8 Ekim 2020 Perşembe

Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 1

Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 1


Kardeşlikten, Stratejik Ortaklığa Giden Yol, Türkiye ve Azerbaycan,Prof. Dr. Kemal Özcan,Görkem Ozan Özalp,



Prof. Dr. Kemal Özcan

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

TÜRKÇE ÖĞRETİMİ, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (KONDİL) MÜDÜRÜ

Görkem Ozan Özalp

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ DOKTORA ÖĞRENCİSİ


   TÜRKİYE, SON YILLARDA UYGULADIĞI ETKİN DIŞ POLİTİKA SAYESİNDE 228 TEMSİLCİLİKLE EN ÇOK TEMSİLCİLİĞİ OLAN ÜLKELER SIRALAMASINDA 7’ NCİ SIRAYA YÜKSELMİŞ BULUNMAKTADIR. 

BU TÜRKİYE AÇISINDAN ADETA KENDİ KABUĞUNU KIRMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR.

     Türkiye, son yıllarda uyguladığı etkin dış politika sayesinde 228 temsilcilikle en çok temsilciliği olan ülkeler sıralamasında 7’nci sıraya yükselmiş bulunmaktadır. 

Bu Türkiye açısından adeta kendi kabuğunu kırmak anlamına gelmektedir. Stratejik ilişkilerimizde geliştirilen derinlikli dış politika sayesinde her geçen gün mevcut ilişkilerimize yeni boyutlar eklemekteyiz. Bu çerçevede Avrupa ve Transatlantik ilişkileri siyasi, ekonomik ve güvenlik yapılarıyla derinleşmektedir. ABD, AB ve NATO bağlamında etkin ilişkilerin yanında bölge ülkeleri ile reform niteliğinde ittifaklar dış politikanın önemlibirer aracı haline gelmektedir. Komşu ülkeler ve yakın havzalarla ilişkiler çerçevesinde önem verilen stratejik ilişkilerde yeni boyutlar, yeni kıta ölçekli açılımlar, uluslararası örgüt ve platformlarda etkin rol alma gibi açılımlar aktif dış politikanın unsurları olmaktadır.

     Karşılıklı ilişkilerde tehdit algılamalarından ziyade işbirliği imkânlarına odaklanmak, siyasi diyaloğu geliştirmek, serbest ticaret anlaşmaları, tercihli rejimler, teşvikler, gümrük düzenlemeleri ve vizelerin kaldırılması gibi araçları kullanarak ekonomik çıkar ortaklığı tesis etmek ve sosyokültürel etkileşimi artırma girişimleri, her geçen gün sağlanan gelişmeler olmaktadır.

     Bu çerçevede kurgulanan ve özgün bir model haline getirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyleri (YDİK/YDSK) de ilişkilerimizde önem verdiğimiz bir araç haline gelmiştir. Yaklaşık 14 ülke ile tesis edilen ve 30 konsey toplantısından oluşan bu mekanizma sayesinde bir çok alanda yaklaşık 350 anlaşma  imzalanmıştır. 2002 yılından bu yana YDSK ile ulaşılan ticari genişleme 7 kat artarak 80 milyar dolara ve bu ülkelerin dış ticaretimizdeki payı da % 20’ye  ulaşmış durumdadır.

     Türkiye tarih, kültür, din ve sosyal alanlarda birçok ortak yönleri bulunan ve yıllardır bazı nedenlerden uzak kaldığı Avrasya coğrafyasına, 1991 yılından  itibaren dış politikasında önemli bir yer ayırmaya başlamıştır. Türkiye’nin bu ülkelere karşı genel politikasının temel unsurları daima söz konusu ülkelerin devlet yapılanmalarının güçlendirilmesine katkı sağlanması, bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarının korunması ve bölgesel işbirliğinin teşviki şeklinde olmuştur. 

     Ayrıca Ekonomik ve Siyasi reformların desteklenmesi, bölge ülkelerinin dünya ile bütünleşebilmelerine yardımcı olunması, ikili ilişkilerimizin her alanda karşılıklı çıkarlar ve egemen eşitlik temelinde geliştirilmesi ve bölge ülkelerin mevcut enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara serbestçe ve farklı güzergâhlardan nakledilmesinin desteklenmesi gibi politikalar ilişkilerimizin vazgeçilmez unsurlarını oluşturmaktadır.

TÜRKIYE TARİH, KÜLTÜR, DİN VE SOSYAL ALANLARDA BİRÇOK ORTAK YÖNLERİ BULUNAN VE YILLARDIR BAZI NEDENLERDEN UZAK

KALDIĞI AVRASYA COĞRAFYASINA, 1991 YILINDAN İTİBAREN DIŞ POLİTİKASINDA ÖNEMLI BİR YER AYIRMAYA BAŞLAMIŞTIR.


Aynı soya mensup iki milletin farklı iki devletini belirtmek için söylenen ve adeta bayraklaşan “iki devlet bir millet” sözü etrafında birleştiğimiz kardeş Azerbaycan Devleti ile olan ilişkilerimiz de YDSK açısından yüksek bir öneme sahiptir ve yapılan her konsey toplantısı iki devletin de karşılıklı çıkarına ve menfaatine birçok fayda sağlamaktadır. 

Bu çerçevede iki ülkenin kapsamlı ilişkiler ve stratejik ortaklıkları ile bölgesel projelerin yanı sıra yakın ilişkileri YDSK içerisinde hızlı bir ivme göstermektedir.

Aslında Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016 yılının Mart ayında Azerbaycan’a gerçekleştireceği ziyaret neticesinde yapılması planlanan 

“Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Beşinci Toplantısı”, ziyaretin hemen öncesinde Ankara’da meydana gelen menfur terör hadisesi nedeniyle gerçekleştirilememiştir. Ancak bu saldırı, iki devlet ve halk arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birinin de gerçekleşmesine vesile olmuştur.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elim hadise nedeniyle seyahatini iptal etmesi üzerine, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kardeşinin zor zamanında  yanında olmak, acısını paylaşmak, her ne şartta olursa olsun devamlılık arz etmesi gereken devlet işlerinin yürümesi için Azerbaycan’da yapılması planlanan YDSK toplantısını Ankara’da gerçekleştirmek için 15 Mart 2016 tarihinde Ankara’ya gelmiştir. Burada gerçekleştirilen YDSK toplantısı iki ülkenin stratejik ortaklığa ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi olarak tüm engelleme girişimlerine karşın başarıyla sonuçlanmıştır. Birçok alanda ortak eş güdüm  içinde hareket etme amacı doğrultusunda yapılan YDSK, ülkelerin savunma ve güvenlik alanları açısından da özel bir öneme sahiptir. Tarihi, sosyal, kültürel ve birçok farklı alanda ortak köklere sahip devletlerin birbirleri arasında oluşan yakınlaşmaların en önemli göstergesi savunma ve güvenlik  ilgili anlaşmalar ve oluşturulan organizasyonlar dır. Söz konusu bu alanlar karşılıklı güveni, dostluğu ve aynı amaçlara sahip olmayı gerektirmektedir. 

    YDSK içerisinde askerî, savunma ve güvenlikle ilgili her geçen gün yeni anlaşmalar yapılmakta ve “Bir Millet, İki Devlet” anlayışı adeta “Tek Millet, Tek Devlet” anlayışı şekline dönüşmektedir. Bugün oluşan bu sağlam ilişkiler güvene ve dostluğa dayalı yaklaşmaların sonucu olmakta ve aynı tehdit algılamalarının güçlendirdiği bir ortamda devam etmektedir. Bu anlamda bu yazıda YDSK oluşumuna dek Azerbaycan ile savunma ve güvenlik alanında yapılan anlaşmalar ve süreç incelenecektir.


Stratejik İşbirliği Konseyi’ne Zemin Hazırlayan Savunma ve Güvenlik Alanındaki Anlaşmalar..,

 “Askerî Eğitim İşbirliği (ASEİŞ)” anlaşmaları olarak  bilinen ve askerî eğitim iş birliği faaliyetleri, müşterek tatbikatlar, askerî tarih ve müzecilik alanında eğitim ve iş birliği konularında esasların belirlenmesi için yapılan bu anlaşmalar ilk olarak 11 Ağustos 1992 tarihinde yapılmış ve 15 Nisan 1993 tarihinde de imzalanarak kanunlaşmıştır.

    Ayrıca 16 Ağustos 2010 tarihinde Bakü’de imzalanan “Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” Askerî ve Siyasi Güvenlik, askerî iş birliği alanlarını kapsamakta, komşu ve kardeş devletler olarak birbirlerinin bağımsızlığının, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, sınırlarının dokunulmazlığının sağlanması ve korunmasında birbirleriyle sıkı işbirliğinin artırılmasını amaçlamaktadır. 1996 yılına gelindiğinde ise askerî ilişkilerin ana çerçevesinin belirlenmesi amacıyla “Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği (Çerçeve)” anlaşması imzalanmış ve stratejik açıdan önemli bir adım atılmıştır.

    İkili anlaşmalarda bir köşe taşı olan ve iki devlet arasında imzalanan diğer bir anlaşma ise “Güvenlik İş Birliği” anlaşmasıdır. Son yıllarda hızlı ve çok yönlü ilişkiler şeklinde bir yayılma gösteren terörizm, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve örgütlü suçlar ile etkili mücadele etmek önemli bir sorun haline gelmektedir. Günümüzde artık devletlerin tek başlarına bu çok yönlü tehditler barındıran ve uluslararası bağlantıları bulunan örgütlerle  ve suçlarla mücadele etmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Azerbaycan ile bu alanda 04 Ekim 1994 tarihinde Güvenlik İşbirliği anlaşması imzalanmış ve yukarıda sayılan tehditlere karşı sıkı bir işbirliğine gidilmiştir. 1 Haziran 2002 tarihinde bu anlaşmanın kapsamı genişlemiş Gürcistan  dahil edilerek üçlü bir anlaşma yapılmıştır.

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder