21 Şubat 2019 Perşembe

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ İLÇELERİNDE TBMM MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRMA RAPORU, BÖLÜM 7

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ İLÇELERİNDE TBMM MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRMA RAPORU, BÖLÜM 7



HAKKARİ MERKEZ, YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ İLÇELERİNDE TBMM MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRMA RAPORU,

TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 
İKİNCİ BÖLÜM.,
MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONUNUN GÖREV VE YETKİLERİ 


Yasama organı olarak adlandırılmasına rağmen, parlamentonun yetkisi; sadece dar anlamda yasama fonksiyonunu yerine getirmek, diğer bir deyişle "kanun" adı altında çeşitli kurallar koymak değildir. Yasama organı, hükümet sisteminin türüne göre, yürütme organım yoğun veya düşük düzeyde denetleme yetkisine de sahiptir. 
Yasama organı bu yetkilerini kullanırken, önceden bilgi edinme, aydınlanma 
gereksinmesini duyabilir. Yasama organının; kanun koyma, yürütme organım denetleme veya yargısal nitelikteki yetkileri içine giren belirli bir konuda bilgi edinmek için kendi üyelerinden oluşan bir komisyon kanalıyla yaptığı incelemeye ''meclis araştırması" denir. 
Yasama organının; gerek kanun yaparken gerek hükümeti denetlerken gerek 
Anayasanın kendisine tanıdığı yargısal nitelikteki birtakım işlemlerde bulunurken doğru ve sağlam bir karar verebilmesi için ilk şart, yöneldiği konuda aydınlanmış olması, ayrıntılı bilgi sahibi bulunmasıdır. Ancak o takdirde vereceği kararın bir anlamı olabilir. 
Yasama organının ayrıntılarını bilmediği, bir konuyu düzenlemek için yapacağı 
kanunun rasyonel olması beklenemez. Ayrıca yürütme organını etkin bir şekilde 
denetleyebilmesi için onun faaliyetleri hakkında bilgi sahibi bulunması gerekir. 
Kısaca, yasama organının objektif davranabilmesi, yerinde kararlar alabilmesi, önceden ayrıntılı bilgi edinmiş olmasına sıkı sıkıya bağlıdır. 

I- YASAMA ORGANININ BİLGİ EDİNME YOLLARI 

1. Genel Olarak.,

Önemli olan, yasama organının nasıl bilgi edineceğidir. Hükümet, gerek gördüğünde kendiliğinden yasama organına bazı bilgileri verebileceği gibi, hükümet sisteminin izin verdiği ölçüde, parlamenterler de yürütme organından belirli konuda bilgi isteyebilirler. 
Parlamento sadece yürütme organının vereceği bilgilerle yetinmek, başka bir deyişle, verilen bilgileri tartışılmaz, kesin bir gerçek olarak kabul etmek zorunda mıdır? Barthelemy'nin deyimiyle "parlamento, Anayasa tarafından sadece hükümet aracılığıyla görme düzeyine indirilmiş kör bir varlık mıdır?" 
Parlamentonun bir gücünün varlığı söz konusu ise, belirli bir konuda doğrudan 
doğruya kendisinin bilgi edinmek isteyebileceğini de kabullenmek gerekir. Burada karşımıza, parlamentonun, kendiliğinden ne şekilde bilgi edinebileceği sorunu çıkmaktadır. 
Yasama organının sahip bulunduğu bilgi, çoğu kez yeterli değildir. Parlamento 
dışındaki kaynaklardan edinilecek yeni bilgilerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu amaçla yasama organı, bir Meclis araştırması yoluna başvurmak zorunluluğunu duyabilir. 

2. Meclis Araştırmasının Türleri 

Görüldüğü gibi, Meclis araştırmasının en geniş anlamıyla amacı, yasama organının bilgi edinmesidir. Ancak, yasama organının çeşitli yetkileri olduğundan bilgi edinme arzusu da, kullanılan yetkinin türüne göre farklı konulara yönelebilir. Yasama organı kanunla düzenleyeceği bir konu hakkında aydınlanmak isteyebileceği gibi, yürütme organını denetleme yetkisini kullanabilmek için gerçeklerin saptanması arzusunu da gösterebilir. Aynı 
şekilde, yargısal nitelikteki bir takım görevlerini yerine getirirken de bilgi edinmek zorunluluğundadır. 
Bu farklı amaçlar nedeniyle, Meclis araştırmasını; '"yasama araştırması", "siyasal araştırma" olarak iki gruba ayırmak gerekir. 

a) Yasama Araştırması ,

Yasama organının, ileride düzenleyeceği konuyu öğrenmesi, ayrıntıları hakkında bilgi sahibi olması en doğal hakkıdır. Ancak, bu amaçla kendisinin bilgi toplayabilmek yeteneğinin de bulunması gerekir. 

b) Siyasal Araştırma ,

Hükümet sistemi ne olursa olsun kesin bir kuvvetler ayrılığı düşünülemeyeceği ne göre, yasama organının yürütme organını belli bir ölçüde de olsa denetleme yetkisi vardır. Yasama organının, hükümet sistemine göre ister düşük ister yoğun düzeyde olsun yürütme organının faaliyetleri üzerinde denetimde bulunabilmesi için, her şeyden önce yürütme organının politikası, somut işlemleri hakkında bilgi edinmesi gerekir. İşte, yasama organının bu bilgiyi edinmek için doğrudan doğruya kendisinin yaptığı inceleme, "siyasal 
araştırma" olarak adlandırılır. 
Yürütme organı üzerinde yasama organının denetimi kabul edildiği zaman; yürütme organının özellikle belirli bir konuya ilişkin davranışlarının, yasama organınca doğrudan doğruya araşnrılabilmesine de olanak tanımak gerekir. Aksi halde, yasama organı üzerinde araştırmada bulunduğu yürütme organı kanalıyla bilgi edinmek zorunda kalır ki, bu da çelişkili bir durum doğuracaktır. 
Kısaca belirtmek gerekirse, Meclis araştırmasının iki türü olan yasama araştırması ile siyasal araştırmayı birbirlerinden kesin çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Çoğu kez bu ikisi iç içe girmiştir. Araştırmanın sonucu, yeni bir kanunun mu gerektiğini, yoksa mevcut düzenlemenin yeterli olup hükümetin uygulamasında mı aksaklık olduğunu gösterecektir. Bu nedenle, bilgi edinmek amacıyla yapılan bir araştırmayı, daha başından yasama araştırması veya siyasal araştırma olarak nitelendirmek çok kere olanaksızdır. 
1927 yılında ABD'de McGrain v. Daugherty davasında Yüksek Mahkemeye göre 
Kongre, Anayasa ile tanınmış yetkilerin yanı sıra, bu yetkileri etkili bir biçimde 
kullanabilmek için araştırma komisyonları kurarak Meclis araştırmasında bulunabilir. Bu davada Yargıç Van Devanter, araştırma gücünü, yasama fonksiyonunun uygun ve gerekli bir yardımcısı olduğuna değinerek; yasama organının çıkarılması düşünülen bir kanunun değiştireceği veya etkileyeceği durumlar hakkında bilgisi yoksa, bu konuda bilgi sahibi olanlara başvurmadan, yerinde ve etkili bir yasama faaliyetinde bulunamayacağını belirtmiş ve yasama yetkisini iki meclise de veren anayasal hükümlerin, yasama fonksiyonunun etkin 
bir biçimde yapılabilmesi için, doğal olarak araştırmayı da kapsadığını ileri sürmüştür. 


II- ÜLKEMİZDEKİ HUKUKİ DURUM.,

1.Genel Olarak,

Meclisin denetim işlevi, 1982 Anayasası'nın "Cumhuriyetin Temel Organları" başlıklı Üçüncü Kısmının "Yasama" başlıklı Birinci Bölümünün, "Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bilgi Edinme ve Denetim Yollan" alt başlığı altında 98, 99. ve 100. maddelerinde ele alınmıştır.

Anayasanın 98. maddesinin birinci fıkrasında TBMM'nin bilgi edinme ve denetim 
yolları; soru, Meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturması olarak sayılmıştır. 98.maddenin 3 üncü fıkrasında; Meclis araştırmasının, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibaret olduğu belirtilmiş, bu konudaki ayrıntılı düzenleme ise; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddelerinde yapılmıştır. 

2. Meclis Araştırması Komisyonunun Yetkileri 

a) Genel Durum 

Meclis araştırması komisyonları İçtüzüğün 105. maddesinde açıklanan sınırlar içinde araştırma yapabilmektedir. Ancak gerek kamu hukukunu düzenleyen genel kanunlarda gerekseticaret hukuku mevzuatında, "Devlet sırrı ve ticari sır" kavramlarının kapsamı, içeriği, niteliği, sınırlan net olarak belli olmadığından komisyon çalışmalarında bu genel sınırlama nedeniyle her araştırmada bilgi istenilen ilgili kurumlarca devlet sırrı ya da ticari sır gerekçeleri öne sürülebilmekte dir. 

Bu nedenle bu maddenin yeniden düzenlenerek Meclis araştırması komisyonunun görev alanıyla ilgili olarak tüm kurumlardan her türlü bilgiyi isteme yetkisiyle donatılması gerekmektedir. Aynca, çeşitli kişilerin bilgilerine veya birtakım belgelere başvurma zorunluluğu, bazı sorunları da beraberinde getirir. Örneğin, çağrıya uyulmayarak, araştırma komisyonuna, gerek bilgilerin açıklanması, gerek belgelerin verilmesi istenmezse ne yapılacaktır? Komisyonun bu durum karşısında yetkileri nelerdir? Bu sorunları çözebilmek için; araştırma komisyonunun, yürütme organı ve üçüncü kişiler karşısındaki yetkilerini ayrı 
ayrı ele almak gerekir. 

TBMM İç tüzüğünün 105. maddesine göre; "Meclis araştırmasının yürütülmesi görevi, genel hükümlere göre seçilecek bir özel komisyona verilir. 
Bu komisyonun üye adedi, çalışma süresi ve gerektiğinde Ankara dışında da 
çalışabileceği hususu Meclis Başkanının teklifi ile Genel Kurulca tespit edilir. Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. Komisyon bu süre sonunda da çalışmasını tamamlayamadığı takdirde süre bitiminden itibaren on beş gün içinde araştırmanın tamamlanmaması nedenleri veya o ana kadar varılan sonuçlar üzerinde Genel Kurulda görüşme açılır. Genel Kurul bu görüşme ile yetinebileceği gibi yeni bir komisyon da kurabilir. 
Meclis araştırması komisyonu bakanlıklarla genel ve katma bütçeli dairelerden, 
mahalli idarelerden, muhtarlıklardan, Universitelerden,Türkiye Radyo-Televizyon Kurumundan, kamu iktisadi teşebbüslerinden, özel kanun ile veya Özel kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş banka ve kuruluşlardan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından ve kamu yararına çalışan derneklerden bilgi istemek ve buralarda inceleme yapmak, ilgililerini çağınp bilgi almak yetkisine sahiptir. Komisyon, gerekli gördüğünde uygun bulacağı uzmanların bilgilerine başvurabilir. Devlet sırları ile ticari sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalır." şeklinde düzenlenmiştir.

b) Meclis Araştırması Komisyonunun Parlamenter Hükümet Sisteminde 
Yürütmeye Karşı Yetkileri 

Parlamenter sistemde hükümetin, yasama organına karşı siyasal yönden sorumlu olması; Meclis araştırması komisyonlarının inceledikleri konu ile ilgili belgeleri ve gerekli bilgileri hükümetten -hiç olmazsa teorik planda- kolaylıkla elde edebilmelerini sağlar. Çünkü, hükümet bu konuda güçlük çıkarıp, kendisinden istenenleri komisyona vermezse, parlamentonun siyasal sorumluluk mekanizmasını harekete geçirmesi söz konusu olabilir. Komisyonun, yürütmenin doğrudan vesayeti altında bulunan kurum ve kuruluşlarla gecikmeler dışında bilgi ve belge temininde önemli bir sorunu olmamıştır. Araştırma komisyonlarının süre ile kısıtlı olduğu dikkate alındığında bu komisyon çalışmaları ile ilgili 
işlemlerin geciktirilmesi yaptırıma bağlanmalıdır. 

c) Meclis Araştırması Komisyonunun Üçüncü Kişiler Karşısındaki Yetkileri 
Meclis araştırma komisyonunun, incelemekte olduğu konuda, üçüncü kişilerin 
bilgilerine de başvurması gerekebilir, özellikle, ileride çıkarılması düşünülen bir kanun için yapılan Meclis araştırmasında bu gereksinme daha belirgin bir durum gösterir. Ancak, rasyonel bir düzenlemede bulunabilmek için yasama organınca gerekli olan bu bilgileri, üçüncü kişiler, araştırma komisyonuna vermek istemezlerse ne olacaktır? Komisyon bu kişileri gerekirse zorla getirtme yoluna gidebilecek ve belgelere el koyabilecek midir? Bu soruya, kuvvetler ayrılığı prensibini göz önüne aldığımızda, olumsuz cevap vermek gerekir. 
Çünkü, yargısal nitelikteki bu tür yetkiler, kanunun verdiği yetkiye dayanılarak ancak yargı organınca kullanılabilir. 

Bu nedenle, araştırma komisyonunun, gerekli bilgiyi vermekten çekinip gelmeyen kişileri zorla getirtme ve belgelere el koyma işini, doğrudan doğruya kendisinin veya temsilcisi bulunduğu yasama organının yapmaması gerekir. Araştırma komisyonu için, Meclis soruşturması komisyonlarında olduğu gibi böyle bir durumda yargı organının ve güvenlik kuvvetlerinin yasal yardımını isteyebilmesi hükme bağlanmalıdır. Demokratik yönetime sahip bazı ülkelerde araştırma komisyonlarının, üçüncü kişilerden, bilgi ve belge edinmeleri için zorlayıcı yasal düzenleme olduğu görülmektedir. 

Örneğin; İngiltere'de, bir araştırma komisyonu herhangi bir konuyu incelerken, kişiler üzerinde geniş yetkilere sahiptir. Bu tür yetkilere sahip araştırma komisyonları, bilgisine başvurduğu kişileri zorla getirtebilir ve belgelere el koyabilir. Komisyonun, dinlemekte olduğu bir tanığa yemin verdirebilme yetkisi de vardır. Bu husus, 1871 tarihli Parlamento Şahitlerinin Yemini Kanunu (Parliamentary Witnesses Oaths Act) ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bunların da ötesinde, bir kişinin araştırma komisyonunun isteklerine uymaması parlamentoya saygısızlık (comtempt of parliaraent) sayılır. Böyle bir durumla 
karşılaşan Araştırma Komisyonu, olaydan Avam Kamarasını haberdar eder. Bunun üzerine Avam Kamarası, ilgili kişileri dinler; gerek görüyorsa hapis cezası ile cezalandırabilir. İngiliz parlamentosunun bu yargısal yetkileri, bir ölçüde onun kaynağındaki yüksek mahkeme özelliğinin bir yansıması olarak görülebilir. 
Amerika Birleşik Devletlerinde de üçüncü kişiler, araştırma komisyonlarının 
sorularım cevaplamak ve istenen belgeleri vermekle yükümlüdürler. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, geçen yüzyılın ortalarına kadar, doğrudan doğruya Kongre tarafından cezalandırılmaktaydılar. Ancak, Federal Yüksek Mahkeme, Kilboum v. Thomson davasmda, Kongreye herhangi bir şahsı yargılayıp cezalandırma yetkisi tanımadığından, hiçbir kimsenin yasama organı tarafından özgürlüğünden yoksun kılınamayacağına karar vermiştir. 1857'den 
beri, Kongre tarafından sorulan sorulara cevap vermekten kaçınmak bir suç olarak saptanmış bulunmaktadır. Bu tarihte bir araştırma komisyonunun incelemekte bulunduğu konu ile ilgili isteklerini yerine getirilmemesini cezalandırma yetkisi, Federal Mahkemelere tanınmıştır. 
Federal Yüksek Mahkeme, sadece belgeleri vermemeyi değil, bunun yanı sıra bu belgeleri yok etmeyi de cezalandırma sebebi saymıştır. Böylece Yüksek Mahkeme, belgeleri geri getirmede etkili olmayacağı halde geçmiş bir çekinmeyi cezalandırmaktadır. Bu ise, araştırma komisyonlarının isteklerine uymayanlara verilen cezanın, bir tazyik aracı olmaktan ötede bir anlam taşıdığım gösterir. Bu kanun, araştırma komisyonunun çağrısına uymayarak gelmeyen veya istenen belgeleri vermeyenlerin, yüz dolarla bin dolar arasında para ve bir ay ile bir yıl 
arasında hapis cezası ile cezalandırılacakları hükmünü taşımaktadır. 
1924 yılında ABD Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılan bir başka araştırmada ise, Senato Araştırma Komisyonunun davetine uymayan bir kişi, Senato huzuruna zorla getirilmiş ve bu kişinin, konuya ilişkin sorulara cevap vermesi ve senatonun ileride vereceği emirler için de gözaltında bulundurulması kararlaştırılmıştır. Her ne kadar, ilgili kişinin başvurması üzerine Bölge Mahkemesi (District Court) "habeas corpus"a dayanarak onu serbest bıraktıysa 
da, Federal Yüksek Mahkeme yasama organının yasama görevi görürken kişilerin bilgilerine başvurabileceğini ve bu nedenle, gelmeyen kişileri izharen getirtebileceğim belirtmiştir. 

Ülkemizde ise; Meclis araştırması komisyonlarının görevleriyle ilgili olarak üçüncü şahısları komisyona bilgi vermeye zorlayıcı veya komisyona zorla getirerek bilgi vermelerini sağlama yetkileri bulunmamaktadır. Üçüncü şahıslar sadece iyi niyet kuralları çerçevesinde komisyona istedikleri takdirde bilgi verirler veya istedikleri takdirde komisyonun davetine icabet ederler. 
Bu durumun komisyonların çalışmasını zaman zaman zaafa uğrattığı 
görülmekte ve bu komisyonları bir noktadan sonra işlevsiz hale getirmektetir. Komisyonun çalışmalarını engelleyen bu durumun da düzeltilerek, Meclis araştırma komisyonlarına ABD ve İngiltere örneğinde olduğu gibi benzer bir şekilde yetkiler verilmesi ve bu ytkilerin kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. 

d) Devlet Sırrı Konusu 

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü 105. maddesinin son fıkrası, devlet 
sırlarının, Meclis araştırması kapsamı dışında kalacağını belirtmiş bulunmaktadır. 
Devlet sırrına ait kesin şuurlar bulunmamasına rağmen, bu konuyu Meclis 
araştırmasının kapsamı dışında bırakmak, özellikle siyasal araştırmanın etkinliğinin önemli ölçüde yitirilmesi sonucunu doğuracaktır. Çünkü, hükümetin ya da kamu kurum ve kuruluşlarının kamuya ilişkin faaliyetleriyle ilgili bir konuda Meclis araştırması istendiğinde Hükümet ya da ilgili kamu kurum veya kuruluşu bu konunun araştırılmasını arzulamıyorsa, sır olduğunu ileri sürebilecek, böylece araştırma yolunu kapatabilecektir. 
Başka bir deyişle İçtüzükteki bu kuralla, parlamentoya ait olan ve hükümetin 
denetlenmesine yönelik bir yetkinin kullanılması; bir ölçüde denetlenecek olan hükümetin iznine bırakılmış bulunmaktadır. Bunun özellikle siyasal araştırmanın niteliği ve amacı ile bağdaştınlabilmesi mümkün değildir. Nitekim, bu sorunlar içtüzük teklifi üzerinde Millet Meclisinde yapılan görüşmelerde de dile getirilmiştir. 
Parlamenter sistemde, hükümetin yasama organı karşısında sorumlu olması ve yasama organının bir takım denerim araçlarına sahip bulunması gerekirken; gri bir alana ilişkin kavram olan devlet sırrı, araştırma kapsamının dışında bırakılmakta ve parlamento denetiminin işlemesi durdurulmuş olmaktadır. Bu nedenle, içtüzükteki bu kural parlamenter sistemin gereklerine uymamaktadır. 
Parlamenter sisteme oranla, yürütme organının yasama organınca denetlenmesi nin çok daha düşük düzeyde olduğu başkanlık hükümeti sisteminde bile, yasama organı, devlet sun sayılabilecek konulan araştırabilirken; bu sınrlayıcı kuralın parlamenter sistem ile bağdaşabilmesi söz konusu olamaz. 
1982 Anayasasının 26. maddesinin ikinci fıkrasında düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin hangi amaçlar için sınırlandırılabileceği belirtilirken, amaçlardan biri "Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması" olarak gösterilerek devlet sırlarından söz edilmiştir. Yine 28. maddenin beşinci fıkrasında Devlete ait gizli bilgilere ilişkin her türlü haber veya yazı yazanların, bastıran ve basanların, bunları başkalarına verenlerin bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu tutulacakları açıklanmıştır. 

Anayasadaki bu maddeler dışında çeşitli kanun ve düzenleyici işlemlerde de Devlet sun ve gizliliği ilgili hükümler yer almakta ise de, bu hükümlerde Devlet surlarının hangi usul gereğince belirlenip belirtileceği, hangi hususların Devlet sun teşkil edeceği, Devlet sırrı olgusunu belirlemeye yetkili makam ve mercilerin hangileri olduğuna dair yeterli açıklığa rastlanmamaktadır. Bu nedenle Türk Ceza Kanununun konuyla ilgili hükümlerinin uygulanmasında zorluklarla karşılaşıldığı gibi, basm ve yayın araçlarıyla Devlet sırrı niteliğindeki konulara ilişkin olarak yapılan yayınlar sonucu Devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararlan bakımından ciddi tehlikeler ortaya çıkabilmektedir. 

Devlet sırlan ve gizliliğiyle ilgili olarak mevzuattaki bu yetersiz düzenlemeler, 
konunun bir özel yasada aynntılanyla düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Ayrıca, günümüzde Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum sağlamak, şeffaf, denetlenebilir, demokratik bir yönetimin sağlanması, Devletle vatandaşın menfaatlerinin uzlaştınlması, ayrıca bireyin bilgi edinme hakkının sağlanması hususlarında Devlet sırlan ve gizlilik kavramlarına açıklık getirilmesi zorunluluğu hasıl olmuştur. 

8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder