Perinçek Yanlız Bırakılmamalı
Dr. M. Galip BAYSAN |
mgbaysan@kemalistler.org
Tarih: 15-01-2015 14:25
|
Yıllar önce bu başlık altında yazdığımız yazıyı hatırlayan varmı? Bilemem ama olayın üzerinden 10 seneye yakın bir süre geçtiği için belki hatırlanmayabilir. Bu nedenle biraz özet bilgi vermemiz yararlı olabilir.
Lozan Mahkemesi, hafızam beni yanıltmıyorsa 2006 yılı8nın Mart ayında Diaspora Ermenilerinin şikayeti üzerine açılan bir dava sonucu Perinçeği 90 gün hapis karşılığında, her gün için 100 frank hesap edilerek 9.000 İsviçre frangına mahkûm etmiş ve cezayı 2 yıl tecil etmişti. Perinçek’e ayrıca 3.000 frank para cezası verilmiş, ülkedeki Ermeni Cemaatine sembolik olarak 1.000 ve davayı açan Sarkis Şahinyan isimli Ermeniye de 10.000 frank ödenmesi istenmişti. Perinçek bu bu karara İsviçre Federal Mahkemesine müracaat ederek itiraz etmişti. Federal Mahkemenin bu kararı onaylaması ile Ermeni Toplumu lehinde verilen karar kesinlik kazanmış oldu. Mahkeme kararında” Pek çok tarihçinin, Avrupa Parlementosunun ve pek çok ülke Meclisinin Ermeni iddialarını kabul etmiş olmasını” gerekçe göstermişti.
Perinçek bu haksızlığa boyun eğmemiş ve büyük bir cesaretle ve güvenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İsviçre Hükümetine Karşı Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili davada Perinçek, daha doğrusu Türk Halkı lehinde karar verince Ermeni Diasporası durmamış ve bir karşı dava ile konuyu günümüze taşımış oldu. İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği karar; Tehcir olayının 100ncü yılına yaklaştığımız şu günlerde Türk tarafının elini son derecede güçlendirmiştir. Bu ayın sonunda görülecek dava işte bu davanın Ermeni versiyonudur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kazanılan dava sonucu nedeniyle, şu anda bütün kararları ulusumuzca tartışılan bir mahkemenin verdiği bir kararla yurt dışına çıkış yasağı bulunan Doğu Perinceğe ulusça büyük saygı duymalı ve şükranlarımızı sunmalıyız. Perinceği hiç tanımayan bir vatandaş olarak belirttiğimiz bu görüşler Ermeni Meselesi konusunda yıllarca süren araştırmalar yapmış ve 50 yıldır yakından ilgilenmiş ve hatta Ermeni dostu bile sayılabilecek bir Türk vatandaşı olarak samimi görüşlerimizdir.
Perinceğin Ermeni Diyasporasının itirazı ve talepleri ile dava yeniden ele alınarak yenilenen bu davada bulunması veya bulunmaması sonucu ve kararı şüphesiz büyük ölçüde etkileyecektir.
Bu dava öyle böyle alelade bir dava değildir. Bu dava Osmanlı Yönetimini baştan aşağı karalayan bir davadır. Günümüz yöneticileri ne sadece inkâr ne de “bu işi İttihatçılar yaptı, bizler sorumlu tutulamayız” anlayışı ile sıyrılamazlar. Bu iş işte böyle mahkemelerde ve uluslar arası arenada yüz yüze görüşerek ve hesaplaşarak çözülmelidir.
İddia açıktır: “Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk yöneticileri tarafından dinsel güdü kaynaklı ve bilinçli olarak soykırıma uğratılmış ve 1,5 milyon Ermeni kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden yok edilmiştir.” Buna karşılık Türk tarafı olayı “savaş sırasında İsyan eden bir bölge ve halkın bölgeden tahliyesinin sağlanması için alınan mecburi savunma tedbiri” olarak göstermek istemektedir. Yani bir taraf kendi halinde yaşayan, masum bir halkın sırf farklı dinden olması nedeni ile kasıtlı olarak katledildiğini savunurken, diğer taraf Ermeni yurttaşların savaş sırasında isyan ederek düşmanla işbirliği yaptığını bu nedenle cezalandırılmaları gerektiğini ve cezalandırıldıklarını savunmaktadır.
Ermeniler ve onları destekleyen dış güçler 100 yıla yakın uğraşmalarına ve savaş sonunda 4 yılı aşkın Osmanlı Devletinin en gizli arşivlerini ellerinde bulundurmalarına rağmen soykırım yapıldığını gösteren hiçbir belge bulamamışlar ve bu nedenle büyük iddialarla Malta’da topladıkları liderleri serbest bırakmak mecburiyetinde kalmışlardı. Eldeki bütün belgeler soykırım yapıldığını değil ama soykırım yapılmadığını gösteriyordu.
Ermeni cinayetleri sonucu yapılan yargılamalarda bile Soykırım iddiaları belgelenemediği için siyasi kararlarla sonuçlanmış ve caniler hafif cezalarla hatta Talat Paşa davasında olduğu gibi cezasız bırakılmışlardı.
Ay sonundaki duruşma bu nedenle Türk Halkı için hayati önemi haizdir. Bu davanın Perinçekle alakası sınırlıdır. Burada yargılanan Türk Halkı ve Türk Halkının savaşta kendisini savunma hakkıdır. Perinçek bu davanın kilit adamıdır. O gün, o duruşmada bütün dünyaya karşı hiç korkmadan, çekinmeden dimdik durmalı ve kendi sözleri ile “Soykırım iddialarının emperyalist bir yalan” olduğunu ısrarla belirtmelidir.
Onun mahkeme kararı ile yurt dışına çıkışının engellenmesine gelince; Bu konuda mahkeme kararı karşısında Hükümetin bir şey yapamayacağı veya mahkemenin Perinçeğin kaçabileceği iddiası gülünç kalmaktadır. Son günlerde öyle inanılmaz davalar ve sonuçları ile karşılaştık ki, Türk Ulusunun yüksek menfaatini ilgilendiren böyle bir davaya bir siyasi parti liderinin desteklenmemesi çok büyük siyasi hata olacaktır.
Perincek gönderilmez ve dava aleyhimize sonuçlanırsa Ermeniler ve bütün Hristiyan Batı dünyası Müslüman ve zalim Türklere karşı büyük bir hukuki zafer kazanacak ve soykırım iddialarının cezalandırma kanunları birbirini takip edecektir. Yöneticilerimiz danışmanlarının dikkatini bu konu üzerinde yoğunlaştırmalarını ve hukukçuların kişi yerine uluslarının menfaatlerine göre hareket etmelerini bekleriz.
Son bir not: Perinçek bu davaya katılamazsa, bu, ülkemizdeki siyasi ve hukuki baskıların ne boyutta olduğunu bütün dünyaya hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak şekilde gösterecektir.
ÖZEL NOTUM;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ NİN ULUSLAR ARASI CAMİADA BİR SAYGINLIGI VAR DI İLİŞKİLİ VE ALAKALI OLMAYAN HER GİRİŞİM DEVLETE ZARAR VERİR DEVLETİ YÖNETMEKLE MÜKELLEF SİYASİ İKTİDARIN ORGANLARI VARKEN KİŞİSEL GİRİŞİMLER FAYDADAN COK ZARAR GETİRİR ERMENİ MESELESİ Nİ DOĞU PERİNCEK ÜZERİNDEN ÇÖZÜME GÖTÜRMEK EN BÜYÜK HATADIR..
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder