5 Nisan 2020 Pazar

DEVLET VE İSTİHBARAT., BÖLÜM 2

DEVLET VE İSTİHBARAT., BÖLÜM 2



Prof. Dr. Ümit Özdağ*
* Prof. Dr., Gazi Üniversitesi İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü. 
uozdag@21yyte.otg


Yukarıdaki süreci somut bir örnek ile ortaya koyalım:

a) Yunan istihbaratı, Türkiye’nin Kıbrıs’a yönelik temel hedefinin Kıbrıs’ta
herhangi bir Yunan ilhakına çıkarma ile cevap vereceği analizini 1963’te ve
1967’de yapmış olmalıdır.

b) Türkiye’nin 1963’te ve 1967’de bu yeteneğinin olmadığı ortaya çıkmıştır.
Ancak Türkiye 1967’de itibaren bir yandan çıkarma filosu inşa etmeye
başlamış, öte yandan çıkarma birliklerinin oluşturulmasına başlamıştır.

c) 1970’li yıllarda Atina artık Ankara’nın amacı ile araçları arasında bir uyum
gerçekleştiğinin tespitini yapmış olmalıdır. 

  Diğer bir ihtimaller ise Atina’nın bu tespiti yapmadığı veya bu tespiti yapmış olmasına rağmen Türkiye’nin Kıbrıs’a bir çıkarma gerçekleştirmeyeceğine inanmış olmasıdır.
Bütün bunlardan hareket ile istihbaratın sağladıklarına bakar isek dört temel özellik ortaya çıkar: 

Bunlar,

a) Stratejik bir baskın/sürpriz ile karşı karşıya kalınmanın engellenmesi,

b) Uzun-vadeli bir perspektif ve öngörü sağlanması,

c) Politika oluşturma sürecine yardımcı olunması,

d) Bir devletin bilgilerini, ihtiyaçlarını ve yöntemlerini gizlemesidir. (Lowenthal, 2000: 2-5)

a) Hiçbir hükümet stratejik, operasyonel veya taktik bir baskın/sürpriz ile karşı
karşıya kalmak istemez.(Bu noktada izhah edilmesi gereken bir kavramda
stratejik baskın ve sürpriz kavramlarıdır. Amerikan literatüründe baskın
karşılığı olarak “sürpriz” kavramı kullanılmaktadır. Bazı Türk
istihbaratçılarının terminolojisinde ise bir şeyin “stratejik baskın” olabilmesi
için “son hedefini gerçekleştirmesi gerekir” fikri ileri sürülmektedir. Bu
çalışmada ise genelde bu ayrım yapılmayacak, baskın ve sürpriz eş anlamlı
olarak kullanılacaktır. Ancak bazı durumlarda ise sadece sürpriz kavramı ile
yetinilecektir.

Örneğin bir sabah kalktığımızda Adalar Denizi’ndeki bütün adalarının Yunan
Ordusu tarafından tepeden tırnağa silâhlandırıldığını, Yunan Deniz
Kuvvetleri’nin, Türk Deniz Kuvvetleri’nin harekât alanını yok edecek şekilde
Akdeniz ve Adalar Denizi’ne yerleştiğini görür ve aynı sabah Atina’nın kara
sularını 12 mile çıkardığını duyarsak bu Türkiye’ye yapılmış bir “stratejik
baskın/sürprizdir”.

b) İnsanlar günlük, aylık veya en uzun birkaç yıllık hedefler ile yaşarken,
devletler 5-10, ve bazıları 30-50 yıllık perspektiflerle yönetilirler. Bu tür bir
yönetim ancak stratejik bir istihbarat ile, yani gelecek ile ilgili bilgi toplanması
ve geleceğin tesadüfe bırakılmayarak şekillendirilmeye çalışılması ile
yapılabilir.

c) İstihbarat 10 yıllık olduğu gibi, günlük, yıllık olarak da politika
oluşturulması sürecine katkıda bulunur.

d) İstihbarat, başkaları ile ilgili bilgi toplarken, başkalarının bilgi toplamasını
engellemeye çalışır.

İstihbarat kavramını temel olarak,

a) Bilgi anlamında istihbarat,
b) Süreç olarak istihbarat,
c) Görev olarak istihbarat,
d) Örgüt olarak istihbarat, şeklinde dörde ayırabiliriz.

Öncelikle söz konusu olan, bilgi anlamında istihbarattır. Bu bir veri, malûmat
veya bilgi olabilir. Bir diğer istihbarat kavramı ile kastedilen, bilginin
toplanması, tasnif edilmesi, değerlendirilmesi ve dağıtılması aşamalarından
oluşan istihbarat döngüsü, süreç anlamında istihbarattır. (Johnson, 1989: 4)
Görev olarak istihbarattan kasıt ise istihbaratı yapabilmek amacı ile
gerçekleştirilen ve örtülü operasyondan masa başı analize kadar uzanan
çalışma anlamında istihbarattır. Nihayet örgüt anlamında istihbarat; bütün bu
faaliyetleri gerçekleştiren kurum anlamına gelir. (Şenel, 1997: 31)
Bilgi, süreç, örgüt ve görev toplama şeklinde dört kategoride toplanan
istihbarat, Roy Godson’a göre üç süreci ifade eder. 

Bunlar sırası ile; 

1) Toplama, analiz, üretim ve dağıtım aşamalarından oluşan istihbarat çarkının
yabancı hükümetler, siyasî partiler, örgütler, ordular, kişiler ile ilgili bilgi
toplaması, 

2) Diğer hükümetlerin benzer faaliyetlerini etkisizleştirmesi, 3)
diğer hükümetlerin ve grupların davranışlarını etkileyecek örtülü operasyonlar
süreçleridir.

Bu üç süreç, istihbaratın dört temel özelliğini ortaya koymaktadır. Bunlar gizli
metotlarla bilgi toplama, karşı-istihbarat, analiz ve örtülü operasyonlardır.
Gizli metotlar ile bilgi toplama: Genellikle HUMINT diye adlandırılan gizli
insanî istihbarat (casusluk) veya teknik istihbarat yöntemlerin kullanılması ile
veri, malûmat ve bilgi toplanması kastedilmektedir.
Karşı istihbarat: Diğer ülkelerin istihbarat faaliyetlerini tanımlama,
etkisizleştirme ve yönlendirme operasyonlarına verilen addır.
Analiz: Toplanan verilerin değerlendirme sürecinden geçirilerek istihbarat
hâline getirilmesi sürecidir.

Örtülü operasyon: Yurt dışında veya yurt içinde politik, ekonomik, kültürel,
psikolojik ve askerî olayları faili/kaynağı belli olmayacak şekilde etkileme
faaliyetleridir. (Godson, 1995: 325)

Gerek örgüt, süreç, misyon ve bilgi toplama anlamında başarılı bir istihbarat
gerçekleştirebilmek için, gerekse başarılı bilgi toplama ve örtülü operasyon
faaliyetleri için gereken hususları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1) Uygun yapılandırılmış ve sistematik bir süreç,
2) Düzenli bir uygulama,
3) Belirgin ve yerleşik bir görevlendirme. (McDowell, 16)

Yukarıda sayılan özellikler başarılı bir istihbarat süreci için temel
gerekliliklerdir. Bu ön şartlar oluşmadan başarılı ve etkili bir istihbarat
çalışması yapmak mümkün değildir. Ayrıca istihbaratın taşıması gereken
başka özellikler de vardır. İstihbarat faaliyeti, sürekli, kat’i, doğru, esnek,
yaratıcı, şüpheci, gelecek merkezli ve profesyonel olması gereken bir
faaliyettir. (şenel, 1997: 38) Şimdi teker teker bu ilkeleri inceleyebiliriz.

II. İstihbaratın Temel İlkeleri

Başarılı bir istihbarat süreci ancak belirli ilkelere ısrarla sadık kalınması ve
uygulanması ile mümkündür. Bu temel ilkeler şunlardır:

A. Sürat İlkesi

İstihbarat, siyaset hazırlamanın temel amacı olduğu için mümkün olduğunca
süratli olmalıdır. Tabiî burada süratin görece bir kavram olduğunu, sürat ile
kastedilenin politika üretmek için gereken zamanı temin edecek ölçüde
bilginin zamanlı olarak iletilmesi gerektiği olduğu ifade edilmelidir. Olayların
gerisinde kalan istihbaratın hiçbir politik faydası yoktur. Öte yandan vaktinde,
tam ve doğru istihbarat üretmek zordur. Bu tür durumlarda istihbarat analizci,
tam ve doğru istihbarat üretmeden de karar alıcıları olası tehditler/fırsatlar
konusunda uyarmalıdır. 
İstihbaratta başarısızlığın birçok olayda istihbarat olmamasından değil, doğru istihbaratın zamanında doğru kişiye aktarılmamasından kaynaklandığı göz önünde tutulmalıdır. (Douglas & Godden, 1995: 65)

B. Kesinlik İlkesi

İstihbaratın mümkün olduğunca kesin olması lâzımdır ki, politikacılar kararsız
kalmadan görüş oluşturabilsinler. Bir istihbarat raporunun kesin olması onun,
şu gelişme muhakkak olacaktır demesi anlamına gelmez. Ancak raporda farklı
olasılıklar net bir dille ifade edilmelidir. En olası gelişme, daha az olası
gelişme ve olması en çok muhtemel olan gelişme şeklinde sıralanabilir. Öte
yandan müphem ifadeler ile kaleme alınmış, kesin olmayan, “şöyle de olabilir
şöyle de, şu zamanda olabilir başka zamanda, ama olmayabilir” şeklindeki bir
istihbarat raporunun siyasal karar alıcılara politika üretmek konusunda hiç
yardımcı olmayacağı açıktır. İsrail askerî istihbaratının komutanı olan Eli Zeria
1973 Arap-Israil Savaşı’ndan kısa bir süre önce yaptığı değerlendirmede,
Arapların saldırı ihtimalini “%45”, saldırmama ihtimalini “%55” olarak
değerlendirmiş ve İsrail hükümetinin “muhtemel bir Arap saldırısı olacak mı?”
sorusuna kesin bir cevap vermiştir. Ancak bilindiği gibi Araplar saldırmış ve
İsrail, Arap saldırısına büyük ölçüde hazırlıksız yakalanmıştır. (Douglas, 241)

C. Doğruluk İlkesi

İstihbarat doğru olmalıdır. Doğru olmayan istihbarat, yanlış bilgilerin
üretilmesine neden kararlara yol açarak milli felâketlere neden olabilir.
Amerikan askeri istihbarat kurslarında kurs hocalarının kullandığı “National
Intelligence Course (NIC) Textbook, Joint Military Intelligence Training
Center 1999” “yanlış istihbaratın istihbaratın hiç olmamasından daha kötü
olduğunu” söyleyerek başlar ve bunu da bir örnek ile destekler. Osmanlı
İstihbaratı Venedik’te barut fabrikasında gerçekleşen bir patlama sonucunda
Venedik savaş filosunun imha olduğu haberini alır ve Venedik’e bir ültimatom
verir. Oysa Osmanlı filosunun kendisine saldıracağını anlayan Venedik
patlamada sadece dört gemi kaybetmiştir. Venedik, Avrupa’nın diğer
devletlerinden de aldığı destek ile Osmanlı filosunu 1571’de İnebahtı’da büyük
bir mağlubiyete uğratır. (NIC, 1999: 1-3)


D. İstihbarat Kullanılacağı Maksada Uygun Olmalıdır
İstihbarat toplama gibi, pahalı, hızla yürütülmesi gereken bir çalışmada her
türlü kaynak israfından uzak durmak gerekmektedir. Analizci önce sonuca
ulaşmak için sadece kendisini sonuca götürecek malzemeyi inceleyerek
sorunun çözümü için gereken istihbaratı üretmelidir. Özetle istihbarat, tam,
doğru, maksada uygun ve zamanında olursa faydalı olur.


E. İstihbarat sonuçları olayların değişmesi veya yeni verilerin gelmesi ile
değişebilecek esneklikte olmalıdır
İstihbarat doğmalara değil, olayların gelişmesini izleyen yaratıcı bir zekâ ve
tekniklere dayanmalı; istihbaratçı değişen veriler sonucunda istihbaratını
değiştirebilmelidir.


F. İstihbarat yaratıcı Zekâ, hayal gücü gerektirir
    Bilmeden karar verilmez, ancak istihbaratta bilgi kadar hayal gücü de
önemlidir. Çünkü istihbaratçı çok büyük ölçüde eksik bilgi ile karar vermek
zorunda olan insandır. İstihbaratçının önünde bütün parçaları olmayan ve
muhtemelen hiçbir zaman olmayacak olan puzzle vardır. İstihbaratçı bu eksik
parçalara rağmen puzzle tamamlamakla yükümlüdür. Onu sonuca götüren
elindeki bilginin ötesini düşünebilmesidir.


G. İstihbaratta her şey göründüğü gibi olsaydı istihbarata ihtiyaç olmazdı
Karl Marx, “her şey göründüğü gibi olsaydı, bilime ihtiyaç olmazdı”
demektedir. Ayni mantık istihbarat uygulaması açısından da geçerlidir.
İstihbaratçı şüpheci olmalıdır. Elindeki verileri ve olayları yaratıcı bir şüphe ile
incelemelidir. (Şenel, 98-99)


H. İstihbarat sadece aktüel tehditlerle ve fırsatlarla ilgili bilgi toplamakla
yetinmemelidir İstihbarat sadece günlük politika veya fırsat ve menfaatlerle ilgili istihbarat çalışması yapmakla yetinmemeli, siyasal karar alıcıların kısa ve orta vadede talep etmeyeceği bilgileri de istihbarat çalışması kapsamına almalıdır. 
Çünkü ancak bu tür bir çalışma ile istihbarat servisleri bilgi gerektiği zaman tepki verebilir.


I. İstihbarat bir başka şeyin yerine konamayacağı profesyonel bir süreçtir
İstihbaratın sağladığı bilgiyi, silâhlı kuvvetler, üniversite, medya, dışişleri gibi
kuruluşların üretmesi mümkün değildir.Bu anılan meslek grupları da istihbarat
üretimine/analizine katkıda bulunabilirler. Ancak milli düzeyde istihbarat
ancak bu iş için örgütlenmiş bu iş için eğitilmiş kadrolar ve bu kadroları
istihdam eden bir teşkilat tarafından gerçekleştirilebilir.


J. İstihbarat politik objektiflik ilkesinden ayrılmamalıdır
    Başarılı bir istihbarat süreci için dürüstlük yani analitik yargılarında
profesyonel bir duruş sergilenmelidir. İstihbaratçı, politikacı veya karar alıcı
değildir. Görevini dürüstlükle yapması mümkün olduğunca objektif olmasına,
analizlerini dar bir ideolojik zemine sıkıştırmamasına bağlıdır. (Betts&
Mahhken, 2003: 59-79)


K. İstihbarat adanmışlık gerektirir
    İstihbaratçı “adanmış” bir kişilik yapısına sahip olmalıdır. İstihbaratçı
kendisini ülkesine, kurumuna ve ülkesinin milli hedeflerine adamalıdır.


L. İstihbarat sürekli yenilikçilik gerektirir
    İstihbaratçı, “yenilikçi” olmalıdır. Sürekli daha yetkin istihbarat teknikleri
peşinde koşmalıdır. Kendisini üzerinde çalıştığı konu hakkında yetiştirmeye
çalışmalıdır. Bu süreç bir mükemmeliyetçilik arayışı ile içeiçe olmalıdır.


M. İstihbarat tek adam işi değil, iyi ekip işidir
    Ve nihayet iyi istihbaratın ancak bir ekip çalışması sonucu
gerçekleştirilebileceği göz önünde tutulmalıdır.


N. İstihbarat bir örgüt işidir
    İstihbarat ancak bir örgüt çerçevesinde kaynakları, görev dağılımı, yetkinlikleri belirlenmiş kadrolar tarafından yapılır.


O. İstihbarat (Devlet İstihbaratı) milli bir felsefeye dayanan faaliyettir
İstihbarat bir devletin ve milletin milli menfaatlerini en yüksek derecede
gerçekleştirmesi, millete yönelik her türlü tehdidin bertaraf edilmesi, milletin
önündeki fırsatları görebilmesi için yapılır ve milli bir felsefeye dayanır.
İstihbarat milli bir iş olduğu için “dost servislerden” alınan bilgiler hiçbir
zaman milli istihbarat üretiminin yerine geçemez ve bir milleti sistemli olarak
milli hedeflerine taşıyamaz.

Bazı kavram karışıklıkları da istihbaratın doğru anlaşılmasını engellemektedir.
Örneğin istihbaratı casusluk, espiyonaj gibi kavramlarla karıştırmak çok sık
yapılan bir hatadır. İstihbarat, bir süreci, kurumu, ürünü ve bilgiyi tanımlarken
casusluk ve espiyonaj açık istihbarat ile elde edilemeyen bilgileri, gizli yollar
kullanarak yapılan toplama, bulma faaliyetine karşı gelir. (Şenel, 45) Ancak bu
hata basit bir hata olarak kalmamakta, bir toplumun, aydınların, politikacıların
istihbarata bakışını şartlandırabilmektedir.

SONUÇ

Devlet yönetiminin, operasyonların, savaşların sadece doğasını değil sonucunu
da belirleyen istihbaratın sadece bir sosyal bilim olmakla kalmayıp aynı
zamanda bir sanat olduğunu söyleyebiliriz. İstihbarat en kapsamlı sosyal
bilimdir; çünkü istihbaratın nihaî amacı, incelediği sistemin -ki bu sistem bir
tugay da olabilir bir devlet de, bir şirket de olabilir bir büyükelçilikte yöneticisi
durumunda olan bir kişi veya kişilerin kelimenin en geniş anlamında hangi
imkân ve yeteneklere sahip olduklarını anlamak ve daha zoru olan bu imkân ve
yetenekleri daha kullanmadan nasıl kullanacaklarını öngörmektir.
İstihbaratın bunları anlamak için bilimin; tarih, siyaset bilimi, sosyoloji,
felsefe, sanat tarihi, din bilimi, psikoloji, özelikle politik psikoloji, ekonomi,
istatistik, uluslararası ilişkiler disiplinlerini kullanmak zorundadır. İstihbaratın
bilgi toplamak ve yorumlamak amacı ile yoğun bir şekilde kullanılması söz
konusudur. Ancak öngörmek için bilimin yetmediğini, bilimde ustalaşmanın
gerektiği, diğer bir ifade ile bilimsel yetenekler ile sezgisel yeteneklerin
birleştiği bir aşamanın istihbarat analizi için ideal durum olduğu söylenebilir.

İstihbaratın karar alma ve siyaset plânlama için en temel ve vazgeçilmez
unsurlardan birisi olduğu şüphe götürmez. İstihbarata dayanmayan bir karar
alma ve siyaset plânlamanın doğru olma ihtimali tamamen şansa bırakılmıştır
ki, devletlerin yönetiminin şansa bırakılmasının hiç de akıllıca olmadığı
ortadadır. Kişiler kendi yaşamalarını şansa bırakma özgürlüğüne sahiptirler.
Ancak devlet yönetimini elinde tutanların asgarî tarihsel ve toplumsal
sorumluk açısından böyle bir şansları yoktur.

KAYNAKÇA

ATAY Mehmet, Stratejik Ulusal Güvenlik İstihbaratı, Strateji Dergisi, 2000.
BARZUN & GRAFF, Modern Araştırmacı, TUBİTAK Yayınları, (Ankara 1999).
BETTS Richard K. & MAHHKEN Thomas G., Paradoxes of Strategic
Intelligence, Frank Cass, (London, 2003).
BOZEMAN Adda: Strategic Intelligence and Statecraft, Selected Esseys,
Brassey’s (45), 1992.
Council on Foreign Relations, Making Intelligence Smarter: The Future of US,
Intelligence Report of an Independent Task Force Sponsored by the Council on
Foreign Relations, www.copi.com/articles/inte../ofr.html.
DEARTH Douglas H. & GOODDEN R. Thomas (ed.), Strategic
Intelligence:Theory and Application, Washington, Defence Intelligence
Agency, (Washington D.C. 1995).
GODSON Roy, Intelligence and Security, Washington D.C., 1995.
HERMAN Michael, Intelligence Power in Peace and War, and Democracy,
Cambridge, 1996.
JOHNSON L. K., America’s Secret Power: The CIA in Democratic Society,
(New York, 1989).
LOWENTHAL Mark M., Intelligence, From Secrets to Policy, Washington
D.C. 2000.
McDOWELL Don, Strategic Intelligence, A Handbook for Practitioners,
Managers and Users, Australia 1998.
National Intelligence Course (NIC): Textbook, Joint Military Intelligence
Training Center, 1999.
Devlet Ve İstihbarat
Journal of Strategic Studies 51 1 (3), 2009, 33-5 1
OPSEC Support Staff, Intelligence Threat Handback, Unclassifed Inter
Agency, (Mayıs 1996).
PROCYSHYN T.W., The Coming Intelligence, Canadian Forces College,
(1998).
ŞENEL Muazzez & Turhan, İstihbarat ve Genel Güvenlik Konularımız,
Emniyet Genel Müdürlüğü Yayınları, 3. Baskı, (Ankara 1997).


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder