Sosyal Mesafe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sosyal Mesafe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2018 Cuma

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 4

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 4


Tablo 14. Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum değişkenine göre Alevilere karşı Sosyal mesafe puan sıralaması: Cemevi, Üniversite, Gazeteler, Okul, Bağlı Olduğum Cemaat, Diğer, Siyasi partiler, Camii, Televizyon ve Üyesi Olduğum Dernek şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 15. Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafe puanlarının dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum durumlarına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 16’da verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların 
dünya görüşlerine en fazla etki eden kuruma göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (9-457)= 4,26;p<0 15="" i="" incelendi="" nbsp="" tablo="">
zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum olarak bağlı olduğum cemaat diyenlerde 

38,00 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. En düşüğü 
28,23 oranla üyesi olduğum dernek değişkenini işaretleyenlerde ölçülmüştür. 
Burada önemli husus üyesi olduğum dernek Sünni olarak algılanan gruba da aynı Alevi gruplara olduğu gibi uzak mesafeye sahip oluşlarıdır. 

Genel itibariye Çerkeslerden oluşan bu gruplar, Sünni kavramını cemaatçi, tarikatçı vb. yapılar şeklinde algılamakta olduğu gözlemlenmiştir. 

Tablo 16: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum değişkenine göre Sünnilere karşı Sosyal mesafe puan sıralaması: Bağlı olduğum cemaat, Siyasi Partiler, Diğer, Camii, Cemevi, Okul, Üniversite, Gazeteler, Televizyon ve Üyesi Olduğum Dernek şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 17: Araştırmaya Katılanların Farklı Gruplara İlişkin Düşüncelerini 
En Çok Edindikleri Kaynak Kurum Durumuna Göre Dağılımları 

Tablo 17’e göre katılımcılar, farklı gruplara ilişkin düşüncelerini en çok % 38,3’le aile çevrelerinden almışlardır. Bunu % 17,4’le kişisel tecrübeleri takip etmiştir. Üçüncü sırada ise % 15,1’le kitaplar yer almıştır. 
% 10,0 oranında gelenek ise dördüncü sırada yer almaktadır.

Burada ailenin farklı gruplara karşı bakışı belirlemede ve hayata dair ilk bilgilerin ailede alındığı gerçeği, unutulmamalıdır. Çocukların davranışında ebeveynler tarafında oluşturulmuş rezervuarlar (hazneler) vardır. 
Ebeveynler ve diğer etkili kişiler tarafından önceden belirlenip onaylanmış 
olan bu hazneler, çocukla grubun psikolojik süreçleri arasındaki karşılıklı  etkilenmeleri biçimlendirmektedir (Çevik, 2010: 51-72). 
Farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynaklarının sıralamasında, katılımcıların tümüne göre kişisel tecrübenin ikinci sırada ölçülmesi, birlikte yaşamada dış gruplara karşı bakış açısı oluşturmada, ilişki kurmanın önemini belirtmesinden dolayı dikkat çeken bir ölçümdür. 
Çünkü kişisel tecrübe sayesinde kişiler farklılarla (anlamlı ötekilerle) 
yüz-yüze olmaktadır. Bu da insan ilişkilerini esnekleştirmek te ve bu 
etkileşimde kalıplar dayatma mümkün olmamaktadır. 

Tablo 18: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafe puanlarının farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 19’da verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynak durumuna göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (10-459)= 8,68;p<0 18="" i="" incelendi="" nbsp="" tablo="">zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynağı Alevi Dedeleri olarak söyleyenlerde 43,68 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. 
En düşüğü 18,37 oranla Din Dersi Öğretmenimden diyenlere ait olarak ölçülmüştür. 

Tablo 19. Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynak değişkenine göre Alevilere karşı sosyal mesafe puan sıralaması: Alevi Dedelerin, Diğerleri, Siyasi Liderler, Kitaplar, Gazeteler, Gelenek, İmamlar, Aile Çevrem, Kişisel Tecrübem ve Din Dersi Öğretmeni şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 20: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafe puanlarının farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağa göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 21’de verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynak durumuna göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (10-457)= 4,10;p<0 i="" nbsp="">
Tablo 20 incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların farklı 
gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağı İmamlar olarak belirtenleride 
36,80 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. 
En düşüğü 30,21 oranla Aile Çevremden diyenlere ait olarak ölçülmüştür. 

Tablo 21. Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynak değişkenine göre Sünnilere karşı sosyal mesafe puan sıralaması: Diğerleri, İmamlar, Siyasi Liderler, Kitaplar, Alevi Dedelerin, Kişisel Tecrübem, Gazeteler, Gelenek, Din Dersi Öğretmeni ve Aile Çevrem şeklinde sonuçlanmıştır. 

Birincil kimlik tanımlaması, dünya görüşüne en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkenlerine göre Alevilere ve Sünnilere karşı farklılaşmanın ölçüldüğü bu tablolardan hareketle dışlamanın ve kabullenmenin sosyo-psikolojik boyutlarının kavramsallaştırılarak ele alınması gerekmektedir. Araştırmaya katılanların tümünü, söz konusu değişkenlere göre Alevilere yönelik sosyal mesafeleri uzak olarak ölçülmüştür. Buna mukabil Alevi grupların diğer gruplara yönelik bakış açıları daha olumlu ve sosyal mesafeleri 
yakındır. Örneğin, birincil kimlik algılamasına göre kimliğini Sünni olarak tanımlayanların Alevilere göre farklılaşması 22,28 olarak ölçülmüş. Ama Sünnilere göre farklılaşmasında birincil kimliğini Alevi olarak tanımlayanlar Sünnilere 34.82 gibi bir puanla daha yakın ve olumlu sosyal mesafeye sahip olarak ölçülmüştür. Dünya görüşüne en fazla etki eden kurum değişkeninde Camii diyenlerin Alevilere göre farklılaşması 27,64 olarak sonuçlanmıştır. Buna mukabil Cemevi diyenlerin Sünnilere göre farklılaşması 34,83 olarak ölçülmüştür. Benzer bir sonuç farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkeninde karşılaşılmaktadır. 

Bilgi kaynağını İmamlar olarak belirtenlerin Alevilere karşı farklılaşması 26,70 olurken Alevi Dedeleri olarak tanımlayanların Sünnilere karşı farklılaşması 35,93’dür. Bütün bu veriler, dışlamanın dışlandığı halde yakın sosyal mesafeye sahip olmanın zihniyet temellerini incelemeyi zorunlu kılmaktadır. 

3.1. Alevilere Yönelik Sosyal Mesafe Uzaklığının Zihniyet Temelleri 

3.1.1. Önyargı 

Bir gruba karşı olumsuz değerlendirme içerisinde bulunmanın ve dışlamanın en temeli önyargıdır. Ve bu önyargı birlikte yaşamada ilişkinin seyrini en çok etkileyen unsurdur. Gordon W. Allport, önyargının antik dönemden günümüze üç aşamadan geçerek değişikliğe uğramasının ve bugünkü anlamını kazanmasının analizini yapmıştır. Allport’a göre antik dönemde önceki karar ve deneyimlere dayanılarak verilen hüküm anlamına gelen önyargı (prejudicim), daha sonra gerçekler hakkında nesnel bir inceleme yapmadan, iyice düşünmeden, alelacele verilmiş bir yargı manasında kullanılmıştır. Bugünkü anlamı ise, desteksiz 
ve mesnetsiz bir şekilde peşinen varılmış bir yargı ile birlikte bir şeyin lehinde ve aleyhinde bir tavır almayı, yani sempati ve antipati duygularını da içerecek şekilde genişletilmiştir. Bilimsel literatürde ise, katı ve yanlış genelleştirme yaparak, bir gruba veya o grubun üyelerine olumsuz tutum ve davranışlar gösterme eğilimi olarak tarif edilmektedir (Yapıcı 2004, 14-19). 

Körü körüne inanç haline dönüşerek psikolojik temelde, önyargı farklı 
gruplarda olabilecek herhangi bir erdemin, gerçek ya da hayali kusurlarını 
abartma eğilimi ile katlanarak doğrudan reddi anlamına gelir. Ötekileştirilenlerin 
eylemleri öyle bir yorumlanır ki, her yaptıkları imgelerini biraz daha karartır ve sanki ne yaparsan yap, ne söylersen söyle, yerden yere vurulacak ve sana karşı kanıt olarak kullanılacaktır ilkesine uygun olarak yapılanlar kötücül dürtüler olarak algılanır (Bauman 1998, 57). Bu bir bakıma, iyiliğe ilişkin tutumların bile zihinsel kurgulara kurban edilişidir. 

Farklı gruplar arasında bir bakıma bilgi sağlayıcı olarak da kullanılan ve sosyal psikolojide kalıplaşmış tutumlar (kalıp yargılar) diye isimlendirilen ön yargılar gerçekliğin nesnelleşmesinin önündeki en büyük  engellerdir. Kalıplaşmış tutumlar (kalıpyargılar) belirli gruplar hakkında sahip olunan bilgilerin özetidir. Bilinmeyen bir grup hakkında duyulanlarla yetinilir ve araştırmaya gerek duyulmadan bir yargıya ulaşılmış olunur (Kağıtçıbaşı 2010, 133-135). Bu da bir başka grubu, sembolik ilişkisellikte tanıyıp anlamlı bir farklılık düzeyine sahip olmaktansa, gruba karşı belli yüklemeler ve kimi zaman gerçekliği olmakla beraber genelde kurgusal düzlemde seyreden kalıp yargılar beslenilmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla kalıp yargılar sosyal mesafeyi destekleyen 
bir bilgi kaynağı haline gelmektedir (Şerif-Şerif II, 1996, 654-56). Sosyal 
psikolojide gizil ve görünür ön yargılar şeklinde tasniflere de tabi tutulmuştur. 
Farklı sosyal gruplara yönelik tutum ve davranış farklılığında, bu tutumun etkisi dikkat çekmektedir (Kağıtçıbaşı 2010, 133-135). 

Farklı gruplara karşı birlikte yaşamaya zarar veren bir diğer ön yargının 
temelinde ise, benmerkezcilik ve grup merkezciliği yatmaktadır. 
Bu solipsizmdir. Felsefî bir ifade olan solipsizm: Kendine aşırı bağımlı olmak, 
evrenin kendi etrafında döndüğünü sanmak, hakikati sadece ve sadece 
kendi algılamalarına göre biçimlendirmek demektir. 
Yemeğini yemek, kestiğini yemek sosyal mesafe tutumları hem gruplar nezdinde çok değişkenliğe sahip olması hem de bu iki soru arasında bir ayrımın oluşması 
birey üzerindeki kadim ön yargıya örnek olarak verilebilir. Bu iki tutumun 
farklı gruplara göre ölçümü ve aynı gruba yönelik olarak bile farklı sonuçlarda 
ölçülmesi dinsel ön yargıya da işaret olarak algılanabilir. 

3.1.2. Grup Bilincinin Getirdiği Dışlamacılığın Doğurduğu Sosyal Mesafe Uzaklığı 

Gruplar arası sosyal mesafe, iç grup-dış grup ayrımında, iç grubun olumlanması ve dış grubunda olumsuzlanması üzerine bina edilir. Bu, bazen bilinçli bir şekilde olumsuz kurgu şeklinde, bazen de farkında olmadan grubun devamlılığını korumak için doğal olarak meydana gelir. 

Bir diğer önemli nokta, iç grup-dış grup meselesinde, kişisel ön yargı ile 
grup ön yargısını ayırmak gerekmektedir. Ön yargı en yalın ifadesiyle, 
bir şeyin ya da kişinin aleyhine olarak (bazen de lehine) olarak önceden 
oluşturulmuş bir kanaat ya da yanlılığı gösterir (Marshall, 1999, 559). 
Ön yargı kavramının, gruplar arası ilişkilerde, bir grubun diğer gruba 
olan algısının genelleştirilmesini grup normu olarak açıklayan Şerif’e 
göre, ön yargı deyince literatürde genellikle grup ön yargısı anlaşılmaktadır. 
Çünkü önyargı, bir grubun üyelerinin bir başka grup ve bu grubun üyeleri ile ilgili oluşturdukları sosyal mesafede açığa çıkar. Hatta bireylerin dış gruplara yönelik ön yargıları onun benliğinin (ego sisteminin) öyle bir parçası haline gelir ki o, bu tavrını kişisel bir tercih olarak algılayabilir (Şerif-Şerfi II 1996, 649). 

Esasında gruplar arası davranışlarda, bir yandan güdüler, tutumlar, 
kompleksler gibi iç faktörlerin etkisi olmakla beraber, diğer taraftan 
durumsal, örgütsel, sosyo-kültürel, ekonomik, dini vs. dış faktörlerin 
birleşmesi ve kaynaşması sonucu meydana gelir. Çünkü gruplar arası 
etkileşim süreci şekillendikçe, onların birbirlerine yönelik davranışları, 
tutumları, sevgileri, nefretleri, algıları, beklentileri, sosyal mesafeleri 
belirir (Yapıcı 2004, 42-43). Bireyin grupsal süreci bir diğer ifadeyle sosyalleşme süreci, öncelikle iç grup bilincini güçlendirmektedir. Ama bu 
iç grup bilinci farklı gruplara karşı dışlamanın retoriğine dönüştürülürse 
ve genelleştirilirse birlikte yaşamaya zarar vereceği kaçınılmaz olduğu 
unutulmamalıdır. 

3.3 Alevilerin Diğer Gruplara Yakın Çıkmasının Zihniyet Analizi 

3.3.1. “Azınlık” Psikolojisi 

Birincil kimlik algılaması, dünya görüşüne en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkenlerinde Alevilerin diğer gruplara karşı farklılaşması, diğer grupların Alevilere uzak olmasının aksine yakın olarak ölçülmüştür. Bu sonuçların altında yatan zihniyet analizinde ilk dikkati çeken nokta hem sayıca hem de dünya görüşü bazında azınlığa sahip olmanın sosyo-psikolojisi yattığı gözlemlenmiş olup bu hususun kavramsal analizi yapılması icap etmektedir. 

Sosyal mesafe puan farklılaşmasında Alevilerin diğer gruplara karşı sosyal mesafeleri yakın ölçülmüştür. Kağıtçı başı’ya göre uyma davranışını etkileyen ortamsal etkenlerde grubun büyüklüğünün ve görüş birliğinin yanında azınlığın etkisi de söz konusudur. Ama azınlığın büyük grubu etkileyebilmesi belli şartlara bağlıdır. İlk başta azınlık grup büyük gruba karşı çıkarken tutarlı olması ve kendine güvenmesi gerekir. 

İkinci olarak, azınlık grup üyelerinin tutucu ve katı olmamaları gerekir 
(Kağıtçı başı 2010, 89-91). 

Alevi grupların bütün gruplara karşı oldukça yakın sosyal mesafe puanları, karşı çıktıkları hususlarda, Alevilerin iç tutarlıklarını göstermektedir. 

Örneğin, Alevilerin en büyük eleştirileri kestiğini yeme konusundadır. 
Yine birlikte yaşama açısından, grupların Alevilere uzaklığının aksine kendileri bütün gruplara yakın mesafededirler. Aynı zamanda Aleviler, görüş itibariyle katı ve tutucu değildirler. Grubu etkileme ve kendilerini kabullendirme açısından bu veriler, Alevi grupların diğer gruplara göre daha tutarlı ve birlikte yaşam konusunda daha fazla olumlu farkındalığa sahip olduklarını göstermektedir. Diğer bir tanımlamayla söylenecek olunursa, hem kendi içinde, hem de diğer gruplara karşı yakın mesafeye sahip olmaları, dışlanmışlığın, mezhepsel bağlarla bağlanmış geniş gruba karşı onaylamadıkları davranışların, iç grubu 
tutarlılaştırmasından ve farklıyla olan ilişkilerinde kendilerine güven 
sağlamasından kaynaklanmaktadır. 

3.3.2. Aleviliğin İnsan Algısı ve Tarihsel Süreci 

Alevilerin bütün gruplara karşı sosyal mesafe yakınlığının en temel sebepleri arasında, Alevlik/Bektaşiliğin insana yaklaşımı ve tarihsel sürecinde geçirmiş olduğu modernleşmesi önemli bir yer tutmaktadır. 

Alevî/Bektâşîlerde her şeyi yoktan var eden, yarattıklarını çok seven, merhametli ve eşi benzeri olmayan bir Allah inancı vardır ve böyle bir Allah’a iman etmektedirler (Güzel 2002, 70; Çamuroğlu 1994, 122; Üzüm, Tanrı’nın Gönderdiği Kitabı Bilmeyen Tanrı’yı Nasıl Bilebilir?, 2002, 101-113). Onların Allah inancında, Allah’ın tüm isim ve sıfatlarının insanda olduğu düşüncesinden hareketle insana büyük değer atfedilmektedir (Fığlalı 1991, 220; Güngör 2007; Yıldız 2003, 88) Alevî/ Bektâşî düşüncesinde, kendisinden korkulması gereken bir Yaratıcıdan ziyade kendisiyle konuşulabilen, bazen yargılanabilecek, senli-benli olunabilecek bir varlık göze çarpmaktadır (Fığlalı 1991, 280-288; Üzüm 
“Modernizmin Alevi Toplumu Üzerine Etkisi”, 1997, 277-292). 

Dinsel temellerinde Allah ve insan önemli bir yer tutmaktadır. Bölgedeki 
Alevi köylerde yapılan mülakatlarda, İslam dininin ibadetlerine ilişkin tutumları sorulduğunda, en büyük ibadet insanlıktır cevapları, salt inanç temelli bir algının yansıması değildir. Dürüst yaşam tarzının bir ibadet olduğunu ve insan ilişkilerinde güvenin esas olduğunu göstermektedir. 

Nitekim araştırmaya katılanların tümüne göre, Alevilere karşı sosyal mesafe tutumlarından alış/veriş’in, diğer grupların sıralamasına göre yakın ölçülmesi, bu tespiti desteklemektedir. 

Alevilerin diğer gruplara karşı sosyal mesafe yakınlığının bu mezhepsel temelinin yanında, Aleviliğin, tarihi süreçte geçirdiği evrelerde bütün gruplara karşı sosyal mesafe yakınlaşmasına sebep olmaktadır. 

Alevilerin Selçuklu-Osmanlı dönemindeki konumlanışları genellikle dışlanmayla özdeşleşmişti. Bu da Alevi topluluğunu, kendilerini gizlemelerine ve sır toplumu halinde yaşamlarını sürdürmeye zorlamıştır. 

Cumhuriyet döneminde ise, devamlı sırlarını canlı tuttukları geleneksel bağlamından uzaklaşıp modernleşmenin bileşenleriyle bütünleşmişlerdir (Subaşı 2003, 173-182). Bu süreçteki Aleviliğe ilişkin tanımlamalar ve tartışmalar bir tarafa, bu çalışmada dikkat çekilmek istenen, 
Alevi grupların farklı gruplara karşı yakın ilişki kurmasının altında yatan 
psikolojik temellerin, Alevlik tarihiyle incelenmesi gerekliliğidir. 

Alevilik için en genel anlamda Kerbela, bölge Alevileri için göç, dersim hadisesi, daha yakın dönemde Sivas Madımak Oteli olayı, mülakat esnasında tespit edilen sayısız dışlanmışlık hikâyeleri, Alevilik kimliğini canlı tutan travmalar olarak sayılabilir. Örneğin, mülakat esnasında geçmişte Aleviliklerini gizlediklerini ama Madımak Oteli hadisesinin kırılma noktası olduğunu ve o olaydan sonra kimliksel vurgularını açıktan kullanmaya başladıklarını ifade etmişlerdir. Alevilerin 
modernleşmesi ve dışa açılması her ne kadar Cumhuriyet dönemiyle başlatılsa da, asıl görünürlülüklerini sağlayan (travmalar) Çorum, Kahramanmaraş, Sivas vb. olaylarıdır. Acıyı bal eden söylemlerinde de olduğu gibi, Aleviler, bu tür acı hadiseleri konuşarak ve yasını tutarak içe kapalı grup olmaktan kurtulmuşlardır. Modern anlamda anma törenleri, acıyı paylaşarak hayatı zindan etmekten kurtaran yas’ın yerini almıştır. Kendi içlerinde dışlamaya meydan verecek yas tutma, medya vasıtasıyla geniş gruba karşı açılarak, grupsal kabullendirme vazifesi de görmektedir. Bütün bunlar da, birlikte yaşamada bütün gruplara karşı olumlu bakışa ve farklı olana karşı sosyal mesafe yakınlığının psikolojik temelini oluşturmaktadır. 

Sonuç 

Birey içinde yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Dünyaya gelişiyle birlikte sosyalleşme sürecine girer ve içinde yaşadığı toplumun reflekslerini kazanır. Ama bu yapıda birey ve toplum ilişkisi dinamik bir ilişkidir. Toplum bireyi dönüştürürken birey de toplumu dönüştürmektedir. 

Bu noktada birey/toplum ilişkisini karşılıklı etki kavramı ve birlikte yaşama açısından hareketle incelenmesinin önemli olduğu unutulmamalıdır. Grup içi, gruplar arası ilişki ve sosyal çevrelerin kesişmesi gündelik hayat pratikleri formlarında şekillenmektedir. Durağan ve bireyi içinde kaybettiren gruplar arası/içi ilişkiden ziyade gündelik hayat gerçekliğinden hareketle örnek merkezli bakış açısı geliştirmenin birlikte yaşamaya daha çok katkı sunacağı düşünülmektedir. 

Farklı gruplara karşı sosyal mesafe tutum soruları bu çerçevede değerlendirilmelidir. 

Bu formlar birlikte yaşamada toplumda öncelenmesi gereken tutumları sunmaktadır. İnceleme çerçevesinde vurgulanan iki gruba yani Aleviler ve Sünnilere kaşı sosyal mesafe tutumlarında ön plana çıkan noktanın acı ve sevincin, cenaze ve düğün geleneğinin/formunun en yakın mesafeye sahip olarak ölçülmesi, birlikte yaşamanın mekansal/zamansal zorunluluğunun paylaşımı doğurması, toplumu bütünleştirmesi ve bu toplumun kadim geleneğine ilişkin zihniyet tanımları vermesi açısından önemlidir. Diğer taraftan bu ön plana çıkan sosyal mesafe tutumu tarihsel ortaklıkların tespitini yaparken gelecek 
adına da ip uçları barındırmaktadır. Düğüne katılmak ve cenaze törenine 
gitmek olan bu iki tutum, acının ve sevincin toplumu birleştirmesine sebep olurken geçmiş-gelecek perspektifinin de sınırlarını çizmektedir.Hem anket verilerinde hem de alan araştırmasında yapılan mülakatlarda sosyal mesafenin uzaklık veya yakınlık derecesinin sınırlarını çizen iki zihniyet temeli, bakış açısı şu şekildedir: Yaşam tarzını koruma, geleneği yaşatma, kalıp yargılar, toptancı bakış, dinsel algılama, vb. tutumların farklı gruplara karşı sosyal mesafeyi uzaklaştırdığı söylenebilir. Bu gruplarda duygusal kültür ve gelenek algısı, iç grup bilincini kuvvetlendirmenin yanında, üyelerine karşı normatifliğe de dönüşebildiği gözlemlenmiştir. Bu yaptırım en çok, başkasına benzeme tehlikesini vurgulayan bir retorikle, bireylerde utanç duygusu yaşatmak şeklinde cereyan etmektedir. 

Özellikle onlardan olma normatifliği Alevilere karşı sosyal mesafe uzaklığına sebep olduğu gözlemlenmiştir. 

Dışlanmışlık yaşayan gruplar, birlikte yaşamada daha hoşgörülü ve esnektirler. Hakim gruba karşı yapılan itiraz iç grup tutarlılığını sağlamaktadır. 

Bu tutarlılık, karşı çıkılan noktalara ilişkin üslubun yönünü de çizmektedir. Çünkü bu grup içinde yapılan yanlışlığa, farklı grubun örnekliğini ayıplama retoriğinden ziyade, yanlış olana taraf olmayı uyaran bir üslupla müdahale edilmektedir. Alevlerin diğer gruplara karşı birlikte yaşama temelinde geliştirdikleri söylemlerin bu zihniyetten hareketle şekillendiği ölçülmüş ve gözlemlenmiştir. 

Kaynakça

Alıcı, L., (Ed.) (2010), 100. Yılında Göksun Sempozyumu, İstanbul, Şenyıldız 
Matbaası. 
Arslantürk, Z., (2004), Araştırma Metod ve Teknikler, İstanbul, Çamlıca Yayınları 
Bauman, Z., (1998), Sosyolojik Düşünmek, (Çev. Abdullah Yılmaz), İstanbul, 
Ayrıntı Yayınları. 
Berger, P. L., Luckmann, T., (2008), Geçekliğin Sosyal İnşâsı, (Çev. Vefa Saygın 
Öğütle), İstanbul, Paradigma Yayıncılık. 
Bogadrus, E. S., ( 1959), Social Distance, Ohio:Yellow Springs, Antioch Press. 
Budak, S., (2000), Psikoloji Sözlüğü, Ankara, Bilim Sanat Yayınları. 
Çamuroğlu, R., (1994), Günümüz Aleviliğinin Sorunları, İstanbul, Ant Yayınları 
Çevik, A., (2010), Politik Psikoloji, Dost Yay., Ankara. 
Fay, B., (2001), Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, (Çev. İsamil Türkmen), İstanbul, 
Ayrıntı Yayınları. 
Fığlalı, E. R., (1991), Türkiye’de Alevilik Bektaşilik, İstanbul, Selçuk Yayınları. 
Frisby, D., (2002), Georg Simmel, London 2002, Press Loutledge. 
Gasset, O., (2011), İnsan ve Herkes, İstanbul, Metis Yayınları. 
Göka, E., (2005), “Ulusal Kimlik, “- Kimlikleriniz Lütfen! Diye Sorunuz”, Türkiye 
Günlüğü, 80. 
Güney, S., (2009), Sosyal Psikoloji, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım. 
Güngör, Ö., (2007), Araf’taki Kimlik, Ankara, Akasya Kitap. 
Güzel, A., (2002), Hacı Bektaşı Veli ve Makalat, Ankara, Akçağ Yayınları. 
http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnkSdagitapp/adnks.zul, 2011 Adrese Dayalı Nüfus 
Kayıt Sistemi. 
İçli, G., (2008) Sosyolojiye Giriş, Ankara, Anı Yayıncılık. 
Jung, W., (2001), Georg Simmel, (Çev. Doğan Özlem), İstanbul, Anahtar Kitaplar. 
Kağıtçıbaşı, Ç., (2010), Günümüzde İnsan ve İnsanlar, İstanbul, Evrim Yayınları. 
Karslı, B., (2012), Din ve Sosyal Bütünleşme: Farklılık ve Birlikte Yaşama (Göksun 
Örneği), (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum Atatürk Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Krech, D.,-Crutchfield, R. S, (1980), Sosyal Psikoloji, (Çev. E. Güngör), İstanbul, 
Ötüken Yayınları. 
Krech, D.,-Crutchfield, R. S., (1970), Cemiyet İçinde Fert, (Çev. M. Turhan), 
İstanbul, MEB Basımevi. 
Levine, D. N., Carter, E. B., Gorman, E. M., (2011), “Simmel’in Amerikan Sosyolojisi 
Üzerindeki Etkisi-I”, (Çev. Gülay Kızıler), Georg Simmel, (Ed. Jale Özata 
Dirlikyapan), s.54-94, Doğubatı Yayınları.
Marshall, G., (1999), Sosyoloji Sözlüğü, (Çev. Osman Akınhay-Derya Kömürcü), 
Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları. 
Mead, G. H., (1934), Mind, Self and Society, Chicago, University of Chicago Press. 
Öztürk, S.,-Sarıkaya, A., (2001), Göksun Tarihi, İstanbul, Baskı Görsel Dizayn. 
Sencer, M., Irmak, Y., (1984), Toplumbilimlerinde Yöntem, İstanbul, Onur Basımevi. 
Subaşı, N., (2003), “Sırrı Fâş Eylemek: Alevi(lik) Araştırmalarında Yöntem Sorunları”, İslâmiyât, 6/3, Ankara, s.173-182. 
Şerif, M.-Şerif, C. W., (1996), Sosyal Psikolojiye Giriş I-II, İstanbul, Sosyal Yayınları. 
Tavşancıl, E., (2005), Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, Ankara, 
Nobel Yayıncılık. 
Üzüm, İ., (1997), “Modernizmin Alevi Toplumu Üzerine Etkisi”, İslam ve Modernleşme, 
(II. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı), İstanbul, s.277-292, İSAM. 
Üzüm, İ., (2002), “Tanrı’nın Gönderdiği Kitabı Bilmeyen Tanrı’yı Nasıl Bilebilir?: 
Temel Alevi Kaynağı Buyruk’ta Kur’an Anlayışı”, Folklor Edebiyat Dergisi, 
VIII/30, Ankara, s.101-113. 
Wallace, R. A., Wolf, A., (2012), Çağdaş Sosyoloji Kuramları, (Çev. Leyla 
Elburuz-M. Rami Ayas), İzmir, Doğubatı Yayınları. 
Yapıcı, A., (2004), Din, Kimlik ve Ön Yargı, Adana, Karahan Kitapevi. 
Yıldız, H., (2003), Amasya Yöresi Alevileri, (Basılmamış Doktora Tezi), Samsun. 

***

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 3

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 3



Tablo 6. Araştırmaya Katılanların Tümüne Göre Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puan Ortalamaları 

Tablo 6’da katılımcıların hepsine göre, Sünnilere karşı 15 sosyal mesafe tutum sorularının puan ortalaması verilmektedir. İstatistiksel analize göre, sosyal mesafe yakınlığından uzaklığına göre sıralamanın en başlarında, cenaze ve düğün’e katılmak, yemeğini yemek, kestiğini yemek ve ihtiyaç duyduğunda yardım istemek tutumları yer almıştır. 

Bu sıralamayı ülkenin vatandaşı olmasını kabul etmek, aynı iş yerinde çalışmak, arkadaşlık etmek, alış-veriş yapmak ve komşuluk etmek tutumları takip etmektedir. Sosyal mesafe tutumunun değinilen bu sorulara göre uzaklığını belirten diğer maddeler ise, ticari ortaklık kurmak, oğlunun veya yakınındaki bir delikanlının evlenmesini onaylamak, kızının veya yakınındaki bir kızın evlenmesi ni onaylamak, sırrı paylaşmak ve şahsi evlilik tutumlarıdır. 

Sosyal mesafe ölçeği tekniğine göre düşünüldüğünde ise, aslında tutum olarak katılımcıların hepsi, Sünnileri sosyal mesafede kendilerine yakın görmektedir. En son sırda yer alan sırrı paylaşma sorusu dahi, Alevilerle karşılaştırıldığında sosyal mesafe açısından oldukça yakın gözükmektedir. 

Alevilere ve Sünnilere karşı sosyal mesafe sıralamasında en yakın çıkan tutumlar cenazelerine ve düğünlerine katılma tutumu olarak ölçülmüştür. 
Bunun da temelinde toplumsal ilişkide, her ne tür sıkıntı yaşanırsa yaşansın, ölüm gibi keder durumunda tüm problemlerin unutulup acıların paylaşılmasına koşma geleneği olan taziye kültürü yatmaktadır. 

Bu tutum aynı zamanda, ölüm gibi bir gerçeğin, gerçekliğin inşasında farklı grupları birleştirmesine de örnektir. Yine düğünlerine katılmak her iki gruba karşı yakın olarak ölçülmüştür. Acının ve sevincin toplumu birleştirmesi, ölüm ve düğünün farklı gruplar nezdinde anlamlı duyarlılıklar oluşturması açısından önemli bir sonuçtur. 
Mesafe sıralamasında, ikinci olarak kestiğini yemek tutumunun çıkması, uygulama alanında en belirgin ayırt edici tutum olması açısından önemlidir. Alanda yapılan mülakatta ve pilot uygulamasında gruplar nezdinde, yemeğini yemekle, kestiğini yemek arasında sosyal mesafe yakınlığı-uzaklığı için ayırt edici bir faklılık tespit edilmiş olup katılımcılara, bu ayırt edici boyutuyla sorulması uygun görülmüştür. Mesafe sıralamasında en değişkenlik gösteren tutum sorusu, kestiğini yemek sorusudur. Araştırma özelinde Sünnilere karşı yemeğini yemek üçüncü ve kestiğini yemek dördüncü sırada ölçülmüştür. Kestiğini yemek tutumu Alevilere karşı 11. sırada ve yemeğini yemek ise 9. sırada sonuçlanmıştır.

Bölgede, farklı gruplara (Alevilere-Sünnilere) karşı, yemeğini yeme ile kestiğini yeme arasında böylesine ayırt edici bir sosyal mesafe tutumunun çıkması, hem mezhepsel hem de kalıplaşmış tutumlar ve gruplar arsında öğrenilmiş kalıp yargılarla açıklaması bir sonraki başlıkta veriler eşliğinde incelenecektir. Araştırma alanında, Alevi ve Kürtlerin kestiğinin yenmesinin caiz olmadığı gibi bir kabul vardır. Ama böylesine ayırt edici bir sosyal mesafe tutumunda tüm katılımcılar ölçeğinde kestiğini yeme ve yemeğini yeme tutumunun Sünnilere karşı yüksek çıkmasının da izahı gerekmektedir. Sünni doktrin içinde olan gruplar, bu soru özelinde zaten olumlu bir tavra sahiptir. Bu doktrin içinde olmayanlar içinse bu tutum, zaten bir sorun olarak kabul edilmemektedir. 

Bu iki noktadan hareketle Sünnilere karşı sosyal mesafede çok yakın çıkması anlaşılabilir bir tutum olarak değerlendirilebilinir. Alanlara göre sosyal mesafe tutumlarının puan ortalamasında, en yakın ilişki türleri, sivil alan olarak kategorize edilen alandaki ilişkiler olup bunlar sırasıyla, cenaze, düğün, yardım istemek ve komşuluk etmektir. Tablonun bütününe göre değerlendirildiğinde ise, cenaze, düğün sosyal mesafe tutumları yakın sonuçlanırken, bu tutumlara göre, yardım istemek ve komşuluk daha uzak bir mesafeye sahip olarak ölçülmüştür. 

Özel alan değerlendirmesine göre sıralama ise, yemeğini yemek, kestiğini yemek ve arkadaşlık etmek olarak şekillenmiştir. Bu üç sosyal mesafe tutumlarının toplam puan ortalamaları birbirlerine yakın olup sıralama itibariyle arkadaşlık etmek, yemeğini yemeye göre daha uzak bir sosyal mesafeyi ifade etmektedir. 
Ekonomik alana göre sıralama, alış/veriş etmek ve ticari ortaklık kurmak şeklinde ölçülmüştür. Tablo kendi içindeki sosyal mesafe sıralamasında alış/veriş 9. sırada, ticari ortaklık kurmak ise, 11. sırada yer almıştır. 

Kamusal alana göre, aynı ülkede vatandaş olarak yaşamak ve aynı iş yerinde çalışmak şeklinde sıralamasıyla ölçülmüştür. Ticari ortaklık, alış-veriş tutumuna göre daha uzak bir sosyal mesafeye sahiptir. En son sırada ise, mahrem alanın tutum sıralamaları yer almıştır. Kendi içinde yakınlığa göre, oğlun veya yakınındaki bir delikanlının evlenmesini onaylama, kızının veya yakınındaki bir kızın evlenmesini onaylama, sırrın paylaşılması ve şahsi evlilik tutumları şeklinde ölçülmüştür. 

3. Alevi ve Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Farklılaşması 

Aleviler ve Sünnilere karşı sosyal mesafe toplam puanları sıralaması, hangi ilişki türüne öncelik verildiğini göstermektedir. Bir diğer ifadeye göre Sünnilere karşı yakın çıkan kestiğini yemek ve yemeğini yemek gibi bazı tutumlar Alevilere karşı daha uzak sosyal mesafe tutumları olarak ölçülmüştür. Hem bu tablolar özelinde hem de araştırma sahasında yapılan gözlem/mülakatlarda katılımcıların, ait oldukları grupların diğer gruplara yönelik yargılar ve tanımlamalara sahip olduklarına şahit olunmuştur. Buraya kadarki tablolarda toplumsal ilişki ağının 
sınırları verilmiştir. Ama toplumsal ilişkiler, hem bireyin ait olduğu grup yargısı hem de gündelik hayat gerçekliğiyle şekillenmektedir. 

Bu başlıkta insanın/grubun, bir başkasını değerlendirmedeki olumlu veya olumsuz yargıları edinmedeki referans sistemlerinin analize muhtaç olduğu aşikardır. Yapılan çalışmada katılımcılara yöneltilen kimliğinizi ifade ederken birinci olarak gelen kavram, dünya görüşünüze en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara ilişkin bilginin edinildiği kaynak hangisidir? soruları, sosyal mesafe tutumlarının anlam haritasını çıkartmaya yardımcı olacak sorulardır. Alevi ve Sünnilere karşı sosyal mesafe katımcıların tümüne yöneltilen bu sorular grupların kendilerine en yakın ve uzak gördüklerini vermesi açısından da önemlidir. 


Tablo 7: Araştırmaya Katılanların Birincil Kimlik Durumuna Göre Dağılımları 

Tablo 7’de Araştırmaya katılanların kendilerini birincil kimlik olarak 
tanımlamaları istenmektedir. En yüksek oran % 52,9 ile Türk olarak 
tanımlayanlarda dır. Katılımcılardan % 6,0’sı birincil kimliklerini Alevi, 
% 11,3’ü Çerkes, % 2,6’sı Kürt, % 17,2’si Müslüman, % 6,2’si Çeçen, % 
1,5’i Sünni, % 1,9’u Avar (Maarulav) ve % 0,9’u da diğerleri olarak işaretlemişler dir. 

Araştırma sahasında kendilerini Türk olarak ifade edenlerin oranı diğerlerinden çok yüksek sonuçlanmıştır. Üst kimlik açısından oldukça önemli bir ölçüm olduğu unutulmamalıdır. Sünni veya Alevi gruplardan Türk kimliğine geçişler söz konusudur. Bu tespit dünya görüşüne etki eden kurum ve farklı gruplara ilişkin bilgi kaynağı sorularının gruplara göre farklılaşması hususunu desteklemektedir. 


Tablo 8: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Birincil Kimlik Tanımlamalarına Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafe puanlarının kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 9’da verilmektedir. Tablo incelendiği zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (8-460)= 13,37;p<0 8="" alevilere="" i="" incelendi="" kar="" nbsp="" tablo="" zaman="">sosyal mesafenin katılımcıların kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre Kürt’üm diyenlerde 37,25 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır (Bölge Alevilerinin hem kendi tanımlamalarına göre 
hem de diğer gruplar tarafından Kürt olarak ifade edilmesi hatırda tutulmalıdır). 
En düşüğü 22,28 oranla Sünni diyenlere ait olmakla birlikte diğer kimliklerin oranları da birbirlerine yakın sonuçlanmıştır. 


Tablo 9: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Birincil Kimlik Tanımlamalarına Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre Alevilere karşı Sosyal mesafe puan sıralaması: Alevi, Diğerleri, Kürt, Türk, Avar, Çeçen, Müslüman, Çerkes ve Sünni şeklinde sonuçlanmıştır. Bu sonuçlar iç grup bilincini ve referans haritasını vermesi açısından oldukça önemli sonuçlardır. 


Tablo 10: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Birincil Kimlik Tanımlamalarına Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafe puanlarının kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 11’de verilmektedir. Tablo incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (8-458)= 5,08;p<0 10="" birincil="" durumlar="" edilen="" i="" incelendi="" kabul="" kar="" kat="" kimlik="" l="" lar="" mc="" mesafenin="" n="" na="" nbsp="" nnilere="" s="" sosyal="" tablo="" zaman="">göre Avar’ım diyenlerde 37,00 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. En düşüğü 26,14 oranla Sünni diyenlere 
ait olarak sonuçlanmıştır. Yine bölgedeki mezhep ve kimlik ilişkisine yönelik önemli bir ipucu vermektedir bu sonuçlardır. Alanda yaşayan insanların geneli Hanefi mezhebindendir. Bu grupların içinde Türkler ve Çerkesler var. Çeçenler ve Avarlar ise Şafii mezhebindendir. Ama sayıca bölgede azdırlar. Şafii olanların Sünni kavramına ilişkin bir farkındalığa sahip olmalarının altında yatan bakış açısında sayıca azınlık olmalarını unutmamak gerekir. Zira bölgede Şafii olanların sayısal ve Alevi grupların zihinsel azınlığı farklılığa ilişkin anlamlı bir duyarlılık geliştirmiştir. 


Tablo 11: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Birincil Kimlik Tanımlamalarına Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların kabul edilen birincil kimlik durumlarına göre Sünnilere karşı sosyal mesafe puan sıralaması: Diğerleri, Avar, Çeçen, Müslüman, Alevi, Türk, Çerkes, Kürt ve Sünni şeklinde sonuçlanmıştır. 


Tablo 12: Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşüne En Fazla Etki Eden 
Kurum Durumuna Göre Dağılımları 

Tablo 12 incelendiğinde, dünya görüşlerine en çok etki eden kuruma sorusuna katılımcıların % 38,9’u Televizyon,% 11,5’i Camii, % 9,6’sı Üniversite, % 7,9’u Okul, % 5,3’ü Siyasi Partiler, aynı oranda Cemevleri cevabını vermişlerdir. 


Tablo 13: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşması 
Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafe puanlarının dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum durumlarına göre farklılaşmasını 
gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 14’de verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (9-459)= 6,01;p<0 i="" nbsp="">Tablo 13 incelendiği zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum olarak Cemevi diyenlerde 40,08 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. En düşüğü 23,47 oranla üyesi olduğum dernek değişkenini işaretleyenlerde ölçülmüştür. Bölgede Kafkas kökenli gruplardan özellikle Çerkesler geleneklerini kurumsal olarak dernekler kanalıyla devam ettirmektedirler. Alevi grupların da dernekleştiği gözlemlenmiştir. Ama hem anket sonuçlarından hem de mülakatlardan elde edilen verilere göre derneklerin, bölge Alevileri için tanımsal bir boyutta olmadığı görülmüştür.


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 2

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 2



İlk uygulama haliyle bu yedi ifade şu şekildedir: 

- Evlenme dolayısıyla yakın akrabalığa, 
- Kulübüme en yakın şahsi dostum olarak, 
- Oturduğum sokakta Komşu olarak, 
- Mesleğimde çalışacak memur olarak, 
- Memleketime vatandaş olarak, 
- Memleketime sadece ziyaretçi olarak, 
- Memleketimden çıkarmak isterim (Bogardus 1959, 31).

Görüldüğü gibi, bu ölçekte, bireylerin herhangi bir etnik kümeye 
karşı tutumları, hoşgörülen ilişkinin yakınlık derecesiyle ölçülmektedir. 
Bu ölçek yoluyla, bireylerin belli bir etnik (gruba) kümeye ilişkin 
tutumların olduğu kadar, belli bir bireyin çeşitli topluluklarla ilgili 
tutumlarını karşılaştırmak da mümkündür (Sencer-Irmak 1984, 276). 
Bogardus’un bu ilk uygulamasının ifadelerine bakıldığında dikkatleri 
çeken nokta, sınıflandırma çok yakın akrabalık bağına ve münasebetine 
göre yapılmıştır. Bu tarz sosyal mesafe ölçekleriyle katılımcıların 
farklı grupların birbirlerine bakışı karşılıklı olarak ölçülmektedir 
(Krech-Crutchfield, Cemiyet İçinde Fert, 1970 254-255; Arslantürk 
2004, 172-173).

Sosyal mesafe ölçeğinin geliştirilmiş bir başka şekli de Dodd (1935) 
tarafından yapılmıştır. Dodd, Yakın Doğudaki 15 millet grubu, 15 dini 
grup, 5 iktisadi grup ve 3 eğitim grubuna karşı tutumları ölçmek üzere 
5 basamaklı ölçeği meydana getirmiştir. 

Bunlar: 

-Evlenmek isteseydim onlardan biriyle evlenirdim. 
-Onlardan birini yemeğe davet etmek isterdim. 
-Böyle birinin sadece sokakta rastlayınca konuşacak bir tanıdığım olmasını tercih ederdim.
 -Böyle insanlarla bir arada olmaktan hoşlanmam. 
-Birinin bütün bu insanları öldürmesini arzu ederim (Krech- Crutçhfield, Sosyal Piskoloji, 1980, 256). 

Bogardus’un sosyal mesafe ölçeğinin hazırlanış ve uygulanış bakımından 
büyük ölçüde, Likert ve Thurstone tipi tutum ölçeklerine benzediği konusunda bir takım tartışmalar olmakla birlikte, bu ölçeklerle Bogardus’un sosyal mesafe ölçeği arasında bazı farklılıklar söz konusudur. 

Likert ve Thurstone tipi ölçekler dış gruplara ilişkin önyargıları belirlemeyi hedefler. Bogardus ölçeği ise, ferdin başka bir gruba karşı olumlu veya olumsuz hükümlerini ihtiva etmiyor (Krech-Crutçhfield, Sosyal Psikoloji, 1980, 255). Bir diğer ifadeyle, Bogardus’un sosyal mesafe ölçeği, Likert ve Thurstone tipi ölçeklerden en temel fark olarak grup üyeleri hakkındaki olumlu ya da olumsuz derecelendirmesini içermemesi bakımından farklılaşır. Ama Şerif-Şerif, Bogardus’un sosyal mesafe kavramını, kişiler ve gruplar arasındaki sempati veya antipati ile belirlenen mesafe olduğunu kabul eder (Şerif-Şerif 1996, 518-520). 
Kerch’in ifadesine göre, sonuçta, Bogardus ölçeği, farklı gruplara ilişkin sosyal mesafe hissinin derecesini bildiren ifadelerden ibarettir. 

Tabiatıyla, farklı olana tutumla sosyal mesafe arasında bir korelasyon 
bulunduğu nisbette, Bogardus ölçeği aynı zamanda bir tutum ölçüsü de 
vermektedir (Krech-Crutçhfield, Sosyal Psikoloji, 1980, 255). 

Bu çerçevede Bogardus’un ölçeği geliştirilerek faklı grupların hem belirli 
değişkenlere göre ve hem de birbirlerine karşı sosyal mesafeleri belirlenmek 
istenmiştir. Yerel unsurlar da dikkate alınarak geliştirilen sosyal mesafe ölçeği, 15 ifadeden oluşmuştur. 10 farklı gruba –Türk, Kürt, Alevi, Çerkes, Kürt Alevi, Türk Alevi, Avar(Maarulav), Çeçen, Dindar-Sunni ve Abdallar- ilişkin sosyal mesafe tutumunu ölçen sorular şu şekildedir: 

Evlenmek ister misiniz? 
Komşuluk etmek ister misiniz? 
Arkadaşlık etmek ister misiniz? 
Ticari ortaklık kurmak ister misiniz? 
Sırrınız paylaşmak ister misiniz? 
Aynı ülkenin vatandaşı olmak ister misiniz? 
Aynı iş yerinde çalışmak ister misiniz? 
Alış-veriş yapmak ister misiniz? 
İhtiyaç duyduğunuzda yardım ister misiniz? 
Kızınızın veya yakınınızdaki bir kızın evlenmesini ister misiniz? 
Oğlunuzun veya yakınınızdaki bir delikanlının evlenmesini ister misiniz? 
Cenaze törenlerine katılmak ister misiniz? 
Düğün törenlerine katılmak ister misiniz? 
Yemeğini yemek ister misiniz? 
Kestiğini yemek ister misiniz? 


2. Sosyal Mesafe Tutumları Özelinde 


Alevilere ve Sünnilere Bakış Birlikte yaşamak ve farklıyla mekânsallık-zamansallık zorunluluk, karşılıklı hesaba katma, karşılıklılık, ilişkiyi toplumsal olarak niteleme iznini verir (Gasset 2011, 104). Tanınabilecek ölçüde farklı kültürde yaşayan insanlar, farklı dünyada yaşadıkları anlamına gelmez. Bunlar, 
aynı dünyada fakat farklı biçimlerde yaşıyor olabilirler (Fay 2001, 129).

Sosyal ilişki düzeyinde insanların, gruplar bazında faklı olanla kurdukları 
ilişkideki öncelikler ve sonralıklar, diğer bir ifadeyle kurulan ilişkide 
sosyal mesafe düzeyinde problem olarak görülmeyenler ve görülenlerin 
birçok açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Farklı olana karşı geliştirilen tutumlarda sembolik (simgesel) etkileşim 
ve olumlu-olumsuz yargılara sahip olunsa dahi mekansal-zamansal boyutuyla kurulmak zorunda kalınan ilişki, kişileri tanınan-bilinen anlamlı (olumlu veya olumsuz) farklılık düzeylerine ulaştırmaktadır. Dolayısıyla çok kategorik, genellemeci ve bireyi hiçe sayan yapısal bakıştan ziyade ilişki ve örnek merkezli bakışla değerlendirme yapmanın/ölçmenin daha metodolojik olacağı düşünülmektedir. Aşağıdaki sosyal mesafe tutum puan ortalamaları, katılımcı herhangi bir grubun Alevilere ve Sünnilere karşı bakışını oluşturan puanlar değildir. Bu puanlar katılımcıların bütününe göre Alevilere ve Sünnilere karşı sosyal mesafe tutum puanlarıdır. 

Zira çalışmanın genel yapısını oluşturan ilişkinin olmayışı değildir. Kurulan 
ve kurulmak zorunda olunan bir ilişki var. Dolayısıyla da vurgulanmak 
istenen birlikte yaşam açısından hangi tutumların diğerine göre önceliğe 
sahip olduğudur. Aşağıdaki tablo bu çerçevede değerlendirilecektir. 

2.1. Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanları Geçerlilik ve Güvenirliliği 

Araştırmaya katılanların kendi kimlik tanımlamalarına ilişkin farklılaşmaları göz ardı edilerek tamamının Alevilere karşı sosyal mesafenin hangi düzeyde olduğunu belirlemek amacıyla geliştirilen ölçeğin KMO-Bartlett’s testi ve faktör-madde analiz sonuçları Tablo 1 ve 2’de verilmiştir. 


Tablo 1: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanlarının KMO ve Barlett’s Testi sonuçları 

Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafelerini belirlemek amacıyla geliştirilen ölçeğin ölçüm konusundaki yeterliliğini saptanması için yapılan (KMO) Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling testine göre yeterlilik puanı 0,941’dir. Bu puan sosyal bilimlere göre elde edilen verilerin mükemmel yeterlilik düzeyini ifade ettiğini göstermektedir. 


Tablo 2: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanlarının Faktör Ve 
Madde Analiz Sonuçları Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Ölçeği Soruları 

Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafesinin belirlendiği 
düşünülen 15 ifadeden oluşan ölçeğin faktör analizi Tablo 2’den sonuçları 
incelendiğinde birinci faktör yük değerinin 0,85 ile 0,75 arasında değiştiği gözlemlenmektedir. Faktör yük değerlerinin yüksek olması ölçeğin birbirleri ile yüksek düzeyde ilişkili olan maddelerden oluştuğunu ve başlığı “Alevilere Karşı sosyal Mesafe” olan yapıyı ölçtüğünü göstermektedir. 
Tek bir sosyal mesafe faktörünün açıkladığı toplam varyans ise %65,15’dir. Öte yandan her bir sosyal mesafe ifadesini katılımcıların ne denli ayırt ettiğini değerlendirmek amacıyla yapılan madde analizi sonuçlarına göre, madde toplam korelasyonlarının da 0,82 ile 0,62 arasında yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. Bu bulgu da bize ölçeğimizdeki 15 ifadenin her birinin ayırt edici özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. 

Ölçeğin güvenilir katsayısı Cronbach Alpha ise 0,96 olarak bulunmuş 
olup, bu değer ölçme aracının oldukça yüksek bir güvenilirlik göstergesine 
sahip olduğunu ortaya koymaktadır. İfade ettiğimiz bu bulgularla 
birlikte düşünüldüğünde, Alevilere karşı sosyal mesafe ölçeğinin geçerli 
ve güvenilir veri toplama aracı olduğu sonucuna ulaşmaktayız. 


Tablo 3: Araştırmaya Katılanların Tümüne Göre Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puan Ortalamaları 

İstatistiksel analize göre, sosyal mesafe yakınlığından uzaklığına göre sıralamanın en başlarında, düğün-cenaze merasimlerine katılmak, alış-veriş yapmak, ülkenin vatandaşlığı ve aynı iş yerinde çalışmak tutumları yer almıştır. Bu sıralamayı ihtiyaç duyduğunda yardım istemek, arkadaşlık-komşuluk etmek, yemeğini yemek, ticari ortaklık kurmak tutumları takip etmektedir. Sosyal mesafe tutumunun uzaklığını belirten maddeler ise, kestiğini yemek, oğlun veya kızın evlenmesini onaylamak, şahsi evlilik tutumu ve sırrı paylaşmaktır. 
Tabloda sosyal mesafe yakınlığını ölçen puan ortalamasında, en yüksek puanla düğün ve cenaze merasimleri yer almaktadır. Birlikte yaşamın en yakın sosyal mesafeleri, bütün gruplarda cenaze ve evlilik tutumlarının puanları hep yüksek çıkmaktadır. 
Sosyal mesafe açısından, Alevilerin yemeğini ve kestiğini yemek diğer gruplara göre daha uzak olarak ölçülmüştür. Kestiğini yeme özelinde ise, Alevilere karşı sosyal mesafe puanları yakın olmakla birlikte, her iki grupta da bu tutum, tablodaki soruların kendi içindeki sıralamasında düşük düzeyde seyretmektedir. 

Alevilere karşı, sosyal mesafe tutumlarından alış-verişin çok yakın bir mesafe düzeyinde çıkması da, birlikte yaşam ve güven açısından anlamlı bir farkındalık olduğu anlamına gelmektedir. Bu konuda bölgede yapılan gözlem ve mülakatta, özellikle Alevilere karşı alış-verişte yüksek düzeyde olumlu bakışa şahit olunmuştur. Çünkü heterojen toplumsal yapılarda güç dağılımı da güç dengesizliği de kaçınılmazdır. Hal böyle olunca, gruplar arası anlaşmazlık çok rahat suistimal edilebilmektedir. 

Bundan dolayı, alış-veriş ve ticaret gibi farklı olanla en çok karşılaşılan gündelik gerçeklikler, birlikte yaşamda anlamlı farklılığa ulaşması diğer tutumlara göre daha yüksek olabilmektedir. 
Alevilere karşı sosyal mesafe tutumlarında yakınlık, diğer tablolarda olduğu gibi, birlikte yaşamın en çok hakim olduğu ilişkilerde, yani sivil alanlarda daha yoğun olmaktadır. Düğün, cenazeye katılmak, yardım istemek ve komşuluk etmek, kategorinin kendi içindeki sıralamalarıdır. 

Düğün ve cenaze, tutumların bütününde en yakın sosyal mesafeyi ifada ederken, yardım istemek bu iki tutuma yakın, komşuluk etmek ise, zikredilen üç tutuma göre daha uzak mesafededir. Özel alan çerçevesinden sosyal mesafe tutum puan ortalamalarının yakınlık sırasına göre, arkadaşlık etmek, yemeğini ve son olarak da kestiğini yemek şeklinde ölçülmüştür. Tablonun bütün soruları sosyal mesafe puan ortalamaları sıralamasında, bu üç tutum birbirlerine yakın 
olurken genelinin ortalamalarında orta düzeyde seyretmiştir. 

Ekonomik alana göre, sosyal mesafe toplam puanları sıralaması, kategorinin 
kendi içinde alış-veriş ve ticari ortaklık şeklinde ölçülmüştür. Alevilere karşı alış-veriş, çok yakın bir sosyal mesafe tutumudur. Ticari ortaklık, bu tutuma göre vurgulu ve yakın sosyal mesafeyi ifade etmemektedir. 

Kamusal alan değerlendirmesinde ise, ülkenin vatandaşı olmak ve aynı iş yerinde çalışmak olarak ölçülmüştür. Dikkat çeken yön ise, vatandaşlık konusunda Alevilerle aynı ülkede yaşamaya karşı yakın mesafe olduğudur. Sosyal mesafe tutumlarının toplam puanlarında ülkenin vatandaşı olması kabulü 4. sırada sonuçlanmıştır. Aynı iş yerinde çalışmak ise, 5. sırada yer almıştır. Bu aynı zamanda, 15 mesafe tutumunun sıralamasında oldukça yakın ilişki düzeyi demektir. En son sırada ise, mahrem alan tutum soruları yer almıştır. Bu 
alandaki sorular, kategori içinde sırasıyla, oğlun ve kızın evlenmesi, katılımcının kendisinin farklı olana karşı evlilik tutumu ve sırrı paylaşmaktır. 
İnsanın kendine aitliğinin yansıması olan bu sorular en uzak sosyal mesafe olarak ölçülmüştür. 

2.2. Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanları 

Geçerlilik ve Güvenirliliği 

Araştırmaya katılanların kendi kimlik tanımlamalarına ilişkin farklılaşmaları 
göz ardı edilerek tamamının Sünnilere karşı sosyal mesafenin 
hangi düzeyde olduğunu belirlemek amacıyla geliştirilen ölçeğin KMOBartlett’s 
testi ve faktör-madde analiz sonuçları Tablo 4 ve 5’de verilmiştir. 


Tablo 4: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanlarının KMO 
ve Barlett’s Testi Sonuçları 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafelerini belirlemek 
amacıyla geliştirilen ölçeğin ölçüm konusundaki yeterliliğini saptanması için yapılan (KMO) Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling testine göre yeterlilik puanı 0,941’dir. Bu puan sosyal bilimlere  göre elde edilen verilerin mükemmel yeterlilik düzeyini ifade ettiğini göstermektedir. 

Tablo 5: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Toplam Puanlarının Faktör 
ve Madde Analiz Sonuçları 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafesinin belirlendiği 
düşünülen 15 ifadeden oluşan ölçeğin faktör analizi Tablo 5’ten sonuçları incelendiğinde birinci faktör yük değerinin 0,87 ile 0,62 arasında değiştiği gözlemlenmektedir. Faktör yük değerlerinin yüksek olması ölçeğin birbirleri ile yüksek düzeyde ilişkili olan maddelerden oluştuğunu ve başlığı “Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe” olan yapıyı ölçtüğünü göstermektedir. 

Tek bir sosyal mesafe faktörünün açıkladığı toplam varyans ise %62,39’dir. Öte yandan her bir sosyal mesafe ifadesinin katılımcıların ne denli ayırt ettiğinin değerlendirmek amacıyla yapılan madde analizi sonuçlarına göre, madde toplam korelasyonları nın da 0,83 ile 0,59 arasında yüksek düzeyde olduğu görülmekte dir. Bu bulgu da bize ölçeğimizdeki 15 ifadenin her birinin ayırt edici özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. 

Ölçeğin güvenilir katsayısı Cronbach Alpha ise 0,95 olarak bulunmuş olup, bu değer ölçme aracının oldukça yüksek bir güvenilirlik göstergesine sahip olduğunu ortaya koymaktadır. 
İfade ettiğimiz bu bulgularla birlikte düşünüldüğünde, Sünnilere karşı sosyal mesafe ölçeğinin geçerli ve güvenilir veri toplama aracı olduğu sonucuna ulaşmaktayız. 


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 1

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 1


Güz 2013 . Cilt 3 . Sayı 6 
Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri (Alevilik-Sünnilik Örneği) 
Bahset KARSLI*1 

Özet: Birlikte yaşama kavramı, dünyayı sizin gibi algılamayan, düşünmeyen, yaşamayan insanlarla paylaşma zorunluluğunu ifade etmektedir. Çünkü insan 
olmak, bağımlı olmak ve bir başkasına muhtaç olmak demektir. Bu konudaki ahlaki sorumluluk, insanı temele alarak incelemeyi gerektirmektedir. Her insanın bireysel tecrübesi, hayatı algılayışı, beslendiği kaynak farklıdır. Bunun önemli sebeplerinin başında insanın bireysel ve grupsal süreçlerindeki farklılık 
gelmektedir. Bu makalede öncelikle, Bogardus’un sosyal mesafe ölçeği ve alanda uygulamak için geliştirilmiş halinden bahsedilecektir. İnsanın bir başkasını 
değerlendirme kriteri olarak bireysel ve grupsal süreçlerin analizi yapılacaktır. Daha sonra sosyal mesafe tutum soruları özelinde Alevilere bakış ve birlikte 
yaşamada öncelik verilen tutumlar değerlendirilecektir. En sonunda ise, sosyal mesafe yakınlığının veya uzaklığının sebepleri analiz edilecektir. 

*1 Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı, bkarsli@akdeniz. edu.tr. 

Bu makale, 3-5 Ekim 2013 tarihinde Bingöl’de düzenlenen Geçmişten Günümüze Alevilik 1. Uluslararası Sempozyumu’nda sunulan “Birlikte Yaşama Perspektifinde Toplumun Alevilere Bakışı ve Alevilerin Diğer Gruplarla Sosyal İlişkideki Öncelikleri“ isimli tebliğin makale haline getirilmiş halidir. 
Bahset KARSLI 

Giriş;

Bir grubun diğer gruplarla ilişkisini açıklamak veya bir gruba ilişkin genelleştirilmiş algıyı incelemek, kaçınılmaz olarak grupların birbirlerine bakışının zihni alt yapısını tespit etmeyi ve yine bir gruba yönelik algının beslendiği kaynağın hem varlıksal hem de kültürel süreçlerini analiz etmeyi zorunlu kılmaktadır. Zira insan, ontolojik olarak bir grup-varlıktır; dolayısıyla ben kimim sorusuna verilen cevabın oluşturduğu “bireysel kimlik”, her zaman öyle ya da böyle, biz kimiz sorusuna verilen cevabı da, yani mensubiyet ve aidiyet unsurlarını da içermek durumundadır (Göka 2005, 7-18). 

Bireysel ve toplumsal süreçte, farklı olanla veya dış dünyayla kurulan 
ilişkilerde anlamlar dünyası oluşturulur. Bu mekansallık ve zamansallığın, 
bireyi dönüştürmesi ve içselleştirme derecesine ulaştırmasıdır. 
Buna yol açan ise ontogenetik süreç, sosyalizasyondur. Böylelikle 
sosyalizasyon, bireyin bir toplumun ya da toplumun bir kesitinin nesnel 
dünyasına kapsamlı ve tutarlı şekilde girmesi olarak tanımlanabilir. 
Sosyal psikolojide birincil ve ikincil sosyalizasyon (Güney 2009, 192-94) 
olarak karşılığını bulan aslî ve tali sosyalizasyon süreçleriyle farklı olanın 
tecrübesine ilişkin anlamlılık boyutuna ulaşılır. Asli sosyalizasyon, bireyin çocukluk döneminde başından geçen ve onu toplumun bir üyesi haline getiren ilk sosyalizasyondur. Tali sosyalizasyon ise, zaten sosyalleşmiş olan bireyi kendi toplumunun nesnel dünyasındaki yeni kısımlara sokan herhangi bir sonraki süreçtir (Berger-Luckmann 2008, 191). 

Asli sosyalizasyon, birey açısından genellikle en önemli sosyalizasyondur 
ve tali sosyalizasyonun temel yapısının, asli sosyalizasyona benzemesi gerekir. Asli sosyalizasyon salt bilişsel öğrenmeden fazla şeyler içerir. Daha en temelde çocuk, çeşitli duygusal biçimlerde anlamlı ötekilerle kendini özdeşleştirir. Yani bu farkına vardığı kişilerin rol ve tutumlarını benimser, içselleştirir ve kendinin kılar. Ki bu sayede çocuk kendini tanımaya ve öznel bakımdan tutarlı ve makul kimlik 
edinmeye güç yetirebilir hale gelir. Bu tek yanlı ve statik bir süreç de değildir. Bu süreç anlamlı ötekiler tarafından tanınma ile kendini-tanıma arasında, diğer bir ifadeyle nesnel olarak atfedilmiş kimlik ile öznel olarak edinilmiş kimlik arasında diyalektiği doğurur. Bireyin anlamlı ötekilerle özdeşleştiği her uğrakta bu diyalektik toplumun genel diyalektiğinin bireysel bazda tikelleşmesi anlamına gelir. Böylece dışarıda olan gerçek şey içerde olana tekabül eder, nesnel gerçeklik öznel gerçekliğe tercüme edilir veya bunu tersi de geçerlidir (Berger-Luckmann 2008, 192-196). 

George Herbert Mead bu öznel süreçleri, kişilik oluşum süreçlerinde 
dürtüye maruz kalan ve yalnızca pasif bir şekilde cevap veren değil 
sürekli hareket eden bir organizma olarak tanımladığı ben’i temele alarak 
iki evre olarak belirler. Birincisi, organizmanın başkalarının tavırlarına 
karşı örgütlenmemiş yanıtı ki bu hareket etmesi için kendiliğinden  
dürtüsü olan Birinci Ben (I)’dir. İkincisi ise, diğerler çevrece örgütlenmiş 
olan ve kişinin de kabullendiği bir dizi tavır alış olan İkinci Ben 
(me)’dir (Georg Herbert Mead 1934, 175; Wallace-Wolf 2012, 275-282). 
Mead’ın ben tanımlamasındaki ikili yapı, içsel ve dışsal süreci oluşturmaktadır. 
Dışsal süreç, çevrenin bireyden beklentileri ve talepleri, içsel süreç ise, bireyin bu taleplere karşı uygun davranış geliştirmesidir. Uygun davranışlar ödüllendirilirken, uygun olmayan davranışlar sapma olarak karşılık bulur (Bauman 1998, 36-37). 

Bu diyalektikle birlikte insanlar biyolojik bir organizma olmanın 
ötesinde aynı zamanda içinde yaşadığı toplumun bir ürünüdür. İnsanlar 
grup içinde doğarlar ve toplumsal niteliklerini gruplarda kazanırlar. Bu 
gruplar aracılığıyla toplumda geçerli olan bilgiler, değerler bireye aktarılır. 
Toplumsallaşma (sosyalleşme) bireyin toplumun kurallarını, değerlerini, 
tutum ve davranışlarını, uygulamalarını öğrenmesi, öğrendiklerine 
uygun davranmasını ve böylece toplum içinde bir kişilik, benlik kazanması 
sürecidir (İçli 2008, 117) Ama insanın sosyalizasyonu, çok karmaşık 
bir süreçtir. İnsan, etrafında bulunanların, her gün karşılaştığı sayısız 
olayların ve kişilerin, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve kültürel koşulların, 
gelenek, töre ve yasaların, fiziksel çevrenin ve sayılmakla bitmeyen 
daha pek çok unsurun etkisindedir (Kağıtçıbaşı 2010, 360) 

Sosyalizasyon sürecinde en belirleyici etken gündelik işlerin oluşturduğu 
tecrübedir. Gündelik hayatta başkalarına dönük en önemli tecrübe ise, sosyal etkileşimin prototipik örneği olan yüz-yüze durumda vuku bulur. Kişinin ve başkasının mekansal buradalığı ve zamansal şimdiliği, yüz yüze olduğu müddetçe birbirlerini sürekli etkiler. 
Bundan dolayı bireysel-toplumsal anlamda farklı olanla kurulan ilişkiler son derece esnektir. Diğer bir ifadeyle, yüz yüze etkileşime, katı kalıplar 
dayatmak oldukça güçtür. Ortaya konan modeller her ne olursa 
olsun, sübjektif anlamların fazlasıyla çeşitli, incelikli, ve sürüp giden 
değiş-tokuş tarafından durmaksızın değişikliğe uğratılmaktadır (Berger-
Luckmann 2008, 44-45). Böylece gündelik hayat gerçekliği, kendini 
subjektiviteler-arası bir dünya, yani başkalarıyla paylaşılan bir dünya 
olarak karşılık bulmaktadır (Berger-Luckmann 2008, 36) 

Bu noktada Simmel’in sosyal gruplar-sosyal çevrelerden bahsetmesi 
ve grupların ortaya çıkışını, sosyal çevrelerin kesişmesi ve bireyliğin 
oluşumu ile ilgili görmesi ve bunun sonucunda bireyi her şeyden önce 
toplumun en küçük parçası olarak tanımlaması önemlidir (Frisby 2002, 
78; Jung 2011, 79; Wallace-Wolf 2012, 269-75). Simmel’e göre toplum 
gibi birey de bir çokluk’tan çıkmaktadır. Dolayısıyla birey çok sayıda 
etkinin bir kesişme noktası ve geçit yeridir. Toplum ve birey birbirini 
etkilemekte, dönüştürmekte, sosyalizasyon sürecinde yeniden inşa 
etmektedir. Simmel’e göre, incelenecek tek alan bireyin toplumu, toplumun 
da bireyi dönüştürdüğü ‘karşılıklı etki’ alanıdır. Öyle ki, ne toplum 
kavramı ve ne de birey kavramı, sosyolojinin temel kavramı olabilir. 
Sosyolojinin konusu karşılıklı etki kavramıdır. Çünkü ona göre 
toplum, nihai olarak, sosyal etkileşimlerden, çok sık dokunmuş bir ilişkiler 
ağından ve en çok sayıda bağıntıyı ve bağımlılıktan başka bir şey 
değildir (Jung 2011, 77; Levine ve Arkadaşları 2011, 67). İnsanın birliği 
denen şey ise, ancak en yüksek farklılıktaki etkenlerin bir toplamı ve 
ürünü olabilir (Jung 2011, 44). Simmel’e göre toplum bireylerin dışında, 
çeşitli etki formlarından bağımsız bir oluşum değildir. 

Simmel’de toplumlaşma ve karşılıklı etki kavramları, hareket 
noktası olarak her şeyin birbiriyle etkileşim içindeki düzenleyici bir 
dünya ilkesidir. Sosyolojinin konuları, hem toplumlaşmayı harekete 
geçiren hem de toplumlaşma olan soyut formlardır. Bu formlar her yerde 
olabilir; insanların karşılıklı birbirlerine bakmaları, birbirlerini aramaları, 
mektup yazmaları, yemek yemeleri, birbirlerini sempatik veya 
antipatik bulmaları, birbirlerine yol sormaları, birbirleri için süslenmeleri 
gibi çok farklı olan, herkeste bulunabilen anlık-sürekli, bilinçli-bilinçsiz 
etkileşimlerin hepsi. Bu ilişki formları bireyler arası sosyal eylemin 
gerçekleşmesini sağlayan zeminlerdir (Frisby 2002, 123; Levine ve 
Arkadaşları 2011, 67; Jung 2011, 77).

Bireyin toplumu, toplumun da bireyi dönüştürdüğü, yeniden inşa 
ettiği ilişkiler ağı, sosyal mesafe açısından öncelikler ve sonralıklar 
formlarında şekillenmektedir. Bu, hem bireysel hem de grupsal anlamda, 
gerçekliğin nesnelleşmesi ve nesnelleşen gerçekliğin de toplumu yeniden 
dizayn etmesiyle sosyal mesafe tutumlarının sınırlarını çizmek anlamına gelmektedir. Farklı gruplara bakışın zihniyet temelleri, sosyalizasyon 
süreçleri olarak değerlendirilmektedir. Aynı şekilde sosyal mesafe tutum soruları, bu süreçte kazanılan bireysel ve toplumsal sosyalizasyon süreçlerinin karşılıklı etkileşimleri olarak düşünülmektedir. 

Çalışma özelinde her bir sosyal mesafe soru formu, bireyin bir başka 
gruba bakış açısının sosyalleşme süreçlerindeki zihniyet temelidir. 
Birlikte yaşama temelinde bireyin sosyalizasyon süreçleriyle kazandığı 
bakış açısını analiz etmek farklı gruplara karşı sosyal mesafe tutumlarının 
uzaklığının ve yakınlığının sebebini de oluşturmaktadır. Bu 
çerçevede öncelikle, çalışmanın kavramsal çerçevesi ve geliştirilen ölçek 
değerlendirilecektir. Daha sonra ise Alevi ve Sünnilere karşı sosyal 
mesafe tutumlarının sıralaması ve analizi yer alacaktır. Son bölümde 
ise katılımcılara yöneltilen birinci kimlik algılaması, dünya görüşüne 
en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı 
sorularına göre farklılaşmalar incelenecektir. Ve bu verilerin sonuçlarının 
altında yatan zihniyet hem sayısal hem de gözlem/mülakata dayalı 
olarak işlenecek ve değerlendirilecektir. Toplumsal boyutta daha 
huzurlu bir gelecek perspektifi sunabilmek için verili yapıların analizi 
önemli olsa gerek. Tevarüs edilen yaşam dinamikleri üzerine inşa etme 
ve pekiştirme amacına matuf olarak, birlikte yaşama’yı besleyen veya 
birlikte yaşama’ya zarar veren sosyal mesafe tutumlarının sıralamaları 
Aleviler ve Sünniler özelinde araştırılıp tespit edilmeye çalışacaktır. 

1. Çalışmanın Kavramsal Çerçevesi 

1.1. Sosyal Mesafe 

Sosyal mesafe, belirli bir sosyal sınıfa mensup olan herhangi bir 
ferdin, diğer sınıflarla ve o sınıflara mensup bulunan gruplar ve fertlerle 
olan hiyerarşik ilişkilerini, bir nüfus içindeki sınıfların birbirleri ile 
olan ilişkilerini ve belirli nüfusların aralarındaki sosyal farklılık ilişkilerini 
gösteren bir kavramdır (Bogardus 1959, 7-11). Tutum ölçümlerin
de ölçek kavramına başvuran ilk toplumbilimci Bogardus’tur. Geliştirdiği 
sosyal mesafe ölçeğiyle, herhangi bir kümenin toplumsal bakımdan 
benimsenme düzeyini saptamak üzere seçilmiş kimi maddelerden 
oluşmuştur. Bu maddeler, çok yakın bir toplumsal ilişkiyi benimseme 
eğiliminden en uzak toplumsal ilişkiden bile kaçınma eğilimine doğru 
sistematik bir düzen içinde sıralanmıştır (Sencer-Irmak 1984, 275). 
Sosyal mesafe sosyal psikolojide ırk, din, milliyet gibi, farklı sosyal 
gruplardan üyelerin birbirlerini kabul veya reddetme derecesidir (Budak 
2000, 690). Sosyolojik olarak sosyal mesafe (social distance) ise, sosyal 
grupların mahremiyet sınırlarını hangi mesafede çizmeye istekli olduklarını 
gösteren, toplumsal değişkenlere ya da ağlara dayalı benzerlik ya 
da yakınlık ve uzaklıktır (Marshall 1999, 750). 

Asli ve tali sosyalizasyon süreçleriyle çevrenin birey, bireyin de 
çevre üzerindeki etkilemelerini ve etkileşimini ifade eden dinamik 
toplumsal yapıdaki diyalektik, gündelik gerçekliğin nesnelleşmesi ve 
bu nesnelleşme sürecinde değişimlerle anlamlı farklılık düzeyleri, toplumsal 
ilişkileri şekillendirmektedir. Yüz-yüze olmanın deterministliği, 
gündelik gerçekliği çeşitli formlarda sosyal mesafe düzeyleri olarak 
değiştirmekte ve dönüştürmektedir. İnsanın kalıtımsal yapısı ve farklı 
gruplara ilişkin kazandığı bakış açısını şekillendiren aile çevresi, kanaat 
oluşturucu unsurlar ve dış dünya tarafından kazandırılan perspektif, 
sosyal mesafe tutumlarında sıralamanın zihniyet temellerini oluşturmaktadır. 

1.2. Araştırmanın Evreni 

Araştırmanın evrenini K.Maraş’ın Göksun ilçesi oluşturmaktadır. 
TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’in adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 
2011 verilerine göre Göksun ilçesi 19.090 ilçe merkezi, 34.934 köybelde, 
toplamda ise, 54.024 nüfusa sahiptir (http://tuikapp.tuik.gov.tr/ 
adnkSdagitapp/adnks.zul, 2011 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi). 
Geneli yansıtacak şekilde oluşturulan örneklem ise Tesadüfî (Rastlantılı) 
örnekleme metodu ile oluşturulmuştur. Göksun ilçesi gruplar arası 
sosyal mesafeyi ölçmek için farklı grupların bir arada yaşadığı bir yerdir. 
Hem siyasi açıdan eski çağlara dayanan, -ilçe olarak 100. yılını kutlayan- 
hem de coğrafi açıdan daima geçiş yeri olup İç Anadolu arasındaki 
intikal noktası olması münasebetiyle farklı grupların yaşam merkezidir 
(Göksun tarihiyle ilgili ayrıca bkz. Öztürk-Sarıkaya 2010; bütün yönleriyle 
Göksun’da sosyal yaşam için Ed. Alıcı 2010). Örneklem grubun 
tamamı ilçe merkezi ve köylerinden oluşmuştur. Her toplumsal gruba 
ulaşılmaya çalışılmıştır. Türk, Çerkes, Çeçen, Alevi Gruplar ve Abdalların 
bir arada yaşadığı bölgelerdeki uygulamaya daha bir önem verilmiştir. 
Bu çerçevede farklı gruplara dikkat ederek oluşturulan araştırmanın 
örneklem grubu 470 kişiden oluşmaktadır. 

1.3. Bogardus’un Sosyal Mesafe Ölçeği 

Araştırmada Emory Bogardus’un 1925’de geliştirdiği sosyal mesafe 
ölçeği temel alınmıştır. Bogardus bu ölçeği ilk defa ABD’de insanların 
farklı ırk, din, sınıf gibi gruplardan üyeler ile sosyal ilişkiye girmeyi kabul 
etme veya reddetme derecesini ölçmek için geliştirmiştir (Bogardus 
1959, 30; Krech-Crutçhfield, Sosyal Psikoloji, 1980, 254). Bogardus, geliştirmiş 
olduğu ölçeği ilk kez 1926 yılında, 24 üniversiteden gelen 1725 
Avrupa kökenli Amerikalı öğrenci üzerinde kullanmıştır. Çalışmalar 
onar yıllık periyotlarla 1946, 1956, 1996 yıllarında da tekrarlanmıştır. 
1936 yılında Bogardus’un yurt dışında olması nedeniyle uygulama yapılamamıştır (Bogardus 1959, 30; Tavşancıl 2005, 115). Sosyal mesafe 
kavramı, Bogardus’a göre, kişiler ve gruplar arasındaki sempati veya 
antipati ile belirlenen mesafedir. Bogardus tip ölçeklerde yedili bir skala 
kullanılmaktadır. Bu ölçeği uygularken deneklere şu talimat verilmektedir. 
Benim ilk hissi reaksiyonuma göre ırk grupları mensuplarını ( ne 
tanıdığım, en iyi, ne de en fena, üyesini düşünmeden, bir sınıf olarak) 
aşağıda altına işareti koyduğum sınıflandırmalardan birini veya bir 
kaçını isteyerek kabul ediyorum (Krech-Crutçhfield, Sosyal Psikoloji 1980, 254). 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***