7 Kasım 2019 Perşembe

ABD’nin Ortadoğu Politikalarının Sürdürülebilirliği ve Ortadoğu’da Güç Mücadelesi., BÖLÜM 2

ABD’nin Ortadoğu Politikalarının Sürdürülebilirliği ve Ortadoğu’da Güç Mücadelesi., BÖLÜM 2



II. Körfez Savaşı’nda (2003) Batılı ittifak çöktü. ABD ile Avrupa Birliği’nin bazı üyeleri arasında çıkar çatışması meydana geldi. Avrupa Birliği, 2003 müdahalesinin öncesi ve sonrasında ABD’yi tek ses olarak desteklemedi. Tam tersine bazı AB üyesi ülkeler, ABD karşıtı tutum izledi. II. Körfez Savaşı, transatlantik çatlağı derinleştirdi. 

Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile İngiltere ve İspanya gibi ülkeler her ne kadar ABD politikalarını destekleseler de, AB’nin ekonomik ve siyasi bel kemiğini oluşturan Almanya ve Fransa gibi ülkeler ABD karşıtı politikalar izlemişlerdir. 
Bu durum Avrupa kamuoyunda ABD politikalarına olan desteği azaltmıştır. 

Petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık ve ABD’nin petrole olan bağımlılığı değişmemiş tir. ABD ve müttefiklerinin petrolden kazançları azalmaktadır. ABD finans sistemi bozulmaya yüz tutmuştur. Bu durum ABD ekonomisinde ve ABD’nin küresel üstünlüğünde zayıflamaya neden olmaktadır.27 

Basra Körfezi, 2020’li yıllarda da dünyanın önemli ve kilit arz merkezi olacaktır. Asya açısından körfezin önemi artacak, Avrupa açısından var olan önem devam edecektir. Doğal gaza olan talep yeni jeopolitik gelişmelere ve uluslararası planda yeni bağımlılık ve saflaşmalara yol açabilecektir. 28 

Arıboğan’a göre, Ortadoğu bugün dünyada devam eden küresel ölçekli siyasal çatışmaların bölgesel cephesidir. Ortadoğu sorunu olarak nitelendirilen sorunlar özü itibariyle küresel çatışmaların ve rekabetin uzantılarıdır.29 Bu iddiadan yola çıkarak küresel çatışma ve rekabetlerin son bulmaması halinde Ortadoğu’daki çatışmaların da bitmesini beklemek doğru olmayacaktır. 

ABD’nin Ortadoğu Politikalarının Sürdürülebilirlik Koşulları 

Uluslararası düzen ve bu düzen içinde aktörlerin konumu zaman içinde değişmektedir. Bu değişim, bazen devlet yöneticilerinin tutumlarından ve bazen de halklardan kaynaklanmaktadır. Uluslararası düzenin değişimi daha farklı unsurlardan daha derin ve köklü olgulardan da kaynaklanabilir. Nedeni ne olursa olsun, değişim kesin ve süreklidir. Tarih boyunca, uluslararası düzenin ve aktörlerin değişimi gözlenmiştir. Bu bağlamda olmakla beraber, günümüz uluslararası sistemi ve aktörleri de değişmiştir. Örneğin 1980’lerin ya da 
1990’ların koşulları yoktur. Bu değişim aktörleri, güç mücadelesini, bölgeleri ve içindekileri de değiştirecek ve etkileyecektir. Arap halklarının 2010’un sonlarında başlattığı değişim de bu düşünceyi desteklemektedir. ABD ve Ortadoğu’da değişmiştir ve değişmeye devam edecektir. 

İki kutuplu sistemin sona ermesi ile birlikte ABD’nin küresel gücü de sorgulanmaya başlanmıştır. ABD’nin diğer devletlerle karşılaştırıldığında, çok büyük bir askeri, ekonomik ve diplomatik güce sahip olduğu bir gerçektir. Ancak, ABD’nin 2003 Irak Savaşı’nda hegemon bir güç olarak sergilediği liderliğin her safhasında ciddi sorunlar ve eksiklikler görülmüştür. 
Benzer şekilde nükleer silahsızlanmayı sağlayamaması, BM’yi insanlar için bir koruma kalkanı haline getirememesi de ABD liderliğinin başarısızlıkların dan dır.30 

Wallerstein’a göre ABD gücü gerilemektedir. ABD rüyası denen şey, gerçekliğin tam bir temsili değildir. Bu bilinçaltı özlemleri ve temel değerleri temsil eder. Amerika’nın ekonomik perspektifinde düşüş vardır. Dünya ekonomisi 1970’lerden beri uzun bir nispi ekonomik durgunluk içindedir. ABD’nin askeri gerileme durumu, diğer toplumlarda 1945’ten sonra başlayan ABD karşıtlığı, Amerikan milliyetçiliğinin tarihsel işgal niteliği ile teori de güçlü ama pratikte zayıf olan sivil özgürlükler geleneği ABD gerilemesinin nedenleridir.31Bu 
gerileyişin durdurulabilmesi gerileme unsurlarının ortadan kaldırılmasını gerektirir. 

Peköz’e göre dünya genelinde hangi jeopolitik alanın ön plana çıktığı ve askeri işgal hedefleri arasına girmesi gerektiğini belirleyen öncelikli ölçü; stratejik kaynaklar olarak bilinen petrol, doğal gaz, elmas, altın, uranyum gibi yer altı madenlerinin bulunmasıdır. Bu bölgeler doğal olarak uluslararası sermayenin egemenlik alanını oluşturur. Bu nedenle yapılması gereken şey Ortadoğu’nun küreselleştirilmesi dir. 32 

Brezezinski’ye göre enerji kaynaklarına ulaşmak, sundukları zenginliği paylaşmak, ulusal hırsları, tüzel çıkarları harekete geçirir, tarihi iddiaların ateşini yeniden yakar, yayılmacı duyguları canlandırır ve uluslararası rekabeti tutuşturur. Bölgede hem güç boşluğu, hem de istikrarsızlık olması, durumu daha da belirsiz hale getirir. Sınır sorunları ile etnik ve dini çatışmalar da bölgeyi istikrarsızlaştırır.33 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’nin 2011’de yayımlanan tahminlerine göre, 2008’den 2035’e kadar dünya enerji tüketimi % 53 oranında artacaktır.34 Durum böyle olunca, enerji üzerinden yaşanan rekabet nedeniyle, Ortadoğu Bölgesi üzerindeki çıkar çatışması artacaktır. Buna bölgenin diğer özellikleri de eklenince bölge çatışma alanına dönüşebilecektir. 

Ortadoğu coğrafyasının en belirgin karakteristiğinden biri de İslam’dır. Ortadoğu’nun kültürel ve dinsel örgüsü, İslam dininin motiflerini taşımaktadır. İslam, bölgede en önemli toplumsal etki ve meşruiyet unsurudur. Benzeri bir durum devletler için de geçerlidir. Bölge devletlerinin rutininde bile İslam’ın önemli bir yeri vardır. Bu nedenle bölge dışı aktörlerin politikalarını belirlerken, İslam’a ait değer sistemini de nazara alması gerekmektedir. 

ABD’nin Ortadoğu stratejisinin sürdürülebilirliğini etkileyen en önemli unsurlardan biri, medeniyetler arasında uzlaşmayı sağlayıcı politikaların izlenmesidir. Bu nedenle İslami değerlerle ya da bölge medeniyetiyle çatışan bölgesel politikaların başarı oranı yüksek olamaz. 

11 Eylül saldırıları, İslam ile Batı arasına mesafe koymuştur. İslam ile Batı arasında kurgulanmış engeller, neredeyse İslami değerlerle Batı değerlerinin uzlaşamayacağı şeklinde sabit bir düşünce haline gelmiştir. İslam ile Batı arasındaki ilişki dünya siyasetinde hayati önemdedir.35 

Batı ile İslam dünyası arasında 11 Eylül saldırılarının derinleştirdiği mesafe, ABD politikalarının bölgesel algısını da etkilemiştir. Batıyı temsil ettiği kabul edilebilecek önemli ülkelerden biri olan ABD ile İslam’ın merkezi olan Ortadoğu Bölgesi arasındaki mesafenin derinleşmesi, ABD’nin Ortadoğu politikalarını olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. 

ABD gücünü etkileyen unsurlar ABD’nin Ortadoğu stratejisini de etkilemektedir. 
ABD’nin güç kapasitesindeki artış ve azalışlar bölge politikalarına da yansımaktadır. 

ABD gücünün önemli belirleyicilerinden biri enformasyon devrimi olarak ifade edilmektedir.36 ABD’nin bilgiye hükmeden yapısı ABD’yi küresel ölçekte güçlü kılan unsurlardan biridir. 

ABD, en fazla bilimsel yayın üreten, en fazla patente sahip olan, dünyanın en fazla teknoloji üretip pazarlayan ülkesidir. ABD, teknoloji alanında piyasanın %30’unu elinde bulundurmaktadır. Adı küreselleşmeyle anılan NTIC sektöründe, merkezi ABD’de bulunan 26 şirket, sektörün toplam cirosunun yarısını gerçekleştirmektedir (834 milyar dolar). Dünyanın en büyük 10 telekomünikasyon şirketinden 5’i (ATT, Verizon,…), en büyük 10 bilgisayar imalatçısından 7’si (IBM, HP, Dell,…), en büyük 10 bilgisayar yazılımcısından 8’i (Microsoft, Oracle,…) ve en büyük 10 hizmet şirketinden 9’u (Ingram, Micro, PwC, Accenture,…) “Amerikan” menşelidir. İnternet sektöründe de dünya çapında ABD hegemonyası mevcuttur.37 

2003 tarihine dair olan bu verilerin günümüzde daha yüksek rakamlarla ifade edilebileceği ortadadır. Ancak ekonomik gücün düşüşünün en fazla etkileyebileceği sektörlerden biri de bilişim sektörüdür. ABD’nin ekonomik daralma nedeniyle bilişim sektöründeki konumunu kaybetmesi, küresel ya da bölgesel politikalarını sürdürebilmesini de olumsuz etkileyecektir. 

Bölgesel ABD stratejisinin sürdürülebilirlik koşullarından önemli bir ayağını da, ABD’nin güç kullanma politikası oluşturmaktadır. ABD, Afganistan ve Irak örneklerinde olduğu üzere; askeri gücünü bölgede kullanmaya yöneldikçe bölge yönetimleri ve toplumları tarafından istenmeyen aktör durumuna gelecektir. Yapılan kamuoyu yoklamalarında ABD karşıtlığının artmasında askeri güç kullanımının yattığı ifade edilebilir. 

ABD’nin İsrail’i koşulsuz destekler bir görüntü vermesi, bölgede ABD için güven zedeleyici bir durumdur. Her ne kadar İsrail’in bölgedeki varlığının sürdürülmesi ve güvenliğinin sağlanması ABD için en öncelikli çıkarlardan ise de, ABD’nin Arap ülkeleriyle ilişkilerinin sürdürülmesi de ABD çıkarına görünmektedir. Aksi halde ABD’nin bölgesel başarısı olumsuz etkilenebilir. Bu tutum, desteklenen aktörün sadece İsrail olmasından da kaynaklanmamakta, aynı zamanda ABD’nin uluslararası hukuka uygun hareket etmemesinden de olumsuz etkilenmektedir. 

Ortadoğu Bölgesi’nin heterojen yapısı da ABD politikalarının sürdürülebilirliğini etkilemektedir. Bölgenin jeoekonomik ve jeopolitik özellikleri, bölgesel aktörlerin farklı çıkarlara sahip olması nedeniyle çıkar çatışması içinde olması, ABD’yi zora sokmaktadır. ABD, bölgesel çıkar çatışmalarının yönetimini gerçekleştirebildiği, uzlaştırabildiği düzeyde etkin olabilecektir. 

Ortadoğu, bir taraftan Irak, diğer taraftan Lübnan ve Filistin meseleleri, İran'ın nükleer programı ve Suriye faktörüyle ABD’nin birçok hesabını bozmaktadır.38 Bölgede girift yapılar söz konusudur. Bu girift yapı nedeniyle, ABD’nin bölgesel aktörler arasındaki çıkar çatışmalarını yönetmesi, istikrarı sağlaması, kalıcı ve dostane barışa dayalı ilişkiler geliştirmesi oldukça zor görünmektedir. Bunları başaramayan bir ABD’nin bölgesel çıkarlarını gerçekleştirmesi de zorlaşmakta dır. 
Askeri gücü, ABD üstünlüğünün önemli bir parçasıdır. ABD’nin askeri giderleri, dünya askeri harcamalarının yarısına yakındır.39 ABD, ekonomik olarak güç kaybettikçe ve askeri harcamaları da orantısal olarak makul bir düzeye inmedikçe bölgesel ve küresel çıkarlarını kaybetme riski ile karşı karşıyadır. ABD’nin askeri kapasitesini sürdürmesi ekonomik gücüne bağlıdır. Denizaşırı askeri operasyonlar yapan, askeri gücünün çoğunluğunu ülke dışında ve denizaşırı bölgelerde bulunduran ve yüksek teknolojili silahlar kullanan ABD 
için harcamaların karşılanabileceği kaynakların temini zorunlu görünmektedir. Çıkarlarını askeri eylemlerle koruyan, destekleyen ya da geliştiren bir ABD için mevcut koşullar sürdürülebilir olmaktan gittikçe uzaklaşmaktadır. 

Kennedy’e göre ABD, göreli bir çöküş sürecine girmiştir. O’na göre bu iddianın dayanakları da dönemin hızlı değişen küresel dinamikleri, Amerikan çıkarları ile kapasitesi arasındaki fark, ABD bütçesinin kötü durumu, ABD’nin üretim gücünün göreli azalması ve özellikle yeni ekonomik meydan okuyucuların ortaya çıkışıdır.40 Kennedy’nin bu tespitleri 2000’lerden de önce yaptığı düşünülürse günümüzde söz konusu alanlarda daha da kötüye gidişin olduğu, bu durumun da ABD hegemonyasını büyük oranda zayıflattığı ifade edilebilir. 

Üstelik o dönemde ABD’ye meydan okuyucu olacağı düşünülen Japonya iken günümüzde meydan okuyucuların sayısının da arttığını ifade etmek gerekir. 

ABD için Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi aktörler de meydan okuyucu ya da en azından ABD çıkarlarını etkileyen aktörlerdir. ABD gücünde önceye göre bir erime yaşanırken bu aktörlerin gücünde ise yirmi yıla yakın bir zamandır düzenli bir artış söz konusudur. 
ABD hegemonyasının en büyük destekçileri ABD menşeli sivil toplum örgütleri ile çok uluslu ortaklıklardır. ABD’nin küresel ve bölgesel hakimiyetinin sürdürüle bilirliği bu şirketlerin ve Çok Uluslu Ortaklıkların (ÇUŞ) ekonomik gücünde ve politik etki kapasitesinde onarılamaz düşüşün yaşanmamasına bağlıdır. Böyle bir değişim olması durumunda ABD Orta doğu’da etkinliğini kaybetmeye yüz tutar. 

ABD şirketlerinin % 62’sini oluşturan çoğunlukla enerji ve demir çelik alanında faaliyet gösteren toplam 26 şirket, kendi çıkarları için ABD’nin askeri müdahalelerini desteklemektedir. ABD bu şirketler aracılığıyla dünya petrollerinin 2/3’ünün kontrolünü elinde bulundurmaktadır.41 Durum böyle olunca, ABD’nin bölgesel stratejisinin sürdürülebilirliğini üstlenmiş olan şirketlerinin gücünde bir değişimin olması ABD hegemonyasını doğrudan etkiler. 

Ortadoğu devletlerindeki petrolün millileştirilmesi çalışmaları Batıyı her zaman rahatsız etmiştir. Başta ABD olmak üzere Batılı güçler Ortadoğu enerji kaynaklarının bölgeselleştirilmesine veya millileştirilmesine her zaman karşı çıkmıştır. Bölgesel işgalleri izleyen “restorasyon dönemlerinde” her zaman Batılı şirketlerin ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın uluslararası anlaşmalar yoluyla söz sahibi olması politikası izlenmiştir. ABD’nin II. Körfez Savaşı’ndan sonra izlediği politika da budur. ABD şirketleri Irak hükümeti ile 30 yıl ve daha uzun süreyi kapsayan imtiyazlı petrol anlaşmaları imzalamışlardır. Bu sürecin devam ettirilmemesi ABD bölgesel stratejisinin sonunu hazırlar. Bu nedenle Batılı 
güçlerin en temel politikalarından biri; kendi şirketlerine, ülke kaynaklarının çıkarılması, işletilmesi ve pazarlanmasında rol verilmesidir. 

ÇUŞ’lar ve STK’lar dışında Düşünce Kuruluşları’nın da (Think-Tank) üreteceği fikirlerin, ABD’nin bölgesel varlığında ve etki kapasitesinde söz sahibi olacağı söylenebilir. 

Söz konusu kurum ve kuruluşlar hali hazırda ABD politikalarının belirlenmesinde de rol üstlenmektedirler. 

ABD, politik sistemini oluşturan yasama, yürütme ve yargı üçlüsüne bir dördüncü unsur olarak Think-Tank kuruluşları da eklenmiştir. ABD’de üç yüzden fazla düşünce kuruluşu vardır. Lobiler ise bunlara eklemlenen beşinci halkayı oluşturmaktadır. ABD politik sisteminde altı binden fazla kayıtlı, bir o kadar da gayri resmi lobi faaliyeti gösteren kişi veya kuruluş vardır.42 Bütün bunların ABD dış politikasını dolayısıyla da Ortadoğu politikasını yönlendirdiği söylenebilir. 

Yeni Muhafazakarlar başta olmak üzere, birçok düşünce kuruluşu George W. Bush yönetimine yakındı ve nüfuz sahibiydi. Benzer şekilde düşünce kuruluşları Obama Dönemi’nde de etkin olma çabalarını sürdürmek niyetindedirler.43 

II. Körfez Savaşı (2003) ve sonuçlarının bölgenin güçler dengesini değiştirdiği şüphe götürmez. İran, Irak ile birlikte Ortadoğu’daki petrol rezervlerinin nerdeyse yüzde ellisine sahip olan Şiilerle yaklaşık seksen milyonluk bir Şii Hilali meydana getirilmiştir. 44 ABD’nin Şiiliğin anavatanı olan İran ile sorunlu ilişkileri ABD’nin bölgesel başarısını etkileme kapasitesine sahip bir diğer faktördür. 

Almanya Eski Dışişleri Bakanı Fisher, dünyanın, ABD’nin dış politikasında çok taraflılığa dönmesine muhtaç olduğunu, ABD’nin, Ortadoğu, Kuzey Kore, Darfur, Afrika veya Kafkasya'da tek başına başarı elde edemeyeceğini, Amerika'nın yokluğunda da bu yerlere dair umutların tatsızlaştığını, küresel büyüme, enerji, nükleer silahların yayılmaması ve terör gibi konularda da durumun aynı olduğunu bu sorunların çözülmesinin veya büyümesinin engellenmesinin tek taraflılıkla başarılamayacağını, aynı şekilde, ABD ve kararlı liderliğinin 
yokluğunda da hiçbir çözüm sağlanamayacağını ifade etmektedir.45 Bu yaklaşıma göre; günümüz dünyasındaki pek çok sorununun kaynağı ABD’nin tek taraflı politikalar izlemesidir. Bu nedenle ABD’nin tek taraflılıktan vazgeçerek çok taraflılığa dönmesi dünya düzenin sağlanması ve Ortadoğu’da barış ve istikrar için gerekli görünmektedir. Ancak ABD’nin çok taraflı politikalar izlemesi durumunda da anılan sorunları çözebileceği tartışmalıdır. 

Sonuç 

ABD’nin gücünde ve etki kapasitesinde bir düşüş olduğu ifade edilebilir. Bu saptama ABD’nin kısa ya da orta vadede çökeceğine dair bir öngörüyü içermemektedir. ABD’nin etki kapasitesindeki düşüşün devam edip etmeyeceği koşullara bağlıdır. ABD gücündeki görece kayıp, ABD’nin hegemon güç olması gerçeğini değiştirmemiştir. ABD, bu yüzyılın hala en güçlü ve en etkili uluslararası aktörüdür. 

ABD gücü ile birlikte konjonktürel ve bölgesel unsurlardaki değişim, günümüz Ortadoğu politikalarını yumuşatmıştır. Askeri güç kullanımı ağırlıklı politikaların hakim olduğu Bush Dönemi’ne nazaran, Obama Dönemi ABD politikaları diplomasiye daha fazla ağırlık vermiştir. 1990’ların uluslararası düzeninin iki kutuplu düzeninden çok kutuplu düzene doğru değişim, bölgesel gelişmeleri ve politikaları da etkilemiştir. 

Bir taraftan ABD’nin ekonomik gücünde düşüş yaşanırken; diğer taraftan Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya gibi aktörlerin gücünde artış meydan gelmiştir. ABD’nin tek taraflı politikaları sürdürülebilir değildir. ABD’nin çok taraflı politikalar izlemeye başladığı da söylenebilir. Ancak bu tür politikaların da uluslararası düzenin mevcut sorunlarını çözebileceğini söylemek zordur. 

Ortadoğu’da 2010’dan itibaren başlayan hızlı toplumsal ve yönetsel içerikli değişim, ABD’nin Ortadoğu politikalarını etkileyen bir diğer unsurdur. ABD’nin bölgedeki otoriter yönetimlerle ilişkisinde dönüşüm yaşanacağı anlaşılmaktadır. Hegemon gücündeki erimenin devamı ile politikalarının meşruiyetine olan inancın azalması ABD’nin Ortadoğu politikalarının da sürdürülebilirliğini azaltacaktır. 

ABD’nin bölgesel politikalarının sürdürülebilirliği, günümüz için diğer uluslararası aktörlerin izleyeceği politikalardan çok, kendi gücündeki değişime bağlıdır. ABD’nin Ortadoğu politikalarının sürdürülebilirliği ve seyrini ABD’nin izleyeceği politikaların niteliği daha derinden etkileyecektir. 

Kaynakça 

A. Öner Pehlivanoğlu, Ortadoğu ve Türkiye, (Kastaş Yayınları, İstanbul, 2004). 
Abdullah Özkan, “ABD'nin Emperyal Dış Politikasının Türkiye ve Bölgemize Yansımaları”, http://www.tasam.org/modules.php?name=News&file=print&sid=357, (09.11.2006, 20:05). 
Alan Doig, James P. Pfiffner, Mark Phythian and Rodney Tiffen, “Marching in Time: Alliance Politics, Synchrony and the Case for War in Iraq, 2002-2003” Australian Journal of 
International Affairs, (Vol. 61, No.1, March 2007): ss.23-40. 
Alon Ben Meir, “11 Eylül Sonuçları”, Çev. Serpil Açıkalın, , 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Edt. Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci, (USAK Yayınları, Ankara, 2011): ss.9-39. 
Andre Gunder Frank, “ABD’nin Ekonomik Limit Aşımı ve Askeri/Siyasi Emperyal Rüzgarın Tersine Esişi mi?” 11 Eylül: Öncesi ve Sonrası, Bülent Aras, Gökhan Bacık, 
(Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2006): ss.149-157. 
Antony Best, J.M.Hanhimaki, Joseph A. Maiolo, Kirsten E. Schulze, Uluslararası Siyasi Tarih, (Yayın Odası, İstanbul, 2006). 
Bülent Aras, “11 Eylül ve Dünya Siyaseti”, 11 Eylül: Öncesi ve Sonrası, Bülent Aras ve Gökhan Bacık, (Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2006). 
Bülent Aras, “ABD’nin Ortadoğu Politikaları ve Filistin Sorunu”, Milletlerarası Ortadoğu, Kaos mu, Düzen mi? Konferansı, Yayına Hazırlayanlar, Ali Ahmetbeyoğlu, Recep 
Ahıskalı, Hasan Demiroğlu, Yahya Başkan, (Altan Matbaacılık, Tarih ve Tabiat Vakfı, İstanbul, 2004): 339-352. 
Deniz Ülke Arıboğan, “Barışı Hayal Edemeyen Bölge; Ortadoğu”, Milletlerarası Ortadoğu, Kaos mu, Düzen mi? Konferansı, Yayına Hazırlayanlar, Ali Ahmetbeyoğlu, Recep 
Ahiskalı, Hasan Demiroğlu, Yahya Başkan, (Altan Matbaacılık, Tarih ve Tabiat Vakfı, İstanbul, 2004): ss.271-276. 
Doğu Silahçıoğlu, ABD, İsrail, İran Denklemi ve Türkiye, (Günizi Yayıncılık, İstanbul, 2006). 
E. Fuat Keyman, Değişen Dünya, Dönüşen Türkiye, “ABD Hegemonyası ve Tek Taraflılık”, (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005). 
Erhan Akdemir, “11 Eylül Sonrası Amrika’nın Ortadoğu Politikası ve Düşünce Kuruluşları”, 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Edt. Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci, (USAK YAYınları, Ankara, 2011): ss.281-332. 
Günay Aydın, “ABD’nin Enerji Politikaları ve Enerji Arz Güvenliği”, Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar ve Yeni Gelişmeler, Ed. Hasret Çomak, (Umuttepe Yayınları, Kocaeli, 2010): ss.285-301. 
Harry Magdoff, Sömürgesiz Emperyalizm, (Devin yayıncılık, İstanbul, 2005): 81-88. 
Henry Kissinger, Diplomasi, (İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2002). 
Immanuel Wallerstein, “America and the World:The Twin Towers as Metaphor”, Understanding September 11, Craig Calhoun, Paul Price and Ashley Timmer, Social Science 
Research Council, (The New Press, New York, 2002): ss.345-360. 
Immanuel Wallerstein, Amerikan Gücünün Gerileyişi, Kaotik Bir Dünyada ABD, (Metis Yayınları, İstanbul, 2004 :11-14. 
İdris Bal, ABD Politikaları ve Türkiye, (Lalezar Kitapevi, Ankara, 2008). 
İdris Bal, Güvenlik Kıskacında Türkiye, (Lalezar Kitabevi, Ankara, 2009). 
Joschka Fisher, “Dünya ABD’nin Çoktaraflılığa Dönmesine Muhtaç”, Radikal Gazetesi, 25.12.2006. 
Kayhan Karaca, “ABD Dünyayı Nasıl Yönetiyor?”, 
http://www.dispolitika.org.tr/dosyalar/kkaraca_230603-b_p.htm, (23.09.2011, 12:05). 
Maxime Lefebvre, Amerikan Dıs Politikası, (İletişim yayınları, İstanbul, 2005). 
Mert Bilgin, Türkiye’nin Küresel Konumu, (IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2008). 
Muammer Öztürk, “ABD'nin Denizaşırı Yönetim Kabiliyeti Ortadoğu'da Kötürüm Oldu” Radikal Gazetesi, 21.11.2006. 
Murat Silindir, Amerikan Gücünün Geleceği, (Lalezar Kitapevi, Ankara, 2009). 
Mustafa Aydın, “Amerika Dünyadan Ne İstiyor, ABD'nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Dış Politikası” http://www.stradigma.com/index.php?sayfa=makale&no=60., (18.10.2009, 16:02). 
Mustafa Peköz, Küresel Güçlerin Ortadoğu Stratejisi, (Kalkedon Yayıncılık, İstanbul, 2007): 75-91. 
Nasuh Uslu, “1980’lerden Günümüze Türk Amerikan İlişkilerinin Genel Seyri ve Temel Boyutları”, 1980-2003 Türkiye’nin Dış, Ekonomik, Sosyal ve İdari Politikaları, Turgut 
Göksu, Ali Şen, Abdulkadir Baharçiçek, Hasan H. Çevik (Ed.), (Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003) :184-186. 
Neslihan Dikmen, Yasemin Doğancı, Ceren Sümer, Eylem Turan “Obama Dönemi Amerikan Dış Politikasında Bölgesel Yaklaşımlar”, (Bahçeşehir Üniversitesi, 
Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul, 2009). 
Nye S. Joseph, The Paradox of American Power-Why The World’s Only Power Can’t Go Alone, (Oxford University Press, Oxford, 2002). 
Paul Kennedy, The Rise And Fall Of The Great Powers Economic Change and Military Conflict from 1500 to 2000, (New York, Random House, 1997). 
Richard Falk, “Amerikan Liderliğinin Açmazları”, Çev. Ebru Afat, Küresel Güçler, Fatma Sel Turhan, (Küre Yayınları, İstanbul, 2005): ss.25-28. 
Richard L. Bernal “The Aftershock of 9/11:Implications for Globalization and World Politics” University of Miami, The Dante B. Fascell North-South Center, 
Working Paper Series, Paper No: 10, September 2002, . 
http://www.miami.edu/nsc/publications/NSCPublicationsIndex.html#WP., (12.11.2009, 11:15). 
Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve Diplomasi, (Alfa Kitap, İstanbul, 2004). 
Tayyar Arı, Irak, İran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, (Alfa Yayınları, İstanbul, 2004). 
Tayyar Arı, Yükselen Güç, Türkiye-ABD İlişkileri ve Ortadoğu, (MKM Yayıncılık, Bursa, 2010). 
U.S. Energy Information Administration, International Energy Outlook 2011, September 2011, 
http://www.eia.gov/forecasts/ieo/pdf/0484(2011).pdf, (07.10.2011, 23:55) 
Zafer Akbaş, Irak Sorununun Uluslararası Boyutu ve Türkiye, (Barış Kitap, Ankara, 2011). 
Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası: Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri, Çev. Yelda Türedi, 
(Inkılap Kitabevi, İstanbul, 2005): 177. 

DİPNOTLAR;

1 A. Öner Pehlivanoğlu, Ortadoğu ve Türkiye, (Kastaş Yayınları, İstanbul, 2004): 262-265. 
2 Antony Best, J.M.Hanhimaki, Joseph A. Maiolo, Kirsten E. Schulze, Uluslararası Siyasi Tarih, (Yayın Odası, İstanbul, 2006): 219. 
3 Tayyar Arı, Irak, İran ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, (Alfa Yayınları, İstanbul, 2004) : 224. 
4 Best ve Diğerleri, a.g.e. s.433-434. 
5 Zafer Akbaş, Irak Sorununun Uluslararası Boyutu ve Türkiye, (Barış Kitap, Ankara, 2011): 150. 
6 Alan Doig, James P. Pfiffner, Mark Phythian and Rodney Tiffen, “Marching in Time: Alliance Politics, Synchrony and the Case for War in Iraq, 2002-2003” 
   Australian Journal of International Affairs, (Vol. 61, No.1, March 2007): 38. 
7 Richard L. Bernal “The Aftershock of 9/11:Implications for Globalization and World Politics” University of Miami, The Dante B. Fascell North-South Center, Working Paper Series, Paper No: 10, September 2002, 
   http://www.miami.edu/nsc/publications/NSCPublicationsIndex.html#WP., (12.11.2009, 11:15), p.10. 
8 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve Diplomasi, (Alfa Kitap, İstanbul, 2004): 607-608. 
9 Mert Bilgin, Türkiye’nin Küresel Konumu, (IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2008): 414-415. 
10 Bilgin, A.g.e. s. 415. 
11 İdris Bal, ABD Politikaları ve Türkiye, (Lalezar Kitapevi, Ankara, 2008) :112. 
12 Tayyar Arı, Yükselen Güç, Türkiye-ABD İlişkileri ve Ortadoğu, (MKM Yayıncılık, Bursa, 2010): 321. 
13 E. Fuat Keyman, Değişen Dünya, Dönüşen Türkiye, “ABD Hegemonyası ve Tek Taraflılık”, (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005):31. 
14 İdris Bal, Güvenlik Kıskacında Türkiye, (Lalezar Kitabevi, Ankara, 2009): 114. 
15 Doğu Silahçıoğlu, ABD, İsrail, İran Denklemi ve Türkiye, (Günizi Yayıncılık, İstanbul, 2006): 17. 
16 Mustafa Aydın, “Amerika Dünyadan Ne İstiyor, ABD'nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Dış Politikası” 
     http://www.stradigma.com/index.php?sayfa=makale&no=60., (18.10.2009, 16:02). 
17 Silahçıoğlu, A.g.e. s.19. 
18 Erhan Akdemir, “11 Eylül Sonrası Amerika’nın Ortadoğu Politikası ve Düşünce Kuruluşları”, 11 Eylül Sonrası 
    Ortadoğu, Edt. Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci, (USAK Yayınları, Ankara, 2011):316. 
19 Neslihan Dikmen, Yasemin Doğancı, Ceren Sümer, Eylem Turan “Obama Dönemi Amerikan Dış Politikasında 
     Bölgesel Yaklaşımlar”, (Bahçeşehir Üniversitesi, Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul, 2009): 23. 
20 Murat Silindir, Amerikan Gücünün Geleceği, (Lalezar Kitapevi, Ankara, 2009) :135-137. 
21 Henry Kissinger, Diplomasi, (İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2002): 9-10. 
22 Nasuh Uslu, “1980’lerden Günümüze Türk Amerikan İlişkilerinin Genel Seyri ve Temel Boyutları”, 1980-2003 Türkiye’nin Dış, Ekonomik, Sosyal ve İdari Politikaları, Edt. Turgut Göksu, Ali Şen, Abdulkadir Baharçiçek, Hasan 
H. Çevik, (Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003) :184-186. 
23 Bülent Aras, “11 Eylül ve Dünya Siyaseti”, 11 Eylül: Öncesi ve Sonrası, Edt. Bülent Aras, Gökhan Bacık, (Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2006): 13-14. 
24 Immanuel Wallerstein, “America and the World:The Twin Towers as Metaphor”, Understanding September 11, Craig Calhoun, Paul Price and Ashley Timmer, Social Science Research Council, (The New Press, New York, 2002): 352. 
25 Abdullah Özkan, “ABD'nin Emperyal Dış Politikasının Türkiye ve Bölgemize Yansımaları”, 
    http://www.tasam.org/modules.php?name=News&file=print&sid=357 ., (09.11.2006, 20:05), s.1. 
26 Bülent Aras, “ABD’nin Ortadoğu Politikaları ve Filistin Sorunu”, Milletlerarası Ortadoğu, Kaos mu, Düzen mi? 
Konferansı, Yayına Hazırlayanlar, Ali Ahmetbeyoğlu, Recep Ahıskalı, Hasan Demiroğlu, Yahya Başkan, (Altan Matbaacılık, Tarih ve Tabiat Vakfı, İstanbul, 2004) :340 
27 Andre Gunder Frank, “ABD’nin Ekonomik Limit Aşımı ve Askeri/Siyasi Emperyal Rüzgarın Tersine Esişi mi?” 11 Eylül: Öncesi ve Sonrası, Bülent Aras, Gökhan Bacık, (Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2006): 149-157. 
28 Günay Aydın, “ABD’nin Enerji Politikaları ve Enerji Arz Güvenliği”, Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar ve Yeni Gelişmeler, Ed. Hasret Çomak, (Umuttepe Yayınları, Kocaeli, 2010):290-291. 
29 Deniz Ülke Arıboğan, “Barışı Hayal Edemeyen Bölge; Ortadoğu”, Milletlerarası Ortadoğu, Kaos mu, Düzen mi? Konferansı, Yayına Hazırlayanlar, Ali Ahmetbeyoğlu, Recep Ahıskalı, Hasan Demiroğlu, Yahya Başkan, (Altan 
Matbaacılık, Tarih ve Tabiat Vakfı, İstanbul, 2004) :271-272. 
30 Richard Falk, “Amerikan Liderliğinin Açmazları”, Çev. Ebru Afat, Küresel Güçler, Fatma Sel Turhan, (Küre Yayınları, İstanbul, 2005) :25-28. 
31 Immanuel Wallerstein, Amerikan Gücünün Gerileyişi, Kaotik Bir Dünyada ABD, (Metis Yayınları, İstanbul, 2004) :11-14. 
32 Mustafa Peköz, Küresel Güçlerin Ortadoğu Stratejisi, (Kalkedon Yayıncılık, İstanbul, 2007): 75-91. 
33 Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası: Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri, Çev. Yelda Türedi, (Inkılap Kitabevi, İstanbul, 2005): 177. 
34 U.S. Energy Information Administration, International Energy Outlook 2011, September 2011, 
http://www.eia.gov/forecasts/ieo/pdf/0484(2011).pdf, (07.10.2011, 23:55), p.1 
35 Bülent Aras, “11 Eylül ve Dünya Siyaseti”, A.g.m., 17. 
36 Nye S. Joseph, The Paradox of American Power-Why The World’s Only Power Can’t Go Alone, (Oxford University Press, Oxford, 2002): 41. 
37 Kayhan Karaca, “ABD Dünyayı Nasıl Yönetiyor?”, http://www.dispolitika.org.tr/dosyalar/kkaraca_230603-b_p.htm, (23.09.2011, 12:05). 
38 Muammer Öztürk, “ABD'nin Denizaşırı Yönetim Kabiliyeti Ortadoğu'da Kötürüm Oldu” Radikal Gazetesi, 21.11.2006. 
39 Maxime Lefebvre, Amerikan Dıs Politikası, (İletişim yayınları, İstanbul, 2005): 87. 
40 Kennedy Paul, The Rise And Fall Of The Great Powers Economic Change and Military Conflict from 1500 to 2000, (New York, Random House, 1997) :514-540. 
41 Harry Magdoff, Sömürgesiz Emperyalizm, (Devin Yayıncılık, İstanbul, 2005): 81-88. 
42 İdris Bal, Güvenlik Kıskacında Türkiye, s.119-120. 
43 Erhan Akdemir, A.g.m, s.332. 
44 Alon Ben Meir, “11 Eylül Sonuçları”, Çev. Serpil Açıkalın, 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Edt. Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci, (USAK Yayınları, Ankara, 2011):19. 
45 Joschka Fisher, “Dünya ABD’nin Çoktaraflılığa Dönmesine Muhtaç”, Radikal Gazetesi, 25.12.2006. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder