14 Kasım 2019 Perşembe

1922 YILINDA RUS DENİZALTILARI VASITASIYLA GERÇEKLEŞTİRİLEN RUS-TÜRK TEMASLARI

1922 YILINDA RUS DENİZALTILARI VASITASIYLA GERÇEKLEŞTİRİLEN RUS-TÜRK TEMASLARI 

Prof. Dr. Dimitri VASİLYEV 

Geçen yüzyılın 20 yıllarınınki gelişmeler, Türkiye’nin ve Rusya’nın tarihi için büyük önem taşımıştı. Dünyanın en büyük iki imparatorluğu yıkıldıktan sonra, dış ve iç düşmanlarla çetin mücadelede cumhuriyet niteliğindeki devletler kurulmuştur. Gerek Rusya’da, gerekse Türkiye’de muhalefet ve yeni reformlara direniş görülüyordu. Devrimci değişiklikleri uygulayan liderlerle birlikte 
emperiyalizme karşı savaşan bazı politika adamları bile, siyasi gelişmeleri ve yeni yönetimin hareketlerini doğru şekilde anlamıyor ve değerlendirmiyordu. O dönemi inceleyen tarihçi ve araştırmacıların, genç çağdaş ve gelecek kuşak temsilcileri için birçok hususu anlatıp yorumlaması gerekir. Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutku”nun ilk defa olarak orijinal metninden yapılan Rusça tercümesinin Atatürk Araştırma Merkezi’nce yayınlanması, Rusya’da ve BDT üyesi Türk devletlerindeki okurlar için gerçek bir buluş haline geldi. 

O dönemde Türkiye’de yer alan birçok gelişme, Sovyet Rusya yönetiminin hareketlerini belli derecede etkilemişti. İki genç cumhuriyet aynı zamanda İtilaf devletlerine ve devrimin iç düşmanlarına karşı mücadele etmişti. Bu yüzden doğal olarak müteffiklere özgü ilişkiler kuruluyor, manevi ve maddi destek sağlanıyor, birçok somut konu üzerinde görüşmeler yapılıyordu. Ancak o zamanlarda görüşmelerin tümü açık olarak yapılamıyordu. Bazı belgeler gizli olup, yıllar boyunca Sovyet arşivlerinde saklanıyordu. Bu belgeler erişilir 
olduğu zamanımızda, araştırmacılar, 20 yıllarında çeşitli anlaşma ve sözleşmeler uyarınca Türkiye’yi ziyaret eden asker ve siyaset adamlarının hizmet bildirileri ve raporlarını yavaş yavaş bulmaya başladılar. 
Pek tabiidir ki, bu konudaki yeni belgeler, en küçük bile olsa, tarihi kaynak olarak, imparatorlukların yıkıntıları üzerinde kurulan genç cumhuriyetlerin oluşmasını ve halklarının Kurtuluş Savaşı’nı anlatarak, büyük tarihi değere sahiptir. 

İki yıl önce Ankara’da yapılan kongrede Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı dolayısıyla düzenlenen törenlere katılan Sovyet kruvazörü komutanının Stalin’e muhatap gizli raporu hakkında bildiri okudum. Bu belge, Sant-Petersburg’taki Rusya Devlet Donanma Arşivinde korunmuş ve gizlilik damgaları nispeten kısa bir zaman önce kaldırılmıştır. Benim öğrencim, Arşiv Müdür Yardımcısı Marina 
Malevinskaya aramalara devam etti ve sonuçta 1922 yılında yapılan Sovyet-Türk askerî deniz sözleşmeleri hakkındaki bir sıra belge keşfedildi.1 

Rusya Devlet Donanma Arşivinde bulunan Karadeniz Donanması fonunda Dışişleri Bakanlığı Kırım temsilcisi Krjeminski ile donanma komutanlığı arasındaki yazışma korunmaktadır. Bu yazışmanın konusu, Sevastopol ile Türkiye arasında denizaltıların gidiş dönüş seferlerinin düzenlenmesidir. 

1922 yılının Temmuz ayında Donanma Kurmayına aşağıdaki talimat telgrafla iletilmişti: “Dışişleri Bakanlığı’nın ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Cumhuriyetimiz Askeri Kurul Başkan Yardımcısının izniyle, Sevastopol ile İnebolu arasında denizaltı ulaşımının düzenlenmesi önerilmektedir. Denizaltılar Dışişleri bakanlığı görevlilerini ve diplomatik postayı ayda beş defa İnebolu’ya getirmeli ve orada en çok 24 saat kaldıktan sonra geri dönmelidir”.2 

İlk sefer 18 Temmuzda İkonnikov komutanlığında bulunan ve “AG-23”, AG-24” ve ”AG-25” numaralı denizaltlardan oluşan müstakil denizaltı filosu tarafından gerçekleştirilmişti. 1922 yılının Temmuz ile Aralık aylarına ait arşiv belgelerine göre, seferler devamlı olup ayda 3-4 defa yapılmıştı. Ayrıca, Kasım ayında Güney Kafkas Cumhuriyetleri Birliği Kurulu Başkanı Mdivani ”AG-25” denizaltısıyla Türkiye’den dönmüştü, Aralık ayında da Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Büyükelçisi Aralov’un ve İstanbul Başkonsolosu Zalkind’in eşleri Türkiye’ye ulaştırılmışlardı. Bilindiği gibi, Semen Aralov, Ankara’da Sovyet Büyülelçilisi görevinde bulunarak, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla samimi, güven ve saygıya dayanan ilişkiler kurmuştu. Moskova’da 1960 yılında çıkan, 
“Sovyet diplomatının anıları” adlı kitapta Aralov, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla görüşmelerini, cephe gezilerini detaylı şekilde anlatmış, 
muhalefet liderlerini heyecanlı olarak değerlendirmiştir. Sovyet Büyükelçisine karşı duyulan saygı, İstanbul’un Taksim alanında dikilen anıtta ifadesini bulmuştur. Anıtta Aralov’un ve Mareşal Klim Voroşılov’un heykelleri, Türk Kurtuluş Hareketi Liderinin heykeli yanında yer almıştır. 

Bununla birlikte, Sovyet denizaltıları Sovyet diplomatlarının hizmetinde bulunmakla kalmadı. Sovyet Rusya Deniz Kuvvetleri Başkomutanlığı’nın ve Karadeniz Donanma Kurmayının 29 Ağustos, 2 ve 5 Eylül 1922 tarihli şifre telgraflarında Ankara Hükûmetince gönderilen, Rıza Nur Bey başkanlığındaki olağanüstü misyonun protokol karşılanması, bir şeref kıtasının düzenlenmesi, 
misyona refakat edilmesi ve misyon üyelerinin AG-23 denizaltısıyla Sevastopol’dan İnebolu veya Sinop’a ulaştırılması hakkında talimatlar vardır.3 Ayrıca, ilgi çeken şu emirleri okuyoruz: “AG-23 denizaltısı Sinop sularında mümkün olduğu kadar kısa bir zaman kalmalı, Sinop’a şafak zamanında yaklaşmaya ve karanlıkta kalkmaya çalışmalıdır. Denizde iken, gemilerden, ayrıca, Yunanistan gemilerinden kaçınmak ve herhangibir gemi keşfedilirse, hemen dalmak gerekir. Sinop’ta Amerikan gemileri hariç, askerî gemiler bulunursa, Sinop’a yaklaşmayarak ve denizde kalarak bir zaman beklemek; düşmanca hareketlere başlanırsa, kimseye hücüm etmeyerek sadece 
gerekli savunma önlemlerini alıp, hemen Türk sularından çıkmak ve Sevastopol’e dönmek gerekir”.4 

Ankara Hükûmetince gönderilen, Rıza Nur Bey başkanlığındaki olağanüstü misyonun Türkiye’ye ulaştırılması amaçlı denizaltı seferi hakkında iki rapor, en büyük ilgi çekmektedir. Birisi, denizaltı komutanı A. Asyamolov’un 11 Eylül 1922 tarihli raporu, 5 ikincisi de, misyona refakat eden Komutanlık subayı A.M.Nevinski’nin 19 Eylül 1922 tarihli raporudur.6 

Denizaltı komutanının raporunda aşağıdaki hususlar bildirilmiştir: Olağanüstü misyon başkanı Doktor Rıza Nur Bey ve misyon üyesi Yakup Bey ”Pamyat’ Merkuriya” kruvazöründen denizaltıya binmişlerdir. 6 Eylül sabahında denizaltı Sinop’a varmış; misyon üyeleri, onları karşılayan Sinop liman Komutanı ve Jandarma Komutanı ile birlikte mürettebatı sefer sırasında gösterilen ilgi ve konukseverlik için teşekkür etmişlerdi. Denizciler Rusya ve Türkiye şerefine selamlar ifade etmişlerdir. Denizaltı subayları, Sinop Valisi adına verilen ziyafete davet edilmişti. Raporda şu ilgi çekici detaylar kaydedilmiştir:

“Rus denizcilerin den para almama ve onlara her türlü yardım gösterme talimatı Sinop Valisi tarafından tüm restorant, kahvehane ve dükkanlara verilmiştir. Saat 18’de deniz kıyısındaki açık alanda ziyafet başlamıştır... Doktor Rıza Nur Bey Rusya şerefinde bir selamlama konuşmasını yapmış, ayrıca, iki devlet arasındaki dostça ilişkilerin ebediyen devam etmesini temenni etmiş ve karşılıklı çıkarlarının aynı olduğunu bildirerek, iki milletin İtilaf devletlerine karşı mücadelesinde başarılar dilemiştir. Tüm davetlilerin sofra başında, sonra da deniz kıyısında fotografları çekilmişti. Ziyafet karanlık saatlerine kadar devam etmiştir. Vedalaşma sırasında birçok karşılıklı dilek ifade edilmiş, sandalımız kıyıdan uzaklaştığında kıyıda alev yakılmış ve kıyıdaki kişiler sandalımızı alkışlarla uğurlamışlardı. 

Şehri ışıldaklarla aydınlatmak emrini vermiştim. Denizaltı mürettebatı Doktor Rıza Nur Bey’e bir selamlama mektubu göndererek, hediyeler için teşekkür etmiş ve cephede başarılar dilemiştir”. 

Ertesi gün denizaltı, misyon üyesi Yakup Bey ile İnebolu’ya hareket etmiştir. İnebolu Valisi Ankara’dan Rus denizaltısının geleceğini bildiren telgrafı önce almıştı. Yakup Bey bu telgrafı kaptana göstererek, “Rus denizcilerine her türlü yardım gösterilsin, tüccarlar da bir türlü hilekarlık yapmasınlar” sözlerine dikkati çekmiştir. 

Aynı gelişmeler, Türk Hükûmetinin Olağanüstü misyonuna refakat eden Komutanlık subayı A.M.Nevinski’nin raporunda daha detaylı şekilde anlatılmıştır. Nevinski’nin yazdığına göre, Sinop liman makamlarının elinde denizaltının geliş amacı hakkında herhangi bir haber yoktu, çünkü Ankara ile telgraf bağlantısı kesilmişti. “Makamlar ve elçi arasında varılan mutabakata göre, Ankara Hükûmetinden denizaltının ve elçinin gelişi konusunda bir haberin gelmemesi nedeniyle, haber gelinceye kadar kıyıya çıkarma iznini vermemiştim. 
Bir zaman sonra bir sandal yaklaşıp elçinin bagajını almıştı. Aynı zamanda denizaltımıza Sinop liman komutanı olan bir deniz subayı gelmiş, varışımız dolayısıyla kutlamış, hizmet teklif etmiş ve yerli makamların şehri ziyaret etmemizi istediklerini ve tüm mürettebatımızı Sinop şehrinin misafirleri gözüyle baktıklarını bildirmiştir... 

Kurmay Komiseri, Filo Komutanı ve bazı diğer komutanlarla birlikte kıyıya çıktım... Liman Komutanını, Kale Komutanını, gitmiş olan Valinin Yardımcısını, Jandarma Komutanını ve şehir idaresini ziyaret etmiştik. Ziyaretler hususunda her hangi bir ön talimatı almamışsam da, ortaya çıkan durumda, yukarıda anılan yerli makamları hakaret etmemek amacıyla, davetlerini kabul etmek zorunda kaldım... 
Kale Kumandanı görevini yapan Garnizon Komutanı, genel nezaket sohbetinden başka, Türk-Yunan cephesindeki gelişmelerin gidişatını anlatmıştır. Bu bildiriden Türklerin Yunan ordusunu müthiş yenilgiye uğrattıklarını ve 14000 esir asker, 2 korgeneral dahil 5 general, 300 subay, 400 astsubay, 200 ağır top, yüz deveden oluşan bir kervan ve daha çok henüz sayılmayan şey içeren ganimet elde ettiklerini öğrendik. Kumandan, ayrıca, Yunanlıların tüm terkettikleri yerleri mahsul ve evler yakarak boş bıraktığını ve hatta kadın ve çocuklarını 
zorlayıp öldürdüklerini veya canlı olarak yaktıklarını ifade etmiş, Sinop’taki Rumların herhangi bir zorbalığa uğramadıklarına dikkatimizi çekmiştir. 

Ziyaret ettiğimiz tüm resmi şahıslar, Doğu konuşma uslübüne özgü, gayet nazik ifadelerde, aşağıdaki hususları belirtmişlerdi: Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumuriyeti Hükûmeti Türkler için en zor dakikalarda, diğer Avrupa devletleri gibi, Türkleri yalnız bırakmamış, tersine, önemli destekte bulunmuştur. Türkiye, bu desteğini hiç bir zaman unutmayacakmış ve Türkler tarafından kazanılan zaferlerin sadece Türkiye’nin yaptığı çalışmaların sonucu değil, Rusya tarafından gösterilen yardımın sonucu da olduğu düşünülmekte imiş. Devletlerin ileride de devam edeceği dostluk, Rusya ve Türkiye’nin ortak çıkarlarına dayanmakta; Batı Avrupa komşularından birbirine daha yakın olan iki milletin etnografik benzerliği ortak çıkarlarını sağlamlaştırmaktaymış; Batı Avrupa ülkeleri ise Türkiye’yi ve halkını çeşitli yollarla yok etmek istemekte ve kendi gelirini sağlamak için dürüst olmayan yöntemleri kullanmaktaymışlar. Türk halkının Rusya’ya karşı duyduğu minnettarlık bugün tüm milletçe paylaşılmakta ve herkes iki millet arasındaki dostluğun ve ortak çalışmalarının değişmeyerek devam ettiği umudundaymış. Olağanüstü Türk misyonuna Rusya’da gösterilen hüsnükabul, Türkler tarafından müteakip dostça ilişkilerin garantisi olarak büyük bir sevinçle değerlendirilmekteymiş. 

Türk makam temsilcilerine aynı nazik şekillerde, ancak Devrimci Askeri Kurulu talimat vermediğinden ve herhangibir diplomatik vazifem olmadığından, mümkün olduğu kadar konulara dalmayarak cevap vermiştim. Cevaplarımın özü yaklaşık olarak şöyleydi: Deniz askerleri olarak Elçinin ulaştırılmasını amaçlayan görevimizi yerine getirdik ve Elçinin bu deniz seferinden memnun kaldığından 
sevinç duyarız. Bize herhangibir diplomatik görevin verilmemesine rağmen, Türkiye’de bize gösterilen nazik kabul hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bilgi vereceğiz ve Türk Hükûmetinin ve halkının Rusya’ya karşı duydukları minnetarlığı ileteceğiz”. 

A.M.Nevinski, raporunun daha ilerisinde şunları bildirmiştir: 

“Türkleri zaferler kazanma dolayısıyla memnuniyetle tebrik ederiz ve kendi halkının korunması uğrunda yürüttükleri mücadelede yeni başarılara ulaşacaklarına inanmaktayız. Türk halkının uğradıkları maddi kayıplardan üzgünüz, ayrıca, Yunanlılar tarafından kullanılan, kültürle bağdaşmayan ve masum kadın ve çocuklara karşı zorbalıkların uygulandıkları savaş yöntemleri hakkında Rusya’da haber alındığı zaman, en derin öfke duyulacağından eminiz. Aynı zamanda Karadeniz Donanması Kurmay Komiseri vurguladığı gibi, 
Rus basınında Yunanlılar tarafından zorbalıkların işlenmesine karşı bir sıra çağrı ve protesto yayınlanmıştır. Rusya’daki hevesleri bilerek, Türkiye’ye bazı yardımlar gösteren Rusya Hükûmeti’nin Türk Ordusu’nun kazandığı başarıları duyunca memnun olacağına, şükran ifadelerini memnuniyetle kabul edeceğine ve Türkiye ile dostça ilişkileri devam edeceğine inanmaktayız.... Rusya, geçen yılda mahsulün az olması nedeniyle bazı maddi zorlukları çekerse de, dostlar ile düşmanlar arasındaki farkı görmekte ve hem düşmanların saldırılarını 
püskürtecek, hem de... dostlara yardımda bulunacak...” 

Denizcilerin şehir gezisi sırasında edindikleri izlenimler ilgi çekmektedir: “Resmi ziyaretler bittikten sonra şehri gezmiştik. Bazı dükkanlara uğradığımızda, Sinop şehrinin misafiriyiz diye bizden para almak istememişler ve özellikle Türk ordusunun zafer kazandıkları günlerde gelip mutluluk getirdiğimiz için, halkın bizi görmekten zevk duyduğunu söylemişlerdir. Bize Liman Komutanının 
refakat ettiğinden anlaşıldığına göre, satın almak istediğimiz her sey şehir tarafından ödenecekti. Anlaşılan, parasız olarak bir şey elde etmemek için bundan vazgeçmiştik. Kıyıya bırakılmış olan mürettebat da, alınan ufak şeyler ve yiyecekler için para almak istenmediğini bildirmiştir”. 

Rus subayı, Sinop gezisinin son kısmını şöyle anlatmıştır: “Akşama doğru komutanlar ziyafete davet edilmiş, denizaltında kalan denizciler için bir koyun ve meyveler gönderilmişti. Ziyafet sırasında Elçi Rıza Nur Bey, bir konuşma yaparken, Rusya’da çok sıcak bir kabul gördüğünü, Rusya’ da yapılan ortak çalışmalardan memnun kaldığını ve iki devlet arasındaki, ortak faaliyetlere dayanan gerçek dostluk izlenimini edindiğini belirtmiş, Rusya Hükûmeti ve Kızıl Ordu ve Donanma şerefine kadeh kaldrımış ve iki devlet arasındaki dostluğun ileride de devam edeceği umudunu ifade etmştir. Ayrıca, Elçi, Sinoplulara hitap ederek, bizi bir dost ülkenin temsilcileri olarak selamlamaya ve teşekkür etmeye çağırmıştır. Elçinin sözlerine cevaben, konukseverlik için teşekkür etmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk halkı ve cesur Türk Ordusu şerefine kadeh kaldırmıştım”. 

Telgraf hattının kesilmiş kalması, Rus diplomatik kuryelerini ve misyon üyesi Yakup Beyi İnebolu’ya ulaştırmak gerekmesi nedeniyle, Elçi Rıza Nur Bey denizaltı kaptanına İnebolu makamlarına muhatap bir yazı vermiştir. Rus deniz subaylarının raporunda 1922 Eylülünün o günlerinde cepheden haber bekleme havası açıkça görülmektedir: “7 Eylül sabahında denizaltımız, sularda kimseye rastlamadan İnebolu’ya girmiştir... Yerli komisere gelmek zorundaydım, ancak genel selamlamalardan başka sohbet yapılmamıştı, çünkü gün boyunca cepheden İzmir’in kurtarılmasına ilişkin haberler bekleniyordu. Ancak akşama kadar herhangi bir haber gelmemişti. Akşam İnebolu’ya Ankara’dan bir telgraf gelmiştir. Şehir Kumandanı bildirdiği gibi, telgrafta denizaltımıza her türlü yardımın gösterilmesine ilişkin talimatlar verilmişti. Kumandan bize şehirde refakat edebilecek askerlerin tahsis edilmesini önermiş, ancak biz, her yerde nazik davranış görüyoruz diye, bundan vazgeçtik. 

Ortalık kararınca denizaltımız demir almış ve 8 Eylülde selametle Sevastopol’e varmıştır. 

Genel izlenimlere göre, İnebolu ve Sinop’ta bazı vatandaşlar, Rıza Nur Bey’in Rusya gezisine büyük ilgi göstermiş ve Elçinin sözlerine göre, Rusya’da tam anlayışa varıldığından ve Rıza Nur Bey’ye sıcak hüsnükabulün gösterildiğinden çok memnun kalmışlardır”. 

Bu bildiride okuduğumuz belgeler, yirmi yıllarında Mustafa Kemal’in ve Sovyet yöneticilerinin girişimiyle Rusya ile Türkiye arasında kurulan diplomatik temasların aktif olduğunu bir kez daha teyit etmektedirler. Bu temaslarda deniz kuvvetlerinin kullanılması, M.V.Frunze, S.İ.Aralov7 ve K.E.Voroşılov başkanlığında ki Rus askerî uzmanlarının Türkiye gezileri ve bunlardan önce, yani 19 Mart 1921 tarihinde Türk birliklerinin ve 18. Kafkas Süvari Ordusunun Daşnaklara karşı ortaklaşa gerçekleştirdiği Batum fethi, iki devletin o dönemde emperyalizme karşı bir politika güttüğünü göstermektedir. 

Rusya’ya gönderilen olağanüstü Türk misyonu başkanı Kurtuluş Hareketi tarihinde önemli bir iz bırakmamıştır. Mustafa Kenal Atatürk’ün 1927 yılında okuduğu “Nutuk”ta yer alan belgelerde Rıza Nur Bey’in birçok siyasi çarpışmaya katılmasından ve millîyetçi ruhundan bahsedilmektedir, ancak Rıza Nur Bey’in sadece son zamanlarda bu hale geldiği kaydedilmekte, bir de Rıza Nur Bey Arnavutları Türklere karşı isyana kışkırtmakla sitem edilmektedir. Öte yandan, bu sitemin, ulu bir insana özgü bir şekilde, yani saygıyla ve gerçek 
diplomatik nezketle ifade edildiğini vurgulamak gerek. 

Doktor Rıza Nur Bey’in Rusya’daki Olağanüstü Türk misyonunu çalışmalarına katılması ve bu diplomatik görişmelerin sonuçları, Rus tarihi eserlerinde iyice araştırılmamıştır. Misyonla ilgili belgeler Rus arşivlerinde keşfedilmeli ve iki ülkemizin tarihçileri tarafından araştırılmalıdır. 

Dipnotlar 

1. .. .. ........... ...... (.....-.........), ...... 
...... ......... ......... ..... . ...... . 1922 .» (.. 
.......... ........... ................ ...... ......
........ ..... /....../.. ..-..........), - «......... 
.....», .1, 1998, ..19-23. 
2 ......, .. .-397, ... I. .. 329. .. 15. 
3 . 1................ ..... ........ ............ 
........ ........... 
. ............ ............. ..... 
.. .-397, ...1 ..329.. 74. 
. 2 ...... ..... ............. ............. ..... 
.......... ......... .......... ........ .. .. .......... 
.. .-397. .. I. .. 329. .. 78. 
4 . 3. ........... ..... ............. ............. 
..... 
...- 397...1..329..104. 
5 . 4, ...... ......... ......... .......-23 ... ........ 
./. .. .........8 
.......... ......... ........... .. . .......... 
.. .-397. ... 1 .. 329. . 94-94 ... 
6 . 5. ...... ........ ............ ..... ....... . ......... 
..... .. .. .......... .......... ..... ..... 
...-397 ...1. ..329.... 102-103. 
7 .... ...... ............ .......... ........., 
............ ............. ........., ......, 1960. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder