenle çözüme yönelik ilk adım Yunanistan’dan beklenmemeli, Türkiye ve Yunanistan eşzamanlı adımlar atmalılar dı. Vance’in bu çekinceye karşı önerdiği yöntem ise, BM Genel Sekreteri’nin Türkiye ve Yunanistan’a çağrıda bulunarak adada 1959 Antlaşmalarına aykırı olarak bulunan askerlerini geri çekmelerini talep etmesiydi. Böylece Yunanistan Kıbrıs’taki askerlerini çekmeye başlayınca, Türkiye de Trakya’da devam ettirmekte olduğu seferberliği sona erdirmeye yönelik adım atacaktı. Bu yöntem sayesinde -talep BM Genel Sekreteri’nden geldiği için- hem Yunanistan’ın itibarını zedeleyebilecek bir durum ortaya çıkmayacaktı hem de -Türkiye’nin başlıca isteği Yunan askerlerinin bir an önce Kıbrıs’tan çekilmesi olduğu için- Türkiye, Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmaktan vazgeçerek çözüm yolunda daha ileri adımlar atabilecekti.577 Cyrus Vance ile Yunanistan Kralı ve Başbakanı arasında yapılan görüşmelerden sonra “Türkiye ve Yunanistan’ın en azından kâğıt üzerinde eşzamanlı olarak hareket edeceklerinin belirtilmesinin, fakat gerçekte Yunanistan adadan asker çekmeye başladıktan sonra dört saat içinde Türkiye’nin seferberliği bitirme yönünde adımlar atmasının da Yunanistan’ı tatmin edeceğini” Vance’in Türklere sözlü olarak iletmesi konusunda uzlaşıldı. 578 

25 Kasım’da tekrar Ankara’daki yetkililerle görüşen Cyrus Vance’in Yunanistan’dan getirdiği teklifleri Dışişleri Bakanı Çağlayangil, “Türkiye’nin 
itibarını göz ardı ederek Yunanistan’ın itibarını kurtarmaya çalıştığı” gerekçesiyle eleştirdi.579 Fakat sonraki görüşmelerinde Vance, Türkiye ve Yunanistan’ın 
atacakları adımları belirleyen maddede bazı kelime değişiklikleri yapılması üzerine, Türk yetkililerin bu tekliflere değerlendirilebilir olarak bakmalarını sağladı.580 Ayrıca Vance, misyonu devam ederken Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmayacağı konusunda Cumhurbaşkanı Sunay’dan da garanti aldı.581 26 Kasım’da tekrar Atina’daki yetkililerle görüşen Vance, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın talepleri gözetilerek kısmen değiştirilmiş olan yeni metni sundu.582 Dışişleri Bakanı Pipinelis, yeni metnin Yunan Kabinesi tarafından görüşüldüğünü ve üzerinde birtakım değişiklikler yapıldığını belirtti. Vance, bu değişiklikleri -her ne kadar kabul etmesini çok düşük bir ihtimal olarak değerlendirse de- Türkiye’ye ileteceğini söyledikten sonra, daha fazla zaman kaybedilmemesi için kendisinin bir teklif metni hazırladığını belirtti. Hazırladığı teklifi açıklarken de amacının “Kıbrıs’ın bütün sorunlarını çözmek değil, savaş çıkmasını önlemek” olduğunu söyleyerek ulaşılacak çözümün her iki tarafı da tatmin etmesinin beklenmemesi gerektiğini vurguladı. 

Ancak Pipinelis’in cevabı, önceliğin Yunanistan’ın üzerinde değişiklik yaptığı teklife verilmesi gerektiği yönündeydi.583 

Tekrar Türkiye’ye dönen Vance, 27 Kasım’da Çağlayangil’e Yunanistan’ın değiştirdiği metni ve ardından da kendi hazırladığı teklifi sundu.584 Türk yetkililer arasında yapılan görüşmelerden sonra Vance’e dört maddelik yeni bir metin verilerek bunun artık Türkiye’nin son teklifi olduğu, Yunanistan’ın ya bu teklifi ya da savaşı kabul etmesi gerektiği belirtildi. Teklifin metni şöyleydi: “

1- BM Genel Sekreteri, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Hükümetleri’ne, ‘Türkiye ve Yunanistan Hükümetlerinden, birbirlerinin ve Kıbrıs’ın güvenliğine yönelik bütün 
tehditlerin ortadan kaldırılması için bir an önce harekete geçmelerini isteyen ve ilk adım olarak adadaki Türk ve Yunan birliklerinin fazlalık arz eden kesimlerinin 
süratli bir şekilde çekilmelerini öngören daha önceki çağrısı doğrultusunda’ yeni bir çağrıda bulunacak. 

2- Yunanistan ve Türkiye Hükümetleri, Genel Sekreter’in çağrısına derhal uymaya hazır olduklarını ilan edecekler. 

3-Bunun [çağrının kabul edilmesi] üzerine Yunan Hükümeti askeri güçlerini, personelini ve malzemelerini hızlı bir şekilde Kıbrıs’tan çekecek. 
Bununla beraber, Türk Hükümeti de krizin ortadan kaldırılması için gerekli bütün önlemleri alacak. 

4- Genel Sekreter’in çağrısına cevaben, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’ne ‘kontrol altında tutma’ görevini artıracak derecede genişletilmiş ve geliştirilmiş bir yetki verilecek. 

Bu yetki, Kıbrıs’ta 1963 yılından sonra kurulan bütün güçlerin silahsızlan dırılmasının denetlenmesini ve bütün vatandaşların emniyetlerini de içeren iç güvenliğin himayesi için uygulanabilir nitelikte yeni düzenlemeler yapılmasını içerecek.”585 

28 Kasım’da toplanan Yunan Hükümeti’nin teklifleri kabul ettiği Dışişleri Bakanı Pipinelis tarafından Vance’e iletildi. Ayrıca Pipinelis, Başkan Johnson barışçı 
bir çözüm bulunması amacıyla Cyrus Vance’i göndermiş olmasa savaşın kaçınılmaz olacağına inandığını belirterek, çabalarından ötürü Vance’e teşekkür etti.586 

Vance Yunanistan’ın teklifleri kabul ettiği haberini alır almaz bu Türk - Yunan anlaşmasını Makarios’a da kabul ettirmek için Lefkoşa’ya hareket etti. Bu 
arada ABD Dışişleri Bakanı Rusk, Cyrus Vance’e Makarios ile yapacağı görüşmelerde dikkat etmesi gereken konuları ve uygulayabileceği taktikleri belirten bir mesaj yolladı. Rusk’a göre, Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunma konusunda kesinlikle blöf yapmadığı söylenerek Makarios’un gözü korkutulabilirdi. Türkiye ile Yunanistan arasında varılan anlaşmayı Kıbrıs’ın reddetmesi ve bunun üzerine Türkiye’nin adaya müdahale etmesi durumunda, Kıbrıs Hükümeti’nin dünya kamuoyu tarafından savaşın başlıca sorumlusu olarak görüleceği, ABD’nin de Türkiye’nin müdahalesini engellemek için hiçbir askeri girişimde bulunmayacağı Makarios tarafından iyice anlaşılmalıydı. Anlaşmayı kabul etmesi hâlinde barışın korunmasında oynayacağı rolün ne kadar büyük takdir toplayacağını belirterek Makarios’un gururunu okşamak da Rusk’ın önerdiği bir diğer taktikti.587 

ABD Dışişleri Bakanı’nın bu mesajı, Acheson’ın arabuluculuğu deneyiminden ders alındığını gösteriyordu. 

29 Kasım sabahı Kıbrıs’a ayak basan Cyrus Vance, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios ve Dışişleri Bakanı Kyprianou ile ilk görüşmesini Rusk’ın verdiği taktikler doğrultusunda yaptı. Görüşmenin hemen başında Vance, eğer 23 Kasım’da Ankara’da Türk yetkililer ile görüşmemiş olsa Türkiye’nin o an için muazzam askeri gücüyle Kıbrıs üzerine kanlı bir savaşa girmiş bulunacağını belirterek, anlaşmayı kabul etmemesi durumunda yaşanabilecek olaylar konusunda Makarios’un gözünü korkutmaya çalıştı. Makarios ise, ABD’nin mevcut kriz sırasındaki barışı koruma çabalarını takdirle karşıladığını, ancak Türkiye ile Yunanistan’ın kabul ettiği anlaşmanın dördüncü maddesi Kıbrıs’ın iç işlerine ilişkin olduğu için, bu konuda bazı çekinceleri bulunduğunu belirtti. 

Makarios’a göre, mevcut krizin başlıca sebebi adada bulunan yabancı askerlerdi. Bu nedenle 1959 Antlaşmalarının hükümlerinin öngördüğü şekilde, adada 
bulunan belli sayılardaki Türk ve Yunan askerleri de dâhil olmak üzere, Kıbrıs’taki bütün yabancı askerlerin çekilmesi gerektiğini savunuyordu. Makarios’un isteği Kıbrıs’ta silahlı güç olarak sadece Kıbrıs polisinin kalmasıydı. Devlete çok fazla mâli yük getiren Ulusal Muhafız Alayı’nın da dağıtılması gerektiğini belirtiyordu. Ancak yine dördüncü maddenin öngördüğü biçimde Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün yetkilerinin geliştirilmesi ve genişletilmesi konusuna da karşı çıkıyordu. 

Bu cevapla ne kadar zorlu bir sürecin başında olduğunu gören ABD’li arabulucu Vance, Makarios’a savaşın çıkmasını önlemenin tek yolununun var olan 
anlaşma metninin herhangi bir değişikliğe uğratılmadan kabul edilmesi olduğunu söyledi. Anlaşma aynen kabul edilebilir, bununla birlikte Kıbrıs Hükümeti itiraz 
ettiği noktalara yönelik çekincelerini ayrıca belirtebilirdi. Mevcut anlaşma Kıbrıs’ın tamamen yabancı askerden arındırılmasını engelleyecek herhangi bir hüküm içermiyordu. Bu nedenle tamamen askerden arındırma konusunda anlaşmanın kabulü ilk adım olarak görülebilir, Kıbrıs Hükümeti sonradan bu yöndeki çabalarına devam edebilirdi. Ancak Makarios, kabinesi ile görüşmeden herhangi bir cevap veremeyeceğini belirterek görüşmeyi sonra erdirdi.588 

Kabine toplantısından sonra Vance’e, Kıbrıs Hükümeti’nin Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan anlaşmanın ilk üç maddesine herhangi bir itirazının 
olmadığını, ancak dördüncü maddeye ilişkin olarak BM Barış Gücü’nün yetkilerinin genişletilmesi ve geliştirilmesine gerek görmediğini, ayrıca askerden arındırmaya ilişkin hükmü de bütün Türk ve Yunan askerlerini kapsayacak şekilde değerlendirdiğini belirten bir mektup sunuldu.589 Bunun üzerine Türkiye, devam eden görüşmeler boyunca elde edilen ilerlemenin tamamen ortadan kalkmaması için, BM Barış Gücü’nün mevcut yetkileri ile devam etmesini kabul ederek Kıbrıs’taki durumun seyrine göre, ilerde Yunanistan ve Kıbrıs Hükümeti ile bu konuda görüşmeler yapılabileceğini belirtti.590 Fakat Türkiye’nin bu geri adımına Makarios beklenen ölçüde karşılık vermedi. Makarios’un Kıbrıs’taki bütün Türk ve Yunan askerlerinin çekilmesi konusundaki ısrarını devam ettirmesi Türkiye’nin tepkisine yol açtı. Türk uçaklarının Kıbrıs üzerinde uçuş yapmaya başlaması ABD’lilerin gündemine zaten tamamen kaybolmamış olan savaş ihtimalini tekrar soktu.591 Bu süreç boyunca Cyrus Vance’in ve ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Belcher’in ısrarlarına ve baskılarına Makarios inatla direndi.592 

Türk - Yunan anlaşmasını Makarios’un gönül rızası ile kabul etmemesi üzerine Cyrus Vance arabuluculuk görevine başlarken tasarlanan plan devreye 
sokuldu. Türkiye ve Yunanistan, 2 Aralık’ta açıklamalar yaparak Kıbrıs krizinin çözümü konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdiler.593 Bu girişimle Makarios’un mevcut anlaşmayı kabul etmesi yönündeki uluslararası baskıları artırmak amaçlanıyordu.594 Aynı zamanda ABD’nin BM’deki daimi temsilcisi Arthur Goldberg de BM Genel Sekreteri U-Thant’a Kıbrıs’ın da tek tek bütün kelimeler üzerinde uzlaşmaya varmasını beklemeden bir an önce Türk - Yunan anlaşmasında belirtilen hükümleri içeren bir barış çağrısında bulunarak tarafları buna uymaya davet etmesi yönünde telkinde bulundu. Çünkü kritik durumunu hâlâ koruyan krizin çözülmesi konusundaki zaman kaybından ancak böyle bir oldu-bitti yaparak kurtulmak mümkün görünüyordu.595 BM Genel Sekreteri’nin çağrı yapması durumunda Makarios, “savaşa neden olan kişi” olarak anılmamak için inadından vazgeçerek anlaşmayı kabul edecekti.596 

Bu gelişmeler üzerine 3 Aralık 1967’de BM Genel Sekreteri U-Thant taraflara [Türkiye ve Yunanistan’ın üzerinde uzlaştığı doğrultuda] krizin ortadan 
kaldırılmasına yönelik hareket tarzlarını bildiren çağrısını yaptı.597 Yunanistan ve Türkiye aynı gün çağrıyı kabul ettiklerini bildirdiler. Kıbrıs Hükümeti ise 4 Aralık günü kabul cevabını, U-Thant’ın çağrısına ilişkin değerlendirmelerini ve çekincelerini içeren bir açıklama ile bildirdi.598 

Üç ülkenin de BM Genel Sekreteri’nin çağrısına olumlu cevap vermeleri ABD’li yetkilileri çok rahatlattı. 5 Aralık 1967’de Beyaz Saray’da yapılan 
görüşmede ABD Başkanı Johnson ve Dışişleri Bakanı Rusk, mükemmel bir iş çıkardığını belirterek Cyrus Vance’i tebrik ettiler.599 Başkan Johnson’a göre, krizin savaşa dönüşmeden çözülmesinin başlıca mimarı Cyrus Vance’ti.600 BM ve NATO’nun da temsilcileri aracılığıyla çözüme katkıda bulunmuş olmalarına rağmen sorunun esasen ABD’nin etkisiyle çözüldüğü açık bir gerçekti. Kriz ortaya çıktıktan sonra bir süre ABD’yle ortak hareket eden İngiliz ve Kanadalı yetkililere göre, ABD’nin bu üstün etki gücü, Türkiye ve Yunanistan’a yardım sağlayan ülke konumunda bulunmasından kaynaklanıyordu.601 

Bazı yazarlara göre, Cyrus Vance özellikle Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde ABD’nin Türkiye’ye yaptığı yardımlar konusunu, Türk Hükümeti’ni Kıbrıs’a askeri müdahaleden vazgeçirebilmek için kullanmıştı.602 Buna karşın bazı yazarlara göre ise, Vance, Türk ve Yunan yetkililerle görüşmelerinde ABD’nin Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı askeri yardımları kesebileceğine yönelik doğrudan bir tehditte bulunmamıştı. Ancak, Vance arabuluculuk faaliyetini yürütürken ABD basınında, bir Türk - Yunan savaşı yaşanması durumunda, ABD’nin 1965 yılındaki Hindistan - Pakistan Savaşı’nda uyguladığı gibi her iki ülkeye yaptığı yardımları kesebileceğini belirten raporların yayınlanması, ABD’nin yardım konusunu dolaylı da olsa bir baskı aracı olarak kullandığının açık kanıtıydı.603 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI ;

546 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 34. İngiltere Başbakanı Harold Wilson’ın belirttiği gibi, 1967 krizi sırasında İngiliz Hükümeti sorunun nihai çözümü konusunda tek başına girişimde 
bulunmak istemiyordu. 1964 krizinde olduğu gibi, bu kriz boyunca da İngiliz Hükümeti’nin başlıca hedefi askeri alanda sorunun olabildiğince dışında kalmaktı. Bununla birlikte İngiltere, ABD ve BM 
girişimlerini desteklemek istiyordu. Bkz. Göktepe, op. cit., s. 438. 
547 John G. Patsalides, “The Role of Canada in the Cyprus Crisis 1964-1968,” doctoral dissertation, Department of Political Economy, University of Toronto, 1980’den aktaran Hart, op. cit., s. 62. 
548 The Times (London), 24 Nov. 1967, p. 5, col. 6’dan aktaran Ehrlich, op. cit., s. 110. Aslında bu teklifin Türkiye ile Yunanistan’ın ikili görüşmeler yapmayı kabul etmeleri halinde yine Kanada 
tarafından, fakat bu kez görüşmelerin Kanada’da yapılması çağrısıyla birlikte öne sürülmesi düşünülüyordu. Ancak Türkiye’nin her an Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunabileceği düşüncesi 
nedeniyle zaman kaybedilmeden teklifin açıklanması yolu seçildi. Bkz. Hart, op. cit., s. 62-63. 
549 New York Times, 23 Nov. 1967, p. 1, col. 6 ve New York Times, 24 Nov. 1967, p. 1, col. 8’den aktaran Ehrlich, op. cit., s. 111. 
550 Toluner, op. cit., s. 234; Ehrlich, op. cit., s. 111; “Telegram From the Embassy in Greece to the 
Department of State,” Athens, November 22, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
551 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 31. 
552 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 22, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
553 Hart, op. cit., s. 65-66. 
554 Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1967-1968), s. 22436. 
555 Ivar-André Slengesol, “A Bad Show? The United States and the 1974 Cyprus Crisis,” 
Mediterranean Quarterly, Vol. 11, Issue 2 (Spring 2000), s. 99. 
556 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 35. 
557 Ibid., s. 38. Sönmezoğlu’na göre Brosio’nun bu girişiminde ABD’nin etkisi vardı. Bkz. Sönmezoğlu, op. cit., s. 24. 
558 Ehrlich, op. cit., s. 111-112; Sönmezoğlu, op.cit., s. 24-25. 
559 New York Times, 27 Nov. 1967, p. 3, col. 2’den aktaran Ehrlich, op. cit., s. 112. 
560 Bu kişiler; Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ın asistanı 
ve saha raportörü John P. Walsh, Dışişleri 
Bakanlığı Türkiye’yle İlişkiler Direktörü Yardımcısı John Howison, Savunma Bakanlığı Uluslararası 
Güvenlik Bürosu’ndan Kaptan Edward Hollyfield ve Cyrus Vance’in yazışmalarını daktilo etmekle 
görevli olan Ellen Johnson’dı. Bkz. Hart, op. cit., s. 70. 
561 Ibid., s. 69. Fakat yapılan kabine toplantısında Türk Hükümeti, Vance’i dinlemeye ve Yunanları 
ikna etme konusunda Vance’e bir şans tanımaya karar verdi. Cyrus Vance’in yeni bir “Johnson 
Mektubu” ile gelmesi durumunda ise bu misyon dikkate alınmayacaktı. Bkz. Sharon A. Wiener, 
“Turkish Foreign Policy Decision Making On the Cyprus Issue,” Doktora Tezi, Duke University, 
1980, s. 192’den aktaran Bölükbaşı, op. cit., s. 139-140. 
562 Hart, op. cit., s. 73-74; Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1967-1968), s. 22436. 
563 Güney, op. cit., s. 32. 
564 Cyrus Vance, Hard Choices, New York, Simon and Schuster, 1983, s. 144’ten aktaran Bölükbaşı,op. cit., s. 139. 
565 Hart, op. cit., s. 56. 
566 Ibid., s. 60-61. Türkiye’nin krizin sona ermesi için öngördüğü bu çözüm yolundan Yunanistan’ı değil de ABD’yi haberdar etmesi büyük ihtimalle önceden beri Kıbrıs sorununda Washington’dan beklediği desteği bulamayan Türk yetkililerin bu kez ABD’nin bu çözüm doğrultusunda Atina’ya baskı uygulayacağı düşünce ve arzusuna sahip olmalarıydı. 
567 Ibid., s. 62-63. 
568 Ibid., s. 65. Pipinelis, 20 Kasım 1967’de Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmişti ve “eskiden beri Türk - Yunan görüşmelerine taraftar” bir isim olarak görülüyordu. Bkz. Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 29. Papandreou’ya göre ise, Pipinelis, “…Kıbrıs sorununda … Türkleri tatmin edecek bir çözümden yana birisi olarak bilinmekteydi” ve asıl olarak bu nedenle atanmıştı. Bkz. Papandreou, op. cit., s. 283. 
569 Hart, op. cit., s. 64-65. 
570 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, November 22, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
571 Hart, op. cit., s. 65. 
572 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 23, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
573 Hart, op. cit., s. 65-67. 
574 “Telegram From the Department of State to the Embassies in Turkey, Greece, and Cyprus,” Washington, November 23, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim 
Tarihi: 25.05.2009). 
575 Hart, op. cit., s. 71-73. 
576 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 23, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
577 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 24, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
578 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 25, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); Hart, op. cit., s. 74-76. 
579 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 25, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
580 Hart, op. cit., s. 80. Yukarıda da anlatıldığı gibi, Türkiye ve Yunanistan’ın anlaşamamalarındaki 
başlıca neden Türkiye’nin adadan asker çekilmesi yönündeki ilk adımı Yunanistan’dan beklemesi, 
Yunanistan’ın da asker çekme konusunu görüşmeden önce Türkiye’nin askeri seferberliğini sona 
erdirmesini istemesiydi. İlk adımı atma konusu iki ülke arasında bir itibar mücadelesine neden 
olmuştu. Bu nedenle anlaşma metni iki ülke arasında gidip gelirken, Vance’i en çok zorlayan konu iki 
ülkenin nasıl eşzamanlı olarak harekete geçirilebileceğinin bulunmasıydı. İki ülke yetkililerinin de 
“bunun üzerine”, “bununla beraber”, “bundan sonra” gibi ifadelerden hangisinin kullanılması 
gerektiği yönündeki uzlaşmaz tavırları yüzünden bir türlü nihai metne ulaşmak mümkün olmuyordu. Idem. 
581 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 25, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
582 Hart, op. cit., s. 81. 
583 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 27, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
584 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 27, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Vance’in 
teklifi, esasen Türkiye ve Yunanistan’ın taleplerini orta noktada birleştirmeyi amaçlayan bir metindi. 
Fakat Türk ve Yunan yetkililerin anlaşma metninde geçecek kelimeler konusunda bile taviz 
vermekten kaçınmaları, karşı tarafa kendi cümlelerini kabul ettirme yönünde diretmeleri nedeniyle 
Vance’in teklifi rağbet görmedi. Vance’in teklifinin metni için bkz. “Telegram From the Embassy in 
Greece to the Department of State,” Athens, November 27, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
585 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 28, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
586 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 28, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
587 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, November 29, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 29 Kasım’da yapılan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Toplantısı sırasında Kıbrıs konusu konuşulurken, Cyrus Vance’in Türkiye ile Yunanistan’ın anlaşmalarını sağlayarak büyük bir iş başardığı ve muhtemel bir savaşı 
önlediği belirtiliyor, ayrıca Vance’in o an itibariyle mevcut anlaşmayı Makarios’a kabul ettirmek için Lefkoşa’da bulunduğu ve Makarios’un bazı sorunlar çıkarsa da Vance’in faaliyetlerine engel olmayacağına inanıldığı vurgulanıyordu. 
Bkz. “Summary Notes of the 579th Meeting of the National Security Council,” Washington, November 29, 1967,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
588 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, November 29, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
589 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 30, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
590 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Embassy in Greece,” Ankara, November 30, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
591 “Telegram From the Embassy in Greece to the Embassy in Turkey,” Athens, December 1, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); Hart, op. cit., s. 94-95. 
592 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 1, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 2, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
593 Dışişleri Belleteni, Sayı 39, (Aralık 1967), s. 10; “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
594 Ehrlich, op. cit., s. 114-115. 
595 Hart, op. cit., s. 96. Ehrlich’e göre, Türkiye ve Yunanistan 24 Kasım’da, aralarında ulaşılacak herhangi bir BM Genel Sekreteri’nin kendilerine sunacağı ve bu iki ülke ile Kıbrıs tarafından kabul edilecek bir başvuru şeklinde olması konusunda anlaşmışlardı. U-Thant’ın 22 Kasım’da taraflara sükûnet telkininde bulunan ve konuyla ilgilenmek üzere özel temsilci atadığını belirten çağrısı ile bu süreç için sahne hazırlanmıştı. Yine bu yönteme uygun olarak U-Thant, 24 
Kasım’da taraflara ikinci çağrısını yaparak üç hükümetten de Kıbrıslı olmayan bütün askerlerin adadan tamamen çekilmesi için birliklerin aşamalı olarak azaltılmasını öngören bir plan yönünde çalışmaları isteğinde bulunmuştu. Türkiye ile Yunanistan’ın anlaşmaya varmaları üzerine de 3 Aralık’ta BM Genel Sekreteri, tarafların kabul edeceği anlaşmanın şartlarını somutlaştıran üçüncü 
çağrısını yapmıştı. Bkz. Ehrlich, op. cit., s. 113-115. Aslında böyle bir yöntemin izlenmesini taraflara Cyrus Vance telkin etmişti. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 24, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). BM Genel Sekreteri’nin çağrısını 3 Aralık’ta yayınlaması konusunda kendisine ısrarda bulunulması kararı ise, Rusk, Vance ve Goldberg arasında yapılan bir telefon görüşmesi sonucunda ortaya çıkmıştı. Bkz. “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 3, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009). Bununla birlikte U-Thant’ın taraflara son çağrısını yapmadan önce biraz daha beklemek için bazı çekinceleri vardı. Örneğin, 1964 yılında BM Barış Gücü kurulurken bu gücün finansmanı konusunda yaşanan sorunların tekrar yaşanmasından korkuyordu. Kendisini bu zor durumdan kurtarabilmek için BM Barış Gücü’nün yetkilerinin genişletilmesi durumunda oluşacak mâli yükün 
karşılanacağının ABD tarafından yazılı olarak garanti edilmesini istiyordu. Ayrıca cevapsız kalacak bir çağrıda bulunmamak için de kendisi çağrı yapmadan önce Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın kesin olarak anlaşmaya vardıklarını da görmek istiyordu. Bkz. Hart, op. cit., s. 77-78. ABD’li yetkililerin BM Genel Sekreteri üzerindeki -bütün bu gelişmelerden açıkça görülebilen- etkisi U-Thant’ı 
kendisinin ABD’nin arabulucusundan bağımsız hareket ettiğini açıklamak zorunda bile bırakmıştı. New York Times, 5 Dec. 1967, p. 2, col, 4’ten aktaran Ehrlich, op. cit., s. 115. 
596 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
597 Dışişleri Belleteni, Sayı 39, (Aralık 1967), s. 37-38; Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1967-1968), s. 22437. 
598 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 4, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); Keesing’s  Contemporary Archives, Vol. XVI, (1967-1968), s. 22437; Hart, op. cit., s. 97-100; Ehrlich, op. cit., s. 114-115. 
599 “Notes of Meeting,” Washington, December 5, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
600 Public Papers of the Presidents of the United States, Lyndon B. Johnson, 1968-1969, s. 995’ten 
aktaran Sönmezoğlu, op. cit., s. 26. 
601 Göktepe, op. cit., s. 440. 
602 Sarıca, et al., op. cit., s. 146-147. Orkunt’a göre ise, 1967 krizi sırasında ABD, hem Türkiye hem de Yunanistan’a kendi sağladığı silahları kullanmamaları 
yönünde sınırlama getirmişti. Bkz. Orkunt, op. cit., s. 101. 
603 New York Times, November 24, 1967, s. 18’den aktaranlar Ehrlich, op. cit., s. 111; Sönmezoğlu, op. cit., s. 25. 25 Kasım’da ABD’li yetkililerle Türkiye Dışişleri Bakanı Çağlayangil’in görüşmesi sırasında bu konu gündeme gelmiştir. Büyükelçi Hart’ın Türkiye’nin savaş kararının ABD - Türkiye ilişkilerini ciddi biçimde etkileyeceğini söylemesi üzerine Çağlayangil bu görüşe katılmadığını belirterek “aklı başında hiçbir insan 14 - 15 Kasım tarihlerinde yaşanan ,
olaylar üzerine Türkiye’nin Askeri Yardım Programı kapsamındaki askeri malzemeleri bir müttefikine karşı kullanmasına şaşırmayacaktır” demiştir. 
Bu söz üzerine Vance konuşmaya girerek, ABD’nin böyle bir olaya kaçınılmaz olarak tepki vereceğini vurgulamaya çalışmıştır. Bkz. “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 25, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Bu konuşmalar da göstermektedir ki ABD’li yetkililer askeri yardımın kesilebileceği yönünde doğrudan tehditlerde bulunmasalar da yardım konusunu gündemde tutarak Türkiye’ye baskı uygulamaya çalışmışlardır. 

16 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 14

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 14



IV. 1967 KIBRIS KRİZİ VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN TUTUMU 

1964 krizinden sonra 1967 Kasımı’na gelinene kadar Kıbrıs’ta görece sakin 
bir dönem yaşandı. 1964’teki olaylar sırasında tepki olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetiminden çekilen Kıbrıslı Türkler sosyo-ekonomik olarak oldukça güç dönemler yaşamış olsalar da bu süreçte giderek Kıbrıslı Rumların denetiminden çıktılar.519 
Aralarındaki şiddetli düşmanlık nedeniyle sadece devlet yönetiminde değil günlük yaşamda da birbirlerinden iyice kopan Kıbrıs Rum ve Türk toplulukları 1964 olayları sonrasında olası diğer çatışmalar düşünülerek anavatanlarından da aldıkları desteklerle silahlanmaya devam ettiler.520 

Foley’nin verdiği bilgilere göre, Kıbrıs’ta 1967’de General Grivas’ın 
komutasındaki Ulusal Muhafız Alayı’ında on beş bin Kıbrıslı Rum mevcuttu. Ayrıca Yunanistan’dan da yirmi bin asker adaya gizli yollarla girmişti. Bu güce karşılık Türkiye’deki yetkili kadrolar tarafından yönetilen ve İzmir’den kaçırılan NATO silahlarıyla donatılan on bin kişilik bir Kıbrıslı Türk gücü vardı. Makarios 
yönetiminin SSCB ve Çekoslovakya ile yaptığı silah anlaşmaları sayesinde Rumların elde ettiği askeri üstünlüğü dengeleyen olgu ise, Kıbrıs’ın kuzeyine sadece kırk mil uzaklıktaki üslerden harekât gerçekleştirebilecek Türk hava gücüydü.521 

Adada bu silahlanma yarışı nedeniyle giderek tehlikeli hale gelen ortam 
Makarios yönetimi ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin bozulması sonucu iyice 
gerginleşti. Yunan Hükümeti’nin emrinde olduğunu belirten General Grivas’ın 522 

katıksız enosisçi tutumu ile bağımsız bir ülkenin devlet başkanlığı görevini 
bırakmayı ve Albaylar Cuntası yönetimdeyken Yunanistan ile birleşerek askeri 
yönetime tabi olmayı kesinlikle istemeyen Makarios’un “sözde” enosisçi tutumu 
Kıbrıs’taki gergin ortamın bir başka ortaya çıkış alanıydı.523 Yunanistan’da askeri darbe olduktan sonra albaylar yönetiminden daha çok müsamaha gören ve Kıbrıs’ta daha bağımsız hareket etme fırsatı yakalayan General Grivas, adadaki bu gergin ortamı ateşleyen ve 1967 krizinin başlamasına neden olan isim oldu. 

A. Boğaziçi - Geçitkale Saldırıları ve ABD’nin Krizin İlk Günlerindeki Tutumu 

15 Kasım 1967’de General Grivas’ın komutası altındaki Yunanlardan ve 
Kıbrıslı Rumlardan oluşan büyük askeri birlikler Kıbrıslı Türklerin ikamet bölgeleri olan Boğaziçi ve Geçitkale köylerine ağır silahlarla saldırdılar.524 Atina’daki yetkililerin belirttiklerine göre, Yunanistan’a ve Makarios’a danışılmadan gerçekleştirilen bu saldırının525 esas nedeni, kayıtsız şartsız enosisin gerçekleşmesini arzulayan General Grivas’ın -muhtemelen Türkiye’nin enosisi kabul etmeyeceğini bildiği için diğer çözüm yolları üzerinde uzlaşılması ihtimali nedeniyle- Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan görüşmelerden ve Makarios’un Kıbrıs’taki iki topluluk arasındaki ilişkileri yumuşatmaya çalışmasından rahatsızlık duymasıydı.526 Bu iki köyün hedef seçilmesinin nedeni de Kıbrıs’ın stratejik anayollarından biri olan Lefkoşa - Limasol yolundaki Türk denetimini ortadan kaldırma isteğiydi.527 
Yirmi dört Kıbrıslı Türk’ün hayatını kaybetmesine neden olan bu saldırıya528 
Türkiye büyük tepki gösterdi. 15 Kasım’da Dışişleri Bakanı Çağlayangil, BM Genel Sekreteri U-Thant’a bir mesaj göndererek Türkiye’nin Kıbrıs’taki BM Barış 
Gücü’nden saldırıları bir an önce durdurmasını ve iki köyün de Kıbrıslı Rumlardan ve Yunan silahlı güçlerinden arındırılmasını istediğini belirtti. Aksi takdirde krizin boyutlarının ada sınırlarının ötesine geçmesinin kaçınılmaz olacağını da vurguladı.529 

Yine aynı gün Bakanlar Kurulu’nda ve 16 - 17 Kasım tarihlerinde TBMM’de durum değerlendirmeleri yapıldı. 1964 yılında hükümete Kıbrıs’a asker gönderme konusunda yetki veren karar hâlâ yürürlükteydi. TBMM’de yapılan görüşmelerde de hükümetin silahlı kuvvet kullanma yetkisi teyit edildi.530 Türkiye, BM Barış Gücü’nün barışı tesis edememesi durumunda adaya havadan müdahale etmeyi planlıyordu ve bunun için de hazırlıklara başlamıştı. Türkiye’deki Amerikalı Büyükelçi Parker Hart da Türk yetkililer tarafından ABD’nin 1964 krizinde yaptığı gibi Türkiye’yi bir kez daha müdahaleden alıkoymak için girişimde bulunması durumunda asla affedilmeyeceği belirtilerek uyarıldı.531 ABD’li yetkililerin yoğun girişimleri ve Yunan Kralı II. Constantine’in de katkıları ile532 çatışmaların durdurulmasına yönelik ilk adım atıldı. Yunan Başbakanı Kollias’ın gönderdiği talimat doğrultusunda General Grivas komutasındaki birliklerin işgal altında tuttukları köyleri tahliye etmeye başlaması ve böylece ateşkesin sağlanması nedeniyle Türkiye müdahaleden o an için vazgeçti.533 

Fakat Kıbrıslı Türklere yönelik devamlı tehdidi ortadan kaldırmayan ve Türk 
topluluğunun güvenlik içinde yaşamasını sağlayacak şartları oluşturmayan, sadece fiili durumun devamına yol açacak olan bu tür bir ateşkes kararıyla tatmin olmayan Türkiye,534 bir yandan Türk jetlerine Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşları yaptırırken bir yandan da diplomatik girişimlerini sürdürdü.535 Türkiye, 17 Kasım’da Yunanistan’a verdiği notada, Yunan Hükümeti’ni Kıbrıs’taki olaylardan sorumlu tutarak Kıbrıs’ta gerginliği azaltmak için üzerine düşen görevi yerine getirmemekle suçladı.536 Aynı notada, Yunanistan’dan “İttifak Antlaşması’na aykırı olarak Kıbrıs’ta bulunan Yunan askerlerinin çekilmesi, General Grivas’ın Kıbrıs’tan ayrılması, Ulusal Muhafız Alayı’nın dağıtılması, son saldırılar nedeniyle zarar gören Kıbrıslı Türklerin bu zararlarının tazmin edilmesi, bu tür saldırı eylemlerinin tekrar gerçekleşmemesi için BM Barış Gücü’nün genişletilmesi” gibi isteklerde bulundu ve aksi takdirde adaya müdahalede bulunacağını belirtti.537 

Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etme tehdidinde bulunması ve bu nedenle 
Türkiye ile Yunanistan arasında yeniden bir savaş olasılığının ciddi biçimde ortaya çıkması ABD’li yetkilileri de harekete geçirdi.538 ABD’li yetkililer Kıbrıs’ta yaşanan bütün bu sorunların arkasında Yunan General Grivas’ın olduğuna inandıkları 539 için ilk girişimlerini Yunanistan nezdinde yaptılar. 17 Kasım’da Yunan Başbakanı Kollias ile görüşen ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Talbot, Yunanistan’ın Kıbrıs’taki olayları durdurmak için gösterdiği çabanın ABD tarafından takdirle karşılandığını ancak Türkiye’yi tatmin etmek için daha fazla adım atılması gerektiğine inandığını belirtti. Başbakan Kollias ise, krizi sona erdirmek için tek başına Yunanistan’ın atacağı iyi niyetli adımların yeterli olmayacağını söyleyerek, ABD’den bu konuda Türkiye’nin de elinden geleni yapması için girişimde bulunmasını istedi.540 

Aynı gün ABD Başkanı Johnson, Yunan Kralı II. Constantine’e, Türkiye 
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a ve Başpiskopos Makarios’a benzer içerikli 
mektuplar gönderdi. ABD Başkanı Johnson, mektuplarda, adadaki mevcut durumun Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in barışı açısından büyük tehlike arz ettiğini vurguladı ve üç ülke liderinin ellerindeki bütün imkanları kullanarak barışa yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmalarını arzuladığını dile getirdi.541 Başkan Johnson’ın Cumhurbaşkanı Sunay’a gönderdiği mesajı ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Parker Hart, Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil’e sözlü olarak iletmeyi tercih etti. Bu tercihin altında yatan neden, gönderildiği tarih olan 5 Haziran 1964’ten yayınlandığı Ocak 1966’ya kadar hükümet içinde veya hükümet ile parlamento arasında birçok kez hararetli tartışmalara neden olan “Johnson Mektubu”nun yarattığına benzer olası bir etkinin oluşabileceği düşüncesiydi. Her ne kadar Johnson’ın 17 Kasım 1964 tarihli mesajı meşhur “Johnson Mektubu”na üslup ve içerik olarak benzemese de Büyükelçi Hart, sonradan Türk yetkililerin kendilerine böyle bir resmi belgenin verildiğini teknik olarak iddia edememelerini amaçlamıştı.542 

Hart ile Çağlayangil arasında 18 Kasım’da yapılan bu görüşmede Türk 
Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin isteklerinin karşılanmaması hâlinde hükümetinin 
Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmaya ne kadar kararlı olduğunu anlatmaya çalıştı. 
Çağlayangil, Hart’ın getirdiği mesaja ilk tepki olarak zamanın artık iyi niyet ve 
temenni belirtmek için çok geç olduğunu, BM Barış Gücü’nün seksen yaşındaki bir Türkün canlı canlı yakılması gibi birçok Rum vahşetine tanıklık ettiğini, Türkiye’nin bu duruma son vermek için ne yapılabileceği konusunda hâlâ karar aşamasında olduğunu ve bütün bu olanlardan Yunan Hükümeti’nin sorumlu tutulduğunu söyledi. Büyükelçi Hart’ın olası bir Türk - Yunan savaşının bir kâbus olacağını belirtmesi üzerine, Çağlayangil bu durumun her gece kâbus görmekten daha iyi olacağını söyleyerek Türkiye’nin artık sabrının kalmadığını göstermek istedi.543 

Bu gelişmelerden ABD’nin çıkardığı yargı, Türkiye’nin isteklerine ulaşmak 
için diplomatik bir çözüme kapıyı açık tuttuğu, fakat bunun gerçekleşmemesi 
durumunda da askeri müdahaleye başvurabileceği yönündeydi.544 ABD istihbaratına göre, Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapmaya hazır durumdaydı.545 Bu nedenle ABD krizin savaşa dönüşmesini engellemeye yönelik faaliyetlerine hız verdi ve çeşitli kanallar aracılığıyla girişimlerde bulundu. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

519 Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 22. 
520 Souter, op. cit., s. 663. 
521 Foley ve Scobie, op. cit., s. 165. 
522 Attalides, op. cit., s. 98. Yunanistan Başbakanı Kollias ise, ABD’nin Atina Büyükelçisi Talbot’a General Grivas’ın ve Kıbrıs’ta görev yapan diğer Yunan yetkililerin Atina’dan değil, Kıbrıs Hükümeti’nden emir aldıklarını söylüyordu. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 17, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
523 Danopoulos’a göre, Demirel - Kollias görüşmesinin başarısız olması Cunta’yı, Yunanistan kamuoyunun arzularına hitap eden enosis yanlısı bildiriler sunmada devamlılığa zorladı. Bu da General Grivas’ın Makarios’a yönelik eleştirilerinin yoğunlaşmasına ve Kıbrıs Türk topluluğunun tepkisine neden oldu. Böyle bir ortam çatışma çıkmasına gayet müsaitti. Bkz. Danopoulos, op. cit., s. 261. 
524 Bayülken, op. cit., s. 115. 
525 Sarıca, et al., op. cit., s. 144. 
526 Fırat, op. cit., s. 221-222. Papandreou Hükümeti’nden sonra Yunanistan’da yaşanan siyasi istikrarsızlık sürecinde kurulan kısa süreli ve zayıf hükümetler döneminde Atina’nın ABD’nin de ısrarıyla Makarios’u dışlayarak Türkiye ile ikili görüşmeler yapma girişimleri nedeniyle Makarios’un Kıbrıs sorunundaki kilit konumunu kaybetme korkusu yaşamaya başladığı iddia edilebilir. Daha 1965 
yılının ortalarında Kıbrıs Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında bir görüşme ayarlama çabalarına girişen Makarios’un bu hareketi, ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ın da belirttiği gibi, bir yandan Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili görüşmeleri sabote etme amacı taşırken diğer yandan da kendisini Kıbrıs sorununda yine merkeze yerleştirme niyetini taşıyor gibi görünmektedir. Bkz. 
“Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, May 28, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Bu nedenle 
Makarios’un Kıbrıslı Türkler ile ilişkileri yumuşatma girişimi Türkiye’nin Kıbrıs Hükümeti ile doğrudan görüşmeler yapmayı kabul etmesi yolunda atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. 
527 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167-168. 
528 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 23. 
529 “Special Report By The Secretary-General On Recent Developments In Cyprus,” S/8248, 16 November 1967, 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N67/269/79/PDF/N6726979.pdf?OpenElement (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
530 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 22-24. 
531 Hart, op. cit., s. 52. 
532 Ibid., s. 52-53. 
533 Papandreou, op. cit., s. 282; Fırat, op. cit., s. 223-224; Bölükbaşı, op. cit., s. 135. 
534 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 28-29. 
535 Çay, op. cit., s. 85. 
536 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 24. 
537 Ehrlich, op. cit., s. 105; Adams ve Cottrell, op. cit., s. 71. 
538 Türkiye’nin Birinci Ordu’yu Meriç Irmağı’na doğru yönlendirmesi, Kıbrıs’ta Türkler ve Yunanlar 
arasında başlayacak bir çatışmanın kısa sürede NATO’nun güneydoğu kanadını yok edebilecek denli 
büyük bir savaşa dönüşebileceği yönündeki ABD endişesini iyice körüklemişti. Hart, op. cit., s. 55. 
539 “Memorandum of Telephone Conversation,” November 15, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 1964 yazında 
General Grivas’ın Kıbrıs’a dönmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiren ABD’li yetkililer [Bkz. 
supra., s. 97.] Grivas’ın bir süre sonra Atina’nın kontrolü dışında hareket ederek Kıbrıslı Türklere yönelik küçük çaplı saldırılara öncülük etmesi -ve dolayısıyla Türkiye’nin tepkisine yol açması nedeniyle 1966 yılının başlarından itibaren Yunan General’in artık adadan ayrılması gerektiğini düşünüyorlardı. Bkz. “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, 
January 28, 1966, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, 
March 21, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
540 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 17, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Bununla birlikte yine 17 Kasım’da Başbakan Kollias, General Grivas’a bir an önce Yunanistan’a dönmesi yönünde talimat verdi. Grivas 19 Kasım’da Lefkoşa’dan ayrıldı. Bkz. Hart, op. cit., s. 54-55. 
541 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, November 17, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
542 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 18, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
543 Idem. 
544 Sönmezoğlu, op. cit., s. 24. 
545 Cyrus Vance, Hard Choices, New York, Simon and Schuster, 1983, s.144’ten aktaran Idem. 

15 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 13

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 13



 2. Türkiye’deki ve Yunanistan’daki İktidar Değişikliklerinin ABD’nin Kıbrıs Tutumuna Etkileri 

Stephanopoulos Hükümeti, Kıbrıs konusunda Acheson Planlarında öngörülen çözüm yöntemi olan imtiyazlı enosise gayet sıcak bakıyordu ve Türkiye ile ikili 
görüşmelerde ilerleme sağlamak arzusunda olduğunu iddia ediyordu. Makarios’un güçlü etkisini dengelemek için de General Grivas’ı, başpiskopos ile olan çekişmesinde destekliyordu.486 Bu desteğe dayanan Grivas, adada Makarios’a karşı muhalefet oluşması yolunda çalışıyor ve sadece Yunan Hükümeti’nin emirlerine uyacağını söylüyordu.487 Ancak Stephanopoulos Hükümeti’nin Kıbrıs sorununa ABD’yi de memnun eden bu yaklaşımı kısa süre sonra bazı Yunan çevrelerinin büyük tepkisine neden oldu. Hatta Yunan Hükümeti’nin Kıbrıs sorunundaki tutumu Ağustos 1965’ten beri Dışişleri Bakanlığı yapmakta olan Elias Tsirimokos’u o kadar rahatsız etmişti ki 11 Nisan 1966’da görevinden istifa etti. Görevinden ayrılmasının gerekçesini açıklarken de “hükümetin yabancı güçlerin etkisi altında kalarak izlediği Kıbrıs’ın paylaşılması planına karşı olduğu için istifa ettiğini” belirtti.488 

Bu dönemde Türkiye’de de bir iktidar değişikliği yaşandı. Ekim 1965’te yapılan seçimleri Süleyman Demirel’in Adalet Partisi % 52,9 gibi yüksek bir oy 
oranıyla kazandı.489 Türkiye’deki birçok yazara ve politikacıya göre, Adalet Partisi, Amerikan yanlısı ve ABD’nin Türkiye’deki çıkarlarını korumaya gayret gösteren bir partiydi.490 1965 Temmuzu’ndan beri ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olan Parker Hart da 14 Mayıs 1966’da ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta bu olguya değinerek Türkiye’de ABD’ye ılımlı yaklaşan ve dost olan bir partinin iktidarda olduğunu, Kıbrıs konusunda tutum belirlenirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasının gerektiğini söylüyordu.491 

Ancak Uslu’nun da belirttiği gibi, ne kadar ABD yanlısı olursa olsun Türkiye’deki bir partinin ya da başbakanın Kıbrıs sorununu, bu sorun Türkiye’de bir 
ulusal mesele hâline geldiği için, halkın tepkisini göz ardı ederek ABD’nin istekleri doğrultusunda çözmek istemesi çok düşük bir olasılıktı.492 28 Ocak 1966’da Büyükelçi Hart’a Demirel Hükümeti’nin Kıbrıs sorununa bakışı açıklanırken bu durum açıkça görülebiliyordu. Türkiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Türkiye’nin çözüm konusunda “imtiyazlı enosis”, “federasyon”, “kantonal sistem” gibi alternatifler üzerinde müzakere edebileceğini fakat “tek taraflı ilhakın teklif dahi edilemezliği”, “adada iki topluluğun varlığının kabul edilmesi”, “bir topluluğun diğeri üzerinde egemenlik kurmaması”, “iki topluluğun da yönetimde yer alması” gibi ilkelerle uyum göstermeyen hiçbir çözüm yolunu tartışmayacağını vurguladı.493 Yine 22 Nisan 1966’da Türk ve Amerikalı yetkililer arasında yapılan başka bir görüşmede, Başbakan Demirel’in liderliğindeki Türk tarafı Kıbrıs konusunda katı bir tutum sergileyerek Johnson Mektubu’nun yarattığı etkilerin hâlâ devam ettiğini, bu 
olumsuz gidişi durdurmak için ABD’nin daha fazla çaba göstermesinin beklendiğini belirtti.494 

İki ülke kamuoylarındaki hassasiyetlerin doğurduğu umutsuzluğa rağmen ABD yine de 1964’ün yaz aylarındaki gibi yüksek düzey bir katılımı olmadan 
Türkiye ve Yunanistan’ın doğrudan görüşmeler yapması yönünde çaba göstermeye devam etti. Bu konuda ABD’den yardım istenmesi durumunda elinden geleni yapacağı taahhüdünde bulundu.495 Türk ve Yunan yetkililer arasında sonuçsuz kalan birkaç görüşme496 yapılmasına rağmen diyaloğun devam etmesi yönündeki isteğini belirtti.497 Sonunda Aralık 1966’da Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları Paris’te bir araya gelerek Kıbrıs sorununu görüştüler. Daha önceki görüşmelerde olduğu gibi bu görüşmede de Türkiye’nin enosis karşılığında adada elde etmek istediği egemen üs konusu kilit noktayı oluşturdu. Yunan Dışişleri Bakanı John Toumbas’ın Dikelya üssünün NATO şemsiyesi altına sokularak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla yönetilmesi önerisine Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil ret cevabı verdi.498 Çağlayangil’in üssün tamamen Türkiye’nin egemenliğinde olması gerektiği yönündeki talebine Toumbas o an için cevap vermeyeceğini bildirdi. Görüşmelere devam edilmesi yönündeki fikir birliğine rağmen birkaç gün sonra Yunan Hükümeti’nin iktidarı kaybetmesiyle bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilemedi.499 

Bundan sonraki gelişmeler açısından Kıbrıs sorununun kaderini belirleyen olay 21 Nisan 1967’de Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın yaptığı darbe oldu. 
Askeri yönetimin iktidara gelmesiyle zaten kötü durumda olan Atina - Lefkoşa ilişkileri daha da bozulmaya başladı.500 Bağımsızlığı devam ettirmek isteyen 
Makarios ile katı biçimde enosis taraftarı olan Cunta’nın Kıbrıs sorununun çözüm yolu konusunda anlaşmaları pek mümkün görünmüyordu.501 ABD’ye yakınlığı ile bilinen yeni yönetim sorunu NATO içinde çözme eğilimindeydi ve Makarios’un gerek iç gerekse dış politikasından duyduğu rahatsızlık nedeniyle başpiskoposa karşı açıkça General Grivas’ı destekliyordu.502 Buna karşın Kıbrıslı Rumların egemenliğindeki yönetim ise, haziran ayında “derhal enosis” isteyen Rumlara karşı geniş bir kovuşturma başlattı.503 

Uzun zamandır Doğu Akdeniz’deki tehlikeli durumun yarattığı endişeyi taşıyan ABD’li yetkililere göre, Yunanistan’da cuntanın yönetimi ele geçirmesi 
Kıbrıs sorununun çözümü açısından önemli bir gelişmeydi. Cuntanın içeride ve dışarıda meşruiyet sağlama gibi önemli bir sorunu varken Kıbrıs’ı öncelikli 
konulardan biri olarak değerlendirmesi ABD açısından memnuniyet vericiydi.504 Ayrıca Yunanistan’daki yeni yönetimin Kıbrıs sorununa bakışı da ABD’nin 
arzuladığı doğrultudaydı. Askeri darbenin baş mimarlarından Albay George Papadopoulos’un 10 Mayıs 1967’de ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Philips Talbot ile yaptığı görüşmede belirttiğine göre, yeni hükümet sorunun çözümünü “Türk Hükümeti ile diyalog yoluyla ulaşılacak ve Kıbrıslı Türklere barışçıl araçlarla koruma sağlayacak olan enosis” olarak görüyordu. Bunun dışında Papadopoulos Yunanistan’ın Türkiye ile yakın ve uyumlu ilişkiler kurmak istediğini, mevcut ilişkilerin Kıbrıs krizinden önceki seviyeye çıkarılmasını amaçladığını söylüyordu.505 Askeri rejim, iki ülke arasındaki ilişkilerde ilerleme sağlanması durumunda Kıbrıs sorununun çözümünün de kolaylaşacağına inanıyordu.506 

ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk, Yunanistan’daki yeni rejimin, Papadopoulos’un açıkladığı yönde bir Kıbrıs politikası izlemeye muktedir olduğunu düşünüyordu. Rusk’a göre, [baskıcı] niteliği gereği mevcut Yunan Hükümeti, Türk Hükümeti’nin isteklerini karşılayacak bir Kıbrıs çözümü yaratma açısından demokratik Yunan Hükümetlerinden daha elverişliydi. Türkiye’ye daha önceki görüşmelerde önerilen kiralık üs konusunda daha ileri adımlar atabilir ve egemen bir üs önerebilirdi. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümü, Yunan milliyetçi özlemlerini tatmin edecek ve böylece Yunan Hükümeti’nin iç ve uluslararası itibarına katkı 
yapabilecek bir gelişme olacağı için Kollias Hükümeti, Kıbrıs sorununu herhangi bir şekilde enosise ulaşarak çözmeyi, birçok Yunan Hükümeti’nden daha fazla istiyor gibi görünüyordu. Böyle uygun bir yönetim işbaşındayken de iki ülke arasında yapılacak görüşmelerle Türkiye ve Yunanistan’ın önceden üzerinde anlaşmaya vardıkları bir imtiyazlı enosis yoluyla sorun çözülebilirdi.507 

ABD ve diğer NATO müttefikleri, Yunanistan’daki yeni rejime fazla zaman geçmeden Türk Hükümeti’nin liderleri ile doğrudan görüşmeler yaparak Kıbrıs 
sorununa çözüm bulması yönünde baskı yaptılar.508 Bunun üzerine Yunanistan, Kıbrıs sorununu barışçı yollarla çözme niyeti taşıdığını Türkiye’ye görüşme 
çağrısında bulunarak göstermek istedi. 3 Temmuz 1967’de Yunan Başbakanı Kollias, Atina’daki Türkiye Büyükelçisi Turhan Tuluy’a acilen Türk meslektaşıyla görüşmek istediğini söyledi.509 Tuluy da bu girişim konusunda Ankara’yı bilgilendirdi. Türk Hükümeti, Yunan Hükümeti’nin Kıbrıs politikasının enosise dayalı olduğunu bilmesine ve çözüm için ciddi adımlar atacak derecede hazırlıklı olmadığını düşünmesine510 rağmen, Türkiye’nin görüşmeye isteksiz olduğu yönünde bir izlenim vermemek için Kollias’ın çağrısına olumlu cevap verdi. Aksi takdirde bu konu uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhine istismar edilebilirdi.511 

Sonunda Türkiye Başbakanı Demirel ile Yunanistan Başbakanı Kollias, 9 - 10 Eylül 1967 tarihlerinde iki ülkenin sınırında yer alan Keşan ve Dedeağaç’ta 
görüşmeler yaptılar. Görüşmeler boyunca iki taraf da katı tutumlarından taviz vermedi. ABD’li yetkililerin beklentilerinin aksine Yunanistan, enosise ulaşabilmek için verilebilecek tavizler konusunda Türkiye’nin taleplerini karşılamaktan çok uzak olan önerilerde bulundu.512 Türkiye de enosisi yasaklayan 1959 antlaşmalarının geçerliliğine vurgu yaparak513 herhangi başka bir konuyu tartışmaya geçmeden önce Kıbrıs’taki bütün Yunan askeri gücünün çekilmesi gerektiğini belirtti.514 Buna karşın Yunan tarafı enosise ulaşma konusunda o kadar kararlıydı ki görüşmelerin sonuna doğru Kollias Demirel’e “Er ya da geç, isteseniz de istemeseniz de enosis gerçekleşecek, öyleyse bunu neden şimdi konuşmuyoruz?” demişti.515 Bununla birlikte yayınlanan ortak bildiride iki tarafın da görüşmeye devam etmek arzusunda oldukları ifade edildi.516 

Demirel - Kollias buluşmasından çıkan sonuç, başta görüşmelerden önce Yunanistan’daki yeni rejimin sorunu çözmesi konusunda oldukça umutlu görünen ABD Dışişleri Bakanı Rusk olmak üzere ABD’li yetkilileri hayalkırıklığına uğrattı. Tarafların istek ve önerilerinin birbirlerinden oldukça farklı olması ve sergiledikleri uzlaşmaz tutuma rağmen, Rusk yine de görüşmelerin devam etmesi durumunda bu sorunların üstesinden gelinebileceğine inanıyordu.517 Fakat kasım ayında Kıbrıs’ta yaşanan kriz nedeniyle Türkiye ve Yunanistan’ın yeniden savaşın eşiğine gelmesi, ABD’li diplomatları, soruna kalıcı çözüm bulunması çabalarını bırakıp savaşın önlenmesi faaliyetlerine girişmeye zorladı. 

3. Değerlendirme: ABD’nin İki Kriz Arası Dönemde İzlediği Politika 

1964 krizinin yatıştığı günlerden itibaren ABD, kriz boyunca takındığı tutumun hem Türkiye hem de Yunanistan’da ABD karşıtlığının yükselmesi gibi 
olumsuz sonuçlar doğurması nedeniyle iki kriz arası dönemde “ön plana çıkmama” (low profile) taktiğini kullandı. Acheson’ın Cenevre’deki arabuluculuk çabalarının başarısızlıkla sonuçlanması ve taraf ülkelerde “ABD’nin karşı tarafı tuttuğu” izlenimi yaratması ABD’yi kendi arabuluculuğu olmadan tarafların karşılıklı görüşmesi amacının takip edilmesine yöneltti. ABD, savaş tehlikesinin ciddi boyutlara ulaşmadığı bu dönemde Türkiye ve Yunanistan’a -özellikle Makarios’un yıkıcı çabalarını önlemek için- içeriği gizli tutulması kaydıyla ikili görüşmeler yapmaları yönünde teşvik ve ısrarda bulundu. Ancak Doğu Akdeniz’de her an patlamaya hazır bir bomba gibi duran ve NATO’nun güneydoğu kanadının istikrarına zarar veren Kıbrıs sorununun tamamen ortadan kaldırılması amacıyla yapılan bütün bu girişimlerden istediği sonucu alamadı. 

ABD, iki kriz arası dönemde ayrıca, 1964 krizi yüzünden Türkiye ve Yunanistan ile bozulan ilişkilerini düzeltmeye de çalıştı. SSCB ile yakınlaşma gibi 
görünümlerle ortaya çıkan ABD - Türkiye ilişkilerindeki gerilemeyi durdurmak için, özellikle Kıbrıs sorunundaki uluslararası gelişmelerde Türkiye’yi destekleyen bir tavır sergiledi. BM Genel Kurulu’nda Kıbrıs konusunda karar oylaması yapılırken Türkiye ile aynı yönde oy kullandı. Yunanistan’da ABD karşıtı olarak görülen Papandreou Hükümeti’nin iktidarı bırakmasının ardından ABD ile yakın ilişkiler izlemeyi amaçlayan hükümetlerin kurulmasını destekledi. 1965’te Türkiye’de Demirel Hükümeti’nin, 1967’de Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın iktidara gelmeleri ilişkilerin geleceği düşünüldüğünde ABD açısından olumlu gelişmelerdi. 

Bu dönemde aynı zamanda Kıbrıs bunalımına çözüm bulunması çabalarına temel oluşturması açısından Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ne de çalışıldı. Özellikle ekonomi alanında Türkiye ve Yunanistan arasındaki ortak projelere Amerikan yardımının artırılması teşvik edildi. Bu amaçla Senatör Jacop Javitts, çeşitli Amerikan kuruluşlarını Türk - Yunan ortak ekonomik projelerine yardımda bulunmaya çağırdı.518 

1967 krizinin ortaya çıktığı günlerde Türkiye’de ve Yunanistan’da ABD’ye dost olan yönetimler iktidardaydı. Ancak bu iki ülkedeki kamuoyları hâlâ ABD’nin 
1964 krizindeki tutumunun olumsuz etkileri altındaydı. Özellikle ağır hasar alan Türk - Amerikan ilişkileri eski görüntüsünden çok uzaktı. Türkiye çok taraflı dış 
politika izleme arzusuyla gerek SSCB gerekse Üçüncü Dünya ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordu. Yunanistan’daki askeri rejim, içeride ve dışarıda kendini kabul ettirebilmek için, öncelikle ABD’nin desteğini kazanma arzusundaydı. Kıbrıs sorunu ise, bu üç ülkenin birbirleriyle olan ilişkileri açısından ne kadar önemli bir etken olduğunu bir kez daha gösteriyordu. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;


486 Danopoulos, op. cit., s. 260. 
487 Papandreou, op. cit., s. 278-279. 
488 Ibid., s. 279. 
489 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s. 364365; 
“Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, October 22, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
490 Uslu, op. cit., s. 189. 
491 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, May 14, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
492 Uslu, op. cit., s. 191. Şüphesiz aynı durum Yunanistan açısından da geçerlidir. Kıbrıs sorunu 
Yunan halkı açısından da bir ulusal mesele olarak algılanmaktadır. Nitekim ABD yanlısı olarak 
görülen Stephanopoulos Hükümeti hakkında bir değerlendirme yapan ABD’nin Yunanistan 
Büyükelçisi Philips Talbot [Ekim 1965’ten beri], Yunanistan’daki zayıf hükümetin Kıbrıs sorununu 
çözme konusundaki güçsüzlüğünden bahsederek hükümetin enosis dışındaki herhangi bir çözümü 
kabul etmesinin kendi sonu olacağının da farkında olduğunu belirtmiştir. Bkz. “Telegram From the 
Embassy in Greece to the Embassy in Turkey,” Athens, April 20, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
493 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, January 28, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
 “Memorandum of Conversation,” Ankara, April 22, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
495 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Turkey,” Washington, May 31, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
496 Uslu, op. cit., s. 199-200. Örneğin, 1966 yılında Cenevre’de Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları 
arasında yapılan görüşmede Yunan tarafı, “İngiltere’nin bırakacağı 
Dikelya Üssü’nün Türkiye’ye 
verilmesi karşılığında Kıbrıs’ın gevşek bir bağla Yunanistan’a bağlanması”nı öngören bir tür enosis 
önerisinde bulundu. Türkiye’nin bu öneriyi reddetmesi üzerine söz konusu görüşmeden çözüme 
yönelik bir sonuç alınamadı. Bkz. Ecmel Barutçu, Hariciye Koridoru, Ankara, 21. Yüzyıl Yayınları, 
1999, s. 241-242. 
497 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, September 19, 
1966, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
498 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, December 24, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
499 Michael A. Attalides, Cyprus: Nationalism and International Politics, New York, St. Martin’s 
Press, 1979, s.71.500 Kyriacos C. Markides, The Rise and Fall of the Cyprus Republic, New Haven, Yale University 
Press, 1977, s. 132. Albaylar Cuntası’nın görevde olduğu süre boyunca Yunanistan’daki askeri 
diktatörlüğün Kıbrıs’a yönelik tutumu ve etkisi için bkz. Ibid., s. 132-177. 
501 supra., s. 138. 
502 Sönmezoğlu, Tarafların Tutum…, s. 59, 65. 
503 Gerçek Bülten, Sayı 78, (3 Temmuz 1967), s. 394’ten Ibid., s. 65. 
504 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 5, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
505 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 10, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
506 Bayülken, op. cit., s. 115. 
507 “Circular Airgram From the Department of State to the NATO Capitals,” Washington, July 12, 
1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
508 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167. 
509 19 Ekim 1967, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Ankara, 030.01/10.61.22’den aktaran Göktepe, op. cit., s. 435. 
510 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 29, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
511 Turgut Tülümen, Hayat Boyu Kıbrıs, İstanbul, Boğaziçi Yayınları, 1998, s. 112-114’ten aktaran Göktepe, op. cit., s. 435. 
512 Danopoulos, op. cit., s. 261. Önerilerin içeriğinin ne olduğu konusunda muhtelif iddialar mevcuttur. Papandreou, Yunan tarafının Türkiye’ye adada 
Türk üsleri kurulması şartıyla Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini önerdiğini iddia etmektedir. Bkz. Papandreou, op. cit., s. 281. Cumhuriyet 
Gazetesi de Yunanistan’ın önerilerinden bahsederken üs karşılığında enosisin teklif edildiğini 
belirtmektedir. Bkz. Cumhuriyet, 10 Eylül 1967’den aktaran Sarıca, et al., op. cit., s. 136.
Ancak Başbakan Demirel görüşme sonrası yaptığı açıklamada üs konusundan bahsetmeyerek Türkiye’nin 
Yunanistan’ın enosis önerisini reddettiğini söylemiştir. Bkz. Cumhuriyet, 14 Eylül 1967’den aktaran 
Sarıca, et al., op. cit., s. 139. Barutçu da Yunan tarafının Başbakan Demirel’in karşısına enosis 
teklifiyle çıktığını belirtmektedir. Bkz. Barutçu, op. cit., s. 242. Ehrlich ise, Kıbrıs’tan toprak 
tavizinde bulunularak enosisin gerçekleştirilmesi isteğinin görüşmelerde belirtilip belirtilmediğinin 
resmen doğrulanamadığını söylemektedir. Bkz. Ehrlich, Cyprus 1958-1967, s. 96, 102. Görüşmelerin 
seyrine ilişkin en detaylı bilgiyi veren Hart da öneriler konusunda Türk ve Yunan kaynaklarından 
duyduklarının oldukça farklı olduğunu belirtmektedir. Bkz. Parker T. Hart, Two NATO Allies at the 
Threshold of War: Cyprus: A Firsthand Account of Crisis Management, 1965-1968, London, 
Duke University Press, 1990, s. 31-34. Bu durumda iki ülke yetkililerinin de kamuoylarının 
tepkilerinden çekinerek gerçekleri yansıtmadıkları söylenebilir. Görünüşe bakılırsa Demirel - Kollias 
görüşmelerinde Acheson’ın arabuluculuk döneminde önerdiği doğrultuda üs karşılığı enosis çözümü 
üzerinde tartışılmıştır. Fakat üssün niteliği ve niceliği konusunda uzlaşma sağlanamaması nedeniyle 
görüşmelerden sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine Yunan tarafı enosisten başka herhangi bir çözümü 
tartışmadığını, Türk tarafı ise enosis teklifine kesin bir dille ret cevabı verdiğini açıklamak zorunda 
kalmışlardır. 
513 Halil İbrahim Salih, Cyprus: The Impact of Diverse Nationalism on a State, Alabama, 
University of Alabama Press, 1978, s. 57’den aktaran Uslu, op. cit., s. 205. Coufoudakis’e göre ise, 
Türkiye ya 1959 antlaşmalarıyla kurulan sisteme geri dönülmesini ya da [Türkiye’ye adada egemen 
bir üs verilmesi anlamına gelen] çifte enosisin gerçekleştirilmesini istemişti. Bkz. Van Coufoudakis, 
“United States Foreign Policy and the Cyprus Question” içinde Michael Attalides (der.), Cyprus 
Reviewed: A Seminar on the Cyprus Problem, Nicosia, Jus Cypri Association, 1977, s. 142’den 
aktaran Uslu, op. cit., s. 204. 
514 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167. 
515 Sharon A. Wiener, “Turkish Foreign Policy Decision Making on the Cyprus Issue”, Doktora Tezi, 
Duke University, 1980, s. 152’den aktaran Bölükbaşı, op. cit., s. 133. 
516 Dışişleri Belleteni, Sayı 36, (Eylül 1967), s. 40-41. 
517 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, September 15, 
1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
518 The New York Times, 2 May 1965, p. 13, col. 1’den aktaran Sander, op. cit., s. 237. 

14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***