IRAK VE SURİYE'DEKİ GELİŞMELERİN TÜRKİYE'YE ETKİLERİ BÖLÜM 4
IŞİD’İN YAYILMASI VE GÜÇLENMESİ GENEL TESPİTLER
• İlk aşamada Irak’ta el-Kaide’nin bir uzantısı olarak kurulan, 2006’dan itibaren “Irak İslam Devleti”, 2013’ten itibaren Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ismini kullanan örgüt güçlendikten ve Suriye’ye doğru yayıldıktan sonra el-Kaide ile bağlarını koparmış ve müstakil hareket etmeye başlamıştır.
• IŞİD’in ortaya çıkışı Esed rejiminin Batılı ülkeler nezdindeki imajını nispeten düzeltirken Irak’ta Şii karşıtlığına dayalı söylemlerle hareket etmesi Şii-Sünni ayrışmasını derinleştirmiştir.
• IŞİD başta Musul olmak üzere Sünni Arap bölgelerini istila ederek bu bölgelerde ciddi bir demografik değişime neden olmuştur.
• IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden itibaren yaklaşık 300 bin Türkmen ülke içerisinde yerlerinden olmuş, 3 bin Türkmen ailesi ülkeyi terk ederek Türkiye ve İran’a kaçmış, 500 Türkmen hayatını kaybetmiştir.
IŞİD’in faaliyet alanını genişletmesiyle bölgelerini terk etmek zorunda kalan Türkmenler, coğrafi olarak Arap ve Kürt bölgeleri arasında sıkışmıştır.
• IŞİD Irak’ta Musul bölgesinde Suriye’de ise Deyrizor ve Haseke bölgelerindeki petrol sahalarının bir bölümünü elinde tutmaktadır.
• ABD, IŞİD’le mücadeleye yönelik dört boyutlu bir strateji açıklamış, dört boyutta atılacak adımların nihai hedefinin IŞİD’i önce zayıflatmak, daha sonra tamamen etkisiz hale getirmek olduğunu ifade etmiştir.
• IŞİD, Türkiye’nin istikrarını bozucu terörist eylemlerde bulunabilir. IŞİD’e katılmış Türk uyruklu militanların Türkiye’ye dönünce benzer faaliyetlere yönelme ihtimali vardır.*
• Türkiye’nin IŞİD’in tüm dünyada yadırganan gayrı insani uygulamalarına karşı çıkmasından daha tabi bir şey yoktur. Türkiye’nin, sınırlarının ötesinde yürüttüğü faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda IŞİD’e müsamaha ile bakması mümkün değildir.
*IŞİD’in Türkiye’deki faaliyetleriyle ilgili ayrıntılar için bkz.
Ek-2: IŞİD’in Türkiye’deki Faaliyetleri
SONUÇ
ABD sonrası Irak’ta Maliki’nin Şii eksenli politikaları ve giderek otoriterleşmesinin yol açtığı krizler, Suriye’de ise iç savaşın uzaması ve el-Kaide bağlantılı grupların örgütlenmesi bölgede tehlikeli bir güç boşluğu meydana getirmiştir. Bu kaos ortamında başta IŞİD olmak üzere el-Kaide bağlantılı örgütler ve PKK/KCK bölge güvenliğini ve Türkiye’nin milli güvenliğini
tehdit eden önemli dinamiklere dönüşmüştür. Suriye iç savaşının yol açtığı
sığınmacılar meselesi ise Türkiye açısından giderek ağırlaşan bir külfet halini
almıştır. Türkiye, ABD ile ilişkilerin zedelendiği ve AB üyelik sürecindeki
ivmenin kaybedildiği bu dönemde Irak-Suriye hattındaki gelişmelerle birlikte
Orta Doğu’da zemin kaybetmektedir.
Irak’taki mezhepsel gerilimden beslenerek ortaya çıkan ve Suriye’ye yayılan
IŞİD, bu iki ülkede belirli bölgelerdeki fiili hâkimiyetini sürdürmekte, Batılı
ülkelerde Esed rejimiyle diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi yönünde oluşan
kamuoyunu güçlendirmekte ve Türkiye’yi Suriye’deki tutumunda yalnızlaştırmaktadır.
Irak ve Suriye’deki güç boşluğu bu ülkelerde PKK/KCK’nın daha
rahat faaliyet göstermesine yol açmakta ve bölge genelinde Kürk kökenli siyasi
beklentileri artırmaktadır. Çözüm sürecini Suriye’deki PYD yapılanmasını
tahkim etmek için kullanan terör örgütü, Türkiye’den dağa çıkardığı çocuk ve
gençleri PYD saflarında savaşmak için bu ülkeye götürmeye devam etmekte,
IŞİD’le mücadele adı altında Batılı ülkeler nezdinde sempati kazanmaktadır.
Bu çerçevede Türkiye’nin kendi sınırları içindeki Kürt sorununu çözmek ve
örgütü silahsızlandırmak amacıyla başlattığı çözüm süreci daha büyük engellerin
yer aldığı bir ortamda sürdürülmektedir.
IŞİD ve PKK/KCK tehditleri birlikte düşünüldüğünde Suriye ve Irak sınırlarının
güvenliğinin artırılmasının öncelikli olarak ele alınmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Bu konjonktürde Türkiye’nin Irak’ta iktidara
gelen Abadi hükümetiyle birlikte Bağdat merkezi yönetimiyle ilişkilerini geliştirmesi önem arz etmektedir. Bağdat merkezi yönetimiyle ilişkilerin olumlu seyretmesi, Türkiye’nin IŞİD krizinin ardından Irak’ta farklı bölgelere dağılan Türkmenlerin asimilasyonunun engellenmesi için gerektiğinde girişimlerde bulunmasını mümkün kılabilecektir. Benzer şekilde, Türkiye’nin krizin seyrine etki edebilmesi açısından Suriye iç savaşının çözümü doğrultusundaki uluslararası girişimlerin dışında kalınmamasının faydalı olacağı ifade edilebilir.
Bu kapsamda Türkiye’nin PYD’ye karşı tutumunun bütün Suriye Kürtlerine
karşı olmadığının vurgulanması, PYD’nin Suriye Kürtlerini temsil etmediğinin
altının çizilmesi terör örgütünün bu ülkedeki faaliyetlerinin meşruiyet
kazanmasının engellenmesi için elzemdir.
Irak ve Suriye’deki mevcut şartlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin
tek başına hareket etmesi halinde bölgedeki etkinliğinin sınırlı kalacağını hatırdan çıkarmamak uygun olacaktır. Türkiye’nin Orta Doğu’da insan hakları
ve demokrasi ilkelerinin ihyası ve öne çıkarılması yönündeki genel görüşünü
uluslararası toplumla birlikte ve uyum halinde gerçekleştirmeye çalışmasının
daha ihtiyatlı bir hareket tarzı olacağı şüphesizdir. Bu genel görüşe gölge düşürecek politikaların Türkiye’nin istikameti hakkında şüphelere yol açacağı
aşikâr dır. Böyle bir durumun ise Türkiye’yi gerek uluslararası alanda gerek
bölgesinde yalnızlaştırılabilecegi değerlendirilmektedir.
EK - 1
TÜRKİYE’YE SURİYELİ SIĞINMACI AKINI
Suriye’den Türkiye’ye sığınmacı akını, Nisan 2011’de çatışmalardan kaçan
Suriyelilerin sığınma talebinde bulunmasıyla başlamıştır. İlk etapta Suriye’de
yaşanan krizin kısa sürede sona ereceği ve sığınmacıların ülkelerine döneceği
beklenmiş, ancak bu beklenti gerçekleşmemiş ve Suriyeli sığınmacı akını
devam etmiştir. Türkiye, bu süreçte çatışmalardan kaçan Suriyeliler için “açık
kapı” politikası uygulamış ve sığınmacıların geçici olarak barınması için yerleşim
yerleri kurmaya başlamıştır. İç savaşın şiddetlenmesiyle Türkiye’ye
sığınan Suriyeli sayısında belirgin bir artış gerçekleşmiş, Mart 2015’e gelindiğinde resmi rakamlara göre 1 milyon 700 bin, sivil toplum kuruluşlarının raporlarına göre ise 2 milyonun üzerinde Suriyelinin Türkiye’ye sığındığı tespit
edilmiştir. Türkiye, açık kapı politikasıyla kabul ettiği Suriyelilerin ihtiyaçları
için bütün imkânlarını seferber etmiş, 2015’e gelindiğinde yapılan harcamalar
toplamda 5 milyar doları aşmıştır. Resmi harcamalar dışında, Türkiye menşeli
sivil toplum kuruluşları da sığınmacılara 700 milyon dolar civarında destek
sağlamıştır.
Sığınmacıların Statüsü
Türkiye’deki Suriyelilerin statüsüne ilişkin ciddi bir belirsizlik olduğu görülmektedir.
İlgili yayınlarda ve literatürde Türkiye’deki Suriyeliler için misafir,
mülteci, sığınmacı, göçmen gibi farklı tanımlamalar görmek mümkündür.
Ancak bu kavramların hukuki anlamları birbirinden farklı olup, her kavramın
karşılığı olan statüye göre elde edilen haklar da değişmektedir. Bu nedenle
sığınmacı ve mülteci arasındaki temel farkları ortaya koymak faydalı olacaktır.
Sığınmacılar kapıdan çevrilememekte, ihtiyaçları karşılanmakta, iade
edilememekte, fakat kamplarda bekletilmektedir. Mülteci statüsündekilere ise
bunlara ilaveten oturma ve çalışma izni verilmektedir. Ayrıca mülteciler sosyal
haklardan da yararlanabilmektedir. Bu konudaki karışıklığın temel sebebi
Türkiye’de sığınma hakkını kapsamlı biçimde düzenleyen yasal bir mevzuatın
olmamasıdır.54
Türkiye, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre
Sözleşmesi’ne taraftır. Ancak bu Sözleşme’yi “coğrafi sınırlama” çekincesi
ile kabul ettiğinden, Avrupa dışından gelip iltica talep edenlere “mülteci”
statüsü tanımamakta, Avrupa dışından gelenlere sadece “geçici sığınma”
koruması sağlamaktadır.
Türkiye, bu çerçevede Suriyeli sığınmacılara mülteci statüsü vermemiş, Suriyeliler için “misafir” ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Bu ifadenin hukuki bir karşılığı bulunmadığı için Suriyeliler, Ekim 2011’den itibaren İçişleri Bakanlığı’nın 1994 Yönetmeliği’nin 10. maddesi uyarınca “geçici koruma statüsüne” alınmıştır. Suriyelilerin durumuna ilişkin ilk hukuki düzenleme 30 Mart 2012 tarihli, 62 sayılı “Türkiye’ye Toplu Sığınma Amacıyla Gelen Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşlarının ve Suriye Arap Cumhuriyetinde İkamet Eden Vatansız Kişilerin Kabulüne ve Barındırılmasına İlişkin Yönerge” olmuştur. Bu yönerge ile Suriyelilerin “geçici koruma” altında oldukları kabul edilmiştir. Uluslararası standartlarla asgari ölçüde de olsa uyumlu olan bu uygulama, açık kapı politikası, geri dönmede zorlama yapılmaması, bireysel statünün belirlenmemesi, kamplarda barınma ve temel hizmetlerin sunulmasını ihtiva etmektedir.55
Türkiye, Suriyeli sığınmacıların statüsündeki belirsizliği gidermek maksadıyla
Nisan 2013’te 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nu
çıkarmıştır. Nisan 2014’te yürürlüğe giren kanun, Türkiye’de bulunan mültecilerin hukuki statüsünü açıklığa kavuşturacak bazı maddeler içermektedir.
Ekim 2014’te bu kanuna dayanarak sığınmacılar için Geçici Koruma Yönetmeliği
çıkarılmıştır. Yönetmelik, Türkiye’de kendilerine “geçici koruma
statüsü” verilen Suriyelilerin bağlı oldukları geçici koruma rejimine bir düzenleme getirmiş, Suriyeli sığınmacıların yasal statüleri, hakları ve alacakları
sosyal yardımları netleştirmiştir.56
Sığınmacıların Kaydedilmesi
Türkiye’de Suriyeli sığınmacılarla ilgilenmesi için Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş görevlendirilmiş, alanda “T.C. Başbakanlık Suriyeli Sığınmacılar
Genel Koordinatörlüğü” oluşturmuştur. 20 Eylül 2012 tarihli Başbakanlık
Genelgesi’yle de “Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılar konusunda
kamu kurumları arasındaki her türlü konunun koordinasyonuyla ilgilenmek
üzere” Gaziantep’te görev yapmak üzere bir Koordinatör Vali atanmıştır. Bu
koordinasyon çabalarına rağmen, Türkiye’nin “açık kapı” politikasının zamanla
adeta “açık sınır” haline dönüşmesi neticesinde sınırları geçerek giriş
yapan Suriyelilerin kayıtlarını tutmak zorlaşmıştır. Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Suriyeli sığınmacılar için yürüttüğü
kayıt ve statü belirleme uygulamasını durdurmasıyla Türkiye’de kampların
hazırlanması ve koordinasyonunu Afet ve Acil Durum Koordinasyon Başkanlığı
(AFAD) ve Kızılay üstlenmiştir. Sığınmacıların kayıt işlemleri ve kimlik
dağıtımı ise Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Ancak kayıt
işlemleri henüz merkezi hale getirilememiştir.57
Suriyeli sığınmacıların %13-14’ü 10 ildeki 22 kampta yaşamakta, ama asıl büyük kitle yani en az 1,4 milyonu kamplar dışında yaşamaktadır. Kamplar Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin,
Osmaniye ve Şanlıurfa’da bulunmaktadır. Kamplar dışında en yüksek sayıda
Suriyelinin yaşadığı şehir yaklaşık 330 bin kişi ile İstanbul’dur. İstanbul’dan
sonra 253 bin kişi ile Gaziantep, 240 bin kişi ile Şanlıurfa, 204 bin kişi ile
Hatay gelmektedir. Kilis 86 bin, Mardin 78 bin, Adana 61 bin ve Kahramanmaraş 60 bin Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Bu iller dışında Türkiye’nin diğer 11 ilinde ise 10-50 bin arası Suriyelinin yaşadığı tahmin edilmektedir. 5 Kasım 2014 tarihli verilere göre Türkiye’de bulunan 1 milyon 600 bin civarındaki Suriyeliden 1 milyon 97 bini kayıt altına alınmıştır. Bu sayı, 500 bin üzerindeki Suriyelinin Kasım 2014 başlarında henüz kayıt altına alınmadığını, kayıt altına alınanların oranının %68 düzeyinde kaldığını ve %32 oranında açık olduğunu göstermiştir. Suriyelilerin başlangıçta kısa zamanda geri dönecekleri farz edilerek kayıt işlemlerinin gereksiz görülmesi ve sığınmacı akınının sürekli artmasının bu açıkta etkili olduğu değerlendirilmektedir.58
Sığınmacıların Temel Sorunları
-Barınma
Gelir durumu ile doğru orantılı olan barınma konusu, sığınmacıların sosyoekonomik koşullarına göre değişmektedir. Türkiye’de sığınmacılar kalacakları konutları kendi imkânları ile temin etmektedir. Suriye’de maddi durumu iyi olan ve bu imkânlarını Türkiye’ye taşıyabilenler satın alma veya kiralama yoluyla rahat bir şekilde ikamet etmektedir. Ancak tüm mal varlığını Suriye’de bırakan veya maddi durumu yetersiz olan sığınmacılar Türkiye’de oldukça kötü koşullarda barınmaya devam etmektedir.59
AFAD tarafından yapılan araştırmalar kamp dışında yaşayan sığınmacıların,
kamplarda yaşayanlara göre temel gereksinimlere daha fazla ihtiyaç
duyduğunu göstermektedir. Kamp dışındaki sığınmacıların %81’i ısınma kaynağının yetersiz olduğunu ifade etmiştir. Soğuk kış günlerine rağmen sığınmacıların konutlarının yarıya yakınında ısıtıcı yoktur. Bu yüzden kış ayları sığınmacılar için oldukça zor geçmektedir. Özellikle sınırdaki şehirlerde yoğun talep nedeniyle konut kiraları yükselmiştir. Kilis ve sınırdaki diğer şehirlerde kira
fiyatlarında %100’e varan artışlar yaşanmıştır. Bundan dolayı barınma için
uygun olmayan bodrumlar, depolar vb. ek mekânlar da sığınmacılar tarafından
kiralanmakta dır. Kamp dışındaki sığınmacıların yaşadığı konutlardaki
temel ihtiyaç malzemelerinin niteliksel ve niceliksel olarak ciddi eksiklikleri
bulunmaktadır. Barınma olanakları açısından diğer temel sorunlar; çok sayıda
sığınmacının küçük konutlarda bir arada yaşaması, banyo ve lavabo yetersizliği,
temizlik koşulları, kontratsız kiralamadan kaynaklanan sıkıntılar ve
yetersiz ev eşyaları olarak özetlenebilir.
-Dil ve İletişim
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların en temel sorunlarından biri de Türkçe
bilmemeleridir. Türkmen kökenliler hariç sığınmacıların önemli bir kısmı
Türkçe konuşamamakta ve en temel ihtiyaçlarını dahi ifade edememektedir.
Sığınmacılar dil bilmedikleri için başta sağlık konusu olmak üzere resmi işlemlerde nereye başvuracaklarını da bilememektedir. Bu duruma sosyo-kültürel farklılıklardan kaynaklanan uyum problemleri de eklenince sorun daha
da büyümekte ve basit anlaşmazlıklarda bile uzlaşma sağlanamamaktadır. Bu
konuda devletin ve STK’ların çalışmalarının yetersiz kaldığı veya çok yavaş
işlediği gözlenmektedir. Dil öğrenemeyen sığınmacılar, kendileri için mevcut
olan hizmetlere nerede ve nasıl erişim sağlayacakları ile ilgili bilgiden ve bilgilendirmeden yoksun kalmaktadır.
-Sağlık
Türkiye’deki kamplarda kalan tüm sığınmacıların tıbbi tedaviye ücretsiz erişim
imkânı vardır. Kamp dışında yaşayan sığınmacılar içinse AFAD tarafından
valiliklere gönderilen “Suriyeli Misafirlerin Sağlık ve Diğer Hizmetleri”
konulu genelge ile kayıtlı sığınmacıların sağlık hizmetlerine erişimi konusundaki
sınırlamaları kaldırılmıştır. Eylül 2013’teki genelgeyle bütün sığınmacılar,
hastane ve polis tarafından kaydı yapıldıktan sonra sağlık hizmetlerinden
faydalanmaya devam etmiştir.
Kamp dışında yaşayan sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanma oranı
kampta yaşayanlardan daha düşüktür. Suriyeli sığınmacıların yarıdan fazlası
Türkiye’deki sağlık hizmetlerinden faydalanmıştır. Sığınmacıların %82’si aldığı
sağlık hizmetinden memnun kaldığını ifade etmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın
verilerine göre Ekim 2014’e kadar 5,5 milyon muayene işlemi gerçekleştirilmiş,
161 bin ameliyat yapılmış ve 32 bin 854 doğum gerçekleştirilmiştir. Ayrıca
hastaneye sevk sayısının 516 bin, hasta yatış sayısının ise 200 bin civarında
gerçekleştiği açıklanmıştır.
Sığınmacılar da en sık karşılaşılan sağlık sorunları yüksek ateş, ishal ve cilt
problemleridir. Ayrıca sığınmacıların yarıdan fazlasının psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Sığınmacı çocuklar arasında çocuk felci aşısı olmayanların oranı
da oldukça yüksektir. Bu durum diğer çocuklar için ciddi bir tehdit niteliği
taşımaktadır. Kamp dışında yaşayan Suriyeli kadınların gebelik takibi, çocukların aşılanması gibi koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanma oranı da çok düşüktür. Genç kızların taciz ve istismardan dolayı ruh ve sinir hastalıklarına yakalanma riskinin fazla olduğu görülmektedir. Mağduriyet nedeniyle yapılan kısa süreli evliliklerin sonrasında fuhşun yaygınlaşmış olması, cinsel yollarla bulaşan hastalıkların artmasını da beraberinde getirmiştir.
Sığınmacıların sağlık hizmetine erişim oranı ise %65 civarındadır. Sağlık hizmetlerine erişim noktasında en önemli problemlerin başında doktorlarla sağlıklı bir iletişim için dil engeli ve tedavi olduğu halde ilaç alamama gelmektedir. Sığınmacıların %55’i tedavi sonrası ilaç almakta zorlanmaktadır. Düzenli ilaç kullanımı ve takip gerektiren kronik hastalıklarda sağlık hizmetine erişim imkânı daha da zorlaşmaktadır.
-Eğitim
Türkiye’de yabancılar dâhil tüm çocukların ilk ve orta öğrenim görme hakkı,
kanunlarla koruma altına alınmıştır. Türkiye’de kamp dışında yaşayan sığınmacı
çocuklar devlet okullarına kayıt yaptırabilmektedir. İkamet izni olmayan
sığınmacılar ise okullara misafir statüsünde devam edebilmektedir. Buna ek
olarak sığınmacı çocuklar STK’lar veya yerel makamlar tarafından desteklenen,
gönüllü Suriyeli öğretmenlerin bulunduğu gayri resmi okullara ve kurslara
da gidebilmektedir. Ayrıca kamplarda Suriye’deki eğitim müfredatını
uygulayan ve Arapça eğitim veren okullar da bulunmaktadır.60
Temel ihtiyaçlardan mahrum olan sığınmacıların eğitim konusunu göz ardı
ettiği görülmektedir. Türkiye’de bulunan Suriyelilerin % 53’ünden fazlası 18
yaş altındaki çocuk ve gençlerdir. Suriyeli çocukların eğitimi konusunda hem
başlangıçta kalıcılığın bu kadar uzayacağı öngörülemediğinden hem de eğitim dilinin Türkçe olmasından kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır. Kamplar
içinde durum nispeten iyi olsa da genelde okullaşma %15-20 düzeyinde
kalmıştır. Üniversitelerle ilgili olarak ise Yüksek Öğretim Kurumu tarafından
alınan karar sonrasında sınırdaki 7 üniversitenin sığınmacıları özel öğrenci
statüsünde kayıt etmesine olanak tanınmıştır. İkamet kaydı dahi olmayan sığınmacıların resmi uygulamalardan habersiz olması da önemli bir engel teşkil
etmektedir. Sığınmacıların büyük kısmının düşük eğitim seviyesine sahip
olması, çocuklarının eğitimi noktasında ailelerinin kayıtsız kalmasına neden
olmaktadır. Kamp dışında yaşayan sığınmacıların kamplarda yaşayanlara nazaran eğitim konusunda daha çok problemle karşılaştığı da gözlenmektedir.
Eğitim alanında en temel sorun olarak dil konusu ön plana çıkmaktadır. Dil
sorunu %33 oranında eğitim için önemli bir engel teşkil ederken, kırtasiye
ihtiyaçları %18 ile bir diğer sorun olarak görülmektedir. Diploma ve sertifika
gibi resmi evraklara iç savaş şartları sebebiyle ulaşılamaması da aksaklıklara
neden olmaktadır. Sığınmacı çocuklara karşı okul ortamında dışlama, yok sayma ve aşağılama gibi durumlarla da sıkça karşılaşılmaktadır. Sığınmacıların
önemli bir kısmının kalıcı olacakları varsayıldığında eğitim alanında teşvik
edici adımların bir an önce atılması ve bu konuda ileriye dönük stratejilerin
hazırlanması elzemdir.
-İstihdam
Türkiye’deki yabancıların çalışmalarını izne bağlayan ve yabancılara verilecek
çalışma izinleri ile ilgili esasları belirleyen 4817 sayılı Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun gereğince Suriyelilerin bir işveren yanında işçi
olarak veya kendi işyerlerini açarak çalışmaya başlamadan önce izin almaları
gerekmektedir. Sığınmacıların çalışma izinleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından belli değerlendirmeler neticesinde verilmekte veya reddedilmektedir.
Buna rağmen sığınmacıların büyük bir kısmının hem çalışma
izni olmadan hem de sigortasız çalıştığı bilinmektedir. 30 Ocak 2013’te Gaziantep’teki bir fabrikada meydana gelen patlamada iki Suriyelinin hayatını
kaybetmesi sonrasında sığınmacılara ilişkin çalışma izni süreci başlatılmıştır.
Emniyet’in ikamet izni verdiği Suriye uyruklu yabancıların çalışma izni alabilmesi kolaylaştırılmıştır. İlgili bakanlığın yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde
sığınmacılara verilen çalışma izni süresi ikamet izni sürelerini aşmayacak
olup, durumu uygun bulunan Suriyeliler değerlendirme kriterlerine tutulmadan
çalışma izni alabilmektedir. Suriyelilerin çalışma izni başvurularını kolaylaştırmak için diğer yabancılar için aranan kriterlerin de aranmadığı gözlenmektedir.
Suriyelilerin büyük bir kısmının Türkiye’ye kaçak yollarla girmiş olması, ikamet
izinlerinin bulunmaması, istihdam edildikleri sektörlerin geçici işlerden
oluşması, işverenlerin ucuz emek talebi, çalışma izni almanın külfetli olması,
sığınmacıların yasal prosedürlerden habersiz olması bu konudaki başlıca
problemler olarak öne çıkmaktadır. Bir diğer önemli sorun da sığınmacıların
piyasanın oldukça altında ücretlerle ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasıdır. Sığınmacılar tarım, inşaat, tekstil ve endüstriyel sektörlerde ucuz iş gücü olarak
çalıştırılmaya devam etmektedir. Suriyeli sığınmacıların meslek dağılımına
bakıldığında erkeklerin %18’inin kadınların ise %87’sinin herhangi bir mesleğinin olmadığı bilinmektedir. Genel olarak sığınmacıların çok küçük bir
kısmının profesyonel meslek sahibi olduğu görülmektedir. Bundan dolayı
geçimini sağlamak zorunda olan sığınmacılar bulabildikleri her türlü işte ücrete
bakmadan çalışmaktadır. Sığınmacıların her türlü işte düşük ücretle ve
sigortasız çalışması, iş gücünü ve ücret seviyesini olumsuz etkilemiştir. Bu
durum da yerel halkta endişeye neden olmaktadır.61 Bu noktada sığınmacıların
istihdamı konusunda gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması önem arz
etmektedir.
Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri
-Toplumsal Etkiler
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar açık bir şekilde topluma uyum sorunu yaşamaktadır.
Sığınmacılar ile yerel halk arasında farklı dil, kültür ve yaşam
tarzından kaynaklanan sorunlar yerel halkın tepkisinin en önemli nedenleri
olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, çok eşliliğin ortaya çıkması, buna bağlı boşanmaların artması, kadın ve çocuk istismarının yaşanması, bazı şehirlerde
etnik ve mezhepsel kutuplaşmaları körüklemesi ve çarpık yapılaşma ortaya
çıkan toplumsal etkiler arasında gösterilebilir. Ayrıca sınırdaki illerde “Suriyeli
gelin” meselesi yüzünden boşanmalar da artmış durumdadır. Araştırmalara
göre sınır illerindeki boşanmaların yaklaşık %20’si Suriyeliler nedeniyle
gerçekleşmektedir.
Sığınmacıların yarattığı bir diğer sosyal problem çocuk işçiliğidir. Suriyeli çocuklar çeşitli dükkânlarda çırak ve üretim yapan fabrikalarda ucuz işgücü olarak çalıştırılmaktadır. Bazı sınır illerinde yaşanan bir diğer kaygı demografik
değişimin yaşanması ve bunun yarattığı güvensizlik hissidir. Sınırdaki illerde
yaşayan yerel halk, kendi şehirlerinde azınlık durumuna düştükleri hissi içindedir. Suriyeliler sınırdaki şehirlerde hassas demografik yapıyı değiştirmekte, bu değişim de yerel halk arasında güvensizlik hissi oluşturmaktadır.
-Ekonomik Etkiler
Uluslararası toplumun mali yardımlarda yetersiz kaldığı Suriyelilerin tüm
ihtiyaçlarının Türkiye tarafından karşılanması, konunun iktisadi boyutunun
gündeme gelmesine neden olmuştur. Nisan 2011-Mart 2015 döneminde Suriyeli
sığınmacılara yapılan yardım miktarı 5 milyar doları geçmiştir. Bu rakama,
Suriyeli sığınmacılara sınır ötesinde STK’lar aracılığıyla yapılan yardım
eklendiğinde, Türkiye’nin Suriyeliler için yaptığı harcama miktarı daha büyük
bir meblağa ulaşmaktadır. Kamp dışında şehirlerde yaşayan 1 milyondan
fazla Suriyelinin devlet bütçesine getirdiği yük konusunda ise kapsamlı bir
araştırma henüz yapılmamıştır.
Suriyelilerin ekonomik alandaki etkilerine genel olarak bakıldığında risk ve
fırsatlar iç içe geçmiştir. Suriyeliler genelde Türk ekonomisine özelde ise yerel
ekonomiye belli açılardan etki etmektedir. Sığınmacıların şehirlerde yol
açtığı ortak etki kiraların artışıdır. Bu durum ev sahipleri açısından fırsat niteliğindeyken, kiracılar için sıkıntı oluşturmaktadır. Ayrıca sınır illerinde hayat
pahalılığı da ortaya çıkmıştır. Talep arttıkça temel gıda maddeleri, ev fiyatları
yükselmiştir. Bu nedenlerle sınır illerinde enflasyon oranı, Türkiye ortalamasının
üzerinde çıkmaktadır. Makroekonomik açıdan bakıldığında, Suriyelilerin
genel bütçe ve işsizlik rakamlarına da etkisi olduğu görülmektedir. İç savaş
öncesinde de sınır illerinde görülen kaçakçılığın kriz ile beraber miktarı ve
boyutu artmıştır. Suriyelilerin sanayide, tarımda ve küçük çaplı işletmelerde
kaçak yollarla ucuz işgücü olarak çalıştırılması da yerel halkta tepkiye neden
olmaktadır. Yerel halk iş fırsatlarının ellerinden alındığı şeklinde bir düşünceye
sahiptir. Türk toplumunun özellikle ekonomiye gelen yükü önemsediği
anlaşılmaktadır. Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya
göre halkın % 70’i, Türk ekonomisinin sığınmacılardan dolayı zarar gördüğü
görüşündedir. Bunu takiben % 61’i ise Türkiye’de yoksullar varken Suriyelilere
yardım yapılmasına tepki göstermektedir.62
-Güvenlik Etkileri Türkiye’de Suriyeli sığınmacılar konusunun güvenlik boyutunun ihmal edilmemesi ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Suriyeli sığınmacıların oluşturabileceği en ciddi güvenlik riski yerel halk arasında var olan tepkinin bir
kışkırtma neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye neden olmasıdır. Ufak
çapta asayiş olayları neredeyse bütün sınır illerinde yaşanmaktadır. Mevcut
sürecin devamı durumunda Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta 2014 Temmuz
ayında yaşanan olaylar diğer sınır illerinde de görülebilir. Yerel halktan gelen
tepkilerin en tehlikeli sonucu ise Suriyelilerin örgütlenerek kendi adalet ve
güvenliklerini sağlama ihtiyacı hissetmesidir. Suriyelilerin örgütlenmesi iki
toplumun giderek kutuplaşmasına neden olmaktadır.
Türkiye’deki vatandaşların en büyük korkularından biri kendilerini terör saldırılarına açık hissetmesidir. Suriyeliler arasında Esed rejimine çalışan kişilerin, IŞİD ya da PKK/KCK mensuplarının bulunabileceği, bu kişilerin terör
eylemleri yapabileceği yönünde ciddi kaygılar söz konusudur. Cilvegözü ve
Ceylanpınar sınır kapısındaki patlamalar ve Mayıs 2013’de Reyhanlı’daki
bombalı saldırılar, sığınmacılarla birlikte gelen yasa dışı grupların, sınır ve
iç güvenliğe oluşturduğu tehdide işaret etmektedir. Sığınmacıların karıştığı
adli vakaların veya terör eylemlerinin yaşanması ise tüm Suriyelilere bakışı
olumsuz yönde etkileyebilir.
Suriyeli sığınmacıların kenar mahallelerde bir arada yaşamlarını sürdürmesi
uyum sürecini zorlaştırmakta ve orta ve uzun vadede güvenlik sorunlarının
doğmasına neden olmaktadır. Sığınmacıların zor koşullar altında yaşıyor
olmaları her türlü suç ve şiddet ortamının doğup gelişmesi açısından uygun
şartlara yol açmaktadır. Eğitim almamış, düşük gelir seviyesine sahip, dışlanmışlık hissi içinde kimlik bunalımı yaşayan gençlerin gelecekte pek çok suçun kaynağını oluşturacağı ve yeni güvenlik risklerinin ortaya çıkmasına neden olacağı ifade edilebilir.
EK - 2
IŞİD’İN TÜRKİYE’DEKİ FAALİYETLERİ
IŞİD’in Irak-Suriye hattında artan etkinliği Türkiye’nin milli güvenliği açısından
tehlike arz etmektedir. IŞİD terör örgütü Türkiye’yi militan temin
edebileceği ve lojistik destek alabileceği bir ülke olarak görmektedir. 2013
yılına kadar Türkiye’yi doğrudan hedef alan söylem ve eylemlerden uzak
duran örgüt Irak ve Suriye’de belirli bölgelere fiilen hâkim olduktan sonra
Türkiye’yi açıktan tehdit etmeye başlamıştır.63 IŞİD, 11 Haziran 2014 tarihinde
Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na saldırmış, Başkonsolos ile 48
personeli rehin almıştır. Türk toprağı sayılan konsolosluğu askerî karargâha
dönüştüren örgüt, 49 konsolosluk görevlisini 101 gün rehin olarak tutmuştur.64
Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinden rahatsız olduğunu dile getiren IŞİD,
Türkiye’ye yönelik tehditlerini 2014 yılında artırarak sürdürmüştür. Reyhanlı,
Niğde, Ceylanpınar saldırıları ve Şanlıurfa’da bomba yüklü bir aracın ele
geçirilmesinden örgütün Türkiye içinde eylem yapabilme kapasitesine sahip
olduğu anlaşılmaktadır. IŞİD’in Türkiye’deki saldırıları örgütün mezhep temelli
çatışmaları Türkiye’ye taşıyacağı yönündeki endişeleri de artırmıştır.
IŞİD saldırıları ve tehditleri sonrasındaki gelişmeler üzerine harekete geçen
Türkiye’nin örgüte karşı sıkı tedbirler almaya başladığı görülmektedir. Bu
çerçevede IŞİD’in terör örgütü listesine eklendiği, ABD ve Avrupa Birliği ile
işbirliği yapılarak Suriye’ye geçmeye çalışan yabancı militanların gözaltına
alındığı, sınırdaki silah ve mal kaçakçılığını önlemek üzere operasyonlar gerçekleştirildiği gözlenmiştir. Şubat 2015’te Türkiye’de IŞİD’e üyelikten ilk kez
bir Türk vatandaşı tutuklanmıştır.65
IŞİD, Esed rejiminin uluslararası düzeyde yeniden meşruiyet kazanmasına
yol açmakta, Türkiye’nin Suriye iç savaşındaki tutumunda yalnızlaşmasına
neden olmaktadır. Batı kamuoyunda Suriye gündeme geldiğinde artık asıl tehdit
olarak kendi halkına karşı kimyasal silah kullanan Baas rejimi değil IŞİD
öne çıkmaktadır. Batı kamuoyunda IŞİD’in güçlenmesinin nedenleri arasında
savaşçıların Türkiye üzerinden Suriye’ye geçerek örgüte katıldığı iddiaları
sıklıkla dile getirilmektedir. Bu iddialar dile getirilirken, sınırdan geçişlere
yönelik yeterli tedbirleri almadığı için Türkiye’ye karşı eleştirel bir dil kullanılmaktadır.
IŞİD, 2013-2014 döneminde Suriye ve Irak’taki etki alanını genişlettikten
sonra Türkiye’ye açılan sınır kapılarını ve Türkiye sınırını kontrol etmeye yönelmiştir.
Türkiye IŞİD tehdidi ile birlikte en uzun kara sınırına sahip olduğu
güney hattında güvenlik riskleri ile karşı karşıya kalmıştır. IŞİD’in Irak ve
Suriye’de kontrol ettiği bölgelerin çoğu sınırda ya da sınıra yakın bölgelerdedir.
Türkiye-Suriye arasındaki sınır kapılarından bazıları örgütün denetimindedir.
Bu durum sınır boyunda kaçakçılık, insan ticareti ve radikalizmin
artışına yol açmıştır.
IŞİD’in ilerleyişinden rahatsız olan Batılı devletler, örgütün Türkiye sınırındaki
adımlarını yakından takip etmektedir. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği
Türk hükümetinden sınırlardaki denetimi artırmasını talep etmektedir.66 Türkiye de sınır güvenliğini artırmak için irade göstermekte, IŞİD tarafından ele
geçirilen sınır kapıları kapatılmaktadır. Suriye sınırında IŞİD tarafından kontrol
edilen Cerablus ve Telabyad’ın karşısında yer alan Karkamış ve Akçakale
sınır kapıları Türkiye tarafından kapatılmıştır. Sınırda IŞİD’in fiilen hâkim
olduğu bölgelerin karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından güvenlik önlemleri alınmaktadır. IŞİD’in saldırı ihtimaline karşı güvenlik güçleri sınır
hattındaki devriye görevlerini sıklaştırmış, Gaziantep ve Şanlıurfa’da hâkim
noktalara konuşlandırılan radar üsleri 24 saat alan taraması yapmaya başlamıştır.
IŞİD’e karşı sınırda artırılan önlemlere ek olarak Türkiye içinde de
örgüte yönelik operasyonlar gerçekleştirilmektedir.
Savaştığı cepheler artan IŞİD’in daha fazla savaşçıya ihtiyaç duyduğu görülmektedir.
Bu nedenle IŞİD örgüte katılımda geçmişe nazaran daha kolay bir
süreç uygulamaktadır. 81 farklı ülkeden katılımın olduğu ve militan sayısının
30 bini aştığı örgütte Türk vatandaşlarının da bulunduğu basına yansımaktadır.
Türkiye açısından asıl tehlikenin IŞİD bünyesindeki Türkiye uyruklu
militanların eve dönmesinin ardından ortaya çıkacağı değerlendirilmektedir.
Irak ve Suriye’deki çatışmalarda tecrübe kazanan militanların Türkiye’de de
örgütle bağlantılarının devam edeceği ve örgütün hedefleri doğrultusunda terör
eylemlerinde kullanılabileceği öngörülmektedir.
BU BÖLÜM DİPNOTLARI;
54 Türkiye İltica Hakkı İzleme Raporu, (Ankara: İnsan Hakları Araştırma Derneği, 2013), 7.
55 Suna G. Ihlamur-Öner, “Türkiye’nin Suriyeli Mültecilere Yönelik Politikası,” Ortadoğu Analiz, Cilt: 6 Sayı 61 (Mart-Nisan 2014): 44.
56 Kemal Kirişci ve Raj Salooja, “Northern Exodus: How Turkey Can Integrate Syrian Refugees,” Foreign Affairs, 16 Nisan 2014, Erişim tarihi: 18 Aralık 2014, http://www.foreignaffairs.com/articles/141186/kemal-kirisci-and-raj-salooja/northern-exodus.
57 Ihlamur-Öner, “Türkiye’nin Suriyeli Mültecilere..,” 44.
58 Murat Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum,” HUGO, (Kasım 2014), 13.
59 The Rising Costs of Turkey’s Syrian Quagmire, International Crisis Group, no.220, 30
Nisan 2014, Erişim tarihi: 22 Ocak 2015, http://www. crisisgroup.org/~/media/Files/europe/
turkey-cyprus/turkey/230-the-rising-costs-of-turkey-s-syrian-quagmire.
60 Kemal Kirişci, “Syrian Refugees and Turkey’s Challenges: Going Beyond Hospitality,” BROOKINGS, Mayıs 2014, Erişim tarihi: 17 Ocak 2015, http://www.brookings.edu/~/media/ research/files/reports/2014/05/12-turkey-syrian-refugees-kirisci/syrian-refugees-and-turkeyschallenges-may-14-2014.pdf.
61 “Türk Kamuoyunun Sığınmacılara Yönelik Bakış Açısı,” EDAM, Ocak 2014, Erişim tarihi: 2 Şubat 2015, http://edam.org.tr/Media/IcerikFiles/12/ EdamAnket2014.1.pdf.
62 Murat Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyeliler..” 30.
63 “IŞİD’den Türkiye’ye Süleyman Şah Tehdidi,” Radikal, 22 Mart 2014, Erişim tarihi: 5 Şubat 2015, http://www.radikal.com.tr/dunya/isidden_turkiyeye_suleyman_sah_tehdidi-
1182667.
64 “Rehineler Serbest, Türkiye IŞİD’e Karşı Koalisyona Katılacak mı?,” BBC, 20 Eylül 2014,
Erişim tarihi: 22 Ocak 2015, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/09/140920_canli_
musul_isid_rehineler_serbest.
65 “IŞİD Üyeliğine Türkiye’de İlk Tutuklama,” Milliyet, 4 Şubat 2015, Erişim tarihi: 22 Şubat
2015, http://www.milliyet.com.tr/isid-uyeligine-turkiye-de-ilk-gundem-2008407/.
66 “How Does ISIS Fund Its Reign of Terror?,” Newsweek, 6 Kasım 2014, Erişim tarihi: 14 Ocak 2015, http://www.newsweek.com/2014/11/14/how-does-isis-fund-its-reignterror-282607.html.
KAYNAKÇA
Ahmed, Hevidar. “KNC Leader: Syrian Kurds are Disappointed by PYD’s
Actions.” Abdülhekim Beşar’la Söyleşi, Rudaw, 1 Ağustos 2012, Erişim tarihi:
5 Mart 2015, http://www.rudaw.net/english/interview/5030.html.
[Ahmed Toma Suriye Geçici Hükümeti
Başkanı Oldu], Al-İttihat, 15 Aralık 2013, Erişim tarihi: 25 Aralık 2014,
http://www.alittihad.ae/details.php?id=86578&y=2013.
Akın, Arda. “Esad’dan 3 Yeni PKK Kampı.” Hürriyet, 28 Temmuz 2012, Erişim
tarihi: 24 Şubat 2014, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21086011.asp.
[el-Anbar Aşiretleri Bağdat Hükümetine
Verdiği Sürenin Dolduğunu İlan Etti], Skynewsarabia, 28 Aralık 2013, Erişim
tarihi: 25 Aralık 2014, http://www.skynewsarabia.com/web/article/509286/.
Başer, Hacer. “Moskova’da Suriye İçin Toplandılar.” Anadolu Ajansı, 29 Ocak
2015, Erişim tarihi: 29 Ocak 2015, http://www.aa.com.tr/tr/haberler/457617--
moskovada-suriye-icin-toplandilar.
Dinçer, Osman B. ve Ömer F. Topal. Increasing Violence and Deeping Divisions:
Rise of Radical Groups and Iraq’s Uncertain Future. Ankara: USAK,
Haziran 2014.
, [Doha’da
Kurulan Suriye Muhalif ve Devrimci Ulusal Koalisyonu’nun Anlaşma Metni],
All4syria, 11 Kasım 2012, Erişim Tarihi: 12 Aralık 2014, http://all4syria.
info/Archive/58917.
Ebu-Haniye, Hasan. [Ayrışmanın Temelindeki
İslam Devleti ve el-Kaide], Arabi21, 17 Ağustos 2014, Erişim tarihi: 9
Şubat 2015, http://arabi21.com/story/769616/.
Erdoğan, Murat. “Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum.”
HUGO, Kasım 2014, Erişim tarihi: 22 Ocak 2015, http://www.hugo.hacettepe.
edu.tr/HUGO-RAPOR-TurkiyedekiSuriyeliler.pdf.
“Fransız Senatör: PKK terör listesinden çıkarılsın.” BestaNûçe, 16 Ocak
2015, Erişim tarihi: 8 Mart 2015, http://www.bestanuce1.com/164681/fransizsenator-
pkk-teror-listesinden-cikarilsin.
“Halid Hoca SMDK’nın Yeni Başkanı Seçildi,” Anadolu Ajansı, 5 Ocak 2015,
Erişim tarihi: 5 Ocak 2015, http://www.aa.com.tr/tr/dunya/445075--halidhoca-
smdknin-baskani-secildi.
Harari, Michal. “Status Update: Shi’a Militias in Iraq.” Institute for the Study
of War (ISW), 16 August 2010, Erişim tarihi: 10 Mart 2015, http://www.understandingwar.
org/sites/default/files/Backgrounder_ShiaMilitias.pdf.
“How Does ISIS Fund Its Reign of Terror?.” Newsweek, 6 Kasım 2014, Erişim
tarihi: 14 Ocak 2015, http://www.newsweek.com/2014/11/14/how-doesisis-
fund-its-reign-terror-282607.html.
Ihlamur-Öner, Suna G. “Türkiye’nin Suriyeli Mültecilere Yönelik Politikası.”
Ortadoğu Analiz, Cilt: 6 Sayı 61 (Mart-Nisan 2014): 42-45.
[Irak Göçmenler Bakanlığı:
Irak’ta Göçmen Sayısı 2.6 Milyona Yükseldi], Alnajafnews, 21 Şubat
2015, Erişim tarihi: 21 Şubat 2015, http://alnajafnews.info/?p=120908.
[Irak-Şam İslam Devleti’nin Kuruluşu], Chahednews,
13 Kasım 2014, Erişim tarihi:15 Aralık 2014, http://chahednews.com/
article/37152/.
[Irak’ta 2014 Yılında
Şiddet Kurbanı 11 bin Şehit ve 17 bin Yaralı], Alliraqnews, 29 Aralık
2014, Erişim tarihi:11 Ocak 2015, http://alliraqnews.com/2011-05-01-06-29-
29/161337--11-17-2014-.html.
“IŞİD’den Türkiye’ye Süleyman Şah Tehdidi.” Radikal, 22 Mart 2014, Erişim
tarihi: 5 Şubat 2015, http://www.radikal.com.tr/dunya/isidden_turkiyeye_suleyman_
sah_tehdidi-1182667.
“IŞİD Üyeliğine Türkiye’de İlk Tutuklama.” Milliyet, 4 Şubat 2015, Erişim
tarihi: 22 Şubat 2015, http://www.milliyet.com.tr/isid-uyeligine-turkiye-deilk-
gundem-2008407/.
[İslami Direnişçi Asaib el-
Hak’ın Siyasi Programı], http://ahlualhaq.com/index.php/permalink/3125.
html.
Killi, Selame. [Kaidet el-Cihad
fi Bilad el-Rafideyn’den DAİŞ’e Kronolojik Analiz], Al-Araby, 9 Ağustos
2014, Erişim tarihi: 11 Kasım 2014, http://www.alaraby.co.uk/opinion/
2014/8/9/.
[Kimyasal Silahlar Hakkında Birleşmiş Milletler’in
2118 Sayılı Kararı’nın Tam Metni], State, 27 Kasım 2013, Erişim tarihi: 11
Ocak 2015, http://photos.state.gov/libraries/syria/982645/wp-pdfs/SC2118Ar.
pdf.
Kirişci, Kemal ve Raj Salooja. “Northern Exodus: How Turkey Can Integrate
Syrian Refugees.” Foreign Affairs, 16 Nisan 2014, Erişim tarihi: 18 Aralık
2014, http://www.foreignaffairs.com/articles/141186/kemal-kirisci-and-rajsalooja/
northern-exodus.
Kirişci, Kemal. “Syrian Refugees and Turkey’s Challenges: Going Beyond
Hospitality.” BROOKINGS, Mayıs 2014, Erişim tarihi: 17 Ocak
2015, http://www.brookings.edu/~/media/research/files/reports/2014/05/12-
turkey-syrian-refugees-kirisci/syrian-refugees-and-turkeys-challengesmay-
14-2014.pdf.
Knights, Michael. “The Evolution of Iran’s Special Groups in Iraq.” CTC Sentinel,
Cilt: 3 Sayı: 11-12 (Kasım 2010): 12-16.
Knights, Michael. “The Iraqi Security Forces: Local Context and the US Assistance.”
The Washington Institute for Near East Policy, Haziran 2011, Erişim
tarihi: 12 Şubat 2015, http://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/
view/the-iraqi-security-forces-local-context-and-u.s.-assistance.
“Kürt Aydınların PYD İsyanı.” Al Jazeera, 5 Mayıs 2014, Erişim tarihi: 2
Mart 2015, http://www.aljazeera.com.tr/haber/kurt-aydinlarin-pyd-isyani.
Lasseter, Tom. “Kurds in Iraqi Army Proclaim Loyalty to Militia.” Knight
Ridder Newspapers, 28 Aralık 2005, Erişim tarihi: 10 Şubat 2015, http://
www.rense.com/general69/kirds.htm.
Lewis, Jessica D. Al-Qaeda in Iraq Resurgent: The Breaking the Walls Campaign,
Part I. Institute for the Study of War (ISW), Middle East Security Report
14, September 2013.
[Maliki Ramadi’yi Ziyaret Etti ve Anbar’daki
Aşiretlerle Görüştü], Alarabiya, 15 Şubat 2014, Erişim tarihi: 15 Şubat
2015, http://www.alarabiya.net/ar/arab-and-world/2014/02/15/.
[Mela Krikar Irak Kürdistan’ına
Girdiği Anda Yakalanacaktır], Elaph, 10 Şubat 2015, Erişim tarihi: 15 Şubat 2015,
http://www.elaph.com/Web/News/2015/2/981976.html.
[de Mistura Bütün Tarafların
Önerisine Destek Vereceğini Ümit Ediyor], Al-Watan, 11 Şubat 2015,
Erişim tarihi: 14 Şubat 2015, http://www.alwatan.sy/view.aspx?id=27702.
Muhammed Ebu Zeyd, Ahmed.
[Bağışlardan Petrol Zenginliğine: IŞİD Nasıl Dünyanın En
Zengin Terör Örgütü Oldu?], Rcssmideast, 9 Ekim 2014, Erişim tarihi: 22
Aralık 2014, http://www.rcssmideast.org/Article/2668/%D9%83%D9%8A
%D9%81.
“Obama: We Will Destroy ISIS.” Readynews, 11 Eylül 2014, Erişim tarihi: 15
Ocak 2015, http://readynews.org/11-09-2014/id18322.html.
Oğuz, Gamze Türkoğlu. “Suriye’yi İran ve Rusya Ayakta Tutuyor.” Anadolu
Ajansı, 30 Aralık 2014, Erişim tarihi: 15 Mart 2015, http://www.aa.com.tr/tr/
haberler/442974--suriyeyi-iran-ve-rusya-ayakta-tutuyor.
Phillips, David L. “Remove the PKK From the Terror List.” Huffington Post,
21 Mayıs 2013, Erişim tarihi: 12 Mart 2015, http://www.huffingtonpost.com/
david-l-phillips/pkk-terror-group-status_b_3289311.html.
“PKK, terör listesinden çıkarılabilir.” Hürriyet, 20 Ağustos 2014, Erişim tarihi:
10 Mart 2015, http://www.hurriyet.com.tr/avrupa/27038943.asp.
“PYD’den Rakiplerine Engel.” Al Jazeera, 25 Nisan 2014, Erişim tarihi: 3
Mart 2015, http://www.aljazeera.com.tr/haber/pydden-rakiplerine-engel.
[ Rapor:
IŞİD Petrol Satışından Günlük 2 Milyon Kazanıyor], Al-Quds, 20 Ekim 2014,
Erişim tarihi: 20 Aralık 2014, http://www.alquds.co.uk/?p=238216.
“Rehineler Serbest, Türkiye IŞİD’e Karşı Koalisyona Katılacak mı?.” BBC,
20 Eylül 2014, Erişim tarihi: 22 Ocak 2015, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/
2014/09/140920_canli_musul_isid_rehineler_serbest.
“Resettlement, Humanitarian Admission, and Other Forms of Admission for
Syrian Refugees 2013/2014 Pledges,” BMMYK, Şubat 2014, Erişim tarihi: 25
Ocak 2015, http://www.unhcr.org/52d565699.pdf.
Rêziknama Partiya Yekîtiya Demoqrat (PYD) [PYD Parti Tüzüğü], 2010,
http://www.pydrojava.net/ku/index.php?option=com_content&view=section
&layout=blog&id=24&Itemid=73.
Semin, Ali. “Maliki’nin İç ve Dış Politikasında Ankara-Tahran Ekseni.” BİLGESAM,
4 Şubat 2013, Erişim tarihi: 10 Şubat 2015, http://www.bilgesam.
org/incele/1098/-maliki%E2%80%99nin-ic-ve-dis-politikasinda-ankaratahran-
ekseni/#.VPmcTXysWtY.
Semin, Ali. “Suriye Krizi, PYD ve 2. Cenevre Konferansı.” BİLGESAM, 5
Şubat 2014, Erişim tarihi: 21 Ocak 2015, http://www.bilgesam.org/incele/96/-
suriye-krizi--pyd-ve-2--cenevre-konferansi/#.VSRb1ZPl_HI.
Semin, Ali. “ABD İşgali Sonrası Irak’ta Milli Güvenliğin Kurumsallaşma
Sorunu.” Uluslararası Güvenlik Kongresi Bildiriler Kitabı Cilt II (Kocaeli,
Nisan 2014), 810-828.
Semin, Ali. “Irak’ta Anbar Krizi ve Siyasi Denklemin Değişme İhtimali.” BİLGESAM,
15 Nisan 2014, Erişim tarihi: 25 Mart 2015, http://www.bilgesam.
org/incele/809/-irak%C2%92ta-anbar-krizi-ve-siyasi-denklemin-degismeihtimali/#.
VR0-747qX2Q.
Smyth, Phillip. “Iran’s Afghan Shiite Fighters in Syria.” The Washington
Institute for Near East Policy, 3 Haziran 2014, Erişim tarihi: 14 Mart 2015,
http://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/view/irans-afghan-shiitefighters-
in-syria.
Smyth, Phillip. “The Shiite Jihad in Syria and Its Regional Effects.” The
Washington Institute for Near Eastern Policy, Şubat 2015, Erişim tarihi: 10
Mart 2015, http://www.washingtoninstitute.org/uploads/Documents/pubs/
PolicyFocus138-v3.pdf.
“Suriye‘de Seçim Sonuçları Belli Oldu.” Akşam Gazetesi, 4 Haziran 2014,
Erişim tarihi: 2 Aralık 2014, http://www.aksam.com.tr/dunya/suriyede-secimsonuclari-
belli-oldu/haber-313530.
[Suriye Krizi: Suriye’deki
Silahlı Grupların Kronolojisi], BBC, 21 Ocak 2014, Erişim tarihi: 21 Aralık
2014, http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2014/01/131213_syria_rebels_
background.
The Rising Costs of Turkey’s Syrian Quagmire. International Crisis Group,
no.220, 30 Nisan 2014, Erişim tarihi: 22 Ocak 2015, http://www. crisisgroup.
org/~/media/Files/europe/turkey-cyprus/turkey/230-the-rising-costs-ofturkey-
s-syrian-quagmire.
“Türk Kamuoyunun Sığınmacılara Yönelik Bakış Açısı.” EDAM, Ocak
2014, Erişim tarihi: 2 Şubat 2015, http://edam.org.tr/Media/IcerikFiles/12/
EdamAnket2014.1.pdf.
Türkiye İltica Hakkı İzleme Raporu, Ankara: İnsan Hakları Araştırma Derneği,
2013.
“Unanimously Adopting Resolution 2199 (2015), Security Council Condemns
Trade with Al-Qaida Associated Groups, Threatens Further Targeted
Sanctions.” Erişim tarihi: 12 Şubat 2015, http://www.un.org/press/en/2015/
sc11775.doc.htm.
Under Kurdish Rule: Abuses in PYD-Run Enclaves of Syria. Human Rights
Watch, Haziran 2014, Erişim tarihi: 10 Mart 2015, http://www.hrw.org/
news/2014/06/18/syria-abuses-kurdish-run-enclaves.
[Uzman: Irak’ta IŞİD’e Karşı Savaşa Günlük 24 Milyon Dolar
Harcanıyor: Ülkede Fakirlik ve İşsizlik Büyük Oranda Arttı], Ynewsiq,
10 Ağustos 2014, Erişim tarihi: 10 Ocak 2015, http://ynewsiq.com/index.
php?aa=news&id22=6536#.U_W_lMV_utY.
5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder