29 Kasım 2019 Cuma

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ. BÖLÜM 2

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ. BÖLÜM 2 




B.YOLSUZLUGUN ETKİLERİ VE DÜZEYİ 

Genel olarak bir ülke’deki yolsuzluk düzeyini etkileyen üç temel etken vardir. Bunlar (Carvajal, 1999: 340): 

1) Yolsuzluk faaliyetlerinde sözkonusu olan kaynaklarin miktari. 
2) Yolsuzlugun sikligi. 
3) Içerdigi kisilerin sayisi. 

Yolsuzluga karisan kisilerin sayisi, arz ve talep etkilerini göstermektedir. Arz etkisi, yolsuzluga karisan memurlarin sayisi ne kadar yüksek olursa, yolsuzluk yapmanin kamu memurlari için o kadar tesvik edici olmasini ifade eder. Yolsuzluga karisan memurlarin sayisinin artmasina paralel olarak bunlarin yakalanmasinin kolaylasmasi ise, talep etkisi olarak ifade edilmektedir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 4). 

Ayni zamanda yolsuzlugun ekonomik, mali, sosyal ve siyasal olmak üzere bazi etkileri bulunmaktadir. Ancak yolsuzlugun “net etkisini” hesaplamak olasi degildir (Cingi, 1994: 13). Asagida bu etkiler özetlenmektedir. 

1.Ekonomik ve Mali Etkiler 

Yolsuzlugun ekonomik ve mali etkileri konusunda farkli görüsler bulunmaktadir. 

-Yolsuzlugun büyüme üzerinde olumlu etkisinin oldugu görüsü, 1990’larin ortalarina kadar yaygin bir görüs olmustur. Bu görüs su tezlere dayanmaktadir: Bireylere “Hizli para (Speed money)” akisi saglayarak gecikmelere yol açan bürokrasiden kaçinma olanagi verebilir (Mauro, 1995: 681). Diger bir ifadeyle yolsuzluk sayesinde zaman kullaniminda etkinlik saglanabilir. Buna göre, zamanlari degerli olanlar bürokratik engelleri kaldirmak için en yüksek rüsveti ödeyerek zamandan tasarruf saglayabilirler. Bu baglamda yolsuzlugun “ekonomik mekanizmayi yaglandirdigi (hizlandirdigi)” veya “ekonominin tekerleklerini yaglandirdigi” ve genelde ekonomik menfaatler ve yatirimlara yönelik kati engelleri kaldirarak ekonomileri daha etken kildigi görüsü ileri sürülmekteydi. Bruce Lloyd rüsvet sayesinde bürokratik kirtasiyeciligin by-pass edilerek ekonomik kalkinmanin hizlandirilabilecegini belirtmistir (Cingi, 1994: 4). 
Yolsuzluk yatirimlari optimal kullanima yöneltebilmektedir. Çünkü en etkin yatirimcilar en yüksek rüsveti ödeyebilirler. 

Ayrica yolsuzluk, hükümetlere kamu görevlilerinin ücretlerini düsük düzeyde tutma olanagi vermektedir. 

-Bazi arastirmacilar ise, yaygin bir yolsuzluga karsi çikmakla birlikte minimal miktarda yolsuzlugun, hükümetlerin kati yükümlülüklerini kaldirdigi için etkili olabilecegini belirtmislerdir (Beck and Maher, 1986). 

- Bazi politik bilimciler, yolsuzlugun optimal düzeyinin pozitif oldugunu belirtmelerine ragmen, yolsuzlugun kalkinma için zararli oldugunu ifade etmektedirler. 
  Bu görüs özellikle ampirik çalismalarla desteklenmistir (Gould and Amaro-Reyes, 1983). 

Günümüzde yolsuzlugun büyüme üzerinde olumsuz etkileri oldugu genel kabul görmektedir. Bu görüs çerçevesinde yolsuzluk sosyal bir patoloji olarak kabul 
edilmektedir. Yolsuzluk kanserin bir biyolojik organizmanin yasamasi üzerinde yarattigi etkilere benzer sekilde ülke kalkinmasini etkiler denilmektedir 
(Carvajal, 1999: 335). 
Yolsuzluk yatirimlarin düzeyini azaltir ve ekonomik büyümeyi düsürür. A. Shleifer ve R. Vishny yaptiklari ortak çalismalarinda artan yolsuzlugun yatirim olanagini darattigini belirtmektedirler (Shleifer and. Vishny, 1993). Yatirimlar ve yolsuzluk arasindaki bu negatif iliski hem istatiksel hem de ekonomik anlamda önemlidir. 
Örnegin Bangledes için yapilan bir arastirmaya göre, bu ülke bürokrasisinin dürüstlügü ve etkinligi Uruguay’daki düzeye ulastirabilseydi, ülkede yatirim orani hemen hemen % 5 puan ve yıllık GSYIH büyüme orani % 1.5 yükseltilebilirdi seklinde bir yorum yapilmaktadir (Mauro, 1995: 683). 

Yolsuzluk ayni zamanda kamu kaynaklarinin büyümeyi artirici yatirimlara kanalize edilmesini önler. Daha yüksek rüsvetler, verimli yatirimlar üzerindeki kârliligi düsürür (Bardhan, 1997: 1328). Yolsuzluk olgusunun ekonomik sonucu, daha az yatirim ve beseri sermaye birikimi oraninda düsme ve kaynak dagiliminin bozulmasi olusturur. 

Yolsuzluk kamu gelirlerini düsürür ve harcamalarini arttirir. Bunun sonucu büyük mali açiklardir. Yolsuzluk hükümetler için saglikli bir maliye politikasi izlemeyi 
zorlastirir. Asya Kalkinma Bankasinin verilerine göre, yolsuzluk devletin ürettigi kamusal mal ve hizmetlerin maliyetlerini % 20-100 oraninda artirarak, vergi 
gelirlerinin % 50’si kadar devlete yük getirmekte ve bir ülkenin dis borçlarin daha fazla artmasina neden olmaktadir (Rooke, 1999: 4). 

2. Sosyal Etkiler 

Yolsuzlugun gelir esitsizligini artirmasi olasidir. Çünkü yolsuzluk bundan yararlanan bireylere, toplumun geri kalan kismina maliyet yükleme pahasina bir takim avantajlar saglayarak daha iyi durumda olmalarina izin verir. Özellikle dikey degisme yaratan yolsuzluk gelir dagilimini büyük ölçüde degistirir (Carvajal, 1999: 336-337). Devlete ve kurumlara olan güven sarsilir. Sosyal sermayeyi asindirarak özellikle nitelikli isgücünün mobilitesini arttirir. 

3. Siyasal Etkiler 

Yolsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22). 
olsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22). 

C. YOLSUZLUGUN BOYUTLARI 

Yolsuzluk sorunu son yillarda akademik çevreler ve politikacilar yaptigi tartismalarda genis yer vermelerine ragmen, mikroekonomik düzeyde yolsuzlugu belirleyecek dökümanlara ulasilamamaktadir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 14). 
Çünkü yolsuzlugu dogrudan ölçmek olasi degildir. Ancak bazi verilere, anketlere dayali olarak “yolsuzluk algilama endeksi (corruption perception index)” aracigiyla ölçüm yapilabilmektedir. 
Yolsuzluk algilama endekslerinde bilgilendirilmis,genel kamu ve ülke analistleri, isadamlarindan olusan gözlemciler ülkeleri 0’dan (yolsuzluk düzeyi en yüksek 
olan) 10’a (en düsük yolsuzluk düzeyine sahip olan) kadar siralamaktadirlar (Transparency International). Bu endekslerde (Tablo:1,2 ve 3’de) yer alan yolsuzluk belirli bir etkene bagli yolsuzluk düzeyini degil, genel durumu göstermektedir. 

Tablo:1’de çesitli ülkeler açisindan yolsuzluk düzeyi (yolsuzluk algilama endeksi) verilmektedir. Yolsuzluk düzeyi gelismekte olan ülkeler ve azgelismis 
ülkelerde daha yüksek oldugu görülmektedir. 

Özellikle Afrika ülkelerinde yolsuzluk temel ekonomik ve sosyal bir sorun olarak görülmektedir. Örnegin Fas’da yapilan arastirmalarda yolsuzluk % 87’lik bir oranla ülkenin en önemli sorunlarindan biri olarak tanimlanmaktadir. Sirketlerin % 94’nün yolsuzluga karismasi, özel sektörün gelismesinde önemli bir engel olarak kabul edilmektedir. Ayrica bu ülkelerde yolsuzlugun son yillarda daha fazla arttigi gözlenmektedir (Wolkers, 2003: 269). Ülkemizde de yolsuzluk düzeyi oldukça yüksektir. 
Nitekim Türkiye yolsuzlukta 1996’da 52 ülke içinde 33. siradayken 2000’de 90 ülke içinde 50’ci, 2002’de 102 ülke içinde 64’cü sirada bulunmaktadir. 

Yolsuzluk düzeyini ülkeler açisindan degerlendirmeye yardimci olacak bir baska gösterge de rüsvet ödemeleridir. Çünkü rüsvet, yolsuzlugun en önemli göstergelerinden biridir. Tablo: 2 ‘de ihracatta lider konumunda olan ülkelerdeki rüsvet ödemeleri verilmektedir. Rusya ve Çin rüsvet ödemelerinde en yüksek oranli ülkeler iken, Avustralya ve Isveç en düsük düzeyde rüsvetin oldugu ülkeleri olusturmaktadirlar. 


Tablo:1 Çesitli Ülkelerde Yolsuzluk Düzeyi 

Not: 0=En Yüksek Yolsuzluk 10=En Düsük Yolsuzluk 
Kaynak: Transparency International Data 

Geçis ekonomileri arasinda yer alan Rusya ve Çin’de yolsuzluk düzeyinin diger geçis ekonomileriyle karsilastirildiginda da oldukça yüksek oldugu görülmektedir 
(Tablo:3). Geçis ekonomileri, 1980 sonrasi dönem itibariyle incelendiginde Macaristanin en dikkat çeken ülke oldugu gözlenmektedir. 
1990’li yillarda bu ülkede yolsuzluk, 1980’lere göre önemli ölçüde düsme göstermistir. Bu gelismede öncelikle 1988’de piyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189). 

Piyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189). 

İşsizlik, yoksulluk gibi ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara sahip olan bu ülkeler için yolsuzluk, en önemli sorunlarindan biri olarak güncelligini 
korumaktadir (Dimov, 2003). 

Tablo:2  2002 Rüsvet Ödeme Endeksi 

Not: 0=Yüksek Rüsvet Düzeyi 10= Düsük Rüsvet Düzeyi 

Kaynak: Transparency International Data. 


Tablo:3 Geçis Ekonomilerinde Yolsuzluk Endeksleri 
Kaynak: Transparency International Data 

II. YOLSUZLUK VE VERGİ YAPISI 

Birinci bölümde belirtildigi üzere yolsuzluga neden olan birçok faktör bulunmaktadir. Vergi yapisi da bu faktörler arasinda öncelikli olarak yer alan bir 
unsurdur. Nitekim gelismis ve gelismekte olsun tüm ülkelerde yolsuzluklarin en yaygin oldugu alanlarin basinda vergi idareleri ve gümrükler gelmektedir. Örnegin Balkan ülkeleri için yapilan farkli meslek gruplari arasindaki (22 meslek grubu) yolsuzluk oranini gösteren bir arastirmada, bu ülkelerin hemen hemen tümünde en yaygin yolsuzlugun oldugu meslek gruplarinin basinda gümrük memurlari ve vergi memurlari gelmektedir (Dimov, 2003: 287). 

Birinci bölümde belirtildigi üzere yolsuzluga neden olan birçok faktör bulunmakta dir. Vergi yapisi da bu faktörler arasinda öncelikli olarak yer alan bir unsurdur.  Nitekim gelismis ve gelismekte olsun tüm ülkelerde yolsuzluklarin en yaygin oldugu alanlarin basinda vergi idareleri ve gümrükler gelmektedir. 

Örnegin Balkan ülkeleri için yapilan farkli meslek gruplari arasindaki (22 meslek grubu) yolsuzluk oranini gösteren bir arastirmada, bu ülkelerin hemen hemen 
tümünde en yaygin yolsuzlugun oldugu meslek gruplarinin basinda gümrük memurlari ve vergi memurlari gelmektedir (Dimov, 2003: 287). 

Bu bölümde yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki iliski önce teorik çerçevede ve sonra ampirik çalismayla degerlendirilecektir. 

A. TEORİK ÇERÇEVE 

Bir vergi yapisinin temel niteliklerini anlamak, vergi yapisi -yolsuzluk baglantisini bilmeyi gerektirir. Bir ülkenin sahip oldugu vergi sistemi yolsuzlugu tesvik 
edebilir. Vergileme alanindaki yolsuzluk sonuçta vergi gelirlerinde azalma ve adaletsiz bir vergi sisteminin olusturulmasina neden olur. Yapilan çesitli çalismalar, vergi gelirlerinin yolsuzluk düzeyinden önemli ölçüde etkilendigini göstermistir (Ghura, 1998: 1). 

Yolsuzluk ihtiyari bir vergi olarak (yüksek refah maliyeti ile) görülebilir. 

Örnegin yolsuzluk da ayni vergiler gibi yatirim düzeyini düsürür. Yolsuzlugun genellikle yasal olmamasi2 ve gizliligi gerektirmesi, yolsuzlugu vergilemeden 
ayirmakta ve onu daha bozucu ve maliyetli yapmaktadir. Ayrica yakalanma ve cezalandirmadan kaçinma çabalari vergilere göre yolsuzlugun daha tahrip edici 
olmasina neden olur (Shleifer and Vishny, 1993: 599). 

Genel olarak vergileme alaninda yolsuzlugun sözkonusu olabilecegi alanlar sunlardir (Tanzi, 1998: 11-12): 

1) Yorum farkliligina yol açabilecek kadar anlasilmasi zor olan kanunlarin varligi. Bu durumun bir sonucu olarak yükümlülerin vergi kanunlarina uyum saglamada yardima gereksinim duymasi. 
2) Vergilerin ödemesinin yükümlüler ve vergi idareleri arasinda siki iliskiyi gerektirmesi. 
3) Vergi idarelerinde çalisanlarin ücretlerinin düsük olmasi. 
4) Vergi idareleri tarafindan yolsuzlugun ihmal edilmesi, kolaylikla belirlenememesi veya belirlendigi zamanda da sadece düsük bir cezaya tabi tutulmasi. 
5) Saydamliktan yoksun bir yönetim sürecinin sözkonusu olmasinin vergi veya gümrük idarelerinde siki denetimi önlemesi. 
6) Vergi idarecilerinin; vergi tesviklerinin kosullarini, vergi yükümlülerini, denetim ve davalarin seçimini belirleme gibi önemli konularda karar almada ihtiyarilige sahip olmalari.  Vergi idarecilerinin; vergi tesviklerinin kosullarini, vergi yükümlülerini, denetim ve davalarin seçimini belirleme gibi önemli konularda karar almada ihtiyarilige sahip olmalari. 
7) Daha genel olarak devlet fonksiyonlarini yerine getiren kurumlari kontrolde olasi zaafligin sonucu olarak dogan yolsuzlugun, vergi ve gümrük idarelerinde önemli bir sorun olmasi. 
8) Vergi kanunlarinin birçok muafiyet-istisna ve ayricalikli islemleri içermesi. 
9) Politik yolsuzlugun sözkonusu olmasi. Bu durumda devleti temsil eden kisiler (Baskan, basbakan gibi) veya onlarin akrabalari, tanidiklari, vergi ve gümrük idarelerini yolsuzluk için kullanabilirler. 

Vergi yapisi üzerinde yolsuzlugun etkileri konusunda yapilan çestli ampirik çalismalardan su sonuçlara ulasilmistir: 

1) Vergilemede yüksek düzeyde yolsuzluk vergi gelirlerini düsürür. Yükümlüler tarafindan ödenen vergilerin bazilari, vergi yöneticilerinin cebine dogru yöneltecektir. 
Yükümlülerin gerçek yükü, hükümetlerin tahsil ettikleri vergilerden daha fazla olacaktir. Sonuç olarak vergi sistemi daha az artan oranli olabilir. Ayrica bazi vergiler vergi sisteminin daha az tarafsizligina yol açan bazi yükümlülerden tahsil edilmezler. Bu tezler, vergi memurlari tarafindan tahsil edilen vergiler ve hazine tarafindan tahsil edilen vergiler arasinda bir ayrimi yapilmasini gerekli kilmaktadir. 

Düsük vergi düzeyi düsük bir optimal harcama düzeyine yol açabilir. Kamusal mal ve hizmetler, özel prodüktif faaliyetler için gerekli girdiyi saglar. Modern devletler, toplumdan tahsil ettikleri vergiler yoluyla bu girdileri finanse ederler. Bu süreç bürokratik yolsuzluktan etkilendigi zaman kamu harcamalarindaki etkinlik de düser (Del Monte and Papagni, 2001: 1). 

Bu da verimliligi düsürebilir ve daha yüksek mali açiklara yol açabilir. Daha yüksek açiklar daha düsük büyüme oranina dönüsebilir. 

Böylece yolsuzluk, mali açiklar ve kamu harcamalari üzerindeki olumsuz etkileriyle büyümeyi ters yönde etkileyebilir. 

2) Vergi denetmenlerinde yolsuzluk yapanlarin sayisi arttikça ve/veya tümü yolsuzluklara karistigi zaman, geliri maksimize eden sistem, sadece verginin iltizam usulüyle3 tahsil edildigi sistemdir (Wane, 2003: 18). 

3) Bazi vergilerin ödenmesi digerlerinin tersine farklilik gösterdigi için, degisik vergi türlerinin yolsuzluga farkli karsilik vermeleri beklenir. Örnegin bazi vergilerin tahsilinde vergi idaresi ile muhatap olma sözkonusu olmaz iken, bazilarinda daha yakin ve sik iliski sözkonusudur. Bu durum firsatçi davranislara konu olabilir. Vergi tahsilinde bürokratik etkinsizligin spesifik kaynagi, vergi kaçirmak için vergi tahsil edenle vergi yükümlüsü arasindaki yolsuzluk islemidir. Bu tür uygulamalarin alani genistir (Besley and Mcloren, 1993: 119). 

2) Yolsuzlugun vergi kaçakçiligini azaltarak, vergi gelirlerini yükseltecegi tezi ileri sürülmüstür. Bu tez, vergi kaçakçilarindan alinacak rüsvetin büyük bir olasilikla, 
yolsuzluk yapan vergi memurlarinin, kaçakçiligi ortaya çikarmak için daha sıkı çalismalarini tesvik edecegi görüsüne dayanmaktadir. Yükümlüler tarafindan 
beklenilmediginden, yakalanma olasiligi artacagindan dolayi vergi kaçakçiligi azalacaktir (Mookherjee, 1997). Ancak bu görüsün dogru olmadigi yapilan çalismalar ile kanitlanmis olup, kisa dönemde geçerli olsa bile uzun dönemde vergi gelirlerindeki artisin devam etmesinin birkaç nedenden dolayi mümkün olmayacagi belirtilmektedir. Bu nedenlerden ilki; Mali yolsuzluk ve vergi gelirleri arasindaki pozitif bagin tartisilmasinda, gönüllü vergi ödemelerinin, vergi tahsil sekillerinden bagimsiz oldugu varsayilmaktadir. Örnegin vergi idaresinin yükümlülerin ihtiyacini karsilayamama, dürüst ve adil olmayan islemleri, yükümlüleri vergi idaresine ve vergi kanunlarina karsi direnme veya saygi göstermemeye tesvik edebilir. Böylece yolsuzluktaki artis kamuoyunda olumsuz bir kani olusturabilir. 

Sonuçta geliri arttirmak için bir araç olarak kabul edilen mali yolsuzluk, vergi idaresinin kanuniliginde azalmalara katkida bulunabilir. Uzun dönemde vergi kaçakçiligi artar, vergi gelirleri azalir. Ikincisi; vergi memurlari arasindaki iliskidir. Eger bir vergi memuru, meslektaslarinin yolsuzluk yaptiklarini bilirse, çok dürüst davranmasi olasiligi zayiflayacaktir. Diger bir ifadeyle mali yolsuzlukta bir artis, vergi idarelerinde uzun dönemde kötü bir sarmalin baslangici olabilir. 

Üçüncüsü; bu kötü sarmal vergi idaresinin istihdam süreci üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Vergi memurlari arasinda mali yolsuzluk arttikça, çalisacaklarin büyük bir kismini potansiyel olarak daha fazla yolsuzluk yapabilen kisiler olusturacaktir. Yolsuzluk atmosferinde, yanlis tanitima dayali istihdam politikasi sözkonusu olabilir. Dördüncüsü, yolsuzluk, vergi sisteminde reform için gelecekte olumsuz etkiler yaratabilir. Örnegin güçlü vergi yükümlüleri kadar bürokratlar ve politikacilar da vergi sisteminin kontrolü ve etkilerinden korunmak için degisimler yapilmasi konusunda israr edebilirler. Örnegin Endonezya’da vergi reformlarinda en güçlü israr, vergi memurlarindan gelmistir. Çünkü bunlar vergi sisteminin kisisellestirilmemesinden ve basitlestirilmesinden en fazla kayiplari olan kisilerdi (Flatters & Macleod, 1995: 409). 

Sonuç olarak yolsuzlugun vergi kaçakçiligini arttirdigi genel kabul gören bir görüs oldugu söylenebilir. Örnegin yolsuzluk ve birim basina nominal oranda katma deger vergisinin verimliligi arasinda negatif bir iliski oldugu yapilan ampirik çalismalarla gösterilmistir. Böylece yolsuzlugu azaltmak için alinan önlemlerin önemli ölçüde vergi gelirlerini artirmasi beklenir (Tanzi: 2003, 10, 16). 

B. AMPİRİK ÇALIŞMA 

Yolsuzluk konusunda ampirik olarak çalismak oldukça zordur. Çünkü yolsuzlugun birçok belirleyicisinin bulunmasinin ötesinde bunlar çok çesitli yönlerden 
birbirleriyle iliskilidirler. Bazilari çabuk degisebilir, dogrudan gözlemek zordur (Treisman, 2000: 437). Birbirleriyle iliskilidirler. Bazilari çabuk degisebilir, dogrudan gözlemek zordur (Treisman, 2000: 437). 

Bu çalismada yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki iliski Tanzi ve Davoodi’nin bu konuda yaptiklari ampirik çalisma modeli (Tanzi and Davoodi, 2000) esas alinarak açiklanmaktadir. 

Ülkeler açisindan yolsuzluk düzeyleri açiklanirken görüldügü gibi (Tablo:1) yolsuzluk düzeyi yüksek olan Türkiye’de 1995-2002 dönemi itibariyle yolsuzluk düzeyi ile yolsuzlugun nedenleri arasinda yer alan vergi yapisi arasinda korelasyon arastirilmaktadir. Vergi yapisinin belirleyicileri olarak; vergilerin (gelir, kurumlar ve katma deger vergileri )GSYIH içindeki payi (vergi yükü), vergi denetmenlerinin sayisi, vergi inceleme sayisi alinmistir.4 Bu belirleyiciler, hem esas alinan yukarida belirlenen modelde hem de bu alanda yapilan ampirik çalismalarda (Ghura, 1998 ve Flatters & Macleod, 1995) temel olarak alinan degiskenlerdir. 

Regresyon denkleminde yer alan yolsuzluk düzeyi (YD) bagimli degiskendir. 
Bagimsiz degiskenler ise; Vergi yükü (VY), vergi denetmenleri sayisi (VD), vergi inceleme sayisi (VIS), GSYIH içinde gelir vergisinin (GV), kurumlar vergisinin (KV) ve katma deger vergisinin (KDV) payidir. 

Denklemdeki degerler, MINITAB istatistik paket programina veriler girilerek, stat modülünün altindaki regresyon alt modülünden elde edilen sonuçlarla elde edilmistir. 


Yolsuzluk düzeyi ile bagimsiz degiskenlerin tümü arasinda ters yönlü bir iliski sözkonusudur. Örnegin vergi inceleme sayisi artarken yolsuzluk düzeyi azalmaktadir. 
Vergi türlerinden gelir vergisi ile yolsuzluk arasinda diger vergilere göre (kurumlar vergisi ve katma deger vergisi) daha kuvvetli bir negatif iliskinin oldugu gözlenmektedir. 

Yani yolsuzluk en fazla gelir vergisi hasilatinin azalmasina neden olmaktadir. Diger bir ifadeyle yolsuzluk bu vergi türünde daha yaygindir. 
Bu sonuçta gelir vergisine tabi mükellef sayisinin, kurumlar vergisi’nin mükellef sayisina oranla daha fazla olmasi dolayisiyla denetimlerinin güçlesmesi, verginin 
ödenmesinde mükelleflerin vergi idareleri ile daha sik ve yakin iliskide bulunmasi gibi yolsuzlugu tesvik eden faktörlerin daha fazla olmasinin önemli payi bulunmaktadir. 

Bu sonuç teorik kisimda belirtilen durumlari yansitmaktadir. Ikinci sirada kurumlar vergisi gelirken onu katma deger vergisi izlemektedir. 
Bu üç vergi ile yolsuzluk arasindaki belirlilik katsayi (R2) % 49,8’dir 

(Denklem 3). Yani yolsuzlugun % 49,8’i GV, KV ve KDV tarafindan açiklanabilmektedir. 


Denklem (4)’de tüm bagimli degiskenler dahil edilerek belirlilik katsayisi bulunmustur. Ancak vergi yükü için anlamsiz (p = 0,106) çiktigi için, denklem (5)’de vergi yükü degiskeni çikarilmistir. 

Yolsuzluk ve modelde ele alinan vergi degiskenleri ülkemizde yüksek olan yolsuzlugun özellikle vergileme alaninda oldugunu ve bunda vergi yapisinin payinin da bulundugunu göstermektedir. Örnegin vergi denetmeni sayisinin arttirilmasi, inceleme sayisinin yükseltilmesi yolsuzlugu azaltabilecektir. Daha öncede belirtildigi üzere denetim, yolsuzlugu önlemede kullanilan önemli bir araçtir. Denetim ile yolsuzluk arasindaki negatif iliski çesitli çalismalar ile kanitlanmistir (Wanne, 2003, Tanzi, 1998).Yapilan bu çalismada da ülkemizdeki yolsuzlukta denetim eksikliginin payi oldugu görülmektedir. 

C. MALİ YOLSUZLUĞA YÖNELİK ÖNLEMLER, 

Olumsuzluklari ekonomik, sosyal ve siyasal yasami etkileyen yolsuzlugun yayginlasmasi, dikkatleri yolsuzlugu ortadan kaldirici veya azaltici önlemlere çekmistir. Yolsuzlukla mücadele mikro önlemlerin yanisira, yarattigi etkilerin genisligine paralel olarak makro düzeyde önlemleri de gerektirmektedir. 

Bir ülke ekonomisi için önemli olan vergi alanindaki yolsuzluklarla mücadele bu alanda birtakim yapisal mikro reformlari zorunlu kilmaktadir. Ancak bu reform larin basarisi makro reformlara baglidir. Bu görüse dayali olarak “Ulusal Bütünlük Sistemi” kavrami gelistirilmistir. Ulusal bütünlük sistemi, birbirinden bagimsiz sekiz unsur belirlemektedir. Bunlar; siyasal irade, idari reformlar, denetim birimleri, parlamento, kamusal bilinç, yargi, medya ve özel sektör. 

Bu düsünce geregi basarili bir yolsuzluk mücadelesinde bunlarin her biri güçlü olmalidir. Çünkü birinde görülecek zayiflik digerini de etkileyecektir. Birçok ülkede örnekleri görüldügü gibi koordinasyonsuz birbirinden kopuk reformlar yolsuzlugu önleyemedigi gibi yolsuzlugu artirici etkiler göstermislerdir (Dye-Stapenhurst, 1998: 4). 

Yolsuzlukla mücadele zaman alici ve maliyetli bir islemdir. Bu durum yolsuzlukla mücadelede önemli bir engel olusturmaktadir. Vergileme alaninda vergi 
matrahında erozyonlara ve vergi yükünün dagiliminda adaletsizliklere neden olan yolsuzluklara karsi bazi temel önlemler ileri sürülmüstür. Bunlardan bazilari asagida özetlenmektedir: 

-Yolsuzlukla mücadelenin en basit ve en radikal yolunun resmi olarak yasaklanan ve kontrol edilen bir faaliyeti yasallastirma oldugu belirtilmektedir. Örnegin Singapur’da daha fazla malin gümrük vergisiz ithaline izin verildiginde gümrüklerdeki yolsuzlugun azaldigi gözlenmistir (Bardhan, 1997: 1335). 

-Büyüme literatüründe yolsuzlukla mücadele için çesitli efektif politik araçlar tanimlanmistir. Örnegin kamusal hizmetlere bayanlarin daha yüksek oranda katilimini saglamak5, basina daha fazla özgürlük vermek, daha yüksek rekabet (Ades and Di Tella, 1999) veya daha degisken enflasyon uygulamak diger alanlarda oldugu gibi mali alanlarda da yolsuzluk düzeyini düsürebilir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 2). 

-Denetim kurumlari, yargi sistemi ve kararli siyasi irade yolsuzlukla mücadelede kilit unsurlar olarak görülmelidir. Özellikle etkin bir denetim, vergi konulari ile vergi yükümlülerinin bulunmasi ve vergi matrahinin tam olarak kavranmasini gerektirir (Turhan, 1993: 81). 

-Kamu mali yönetiminde saydamligin yolsuzlugu önemli ölçüde azalttigi görüsü son yillarda üzerinde önemle durulan bir diger önlemdir. 

Mali saydamligi saglamak ve böylece yolsuzlugu önlemek üzere özellikle 1990 sonrasinda birçok uluslararasi örgüt ve kuruluslar (OECD, Avrupa Konseyi, Dünya Bankasi, Avrupa Birligi, Uluslararasi Saydamlik Örgütü, IMF gibi) önemli çalismalar yapmislardir. Bu örgütler içinde özellikle Uluslararasi Saydamlik Örgütü ve IMF’nin kapsamli çalismalari olmustur. 

Merkezi Berlin’de bulunan sivil toplum örgütü Uluslararasi Saydamlik Örgütünün amaci, hükümetlerin hesap verilebilirligini artirmak ve ulusal, uluslararasi 
düzeyde yolsuzlukla mücadele çabalarini güçlendirmektir. 

Bu örgüt çesitli raporlar hazirlamaktadir. Örnegin “OECD Yabanci Kamu Görevlilerine Rüsvet Verilmesinin Önlenmesine Dair Sözlesme” uygulamasini 
izlemektedir. Bu konuda Avustralya, Almanya, Macaristan, Japonya, Meksika, Slovakya, Ispanya, Isviçre ve Ingiltere hakkinda ülke raporlari hazirlamistir. 
Yine çesitli uluslararasi örgüt ve kurumlarin hazirladigi anlasmalarin uygulamalarini izlemektedir (Uluslararasi Mali Standartlar, 2002: 441-442). 
Örgüt “Yolsuzluk Algilama Endeksleri (Corruption Perception Index) ve “Rüsvet Verenler Endeksleri (Bribe Payers Index)” yayimlamaktadir. 

Bu endeksler sayesinde ülkelerdeki yolsuzluk düzeyleri ve uluslararasi karsilastirma olanagi saglamaktadir. ayimlamaktadir. 

IMF de mali saydamlik konusunda kapsamli çalismalar yapan bir diger kurulustur. IMF mali saydamlikla ilgili standartlari belirlerken 4 genel ilke 
benimsemistir. Bu ilkeler sunlardir (IMF, Revised Code of Good Practices on Fiscal Transparency, 2001): 

1) Hükümet içerisindeki rol ve sorumluluklar açik olmalidir. Bütçenin sinirli kapsami mali yönetime engel olusturmamali, vergi ödeyenlerin haklari korunmalidir. 
2) Hükümetin faaliyetleri ile ilgili bilgiler kamuya açik olmalidir. 
3) Bütçe hazirlama, uygulama ve raporlama süreçleri açik olmalidir. 
4) Mali bilgilerinin, genel kabul gören veri kalitesi standardinda olmasi ve mali bilgilerin bagimsiz bir denetime tabi tutulmasindan olusmaktadir. 

-Daha önce belirtilen yolsuzlugu tesvik eden vergileme alanlarinin kaldirilmasi veya minimize edilmesidir. 

SONUÇ 

Uzun bir geçmisi olan yolsuzluk ulusal ve uluslararasi düzeyde 1990’li yillarla birlikte yaygin olarak gündemde yer almaya baslamistir. Bu gelisimde basta küresellesme olmak üzere dünyada yasanan ekonomik ve sosyal degisimlerin önemli etkisi olmustur. Yolsuzluk düzeyinin gelismekte olan ülkelerde gelismis ülkelere göre daha yüksek oldugu görülmektedir. Bu sonuçta yolsuzluga zemin hazirlayan faktörlerin gelismekte olan ülkelerde ve geçis ekonomilerine sahip ülkelerde daha fazla bulunmasinin büyük payi bulunmaktadir. 

Bir ülkedeki vergi yapisinin yolsuzluga neden olmasi, hem vergi gelirlerini azaltip hem de vergi yükünün dagiliminda adaletsizlik yaratacagi yapilan çalismalarla 
gösterilmistir. Sonuçta yolsuzluk vergi matrahini asindirip ve vergi sistemini daha az artan oranli yapabilir. Bu olumsuz etkiler sonuçta mali açiklara neden olacak, kamu harcamalarinda etkinligi düsürecek ve büyümeyi negatif yönde etkileyecektir. Türkiye için yapilan ampirik çalismada, vergileme alanindaki yolsuzlukta vergi yapisinin payi oldugu görülmektedir. Özellikle gelir vergisinin bu konuda dikkat çekici oldugu vurgulanabilir. Bu baglamda ülkemiz açisindan özellikle gelir vergisi alaninda güçlü reformlara gereksinim oldugu söylenebilir. Vergi gelirlerinin artirilmasi için yolsuzlugu önleyici önlemler alinmalidir. Vergileme alaninda yolsuzlugu azaltmayi saglayacak önlemleri içeren (örnegin vergi denetmenlerinin sayisinin artirilmasi, yolsuzluga neden olan vergileme alanlarinin yaratilmamasi gibi) mikro reformlarin yapilmasi gerekmektedir. 
Ancak bu tek basına yeterli degildir. Mikro reformlarin, makro reformlarla tamamlanması halinde yolsuzlukla mücadelede istenen basari sağlanabilir. 

KAYNAKLAR 

· Ades, A. and D. Tella, R. (1999), “Rents , 89(4), 982-983.American Economic Review Competition and Corruption”, 
· Bardhan, P. (September, 1997), “Corruption and Development: A Review of Issues”, , XXXV(3), 1320-1346.Journal of Economic Literature 
· Berck, P. J. and Maher, M. W. (1986), “A Comparison of Bribery and Bidding in Thin Markets”, , 20(1), 1-5.Economic Letters 
· Besley, T. and Mclaren, J. (January, 1993), “Taxes and Bribery: The Role of Wage Incentives”, , 103, 119-141.The Economic Journal 
· Carvajal, R. (March, 1999), “Large-Scale Corruption: Definition, Causes, and Cures”, , 12(4), 335-353.Systemic Practice and Action Research 
· Cingi, S. (1994), “Yolsuzluk Olgusu ve Ekonomik Analizi Üzerine Notlar”, , 12, 1-12.Hacettepe Üniversitesi IIBF Dergisi 
· Del Monte, A. and Papagni, E. (2001), “Public Expenditures, Corruption, and Economic Growth: The Case of Italy”, , 17, 1-16. 
. European Journal of Political Economy Dimov, M. (2003), “Corruption in Balkan Countries”, , 285-288. Dye, K.M. nad Stapenhurst, R. (1998), 
  “Pillars of Integrity: The Importance of Supreme Audit Institutions in Curbing Corruption”, , Institude of The World Bank. The Economic Development 
· Fisman, R. and Gatti, R. (2002), “Decentralization and Corruption: Evidence Across Countries”, , 83(3), 325-345.Journal of Public Economics 
· Fjeldstad, O-H. and Tungodden, B. (2001), Bergen: CMI Working Papers, WP 2001:13. 
. Fiscal Corruption: A Vice or Virture? a 
· Flatters, F. & Macleod, W. B. (1995), “Administrative Taxation”, , 2, 397-417.International Tax and Public Finance Corruption and 
· Galtung, F. (2003), “2002 Bribe Payers Index”, , 266-268. 
· Gatti, R. Paternostro, S. and Rigolini, J. (2003), “Individual Attitudes Toward Corruption: Do Social Effects Matter?”, 1-19.World Bank Policy Research, 
· Ghura, D. (1998), “Tax Revenue in Sub-Saharan Africa: Effecets of Economic Policies and Corruption”, , WP/98/135, 1-24.IMF Working Paper 
· Goorha, P. (2000), “Corruption: Theory and Evidence Through Economies in Transition”, , 27(12), 1180-1204.International Journal of Social Economics 
· Gould, D. J. and Amaro-Reyes, J. A. (1983), “The Effects of Corruption on Administrative Performance”, , No: 580.World Bank Staff Working Paper 
· Huther, J. and Shah, A. (1998), World Bank Research Working Paper, No:1894. 
   Applying a Simple Measure of Good Governance to The Debate on Fiscal Decentralization · IMF, 
   http://www.imf.org/external/np/fad/trans/code.htm#code 
   Revised Code of Good Practices on Fiscal Transparency (2001). 
· Karakas, E. (2000), “Dünya’da Kamu Mali Yönetimi ve Seffaflik”, , Antalya: Akdeniz Üniversitesi I.I.B.F. Yayin No:3, 19-25. 15. 
  Türkiye Maliye Sempozyumu 15-17 Mayis 2000 
· Knack, S. and Azfar, O. (2003), “Gender and Corruption”, , 295-297. Global Corruption Report 2003 
· Lambsdorff, J. G. (2002), “Corruption and Rent-Seeking”, , 113, 97-125. Public Choice 
· Lambsdorff, j.G. (2003), “2002 , 262-265.Corruption Report 2003 Corruption Perceptions Index”, Global 
· (2000), ”Parliament Challenge of Controlling Corruption”, Canada: 1998 Laurentian Seminar and Good Governance: The 
· Mauro, P. (August, 1995), “Corruption and Growth”, , CX(3), 681-712. The Quartely Journal of Economics 
· McMullan, M. (1961), “ A Theory of Corruption”, , 9, 181-201.Sociolgy Review 
· Mookherjee, D. (1997), “Incentives Reforms in Developing Country Bureaucracies. Lesson from Tax Administration”, , Washinton: World Bank. 
   The Annual Bank Conference on Development Economics 
· Potter, B. (2002), 
, New York: United Nations. Fiscal Transparency, Fiscal Rules and Globalization: A Way Forward For Developing and Transition Economics 
· Rijckeghem, C. V. And Weder, B. (1997), “Corruption and The Rate of Temptation: Do Low Wages in The Civil Service Cause Corruption?”, , WP/97/73, 1-56. 
  IMF Working Paper 
· Rooke, P. Collusion (September, 1999), and Nepotism: A “National Integrity, The Enemy of Corruption, Transparency International Perspective”, 
  The Challenge for NGOs: The Role of Civil Society In Indonesia www.infid.orid/oldconf/1999/Peter Rooke.htm. 
· Shleifer, A. and Vishny, R. W. (August, 1993), “Corruption”, The Quartely , CVIII(3), 599-617.Journal of Economics 
· Stiglitz, J. E. (2002), “New perspectives on Public Finance: Recent Achievements and Future Challenges”, , 86, 341Journal of Public Economics 360. 
· Tanzi, V. (May, 1998), “Corruption Around The World: Causes, Consequences, Scope, and Cures”, , 1-39.IMF Working Paper 
· Tanzi, V. (2003), .Governance, Corruption and Public Finance 
   www.alb.org/Documents/Conference/Governance-CorruptionPFM/01govern.pdf. 
· T. C. Maliye Bakanligi verileri. 
· Tella, R. and Schargrodsky, E. (2003), “Controlling Corruption Through High Wages”, , 289-291.Global Corruption Report 2003 
· Transparency International data. 
· Treisman, D. (2000), “The Causes of Corruption: a Cross-National Study”, 
, 76, 399-457.Journal of Public Economics 
· Turhan, S. (1993), , Istanbul: Filiz Kitabevi.Vergi Teorisi ve Politikasi 
· (2002), Ankara: T.C. Maliye BakanligiUluslar arasi Mal Standartlar 
· Wane, W. (2003), Tax Evasion, Corruption, and The Remuneration of 
, World Bank, Washington:Heterogeneous Inspectors 
· Wolkers, M. (2003), “National Surveys on Corruption in Francophone Africa”, 269-270. Global Corruption Report 2003 


DİPNOTLAR;

1 IMF, Asya Kalkinma Bankasi, Inter-Amerikan Kalkinma Bankasi, OECD ve Dünya Bankası.
2 Yolsuzluk yasal da olabilir. Bkz. Bu çalisma s.3. 
3 Iltizam usulü yarattigi sakincalar nedeniyle günümüz modern toplumlarinda uygulanmayan bir vergi tahsil yöntemidir. 
4 1995-2002 yillari için alinan degiskenlerin degerleri, Transparecny International ve T.C. Maliye Bakanligi verilerden saglanmistir. 
5 Yapilan çalismalarda bayanlarin yolsuzluklara daha fazla karsi çikan diger bir ifade ile daha az hosgörü gösteren gruplar içinde yer aldiklari sonucuna ulasilmistir (Knack and Azfer, 2003). 

****

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUGUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ. BÖLÜM 1

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUGUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ. BÖLÜM 1 




Filiz GIRAY* 
* Yrd. Doç.Dr., Uludag Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü. 
I.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi .Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi 
No:32 (Mart 2005) 

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUGUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ 


Özet 

Yeni bir fenomen olmayan yolsuzluga, son yillarda artan bir ilgi sözkonusudur. Farkli tanimlari yapilan yolsuzluk, en yaygin ve basit sekliyle özel çikar için 
kamu gücünün suistimal edilmesi olarak tanimlanabilir. Bu Dünya Bankasinin kullandigi bir tanimdir. 
Özellikle 1990’li yillardan sonra tüm gelismis-gelismekte olan ülkelerin yolsuzluga daha fazla önem vermelerinin çesitli nedenleri bulunmaktadir.
Yolsuzluk tek bir faktörle açiklanamayacak kadar karmasik bir yapiya sahiptir. Bu karmasik yapiyi açiklamak üzere gelistirilen, yolsuzlugu tesvik edici faktörler 
iki ana baslikta toplanabilir. Bunlar; dogrudan faktörler (hukuki düzenlemeler ve izinler, vergileme yapisi, harcama kararlari, piyasa fiyatinin altinda mal ve 
hizmet sunumu gibi) ve dolayli faktörlerdir (bürokrasinin niteligi, kamu sektörü ücret düzeyi, ceza sistemi gibi). Yolsuzlugun birtakim ekonomik, mali, sosyal 
ve siyasal etkileri vardir. Ayrica yolsuzluk düzeyinin gelismekte olan ülkelerde, gelismis ülkelere göre daha yüksek oldugu görülmektedir. 
Bu alanda yapilan çesitli arastirmalar, vergi yapisinin yolsuzluga neden olan bir faktör oldugunu göstermektedirler. Ayni zamanda vergileme alaninda 
yolsuzluk da vergi gelirlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Yüksek yolsuzluk düzeyine sahip ülkelerde tahsil edilen vergilerin GSYIH içindeki payi 
(diger faktörler veri iken) daha düsük olmaktadir. Bu çalismada Türkiye’de yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki iliskisiyi göstermeye yardimci olan bir 
ampirik çalismaya ve yolsuzluga karsi alinmasi gereken temel önlemlere yer verilmektedir. 


GİRİŞ 

Günümüzde yolsuzluk gelismis ve gelismekte olan tüm ülkelerin baslica sorundur. Düzeyi ülkeler arasinda degismekle birlikte, bu konuda çesitli ülke gruplari itibariyle yapilan arastirmalarda yolsuzlugun artmakta oldugu gözlenmistir. 

Yolsuzluk hakkindaki görüslerde 1990’li yillarda degisme olmustur. 

Yolsuzlugun karar almayi kolaylastirma, bürokrasiyi azaltma, ücret düzeyini düsük tutma gibi olumlu etkiler yaratarak büyümeyi tesvik edecegi öngörülmekteydi. Hatta bazi gözlemciler, Güneydogu Asya ülkelerinin ekonomik yönden basarilarinda yolsuzlugun bu olumlu etkilerinin katkisi oldugunu belirtmislerdir. Ancak 1997-1998 krizinden sonra bu görüs degismistir (Tanzi, 1998:2). Yapilan ampirik çalismalar da yolsuzlugun büyüme üzerinde olumsuz etkiler yarattigini göstermistir. 

Yolsuzluga neden olan çesitli faktörler bulunmakla birlikte bu faktörler içinde vergi yapisi, yolsuzluga dogrudan neden olan önemli bir faktördür. Nitekim yolsuzlugun en yaygin oldugu alanlarin basinda vergilerle ilgili birimler gelmektedir (Dimov, 2003: 287). 

Bir ülkedeki yolsuzluk durumunu saglikli bir sekilde degerlendirebilmek için, yolsuzluk ve vergi arasindaki iliskiyi bilmeyi gerektirir. Diger taraftan bu alanda 
gerçeklestirilen yolsuzluk ise, vergiler üzerinde, kamu maliyesi dengesini bozacak düzeyde olumsuz etkiler yaratir. Bu etkiler hem vergi yükünün dagilimi hem de vergi gelirleri üzerinde görülmektedir. Iki bölümden olusan bu çalismanin birinci bölümünde, tüm ülkeler için önemli olan yolsuzluk sorununu genis bir perspektiften degerlendirme olanagi saglamak üzere yolsuzluk kavrami, yolsuzluga etki eden faktörler, yolsuzlugun ekonomik, mali, sosyal, siyasal etkileri ve ülkeler itibariyle boyutlari anlatilmaktadir. Bu genel açiklamalar hangi nedenden kaynaklanirsa kaynaklansin, genis bir etki alanina sahip yolsuzlugu daha iyi degerlendirmeyi saglayacaktir. Çünkü yolsuzluk tek faktörle açiklanamayacak kadar karmasik ve etki alani genis olan bir kavramdir. Ikinci bölümde spesifik olarak vergi yapisi, yolsuzluk iliskisi açiklandiktan sonra, ülkemiz açisindan bu alandaki ampirik çalismalarda en yaygin olarak kullanilan degiskenler (çesitli vergilerin GSYIH içindeki payi, vergi denetmeleri sayisi gibi) esas alinarak yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki korelasyonu gösteren bir ampirik çalisma yapilmaktadir. 

Olanagi saglamak üzere yolsuzluk kavrami, yolsuzluga etki eden faktörler, yolsuzlugun ekonomik, mali, sosyal, siyasal etkileri ve ülkeler itibariyle boyutlari anlatilmaktadir. Bu genel açiklamalar hangi nedenden kaynaklanirsa kaynaklansin, genis bir etki alanina sahip yolsuzlugu daha iyi degerlendirmeyi saglayacaktir. Çünkü yolsuzluk tek faktörle açiklanamayacak kadar karmasik ve etki alani genis olan bir kavramdir. Ikinci bölümde spesifik olarak vergi yapisi, yolsuzluk iliskisi açiklandiktan sonra, ülkemiz açisindan bu alandaki ampirik çalismalarda en yaygin olarak kullanilan degiskenler (çesitli vergilerin GSYIH içindeki payi, vergi denetmeleri sayisi gibi) esas alinarak yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki korelasyonu gösteren bir ampirik çalisma yapilmaktadir. 

I.YOLSUZLUK KAVRAMI VE KAPSAMI 

Yolsuzluk kavraminin farkli tanimlari yapilmistir. Yapilan tanimlarda üzerinde durulan temel unsurlar arasinda; mal ve hizmet sunan birimler ile bunlari talep edenler arasindaki iliski, kamu kurumlarinin ve yetkilerinin yanlis kullanimi, yasalarin ihlali, kamusal yararla uyumsuzluk ve kamu çikarlarinin zedelenmesi sayilabilir. Mal ve hizmet sunanlar belirli prensiplere dayali yükümlülükler kabul eden kisilerdir. Bunlar belirlenen prensiplere bagli hizmet sunmak durumunda dirlar. Bu prensiplerden ayrilmalar olursa yolsuzluk sözkonusu olacaktir (Carvajal, 1999: 337). 

Aikin yolsuzlugu, kamu görevinin ihlalini içerecek bir faaliyet veya kisisel para, güç ve prestij karsiliginda yüksek ahlâki standartlardan ayrilma faaliyeti olarak 
tanimlamistir. Böyle bir tanimlamaya göre yolsuzluk, illegal olabilecegi gibi kanunlari ihlal etmeksizin ahlâki standartlardan ayrilmalar seklinde de gerçeklesebilir. Örnegin zenginler için vergi tesvikleri saglayan yasalar koyan kanun koyucu (yapilan faaliyet yasal olmasina ragmen), bu tanima göre yolsuzluk yapmis sayilir. Çünkü kamu çikarlarindan fedakârlik yapilmistir (Carvajal, 1999: 337). 

McMullan ise yolsuzlugu; bir kamu görevlisi herhangi bir faaliyeti yapma veya yapmamayla görevlendirildiginde, görevlinin bunlari yapmamasi/yapmasi veya geçerli nedenlere dayandirmadan ihlal ettigi görevini keyfiyetle yasal kilmaya çalismasi, bu fiilleri karsiliginda para veya parasal degerleri kabul etmesi seklinde tanimlamistir (McMullan, 1961: 183-184). 

En yaygin ve basit olarak yapilan tanimlamaya göre yolsuzluk, özel çikarlar için kamu gücünün suistimalidir. Bu tanim Dünya Bankasinin kullandigi tanimdir. Kamu gücünün suistimali, bir bireyin sahsi çikar saglamasi ile sinirli degildir. Ayni zamanda bireyin partisi, sosyal grubu, arkadaslari, ailesi ve yakinlarina da çikar saglamasini içermektedir. 

Genel olarak yolsuzluk kavrami rüsvet, iltimas, irtikap, ihtilas, kaçakçilik, görev ve yetkinin suistimali gibi yasa disi ve ahlak disi sayilabilecek, haksiz rekabet ve haksiz kazanca yol açan tüm islem ve eylemleri içermektedir (Cingi: 1994: 3). 

Bu tanimlara dayanilarak yolsuzlugun özel sektör faaliyetleri için var olmadigi sonucunu çikarmak dogru olmaz. Yolsuzluk özellikle büyük çapli girisimlerde satin alma, kiralama islemlerinde ve devlet tarafindan düzenlenen özel faaliyetlerde görülebilir (Tanzi, 1998: 8). 

Ancak bu çalismada sadece kamu kesimindeki yolsuzluk incelenmektedir. Bu tanimlara dayanilarak yolsuzlugun özel sektör faaliyetleri için var olmadigi 
sonucunu çikarmak dogru olmaz. Yolsuzluk özellikle büyük çapli girisimlerde satin alma, kiralama islemlerinde ve devlet tarafindan düzenlenen özel faaliyetlerde görülebilir (Tanzi, 1998: 8). Ancak bu çalismada sadece kamu kesimindeki yolsuzluk incelenmektedir. 

Yolsuzlugun genisligini belirleyen üç faktör bulunmaktadir. Bunlar; görevlilerin tekel gücü (T), karar alma yetkisi (K) ve hesap verme sorumlulugudur (H). Tekel gücü ve karar alma yetkisi arttikça yolsuzluk da o oranda artar. Tersine hesap verme sorumlulugu yükseldikçe yolsuzluk azalir. Bu durum formül ile su seklide gösterilebilir (Dye-Stapenhurst, 1998: 5): 

Y=T+ K-H 

Tüm yolsuzluk faaliyetleri rüsvet ile sonuçlanmayabilir. Yolsuzluk daha genis kapsamlidir. Örnegin hasta oldugunu ileri süren bir kamu çalisaninin tatile gitmesi, kisisel amaç için kamu görevinin suistimal edilmesi bir tür yolsuzluktur. Dolayisiyla rüsvet olmasa bile, bir yolsuzluk fiili sözkonusu olabilmektedir (Tanzi, 1998: 8). 

Yukarida yapilan açiklamalara dayanarak yolsuzlugun temel nitelikleri söyle siralanabilir (Carvajal, 1999: 339, Tanzi, 1998: 9-10): 

1) Yolsuzluk özel çikarlar için görevlerin veya sorumluluklarin ihlal edilmesi, 
2) Bir partiye dogrudan veya dolayli olarak hizmet etme yükümlülügü, 
3) Maliyeti düsürme veya kisisel faydayi artirma, 
4) Öngörü ve keyfiyetten ileri gelebilir. 

Yolsuzluk çogu zaman çikar saglama ve hediye gibi kavramlarla karistirilabilmektedir. Ancak yolsuzluk bunlardan farklidir. Yolsuzluk çikar saglamanin belirli bir sekli olarak düsünülebilir. Tipki çikar saglamanin diger türlerinde oldugu gibi yolsuzluk, bireyin kendi avantaji için politikalari etkilemesi ve piyasanin görünmez elinden kurtulmasinin bir yolunu göstermektedir. Geleneksel çikar saglama teorisine uygun olarak yolsuzluk, kamu karar alicilari tarafindan gerçeklestirilen tercihli bir islem sekli olarak görülebilir. Lobilerle karsilastirildiginda yolsuzluk yaygin olarak çikar saglamanin daha monopolistik sekli olarak kabul edilebilmektedir. 

Ancak yolsuzlugun alternatif çikar saglama sekillerinden farkliligini açiklama konusunda görüs ayriliklari bulunmaktadir. Bir yaklasima göre, yolsuzluk kanunilik kriterine göre çikar saglamanin diger sekillerinden ayrilabilir. Jain tarafindan gelistirilen bir diger yaklasimise, yolsuzlugu çikar saglamanin diger türlerinden ayirirken saydamlik kriterini baz almaktadir. Nitekim saydamlik açisindan degerlendirildiginde yolsuzlukta örnegin rekabetin görülmesi zor iken, çikar saglamaya çalisanlar arasindaki rekabet, kamu tarafindan gözlenmeye açiktir. Kamu için bir faaliyetin saydamligi, sözkonusu faaliyetin yasal olup olmadigini veya yolsuzluk sayilip sayilmayacagini degerlendirmede önemli pratik bir göstergedir (Lambsdorff, 2002: 104-105, 121). asal olup olmadigini veya yolsuzluk sayilip sayilmayacagini degerlendirmede önemli 
pratik bir göstergedir (Lambsdorff, 2002: 104-105, 121). 

Yolsuzlukta görülen rüsvet ödemesi, hediyeden farklidir. Birçok durumda rüsvet hediye olarak gizlenebilir. Rüsvette bir karsilik varken hediye de yoktur (Tanzi, 1998: 9). 

Gelismis-gelismekte olan ülkeler, büyük-küçük piyasaya yönelik olan veya olmayan tüm alanlarda var olan yolsuzluk yeni bir olgu degildir. Çok eski tarihlere dayanmaktadir. Ancak 1990’lardan sonra yolsuzluk daha büyük bir dikkat çekmistir. Bu konunun geçmise göre daha fazla gündem olusturmasiyla ilgili bazi argumanlar ileri sürülmektedir. Bunlar söyle özetlenebilir (Tanzi, 1998: 4-6): 

1) Soguk savasin sona ermesi ve bazi ülkelerdeki (Zaire gibi) politikacilarin, politik yolsuzlugu ihmal eden politik iki yüzlülüge son vermesi. Geçmiste daha yaygin bir sekilde politikacilarin yolsuzluklara daha fazla göz yumma egilimleri sözkonusu idi. Bu durum birçok yolsuzlugun kamuoyu tarafindan bilinmesini engellemistir. 

2) Merkezi planli ekonomilerde yolsuzluga odaklasmama egilimi vardir. Bu egilim büyük bir olasilikla bilgi eksikliginden veya konu hakkinda konusulmasinin istenmemesinden kaynaklanmaktaydi. 

3) Son yillarda demokratik yönetimlerin, serbest ve aktif medyali ülkelerin sayisindaki artis, yolsuzluk tartismalarinin artik bir tabu olmadigi bir çevre yaratmistir. Rusya gibi bazi ülkelerde medya, bu yeni olusan serbestlige ziyadesiyle cevap vermistir. 

4) Globallesme sayesinde yolsuzlugun yaygin oldugu ülkeler ile olmadigi ülkeler arasinda iliskiler artmistir. Bu durum yolsuzluga olan uluslararasi ilgiyi yükseltmektedir. 

5) Birçok ülkede anti-yolsuzluk hareketlerini olusturmada ve yolsuzluk sorununu kamuya açmada Uluslararasi Saydamlik Örgütü (Transparency International) gibi sivil toplum örgütlerinin artan rolü olmustur. Ayrica son yillarda çesitli uluslararasi mali kurumlar1 ve diger uluslararasi organizasyonlarin anti-yolsuzluk hareketlerinde aktif bir role üstlendikleri gözlenmektedir. Yine yolsuzluk konusunda yapilan çesitli ampirik çalismalar, bu sorun hakkindaki bilince önemli katki saglamistir. 

6) Alinan ekonomik kararlarin daha fazla güven ortamini gerektirmesi ve etkinligi saglamanin gereginin daha fazla önem kazanmasi sonucu, yolsuzluga katkida bulunan etmenlere daha fazla dikkat eden bir çevre yaratmistir. 

7) ABD’nin özellikle bazi uluslararasi kurumlari etkilemede önemli rol oynamasi. 

A.YOLSUZLUGA NEDEN OLAN FAKTÖRLER 

1 IMF, Asya Kalkinma Bankasi, Inter-Amerikan Kalkinma Bankasi, OECD ve Dünya Bankasi. 

Yolsuzluk tek bir faktörle açiklanamayacak kadar karmasik bir kavramdir. 
Yolsuzluga neden olan birçok faktör bulunmaktadir. Bu faktörler zengin ülkelere oranla, fakir ülkelerde ve geçis ekonomilerinde daha fazla oldugundan bu ülkelerde yolsuzluk daha yaygindir. 

Yolsuzluk tek bir faktörle açiklanamayacak kadar karmasik bir kavramdir. 

Yolsuzluga neden olan birçok faktör bulunmaktadir. Bu faktörler zengin ülkelere oranla, fakir ülkelerde ve geçis ekonomilerinde daha fazla oldugundan bu ülkelerde yolsuzluk daha yaygindir. 

Yolsuzluga neden olan faktörler, etki dereceleri ve mahiyetleri itibariyle dogrudan ve dolayli faktörler seklinde iki gruba ayrilabilirler. 

1. Dogrudan Faktörler 

Yolsuzluga neden olan dogrudan faktörler; hukuki düzenlemeler ve izinler, vergileme yapisi, harcama kararlari, piyasa fiyatinin altinda mal ve hizmet sunumu, ihtiyari kararlar, partilerin finansmani, seçim sistemi ve yönetim sorunlarindan olusmaktadir. 

i.Hukuki Düzenlemeve İzinler: 

Devletin bazi kurallar koyma, düzenmeler yapma, belirli faaliyetlerin yapilmasi için izin verme gibi görevleri bulunmaktadir. Bu hukuki düzenleme ve izinlerin varligi, faaliyetleri kontrol etme veya izin verme konumunda olan kamu görevlilerine bir monopol gücü verir. Diger bir ifadeyle hukuki düzenlemelerde saydamlik ilkesine uyulmamasi ve iznin sadece belirli bir makam veya bireyden alinabilmesi, bürokratlara rüsvet edinmek için iyi bir firsat ve büyük bir güç verir. Ilgili kamu görevlileri izin vermeyebilir veya bir karari aylarca bekletebilirler. Yine bu hukuki düzenlemeler, kamu kurumlariyla temasta bulunmak ve izin almak için vatandaslar tarafindan önemli ölçüde zaman harcanmasini gerektirir. Farkli ülkelerde (özellikle gelismekte olan ülkelerde) yapilan arastirmalar, genellikle küçük girisimcilerin zamanlarinin büyük bir kismini bürokrasiye harcadiklarini göstermektedir. Girisimciler bu zaman kaybini rüsvet ödemeleri ile azaltilabilmektedirler. 

ii. Vergileme Yapisi: 

Vergileme yapisi yolsuzlugu etkileyen bir baska temel faktördür. Yolsuzluga zemin hazirlayan kamu alanlarindan birini, vergiler özellikle de vergilerin tahsili ve hesaplanmasi süreçleri olusturmaktadir. Vergi matrahindaki erozyon ülkeler için zarar verici olmaktadir. Birçok gelismekte olan ülkede vergilerin yarisi veya daha fazlasi, yolsuzluk ve vergi kaçakçiligindan dolayi tahsil edilememektedir. Yetersiz vergi gelirleri ise, birçok gelismekte olan ülkenin karsilastigi büyüme sorunlarinin kaynagi olarak düsünülmektedir (Fjeldstad and Tungodden, 2001: 2). 

iii. Harcama Kararlari: 

Yolsuzluk kamu kaynaklarinin, isi en iyi yapabilecek girisimciler yerine kaynaklari temin etme yetenegi fazla olan kisilere verilmesine neden olur. Böylece 
yolsuzluk kamu harcamalarinin kompozisyonunu etkileyebilir (Del Monte and Papagni, 2001: 2). 

Örnegin yatirim harcamalari seklindeki harcamalarda bir yolsuzluk, yatirimlarin hem büyüklügünü hem de kompozisyonunu bozabilir. Kamu yatirim projelerinin 
seçiminde yapilan bir yolsuzluk, bu harcama türünün verimliligini düsürecek, faydamaliyet analizleri gibi yatirim seçimindeki objektif kriterden uzaklasilmasina neden olacaktir. 
Seçiminde yapilan bir yolsuzluk, bu harcama türünün verimliligini düsürecek, faydamaliyet analizleri gibi yatirim seçimindeki objektif kriterden uzaklasilmasina neden olacaktir. 

Yine yolsuzlugun gizlilik gerektirmesi yatirimlarin yönünü etkiler. Gizlilik talebi, bir ülkenin yatirimlarini saglik, egitim gibi en yüksek degerli projelerden, savunma ve altyapi gibi potansiyel olarak yararli projelere kaydirabilir. 

Yolsuzluk, mal ve hizmet akimi seklindeki cari harcamalari da etkiler. “Ek bütçe hesaplari” birçok ülkede yaygindir. Bu uygulama politik ve idari kontrolleri düsürebilir. 

iv. Piyasa Fiyatinin Altinda Mal ve Hizmet Sunumu: 

Birçok ülkede devlet piyasa fiyatindan daha düsük olarak mal, hizmet ve kaynak sunmaktadir. Bunlar; i) Döviz, ii) Kredi, iii) Elektrik, su vb., iv) Kamu lojmanlari, v) Bazi vesikali mallar, vi) Egitim ve saglik kurumlarina giris, vii) Kamusal yerlere giris vb.’den olusmaktadir. Bunlar yolsuzluk için bir zemin olusturabilirler. Asiri talep sözkonusu oldugunda, sinirli arzi dagitmak için kararlar kamu yöneticileri tarafindan alinir. Bu mallari talep edenler, daha fazla edinmek için rüsvet ödemeye istekli olabilirler. 
Bu durum sekil:1’de gösterilmektedir. Daha önce belirtilen nitelikteki mal ve hizmetler içinfiyat dikeyeksende, talep yatayeksendeyer almaktadir. OA, mevcut mal ve hizmet arz miktaridir. DD’ talep egrisidir. Denge fiyat AP olmaktadir. Bu noktada talep edilen miktar OA kadardir. Bununla birlikte fiyat hükümet tarafindan AP’ olarak belirlenmistir. Bu fiyatta AA’ ‘ ne esit asiri bir talep var. 

Bu asiri talep tayin bedeli ve kullananlar tarafindan rüsvet tekliflerini veya bu programlari yönetenler tarafindan rüsvet taleplerini getirir (Tanzi, 1998: 13-14). 

Sekil: 1 

v. İhtiyari Kararlar: 

Bazi kamu idareleri önemli kararlarda keyfi hareket edebilirler. Böyle durumlarda politik yolsuzluk önemli bir rol oynayabilmektedir. Yolsuzluklara yol açan 
bu tür karar alanlarinin en önemlileri sunlardir: 
Bazi kamu idareleri önemli kararlarda keyfi hareket edebilirler. Böyle durumlarda politik yolsuzluk önemli bir rol oynayabilmektedir. Yolsuzluklara yol açan 
bu tür karar alanlarinin en önemlileri sunlardir: 

1) Vergi tesvikleri konusundaki kararlar. 

2) Kamu arazilerinin kullanimiyla ilgili kararlar. 

3) Devletin sahip oldugu toprak ve ormanlarin kullanimiyla ilgili kararlar. 

4) Belirli yabanci yatirimlara izin verme ve monopol gücü olan bazi yatirimcilara öncelik saglama kararlari. 

5) Dogal kaynak çikarma hakkini da içeren, kamu sektörü varliklarinin satislariyla ilgili kararlar. 

6) Kamu tesebbüslerinin özellestirilmesi kararlari. 

7) Belirli ihracat, ithalat veya ulusal faaliyetlere monopol gücü saglama kararlari. 

vi. Partilerin Finansmani ve Seçim Sistemi: 

Siyasi partiler gerçeklestirecekleri faaliyetleri için yeterli kamu gelirine sahip olmadiklari zaman, fon yaratmak üzere kamu idaresi üzerinde önemli baskilar 
olusturabilirler. 

Seçim sistemi ile yolsuzluk düzeyi arasindaki iliski ülkelere göre farklilik göstermektedir. Söyle ki; bu iliskinin orta gelirli ülkelerde güçlü, seçim sistemleri ne olursa olsun fakir ülkelerde yüksek ve zengin ülkelerde düsük oldugu görülmektedir. Orta gelirli ülkelerde seçim kurallari, yolsuzlugu düsürmede ve kurumlarin iyi sekillenmesinde önemli rol oynar. Bu nedenle bu ülkelerde seçim sistemi ile yolsuzluk arasinda güçlü bir korelasyon bulunmaktadir (Panizza: 2003: 319). 

vii.Yönetim Sorunlari: 

Kurumlarini kontrol edemeyen zayif yönetimlerde yüksek yolsuzluk düzeyi sözkonusu olur (Shleifer and Vishny, 1993: 599). Çesitli yönetim sorunlari olan 
ülkelerde yolsuzluk daha yaygin olmaktadir. Örnegin Rusya, Pakistan, Kenya gibi ülkelerde bu açidan yolsuzluk büyük dikkat konusudur (Tanzi, 2003:2). Ehrlich, 
yolsuzlugu biraz politik sermaye gerektiren bir ekonomik faaliyet olarak nitelendirmistir (Del Monte and Papagni, 2001: 2). 

Siyasi istikrarsizlik, yolsuzluk için tesvik saglayabilir veya firsatlari artirabilir. Uzun süre devam eden demokrasilerde yolsuzlugun önemli ölçüde düstügü görülmüstür. 
Nitekim 1950’lerden beri devamli olarak demokrasi ile yönetilen ülkelerde yolsuzlugun daha az oldugu saptanmistir. Kesintisiz demokrasinin 45 yillik uygulandigi ülkelerde yapilan tahminlerde 10 puanlik bir ölçek üzerinden, yolsuzlugun yaklasik olarak 1.5 puan düstügü sonucuna ulasilmistir. Örnegin 1950’den beri kesintisiz demokrasi deneyimine sahip Portekiz’de yapilan tahminlere göre, bu ülkedeki yolsuzlugun (1998’e kadar) 

Almanya’dan açikça daha az oldugu görülmektedir (Treisman, 2000: 408, 433-436). Bununla birlikte yolsuzluga maliyet unsuru açisindan bakildiginda, hem diktatörlük hem de demokratik yönetimlerde yolsuzlugun maliyeti aynidir (Bardhan, 1997: 1327). Almanya’dan açikça daha az oldugu görülmektedir (Treisman, 2000: 408, 433-436). 
Bununla birlikte yolsuzluga maliyet unsuru açisindan bakildiginda, hem diktatörlük hem de demokratik yönetimlerde yolsuzlugun maliyeti aynidir (Bardhan, 1997: 1327). 

b. Dolayli Faktörler 

Yolsuzluga neden olan dolayli faktörler ; bürokrasinin niteligi, kamu sektöründeki ücret düzeyi, ceza sistemi, kurumsal denetim, kurallar, yasalar ve 
yöntemlerde saydamlik, liderlik ve kültürel faktörler, ekonomik kararlar ve sosyal çevreden olusmaktadir (Tanzi, 1998: 16-20): 

i. Bürokrasinin Niteligi: 

Bürokrasinin niteligi ülkeler arasinda büyük ölçüde degisim göstermektedir. Bürokrasinin yogun olmasi yolsuzlugu artirir. 

ii.Kamu Sektörü Ücret Düzeyi: 

Ücret düzeyinin yolsuzluk üzerinde etkileri konusunda üç farkli görüs bulunmaktadir: 

-Ücret düzeyinin yolsuzluk derecesini belirlemede önemli bir faktör oldugu görüsünü ileri sürenler olmustur. Bu durum sekil yardimiyla açiklanmaktadir. Sekil:2’de CC’ yolsuzluk ve ücret düzeyi arasindaki iliskiyi temsil etmektedir. Ücret düzeyi ne kadar yüksek olursa, yolsuzluk o kadar düsük olmaktadir. OR’nin, bir kamu çalisaninin kabul edilebilir bir yasam standardinda, kendisinin ve ailesinin gereksinim duydugu minimum ücret düzeyini temsil ettigi varsayilmaktadir. OA miktarindaki yolsuzluk ihtiyaçtan ileri gelir iken, OA’nin ilerisinin daha fazla tüketim yapma isteginden dogan yolsuzlugu temsil ettigi varsayilmaktadir. 

Bu görüs dogrultusunda son yillarda bazi ülkeler (Arjantin, Peru gibi) gümrük ve vergi idaresi gibi belirli alanlarda istihdam edilen kamu çalisanlarinin maas düzeylerini artirarak yolsuzlugu azaltmaya çalistiklari gözlenmektedir. 


Sekil: 2 

-Bazi arastirmacilar kamu ücret politikasinin yolsuzluk üzerinde bir etkiye sahip oldugunu kabul etmekle birlikte, bu etkinin öneminin tartismali oldugunu 
belirtmektedirler. Bunu savunanlar, “etkin ücretlerin” kamuda daha az bir rol oynadigini ifade edilmektedirler. Bu görüs dogrultusunda, yolsuzluktan vazgeçmek için getirilecek yüksek düzeyde ücret artislarinin, asiri maliyet külfeti getirebilecegi yorumu yapilmaktadir. Yolsuzlugu ortadan kaldirmak için alternatif olarak, örnegin oldukça yüksek düzeyde cezalarin getirilmesi gibi önlemlere basvurmanin, maliyetli ücret artislarini gerekli kilmayabilecegi görüsü öne sürülmüstür (Rijckeghem and Weder, 1997: 4-5). 

-Tella ve Schargrodsky, yolsuzlukla mücadelede, kamu kesimindeki ücretlerin arttirilmasi düsüncesinin teorik olarak kalacagi belirtmislerdir. Gerekçe olarak, kisi için yüksek gelir saglayan bir isi kaybetme riskinin varliginda, kisinin bir rüşveti kabul etme olasiginin daha düsük olabilecegi görüsünü ileri sürmektedirler. Bu yazarlar, yüksek ücretlerin yolsuzlugu azaltacagi hipotezinin ülkeler arasinda karsilastirmaya dayanan ampirik çalismalarla, büyük ölçüde çürütüldügünü belirtmektedirler. Yolsuzlugu belirleyen birçok degisken oldugu bunlarin da dikkate alinmasi gerektigi ileri sürülmektedir. Bunlardan biri örnegin denetimin yoklugudur. Eger denetim yok ise, memurlar aldiklari ücretlere bakmaksizin yolsuzluk yapma egiliminde olacaklardir. 

Tersine yogun bir denetim var ise, memurlar, ücretler düsük olsa bile dürüst olmayi tercih edeceklerdir (Tella and Schargrodsky, 2003: 289). 

iii. Ceza Sistemi: 

Yolsuzluk zayif bir yargi sistemi ve ilimli bir cezalandirmanin mevcudiyeti gibi yapisal durumlardan dolayi yayginlasabilir (Wane, 2003: 2). Bir ülkedeki mevcut ceza sistemi, ülkedeki yolsuzlugun derecesini belirlemede önemli bir faktördür. Teorik olarak da diger faktörler sabitken (ceteris paribus), agir cezalarin yolsuzlugu azaltabildigi veya en azindan yolsuzluk faaliyetlerinin sayisini düsürebildigi söylenebilir.Yolsuzlugun yaygin oldugu bir çevrede, optimal ceza çok yüksek olabilir. Bazi ülkelerde yolsuzluk için ölüm cezalari bile verilmektedir (Rijckeghem and Weder, 1997: 24). 

Günümüzde yolsuzlugun yayginligina ragmen, uygulamada nispi olarak çok az kisi bu suçtan cezalandirilmaktadir. Hatta birkaç ülke disinda tüm ülkelerde kanunlarda yazili cezalar ile uygulamada yer alan cezalar (çesitli teblig, yönetmeliklerle) arasinda büyük bir fark oldugu görülmektedir. Genel olarak uygulamada yer alan cezalar, yasalardakinden daha ilimli olmaktadirlar. Ayrica yolsuzluk nedeniyle cezalandirilmadan önce takip edilen idari prosedür yavas ve hantaldir. Nitekim yolsuzlugun yaygin oldugu Afrika ülkelerinde etkin bir cezalandirma sisteminin yoklugu, devam eden yolsuzlugun merkezi bir nedeni olarak görülmektedir. Örnegin Fas’da yapilan bir arastirmada yolsuzlugun temel nedeni olarak, bireylerin % 80’ni ve sirketlerin % 95’i etkin cezalandirmanin yoklugunu göstermislerdir (Wolkers, 2003: 270). 

İnce takip edilen idari prosedür yavas ve hantaldir. Nitekim yolsuzlugun yaygin oldugu Afrika ülkelerinde etkin bir cezalandirma sisteminin yoklugu, devam eden yolsuzlugun merkezi bir nedeni olarak görülmektedir. Örnegin Fas’da yapilan bir arastirmada yolsuzlugun temel nedeni olarak, bireylerin % 80’ni ve sirketlerin % 95’i etkin cezalandirmanin yoklugunu göstermislerdir (Wolkers, 2003: 270). 

iv. Denetim: 

Yolsuzlugu ortaya çikarma ve cezalandirmada denetim önemli bir belirleyicidir. Bir yolsuzluk faaliyetini ortaya çikarma olasiligi, büyük ölçüde yönetim içindeki 
tesviklere ve denetim sisteminin etkinligine baglidir. Denetim iç (kurumsal) ve dis denetim seklinde olmaktadir. Iç denetimde dürüst ve etkin danismanlar, iyi egitimli görevliler ve etik davranis ve açik kurallar yolsuzluklarin kesfedilmesini veya tesvik edilmemesini saglarlar. Asiri ve/veya yetersiz saydam düzenleme ve prosedür, iç denetimi zayiflatabilir. 

Singapur, Hong-Kong, Uganda ve Arjantin gibi ülkelerde anti-yolsuzluk komisyonlari veya yolsuzluklar raporunu takipten sorumlu ofisler olusturulmus tur. Ancak belirtmek gerekir ki, ofislerin etkinliginin derecesi politik kurumlardan bagimsiz, bol kaynak ve yeterli miktarda personele sahip olmalarina baglidir. 

Temel dis denetim araci olan toplum, cezalandirma için baski yapma ve yolsuzlugu ihbar etmede önemli bir rol oynayabilir. Iyi bilgilendirilmis vatandaslarin ve serbest bir basinin, yolsuzluk üzerinde birtakim sinirlayici etkileri olabilir (Rijckeghem and Weder, 1997: 22-23). 

v.Kurallar,Yasalar ve Yöntemlerde Saydamlik: 

Mali saydamlik, hükümetin yapisi ve görevleri, maliye politikasi hedefleri, kamu sektörü hesaplari ve bunlarin mali görünümü hakkinda kamuya açik olma seklinde tanimlanmaktadir (Uluslararasi Mali Standartlar, 2002: 75). Diger bir ifade ile kamu mali yönetiminde saydamlik; kamu kesimi faaliyetlerinin yapi ve fonksiyonlarinin, maliye politikasinin temel hedeflerinin, kamu kesimi hesaplarinin ve mali alanda gelecege yönelik beklentilerin kamuya açikligidir (Karakas, 2000: 19). 

Mali saydamlik, 1990’larin ikinci yarisindan sonra, çok daha fazla önem kazanmistir. Hükümetler, daha fazla saydam olmaya tesvik edilmistir. Basta yolsuzluk olmak üzere birçok soruna daha radikal ve etkin yaklasimlar daha fazla saydamlikla saglayabilir (Potter, 2002:1,3). Çünkü saydamliktan yoksunluk, yolsuzluk için genis bir zemin yaratir. Gizlilik, kamu memurlarina kendileri için rant yaratma ve kamusal düsünceyi sekillendirmede önemli bir araçtir (Stiglitz, 2002: 354). 

Uluslararasi Saydamlik Örgütü (Transparency International), herhangi bir ülkede kapsamli bir mali saydamligin olmamasini yolsuzluk sorununu kilit göstergesi olarak görmektedir (Potter, 2002: 4). Mali saydamlik hükümetlerin hesap verebilirligini güçlendirebilir. 

vi. Liderlik ve Kültürel Faktörler: 

Yolsuzluga neden olan bir diger faktör, liderlerin tutumlari ve gösterdikleri örnek olma meziyetleridir. Basta bulunan politik liderlerin, akrabalari, arkadaslari veya 
politik yandaslarinin olasi yolsuzluklarina göz yummalari toplum için dogru örnek olusturmaz. Sonuçta toplumda yolsuzluk artar. Yine bir bürokratik elitizm kültürünün varligi, yolsuzluk üretenler ile toplumun geri kalanlari ve kamu görevlileri için bir ayrima yol açabilir (Rijckeghem and Weder, 1997: 26). 

Kamu görevlilerinin iyi egitim düzeyine sahip olmalari, yolsuzlugu düsürücü bir faktörü olabilir. Nitekim nüfusun daha egitimli ve “kamu” ile “özel” kesim arasinda normatif ayrimin daha açik oldugu, ekonomik olarak daha gelismis ülkelerde yolsuzluk daha düsük olacaktir. 

Yolsuzluk dini geleneklerle de baglantilidir. Örnegin yolsuzluk orani, protestan gelenekli ülkelerde daha düsük olabilmektedir. Yapilan bir arastirmada yüksek protestan oranina sahip Irlanda’da yolsuzluk orani, diger Avrupa ülkelerinden hemen hemen bir puan daha düsüktür (10 puanlik ölçekte). Yine etnik olarak daha fazla bölünmüs ülkelerde yolsuzluk daha büyük ve yaygin olabilmektedir (Treisman, 2000: 405, 406, 427). 

Fisman ve Gatti yaptiklari çalismalarinda, daha yüksek oranda mali merkeziyetçilikten uzaklasan (adem-i merkeziyetçi) ülkelerde, yolsuzlugun daha düsük olabilecegi sonucuna ulasmislardir. Yine Huther ve Shah da yolsuzluk ve merkeziyetçi olmama arasinda negatif bir iliski oldugunu belirtmektedirler. Merkeziyetçi olmama ve yolsuzluk arasindaki iliski belirlenir iken dört faktöre önem verilmistir. 
Bunlar; 

i) Yargilar arasi rekabet, 
ii) Denetim ve dogrudan sorumluluk,
iii) Karar alma gücünün dagilmasi, 
iv) Bürokratlarin niteliginden olusmaktadirlar. 

Ancak belirtmek gerekir ki, Huther ve Shah sadece merkeziyetçilikten uzaklasma ve yolsuzluk arasinda kosulsuz karsilikli korelasyona bakmaktadirlar. Oysa her iki degiskenle yüksek oranda korelasyona sahip olabilecek birçok baska faktör bulunmaktadir (Fisman and Gatti, 2002: 325-328). 

vii. Ekonomik Kararlar: 

Devletler ekonomiye ne kadar fazla müdahale ederlerse, düzenlemeler ve kaynak dagiliminda ihtiyari uygulamalara zemin yaratilmasi olasiligi da o kadar fazla olur. Döviz kontrolleri kadar, mal ve hizmet sunmada devlet monopollerinin varligi bürokratlara kitligin yarattigi ranti elde etme gücü verir. Ayrica ekonomideki rekabetin derecesi ve sanayi politikalari, yolsuzluk üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler (Rijckeghem and Weder, 1997: 25). 

ix. Sosyal Çevre: 

Sosyal çevre yolsuzluga yönelik bireysel tutumlar üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bireylerin yolsuzluga karsi tutumlari, onlarin kamu idareleri ile olan iliskileri kadar birbirleriyle olan etkilesimin derecesine de baglidir. Diger faktörler sabitken (ceteris paribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir. Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir. 

Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7). aribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir. Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir. 

Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7). 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***